-
Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Bekledim bekledim dayanamadım. Nerde bu meslek liseliler? Hani elektik mühendisi olacağım yazıktır bana lütfen kaldırın katsayı engelini diye haykıran gençlik? Daha bir eşit olmanın sevinci nerde?
Yapılan düzenlemeden haberlerimi yok? Artık bütün liseliler eşit. Hani açıkgöz tüccarlar gibi önce bindirdik sonra indirdik. İki gözü iki çeşme Türkiyede bilmem kaçıncı oldum ama ancak filanyüksek okula gidebilecem diyebilecek kimse kalmadı artık. ÖSS den aldıkları puanlarla sıralamaya girebilen bu meslek lisesi öğrencilerini artık sızlanırken görmeyeceğiz. 9. sınıf müfradatının ÖSS tarzı soruları çözüp mühendislik puanı tutturmak kolaydı. Hodri meydan bakalım o analitik geometri sorularını çözebilecekler mi? Çözerim diyene kapılar sonuna kadar açık...
İmam hatiplilerede açık sonuna kadar kapılar. Eskisine göre daralan tek kapı ilahiyat fakültesi kapısı (Tevdhidi tedrisat kanununa uydurmayı zorlaştıracak gerçi durumu. Ama ne gam. Anayasa mahkemesinin kaç günlük ömrü kaldı) Eşitizsiniz artık imam hatiplilerlede... Düz liseliden 2.5 kat fazla harcıyoruz gerçi onlara ama üniversiteye girişte eşitsiniz. Öğrenci başına düşen kapalı ve açık alan metrekaresi biraz fazla olabilir takılmayın. Tüm branşlarda (matemetik dahil) öğretmen başına düşen öğrenci oranı en düşük liseler (fen liseleri dahil) imam hatipler ama üzülmeyin.
Eşitiz eşitsiniz eşitler...
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=77
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Düz liseliden 2.5 kat fazla harcıyoruz gerçi onlara ama üniversiteye girişte eşitsiniz. Öğrenci başına düşen kapalı ve açık alan metrekaresi biraz fazla olabilir takılmayın. Tüm branşlarda (matemetik dahil) öğretmen başına düşen öğrenci oranı en düşük liseler (fen liseleri dahil)
İyi de o okullarda öğrenci olmadığından böyle.
Üniversiteye girilmediğinden kimse imam hatibe gitmiyordu. Şimdi durum değiştiğine göre öğrenci sayısı artar, yukarıdaki alıntıladığım kısım da geçeriz olur.
Aslında boşuna yazıyorum tabii. Çünkü yazar bunları zaten biliyor...
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Öğretmen başına düşen öğrenci oranıyla ilgili yorumunuz şüphesiz doğru olabilir. Ancak aynı ilçedeki liseler içinde tüm derslere uzmanlık alnından öğretmenin girebildiği tek liselerimiz güzide liselerimiz imam hatiplerin boş kaldığı, öğrenci bulamadığı bilgisi yanlıştır.
Bu okulların öğrenci sayılarında 8 yıllık eğitime geçiş nedeniyle eski adıylaorta okul 7-8-9 sınıfların ilköğretime katılması nedeniyle bir azalma olduğu görülmüş bu durum kamuoyuna zaten kimse gitmiyor şeklinde yansıtılmıştır.
Lise düzeyinde incelendiğinde okulların öğrenci sayısının asla azalmadığı, orta okul bölümlerinin kapanması nedeniyle açık kapalı alanlarıınn yarısı boşalmasına rahmen, yapılan yatırımların bu süreçte azaltılmadı kolayca görülür. Yine Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre bu okullardan mezun olan öğrenci sayısı hiç bir dönemde azalmamıştır. Aksine çağ nüfusunda okullaşma oranı her zaman genel liselilerle eşit yada yüksek, meslek liselilerden daima yüksektir.
Pek çok kişi okullara yönelen öğrenci profilinin siyası kimliğini göz önüne alındığında olağan süreç dışında (imam hatipli ebeveyn artışından kaynaklanan) bir öğrenci patlaması beklememektedir. Hoş böyle bir talep oluşsa bile Milli Eğitim camiamız bunu karşılayacak güç ve yetenektedir.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Lise düzeyinde incelendiğinde okulların öğrenci sayısının asla azalmadığı
Bunu bilmiyordum.
"eskiden i.h. lisesinden 100 öğrenci çıkıyor idiyse şimdi 10 çıkıyor" gibi bir oran olduğunu zannediyordum.
Demek öyle değilmiş :)
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Meslek liseliler 28 Şubat süreciyle gelen eşitsizlikten kurtuldu.Ancak kalkan katsayı uygulaması ülkemizde meslek lisesi açısından değil imamhatipliseleri açısından bakılıyor.Nedenide açık imamhatipten mezun olan adaylar devletin emir kademesindede yer alıcak.Doktor olucak,diplomat olucak,hukukçu olucak.Kimileri 28 Şubat'la gelen uygulamaya eşitsizlik derken kimleride eşitlik dedi ama yapılan haksızlıktı.Eğer aynı sınavdan biri aynı neti yapıp hukuk,siyasal,ekonomi,tıp yazamaıyorsa evet eşitsizlikti.2008 ÖSS sonucunda 286,065/287,179/293,104 gibi puanlarla birileri bu ülkede hukuk okuyorsa Mat-2 diye tabir ettiğimiz soruları kendi çalışması sonucunda çözen biri hukuk okuyamıorsa bu tam bir eşitsizliktir.Ayrıca imamhatip açısından ele alırsak zaten mesele o, o tür okullara ailesinden ve çevresinden dolayı giden öğrenciler hukuk,mühendislik,tıp vb. bölümleri seçememelerini sistem bu diyerek çözemeyiz.İmamatipten mezun oldu laikiğe darbe safsatalarını boşverelim artık laikliğin ne olduğu konusunda bugün bir çok değerli hukukçu hem fikir değil ve bunlar imamhatip mezunu da değil.Aynı fakülteden mezun olanlar bile farklı tarif etmekteler laikliği o yüzden verilen eğitim laikiği bize tarif etmez.Ayrıca askeri darbeyle kurulan YÖK ne kadar anlamsızsa bu ülkede 28 şubatla gelen katsayıda o kadar anlamsız.Umarım YÖK nasıl bu haksızlığı giderdiyse birileride darbelerle gelen YÖK'ün gereksizliğini anlar ve üniersiteleri hükümetlerin politiklarına göre güdülen kurumlar olmaktan kurtarır.Belki diyecekler olabilir katsayı bu hükümetin politikası değilmi?Haksızlıktı giderildi,mantar gibi açılan üniversitelerde bu hükümetin politikası umarım oda giderilir.Eğer bir hükümet varolan haksızlığı gideriyorsa hükümet politikası yapılıyo zannedilsede ve başatakilerde böyle zannetse bile yapılan i artık hükümet politikası olmaktan çıkar.Sayılarımla...
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Yapılan düzenlemeyi hiç okumadığınız, okuduysanız anlamadığınız çok açık. Yapılan düzenleme, öğretmen liseleri ve imam hatipliler dışındaki meslek liselerinden mezun olan öğrencilere üniversite kapısını kapatmaktadır. Lütfen zahmet edip hiç değilse verdiğim linkteki özetlemeyi okuyun. Bir meslek lisesi mezunun o sınavı aşmak için tüm programı yeniden öğrenmesi gerek. ÖSS sistemiyle yeni sistemi birbirine karıştırıyorsunuz.
28 Şubat süreciyle değişen neydi öncesi neydi bilmeden konuşuyorsunuz. Dahası ÖSSnin içeriğini bilmezden gelip konuşuyorsunuz. Konuşun konuşun. Yıl dediğiniz çabucak geçer. Meslek liseliler eskiden girebildikleri okullara bile giremeyince önümüzdeki yıl, gerçeği yaşayarak görünce herkes eşitlik neymiş bir daha konuşuruz. İdda ediyorum. 2010 yılında meslek liseleri öğrenci bulmak için kampanyalar düzenleyecek. Çünkü Üniversitenin kapısına "meslek lisesi mezunları giremez" tabelası asıl şimdi aslıdı...
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
İmam hatiplilerede açık sonuna kadar kapılar. Eskisine göre daralan tek kapı ilahiyat fakültesi kapısı. Düz liseliden 2.5 kat fazla harcıyoruz gerçi onlara ama üniversiteye girişte eşitsiniz. Öğrenci başına düşen kapalı ve açık alan metrekaresi biraz fazla olabilir takılmayın. Tüm branşlarda (matemetik dahil) öğretmen başına düşen öğrenci oranı en düşük liseler (fen liseleri dahil) imam hatipler ama üzülmeyin.
Eşitiz eşitsiniz eşitler...
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=77
Bir imam hatip lisesine düz liseden 2,5 kat daha fazla harcama yapılması, tüm branşlarda öğrenci başına düşen öğretmen sayısının daha fazla olması gibi bilgilerinizin kaynağı ne merak ediyorum.
Ancak istatistik öyle bir bilimdir ki rakamları yanlış yorumlarsanız yanlış sonuçlara ulaşırsınız.
Durum böyle demiyorum ama anlaşılsın diye bir örnek veriyorum:
İki lise düşünün, birinde 20 öğrencilik sadece 1 sınıf var, diğerinde 30 öğrencilik 5 sınıf. İkisinde de mesela bir matematik dersini 1 öğretmenle yürütmek mümkün. Birinde öğretmen başına 20 öğrenci düşüyor, diğerinde öğretmen başına 150 öğrenci.
Ama unutulan bir şey var. 20 öğrencili lisedeki matematik öğretmeni sadece haftada 4 saat matematik dersine mi giriyor? Hayır, başka liselere de gidiyor.
O öğretmene düşen ders saati de farklı değil. (Sınıf mevcutları değişebilir.)
İmam hatiplerin sınıf mevcutları düşükse bu talep azlığındandır.
En azından sizin korktuğunuz gibi olacaksa, imam hatipte ders veren öğretmen başına düşen öğrenci sayısında patlama olacaktır. :o
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Öncelikle kendimden başlayayım. Tanınmış bir anadolu lisesinin yıllar önce matematik bölümünden mezundum. 2008 yılında seneler sonra heves ettim, ÖSS'ye girdim ve EA-2 puanına göre Türkiye'de ilk 2000'e girdim. Ama matematik mezunu olduğum için aslında çok yüksek olan orta öğretim başarı puanım 0,3 ile çarpıldı ve Kıbrıs'taki paralı okullar hariç hiçbir yere tutmadı.
0,8 ile çarpılsaydı Galatasaray hariç bütün devlet hukuk fakültelerine ve vakıf üniversitelerinin burslu bölümlerine puanım tutuyordu.
Özetle alan dışı tercih yapan kişiye gel sen 40-50 puan geriden başla denerek istediği bölümü kazanmasını imkansız hale getiren bir sistem vardı.
(Sahi Galatasaray Üniversitesi'ne Fransız liselerinden ÖSS dışında giriş mümkün. Bir tevhid-i tedrisat vardı, ne oldu ona?)
Bu sistemde meslek liseleri mezunlarına daha önce üniversitenin kapıları açıktı da şimdi mi kapandı? Önceki sistemde zaten "40-50 puan geriden başla" deniyordu. Şimdi aynı yerden başla deniyor.
Yeni OÖBP'ler 0,15 ile çarpılıyor. Herkes için.
OÖBP katkısı okulda iyi olan öğrenci için yüksek, okulda kötü olan öğrenci için düşük olacak.
Sadece meslek lisesi ve öğretmen lisesi mezunlarına tanınan bir 0,06 katsayı fazlası var. Verdiğiniz linkten okuduğum kadarıyla imam hatipler bu ek katsayıdan ilahiyat fakültesi tercihinde bulunsalar bile yararlanamayacak:
"Sınavda meslek liseleriyle öğretmen lisesi öğrencilerine kendi alanlarının devamı olan bölümleri tercih etmeleri halinde 0.06 ek katsayı avantajı tanınacak. Sağlık Meslek Lisesi'nde okuyan bir öğrenci Hemşirelik Meslek Yüksek Okulu'nu tercih ettiğinde önceki yıllarda olduğu gibi ek katsayı avantajından yararlanabilecek. Ancak tıpkı geçen yıl geçerli olduğu gibi bu yıl da iletişim lisesinde okuyan bir öğrenci iletişim fakültesini, imam hatip lisesinde okuyan bir öğrenci ilahiyat fakültesini tercih ettiğinde ek katsayı avantajından yararlanamayacak. Çünkü bu fakülteler bu liselerin devamı olarak kabul edilmiyorlar. Ek katsayı avantajından yararlanan öğrencilerin alabileceği en yüksek ek puan 30 olacak. "
Yani imam hatiplere tanınan ek avantaj yok.
Öğretmen liselerine veya devamı olan meslek liselerine devam eden öğrencilere 30 puana kadar bir avantaj sağlanıyor.
Sadece meslek lisesi, öğretmen lisesi, imam hatip lisesi değil düz lise mezunlarının da alan dışı programları tercih ettiklerinde 40-50 puan geriden başlatılmalarına son veriliyor.
Herkes aynı noktadan başlıyor. (Lise başarısı yüksek olan öğrenci düşüğe göre biraz önden başlıyor.) Daha fazla net yapan sınavı kazanıyor.
Evet, meslek lisesi mezunları için üniversitenin kapısına kırmızı halı serilmedi ama girmeleri için şans verildi.
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Yapılan düzenlemeyi hiç okumadığınız, okuduysanız anlamadığınız çok açık. Yapılan düzenleme, öğretmen liseleri ve imam hatipliler dışındaki meslek liselerinden mezun olan öğrencilere üniversite kapısını kapatmaktadır. Lütfen zahmet edip hiç değilse verdiğim linkteki özetlemeyi okuyun. Bir meslek lisesi mezunun o sınavı aşmak için tüm programı yeniden öğrenmesi gerek.
Verdiğiniz linkten ne demek istediğinizi anlamadım ama önceki mesajınızın satır aralarından bazı şeyleri anladım:
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
9. sınıf müfradatının ÖSS tarzı soruları çözüp mühendislik puanı tutturmak kolaydı. Hodri meydan bakalım o analitik geometri sorularını çözebilecekler mi? Çözerim diyene kapılar sonuna kadar açık...
Sizin verdiğiniz linkten okuduğum kadarıyla imam hatiplilere ilahiyat fakültesine girerken bile ek puan YOK.
Merak etmeyin, analitik geometri sorularını fen lisesi mezunu da, imam hatip mezunu da, meslek lisesi mezunu da yapmak zorunda kalacak. Analitik geometri sorusu yapamayan da (merak etmeyin, bu "rocket science" değil.) müsaade edin de mühendis olamasın.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
28 Şubat süreciyle değişen neydi öncesi neydi bilmeden konuşuyorsunuz. Dahası ÖSSnin içeriğini bilmezden gelip konuşuyorsunuz. Konuşun konuşun. Yıl dediğiniz çabucak geçer. Meslek liseliler eskiden girebildikleri okullara bile giremeyince önümüzdeki yıl, gerçeği yaşayarak görünce herkes eşitlik neymiş bir daha konuşuruz. İdda ediyorum. 2010 yılında meslek liseleri öğrenci bulmak için kampanyalar düzenleyecek. Çünkü Üniversitenin kapısına "meslek lisesi mezunları giremez" tabelası asıl şimdi aslıdı...[/QUOTE]
1997 KRİTİK YIL OLDU
1997 yılı, eğitimin yönünü değiştiren kararların alındığı dönemin başlangıcı oldu. 28 şubat sürecine denk gelen 1997’yi takiben 15. Milli Eğitim Şurası’nda alınan karar doğrultusunda 1998’de zorunlu eğitim kesintisiz olarak 8 yıla çıkarıldı. Genel, meslek, imam hatip, anadolu lisesi ayrımı yapılmaksızın tüm liselerin ortaokul bölümleri kapatıldı. 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin birinci amacı, standardı ve eğitimde çıtayı yükseltmekti. Ancak önemli bir başka amacı daha vardı: ilköğretimde 5. sınıfın sonundaki kaçağı, bir başka deyişle çocukların küçük yaşta okullardan alınıp Kuran kurslarına gönderilmesini önlemekti.
İMAM HATİP LİSELERİNİN PARLAK GÜNLERİ
İmam ve hatip yetiştirmek üzere kurulduğu halde sayıları ve öğrenci kapasitesi hızla artan, ilahiyattan çok hukuk, kamu yönetimi, siyasal bilgiler ve öğretmenlik fakültelerine öğrenci gönderir hale gelen ve kimi siyasilerin “arka bahçemiz” diye nitelediği imam hatip liselerinin ‘patladığı’ dönemdi.
1997’de sayıları 615’e ulaşan imam hatip liseleri, 511 bin öğrencisi ve “hem mesleğe hem de üniversiteye öğrenci hazırlayan” niteliğiyle, klasik liselerin alternatifi durumuna geldi. YÖK üyesi Prof. Dr. İsa Eşme’ye göre sorun da burada ortaya çıktı:
“İmam hatip liseleri aslında Cumhuriyet kuruluşudur. Çok da Türkiye gerçeklerine uygundur. Geçmişi Tevhid-i Tedrisat’a kadar dayanmaktadır. Ama 1970’li yıllardan itibaren Türkiye’nin ihtiyacının çok üzerine çıkmıştır. O kadar çıkmıştır ki, 1997’de 511 bin küsurdu İHL’de okuyan öğrenci sayısı ve okul sayısı 615 idi. Çok büyük rakam bu. 90’lı yıllarda imam hatipler adeta klasik liselere alternatif dini eğitim yapan okullar durumuna geldi. Eğer katsayı uygulaması olmasaydı ve eğitim sisteminde yeni bir yapılanmaya gidilmeseydi, kesintisiz 8 yıllık eğitime geçilmeseydi, bugün geldiğimiz noktada İHL’ler klasik liselerin tam alternatifi haline gelecekti. Bana göre yanlış burdadır. Eğer imam hatip liseleri asıl kuruluş amaçlarına uygun olarak din adamı yetiştirmek üzere yapılansaydı, sayıları burada kalsaydı hem nitelik çok üstün olurdu, hem de bunlar ilahiyat fakültelerinin tabanı durumunda olabilirlerdi.”
ÖNCE 8 YILLIK EĞİTİM, SONRA KATSAYI
Diğer liseler gibi ortaokul bölümü kapandığı için “küçük yaşta öğrenci” kaynağı kuruyan imam hatip liseleri mezunlarını, bir yandan da kendi kulvarına çekmek gerekiyordu. Bu da 1999’da gerçekleşti. “Tüm ortaöğretim öğrencilerini, üniversitede kendi alanlarında ilerlemeye teşvik” amacıyla getirilen katsayı uygulaması, imam hatip mezunlarını da büyük ölçüde kendi kulvarına çekti. Alan daralınca bu okullara giden öğrenci sayısı azalmaya başladı.
YÖK üyesi Prof. Dr. İsa Eşme, katsayı uygulamasıyla ortaöğretim öğrencilerinin kendi alanlarına yöneldiğine dikkat çekerken, imam hatip mezunlarının lisans programlarına girme oranlarındaki değişimi şöyle anlatıyor: “İmam hatip mezunlarının katsayı uygulamasından önce lisans programlarına girme oranı yüzde 12 mertebesindeymiş. Mesela 1998’de 10 bin 190 öğrenci lisans programlarına geçebilmiş. Ama burada ayrıntılar çok önemli. 1998’de öğretmenlik programlarına geçen imam hatip çıkışlı öğrencilerin sayısı 3.285. 1999 yılında bu sayı 315’e inmiş. Hukuk fakültesine geçen İHL kökenli öğrenci sayısı 232 imiş, 54’e inmiş. Siyasal bilgilere geçenlerin sayısı 220 iken 97’ye düşmüş. Sonuç olarak imam hatip çıkışlı olup da lisansa geçen öğrenci sayısı 10.190’lardan 4.236’ya kadar inmiş durumda.”
KATSAYIYLA BİRLİKTE TARTIŞMASI DA BAŞLADI
Katsayı hayata geçti ama bu kez de “katsayı” temalı tartışmalar başladı. Dahası, katsayı seçim meydanlarının en cazip oy toplama malzemelerinden biri haline geldi. İmam hatip mensupları katsayıyı ilk günden itibaren reddetti. Çünkü onlara göre hukuk, siyasal, kamu yönetimi gibi bölümlere gitmek, kazanılmış haktı. İşte ÖNDER İmam Hatip Mezun ve Mensupları Derneği Başkanı Yusuf Ziyaettin Sula’nın sözleri:
“YÖK’ün önümüzdeki günlerde eşitsizliği düzeltme babında birtakım çalışmalar yapacağına dair bir takım şeyler duyuyoruz. Bu eğer yapılırsa, meslek liselerine veya İHL’lilere bir iltimas değildir. 1999 yılında onların elinden alınan en tabii haklarının iade edilmesi olacaktır. İmam Hatip’e girip ilahiyat dışında bir fakülteye gitmek bir tercih hakkı, insan hakkı, bir hürriyettir. Çocuk ne bilsin, 12-13 yaşında hangi mesleği seçeceğini. Ailesinin yönlendirmesiyle veya kendi isteğiyle de olabilir bir okula girmiş olsun. 17-18 yaşında, ben bu mesleği sevmedim,başka bir mesleği seçebilmeliyim, dediğinde bu hakkı buna vermelisiniz. Bir labirent gibi; buraya girdin, artık ömrünün sonuna kadar burda gideceksin, demek o çocuğa büyük haksızlık. Kaldı ki, imam hatip liseleri hem mesleğe hem de üniversiteye hazırlayan okullar. Dolayısıyla bu okulları bitiren öğrenci, ebeveyninin ya da kendinin isteğiyle biraz takviyeli dini bilgi alarak daha sonra dilediği mesleği yapma konusunda bunlara hürriyete sahip olmalı.”
SİSTEME “AÇIK LİSE” İLE BY-PASS
İmam hatip öğrencileri, hükümetin katsayı vaadinin gerçeğe dönüşeceği günü beklerken boş durmadı. Bir yandan da açık liselere geçerek kaymakam, hakim ya da öğretmen olmanın ara yolunu bulmaya çalıştı. Aynı vaat, imam hatiplere de yeniden öğrenci akışını hızlandırdı.
İşte o yıllardaki bu gelişmeye, Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer şöyle işaret ediyor: “AKP hükümeti işbaşına geldiğinden bu yana özellikle bu okullara katsayı tartışmasıyla özendiren teşvik eden, tıpkı türban tartışmasında olduğu gibi bu okullardaki öğrenci sayısının artışını olanaklı hale getirecek birtakım düzenlemeler içerisine gidildi. 17. Milli Eğitim Şurası da bunun üzerine oturtulmuştu. İHL’lerin 2002’deki öğrenci sayısı 70 bin iken şu anda 140 binlere dayandı. Bunun büyük bölümü de anadolu İHL’lere kaydolanlardan oluşuyor. Neden? Çünkü Anadolu imam hatip lisesi öğrencileri sözel alanlara diğer okullara göre avantajlı gidebiliyor. O bakımdan oraya doğru bir yönlendirme var.”
KATSAYIDAN KİM, NASIL ETKİLENİYOR?
1999’dan bu yana, kendi alanının devamı niteliğindeki fakülte ve yüksek okulları tercih edenlerin ÖSS puanı 0,8 katsayısıyla, alanı dışında tercih yapanların puanı ise 0,3 katsayısıyla çarpılıyor.
Meslek lisesi öğrencilerine, bazı bölümlerde 0,8 katsayısına ek olarak 0,24 katsıyısıyla ek puan da veriliyor. Örneğin imam hatip mezunları ilahiyat fakültesine, Anadolu öğretmen lisesi mezunları eğitim fakültelerine giderken hem 0,8 katsayısından hem de 0,24’lük ek puandan yararlanıyor.
Ancak katsayı konusunda önemli bir ayrıntı hep gözardı ediliyor; imam hatip lisesi mezunu kendi alanındaki en üst lisans programı olan İlahiyat’a giderken, 0,8 katsayısı kullanıldığı için puan kaybına uğramıyor. Buna karşılık örneğin bir Anadolu teknik lisesinin bilgisayar bölümünü bitiren öğrenci, hedefleyebileceği en yüksek lisans programı olan bilgisayar mühendisliğini tercih etmek istediğinde 0,3 katsayısı kullanıldığı için puan kaybına uğruyor. Çünkü sistem o öğrenciyi “ara eleman” olarak görüyor
Okuyun ve meslek liseleri gerçeğini öğrenin.Haylen diyorum bu ülkede biri 280 ile hukuk okuyorsa hakkıyla hukuk puanı alıpta gidemeyenler okuamıyorsa eşitsiliktir.Bunu öğrecilere imamhatip mezunusun imam ol diyede çözemeyiz.Öğrencilerin bir çoğu aile ve çevre baskısıyla o okula devam ediyor bu da acı bir gerçektir.28 şubat süreci iyi tahlil edilmelidir.Bu ülke hiç bir zaman ordunun yaptığı müdahalelerle iyi bir yere varamamıştır.İrtica varsa bu millet onu yapanları sandığa gömmüştür ve gömecektir.Saygılarımla...
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Sayın sdt,
Toplumun büyük kesiminin sessizliğin çok iyi vurgulamışsınız. En büyük kesim yani genel lise mezunlalarıda sessiz. Çünkü alandışı tercih hevesindeler.
Verdiğim linki anlamadıysanız herhalde verdiğim sayıların kaynağınıda pek anlayamazsınız.. Yok canım anlarsınız. Biraz Eğitim ekonomisi, biraz istatistik çalışırsanız önce DTP ve MEB siteleirnde bu bilgilere kolayca ulaşabilirsiniz. Gerçi benim liseden sonra birkaç kısa yılımı aldı anlamak ama bu benim şahsi yetersizliğim olabilir. Bu arada bir düz lise öğrencisinin bir imam hatipli yada endüstiri meslek liselinin kaça mal olduğu optimum koşullardan hesaplanır. Yani hersınıfta 30 öğrenci olduğunu varsayar, herbir okul programının gerektirdiği mataryel, öğretmen özelliği (öğretmen yetiştirme maliyeti) ders ücreti ve ısınmadan tutun hertürlü gideri toplar kişi başına bölersiniz. Bazı meslek liselilerin ortalama bir normal lise mezununun (bu arada sözel bölüm ile fen mezunu normal liselinin maliyetide farklıdır) 15 katına mal olduğunu biliyormuydunuz?
Neyse sizi ayrıntılara boğmayayım. Gerçi verdiğim linkteki giriş sitemi açıklamasını anlalamışsınız ama anlayacağınız bir yol gösterebilrim. Analitik geometri çok zor değildir tabii. ÖSS sorularıyle. 1985-1987 yıllarının ÖYS sorularına ulaşın. (İkinci basamak sınavın) Gerçi siz mattemetik mezunusunuz. İsterseniz söyle yapalım. Siz sözel bölümü yanıtlayın. Bana netlerinizi bildirin.(alt bölümlere göre) Bende 1987 de hangi hukuk fakültelerine nasıl giremeyeceğinizi göstereyim size. Yada önümüzdeki yılı bekleyin.
Sayın Burak Temur,
Size yanıt yazmıyorum. Çünkü kaynak belirtmeden verdiğiniz gazete yazılarını muatap almıyorum. Umarım Hukuk deyince anladığınızda gazete yazılarıyla sınırlı değildir. Laf aramızda onlar gazeteci. Eğitim bilimci, hukukçu doktor değil. Biraz tedbirli yaklaşmak lazım. Hatta o yazının temel kaynağı YÖK başkanı bile konuştuğu alanın uzmanı değil.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Burak Temur,
Size yanıt yazmıyorum. Çünkü kaynak belirtmeden verdiğiniz gazete yazılarını muatap almıyorum. Umarım Hukuk deyince anladığınızda gazete yazılarıyla sınırlı değildir. Laf aramızda onlar gazeteci. Eğitim bilimci, hukukçu doktor değil. Biraz tedbirli yaklaşmak lazım. Hatta o yazının temel kaynağı YÖK başkanı bile konuştuğu alanın uzmanı değil.
Öncelikle yanıt yazmıyorum diyip yanıt yazdığınız için sağolun.Çelişiklik bu olsa gerek.Ayrıca hatamı da gösterdiğiniz için çok sağolun haberin kayanğı linkte belirtilmetedir..Kaynek:http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/435764.asp'' açın okuyun birde.Söz konusu makale kişsel b,r görüş içermemktedr.Yanıt verdiğiniz için teşekkür eder saygılarımı sunarım.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
"ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, önceki gün YÖK Genel Kurulu'nda karara bağlanan yeni üniversiteye giriş sistemininin asıl amacının 'doğru öğrenciyi doğru programa yerleştirmek' olduğunu söyledi. Yarımağan, yeni sisteme göre kimya ve biyolojide iyi olan bir öğrencinin tıp fakültesine, matematikte iyi olan bir öğrencinin de mühendisliğe gireceğini belirterek, "Bizim amacımız öğrencilerin dershaneye gitmesini engellemek ya da onları teşvik etmek için bir sistem hazırlamak değil. Bizim amacımız hangi adayın daha iyi mühendis olacağını en iyi şekilde seçmek ve doğru insanları doğru programlara yerleştirmek. Bu sistem de bunu amaçladı" dedi."
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=77
Biz neden iki basamaklı sistemden tek basamaklıya dönmüştük hatırlayıp bakan varmı kaynaklara?
Bu sistemin profesyonel öngörüme göre sonuçları şunlar olacaktır.
1. Fırsat eşitsizliğini en üst seviyeye taşıyacaktır.
a)Özel ders ve dershaneden yoksun öğrenciler için üniversite kapalı kapanacaktır.
b) Şehir merkezinden köye, doğudan batıya doğru gidildikçe tabela üniversiteleri dışındaki üniversitelere girme oranı düşecektir.
c) Meslek liseliler için yüksek okullar dışında (o da şüpheli ama) üniversite kapısı kapanmıştır.
2. Çok bilen az düşünebilen öğrenciler dönemine yine dönülecektir. Tek basamaklı sistemin özünü oluşturan soru biçimi bir iki yıl içinde terk edilecektir.
3. Yabancı dil öğretiminde inanılmaz bir gerileme görülecektir.
4. Sistemin bireylere, ailelere ve topluma getireceği inanılmaz maliyet kaliteden tavizle sonuçlanacaktır.
5. Bu uygulamayla meslek liselerinin pek çoğu pratikte kapatıldığına göre boşluğu dolduracak alt ssitemin üretilememesi ciddi ekonomik ve toplumsal sorunlar doğuracaktır.
Benden bu kadar.
Benim bir önerim var. Giriş sistemini değiştirmeyelim. Sadece imam hatiplilerin önündeki katsayı engelini kaldıralım. İmam hatipleri düz lise olarak tanımlayalım. Çok ciddiyim. Getirilen sistemin maliyeti o kadar ağır ki inanın bu çok daha iyi bir çözüm. İster inanın ister inanmayın bu memleketin fakir çocukları için şu anki sistem çok daha iyi. Onlar şu anki sistemde daha eşitler!! Öyle bie karıştırıldıki kafaları sadece farkında değiller. İzin verin onlara lütfen. Bırakın okusunlar...
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Neyse sizi ayrıntılara boğmayayım. Gerçi verdiğim linkteki giriş sitemi açıklamasını anlalamışsınız ama anlayacağınız bir yol gösterebilrim. Analitik geometri çok zor değildir tabii. ÖSS sorularıyle. 1985-1987 yıllarının ÖYS sorularına ulaşın. (İkinci basamak sınavın) Gerçi siz mattemetik mezunusunuz. İsterseniz söyle yapalım. Siz sözel bölümü yanıtlayın. Bana netlerinizi bildirin.(alt bölümlere göre) Bende 1987 de hangi hukuk fakültelerine nasıl giremeyeceğinizi göstereyim size. Yada önümüzdeki yılı bekleyin.
Ben pek iyi bir örnek olmam ama. :p Sınavın iki basamaklı yapıldığı 90'lı yıllarda ÖSS ve ardından ÖYS'ye girmiştim. (Tüh yaşım da meydana çıkacak. :) )ÖYS'de matematikten tam yapmayı beklerken 3 yanlış yapmış, edebiyat 3 yanlış, tarih 2 yanlış, coğrafya ve okumadığım felsefe grubu yanlışsızdı. Kimya-fizik-biyolojiden de yanlışlarım vardı ama sayısını hatırlamıyorum. TS veya TM sıralamam MF sıralamamdan daha iyiydi. :o
O zamanki ÖSS sıralamam 72., ÖYS sıralamam 500'lü birşeydi.
Şimdi yaşlandım, eskisi kadar hızlı çözemiyorum, iyi konsantre olamıyorum, ama 2008 ÖSS'de de EA-2'de 1982. olduğumu söylemeliyim.
Soruları bulursam hafta sonu çözerim. :)
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Her yerde geçmiş yılların matematik testleri var, ama diğer testler yok.
1985-1987 yılları Türkçe ve Sosyal sorularını bulabileceğim bir link biliyor musunuz?
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Her yerde geçmiş yılların matematik testleri var, ama diğer testler yok.
1985-1987 yılları Türkçe ve Sosyal sorularını bulabileceğim bir link biliyor musunuz?
Ben linkten canlı yayından anlamam hemen hemen tüm kitap evlerinde 1981 den günümüze sayısal ve sözel sınav soruları ve çözümleri mevcut. Alın bakın okuyun çözün. Kitap kokusu da hoştur....
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Ben bu forumu yakinen takip ediyorum. Ancak bir şeyler yazmayayım diyordum. Çünkü çok komik... Aslında hiç birinize katılmıyorum ama hepinize de
ayrı ayrı katılıyorum...
Aslında sorun çok daha büyük inanılmaz büyük. İmam hatip düz lise ters lise teknik lise farketmez...
Ben ne zaman YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç denen adamı dinledim. Hemde rezalet sayılacak bir sınav sonrası yaptığı söyleşiyi tamam dedim. Eğitim hak ile yeksan olmuş...
Zaten bir önceki milli eğitim bakanı diye adlandırılan şahıs Milli eğitimi katletmişti. Vatana ihanet bundan büyük nasıl yapılır diye düşünüp dururdum birleşince büyük oluyormuş. Laik eğitim Cumhuriyet çağdaşlık ve Atatürk düşmanı bir önceki Milli Eğitim bakanı 3-6 ay arasında müfradat değiştirerek eğitimi laçka ederek bilgi yerine ezber ve torpili yerleştirerek zaten eğitim diye bir şey bırakmamıştı... Son üç dört senedir sonuçlarını görüyorduk bu sene tam oldu...
Bu tip yetmezmiş gibi bir de YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç özetle ''tarikat ve cemaatlerin dernekleşerek özel hukuk kişileri olması halinde özel öğretim kurumu açarak din eğitimi verebileceği'ni söylemedimi tamam dedim bu iş bitmiştir...
Ben YÖK başkanından ''daha fit'' söylem vede eylem beklerdim. Örneğin..
'' YÖK bize YÜK olmaya başladı. Zırt pırt anayasa ve kanunlara takılıyoruz. Her nekadar 11. ha bire bizim gibileri atıyorsa da bu ülkede Cumhuriyet ve rejimi korumaya yönelik kanunlar var. Oysa öğretim tarikat cemaat bize bağlı vakıf eliyle öylesine yürütülse hiç sorun olmaz... Katsayı sorununu kökten çözdük.. Bundan sonra sınav yok... Tarikatlere gidin bir yerlerde okuyun... Nasıl sa iş yok.. okusanızda değişen bir şey de yok... Ancak tıp bilimine azıcık dikkat o sorun açabilir... Gerçi ''Taktiri İlahi'' söylemimiz hala geçerli ama olsun... Dalak yerine böbrek almakta olmaz... YÖK buna karşı...''
Katsayının kaldırılması eşitlenmesi filan yetmez. Sakın burada İmam Hatiplilere laf edeceğim anlamı çıkmasın... Görünen o ki al birini vur ötekine... Her sınava girene +150 puan verilmeli ve belirli sayıda ki yanlış yanıtın doğruyu götürmesi iptal edilmelidir. Ancak böylelikle iki üç senedir yaşadığımız kepazelikten kurtuluruz...
Saçma sapan dünyada eşi benzeri olmayan bir eğitim sistemi, ihtiyacı bilmeme, abuk sabuk bir sürü sınav çocukları ezber ve test manyağı yapma ama bilgide nanay olmalarını sağlama... Katsayı olsa ne olur olmasa ne olur ? Ha katsayının önemli olup olmadığı tartışılır elbette amma baştan buraya gelene kadar düzgün olsa herşey... Her şey yamuk katsayı neden düzgün olsun...
TC devleti çok genç nüfusa sahip olmasına karşın ihtiyacını ve ne istediğini bilmeyen tek dünya devleti.. Eğitim öğretimin bu kadar kötü olduğu başka bir yerde ben görmedim duymadım. ( Sanırım düzgün devletlerle karşılaştırdığımı anlamışsınızdır.)
http://www.idealdoruk.com/tr/bayi/turkiye_haritasi.gif
Yukarıda ki resme iyi bakın okullarımızda okutulan Coğrafya dersinin Türkiye haritası... Allah için söyleyin '' Bizim sınırlarımızın bir kısmını kürdistan olarak gösterenlere kızma hakkımız var mı?'' Avrupayla bağlantımız yok olmuş... Bulgaristan'la Yunanistan'ı yok edip bir deniz koymuşuz oraya...Gürcistan Ermenistan ve İran ın yarısı yok... Asya tarafımızda deniz olmuş... EE dört beş ilide biz bazı haritalarda vermişiz ne olmuş ? Gürcistan'la komşu olduğumuzu bilmeyen Coğrafya öğretmeni gördüğüm gibi, Azerbeycanla asla sınırımız yok diyeni de gördüm... Şimdi bu öğretmenin yetiştirdiği öğrenci İmamhatipli olsa ne olur ? Düz lise çıkışlı olsa ne olur ?
Her ile ilçeye mahalleye sokağa üniversite açarak eğitim olmaz... İhtiyaçlar bilinecek gençlerimiz ona göre yetişecek ihtiyaç ve isteğe göre yönlendirme yapılacak... Bizim siztemimiz Ali baba kırk haramiler...
Geçenlerde bir forumda okuyordum. En iyi hukuk eğitimi veren fakülte hangisiki tartışması içerisinde gizli soru ''hangisinden kolayca mezun olurum'' olan bir forum... Forumun bir yerinde bir huuk fakültesinde sınavların TEST olarak yapıldığı yolunda bir bilgi vardı. Bir HUKUKÇUNUN en son yapması gereken şeydir test... Test nosyon filan vermez bilgi de vermez ezber verir.. Ezberle hukukçu olanlarsa şapşal şapşal işler yapar...
'' A şahsının B şahsından alacağı vardır. Ancak aralarında herhangi bir hukuki belge yoktur. B şahsı bunu bahane ederek A şahsına olan borcunu ödememe kararındadır. Oysa A arkadaşlık adına bu işi yapmıştır. Bu durum karşısında A arkadaştan öte dostu olan C ye gider ve plan yaparlar. C planın uygulanmasına razı değildir ama A yı kıramaz sadece iştirak eder. B yi bir köşe başında kıstırırlar ve döverler. Ancak B aldığı bir darbeden yere düşer ancak her zaman ki gibi belediyenin ''Rögar'' kapağını takmaması sonucu buradan düşer, C panik içerisinde itfaiye ve ambulansa telefon açar, ama gele gele önce zabıta gelir, A paniklediğinden sigara içmiş ve izmaritini yere atmıştır. Zabıtada kabahatler kanununa istinaden yere sigara zimariti atmaktan A ya ceza yazmak ister, A ile C başlarında daha büyük sorun olduğundan zabıtaya mukavemet ederler, zabıtanın çağırdığı polis A ile C yi ''memura mukavemet ve hakaretten'' alır götürür. 78 dakika sonra gelen itfaiye ile ambulans C den ''fuzuli meşgul etme'' yönünde şikayetçi olur. Bir gün sonra denizde B nin cesedi bulunur.. Otopsi sonucu B nin ciğerlerinde ''tuzlu su'' çıkar yani boğulmuştur... Ancak polis yaptığı inceleme sonucu Bankaların güvenlik kameralarından A ve C ile olan kavgasına ulaşır... Ne hikmetse tam orada bulunan MObese kamerası O ''anı '' kaydetmemiştir.... Siz bu mahkemenin hakimisiniz vereceğiniz karar ne olur ?''
Hadi bunu testle çöz... testi bırak hukuk normuyla çöz bakalım... Ben huku fakültesinde öğretim üyesi olsam en basit sorum bu olur... Sonuç ne olur bilemem...konu karışmasın....
Eğitimin Hak ile yeksan edildiği bir yerde imam hatip kavgası veyatürban kavgası yapmak abesle iştigaldir. Zaten devleti yönettiğini sanan zihniyet rezaletini bildiğinden toplumu bunlarla oyalamaktadır...
Şimdi gene bir forumda okudum... Ankara Hukuk Kontenjanını 1000 e çıkarmış !!! İyi b.k yemiş... Neden ? İşte bu sorunun yanıtıdır benim aradığım... Hemen hemen tüm avukatlar avukat çokluğundan öğretim üyesi olmayan bir çok özel üniversitede ''niteliksiz'' hukukçu yetiştirildiğinden şikayetçi iken... Avukat sayısı ihtiyaçtan fazla ve bazı avukatların ( Kimse kusura bakmasın) değil avukat mübaşir bile olamayacak eğitim almak zorunda kaldığı bir sistemde neden kontenjan artar... Açık olan hakim savcı boşluğunu doldurmak böyle olmaz... Bu hem eğitimi hem saygınlığı doğal olarakta kazancı baltalar.. Bu ülkede Roma hukukundan bihaber avukat var... EE o avukatın bir sürü arkadaşı var hakim savcı v.s..... Böyle eğitim mi olur ?
RTE boşuna bağırıp durmuyor en az üç çocuk... Bu sistemle biri aile avukatı biri aile doktoru biri aile öğretmeni olur...
Öyle başarılı bir eğitimimiz varki zorda kalırsak avukat ameliyat yapar o da ayrı...
Katsayıymış...
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Herkesin eşit ve adil şartlarda sınava girmesi sağlanmak istiyorsa, katsayı tamamen kaldırılmalı. Kimse meslek lisesine veya imam hatipe zorla gönderilmiyor değil mi? Neden avantaj veya dezavantaj olsun ki katsayı?
Tamam Fenerbahçe çok büyük, 3 puan farkla başlasın lige demek gibi birşey bu...
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın'dan, oöbp katsayılarının eşitlenmesine karşı yaptığı açıklamada, tam da bu konu başlığına uygun bir vecize:
“Eşitlik, eşit insanlar arasında olur.”
"Bazı insanların daha eşit olduğu" ülkemizde bu önemli bir itiraf aslında.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Liboşların en sevdiği kelimedir.Eşitlik.
Hepimiz eşitiz derler.
Anayasal hakkımızdır derler.
Oysaki gerçek ,eşitliğin en büyük palavra olduğudur.
İnsan doğuştan eşit değildir.
Kimi doğarken Anadolu'nun bir mezrasında doğar.
Kimi de yeditepenin boğaza hakim , villasının içinde ,hizmetlinin kucağında, altın tepsisinden ,multi vitaminli sütünü içer.
Soyut eşitlik ile kandırılan insanoğlu
Somut eşitliği gör dü mü?
Sosyal devletin hükmü nedir? Kimi kimle denkleştirdik?
Vahşi kapitalizmin azgın çocukları doymak bilmiyorsa?
Gecekonducuların bile arsalarına göz dikmişlerse?
Anadolunun mezrasında doğan çocuk , bu villaya nasıl sahip olacak?
Bırakın villayı ,nasıl okuyacak? Yoksa doğuştan mı kaybetti?
Kimi örnek almalı?
Siz bunun cevabını çok iyi biliyorsunuz?
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
"Eşitlik adil değildir. Adil olan fırsat eşitliğidir!". Tony Blair
"Kısacası, eşit ücret adil değildir. Yaratılan eşit işe, tabii eşit ücret ödenmelidir. Adil olanı da odur. Ama fırsat eşitliğinin adil bir yarış olanağı sağladığı kadar, özgürce rekabet de önemli. " Hurşit Güneş
"Sınavda yapılan net soru sayısı eşitse, mezuniyet derecesi eşitse, tabii ki eşit ÖSS puanı verilmelidir. Adil olanı da odur. Ama fırsat eşitliğinin adil bir yarış olanağı sağladığı kadar, özgürce rekabet de önemli. " sdt23
Bir meslek lisesi mezunu, bir sayısalcı öğrenciden daha iyi biyoloji ve kimya biliyorsa, doktor olmayı daha çok hak eder.
Aynı benim sayısal mezunu olduğum halde hukuk okumayı hak ettiğim gibi.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Eşitlikmiş.
Eşitlik dediğiniz bileşik kablar da olur,
''ne kadar ekmek, o kadar köfte'' eşitliğinden bahsediyorsanız o başka!
ayazoglum
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Abd,Ab gibi sömürü uygarlıkları Türkiyemizde istedikleri gibi at oynatmaya devam ettikçe , sosyal ,siyasal ,ekonomik ,askeri ,güvenliğe ilşkin dayatmalar ,işbirlikçi yazar,çizer takımı ve de küresel sömürünün Türkiye ayağında olan montajcı sanayicilerle devam ettiği sürece ;
TÜRK MİLLETİ ;
Huzur Beklemesin.
Her gün daha kötüye gidecek.
Yaşarsak göreceğiz:o
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Üniversiteye hazırlanan gençler... Dershaneye değil, tarikatlara gidin!
http://foto.gazetevatan.com/pics/yazarlar/102.jpg
Cumhuriyet’ten Orhan Bursalı dün çok ilginç bir hamleyi duyurdu:
YÖK Başkanlığı, üniversitelere 5806 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Af Yasası’yla ilgili bir talimat göndermiş.
Bu talimat ve talimatın dayandığı yasa, kelimenin tam anlamıyla bir skandal!
Çünkü YÖK bu yasaya dayanarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve Polis Akademisi’ne bağlı yükseköğretim kurumlarından atılan 800 öğrencinin üniversitelere yerleştirilmesini istiyor!
Bu öğrencilerin yerleştirilecekleri fakülteleri de kendisi belirliyor.
Bu kapsamda; Türkiye’nin en seçkin üniversitelerinin başında gelen ve üniversite sınavlarında ilk bine giren öğrencilerin bile girmekte zorlandıkları Boğaziçi Üniversitesi’ne tam 20 öğrencinin yerleştirilmesini istiyor!
1 öğrenci Makine Mühendisliği Fakültesi’ne...
1 öğrenci Elektrik Mühendisliği Fakültesi’ne...
18 öğrenci de Endüstri Mühendisliği Fakültesi’ne!
Dershane yok...
Çalışmak yok...
Stres yok...
Sınav yok...
Tercih yok!
Tek şart; 1995’ten sonra Harp Okulları’ndan ya da Polis Meslek Yüksek Okulu’ndan atılmış olmak...
Yazının Tamamı:http://haber.gazetevatan.com/haber.v...ryid=4&wid=102
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Bu şekilde bazı kişilere -kim olursa olsun- ayrıcalıklı bir muamele yapılması kabul edilebilir bir durum değildir. Harp Okulu veya Polis Yüksek Okulu'ndan atılanlara diğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına tanınmayan bir imtiyaz sağlanmıştır, buna karşı çıkılması gerekir.
Ancak bu olayın, bu başlıkta tartışılan konuyla kıyaslanabilir bir durumu yoktur.
Daha doğrusu ilgisi tam ters yöndedir.
1999 yılından itibaren lise mezunları üniversiteye giderken kendi mezun oldukları alanlarda imtiyazlı hale getirilmiş, diğer alanları kazanmaları ise imkansız hale getirilmiştir.
Bu yanlışa da aynı Harp Okulu ve Polis Yüksek Okulu'ndan atılanlara tanınan imtiyaz gibi karşı çıkmak gerekir.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Danıştay katsayı kararını durdurdu. Tıpkı on yıl önceki gibi. YÖK itiraz edecekmiş. Büyük olasılıkla sonuç değişmeyecek. On yıl sonra kaldığımız yerden devam ederiz artık.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Danıştay katsayı kararını durdurdu. Tıpkı on yıl önceki gibi. YÖK itiraz edecekmiş. Büyük olasılıkla sonuç değişmeyecek. On yıl sonra kaldığımız yerden devam ederiz artık.
Eğer hukuk buysa desenize Türkiye en acınacak ülkelerden biridir... Danıştay Türkiye'yi alçaltmaya çalışıyor olmalı ki 11 yıl önceki zihniyetini laga luga yaparak yine insanların önlerini getirdi... Danıştay kötü bir adım attı ama geriye doğru... Dantışta'ya ayağını yalatıp ta kölesi edenler belli de cilalatanlar daha bi belli.....
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Danıştay ülkeyi alçaltmaya değil, mesleki teknik eğitimi kanunlar doğrultusunda olması gerektiği noktada tutmaya çalışıyor. Ben yaptım oldu deyip on yılda bir ısıtıp ısıtıp aynı yemeği önümüze koymaya çalışanlar ne zaman vazgeçecek bilmiyorum. Eh belki istedikleri yargıyı üretmeyi başardıklarında sorunlarını çözerler. Gerçi ozaman mesleki eğitimle uğraşmalarına gerek kalmaz.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
YÖK'ten katsayı açıklaması
8 Aralık 2009
YÖK'ten yapılan açıklamada, “17 Aralık 2009 tarihinde yapılacak Genel Kurul toplantısında, yürütmesi durdurulan maddeler yerine yeni bir düzenleme yapılmasına karar verilmiştir” denildi.
Açıklamada, YÖK Genel Kurulu'nun, Danıştay 8. Dairesi'nin, kurul'un 21 Temmuz 2009 tarih ve 14 sayılı kararının 3, 4. ve 5. maddeleriyle ilgili olarak verdiği yürütmeyi durdurma kararı üzerine bugün toplandığı belirtilerek, toplantıda bu kararın gerekçeleri ve bundan sonra izlenecek yöntem üzerinde müzakerelerde bulunulduğu bildirildi.
Yükseköğretime girişe ilişkin olarak oluşturulan ve birçok yenilik getiren “yeni sistemin temel unsurları üzerinde hukuki yönden bir tartışmanın bulunmadığı” ifade edilen açıklamada, “Yürütmesi durdurulan kararlar yerleştirme puanlarının hesaplanmasına yönelik 3, 4. ve 5. maddelere ilişkindir. Ancak, 1998 yılında başlatılan ve yapılan değişikliklerle en son olarak 2009 yılında kullanılan Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı'nın hesaplanmasındaki 0,3-0,8 şeklindeki farklı katsayı uygulamasına geri dönüş artık söz konusu değildir” denildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Genel Kurul'da yapılan değerlendirmeler sonucunda, sınav takviminin aksamaması ve öğrenciler ile ailelerinin yargı kararı sonucunda içine düştükleri belirsizlik ortamına son vermek için, 17 Aralık 2009 tarihinde yapılacak olan Genel Kurul toplantısında yürütmesi durdurulan söz konusu maddeler yerine yeni bir düzenleme yapılmasına karar verilmiştir.
Yükseköğretim Kurulu, yerleştirme puanının hesaplanmasına ilişkin alacağı yeni kararlarında da 2547 sayılı kanunun 45. maddesi çerçevesinde merkezi sınavla ölçülen kişisel başarıyı esas alacağını kamuoyuna saygıyla duyurur.”
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Danıştay'a yaptıkları itirazın sonucunu bekleyeceklerini belirterek, 17 Aralıkta YÖK Genel Kurulu'nun yeniden toplanacağını ve o zaman karar vereceklerini bildirdi. Özcan eski düzene dönüşün söz konusu olmadığını ve yeni düzenlemede kişisel başarının esas alınacağını ifade etti.
Özcan, YÖK'te gerçekleştirilen ve yaklaşık 4 saat süren Genel Kurul toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. Özcan, toplantıda Danıştay'ın “katsayı” konusunda yürütmeyi durdurma kararına yaptıkları itirazın gerekçelerinin konuşulduğunu belirtti. Özcan, “İtirazın gerekçelerini teker teker ele aldık. Arkadaşlarımız o konuda ne düşünüyorlar, ki ona göre çözümümüzü geliştirelim diye o konuda tartıştık” dedi.
ALTERNATİFLERDEN BAHSEDİLMEDİ
Gazetecilerin “Yeni düzenlemeye ilişkin hangi alternatiflerin ele alındığı” sorusu üzerine, Özcan, “Alternatiflerden filan bahsedilmedi. Şimdi, sadece o karardaki gerekçeleri teker teker ele aldık ve arkadaşlarımız o gerekçeler hakkında ne düşünüyorlar onları öğrenmek istiyordum ben. En uygun çözümü ona göre bulalım diye...” yanıtını verdi.
Yeni düzenleme konusundaki alternatifleri üyelerle paylaşıp paylaşmadığının sorulması üzerine, Özcan, “Bir sürü alternatiflerimiz var. Onları paylaşmadık sadece onlar ne düşünüyor onu öğrenmek istedik ki bizim alternatiflerimizden hangisi en uygun” diye konuştu.
Özcan, bir başka soru üzerine ise şunları kaydetti:
“Bir önemli mesele, bazı üyelerimiz bu üç maddenin (Danıştay'ın yürütmeyi durdurduğu YÖK kararları) geri çekilmesinin uygun olup olmayacağı konusunda fikir beyan ettiler. O mesele tartışıldı. 'Danıştay'ın kararına kadar bunu yapmayalım' diye karar verdik. Yani yürütmenin durdurulmasına neden olan üç madde... 'Bunları çekelim de dava konusuz kalsın' diye bir görüş ortaya sürüldü. Arkadaşlarla tartıştık. Buna gerek yok. Biz Danıştay'ın kararını bekleyelim ondan sonra yapalım...”
"BU MESELEYE DUYARSIZ KALAMAZLAR"
Bir gazetecinin “Danıştay kararı gecikirse” sözleri üzerine, Özcan, “Hayır gecikmeyecekmiş, onu da öğrendik. Zannediyorum 15 günlük bir zaman var. O zaman içinde geleceğini düşünüyoruz. Çünkü onların da hassas olacağını biliyoruz. Onlar da bu meseleye duyarsız kalamazlar” dedi.
Özcan, gazetecilerin yeni modellerin ne olacağı yönündeki ısrarlı sorularına “Bu konuda hiçbir şey konuşmadık. Ben de size bir şey söylemeyeceğim” yanıtını verdi.
Bir gazetecinin “Katsayılar arasındaki makas mı daraltılacak?” sorusuna, Özcan, “Makas falan yok, hiçbir şey konuşmadık” karşılığını verdi.
Özcan, sorular üzerine, “YÖK Genel Kurulu'nun 17 Aralıkta yeniden toplanacağını” belirterek “İşte o zaman karar vereceğiz” dedi.
Bu arada YÖK Üyesi Muhittin Şimşek de gazetecilerin “Katsayılar arasındaki makası daraltmaktan başka alternatifler var mı?” sorularına “Var. Hukukun dışında hiçbir şey düşünülmüyor” dedi.
Hürriyet ( AA)
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, YÖK'ün katsayı kararına yaptığı itirazın reddine ilişkin kararının gerekçesi açıklandı.
anıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, YÖK'ün katsayı kararına yaptığı itirazın reddine ilişkin kararının gerekçesinde, mesleki-teknik liseden mezun olan kişilerin üniversiteye girebilmelerinin, yasanın bir gereği olduğu belirtildi.
Gerekçede, "Değinilen lise mezunlarına genel lise mezunlarıyla girdikleri sınavda farklı katsayı uygulanması, yapılan açıklamalar karşısında hukuka uygun ise de bu farklılığın ölçülü olması gerektiğinde de kuşku bulunmamaktadır" denildi. Gerekçede İdarenin bu konuda yapacağı düzenlemede ölçülülük ilkesini dikkate alması gerektiği kaydedilerek, "Ölçülülük ilkesi dikkate alınarak belirlenecek olan katsayı, temel ilkeleri açıklanan eğitim sisteminin örgütleniş biçimindeki bütünlüğü bozmamalı, alan/bölüm, mesleki eğitim, genel lise eğitimi gibi ayrımları ve yargı kararlarını geçersiz kılacak nitelikte olmamalıdır. Ölçülülük ilkesi dikkate alınarak belirlenecek olan katsayı, temel ilkeleri açıklanan eğitim sisteminin örgütleniş biçimindeki bütünlüğü bozmamalı, alan/bölüm, mesleki eğitim, genel lise eğitimi gibi ayrımları ve yargı kararlarını geçersiz kılacak nitelikte olmamalıdır” açıklanmasında bulunuldu.
http://haber.gazetevatan.com/Danista...76617/1/Gundem
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Katsayı kararına ikinci durdurma
Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün üniversiteye girişte farklı katsayı uygulanmasına ilişkin 17 Aralık 2009 tarihli kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu.
İstanbul Barosu Başkanlığı, Yükseköğretim Genel Kurulunun (YÖK) yükseköğretime girişte farklı katsayı puanı uygulamasını kaldıran 21 Temmuz 2009 tarihli kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açmıştı. Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurmuştu. Bunun üzerine YÖK, 17 Aralık 2009'da üniversiteye giriş sınavında adaylara “farklı katsayı” uygulanması kararı almış ve puanlar hesaplanırken adayların kendi alanıyla ilgili program tercihinde Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanlarının (AOBP) 0.15, alan dışı tercihte 0.13 ile çarpılmasını kararlaştırmıştı.
İstanbul Barosu Başkanlığı, YÖK'ün bu yeni kararının da iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtı.
Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün yeni kararının, iki, üç ve dördüncü maddelerinin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu.
Kararın ikinci maddesi, “AOBP'nin 0.15 ve 0.13 katsayıları ile çarpılmasını” öngörüyordu. Kararın üçüncü maddesi, “öğretmen lisesi ve meslek lisesi mezunu olanların kendi alanlarındaki programları tercih etmeleri halinde ilgili ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının 0,05 ile çarpımı sonucunda bulunan puanın toplam puana ayrıca ekleneceğini”, dördüncü maddesi ise “Meslek Yüksek Okullarının sınavsız geçişten boş kalan kontenjanlarına açık öğretim programlarına ve meslek liselerinin devamı niteliğindeki lisans programlarına YGS puanları esas alınarak yerleştirme yapılacağını” düzenliyordu.
Davalı YÖK'ün bu karara itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek.
Dairenin gerekçesinde, dava konusu kararın ikinci maddesinde,”Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) puanları ile yerleştirme yapılan programlar ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) puanları esas alınarak yerleştirme yapılan programlarda, ilgili Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP), adayın kendi alanında bir programı tercih etmesi halinde 0,15; alanı dışında bir programı tercih etmesi halinde ise 0,13 ile çarpılır. Ortaya çıkan sayının sınav sonucuna eklenmesi suretiyle bu aşamadaki yerleştirmeye esas olacak puan belirlenir” hükmünün yer aldığı hatırlatıldı.
Kararın, üçüncü maddesinde, “Adaylardan öğretmen lisesi ve meslek lisesi mezunu olanların, sınavsız kayıt hakkı olanlar dışında, kendi alanlarındaki programları tercih etmeleri halinde ilgili ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının 0,05 ile çarpımı sonucunda bulunan puan 2. maddeye göre hesaplanan toplam puana ayrıca eklenir”, dördüncü maddesinde ise “Meslek Yüksek Okullarının sınavsız geçişten boş kalan kontenjanlarına açık öğretim programlarına ve meslek liselerinin devamı niteliğindeki lisans programlarına YGS puanları esas alınarak yerleştirme yapılır” kuralının getirildiği belirtildi.
Gerekçede, şöyle denildi:
“Katsayı farkının belirlenmesinde davalı Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının iddia ettiği gibi bireylerin devlete karşı korunması değil, devletin bireylere tanıdığı ve yararlandırdığı hakların tam ve gereğince kullanılmasının sağlanması amaçlanmalıdır. Yani bireylerin haklarının birbirlerine karşı korunması, sahip olunan hakların özüne ve ruhuna uygun kullanımının sağlanmasıdır. Maddi olayda ölçülülük ilkesinin hareket noktası da öğrencilerin mesleki eğitim, genel lise eğitimi ve genel liseler içinde alan, bölüm seçerek oluşturdukları birikimin adil bir değerlendirmeye tabi tutulmasını sağlamaktır. Bu ayrımların kaldırılması sonucunu doğuran bir düzenlemenin eğitim sisteminin örgütleniş biçimindeki bütünlüğü bozacağı ve yargı kararlarına aykırı olacağı açıktır.”
YÖK'ÜN SAVUNMASI
Davalı Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının savunmasına da yer verilen gerekçede, YÖK'ün yargı kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü hukuki boşluğu gidermek için belirlediği farklı katsayı oranına ilişkin açıklama yaparken “yönlendirme amacıyla getirilen sınırlamanın bireyin yükseköğrenim hakkını ortadan kaldırmaması, istediği takdirde makul seviyede bir gayretle bu sınırlamayı aşabilmesine imkan verilmesi gerektiği, aksine bir yaklaşımın bireyi katlanamayacağı bir sorumluluk altına sokarak Anayasanın beşinci maddesine aykırılık teşkil edeceği, yasal kuralların ilgililerin farklı bir alanı tercih etmelerinin engellenmesi sonucunu doğuracak düzenlemeleri içermediği gibi meslek lisesi mezunlarına kendi alanlarından farklı bir alanda yükseköğrenim görmek istemeleri halinde de farklı katsayı uygulanacağına ilişkin bir düzenleme yer almadığı, farklı katsayı uygulamasının meslek liselerini olumsuz etkileyeceği, sınav sürecinin başladığı, kılavuzların hazırlandığı bu aşamada oluşacak değişikliklerin öğrencilerin başvurularında belirsizlik yaratacağı”nın ileri sürüldüğü belirtildi.
YÖK'ün bu savunmasının, farklı katsayı uygulamasını kaldıran düzenlemeye yönelik olarak açılan davalarda verilen savunmalarını tekrar eder nitelikte olduğu ifade edilen gerekçede, “Bu şekilde katsayı farkının olmaması ya da olacaksa da aşılabilir bir niteliğinin bulunmasına yönelik olan bir amacın, mevzuatta öngörülen ve dairemizce ve İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen kararlarda da vurgulanan temel ilke ve yaklaşıma uygun olmadığı açıktır. Ayrıca uygulanacak katsayı sınavlar sonucunda yerleştirmeye esas puanın hesaplanmasında dikkate alınacağından sınavlara başvurma ve sınavları engelleyici bir husus değildir” denildi.
Gerekçede, “1998 yılından itibaren uygulanan ve hukuka uygunluğu yargısal kararlarla istikrar kazanmış farklı katsayı uygulaması ile dava konusu karar alınıncaya kadar uygulanmakta olan alan içi tercihlerde 0.8, alan dışı tercihlerde 0.3 katsayısının esas alınacağına ilişkin düzenlemenin değiştirilerek alan içi 0.15, alan dışı 0.13 katsayı farkına dönüştürülmesine ilişkin dava konusu kararın hukuken geçerli bir sebebe dayanmadığı” vurgulandı.
Kararın ayrıca yargı kararlarının gereklerine aykırı olduğu ve yargı kararlarını geçersiz kıldığı sonucuna ulaşıldığı belirtilen gerekçede, “Bu durumda, dava konusu düzenlemenin ikinci maddesinde hukuka uyarlık bulunmamıştır. Düzenlemenin üçüncü maddesi ve kararın dördüncü maddesindeki puanlama sistemi ikinci maddeye dayandırılmış olduğundan, hukuki geçerliliğinden söz etmeye olanak yoktur. Dava konusu kararın iki, üç ve dördüncü maddelerinin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar oluşacağı da açıktır” denildi.
BARONUN DAVA AÇMA EHLİYETİ İNCELENDİ
Danıştay 8. Dairesinin, YÖK'ün farklı katsayı uygulaması öngören kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin gerekçesinde, uygulanmakta olan ve zaman içinde birtakım sonuçlar doğurarak istikrar kazanan bir düzenlemenin değiştirilmesi ya da kaldırılması için hukuk düzeninde veya maddi olayda bir değişiklik olması gerektiği vurgulanarak, “Yani önceki uygulamayı kaldıran ve yeni bir uygulama getiren düzenlemenin hukuken geçerli sebeplere dayanması gereği tartışmasızdır” denildi.
Dairenin gerekçesinde, davacı İstanbul Barosunun dava açma ehliyeti olup olmadığı konusu irdelendi. Çeşitli baro başkanlıklarının Danıştayda açtığı davalardan örnekler verilen gerekçede, Avukatlık Yasası'nda yapılan değişiklikten sonra açılan davalarda, dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanırken iptal davasının genel amacının yanı sıra dava konusu idari işlemin niteliği, bu işlemin hukukun üstünlüğünü, hukuk devleti ilkesini etkileyip etkilemediği, genel kamu yararı, Anayasa ile koruma altına alınan eşitlik, kişinin dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği, kanunsuz suç ve ceza olamayacağı gibi temel insan haklarının ihlal edilip etmediğine ve yargı kararlarının uygulanmaması veya geçersiz kılınması gibi hukuk devleti ilkesini zedeleyen bir durumun söz konusu olup olmadığına bakılarak menfaat ilgisinin olaya özgü ancak daha geniş yorumlandığı vurgulandı.
Dava konusu karar ile yükseköğretime girişte bir sistem getirildiği ve bu düzenlemeyle ülkenin eğitim sisteminin bütününün etkilendiği ifade edilen gerekçede, “Dava konusu kararın bu özelliği nedeniyle genel kamu yararı ile ilgili bulunduğu açıktır. Yargı kararlarının uygulanmadığı savıyla açılan bu davada, işlemin hukuki niteliği ile hukukun üstünlüğünü koruma görev ve yükümlülüğü bulunan davacı baro başkanlığının iddiaları birlikte dikkate alındığında davacının dava konusu kararla menfaat ilgisinin bulunduğunun kabulü zorunludur” denildi.
İstanbul Barosu Başkanlığının Yükseköğretim Genel Kurulunun 21 Temmuz 2009 tarihli kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açtığı davada, davalı YÖK'ün “İstanbul Barosunun dava açma ehliyetinin bulunmadığına ilişkin iddiası”nın da bu nedenlerle kabul edilmediği anımsatılan gerekçede, “Davalı idarenin söz konusu kararına yönelik olarak verilen yürütmenin durdurulması kararı sonrası tesis ettiği dava konusu işleme karşı Baro tarafından dava açılabileceği de tartışmasızdır” denildi.
Davacı baro başkanlığının YÖK'ün 21 Temmuz 2009 tarihli kararına karşı açtığı davada yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anımsatılan kararda, YÖK'ün yeni kararının, Danıştay 8. Dairesi ve İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen kararlar nedeniyle oluştuğu ileri sürülen hukuki boşluğun giderilmesi amacıyla tesis edildiğinin belirtildiği ifade edildi.
“SINIRSIZ VE MUTLAK BİR TAKDİR YETKİSİNDEN SÖZ EDİLEMEZ”
Anayasa ve yasalara göre, idarelerin takdir yetkisine dayalı olarak tesis ettiği işlemlerin de idari yargı denetimine tabi olduğunu vurgulanan gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Takdir yetkisinin kullanımı idareyi yargı denetiminden bağışık kılmaz, hukuk devletinde sınırsız ve mutlak bir takdir yetkisinden söz edilemez. Hukuk devleti olmanın gereği, idarelerin takdir yetkisine dayalı olarak tesis ettikleri bireysel ya da düzenleyici işlemlerin hukuken geçerli ve objektif bir sebebe dayanmasıdır. Takdir yetkisine dayalı işlemlerin, hukukun belirlediği sınırlar ve eşitlik kuralı gözetilerek kamu yararına ve hizmetin gereklerine uygun şekilde objektif, makul ve geçerli neden ve gerekçelere dayalı olarak tesis edilmesi gerekir.”
Yürütmenin durdurulması kararının, davanın esası hakkında verilen kararlar gibi yerine getirilmesinin zorunlu olduğu vurgulanan gerekçede, yürütmenin durdurulması kararının hukuki gereklerine uygun bir işlem tesis edilmesinin de Anayasal ve yasal zorunluluk olduğuna işaret edildi. Gerekçede, şu tespitler yapıldı:
“Yargı kararlarının uygulanması konusunda idarelere herhangi bir takdir yetkisi tanınmadığı açıktır. Yani idarelerin yargı kararlarının doğruluğunu tartışma ve buna göre uygulama yapma yetkisi bulunmamaktadır. Anayasa ve yasa hükümleri ile idare hukuku ilkesi gereği idareler iptal kararının amaç ve kapsamına göre yeni bir işlem yapmak ve iptal edilen işlemden doğan sonuçları ortadan kaldırmak ve önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlamakla görevlidir. Bu nedenle idareler iptal kararlarının amaç ve kapsamı dışında bir işlem tesis edemez. İdarelerin bu amaç dışında başkaca bir tercih ve takdir hakkı yoktur.”
“MİLLİ EĞİTİM TEMEL YASASI'NIN ASIL AMACI”
Yükseköğretim Kurulunun, 30 Temmuz 1998 tarihli kararı ile 1999 yılından itibaren başlatılan uygulama ile tek aşamalı sınav ve sözel, sayısal ve eşit ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının hesaplanmasında farklı katsayı uygulamasının başlatıldığı belirtilen gerekçede, ortaöğretim kurumlarından mezun olanların öğrenim gördükleri meslek ya da alanda yükseköğrenim görmelerinin Milli Eğitim Temel Yasası'nın asıl amacı olduğu vurgulandı.
Bu amaca uygun olarak öğrencilerin meslekleri ya da alanları dışında eğitim görmek istemeleri halinde üniversite puanlarının daha düşük bir katsayı, tersine durumda ise daha yüksek katsayı uygulanacağına ilişkin anılan kararın alındığı ve uygulamanın 1999 yılından itibaren başlatıldığı ve o tarihten bu yana uygulandığı anımsatıldı.
Yükseköğretim Kurulunun bu kararlarıyla ilgili uygulamalarına karşı daha önce birçok dava açıldığı ve verilen ret kararlarının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca da onandığı ifade edilen gerekçede, böylece, farklı katsayı uygulamasında hukukun temel ilkelerine, Anayasa ve ilgili yasalara aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı belirtildi.
Gerekçede, davalı idarenin farklı katsayı uygulamasını kaldıran 21 Temmuz 2009 tarihli kararına karşı açılan davalarda, “farklı katsayı uygulaması konusunda yargı kararlarıyla istikrar kazanmış bir sistemin yerleşmiş olduğu ve bu kararlardan sonra mevzuatta bu kararın aksine yapılmış yasal bir düzenleme bulunmadığı, yargı kararlarında yapılan hukuki değerlendirmelerin bugün için de geçerliliğini sürdürdüğünün belirlendiği” kaydedildi.
Dairenin gerekçesinde, İdari Dava Daireleri Kuruluna yapılan itiraz üzerine verilen kararda da “idarenin farklı katsayı belirlemesine yönelik yapacağı düzenlemede belirleyeceği katsayının ölçülülük ilkesi dikkate alınarak eğitim sisteminin yönlendirme esası gereği örgütleniş biçimindeki bütünlüğü bozmaması, alan/bölüm, mesleki eğitim, genel lise eğitimi gibi ayrımları ve yargı kararlarını geçersiz kılacak nitelikte olmaması gerektiği”nin vurgulandığı anımsatıldı.
İdarenin yargı kararları üzerine farklı katsayı uygulaması konusunda bağlı yetki içinde bulunmasına karşın, bu katsayıların belirlenmesi noktasında takdir yetkisine sahip olduğu vurgulanan gerekçede, “Ancak bu yetkinin kullanımı da mutlak ve sınırsız değildir. Bir başka anlatımla uygulanmakta olan ve zaman içinde birtakım sonuçlar doğurarak istikrar kazanan bir düzenlemenin değiştirilmesi ya da kaldırılması için hukuk düzeninde veya maddi olayda bir değişiklik olması gerekir. Yani önceki uygulamayı kaldıran ve yeni bir uygulama getiren düzenlemenin hukuken geçerli sebeplere dayanması gereği tartışmasızdır” denildi.
Danıştay 8. Dairesinin, YÖK'ün farklı katsayı uygulaması öngören 17 Aralık 2009 tarihli kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin gerekçesinde, “İdarenin yasal kuralları hayata geçirme görevinin bir sonucu olarak yönlendirmenin tam ve gereğince sağlanmasına yönelik olarak yapılan sınav sistemi değişikliğinin katsayı uygulamasının gerekliliğini ortadan kaldıracak bir niteliği bulunmamaktadır” denildi.
Dairenin gerekçesinde, davalı idare YÖK'e, 0.8-0.3 olan katsayının 0.15-0.13 olarak değiştirilmesinin nedenlerinin ara karar ile sorulduğu belirtilen gerekçede, davalı idarenin bilimsel ve hukuken kabul edilebilir bir açıklama yapmamış olduğunun görüldüğü belirtildi.
Gerekçede, “Davalı idarenin katsayı farkının 10 puana tekabül ettiği ve belirlenen katsayılara göre bulunacak sonuçların 0.8 - 0.3 katsayı uygulanan bir önceki sınav sonuçlarına göre bin kişi üzerinde bir fark oluşturacağı şeklindeki açıklamalarına da bilimsel ve kabul edilebilir bir dayanak sunmadığı görülmektedir. Yargı kararları ile 0.8 - 0.3 katsayı farkı kabul görmüş olmakla bu katsayının uygulandığı sınav sonuçlarına farklı katsayılar uygulayarak bir değerlendirme yapmanın ve bunu uygulamanın geçerli sebebi olarak sunmanın kabulünün mümkün olmadığı açıktır” denildi.
Davalı YÖK tarafından, “üniversiteye giriş sınavında 2010 yılı itibarıyla uygulanacak sistemde değişiklik yapılarak yeni bir sistem getirildiği ve öğrencilerin öğrenimlerine uygun programları seçmelerinin sağlandığı ve bu nedenle katsayı uygulamasının bir gerekliliği kalmadığının savunulduğu” belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Mevcut yargı kararları nedeniyle davalı idare farklı katsayı uygulamasının geçerliliği hususunda bir değerlendirme yapma olanağına sahip değildir. Kaldı ki davalı idarenin de iddia ettiği gibi 29 Ocak 2009 günlü Yükseköğretim Genel Kurulu kararı ile sınav sisteminde meydana getirilen değişiklik ile sınav sorularında çeşitlilik yaratılarak eğitim müfredatının bir bütün olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu uygulamanın, yasal düzenlemelerin amacını teşkil eden öğrencilerin ortaöğretimde seçtikleri ve yöneldikleri okul ve alana uygun bir yükseköğretime yönlendirilmesi ilkesinin zorunlu bir sonucu olduğu açıktır. İdarenin yasal kuralları hayata geçirme görevinin bir sonucu olarak yönlendirmenin tam ve gereğince sağlanmasına yönelik olarak yapılan sınav sistemi değişikliğinin katsayı uygulamasının gerekliliğini ortadan kaldıracak bir niteliği bulunmamaktadır. Aksine bu yönlendirmenin farklı katsayı uygulaması ile desteklenmesinin yasal kuralların amacı ve anlamına en doğru yaklaşım olduğu da yine yargı kararlarıyla belirlenmiştir.”
ANAYASANIN EŞİTLİK İLKESİ
Gerekçede, Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu hükmünün yer aldığı vurgulandı. Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da belirtildiği gibi, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin, eylem ve işlemlerinin hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda eşitliği gözeten, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlet olduğu belirtildi.
Anayasa'nın 10. maddesine göre, herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, devletin bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü bulunduğu, devlet organları ve idare makamlarının, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğuna işaret edildi.
Bu madde ile mutlak değil, hukuksal eşitliğin amaçlandığı, “Yasa önünde eşitlik” ilkesinin, yasalar karşısında herkesin eşit olmasını, ayırım yapılmamasını, kimseye ayrıcalık tanınmamasını gerektirdiği belirtilen gerekçede, “Durumlarındaki farklılıklar kimi kişi ve toplulukların değişik kurallara bağlı tutulmasına neden olabilirse de farklılık ve özelliklere dayanan bu tür düzenlemeler eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz” denildi.
Anayasanın 17. maddesinde, herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğunun belirtildiği, 5. maddesinde de kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmanın, devletin temel amaç ve görevleri arasında sayıldığı belirtildi. Gerekçede, devletin bu yükümlülüğünü eşitlik ilkesini gözeterek hiçbir ayırım yapmadan herkes için geçerli olacak biçimde yerine getirmesi gerektiğine işaret edildi.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun katsayı kararıyla ilgili gerekçesinde belirtilen ve katsayıyı belirleyen düzenlemelerde esas alınacağı vurgulanan “ölçülülük” ilkesinin, bir idare hukuku ilkesi olduğu kaydedildi. Gerekçede, kurul kararında ölçülü olmaktan ne anlaşılması gerektiği de ortaya konularak idari işlemden beklenen amaç ile kullanılan araç arasında adil bir denge olması gerektiğinin belirlendiği belirtildi.
Gerekçede, daha önce konuyla ilgili Danıştay tarafından verilen kararlarda ayrıntılı olarak yapılan açıklamaların tekrarlanmasına gerek görüldüğü belirtilerek, bu kararlarda, mesleki-teknik eğitim görenlere kendi alanlarına yönelik tercihlerde daha fazla katsayı uygulanmasının eşitliğe aykırı olmadığı gibi genel liselerde de yükseköğretime girişte farklı katsayı uygulanmasının eşitsizliğe neden olmayacağı bildirildi. Aksine bir yorumun mesleki-teknik öğretimi işlevsiz kılacağı, genel liselerin aleyhine bir durumun gerçekleşmesine neden olacağının belirlendiği ve bu değerlendirmelerin genel liseler içindeki farklı alanlara ilişkin katsayı belirlemesini de kapsadığına işaret edildiği anımsatıldı.
KARARIN 6. MADDESİNİN YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA RET
Gerekçede, YÖK kararının, “Türkiye genelinde ilk bin kişi arasına giren adayların yerleştirme puanı hesaplanırken alan içi katsayı oranının uygulanmasına” ilişkin 6. maddesinin ise yürütmesinin durdurulması isteminin oy çokluğuyla reddedildiği belirtildi.
Kararın 6. maddesi ile “Yükseköğretim Geçiş Sınavı (YGS) ile Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) sonucu oluşan her puan türünde, Türkiye genelinde ilk bin kişi arasına giren adayların yerleştirme puanı hesaplanırken, Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanında tercih edeceği bütün programlar için, alan içi katsayı değeri kullanılacağı” kuralının getirildiği hatırlatıldı. Gerekçede, “Her genel kuralın kendi içinde bir istisnayı içeriyor olmasının genel kurala aykırılık teşkil etmeyeceği, başarının ödüllendirilmesi amacına yönelik olduğu anlaşılan bu kuralın, yargı kararlarına aykırı bir yönü bulunmadığı gibi hukuka, hakkaniyete ve mevzuata uygun olduğu anlaşılmaktadır” denildi.
AZLIK OYU
YÖK kararının 6. maddesinin yürütmesinin durdurulması isteminin reddi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan üyelerin, azlık oyunda, bu maddede, öğrencilerin ortaöğretimdeki başarı durumlarının sınav sonucuna nasıl yansıtılacağının belirlendiği, okullarını birincilikle bitiren öğrenciler, belli sanat dallarında üstün başarılı olan öğrenciler, TÜBİTAK yarışmalarında ödül kazanan öğrenciler ve meslek liselerinde okuyan öğrenciler açısından farklı kuralların öngörüldüğü ifade edildi.
Böylece yasanın genel kuralı ile sınav sonuçlarının değerlendirilmesinde adayların ortaöğretimdeki başarılarının dikkate alındığı, sınav sonucu belli bir başarı düzeyi gösterenlere yönelik herhangi bir kural ve istisna öngörülmediği kaydedilen azlık oyunda, şu görüşlere yer verildi:
“Bu nedenle, başarının tüm öğrenim süresi değerlendirilerek belirlenmesi gerekirken bir sınavda gösterilen performansın başarı olarak kabul edilip ödüllendirilmesine yönelik düzenlemenin yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Dava konusu kararın her puan türünde ilk bine giren öğrenciler için katsayı uygulamasını kaldırıyor olması nedeniyle bu kural bakımından yargı kararlarının gereğinin yerine getirilmediği ve geçersiz kılınmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Davalı idare 21 Temmuz 2009 tarihli kararında başarılı öğrenciler açısından herhangi bir düzenlemeye gitmemişken bu kararın yürütülmesinin durdurulması sonrasında alınan dava konusu kararda bu türden bir düzenleme yapma amacının da yine yargı kararlarını etkisiz kılmaya yönelik olduğu açıktır. Bu açıklamalar karşısında dava konusu düzenlemenin 6. maddesinin de yürütülmesinin durdurulması gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.”
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13726612.asp?gid=233
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Danıştay'ın kararına tepkiler sürüyor
Türkiye’de eğitim sisteminin yapısal sorunlarıyla ilgili araştırmalar yapan ve YÖK’ün kararını destekleyen Karabük Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyesi Yardımcı Doçent Dr. Bekir Gür ise, Danıştay kararıyla ilgili olarak "Beklenen bir karar değildi, YÖK zaten mahkemenin istediği değişiklikleri yapmıştı. Katsayının olduğu bir sistemde dünyayla ekonomik olarak rekabet etmemiz mümkün değil." dedi.
-"KATSAYININ OLDUĞU BİR SİSTEMDE DÜNYAYLA REKABET ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL"-
Gür, ANKA’ya yaptığı açıklamada, "Beklenen bir karar değildi, YÖK zaten mahkemenin istediği değişiklikleri yapmıştı. Katsayının olduğu bir sistemde dünyayla ekonomik olarak rekabet etmemiz mümkün değil." dedi.
Gür Danıştay kararına ilişkin olarak, "Danıştay’ın puan hesaplamaya ilişkin bazı maddeleri iptal etmesi kafa karıştırıcıdır. Çünkü, 0,3-0,8 uygulamasına dönüş olamaz. YÖK bu konuda bir karar alacak, bekliyoruz" diye konuştu.
Gür, YÖK’ün kararının sembolik olmayan bir değişik olduğuna vurgu yaparak, "Bu karar beklenmedik bir karardı, çünkü mahkemenin istediği değişikliklerin yapıldığını düşünüyorum. Üzüntü vericidir. Dünyada eğitim sistemleri esneklik üzerine kuruluyor. Oysa Danıştay kararı esnek olmayan, katı bir eğitim sistemini öngörüyor" dedi.
Gür, Danıştay’ın geçişlerin olmadığı, 14 yaşında yapılan tercihlerin yaşanmak zorunda olduğu bir sistem öngördüğünü belirterek, şunları söyledi: "Danıştay yeni bir eğitim sistemi ihdas ediyor. Çünkü bizim eğitim sistemimiz özellikle katsayıdan önceki yıllara baktığımızda tek bir yapı üzerine kurulu yani bütün öğrenciler sınavda aldığı puan üzerinden üniversiteye gider. Burada öğrencinin hangi liseden geldiği önemli değildir ama katsayı kararıyla birlikte artık ikili bir eğitim sistemine geçiyoruz. Bir tarafta düz liselerin gidebileceği diğer tarafta meslek liselerin gidebileceği okullar. Bu ise dünyadaki uygulamanın tam tersidir. Dünyadaki eğilim ikili eğitim sistemlerinin tekli yapıya kavuşturulması yönünde. Oysa Danıştay tek yapıyı ikili yapıya dönüştürmek istiyor. İkili yapının mantığı dünyadaki gelişmelerin gerisinde kaldığımızı gösteriyor. Katsayının olduğu bir sistemde dünyayla ekonomik olarak rekabet etmemiz mümkün değil. Çünkü bu yapı insanları 14 yaşındaki tercihlerine mahkum kılıyor ve bireysel tercihleri dışladığı için demokratik bir uygulama değildir."
http://www.milliyet.com.tr/danistay-...ult.htm?ver=84
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Anlamadığım çok şey var. Örneğin herkesin ahkam kestiği şu dünya eğitim sistemleri. Bu millet nerde buluyor dünyanın nereye gittiğini? Halbuki gelişmiş ülkelerin hiçbirinde eğitim sistemleri bir yere gitmiyor. Hep aynı yerde yani dengede duruyor. Her seferinde oraya gidiyorlar buraya gidiyorlar deyip tekrar kontrol ettiriyorlar günüm boşa gidiyor.
Öncelikle eğitim sistemlerinin önemli bir göstergesi olan bu tarz politikalar sabahtan akşama değişmez. Bırakın bizdeki gibi radikal olanları ufak düzenlemeler bile sistemdeki öğencileri etkilemeyecek şekilde uygulamaya konur. Dünyayı yakından takip eden uzmanların bunu farketmemesi ilginç. Bu arada bu ülkenin koca koca eğitim planlamacı profesörleri lal mı olmuş diye sormadan edemiyorum. Tabii özgür üniversitelerimizde "YÖK'ü destekleyeceksen konuş yoksa sus" desturu uzun zamandır temel olduğu için bu soru manasız oluyor ama olsun.
Sadece hatırlatmak için yazıyorum. Danıştay yeni bir sistem oluşturmuyor. Eski sistemi olduğu gibi bıraktırıyor. Çünkü bu eğitim sistemidir. Haklı gerekçeler ve sıkıntılar olmadan değiştirilmemelidir. Bu tarz değişimler öyle zararlar oluşturur ki gerçekten haklı ve yararlı değişiklikler için bile iki kere düşünmek gerekir.
Karara üzülenler için sözüm şudur. Üzülmeyin. Doğrudan denediler olmadı. Arkadsından dolaşalım dediler olmadı. Şimdi üstünden atlayacaklar. O da mı olmadı. Danıştayın altından tünel kazarlar.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Danıştay'ın kararını doğru bulanlar, keşke bu katsayı uygulamasının 28 şubat askeri müdahalesinin bugüne uzanan kalıntısı olduğunu da hatırlasalar. Askerlerin baskısı ile yapıldığında "sistemle oynamak" olmuyor mu?
Daha önce de yazdım. Ben bir meslek lisesi mezunuyum ve katsayı uygulaması olmadığı dönemde iki fakülteden (işletme ve hukuk) mezun oldum. Danıştay'ın uygulaması o zaman olsaydı, ben bu okullara giremezdim. Benim önümü tıkayan Danıştay kararına kesinlikle katılmıyorum. Danıştay, okumak isteyenlerin önünü tıkayan bir "tıkaç" vazifesi görmeye başladı.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Abbas Bey,
Toplumumumzun sizi kazanmış olmasından çok mutluyum. Ancak bilmem farkındamısınız ama siz mesleki teknik eğitim alacaksınız diye 6 başka öğrenci lise eğitimi alamadı. Tabiiki bunun suçlusu siz değilsiniz. Bu iddamın abartılı olduğunu düşünebilirsiniz. Ama rakamlar açık. Elde sınırlı bir bütçe var. Ve bırakın ortaöğretimde okullaşma oranımız ne kadar çok düşük.
Olaya niçin şöyle bakmıyorsunuz? Hata meslek liselilerin akademik eğitim almamasında mı? Yoksa sizin örneğinizde olduğu gibi akademik eğitimi alabilecek bir gencin mesleki eğitim almasında mı? Sorun üniversiteye girişte değil. Sorun ortaöğretime yönlendirmede ve kalitesiz mesleki teknik eğitimde. Madem gençler üniversite istiyor meslek liselerinin yarısını genel liseye dönüştürelim. Buna karşılı mesleki eğitimin niteliğini iki katına çıkaralım.
Evet şu anki sistem 28 şubat sonrası bir düzenlemedir. Siyasi iradenin oy kaygısıyla yapamadığını, yapma yönünde motive edilmiş olması düzenlemenin yasaya uygun olduğu gerçeğini değiştirmez. Hangi yasaya? 1739 tarihli Milli Eğitim Kanununa... Danıştay kararlarını incelerseniz yapılan son düzenlemelerin temelde bu kanuna uygun olmamaları nedeniyle durdurulduğunu görürsünüz. Ve önceki kararların bu kanuna dayandırıldığını...
Şimdi siz ama 1739 da 1973 de yapıldı. Melen hükümeti, 12 Mart izleri falan diyeceksiniz tahmin etmek kolay. Ama bende her koşulda 1789 sayılı kanun 1980 Anayasasına göre yapılmadığını hatırlatmak zorundayım. Hangi anayasaya dayanıyor? Hani memleketin sağıyla soluyla daha demokratikti dediğine...
Ve altından üstünden atlama yerine 1739' u değiştirmelerini önerebiliriz iktidara. YÖK yasasını hatta anayasayı bile değiştirmeyi düşünen iktidar bu yasayı değiştirmeyi neden düşünmüyor? Bu gerçek bir soru.. Madem bu sorunu çözmek isityorlar neden kimse 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununu değiştirmeyi önermiyor???
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Yasaların değiştirilmesini elbette isterim.
Ama vurgulamak istediğim şu ki;
1) Meslek lislerine gitmek çocukların değil, genellikle ailelerin tercihidir (Benim de tercihim değildi, ama ailemizin kendi koşulları öyle oluşmuştu, onları da suçlayamam). Çocuğun henüz bu konuda bilinç sahibi değilken, ailesinin kendisi için tercih ettiği bir yolu ömür boyu değiştirememesi insani olmadığı gibi evrensel hukuka da uygun değildir.
2)Meslek liselerine gidenler daha çok dar gelirli ailelerin çocuğudur ve aile kısa yoldan hayata atılması ve yüksek okul için yük olmamasını istemektedir. Dar gelirli ailelerin çocuklarının önünü bu şekilde tıkamak, bir sınıf ayrımı yaratmaz mı? Dar gelirli ailelerin çocukları ara kademedeki işlerde, varlıklı ailelerin çocukları ise daha iyi işlerde çalışacaklar. Solcuyum diye geçinenler konunun bu sınıfsal boyutuna neden değinmezler?
3) Danıştay'ın dayandığı gerekçe eşitlikle ilgili, "durumu farklı olanlarda eşitlik olmaz" diyor. Ama yukarıda değindiğimi "sınıfsal" durum aslında eşitliği daha fazla zedeliyor.
4) İnsanların önündeki alternatif yolların kapatılması, insan doğasındaki yaratcılığı, gelişmeyi, kendini geliştirmeyi engeller. Konunun bu yönü de özgürlükle yakından ilgilidir. İnsanın kendini geliştirme ve değiştirme çabası bence çok önemlidir. Türkiye'nin en ünlü icra ve usul hukukçusu, "hocaların hocası" Prof. Dr. Baki Kuru'nun Bolu'da ormancılıkla ilgili bir meslek lisesi mezunu olduğunu okuduğumda şaşırmıştım, ama bugünkü bir çok hocanın hocası olan bu bilim adamı zamanında Danıştay'ın görüşü hakim olsa idi bu ülke bu hocadan mahrum kalacaktı.
5) Bir çok kişi bu konuya dar bir "imam hatip meslesi" açısından bakıyor. Sorunun temeli elbette orta öğretimden kaynaklanıyor. Ama bu durum Danıştay'ı haklı duruma getirmez.
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Alıntı:
Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı
Katsayı kararına ikinci durdurma
İstanbul Barosu Başkanlığı, Yükseköğretim Genel Kurulunun (YÖK) yükseköğretime girişte farklı katsayı puanı uygulamasını kaldıran 21 Temmuz 2009 tarihli kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açmıştı....
İstanbul Barosu Başkanlığı, YÖK'ün bu yeni kararının da iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtı....
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Danıştay'ın kararını doğru bulanlar, keşke bu katsayı uygulamasının 28 şubat askeri müdahalesinin bugüne uzanan kalıntısı olduğunu da hatırlasalar. Askerlerin baskısı ile yapıldığında "sistemle oynamak" olmuyor mu? .
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Evet şu anki sistem 28 şubat sonrası bir düzenlemedir.
:) Yorumsuz
-
Cevap: Eşitim, eşitiz eşitsiniz
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu: "Karar hukuka aykırı"dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Danıştay'ın katsayı konusundaki yürütmeyi durdurma kararına tepki gösterdi. Çubukçu, “Karar hukuka aykırıdır” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, AK Parti Grup Toplantısı için Meclise gelişinde, Danıştay 8. Dairesi'nin, YÖK'ün üniversiteye girişte farklı katsayı uygulanmasına ilişkin kararın yürütmesini durdurmasını değerlendirdi.
Kararı bir hukukçu olarak değerlendirdiğini belirten Çubukçu, “Anayasa'nın temel prensiplerinden birisi de kuvvetler ayrılığı prensibidir. Bu prensibe göre, yürütmenin yargıya talimat vermesi mümkün olmadığı gibi; yargının da yürütmenin yerine geçerek, denetim yapması veya yürütmenin yetki alanına giren bir konuda düzenleyici işlem tesis etmesinde hukuka aykırılık görüyorum'' diye konuştu.
Bakan Çubukçu, şunları kaydetti: ''YÖK, kaynağını Anayasa'dan alan bir kurumdur, Anayasal bir kuruluştur. Kaynağını kendi kuruluş yasasından alan bir yetkiyi kullanmıştır.
Türkiye'nin en önemli ihtiyacının meslek elemanları olduğu, mesleki eğitimin geriye gittiği ve bu geriye gidişin temel aktörlerinden birisinin yüksek öğrenim sistemine geçişte, ortaöğretime uygulanan katsayı sistemi olduğu, dolayısıyla bunun da meslek liselerinin gelişmesinin önünde engel olduğu, bütün eğitimciler tarafından mutabık kalınan bir konu.''
POLİS ‘İKİ ÇOCUĞUM AĞLIYOR’ DEDİ
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, Danıştay'ın, katsayı kararının yürütmesini 2 kez durdurmasının, sınava girecek öğrenciler üzerinde olumsuz etki yapıp yapmayacağının sorulması üzerine, ''Buraya gelirken, Meclis'teki polis memuru önümü kesti ve '2 çocuğum var ikisi de meslek okulunda okuyor ve akşam eve gittiğimde ikisi de ağlıyordu' dedi. Bana ilk karardan beri ortalama her gün bine yakın şahsi mail geliyor, bunlar çocuklardan ve gençlerden geliyor'' dedi.
''Meslek lisesinde okuyan bir çocuk, sınavda 100 soru yaptığı halde, makine mühendisi olamıyorsa burada sorunlu bir yaklaşım vardır'' diyen Çubukçu, bu duruma çok büyük tepki olduğunu kaydetti.
Nimet Çubukçu, sınava girecek 1,5 milyon gencin önüne engel çıkaracak ve gelecekteki hayallerini ortadan kaldıracak düzenlemelerin olumsuz yansımalarının olacağını bildirdi.
Bakan Çubukçu, bir soru üzerine''Şu an yürürlükteki mevzuatın bu yetkinin kullanılması konusunda yeterli olduğunu düşünüyorum'' dedi.
Çubukçu, bir başka soru üzerine ise, Anayasa'nın çok sorunlu ve değişmesi gereken maddeleri olduğunu belirterek, ''Ama şu meseleye gelince, ne Anayasa ne de mevcut kanunda bir sorun, bu kararı almakta bir sorun görmüyorum'' diye konuştu.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25055318/