Muhahkik in Hakkında Ceza Davası açılabilir mi?

Bundan 2 yıl önce bir soruşturmada Muhahkik olarak görevlendirildim. Ön İnceleme ve Araştırma Raporunu Haziran 2007 de teslim ettim. Raporda Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası önerdiğim kişi hakkında önerim disimlin amirince ve İl idare Kurulu kararı ile işleme kondu, ve raporumun bir örneği Temmuz 2007 tarihinde Cumhuriyet Savcılığına gönderildi. Kınama cezası önerdiğim kişi hakkındaki önerim disiplin amirince işleme konulmadı. Ancak Kınama cezası önerdiğim kişi hakkında herhangi bir yaptırım uygulanmamışken ve raporumun bir örneği Temmuz 2007 de Bilgi İsteme Kanunu çerçevesinde bu kişiye verilmişken olaydan yaklaşık 21 ay sonra Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunan bu kişinin raporumdan dolayı mağdur olduğu öne sürülerek hakkımda Ceza Davası açılması için Mahkeme tarafından İl İdare kurulundan İzin istenmiştir. Raporumda herhangi bir hukuki hata olmadığına inanmıyorum. Ayrıca TCK 73 üncü maddede Takibi Şikayete bağlı suçlarda Dava açma Süresi En geç 6 ay olarak belirlenmiştir. Raporumdan İlgili kurumum, İl İdare Kurulu ve Cumhuriyet Savcılığı Temmuz 2007 tarihi itibariyla bilgi sahibi oldu.
Mahkemenin kendisi hakkındaki önerimin işleme konulmamasına rağmen Mağdur olduğunu öne süren kişinin İdari Yargı yolu ile mağduriyetini tespit ettirmeden ve idari yargı aşamalarını bitirmeden sırf şikayetçinin kendi ifadesine dayalı olarak yargılanmam için izin istemeden önce 657 sayılı kanunun 127 maddesi ile TCK nın 73 üncü maddesindeki Zamanaşımı süresini dikkate alması gerekmezmi idi. Şu ana Kadar "Sanık" sıfatı ile nitelendirilmedim, ancak yargılanmam için izin istenmesi mahkemenin yetkisi dahilindemidir. HSYK Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne bu konuda başvurabilirmiyim.

Muhakkiklik görevi verilen kişilerin bu hususları biliyor olmaları gerekir. Üstelik hakkaniyetli işlem yaptığına güvenen bir muhakkik, yaptığı işlemlerin yargı tarafından denetlenmesinden korkmamalı, zaman aşımı kavramlarının arkasına saklanmamalıdır.

Mağdurun şikayet süresi, öğrenme tarihinden itibaren 6 aydır. Zaman aşımı söz konusu olsa, Savcılık bu durumu tespit eder, Ön İnceleme istemezdi.

Hakkınızda Ön İnceleme yapılır. Soruşturma izni verilirse Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz edersiniz.

Sayın Kantoroncu; Mesajımı tam okudu iseniz Olayın Tüm Kurumların ve şikayetçinin bilgisi dahiline girme tarihi Temmuz 2007 dir. Şikayetçi Raporum sonucu hiç bir ceza almamıştır. Zamanaşımının arkasına saklanmak gibi bir düşüncem yok, Ancak Zamanaşımını bile dikkate almayan ve usul hatası yaparak benim hakkımda "Sanık" sıfatıyla yargılamak için izin isteyen ve ön soruşturma açılmasını sağlayan mahkemeye karşı vermeye Çalışacağım bir "Onur" savaşıdır. Hukukçulara danıştığım kadarıyla Muhahkikin evrakta sahtekarlık yaptığı, yada soruşturmayı şahsileştirdiği, çıkar sağladığı görevi kötüye kullandığı somut delillerle ispatlanmadığı müddetçe muhahkik hakkında Ceza Davası açılması talep edilemez. Olaydan 21 ay sonra raporumdan hiçbir ceza almayan kişinin raporum dışında hiçbir belge öne sürmeden "Mağdur" olduğunu öne sürerek suç duyurusunda bulunmasının mahkeme tarafından işleme konulmasıdır. Saygılarımla.

Hakkınızda Ön İnceleme talebinde bulunan mahkeme değil Savcılıktır. Muhakkik olarak görevlendirilen kişilerin soruşturma ile koğuşturma ve mahkeme ile savcılık arasındaki farkı bilmeleri gerekir.

Hakkında soruşturma yaptığınız kişi, 2007 yılında soruşturma sonucundan bilgi edinmiş olabilir. Zaten bildirilmek zorundadır. Aradan epey zaman geçtikten sonra, bilgi edinme hakkı yasası kapsamında "şu soruşturma raporuna bir bakayım" diye bir talepte bulunmuştur. Hazırladığınız soruşturma raporunda sizi şikayet edebileceği hususlara rastladıysa, gider Savcılığa şikayette bulunur. Savcılık da şikayetçinin iddialarını soruşturulabilir nitelikte bulursa -ki bulmuş- Ön İnceleme ister.

Eeee hep siz soruşturacak değilsiniz ya... Sizi de soruştursunlar bakalım. Bundan sonraki muhakkiklik görevlerinizde, soruşturduğunuz kişileri anlama bakımından çok yararlı olacağını düşünüyorum.

Sayın Kantoroncu yanıtlamadan önce mesajımı iyi okumanızı öneririm. Şikayette bulunan kişiye Raporum yeni değil Temmuz 2007 de bilgi isteme kanununa göre verildi. Şikayette bulunan kişi ile görevimiz aynı yalnız ben ondan bir yıl daha kıdemliyim. Yani soruşturma usulleri hakkında benim kadar bilgi sahibi. Ayrıca insanın hergün karşılaştığı arada bir sohbet ettiği kişi hakkında ceza önermesi, onun düşmanlığını kazanması çok zor. Ama hayatta dürüslükten sapmadan verilen görevleri yerine getirdim. Şu ana kadar Soruşturmasını yaptığım kişiler hep bana teşekkür ettiler. Çünkü kanunlar çerçevesinde önereceğim minumum cezayı önerdim. Bu kişi hakkında önerdiğim cezanın uygulanmama nedeni önermedeki yanlışlık değil Ceza vermeye yetkili amirin bu kişiye olan hoşgörüsüdür.
Google de araştırdım. 4483 Sayılı Kanunla ilgili yorum kitaplarına baktım. Şimdiye kadar muhahkik in yargılanması istemiyle İl İdare Kuruluna başvurulduğu yönünde bir karara raslayamadım. Diğer meslektaşlarıma sordum onlarda böyle bir vaka olmadığını duymadıklarını belirttiler.
Eğer siz böyle bir olay yada karar duymuşsanız yazarsanız sevinirim.
Ben benim başıma gelen olayın bir benzerine raslamadığımdan bu başlığı açtım. Yoksa hakkımda Yargılama izni verilip verilmemesi önemli değil. Sonuç ne olursa olsun olayın peşini bırakmayacağım. Belki bilmiyorsunuz Muhahkiklik görevini siz istemezsiniz, size verirler, Muhahkiklik görevi için ayrı bir ücret alınmaz. Haklı bir neden olmadan ben bu Ön İnceleme ve Araştırmayı yapmıyorum diyemezsiniz. Her soruşturma raporu sonunda Ceza önerirken üzülerek öneririm, ama önerilebilecek en düşük cezayı. Saygılarımla.

Sayın Kantaroncunun görüşüne göre tüm soruşturanlar soruşturulmalıki bundan sonra daha dikkatli olsunlar. Neyseki Hukukçular onu gibi düşünmüyor İki Danıştay bir Yargıtay kararı yazıyorum.
Danıştay 2. Dairesinin 14.01.1986 gün ve E:1985/2876, K:1986/29 sayılı kararında, muhakkiklerin kanaatlerinden dolayı sorumlu tutulamayacakları belirtilmiştir.
Aynı doğrultuda Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02.02.1949 gün ve K:272/1605 sayılı kararında da, yaptığı tahkikat neticesinde hasıl olan kanaatini belirtmekten ibaret olan raporun mağdurlar aleyhine yönelmiş bir kasıt neticesinde olduğunu sübuta erdirecek kesin deliller gösterilmeden muhakkik hakkında ceza tayininin yolsuz olduğu belirtilmiştir.
Danıştay 2. Dairesinin 18.05.2001 gün ve E:2001/588, K:2001/1372 sayılı kararında soruşturmacı olarak ortaya konulan görüşlerin mutlak anlamda karar veren makamı bağlayıcı özelliği bulunmadığı ve soruşturmacının görüşünden dolayı suçlanamayacağı yönündedir.

Hukuk Sever Kantaroncu Bilmeden yorum yapan sizin için bir danıştay kararı;
T.C.

D A N I Ş T A Y

Birinci Daire

Esas No : 2006/1269

Karar No : 2007/141



Özeti : Ön inceleme yapmakla görevlendirilenlerin, gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili makama sunmakla görevli olmaları nedeniyle; olay ve bulguların saptırılması, delillerin karartılması gibi taraflı ve sübjektif davranış halleri hariç olmak üzere, düzenledikleri raporlardaki saptamalardan ve getirdikleri tekliflerden dolayı karar verme konumunda olmamaları nedeniyle sorumlu tutulmalarına hukuken olanak bulunmadığı hakkında.



K A R A R

Hakkında Soruşturma

İzni İstenenler : 1- …- Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişi

2- …- " " " Müfettiş Yardımcısı

İtiraz Edilen Karar : Hakkında soruşturma izni istenenler için soruşturma izni verilmemesine ilişkin Milli Eğitim Bakanının 15.11.2006 günlü, 451.05/706 sayılı kararı

Karara İtiraz Eden : Şikayetçi …

Soruşturulacak Eylem : İlköğretim Müfettişi olan şikayetçi hakkında hukuka aykırı şekilde ve taraflı olarak soruşturma yapmak, … İl Milli Eğitim Müdür Vekili, Müdür Yardımcısı ve Şube Müdürü hakkında yürüttükleri soruşturmada bazı şikayet konularını incelememek, birtakım delilleri toplamamak ve bu kişilerin lehine rapor düzenlemek suretiyle görevlerini kötüye kullanmak

Eylem Tarihi : 2005 Yılı

Milli Eğitim Bakanlığının 25.12.2006 günlü, 9546 sayılı yazısı ile gönderilen dosya, Milli Eğitim Bakanının 15.11.2006 günlü, 451.05/706 sayılı soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı ve bu karara yapılan itiraz, Tetkik Hakimi Aylin Coşkun'un açıklamaları dinlendikten sonra, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca incelendi;

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :

4483 sayılı Yasanın 5 inci ve 6 ncı maddelerine göre ön inceleme yapmakla görevlendirilenlerin, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesini de almak suretiyle yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili makama sunmakla görevli olmaları nedeniyle olay ve bulguların saptırılması, delillerin karartılması gibi taraflı ve sübjektif davranış halleri hariç olmak üzere, düzenledikleri raporlardaki saptamalardan ve getirdikleri tekliflerden dolayı karar verme konumunda olmamaları nedeniyle sorumlu tutulmalarına hukuken olanak yoktur.

Bu nedenle, aldıkları ifadelere ve belgelere dayalı olarak soruşturma raporları düzenleyen ilgililere isnat edilen eylemin, haklarında hazırlık soruşturması yapılmasını gerekecek nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından Milli Eğitim Bakanının soruşturma izni verilmemesine ilişkin yetkili merci kararına yapılan itirazın reddine, dosyanın Milli Eğitim Bakanlığına, kararın bir örneğinin şikayetçiye gönderilmesine 14.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sn. Muramut,

Topiği ve yapıştırdığınız Danıştay kararını tekrar tekrar okumama rağmen, aralarında bir ilgi kuramadım.

"Bilmeden yorum yapan" bendenize açıklarsanız memnun olurum.

Çalıştığım eski kurumumda bi kaç kez soruşturma geçirdiğim için epeyce tecrübe sahibi oldum. Genelde soruşturmacı daha gelirken vereceği cezayı baştan belirliyor ve sonra başlıyor soruları sormaya.Bu arada çay söylemeyi ve sigara ikram etmeyi de ihmal etmezler. Dediğim gibi verilecek ceza baştan üst amiri tarafından daha yollanırken söylenmş oluyordu.Bunu bildiğim için 3. kez aynı soruşturmacı geldiğinde ona dediğim ilk söz alacağım ceza ne o nu söyler misin dedim. Maaş kesimi diye cevap verdi. Sonra geçtik soru ve cevaplara.......Sözüm sayın muramut veya herkes böyle anlamında olmayıp, konu açılmışken yaşadıklarımı aktarayım dedim.

Güncel......

konu hortlamış olacak ama bende merak ettiğim birşeyi sorayım görmüşken
benim başıma gelen bir olayda gerçeğe aykırı belge tanzim etmekten hakkımda soruşturma açıldı. Muhakkik olan kişi benim daha evvel müdürüm olarak görev yapmış (daha sonra ben kendim talepde bulunarak başka bir icra dairesinde görevlendirilmemi istemiştim) birisi. Aramızda o dönemden husumet vardı. Sonucunda bana ceza verebilmek için hiç alakası yokken para mevzularına giriyor. Kimden ne kadar masraf aldığımı falan soruşturmaya başlıyor soruşturma içinde. Hatta biraz daha ileri giderek birlikte hacze gittiğim taksi şöförünün banka hesaplarının dökümünü istiyor. Bunu biz tesadüfen bankacının hayırdır ne iş demesiyle öğreniyoruz. Bankacı taksiciye sormuş tanıdığı olduğu için. (Herhalde benim yaptığım işle alakalı olarak para aldığımı düşünmüş olacak ve paranın taksici hesabı üzerinden alınmış olabileceğini düşünmüş olabilir ve muhtemelen benim hesap haraketlerimide bankadan istemiştir.) Parantez içinde yazan kısmı saymaz isek burada muhakkik olan kişi görevde yetkisini kötüye kullanmış diyebilir miyiz? Soruşturma dosyasındada bu banka hesap dökümleri yer almıyor. Ama mutlaka yazı ile istenmiştir. Banka kayıtlarından çıkacağını sanıyorum. Şikayet etsem özel hayatin gizliliğini ihlal ettiğini düşünebilirmiyiz