Bilkent Hukuk

Ben 11. sınıfta bir lise öğrencisiyim ,tm alanını seçtim liseye girdiğimden beri amacım hukuk okumak pek çok üniversiteyi karşılaştırdıktan sonra -özel devlet fark etmeksizin- bana uygun olarak koç üni. ve bilkent üni. gördüm.Yanlış anlaşılmasın sadece aradığım özelliklere uygun olduğu için yoksa kendimi çok yüksekte gördüğümden değil .Bu nitelikler hem derslere devam zorunluluğu olsun (çünkü zorunluk olmazsa öss sonrası kendimi bırakabileceğimi düşünüyorum sonra da düzeltmenin zor olacağını düşünüyorum),hem akademik kadrosu kaliteli olsun(bu da öğrencinin kendi başına başarabileceği şeyler harici olduğu için),hem çevre(bu da gelecekteki yaşamıma yön vereceği için),hemde yurtdışı olanakları (gelecekteki kariyereim için) sizin görüşlerinizi almak istiyorum...Şimdiden teşekkür ederim.

Tercih nedenleriniz mantıklı. Ancak genel kanı İstanbul, Ankara ve İzmir'deki devlet üniversitelerinin hukuk fakültelerinin daha köklü olması nedeniyle daha iyi olduğudur. En azından şimdilik özel üniversitelerin çoğunun öğretim görevlileri kendi bünyelerinden değil bu devlet üniversitelerinden transferdir. Sizin kaliteli akademik kadro tabirinizin asıl menşei yine bu üniversiteler olduğundan bu ibarenize katılmamakla birlikte, tercih nedeniniz ve en önemlisi ileride yapmak istedikleriniz açısından seçiminize doğrudan hayır demek mümkün değildir. Ama bununla birlikte siz başarılı olduktan sonra, devlet üniversitelerinden de yurtdışına gidebilir, kariyer yapabilirsiniz.
Sonuç olarak özel ya da devlet üniversitesi farketmeyecek, konu tamamen sizin bilgi, yetenek ve isteğinize göre gelişecektir.

sadece şunu söyleyebilirim:akademik kadro bakımından devlet üniversiteleri çok daha iyidir.

Devlet Üniversitelerin akademik kadrolarının daha kaliteli olduğu doğrudur. Acak şunu belirtmeliyim Bilkent Hukuk'ta Türkiye'nin en büyük anayasa profesörlerinden biri olan Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN var.

Tabi bir profesör için okul seçilir mi ? o da tartışılır.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeyim. Tekrar sınava girsem tekrar burayı tercih ederim. Çünkü çok başarılı öğretim üyeleri ve Profesörler var.

Bilkent Hukuk`ta hangi burs imkanlari var?

Kesinlikle Ankara Hukuk'u tercih etmenizi öneririm. Tabi Gazi Hukuk da olabilir.. Hem akademik kadro bakımından hem de şehir olaraktan..
Tabi öncelikle iyi bir hazırlık yapmanız gerekiyor,yeterli puanı almanız halinde hiç çekinmeden Ankara Hukuku tercih edebilirsiniz...

Çok geride kalmış bir başlık, ancak bu soruyu tekrar soracaklara bir faydam dokunsun diye yazmak istedim.
Öncelikle akademik kadrodan başlayabiliriz sanırım:

Akademik Kadro

* Tekin Akıllıoğlu, Prof. Dr.
* Murat Atalı, Doç Dr.
* Zühtü Aytaç, Prof. Dr.
* Ece Göztepe Çelebi, Doç. Dr.
* Sahir Çörtoğlu, Prof Dr.
* Haluk Emiroğlu, Doç Dr.
* Ömer Faruk Erdem, Yrd. Doç. Dr.
* Ali Erten, Prof Dr.
* Osman Berat Gürzumar, Prof. Dr.
* Rüçhan Işık, Prof. Dr.
* Tuğrul Katoğlu, Doç. Dr.
* Cengiz Koçhisarlıoğlu, Prof. Dr.
* Halûk Konuralp, Doç Dr. (1954-2008)
* Erden Kuntalp, Prof. Dr.
* Çağlar Manavgat, Doç. Dr.
* Kamil Mutluer, Prof. Dr.
* Erdal Onar, Prof.Dr.
* Ergun Özbudun, Prof. Dr.
* Hamdi Pınar, Yrd. Doç. Dr.
* Sami Selçuk, Prof. Dr.
* Lale Sirmen, Prof. Dr.
* Turgut Tan, Prof. Dr.
* Bilgin Tiryakioğlu, Prof. Dr.
* Nevzat Toroslu, Prof Dr.
* Elvin Evrim Özcan, Yrd. Doç. Dr.
* Barış Özçelik, Yrd. Doç. Dr.
* Gülüm Bayraktaroğlu Özçelik, Yrd. Doç. Dr.
* Aslı E. Gürbüz Usluel, Yrd. Doç. Dr.
* Doruk Utku, Yrd. Doç. Dr.

Asistanlar

* F. Aslı Bayata Canyaş, LL.M.
* Onat Çopur, LL.M.
* Pınar Altınok Ormancı, LL.M.
* Haluk Toroslu, LL.M.
* Ceren Ünal, LL.M.

Konuk Öğretim Üyeleri

* Vedat Buz, Prof. Dr.
* Özcan Karadeniz Çelebican, Prof. Dr.
* Yüksel Ersoy, Prof. Dr.
* Ruşen Keleş, Prof. Dr.
* Johann Winfried Kindl, Prof. Dr.
* İsmail Kırca, Prof. Dr.
* Hans-Heiner Kühne, Prof. Dr.
* Gerald Mäsch, Prof.Dr.
* İlber Ortaylı, Prof. Dr.
* Muhammet Özekes, Prof. Dr.
* Kemal Şenocak, Prof. Dr.
* Şebnem Akipek, Doç. Dr.
* Sanem Baykal, Doç. Dr.
* Gülriz Uygur, Doç. Dr.
* Sinan Utku, Dr.
* Mehmet Handan Surlu
* Gönenç Gürkaynak, LL.M.

Akademik Kadro adı altındaki hocalarımızın tümü tam zamanlı olarak öğretim vermekteler.

İkinci olarak da önemli bir nokta Bilkent'teki hukuk derslerinin dışında verilen dersler. Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Türk Hukuku'nu ilgilendiren dersler Türkçe, Uluslararası hukuku alanındaki dersler ise İngilizce olarak verilmekte. Hukuk dersleri dışında ise İngilizce, İstatistik, Ekonomi, Bilgisayar, Uygarlıklar Tarihi, Felsefe, Muhasebe, Türkçe, İnkılap Tarihi gibi dersler de mevcut. Bu derslerin tümü (Türkçe ve İnkılap Tarihi hariç) İngilizce olarak verilmektedir. Bu durum da biz öğrencileri biraz zorlasa da mezun olduğumuzda diğer hukuk fakültelerinden ayrılmamızı sağlayacak bir unsur olmakta.

Tüm bunların yanında tabii ki sosyal imkanlar bakımından da üniversitemizin katkısı çok fazla. Hocalarımızı istediğimiz zaman odalarında buluyor ve istediğimiz soruyu kendilerine yöneltebiliyoruz. Hiçbiri bu konuda bizlerden yardımlarını esirgemiyorlar.

Sayın Aslı Aydın;

Diğer üniversite öğrencilerinden olan farkınız ne çeşit bir fark? Mesela her meslek için mi yoksa herhangi bir meslek için mi? Biraz daha somut bir şekilde açıklamanızı talep edebilir miyim?

Alıntı:

---

Bahadırhan Tabak rumuzlu üyeden alıntı

Devlet Üniversitelerin akademik kadrolarının daha kaliteli olduğu doğrudur. Acak şunu belirtmeliyim Bilkent Hukuk'ta Türkiye'nin en büyük anayasa profesörlerinden biri olan Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN var.

Tabi bir profesör için okul seçilir mi ? o da tartışılır.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeyim. Tekrar sınava girsem tekrar burayı tercih ederim. Çünkü çok başarılı öğretim üyeleri ve Profesörler var.

---

Akademik kadronun sağlamlığını benden önce Sayın Aslı Aydın cevaplamış ama benim cevaplamak istediğim kısım var. Şimdi siz sınava tekrar girip Türkiye'de dereceye girip Ankara Hukuk veya Bilkent hukuku seçmemek için bir neden söylemeyemezsiniz?

Nerede okursanız okuyun mutlaka avantajlar ve dezavantajlar olacaktır. İyi bir hukukçu olmak kendine yatırım yapmaktan geçiyor. Fırsatları değerlendirmeye ve dezavantajları bertaraf etmeye bakın. Fakültelerin niteliklerini değerlendirirken kendi niteliklerinizi, kapasitenizi hiçbir zaman göz ardı etmeyin.

Alıntı:

---

Raşit Tavus rumuzlu üyeden alıntı

Şimdi siz sınava tekrar girip Türkiye'de dereceye girip Ankara Hukuk veya Bilkent hukuku seçmemek için bir neden söylemeyemezsiniz?

---

Dereceye girsem tabiki vakıf üniversiteleri dahil tüm üniversiteleri değerlendirmeye alırdım. Ama herkesin dereceye girmek gibi bir durumu söz konusu değil. Dolayısıyla yukarıda söylediğim kriterin üniversite seçimi yapacak arkadaşlar için çok daha önemli olduğunu ve akıllarında bulundurmaları gerektiğini düşünüyorum.

Alıntı:

---

Bahadırhan Tabak rumuzlu üyeden alıntı

Nerede okursanız okuyun mutlaka avantajlar ve dezavantajlar olacaktır. İyi bir hukukçu olmak kendine yatırım yapmaktan geçiyor. Fırsatları değerlendirmeye ve dezavantajları bertaraf etmeye bakın. Fakültelerin niteliklerini değerlendirirken kendi niteliklerinizi, kapasitenizi hiçbir zaman göz ardı etmeyin.



Dereceye girsem tabiki vakıf üniversiteleri dahil tüm üniversiteleri değerlendirmeye alırdım. Ama herkesin dereceye girmek gibi bir durumu söz konusu değil. Dolayısıyla yukarıda söylediğim kriterin üniversite seçimi yapacak arkadaşlar için çok daha önemli olduğunu ve akıllarında bulundurmaları gerektiğini düşünüyorum.

---

"Tekrar sınava girsem tekrar burayı tercih ederim." tümcesinden ben dereceye bile girseniz yine okuduğunuz yeri tercih edersiniz diye anlamıştım. Demek ki ben yanlış anlamışım.

Alıntı:

---

Raşit Tavus rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Aslı Aydın;

Diğer üniversite öğrencilerinden olan farkınız ne çeşit bir fark? Mesela her meslek için mi yoksa herhangi bir meslek için mi? Biraz daha somut bir şekilde açıklamanızı talep edebilir miyim?

---

Sayın Tavus,

Meslek düzeyine indirgeyemem belki, zira kabaca ele aldığımızda hakimlik veya savcılıkta bu tür artı yönlerin kişiye hiçbir şekilde bir fayda kazandırmayacağı açık bu meslekler yönünden. Ancak iş özel sektöre kaydığında durum biraz daha değişmekte ve İngilizce bilgisinin önemi artmakta sizin de bildiğiniz üzere. Hukuk derslerin bir kısmını ve özellikle hukuk dersleri dışındaki tüm dersleri İngilizce olarak almamız, ve hukuk dersleri dışındaki derslerde de ayrıca İngilizce sunumlar yapmamız, bir sürü kağıtlar yazmamız akademik gelişimimize katkı sağlamakta diye düşünmekteyim. Bu yönün de en azından benim bildiğim devlet üniversitelerinde olmadığını ve sadece bazı devlet üniversitelerinde bu durumun hakkıyla hayata geçirildiği göz önüne alınırsa sanırım sorunuzun cevabını verebilmiş olurum.

Alıntı:

---

Aslı Aydın rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Tavus,

Meslek düzeyine indirgeyemem belki, zira kabaca ele aldığımızda hakimlik veya savcılıkta bu tür artı yönlerin kişiye hiçbir şekilde bir fayda kazandırmayacağı açık bu meslekler yönünden. Ancak iş özel sektöre kaydığında durum biraz daha değişmekte ve İngilizce bilgisinin önemi artmakta sizin de bildiğiniz üzere. Hukuk derslerin bir kısmını ve özellikle hukuk dersleri dışındaki tüm dersleri İngilizce olarak almamız, ve hukuk dersleri dışındaki derslerde de ayrıca İngilizce sunumlar yapmamız, bir sürü kağıtlar yazmamız akademik gelişimimize katkı sağlamakta diye düşünmekteyim. Bu yönün de en azından benim bildiğim devlet üniversitelerinde olmadığını ve sadece bazı devlet üniversitelerinde bu durumun hakkıyla hayata geçirildiği göz önüne alınırsa sanırım sorunuzun cevabını verebilmiş olurum.

---

Sayın Aydın;

Her sene ülkemizde beş binin üzerinde hukuk fakültesi öğrencisi hakimlik savcılık sınavına giriyor. Bu da o sene mezun öğrenci sayısının yüzde altmışına tekabül ediyor hemen hemen. Bu da demek oluyor ki hukuk fakültesi öğrencilerinin büyük bir kısmı hakim ve savcı olmak istiyor. Ve sizin fakültenizden mezun olup hakim savcı olan kişi sayısı her yıl başına bir elin parmak sayısını geçmez. Gerçekten kaliteli hocalarınız var, özellikle özel sektöre yönelik güzel bir eğitim veriyorlar ama verdikleri eğitim genelde avukatlık mesleğine yönelik oluyor. Dolayısıyla amacı hakimlik olan bir öğrencinin sizin fakültenizde okuması bence hatadır. Umarım demek istediğimi anlatabilmişimdir, o soruyu sormaktaki amacım da bu idi.

Size kesinlikle katılıyorum. Bu yıl fakültedeki ikinci ve okuldaki üçüncü yılım ancak henüz mezun olduğunda hakim veya savcı olmak isteyen hiç kimseye rastlamış değilim. Bu da sanırım fakültemizden mezun olduktan sonra hakim ve savcı olma isteğinin de ne kadar az olacağının bir göstergesi. Fakat talebin az olması asla ve asla fakültemizde verilen kamu hukuku eğitiminin kötülüğüne dayandırılamaz. Zira son derece kaliteli bir kamu hukuku eğitimi aldığımızı düşünmekteyim. Sorun sadece öğrencielrin talep etmemesi ve fakültenin de zaten özel sektöre yönelik eğitim vermesinden kaynaklanmakta.

Alıntı:

---

Aslı Aydın rumuzlu üyeden alıntı

Size kesinlikle katılıyorum. Bu yıl fakültedeki ikinci ve okuldaki üçüncü yılım ancak henüz mezun olduğunda hakim veya savcı olmak isteyen hiç kimseye rastlamış değilim. Bu da sanırım fakültemizden mezun olduktan sonra hakim ve savcı olma isteğinin de ne kadar az olacağının bir göstergesi. Fakat talebin az olması asla ve asla fakültemizde verilen kamu hukuku eğitiminin kötülüğüne dayandırılamaz. Zira son derece kaliteli bir kamu hukuku eğitimi aldığımızı düşünmekteyim. Sorun sadece öğrencielrin talep etmemesi ve fakültenin de zaten özel sektöre yönelik eğitim vermesinden kaynaklanmakta.

---

Zaten dikkat çekmek istediğim noktada burası. Hiçbir kamu kurumunda standartların dışına çıkamazsın, belli bir kalıbın içinde yoğrulmak zorundasınızdır. Bilkent gibi okulların kamuya personel yetiştirmemesinde en büyük etken öğrencilerin çıtasının "en iyi" seviyeye yükseltilmesinden kaynaklanıyor. Bu demek değil ki bu okullardan mezun olan herkes ileridesüper avukat olacak ama birçoğu öyle olacak ve oluyor da zaten.

Ama şu eleştirimi de 3 yıllık hukuk öğrencisi olmam münasebetiyle kabul ederseniz iyi olur. Benim samimi arkadaşlarımdan bir tanesi ülkenin en iyi Pdr eğitimi veren üniversitelerin birisinde okuyor. Ben de gerek Pdr ye merakım, gerekse arkadaşımın dersine giren Türkiye'nin sayılı kişisel gelişim yazarlarından-uzmanlarından ders dinleme isteğim sebebiyle bir gün arkadaşımın okuluna gittim. O hocadan izin alıp hocanın dersine girdim.

Sınıf 24 kişi, öğrencilerin hepsi istese hukuk okuyabilecek puana sahipti. Sınıfta hoparlör yok, hoca tüm öğrencilerin isimlerini biliyor. Ayrıca öğrenciler hocanın ders anlatımına anında müdahale edebiliyor. Sınıfta fısıldaşmalar bile beni rahatsız ediyordu. Ben Anadolu Öğretmen lisesi mezunu olan birisi olarak aklıma lise yıllarım ve 24kişilik sınıflar geldi. Kitaplarını sıkılmadan okuduğum o yazarın, o eğlenceli dersinden bile zevk alamadım işin üzücü tarafı o bile bunu fark etti. Çünkü 24 kişilik sınıflar ve mevcut üniversite eğitimini amfide alan birisi için çok garip ve rahatsız edici gibi geliyor, hiç yoktan bana öyle geldi. Sanıyorum ki sizin okulda da sınıflar 24 kişilik. Erdal Onar hocanın Ankara hukuktaki son dersini Yargıtay üyeleri bile dinlemeye gelmiş, amfi tıklım tıklım doluymuş. Kendi hocalarımdan da bildiğim üzere hocalar amfide kalabalık önünde ders anlatmayı seviyorlar. Ve sizin birçok hocanız yıllardır 300 -400 kişiye aynı anda ders anlatan hocalar. Birden sizin okula gelince bence eski düzeni özlüyorlardır. Özlenmeyecek gibi de olmasa gerek. Evet, 24 kişiyle dersler daha verimli geçebilir, hatta hocalarla iletişim daha da kolay olabilir, ama yapı itibariyle liseden bir farkı yok. Amfide derse girmenin verdiği tat bambaşka. Ne yazık ki siz hukuk konusunda çok iyi bir eğitim alsanız bile amfi kültürüne sahip olamayacaksınız sanırım ki amfide ders işlemeden hukuk okumak çok de zevkli değildir herhalde hiç yoktan bana hiç zevkli gelmezdi.. Derse devam mecburiyeti olmadan, ülkenin tüm mozaikliğini, tüm yörelerinden en az 10 kişiyle bir arada yaşayarak ders görmek çok farklı bir duygu. Sizin okulunuzda ise kişilerin ortak noktası ailelerin maddi durumu, genel anlamda. Devlet üniversitelerinin köklü hukuk fakültelerinde olan bu kültür yazık ki aynı ortam sizde yok bildiğim kadarıyla. Bu da vakıf üniversitelerinin en büyük dezavantajı olsa gerek.

Ama yine de Bilkent, Bilkent'tir. Benim dezavantaj olarak gördüğüm bu mesele bir başkası için aslında tam bir fırsat ve avantajdır. Bu sebepten dolayı bizim nasıl baktığımız önem arz ediyor sanırım.

Belki de özlüyorlardır hocalarımız, bunu bilemem tabii ama Erdal Hoca'nın sık sık tekrarladığı bir söz vardır derslerinde: " Siz çok şanslısınız; bu kadar az sınıf mevcuduyla ders işlemek hem sizin açınızdan hem de benim açımdan çok daha kolay oluyor, isteyenlere söz hakkı vermek gerçekten zor oluyordu Ankara Hukuk'ta." ve buna benzer sözler sarfeder derslerinde. Bunun yanında da hukuk sınıflarımız 24 kişi değil genelde. Daha doğrusu şöyle söyleyeyim; bazı hocalarımızın sınıfları 10 kişi olabilirken bazı hocalarımızın da 120 kişiyi dahi bulabiliyor. Bunun nedeni de hocalarımızı kendimizin seçme gibi bşir şansımızın olması. Belki sizin amfileriniz kadar olmasa da bizde de amfilerde işlenen dersler mevcut. Bu dersler de genellikle 140-150 kişinin katılımıyla oluyor en fazla. Bunun nedeni de zaten her yıl okula giren öğrenci sayısının 160 olması sanırım.
Sizlerinki gibi amfilerde ders işlemiyoruz belki ancak bu durumun nasıl bir kayıba yol açacağını açıkçası anlayamadım. Yani amfi kültüründen kastınız nedir? Bu çok büyük bir eksiklik midir?

Alıntı:

---

Aslı Aydın rumuzlu üyeden alıntı

Belki de özlüyorlardır hocalarımız, bunu bilemem tabii ama Erdal Hoca'nın sık sık tekrarladığı bir söz vardır derslerinde: " Siz çok şanslısınız; bu kadar az sınıf mevcuduyla ders işlemek hem sizin açınızdan hem de benim açımdan çok daha kolay oluyor, isteyenlere söz hakkı vermek gerçekten zor oluyordu Ankara Hukuk'ta." ve buna benzer sözler sarfeder derslerinde. Bunun yanında da hukuk sınıflarımız 24 kişi değil genelde. Daha doğrusu şöyle söyleyeyim; bazı hocalarımızın sınıfları 10 kişi olabilirken bazı hocalarımızın da 120 kişiyi dahi bulabiliyor. Bunun nedeni de hocalarımızı kendimizin seçme gibi bşir şansımızın olması. Belki sizin amfileriniz kadar olmasa da bizde de amfilerde işlenen dersler mevcut. Bu dersler de genellikle 140 kişinin katılımıyla oluyor en fazla. Bunun nedeni de zaten her yıl okula giren öğrenci sayısının 160 olması sanırım.
Sizlerinki gibi amfilerde ders işlemiyoruz belki ancak bu durumun nasıl bir kayıba yol açacağını açıkçası anlayamadım. Yani amfi küştüründen kastınız nedir? Bu çok büyük bir eksiklik midir?

---

Yazımın sonunda bunun bir eksiklik olmadığını, hatta bana göre dezavantaj kimisine göre de avantaj olduğunu belirtmiştim. Bizler devlet üniversitesinde 300 kişilik sınıflarda ders işlemeye alıştığımız için diğer sistem bize biraz garip geliyor. Aynısı size de olabilir. Siz de birebir ders işlemek daha verimlidir ve bunun faydasını da illa ki görüyorsunuzdur. İşte insan bir sisteme alışınca diğer sistemleri garip karşılıyor. :))

İlgilenenler için, fakültemizin doktora programının da açıldığını buradan duyurmak isterim.

http://www.hukuk.bilkent.edu.tr/doktora.html

bence hukuk fakültesi olsun da neresi olduğunun bir önemi yok

Alıntı:

---

A380 rumuzlu üyeden alıntı

bence hukuk fakültesi olsun da neresi olduğunun bir önemi yok

---

Az once hukuk okumak istediginiz halde meslek lisesi mezunu oldugunuz icin okuyamamis olmaniza uzuldum. bence katsayi farklari azaldigindan icinizde hala bir istek varsa deneyin derim. ustteki yorumunuz kanimca yanlis mevcudu az hocalarinin nitelikli oldugu bir hukuk fakultesinde okumak hukuk mezunlarinin cogaldigi bu donemde buyuk onem arz etmektedir saygilarimla...