İcralık babam evimde misafir
huhukçu arkadaşlar.
26 yaşındayım. eşim ve çocuklarımla. babamdan. ayrı evde oturuyoruz.
babam. borçlarından dolayı icralık.
babam evimde bulunurken. icracılar tarafından. evimde tesbit edilmesi.
ev eşyalarıma. haciz koyabilirlermi.
danıştığım bazı avukat arkadaşlar. icralık olan babanız evinizde tesbit edilirse.
ev eşyalarınızada haciz konur diyorlar
evimin kira kontratı. elektirik su aboneleri hepsi benim üzerime kayıtlı.
babam evime torunlarını ziyaret etmeğe hakkı yokmu. babamın benim evime gelmesi. ve icracılar tarafından. evimde tesbit edilmesi halinde.
evimdeki eşyalarıma haciz konması yasalmıdır. veya haciz yapabilirlermi.
hukukçu arkadaşlar lütfen bana aydınlatıcı cevap yazarmısınız.
şimdiden teşekkür ederim
Re: İcralık babam evimde misafir
Sizinle aynı ikametgahta gözüküyor ise evdeki eşyaların faturalarını beyan etmeniz gerekir. Aynı ikametgahta değil ise size kimse gelmez zaten icra için.
Zaten aldığınız eşyaların faturasını saklamanız gerekir. Çünkü herhangi bir hırsızlık yahut farklı durumlarda size ait olduğunu ispat etmeniz açısından. Sonuçta size ait olan bir eşyayı ispat ettiğiniz takdirde kimse alamaz ki sizden.
Re: İcralık babam evimde misafir
hayır onun ikameti ayrı benim ayrı
Re: İcralık babam evimde misafir
Haciz mahalinde ibraz edeceğiniz fatura vs..gibi belgelerin hiç bir önemi yoktur. Fatura irsaliye vb. belgeler maliyeyi ilgilendirir icra dairesini değil. Eve haciz geldiğinde babanız evde tespit edilir ise, alacaklı vekilinin talebi ile, mallarınız haciz ve muhafaza altına alınır. Ancak memurda babanızın gerçekten sizinle beraber yaşamadığına dair bir kanaat oluşur ise İ.İ.K 99 a göre işlem yapıp malları size yediemin teslim eder. Aksi halde istihkak prosedürü denen bir şey olmazdı. Haciz ,muhafaza kesinlikle yapılır sonrasında sizinde istihkak davası açma hakkınız mevcuttur. Saygılar...
Re: İcralık babam evimde misafir
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
Haciz mahalinde ibraz edeceğiniz fatura vs..gibi belgelerin hiç bir önemi yoktur. Fatura irsaliye vb. belgeler maliyeyi ilgilendirir icra dairesini değil. Eve haciz geldiğinde babanız evde tespit edilir ise, alacaklı vekilinin talebi ile, mallarınız haciz ve muhafaza altına alınır. Ancak memurda babanızın gerçekten sizinle beraber yaşamadığına dair bir kanaat oluşur ise İ.İ.K 99 a göre işlem yapıp malları size yediemin teslim eder. Aksi halde istihkak prosedürü denen bir şey olmazdı. Haciz ,muhafaza kesinlikle yapılır sonrasında sizinde istihkak davası açma hakkınız mevcuttur. Saygılar...
Merhaba
Faturanın hiçbir önemi sahiden yokmudur. Fatura bir eşyanın sahibinin kim olduğunu göstermezmi. Tamam maliye ile ilgili ama sonuçta eşya kiminse faturada ondadır.
Olaya bu mantıkla bakılırsa.
Bir araç içinde denebilirki. Ruhsat sadece trafiği ilgilendirir icra dairesini bağlamaz.
Bu nedenle borçluyu içinde yakaladığımız anda aracı haczederiz. Olurmu böyle şey. Sayın av. Müge hanım sanırım sizin anlatmak istediğinizi ben anlamadım. Ancak şunu biliyorumki bir araç için ruhsat neyse beyaz eşya içinde fatura odur.
Re: İcralık babam evimde misafir
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
Haciz mahalinde ibraz edeceğiniz fatura vs..gibi belgelerin hiç bir önemi yoktur. Fatura irsaliye vb. belgeler maliyeyi ilgilendirir icra dairesini değil. Eve haciz geldiğinde babanız evde tespit edilir ise, alacaklı vekilinin talebi ile, mallarınız haciz ve muhafaza altına alınır. Ancak memurda babanızın gerçekten sizinle beraber yaşamadığına dair bir kanaat oluşur ise İ.İ.K 99 a göre işlem yapıp malları size yediemin teslim eder. Aksi halde istihkak prosedürü denen bir şey olmazdı. Haciz ,muhafaza kesinlikle yapılır sonrasında sizinde istihkak davası açma hakkınız mevcuttur. Saygılar...
Alacaklı iik 99 İstihkak davasını kaybetmemek gerek aksi halde tazminat ödeme yükümü altına girersin. Yani burada muhafaza yapmak için tazminat ödemeyi göze alabilmek gerekir ki bunun için haczedilen malların borçluya ait olduğu konusunda kuvvetli deliller olmalı.
İİKm-99 --7 günlük sürede alacaklı dava acar ,3 kişi değil .
Malın borçlu elinde haczi aslında İİK madde 99’da düzenlenmiştir. Dolayısıyla bir taşınırın üçüncü kişi elinde haczedilmesi durumunda, o malın üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılıp bırakılmayacağı ve bunun için alacaklının muvafakatinin gerekip gerekmeyeceği sorununun çözümünde İİK madde 99dan tamamen bağımsız bir biçimde düzenlemeye gidilmesi ve mevcut düzenlemede bir yorum yapılması yanlış olur.
Kanaatimizce İİK madde 88, II’ye eklenen son cümle yerinde bir düzenleme değildir ve madde 99 karşısında gereksiz bir hüküm olmuştur. Bu nedenle uygulamada birçok karışıklığa sebebiyet veren bu düzenlemenin bir an önce kanundan çıkarılarak eski hale dönülmesi gerekir. Bu hükmün lafzına bakılarak yapılan uygulamada, mal üçüncü kişi elinde haczedildiğinde, üçüncü kişinin, o mal üzerinde herhangi bir hak iddia edip etmediğine bakılmaksızın, mal alacaklının talebiyle, o kişiden alınarak muhafaza altına alınmakta ve yediemine teslim edilmektedir. Böylece üçüncü kişi, o mal üzerinde mülkiyet hakkı bulunduğu iddiasını ileri sürse dahi, mal elinden alınmakta ve temel anayasal haklardan olan mülkiyet hakkı, hiçbir yargı kararı olmaksızın, maddi hukuk kurallarına da aykırı olarak ihlal edilmektedir. Burada mülkiyet hakkı, alacaklının beyanı karşısında geri plana itilmekte ve kötü niyetli alacaklılar ve hatta borçlular karşısında, kendisine hiçbir uyarı yapılmayan ve icra takibi ile hiçbir ilgisi bulunmayan üçüncü kişiler mağdur edilebilmektedir. Oysa haczedilen malı üzerinde mülkiyet iddiasında bulunan üçüncü kişi, TMK’nın (madde 985) kendisine tanıdığı mülkiyet karinesinden yararlanmalı ve madde 99’da düzenlendiği gibi o malın takip borçlusuna ait olduğunu iddia eden alacaklıya, istihkak davası açarak bu iddiasını ispat etme yükü yüklenmelidir. Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkının, takip hukukuna ilişkin bir dü¬zenlemeyle ve salt alacaklının talebine bağlı olarak bu denli ihmal edilmesini haklı kılacak bir gerekçe mevcut değildir. Bu düzenlemenin, üçüncü kişinin mülkiyet iddiasına rağmen malların, alacaklının beyanına göre onun elinden alınabileceği şeklinde uygulanması, alacaklının haciz talep etme hakkının sırf başkasına zarar verici nitelikte kötüye kullanılmasının kanun tarafından korunması sonucunu doğuracağından TMK madde 2’deki temel ilkeye de ters düşen bir uygulama olacaktır. Bu düzenlemenin üçüncü kişinin haczedilen mal üzerindeki istihkak iddiası dikkate alınmaksızın, mutlak bir biçimde uygulanacağı görüşünün kabul edilmesi, TMK’da düzenlenen, taşınırlarda zilyetliğin mülkiyete karine olduğu yolundaki kural (madde 985) ile de çelişeceği ve pratik olarak, maddi hukuk tarafından belirlenen bir yetkinin takip hukuku kuralıyla ortadan kaldırılması anlamına geleceği açıktır. Oysa takip hukuku, hakların doğumu ve sona ermesine ilişkin kurallar koymaz ve özellikle maddi hukuk tarafından düzenlenen hakların gerçekleştirilmesine hizmet eder. Bu çerçevede madde 88, II’nin son cümlesindeki kurala böyle bir anlam yüklenmesi, takip hukukunun amacıyla da bağdaşmaz.
TMK’dan kaynaklanan ve İİK madde 97 aya da yansıyan mülkiyet karinesi üçüncü kişi elinde bulunan ve bu halde hacze konu olan bir taşınır malın, üçüncü kişinin mülkiyetinde olduğunun kabulünü ve fakat sorunun 99. maddedeki istihkak prosedürü ile çözümlenmesini zorunlu kılmaktadır. Kabul ettiğimiz yorum tarzı dikkate alındığında, İİK madde 88, II’deki bu son cümlenin, 99. maddede bir değişiklik yapmadığı ve TMK madde 985’teki mülkiyet karinesini de tersine çevirmediği kabul edilmeli ve bu maddenin uygulaması şöyle olmalıdır: "Üçüncü kişinin elinde bulunan bir taşınır malın borçluya ait olduğu iddiasıyla haczi talep edilmiş ise, icra müdürü o malı borçlunun elinde haczeder; ancak malın muhafaza altına alınıp alınmayacağına karar verirken, üçüncü kişinin o mala ilişkin beyanı önem kazanır. Şayet üçüncü kişi, o mal üzerinde mülkiyet hakkı bulunduğunu iddia ederse, bu durumda mal üçüncü kişinin elinden alınamaz ve istihkak davası açması için alacaklıya yedi günlük süre verilir (madde 99). Üçüncü kişi o mal üzerinde mülkiyet hakkı dışında bir hak iddia eder veya malı başka bir kişi adına elinde bulundurduğunu beyan ederse bu durumda, mal yine haczedilecektir; ancak madde 88, II’deki son cümle uyarınca, malın üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılabilmesi için alacaklının muvafakatine gerek vardır. Alacaklı isterse, o mal borçludan alınarak bir yediemine teslim edilir. İİK madde 88, II’nin, 99’dan bağımsız bir biçimde ele alınması mümkün olmamalıdır. İİK madde 99’daki istihkak prosedürü, üçüncü kişinin, kendi elinde haczedilen mal üzerinde sadece mülkiyet ve rehin hakkı iddiasında bulunması ihtimalini düzenlediğine göre bu iddiaların söz konusu olmadığı hallerde madde 99 uygulanmayacak ve madde 88, II tek başına uygulama alanı bulabilecektir. İstihkak iddiasının sadece rehin hakkına ilişkin olduğu durumda, üçüncü kişi elinde bulunan borçluya ait rehinli (daha doğru ifade ile üzerinde rehin hakkı bulunduğu iddia edilen) malların haczedilip muhafaza altına alınabileceği, İİK madde 88, III’de düzenlenmiştir. Bu hükmün zıt anlamından, üçüncü kişide bulunan borçluya ait taşınır malların, rehinli olanlar dışındakilerin, muhafaza altına alınamayacağı sonucuna varmak da mümkündür. Zira kanun koyucu, borçluya ait olduğu iddia edildiği halde, üçüncü kişinin elinde bulunan mallardan sadece üzerinde rehin hakkı iddia edilen malların, icra dairesince haczedilip muhafaza altına alınabileceğini düzenlemiş; üzerinde üçüncü kişi tarafından mülkiyet hakkı iddia edilen ve üçüncü kişi elinde bulunan malları bilinçli olarak bu hükme dahil etmemiştir. Bu bağlamda, üçüncü kişi, elinde bulunan taşınır mal üzerinde, rehin hakkı dışında diğer bir sınırlı ayni hak (örneğin, intifa hakkı gibi) iddiasında bulunduğu taktirde, iddia olunan sınırlı ayni hak, o mal üzerinde fiili kullanma yetkisi tanıyan bir haksa, taşınır mal üçüncü kişinin elinden alınmamalıdır. Zira maddi hukuktan kaynaklanan bir ayni hakkın, açık bir kanun hükmü olmaksızın, icra takibi sırasında tamamen ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde bir muhafaza tedbiri alınması kabul edilemez. Belirtmek gerekir ki üzerinde mülkiyet hakkı iddia ettiği taşınır bir mal, hukuka aykırı bir biçimde, üçüncü kişinin elinden alınarak haczedilmiş olsa dahi, malın üçüncü kişi elinde haczedilmiş olması sebebiyle, istihkak davası açma yükü alacaklıya yüklenmek zorundadır. Yoksa üçüncü kişinin istihkak iddiası üzerine İİK madde 97’deki usulün işletilerek, bu iddianın alacaklı ve borçluya bildirilmesi ve istihkak iddiasının kabul edilmemesi durumunda dosyanın icra mahkemesine tevdi edilerek, bu mahkemece, üçüncü kişiye, istihkak davası açması için yedi günlük süre verilmesi kamu düzenine ilişkin bir kanuna aykırılık olur. Bu sebeple üçüncü kişinin süresiz şikayet başvurma hakkı vardır. Mülkiyet hakkının kamu düzeninden olması sebebiyle, bu hakkı ihlal eden işlemlerin, belli bir sürenin geçmesiyle geçerli hale gelmesi kabul edilemez. Üzerinde mülkiyet iddiası bulunan bir malın, kendi elinde iken haczedilerek muhafaza altına alınması durumunda, üçüncü kişiye, İİK madde 96-97 uyarınca istihkak davası açma yükü yüklenemez.
Re: İcralık babam evimde misafir
Sayın uçucu, haciz mahalinde , memura ibraz edilen faturanın , icrai işlem için hiçbir geçerliliği yoktur. Bu husus araçlar için istisnai bir durumdur. Araçlar tescile tabidir. Mülkiyeti tescil ile geçer. fatura ise çok kolay tanzim edilebilen bir belgedir.3. bir şahsın evinde haciz ve muhafaza yapılabilir.Dediğim gibi bu da alacaklı vekilinin talebine bağlıdır. Memur, alacak tarafından gösterilen tüm adreslerde haciz işlemi yapmaya mecburdur. Eğer memurda borçlunun gerçekten o adreste oturmadığına dair bir kanaat oluşur ise, İ.İ.K. 99 maddeye göre haciz işlemi yapar. Sayın esmerman yazdıklarımı iyi okumamış olmalı ki buna dair, bir yerlerden alıntı yaparak, cevap yazmış. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, İ.İ.K. 99. maddeye göre işlem yapılmayıp, İ.i:K 97/A 88/2 maddeye göre işlem yapılır ise 3. şahıs istihkak davası açmak zorundadır.Zaten İcra iflas kanunu madde 99'u açıp okuduğunuzda maddenin kendisininde, alacaklının bu davayı açması gerektiğini göreceksiniz. Bunun için uzun tartışmalara ya da makaleleri kopyalamaya gerek yoktur.Devamla; Fatura vs belgenin hiçbir önemi yoktur. Sadece ve sadece haczedilecek olan mal, leasingli ise , memur bu malı haczedemez. Bunun içinde şartlar gereklidir. 3. şahıs ya da borçlu malın leasing belgesini sunacak, leasing sözleşmesini tasdikleyen noter , leasingli malın bulunduğu yer noteri olacak vs.. gibi. Ancak bu durumda haciz işlemi gerçekleşmez. Bunun dışında memur talep ile bağlıdır.
Re: İcralık babam evimde misafir
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/10126
K. 2003/189
T. 21.1.2003
• İSTİHKAK ( Hacizli Mallarla İlgili Fatura İbrazı-Bu Faturalarda Malların Ayırt Edici Özellik ve Niteliklerinin Yazılı Olmaması )
• FATURA ( Her Zaman İstenilen Kişi Adına Düzenlenmesi Mümkün Olan Faturaların Mülkiyet Karinesinin Aksini İspata Yeterli Olmaması )
• MÜLKİYET KARİNESİ ( Her Zaman İstenilen Kişi Adına Düzenlenmesi Mümkün Olan Faturaların Mülkiyet Karinesinin Aksini İspata Yeterli Olmaması )
2004/m.97/a
ÖZET : Haciz, davacı ile borçlu kardeşinin birlikte bulunduğu adreste yapılmıştır. Mülkiyet karinesi, borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Hacizli mallarla ilgili fatura ibraz edilmişse de bu faturalarda malların ayırt edici özellik ve nitelikleri yazılı değildir. Bu sebeple her zaman düzenlenmesi mümkün bulunan faturalar mülkiyet karinesinin aksinin ispatına yeterli değildir.
DAVA : Kararın temyizen tetkiki davalı ( alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Uyuşmazlık takip hukukuna ilişkin istihkak davasıdır.
Haciz, davacı ile borçlu kardeşinin birlikte bulunduğu adreste 8.12.2000 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacı, haciz sırasında bu işyerinin ortağı bulunduğu A. İnşaat ve Ticaret Limited Şirketine ait olduğunu bildirmiş, bu işyerini şirkete kiraladığına ilişkin kira sözleşmesi ile birlikte vergi levhası ve tapu kaydı ibraz etmiştir. Mülkiyet karinesi, İİK.'nun 97/a maddesi uyarınca borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. Davacı haciz sırasında haciz yapılan yerin ortağı olduğu şirkete ait olduğunu bildirmesine karşın, dava dilekçesinde bu malların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek çelişkiye düşmüş ve bazı hacizli mallar için faturalar ibraz etmişse de bu faturalarda fatura içeriğindeki malların ayırt edici özellik ve nitelikleri ( renk m2 - marka gibi ) yazılı değildir. Bu sebeple her zaman istenilen kişi adına düzenlenmesi mümkün bulunan bu faturalar mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli değildir. Halı ve koltuk takımları dışında hacizli mallara ilişkin inandırıcı herhangi bir belge gösterilmemiştir. Borçlunun davacının yanında hizmetli olarak çalıştığını bildiren tanığın soyut düzeydeki anlatımı da hükme esas alınacak nitelik ve yeterlilikte değildir. Bu nedenlerle davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istck halinde temyiz edene iadesine 21.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu da, daha açıklayıcı olması açısından örnek bir karar.Saygılarımla...
Re: İcralık babam evimde misafir
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/2100
K. 2005/10409
T. 27.10.2005
• İSTİHKAK DAVASI ( İ.İ.K.'nun 97/A Maddesinde Öngörülen Mülkiyet Karinesi Borçlu Dolayısıyla Davacı Alacaklı Yararına Olduğu - Karinenin Aksi Davalı 3. Kişi Tarafından Kesin ve İnandırıcı Delillerle Kanıtlanamadığından Haczedilen Eşya Borçlunun Sayıldığı )
• MÜLKİYET KARİNESİ ( İ.İ.K.'nun 97/A Maddesinde Öngörülen Mülkiyet Karinesi Borçlu Dolayısıyla Davacı Alacaklı Yararına Olduğu - Karinenin Aksi Davalı 3. Kişi Tarafından Kesin ve İnandırıcı Delillerle Kanıtlanamadığından Haczedilen Eşya Borçlunun Sayıldığı )
• FATURA İBRAZI ( İstenilen Kişi Adına Her Zaman Temini Mümkün Olan Belge Olması İtibariyle Davalı 3. Kişi Tarafından Yasal Karinenin Aksinin Kanıtlandığının Kabulü Mümkün Olmadığı )
2004/m.99
ÖZET : Uyuşmazlık, alacaklının İ.İ.K.'nun 99. maddesine dayalı istihkak davasına ilişkindir. İ.İ.K.'nun 97/a maddesi hükmünde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla davacı alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksi davalı 3. kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığından haczedilen eşya borçlunun sayılır. Davalı 3. kişi tarafından 30.01.2003 tarihli fatura ibraz edilmiş ise de, istenilen kişi adına her zaman temini mümkün olan belge olması itibariyle davalı 3. kişi tarafından yasal karinenin aksinin kanıtlandığının kabulü mümkün değildir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı ( alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Uyuşmazlık, alacaklının İ.İ.K.'nun 99. maddesine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Davaya konu gübreler, 03.02.2003 tarihinde borçlunun huzurunda haczedilmiştir. Borçlu ile davalı 3. kişinin aynı iş nevinden ( zirai ilaç, tohum, kimyevi madde ticareti faaliyetinden ) dolayı faal mükellef oldukları Dörtyol Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün 08.05.2003 tarihli cevabi yazısından anlaşılmaktadır.
Ayrıca, Dörtyol Ticaret Sicili Memurluğu'nun 24.06.2003 tarihli cevabi yazısında, davalı 3. kişinin faaliyet adresinin ödeme emrinin borçluya bizzat tebliğ edildiği adres olduğu bildirilmiştir. Öte yandan, emniyet tarafından düzenlenen 22.12.2004 tarihli raporda, borçlunun haciz adresine taşındığından ve borçlu ile davalı 3. kişi arasındaki işyeri devrinden bahsedilmektedir. Bu durumda, borçlu ile 3. kişinin alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik danışıklı işlemler yaptığı ortadadır. İ.İ.K.'nun 97/a maddesi hükmünde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla davacı alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksi davalı 3. kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığından haczedilen eşya borçlunun sayılır. Davalı 3. kişi tarafından 30.01.2003 tarihli fatura ibraz edilmiş ise de, istenilen kişi adına her zaman temini mümkün olan belge olması itibariyle davalı 3. kişi tarafından yasal karinenin aksinin kanıtlandığının kabulü mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davanın kabulü gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ( Alacaklı )'ya iadesine, 27.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Re: İcralık babam evimde misafir
Alıntı:
arzuuhalci rumuzlu üyeden alıntı
huhukçu arkadaşlar.
26 yaşındayım. eşim ve çocuklarımla. babamdan. ayrı evde oturuyoruz.
babam borçlarından dolayı icralık...
...babam evime torunlarını ziyaret etmeğe hakkı yokmu. babamın benim evime gelmesi. ve icracılar tarafından. evimdeki eşyalarıma haciz konması yasalmıdır. veya haciz yapabilirlermi. hukukçu arkadaşlar lütfen bana aydınlatıcı cevap yazarmısınız. şimdiden teşekkür ederim
Bence ne bir kısım arkadaşların dediği gibi "elinde belgen varsa yan gel yat" ne de felaket tellallığı ile "alacaklı vekilinin iki dudağı arasındasın" demek uygulamayla örtüşmüyor. İcra memurları bu konuda hassaslardır.Adreste ikamet edenlerin kira kontratı veya tapusunu elektirik, su faturaları evde görünen manzaraya göre(Duvardaki resim bile) beyanlarının gerçeğe uygunluğunu denetler her bir malın faturası şart değil mallar eski olabilir faturası adreste oturana değil babasına ait olabilir sonuçta çeyiz olabilir hediye olabilir. Borçluyu adreste yakalama özel hallerde geçerlidir hısım akraba için karine olamaz. İcra memurları ve avukat kötüniyetliyi iyiniyetliden ayırmasını bilir. İstihkak iddiası söz konusu ise sunulan belgeleri dosyaya alır usulen yazar malları ama kanaati oluşmamışsa kaldırmaz (kaldıramaz demiyorum) sonra dosyayı re'sen İcra Hakimliğine yollar hangi tarafın dava açacağına mahkeme karar verir.
Ana baba kardeşlerimiz veya hısım akrabamız icralık diye onları eve almamak doğru değildir örf adet bazen kanunlar karşısında daha etkili olur yargıda sayısız örneği vardır.
Re: İcralık babam evimde misafir
İcra memuru eğer 99 a göre haciz işlemi yapar ise, zaten davayı alacaklı açar. Ancak 97/a ve 88/2 gereği işlem yapar ise 3. şahıs istihkak davası açar. Kimin ne davası açacağına mahkeme karar veremez, bunu memurun yaptığı işleme göre, kanun emreder. Kaldı ki , memur alacaklı vekilinin talebi ile bağlıdır. Haciz işlemi, alacaklı talep eder ise her halükarda yapılır ancak, fatura vs..gibi belgelerle muhafaza engellenemez.
3.Şahsın İstihkak iddiası
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
İcra memuru eğer 99 a göre haciz işlemi yapar ise, zaten davayı alacaklı açar. Ancak 97/a ve 88/2 gereği işlem yapar ise 3. şahıs istihkak davası açar. Kimin ne davası açacağına mahkeme karar veremez, bunu memurun yaptığı işleme göre, kanun emreder. Kaldı ki , memur alacaklı vekilinin talebi ile bağlıdır. Haciz işlemi, alacaklı talep eder ise her halükarda yapılır ancak, fatura vs..gibi belgelerle muhafaza engellenemez.
İİK 97. maddeden ben sizin anladığınızı anlamadım biraz açarmısınız? 97/a yı bulamadım hangi metinden okuyorsanız buraya yazarmısınız. Mahkeme karar veremez kısmına dikkatle bakmak istiyorum.
Re: İcralık babam evimde misafir
Sayın Esmerman
Görüşlerinize büyük oranda katılıyorum. İİK da değişiklik yapılmadan önce genelde mallar üçüncü kişinin elinde oluyordu ve özellikle büyük şehirlerde borçlunun malları kaçırması, muhafaza yapılamadığından engellenemiyordu. Ancak ifrat ile tefriti karıştırmayalım diye bir lafın olduğu ülkede, ifrat ile tefrit karıştırıldı ne yazık ki. Şimdi de, iyiniyetli üçüncü kişiler mağdur oluyor. Özellikle talimat ile tatbik edilen hacizlerde, "talimatta bu adres yazılı" diyerek ilgisiz muhafaza işlemleri yapılabilmekte.
sayın av-müge bence doğru tesbitlerde bulunmu ve yargıtay kararları eklemiş. Ancak, İstihkak prosedürü, Türk hukuk sisteminin mihenk taşıdır. Değişik kanun maddelerinin karmaşık bir kombinezasyonu sayılır. Örneğin: Vergi hukukuna göre, faturalandırmayla mülkiyet intikal eder. Borçlar kanununa göre, teslimle mülkiyet geçer. Medeni kanuna göre, zilyet, malik sayılır. Muvazaa, hile vs. iddialarına hiç girmiyorum
Bu nedenle istihkak davaları önem kazanmaktadır. Olayın şekline göre, mahkeme mülkiyetin kime ait olacağına karar verecektir.
BU nedenle, buradaki kabataslak sorulara göre, haciz sırasında kimin haklı olup olmadığı ya da muhafaza yapılıp yapılamayacağı belli olmaz. Buna benzer onlarca forum var ve genelde bu yönde yanıt verilmiştir.
Ancak burada avukat arkadaşların kırıcı olmamaları, herkesin görüşlerine saygılı olması gerektiğini hatırlatmakta yarar var.
İİK 97/A eski metinde vardı. Ben sayın Oğuz'a yanıt vereyim. Haklısınız artık 97/A yok. Ancak 97. maddeye göre:
"Üçüncü şahıs, merci kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır." Yani davayı üçüncü şahıs açar. İcra hakimi, sadece erteleme kararı verir ya da vermez. Kimin dava açacağına karar vermez.
Re: İcralık babam evimde misafir
Sayın Av.Ragıp Atay farzedelimki borçlu herhangi bir akrabasının yanında mecburiyetten kalıyor. Alacaklı vekili haciz istediği zaman bu eşyalar kaldırılıp götürülürmü ? Örneğin eşyaların sahibi faturaları ibraz etse dahi bu eşyalar götürüldüğü anda bir hukuksuzluk söz konusu olmaz mı ? Sonuçta eşyalar kendisine ait olan kişi mağduriyet yaşıyor ve istihkak davasının yanında mağduriyetten kaynaklanan tazminat davası açamaz mı ?
Yoksa böyle durumlarda eşyaları almayıp sadece kayıtmı ediyorlar ? Saygılar.
Re: İcralık babam evimde misafir
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
Sayın uçucu, haciz mahalinde , memura ibraz edilen faturanın , icrai işlem için hiçbir geçerliliği yoktur. Bu husus araçlar için istisnai bir durumdur. Araçlar tescile tabidir. Mülkiyeti tescil ile geçer. fatura ise çok kolay tanzim edilebilen bir belgedir.3. bir şahsın evinde haciz ve muhafaza yapılabilir.Dediğim gibi bu da alacaklı vekilinin talebine bağlıdır. Memur, alacak tarafından gösterilen tüm adreslerde haciz işlemi yapmaya mecburdur. Eğer memurda borçlunun gerçekten o adreste oturmadığına dair bir kanaat oluşur ise, İ.İ.K. 99 maddeye göre haciz işlemi yapar. Sayın esmerman yazdıklarımı iyi okumamış olmalı ki buna dair, bir yerlerden alıntı yaparak, cevap yazmış. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, İ.İ.K. 99. maddeye göre işlem yapılmayıp, İ.i:K 97/A 88/2 maddeye göre işlem yapılır ise 3. şahıs istihkak davası açmak zorundadır.Zaten İcra iflas kanunu madde 99'u açıp okuduğunuzda maddenin kendisininde, alacaklının bu davayı açması gerektiğini göreceksiniz. Bunun için uzun tartışmalara ya da makaleleri kopyalamaya gerek yoktur.Devamla; Fatura vs belgenin hiçbir önemi yoktur. Sadece ve sadece haczedilecek olan mal, leasingli ise , memur bu malı haczedemez. Bunun içinde şartlar gereklidir. 3. şahıs ya da borçlu malın leasing belgesini sunacak, leasing sözleşmesini tasdikleyen noter , leasingli malın bulunduğu yer noteri olacak vs.. gibi. Ancak bu durumda haciz işlemi gerçekleşmez. Bunun dışında memur talep ile bağlıdır.
Sayın müge hanım okuyorumda anlamakta güclük cekiyorum cünkü,istihkak maddesini okumanızla madde ruhundan uzaklaşmanız durumu ,anlaşılmasını gücleştirmektedir.:)
Re: İcralık babam evimde misafir
Sayın esmerman sorunuzu ve yazdığınız cümleyi anlamadığım için yanıt veremeyeceğim. Daha anlaşılır şekilde cümle kurarsanız yanıt verebilirim.
Tüm yolladığım yargıtay kararlarını okumanız, sizin daha iyi anlamanıza yardımcı olacağı kanısındayım. Cyberian, eğer ki istihkak davasını kazanır iseniz, haksız hacizden dolayı tabii ki tazminat açma hakkınız mevcuttur. Ve çok yüksek ihtimalle davayı da kazanırsınız. Zaten alacaklı baştan 3. şahıs evinde haciz ve muhafaza talebinde bulunur ise , tümhukuki ve cezai mesuliyeti baştan kabul ettiğini haciz zaptına beyan eder. Bu sebeple memur haciz işlemini yapar. Memurun haczi yapmama gibi bir seçeneği yoktur. Memur haczi yapar , haczin kaldırılıp kaldırılmayacağına mahkeme karar verir. Muhafaza yapılması söz konusu ise daha önce izah ettiğim şekilde olur.
Re: İcralık babam evimde misafir
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 1986/4270
K. 1986/5265
T. 1.7.1986
• MANEVİ TAZMİNAT ( Haksız İhtiyati Haciz Dolayısıyla )
• İHTİYATİ HACİZ ( Haksız Olması Halinde Manevi Tazminat İstenebilmesi )
• HAKSIZ İHTİYATİ HACİZ ( Manevi Tazminat İstenebilmesi )
2004/m.97
818/m.49
ÖZET : İhtiyati haciz bilerek veya ağır kusurlu olarak, dayanağı olan olay yanlış biçimde mahkemeye gösterilir ise hak kötüye kullanılmış olacağından eylem hukuka aykırı olur. Bu durumda Borçlar Kanununun 49. maddesi uyarınca manevi giderim istenebilir.
DAVA : Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Dava şahsiyete bağlı hakların saldırıya uğramış olması sebebiyle manevi tazminat olarak bir miktar paranın ödetilmesi isteğidir. Davacının amcası olan davalı, mahkemeye başvurarak henüz muaccel olmayan bonoya müstenit bir alacağı bulunduğu iddiasıyla bu davada üçüncü kişi durumundaki kendi kardeşi ve davacının babası E. aleyhine ihtiyati haciz kararı almıştır. Avukat Ş., alacaklı davalının vekili sıfatıyle verilen kararı infaz için icra ve polis memurları ile birlikte Fatih ... Caddesi`ndeki 16 numaralı Bahar Apartmanı`nın 8 numaralı dairesine gelmiştir. Daire kapısında borçlunun adı yazılıdır. İçeriden çıkan ve borçlunun karısı olan N. ile oğlu davacı hazır bulundukları halde icra memuru haciz işlemine başlamıştır. Bunlardan N., orada konuk olarak bulunduğunu ve davacı da bir kira kontratosu ve noterden tasdikli senet göstererek daire kiracısının kendisi olduğunu ve eşyayı devren aldığını bildirmişlerse de alacaklı vekilinin ( tüm hukuki ve cezai mesuliyeti kabul ediyorum haciz ve muhafaza yapılsın ) demesi üzerine evdeki eşya haczedilmiş ve mahcuz mallar icra kefili olmayı kabul eden iki kişiye teslim edilmiştir. Sonradan borçlunun mahkemeye itirazen başvurması üzerine alacağın henüz muaccel olmadığı ve yasal unsurların varlığını gösterecek bir karine bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde haczine kalkışılan eşya ile borçlunun bir ilgisinin bulunmadığının ileri sürülmesine karşılık, davalı vekilinin tüm sorumluluğu üstlenip haczi uygulaması sonucunda davacının mali ve içtimai itibarının haleldar olduğu iddia edilmektedir. Mahkemece olayda kusursuz sorumluluğun varlığı ve sonradan kaldırılmakla ihtiyati haciz kararının haksızlığının ortaya çıktığı benimsenmekle birlikte ihtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu olduğuna dair İcra ve İflas Kanununun 259. maddesindeki hükme göre infaz olunan ihtiyati hacizden dolayı yalnız maddi tazminat istenebileceğine işaret edilip, manevi tazminat isteğine ilişkin olan bu davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten ihtiyati haciz, mal varlığında eksilme sonucunu doğurursa bir zarardan söz edilebilir ve bu genellikle maddi zarar olarak ortaya çıkar. Ancak ihtiyati haciz bilerek veya ağır kusurlu olarak, dayanağı olan olay yanlış biçimde mahkemeye gösterilir ise hak kötüye kullanılmış olacağından eylem hukuka aykırı olur. Bu durumda Borçlar Kanununun 49. maddesi uyarınca manevi giderim istenebilir ( Bkz. Mustafa Reşit Karahasan, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, 1981, Sahife: 554 ). Yargıtay`ın içtihatları da bu yoldadır. Örneğin: Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi`nin esas 1975/8265, karar 1976/5541 sayılı ve 4.6.1976 günlü kararında bir kimsenin ihtiyati haciz kararı almak suretiyle diğer bir kimsenin mallarını haczettirmesi onun haksız olması halinde şeref ve haysiyetini halele uğratan bir davranış niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Bu itibarla mahkemenin haksız ihtiyati haciz kararının infaz edilmiş olmasından ötürü yalnız maddi tazminat istenebilip manevi tazminat talep edilemeyeceğine dair gerekçesi yasal dayanaktan yoksundur.
Ancak davaya konu olan icra takibinde davalıya borçlu olan davacı değil, bir başkasıdır. Buna rağmen haciz işlemine davacı maruz kalmıştır. O halde üzerinde durulacak yön manevi tazminat talep edilebilmesi için BorçlarKanununun 49. maddesinde sözü edilen ağır zarar ve ağır kusur unsurlarının olayda davacı yönünden bulunup bulunmadığıdır. Böyle bir işleme maruz kalan kimsenin uğramış olduğu zararın ağır olduğunda kuşku yoktur. Kusura gelince, özelliklerine göre davalının eyleminde kusur bulunmadığı görülmektedir. Şöyle ki: Haczin yapıldığı apartman dairesinin kapısında borçlunun adı yazılıdır. Borçlu kendi eşi ile birlikte davacının evinde oturmaktadır. Bu durumda haciz için sözü edilen daireye gelinmiş olmasında ve orada mevcut eşyanın borçlunun yerinde bulunduğunun kabulü ile haciz edilmesinde kusurun varlığı benimsenemez. Çünkü İcra ve İflas Kanununun 97/A maddesi hükmüne göre borçlu ile üçüncü kişinin menkul malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Haciz sırasında ibraz olunan kira kontratosunda kiracı olarak davacının gözükmesi bu sonucu değiştirmez. Ayrıca alacağın dayanağı olan senedi düzenledikten sonra ticareti terketmiş olan borçlunun menkul ve gayrimenkullerini devir ettiğine dair bir sözleşme yapmış olması da düşündürücüdür. Bir an için kusurun varlığından söz edilse bile bunun ağır olduğundan bahsedilemez. O halde davanın reddine dair hüküm sonucu bakımından usul ve kanuna uygun olmakla gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 438. maddesinin son fıkrası uyarınca temyiz olunan kararın gerekçesi yukarıda gösterilen şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, 1.7.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: İcralık babam evimde misafir
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
...Ancak burada avukat arkadaşların kırıcı olmamaları, herkesin görüşlerine saygılı olması gerektiğini hatırlatmakta yarar var.
.... Ben sayın Oğuz'a yanıt vereyim. Haklısınız artık 97/A yok.
...davayı üçüncü şahıs açar. İcra hakimi, sadece erteleme kararı verir ya da vermez. Kimin dava açacağına karar vermez.
İcra İflas Kanunu madde 97:İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse İCRA MEMURU DOSYAYI HEMEN TETKİK MERCİİ'ne VERİR. Tetkik Mercii dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varaacağı kanaate göre takibin devamına veya talikine karar verir.
Takibin devamına karar vermişse istihak iddia eden 3.şahıs talikine karar vermişse alacaklı istihkakın kaldırılması için dava açar. Dolayısıyla kimin dava açması gerektiği mahkeme kararı ile belli olur. Mahkeme kararı aleyhine olan taraf 7 gün içinde dava açmak zorundaysa kimin açacğına karar vermiş olmuyormu? Neyse incinen varsa özür.