Zedeler ülkesi

Merhaba

Sizle kendi görüşlerimi paylaşacağım. Ve sizin görüşlerinizide bekliyorum.
son zamanlarda yine finans sektöründen kaynaklanan ama her defasında adı değişen bir zede döneme girdik. bu defa adı son yılların dramı kredi kartı.
Ben yaşım itibari ile 1980 öncesini pek bilmiyorum ama 80 lerin sonunda bir banker furyası vardı cazip reklamlarla yüksek faiz veriyoruz vaadiyle insanların varını yoğunu topladılar evini arabasını sattı insanlar 1 sene sonra verdikleri faizle 2 ev alırım diye ümit ettiler ama sonuç. Bankerler vatandaşın tam güvenini kazanınca topladıkları para zirve yaptı ve battık dediler kimsenin parasını ödemediler. İnsanlar perişan hayalleri umutları yıkılmış intihar eden akıl sağlığını yitirenler sonuç bu ülkenin vatandaşı. Kanundaki boşlukları değerlendiren uyanıklar tarafından soyuldu. Vatandaşa BANKERZEDE dediler.
(Ama aradan yıllar geçti dönemin en büyük bankeri borç batağı içinde geçtiğimiz aylarda intihar etti). yani vatandaşın ahı mı dersiniz yorum sizin.

Gelelim 90 larıb sonuna yine dehşet faizli reklamlar dövize en yüksek faiz.
en karlı fonlar özel bankalarda. vatandaş yine kolay paranın cazibesine kapıldı unuttu 10 yıl öncesini ve yine ne var ne yok toplandı verildi özel bankalara
bankalar yandaşlarına kendi başka şirketlerine kredi adı ile vatandaşın parasını aktardı yani sağ cebinden sol cebine aktardı 2001 krizinde battık biz dedi vatandaş yine zede oldu. Hatırlayın İMARZEDE. şu anda o banka patronlarından ceza evinde olan bildiğim kadar yok ama vatandaşın ahı er yada geç çıkacaktır bekleyin.

Geldik günümüze bu defa sermaye sahipleri strateji değiştirdi.
Yine reklam şu kartla şu harcamanıza şu kadar puan bu kadar taksit. cazip imkanlar ve yoldan geçene kart dağıttılar. Emin olun siz sadakanızı veya zekatıbızı verecek birini arasanız daha çok araştırırsınız. Ama bankalar her önüne gelene işsize asgari ücretliye yaşlıya gence engelliye kısacası düzenli ödeme yapamayacak dar gelirliye dağıttı asgarisini öde yeter bişey olmaz mantığı 100 harca 10 öde ne güzel. Vatandaş zaten aç abi harcamazmı harcar. Ama bi yerde tıkanır o zaman tam bankanın istediği müşteri işte katla borcu 2 ye 3 e asla bitmeyecek borç. hiç bişey bilmezsen koy maaşa 4 de 1 haciz ömür boyu bankaya gelir kaynağı. Belki banka 3.000 tl kart borcunu yıllarca para kesiyor çok karlı bir ticaret ver 3.000 tl yıllarca bankaya gelir. Bu defa adına kredi kart mağduru dediler vatandaş bu defa kartzede oldu.
Ama bu defa kolay geçmeyecek çünkü milyonlar var bu durumda. ve bu defa kanunlar bankaların yanında. Devlet baba vatandaşın gözünün yaşına bakmıyor. vuruyor sopayı vatandaşa ödemezsen dolabını yatağını alıyor devlet baba kendi eliyle vatandaşı eziyor ezdiriyor. Ya bebek katiline mehmetciğe kurşun sıkana şehit eden eşkiyaya bile tv lerde af varmı diye sorarken. kredi kartı borcuna ne af ne zamanaşımı vur vatandaşa.
Neticede her dönemde vatandaşı finans yolu ile eziyorlar bazen elinden parasını alarak bazen para vererek vatandaşı sömürüyorlar. Kimsede sesini çıkartamıyor. Evet arkadaşlar düşüncem bu yanlışmı düşünüyorum yada benim gözden kaçırdığım atladığım bir şey varmı yoksa ben çokmu derin düşünüyorum bunlar hayatın gerçekleri çokmu normal. sizinde yorumlarınızı bekliyorum.
Ve aslına bakarsanız ab nin icra kanununu merak ediyorum. girmeye çalıştığımız ab de bizim gibi buzdolabı tv alıp götürüyormu merak ediyorum. avrupada yaşayan vatandaşımız konuyu bilen varsa yazarsa öğreniriz. aslında o ikinci el dolab tv de bankanın ne işine yarar kim alır kullanır elin eskisini onuda anlamam ama şu gerçekki satıldığında haciz masrafını bile karşılamaz.
Sözü çok uzattım özürdiler saygılarımı sunarım.

Alıntı:

---

uçucu rumuzlu üyeden alıntı

Ve aslına bakarsanız ab nin icra kanununu merak ediyorum. girmeye çalıştığımız ab de bizim gibi buzdolabı tv alıp götürüyormu merak ediyorum.

---

Bir çok avrupa ülkesinde zaman aşımı süresi 7 sene . Bizim ülkemizdeki gibi takiple yenilenme durumları söz konusu değil. Zaten bu yüzden bankalar önüne gelene kredi vermiyor. Zamanında bizim gibilermiş , fakat sonra kişinin ödeyemiyeceği oranda faiz vermek kişinin haddinden fazla borçlanmasına sebeb olduklarından açılan mahkemeleri kaybetmişler ve yeni kanunlar düzenlenmiş. Yani "Bu banka bana ödeyebileceğimden fazla borç verdi ve daha çok borçlanmama sebeb oldu" diyerek mahkemeye başvuranlar kazanmış davaları.

Bizim ülkemizde mahkemeye verip bu işin peşinden koşturan varmıdır acaba :)

Alıntı:

---

Cyberian rumuzlu üyeden alıntı

Bir çok avrupa ülkesinde zaman aşımı süresi 7 sene . Bizim ülkemizdeki gibi takiple yenilenme durumları söz konusu değil. Zaten bu yüzden bankalar önüne gelene kredi vermiyor. Zamanında bizim gibilermiş , fakat sonra kişinin ödeyemiyeceği oranda faiz vermek kişinin haddinden fazla borçlanmasına sebeb olduklarından açılan mahkemeleri kaybetmişler ve yeni kanunlar düzenlenmiş. Yani "Bu banka bana ödeyebileceğimden fazla borç verdi ve daha çok borçlanmama sebeb oldu" diyerek mahkemeye başvuranlar kazanmış davaları.

Bizim ülkemizde mahkemeye verip bu işin peşinden koşturan varmıdır acaba :)

---

Hiç sanmam bizde böyle bir mahkeme açılacağını açan olsada bizim kazanma şansımız olmaz nedenmi bizde herzaman para babaları vatandaştan önceliklidir.
Zamanaşımı konusu ise bizde tam bi felakettir. Ne deyim inşallah birgün düzelir. Ama biz bu konuda elimizden geleni yapıyormuyuz acaba kendimizin seçtiği vekillerimize bu sıkıntıları el birliği ile haberdar etsek belki. Aksi takdirde ezilmeye devam edeceğiz. ömür boyunca icra ile uğraşıp hatta ölmemizde yetmeyip bu borçları çocuklarımıza bırakan bir şahane kanunumuz var. EEE nede olsa kredi kartı borçlusuna dürüst gözüyle bakmıyorlar.

Zaman zaman ödeme güçlüğüne düşen bir kredi kartı kullanıcısı olarak ;

Bankalar, sokaktan geçene kredi kartı vermeye çalışırken, yoldan geçen herkese değil, o çağrıya ilgi duyup önlerine uzatılan formu doldurması için cebinden kimliği çıkartıp uzatana veya bankaya kadar gidip form alıp doldurarak başvuruda bulunana kredini kartı verildiğini göz ardı ettiğinizi düşünüyorum.
Talebi dışında kart düzenlenmiş kişilerin de bankaya başvurup kartı iade hakkı varken iade etmeyip, bulunsun cebimde bir gün hiç olmadık zamanda işime yarar düşüncesiyle sessiz kaldığını siz de biliyorsunuz.

Sonrasında ödeyemeceği yükseklikte limitli kredi kartını cebinde taşımayı kabul eden bizler, olmadık zamanda çok beğendiğimiz bir ayakkabıya veya %30 indirimde olan bir kıyafete, savaş kazanmış magrib edasıyla yüksek limitli kartı çekip taksitle alırken taksit miktarının zorunlu ödemelerle birleştiği ay sonunda aslında kazandığımızdan daha fazlasını harcadığımızı göz ardı ederek kartı kullanmaya devam ettiğimizde, yani ayağımızdan daha kısa bir yorganımız olduğu gerçeğini göz ardı ettiğimizde bankanın ne gibi bir suçu olabileceğini anlayamıyorum.Kimse o kartı cebimize zorla koymadı, cebimizden zorla çıkartıp kullandırtmadı!

Evet haklısınız, ödeme miktarları arttığında, içinden çıkılamaz duruma geldiğinde ortaya çıkan takipte çok sert işlemler yapılıyor, neredeyse yemek yediğiniz kaşık elimizden alınıyor.( Kaşık abartılı bir örnektir sadece)Ancak bu duruma düşmemize sebep banka değil, bankaya verdiğimiz ödeme sözünü yerine getirmeyen bizde değilmidir?

Cebinde nasıl kullanacağını bilmediği, hayati tehlike yaratabilecek bir ilaçla gezmekle, limiti gelirinden yüksek, sürekli kullanılan bir kredi kartıyla gezmek arasında ne fark var ki? Birini bilinçsiz kullanırsanız ölürsünüz, sakat kalırsınız, diğerini bilinçsiz kullanırsanız ölmez,sürünürsünüz, uzun süre sıkıntısını çekersiniz!
Ayağını yorganına göre uzat, elden gelen öğün olmaz, olsa da karın doyurmaz, kendim ettim kendim buldum....
Bu sözler kredi kartı icad edilmeden (mertlik bozulmadan:))önce de var olan, bildiğimiz ama nedense doğru zamanda aklımıza getirmeyi bir türlü beceremediğimiz şeyler değil midir sizce de?

Maaşından ödeyemeyeceğini göre göre kredi kartından harcama yapan yani gelirinden çok harcayan bir adamla, çalıştığı şirketin kasasından yerine koyarım diyerek maaşıyla yerine koyamayacağı kadar ufak ufak meblağları zimmetine geçiren bir memur arasında ne fark var çok merak ediyorum..
Ödeyemeceğini bile bile para edinmenin illegal yolunu bulup, sonunda tıkananlar ortaya kredikartızedeyim diye çıkıyorlar..
Bu güya 'zede'lerin geriye doğru kart ekstrelerine baksak, %90'ının muhtelif giyim, spor ayakkabı, cep telefonu, marka marka t-şörtler, tatiller, lüks barlar ve restoranlar, fastfood giderleri, sinema tiyatro giderleri, muhtelif müzik setleri - dvd playerlar -mp3 çalarlar- LCD tvler, bilgisayarlar vsler, arabaları için benzin masrafları, çocuklarına ekstra kolejlere ödenen okul masrafları vs.ler olduğunu görürüz..
Ha %10 bir gerçek 'zede' var ki, işte onlar gerçek 'zede'dir.. Sağlığı bozulmuştur ameliyat parası harcamıştır, bir yakını hastalanmıştır, hastahane ve ilaç masrafı etmiştir, aniden işsiz kalmıştır, bir kaç ay kartla iş bulana kadar idare edeyim demiştir, o'dur bu'dur bunlara eyvallah, canım feda..
Benim çevremde o kadar çok 1. sınıfa giren 'güyazede' var ki, doğrusu bu tip mesajlara acımak içimden gelmiyor..
Ama bu forumda veya başka ortamda, 2. sınıfa giren gerçek 'zede'lere de hem geçmiş olsun, hem Allah kurtarsın diyorum, hepsinin duacısıyım..

Alıntı:

---

İsmail Ufuk rumuzlu üyeden alıntı

Maaşından ödeyemeyeceğini göre göre kredi kartından harcama yapan yani gelirinden çok harcayan bir adamla, çalıştığı şirketin kasasından yerine koyarım diyerek maaşıyla yerine koyamayacağı kadar ufak ufak meblağları zimmetine geçiren bir memur arasında ne fark var çok merak ediyorum...

---

Bu haddinizi aşan sözlerden dolayı sizi kınıyorum. ve aradaki farkı söyleyeyimmi zimmetine para geçirene hırsızlıkla suçlarlar ve ceza verirler. Ama karta borcu olana borçlu derler ceza veremezler. Adamın haciz konacak bi malı olsa zaten satar o malı icralık olmaz. Ve şu anda milyonlarca sizin tabirinizle zimmetine para geçiren hırsız var ülkede oysaki onlar sadece insani bir şekilde yaşamak için harcaması gereken yemesi içmesi giyinmesi gereken ama geliri sınırlı olduğundan insanca yaşayamayan insanlara al sana kart dersen yarını düşünemez günü kurtarmak adına borçlanır. ve birde sahtekarlıkla suçlanıyorlar. Suçlayın sahtekarda deyin önemli değil adamı zaten bilen biliyor faizcinin tefecinin parasını ödemedi diye sahtekar deyin. evet suçlular asın gitsin. Asamadınızmı o zaman gelin gelin gidin hacize adamda sadece artık ayağına kısa gelen yorganı var onu haczedersiniz.
Birsürü atasözü saymışsınız bende bir söz söyleyeyim
İnsanoğlu kınadığı bir olayı tatmadan ölemeyecektir..
Yerinizde olsam kınamam ve anlayışlı olmaya çalışırım zira bankalar sizin savunduğunuz kadar suçsuz değil.

[QUOTE=Erdoğan Kırcalı;266095]Zaman zaman ödeme güçlüğüne düşen bir kredi kartı kullanıcısı olarak ;

Bankalar, sokaktan geçene kredi kartı vermeye çalışırken, yoldan geçen herkese değil, o çağrıya ilgi duyup önlerine uzatılan formu doldurması için cebinden kimliği çıkartıp uzatana veya bankaya kadar gidip form alıp doldurarak başvuruda bulunana kredini kartı verildiğini göz ardı ettiğinizi düşünüyorum.

Evet sayın erdoğan kırcalı aslında bu konuda haklısınız ama eksiğiniz var. Sonuçta müracaat ederken bankadan silah zoruyla almıyor kartı banka araştırsa ve senin gelirin 1.000 tl ama al sana 5.000 tl lik kart demese gelirine göre verse yada senin zaten 5 tane kartın var 6. biz verelim demese yani gelirine göre kart verse 2 karttan fazla kartı olmasa bu duruma düşenin sayısı bu kadar çok olmazdı.
Siz şimdi dersinizki almasaydı 6 tane kart diye savunursunuz. Ama adam zaten aç para teklif ediyor almazmı hiç.
Sizde zaman zaman ödeme güçlüğü çekiyorum demişsiniz. acaba bu güçlüğü o savunduğunuz bankaların uyguladığı yüksek faizden çekiyor olabilirmisiniz.

Alıntı:

---

Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı

Zaman zaman ödeme güçlüğüne düşen bir kredi kartı kullanıcısı olarak ;

Bankalar, sokaktan geçene kredi kartı vermeye çalışırken, yoldan geçen herkese değil, o çağrıya ilgi duyup önlerine uzatılan formu doldurması için cebinden kimliği çıkartıp uzatana veya bankaya kadar gidip form alıp doldurarak başvuruda bulunana kredini kartı verildiğini göz ardı ettiğinizi düşünüyorum.
Talebi dışında kart düzenlenmiş kişilerin de bankaya başvurup kartı iade hakkı varken iade etmeyip, bulunsun cebimde bir gün hiç olmadık zamanda işime yarar düşüncesiyle sessiz kaldığını siz de biliyorsunuz.

Sonrasında ödeyemeceği yükseklikte limitli kredi kartını cebinde taşımayı kabul eden bizler, olmadık zamanda çok beğendiğimiz bir ayakkabıya veya %30 indirimde olan bir kıyafete, savaş kazanmış magrib edasıyla yüksek limitli kartı çekip taksitle alırken taksit miktarının zorunlu ödemelerle birleştiği ay sonunda aslında kazandığımızdan daha fazlasını harcadığımızı göz ardı ederek kartı kullanmaya devam ettiğimizde, yani ayağımızdan daha kısa bir yorganımız olduğu gerçeğini göz ardı ettiğimizde bankanın ne gibi bir suçu olabileceğini anlayamıyorum.Kimse o kartı cebimize zorla koymadı, cebimizden zorla çıkartıp kullandırtmadı!

Evet haklısınız, ödeme miktarları arttığında, içinden çıkılamaz duruma geldiğinde ortaya çıkan takipte çok sert işlemler yapılıyor, neredeyse yemek yediğiniz kaşık elimizden alınıyor.( Kaşık abartılı bir örnektir sadece)Ancak bu duruma düşmemize sebep banka değil, bankaya verdiğimiz ödeme sözünü yerine getirmeyen bizde değilmidir?

Cebinde nasıl kullanacağını bilmediği, hayati tehlike yaratabilecek bir ilaçla gezmekle, limiti gelirinden yüksek, sürekli kullanılan bir kredi kartıyla gezmek arasında ne fark var ki? Birini bilinçsiz kullanırsanız ölürsünüz, sakat kalırsınız, diğerini bilinçsiz kullanırsanız ölmez,sürünürsünüz, uzun süre sıkıntısını çekersiniz!
Ayağını yorganına göre uzat, elden gelen öğün olmaz, olsa da karın doyurmaz, kendim ettim kendim buldum....
Bu sözler kredi kartı icad edilmeden (mertlik bozulmadan:))önce de var olan, bildiğimiz ama nedense doğru zamanda aklımıza getirmeyi bir türlü beceremediğimiz şeyler değil midir sizce de?

---

Peki Sn. Erdoğan Kırcalı katılıyorum yazdıklarınıza fakat. Bu insanlar kaçmasın dürüstçe yaşamaya çalışsın diyelim. Şimdi soruyorum size evine 2. el buzdolabı televizyon dahi alamaz çünkü icra gelir alır götürür. Misal işini kaybetti zor durumdaydı aldı 3000 tl veremedi belkide verecekti faizler katlandı oldu 20 bin tl. Peki bu aile tvsi olmadan buzdolabı olmadan ocağı olmadan nasıl yaşıyacak ?

O kadar çok vardırki günümüzde 3000 tl gibi bir insanın hayatında fazla bir değişikliğe yol açmayan paralar yüzünden tüm hayatı tamamen değişmiş insanlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz merak ettiğim için soruyorum ?

Haciz durumunun bu insanları zora soktuğunu düşünüyorum. Evden aldıkları beyaz eşyaları satıyorlar 50 tlye. Bu insanlar moralmen çöküyor bu yüzden. Dikkat ederseniz herkesin korkusu forumda en çok açılan 2 konu

1. Hapse girermiyim ?

2. Başkasının evinde yaşıyorum haciz gelir mi ?

Yani insanların maaşlarının 4/1 ine haciz gelmesi çok umurlarında değil . Önemli olan yaşamlarının felç edilip dahada zor duruma girmeleri ve elegüne rezil olmaları. Bunları hak etmiyorlar .

Gündemde dolaşan kredi kartları borçlularını dürüst bulmuyorum sözü için ise şunları söylemek istiyorum. Dürüst olmayan adam gider 20 tane sahte kimlikle aldığı kredinin 50 katını alır. Kendi adı soyadı ile batağa girmez.

Söylediklerinize tamamen katılıyorum ve muhalif değilim ama sosyal devlette yaşıyor isek bazı tanımlamalarıda yapmak zorundayız insanların psikolojisini bozmamak için. Yok derseniz ki almasaydılar psikolojileri bozulursa bozulsun yine saygı duyarım görüşünüze :)

Sonuç olarak devlet bu insanları kaçmak zorunda bırakmasın bu insanlar 3 kuruşluk mallarını almasınlar diye kaçıyor , korkuyor. Deseler tv buzdolabı fırın temel ihtiyaçtır alınamaz. Zaten eve icrada gelmez . Mal sahibi olurlarsa ilerde yahut maaşları varsa ona gelir icra bu sorunda biter. Zaten banka bu malı 3 kuruşa satacak. Bu insanlar yeniden gidip alacak bu seferde her dakika acaba icra memurları gelir mi ? Diyerek stress içinde kalacaklar.

Alıntı:

---

uçucu rumuzlu üyeden alıntı

Bu haddinizi aşan sözlerden dolayı sizi kınıyorum. ve aradaki farkı söyleyeyimmi zimmetine para geçirene hırsızlıkla suçlarlar ve ceza verirler. Ama karta borcu olana borçlu derler ceza veremezler. Adamın haciz konacak bi malı olsa zaten satar o malı icralık olmaz. Ve şu anda milyonlarca sizin tabirinizle zimmetine para geçiren hırsız var ülkede oysaki onlar sadece insani bir şekilde yaşamak için harcaması gereken yemesi içmesi giyinmesi gereken ama geliri sınırlı olduğundan insanca yaşayamayan insanlara al sana kart dersen yarını düşünemez günü kurtarmak adına borçlanır. ve birde sahtekarlıkla suçlanıyorlar. Suçlayın sahtekarda deyin önemli değil adamı zaten bilen biliyor faizcinin tefecinin parasını ödemedi diye sahtekar deyin. evet suçlular asın gitsin. Asamadınızmı o zaman gelin gelin gidin hacize adamda sadece artık ayağına kısa gelen yorganı var onu haczedersiniz.
Birsürü atasözü saymışsınız bende bir söz söyleyeyim
İnsanoğlu kınadığı bir olayı tatmadan ölemeyecektir..
Yerinizde olsam kınamam ve anlayışlı olmaya çalışırım zira bankalar sizin savunduğunuz kadar suçsuz değil.

---

Sayın Uçucu arkadaşım, yazımın bir paragrafına değil de, bütününe bakarakta bir yorum yaparsanız, okumaktan ve düşüncelerinizi öğrenmekten mutlu olacağım.
O paragrafta asıl işaret etmek istediğim şey, her iki örneğin aynı derecede 'hırsız' sayılması gerektiği değil, hesabını uzun vadeli yapamayıp kendisine ait olmayan bir parayı kullanma sorumsuzluğuydu.
Geliri sınırlı olmak bu sorumsuzluğu haklı çıkartmaz, bunun ispatı ortadadır, geliri sınırlı olan herkes neden kredi kartı mazlumu değil? Kredikartı-zedeleri katiyen dahil etmiyorum, güya-zedeler 50.000 kişi ise, bu ülkede geliri sınırlı olup sıkıntı ile yaşayanlar 50.000.000 kişidir.
Bankaları da eleştiriyorum, olaya tek taraflı bakmıyorum, ama Bankaları haklı alacaklarının peşine düşmeleri için değil, ödemesini iyice imkansızlaştıran uyguladıkları çok yüksek faizler nedeni ile eleştiriyorum.

Saygılarımla,

Alıntı:

---

İsmail Ufuk rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Uçucu arkadaşım, yazımın bir paragrafına değil de, bütününe bakarakta bir yorum yaparsanız, okumaktan ve düşüncelerinizi öğrenmekten mutlu olacağım.
O paragrafta asıl işaret etmek istediğim şey, her iki örneğin aynı derecede 'hırsız' sayılması gerektiği değil, hesabını uzun vadeli yapamayıp kendisine ait olmayan bir parayı kullanma sorumsuzluğuydu.
Geliri sınırlı olmak bu sorumsuzluğu haklı çıkartmaz, bunun ispatı ortadadır, geliri sınırlı olan herkes neden kredi kartı mazlumu değil? Kredikartı-zedeleri katiyen dahil etmiyorum, güya-zedeler 50.000 kişi ise, bu ülkede geliri sınırlı olup sıkıntı ile yaşayanlar 50.000.000 kişidir.
Bankaları da eleştiriyorum, olaya tek taraflı bakmıyorum, ama Bankaları haklı alacaklarının peşine düşmeleri için değil, ödemesini iyice imkansızlaştıran uyguladıkları çok yüksek faizler nedeni ile eleştiriyorum.

Saygılarımla,

---

Sayın ismail bey benim ne şekilde neden borçlandığımı bilseniz keşke ama ben sorumsuzluğı kabul etmiyorum bilakis ben aileme eşime çocuğuma olan sorumluluğum nedeni ile borçlandım bile denebilir işin içine sağlık girdi. Türk milleti olarak örf ve ananelerimizde borç ödemek var borçtan kaçmak yok. Gayet tabiki banka alacağını isteyecek haklı ama bprcu ikinci el tv kanepe koltuklamı tahsil edecek bunlar ancak kendi satış masraflarını karşılar ama mantık eğer borçlu isen haber alma özgürlüğün yok. Gıdalarını sağlıklı saklama hakkın yok. hatta yere minder ser betona otur çünkü tv buzdolabını kanepeni koltuğuna el koydum aslında benim kanaatim insan haklarına aykırı.

Güzel bi fıkra ile sözlerime son vereyim.
Temelin işi bozulur ve ödemesi gereken yüklüce bir borcu vardır bu borç yüzünden gecelerce uyku uyuyamaz günler sonra aklına bi fikir gelir ve alacaklısının yanına gider. Haçan penim saa bi borcim varidiya uşağum.
işte pen o borç için uykularum kaçaydi. Pen o borci saa ödemeyeceğum şimdi birazda sen uykusuz kal uşağum der.
SAYGILARIMLA

Sevgili forum dostum, iyi ya, bakın tamamen aynı fikirdeyiz. Bende o yüzden yazımın lütfen tamamına bakınız, fikirlerimi öyle değerlendiriniz diye rica etmiştim.

Sayın ismail bey benim ne şekilde neden borçlandığımı bilseniz keşke ama ben sorumsuzluğı kabul etmiyorum bilakis ben aileme eşime çocuğuma olan sorumluluğum nedeni ile borçlandım bile denebilir işin içine sağlık girdi.


Bakın benim açımdan sizin durumunuz zaruri ihtiyaçlarla oluşan ve ilk mesajımda 2. gruptaki gerçek 'zede'lere örnektir. Zaten ben görüşümü size ve şahsınıza yönelik asla yazmadım, insanları hiç bir zaman hedef almam, ben kavram ve olaylara üstten bakmayı adet edinmiş bir insanım. kavramları tartışırken, siz kendinizi benim hangi değerlendirme grubuma dahil ediyorsanız, o varyant üzerinden bana yazınız.
Sorumsuz güyazedeleri sanırım sizde onaylamıyorsunuzdur.
Bakın daha net bir örnek vereyim;
Benim şirkette bir arkadaşım var, kendisinin maaşı benle aynıdır. Ortalama maaşlarımız iş tanımımız gereği 1.500-2.000 bandındadır. Arkadaşım kız arkadaşı ile gezer dolaşır istanbul gecelerinin keyfini çıkartır. Bendeniz eşimle hesabımızı bile bile her kuruşumuzu dikkatle ayarlayarak yaşarız.
Arkadaşım mutlaka ayda 8-10 kere Mc Donald, Pizzahut, Burger vs. gibi yerlerde yer. Mutlaka birkaç kere sinemaya gider. Bendeniz bu gibi işleri evde vcd ile vs. ile halletmeye çalışırım. Ev yemeklerine ağırlık veririm.
Arkadaşım yaz izninde akdenize egeye 5 yıldızlı tesislere gider, dönüşünde ballandıra ballandıra anlatır. Bendeniz yakın mekanlara 4-5 günlük tatillere gider ve hesabımı yine iyi tutarım..
Arkadaşım her çıkan yeni elektronik cihazı alıverir, bendeniz bekler, ilk teknolojik dalganın geçmesini ve fiyatlarının makul seviyesine inmesini beklerim, hatta gerekmiyorsa yenileme yoluna gitmem.
Sonuçta kendisinin bu gün itibarı ile yaklaşık 8 bin lira gibi bir kart borcu çakılmış durumda iken, benim kartım boş durmaktadır.
Bu örnektende net çıkan sonuç, yorgana göre ayak uzatılmadığında, insanlar reel geliri ile örtüşmeyen bir hayat standardı yaşamaya heves ettiklerinde sonuç yıkım ve acıdır.
Reel gelirinizle elde ettiğiniz yaşam standardını kendinize yakıştırmıyorsanız bunun doğru yolu başka bir iş arayışına girmek, cvler yollayıp, daha yüksek bir maaşla işe girmektir. Kredi kartları ile içi boş finans fonları yaratıp, olmayan bir geliri ileriye yönelik harcamak değildir.
Tekrar yazıyorum ki, tüm bu mesajlarım şahsınıza değil, ilk mesajımda yazdığım sorumsuz güyazedeleredir.

Saygılarımla,

böyle sorumsuzca borçlanan kart yüzünden icralık oluncada çok umursamaz bence. Ben asla alkol kullanmam gece hayatım yok başka kadınların peşinde paralar harcamam benim için tek değer ailem. Aradığım her mutluluğu evimde bulabiliyorum.
Sizin dediğiniz şekilde başkasının parası ile borçlanıp zevk aleme dalıp keyfince harcayana sözüm yok. Ama kaç kişidir bu kadar sorumsuz olabilecek kişi.
Bu sorunun asıl kaynağı bankaların sorumsuz dağıttığı kredi kartı uyguladığı faiz ve bizim tek taraflı sadece alacaklıyı düşünen icra iflas kanunudur.
Ömür boyu süründüren buzdolabı tv yi kısacası yaşaması için hayatında gerekli olan herşeyi elinden alan bir kanunumuz var. benim itirazım bunlara. güya özgürüz ama borçlunun haber alma özgürlüğü yok. Bu dert yazmakla bitmez.

sayın uçucu,

imar bankası olayında durum çok farklıdır.. vatandaşın parasının ödenmemesinin uzanlarla uzaktan yakından ilgisi yoktur.. zaten yıllardır bu olayı takip edenler ve yargı sürecini hakkında detaylı bilgi sahibi olanlar olayın nerden kaynaklandığını çok iyi bilmektedirler... kısaca sizin bahsettiğiniz imarzedeleri bugünkü iktidar yaratmıştır..