-
Eski eşim ve üvey kızıma haciz
iyi günler..
5 ayrı kredi kartımdan dolayı icralık oldum..2 bankayı eş dost yardımı ile kapattım diğerlerini malesef ödeyemeyeceğim...Şu an işsizim ve eşimden boşandım.Muhtardan kaydımı aldırdığım adres bekar odası.. Hiç bir gelirim mal varlığım yok..Tam manası ile dağıldım bittim..Üstelik tüm sevdiklerimede zarar verip onları kaybettim..Benim sizlerden öğrenmek istediğim şu.
Kartları alırken adres olarak eski eşimle oturduğumuz adres yazılıydı..Şu an o adreste eski eşim üvey kızım eski kayınvaldem oturuyo..Bana ulaşsalar bile hiç ama hiç bir şeyim yok.. Acaba eski eşime haciz olurmu.. orda kiracılar eşyaların bir kısmı üvey kızımın üstüne idi.. diğerleride kayınvaldemin eski eşyaları.. zaten içgüveysi idim.. Onlara yeteri kadar zararım dokundu .. daha fazlası hepimizi aşar ve ben kendimi yok ederim..lütfenn onlara bir zarar gelirmi..Beni bulamazlarsa boşandığım halde daha evvel ikametgahım orası olduğu için onların başı ağrırmı ... lütfen .. lütfen cevap
saygılar
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
lütfen sayın yetkililer... mesajı yazdığım saaten bu yana hala uyumadım.. her dakika bakıyorum bir cevap varmı diye.. sanırım sinirlerim bozuk ..iyi veya kötü bir cevap lütfen rica ediyorum
-
Re: Eski eşim ve üvey kızıma haciz
Olayı biraz daha detaylı anlatabilir misiniz? Mesela hakkımda İcra takibi başlatıldı diyosunuz. İcra takibi başladığı zaman eşinizle aynı evde mi ikamet ediyordunuz? Ödeme emrini hangi adreste ,kim teslim aldı?
Eğer ödeme emri , eşinizle beraber yaşadığınız evde, ikamet adresinizin orada olduğu tarihte, size ya da yakınınıza yapılmış ise , evde haciz ve muhafaza işlemi yapılabilir. İcra dairesinde, ev eşyaları için ibraz edilen faturanın hiçbir geçerliliği yoktur. Haciz ve muhafaza tamamen alacaklı vekilinin talebine bağlıdır. Saygılarımla...
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
eski eşinizin evine hacze gidilirse eşiniz gelen icra memuruna boşanma ilamınız göstersin bu durumda icra memuru haciz yapmayacaktır.budurmda haciz yapılması için sizin o evde yakalanmanız gerekir.
ayrıca haciz ve muhafaza tamamen alacaklı vekilinin talebine bağlı değildir icra memurunun takdirine bağlıdır haczin yapılıp yapılmayacağına icra memuru karar verir.borçlu isterse alacaklı vekilini haciz mahalline bile almayabilir.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
Av.İbrahim Bircan rumuzlu üyeden alıntı
eski eşinizin evine hacze gidilirse eşiniz gelen icra memuruna boşanma ilamınız göstersin bu durumda icra memuru haciz yapmayacaktır.budurmda haciz yapılması için sizin o evde yakalanmanız gerekir.
ayrıca haciz ve muhafaza tamamen alacaklı vekilinin talebine bağlı değildir icra memurunun takdirine bağlıdır haczin yapılıp yapılmayacağına icra memuru karar verir.borçlu isterse alacaklı vekilini haciz mahalline bile almayabilir.
Sayın meslektaşım size kesinlikle katılmıyorum. Memurun haczi yapıp yapmama konusunda kesinlike takdir yetkisi mevcut değildir. Buna dair de yüzlerce emsal karar talep ettiğiniz takdirde sunabilirim. Alacaklı talep ettiği sürece, memur haczi yapmak zorundadır. Ancak borçlu tarafından haczedilmezlik şikayetine başvurulduğu takdirde, İcra Mahkemesi haczi kaldırır. Memur Taleple Bağlıdır. Dolayısıyla alacaklı vekili talep ederse haciz işlemi yapılır. Şöyle ki eğer memur gerçekten boşandıklarına ve o evde ikamet etmediğine inanır ise İ.İ.K 99 a göre haciz işlemi gerçekleşir. Aksi halde , İ.İ.K 97/A maddesi uygulanır. Borçlunun eşi,alacaklı vekilini eve almadığı takdirde,icra memuru tek başına işlem yapamaz. Çünkü talep olmadan memurun bir işlem yapma yetkisi yoktur.Memur taleple bağlıdır. Polis marifetiylede olsa alacaklı vekili eve girer gerekirse mukavemet edenleri evden çıkartır...Saygılar...
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
--------------------------------------------------------------------------------
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/12-202
K. 2004/196
T. 31.3.2004
• HACİZ ( SSK. Tarafından Bağlanan Emekli Maaşı - İcra Müdürüne Alacaklının Haciz İsteminin Yerine Getirilmesi Konusunda Takdir Yetkisi Tanınmadığı/Haczedilemezlik İddiasını Borçlunun Şikayet Yoluyla Bulunabileceği )
• EMEKLİ MAAŞININ HACZİ ( Haczedilebileceği/İcra Müdürüne Alacaklının Haciz İsteminin Yerine Getirilmesi Konusunda Takdir Yetkisi Tanınmadığı - Haczedilemezlik İddiasını Borçlunun Şikayet Yoluyla Bulunabileceği )
• HACZEDİLMEZLİK ( SSK. Tarafından Bağlanan Emekli Maaşının Haczi - İcra Müdürüne Alacaklının Haciz İsteminin Yerine Getirilmesi Konusunda Takdir Yetkisi Tanınmadığı/Haczedilemezlik İddiasını Borçlunun Şikayet Yoluyla Bulunabileceği )
• İCRA MÜDÜRÜNÜN TAKDİR YETKİSİ ( Alacaklının Haciz İsteminin Yerine Getirilmesi Konusunda Yetki Tanınmadığı - SSK. Tarafından Bağlanan Emekli Maaşının Haczedilebileceği )
• ŞİKAYET ( SSK. Tarafından Bağlanan Emekli Maaşının Haczi - İcra Müdürüne Alacaklının Haciz İsteminin Yerine Getirilmesi Konusunda Takdir Yetkisi Tanınmadığı/Haczedilemezlik İddiasını Borçlunun Şikayet Yoluyla Bulunabileceği )
ÖZET : Şikayetçi; kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yaptığını, borçlunun emekli maaşının haczi isteminin icra müdürü tarafından, "506 sayılı Yasa'nın 121. maddesi uyarınca SSK. tarafından bağlanan emekli maaşlarının haczinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, kamu düzenine aykırı talebin reddine" karar verildiği, oysa icra memurunun bir malın veya bir hakkın haczedilip haczedilmeyeceğini takdir edemeyeceğini, alacaklının haciz istemini yerine getirmek zorunda olduğunu, haczedilemezlik iddiasını ancak borçlunun şikayet yoluyla tetkik merciine bulunabileceği" nedenle, icra memurluğu işleminin şikayeten iptaline karar verilmesini istemektedir.
İcra müdürüne alacaklının haciz isteminin yerine getirilmesi konusunda takdir yetkisi tanındığından sözedilemeyeceği gibi, başka alanlarda tanınmış takdir yetkisinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi de isabetsizdir.DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sincan İcra Tetkik Merciince şikayetin reddine dair verilen 27.10.2003 gün ve 2003/292 E. 306 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 16.02.2004 gün ve 2003/25384-2004/2916 sayılı ilamı ile; ( ...İİK.nun 85. maddesine göre icra dairesince alacaklının haciz talebinin yerine getirilmesi zorunlu olup bu konuda İcra Müdürünün taktir hakkı bulunmamaktadır. Her ne kadar 506 sayılı Kanun'un 121. maddesi gereğince işçinin emekli maaşının haczi mümkün değil ise de bu husus haciz işleminden sonra borçlunun şikayeti halinde gözönünde bulundurulacağından merciice şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Şikayetçi; kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yaptığını, borçlunun emekli maaşının haczi isteminin icra müdürü tarafından, "506 sayılı Yasa'nın 121. maddesi uyarınca SSK. tarafından bağlanan emekli maaşlarının haczinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, kamu düzenine aykırı talebin reddine" karar verildiği, oysa icra memurunun bir malın veya bir hakkın haczedilip haczedilmeyeceğini takdir edemeyeceğini, alacaklının haciz istemini yerine getirmek zorunda olduğunu, haczedilemezlik iddiasını ancak borçlunun şikayet yoluyla tetkik merciine bulunabileceği" nedenle, icra memurluğu işleminin şikayeten iptaline karar verilmesini istemektedir.
Yerel İcra Mahkemesi, "İcra Müdürlüğünce uygulanması gerekli hükümlerin İcra ve İflas Yasası'nın 82/1-9 ve 506 sayılı Yasa'nın 121. maddeleri olduğu, bu hükümlerin kamu düzeni düşüncesi ile konulduğunu, icra memurunun alacaklının isteğini otomatikman hemen kabul ve yerine getirecek mevkide bulunduğunu öne sürmenin yasanın yapısına ters düşeceği, SSK. emekli maaşının nafaka dışında haczinin mümkün bulunmadığı ve bunun re'sen dikkate alınması gerekeceği" yönünde gerekçeler ile şikayetin reddine karar vermiştir.
Yüksek Özel Daire başlıkta yer alan gerekçe ile hükmün bozulmasına oybirliği ile karar vermiş, yerel İcra Mahkemesi önceki kararında direnmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 506 sayılı Yasa'nın 121. maddesi dikkate alındığında, alacaklının, borçlu sigortalının emekli maaşının haczi isteminin yerine getirilmesi konusunda icra müdürünün takdir hakkı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır.
İcra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç üç gün içinde haczi yapması gerekir ( m.79/1 ). İcra Müdürü, "borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan menkul mallarıyla gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflarda dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı" haczedecektir ( m.85/1 ).
Gerek İcra ve İflas Yasası'nın 79. maddesinde, gerekse 85. madde ifadesinden ortaya çıkan sonuç, icra müdürüne haciz uygulaması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. Gerçekten de 79. madde kesin bir ifadeyle icra dairesinin haczi yapacağından, 85. madde; maddede belirtilen yasal koşullar altında borçlunun mal ve haklarının haczolunacağından söz etmektedir. 85. madde sadece, "alacaklara yetecek miktarın" saptanması konusunda icra müdürüne bir takdir hakkı tanımaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde, kamu düzeni düşüncesinden hareketle, anılan Yasa'nın 85/son maddesinden de yararlanılabilir.
İcra ve İflas Yasası'nın 85/son maddesinde; "Haczi koyan memur borçlu ve alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir" şeklinde ifadesini bulan hüküm ile, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat dengesinin güvence altına alınmasını amaçlamaktadır. Bu ilkenin bir gereği olarak icra müdürü, işlemlerinde, bütün ilgililerin yararlarını dikkate almak zorundadır.
İcra memurları, alacaklının alacağına kavuşması için gerekli olan takip işlemlerini yapacaktır. İcra Müdürüne yaptığı bir kısım işlemlerde hiçbir takdir yetkisi tanınmamıştır.
Buna karşın, Medeni Hukukta olduğu gibi, İcra ve İflas hukukunda da Yasa bazı konularda memurun davranış tarzını direkt olarak öngörmekten kaçınarak işi memurun takdir yetkisine bırakmıştır. Bu duruma, İcra ve İflas Yasası'nın "Kısmen haczi caiz olan şeyler" başlığı ile 83. maddesi örnek gösterilebilir. Bu maddede; "Takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir."şeklinde tanımlanan hüküm ile, haciz isteminin yerine getirilmesi için icra müdürüne bir takdir yetkisi verilmesi değil, kamu düzeni düşüncesi ile alacaklının alacağını tahsil ile borçlu ve ailesinin geçimi arasında bir menfaat dengesinin sağlanması amaçlanmıştır.
Alacaklının haciz istemi konusunda icra müdürünün taktir yetkisi bulunduğu sonucuna varılırsa, olumsuz işlemleri için şikayet yoluna alacaklının, takdir yetkisi bulunmayıp haciz talebini uygulamak durumunda olduğu kabul edilirse, bu durumda borçlunun şikayet yolunu başvurması gerekecektir. Her iki durumda da soruna İcra Mahkemesince çözüm bulunsa da, bu süreç, taraflar arasında sağlanmaya çalışılan dengeyi etkileyecektir.
İcra ve İflas Yasası 83/a maddesi, 82. ve 83. maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaları geçerli saymamıştır. Zira, borçlu, böyle bir anlaşmanın kendisine hazırlayacağı tehlikeleri önceden tahmin edemez.
Buna karşılık, borçlu haczi caiz olmayan bir malın haczine, malın haczi sırasında muvafakat verebileceği gibi, şikayet yoluna gitmeyerek zımnen rıza gösterebilir. Bu durumda borçlu artık, haczedilen bu nitelikteki mal yada hakkından mahrum kalmanın bütün sonuçlarını bilmektedir.
Alacaklı ile borçlu arasında, icra memuru tarafından gözetilmesi gereken denge, bu sürecin icra müdürünün takdirine bırakılmayıp, alıcı yararına kullanılmasını zorunlu kılacaktır.
Kaldı ki, şikayet kabul edilirse, şikayet konusu işlem ya bozulacak, yada düzeltilecektir. İşlemin bozulması, geçmişe etkilidir ( extunc ). Böylece bu işleme dayanarak yapılmış bütün işlemler de hükümsüz olacaktır. Kamu düzeni düşüncesi ile getirilen bu düzenlemeler, borçlunun menfaatlerinin gözetilerek bir denye oluşturulduğu sonucunu doğurmaktadır.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında, Yasa hükmünün açık ifadesi ve içeriği ile icra müdürüne alacaklının haciz isteminin yerine getirilmesi konusunda takdir yetkisi tanıdığından sözedilemeyeceği gibi, başka alanlarda tanınmış takdir yetkisinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi isabetsizdir.
O halde mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Şikayet eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 31.3.2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.
Buna ek olarak, 3. şahıs elindeki menkullere dair kararlar da elimde mevcuttur...Saygılar...
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
Sayın meslektaşım size kesinlikle katılmıyorum. Memurun haczi yapıp yapmama konusunda kesinlike takdir yetkisi mevcut değildir. Buna dair de yüzlerce emsal karar talep ettiğiniz takdirde sunabilirim. Alacaklı talep ettiği sürece, memur haczi yapmak zorundadır. Ancak borçlu tarafından haczedilmezlik şikayetine başvurulduğu takdirde, İcra Mahkemesi haczi kaldırır. Memur Taleple Bağlıdır. Dolayısıyla alacaklı vekili talep ederse haciz işlemi yapılır. Şöyle ki eğer memur gerçekten boşandıklarına ve o evde ikamet etmediğine inanır ise İ.İ.K 99 a göre haciz işlemi gerçekleşir. Aksi halde , İ.İ.K 97/A maddesi uygulanır. Borçlunun eşi,alacaklı vekilini eve almadığı takdirde,icra memuru tek başına işlem yapamaz. Çünkü talep olmadan memurun bir işlem yapma yetkisi yoktur.Memur taleple bağlıdır. Polis marifetiylede olsa alacaklı vekili eve girer gerekirse mukavemet edenleri evden çıkartır...Saygılar...
Borclu, alacaklı vekilinin haciz mahalinde bulunma külfetine katlanmak zorunda değildir.kanuni gerekceyi ortaya koya bilirmisiniz. Şöyle söyliyelim ozaman avukat haciz mahaline gire bilirmi.? Alacaklı vekili haciz mahalinden kimseyide cıkartamaz.Borclunun rızası hilafındada haciz mahaline giremez. İİK 88/2 ve 103 dayanırsanız o cok zorlama yolu olur.
Haciz işlemini yapmakla icra memuru görevlidir.
"Haciz sırasında, alacaklı hazır bulunma hakkına sahip midir? Bir görüşe göre(ÜSTÜNDAĞ S. İcra Hukuku s.166-SEVİĞ, V.R. Açıklamalı İcra ve İflas Kanunu. C:2 sh:59)alacaklının haciz sırasında hazır bulunmayı talebe hakkı yoktur. Onun bütün rolü borçlunun haciz edilebilecek mallarına dair bilgi ve masrafları vermekten ibarettir.
Alacaklı vekili polis marifetiyle eve giremez o icra memuruna yapılacak olan mukavemette icra memuru icin gecerlidir.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
esmerman; rumuzlu üyeden alıntı
İİK 88/2 ve 103 dayanırsanız o cok zorlama yolu olur.
Zaten icranın adı da cebri icradır zorlama yolu diye bir şey yoktur. Memurun tek başına talepsiz haciz yapma yetkisi yoktur. Örneğin memur kendi başına haciz mahalinde bir mahcuzu haczettiği takdirde, alacaklı vekili talep ederse haczi fekkeder, talep ederse bir başka malı haczeder. Tüm yargıtay kararları memurun taleple bağlı olduğu,tek başına haciz işlemi yapılıp yapılmayacağına karar veremeyeceği yönündedir. Kazancı corpu, vs kaynaklardan araştırısanız bulabileceksinizdir. Aksi halde ben buradan size en az 20 tane karar örneği gönderebilirim. Kaldı ki yukarıda eklediğim Hukuk genel kurulu kararının içeriğinde de bu konuya değinilmiştir. Sizin iddia ettiğiniz gibi bir durum söz konusu olsa idi eğer istihkak prosedürü diye bir şey kanunlarda olmazdı. Bu ifadeleriniz tamamen istihkak prosedürünü ortadan kaldırıyor. İ.İ.K 88/2 ve 97/a gereği işlem yapılır, istihkak memur tarafından kuvvetle inandırıcı ise memur 99a göre işlem yapmak zorundadır. 3. şahıs isterse haklılığını mahkemede istihkak davası açarak ispatlayabilir. Kaldı ki memur haciz zaptına, alacaklı vekili haciz talep etti ancak haciz talebi reddedildi.. diye bir cümle yazdığı baki değildir. Dediğim gibi bu durumda istihkak prosedürü yıkılır.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/11103
K. 2006/14040
T. 27.6.2006
• İCRA VE İFLAS DAİRELERİNİN İŞLEMLERİNİ ŞİKAYET ( İcra Mahkemelerine Şikayet Konusu İşlemin Öğrenildiği Tarihten İtibaren 7 Gün İçinde Yapılması Gereği - İcra Müdürünün Kendi Kararından Re'sen Dönemeyeceği Haciz Kararının İcra Müdürü Kararı ile Kaldırılmasının Doğru Olmadığı )
• HACİZ KARARININ İCRA MÜDÜRÜNCE KALDIRILMASI ( İcra Müdürünün Kendi Kararından Re'sen Dönemeyeceği - İcra Müdürünce Konulan Haciz Kararının Yine İcra Müdürünce Kaldırılmasının Yasaya Aykırı Olduğu )
• HACİZ İSTEMİNİN HACİZ MEMURU TARAFINDAN YERİNE GETİRİLMESİ ( Zorunlu Olduğu - Memurun Haczedilecek Mal ve Hakların Niteliği İtibariyle Haczedilmezliği Konusunda Takdir Hakkı Bulunmadığı )
• HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ ( İcra Memurunun Haczedilecek Şeyin Niteliği İtibariyle Haczi Kabil Olup Olmadığı Konusunda Takdir Hakkının Bulunmadığı - Haczedilmezliğin Haciz İşleminden Sonra Borçlunun Şikayeti Üzerine Mahkemisince Değerlendirilmesi Gereği )
• İCRA MEMURUNUN HACİZ İSTEMİNİ YERİNE GETİRMESİNİN ZORUNLU OLDUĞU ( Haczedilecek Malın Haczi Kabil Olup Olmadığı Konusunda Takdir Yetkisi Bulunmadığı - Haczedilmezlik Değerlendirmesinin Şikayet Üzerine Mahkemesine Ait Olduğu )
• İCRA MÜDÜRÜNÜN KENDİ KARARINDAN RE'SEN DÖNMESİ ( Yasaya Aykırı Olduğu )
2004/m.16, 85
ÖZET : İİK.nun 85. maddesine göre haciz isteminin icra memurunca yerine getirilmesi zorunlu olup, memurun haczedilecek menkul, gayrimenkul yada hakların niteliği esas alınarak bunun haczinin mümkün bulunup bulunmadığı konusunda bir takdir hakkı yoktur. Haczedilmezlik durumu, haciz işleminden sonra, borçlunun şikayeti halinde göz önünde bulundurulur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK.nun 438. ve İİK.nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi.
2- İİK.nun 16. maddesi uyarınca ( ...İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır ).
Somut olayda İcra Müdürlüğünce 15.3.2006 tarihinde alacaklının haciz talebi kabul edilerek haciz kararı verilmiş olup, anılan karara karşı borçlu ancak yukarıda belirtilen yasa hükmü uyarınca icra mahkemesine şikayette bulunabilir. İcra müdürü kendi kararından re'sen dönemeyeceğinden 20.03.2006 tarihinde haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi isabetsizdir.
Kabule göre de; İİK.nun 85. maddesine göre haciz isteminin icra memurunca yerine getirilmesi zorunlu olup, memurun haczedilecek menkul, gayrimenkul yada hakların niteliği esas alınarak bunun haczinin mümkün bulunup bulunmadığı konusunda bir takdir hakkı yoktur. Haczedilmezlik durumu, haciz işleminden sonra, borçlunun şikayeti halinde göz önünde bulundurulacağından ( HGK.nun 31.03.2004 tarih ve 2004/12-2002 esas-2004/196 karar ) Mahkemece şikayetin kabulü ve İcra Müdürü işleminin iptali yerine, istemin reddi yönünde hüküm kurulması bu nedenle de yasaya uygun bulunmamıştır.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda ( 2 ) no'lu bentte yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 27.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/9774
K. 1997/10408
T. 9.10.1997
• HACİZ ( Kamuya Tahsisli Mal - İcra Müdürünün Bu Nedenle Haczi Red Yetkisinin Bulunmadığı )
• İCRA MÜDÜRÜNÜN YETKİSİ ( Kamuya Tahsisli Malın Haczi - Bu Nedenle Haczi Red İmkanının Bulunmadığı )
• KAMUYA TAHSİSLİ MAL ( Haczi - İcra Müdürünün Red Yetkisinin Bulunmadığı )
2004/m.16, 82
ÖZET : Hacze konu malların kamuya tahsisli olduğundan bahisle icra müdürünün haciz talebini reddetme yetkisi yoktur. O alacaklının isteği doğrultusunda haczi yapmakla yükümlüdür. Ancak, şartları varsa borçlu ( hacizden sonra ) Haczedilmezlik şikayetiyle merciye başvurup haczin kaldırılmasını isteyebilir. Oradan haczin kaldırımı yönünde bir karar getirilene dek haciz devam eder.
DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 4.8.1997 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İcra müdürü alacaklının talebi doğrultusunda haczi yapmakla mükelleftir. Haciz konusu malların kamuya tahsisli olduğundan bahisle haciz talebini reddetmesi hususunda yasal bir yetkisi yoktur. İcra müdürlüğünce haciz uygulanır, şartları var ise borçlu haczedilmezlik şikayeti ile merciye başvurup haczin kaldırılması yönünde olumlu bir karar getirmedikçe haciz devam eder.
O halde mercice bu yasal prosedüre uyulmadan yapılan memur işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 9.10.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Burada da okuduğunuz üzere, icra memuru talep halinde kamu malını bile haczetmek zorundadır. :)
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1059
K. 2005/3883
T. 28.2.2005
• HACİZ UYGULAMA MECBURİYETİ ( İcra Müdürünün - Haciz Uygulanması İstenen Adresin Borçluya Ait Olmadığı Yönündeki Gerekçeyle Haciz Talebinin Reddedilemeyeceği )
• ŞİKAYET ( İcra Müdürünün Haciz Uygulama Mecburiyeti - Haciz İstenen Adresin Borçluya Ait Olmadığı Yönündeki Gerekçeyle Haciz Talebinin Reddedilemeyeceği )
• İCRA MÜDÜRÜNÜN HACİZ UYGULAMA MECBURİYETİ ( Haciz Uygulanması İstenen Adresin Borçluya Ait Olup Olmadığının İcra Memuru Tarafından Araştırılamayacağı )
2004/m.79/1,85/1
ÖZET : Gerek İİK.nun 79. maddesinde, gerekse 85. maddesinde yer alan ifadelerden ortaya çıkan sonuç, İcra Müdürüne haciz uygulanması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. İcra müdürünün haciz uygulamasından sonra 3. kişilerin istihkak iddiasında bulunmaları mümkündür. İcra mahkemesinin kararında yer alan ve haciz istenen adresin, borçluya ait olmadığı yönündeki gerekçe, istihkak davası sırasında tartışılacak hususları içermektedir. O halde, şikayetin kabulü yerine reddi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan Devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, sözkonusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara İcra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İcra Dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir. ( madde 79/1 ) İcra Müdürlüğünce, ( borçlunun kendi yedinde veya 3. şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana alacak, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı ) haczedilecektir. ( madde 85/1 )
Gerek İİK.nun 79. maddesinde, gerekse 85. maddesinde yer alan ifadelerden ortaya çıkan sonuç, İcra Müdürüne haciz uygulanması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. ( HGKnun 31.03.2004 tarih ve 2004/12-202 E. 2004/196 K. )
İcra Müdürünün haciz uygulamasından sonra 3. kişilerin istihkak iddiasında bulunmaları mümkündür. İcra Mahkemesinin kararında yer alan ve haciz istenen adresin borçluya ait olmadığı yönündeki gerekçe, istihkak davası sırasında tartışılacak hususları içermektedir. O halde, şikayetin kabulü yerine reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 28.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Son gönderdiğim içtihatla da,kendimi, hem soruyu yönelten arkadaşımızın sorusuna kanuna dayanarak bir cevap vermiş, hemde siz meslektaşlarıma bir cevap vermiş kabul ediyorum...Saygılarımla :) :) :) :)
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2000/4147
K. 2000/4899
T. 6.6.2000
• MEMURA MUKAVEMET ( Sanığın Haczi Engellemek için İcra Memuruna Direnmesi )
• GÖREVLİYE ETKİN DİRENME ( Sanığın Haczi Engellemek için İcra Memuruna Direnmesi )
• AVUKATI SÖVÜP TEHDİT ETMESİ ( Sanığın İcra Memuruna Yardım Eden Durumunda Olmayan Alacaklı Vekili Katılan Avukata da Sövüp Tehdit Etmiş Bulunduğundan Bu Suçtan Ayrıca Cezalandırılması )
765/m.258
ÖZET : Sanığın, haczi engellemek için icra memuruna direnmesinden başka, icra etkinliğinde ona yardım eden durumunda olmayan alacaklı vekili katılan avukata da sövüp tehditte bulunduğunun anlaşılması karşısında, bu suçtan ayrıca cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
DAVA : Görevliye etkin direnme suçundan sanık Remzi I. hakkında TCY. nın 258/1-4. maddeleri uyarınca sanığın 6 ay hapis cezasıyla hükümlülüğüne, verilen cezasının düşmesine ilişkin KESTEL Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 1998/136 Esas,1999/22 Karar sayılı ve 2.3.1999 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi katılan Rüştü S. tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C.Başsavcılığının 19.4.2000 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 1.5.2000 tarihinde daireye gönderilen dava dosyası,başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; sanığın haczi engellemek için icra memuruna direnmesinden başka, icra etkinliğinde ona yardım eden durumunda olmayan alacaklı vekili katılan avukata sövüp tehditte bulunduğunun da anlaşılması karşısında, bu suçlardan da ayrıca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile bu eylemlerin direnme suçunun içinde kaldığının kabul edilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve katılan Rüştü S'nın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 6.6.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu da, borçlunun avukatı haciz mahaline alıp almamasının keyfiyetine kalmadığına dair bir karar :)
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2000/4147
K. 2000/4899
T. 6.6.2000
• MEMURA MUKAVEMET ( Sanığın Haczi Engellemek için İcra Memuruna Direnmesi )
• GÖREVLİYE ETKİN DİRENME ( Sanığın Haczi Engellemek için İcra Memuruna Direnmesi )
• AVUKATI SÖVÜP TEHDİT ETMESİ ( Sanığın İcra Memuruna Yardım Eden Durumunda Olmayan Alacaklı Vekili Katılan Avukata da Sövüp Tehdit Etmiş Bulunduğundan Bu Suçtan Ayrıca Cezalandırılması )
765/m.258
ÖZET : Sanığın, haczi engellemek için icra memuruna direnmesinden başka, icra etkinliğinde ona yardım eden durumunda olmayan alacaklı vekili katılan avukata da sövüp tehditte bulunduğunun anlaşılması karşısında, bu suçtan ayrıca cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
DAVA : Görevliye etkin direnme suçundan sanık Remzi I. hakkında TCY. nın 258/1-4. maddeleri uyarınca sanığın 6 ay hapis cezasıyla hükümlülüğüne, verilen cezasının düşmesine ilişkin KESTEL Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 1998/136 Esas,1999/22 Karar sayılı ve 2.3.1999 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi katılan Rüştü S. tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C.Başsavcılığının 19.4.2000 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 1.5.2000 tarihinde daireye gönderilen dava dosyası,başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; sanığın haczi engellemek için icra memuruna direnmesinden başka, icra etkinliğinde ona yardım eden durumunda olmayan alacaklı vekili katılan avukata sövüp tehditte bulunduğunun da anlaşılması karşısında, bu suçlardan da ayrıca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile bu eylemlerin direnme suçunun içinde kaldığının kabul edilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve katılan Rüştü S'nın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 6.6.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/1059
K. 2005/3883
T. 28.2.2005
• HACİZ UYGULAMA MECBURİYETİ ( İcra Müdürünün - Haciz Uygulanması İstenen Adresin Borçluya Ait Olmadığı Yönündeki Gerekçeyle Haciz Talebinin Reddedilemeyeceği )
• ŞİKAYET ( İcra Müdürünün Haciz Uygulama Mecburiyeti - Haciz İstenen Adresin Borçluya Ait Olmadığı Yönündeki Gerekçeyle Haciz Talebinin Reddedilemeyeceği )
• İCRA MÜDÜRÜNÜN HACİZ UYGULAMA MECBURİYETİ ( Haciz Uygulanması İstenen Adresin Borçluya Ait Olup Olmadığının İcra Memuru Tarafından Araştırılamayacağı )
2004/m.79/1,85/1
ÖZET : Gerek İİK.nun 79. maddesinde, gerekse 85. maddesinde yer alan ifadelerden ortaya çıkan sonuç, İcra Müdürüne haciz uygulanması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. İcra müdürünün haciz uygulamasından sonra 3. kişilerin istihkak iddiasında bulunmaları mümkündür. İcra mahkemesinin kararında yer alan ve haciz istenen adresin, borçluya ait olmadığı yönündeki gerekçe, istihkak davası sırasında tartışılacak hususları içermektedir. O halde, şikayetin kabulü yerine reddi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan Devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, sözkonusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara İcra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İcra Dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir. ( madde 79/1 ) İcra Müdürlüğünce, ( borçlunun kendi yedinde veya 3. şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana alacak, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı ) haczedilecektir. ( madde 85/1 )
Gerek İİK.nun 79. maddesinde, gerekse 85. maddesinde yer alan ifadelerden ortaya çıkan sonuç, İcra Müdürüne haciz uygulanması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. ( HGKnun 31.03.2004 tarih ve 2004/12-202 E. 2004/196 K. )
İcra Müdürünün haciz uygulamasından sonra 3. kişilerin istihkak iddiasında bulunmaları mümkündür. İcra Mahkemesinin kararında yer alan ve haciz istenen adresin borçluya ait olmadığı yönündeki gerekçe, istihkak davası sırasında tartışılacak hususları içermektedir. O halde, şikayetin kabulü yerine reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 28.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2000/4147
K. 2000/4899
T. 6.6.2000
• MEMURA MUKAVEMET ( Sanığın Haczi Engellemek için İcra Memuruna Direnmesi )
• GÖREVLİYE ETKİN DİRENME ( Sanığın Haczi Engellemek için İcra Memuruna Direnmesi )
• AVUKATI SÖVÜP TEHDİT ETMESİ ( Sanığın İcra Memuruna Yardım Eden Durumunda Olmayan Alacaklı Vekili Katılan Avukata da Sövüp Tehdit Etmiş Bulunduğundan Bu Suçtan Ayrıca Cezalandırılması )
765/m.258
ÖZET : Sanığın, haczi engellemek için icra memuruna direnmesinden başka, icra etkinliğinde ona yardım eden durumunda olmayan alacaklı vekili katılan avukata da sövüp tehditte bulunduğunun anlaşılması karşısında, bu suçtan ayrıca cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
DAVA : Görevliye etkin direnme suçundan sanık Remzi I. hakkında TCY. nın 258/1-4. maddeleri uyarınca sanığın 6 ay hapis cezasıyla hükümlülüğüne, verilen cezasının düşmesine ilişkin KESTEL Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 1998/136 Esas,1999/22 Karar sayılı ve 2.3.1999 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi katılan Rüştü S. tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C.Başsavcılığının 19.4.2000 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 1.5.2000 tarihinde daireye gönderilen dava dosyası,başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; sanığın haczi engellemek için icra memuruna direnmesinden başka, icra etkinliğinde ona yardım eden durumunda olmayan alacaklı vekili katılan avukata sövüp tehditte bulunduğunun da anlaşılması karşısında, bu suçlardan da ayrıca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile bu eylemlerin direnme suçunun içinde kaldığının kabul edilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve katılan Rüştü S'nın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 6.6.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu da, borçlunun avukatı haciz mahaline alıp almamasının keyfiyetine kalmadığına dair bir karar :)
Bu Karar Avukatın Haciz mahaline gireceği husustaki hakkının olduğunu ve yetkisinin bulunduğunu desteklemez. Kararı birdaha gözden gecirmenizi öneriyorum.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
esmerman rumuzlu üyeden alıntı
Bu Karar Avukatın Haciz mahaline gireceği husustaki hakkının olduğunu ve yetkisinin bulunduğunu desteklemez. Kararı birdaha gözden gecirmenizi öneriyorum.
Sayın esmerman, mesleğiniz nedir bilemiyorum ancak; bir avukat haciz mahalinde iken , avukatlar kanunu gereği, kendisine yapılan tüm hakaret ,mukavemet vs..gibi hareketler , hakim ve savcılara yapılmış hareketlerle bir tutulur ve buna göre cezalandırılır. Dolayısıyla borçlunun haciz mahaline avukatı sokmama gibi bir lüksü kesinlikle ve kesinlikle yoktur. Lütfen insanları bu şekilde cesaretlendirip yanlış bilgilendirmeyiniz. Haciz mahaline borçlu bir avukatı sokmaz ise, avukatın talebi ile memur borçluyu dışarı çıkartır hatta daha da ileri gider ise mukavemeti haciz zaptına geçirir. Daha önce de yolladığım kararları okur iseniz, memurun taleple bağlı olduğunu öğreneceksiniz. Alacaklı vekilinin talebi olmadan memur haciz ve muhafaza işlemi yapamaz.Uygulamaya gelince, hiç bir haciz mahalinde, borçlunun avukatı dışarı ataması mümkün değildir, aksine avukat memura talep eder, memur polis marifeti ile borçluyu dışarı çıkartır . Hangi malın haczedilip haczedilmeyeceğine memur karar veremez. Alacaklı vekili talep eder, memur haczeder. Dolayısıyla avukat olmadan memurun içeride kafasına göre haciz yapması mümkün değildir. Lütfen yargıtay kararlarını okuyarak bu konuda bilgi edininiz.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2002/20854
K. 2003/1152
T. 24.3.2003
• AVUKATLARA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR ( Hacze Gelen Avukata Sövüp Tehdit İle Haczi Engelleme - Avukatların Memur Sayılması/Tek Suç Oluşacağı )
• GÖREVLİYE ETKİN DİRENME ( Hacze Gelen Avukata Sövüp Tehdit İle Haczi Engelleme - Avukatların Memur Sayılması/Tek Suç Oluşacağı )
• GÖREVLİ AVUKATA SÖVMEK ( Hacze Gelen Avukata Sövüp Tehdit İle Haczi Engelleme - Avukatların Memur Sayılması/Tek Suç Oluşacağı )
• HACZİ ENGELLEME ( Avukata Sövüp Tehdit İle - Avukatların Memur Sayılması/Tek Suç Oluşacağı )
765/m.258/2, 266/3,269
1136/m.2, 57
ÖZET : Avukatlık Yasası'nın 57. maddesi uyarınca görev sırasında avukatlara karşı işlenen suçlarda avukatların memur sayılması, aynı Yasanın 2. maddesi gereği avukatların esasen yargı kurumlarının yardımcısı olması ve görevde avukata yönelik hareketlerin ayrı bir suç oluşturmadığı, hacze gelen avukata sövüp, tehdit ile haczi engellemede eylemin kamu yönetimine karşı ve kamu görevini engelleme amacıyla işlenmesi nedeniyle bütünüylc TCY'nın 258/2. maddesine uyan tek suç oluşturduğu gözetilmelidir.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın, evine hacze gelen alacaklı vekili katılan avukata, haciz yapıldığı sırada, önce sövüp, silah sayılan kırık bardakla ( ben burada haciz yaptırmam, eşya da götürtmem, seni öldürürüm ) diyerek tehdit etmesi ve daha sonra bıçakla yaralamaya kalkışması, bu kez duruma müdahale eden icra müdürüne de silahla saldırması üzerine anılanların haczi gerçekleştiremeden kaçmaları eyleminde, katılanın Avukatlık Yasanın 57. maddesi uyarınca kendisine karşı işlenen suçlardan memur sayılması ve aynı Yasanın 2. maddesine göre avukatın esasen yargı kurumlarının yardımcısı olması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.11.2002- 279/406 sayılı kararı karşısında, avukata yönelik hareketlerin ayrı bir suç oluşturmadığı, eylemin kamu yönetimine karşı ve Kamu görevini engelleme amacıyla işlenmesi nedeniyle bütünüyle TCY.nın 258/2, maddesine uyan tek suç oluşturduğu gözetilmeden, aynı Yasanın 266/3, 269, 258/2. maddeleriyle hükümler kurulması,
2- Kabule göre; TCY.nın 266/3. maddesiyle verilen 6 aylık hapis cezası, aynı Yasanın 269. maddesiyle bir misli artırılırken, sonuç cezanın 12 ay yerine, 1 yıl olarak fazla belirlenmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık Ramiz müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle ( HÜKÜMLERİN BOZULMASINA ), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24.3.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
bu kararı da okur iseniz avukata karşı işlenen suçların , görevli memura karşı işlenmiş sayılacağını anlarsınız. Borçlu nasıl ki icra memurunu içeri almadığı durumda mukavemet suçu oluşur ise avukat için de bu geçerlidir.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
Av.Özden Müge Kırkımcı rumuzlu üyeden alıntı
Sayın esmerman, mesleğiniz nedir bilemiyorum ancak; bir avukat haciz mahalinde iken , avukatlar kanunu gereği, kendisine yapılan tüm hakaret ,mukavemet vs..gibi hareketler , hakim ve savcılara yapılmış hareketlerle bir tutulur ve buna göre cezalandırılır. Dolayısıyla borçlunun haciz mahaline avukatı sokmama gibi bir lüksü kesinlikle ve kesinlikle yoktur. Lütfen insanları bu şekilde cesaretlendirip yanlış bilgilendirmeyiniz. Haciz mahaline borçlu bir avukatı sokmaz ise, avukatın talebi ile memur borçluyu dışarı çıkartır hatta daha da ileri gider ise mukavemeti haciz zaptına geçirir. Daha önce de yolladığım kararları okur iseniz, memurun taleple bağlı olduğunu öğreneceksiniz. Alacaklı vekilinin talebi olmadan memur haciz ve muhafaza işlemi yapamaz.Uygulamaya gelince, hiç bir haciz mahalinde, borçlunun avukatı dışarı ataması mümkün değildir, aksine avukat memura talep eder, memur polis marifeti ile borçluyu dışarı çıkartır . Hangi malın haczedilip haczedilmeyeceğine memur karar veremez. Alacaklı vekili talep eder, memur haczeder. Dolayısıyla avukat olmadan memurun içeride kafasına göre haciz yapması mümkün değildir. Lütfen yargıtay kararlarını okuyarak bu konuda bilgi edininiz.
Sayın müge hanım burada konuyu dahıttığınız gibi bazı yetkileride katletmişiniz gibi gördüm.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
Av.Müge rumuzlu üyeden alıntı
bu kararı da okur iseniz avukata karşı işlenen suçların , görevli memura karşı işlenmiş sayılacağını anlarsınız. Borçlu nasıl ki icra memurunu içeri almadığı durumda mukavemet suçu oluşur ise avukat için de bu geçerlidir.
Avukatın haciz mahalline 'icra memuru ile birlikte' girmek istemesine karşın hazır bulunan borçlu, açıkça bu duruma rıza göstermediğini beyan eder, karşı koyar ise hangi yönetmelik hükmüne ne şekilde dayanacaksınız,dahıtmadan konuyu noktasında tutmaya calışayım.
Gerek mülga yönetmelik ve gerekse İcra ve İflas Kanunu'nda avukatın "haciz mahalline girebileceği değil ,haciz tutanağını hazır bulunanların imzalayacağı "
"kamuyu zarara uğratan suçlunun hakları varsa, bir kişiyi zarar uğratan borçlunun da hakları olur."
Neden olaya "alacaklı vekili" gözüyle bakıyoruz da "evine ve işyerine alacaklıların, avukatları doluşmuş" bir borçlu gözüyle bakamıyoruz?
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
Av.Müge K. rumuzlu üyeden alıntı
Sayın esmerman, mesleğiniz nedir bilemiyorum ancak; bir avukat haciz mahalinde iken , avukatlar kanunu gereği, kendisine yapılan tüm hakaret ,mukavemet vs..gibi hareketler , hakim ve savcılara yapılmış hareketlerle bir tutulur ve buna göre cezalandırılır. Dolayısıyla borçlunun haciz mahaline avukatı sokmama gibi bir lüksü kesinlikle ve kesinlikle yoktur. Lütfen insanları bu şekilde cesaretlendirip yanlış bilgilendirmeyiniz. Haciz mahaline borçlu bir avukatı sokmaz ise, avukatın talebi ile memur borçluyu dışarı çıkartır hatta daha da ileri gider ise mukavemeti haciz zaptına geçirir. Daha önce de yolladığım kararları okur iseniz, memurun taleple bağlı olduğunu öğreneceksiniz. Alacaklı vekilinin talebi olmadan memur haciz ve muhafaza işlemi yapamaz.Uygulamaya gelince, hiç bir haciz mahalinde, borçlunun avukatı dışarı ataması mümkün değildir, aksine avukat memura talep eder, memur polis marifeti ile borçluyu dışarı çıkartır . Hangi malın haczedilip haczedilmeyeceğine memur karar veremez. Alacaklı vekili talep eder, memur haczeder. Dolayısıyla avukat olmadan memurun içeride kafasına göre haciz yapması mümkün değildir. Lütfen yargıtay kararlarını okuyarak bu konuda bilgi edininiz.
Sayın müge hanım ben bunu size izah etmektemi acaba güclük cekiyorum,azkalsın diyeceksinizki alacaklı vekili isterse zorla kilitli olan yerleride actırmaya yetkilidir. yazmış olduğunuz mesajlarınızlada celişiyorsunuz.Adeta mesaj icereklerinden anladığım kadarı ile inanın icra memuru'nun yetkilerini bile elinden alıp icra memerunu emir eri ettiniz, adeta bakın mesajlarınıza alacaklı vekili olmadan icra memuru haciz yapamaz konumunada getirdiniz.Yapmayın allah aşkına.
Vermiş olduğunuz ictihat kararlarının biliyoruz allaha şükür,yeterki kararın icerehini iyi kavramak lazım,görüşünüz doğrultusunda bu kararı zorlayıcı dayatma yapmanıza bir anlam veremiyorum inanın.
Ayrıca şunuda belirtmeden gecemiyeceğim bu hususta karşılıklı bir fikir alış verişinde ve bilgi paylaşımında bulunuyoruz,bunu başka mecralara taşımak sureti ile uslüp şekillerininde kırıcı kelimelerdende uzak durulmasının gerektiğini düşünüyorum.Lütfen önceki bu konuyla ilgili yazmış olduğunuz mesaj icereklerindede
bu kırıcı tutumunuzu müşahade etmem üzerine bu hususuda yazmadan gecemedim.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Sayın esmerman, alacaklı vekili dediğiniz gibi , kapı kilitli ise memurdan çilingir ile kapının açılmasını talep eder ve kapı çilingir ile açılır. Daha önce de size yolladığım yargıtay kararlarını okur iseniz icra memurunun taleple bağlı olduğunu göreceksiniz. Alacaklı vekilinin talebi olmadan, icra memuru işlem yapamaz. Kaldı ki borçlunun alacaklı vekilini eve ya da haciz mahaline almaması mukavemet e girer. Yeteri kadar içtihat ile izah ettiğime inanıyorum aksi görüşte iseniz lütfen sizde görüşlerinizi destekleyen içtihatları buraya sunun ki mantığa değil kanun ve yorumlara göre konuyu tartışabilelim.
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
Av.Müge K. rumuzlu üyeden alıntı
bu kararı da okur iseniz avukata karşı işlenen suçların , görevli memura karşı işlenmiş sayılacağını anlarsınız. Borçlu nasıl ki icra memurunu içeri almadığı durumda mukavemet suçu oluşur ise avukat için de bu geçerlidir.
Ceza hukukunda kanunilik esastır. Kanunda ya vardır ya yoktur. Kanunda yazılı olmayan bir şey kıyas yoluyla var kabul edilemez.”
-
Re: Eski eşim ve üvey kızıma haciz
ALINTI:
"Haciz sırasında, alacaklı hazır bulunma hakkına sahip midir? Bir görüşe göre(ÜSTÜNDAĞ S. İcra Hukuku s.166-SEVİĞ, V.R. Açıklamalı İcra ve İflas Kanunu. C:2 sh:59)alacaklının haciz sırasında hazır bulunmayı talebe hakkı yoktur. Onun bütün rolü borçlunun haciz edilebilecek mallarına dair bilgi ve masrafları vermekten ibarettir.
Bİr görüşe göre ise(ANSAY. Ş. Hukuk, İcra ve İflas Usulleri. Sh:73) alacaklı, çıkarlarının gözetilmesi bakımından zorunlu veya faydalı ise, hacizde bulundurulmalıdır.
Nihayet son bir görüşe göre ise,(KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, sh:672-POSTACIOĞLU, İ a.g.e sh:299) hukukumuzda alacaklı haciz sırasında bulunma hakkına sahiptir. Nitekim İİY. Mad.103, 88/II bu görüşü doğrulamaktadır. Ancak, borçlunun borca yetecek kadar malını bildirmiş olduğu ve bu malların haczi ile, borcun karşılanacağının anlaşıldığı hallerde; borçlunun, alacaklısını veya vekilini ev, dükkan gibi kapalı yerlerine sokmamak kabul edilebilir. Kanımızca, son görüşte isabet vardır. Gerçekten mal beyanı olarak örneğin borcu masrafları ile birlikte karşılamaya yetecek kadar belirli bir bankada hesabı olduğunu bildiren borçlunun ev veya işyerine alacaklının istemi üzerine hacze gidilmesi hatalı olacağı gibi, alacaklının bu hacizde hazır bulunmak istemesine de borçlu karşı koyabilmelidir.” TALİH UYAR, İcra Hukukunda Haciz-1990 Sh:200
Birde Anayasa nın açık maddesi var.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
B. KONUT DOKUNULMAZLIĞI
Madde 21.- Kimsenin konutuna dokunulamaz. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
BU konu bir başka forumda bir süre önce detaylı tartışılmıştı. Sonunda kimse bir noktada uzlaşamadı. En önemli sorun şu yasalarda bu konuda açık bir tanımlama yada izin yoktur. Sadece kıyas ve yorum yolu ile herkes birşeyler söylemektedir.
-
Re: Eski eşim ve üvey kızıma haciz
Sonuçta alacaklı vekiline tavır almak borçluyu zarara uğratır. Nedir yani, alacaklı vekili haciz muhafaza ister sonrada gider çay içmeye :) İcra memuruda görevini yerine getirir. Alacaklı vekili ile anlaşmaya çalışmak en mantıklı yoldur.
-
Re: Eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
Cyberian rumuzlu üyeden alıntı
Sonuçta alacaklı vekiline tavır almak borçluyu zarara uğratır. Nedir yani, alacaklı vekili haciz muhafaza ister sonrada gider çay içmeye :) İcra memuruda görevini yerine getirir. Alacaklı vekili ile anlaşmaya çalışmak en mantıklı yoldur.
:rolleyes: Bu ülkede dünyaya gelen borclu doğmakta,neden bağsediyorsunuz,doğmayan cocuğun doğacahı ve geleceği ipotek altına alınmış zaten.
Ayrıca Ülkemizde Alacaklıdan cok vekil var,Birde onların alacakları eklenince iş cığırından cıkıyor.:)
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
esmerman rumuzlu üyeden alıntı
Ceza hukukunda kanunilik esastır. Kanunda ya vardır ya yoktur. Kanunda yazılı olmayan bir şey kıyas yoluyla var kabul edilemez.”
Sizinde dediğiniz gibi ; o ceza hukukunda mevcut :)
-
Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
Sizinde dediğiniz gibi ; o ceza hukukunda mevcut :)
İİK hukukundaki maddeyi koya bilirmisiniz varmı böyle bu kanuna göre girme yetkiniz.:) bunu sayın müge hanım sizde cok iyi biliyorsunuz neyse bilmiyorsanızda öğrenmiş oldunuz fenamı.
Ceza hukukunda bu yetkinizi aramayın ,İik hukukunda varsa yetkiniz koyun ortaya bizde bilmiyorsak öğrenmiş oluruz.
Anayasa ve İcra İflas Yasasının (İİK) ihlal edildiğini ve İİK’nın yanlış ve taraflı yorumlanması sonucu insanların ayrımcılığa uğradığını, devlet kurumları aracılığı ile haklarının alenen ihlal edildiğini, bile bile yasaya aykırı davranışın meşrulaştırıldığı ve kişilerin ve devlet kurumlarının yasaya aykırı davranmaya zorlandığını, beraberinde kişilerin yasal haklarını arama hakkının kesintiye uğratıldığını iddia etmekteyim. Temel hak ve hürriyetler Anayasamızın ilgili maddelerinde, temel hak ve hürriyetlerin ne zaman nasıl sınırlandırılacağı Madde 13’te, ne zaman ve nasıl durdurulacağı Madde 15’te, temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamayacağı Madde 14’te ve Medeni Kanunun 2.maddesinde, kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin devlet memurlarının eliyle görüleceği Madde 128’de, devlet memurlarının Anayasa ve yasalara bağlı kalmak zorunluluğu Madde 129’da ve ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 6. maddesinde, devlet memurlarının Anayasa ve yasalara aykırı emri yerine getiremeyeceği Madde 11’de, Madde 137’de ve ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 11. maddesinde belirtilmiştir. YGHK kararlarına 1. derece mahkemeler itiraz edemez ve direnemezler. YHGK kararlarına 2. derece mahkemeler itiraz edebilir olup, bu mahkemeler şu an o gün ve bugün itibariyle mevcut değildir. Dolayısıyla da karara itiraz eden olmamıştır. Sonuçta da karar, yasa benzeri bir karar olmuştur. Ülkemizde kişilerin Anayasa mahkemesine itiraz etme hakkı da yoktur. Bir alacaklının SSK emeklisi bir borçlunun maaşının haczedilmesi talebi üzerine . İİK 82. maddesi diğer kanunlarda haczedilemeyeceği belirtilen şeylerin haczolunamayacağını belirtmektedir. İcra dairesi SSK maaşının haczedilemeyeceğini bildiğinden alacaklının talebine olumsuz yanıt vermiştir. Bilindiği üzere genel tanımıyla “yasaların yapmayı emrettiğini yapmamak, yapılmamasını emrettiğini yapmak” suçu oluşturmaktadır. A- Alacaklının yasaya aykırı olduğunu bildiği bir uygulamayı talep etmesi dürüstlük kuralına aykırıdır. Medeni Kanunun 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” ve 3. maddesinde “Kanunun iyi niyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz.” Denmesine rağmen yasaya aykırı bir talepte bulunmak dürüst bir davranış değildir. Yasaya aykırı talep içeriği suç olan bir davranışı talep etmektir. Devlet memurlarının dolayısıyla da icra memurunun içeriği suç olan bir talebi yerine getirmemesi gerekir. Anayasamızın 11. maddesi “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.” diyerek hem alacaklıyı hemde icra memurunu; 129. maddesi “Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler.” ve Anayasamızın 137. maddesinde “Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.” diyerek kamu görevlilerinin Anayasa ve yasalara bağlı kalmak zorunda olduğunu emretmiştir. Ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 6. maddesi “Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatle bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatle uygulamak zorundadırlar.” yine 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 11. maddesinde “Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmağa mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir.” diyerek Anayasa ve yasaya aykırı emrin yerine getirilemeyeceğini kamu görevlilerine emretmiştir. Buna rağmen ilgi kararda söz konusu talebin yasaya aykırı olduğunu kabul etmekle beraber sadece icra memurunun takdir hakkı olmadığından bahisle icra memurunun yasaya aykırı bile olsa talebi yerine getirmek zorunda olduğu kararını vermiştir. Dolayısıyla Anayasa ve yasalara aykırı dahi olsa alacaklının talebinin yerine getirilmesi emredilmiştir. Hem YHGK mensupları hem de icra memurları kamu görevlisidir. Dolayısıyla icra memurunun kamu görevlisi olduğu ve tüm herkes gibi Anayasa ve yasalara sadakatle bağlı kalmak zorunda olduğu göz ardı edilmiştir. Ayrıca Anayasamızın 14. maddesinde “Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.” denmesine rağmen alacaklıya yasaya aykırı talepte bulunma hakkı verilmiştir. Medeni Kanunun 3. maddesinde “Kanunun iyi niyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz.” denmekte olup yasaya aykırı talepte bulunmanın neresinin iyi niyetli bir davranış olduğu düşünülmelidir. Yasaya aykırı bir talepte bulunmak aynen kararda ifade edildiği gibi borçlunun itirazını gerektirmekte olup, alacaklıyı fırsatçılığa ve fırsattan istifadeciliğe itmektedir. Karar içerisinde bahsi geçen “Buna karşılık, borçlu haczi caiz olmayan bir malın haczine, malın haczi sırasında muvafakat verebileceği gibi, şikâyet yoluna gitmeyerek zımnen rıza gösterebilir. Bu durumda borçlu artık, haczedilen bu nitelikteki mal yada hakkından mahrum kalmanın bütün sonuçlarını bilmektedir.” ifadesi fırsatçılığı n diğer tanımıdır. Borçlunun psikolojisi bozuk, moral olarak çökük, maddi manevi problemler yaşayan biri olduğu göz önüne alınırsa ve özellikle borçlunun (tüm vatandaşlar gibi) devlete ve devlet dairelerine olan güveni göz önüne alınırsa yapılan davranış düşünce sınırlarını zorlamaktadır. Tüm vatandaşlar gibi borçlu da devlet dairelerinin Anayasa ve yasalara aykırı bir uygulamayı yapmayacağını düşünmektedir.
ben de bu düşünce içerisindeydim. Ancak gördüm ki icra daireleri yasaya aykırı talebi yerine getirmek zorundadır. Bir vatandaş ve ............ olarak bu uygulamayı içime sindiremediğimi belirtmek isterim. Ülkemiz içinde yasaya aykırı davranışta bulunma hakkı sadece alacaklıda ve yasaya aykırı davranışta bulunma hak ve yetkisi sadece icra dairelerinde bulunmaktadır. Ülkemizde bahsi geçenlerin haricinde yasaya uymama hakkı olan başkaca bir kişi yada kurum olmadığı düşünülürse Anayasamızın 10. maddesinde bahsi geçen “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” ifadesinin ne anlamı kalmıştır. Göz göre göre YHGK alacaklıyı ayrıcalıklı bir zümre haline getirmiş, icra memurlarını diğer vatandaş ve devlet memurlarından ayırarak yasaya aykırı davranışta bulunmak zorunda bırakmıştır. Beraberinde borçlu itiraz edebilse dahi yasaya aykırı bir talepte bulunabilmenin ve bu yerine getirmenin hukuk devleti niteliği ile bağdaşırlığı sorgulanmalıdır. Hangi hukuk devletinde yasaya aykırı bir talepte bulunulabilmektedir? İlgi karar içerisinde bir açık (kesin olarak belirtilmeyen bir durum) olduğundan bahsedilerek durumun alacaklı lehine bozulması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Basında da yer aldığı üzere yasalardaki boşluklardan faydalanmak tabiri devreye girmiştir.
Karar içerisinde bahsi geçen “Buna karşılık, borçlu haczi caiz olmayan bir malın haczine, malın haczi sırasında muvafakat verebileceği gibi, şikâyet yoluna gitmeyerek zımnen rıza gösterebilir. Bu durumda borçlu artık, haczedilen bu nitelikteki mal yada hakkından mahrum kalmanın bütün sonuçlarını bilmektedir.” İfadesinin fırsatçılık olduğu iddiama bir örnek vermek istiyorum. Bilindiği üzere “kişinin haline münasip tek evinin” haczolunamayacağı İİK 82. maddede emredilmektedir. Karara göre borçlu bu tek evinin haczedilmesine muvafakat verebilir yada zımnen rıza gösterebilir. Akıl ve mantık yolu ile düşünürsek, bunu da İİK ile birleştirirsek hangi borçlu oturduğu tek evinin %40 değerine satılması ihtimalini göz önüne alarak bu evin haczedilmesine muvafakat verir? 50.000TL değerindeki bir evin 20.000TL’ye satılmasına rıza gösterecek devamında bu 20.000TL meblağdan bir kısım masraflar (tahminen 5.000TL) düşecek ve borcundan 15.000TL civarında bir meblağ düşeceğini bile bile bir vatandaşın buna rıza göstereceğini düşünmek biraz saflıktır. Gerçeklerin ne kadar geçerli olduğunu bilmem ama düşünce şu şekilde olmalıdır. Kişi evini haczettirmez. Kendisi bunu 50.000TL’ye yakın bir değere (misalen 40.000TL) satar ve borcunu herhangi bir masraf ödemeden bu meblağ kadar öder. Tabi biz bu mantığı yukarda bahsettiğim devlet organlarının yasaya uygun davranma zorunluluğunu ve vatandaşın devlet organlarına olan güvenini eklersek bahsettiğim mantık geçerli olmaz, kişi evinin haczedilmesine zımnen rıza gösterir. Devamında intiharlar, boşanmalar, cinnetler ve devlete olan güvenin sarsılması sonucu ortaya çıkar ve YHGK bunların karardan kaynaklananlarının sorumluluğunu üstlenmez. Belki yargı kurumlarının adı adalet kurumu olsaydı iş farklı olabilirdi. B- Yasa Koyucu, İcra ve İflas Kanunun 79. maddesinde haczi icra memurunun yapacağını belirtmiştir. 80. maddesinde icra memurunun yetkilerini ve 81. maddesinde kolluk kuvvetlerinin icra memuruna yardım etme zorunluluğundan bahsetmiştir. 82. maddesinde “Haczi Caiz Olmayan Mallar ve Haklar” başlığı altında “aşağıdaki şeyler haczolunamaz” demiştir. İlgi kararda ise “Gerek İcra ve İflas Yasası'nın 79. maddesinde, gerekse 85. madde ifadesinden ortaya çıkan sonuç, icra müdürüne haciz uygulaması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. Gerçekten de 79. madde kesin bir ifadeyle icra dairesinin haczi yapacağından, 85. madde; maddede belirtilen yasal koşullar altında borçlunun mal ve haklarının haczolunacağından söz etmektedir. 85. madde sadece, "alacaklara yetecek miktarın" saptanması konusunda icra müdürüne bir takdir hakkı tanımaktadır.” demiştir. Eğer haczi icra memuru yapacaksa (İİK madde 79) haczi yapamayacak olan kimdir? Basit bir mantık ile yola çıkarsak haczi yapamayacak olan haczi yapan kişidir. Görüldüğü üzere YHGK Yasa Koyucunun koyduğu yasayı kendine göre bir mantık yürüterek değiştirmiştir. Anayasamızın 7. maddesi “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” ve 11. maddesi “Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” ve 14. maddesi “Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.” demektedir. Bu maddelerden çıkan sonuç aynı zamanda “hiç kimse kendine yasama yetkisi veremez” olmalıdır. Yukarıda belirttiğim basit mantık kuralına (aynı zamanda kitap okuma kuralı) ve İİK 261. maddeyi de eklersek açıkladığım sonuç daha iyi anlaşılabilir. Yasa Koyucu, İİK 261. madde de “İhtiyati haciz kararları, 79 dan 99 uncuya kadar olan maddelerdeki haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre icra edilir.“ demiştir. Yani 79-99. maddeler bir bütündür. Orada açıklanmak istenen aynı konudur. Bu haciz işleminin nasıl yürütüleceğidir. YHGK İİK’nın bazı maddelerini dikkate alırken her nedense bu maddeyi görememiştir. YHGK kendini alenen Yasa Koyucu yerine koymuştur. Bilindiği üzere bu karara itiraz edebilecek kişi ve kuruluş mevcut değildir. Olsa ve etse de değişen bir şey olmayacağı kararın verilme sürecinden belli olmaktadır. Çünkü hemen hemen aynı kişiler (Yargıtay mensupları) kararı vermektedir. Devam etmeye gerek duymuyorum. Karar tüm aklı selim
Düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum
Zaten bu düşünceme sebep hacze giden bir avukat arkadaşın bana sen istediğini düşün, istediğini yap. Devlet alacaklıdan taraf.
. Bu sözün arkasından ben yasaya aykırı taleplerin yerine getirilme sebebini araştırdım.
Buda bana “insan haklarına saygılı”, “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”, “maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkı”, “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.” ifadelerinin ne kadar uygulandığını ve uygulanabilir olduğunu göstermiştir. Görüldüğü üzere devletimin bir organı temel hak ve hürriyetlerin engellenmesine sebep olmuştur ve bu üst düzey bir yargı kurumudur. Yukarıda belirttiğim Anayasa ve yasa maddelerine aykırı davranılmaktadır. İhlal edilen hakların ve diğer insanların ihlal edilen hakları şunlardır: Alenen ihlal edilenler: • • • • • Ayrımcılık yasağı Yasa önünde eşitlik Mülkiyet hakkı Adil yargılanma hakkı Etkin hukuki bir yola başvurma hakkı (YHGK kararlarına itiraz edilememesi, 2. derece mahkemelerin olmaması, Anayasa Mahkemesine kişilerin başvuramaması) Tanınan ayrıcalık sebebiyle alacaklının ihlal etmesine fırsat verilenler: • • • İnsan onuruna saygı Masumiyet karinesi ve savunma hakkı Özel hayat ve aileye saygı Şu şekilde de ifade edilebilir: 1. Adil yargılanma hakkı, 2. Anayasanın 10. maddesinde 3. Anayasanın 17. maddesinde dokunulmazlığı, 4. Anayasanın 21. maddesinde 5. Anayasanın 35. maddesinde 6. Anayasanın 36. maddesinde edilmektedir. bahsi geçen Kanun önünde eşitlik hakkı, bahsi geçen maddi ve manevi varlığımın bahsi geçen konut dokunulmazlığı hakkı, bahsi geçen mülkiyet hakkı, bahsi geçen hak arama hürriyeti ihlal İstendiğinde her konuya bir mazeret bulunabilir. Örneğin kanunları bilmemenin bir mazeret olmadığı belirtilebilir. Bu mazeret bir hukuk devletinde yasaya aykırı bir talepte bulunabilmenin ve yerine getirilmesinin mazereti olamaz. Devlet mazeret sunmaz. Yasaya aykırı talepte bulunma hakkı yok edilmeli, yasaya aykırı bir talebin yerine getirilmesi mecburiyeti engellenmeli, hak ve hürriyetler geri verilmelidir. Bunlar olsa dahi ilgi kararın sebep olduğu boşanmaların, intiharların, cinnetlerin, maddi manevi sorunların vs. bedelini elbette YHGK ödeyemeyecek, vatandaşın kaybolan güveni yerine getirilemeyecektir.
-
Cevap: Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
Yahu arkadaşım, esmerman güzel düşünüyorsun da, Hukukun Kaynağı Kanunlardır,yönetmeliklerdir vs., yargıtay kararlarıdır,içtihatlardır, Av. Müge Hanım gayet güzel ve başarılı bir şekilde ayrıca kısa ve net olarak bitirici emsal kararlar ile konuyu cevaplamış. Siz ne diye kanuni olmayan şeyleri, bana göre yarım yamalak hukuki bilginiz ile hiçbir yasa metnine ve emsal karara dayanmadan burada dile getiriyorsunuz ki. Avukat hanim yargıtay emsal ictihatlarını konuya sunmuş, Türkiye'deki hukuk sistemi bunları emrediyor diye göstermiş. Bu demek değildir ki, bunları Avukat Müge Hanim söylüyor...Sayın meslektaşım gerçeği ve yürürlükteki hukuku anlatıyor. Daha siz cümlelerinizde "neden bağsediyorsunuz,doğmayan cocuğun doğacahı" gibi Türkçe imla kurallarına dikkat edemezken, nasıl olup da Yüksek Yargıtay'ın sayın Avukat Hanım tarafından sunulmuş emsal içtihatlarını hiçe sayarak konuyu uzatıyorsunuz ki. Ancak lütfen bunları bir tavır olarak görmeyiniz. Sadece açıklamak istedim,çünkü konuyu duygusal ve gelki de kendinizce hakklı olarak değerlendirmeye başlamışsınız artık. Kaldı ki size katıldığım bir konu da var... Zira avukat Müge Hanım'ın da gözden kaşırdığı ufak bir nüans farkı var: İİK yasasına göre Alacaklı vekili haciz mahallinde haciz yapmak veya işleme dahil olmak üzere yetkilendirilmemiştir. Buna binaen de borçlunun net talebi ile borçluya ait konuta girmekten men edilebilir. Avukat Hanım'ın sunmuş olduğu bu konudaki içtihatlara göre Eğer borçlu avukatın haciz mahllinde bulunmasına bir itirazda bulunmaz veya sessiz kalır ancak haciz işlemleri sırasında alacaklı vekiline mukavemet veya hakarette bulunursa o zaman Hakime hakaret veya ilgili diğer suç maddelerine göre cezalandırılması gerekir. Pek tabii avukat hanım haciz esnasında avuakta karşı suç işlenmesinin yaptırımları olacağını içtihatlarla - ve olması gerektiği gibi- belirtmiştir. Diğer konuları da net olarak açıklayan içtihatlar sunmuştur. Yasalara ve içtihatlara göre yanıt vermiştir. Seviyeyi bu paralelde tutmakta görüşleri paylaşırken bu kriterleri esas almaya özen gösterilmelidir. Avukat hanım da bunu gayet iyi uygulamıştır. Yoksa bencu bu haklı sence bu haklı böyle olsun demeyle olmaz! İcra müdürü sorumluluk alacaklı vekilinde olmak kaydıyla gösterilen yerde haciz işlemini uygulayacak, bu yasada da içtihatlarda da net... O kadar...
-
Cevap: Re: eski eşim ve üvey kızıma haciz
müge hanım haciz yapmak talebe bağlıdır tabi ki ancak haciz mahallindeki eşyaların haczedilip edilmeyeceklerinin takdiri memurdadır. memurun bu davranışına karşı taraflara şikayet yolu açıktır.
-
Cevap: Eski eşim ve üvey kızıma haciz
Alacaklı yada vekili icra müdürlüklerine başvurmakla zaten haciz taleplerinde
bulunmakta. İcra müdürlükleri bu talebe istinaden yanında alacaklı veya vekili
bulunmadan menkul ve gayrimenkuller üzerinde haciz işlemi yapabilmektedir.
Ancak burada asıl soru şu. Örneğin 5510 sayılı kanunun 93 maddesi emekli
maaşlarından haciz işlemi olması için borçlunun muvafakatini istemektedir. Bu
onay olmadan haciz işlemi nasıl olacaktır. Çünkü anılan madde hükmü açıktır.
Bununda uygulamada böyle bir talebin olduğunu borçluya bildirmek belli bir
süre içinde itiraz etmediği takdirde hacize onay verdiğini hatırlatmak şeklinde
olacağı borçluya bildirmek olacaktır. Aksini düşünmek hatalıdır. Sn Esmerman
haklıdır. Yoksa uygulamada neden İcra müdürlükleri ücret gelirlerinin tamamına
değilde bir kısmına haciz koyabiliyor. Çünkü kanunun amir hükümlerindendir.
Takdirede kapalıdır. 82.nci madde sarihtir. Burda yazılı olanlar haciz edilemez.
Alacaklı yada vekilinin buna bir itirazları varsa o zaman onlar mahkemeye gider
karar alır ve icra daireleri bunu uygular. Neden hep itirazları borçlular yapmağa
mecbur. İcra memurları alacaklıların haklarını korumakla yükümlü oldukları kadar
borçlularında hakları korumakla yükümlü değil mi? Alacaklının 1000 TL alacağı
varsa ve bu kadar alacağı karşılayacak kadar mal haciz edilmişse alacaklının
talebi üzerine onuda al bunuda al olurmu? Alacaklının yada vekilinin bu talebini
yerine getirmeyen memur suçmu işlemiş olacak. Al işte 5510 sayılı kanunun 93
md. gereğini talep ediyorsun git mahkemeden haczedilememezlik kararı getir
diyor. Madde açık boçlunun onayı lazım. Oda muvafakatim yok diyor o zaman
hacizi kaldır, alacaklı gitsin mahkemeye o karar alsın. Sonra alacaklı yada vekiline kim hangi yetkiyi vermişde haciz mahallini talan ediyor. İcra memurunun
talebi üzerine borçlu istenilen yerleri açar, gösterir. Ha buna borçlu direnirse
haciz mahalline icra memurunu almazsa o zaman polis marifeti ile görev ifa
edilir. Eğerki alacaklı alacak miktarı kadar bir malın haciz edilmediğinden söz
ederse haciz edilen malların bedelleri takdir edilir eksik kalan kısım varsa tamam
lanır. Avukatlara devlet memurları yetkileri vermek hangi hukukda var. Sn. Sami
Selçuk'un bu konudaki görüşlerini okuyun. Tüm avukatlar içtihat peşinde. Kimse
hukukun evrensel ilkelerini savunmuyor. İçtihat kararlarını verenler yanılıyor
olamazmı? Neden kanun koyucudan kendilerini üstün görüyorlar. O zaman tüm
kanunları onlar yazsın, uygulasın.