-
İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Bu sitede açmış olduğum ilk konu başlığı bakalım bizleri nerelere götürecek?
Veya nerelere geleceğiz?
(...)
Ezine’den Hacı Arif Ağa:
-- Kırım Savaşı’na kadar Ezine’de tek bir Rum, tek bir Ermeni ve hatta yahudi yoktu. Önce üç Rum geldi. Hükümet bunları çok korudu. Bunların arkasından Rumlar geldikçe geldi, yerleşti. İhtiyarlar bu Rumların gelip yerleşmesini tehlikeli görüyorlardı, yakınıyorlardı. Fakat hükümet bunları çok sıkı koruyordu.
Bunun sonucu, 1909’da Ezine’de Rum nüfusu 380 haneye yükselir. Rum mahallesinde yıkılmış cami harabesi bile vardır.
Bütün köylerde çoğalan Rumlar, adalardan, Yanya’dan, Yunan’dan gelmiş, tanzimatçılığın koruyuculuğu altında gittikçe çoğalmakta devam etmiş bunuyorlardı. Edremit ve Ayvalık ilçelerinde daha acıklı gerçeklerle karşılaştım. Edremit’teki ihtiyarlardan yaptığım soruşturmada, Sivastopol savaşı zamanlarında, Edremit’te Midillili yalnız iki Rum varmış. Bunlar bilmem hangi ağaların, beylerin hizmetkarlarıymış. Fakat 1909 yılında Edremit’te 1500 haneyi aşkın Rum vardı… Edremit köylerinde vaktiyle bir tek Rum yokken uğursuz Tanzimatı Hayriye sayesinde Rumlar, Türklere göre Edremit kıyı köylerinde çoğunluğu sağlamışlardır. Kiliseler, okullar yapmışlar, TÜRKLERİN SÖZÜ GEÇER KİŞİLERİNİ EŞKİYALIKLA KAÇIRMIŞLARDIR.
57. TÜMEN KOMUTANI ŞEFİK AKER
AYDIN MİLLİ CİDALİ CİLT I SAYFA 66
ALINTI : DOĞAN AVCIOĞLU MİLLİ KURTULUŞ TARİHİ CİLT III SAYFA 1059
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Bugün bir çok internet sitesinde ve hatta bazı TV kanallarında Abdülhamid "Han" hakkında mevlüdler ve ağıtlar ile methiyelerden sonra cüretkar ve tehditkar "hilafet" dilek ve temennilerini okuyup işittikçe ne isabetli bir konu başlığını açmamla varlığını bir kez daha kanıtlama ihtiyacı duyan Tanrı'ma bin şükürler olsun...
Bütün bunların ardında "demokrasi", "çağdaşlık", "çok seslilik", "medeniyetlerin huşusu" gibi süslü ve sanal şeylerin olduğuna hala inanan veya bu uğurda "askerlik" yapan kaldı mı bilmem ama işte ilk alıntıda olduğu gibi bunların ardında
"Tanzimatı Hayriye"
vardır...
Gören de
Duyan da
Okuyan da
Hisseden de
Abdülhamid "Han"larının Tanzimatı "Hayriye"yi kendine CARİYE yaptığını zanneder...
:)
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Sultan II. Abdülhamit, Osmanlı padişahları içerisinde en çok tartışılanlardan biridir. Konuya bilimsel ve objektif bakmayanların bir kısmı onu "Ulu Hakan" ilan ederken, bir kısmı ise "Kızıl Sultan" olarak görmektedir. Bu yaklaşımların ikisi de yanlıştır.
Eleştirilecek yönleri çok olmakla birlikte; Osmanlı'nın en sıkıntılı döneminde 33 yıl imparatorluğu korumayaı başarmıştır. Kurtuluş Savaşımızın önde gelen komutanlarının da yetiştiği o dönem için modern denilebilecek eğitim faaliyetleri bir çok tarihçi tarafından takdir edilmektedir.
Son zamanlarda nispeten daha objektif eserler yazılmaya başlamıştır.
Abdulhamit'i kötüleme politikasının öncülüğünü Ermeniler ve Yahudiler yapmıştır. Dönemin aydınları da (Mehmet Akif dahil) baskı ve sansürden dolayı Abdulhamit'e düşman olmuşlardır. Hatta Ermeni militanlar ona suikast dahi düzenlemişler ve Tevfik Fikret bir şiirinde bu suikastı düzenleyen Ermeni militan için "ey şanlı avcı" demiş ve hedefini vuramadığı için de hayıflanmıştır.
Yahudilerin düşmanlığı da Filistin'de toprak satın almak isediklerinde red cevabı aldıkları içindir. Ünlü Yahudi siyonist Teodor Herzl, anılarında bunu anlatır ve Abdulhamit ile görüşerek Filistin'de Yahudilere toprak satmasını ister ve red cevabı alarak kovulduğunu anlatır.
O'na "Kızıl Sultan" lakabını veren de bir yabancı yazardır. Bu yazarın Türk ve Osmanlı düşmanı olduğunu söylemeye gerek yok.
Abdulhamit dahil, Osmanlı'nın son dönemi henüz objektif tarih açısından yazılabilmiş değildir. Tarih uzun vadeli bir konudur. Zamanla daha bilimsel ve objektif eserler yazılacaktır.
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Mehmet Akif ile Tevfik Fikret'i Abdülhamid muhalefliği ile bir araya getirebilmek tarih kitaplarından daha çok tarih "roman"larını takip edenler için bile çok güç bir o kadar da çelişkilerle doludur...
Bu durum şimdilerde bir kısım medyanın "açılım" olarak pazarladığı CHP yaklaşımlarını kuşkuyla karşılayanlar ve samimi bulmayanlar için ne yaman ÇELİŞKİdir...
Yeni başladık...
Bilimsel ve objektiflik takıntımız olmayacak kadar az çok tebeşir tozu yuttuk...
Öksürmezsek akciğerlerimizi kaybedeceğiz...
İzin verin insanlar ÖKSÜRSÜNLER...
Öksürsünler ki hastalıktan kurtulmak için tavsiye edilen "bilimsel" ve "objektif" ilaçların yan etkisi ile "şehit" olmasınlar...
...
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Konuyu biraz renklendirelim ve Akçura'yı tez konusu yapan ve inceleyen bir Fransıza takılalım bakalım...
...
ÜÇ TARZ-I SİYASET
OSMANLICILIK, PANİSLAMİZM, PANTÜRKİZM
Akçura’ya göre;
Osmanlıcılık, Tanzimat döneminin bir politikasıdır (1839-1870),
Panislamizm ise 1870’den itibaren ortaya çıkmış ve Abdülhamit tarafından savunulmuştur.
Pantürkizm ise yüzyıl başlarında ortaya çıkan bir akımdır (makale 1904 yılında cüzler halinde Kahire’de yayınlanan TÜRK adlı dergide yayınlanmıştır. Dergi Ali Kemal gibi liberaller tarafından çıkarılmaktadır. Adı ile Türk imajını değiştirmeye çabalar görülse de Türklerle ilgilenmeyen bir dergi olması nedeniyle Akçura’nın öfkesine neden olur ve bu makale isimsiz gönderilir gazeteye.)
Akçura bu makalesinde bahse konu akımları Osmanlı Devleti için uygulanabilirliği üzerinden değerlendirmektedir.
Bu değerlendirmelere göre, Osmanlıcılık uygulaması imkansız bir yoldur. Diğer ikisi ise Osmanlı Devleti’nin geleceği söz konusu olduğunda belli kayıplara mal olacak politikalardır. Ama iç ve dış engeller ortadan kaldırılınca uygulanabilir politikalardır.
Bu iki politikadan birinde karar kılmamış görülse de gönlündeki politika Pantürkizm’dir.
Panislamizm için en büyük engel dış tehditlerdir. Bu tehdit müslüman toplumların Avrupa’nın mutlak nüfuz alanında olmasıdır.
Pantürkizm’de ise en büyük engel içerdedir. ÇÜNKÜ ULUSAL BİLİNÇ OLDUKÇA YAVAŞ GELİŞMEKTEDİR.
Sonuç olarak, Panislamizm için oldukça kısıtlı olan hareket yeteneği Pantürkizm için daha olanaklıdır.
…
///
'Abdülhamit Han' meğer 'Han' değil, 'Kral' veya "Prens"miş...
Ürdün kralı gibi...
Suudi kralı gibi...
veya
Katar prensi gibi...
Bakalım bizler 'Pantürk' kalacak mıyız?
Bakalım?
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
SUUDİ ARABİSTAN, KADINLARIN ARABA KULLANMASINA HAZIRLANIYOR!
15/02/2009 Basından
Tarih uzun ince bir yoldur...
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Pantürkizm konusunda Atatürk'ün de bazı şeyler söylediği bilinmektedir.
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sultan II. Abdülhamit, Osmanlı padişahları içerisinde en çok tartışılanlardan biridir. Konuya bilimsel ve objektif bakmayanların bir kısmı onu "Ulu Hakan" ilan ederken, bir kısmı ise "Kızıl Sultan" olarak görmektedir. Bu yaklaşımların ikisi de yanlıştır.
Eleştirilecek yönleri çok olmakla birlikte; Osmanlı'nın en sıkıntılı döneminde 33 yıl imparatorluğu korumayaı başarmıştır. Kurtuluş Savaşımızın önde gelen komutanlarının da yetiştiği o dönem için modern denilebilecek eğitim faaliyetleri bir çok tarihçi tarafından takdir edilmektedir.
Son zamanlarda nispeten daha objektif eserler yazılmaya başlamıştır.
Abdulhamit'i kötüleme politikasının öncülüğünü Ermeniler ve Yahudiler yapmıştır. Dönemin aydınları da (Mehmet Akif dahil) baskı ve sansürden dolayı Abdulhamit'e düşman olmuşlardır. Hatta Ermeni militanlar ona suikast dahi düzenlemişler ve Tevfik Fikret bir şiirinde bu suikastı düzenleyen Ermeni militan için "ey şanlı avcı" demiş ve hedefini vuramadığı için de hayıflanmıştır.
Yahudilerin düşmanlığı da Filistin'de toprak satın almak isediklerinde red cevabı aldıkları içindir. Ünlü Yahudi siyonist Teodor Herzl, anılarında bunu anlatır ve Abdulhamit ile görüşerek Filistin'de Yahudilere toprak satmasını ister ve red cevabı alarak kovulduğunu anlatır.
O'na "Kızıl Sultan" lakabını veren de bir yabancı yazardır. Bu yazarın Türk ve Osmanlı düşmanı olduğunu söylemeye gerek yok.
Abdulhamit dahil, Osmanlı'nın son dönemi henüz objektif tarih açısından yazılabilmiş değildir. Tarih uzun vadeli bir konudur. Zamanla daha bilimsel ve objektif eserler yazılacaktır.
Gerçekten çok güzel bir açıklama olmuş Syn. Abbas Bilgili. Yanlız şunu da söylemeden duramıyacağım Osmanlının en zor zamanında Osmanlıyı 33 sene ayakta tutmuştur.
Abdülhamid, idareye vaziyet etmek üzere tahta çıktığında her taraf kazan gibi kaynıyordu. O da fitne ve fesat üzerine gelmişti.İlk defa Avrupa standartlarına uygun mektepler onun devrinde hizmete girmiştir. Kabataş, Kuleli İstanbul'da açılan okullardan sadece ikisidir.
Abdülhamid'e ilk defa Fransızlar "Le sultan ruj" diyerek "Kızıl Sultan" adını taktılar. Ermeniler de bunu gazetelerinde neşredip yaydılar. Onun için ona "Kızıl Sultan" diyen insan kimin ağzını kullanıp, kimin emellerine alet olduğunu düşünüp ürpermelidir.
yazıdan önce bilgi aldığım bir kaç kaynakça;
* http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Abd%C3%BClhamit
*http://www.abdulhamid.org/
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
mehsaidmet rumuzlu üyeden alıntı
1. Kaynakça'nın tepesinde bakın ne yazıyor.
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır.
2. Kaynakça'nın faydalı linki "Mustafa Armağan"
Abdulhamit hakkında yorum yapmayacağım. Ancak daha tarafsız kaynaklardan incelenmesi gerektiği kesin...
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
1. Kaynakça'nın tepesinde bakın ne yazıyor.
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır.
2. Kaynakça'nın faydalı linki
"Mustafa Armağan"
Abdulhamit hakkında yorum yapmayacağım. Ancak daha tarafsız kaynaklardan incelenmesi gerektiği kesin...
Saygı duyarak okuduğum 2 tarih yazarı vardır. Birisi Mustafa Armağan diğeri ise İlber Ortaylıdır.
Valla ister beğenin ister beğenmeyin, Mustafa Armağanı çok takdir ederek okuyorum ve düşüncelerini de gönülden destekliyorum.
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
mehsaidmet rumuzlu üyeden alıntı
Valla ister beğenin ister beğenmeyin, Mustafa Armağanı çok takdir ederek okuyorum ve düşüncelerini de gönülden destekliyorum.
Rahmetli Fikret Kızılok'u andım, toprağı bol olsun..
"Zaman zaman, zaman zaman, mmmm o zaman..." :rolleyes:
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
“HAYATIMIN EN KARANLIK GÜNLERİNİ BU DÖNEMDE YAŞADIM.
GAZETELER ÇANAKKALE’DE DÜŞMANIN DURDURULDUĞUNU, BÜYÜK ZAİYATA UĞRATILDIĞINI YAZIYORLARDI. BEN BİR TÜRLÜ BU HABERLERE İNANAMIYORDUM. FAKAT İNGİLİZ VE FRANSIZ DONANMASININ ÇANAKKALE BOĞAZINI ZORLADIĞI VE GİREMEDİĞİ BİR HAKİKATTİ. ÇIKARTMA YAPMAYA MUVAFFAK OLMUŞ AMA ORDUMUZUN KARŞISINDA MIHLANIP KALMIŞTI.
HER VASITA İLE CEPHEDEN HABER ALMAYA ÇALIŞIYORDUM. MUHAFIZ KUMANDANI ASIM BEY’İ SIK SIK SARAYA GÖNDEREK DOĞRU MALUMAT ALMAK İÇİN ÇIRPINIYORDUM.
İŞTE BU SIRADA RABBİME ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ UMMAYA BİLE CESARET EDEMEDİĞİM ZAFER HABERİ ULAŞTI....
BU BÜYÜK ZAFERİ MUSTAFA KEMAL BEY ADINDA BİR MİRALAY KAZANMIŞ.
ALLAH DEVLETİME HİZMETİ GEÇENLERDEN RAZI OLSUN”
ABDÜLHAMİT-II
SULTAN ABDULHAMİT’İN HATIRA DEFTERİ SAYFA 158
////////
Aslında sorun daha çok Abdülhamit'te değil
Sorun:
Allah'ı dillerinden düşürmeyen
her fırsat, her ortam ve her şartta onu pazarlayanların
Abdülhamit'i sutre olarak kullanıp
Mustafa Kemal ve ardıllarına
ALLAH RAZI OLSUN
diyememelerindedir...
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
horasan rumuzlu üyeden alıntı
Aslında sorun daha çok Abdülhamit'te değil
Sorun:
Allah'ı dillerinden düşürmeyen
her fırsat, her ortam ve her şartta onu pazarlayanların
Abdülhamit'i sutre olarak kullanıp
Mustafa Kemal ve ardıllarına
ALLAH RAZI OLSUN
diyememelerindedir...
Allah bugünlere ulaşmamızda canını, fikrini veyahut emeğini veren; bundan sonraki zamanlara da sapasağlam ulaşmamızı sağlayacak herkesten razı olsun.
Amiiiiinnnn....
Dipnot : Yazında geçen pazarlama kelimesi yazını seviyesizleştirmiş. Daha uygun bir kelimeyle dikkatleri oraya değil asıl mesajın verilmek istendiği yere çekebilirsin.
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
'Allah razı olsun'u dağıtırken kazara adlarını zikrederim ve
"Allah çarpar!" ve "Bir tarafım yamulur!" diye
bu kadar mı dikkat eder bir insan
anlayan beri gelsin...
Yoksa bir bildiğiniz, bir gördüğünüz mü var?
Yoksa Hz. Muhammed'in miracındaki saklı yolculardan mısınız?
Korkmayın, Mustafa Kemal adını o dileklerin arasına sıkıştırmak
sizleri cehennemde odun yapmaz,
cennette gül yapar,
bülbül yapar...
Ama sizin derdiniz huri veya NURİ ise
elden ne gelir?
Not: Sözcükler tarafımdan anlamını verecek en asgari sertlikte seçilmektedir... Genel hal ve tavırlarınızla sadece Allah tarafından değil kulları tarafından da çarpılmaya doğru hızla yol alıyorsunuz... DİKKAT!
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Alıntı:
horasan rumuzlu üyeden alıntı
'Allah razı olsun'u dağıtırken kazara adlarını zikrederim ve
"Allah çarpar!" ve "Bir tarafım yamulur!" diye
bu kadar mı dikkat eder bir insan
anlayan beri gelsin...
Yoksa bir bildiğiniz, bir gördüğünüz mü var?
Yoksa Hz. Muhammed'in miracındaki saklı yolculardan mısınız?
Korkmayın, Mustafa Kemal adını o dileklerin arasına sıkıştırmak
sizleri cehennemde odun yapmaz,
cennette gül yapar,
bülbül yapar...
Ama sizin derdiniz huri veya NURİ ise
elden ne gelir?
Not: Sözcükler tarafımdan anlamını verecek en asgari sertlikte seçilmektedir... Genel hal ve tavırlarınızla sadece Allah tarafından değil kulları tarafından da çarpılmaya doğru hızla yol alıyorsunuz... DİKKAT!
Ben şu ana kadar yazılarımda 1 kere dahi olsun Atatürkü kötülemedim veyahut hakkında olumsuz bir açıklamada bulunmadım ve bulunmamda. Beni Atatürk düşmanı gibi göstererek ne elde etmek istediğinizide anlamış değilim.
Şu ana kadar size hep olumlu yaklaşmaya çalıştım. Bazen zıt görüşlerde olsakta uslubunuz bu mesajınıza kadar hep hoşuma gitmiştir. Heryerde sizi saygıyla dinlerim ancak iş Dinime gelince kullandığınız veyahut kullandığım terimlere inciğinden cıncığına dikkat ederim.
Allahın kimi bülbül kimi odun yapacağını siz değil ancak ve ancak O bilir.
Duama gelince HERKESİN kelimesinide kattım içine...Eğer bu kelimenin içinde Atatürk ü görmüyorsan o da senin problemin..
Son olarak Cennet amacım ne Huri nede Nuri. Allahın rızasına nail olayım bülbülde boooş güller de booşş..
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Türküm diyorsun: Türkçe kullanmaya özen gösteriyor musun?
Türküm diyorsun: Ne için yabancı markalara düşkünsün?
Türküm diyorsun: Ne için açtığın mağazaya Türkçe isim
vermiyorsun?
Türküm diyorsun: Ne için bu yabancı hayranlığı?
Türküm diyorsun: Türk malı kullanmaya özen gösteriyor musun?
Türküm diyorsun: Kendi halkına vatandaşına, yabancıdan daha çok değer veriyor musun?
Türküm diyorsun: Kendi tarihini okuyor biliyor musun?
Türküm diyorsun: Ne için Türkleri küçük düşürücü, yazı, fıkra ve resimlere gülüyorsun?
Türküm diyorsun: Ne için Türklerden adam çıkmaz diyenleri susturmuyorsun?
Türküm diyorsun: Ne için vatanını işgal edenleri unutuyor ve onları müttefik kabul ediyorsun?
Türküm diyorsun: Ne için gerçek bir Türk gibi çalışıp üretmiyorsun?
Türküm diyorsun: Ne için çalıp çırpanlar için "Bal tutan parmağını yalar" sözüne prim veriyorsun.
Türküm diyorsun: Ne için yolsuzluk ve hırsızlıkları görmezlikten geliyorsun ?
Türküm diyorsun: TÜRKLÜĞÜ HAK ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUN?
Alıntıdıdır.
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
"Panislamizm'i ben şöyle anlıyorum: Bizim ulusumuz ve onu temsil eden hükümetimiz, doğal olarak yeryüzündeki dindaşlarımızın mutlu ve refah içinde olmasını isteriz: Dindaşlarımızın, çeşitli yerlerde meydana getirmiş oldukları toplumların bağımsız yaşamasını isteriz. Onunla büyük bir coşku ve mutluluk duyarız.
Bütün İslam toplumlarının, İslam dünyasının refah ve mutluluğu kendi refah ve mutluluğumuz gibi değerlidir.
Ve bütün onların da bizim mutluluğuzla ilgili olduklarına tanığız.
Ve bu her gün apaçık ortadadır.
Fakat efendiler, bütün bu toplumların bir imparatorluk halinde bir noktadan sevk ve yönetimini düşünmek istiyorsak, bu bir hayaldir.
Bilime, mantığa, fene aykırı bir şeydir."
MUSTAFA KEMAL
Aralık 1921
ATTİLA İLHAN HANGİ ATATÜRK Sayfa 319
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
İşte tahlil, işte tahayyül, "Mustafa Kemal gibi düşünmek" bu işte...
Teşekkürler Sn. Sezen...
Aslında Pantürkizm de bu görüş ve düşüncenin dışında değerlendirilemez, aksi bilime, mantığa, fenne aykırıdır.
Neyse 2 gündür aklımdaydı zaten, konu ile bağlantılı bir köşe yazısı şart oldu.:)
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Madem suyun yönünü PAN'lardan TÜRKİZM'e çevirdik öyle ise aynı kaynaktan devam edelim...
(...)
Tatarlar bir ulus oluşturuyorlardı. Ama gerçek bir ulusal topraktan yoksundular. Sık sık yahudilerle karşılaştırılan diyasporadaki bir ulus konumundaydılar.
Ekonomik ve kültürel düzey ele alındığında, Rusya müslümanları arasında en iyi durumda olan onlardı. Rusya’daki dindaşlarından çok Rus uygarlığı ile köklü bir ilişki içindeydiler.
(…)
Tatarların durumu, Rumların Osmanlı İmparatorluğunda oynadığı rolü hatırlatıyordu. Ortodoks milletinin bünyesindeki Rumlar gibi, Tatarlar da Rusya müslümanlarının bünyesinde kültürel ve ekonomik bakımından seçkin bir kesimi oluşturuyordu.
Bununla birlikte Osmanlı İmparatorluğunda Türklerin özel bir konumu yoktu. Onlar öteki müslümanlar ile birlikte hakim milleti oluşturuyordu.
Türklerin islamiyet öncesi geçmişi, Asya’daki kökenleri ve oradan göç edişleri kollektif bellekten silinmiş, unutulmuştu.
Büyük Macar doğu bilimci Armenius Vanbery, Osmanlı’daki bu “TÜRKLÜĞÜ UNUTMA” olayını 19. Yüzyıl sonunda bakın nasıl özetliyor:
“Bundan kırk yıl önce “Türklük” ya da edebi anlamda “Türk” sözcüğü, kaba, yabani anlamına gelen bir sövgü olarak değerlendiriliyordu. Sadece bir olay anımsıyorum:
Bir gün, iyi eğitim görmüş bazı kişilerle sohbet ederken, Türk ulusunun etnografik öneminden, bu ulusun kollarının Lena kıyılarından Asya’ya, öte taraftan da Adriyatik kıyılarına kadar uzandığından, yeryüzünde yaşayan halklar arasında en geniş yayılma olanaklarına sahip olmuş bir ulus olduğundan söz ettim. Bunun üzerine bana,
“SİZ BİZİ KIRGIZLARLA YA DA ŞU KABA SABA GÖÇEBE TATARLARLA KARIŞTIRMIŞ OLMAYASINIZ”
yanıtını verdiler. Ben daha o günlerde kendimi doğu Türkiye’deki lehçelerin incelemesine kaptırmıştım. Ama, bu yolda harcadığım bütün çabalar, bizim kültürümüzden haberdar olan bir kaç efendinin dışında gülünç bulunuyordu. İstanbul’daki Türkler arasında Türk milliyetçiliği sorunuyla ya da Türk dilleriyle ciddi bir biçimde ilgilenen bir tek kişiye rastlamadım.”
(…)
Türkler, tarih boyunca hep çok uluslu devlet kurmuş veya Moğol İmparatorluğu’nda olduğu gibi büyük imparatorluklara entegre olmuşlardır.
Bununla birlikte Türkler arasında, ulus devlet adını verdiğimiz yapıya en çok yaklaşan siyasal oluşum, 6. YY ortalarında yukarı Orhon vadisinde kurulan TURKİYU olmuştur.
(…)
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN KÖKENLERİ
YUSUF AKÇURA (1876-1935)
FRANÇOİS GEORGEON, TARİH VAKFI YURT YAYINLARI 2. BASKI
/////////
Şöyle Anadolu'yu bir dolaşsanız, yazarın da belirttiği gibi, "Ben milliyetçiyim!" diyen bir çok asli ve kökü taaa derinlere köksalmış bir çok vatandaşımızın orta Asya'dan, Afganistan'dan göç ederek gelmiş "ÖZ KARDEŞLERİMİZİ" HALEN kaba saba ve bizden görmeyen insanlarla karşılaşırsınız...
Nedendir acep?
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
11 'Fethullahçı' tutuklandı
Özbekistan’da 3’ü Türk olmak üzere 11 kişi, Fethullah Gülen cemaatine üye olmak ve bu ülkede yasadışı yollardan kendi inançlarını yaymaktan 6.5 ile 8 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.
http://www.ekolay.net/haber/haber.as...haberid=596705
/////////
Konunun gidişatını sezenler için bu haberin konu başlığı ile ilgisi tartışılmaz bile...
Vay anasını sayın seyirciler...
Özbek'in kulağı Tatar'ın boynuzunu geçmiş...
:)
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Onlar organizasyondan anlamıyorlarmış, anlaşılan...:o
Ah bu Türkler...
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
İttihatçılara da , Abdulhamitçilere de bir çift söz etmezsem, gözüm açık gider.
Tanzimat aydınlığı size ehven geliyorsa, bunun "pan" zehiri şeriatçılık değildir.
Atatürk'ün kıymeti buradadır, ancak anlayana...
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Güncel olayların dışına çıkabileceğimiz konu başlıklarımızın artması en büyük dileğimdir...
Böylece büyük resmi görebilecek ve halkımızı miyopluktan kurtarabileceğimizi düşünüyorum...
Şimdilerde lazerle çizerek işi kolaylaştırdıklarını iddia etselerde işi cerrahlar yerine yazık ki ehli olmayan ve kullanılan "guguk kuşları" yapıyor...
/////
AYAK TAKIMI
ZİYA GÖKALP’İN ÇÖMEZİ NECMETTİN SADIK(SADAK) VE BOLŞEVİKİ TEHLİKESİ
Ziya Gökalp’in “BOLŞEVİKİ TEHLİKESİ” serisine 28 Mart 1918 tarihinde itibaren Darülfünun’dan asistanı Necmettin Sadak Bey üstlenir.
Necmettin Sadak bir içtimaiyat niteliğinden çok bir meydan nutku niteliğindeki yazısı ile tarihin her hadisesinden ders alınması gerektiğinden söze giriyor ve bunların başında olan Rusya’da gelişen “hiç işitilmemiş, görülmemiş haller” ile devam ediyor.
Bolşevik İhtilalinin “koca bir devlet idaresinin birden bire çığrından çıkarak, en cahil, bu işlerden en habersiz kesif amele ve avam tabakalarının eline düşmesi, asker bozuntularından mürekkeb sürülerin kirli emellerine kanlı alet olması”na dehşetli bir örnek olduğunu yazar.
“Bolşeviklik esrarıyla sarhoş olan avam takımı Lenin’lerin insani saadet ve refah nazariyelerini katl, yağme süretinde tatbike çalışıyorlar”
diyordu.
Bolşeviklerin, “henüz cihanın anlamadığı bu mefkurelerini her tarafa saldırmak, her yerde bu ihtilalleri, bu anarşiyi koparmak emelinde” olduklarını belirten Sadak Bey, Rusya’da bu akımın bir aydın ve seçkin düşmanlığına dönüştüğünü, okulların mabetlerin yağmalandığını, zenginlerin “bir kızıl neferin emriyle” sorgusuz sualsiz öldürüldüğünü anlatıyordu.
Yazara göre bunun nedeni “idarenin cahil kitleler eline, umumi tabirle “AYAĞA DÜŞMESİ”” idi.
BOLŞEVİK İHTİLALİ VE OSMANLILAR
UYGUR KOCABAŞOĞLU-METİN BERGE
///////
"AYAK TAKIMI"
Hatırladınız değil mi bu sözleri bir yerlerden... :)
Oysa şimdilerde bu sözleri söyleyenler ve peşinden giden "AYAK TAKIMI" Ergenekon'u taaaa ittihatçılara kadar götürüp neredeyse mezardan kemiklerini çıkarıp SİLİVRİ'ye hapsedecekler... :)
Gelin görün ki İttihatçıların ideologu Ziya GÖKALP neler döktürmüş meğer de asistanı ve yıllar sonra 1947-1950 yılları arası (!?) Dışişleri Bakanı olan Necmettin Bey hızına yetişmeye çalışıyor...
Şu goministler yoğh mu... Ah bi elime geçirsem elimin tersiyle şöööle bi kosam alınının tam ortasına... (Ulen bu sözler de birilerinin dolduruşunu hatırlatıyor emmeeee... :) )
Hadi bakalım çıkın işin içinden... :)
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
https://www.hukuki.net/forum/showthre...064#post260064
Bu linki atlamam mümkün değildi ve bir yerlere bağlamamam...
Sağolasın Mehtap Deniz...
(…)
SARIKAMIŞ suçlusu ve kaybedilen on binlerce vatan evladının sorumlusu;
Türklüğü uçurumun kenarına sürükleyen Enver Paşa’nın kemiklerini getirip İstanbul’un “Hürriyet-i Ebediye Tepesi”ndeki görkemli mezarında toprağa verenler
Kimsenin kılına dokunmamış
Türk dilinin büyük ustasına bir köy mezarlığında iki buçuk metre kare vatan toprağını çok görüyorlar ve bizler de bu ayıbı taşımayı sürdürüyoruz.
…
Milyonluk moskova’nın düzenli fakat soğuk atmosferinde, saygı ve ilgiyle kuşatılmış bir sıcak ülke bitkisini andırıyordu.
Toprağından sökülüp saksıya dikilmiş dev bir kaktüs gibiydi.
Yeniden toprağına döneceği günü, sanırım bıkmadan usanmadan bekleyecekti.
Ayrılırken gözleri dolu doluydu:
Beni de alıp götüremeyeceğine göre, kucak kucak selamlarımı götür bari eşe dosta, herkese. Soran olursa,
“MOSKOVA’DA BİR TÜRK ŞAİRİ NAZIM VAR “
dersin.
“BAŞI DİMDİK, TÜRKLÜĞÜYLE…”
ORHAN KARAVELİ
03 ARALIK 2007
/////
Nazım da ergenekon'dan çıkma amma "faşist"miş de haberimiz yok...
Bence danışmanları ve "solcu" Kültür Bakanı :) , Sayın Başbakan'ı çelişkiye doğru götüren bir yanlışa sürüklüyor...
IMF'yi oyalarken durduk yere bir de bu seçimlerden önce patlamasa bari... :)
-
Re: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
Konu başlığının ilk sayfasında ÜÇ TARZ-I SİYASET adlı makaleden bahsetmiştik...
Devam edelim diyorum...
(...)
Bu makalenin iki önemli de yönü bulunmaktadır:
İlki Jön Türklerin ulusal sorunlara bakışı köktenci bir biçimde tartışma konusu yapılarak eleştirilmektedir. Diğeri ise AKÇURA tarafından bunun siyasal bir taslak haline getirilmesidir.
…
Bu makale, güç ve birlik sorununun imparatorluk için özgürlüklerden daha ivedi bir sorun olduğunun ilanıdır. AKÇURA bu aşamada Jön Türk hürriyetçiliğinden böylece tamamen kopmuştur.
Jön Türklerin buradaki politikasızlığının nedeni, Türklerin islamiyet öncesi geçmişini bilmedikleri ve kavrayamadıkları gerçeğine kadar gider. Bu nedenle yüzyıllardır varlığını sürdüren çok uluslu bir sistemin parçaları olmaları onları siyasal iktidarı elde etmeye yöneltmişti.
…
AKÇURA MAKALESİNDE IRK SÖZCÜĞÜ İLE İSLAMİYETİN YARDIMI OLMAKSIZIN KENDİ KENDİSİNİ TANIMLAYAN ETNİK BİR TÜRK BÜTÜNÜNÜ İFADE ETMİŞTİR.
Oysa, Türk unsurunu ayırt etmek için geleneksel olarak kullanılan terimler, Türkleri islam ümmetinin bir parçası olarak tanımlayan CİNS, KAVİM gibi sözcükler kullanılmaktadır.
AKÇURA, makalesinde dinlerin bundan böyle ırkların hizmetine, dolayısıyla
İSLAMİYETİN DE TÜRK IRKININ HİZMETİNE GİRMESİ GEREKTİĞİ TEZİNİ İLERİ SÜRERKEN
Rusya’da ortodoksluğu,
Almanya’da protestanlığı,
İngiltere’de anglikanlığı örnek göstermektedir.
MAKALEDE, IRKLARI, DİLLERİ, ADETLERİ, VE HATTA EKSERİYETİNİN DİNLERİ BİLE BİR OLAN TÜRKLERİN BİRLİĞİNDEN BAHSETMEKTEDİR AKÇURA.
…ÜÇ TARZ-I SİYASETin ele aldığı en önemli konulardan biri de İSLAMİYET İLE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ARASINDAKİ İLİŞKİDİR.
İslamiyet, bütün herkesin bünyesinde eşit olduğu bir ümmet idealiyle, milliyetçiliğin her türüne karşı çıkmaktadır. Tarihi boyunca aşiret, ırk ve milliyet temelindeki ayrılıkları, evrensel bir ideali gerçekleştirmek için, kardeşlik ruhu ve ümmet şuuru adına kırmaya ve yok etmeye çalışmıştır. Ama bunu her zaman tam anlamıyla gerçekleştirememiştir. Türkler ve İranlılar kendi milli dillerini korumayı başarmışlar ve yine Türkler islamiyet öncesi geleneklerini yer yer sürdürmüşlerdir.
SORUN, OSMANLI DEVLETİNDE ULEMANIN KİŞİLİĞİNDE İFADESİNİ BULAN TUTUCU İSLAMCI ÇEVRELERLE MİLLİYETÇİ HAREKETİN TEMSİLCİLERİ ARASINDAKİ BİR ÇATIŞMA ÇEHRESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR.
Türk milliyetçilerden büyük bir bölümü (Ziya Gökalp, Ahmet Ağaoğlu dahil) Kur’an ve hadislere atıfta bulunarak milliyetçiliğin islamiyette yeri olduğu noktasında tartışılırken AKÇURA’YA GÖRE İSLAMİYET MİLLİYETÇİLİĞİ KABUL ETMEK ZORUNDADIR. Çünkü bu bir tarihi gerekliliktir. Dinler de tarihin yasalarına uymak zorunda ve değişime uğrayacaktır.
… AKÇURA bu tezi ile islamiyet ile Türkler arasındaki ilişkiyi tersine çevirmeyi amaçlamaktadır.
TÜRKLER İSLAMİYETTE TARİH SAHNESİNE BAĞDAT HALİFESİNİN KAPIKULU ASKERLERİ OLARAK ÇIKMIŞLAR VE SADIK HİZMETKARLIK ROLÜNÜ OSMANLI DÖNEMİNDE DE SÜRDÜRMÜŞLERDİR. TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN ORTAYA ÇIKIŞIYLA BİRLİKTE TÜRKLERİN DAVASINA HİZMET ETME SIRASI ARTIK İSLAMİYETTEDİR!
(...)
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN KÖKENLERİ
YUSUF AKÇURA (1876-1935)
FRANÇOİS GEORGEON
TARİH VAKFI YURT YAYINLARI 2. BASKI
/////
Şu bizim fransuvanın yorumlarına 'Fransız' kalırsak, sanrım en azından Fransız olacağız gibi...:)
-
Cevap: İttihatçılaşmayan Abdülhamidzedeler...
İlginç olaylar oluyor...
Hakim ve savcılarımız SÖZDE yine hakim ve savcılarımız tarafından dinleniyorlarmış, üstelik bunlardan bazıları amirleri imiş...
Demokrasi, özgürlük ve çağdaşlıktan ne anladıkları malum zatların halları nicedir şimdi...
Onlar ki Mustafa Kemal'den hiç hazzetmezler...
Ellerine fırsat geçse ki yakın olduğunu düşünüyorlar şimdilerde küfür bile edecekler...
Bakın onların hazzetmediği Mustafa Kemal, yine onların hazzetmediği İTTİHATÇIları nasıl şey etmiş...
1. Sivas Kongresinde mandacılığı kabul ettirmek istemişler ancak başarılı olamamışlardır...
2. Meclis'te karar alınmasına rağmen İstanbul'da birliklerini bozmuş işgalcilere tav olacak davranış içine girmişlerdir...
3. Meclis kararlarına ters anlaşmalar imzalayan bakanları ile zor duruma düşürmek istemişlerdir...
4. Büyük taarruzdan önce zırt pırt barışalım bu iş olmayacak diye hem askerin hem de halkın direncini kırmaya çalışmışlardır...
5. Verdikleri yetkiyi kuşa çevirerek elini kolunu balamak istemişlerdir...
6. Mustafa Kemal'in milletvekilliğini tartışmalı hale getirecek kanun teklifleri vermişlerdir...
7. Bu iş Sarı Paşa ile olmayacak en iyisi Kazım paşa diye ittihatçı kraathanelerinde kulisler yapmışlardır...
8. Lozana gidememenin acısını Cumhuriyetin ilanına tepkiye dönüştürüp ülkeyi kilitlemek istemişlerdir...
9. Bazıları onca zaferlere rağmen gidip halife denen zatın eteklerini öpmüştür...
10 Siyaseti dine saygıya indirgeyerek bel altından vurmak istemişlerdir...
11. Gizli gizli toplantılar yaparak ihtilal planları yapmışlardır...
12. VE HATTA İŞİ ÖYLE BİR NOKTAYA GETİRMİŞLERDİR Kİ MUSTAFA KEMAL'E SUİKAST PLANLAMIŞLARDIR...
...
Siz daha aralara bir çok çıkıntı ekleyebilirsiniz...
Bunları niçin yazdım...
Mustafa Kemal hazımsızları, çok iyi bilir...
Ona FAŞİST diyen hazımsızlar bilmez mi ki Mustafa Kemal'in olan biten herşeyden haberi var...
Bilmezler mi ki FAŞİST biri bunlardan herhangi biri karşısında değil anasını .....mek soyunu kurutacağını...
Mustafa Kemal ne yapmış?
Sabır ve cesaretle hasmını kontrol altında tutmuş
TA Kİ NACİZ VÜCUDUNA KASTA KADAR...
Nereye geleceğim...
Şu dinleme olaylarına...
"Üç Tarz-ı Siyaset"i takip eden İttihatçıların Osmanlıcı ayağının geldiği noktaya...
Bizler işte bu yüzden Mustafa Kemal'in, BOZKURTun "faşizm"inin ardıllarıyız...
VESSELAM!