Printable View
Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve tutuklananların tamamı hükümete muhalif isimler. Bir diğer özellikleri ise laiklikten yana olmaları. Artık görsel medyada Ergenekon mağdurlarını savunan kimse kalmadı. Sadece Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay Avrasya TV de her hafta proğramlarını Ergenekon Operasyonları na ayırıyor. Ve operasyonu yapanlara ve yaptıranlara veryansın ediyor. Sıra Çölaşan da mı?
Çölaşan da gözaltına alınabilir gibi geliyor bana da ama, o kadar güçlü bir kalem ki Çölaşan. Ayrıca da belgeli yazan biri. Gözaltına alınırsa daha çok prim yapar kamuoyunda.Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Çölaşan'ın prime ihtiyacı olduğuna inanmıyorum.
Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakılanları veya tutuklananları gözümüzün önüne getirdiğimizde hepsinin ortak özelliklerinden yola çıkarak analiz yapmamız mümkündür.
Hepsi AKP muhalifidir.
ANTİ EMPERYALİSTTİR.
Atatürkçüdür.
Laiktir.
Amerikan karşıtıdır.
BOP karşıtıdır.
Asker kanadı kelle koltukta terörle mücadele etmiştir.
Fettullah Gülen karşıtıdır.
Akademisyen kanadı türban karşıtıdır.
Gazeteci kanadı ulusalcı basın mensubudur.
Ben de yukarıdaki tarife uyanlardanım.
Anayasa Mahkemesi'nin, Haşim Kılıç'ın karşı oyuna rağmen AKP kapatılma davasında AKP ye ihtar vermesi,
AKP nin, aşağıdaki;
EMPERYALİST,
Atatürk'ü ağzına bile almamış,
Dini,irticai faaliyetlerde bulunduğu.........
Amerikan yanlısı,
BOP eş başkanı Başbakanın,
Asker'e yan gelip yattığını söyleyen,
Fettullah Gülen'le kolkola,yanyana resimlenmiş,
Akademisyen kanadı türban yanlısı,
Gazeteci kanadı islamcı basın mensubu olduğu bir iktidar partisi olduğunu kanıtlamadı mı?
Bürokratları,milletvekilleri ve camiaları yolsuzluklar içinde olsa da yargının işlememesi de cabası.
Yukarıda yazılanlar bize birşey anlatıyor mu?
Sn Başbakan BOP Eşbaşkanı değil mi? Aynı zamanda Ergenekon un Savcısı olduğunu söylemiyor mu?
Yazı Emin Çölaşan'dan, ancak bunu hangi foruma yazmam gerektiğine açıkcası karar vermekte zorlandım.
Ergenekon'da önce sanık yaratıp, sanıktan delile giderken, delilden sanığa giden bu olaylara ne ...kon adı verebiliriz tartışmak isterim.
Ülkeler protestolarını ticari/ekonomik ilişkilerini keserek görterirken, Gazze'de gerçekleşen olayları kınayan iktidar neden Samy Ofer'a çok yakındır bilen var mı?
Yargı kararları
12.01.2009 09:20
İDARİ yargının en üst düzey mahkemesi Danıştay iki önemli karar aldı.
1- Özelleştirme İdaresi Başkan ve üst düzey yetkilileri hakkında, Tüpraş hisselerinin Ofer'e satışından dolayı soruşturma açılmalı.
2- Aynı kişiler hakkında Balıkesir SEKA kağıt fabrikasının özelleştirilmesi olayından da soruşturma açılmalı.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan bu iki olayda da bürokratlar için soruşturma açılmasına izin vermemişti. Danıştay bu kararları iptal etti.
Devlet, TÜPRAŞ hisselerinin yüzde 14'ünün Samy Ofer'e gizlice devredilmesi nedeniyle yüz milyonlarca dolar zarara girmişti.
Balıkesir SEKA kağıt fabrikası yüzlerce dönüm arazisi, fabrikaları, makineleri, lojmanları ve her şeyi ile Albayrak grubuna "özelleştirme" adı altında sadece ve sadece 1 milyon 100 bin dolara satılmış, mahkeme bu satışı iptal ettiği halde yargı kararı uygulanmamıştı.
Bu talih kuşu (!) kimin başına kondurulmuştu? AKP iktidarının en büyük destekçisi Yeni Şafak gazetesinin sahibi olan Albayraklar'a!
Kemal Unakıtan devleti zarara sokan Özelleştirme İdaresi Başkanı hakkında soruşturma iznini niçin vermemişti? Bilmece gibi soru!
İşte size ülkemizin nasıl yönetildiğinin somut, belgeli örnekleri. İyi ki yargı var. Bu hesaplar yine yargı önünde yakında görülecek. Ak koyun kara koyun o zaman ortaya çıkacak.
Danıştay ayrıca, Galataport olayı konusunda da yürütmenin durdurulması kararı verdi. Hem de bu olayda davayı açan, AKP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Bu proje kime verilmişti? Yine İsrailli işadamı Samy Ofer'e!
Ayrıca Anayasa Mahkemesi, İstanbul'da Hazine arazisine Dubai Şeyhi tarafından kuleler yapılması için çekilen kıyağı da yasaya aykırı buldu ve iptal etti.
Bunları bilelim, asla unutmayalım. Hepsinin hesabı çok yakın gelecekte Yüce Divan önünde verilecek.
(CHP İzmir milletvekili Enver Öktem'in "Özelleştirmenin Kara Kitabı" isimli kitabını lütfen okuyun. Bazı gerçekleri göreceksiniz.)
SAĞLIK SEKTÖRÜNDE REZALET
İstanbul'dan eczacı Hüsnü Akıncı yazıyor: "Devlet kurumlarına ilaç veriyorum. Kurumlar sözleşmedeki ödeme şartlarına uymuyor. Ancak ilgili kurumların kabahati yok çünkü Maliye Bakanlığı onlara para göndermiyor. Şu anda SSK'dan alacağım miktar 197 milyara ulaştı. Bu rakam 1 Temmuz'la 17 Ekim arasındaki hakedişlerime aittir. Bu durumda ben bütün ödemelerimde zorlanıyorum ve mecburen kredi alıp boşuna faiz ödüyorum. Yaklaşık 50 milyarlık borç listemi ekte gönderiyorum. Bu reva mıdır? Devletin taahhütlerine güvenip devlet kurumlarına mal ve hizmet satanların günahı nedir?"
İsminin açıklanmasını istemeyen bir ecza deposu sahibi yazıyor: "Çarşamba günkü yazınızda bir tıbbi malzeme firmasının hastanelerden para alamadığını ve bu firmaların tümünün batmak üzere olduğunu yazmıştınız. Tümüyle doğrudur. Hastaneler yaklaşık 5 aydır hiçbir ödeme yapamıyor. Bu paraların alınması şu anda hayaldir. Bu satışlar zaten en düşük kazançla yapılıyor. Ayrıca şunu söyleyeyim, kendilerine yakın firmalardan el altından yapılan alımların parasını gecikmeden ödüyorlar... Adımın saklı kalmasını rica ediyorum."
* * *
Türkiye'nin dört bir yanından korkunç yakınmalar geliyor. Müteahhitler, arazisi kamulaştırılan vatandaşlar, devlete mal ve hizmet satan irili ufaklı bütün firmalar -siyasi yandaşlar ve torpilliler dışında- çökme aşamasında.
Devlet onlara "Para yok, kusura bakmayın" diyor!
Bütün yatırım harcamaları durdurulmuş, IMF'ye hoş görünüp hesabı denk getirebilmek için devlet borçları ödenmiyor. Sonra bütçe rakamları açıklanıyor:
"Bütçemiz iyiye gitmektedir!"
Türkiye böyle yönetiliyor!
İşin ilginç yanı, şu ortamda bile bazı gazeteler her fırsatta bunlara manşetleriyle destek veriyor! Batık durumdaki İhlas Holding ve patronu Enver Ören'in Türkiye isimli gazetesinin doğalgazla ilgili dünkü manşeti:
"Doğalgaz krizi bize yaradı. Krizden korkan Avrupa, Türkiye'yi kilit ülke yapacak."
Dogalgazda yediğimiz büyük kazık ortaya çıktı da, krizin bize yaradığını da iktidar yağcıları böyle belirlemiş oldu! Sonuçta mizahtır, bu gergin ortamda gülmek de gerekir!
Ergenekon operasyonunu fethullah yönetiyor olabilir mi?
Anlaşılan siz de kaşınıyorsunuz...Alıntı:
Av.Mehmet_Ali rumuzlu üyeden alıntı
Alıntı:
Av.Mehmet_Ali rumuzlu üyeden alıntı
Fettullah hangi operasyonlarda kullanılıyor? Kimler kullanıyor?
Sayın üyeler, üye olduğum site fetulahçıların mı. Fethullah nurculuk cemaatiyle genel olarak geriye dönüş hareketidir. Düşünmeyen itaat eden modernizm den yoksun bir harekettir. Tanzimattan beri batıya açılan ve mustafa kemalle ivme kazanan çağdaş dünyaya entegre olmanın önünde yine bir kısım çağdaş dünya devletleri tarafından desteklenen gerici, şeriatçı bir hareketin adıdır. Nihai amaçları şeriat olan fethullahçılar cumhuriyete karşı en büyük tehlike durumundadır. Ergenekon operasyonlarıyla birlikte geelecekte daha da güçlenecekleri şimdiden açıktır. Bu konuda farklı düşünebilirsiniz. Fakat düşüncelerinizin uslubun düzgün olması temenimdir.
Gazze olyları başlıyalı 21 gün oldu Fettullah Gülen neden hala kınamadı!?
Bilen varmı?
Sizin de Dünyadan haberiniz yok be Sn. Sezen...:o
Adamcağız 10.000 Dolaaar yaaniiii 15.000 TL. bağış yaptı canım...
"İSRAİL'İN GAZZE SALDIRILARI İNSAN OLARAK HERKESİ DERİNDEN YARALAMIŞTIR. ÖZELLİKLE YAŞADIĞIMIZ ÇAĞ İTİBARİYLE BEŞERİYETİN ULAŞTIĞI MEDENİYET SEVİYESİNİN MANTIKLI, MAKUL VE İNSANİ ÇÖZÜMLERİN BİRLİKTE BULUNACAĞINA İNANANLAR ÜZERİNDE ETKİSİ İSE DAHA SARSICI OLMUŞTUR. KENDİMİ ONLARDAN BİRİ SAYARAK, YAŞADIĞIM DERİN ACIYI İFADE ETME, İNSANİ ÇÖZÜMLER ARAMADA DAHA ISRARCI OLMA İHTİYACI HİSSEDİYORUM." dedi ve Dolarla ifade edilemeyecek kanlı yaşlar döktü gözlerinden...
Daha ne olsun?
15.000 TL'yi görünce benim aklıma yine alakasız bir konu geldi. :p
TRT 2'de yayına çıkmak için 15.000 USD alan Tuncay Güney, daha önce de yayına katıldığı çeşitli televizyon kanallarından daha fazlasını almış, hatta 50.000 USD talep ettiği bir televizyon kanalı bu talebini reddedince program iptal olmuş. (Bunu ben demiyorum, çeşitli haber kaynakları diyor.)
Ergenekon Soruşturması'nın kilit ismi, en önemli tanığı olarak bilinen Tuncay Güney ister misiniz yeni bir sektörün ortaya çıkmasına vesile olsun?.. İster misiniz bundan sonra ceza davalarındaki tüm tanıklar ya da tanık olmadığı halde tanıkmış gibi davrananlar aynı tutumu sergileyip kolay yoldan para kazanmanın yolunu tutsunlar?..
Bakın şimdi de aklıma başka bir şey geldi. Üstadlarımızın sık sık kullandığı, "Tanık Kahvehanesi" diye bir tabir vardır, anlamını bilenler bilir, ben de sonradan öğrenmiş ve çok gülmüştüm. İster misiniz bundan sonra bu tabir de değişip, "Tanığın Penceresi" "Tanık Kuşağı" vs gibi adlar alsın?..
Siz siz olun aklınıza mukayyet olun, yoksa sonunuz benimki gibi olur maazallah... :o
Neyse ben de korkmuştum, sermaye bölünecek diye. :o
Geldiği yere 5.000 Dolar fazlası ile dönmüş anlaşılan...
:deli: :deli: :deli: :deli:
Ergenekon sanıkları hakkındaki iddialara kuşkuyla bakan kişilerin bu tip dedikoduları taşıması büyük bir çelişki değil mi?Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Eğer doğrunun peşindeysek bakın TRT açıklamasında ne diyor:
"TRT kaynakların son derece verimli ve etkin kullanır. Avrupa Yayın Birliği ile olan anlaşmalarının kendisine getirdiği avantaj ile TRT bu yayını sadece 6 bin 410 dolara mal etmiştir. Bu ücretin 3 bin 710 Doları Kanada'daki yerel uyduya, 2 bin 700 doları ise uluslar arası yayını sağlayan uyduya verildi. Avrupa Yayın Birliği (EBU) ile olan anlaşmalarımız çerçevesinde yapılan yayında yukarıda zikredilen ücretin haricinde yayına katılan Tuncay Güney'e kesinlikle bir ödeme yapılmamıştır. Kıtalararası bir yanını yurt için bir yayından daha ucuza mal eden TRT, yayıncılık rekabetinde geri kalan kuruluşlar tarafından çok abartılı yanlış rakamlarla eleştirilmektedir."
Açıklamanın tamamı burada:
http://www.sabah.com.tr/haber,C2C288...9574AF58B.html
Tuncay Güney ile ilgili düşüncemi bir kez daha açık ve net söyleyeyim:
1. Tuncay Güney pek çok yere girip çıkmış, pek çok kişiyle ilişki kurmuş bir isim.
2. Tuncay Güney çok şey biliyor.
3. Ama söyledikleriyle bilgi kirliliği yapıyor. Söyledikleri arasında doğru olmayan pek çok şey de var.
4. Ergenekon soruşturmasında sadece Tuncay Güney ifadesine dayanarak suçlanan biri yok.
İşin ilginç yanı TRT 2'ye Tuncay Güney'in çıkarılması üzerine TRT'ye saldırıya geçen Doğan Medyası Tuncay Güney'i ekranlara taşıyan ilk kuruluştu.
Tuncay Güney ilk kez 32. gün'e konuk oldu:
http://video.google.com/videosearch?...m=10&ct=title#
Tuncay Güney'in 2001'de Emniyetteki sorgulamasının video kayıtlarının televizyonlarda yayınlanmasından hemen sonra Kanal D veya Star onu bulup televizyona çıkarsaydı bu büyük bir televizyonculuk başarısı olacaktı.
Ancak Doğan grubu kendisi hakkındaki iddialar yüzünden bunu yapmak istemedi ve Doğan grubu hakkındaki iddialar yüzünden TRT'ye saldırıya geçti.
Evet, Tuncay Güney bir hedef saptırma yapıyor olabilir, doğrularla yanlışları bir arada anlatıyor olabilir.
Ancak Uğur Dündar-Yılmaz Özdil yönetimindeki Star haber ile M.Ali Birand yönetimindeki Kanal D haberin de son günlerdeki haberciliği tamamen taraflı ve bağlı bulunduğu grup hakkındaki iddiaları örtbas etmeye yönelik.
Alıntı:
TRT 2'de yayına çıkmak için 15.000 USD alan Tuncay Güney, daha önce de yayına katıldığı çeşitli televizyon kanallarından daha fazlasını almış, hatta 50.000 USD talep ettiği bir televizyon kanalı bu talebini reddedince program iptal olmuş. (Bunu ben demiyorum, çeşitli haber kaynakları diyor.)
Alıntı:
Ergenekon sanıkları hakkındaki iddialara kuşkuyla bakan kişilerin bu tip dedikoduları taşıması büyük bir çelişki değil mi?
Sayın sdt23, neden -di'li değil de, -miş'li geçmiş zaman kipi kullandığımı sanırım anladınız. ;)
Yılmaz Özdil bugün Hürriyet'te yayınlanan "TRT bi tek kimi haber yapmıyor?"
başlıklı yazısında TRT'nin Ergenekon kapsamında tutuklanan İbrahim Şahin hakkında yayın yapmadığını veya bu konudaki yayınları geçiştirdiğini, bunun nedeninin de TRT genel müdürünün adının da İbrahim Şahin olması olduğunu iddia ediyor:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...rid=249&gid=61
Yılmaz Özdil gibi zeki bir adama hiç böyle saçma bir iddiada bulunmak yakışır mı? Hadi Türkiye'nin önde gelen haber merkezlerinden biri olarak rakiplerinden biri olan TRT'nin haberlerini izlemiyor diyelim. İnternet çağında geçmiş haberlerin ne kadar kolaylıkla takip edilebileceğini de mi akıl etmiyor?
Ben sadece 10 Ocak tarihli iki haberi ve 11 Ocak tarihli bir haberi vereceğim:
http://www.trt.net.tr/Haber/HaberDet...f-a6d330efdf5a
Yayına Giriş: 10.01.2009 11:19:06
Güncelleme: 10.01.2009 19:00:24
http://www.trt.net.tr/Haber/HaberDet...3-f5897d6519c0
Yayına Giriş: 10.01.2009 11:31:45
Güncelleme: 11.01.2009 14:04:51
http://www.trt-world.com/Haber/Haber...5-36dbd7610fdf
Yayına Giriş: 11.01.2009 17:15:04
Güncelleme: 11.01.2009 17:15:04
Bunlardan ilk ikisinde 10 Ocak günü TRT-1'den yayınlanan haberlerin videosu da var. TRT'nin sayfasından onlarca Ergenekon tutuklusu İbrahim Şahin haberi bulunabilir.
Hal böyleyken Yılmaz Özdil'in bu yalanı nasıl açıklanabilir?
Bu şekilde yalan söyleyen bir kişinin hazırladığı haber bülteni nasıl doğru habercilik iddiasında bulunabilir?
Fettullah çılar Gazze olaylarını kınayamazlar. Bunu yapmaları iflasları demektir.Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Av.Mehmet Aydın da Yılmaz Özdil'i örnek alıyor anlaşılan...
Yazılanları okumuyor veya kimsenin de okumadığını zannediyor...
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Yazdıklarım böyleydi, sizin alıntıladığınız kadarla sınırlı değildi Sn. sdt.:oAlıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Bir köşe yazımda "Ebced ve Cifr" den bahsetmiştim.
Mesela bir arkadaş Kemalizm'e Atatürkçülüğün sapkın bir kolu demişti. Şimdi ben de Nurculuk'a İslam'ın sapkın bir kolu desem uyar mı?
Uyar, uymazsa ADL'ye sorun...
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Okuyorum Sn. sdt23, hepsini okuyorum merak etmeyin.
Siz de bilmece gibi yazıyorsunuz Sayın Gür.Neymiş bu ADL ben açayım biraz.Yazdıklarım Zaman Gazetesi'nden alıntıdır.
20 Kasım 1992 tarihli Zaman Gazetesi'nin 2. sayfasında 'ABD'de Yahudi Mafyası: ADL' başlıklı,Yunus Altınöz imzalı araştırmadan:
“İngiliz Farmasonluğu’nun Yahudi kolu olan B’nai Brith’in etkisi altındaki ADL (Anti–Defamation League) 1913 yılında kurulmuştur...
ADL adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir...
Kurdukları “Denizaşırı Yatırımcılar Servisi” adlı şirketle milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işleri yürütmektedir.
İşgal altındaki Filistin topraklarında ve Kudüs’ün Hıristiyan ve Müslüman bölgesinde geniş arazilerin kanunsuz alım–satımının ortaya çıkarıldığı emlak skandalı da yine işin içinde ADL’nin varlığını ortaya koyuyor...
ADL, Amerika içinde FBI kanallı muhtelif operasyonlarla ilişkisini sürdürdü. FBI ise kongre tarafından suçlandığı zaman suçu daima ADL’nin üzerine attı...
ADL’nin bilinen cinayetleri şunlardır: 15 Ağustos 1985’te Kafkasyalı Müslüman lider Tscherim Sobzocov, evinin önünde bombalı saldırı sonucu öldürüldü… Musevi iken Hak din olan İslam’a dönüş yapan Prof. İsmail Raci Faruki ve eşi 1985’in Ramazan’ında sabaha karşı evlerinde bıçaklanarak öldürüldüler… Gandhı ve Palme suikaslerinin arkasında da ADL’yi görmekteyiz...
ADL, tam mesai ile çalışan gizli istihbarat memurlarının bir kısmını Amerikan Hükümeti Adalet Bakanlığı’na bağlı Özel soruşturmalar Ofisi’nde (OSI), bir kısmını da İsrail otoriteleriyle Tel Aviv’de çalıştırmaktadır...
İsrail Devleti kurulduğundan beri ADL, İsrail Gizli Servisi MOSSAD ile hususi ilişkilerini daima sürdürmüş, İsrail mafyasıyla da yakın bağlantılar kurmuştur… ADL–Sharon grubu ihtilaflı bölgelerde satın aldıkları evlerde militan Yahudiler’i yetiştirdiler…”
Aynı Zaman Gazetesi'nin 10 Mart 1998 günkü Selçuk Gültaşlı imzalı, 'Diyalog Çabaları Devam Ediyor' başlıklı haberi:
“3 gündür Türkiye’de bulunan Yahudi Liderler Heyeti, Başbakan Yılmaz, Orgeneral Çevik Bir, TBMM Başkanı Çetin ve Dışişleri Bakanı Cem’den sonra Fethullah Gülen ile görüştü… 55 Yahudi örgütünü temsilen Türkiye’de bulunan 59 kişilik (AYÖBK) Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı Heyeti, Fethullah Gülen’in Türkiye’deki ve yurtdışındaki çabalarını önümüzdeki yüzyılın ‘barış’ asrı olması açısından önemsediklerini ve sözkonusu projeye büyük ilgi duyduklarını belirttiler…
Görüşmede; Gülen’in, ABD’nin en etkili Yahudi Lobisi olan “ADL’nin (Anti–Defamation League) teklifiyle hazırladığı “hoşgörü ve diyalogla ilgili kitap” da gündeme geldi. Gülen, İngilizce olarak hazırlanan kitap üzerindeki çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bittiğinde insanların hizmetine sunacağını söyledi. Kitap, ADL tarafından basılarak dünyanın dört bir yanında dağıtılacak…”
Allah, hoşgörü ve diyaloğunuzu artırsın!!!
Emin Çölaşan çıngar adamdır. Tutuklandığında yaşanacakları hep beraber göreceğiz.
Ne cıngar adamların göz altına alındıktan/tutuklandıktan sonra suspus olduklarını gördük.
(P.S. Emin Çölaşan'ın göz altına alınacağına/tutuklanacağına ihtimal vermiyorum. Ama bir şeyi 40 defa söylerseniz olurmuş. :p )
Bakıyorum da; tahlil , tahayyül ve hezeyan problemi işimize gelmeyen konularda önce hedef saptırmayı, ardından başka dala atlamayı gerektiriyor.
Evet, Sn. sdt23, bir süre evvel benim alıntımı kırparak birilerine ders verirken, birilerine şirin görünüyordunuz.
Sonra bir üyemiz de Fethullah hakkındaki düşüncelerini (daha doğrusu kendi yayın organındaki çelişki ve gerçekleri) ortaya koymuş.
Sizden bu hususta bir yorum alamazsak gözümüz açık gider...:) Alamayız sanırım.
Kişilerin hafızası zayıf olsa da kurumların hafızası kuvvetlidir. Büyük Türk Milleti yapılanları görüyor ve bir kenara yazıyordur muhakkak.
Madem istediniz yapayım. :oAlıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Türkiye'de internette yayınlanmaya başlayan ilk gazete Zaman gazetesi oldu. Diğer gazeteler aylar sonra İnternet'e geçti. Ancak 20 Kasım 1992, Zaman gazetesinin bile internette yayınlanmadığı bir zamana denk geldiği için ilk alıntıyı teyit etme imkanı olmadı. Yunus Altınöz'ün kim olduğunu bulma imkanım da olmadı. Ancak bu iddianın yüce şahsiyet asrın bilge insanı Profesör Doktor Haydar Baş Hocaefendi'nin Yeni Mesaj gazetesi'nde Emin Kazcı tarafından gündeme getirildiğini okudum.
Dünyayı dost-düşman, siyah-beyaz diye sınıflandırmak ancak basit insanlara özgüdür. Bir zamanlar birbirleriyle en kanlı savaşları yapan insanlar yeri geldiğinde barışa ön ayak olabilmişlerdir. Esas olan "yurtta sulh, cihanda sulh"tur. Yani her zaman barışa açık ve barışı bozana karşı olmalı insan.
Bu çerçevede Hikmet Çetin, İsmail Cem ve Çevik Bir'in ADL yetkilileriyle görüşmesi yanlış olmadığı gibi Fethullah Gülen'in de görüşmesinde yanlış bir şey yok.
Görüşmek demek, bütün konularda mutabık kalmak, her konuda aynı fikirde olmak, karşı tarafın bütün fiillerini onaylamak anlamına gelmez.
Sn. Sdt23,
Sizi takdir ediyorum. Çevik Bir'i pas geçiyorum da , diğerlerinden hangisine Yahudi Mafyası ADL'nin bir katkısı vardır?
Ben demiyorum, hocaefendinin gazetesi diyor.
İngilizce hazırlanan ve dağıtılan "hoşgörü ve diyalog" kitabı hocaefendinin midir? Bunu dağıtan ADL denilen Yahudi -FBI-Mossad yapılanması mıdır?
Bu, görüşme falan değil, açıkça organik bağdır.
Ebced ve Cifr demiştik değil mi?
Bu da Kabala felsefesi Yahudileri'nin kullandığı harflerden rakamlara ve oradan da geleceğe yönelik çıkarımlar yapmaya yönelik, bugünkü astroloji, tarot, falcılık vb. bir metoddur.
Hele yüce Kuran'ın ilk ayetlerini Kabala düşüncesi ile, hem de kendi çıkarına yorumlayanlara ben "sapkın" derim. Bediüzzaman dediğiniz adam da bugünün ilkokul mezunu bile olmayan, sırf belli ilişkileri için abartılan bir mürtecidir.
Papa'nın eline kapanıp öpmek hocaefendiniz için , bir başka Din'in baş mensubuna saygı olarak addedilebilir ama, uyarıyorum, sapkın görüşlüler benim dinimden değildir.
Sayın Gür;Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Bence Saidi Nursi ile ilgili değerlendirmeniz hiç gerçekçi değil. Görüşlerine katılmayabilirisiniz ya da katılmayabiliriz. Ama "ilkokul mezunu bile olmayan" bu adamın yazdığı kitapları üst üste koyarsanız boyunuzu aşar.
"Abartılan bir mürteci" dediğiniz bu adam hakkında sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da çok sayıda araştırma, tez yazılmıştır. Yazdıkları dinsel bir yorumdur ve pek çok kişi tarafından orijinal bulunarak araştırma konusu yapılmıştır.
Şerif Mardin ve Cemal Kutay'ın bu konudaki kitaplarından bahsetsek siz mutlaka onlara bir kulp bulacaksınız.
Selam.
Sn. Bilgili,
Amacım hiç kimseye veya görüşe hakaret etmek değil, kaldı ki eleştirilen görüşe sahip önemli bir kitlenin varlığı da yadsınamaz. Bu fikirlere katılırız , katılmayız o ayrı bir keyfiyet...
Mürtecilik konusu zamanında bu suçlama ile açılmış ve kesin hüküm haline gelmiş, hapis ve sürgün cezalarına istinadendir. Aşağılama veya hakaret kastı bulunmamaktadır.
Sapkınlık konusu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "Nurculuk Hakkında" adlı yayınında ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi yayınları içerisinde çıkan Prof.Dr. Neşet Çağatay'ın "Türkiye'de Gerici Eylemler" adlı kitaptaki “Eserlerinde kendisini peygamber taklitçisi görür. Kendisine gaipten sesler geldiğini, kuşlarla konuştuğunu söyler. Kur'an'da kendi yaşantısı ile ilgili haberler olduğunu söyleyecek derecede sapık fikirlidir. Birkaç eseri vardır ve bunlar ne dediğini bilmeyen akli dengesi bozuk bir kimsenin anlamsız söz boğuntuları gibi laflar ile doludur. Taraftarları bu acayip kitaplardan pasajlar alarak yeni kitaplar çıkarmışlar ve risalelerin sayılarını 136'ya çıkarmışlardır. Bir araya getirilen risalelerin çoğundan Said Nursi'nin bile haberi yoktur ve taraftarları bunları parayla satarak çıkar sağlarlar.” olarak özetlenebilecek görüşlere istinadendir. Yine hakaret amacı taşımamaktadır.
Şerif Mardin ve Cemal Kutay mevzuuna hiç girmiyorum. Bu fikirlere inananların özellikle Cemal Kutay'dan hazettiklerini de hiç sanmıyorum.
Selamlar,
Sayın Harun Gür,
Benim Fethullah Gülen veya sevdiğim veya sevmediğim bir başka kişi için toptan ret veya toptan kabul anlamına gelecek bir değerlendirmem olmaz.
Değerlendirmelerim bir kişinin belli bir konudaki eylem veya söylemiyle sınırlıdır.
Sayın turkuaz1923'ün buraya alıntıladığı iddia, yüce şahsiyet asrın bilge insanı Profesör Doktor Haydar Baş Hocaefendi'nin Yeni Mesaj gazetesi'nde Emin Kazcı veya başka yazarlar tarafından gündeme getirilmişti.
İddia sahipleri 1992 yılında Yunus Altınöz tarafından hazırlanan ve Zaman gazetesinde yayınlanan bir analizden yola çıkarak ADL'nin ne olduğunu ortaya koyuyor ve ardından 1998 yılında aynı gazetede çıkan başka bir makaleden yola çıkarak Gülen'i Çetin, Cem ve Bir'in de görüştüğü ADL yetkilileriyle görüşmesiyle suçluyorlardı.
Benim yanıtım bu suçlamaya yönelikti. Söylediğim "Nasıl ki, Hikmet Çetin, İsmail Cem ve Çevik Bir'in ADL yetkilileriyle görüşmesi yanlış değilse Fethullah Gülen'in de görüşmesi yanlış değil."den ibaretti.
Siz yüce şahsiyet asrın bilge insanı Profesör Doktor Haydar Baş Hocaefendi'nin Yeni Mesaj gazetesi'nden alınmış bir başka iddiayı gündeme getiriyor ve Fethullah Gülen'in "hoşgörü ve diyalog" kitabının ADL tarafından basılıp dağıtıldığını söylüyorsunuz.
Bunu teyit eden bir bilgiye, yüce şahsiyet asrın bilge insanı Profesör Doktor Haydar Baş Hocaefendi'nin Yeni Mesaj gazetesi ve bu gazeteden kaynaklanan haberler dışında rastlayamadım. Doğru mudur, yanlış mıdır bilmiyorum.
Eğer bir kişi inandığı düşüncelere dair bir kitap yazıyor ve bu kitabı başkaları dağıtıyorsa bunda yanlış bir şey yok. Ancak bir kişi sipariş üzerine basan kişinin hoşuna gidecek bir kitap yazdıysa bu elbette ki eleştirilmeli.
Yani eleştirilecek konu kitabın içeriğidir.
İslam hoşgörüsüz ve diyaloga kapalı bir din midir ki, bir din adamı "hoşgörü ve diyalog" konulu kitap yazmasın?
Bu kitabın içinde itiraz edilecek bir düşünce var mıdır? Bu itiraz edilen düşüncede ADL'nin parmağı var mıdır? Varsa bunların somut olarak ortaya konması lazım.
İçeriğine itirazımız yoksa kimin dağıttığının hiç de önemi yok.
Yani zarfı tartışmakla vakit kaybetmek yerine mazrufu tartışmalı.
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Hey yüce Allahım, sen aklımı koru yarabbim...Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Metinde, "ADL'nin teklifiyle hazırladığı kitaptan" bahsediliyor, siz hala ne anlatıyorsunuz...
Şu memleket ne hale geldi? Kimler adam oldu, kimler tu kaka oldu...
Bir tarafta CIA, Mossad işbirlikçileri, bir tarafta sözde milliyetçi dinci, kerameti ve ünvanları kendinden menkul hocaefendiler...
Humeyni'yi sevip Atatürk'ü sevmeyen, 3+1'in artı birinde çarkıfelek olmaya dünden gönüllü, bunu da din iman adına kabullenen kadınlar...
Yazılacak çok şey var ancak "söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil."
İyisi mi, Allah müstehakınızı versin...
Sayın Gür,Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Hala zarfa yönelik eleştirileriniz devam ediyor.
Okumadığınız/okumadığımız bir kitaptan bahsediyoruz.
Mesela Doğan Yayın Grubu'nca basılan çok güzel kitaplar var.
Bunları Doğan Yayın Grubu bastı, dağıttı diye kitap değersiz mi olur?
Bak kıymetli kardeşim,
O metin doğrudur, yanlıştır, şu tarafından yazılmış veya alıntılanmıştır falan demiyorum. Dediğin gibi ise; yazılan da yazan da bana göre makbul değiller.
Şunu soruyorum:
6 yıl evvel Yahudi Mafyası- CIA- MOSSAD bağlantılı olarak kendi yayın organında tanıtılan bir oluşumun, 6 yıl sonra teklifi ile kitap yazmak, bu kitabın peşinen bu kuruluş tarafından dünyaya dağıtılması hayatın olağan akışına uygun mudur, değil midir?
Uygun değilse , o kitapta yazarının hangi özgün ve tarafsız fikirlerinin olmasını beklersiniz? (Bu roman kitabı falan değil hatırlatırım.)
Soru bu kadar basit, eğip bükmeye, kıvırmaya gerek yok sanırım...
Selamlar,
Ergenokon olayı polis teşkilatındaki fethullaçılar tarafından yürütülüyor , poliste sıkıntıları yok, yüksek yargıyı ve orduyu tamamen dağıttılarmı ülkemiz düşmüş demek, iranın işgali , kukla kürt devleti ve en sonda türkiye bölünecek ve abd nin yeni eyaletleri olacak ,bunu başarabilmeleri için içerde sesini yükselten ulusalcıları topladılar ,yüksek yargıya her türlü saldırı yapılıyor orduya saldırılıyor ve terörist damgası vuruluyor böylece itiraz eden kimse kalmayacak ,söz dinleyeun suudi devletine benzer bir devlet kuruldumu israil ve abd amacına ulaşacak ....sananlar ,bu ülkeyi tanımıyorlar,bundan daha önemlisi abd kanser hastası ve bugünleri görecek ömrü kalmadı:) bunları bir kaç yıl içinde başarması imkansız.
"Emin Çölaşan ne zaman tutuklanacak?" değil miydi forum başlığı...
Ben fikrimi söyleyeyim peşinen; "hiçbir zaman"...
Operasyonun bilmem kaçıncı dalgasında Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek te gözaltına alındı. ART Televizyonu polis tarafından basıldı. Çalışanların kimlikleri toplandı. Televizyona giriş ve çıkışlar durduruldu. Bigisayarlara el konuldu. Hard-diskler kopyalanıyor.