Bu Millet Oyunu Bir Torba Kömüre Satmayacak Kadar Onurludur. RTE
Printable View
Bu Millet Oyunu Bir Torba Kömüre Satmayacak Kadar Onurludur. RTE
Bu milletten umudu kesmek abartılı bir yaklaşım olsada, ivme kazanabilmek için dibe vurmak gerektiğini düşünüyorum.
Milletin bir torba kömüre oy satmasını değil de o duruma düşmesindeki geçmişi sorgulamak gerek bence. Milletim elbette ki oyunu bir torba kömüre satmaz sadece kendisine uzanan eli tutar.
Cem Uzan' ın partisi o zaman ''Sağ'' ın oylarını bölmek için RTE' nin amirlerinin bir oyunuydu. İşe yaradı mı evet 3 Kasım seçimlerinde ben de hamburger yemiştim Uzan' dan. Oy vermedim kendisine, affetsin :) '' Yaşım tutmuyordu; tutsa da vereceğimden değil ya.'' Şimdi RTE' nin oylarını bölecek bir parti kuralım en mantıklısı bu. Demokratik yollarla geleni demokratik yollarla kovalım..
Bazı kavramlar bazı kişilerin ağzından çıktığında değerini yitiriyor.Bazı kavramlar bazı kişiler için kullanılınca da aynı şey oluyor.
Mesela yaptıkları kanıtlı yolsuzluklar dokunulmaz ya da dokunulamayanlar için açıklanırken,Sayın diye sözedilmiyor mu, sayın kavramı değerini yitiriyor.
Ben o zaman düşünmeye başlıyorum, "sayın" ne demek?
Bu milletin onurlu bir başlangıcı var, çünkü onurlu ve eşsiz ellerle yaratıldı.Ancak şans olarak değerlendirilebilecek büyük bir rol modeli oldu.
80 küsur yıl sonra ise bu millet, ne denli onurlu olup olmadığı sorusuna yanıt verirken durup düşünüyor.
Barack Obama'nın Demokrat parti başkan adayı gösterilmesinden sonra yaptığı konuşmadan alıntıladığım aşağıdaki cümlelerden ilham alarak şunları söylemek istiyorum.
Siyaset yaparken/konuşurken yapmamız gereken ilk değişim birbirimizin karakterini, vatanseverliğini, şerefini sorgulamaktan vazgeçmek olmalı.
Vatanseverlik, onur, şeref, dürüstlük hiç bir partinin, grubun, zümrenin tekelinde değildir. Ben de bu vatana aşığım, siz de. Ordumuzda savaşan, yaralanan veya şehit düşen askerlerimiz de o gruptan veya bu partiden değil bu vatanın evlatları... Hepsi aynı şanlı al bayrak için hizmet etmekten gurur duyuyorlar.
Size bir haberim var, milo, Av.Mehmet Aydın, mehmet emin sezen. Hepimiz için önce vatan gelir ve hepimizin karşı karşıya olduğu ciddi sorunlar var. Karşılaştığımız ciddi sorunlarla baş etmek için geçmişin yıpranmış siyasetinden birbirimizi "vatan haini-onursuz-şöyle-böyle" diye yaftalamaktan vazgeçmeliyiz.
Biz birbirimizin onurunu sorgularken birileri bankaların içini boşalttı, medya patronları malı götürdü, Ergenekoncular karanlık emellerini uygulamak için türlü oyunlar çevirdi. Şimdi artık bu kayıplarımızı nasıl tamir edebilir ve birbirimizi onursuzlukla, vatan hainliğiyle suçlamadan kayıp yılları telafi edebiliriz diye bakmalıyız.
"Because one of the things that we have to change in our politics is the idea that people cannot disagree without challenging each other's character and patriotism.
The times are too serious, the stakes are too high for this same partisan playbook. So let us agree that patriotism has no party. I love this country, and so do you, and so does John McCain. The men and women who serve in our battlefields may be Democrats and Republicans and Independents, but they have fought together and bled together and some died together under the same proud flag. They have not served a Red America or a Blue America - they have served the United States of America.
So I've got news for you, John McCain. We all put our country first. America, our work will not be easy. The challenges we face require tough choices, and Democrats as well as Republicans will need to cast off the worn- out ideas and politics of the past. For part of what has been lost these past eight years can't just be measured by lost wages or bigger trade deficits. What has also been lost is our sense of common purpose - our sense of higher purpose. And that's what we have to restore. "
"Democracy is the COALmine of the people, by the people, for the people."
diyor yani bizim Abraham, pardon İbrahim...:o :o :o
Dear Sdt23,
First of all, someone has to restore his brain.I'm really worried about his confused brain.
Millet "belirli zamanda belirli coğrafyada toplanmış halk yığını" değildir. Milletin aynı zamanda geçmişi, bugünü ve geleceği de içeren tarihsel ve geleceğe dönük bir boyutu da vardır.
Bu millet, dünden bugüne akan ve geleceğe de akacak olan bir maddi olduğu kadar manevi bir topluluktur.
Kurtuluş savaşının da şu andaki ordumuzun da hamuru bu millettir.
Bu nedenle bu milleti yüzeysel bir şekilde "kömür torbasına veya gıda paketine satılan kişiler" olarak kolay ve ucuz suçlamaları bırakalım. "Bu millet bana oy verirse onurludur, başkasına oy verirse onursuzdur" yaklaşımı da milleti tanımamaktır.
3 Aralık 2008
Bekir COŞKUN'un
bcoskun@hurriyet.com.tr
Başını kaşımalısın...03.12.2008 tarihli yazisinin yanisira,
''Benim Milletim isini bilir'' Cumhurbaskani T.Ozal'in sozunu hatirlatmak isterim.
Sayın Erhan Yüksel,
B.Coşkun'un yazısını keşke kopya koysaydınız. Şimdi orda başını kaşımaktan çok, paket kavramı önemli.
Paket farklı anlamlarda da kullanılır. Nasıl mı mı mesela paketin büyümüş dendiğinde bu durum başka biryeri anlatır.
Ben başbakanın paketini merak edenlerdenim. Belediye başkanı ve başbakanlık görevlerinde,Kasımpaşa'da 85 m2 lik evden nasıl dünyanın sayılı zenginleri arasına girdi, demokratik hukuk devleti bunu nasıl sorgulayamadı ve başbakana göre teğer geçen krizin çapını ne belirledi?
Kafayı kaşımak için önce paketle kafa arasındaki farkı görmek lazım.
Obama'ya Beyaz Saray'a Götürmek İçin Köpek Bulundu... Ben Ölüyorum, Obama Köpeğime Sen Bak
Haberin devamı için linki tıklatın
http://www.nethaber.com/Dunya/82658/...-KOPEK-BULUNDU
Bu ne biçim başlık ve hangi akla hizmet bir de anket açılmış anlayamadım. Bu millet onurludur. En önemlisi bu milletin onurunu değerlendirmeye ne RTE ne de bir başkasının değerlendirmeye hele hele bunu anket haline getirmeye sizin hakkınız vardır.
Yıllarca belediyeler RTE'nin partisi dışındaki partilerce yönetildi. Halka yardım etmek belediyelerin görevleri arasında Yasada yer almıştır. O zamanlar Yasadaki bu hükmü görmeyip halka yardım yapmayanlar, şimdi yardım yapanlara karşı çıkıyor.
Yardımın adil olmadığını, az ya da çok olduğunu, seçim yatırımı olduğunu, insanların tercihlerini etkilediğini vs vs tartışabilirsiniz. Ama bunu cetvel gibi bir ONURMETRE yapamazsınız.
Ben belediyelerin seçim yatırımı olarak yardım yapmasına karşıyım. Ancak bir partinin başarılı olmasını dağıtılan kömüre bağlama kolaycılığını hele hele buradan yola çıkıp topyekün bir milletin (ki bu Büyük TÜRK Milletie) onurunun sorgulanmasına, onursuzluğuna işaret edilmesine şiddetle karşıyım. Birilerinin su, yol götüremediği yerlere adamlar kömür götürüyor. Bu arada malı da götürüyor. Siz kalkmış halkı suçluyorsunuz. Aksini iddia etmeyin bu başlık ve anket halkı peşinen suçlu kabul ettiğinizi gösterir.
Hergün onlarca kişi ile yerel seçimler hakkında konuşuyorum. İşte izlenimlerim.
Halk önceleri çalışmadan çalıyor, şimdilerde çalıyor ama çalışıyor demektedir. İşte halk böyle düşünmektedir. Kurtuluş çalmadan çalışıyor diyebileceğiniz zihniyeti işbaşına getirmek.
Bu adama oy verilmez, çalıyor dediğimde; Cahilinden üniversite hocasıma kadar, bana şöyle cevap veriliyor: Neden verilmesin, çalıyor ama çalışıyor.
İşte cümle böyle kurulmuşsa yani çalıyor ama çalışıyor şeklinde ise alternatiflerin çalışmadan çaldıkları düşünülmekte ve çalarak çalışan ehveni şer olmakta.
Ne zamanki, çalışıyor ama çalıyor dediğimizde bu o kişiye olumsuz yaklaşımdır ve alternatiflerin içinde çalmadan çalışabileni işaret etmiş olacaktır.
Benim asıl anlamadığım şu: aman sol gelmesin sağın güçlü partisine oy verelim ya da aman sağ gelmesin solun güçlü partsine oy verelim zihniyeti. Benim düşündüğüm parti kazanmadıktan sonra sağcı ya da solcu başka parti gelmiş ne yazar. Bu nedenle her zaman inandığım partiye oy veririm.
Ankete katılmayacağım, fikrimi açık ve net olarak yazıyorum. Milletimiz topuğundan saçının teline kadar onurludur.
Yardımı 'haram' diye kabul etmedi
102 yaşındaki Hatice Nine, kaymakamın yardım teklifini 'ihtiyacı olana verin' diyerek geri çevirdi
06.12.2008 10:59
http://www.haberturk.com/2008/12/06/...dimninekuc.jpg
Aydın'ın Nazilli ilçesinde, 102 yaşındaki kadın, ziyaretine gelen Kaymakam Caner Yıldız'ın yardım teklifini ''Haram olur. İhtiyacı olana verin'' diyerek geri çevirdi.
Kaymakam Yıldız, 3 çocuk ve 10 torun sahibi olan, 5 nesli gören 102 yaşındaki Hatice Aktaş'ı bayram dolayısıyla ziyaret etti.
Yıldız'ın elini öperek ''Bir isteğin var mı, ben kaymakamım, sana yiyecek göndereyim, kömür vereyim'' teklifinde bulunduğu yaşlı kadın, ''Oğlum, buraya kadar geldin, beni bahtiyar ettin. Allah sana hacıya gitmiş gelmiş sevabı yazsın. Ben hayatta haram yemedim. Çocuklarım bana bakıyor. Sen git yardımını fakir olanlara yap, onların duasını al'' dedi.
Bu yanıt karşısında duygulandığı gözlenen Kaymakam Yıldız, ''Aman Allah'ım, 102 yaşındaki tarih gibi olan bir nineden bu sözleri duymak bu milletin öz karakteristik yapısıdır. Onun için bu milletin sırtı yere gelmez'' diye konuştu.
Kaymakam Yıldız'a anılarını anlatan Hatice Aktaş, iki dayısının Çanakkale'ye gidip geri dönmediğini, babasının İstiklal Savaşı gazisi olduğunu, çocukluğunda evini basan çetenin teyzesi, anneannesi ve bir dayısını ayaklarından astığını belirtti.
Aktaş, Büyük Önder Atatürk öldüğünde ağlayıp bayıldığını, her gün namaz kıldığında Atatürk için de dua ettiğini söyledi.
Bu arada, astım hastası olduğu bildirilen Hatice Aktaş için yakınları Kaymakam Yıldız'dan sert yatakta sırtının su toplaması nedeniyle yatak istedi.
HABERTÜRK
Sayın GÜR,
Av. Mehmet AYDIN'ın kastettiği "DİP"i, algılama eksiği olanlara en iyi tanımlayan alıntılardan birini bizlerle paylaştığınız için çok teşekkürler...
Başlığın telif hakkı RTE' ye aittir, bize değil.
Durup dururken böyle bir tartışmayı bu cümleyle başlatan RTE' dir, biz değil.
Öfkenizi bize değil bu tartışmanın müellifine yöneltmeniz daha sağlıklı bir davranış olacaktır.
Sayın c_selin en güzel özeti yapmış, okuyunuz.
Anketteki istihzayı anlamadıysanız o sizin sorununuzdur.
Son söz: insanlarımız bu seçimde ekmek ile özgürlük arasında, sadaka ekonomisi ile onur arasında bir seçim yapacaktır.
Kuşkusuz onurludur tabii ki...
Ama nasıl onurlu!
Kimisi uyanık onurludur; külyutmaz...
Kimisi de saf-temiz- katıksız onurludur; kanar...
Ve daha bir çok vasıfta olan;
Öyle ya da böyle hepsi onurlu, onurlu olmasına onurlu da,
Anlaşılamayan ya da anlam verilemeyen durum; aptal yerine konulmalardır...
Padişahım çok yaşaaa...
Herşeyin hesaba çekildiği gün Padişahın hesaba çekildiği gündür
Kömüre muhtaç edilenlerin değil.
Sayın sdt23'ın yanıtını tamamen destekliyorum,ki bence bu -her ne kadar Obama'nın konuşmasından alıntı olsada-tek ve tartışılmaz cevaptır....
Sayın c_selin 'in yanıtına gelinceAlıntı:
Bu milletin onurlu bir başlangıcı var, çünkü onurlu ve eşsiz ellerle yaratıldı.Ancak şans olarak değerlendirilebilecek büyük bir rol modeli oldu.
80 küsur yıl sonra ise bu millet, ne denli onurlu olup olmadığı sorusuna yanıt verirken durup düşünüyor.
"Bu millet" herzaman vardı ve var olacak,sadece "80 küsür yıl " önce "yaratılmadı"...."bu millet"-zaten doğuştan ve kökenden varolan onuru ile- o zaman nasıl doğru bir karar alarak "büyük bir rol modeli"ne inandı,seçti ve "gösterdiği yolda hiç durmadan " düşmana karşı yürüdüyse;bugün de pekala aynı kararlılıkla yürüyebilir....onuruyla,şerefiyle....
Bu vasıfları bir "lider" sayesinde elde etmiyor bu millet....
Fakat gel gör ki,hangi yöne baksanız,uzakta yakında bu milletin onuruna layık olabilecek bir Devlet "Adamı" bulamazsınız....
İnsanlarımızın hakkı olan temel ihtiyaçlarını bu devlet -her kim yönetimde olursa olsun-karşılamak,tedarik etmek zorundadır....
Vergi almasını,oy toplamasını bildiği gibi,tüm giderlerini ,yedi kuşak aile fertlerine maaş bağlanmasını,bu insanlar sayesinde elde ettikleri gibi....
İster hakları olduğu için,ister oy toplamayı amaçladıkları için....sebeb ne olursa olsun....insanlarımızı muhtaç etmeye kimsenin hakkı yoktur.....
Ne verilenin ,ne alınanın hesabı yada niyeti sorgulanamaz.....
Muhtaç etme ,muhtaç olursun...hatta muhtaçsın...
Birilerini eleştirmek isteyenler bunu "millet" üzerinden yapmasınlar,rica ediyorum.....
Hiç mi "80 küsür yıl önce" millete devlet tarafından bir şeyler dağıtılmadı....yada ondan önce,yada ondan sonra....???
Ben bir T.C. vatandaşı ve ülkemi çok,ama çok seven "bu millet" den biri olarak ,rahatsızlık duymaktayım....
Kimin hakkı,kime veriliyor,neden veriliyor,neden verilmesin,neden alınmasın....Ne oyunu,kimin oyunu,niçin bu oyun....
Açık ve net olacak bir insan,kelime oyunu,"anlayan anlar",göndermeler....Onur ve gurur asıl burda belli eder kendini...
Ülkemiz bir tiyatro sahnesi değil,millet de alkışlayacak değil....
Yada şöyle diyelim:hiç kimse "piyon"suz "şah" olamaz....
Tarhan Erdem'in konuyla ilgili uzman yorumu:
İKTİDAR 'YARDIMLA' MI MAMUR?
Seçimler yaklaştıkça belediye ve il idareleri eliyle, sonuçta bütçeden karşılanan yardımlar daha çok konuşulur oldu.
Muhalefet yardımları iktidar partisinin, oylarını yükseltmek için kullandığını iddia ediyor. Özellikle gıda ve kömür yardımıyla, iktidarın oy satın almak istediği görüşü yaygındır, arada bir “yurttaş oyunu satmaz” veya “sadaka demokrasisi” diyenler de yok değil! Yardımın yoksulluğu kalıcı hale getirdiğini, yoksul olmayanlara da gıda paketi verildiği de söyleniyor.
Geçinmek, ya da geçimini bir ölçüde kolaylaştırsın diye kaç kişi yardım alıyor? Yardım alanlar kimlerdir?
Yardım konusunda ilk bilinmesi gereken verilerden bazılarını okuyucularla paylaşmak istiyorum.
Yazacaklarım, sonraki araştırmalarda da doğrulanan, geçen yaz başında yapılan büyük bir araştırmanın bulgularına dayanmaktadır.
Ülkemizde, aile (hane) sayısı ve aile (hane) başına düşen kişi sayısı kabaca aşağıdaki gibidir.
Araştırma sonuçlarına göre, geçinmek için yardım alan ailelerin sayısı 1 milyonun üzerindedir.
Yardım alanların az bir kısmı, saha çalışmasında yardım aldıklarını gizlemektedirler. Anketöre yardım aldığını söylemeyenleri de göz önüne alırsak, yardım alan hane sayısı bir milyon 400 bine, yardım giren hanelerde oturanların sayısı da 6 milyon 800 bine çıkabilir. Sayılarda önemli hata olmadığı çeşitli açıklamalardan anlaşılmaktadır. Tam doğru sayılarını bilmesek de, yardım alan ailelerin ve kişilerin özelliklerini gerçeğe çok yakın olarak bilmekteyiz.
Kır da ya da kentte oturanların, ya da yaş grupları değişik olanların yardım alma yüzdesi çok farklı değildir.
Kadınların yardım alanlar yüzdesi, yardım alan erkekler oranının bir buçuk katı kadardır.
Tahmin edilebileceği gibi az eğitimlilerde ve az gelirlilerde yardım alanlar oranı yükselmekte. Kalabalık ailelerde de yardım alma oranı yüksek. Örtünenler örtünmeyenlere göre daha çok oranda yardım alıyor.
Yeşil kartlıların üçte biri geçim için yardımdan yararlanmaktadır.
Gazete okumayanların yardıma başvurma oranı okuyanların iki katından fazla. Çalışamayan ve işsizlerin yardım alma oranı yüksek, bunlardan sonra ev kadınları ve öğrenciler geliyor.
Buraya kadar yazdığım profile bakarak, yardım alanların siyasal eğilimleri hakkında görüş oluşturabiliriz. Bu özellikte olan seçmen kitlesinin ilk tercihi Ak Partidir. Başka deyimle, “yardım almak” yukarda özelliklerini belirttiğim yapının siyasal eğilimini değiştirmemektedir.
Bir örnekle bu görüşümü açıklayayım: AKP’nin oyu bugün seçimdeki gibi yüzde 46,6 ise, yardım alanların hiçbiri oy kullanmasaydı oy yüzdesi 44,9 ‘a inecek, CHP’nin oyu yüzde 23, MHP’nin oyu da 15,5 olacaktı.
Aynı yaklaşımı eğitim durumuna da uygularsak, eğitimleri ortanın altı olan yurttaşlar oy vermeseydi, CHP’nin oyu yüzde 30’un biraz üstüne çıkacak; Ak Partinin oy yüzdesi de 40’ın biraz üstünde olacaktı.
Yardım alanların oy eğilimini de vereyim: Eğer sadece yardım alanlar oy verselerdi tablo ne olurdu? Ak Partinin oyu, ortalamasının yüzde 20, DTP’nin oyu da ortalamasının yüzde 40 artacaktı. Sadece yardım alanlar oy verselerdi, CHP bunlardan ortalamasının yüzde 48’i kadar eksik, MHP ortalamasından yüzde 20 kadar eksik oy alacaktı. Açıkça bugün, yardım alanların büyük çoğunluğunun eğilimi, yardım alsalar da almasalar da Ak Partidir. Yardım alanların, genel oy tablosunu fark edilir ölçüde değiştirmediğini, herkesin –yardım alan da, almayan da- temel etkenlere göre oluşan siyasal eğilimine göre oy verdiğini anlatmaya çalışıyorum.
Özetle, “yardım” ile iktidar mamur; muhalefet virane değildir!
Pekala bu "uzman", uzmanlık alanınındaki bu verilen ortada iken Baykal ve CHP'den ne ister?
Neden uzmanlık alanının dışına çıkarak taşımış olduğu kin tohumlarını ağına düşen nice insanlara bulaştırır...
NEDEN?
Bence uzmanlık alanını aşmış ve iyice "aydınlaşmış" bu zata, bizim Sabancı, Bilgi, Boğaziçi'nin fahri doktoralıkları yetmez... UTAH CAZZ fahri doktoralığı gerek...
:)
"Bu millet onurlu mudur" diye sormuş milo isimli kullanıcı..
Umarım onurludur..
Sayın marita,
İleti ekledikten sonra dönüp tekrar okumadığım için yazınızı henüz fark ettim.
Başlangıçtan kastettiğim Anayasa'da belirtilen temel ilkelere dayalı, demokratik,laik,sosyal,çağdaş bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran o onurlu ve eşsiz eller evet yalnızca bir önderin elleri değildi.Minnetle andığımız birçok eldi.Benim de kastettiğim buydu.
Bu önderin taşıdığı anlamsa,askeri bir liderliğin ötesinde bu onurlu ve eşsiz ellere dönemin hatta bugünün bile çok çok ötesinde olan çağdaş düşünce ve bu düşüncelerle örtüşen davranışlarıyla model olmaktı.Bu düşünüldüğünde gerçekten büyük bir şanstır ve bunun ne ifade ettiğini anlamak,tarihe büyük bir hassasiyetle,hissederek bakmakla mümkün olabilir.
**
Bu başlığı açan Sayın milo’yu tanımıyorum.Fakat soruyu onur sorgulaması yapmak için sormadığının,bilakis büyük bir üzüntüyle sorduğunun farkındayım.Aksi takdirde bu milletin hiçbir değeriyle derdi olduğunu sanmıyorum.
Bu niyeti sezmiş olmanızı isterdim.
Ve eğer okuduysa, bu cümle konuyu açan kişiyi çok daha fazla üzmüş olmalı.
Sayın c_Selin ,sayın milo 'nun bu konuyu açma niyetini elbette sezmeyi bırakın,anladım...Yapmış olduğum yorum ile kişileri üzmek veya kırmak gibi bir niyetim yoktu.Bu şekilde algılamanıza şaşırdım doğrusu.:( ...Öyle bir izlenim oluştu ise, "sessiz" kalan kesime katılma hakkımı kullanayım...:mahcup:
Genel olarak konularda ,olaylarla ilgili kendi fikrimi ,görüşümü beyan ediyorum.Yuvarlak veya "anlayan anlar hesabında" cümleler kurmaktan yana değilim.Kişiselleştirerek konuyu açan veya yorumlayan insanlara asla sözüm olamaz.
Eğer burda herhangi bir başlık yada konu açılıyorsa,amaç birilerinin bu konu hakkında düşüncelerini almaksa,farklı görüşlerde olacaktır.Yazılanlar "tartışma" bazındadır.Katılıyorumdur yada katılmıyorumdur.Eleştirme hakkımız herzaman olacaktır.Sistemi,yönetimi,yasaları,grupları,vs.vs . her şekilde eleştirebiliriz,eleştirebilirim diye düşünüyorum.
Fakat kişinin kendisini "üzmek" sözkonusu olamaz tarafımdan.
Saygılarımla
Sayın marita,
"üzüntü duyma" kısmı yanlış anlaşıldı sanırım.
Ben üyeyi kasıtlı,kişisel ve farklı bir nedenle üzmüş olabileceğinizden söz etmemiştim."Ne verilenin ne alınanın hesabı ya da niyeti sorgulanmaz" şeklinde düşünülüyor oluşu,üyenin bu soruyu sorarken duyduğu üzüntüyü katlamış olabilir diye düşünerek söylemiştim.
Saygılarımla