Nöbetçi Savcının İşi Nedir?

Merhabalar,
hayatımda ilk kez yolum Adliye Sarayı'na düşmek zorunda kaldı bugün. Ve ilk kez adalate olan güvenimin sarsıldığı günde bugün.

Suç duyurusunda bulunmak için uygun bir dilekçeyi süslü sözlerle süsleyip durumu anlattım dilekçemde. Saat 16:53 te Sivas Adliyesi ne ulaştım ve memurların bulunduğu odaya girip durumumu anlattım. Memurlar mesainin bittiğini ve basvurumu nöbetçi savcının alacağını söyledirler. Tam o sırada odaya birisi girdi ve ne olduğunu sordu. Durumu izah ederken

" Bu saate mi kalınır " dedi.

Kendisine olayın daha 30 dakika önce geldiğini söyledim.

"Pazartesi gelin" dedi.

Ve bende her üniversite öğrencisinin diline dolanan bir sözcükle cümleye başladım

"HOCAM inanınki olayın aciliyeti var" deyince karşımdaki kişi kendisinin Cumhuriyet Savcısı olduğunu HOCA nın camide olduğunu bağırarak bana söyledi.
kendisinin makamında olmadığını üzerinde bir yaka kartında bunun yazmadığını ve yine kendisinin kendisini tanıtmadığını ki bunların hepsini yapsa bile ben sade bir vatandaş olarak yaşça benden büyük olan o kişiye abi, amca , hocam diye hitap edebileceğimi izah etmeye kalmadan işleme almayın karakola sevk edin dedi ve bağırmaya devam etti.

"Savcı bey özür dilerim " desemde "Savcı bey değil Sayın Savcım" diyeceksin dedi.
Adliye sarayında kapıdaki polis dahil memurlara bile "bu savcıyı nasıl ve kime şikayet edebilirim bu binanın bir idari amiri yokmudur" diye sorsam da bir cevap alamadım ve polis "sakin olun arkadaşlar gidin evinize sakinleşin pazartesi gelin" dedi ve bizi kibarca bina dışına çıkardı.

Şimdi ;

1. Savcı, Hakim hatta Orgeneral ve Cumhurbaşkanına Hocam Amca Dayı Abi demek yasadışımıdır.
2. Nöbetçi Savcı sadece sevk mi eder. benim derdimi dinlemek zorunda değil mi ?
3. Daha 3 gün önce vergi ödedim ve o kişi o vergi ile maaşını aldı zor durumda kalmış kişileri dinlemesi , aciliyeti olan bir olayı kesinlikle değerlerndirmesi gereken bir kişi koskoca anayasanın hangi maddesine dayanarak beni kovar?

4. Cumhuriyet i kuran Ulu Öderimizin yeni video görüntüleri yayınlandı halkla o kadar samimi bir çobanla bile iletişlm kuruyor, kimseyi küçümsemiyor kimseye bana "ulu önder " diyeceksiniz demiyor da Cumhuriyet Savcısı kim oluyorda ona Hocam dedim diye beni azarlıyor.

Sonuç ;

Adalete güvenmiyorum. Bundan sonra umarım adliye sarayındaki ilk ve son işim bu olur.
Bir savcıyı şikayet edebilecek bir kurum bulamadığımdan etsemde bir tek şahidim çıkmayacağını bilmemden dolayı çaresizlikle bir forum sitesine yazıyorum. Ben bu kadar aciz bir ülkede yaşıyorum.
Üniversite rektörüne bile HOCAM şeklinde hitap ediyorum ama savcı dan azar işitiyorum.
Kendi hukuk sisteminin uygulanışında hukuk dışı davranışların olduğu bir kuruma güvenmemi ve o kurumun doğru düzgün işleyeceğine bu saatten sonra beni kim inandıracak bilmiyorum.

Saygılarımla

Cumhuriyet Savcısı kim oluyor derseniz;

Alıntı:

---

Av.Feyz Pazarbaşı rumuzlu üyeden alıntı

Lozan'da doktora yaptıktan sonra Atatürk tarafından "Hukuk Reformu yapmakla" görevlendirilen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için "Cumhuriyet Savcısı" unvanının isim babasıdır.

Ata'nın huzurunda "Hukuk Reformu" için beyin fırtınası yapılırken, Bozkurt'un beyninde şimşekler çakar: "Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir?
Cumhuriyet Başbakanı, Cumhuriyet Bakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi, Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da, neden Cumhuriyet Savcısı?
Savcılara neden bu imtiyaz (ayrıcalık)?

Atatürk, Bozkurt'a, "Ne diyorsun?" diye sorar.
Bozkurt'un cevabı çok net olur: "Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o Cumhuriyet Savcısı'dır."

Atatürk, gülümseyerek hoşnut kaldığını belli eder.

"Devam et Bozkurt" der.
Cumhuriyet Savcısı'nın bu cumhuriyeti korumak ve kollamak yorumu hukuk reformuna ve Atatürk'ün yorumuna kadar uzanır.

---

Üniversite rektörüne hocam diye hitap edersiniz,orası üniversite,ve malesef hocam kelimesi dilimize en çok orada yerleşiyor, ama Cumhuriyet Savcısına hocam diye hitap edil(e)mez.

Yazıklarımı olayın doğrusu yanlışı için söylemiyorum, ama üslübunuz oldukça yalnış.

Alıntı:

---

nikon rumuzlu üyeden alıntı

Cumhuriyet Savcısı kim oluyor derseniz;



Üniversite rektörüne hocam diye hitap edersiniz,orası üniversite,ve malesef hocam kelimesi dilimize en çok orada yerleşiyor, ama Cumhuriyet Savcısına hocam diye hitap edil(e)mez.

Yazıklarımı olayın doğrusu yanlışı için söylemiyorum, ama üslübunuz oldukça yalnış.

---

Merhabalar
O zaman adalet bakanlığı illerde savcıları tanıtan broşürler bastırsın ve bu kişileri gördüğünüz yerde "sayın savcım" diye hitap ediniz desin. Ben o kişinin görevini bilmek zorunda değilim ki anlında yazmıyor, makamında değil adliye sarayında herkese sayın diyelim o zaman. :) Allah aşkına makam rütbe derdine düşmeyelim. O kişi bana hizmet etmek için orada bana hakaret etmek için değil. Suçluya bile rendice edici davranmak yasal değil ; ki ben suçlu olarak değil suç duyurusunda bulunmak için oradaydım.

Ben hala idda ediyorum bir savcıya, başbakana, cumhurbaşkanına abi amca beyfendi hocam demek gayet normal bir durum bu üslupta anormallik aramak bu halkın birbirine saygı göstermek için kullandığı hitap şekillerini bilmemek demek.

saygılar

Beyfendi, Hanfendi bunlar olması gereken ve kullanılması gereken hitap biçimleridir,

Lakin amca, abi,hocam bunları kullanamazsınız, çok yalın düşünüyorsunuz,akrabalık ilişikiniz bulunmayan birine amca,abi denmeyeceği gibi,savcıya polise hakime, hocam da denmez,

Kanımca malesef ülkemizde en çok yapılan hatalardan birisi,misal her gün karşılaştığım bir şey olan;dolmuş a biniyorum,şöföre kaptan diye sıfat takıyor yolcular,
İyiniyet yada kötüniyet o kısmı ayrı ama herkese hissetdiğimiz şekilde sıfat takıp hitap etmek doğru bir yaklaşım olmaz.
Şahsen ben artık çevremde yada dışarıda, beyfendi hanfendi kelimesini artık duyamıyorum bile:)

Türkçemizde bunun gibi güzel sözcükler var, bunları kullanmaya biraz gayret etmek her zaman doğru bir yaklaşım olur.

Saygılar

Sayın Nikon hitap tarzı konusundaki açıklamasında son derece haklı. Ve yine kendisin de belirttiği gibi sadece savcılar için geçerli değil, minibüs şoförleri için de geçerli.

Ancak "C. savcısı kim dersen" başlıklı alıntısını anlamakta zorlandım. C. Savcısının kim olduğu konusunda şüphe yok. Ancak C. Savcısı x bey ya da sayın savcı hakkında şüphe var. Yani kavram olmaktan çıkıp ete kemiğe büründüğü zaman sorun var ki konuyu açanın şikayeti de bu yönde. Yani savcıların yetkisinin sınırlarından ve nereye kadar uzandığından şikayet etmiyor. Benim kanaatim bahsedilen anekdotta bahsedilen o geniş ve ağır sorumluluk çerçevesini kişisel bilgi, beceri, yetenek ve deneyimleriyle doldurmakta zorlanan savcıların az sayıda olmadığı yönünde. Müfettişlerde de sık görülen bu meslek hastalığına tutulmaları aynı şekilde seyrek görülen bir durum değil. Aksi halde bir savcının uğradığı bir haksızlık nedeniyle kendisine başvurmaya çalışan bir vatandaşı -her ne sebeple olursa olsun- azarlaması ve daha da vahimi şikayetinin bu davranışı nedeniyle işleme alınamamış olmasının sırf gücü yettiği için bir adamın karısına fiziksel veya psikolojik şiddet uygulamasından ne farkı var ?

Hukukçu olmayan ve bugüne kadar mahkeme veya savcılarla işi olmamış 45 yaşında biri olarak savcı ve hakimliğe atanmak için -diğer koşulların yanı sıra- en az 5 yıl avukatlık yapmış olma şartı getirilmesinin bu sorunları aşmaya yardımcı olacağını düşünüyorum.

Merhaba,
Savcılar millete hizmet etmek zorundadır. Birisi hocam dedi diye savcı hoca olmaz. Ya bir yaşlı amca gelse, savcıya halk dilinde "oğlum" veya "yavrum" dese suçlu mu olacak. Kelimelere takılmayalım. Belliki o savcı birine kızmış o arkadaş da o ana denk gelmiş.
Saygılar

Resmi Kurum'a resmi bir başvuru için gidiyorsunuz. Memuruna, polisine "Memur Bey"; savcısına "Savcı Bey"; hakimine de "Hakim Bey"; yazı işleri müdürüne de "Müdür Bey" diyeceksiniz tabiki. Bakkaldan ekmek almıyorsunuz sonuçta. Sizi hitap konusunda haklı görmek mümkün değildir.

Haklı olup olmadığınız hakkında yorum yapmayacağım. Ama bu durumda şikayet edeceğiniz merci Adalet Bakanlığıdır.Adalet Bakanlığına şikayet edebilirsiniz.

Alıntı:

---

Jilet rumuzlu üyeden alıntı

Resmi Kurum'a resmi bir başvuru için gidiyorsunuz. Memuruna, polisine "Memur Bey"; savcısına "Savcı Bey"; hakimine de "Hakim Bey"; yazı işleri müdürüne de "Müdür Bey" diyeceksiniz tabiki. Bakkaldan ekmek almıyorsunuz sonuçta. Sizi hitap konusunda haklı görmek mümkün değildir.

---

Hitap konusunda fikrimi yukarıda yazmıştım. Tuhaf olan bu olayın içinden yorum yapmayı gerektiren tek kısım olarak hitap tarzını seçmiş olmanız. O zaman devam edelim. Sayın savcı veya savcı bey yerine "hocam" demek suç mudur ? Tartışılabilir derseniz ilgili savcı kızdığına göre kendince suç olarak görüyor. Suçlu bir vatandaşa yapılacak uygulama nedir ? Azarlamak mı ? Bence sorun burada.

Hastanelerde kaç kişinin doktorlara "doktor" şeklinde müstehzi hitapta bulunduğunu tahmin edemezsiniz. Eğer o doktorlar bu hastaları azarlayıp bu savcının yaptığı gibi kendilerine gelme sebebini bir yana bıraksalardı vahim sonuçlar ortaya çıkardı. Malum ya onlarda bakkaldan ekmek almıyor.

Önemli olan şu bence; savcı biraz bozulup, kızsa -ki bu bizim kültürümüzde vardır diyebiliriz- akabinde de vatandaşın şikayetiyle ilgilenseydi burada bir konu başlığında bunu tartışıyor olmazdık.

Mesai saati bitmemişse ve Cumhuriyet savcısı şikayeti almamışsa buna karşı denilecek birşey yoktur. Zaten bu yanlıştır. O sebeple buna değinme gereği duymadım. Hitap konusunda ise yanılıyorsunuz. Elbette resmi bir kurumdaysanız, resmi bir işlem yapıyorsanız resmi olarak hitapta bulunmalısınız. Olması gereken budur.

Alıntı:

---

Jilet rumuzlu üyeden alıntı

Mesai saati bitmemişse ve Cumhuriyet savcısı şikayeti almamışsa buna karşı denilecek birşey yoktur. Zaten bu yanlıştır. O sebeple buna değinme gereği duymadım. Hitap konusunda ise yanılıyorsunuz. Elbette resmi bir kurumdaysanız, resmi bir işlem yapıyorsanız resmi olarak hitapta bulunmalısınız. Olması gereken budur.

---

Başka bir yaklaşım,
Bildiğime göre "paşa" kelimesi yasaklanmıştı. Ama herkes özelliklle aydın kişiler paşam demeyi çok seviyor her yerde, demekki, kelimelere bağlı kalmamalıyız. O arkadaş hocam dediğinde, savcı ben savcıyım demiş, arkadaş da özür dilemiş. Bence özür den sonra olay bitmiştir. Savcının saat gözetmeden ilgili kişinin derdini dinlemesi lazım. Üniversitedeki profesörlere hep hocam dedik, bir şey mi oldu, bence savcı bey sinirli idi heralde, olabilir olayları büyütmemek lazım. Medeni kanunun ilk maddeleri iyi niyettten bahseder.
Saygılar

Sayın guvenmiyorum kullanıcı adlı site üyesinin anlattıklarından sadece HOCAM kelimesinin irdelenmesi ve savcının davranışları ile ilgili her hangi bir yaklaşımın sergilenmemesini doğru bulmuyorum. Sayın guvenmiyorum, mesajında HOCAM ifadesini, Savcı Bey'i tanımamış olmasından ve de üniversitedeki hitap alışkanlığından kaynaklı kullandığını da belirtmiş. Bunun ötesinde, yok adliye içinde hitap şekilleri vardır, bu ifadeyi kullanamazsın gibisinden yaklaşımlar, bence çok yanlış bulduğum Savcı Bey'in davranışlarına maruz kalmasını haklı görür düşünceleri doğurur. Üstelik gözlerden kaçan bir durum da vardır. Sayın guvenmiyorum'un , bu olaydan sonra özür dilemesi, "Savcı Bey" diye hitap şeklini düzeltmesine rağmen, Savcı Bey'in "Sayın Savcım" diyeceksin demesi, asli görevini savsaması ve karakola şikayeti sevk etmesi de vahim bir durumdur.

merhabalar

bu olaydan sonra suç duyurumu karakola götürmedim zaten. Olayı bireyselleştirip bütün bir Hukuk ailesine kin beslemekte yersiz. Asıl sinirlendiğim olay nereye şikayet etmek için gittiysem kapıların yüzüme kapanması.

"Cumhuriyet savcısı şikayet edilmez , özür dilemez boşuna uğraşmayın. Şikayet eidlecek bir merci yok denmesi"

Yaşadığım bu olay bana gerçektende demokratik bir ülkede mi yaşıyoruz sorusunu tekrar hatırlattı. Eğer resmi kurumlarda herkese Sayın , bey vs seklinde hitap edecek isek bu düzenin adı daha çok diktatörlük oluyor değil mi. Herkes haddini ve sınıfını bilecek mesajı veriliyor halka.

Hastane de çalışan bir doktorum ve insanların bana oğlum, kardeş, amca demesinden hiç şikayet etmedim ki bu bizim halkımızın insalcıllığının en büyük göstergesi. Sayın Savcı beye yaşlı bir teyzenin "Savcı bey oğlum" demesini yadırgayamayız. Bu durumu yadırgamanın halkın örf adetlerini bilmemek olduğu kanısındayım

Ayrıca bir üyeninde dediği gibi şikayetimin savsaklanması ve benim geçen 1 haftalık süreçlerde sorunumu hukuk dışı yontemlerle halletmiş olmam en vahim durumdur.

Saygılarımla

Avukat beyler Daha iyi bilir ama Hakimler ve Savcılar Yüksek kurulu var şikayetini oraya belirtebilirsin demokratikbir ülkedeyiz

İyi ki yine hitabederken çok kullanılan "hemşerim", "usta" falan şeklinde hitabetmemişsiniz:o :) :p ;)

Alıntı:

---

okur123 rumuzlu üyeden alıntı

Haklı olup olmadığınız hakkında yorum yapmayacağım. Ama bu durumda şikayet edeceğiniz merci Adalet Bakanlığıdır.Adalet Bakanlığına şikayet edebilirsiniz.

---

Keşke dediğiniz gibi olsaydı herşey.Ama kimi kime şikayet ediyorsunuz:(Hukuk sistemini kişisel kariyer yada kompleksleriyle bu konuma getirenlere lanet olsun.Tarikatçı falan değilim ama Allah ın gazabı üzerlerine olacaktır.Zaten düzgün,o makamı hakeden biri olabilmiş olsaydı bunlar olmazdı.Birde anlayamadığım saygı deniliyor anlıyoruz.Fakat ne bu kardeşim haşa Allah ın karşısına çıkmış gibi elpençe divan durmak neyin nesi.Lanet olsun Yüce adaleti buralara getirenlere.Herkez birbirinin üzerine çıkmaya çalışıyor.Altta kalanın canı çıksın hesabı.Lanet olsun böyle insan müsvettelerine.

sayın yorum bildiren duyarlı arkadaşlar.
belki benim düşüncelerimi tasvip etmiyebilir ve benim arkadaşlar deyimimi de
kabul etmeyebilirsiniz.
hayli ileri olan yaşımın teçrübesine dayanarak ne kadar üzüldüğümü bilmenizi istiyorum.
esas konumuzun neden bu kadar farklı yorumlandığını çok merak ediyorum.
doğruların bu kadar farklı düşünülebildiği başka bir ülkenin varlığını ben kabul edemiyorum ve hala nelerle uğraştığımızı gördükçe üzüntüm katlanıyor.
40 - 50 sene önceki tartışmaların hala devam etmesini kabul edemiyorum.
her fısatta eğitimin önemini vurguluyoruz, tabiki eğitimin önemini kabul etmemek
mümkün değil ancak uygulamanın yani günlük yaşamdaki bu eğitimli makam
sahibi saygı duyulacak kişilerin ne zaman bizlere örnek bir vatandaş gibi
hareket etmelerinin önü açılacak.
ben bu hoş olmayan olayların da reklamının yapılmasını ve doğruların da olabileceğinin varlığını görmek istiyorum.
saygılarımla.

haklısınız endişelerinizde ancak herkes aynı olamazki tıpkı her okuyan insanın bir olmadığı gibi okumadığı halde anlayışlı düşünceli insanların yanısıra okuduğu halde anlayışssız düşüncesiz bir çok insan var biliyorsunuzki bu hukuk dünyası içinde geçerli.olaması gerekir hukuk dünyasında pek tabiki ama umarım hukukçular hukukçu olur sevg

Alıntı:

---

Jilet rumuzlu üyeden alıntı

Mesai saati bitmemişse ve Cumhuriyet savcısı şikayeti almamışsa buna karşı denilecek birşey yoktur. Zaten bu yanlıştır. O sebeple buna değinme gereği duymadım. Hitap konusunda ise yanılıyorsunuz. Elbette resmi bir kurumdaysanız, resmi bir işlem yapıyorsanız resmi olarak hitapta bulunmalısınız. Olması gereken budur.

---

Konuyu açan arkdaşın avukatı değilim ama böylesine bir yorumu da kabul edemem. Savcıya "hocam" demek hakaretse eğer biz bütün üniversite "hocaları" savcıları yetiştiren hukuk fakülteleri de dahil tüm öğrencileri hakaretten hapse attıralım o zaman böyle bir mantık olabilir mi? Kaldı ki Mesai saat 17:00'de biter. Daha 7 dakikası var ve karakoldan ifade alınıp ertesi gün yollanmasını da sağlayabilirdi bu bir sorun değil. Bu konuda da savcı tamamen haksız göründü bana ben değinme gereğini bu nedenle duydum. . REsmi işlem yapıyorsanız resmi dil kullanmak zorundasınız ne demektir anlamak mümkün değil böyle bir CMK HMUK TCK ya da medeni kanun maddesi bildiğim kadarıyla yok. Görgü kuralı olarak diyorsanız savcının kişiyi kovmasınıkişiye bağırmasını nasıl bu kurala sığdırcaksınız merak konusu. Velev ki kişi yanlış üslub kullansa dahi bu savcıya yasal hakkını kullanmak üzere gelmiş kişiyi sırf kendi egosu için oradan kovma hakkını vermez normal memur olarak siz bunu yapsanız hakkınızda görevi savsaklamadan ceza davası açılma ihtimali çok yüksek olur kişinin hukuki hakkını engellemenin hiçbir bahanesi olamaz.

Alıntı:

---

Necropolis rumuzlu üyeden alıntı

Hitap konusunda fikrimi yukarıda yazmıştım. Tuhaf olan bu olayın içinden yorum yapmayı gerektiren tek kısım olarak hitap tarzını seçmiş olmanız. O zaman devam edelim. Sayın savcı veya savcı bey yerine "hocam" demek suç mudur ? Tartışılabilir derseniz ilgili savcı kızdığına göre kendince suç olarak görüyor. Suçlu bir vatandaşa yapılacak uygulama nedir ? Azarlamak mı ? Bence sorun burada.

Hastanelerde kaç kişinin doktorlara "doktor" şeklinde müstehzi hitapta bulunduğunu tahmin edemezsiniz. Eğer o doktorlar bu hastaları azarlayıp bu savcının yaptığı gibi kendilerine gelme sebebini bir yana bıraksalardı vahim sonuçlar ortaya çıkardı. Malum ya onlarda bakkaldan ekmek almıyor.

Önemli olan şu bence; savcı biraz bozulup, kızsa -ki bu bizim kültürümüzde vardır diyebiliriz- akabinde de vatandaşın şikayetiyle ilgilenseydi burada bir konu başlığında bunu tartışıyor olmazdık.

---

Konunun geldiği nokta savcıya hoca diye hitap edilebilir mi?
Edilemez
Hakim yada savcılar adaleti temsil eder en yüce değerlerden birini
Ancak kişi savcının savcı olduğunu bilmiyor ise resmi kurumda memur bey diye hitap edilmeli
Diğer taraftan savcının da vatandaşa böylesi bir tavır sergileme hakkı yoktur

Teşekkürler

Bir genelleme yaparsak, Cumhuriyet Savcılarının yüksek konumlarının da neden olduğu abartılı egosal durumları nedeniyle, çoğu kez vatandaşı ezer bir üslup ve tavır sergiledikleri doğrudur. Ancak diğer taraftan da hitaplar çok önemlidir. Üniversitede bir profesöre "hocam" diye hitap etmek alışılagelmiş bir kullanımdır ve bu nedenle eşdeğer bir örnek olmaz. Ama devletin savcısına bu tür bir hitap kullanımı yoktur. Eğer her türlü hitap hoşgörü ile karşılansa ve ikaz edilmese bu durumda iş "muhtar", "müdür", "eleman", "kaptan", "hafız", "canım", "gülüm" demelere kadar varır ve iyi niyetli samimiyet adı altında ölçüsü bucağı kalmaz. Demek ki ölçü en başta gayet net olarak ve ciddiyetle belirlenmeli.

İkazın sert olmasını olayın üçüncü kişiler içinde gerçekleşmiş olmasına bağlıyorum. Diğer taraftan ikazın arkasından itiraz gelmiş olunca olay daha ciddiye binmiş. Laftan sözden anlamayan biri algısı oluşunca da sonuç sürpriz değil. Eğer bir de kötü niyet sezilmiş olsa, daha ciddi sonuçlar doğabilirdi de.

Alıntı:

---

Visco rumuzlu üyeden alıntı

Bir genelleme yaparsak, Cumhuriyet Savcılarının yüksek konumlarının da neden olduğu abartılı egosal durumları nedeniyle, çoğu kez vatandaşı ezer bir üslup ve tavır sergiledikleri doğrudur. Ancak diğer taraftan da hitaplar çok önemlidir. Üniversitede bir profesöre "hocam" diye hitap etmek alışılagelmiş bir kullanımdır ve bu nedenle eşdeğer bir örnek olmaz. Ama devletin savcısına bu tür bir hitap kullanımı yoktur. Eğer her türlü hitap hoşgörü ile karşılansa ve ikaz edilmese bu durumda iş "muhtar", "müdür", "eleman", "kaptan", "hafız", "canım", "gülüm" demelere kadar varır ve iyi niyetli samimiyet adı altında ölçüsü bucağı kalmaz. Demek ki ölçü en başta gayet net olarak ve ciddiyetle belirlenmeli.

İkazın sert olmasını olayın üçüncü kişiler içinde gerçekleşmiş olmasına bağlıyorum. Diğer taraftan ikazın arkasından itiraz gelmiş olunca olay daha ciddiye binmiş. Laftan sözden anlamayan biri algısı oluşunca da sonuç sürpriz değil. Eğer bir de kötü niyet sezilmiş olsa, daha ciddi sonuçlar doğabilirdi de.

---

Konuyu başlatanın görüşlerine tamamen katılıyorum. Cevapları ise anlamakta zorluk çektim. Bir savcının görevini yapmaması ve şikâyeti işleme almaması gibi vahim bir durum mevcutken tartışma hitap sekli üzerine yoğunlaşmış. Yorumlarda olaya yaklaşım şekli aslında toplumsal bilinç düzeyinde hukuk konusundaki ortak algıların ve kanaatlerin ideallerden ne kadar uzaklaştığını ve bu konuda toplum olarak bir gaflet içerisinde olduğumuzu gösteriyor. "Hocam" ifadesi saygı içeren bir ifade şeklidir, akademik dünyada sıklıkla kullanılır. Hakaret olduğu iddia edilemez. Savcı, bu ifadeden hoşlanmamış olabilir, kişisel tercihidir, "bana böyle hitap etmeyiniz" diyebilir. Azarlayamaz. Konuyu başlatan gayet medeni davranmış, "savcı olduğunuzu bilmiyordum, bir yaka kartınız da yok" demiş ve hitabına "Savcı Bey" diye devam etmiş. "Sayın Savcım diyeceksin!" diye azar işitmiş. Savcının bir T.C. vatandaşına böyle bir durumda sesini yükseltme ve "sen" diyerek 1. Tekil şahıs kullanarak üstünlük veya küçümseme ima etme hakkı var mıdır? Hitap şekline takılacaksak üzerinde durmamız gereken nokta bu değil midir? Ayrıca "Savcı Bey" ifadesi "Sayın Savcım" ifadesinden daha resmi ve doğru değil midir? Savcı ile şikayette bulunmak için orada bulunan vatandaş arasında bir ast üst iliskisi yoktur. Her ikisi de birbirine saygılı davranmak zorundadır ki vatandaş (anlattığına göre) gayet saygılı davranmış. Savcılara vatandaşların nasıl hitap etmesi gerektigi ile ilgili bir yasa mı mevcuttur, yoksa savcı kendi görev yerindeki psikolojik ve sosyolojik üstünlüğünü vatandaş aleyhine kötüye mi kullanmaktadır? Cevaplanması gereken sorular...Medeni ülkelerde birey-vatandaş önemlidir, Ortadoğu toplumlarında ise bireyin önemi yoktur, kanunlarda yazılı olmayan fakat pratikte uygulanan "biçimsel ilişki" şekilleri bu toplumların bireyleri ile kamu görevlileri arasındaki ilişkilerde belirleyici olur. Henüz bir Ortadoğu toplumundan medeni bir toplum olmaya terfi edebilmiş değiliz. Daha çok okumaya, daha fazla araştırmaya, lise ve üniversite mezuniyet oranlarını yükseltmeye, eğitimin kalitesini iyileştirmeye, insanlarımızın, özellikle de kamu görevlilerinin dünyanın gelismis ülkelerini gezme ve incelemelerine imkan vererek medeniyet seviyemizi yükseltmeye ihtiyacımız var.

Bende şöyle bir örnek vereyim geçen gün arkadaşım havalimanında uçağı kaçırınca can havliyle kontuar memuruna koşmuş abla uçağı kaçırdım neyapmam lazım yetişemezmiyim derken, senmisin abla diye bayan bunu güzel bi haşlamış sen kimsin bana nasıl abla dersin felan baya bi uzun uzadıya tartışmışla.Aslında biraz dikkat etmek lazım hocam lafını büyükler için çok kullanırız ama sağlam kazığa bağlamak için tanımadğımız insanların hepsiyle iletişime girecekken beyefendi hanımefendi demek kaçınılmazdır.Buradaki durum devlet memuruna zamansız iş çıkarması gibi geliyor o saatte hangi devlet kurumuna gitseydiniz yada gitseydik eminim aynı durumlar karşılaşırdık.O yüzden dert etmeyin Beyefendi, Hanımefendiye devam.:)