-
Madde Madde Sağlık Kontrolü
16 soruda sağlık ipuçları:
Vücudumuz sağlığımızın aynası...
- "Vücudumuzu ne kadar iyi tanırsak o derecede hastalığın önüne geçebiliriz. Vücudunuz siz fark etmeden sağlığınızla ilgili en önemli ipuçlarını veriyor." Bu uyarıyı yapan İngiltere'nin başkenti
Londra'da bulunan King College Hastanesi'nin doktorları. Bir çok araştırmaya imza atan King College'de Gerontoloji (yaşlanma bilimi) Enstitüsü'nde araştırmalarını yürüten Prof. Dr. Robert Weale,
"Sadece parmaklarınızın uzunluğu bile sizin sağlığınız hakkında kayda değer bilgi sahibi olmamızı sağlıyor aslında. Siz de vücudunuzla ilgili önemli detaylara dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz" diyor.
1- TIRNAKLAR
Tırnaklarınıza dikkatle bakın... Eğer hafif mavilik yada morluk örüyorsanız bu bir kalp hastalığıyla karşı karşıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın aşırı kalın olması ya da ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer sorunlarıyla karşı
karşıya olduğunuzu gösterebilir.
2- NEFESLERİNİZİ SAYIN
Eğer dakikada 15 kez daha az nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere sahipsiniz demek... Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zamansağlığınıza dikkat etmelisiniz.
3- GÖZLER
Aynada gözlerinizden birine bakın. İris'in etrafında beyaz bir daire varsa kolesterol seviyeniz yüksek anlamına geliyor. Bu aynı şekilde
yaklaşan kalp sorunlarında en büyük habercisi...
4- AVUÇ İÇİNİZE BAKIN
Avuç içlerinize dikkatle bakın... Eğer kırmızı ve lekelilerse karaciğeriniz de sorun var demek...
5- HAFIZA KONTROLÜ
Bir tepsinin üstüne rastgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10saniye bakın. Kaç tanesini hatırlayabildiniz? İyi bir hafızanızın olması Alzheimer'le karşılaşma riskinizin daha az olacağı anlamına geliyor.
6- TUVALET SIKLIĞI
Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacımı hissediyorsunuz? Diyabetin en erken alarmlarından biri sık sık tuvalete gitmektir.
7- DOĞUM KİLONUZ
Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun 3 kilonun altında doğmuşsanız kalp sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.
8- NABIZ KONTROLÜ
Nabzınız ne kadar kadar yavaş atıyorsa o kadar uzunyaşayacaksınız demektir. Yani nabzınız 70'in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor...
9- DİŞLERİNİZİ FIRÇALAYIN
Dişleriniz kanıyor mu? Kalbiniz tehlikede...
10- PARMAK UZUNLUĞU
İşaret ve yüzük parmakları aynı uzunlukta olan kişilerin kalp krizi geçirme riski daha fazla...
11- AYAK BİLEKLERİ
Baş parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın. Eğer bastırdığınız noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa, o zaman kalp, akciğer, böbrek sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz...
12- KAS KONTROLÜ
Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa, kaslarınız da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor.
13- GÖRÜNÜŞ
Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel yerleştirin. Sonra cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin, kartı en
rahat okuduğunuz uzaklığı ölçün. Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınızın iyi olduğu anlamına
geliyor.
14- BELİNİZ KALIN MI?
Eğer vücut şekliniz elmaya benziyorsa... Yani vücut yağlarınız belinizin çevresinde toplanıyorsa o zaman kalp sorunu yaşama riskinizdaha fazla...
15- TİROİT MİSİNİZ?
Kollarınızı yere paralel olarak tam karşınızda birşeye uzanıyormuş gibi uzatın... Ellerinize dikkat edin... Eğer elleriniz bu
pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz çok yüksek...
16- DÜZ YÜRÜMEK
Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin... Üzerinde rahat rahat yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi işliyor. Yani merkez sinir sisteminiz...
-
Re: Kötü yöneticiler çalisanlari kalp hastası yapıyor
28.11.2008 Cuma - Vatan
Hidrojenli su uzun yaşatıyor
İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nden biyokimyacı Mikhail Shchepinov tarafından yapılan araştırmada, suda bulunan döteryum (ağır hidrojen) elementinin, insan bünyesine zarar veren besinlerdeki toksik maddeleri temizlediği, dokuları ve hücreleri güçlendirdiği ortaya çıktı.
Vücutta zararlı kimyasalların artmasının Alzheimer, Parkinson ve kansere yol açabildiğini belirten Dr. Shchepinov, "Hidrojen açısından zenginleştirilmiş suyun solucanların yaşamını yüzde 10 uzattığını gördük. Suyun veya döteryum açısından zenginleştirilmiş yiyeceklerin aynı şekilde insanların hayatını da uzatabileceğine inanıyorum" dedi.
Dr. Shchepinov, "Amacımız geliştireceğimiz yeni bir teknoloji ile bunu besinlere aktarmak olacak" dedi, ancak bu yeniliğin ne zaman hayata geçirileceği konusunda bilgi vermedi.
Newcastle Üniversitesi'nden Dr. Tom Kirkwood, çalışmayı ilginç bulduğunu belirterek, "Kesin sonuçlara ulaşmak için daha çok veri bulunması" gerektiğini vurguladı.
-
Re: Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor
Bugun/Sağlık Haberi
Ayva'yı yemek için 12 neden
Bu meyve bronşite, öksürüğe ve vereme çok faydalı...
Haber Tarihi: 29 Kasım 2008Kategori: SağlıkYorum Sayısı: 0Okunma Sayısı: 1613Haber Puan: 5
1 2 3 4 5 1-Damar sertliğini önler.
2-Karaciğer tembelliğine iyi gelir.
3-Ayva şurubu ishali ve dizenteriyi keser. Mideye ve bağırsaklara kuvvet verir.
4-Tansiyonu düşürür.
5-Safrayı tedavi eder.
6-Bronşite, öksürüğe ve vereme faydalıdır. Çekirdekleri kaynatılıp suyu içilirse göğsü yumuşatır.
7-Çekirdeklerinden yapılan merhem, dudak ve meme çatlaklarında, ekzamalarda kullanılır. Çekirdekleri kaynatılıp suyu içilirse göğsü yumuşatır.
8-Ayvanın yaprağını yakıp kül olmadan söndürüp iyice dövüp göze çekilirse çok faydalıdır.
9-Çiçeği baş ağrısını geçirir, kalbe, beyne iyi gelir.
10-Ayva suyu kabızlığı giderir.
11-Çiçeği bal ile pişirilip emzikli anneye verilirse sütü bollaşır.
12-Yemekten önce yenilirse kabızlık, sonra yenirse ishal yapar.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
(A.A)
Fast - Food alzheimer riskini arttırabilir
29.11.2008
Fast-food tarzı beslenme alışkanlığının Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artırabileceği bildirildi
Stockholm'deki Karolinska Araştırma Enstitüsünden bilim adamları, önce insanlarda Alzheimer hastalığı riskini arttıran ve kolesterolü taşıyan APOE4 geninin etkisini görmek için farelerin genleriyle oynadı, daha sonra 9 ay boyunca yağ, şeker ve kolesterol bakımından zengin yiyecekler verilen bu farelerin davranışlarını inceledi.
Araştırmaya imza atanlardan Susanne Akterin, farelerin beynini incelerken Alzheimer hastalarının beynindekine benzer kimyasal bir değişime rastladıklarını belirtti.
Fosfat miktarının arttığını, bunun da bazı hücrelerin normal işlevlerini yerine getirmesini engellediğini vurgulayan araştırmacılar, yiyecekteki kolesterolün büyük bir bölümünün, hafızanın depolanması süreciyle ilgili, beyindeki "Arc" adı verilen proteinin oluşumunu azalttığına dikkati çekti.
Araştırmacı Akterin, fazla miktarda yağ ve kolesterolün, APOE4 geni gibi başka etkenlerle birleştiğinde beyindeki birçok maddeyi etkileyebileceğini, bunun da Alzheimer hastalığına yakalanma nedenlerinden biri olabileceğini ifade etti.
Daha önce yapılan araştırmalar, beslenme biçimi ve Alzheimer hastalığı arasında bağlantı olabileceğini göstermişti. A.A
-
Sabah kahvaltınız evinizin robotundan
Sabah kahvaltınız evinizin robotundan
Selam verip alan, yumuşak elleriyle ekmeği tutan ve kahvaltı servisi yapan bu robota hayran olabilirsiniz. Ama siz siz olun sakın bir robota güvenmeyin!
OSAKA- Motoman’ın yeni robotu SDA10 insansı yapısı ve ince kol yapısı ile esnek bir çalışma imkanı sağlıyor. Osaka'daki gösteride gözleme pişiren bu mükemmel robot, Japonya'nın önde gelen mühendisi Yaskawa Electric tarafından üretildi.
20 kilo ağırlığında olan Motoman robotların devrim yaratan tasarımları, yüksek derecede esneklik sağlayarak daha önceden sadece insanlar tarafından yapılabilen bazı işlemlerin de artık robotlar tarafından yapılabilmesine olanak sağladı.
Hafızasında yaklaşık 10 bin kelime bulunduran robotun tasarımcısı Yaskawa Electric,"Bugüne kadar yapılan sistem entegrasyonu en yüksek robot" açıklamasında bulundu.
Bu gidişle robotların, insanoğlunun yaptığı her işi yapacağa benziyor. Bunların çoğalıp da tüm dünyayı işgal ederek kıyamet gününü getirmelerini istemeyiz değil mi? (GAZETEPORT / YAŞAM)
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Sağlık Haberi
Baba desteği beyni geliştiriyor
Babaların çocuklarının okul eğitimleriyle ilgilenmeleri, derslerinde yardımcı olmaları çocuklarının beyinlerini geliştiriyor.
30 Kasım 2008 Sağlık/Bugün
ABD'de yapılan araştırmaya göre sıınavlarına babalarıyla birlikte çalışan öğrenciler okulda daha başarılı oluyor. Uzmanlar babaların çocuklarıyla vakit geçirmelerinin hareketlerine de olumlu olarak yansıdığını ifade etti.
Çocukla tüm gün birlikte olmanın önemli olmadığını belirten uzmanlar geçirilen vaktin niteliğinin önem taşıdığını belirtti. Babalarıyla iyi ilişki içerisinde olan çocukların da hayata karşı daha olumlu baktığı saptandı.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
01-Aralık-2008 Pazartesi
Antioksidanlar gençleştirmiyormuş
İngiltere'de yapılan bir araştırma, antioksidanların yaşlamanın önüne geçmede bir faydasının bulunmadığını gösterdi. Araştırmacılar, antioksidan ihtiva eden birçok krem ve vitamine boşuna avuç dolusu para harcandığını belirttiler. İngiliz uzmanlar, genç görünmek uğruna kremlere ve vitamin haplarına para harcamak yerine, sağlıklı beslenmeye çalışmanın ve spor yapmanın daha mantıklı olduğunu bildirdiler.
BBC ve Daily Mail'in haberlerine göre, University College London'dan Dr. David Gems'in araştırması, yaşlanmayla mücadelede antioksidanların anahtar rol oynadığına dair yaygın inanışı çürüttü. Bu konudaki, 50 yıl öncesine dayanan teori, doku ve hücrelerin, gıda enerjiye dönüşürken ortaya çıkan tehlikeli oksijen molekülleri olan serbest radikallerin saldırısı altında bulunduğunu öne sürüyordu. E ve C vitaminleri gibi antioksidanların bu saldırıları püskürttüğü ve böylece yapılan tahribat miktarını azalttığına inanılıyordu. Bu teori, milyonlarca insanın vitamin takviyesi almasına ve antioksidan temelli muazzam bir kırışık önleyici krem pazarının oluşmasına yol açtı.
İPLİK KURTLARIYLA ARAŞTIRMA
Yaşlanma biyolojisi uzmanı Dr. Gems'le ekibi, insanlarla birçok geni paylaşan iplik kurtları üzerinde yaptıkları araştırmada serbest radikaller teorisinin doğru olmadığını saptadı. Ömürlerinin sadece günler sürmesi sayesinde bilim adamlarına uzun dönemli değişimler hakkında fikir veren iplik kurtları, bedenleri fazla serbest radikalleri öldürecek şekilde genetik değişikliğe uğratıldı. Ancak genetik değişime uğratılmış iplik kurtlarının yaşamlarının diğerlerinden uzun sürmediği görüldü. ABD'de fareler üzerinde yapılan bir araştırma da aynı sonuca ulaşmıştı.
Gems, "Aslında yaşlamanın temel mekanizması hakkında pek de bilgimiz yok" dedi. Yaşlanmayla ilgili serbest radikaller teorisinin 50 yıl boyunca bir bilgi boşluğunu doldurduğunu, ancak delile dayanmadığını ifade eden Gems, "Bu şu anlama geliyor. Yaşlanmayı defetmek umuduyla E veya C vitamini alıyorsanız, bu doğru değil" diye konuştu. Genes & Development dergisinde yayımlanan araştırmada, bununla birlikte antioksidan içeriği bulunan yeşil çayın yararlı olabildiği, çünkü yeşil çayın sadece serbest radikallere karşı değil, başka saldırganlara karşı da koruma sağlayan unsurlar içerdiği belirtildi.
(Yeniasir)
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Bugün / Sağlık Haberi
Bir adımda hayatınızı kurtarın
Enerji verip, genetik hastalığa ve depresyona dur diyor.
Haber Tarihi: 1 Aralık 2008
Prof. Mehmet Öz "Hayatınız için bir adım atın, çünkü yürümek hayatınızı kurtarabilir" diyor. Öz yürüyüşün faydalarını şöyle açıklıyor:
1- Enerjik yapıyor Yapılan araştırmalara göre, vücudunuzu hafifçe canlandırmanın rahatlatıcı ve enerji verici bir etkisi mevcut. Bunun anlamı ne kadar hareket ederseniz, bir sonraki gün o kadar enerjik olursunuz. Özellikle akşam saatlerine doğru yapılacak bir kısa yürüyüş hem fiziği hem de ruhu olumlu etkiliyor. Yani yürüyüş sonrası yorgunluk, bir gün sonra fazla enerji ile geri dönüyor.
2- Daha sakin oluyorsunuz Sakin olmanız, iyi düşünüp karar vermeniz gerektiğinde, kesinlikle açık havada yürüyüşe çıkın. Fiziksel olduğu kadar zihinsel yararı da bulunan yürümenin, bilişsel gelişime katkıları çok, bu bunama riskini minimuma düşürüyor.
3- Aile geçmişi hastalıklarından koruyor Genetik kodlarınız, başınıza gelebilecek hastalıklarda çok az bir rol oynar. Araştırmalar bize göstermektedir ki çoğu zaman, hayatınızı nasıl yaşıyor ve vücudunuza nasıl davranıyorsanız, karşılığını da o derece alıyorsunuz. Kendinize iyi bakmanız sayesinde birçok ciddi hastalık riskini minimuma indirebilirsiniz.
4- Kilo verdiriyor Hareket etmeniz doğal olarak daha fazla yağ yakmanızı sağlar. Günden güne yaktığınız her kalori sonrası, kas kitle oranınız artar ve bunun sayesinde kilo vermeniz de kolaylaşır.
5- Depresyona çare Ruhsal açıdan mutlu olmanızın fiziksel sağlığa çok faydalı etki yaptığı bir gerçek. Yapılan araştırmalar ışığında, yürümenin rahatlattığı, anksiyete ve depresyona karşı yardımcı olduğu belirlenmiştir. Yürümekten kaçmayın, etkilerine çok şaşıracaksınız.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Balık kalp hastalıklarından ölüm oranını yüzde 40 azaltıyor
01.12.2008 A.A
Uzmanlar, beslenmede çok önemli yeri olan Omega-3 yağ asitlerinin balıkta bolca bulunduğunu, bu nedenle haftada iki öğün balık tüketilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azmi Telefoncu, yaptığı açıklamada, yağın insan beslenmesinde önemli bir yeri bulunduğunu, özellikle Omega-3 yağ asitlerinin beslenmede daha da önemli ve faydalı olduğunu söyledi.
Omega-3 yağ asitlerinin meme kanseri, kalp ve damar hastalıkları ile iltihaplı hastalıklara yakalanma riskini azalttığını, hipertansiyonun önlenmesinde son derece etkili olduğunu ifade eden Telefoncu, ''Balıkta bulunan bu yağ, ruhsal bozuklukların tedavisi yönünden de fayda sağlamaktadır. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirme özelliği bulunuyor. Özellikle kadınlar ve çocukların beslenmesinde önemli yeri vardır. Hamile bayanlar, emziren anneler ve çocuklar, Omega-3 yağ alımına dikkat etmeliler. Omega-3 yağ asitleri çocuklardaki beyin ve görme gelişimine büyük oranda olumlu şekilde etki etmektedir'' dedi.
Prof. Dr. Telefoncu, Omega-3 yağ asitlerinin mükemmel şekilde balıkta yer aldığını vurgulayarak, ''Beslenme rejimimizde balığa haftada bir, eğer mümkünse iki kez yer vermeliyiz. Balık yağında bulunan asitler insan sağlığı için birçok açıdan önemlidir. Yapılan araştırmalar, haftada iki öğün balık tüketilmesinin kalp hastalıklarından ölüm oranını yüzde 40 oranında azalttığını göstermektedir'' diye konuştu.
-''BALIK SEVMEYENLER KONSANTRE ÜRÜNLER KULLANABİLİRLER''-
Omega-3 yağ asitlerinin özellikle soğuk suda yaşayan somon, sardalye ve uskumruda yüksek oranda bulunduğunu anlatan Azmi Telefoncu, şunları kaydetti:
''Balığın yanı sıra diğer deniz ürünlerinde, sebzelerde, çekirdek yağında da Omega-3 yağı bulunuyor. 100 gram kerevizde 5 miligram Omega-3 yağı vardır. Aynı orandaki brokoli ise 162 miligram Omega-3 yağı içermektedir. Yağ, beslenmede önemli bir yer tutmaktadır. Yağsız bir diyet yapan kişi kısa sürede sağlığını yitirebilir. Tamamen yağsız bir diyet canlılıkla bağdaşmaz. Bu nedenle diyet yapan kişiler de sağlıklarını korumak için balık tüketmeye dikkat etmeliler.''
Telefoncu, balık sevmeyenlerin ya da balık kokusuna tahammül edemeyenlerin özellikle son yıllarda üretilen ve eczanelerde satılan konsantre ürünlerden kullanabileceklerini, bunların hiçbir şekilde kokmadığını sözlerine ekledi. A.A
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Bugün/Sağlık Haberi
Gece el ağrısıyla uyananlar dikkat!
Siz de bu orta yaş sendromu ile karşı karşıya kalabilirsiniz...
Geceleri ellerinizde giderek şiddetlenen uyuşma ve uykudan uyandıran ağrılar, baş ve işaret parmaklarda his, ellerinizde kuvvet kaybı yaşıyor ve elinizi salladığınızda bu ağrılar hafifliyorsa siz de Karpal Tünel sendromuyla karşı karşıya olabilirsiniz.
Çok eski bir hastalık olarak doktorlar tarafından bilinen ancak çoğu zaman boyun fıtığı ile karıştırılabilen karpal tünel sendromu, el-bilek hastalığının bir sonucu olup ortayaşlara doğru oluşmaktadır.
UYKUDA ELLERİNİZ UYUŞAMA İLE UYANIYORSANIZ
Parmak ve el hareketlerini sağlayan adele-sinir ve damar kompleksi el bileğinden geçerek dağılır. Baş ve işaret parmağın hareket ve duyusunu sağlayan Median sinirinin üstü, el bileği hizasında ve kısmen avucun içinde kalın koruyucu bir bantla kaplıdır.
Karpal Tünel sendromu bu koruyucu bandın kalınlaşarak altında kalan siniri sıkıştırmasıyla ortaya çıkar. En sık sebebi el bileğini aşırı kullanmaya bağlı bant kalınlaşmasıdır. Hastalar özellikle baş parmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının yarısını kaplayan uyuşukluk ve avuç içi ile bilek arasında duyu bozuklukları hisseder. Hissizlik veya ağrı geceleri şiddetlenebilir ve kişiyi uykudan uyandırabilir.
Hastalık daha çok el bileğini eğimli kullananlarda sıkça görülebilmektedir. Marangozlar, bilgisayar kullananlar, tezgahtarlar, fabrika işçileri, tenis oynayanlar. Kadınlarda erkeklere nazaran daha sık görülmektedir.
Bileğine ağırlık vererek çalışanlarda
Bilgisayar kullananlarda
Elde kullanılan titreşim yapan aletler
Sık örgü ören ve yoğun ev işi yapanlarda görülür.
Karpal Tünel geçici olarak hamilelik sırasında görülebilmektedir.Aşırı şişmanlık, B6 vitamin eksikliği, büyüme hormonu fazlalılığı da karpal tünelin nedenleri arasında yer alır.
Şikayetler zaman içerisinde tekrarlayabilir. Teşhis boyun emarı ve EMG (sinir elektrosu) tetkikleriyle kesinleşir. Ancak kalıcı çözüm basit bir cerrahi müdahale ile sinirin serbestleştirilmesidir. Cerrahi öncesi tedavide; el bileğinin aşırı kullanımından kaçınılması, ağrı kesici, kortizon iğne, koruyucu ve gece atelleri, egzersizler ve antienflamatuvar ilaçlar önerilmektedir.
DiKKAT!
Karpal Tünel sendromundan korunmak için dikkat edilmesi gerekenler ise şöyledir:
Bilgisayar kullanırken belli aralıklarla elleri dinlendirmek
Ev işleri yaparken bileğe aşırı yük vermemek
Uyurken bileğin üstüne yatılmamalı...
Orta yaşın bacak sorunu HBS
Orta yaşla birlikte görülme sıklığı artan bir başka rahatsız edici duyu hissi bacaklarda özellikle geceleri ve istirahat halinde görülen “Huzursuz Bacak Sendromu”dur. Huzursuz bacak sendromu yaşayanlar, yaşadıkları hissi tam olarak anlatamamaktan şikayet çidir.
Uykuya dalmaya engel olan garip duyu hissederler. Bu his; ağrı, karıncalanma, uyuşma şeklinde tanımlanmaktadır. Bu garip his bacakların hareket etmesiyle biraz olsun ortadan kalkar. Hastalarda sosyal sorunlarıda beraberinde getirir. Akşamları TV seyredemezler, uzun yolculuklar yapamazlar, misafirliğe gidip uzun süreli oturamazlar.
Bacağın hareket ettirilme ihityacı ise en önemli sorun olan uykuya dalma ve kaliteli uyku şikayetlerini doğurur. Bu nedenle hastalık sırasında oluşmuş uyku bozukluklarının tedavi edilmesine de ihtiyaç duyulabilmektedir. Şeker hastalığı, demir eksikliği anemisi ve bazı sinir hastalıklarında da HBS belirtilerine rastlanabilmektedir. HBS hamileliğin son 3 ayında da görülebilmektedir.
Stres, depresyon hastalığın tetikleyicileri arasındadır. HBS ye neden olan faktörler tam olarak bilinmesede dopamin ve demir metabolizmasındaki düzensizliklerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bununla birlikte huzursuz bacak sendromu ailesel bir miras olarak kalıtsal olabilmektedir.
Dr. İsmail Ağar
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Kurban bayramında hijyen kuralları
02.12.2008/Gazeteport
Beslenme ve Diyet Uzmanı Müge Özturna, uygun koşullarda kesilmeyen kurbanlık hayvanlardan insanlara tenya, şarbon, tüberküloz, kuduz, salmonella gibi hastalıkların bulaşma tehlikesi olduğu uyarısında bulundu.
Medicana International Ankara Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Müge Özturna yaptığı açıklamada, yaklaşan Kurban Bayramı'nda sağlıklı beslenme, kurban kesimi ve et tüketimi konusunda dikkat edilmesi gerekenler bulunduğunu bildirdi.
Kurban Bayramı'nda yanlış beslenmeden dolayı sadece kilo artışı değil, başka sağlık sorunlarının da ortaya çıkabileceğini belirten Özturna, ''Uygun koşullarda kesilmeyen kurbanlık hayvanlardan insanlara tenya, şarbon, tüberküloz, kuduz, salmonella gibi hastalıkların bulaşma tehlikesi var. Bu nedenle hayvan kesiminin öncelikle veteriner kontrolünde ve sağlığa uygun bir ortamda yapılması büyük önem taşıyor'' dedi.
Kurban eti bekletilmeden tüketildiğinde, iyi pişirilse de hem sert hem de sindiriminin güç olacağını kaydeden Özturna, ''Etler soğuk ortamda 3-4 gün bekletildiğinde yumuşar, lezzeti artar'' ifadesini kullandı.
-KURBAN ETİNİN MUHAFAZASI-
Özturna, kurban etinin muhafazası konusunda da şu uyarılarda bulundu:
-Kurban etleri, parçalar halinde temiz kaplara konulmalı ve öncelikle güneş görmeyen serin bir yerde (14–16 derecede), 5–6 saati geçmeyecek şekilde bekletilmelidir. Bekletme sırasında etlerin hava alması sağlanmalı, bu süre sonunda oda sıcaklığına ulaşan etler buzdolabına kaldırılmalı, 4-5 derecede muhafaza edilmelidir.
-Kurbanlık etler henüz kesim sıcaklığındayken buzdolabına poşet içinde veya hava alamayacak bir durumda büyük parçalar halinde üst üste konulursa, buzdolabı sıcaklığı etin iç kısımlarını soğutmaya yetmeyecektir. Bu durumda, etin hava almayan kısımlarında çok kısa sürede (2. gün) bozulma ve kokuşma meydana gelecek, hatta daha ileri aşamalarda yeşillenme görülecek ve bu değişim sağlık açısından risk oluşturacaktır. Bu nedenle, ön soğutma koşullarına özen gösterilmeli, buna rağmen bozulma olan etler kesinlikle tüketilmemeli ve imha edilmelidir.
-Kurban etlerinin uzun süre muhafazasında öncelikle kesim sırasında hayvanın kanının çok iyi akıtılmış olması büyük önem taşır. Kan mikroorganizmalar için iyi bir ortam oluşturacağından, kanı iyi akıtılmamış hayvanların eti dayanıksız olur ve çabuk bozulur. Kurbanlık etin dayanma süresi, kesim kalitesine ve parçaların büyüklüğüne göre değişmekle beraber, normal buzdolabı koşullarında en fazla 3–4 gündür. Ancak, etler kıyma haline getirilirse bu süre 1–2 gün kadardır. Etlerin, daha uzun süre muhafaza edilebilmesi için buzlukta (dondurucuda) -18 derecede dondurulmuş olarak saklanması gerekir. Diğer taraftan, dondurulmuş etlerin de belirli bir raf ömrü olduğu unutulmamalı ve saklama süresi 4–6 aydan fazla olmamalıdır.
-KALP-DAMAR, DİYABET VE GUT HASTALARI DİKKAT-
Kurban Bayramı'nda kesilen kurban etleriyle birlikte şeker, çikolata, şerbetli hamur tatlıları gibi besinlerin de aşırı miktarlarda tüketilebildiğini ifade eden Özturna, kırmızı etin iyi, kaliteli protein, demir, çinko gibi minerallerin yanı sıra folat ve B12 vitamini kaynağı olmasına karşın, yüksek yağ ve kolesterol de içerdiğine işaret etti.
Kırmızı etler görünen yağlarından temizlense de ortalama yüzde 20 yağ içerdiklerini kaydeden Özturna, ''Kırmızı etlerin doymuş yağ asitleri oranı da beyaz etlere göre daha fazladır. Doymuş yağların tüketilmesinin kalp-damar hastalıklarının oluşumunda risk faktörlerinden biri olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle sağlıklı beslenmede, kan kolesterol düzeyi yüksek, aşırı kilolu, hipertansiyon, kalp-damar, diyabet ve gut hastalığı olanların kırmızı et tüketimini sınırlandırması gerekir'' uyarısını dile getirdi.
Çiğ köfte gibi pişmeden hazırlanan yemeklerin ve yanmış etlerin tüketilmemesi, pişirilen et ve et yemeklerin oda sıcaklığında bekletilmemesi gerektiğini bildiren Özturna, ''Pişirilmiş et yemeklerinin bozulmaması için tüketilecek miktarlarda buzdolabından çıkartılıp ısıtılmalıdır'' dedi.
Et hazırlamada kullanılan kap ve kesme tahtalarında çiğ sebze ve meyvelerin doğranmaması gereğine de dikkati çeken Özturna, çiğ etteki bazı zararlı mikroorganizmaların sebze ve meyvelere bu yolla geçerek insan sağlığını tehdit edebileceğini kaydetti.
Gerektiği kadar et tüketilirken, çeşitliliği sağlamak adına, süt ve süt ürünleri, taze sebze ve meyve, ekmek ve tahıl grubu, pirinç ve bulgur gibi diğer besin grubundaki yiyeceklerden aynı öğünde tüketilmesinin önemli olduğunu belirten Özturna, ''Eğer bayramın ilk günü yemek tüketiminde aşırıya kaçmışsak, diğer günler bunu telafi edecek şekilde hafif yiyecekleri tercih etmeliyiz'' uyarısında bulundu.
İkram edilenlerin geri çevrilmeyeceği düşünülüyorsa güne sade bir kahvaltıyla başlanabileceğini belirten Özturna, kahvaltıda da bal, reçel gibi şekerli yiyecekler yerine, domates, salatalık, tuzsuz ve az yağlı beyaz peynir tercih edilebileceğini bildirdi.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Bugünlerde herkes kronik yorgun!
Milliyet/Dilara Koçak/ 03.12.2008
Günümüzde birçok kişinin yaşadığı kronik yorgunluk sendromunun tedavisinde belirlenmiş bir beslenme yöntemi yok. Ancak dengeli beslenme ile yorgunluk, halsizlik, kas ve eklem ağrıları gibi semptomları hafifletebilirsiniz
Birçok kişinin şikâyeti olan konik yorgunluk sendromunun genellikle grip benzeri belirtileri var, ancak aydınlanmış bir nedeni veya tedavi için uygulanan özel bir kür bulunmuyor. Genellikle kilo kaybına neden olan bir yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrıları ve halsizlik, boğaz ağrısı, lenf bezlerinde hassasiyet, eklem ağrıları, konsantrasyon bozukluğu, uykuya rahat dalamama, egzersizden 24 saat sonra dahi süren bitkinlik hali ve kısa süreli hafıza kayıpları semptomlar arasında sayılabilmektedir. Ayrıca kronik veya tekrarlayan düşük ateş görülebilir. Kronik yorgunluk sendromu için herhangi laboratuvar testi yoktur.
Kontrol edilemeyen stres başka hastalıkların yanı sıra kronik yorgunluk sendromunun da en önemli nedeni olarak görülür. Tedavide spesifik bir beslenme yöntemi bulunmamaktadır ancak dengeli bir beslenme uygulamanın önemi ise tartışılamaz.
Beslenme önerileri
Bağışıklık sistemini güçlendirip, enerji verecek besinler tüketilmelidir. Özellikle sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Meyvelerde C vitamini açısından zengin kuşburnu, karpuz, mandalina, kivi ve portakal tercih edilmeli. Ispanak, pazı, sivribiber, brokoli, karnabahar, brüksel lahanası gibi sebzelerin tüketimi artırılmalıdır.
Alkolü azaltmak da yorgunluktan kurtulmada en önemli etkenlerden birisidir. Çünkü alkol bağışıklık sistemini zayıflatır ve yorgunluğa sebep olur.
Kafeİn içeren içecekler de makul ölçülerde tüketilmelidir. Kafein; sinir sistemini uyarır ve uykuya dalmayı etkileyerek semptomları şiddetlendirir.
Çİnko içeriği zengin olan besinler; özellikle deniz ürünleri, kırmızı et, yumurta, süt, kuru baklagil ve tam tahıllar tüketilmelidir.
Elzem yağ asitleri tüketilmelidir. Bu sendromun bazı nedenlerinden biri de eklemlerde meydana gelen inflamasyon ve bezlerde oluşan şişliklerdir. Bu semptomlar elzem yağ asitlerinden zengin beslenme şekliyle hafifletilebilir. Örneğin; balık, ceviz, fındık, badem, keten tohumu ve yeşil yapraklı sebzeler tüketilmelidir.
Magnezyum, kas ve sinir sisteminde etkindir. Magnezyumun yeterli alımı kasları rahatlatacaktır. En iyi kaynakları; kuru baklagiller, yağlı tohumlar ve tam tahıl taneleridir.
Günde 2,5-3 litre su içilmesi yararlı olacaktır.
Yorgunluğu giderici besinler olan elma, kayısı, kivi, muz gibi meyveler ile maydanoz, lahana, kereviz, bezelye, havuç, patates, turp, mantar, soğan, kırmızı pancar, sarımsak gibi sebzeler ve yeşil çay tüketilmesi önerilir.
Yorgunluk veren besinler arasında olan çok yağlı, şekerli ve hazır besinler, sakatatlar ile alkol, asitli içecekler, kahve tüketiminde dikkatli olunmalıdır.
Yorgunluğun temel nedenlerinden biri, demir eksikliğine bağlı kansızlıktır. Bu nedenle haftada 2-3 kez yağsız kırmızı et tüketilmeli ve yanında C vitamini içeren besinler (sebze-meyve) yer almalıdır. Ayrıca kuru meyvelerin demir içeriği yüksek olduğundan, ara öğünlerde tercih edilebilir.
Son olarak uyku düzenine dikkat edilmeli. Her gün yedi-sekiz saat rahat ve huzurlu bir uyku uyumaya çalışılmalıdır.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Sağlık Haberi
Günde bir bardak içmeyi ihmal etmeyin
Böbrek taşı, astım, sarılık ve romatizmanın ilacı.
04 Aralık 2008/Bugun Sağlık
Vücuda başka yararlarının yanı sıra özellikle ''karaciğerin dostu'' olarak bilinen turpun, bol vitamini nedeniyle kış aylarında sofralardan eksik edilmemesi gerektiği belirtildi.
Tarım Müdürü Fatin Rüştü Özeser vitamin yönünden çok zengin olan turpun böbrek taşı, astım, sarılık, safra kesesi, bronşit, öksürük, karaciğer ve romatizma gibi hastalıklara iyi geldiğini vurguladı. İçinde C, B1, B2 vitaminleri,bulunduğuna değinen Özeser, şunları kaydetti:
ÖKSÜRÜK ŞURUBU ETKİSİ VAR
''İster yeşil salataya süs yapın, isterseniz rendeleyip yiyin. Kış aylarında turpu sofranızdan eksik etmeyin. Her gün içilen 1 kahve fincan turp suyu karaciğeri güçlendirip safra kesesindeki taşları eritiyor.
Soğuk algınlığıyla ortaya çıkan inatçı öksürükte 1 tatlı kaşığı turp suyu içmek, öksürük şurubu kadar etkili. Turp böbreklerdeki mikropları öldürüpr, kum taşlarını döküyor. Kabızlığı giderip, diş etlerini kuvvetlendiriyor.''
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Sağlık Haberi/Bugun
İşte en sağlıklı yumurta pişirme yöntemi
Kızartmak mı yoksa kaynatmak mı daha sağlıklı?
04 Aralık 2008
Yumurta yağda mı kızartılmalı, yoksa kaynatılarak mı yenmeli?
Cevabı Diyet Uzmanı Elif Çakırca veriyor: “Yumurta kaynatılarak veya yağsız teflon tavada pişirilerek yenmeli.”
RAFADAN İYİ DEĞİL
Rafadan yumurtaya sıcak bakmayan Çakırca “En iyi yumurta, içindeki biotin vitamini pişecek şekilde 10 dakika kısık ateşte pişirilen yumurtadır” dedi. Yapılan çalışmalarda yumurtanın proteinlerinin yüzde 100 oranında vücut proteinlerine dönüşebildiğinin görüldüğünü, bu yüzden yumurtanın proteinlerinin örnek protein olarak kabul edildiğini kaydeden Çakırca, şöyle devam etti:
GÜNDE 1 TANE
"Sağlıklı çocuğun kahvaltısında her gün mutlaka bir yumurta bulunmalı. Yetişkin bireyler yumurtayı her gün tüketebilirler. Kalp ve damar rahatsızlığı veya kolesterol ve diğer kan yağları yüksek olanların haftada 1 veya 2 tane yumurta tüketmelerinin hiçbir sakıncası yoktur”dedi.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Baş ağrısından bıkanlar için bire bir...
Bu tedavi Aspirin'den çok daha etkili
Bugun/04 Aralık 2008
ABD’de 4 bin kişiyle yapılan araştırma akupunkturun Aspirin’den daha faydalı olduğunu ortaya koydu.
Bilim insanları baş ağrısına karşı akupunkturun Aspirin’den daha etkili olduğu sonucuna vardı. Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan araştırmada baş ağrısı, migren gibi sorunlar yaşayan 4 bin kişinin üzerinde bir deney yapıldı.
İKİ GRUP İNCELENDİ
Araştırmada akupunkturun ağrının giderilmesinde Aspirin’ den daha iyi sonuç verdiği tespit edildi. Çalışma sırasında katılımcılar üç gruba ayrıldı. Birinci gruba düzenli olarak ağrı kesici verildi. İkinci gruba akupunktur tedavisi uygulandı, üçüncü gruptakilerin vücuduna ise zararsız ancak vücudun ihtiyaç duymadığı bir sıvı enjekte edildi. Bu grup kontrol grubu olarak seçildi.
İYİLEŞME ORANI
Deney sonucunda Aspirin gibi ilaçları kullanan grubun yüzde 45'inin baş ağrısının azaldığı rapor edildi. Akupunktur tedavisi uygulanan grupta ise bu oran yüzde 62 olarak gerçekleşti. Kontrol grubu olan üçüncü grupta da yüzde 45'lik iyileşme görüldü. Duke Üniversitesi'ne bağlı çalışan araştırma ekibi, tıpta yer alan birçok tedavi formunu hastalar üzerinde denedi.
ACINI KENDİN GİDER
Akupunkturun vücudun kendi acısını kendisinin gidermesini sağladığını anlatan Tr. Tong Joo Gan, yöntemin binlerce yıldır kullanıldığını hatırlattı. Akupunktur, Batı dünyasında önceleri hileli tedavi yöntemi olduğu düşünülüyordu. Ancak aradan geçen yıllar yöntemin gerçekten etkili olduğu konusunda görüş birliği oluştu.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Et tüketenler bol sebze ve meyve yesin
06.12.2008 - A.A
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Varlı, Kurban Bayramı nedeniyle artan et tüketiminin kabızlık problemi yaratmaması için, et ile birlikte lifli gıdalardan zengin meyve-sebze ağırlıklı beslenmek ve günde en az 2 litre su tüketmek gerektiğini bildirdi.
Varlı, yaptığı açıklamada, kurban etinin, ''yılda bir defa yiyoruz'' mantığıyla abartılarak değil, ihtiyaç duyulduğu kadar tüketilmesi gerektiğini söyledi.
Sindirimi zor olan etin gereğinden fazla tüketiminin midede şişkinlik, hazımsızlık gibi sıkıntılara neden olabileceğini kaydeden Varlı, ''Fazla miktarda et yemek, kolesterol, kalp ve karaciğer rahatsızlığı bulunanlar için sağlık sorunlarına yol açabilir. Alınan fazla kalori nedeniyle şeker hastalarında kan şekeri kontrolü bozulabilir. Ayrıca, aşırı et tüketimi, gut hastalarının rahatsızlığını aktif hale getirebilir'' dedi.
Varlı, soğuk hava nedeniyle fiziksel aktivitenin kısıtlanması, bazal metabolizma hızının yavaşlaması, bayram ile yılbaşı kutlamalarının yakın tarihlere denk gelmesi nedeniyle kilo artışının hızlanmasının, sağlık açısından risk faktörleri olduğuna dikkati çekti.
Hayvansal proteinlerden zengin gıdalarla beslenenlerde kalın bağırsak kanseri riskinin yüksek olduğuna işaret eden Varlı, bu nedenle kırmızı et tüketmenin faydaları yanında zararlarının da olabileceği düşünülerek, etin de diğer tüm besinler gibi dengeli tüketilmesi gerektiğini kaydetti.
Kurban Bayramı boyunca kırmızı etten uzak durmakta zorluk çekenlerin kabızlık sorunuyla karşı karşıya kalabileceği uyarısını dile getiren Varlı, ''Kurban Bayramı nedeniyle artan et tüketiminin kabızlık problemi yaratmaması için, et ile birlikte lifli gıdalardan zengin meyve-sebze ağırlıklı beslenilmesini ve günde en az 2 litre su tüketilmesini'' önerdi.
Kırmızı etin pişirilirken yanmamasına dikkat edilmesi ve iyi çiğnenmesi gerektiğini de belirten Varlı, sağlık veya diğer nedenlerle et tüketemeyenler için de bazı tavsiyelerde bulundu.
Bu kişilerin mercimek, nohut, kuru fasulye gibi kuru baklagilleri tüketerek protein gereksinimlerini karşılayabileceklerini kaydeden Varlı, söz konusu besinlerin lif içermesi nedeniyle hem kolesterolün düşürülmesine yardımcı olduğunu, hem de kabızlık problemi olanların rahatlamasını sağladığını bildirdi. A.A
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Kanser olmadan, tedbir alın
Star/08.12.2008
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kanser Hastanesi Onkoloji Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, 2020 yılında dünyada 25 milyon insanın kanser hastası olacağının tahmin edildiğini belirterek, ''Kanser olmamak için bugünden tedbir alın'' dedi.
Topuz, yaptığı açıklamada, dünyadaki kanser vakası sayısının her geçen gün arttığını, sağlıksız beslenme ve kullanılan ürünlerin hastalığı tetiklediğini ifade etti.
Kanser denilince akla hemen ölüm geldiğini ama kanserin tedavisini bulma yolunda önemli adımlar atıldığını anlatan Topuz, şöyle konuştu:
''Kalp hastası olacağına kanser ol. Kanser çaresiz bir hastalık değildir. Esas olan bilimdir. Tedavi aşamasında alternatif tedavi yöntemleri de gündeme geliyor. Hiçbir zaman şarlatanlar bilimsel tıbbın önüne geçemez. Şarlatanların icat ettiği bazı bitkiler hastalığı geciktirmekte ve ölüme neden olmaktadır. Kemoterapi sırasında bazı bitkiler vardır ki hastayı zehirler. Alternatif tıp diye bir şey yoktur, tamamlayıcı tıp vardır. 15 maydanoz koy, 20 dereotu koy, sakın 10 dakika değil, 8 dakika kaynat... Bunlar halkı kandırmaya yönelik tarifler. Bunu diyenler tıp doktoru bile değil, ziraat mühendisi falan.''
Dünyada 2020 yılında 25 milyon insanın kansere yakalanacağının tahmin edildiğini anımsatan Topuz, ''Hemen kanser olmayı beklemeyin. Kanser olmamak için bugünden tedbir alın'' dedi.
Kanserle mücadelenin anne karnında başladığını dile getiren Topuz, iyi beslenen annenin çocuğunda kanser çıkma riskinin 5 kat daha az olduğunu söyledi.
Tarım ilacına maruz kalan köylülerin şehirde yaşayanlara göre beyin, lenf ve lösemiye 7 kat daha fazla yakalanma riski bulunduğunu dile getiren Topuz, ''bilinçsiz köylü kansere bizden daha yakın'' görüşünü dile getirdi.
TAMAMLAYICI TIP
Topuz, kanserden koruyan ve kanser tedavisinde hastalara destek olan tamamlayıcı tıbbın ''ruhsal ve bedensel yaklaşımlar'' ile ''bitkiler'' şeklinde ikiye ayrılabileceğini ifade ederek, tamamlayıcı tıp hakkında şu bilgileri verdi:
''- Dünyada bilinçli kişiler tarafından uygulanan hipnozun kanser ağrılarını azalttığı kabul edilmiştir.
- Bir yerde namaz da Hristiyanların, Musevilerin ibadeti de yoga da meditasyondur. Yani doğrudan doğruya yaratana odaklanarak iyi şeyler dilemek, güzel düşünmek...
- Kemoterapi ve ilaç tedavisi olan hastalarda önerilmeyen akupunktur, ehil kişiler tarafından uygulanınca bulantı ve kusmayı engelleyebiliyor, kronik ağları yüzde 36'ya kadar azaltabiliyor, kemoterapi sonrası el ve ayak uyuşukluğunu gideriyor.
- Çin yakın dövüş sanatlarından olan taichi egzersizleri kan ve enerji sirkülasyonunu olumlu etkilediğinden hastalıklara karşı direncin artmasına yardımcı oluyor, kemik kaybını geciktiriyor.
- Masaj bilinçli kişiler tarafından yapılırsa hastayı rahatlatıyor.
- Acılı arabesk değil, huzur veren müzikler, Mozart, Haydn, Schubert, Beethoven, Brahms dinleyin. Kaos oluşturan gürültülü müzikler dinletilen farelerin kanser olduğu görüldü. Dans edin.
- Son 10 senede yapılan araştırmalar, ailesinden birini, yakınını kaybedenlerde kanserin daha hızlı çıktığını gösterdi. Stresin kanser üzerindeki olumsuz etkisi ispat edildi. Mutlu olun, devamlı gülmeye çalışın. 3-4 bin yıl önce Mezopotamya'da çaresiz hastalığa yakalanan insanlar maskların önünden geçirilir ve güldürmeye çalışılırmış. Eskiler 'Bir kahkaha bir kilogram pirzolaya bedel' der. İnsan neşeli ve mutlu olduğu zaman vücudu potansiyel zararlı maddelere karşı koruyan immun sistemi güçleniyor. Günde 5-6 kez içten kahkaha atın.
- Sevgi-inanç tedavisi önemli. İster Müslüman, ister Hristiyan, ister Musevi ol, seni yaratana inan. Seni yaratana inandığında ve güvendiğinde, sana destek olacağına inan. Güveneceğiniz bir doktor seçin. Aile sevgisi de çok önemli. Hastayı, ailesi, arkadaşları, komşuları, dostları hayata bağlar.
- Spor yapın. Her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski var. Bu nedenle her gün yarım saat yürüyün, aletsiz jimnastik yapın ya da yüzün. Vücudunuzdaki yağı yakmaya bakın aynı zamanda spor yapınca insan stresten uzak kalır.''
EN UCUZ ANTİOKSİDAN BİBERİYE
Erkan Topuz, Türkiye'nin yiyecek açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu belirterek, doğal olması şartıyla kanser tedavisinde olumlu etkileri olan yiyecekleri şöyle sıraladı:
''- D-limoen: Limon ve mandalina kabuğunda olan D-limoen kanser tümörünü eritiyor ve çoğalmasını durduruyor. Limon ve mandalina kabuklarını atmayın. Sirkeli su ile iyice yıkadıktan sonra yiyin.
- Nar: Meme kanserinde nar suyu çok faydalı. Kabuğunda ve çekirdeğinde de büyük şifa var. Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin. Meyveleri posasıyla yiyin.
- Mantar: Çeşitli terapötik özellikleri olduğu bilinen en azından 270 mantar türü mevcuttur. Japonya, Çin ve Kore'de yürütülen çok sayıda bilimsel çalışma mantarların sağlığa yararlı yeni uygulamalarını ortaya koymuştur. Draje halinde satılan bu mantar haplarını eczanelerden bulabilirsiniz. Ayrıca kültür mantarlarından beyaz olanları değil, esmer olanları yiyin. Çünkü mantarlar kanserojen madde ile beyazlatılıyor.
- Kansere karşı etkili olan ellagıc asit, bütün kırmızılarda bulunan bir antioksidandır. Ahududu, çilek, böğürtleni mevsiminde bol bol yiyin. Yapraklarından çay yapın. Bunlar kemik iliğini harekete geçirir, immun sistemini güçlendirir, tümörlerin erimesine neden olur.
- En ucuz antioksidan olan biberiye tüketin. Çok arsız bir bitkidir, saksıda bile yetişir. Her türlü tümörde etkili olan biberiyeyi aktardan almak yerine balkonunuzda yetiştirin. Yaşını salatalarınıza atın, kurusunun da çayını yapın. Karahindiba, kuzu kulağı, tere, ökse otu da tüketin.
- En çok havuçta bulunan A vitamini cilt, lenfoma, böbrek, kolon, meme kanserinde çok faydalı.
- Uzun ömrün sırrı domates, erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanserinde çok faydalıdır. Ama mevsimlik domates... İyi ev hanımları, 1 Temmuz ile Eylül sonu arasında üretilen domatesi kışın kullanmak için salça yapar. Ev salçası ve ketçapı kullanın.
- E vitamini için selenyum açısından zengin ananas, yoğurt, enginar, brokoli, karnabahar, kırmızı ve beyaz lahana, semizotu çok tüketin. Bunlar memedeki ödemi alır.''
YEŞİL ÇAY İÇİN
Topuz, kanser tedavisinde olumlu etkileri olan yiyecekleri sıralarken, şöyle devam etti:
''- Hücre bölünmesini yavaşlattığı için yeşil çay için. Koyu çay, mide kanseri riski oluşturur. Çayı, açık ve şekersiz olarak tüketin. Günde 2 kupa, 8-10 dakika demlenen yeşil çay için. Her gün papatya ve zencefil çayı için.
- Güçlü bir antioksidan olan indol-3-karbinol, en çok brokoli, karnabahar, kırmızı ve beyaz lahana, semizotu ve turunçgillerde bulunuyor. Bunlar, meme kanserini önleyen en önemli gıdalar. Dünyadaki en ucuz ve şifalı bitki olan lahanayı haftada bir kez yiyin. Lahana, bağırsak ve karaciğerdeki zehirleri bloke ediyor, tümörlerin bilinçsizce çoğalmasını durduruyor.
- Soya keten tohumu ile birlikte fibrokistlerde, meme kanserinde ve prostat kanserinde çok faydalı. Yemeklerde kullanacağınız yarı zeytinyağı, yarı soya yağı sizi meme kanserinden belli ölçüde koruyacaktır. Soya ayrıca kemik yoğunluğunu da artırıyor. Menopoz döneminde de sıkıntıyı gideren bir özelliği vardır.
- Antikansorejen olan meyan kökü ülseri kapatır ve ağız yaralarına iyi gelir. Tansiyon ve diyabeti olmayanlar 2 ay meyan kökü içsin, 3 ay ara versin.
- Yoğurt, probiyotik yoğurt kullanılarak evde yapılmalı. Günde 300 gram yoğurt tüketmek meme, kolon, mide, yumurtalık, endometriyoz kanserinde koruyucu.''
- Acı biber, Arnavut biberi mide kanserinden koruyor. Çok şifalı. İmmun sistemini güçlendiriyor. Ancak Gaziantep, Şanlıurfa gibi yerlerde damda yetiştirilmiş, kurutulmuş biberler aflatoksin denen bir madde ihtiva eder ki karaciğer kanseri yapar. Siz biberinizi saksıda yetiştirin, sonra blender ile çekin ve yemeğinizin üzerine atın.
- Bağışıklık sistemini güçlendiren beta glukan arpa, maya, nişasta, mantar, esmer pirinç ve ekmekte bulunuyor. Özellikle meme kanserine karşı koruyucu özelliği var.
- D vitamini kanseri önler, belli dozda tüketilmeli.
- At kestanesi. Özellikle hemoroid tedaivisinde iyi. 4-5 tane at kestanesini alın, içine biraz da krem koyarak blendarda ezin, hemoroid tedevisinde kullanın. Ayrıca varis, hemoroid ve meme kanserine bağlı ödem oluşan kollarda kullanılır.
- Karadut hormon atılmayan tek ağaç. mevsiminde bol bol tüketin.
- Kanserden koruyucu etkisi olan melatonin salgısı açısından mutlaka karanlıkta uyuyun. Kanser hücresi aydınlıkta çoğalır, karanlığı sevmez. Saat 22.30-23.00 gibi yatın. Işıksız ve rahat bir uyku, güneşin doğuşuyla kalkmak sağlıklı yaşam tarzınız olsun. Gece vardiyasında çalışanlarda ve aydınlıkta uyuyanlarda meme kanserine yakalanma riski 5 kat artıyor.''
KORUNMA YOLLARI
Topuz, kanserden korunmak için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
''- Çikolata, kola ve kahveden sakının. Salam, sosis, sucuk, hazır meyve suyu, mayonez, ketçap, konserve tüketmeyin. Yamuk yumuk elma alın.
- Hayvanlara büyüme hormonu verilince süt ve eti artıyor. Bunlar insana da geçiyor. Akciğer kanseri hastalarında aşırı süt tüketenlerde ömür daha da kısalıyor. Kırmızı ette kuzu eti tercih edin, genellikle kuzular zehirlenmemiştir. Kırmızı et yerine beyaz et tercih edin. Kümes hayvanlarından köyde yetişenleri yemeye çalışın. Marketlerden aldığınız kümes hayvanlarının derisini yemeyin.
- Beyaz un, şeker ve tuzu hayatınızdan çıkarın.
- Daima bebe şampuanı, defne sabunu ve saf sabun kullanın. Oda spreyi, ter önleyici koltuk altı kremi, deodorant kullanmayın. Organik denilen saç boyaları bile kanserojendir, kullanmayın, kına yakın.
- Küçük balık tercih edin, dip balığı yemeyin. Balık yaşlandıkça kanserojen etkisi artar. Haftada en fazla bir kilo balık tüketin. En ucuz balığı tüketin.
- Fast-food'tan uzak durun. Haftada 3 kezden fazla fast-food yiyenlerde kanser riski daha fazla.
- Alkolü kısıtlı kullanın. Sigara içmeyin.
- Stresten uzak durun, pozitif olun.
- Kanserden korunmak bebeklikte başlar. Çocuğunuza gülmeye alıştırın, onu mutlu edecek şeyler yapın. 12 yaşından önce cep telefonu kullanmasına izin vermeyin. Cep telefonunu kendinizden uzakta şarj edin. Çocuk odasında şarj etmeyin. 30-45 saniyeden fazla konuşmayın. Uzun yolculukta kapatın.
- Televizyonu 5 metre uzaktan izleyin.
- Sprey şeklindeki böcek ilacı kullanmayın.
- Badana yapılan eve 15-20 gün girmeyin. Mobilya cilası kanserojendir. Eski mobilyalarınıza sahip çıkın.
- Sentetik halıdan uzak durun.
- Çocuklarınızın plastik çim bahçelerinde oynamasına izin vermeyin.
- Çocuk bahçelerini ilaçlamayın.
- Mutfakta plastik, bakır, alüminyum kullanmayın.
- Bulaşık makinenizin parlatıcı gözüne sirke koyun. Makineden çıkardıklarınızı sirkeli sudan geçirin. Ne kadar durulansa da üzerinde deterjan kalır.
- Çamaşır makinesinde zeytinyağlı sabun kullanın.''
ZAYIFLAMA İLAÇLARI KANSEROJEN
Bütün zayıflama ilaçlarının kanserojen olduğunu vurgulayan Topuz, ''Hızlı kilo vermek kanserojendir. Bir ayda 1-1,5 kilo verilir. Kısa sürede aşırı kilo verenlerde kanser olma riski daha yüksek'' dedi.
Prof. Dr. Erkan Topuz, vatandaşları mangal konusunda da uyararak, ''Fazla mangal yapmayın. Yaparsanız da fazla pişirmeyin, yakmayın. En ufak yanık kanserojen riskini artırır. Mangal yerine fırın haşlama, buğulama tercih edin'' diye konuştu.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Biyolojik saat ve diyabet riski arasında bağlantı
08.12.2008/Gazeteport
Fransa'nın Lille kentindeki Pasteur Enstitüsü'nden Philippe Froguel'in, Londra'daki İmparatorluk Koleji'nden Danimarkalı ve Finlandiyalı bilim adamlarıyla yaptığı araştırma, vücudun biyolojik saatini düzenleyen melatonin hormonunun bağlandığı, alıcı MT2'yi üreten gendeki anormalliklerin kandaki şeker oranını yükselttiğini ve tip 2 diyabete yakalanma riskini yüzde 20'ye kadar arttırtığını gösterdi.
Anormalliklerin aşırı kiloya da neden olabileceğini belirten Froguel, ''kötü uykunun, fazla kilo alımına davetiye çıkardığını, hatta hastaların şeker hastalığının ortaya çıkmasından önce çöktüğünü'' ifade etti.
Bilim adamları, melatonin'in rolüyle ilgili araştırma sonucunun şeker hastalığı ve depresyon arasındaki bağlantıya da ışık tuttuğunu, araştırmanın bu kronik hastalıklara yakalananların daha iyi tedavi edilebilmesine katkıda bulunabileceğini belirtti.
23 bin kişinin katıldığı araştırma, "Nature Genetics" dergisinde yayımlandı.
Hormon salgılarının 24 saatlik ritmler halinde düzenlenmesi, "biyolojik saat" olarak adlandırılıyor. Herhangi bir nedenden ötürü bu döngüde düzensizlik olması da biyolojik saatin şaşırmasına yol açıyor. Melatonin hormonu ise biyoritmi belirliyor ya da etkiliyor. Hormon, kişiden kişiye değişse de, yaklaşık olarak 23:00 ile 05:00 saatleri arasında salgılanıyor.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Yanık tedavisinde çağ dışı arayışlar
09.12.2008 -A.A
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Asım Aydın, geç kalınmış yanık tedavisi için hastaneye gelen hastaların ortak noktasının bilinçsiz kullandıkları kremler olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Aydın, yaptığı açıklamada, yanık tedavisi konusunda iz kalmasını istemeyen bazı kişilerin bir umut arayışı içinde bitkisel tedavi yapan kişilere yöneldiklerini belirtti.
Yanık tedavisi için gelen hastalarda yanığın derecesine baktıklarını ifade eden Prof. Dr. Aydın, şöyle konuştu:
''Eğer derin ise iz kalabileceğini belirtiriz, ancak bizim için önemli olan izin yanı sıra yanan bölgenin fonksiyonlarını kaybetmemesidir. İz kalmasını istemeyen hasta çareyi çağ dışı uygulamalarda arıyor. Yanık tıbben iyileştirilemiyorsa, başka bir yöntemle izsiz iyileştirilemez.''
Yanık tedavisinde ne olduğu bilinmeyen kremlerin kullanılmasının son derece tehlikeli olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Aydın, yanık tedavisinde enfeksiyonun büyük tehlike olduğunu, bilinçsiz tedavi sonucu bölgede enfeksiyon oluşabileceği ve bunun sonucunda bölgede fonksiyon kaybı meydana gelebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Aydın, geç kalınmış yanık tedavisi için gelen hastaların ortak noktasının bilinçsiz uyguladıkları kremler olduğuna işaret ederek, ''Yanık yaşayan hastalardan bazıları en son çare olarak hastaneye başvuruyor. Hastalarımızdan, tıbben mümkün olan tedavi yöntemlerine başvurmalarını istiyoruz'' diye konuştu.
Prof. Dr. Aydın, Sağlık Müdürlüğü yetkililerinin harekete geçerek, çağ dışı uygulama yapan kişileri tespit ederek hizmet vermelerinin engellenmesini istedi.
-MAĞDUR HASTALAR-
SDÜ Tıp Fakültesine başvuran Nuriye-Erdoğan Can çiftinin çocukları da çağ dışı yanık tedavisinden zarar gördü. Sıcak sudan kolu yanan 9 yaşındaki oğulları Metin'i Şarkikararağaç ilçesinde yanığı iz bırakmadan tedavi ettiğini ileri süren bir kadına götürdüklerini anlatan Can çifti, bu kişinin sürdüğü kremin ardından çocuklarının kolunda izin geçmediğini ve yanığın daha da derinleştiğini ve son çare olarak üniversiteye başvurduklarını kaydetti. Can çifti, herkese bilimin ışığından ayrılmamalarını önerdi.
25 yaşındaki Ömer Gökdoğan da geçen yıl trafik kazası geçirdiğini ve aracın üzerine devrilmesi sonucu omzunun egzozdan yandığını söyledi. Önce doktora başvurduğunu, iz kalacağını söylemeleri üzerine yanıkları iz bırakmadan tedavi ettiğini ileri süren bir kişiye gittiğini belirten Gökdoğan, şöyle konuştu:
''Yaram iyileşmedi, aksine daha da derinleşti, acım arttı. Bunun üzerine SDÜ Tıp Fakültesine gittim. Öğrendim ki benim gibi daha bir çok hasta bu şekilde tedavi olmaya çalışmış. Yanık iyileşti, ama iz kaldı. Eğer doktorun önerdiği tedavi şekillerini uygulamaya kalkmasaydım bugünkü kadar büyük iz olmayacaktı.
Cehalet kurbanı olmayalım. Kendisini yetiştirmiş ve bu alanda ilim almış doktorlarımıza güvenelim. Zaten iyileşecek bir durum varsa onlar gerekeni yapacaklardır. Şifayı 'sözde halk doktorlarından' aramayalım. Benim düştüğüm hataya kimsenin düşmesini istemem. Hem umudumuzu hem de paramızı çalıyorlar.'' A.A
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Stres saç dökülmelerinin nedenlerinden bir tanesi
10.12.2008/AA
Tokat Dr. Cevdet Aykan Devlet Hastanesi cildiye uzmanı Dr. Esra Yüksel, stresin, saç dökülmesinin nedenlerinden biri olduğunu bildirdi.
Dr. Yüksel, yaptığı açıklamada, saç dökülmesinin sık görülen bir şikayet olduğunu söyledi.
Saç dökülmesinin birçok nedeni olabileceğini ifade eden Yüksel, dökülmenin hormonlara ve genetik yapıya bağlı olabileceği gibi mantar ve benzeri cilt hastalıklarına, ateşli hastalıklara ve tiroid hastalıklarına da bağlı olabileceğini söyledi.
Ameliyat ve gebelik sonrası da saç dökülmesi görülebildiğini kaydeden Yüksel, ''Sistemik hastalıklara bağlı olarak saç dökülmeleri genelde saçların yaygın şekilde dökülmesinde oluyor. Hastalar saçlarını taradıklarında saçlarının ellerine geldiğini ifade ediyor. Bu tür şikayetlerde altta yatan nedeni bulmak, ona yönelik tedaviyi vermek gerekiyor'' dedi.
Stresin, saç dökülmelerinin nedenlerinden biri olduğunu belirten Dr. Yüksel, kullanılan bazı ilaçların da saç dökülmesine neden olduğunu söyledi.
Düzensiz beslenme ve sıkı yapılan diyetlerin de saç dökülmesi nedenleri arasında yer aldığını ifade eden Dr. Yüksel, ''Saç dökülmesi daha sık genç kadınlarda ve daha çok kansızlıkla beraber görülüyor. Gebelik ve düşük, doğum sonrası da saç dökülmelerinde etkili oluyor. Erkeklerde ise hormonlara bağlı olarak 20'li yaşlarda sık görülüyor'' dedi.
Saç kıran hastalığına da değinen Dr. Yüksel, şu bilgileri verdi:
''Hastalar birden saçlarında açılmalar olduğunu görür. Hastalar, bunu daha çok, kuaförün söylemesi ile fark eder. Bu hastalıkta büyük bir üzüntü ya da depresyon hikayesi vardır. Stres faktörü önemlidir. Hiçbir nedeni de olmayabilir. Yaygınlığı önemlidir. Bu açılmanın dokulizasyonu önemlidir. Daha ileride oradan saç çıkacak mı? çıkmayacak mı? dirençli olacak mı? olmayacak mı? bunlara dokulizasyonuna göre karar verebiliyoruz. Ama saç kıran hastalığı kesinlikle genetik değildir.'' A.A
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Yanlış kentleşme ve yeşil alan azlığı akciğer kanseri nedeni
10.12.2008/AA
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ünal Şahin, Isparta ve Türkiye genelinde son yıllarda akciğer kanseri vakalarında ciddi artış olduğunu bildirdi.
Şahin, yaptığı açıklamada, 2002-2004 yılları arasında SDÜ Göğüs Hastalıkları bölümüne başvuran hastalardan akciğer kanserine yakalananların sayısının toplam 87 iken, son bir yıldaki rakamın 75 olduğuna işaret etti. Bunun da kanser vakalarında yüzde 80 oranında artış olduğunu gösterdiğini ifade eden eden Şahin, vaka artışında sigara, yanlış kentleşme, uygunsuz ve yetersiz yakıt yakma teknikleri, yeşil alanların azalması, motorlu araç sayısındaki artışın neden olduğu hava kirliliğin önemli bir neden olduğunu söyledi.
Isparta'da kış aylarında şehir merkezinde hava kirliliğinin sağlığı olumsuz etkilediğini belirten Şahin, hava kirliliğinin Türkiye genelinde pek çok ilde etkili olduğunu bildirdi.
Hava kirliliğinin en yoğun olduğu bölgelerde akciğer kanserinin de fazla olduğunu vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:
''Hava kirliliğine neden olan kükürtdioksit, azot dioksit gibi maddelerin sigara dumanındaki kanserojenik maddelerin etkilerini artırdıkları saptanmıştır. Dizel aracın egzozundan çıkan gazlar ile petrol yanma ürünlerine maruz kalan kişilerde akciğer kanseri riski yüksektir. Akciğer kanseri, 20. yüzyılın başlarında nadir görülen bir hastalıktı. Sanayileşmeyle birlikte hızlı bir artış yaşanmaya başladı. Kentlerde yaşayanlarda akciğer kanseri gelişimi, kırsal kesimde oturanlara göre 1,26 - 2,33 kat daha fazladır. Günümüzde, çeşitli nedenlerle artan hava kirliliği, geleceğimizi de ciddi şekilde tehdit etmektedir. Yapılan yeni bir araştırmaya göre hava kirliliğine uzun süre maruz kalanlarda akciğer kanseri veya kalp hastalıklarına yakalanma riski ileri derecede artıyor.''
Hava kirliliğinin yoğun yaşandığı bölgelerde, astım ve Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığına (KOAH) da daha sık rastlandığını anlatan Şahin, son yıllarda yapılan çalışmalarda hava kirliliğinin çocuklarda akciğer gelişimini yavaşlattığının da ortaya çıktığını kaydetti.
Şahin, hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini azaltmak için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
''Kamuoyunun ve sivil toplum örgütlerinin konuya sahip çıkması, toplumsal bir bilinç oluşturulması sorunun çözümünde aynı derecede önem taşımaktadır. Özellikle akciğer ve kalp hastalığı olan hastalarımıza da çeşitli önerilerde bulunmak istiyorum. Birincisi, eğer seçme şansınız varsa, yaşadığınız kentlerin nispeten az kalabalık ve sanayi tesislerinden uzak, havasının daha temiz olduğu semtlerinde yaşayın. Evlerinizi havalandırırken, kalorifer ve sobaların yandığı sabah ve akşam saatlerinden çok, havanın nispeten temiz olduğu öğlen ve ikindi saatlerini seçin. Evi ısıtmak amacıyla soba kullanıyorsanız, baca çekişinin iyi olması, etkili yanma sağlayan, çevreye duman yaymayan kaliteli sobalar kullanın. Gerek kalorifer gerekse de sobalarda kalorisi yüksek, kirlilik oranı düşük standartlara uygun kömür ve sıvı yakıtların kullanın. Astım gibi hastalıkları olanlar, tedavilerini daha titizlikle uygulasınlar.''
Akciğer kanserlerinin diğer önemli bir nedeninin de sigara kullanımı olduğunu dikkati çeken Şahin, sigaranın erken yaşlarda kullanımının daha büyük bir tehlikeyi ön plana çıkardığını kaydetti. A.A
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Norovirüs çocukları daha çok etkiliyor
10.12.2008/Gazeteport
Tedavi edici etkili bir ilacın bulunmadığı norovirüsten korunmanın yolu temizlikten geçiyor.
İSTANBUL-Hastalarda aniden ortaya çıkan ishal ve kusma ile kendini gösteren norovirüs, milyonlarca kişiyi tehdit ediyor. Özellikle çocuklarda daha etkili olan hastalık. Hastalar 1-2 gün içinde iyileşiyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Hakko, norovirüs ile ilgili soruları yanıtladı.
Norovirüs nedir?
Büyük salgınlara yol açan zarfsız bir RNA virüsüdür. Akut ishal etkenidir. Antibiyotik tedavilerine etkisizdir.
Hastalığı belirtileri nelerdir?
Nörovirüsün en önemli belirtileri bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısıdır. Çok yüksek olmayan ateş, üşüme, titreme, baş ağrısı, kas ağrıları ve yorgunluk eşlik edebilir. Hastalık ani başlar ve hastaya yatağa düşürür. Ancak kısa sürer, 1-2 gün içinde iyileşir. Çocuklarda erişkinlere göre daha fazla kusma olur.
Norovirüs enfeksiyonu ne kadar ciddidir?
Hastalar kendilerini çok kötü hissetmelerine ve sürekli kusmalarına rağmen genellikle çok ciddi değildir. 1-2 gün içinde iyileşir ve kalıcı hasar bırakmaz. Ancak bazen hastalar su içemediklerinden susuz kalırlar ve hastane bakımına ihtiyaç duyarlar. Bu genellikle küçük çocuklarda, yaşlılarda ve bağışıklığı bozulmuş kişilerde görülür. Kişiler taşıyıcı kalmazlar.
Özellikle şebeke suyuyla bulaşıyor!
Norovirüs nasıl bulaşır?
Enfeksiyonu olan kişilerin dışkılarında ve kusmuklarında virüs mevcuttur. Kişiler şu yollarla enfekte olur:
1) Yiyecek, içeceklerle (özellikle şebeke suları)
2) Norovirüs bulaşmış yüzeyler, objelere dokunup ardından elin ağza götürülmesiyle
3) Hasta bir kişinin yiyecekleri, çatal, bıçağını ortak kullanmakla
Belirtiler ne zaman ortaya çıkar?
Belirtiler genellikle virüs alındıktan 24-48 saat sonra ortaya çıkar. Fakat bazen 12 saatte de çıkabilir.
Kişiler ne kadar süreyle bulaştırıcı kalır?
Hastalık başladıktan hemen sonra ve iyileştikten 3 gün sonrasına kadar bulaştırıcıdır. Bu bazı kişilerde 2 haftaya kadar uzayabilir.
Nasıl tedavi edilir?
Norovirüs için herhangi bir özel ilaç yoktur. Antibiyotikler yararsızdır. Bol sıvı alınması önerilir. Ağızdan sıvı kaybını karşılayacak miktarda sıvı alamayanlara damardan sıvı verilebilir.
Eller sık sık yıkanmalı!
Norovirüs enfeksiyonu önlenebilir mi?
Evet, önlenebilir. Bunun için;
• Eller sık sık yıkanmalı. (Özellikle tuvalet sonrası, bebek bezi değiştirdikten sonra, yemek hazırlamadan ve yemeden önce)
• Meyve ve sebzeler iyice temizlendikten sonra yenmeli,
• Kirli yüzeyler hemen temizlenerek dezenfekte edilmeli. (Evlerde bu, çamaşır suyuyla yapılabilir)
• Virüs bulaşmış, çarşaf, giyecek, örtü gibi çamaşırlar yüksek sıcaklıkta su ve sabunla hemen yıkanmalı,
• Şebeke sularında sorun varsa kaynatılıp soğutulduktan sonra kullanılmalı,
• Enfeksiyonu olan kişiler, hastalıkları sırasında yemek hazırlamamalıdır. GAZETEPORT
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Şeker, tansiyon hastaları mutlaka tüketmeli
Çayı, kanı temizleyip, cilt ve idrar şikayetlerini gideriyor
11 Aralık 2008
Kereviz A, B ve C vitaminleri, fosfor, çinko, bakır, mangan ve selenyum içeren besleyici değeri yüksek bir besindir. Vücudun direncini artırır, bedeni güçlendirir. Sinirleri gevşetir, stres hormonlarını azaltır, karaciğeri besler. Kanı temizler, böbrek taşlarından kurtulmaya da yardımcıdır. Şeker, tansiyon hastaları ve yüksek kolesterolü olanların sofralarında kerevize sıkça yer vermesi şiddetle önerilmektedir. Motivasyonu artırarak genel iyilik hali kazandıran kerevizin uyarıcı özelliği cinsel gücü arttırmaya da yardımcıdır. Cilt güzelliği, sivilce sorunları ile gaz şikayetlerine iyi gelir.
KEREVİZ ÇAYI: Özellikle kanın temizlenmesi, cilt şikayetleri, mide şikayetleri ve idrar sorunları için kolayca yapabileceğiniz kereviz çayını günde 3 bardak tüketebilirsiniz. 1 bardak kaynar suya, kereviz tohumlarını ezerek 2-3 tatlı kaşığı atarak 15 dakika demlendirin.
SOFRALARDA KEREVİZ
Kereviz salatası sofralarınızın şifa kaynağı olacaktır. Sebzeleri çiğ tüketmeye yahut buharda pişirmeye özen gösterin. Bu şekilde besin değerlerini kaybetmez.
Bugun/Dr. İsmail Ağar
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Bu bitkinin çayı her derde deva
Bir bardak çayı ile rahat bir uyku çekmenin tam vakti
Bugun/11 Aralık 2008
Mide ve bağırsak gazlarını gideren ve idrar söktüren dereotunun fayda listesi hayli kabarık. Özellikle uyku problemlerini düzenlemekte rahatlatıcı etkisi var. Bunun yanı sıra dereotunun hazmı kolaylaştırdığı, mideyi rahatlattığı ve sinirleri güçlendirdiği bilinmektedir. Yapılan çalışmalar kan basıncını ve kolesterolü düşürdüğünü göstermektedir.
10 DAKİKA DEMLEYİN
1 demet dereotunu kaynamakta olan suya atarak 2-3 dakika kaynatın. On dakika kadar çayın demlenmesini bekledikten sonra tüketin.
Bugun/Dr. İsmail Ağar
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Yoğun tempoda ve stresli ortamda çalışanlara
Kışın bol tüketildiğinde soğuk algınlığına karşı koruyor
11 Aralık 2008
Yoğun tempoda ve stresli ortamlarda çalışanlar için ıspanak kurtarıcı olacak bir besindir. Yorgunluğu giderirken zihni kuvvetlendirir, konsantrasyon kaybını azaltır, yaşlılarda öğrenme güçlüğü çekenlerde zihni besler. Sinirleri yatıştırır ve sakinlik verir. Ispanak kerevizin idrar yollarına verdiği desteği tamamlayarak idrar söktürücü özelliğiyle hizmet edecektir. Ispanak karaciğeri, lenf bezlerini, kan dolaşımını uyarır. Kış aylarının kronik sorunları olan soğuk algınlığı, bronşit, boğaz hastalıklarına karşı koruyucu etki yaratır. Kolesterolü, yüksek tansiyonu düşürücü etkisi ile kalp ve şeker hastalarına önerilir. A, C, E ve B vitaminleri, demir, fosfor, iyot, magnezyum ve protein açısından zengin bir kaynaktır.
ISPANAK SUYU: Ispanağı kaynatarak suyunu tüketmek vücudun direncini yükseltecek, idrar söktürücüdür.
ISPANAK SALATASI: Ispanağı salatalara katabilir ya da yoğurtla karıştırıp içine biraz sarımsak ilave ederek farklı tatlar yaratabilirsiniz. Ispanak iltihaplı eklem hastalıkları ve böbrek taşı hastalarına önerilmemektedir.
Bugun/Dr. İsmail Ağar
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
En az 6 ay süt tozu kullanmayın
Piyasayadan tamamen toplanamayan melaminli süt tozları dehşet saçıyor
Bugun/12 Aralık 2008
Gıda katkı maddesi olarak kullanılan melaminin bir ‘hile’ olduğunu belirten Prof. Dr. Yetim, Çin üretimi süt tozları konusunda uyarıda bulundu: En az 6 ay kullanmayın. Erciyes Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Yetim, melaminin tabak, bardak gibi mutfak eşyalarının üretiminin yanı sıra pek çok alanda kullanılan endüstriyel bir madde olduğunu söyledi.
YÜKSEK AZOT İÇERİYOR
Çin’de üretilen süt ve süt ürünleri ile süt tozlarının neden olduğu zehirlenmelerle gündeme gelen bu maddenin, gıda katkı maddesi olmadığını ifade eden Yetim, “Melamin yapısında fazla miktarda azot bulunan kimyasal bir bileşiktir. Bu nedenle sütteki protein oranını yüksek gösterebilmek için toz haline getirilmiş melamini süt ve süt tozlarının içine bir miktar ilave ediyorlar” dedi. Yetim şöye konuştu: “Melamin böbrek ve damar hastalıklarına, ürogenital sistemlerde büyük zararlara hatta kansere neden olabilmektedir.”
Çin üretimi süt tozları her yerde
Herhangi bir zararlı etki ihtimaline karşı özellikle ithal süt tozlarını ve süt tozlarından yapılan ürünlerin en az 6 ay kullanılmamasını tavsiye eden Yetim, “Çünkü Çin, melamin katkılı ürünleri ülkesinde sattığı gibi ABD’ye ve diğer pek çok ülkeye de göndermiş” ifadesini kullandı.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
İşte ömrü uzatan 20 gıdanın listesi
Bilim adamları ömrü uzatan gıdaların listesini yaptı
Bugun/12 Aralık 2008
İngiltere’deki Leeds Üniversitesi gıda bilimi departmanından Profesör Garry Williamson, ömrü uzatan gıdalardan oluşan 20 maddelik bir liste hazırladı. Tamamı polifenol olarak bilinen doğal kimyasallar açısından zengin olan bu gıdaların, kalp krizine karşı koruma da dahil sağlığa birçok faydası bulunuyor.
Meyve ve sebze ağırlıklı listede yer alan gıdalar yaşlanma sürecini yavaşlatıyor, hücreleri koruyor.
Ömrü uzatan gıdalar şunlar: “Elma, böğürtlen, siyah çay, yaban mersini, brokoli, kepek, kiraz, domates, kahve, kızılcık, siyah çikolata, yeşil çay, portakal, şeftali, erik, ahududu, kırmızı üzüm, kırmızı soğan, ıspanak, çilek.”
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Bayram sonrası detoks
Milliyet/12.12.2008
Dr. Hasan İnsel
Kimimiz yarından itibaren işe dönecek, kimimiz de tatile devam edecek. Çalışanlara işe adapte olmaları, tatilcilere ise yeme içmeyi daha abartmamaları için basit ve uygulanabilir bir detoks öneriyoruz
Bayram süresince yapılan ziyaretler, geri çevrilemeyen bol kalorili ikramlar, eş dost, akrabalarla birlikte yenilen akşam yemekleri derken ne kadar dikkat etmemiz gerekenleri daha önce belirtmiş olsak da biliyoruz ki zaman zaman kaçamaklar oldu. Bayramın son gününde olmamıza rağmen kimileri yarından itibaren tekrar çalışma temposuna başlarken, kimileri için ise tatil devam etmekte. Bugün de tatile devam edenlerin bayramın üzerine en azından birkaç gün daha kaçamak yapmamaları ve çalışanların da tatil sonrası sendromunu azaltmak için doğal besinlerin gücünü kullanarak basit ve uygulanabilir bir detoks için diyetisyenimiz Müge Başer’le birkaç ipucu veriyoruz...
Uyanınca 1 bardak su
Uyandığınız gibi 1 bardak ılık suya biraz limon suyu veya mideniz ile ilgili herhangi bir rahatsızlığınız yoksa birkaç damla elma sirkesi ekleyip için. Böylece geceden biriken toksinleri aldığınız sıvıyla atabilirsiniz. Size garip gelebilir ama eğer yeterli su içmiyorsanız, vücudunuz su kaybetmemek için su tutma eğilimine girecek ve su atmayacaktır. Bu nedenle gün içinde de gerekli miktarda su içmeyi ihmal etmemelisiniz.
Normalde sağlıklı bir yetişkin için günde 8-10 bardak su ve sıvı alınması önerilir. Bunun önemli bir bölümü su olmalıdır. Gereğinden fazla alınan sodyum da suyu tutarak vücuttan atılmasına engel olabilir.
Güne kahvaltıda 1 kâse yulaf ezmesini bir su bardağı yağsız sütle karıştırıp yiyerek başlayın. Böylece bayramda yenilen etlerle birlikte artma eğilimine giren kan kolesterolünün etkisini azaltacaksınız. İçerisine 1 tatlı kaşığı tarçın ekleyin.
Böylece tatlıların yükselttiği kan şekerinizi doğal insülin görevi üstlenen tarçınla birlikte dengeleyip, ekleyeceğiniz bir parça ceviz veya 3-5 badem ile de omega-3 yağ asitlerini alacaksınız. Eğer yulaf ezmesini yemek istemezsiniz, 1 bardak taze sıkılmış portakal suyunun yanında yağsız, kepekli bir tostla da hafif bir başlangıç yapabilirsiniz.
Aralarda mutlaka zencefil, rezene, meyan kökü, ada çayı, yeşil çay gibi bitki çaylarını şekersiz olarak için. Tatlandırmak istiyorsanız tercihen bitkisel kaynaklı tatlandırıcıları kullanın.
Öğle ve akşam mönülerinde az yağlı karışık sebze çorbaları için. Çorbanızın başrol oyuncuları özellikle tansiyon hastaları için iyi bir potasyum kaynağı olan kereviz (yapraklarıyla birlikte), folik asit içeriğiyle zengin ıspanak, önemli A vitamini kaynağı havuç olabilir.
Nane ve rezene çayı
Yemeklerden sonra siyah çay veya kahve yerine sindirim sistemini çalıştıran zencefil, gaz ve spazm önleyici olarak nane veya rezene çaylarını için. Bu bitkilerin tozunu 1 büyük fincan kaynamış suya bir tatlı kaşığı kadar ekleyin, beş dakika demlendirdikten sonra süzün ve için. Unutmayın beş dakikadan fazla demlenmiş bitkiler faydadan çok zarar verebilir.
Mevsimi olmamasına rağmen salatalık ve domates de detoks için muhteşem sebzelerdendir. Salatalık içeriğindeki sülfür ve silisyum ile fazla protein tüketimiyle biriken ürik asitin atılmasına, potasyumu ile vücudun su atmasına yardım eder.
Domates ise beta-karoten içeriği ile önemli bir antioksidandır, aynı zamanda içerdiği likopen antikanserojen etkilidir. Beta- karoten ve likopenin biyoyararlılığını arttırmak için domateslerinizi ortadan ikiye bölün üzerlerine çok az zeytinyağı damlatın ve kekik ekerek hafif pişirin.
Güzel bir uyku için ıhlamur
Gece yatarken de güzel bir uyku için ıhlamur veya sarı papatya çayları ile vücudunuzu sakinleştirin veya 1 adet muzla 1 bardak az yağlı sıcak sütü karıştırıp 1 çay kaşığı kadar tarçın ile lezzetlendirin.
Böylece muz ve sütteki triptofan ile uyumanıza yardımcı olabilecek serotonin hormonunun salgılanmasına yardımcı olabilirsiniz.
Bu arada tarçının da glisemik indeksini yavaşlatma etkisinden yararlanmış olursunuz.
Lahanadaki mucize
Lahana başta olmak üzere lahanagillerden olan brokoli, brüksel lahanası, karnabahar gibi sebzeler mönünüzde çorbanıza eşlik etsin. Doğal anti-kanserojenleri içeren lahanagiller aynı zamanda C vitamini, potasyum, demir ve kalsiyum da sağlar. Bir kase brokoli, bir kase pirinç kadar protein sağlayacağı gibi, yaklaşık olarak pirincin üçte biri daha az kalori almanızı sağlar. Bunun yanında sarımsak ve zeytinyağı eklenmiş brokoli iyi bir kalsiyum kaynağıdır.
Boron içeriği ile vücudun doğal kalsiyum metabolizmasına yardımcı karnabahar da aynı şekilde sarımsak ve zeytinyağı ile birlikte iyi bir antikanserojen besindir.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Ağız kokusunu gideren 10 gıda
Hem kokuyu hem çürümeyi engelliyor...
29 Aralık 2008/Bugun
Uzmanlar, tüketilen kereviz, peynir, balık ve yeşil çay gibi hayvansal ve bitkisel besinlerin dişleri güçlendirirken, ağız kokusunu da giderdiğine dikkat çekiyor.
Kereviz: Kereviz dişleri iki yolla korur. Kereviz ekstra çiğnemeyi gerektiren bir yiyecektir. Bu ekstradan tükürük salgılamayı sağlar, bu da çürüklere neden olan bakterileri etkisiz kılar. Buna ilaveten lifli ya da sert yapıdaki doğal yiyecekler dişetlerine masaj yapar ve diş aralarını temizler.
Peynir: Peynir dişler için birden çok yarar sağlar. İlk olarak ağzın PH dengesini ayarlamaya yardımcı olur. Aynı zamanda çürüklere karşı koruyup, yeni çürükler oluşmasını engeller. Özellikle şekerli gıdalar alındıktan sonra yenilecek bir parça peynir, şekerin dişleri çürütme etkisini giderme açısından son derece önemli.
Yeşil Çay: Yeşil çayda bulunan katesin maddesi ağızdaki bakterilerin yok olmasına yardımcı olurken aynı zamanda kansere karşıda etkili olur. Dolayısıyla ağız kanserlerine karşıda etkili bir maddedir. Bu madde aynı zamanda kötü ağız kokusuna neden olan bakterileri de ağızdan uzaklaştırmaya yardımcı olur.
Kivi: Vitamin C eksikliği dişetleri hassaslaştırabilir, bakterilere karşı daha dirençsizleştirebilir. Bu durumda da periodontal rahatsızlığa yakalanabilirsiniz. Bu durumla karşılamamak için yeterince C vitamini almalısınız ve bunun için kiviyi seçebilirsiniz, çünkü kivi diğer meyvelere göre daha fazla vitamin C içerir.
Yoğurt: Kalsiyum açısından zengin olan yoğurdun dişlere olan faydaları saymakla bitmez. Kalsiyum periodontal rahatsızlığı olan kişilerdeki diş kökleri iltihaplı cep sayısını azaltır. Kalsiyum, periodontal rahatsızlık dolayısıyla oluşmuş sallantılı ve gevşek dişleri iyileştirmede yardımcı olur. Kalsiyum, diş kayıplarını önlemeye yardım eder. Eğer sizde diş sağlığınızı düşünüyorsanız, kalsiyum deposu olan yiyecekleri tercih edin.
Maydanoz: Ağız kokusuna neden olan yiyecekleri tükettikten sonra biraz maydanoz çiğnemek hoş bir ağız kokusuna sahip olmanıza yardımcı olacaktır. Bu sayede ise kötü ağız kokusu maydanoz sayesinde hoş bir kokuya dönüşür.
Çilek: Çilek dişlere ve dişetlerine iyi gelir. Aynı zamanda diş taşlarından doğal yöntemle kurtulmanın formülünü taşımaktadır. İçinde bulunan çeşitli asitler diş diplerinde biriken taşları eritir. Diş taşlarının oluşumunu engeller.
Kuru Yemişler: Kuru yemişler ve çekirdekler dişi kaplayarak bakterilere karşı koruyucu bir tabaka oluşturan doğal yağlar içerirler. Bu yağlar diş minesinin güçlenmesine yardımcı olarak çürümelere karşı daha dayanıklı olmasını sağlar ve çekirdekleri de kalsiyum içerir.
Elma: Elma, kabukla yenilmesi bir yandan dişlerin kuvvetlenmesini sağlarken, diğer yandan da içerisindeki maddelerle dişleri temizler. Elma, havuç gibi meyveleri ısırarak yenilmesi tavsiye edilir.
Balık: Balığın içeriğindeki fosfor, kemik ve diş dokusunun teme maddelerinden bir tanesidir. Bunlarda dişleri sertleştiren fosfor bulunmaktadır. Dolayısıyla daha sağlıklı dişler için haftada bir kez balık tüketilmelidir.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Acı demeyin! Yiyin kanserden korunun
Acı sevmeyenler bir kez daha düşünün...
Bugun/08 Ocak 2009
Acı bibere acılığını veren kapsaisin, yeni yapılan bir çalışmada karaciğerdeki kanserli hücreleri ortadan kaldırmaya yardımcı olduğu, bu yüzden de karaciğer kanserine karşı koruyucu etkisi olabileceği belirtildi.
Acı biberlerde bulunan bir madde olan kapsaisiníin karaciğerdeki kanserli hücrelerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olduğu son yapılan araştırmalardan biri sayesinde kanıtlandı.
Kapsaisin biberleri acı yapan bir madde.Kapsaisiníin önemli bir kısmı biberlerin çekirdeğe yakın bölümündeki beyazımsı etli bölümde yer alıyor. Uzmanlar bu biberlerin çıplak el yerine eldivenle tutulmasını; eller göz, ağız ve buruna temas ettirilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Eğer fazla acı biberden hoşlanmıyorsanız onları kesip tuzlu suda bir saat kadar bekletmeniz acısını hafifletir. Bu biberleri fırınlayabilir, doldurabilir veya salsa sosu gibi acı biber sosları yaparak da tüketebilirsiniz.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
8 Yiyeceğin Yarar ve Zararları !
Gazeteport/09.01.2009
Yiyip içtiklerinizin sağlığınızı nasıl etkilediğini, ömrünüzü uzatıp uzatmadığını ya da sizi yavaş yavaş ödürüp öldürmediğini merak ediyorsunuz.
Yiyeceklerin eksi ve artılarına dair en son blimsel veriler burada..
Kahve (+)
Sabahları bir fincan kahve içiyorsanız kendinizi suçlu hisstemniz için bir neden yok. Gerçekte kahve çok çok sağlıklı bir içecek gibi görünüyor.
Yapılan yeni araştırmalara göre kahvenin yararları arasında diabet riskini önleme, kalp krizi, safrakesesi taşı, Parkinson, böbrek taşları ve sirozu önlemesi sıralanıyor. Bununla birlikte siyah kahve özellikle kadınlarda, kemiklerinizin incelmesine neden olabilir. Bunu önlemenin yolu ise kahvenize biraz süt eklemek..
Çikolata (+)
Siyah çikolata yüzde 70 kakao içerir ve sağlıklıdır. Beyaz ya da sütlü çikalatadan daha az şeker içerir ve sağlığınızı koruyan yeşilçaydakine benzer polyphenols ve flavonoid antioxidantlar içerir. Her gün yenilen ufak parça siyah çikalatanın kan pıhtılaşmasını önleyerek kalp krizi riskini azalttığını ya da tansiyonu düzenlediği belirtiliyor.
Ayrıca, herkesin de bildiği gibi çikolata iyi hissetmenizi sağlar ve enerji verir. Bununla birlikte çikolata yüksek kalori içerir ve doymuş yağ da içerir. Bu nedenle günde 50 gr'dan fazla yememeye özen gösterin.
Asitli içecekler (-)
Asitli içecekler hakkında çok iyi haberler yok. Diyet ve normal asitli içeceklerin her ikisinde de yüksek oranda fruktoz şurup bulunuyor. Bu pankreasın normalden fazla çalışmasına dolayısıyla insülin seviyesinin yükselmesine ve kilo almaya neden oluyor.
Geçen yıl yapılan araştırmalarda yüksek fruktoz şurubu ile tatlandırılan içeceklerin diyabet riskini artırabildiği tespit edildi. Ayrıca, koladaki kafein ve fosforik asitin de sık içildiği takdirde kemiklerin zayıflamasına neden olabiliyor.
Yulaf (+/-)
Yulaf çoğu insan olarak sağlık bir yiyecek olarak bilinir. Ancak kahvaltılarda yemeden önce tekrar düşünmenizi gerektirecek şeyler var. Boston Çocuk Hastanesi'nde (Boston Children's Hospital) kontrollü olarak yapılan araştırmalarda sadece yulafla beslenen çocukların günün diğer zamanlarında sebzeli omlet ve kahvaltıda meyve yiyenler iştahının ve kalori tüketiminin arttığı gözlendi.
çalışmalar yulafın kan şekerini yükseltici etkide bulunduğunu da gösteriyor ve sabahları kahvaltıda protein içeren besinlerin alınması gerektiğini de belirtiyorlar.
Pizza (+/-)
Pizza kesinlikle sağlıklı bir yiyecek değil ancak sağlıklı besinlerle hazırlandığı kuşkusuz. Domates sosu likopen bakımından zengindir, kanser riskini azaltır, kolesterolü ve kan basıncını azaltır.
Pizzaya sebzelerin eklenmesi yararlarını artırır ancak pepperoni, sucuk, sosis ve diğer doymuş yağ içeren yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Peynir bakımından zengin olanları tercih edebilirsiniz. Pizza hakkında en önemli husus bel çevrenizin kilo almasına neden olabilir yani dilim dilim sipariş etmeniz de yarar var.
Yumurta (+)
Yumurtalar hakkında son dönemde sarısının kolesterol kaynağı olması nedeniyle pek olumlu haberler çıkmıyor. Ama yapılan araştırmalarda yumurta yiyen kişilerde kardiyovasküler hastalık riskinin yüksekliğine dair bir veri elde edilemedi.
Örnek olarak 150 bin kadın ve erkek üzerinde yapılan 8 yıllık araştırmada yumurta yiyenler ve yemeyenler arasında kalp hastalıkları riski bakımından fark gözlenemedi. Günde bir yumurta yiyen kadınların koroner kalp hastalıkları risklerinin düştüğü vurgulandı. Yumurtalar ayrıca büyük protein kaynağı ve çoğu organik yumurta omega-3 bakımdan zengin.
Balık (+)
Haftada 2 kere balık yemek kalp krizi ve diğer kalp damar hastalıkları riskini azaltabilir. balık omega 3 yağ asidi bakımından zengindir ve diabet, Alzheimer ve romaztizmal hastalıkları önleyebilir.
Sağlığınız için en iyi balıklar sardalya, ringa, somon, hamsi ve uskumruyu tercih edebilirsiniz. Kılıçbalığı, ton balığı, kiremit balığı ve köpekbalıkları gibi balıklar daha dikkatli tüketilmeli. Genel olarak konserve ton balığı iyi bir tercihtir, sushi olarak yenilen ton balığından daha az zehir içerir.
Suni tatlandırıcılar (+/-)
Zayıf kalmaya çalışan insanlar için sürpriz haber: İşter doğal ister tatlandırıcı olarak alınan şeker kilo almaya neden oluyor. Purdue Üniversitesi'nin Şubat'ta yayınladığı araştırmaya göre sakarin ile tatlandırılan yiyeceklerin de kilo aldırdığı belirlendi.
Bu nedenle diyet yapan çoğu kişi tatlandırıcılı yiyecekler yerine doğal şeker içeren meyveleri yiyebilir. Tatlandırıcıların diabetiklerin şeker bakımından zengin beslenmelerini sağladığı da unutulmamalı tabi.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Kanser riskiniz yağı kullanma oranınızla aynı
A.A/09.01.2009
Gıdalarda yağların bir defadan fazla kullanılmasının kanser riski taşıdığı, yağ kaç defa kullanılırsa kanser riskinin de o oranda arttığı belirtildi.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Türk, yaptığı açıklamada, 6 yıl önce 3 milyar TL olan Türkiye'nin sağlık harcamalarının bugün 25 milyar TL'yi bulduğunu söyledi.
Türkiye'de 2009 yılında yaklaşık 300 milyon poliklinik hizmetinin verilmesinin beklendiğini dile getiren Türk, bu rakamın Türkiye'de insanların sağlıksız beslendiklerini de gösterdiğini vurguladı.
Son yıllarda ülkemizde kanser vakalarında olağan üstü bir artış yaşandığına dikkati çeken Türk, ''herhangi bir hastaneye gidip onkoloji servisinden randevu almaya kalksanız, ya sıra alamazsınız ya da çok uzun tarihlere gün verilir. Bu durum kanser vakalarının ne oranda arttığının da en bariz göstergesidir'' diye konuştu.
Yapılan araştırmalara göre kansere neden olan faktörlerin başında sağlıksız beslenmenin geldiğine işaret eden Türk, bunda da en büyük etkenin özellikle fast foodlarda yağların tekrar tekrar kullanılması olduğunu öne sürdü.
Gıdalarda yağların bir defadan fazla kullanılmasının bile kanser riski taşıdığını ifade eden Türk, ''yağı kaç defa kullanırsanız kanser riski de o oranda artıyor'' dedi.
-KARNEYLE YAĞ KULLANILMASI ÖNERİSİ-
Pek çok gıda sanayicisinin ve bazı fast food işletmelerinin aynı yağı onlarca kez kullandığını öne süren Prof. Dr. Türk, şunları kaydetti:
''Yağı filtre edip ertesi gün bir daha kullanıyorlar. Isıtıldığında yapısı değişen yağ, daha sonraki kızartmalarda ürüne kanserojen etkilerini bırakıyor. Bizde bazı fast food işletmelerinde yağlar en az bir hafta 10 gün kullanılıyor. Avrupa'da ise firmalar kullandıkları yağları karneyle alıp karneyle teslim ediyor. Teslim edilen yağlar ise biyodizel üretiminde kullanılıyor. Bizim de en kısa süre içinde gerekli düzenlemeleri yaparak, gıda sektöründe karneyle yağ kullanımına geçmemiz gerekiyor. Bu düzenleme artık bir zorunluluk haline gelmiştir.''
Aşırı kullanımdan simsiyah olmuş yağların bile bazı kötü niyetli kişilerce magnezyum silikat karıştırılıp yeni yağmış gibi satıldığını vurgulayan Türk, ''yağ kimyasal işlemden geçtikten sonra sanki hiç kullanılmamış gibi berrak bir görünüme kavuşuyor. Ancak içeriğindeki kanserojen etkisi aynen devam ediyor'' dedi.
Prof. Dr. Türk, bu yağların da gıda sanayii, fast food'lar veya ucuz olduğu için dar gelirli insanlar tarafından satın alınarak kullanıldığını, vatandaşların sağlığının ciddi oranda riske atıldığını sözlerine ekledi.
A.A
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Unutkanlığın en önemli nedeni
Bugun/10 Ocak 2009
Hafızayı parlatan gıdalar ve unutkanlık nedeni..
E n çok kullanılan hafıza güçlendiriciler; kolin, lesitin ve fosfatidilkolin'dir öğrenme ve hafıza üzerinde önemli rol oynar. Eksikliğinde unutkanlık, bunama ve felç görülebilir.
GİNKGO BİLOBA
Ginkgo Biloba'nın beyine giden kan dolaşımını arttırarak beyin hücrelerine glukoz ve oksijen iletimini desteklediği ortaya konulmuştur. B12 vitamini asetilkolin sentezini artırarak hafızayı güçlendirir. B12 eksikliğinde; kansızlık, unutkanlık, kas güçsüzlüğü, halsizlik ve uyuşmalar görülür.
Demir eksikliği unutkanlık yapar
Vücutta hücrelere oksijen taşınması için gerekli olan demirin eksikliği unutkanlığa neden olmaktadır. DHEA DHEA hem kadında hem de erkekte yaşlanma başladıkça seviyesi düşen bir hormondur.. DEHA beynin hafızadan sorumlu olan bölgesinde bulunan sinir hücrelerinin uyarılmasını sağlar.
OMEGA-3
Hafızayı güçlendiren Omega-3 yağ asitleri daha çok balıkta bulunur. Güçlü bir hafıza ve unutkanlığın önüne geçmek için bol bol balık tüketmek.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Bu meyvenin ekstresi adeta şifa deposu
Bugun/10 Ocak 2009
Kanser, cilt sorunları, anemi ve epilepsiye deva.
Güçlü bir antioksidan ve hücre yenileyici olan çekirdekli kırmızı üzüm ekstresinin, kanser, cilt, anemi ve epilepsi hastalıklarına da iyi geldiği bildirildi.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Bölümü ve Mersin Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nde yapılan analizler sonucu çekirdekli kırmızı üzüm ekstresinin demir, magnezyum, çinko, potasyum, kalsiyum, stronsiyum gibi elementler bakımından çok zengin olduğu ortaya çıktı.
4 ton üzümü işleyip pastörize edip, üzüm suyu olarak stoklayan ve satış için marketlere veren New King Firması’nın sahibi Hasan Tepgeç şimdi de çekirdekli kırmızı üzüm ekstresini üretmeye başladı.
ÜZÜMLE LENFOMAYI YENDİ
Bu arada, 3 yıl önce lenfomaya yakalanan Zeliha Öztekin’in (18) ailesi, fuarda tanıştıkları Hasan Tepgeç’ten çekirdekli kırmızı üzüm ekstresini aldıklarını ve kemoterapi gören kızının kısa sürede ayağa kalktığını ifade etti.
İşte kalbi koruyan dört gıda
Kalp ve kalp damarları dostu gıdalar...
Sağlıklı zayıflamada varılmak istenen hedef kilo bireylerin varmayı düşündükleri düşük kilolar değildir. Bilimin kabul ettiği Vücut Kitle İndeksi denen metotla yapılan ölçüm değeri olmalıdır. Vücut kitle indeksi, ağırlığın boy uzunluğunun karesine bölünmesiyle elde edilir. Bulunan değer 20-24.9 arasında ise bu normaldir. Maalesef pek çok insan vücut kitle indeksinin 20'nin altında olacağı kilolar için çaba gösteriyor. Meslek hayatımda hastaların bu tür baskılarına sık uğruyorum ve onları ikna etmek için büyük çaba harcıyorum. Bilinmesi gereken şey aslında ideal görünümün, estetik görünümün veya sağlıklı olmanın çok zayıf olmakla aynı şey olmadığıdır. VKİ 20'nin altında olması sağlık ve estetik açısından iyi değildir.
MENOPOZDA FORMDA KALMANIN YOLLARI
Fazla kilo varsa kalori kısıtlamasına gidilmelidir.
Hayvansal gıdaların tüketiminde kolesterol içeriği göz önüne alınmalıdır.
Alınan kalorinin yüzde 40'ı karbonhidrat, yüzde 40'ı yağ, yüzde 20'si proteinden karşılanmalıdır.
Bitkisel yağlar, lifli (posalı) gıdalar tercih edilmelidir.
Tuz kısıtlanmalıdır
Aminoasit ve Antioksidan zengini gıdalar tüketilmeli.
Kalsiyum ve B vitaminlerine önem verilmelidir.
Yağdan uzak, kolesterolü düşük, orta ve düşük glisemik indeksli beslenme sistemi oluşturulmalı.
CİLDİN KURALLARI
Sebze ve meyve ağırlıklı beslenme vücudumuza olduğu kadar cildimiz üzerinde de olumlu etkilere sahiptir. Cildinizi yeniden canlandırmak için bol miktarda çiğ meyve, sebze ve sularını tüketin. Etler ve süt ürünleri ve işlenmiş gıdalar (şarküteri ürünleri) yüksek miktarda toksik atık üretir, bu da cilt sağlığını olumsuz yönde etkiler. Cildin doğal yağlarını dengeleyen temel amino yağ asitleri cilt elastikiyetini güçlendirir, cildin canlı görünmesini sağlar. Temel amino yağ asitleri, çiğ kabuklu yemişler, tohumlar ve birçok sebzeden alınabilir. Bunlardan birini ya da daha fazlasını içinde bulunduran bir beslenme düzeni oluşturun. Günde 1.5- 2 litre su için. Şeker vücudun ihtiyacı olan vitaminleri ve mineralleri kendine alır cildi erken yaşlandırır.
Kalbi koruyan gıdalar
DOMATES: Kan damarlarını koruyucu etkiye sahiptir.
YEŞİL ÇAY: Kalp sağlığı için koruyucu bir içecektir kolesterolünün damarlarda birikmesini ve damarların tıkanmasını önler.
SOĞAN, SARMISAK: Kan sulandırıcı etkisi vardır, kolesterolün damarlara zarar vermesini engelleyen bazı bileşenleri içerir.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Soluduğumuz havadaki gizli düşman
Bugun/11 Ocak 2009
Astım, zatüre ve alerjik hastalıkların tetikleyicisi...
Polenlerin aksine soluduğumuz havada tüm yıl boyunca bulunan küf alerjisinden korunmak için nemli ortamlardan uzak durun. Evinizin yerlerini ıslak bırakmayın...
İçinde bulunduğumuz kış mevsiminin şu ilk günlerinde, allerjik göz hastalıklarından saman nezlesine, cilt alerjilerinden astım ve allerjik zatüreye kadar pek çok allerjik hastalığa bağlı şikayetlerin artış göstermesinde, soluduğumuz havadaki küflerin çok önemli rolleri vardır.
KÜF NEDİR?
Küfler, sıcak, rutubetli ve karanlık ortamlarda üreyen bir mantar türüdür. Alerjik hastalıklara, küflerin spor ismi verilen ve solunum havasına karışan küçük tanecikleri neden olurlar. Her küfün daha çok ürediği bir mevsimi vardır, ama alerji yaratan küflerin bir çoğu sonbaharın ilk günlerinde daha çok üremektedirler. Küfler doğada çok bol bulunur.
Toprakta, saman, tohum, hububat ve ağaçlarda çok miktarda küf vardır. Küfler güneş görmeyen yerlerde daha iyi ürerler. Küfler, polenlerin aksine soluduğumuz havada tüm yıl boyunca bulunurlar. Sadece kar toprağı tamamen kapladığı zaman havada küf bulunmaz.
Küfler evlerimizde çöp kaplarında, banyolarda, bulaşıkta, kirli ve ıslak çamaşırda, halılarda, şilte ve yastıklarda, bodrum ve tavan arası gibi karanlık ortamlarda çokturlar. Son yıllarda yaşama stilimizdeki değişiklikler (daha etkili izolasyon, banyo ve duşların daha çok kullanılması, yeni yemek pişirme yöntemleri, evlerin iyi havalanmaması...) evlerdeki nemliliği artırarak küflerin çoğalmalarını kolaylaştırdı.
Binlerce türleri olan küflerin sadece bazıları allerjiye neden olurlar. Bunlar içinde en iyi tanınanları aspergillus, cladosporium, alternaria, mukor ve penicillum’dur. Yiyeceklerdeki küfler, örneğin beyaz peynirdeki mavi-yeşil küflenme çok nadiren bir allerjik reaksiyona yol açabilir.
KÜF ALERJiSi NASIL ANLAŞILIR?
Küf allerjisinin saptanmasında başlıca iki yöntem var. Bunlardan en basit ve kolay olanı allerjik deri testleri. Bu yöntemde, kişinin ön kolunun iç yüzüne küflere ait allerjenler damlatılarak deri küçük bir iğne ile çizilir. Alerjisi olan kişilerde 20 dakika içinde o noktalarda kızarma ve kabarma oluşur. Diğer yöntem ise, kanda küflere karşı oluşan IgE sınıfı antikorları ölçülmesine dayanır.
Hayatınızı kolaylaştıracak önlemler
Ev dışındaki önlemler:
Nemli ortamlardan ve ağaçlıklı yerlerden uzak durmalı
Ahır, kümes.. gibi kapalı ve havasız yerlere girmemeli
Çayır, çimen biçmek, tırmık yapmak... gibi işlerden kaçınmalı Ev içindeki önlemler:
Evlerdeki rutubet ve ıslaklık azaltılmalıdır. Bunun için merkezi air-condition sistemleri en uygun yöntemdir.
Çıplak zeminler tercih edilmeli. Islak halı ve kilimler küflerin üremesi için ideal ortamlardır. Nemli duvar kağıtlına da dikkat edilmeli.
Evdeki saksı çiçekleri de küfler için uygun üreme alanları olduğu için, yatak odalarında ve hatta evin hiçbir yerinde saksı bulunmamalıdır.
Herkes uyurken az veya çok terlediğinden yastıklar ıslanır ve özellikle de köpük kauçuk yastıklarda küfler üreyebilir. Yastık ve yatak şiltelerinin özel bir kılıfla kaplanması yararlı olur.
Nemli duvarların seyreltilmiş çamaşır suyu veya muriatik asitle yıkanması küf üremesini engelleyebilir.
Banyo küveti, lavabo, duş ve tuvaletler hiç ıslak ve kirli bırakılmamalıdır.
Mutfaktaki buhara karşı havayı dışarı çeken aspiratörler çok uygundur.
Çöpler dışarıda kalmamalı, plastik bir torbada kapalı olarak tutulmalıdır.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
12 adımda sağlıklı gençleşin
Bugun/12 Ocak 2009
Uykudan yemeğe, ilaçtan havaya dikkat edilecekler.
Prof. Mehmet Öz, kişinin kendini daha iyi hissetmesi ve sağlıklı gençleşebilmesi için gereken maddeleri sıraladı:
1. Vitaminlerinizi alın: Düzenli olarak C, E vitamini , kalsiyum, D vitamini, folat ve B6 vitamini almak yaşınızı 6 yaş geriye taşıyabilir.
2. Sigarayı bırakın ve pasif içici olmaktan sakının: Sigara gerçek yaşınızı 8 yaş ileriye taşıyabilir.
3. Kan basıncınızı öğrenin ve izleyin: Düşük kan basıncına sahip bir kişi yüksek kan basıncına sahip bir kişiden 25 yaşa kadar daha genç kalabilir.
4. Stres kaynaklarını azaltın: Çok stresli olduğunuz zamanlarda gerçek yaşınız takvim yaşınızdan 32 yıla kadar ileride olabilir. Stres azaltma stratejilerinden yararlanarak stresin sizi taşıdığı fazladan 32 yılın 30’unu geriye doğru katetmek mümkündür.
5. Diş ipi kullanın: Diş ipi kullanmak ve dişelrinizi düzenli olarak fırçalamak gerçek yaşınızı 6-4 yıl geriye taşıyabilir.
6. Aktif olun: Az miktarda egzersiz bile (günde 2 kez 20 dakikalık yürüyüş) gerçek yaşınızı neredeyse 5 yıl geriye taşıyabilir.
7. Emniyet kemeri kullanın: Emniyet kemeri kullanma alışkanlığını edinmek gerçek yaşınızı 4 yıla kadar geriye taşıyabilir.
8. Lifli gıda tüketin: Günlük beslenme sırasında 25 gram lif tüketen birinin gerçek yaşı günde 12 gram lif tüketen birine göre 2.5 yıl daha geridedir.
9. Sağlığınızı izleyin: Sağlığı ile ilgili gelişmeleri titizlikle izleyen, tedavi ve bakım konusunda standartlarını her zaman yüksek tutan kişiler bunu yapmayanlara göre 12 yaşa kadar daha genç kalabilirler.
10. ‘Sağlıklı Gençleşme Planı’ oluşturun: Tüm yaşamınızı göz önüne aldığınızda gerçek yaşınızı 26 yıla kadar geriye taşımanız mümkün. Bu yaşamınızın bundan sonraki her gününü daha genç yaşamanız ve kalan yaşamınızı olabilecek en uzun sürede ve en yüksek enerji ile sürdürmeniz anlamına gelmektedir.
11. Bol bol gülün: Kahkaha stresi azaltır, bağışıklık sistemini destekler ve gerçek yaşınızı 8 yıla kadar geriye taşıyabilir.
12. Yaşam boyu bir "öğrenci" olarak kalmayı hedefleyin: Yaşam sürecinde entelektüel faaliyetlerden uzak kalmayanlar gerçek yaşlarını 2.5 yıl geriye taşıyabilirler.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Az yediğimiz en faydalı 11 gıda
Hurriyet/12.01.2009
Pancar, lahana, pazı, tarçın, nar suyu, kuru erik, kabak çekirdeği, zerdeçal....New York Times, internet sitesinde Yemekten kaçındığımız ancak sağlığa en faydalı 11 gıdayı açıkladı.
İŞTE O BESİNLER...
Pancar: Folik asit bakımından zengindir. Kırmızı rengini veren pigmentler kansere karşı savaşır.
Lahana: Kanserle savaşan enzimleri harekete geçiren "sulforaphane" isimli kimyasalı içerir.
Pazı: Yapraklarında, gözleri yaşlanmanın etkilerinden koruyan karotenoid maddesi bulunur.
Tarçın: Kan şekeri ve kolesterolü kontrol etmeye yardımcı olur
Nar suyu: Antioksidan bakımından zengindir. Tansiyonu düşürür
Kuru erik: İçeriğinde yüksek miktarda Antioksidan içerir.
Kabak Çekirdeği: Yüksek mineral oranı erken ölüm riskini azaltır.
Sardalya: Demir, magnezyum, bakır, çinko, fosfor, potasyum, manganez içerir
Zerdeçal: Vücutta iltihaplanmayı önler ve kansere karşı koruma sağlar
Yaban Mersini: Hafızayı kuvvetlendirir.
Kabak: Kalori değeri düşük, lifler bağışıklık sistemini güçlendiren A vitamini bakımından zengindir. Uzun süre tok tutar.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Bu bitki sinirlerinizi yumuşatacak
Bugun/13 Ocak 2009
Beyin, kalp, rahim ve sindirim sistemini koruyor.
İbni Sina'nın kitabında: ''oğul otunun kalbi ferahlandırdığı, kalbe verdiği kuvveti kırmızı yakutun fiiline muadildir'' diye övdüğü Melissa (oğulotu) beyin, kalp, rahim ve sindirim sistemi üzerinde koruyucu kuvvetlendirici etkiye sahip.
Spazm çözücü, ruhsal ve fiziksel sakinleştirici, hazmı kolaylaştırıcı, bağırsak gazlarını giderici, terlemeyi önleyici, sinir krizleri, depresyon, kulak çınlaması, baygınlık, baş dönmesi, kansızlık ve hafıza zayıflığına birebir. Melissa'nın hiç bir yan tesiri yok. Mide ülseri, mide iltihabı olanlar dikkatli kullanmalıdır.
FAYDALARI
Sağlığa etkisi: Tansiyon düşürücü, sinir sistemini dengeleyici, yatıştırıcı, uyku getirici, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sahip. Hazımsızlık ve baş ağrısına karşı iyi, sıkıntı giderici ve ödem söktürücü.
Güzelliğe etkisi: Saçın güçlenmesine yardım eder, strese bağlı olarak ortaya çıkan saç ve cilt problemlerine karşı oldukça etkilidir.
Hazırlama: Üzerine kaynar su döküp 10 dakika demlenmeye bırakın. Gün içinde de içilebilir ama gevşetici özelliklerinden dolayı gece yatmadan önce alınması daha faydalıdır. Günde 2-3 çay fincanı.
Dikkat: Düşük tansiyonda ve aşırı uyku hallerinde tüketilmemelidir.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Dikkat! Gargara kanser yapıyor...
Bugun/14 Ocak 2009
Avustralyalı bilim insanı yaptığı araştırma sonucunda ağız gargara sıvısının oral kanser yaptığını iddia etti. Alkol içeren gargara sıvısı ölümcül bir kansorejen madde içeriyor.
Profesör Michael McCullough ve ekibinin yaptığı araştırmalara göre marketlerde en çok satan ve içerisinde alkol içeren gargara sıvısı ağız içi oral kanser yapma riski taşıyor. Sıvı içerisindeki Ethanol, kullanıldığında ağız içerisinde çok kolayca tahribat yapıp kansere yol açıyor. Profesör Michael, gargara sıvılarının sadece doktor gözetiminde ve kısa süreli olarak kullanılması gerektiğini söyledi.
Yemekten sonra sakın çay içmeyin
yemek üzerine içilen çayın inanılmaz yan etkisi.
Diyetisyen İpek Ağaca, yemekten sonra çay içilmesinin vücutta demir eksikliğine yol açtığını söyledi. Çay tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi veren Ağaca sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye’nin hangi şehrine giderseniz gidin, hangi restoran veya lokantaya girerseniz girin yemekten sonra garson size çay ikram etmek isteyecektir. Ya da; garsonun ikram etmesine zaman bırakmadan siz çayınızı zaten isteyeceksinizdir. Bu alışkanlığımız, sağlıklı beslenme açısından bakıldığında çok da doğru bir davranış değildir. Çünkü yemekten sonra içilen çay, demir içeren besin tüketildiyse, yemekle birlikte alınan demir mineralinin vücut tarafından kullanımını sınırlar.
KAHVE DE SUÇLU
Bu ne demektir; örneğin; yemekte kırmızı et yemiş olun, yemeğin hemen ardından çay içtiğinizde vücudunuz, köfteden gelen demirden tam olarak faydalanamayacaktır; çünkü çayda bulunan ‘tanen’, demirle bağlanarak demir emilimini azaltıcı etki gösterir. Kahve için de aynı şey geçerlidir. Yemekten en az 1 saat sonra tüketilen çay ve kahve demir emilimini etkilemez. Bu nedenle çay yemekte en az 1 saat sonra içilmelidir.
-
Re: 16 madde de sağlık kontrolü
Gözler için en özel vitamin...
Bugun/15 Ocak 2009
Dünyaya açılan penceremiz olan göz sağlığının bilinmeye sırları...
Besinler, göz sağlığımız için büyük önem taşıyor. Çoğumuz balık veya havuç yemenin gözlere iyi geldiğini duymuşuzdur. Veya göz kapağımızda arpacık çıktığında; çay ile kompres veya sarımsak sürmek gibi uygulamaları çoğumuz denemişizdir. Peki bunlar gerçekten doğru uygulamalar mı?
Omega 3’ü vücut kolay kullanıyor
Balık tüketimi ile alınan omega-3 yağ asitlerinin; görmeyi tehdit eden "yaşa bağlı sarı nokta hastalığı" ve kadınlarda "göz kuruluğu" riskini azalttığını gösteren bazı veriler mevcut.
Omega-3'ten zengin balıklar arasında ton balığı, somon, uskumru, ringa, alabalık ve sardunya yer alıyor. Balık yağı hapları da, balık tüketiminin yerine geçiyor. Omega-3 yağ asitlerini bol içeren diğer besinler ise keten tohumu, ceviz ve koyu yeşil yapraklı sebzeler.
Ancak, balıktaki omega-3'ün vücut tarafından kullanımı daha kolay oluyor.
Havuç, göz sinirlerine iyi geliyor
Havucun gözlere faydalı olduğu ve gece görüşünü artırdığı yönünde yaygın bir inanç vardır. Gerçekten de havucun içindeki beta-karoten (A vitamini), gözün retina (sinir) tabakasında ışığı algılayan hücreler için gereklidir. "Rod" ve "kon" ismi verilen bu ışık algılayıcılar, ciddi A vitamini eksikliğinde fonksiyon görmez ve gece körlüğü oluşur.
Arpacığa sarımsak sürmeyin
Arpacık ve şalazyon (yağ kisti), göz kapağında şişlik yapan ve birbiri ile karıştırılan hastalıklar. Her iki hastalıkta da kirpik diplerindeki yağ bezlerinin kanal ağzı tıkanıyor. Ancak şalazyonda sadece tıkanıklık oluyor; arpacıkta tıkanıklığa ek olarak, mikrobik iltihaplanma söz konusu. Arpacığın tedavisi sıcak pansuman, antibiyotikli damla ve pomad ile yapılıyor. Sarımsağın antibakteriyel etkisi biliniyor. Ancak günümüzde pek çok antibiyotikli damla ve pomad varken, sarımsak sürmek tavsiye edilen uygulama değil.
Parlak gözler için limon sıkmayın
Asla böyle bir uygulama yapmayın. Limonun gözleri parlatan bir etkisi yoktur. Aksine limonun içindeki sitrik asit ve düşük pH yüzünden gözleriniz kızarır, yanar ve tahriş olur.
Badem yağı kirpikleri uzatmıyor
Badem yağı "almond oil" içerdiği antioksidanlar nedeni ile pek çok göz çevresi kreminin ve makyaj temizleyicinin içinde bulunuyor. Ancak badem yağının kirpikleri uzattığını gösteren bilimsel bir çalışma yok. Kirpikleri gürleştirdiği bilinen tek madde, bazı göz tansiyonu ilaçlarının içinde bulunan "prostaglandin anologları". Göz tansiyonu hastası değilseniz, sakın bu göz damlalarını kullanmayın.
Gözler için özel vitamin
Gözler için özel olarak üretilmiş vitamin hapları mevcut. Bu vitamin kombinasyonları, yaşa bağlı sarı nokta hastalığının ileri evreye geçme riskini yüzde 25 oranında azaltıyor. Yaşa bağlı sarı nokta hastalığı, yaşlılıkta görme kaybına en sık yol açan hastalıklardan biri. Sarı nokta hastalığının ilerlemesini yavaşlatıcı etkiye sahip formulasyon şöyle:
C vitamini 500 mg
E vitamini 400 IU
Beta-karoten 15 mg
Çinko oksit 80 mg
Kuprik oksit 2 mg
Şişen gözlerin ilacı salatalık
Göz altı torbaları, göz çevresindeki yağ torbalarından kaynaklanıyor. Yaş ilerledikçe, bu yağ torbalarını geride tutan zar gevşiyor ve yağlar öne doğru gelip, iyice belirginleşiyor. Ancak kimilerinde genç yaşlarda da yapısal olarak bu yağ torbaları belirgin olabiliyor.
Sabahları, göz altları daha şiş oluyor. Bunun nedeni yatarken kan dolaşımı dağılımının değişmesi. Salatalık, cilde uygulandığında hafif sıkılaştırıcı özellik gösteriyor. Bunun nedeni içindeki C vitamini ve kafeik asit. Salatalığın çoğunu su oluşturuyor. Salatalık hem içindeki "su tutucu etkiyi azaltan maddeler", hem "soğuk" etkisi ile göz kapaklarının üstüne konduğunda sabah şişliğini gerçekten azaltıyor.
Göz sağlığınız açısından bir sakıncası yok. Ancak göz altı şişliklerini azaltmak için en etkin yol sabahları doğrudan soğuk kompres yapmak: Bunun için, buz veya eczaneden aldığınız soğutucu jel poşetlerini kullanabilirsiniz. Soğuk kompres, göz çevresindeki damarları büzerek göz altında biriken ödemin (şişliğin) azalmasını sağlıyor. Torbalar çok belirginse, kalıcı çözüm operasyonla sağlanabiliyor...
Haftada 2 balık, fındık, sebze-meyve ile pırıl pırıl gözler
Göz sağlığı için beslenmenizde şu basit değişiklikleri yapmak faydalı:
Omega-6 yağ asitlerinden zengin pişirme yağları yerine daha az omega-6 içeren zeytinyağını tercih edin. (Balıkta bol bulunan omega-3 yağ asitlerinin aksine, omega-6 yağ asitleri sağlıklı değil.)
Bolca balık, meyve ve sebze tüketin.
Doymuş yağlar ve margarinden kaçının.
Kızartılmış besinlerden kaçının. Özetle, bolca yeşil yapraklı sebze, haftada 2 porsiyon balık, fındık, sarı/turuncu meyve ve sebze tüketimi; vücut sağlığınız için olduğu gibi göz sağlığınız için de yararlı.