Evet! Cumhurbaşkanı Ermenistan a gidiyor. Yorumlar sizin.
Printable View
Evet! Cumhurbaşkanı Ermenistan a gidiyor. Yorumlar sizin.
Umarım dönmez.
Ermeni soykırım anıtına çelenk koyacak mı acaba?
Yada tören sırasında ne diyecek " Dost ve kardeş Ermeni halkını sevgi ile kucaklıyorum" mu acaba?
Çok ilginç olacağı kesin.
Devlet olarak hiçbir ağırlığımız ve ilkelerimiz kalmıyor ona yanıyorum.
Azerbaycan lı kardeşlerimizden özür dilerim. Çok utanıyorum. Bu tavır ve davranış Türk Milleti nin tasvip etmediği bir tavır ve davranıştır. Bu günler geçecek. Sabırlı olalım.
Yaklaşık iki dakika evvel Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi NTV televizyonuna yorumlarını aktardı;
Kararın Türkiye'ye ait olmayıp Washington'a ait olduğunu düşündüğü vurgulayarak "Ham bir teşebbüs olduğunu düşünüyorum" diyerek noktaladı.
Bence 60. yı da alsın gitsin bir daha da dönmesin.
Satıldık!!!
04.09.2008/HÜRRİYET
ERTUĞRUL ÖZKÖK
Manşet değiştirten tarihi karar
Dün akşam Moskova’daydım.Moskova’nın efsane haline gelmiş restoranlarından "Turandot"daydım.
Newsweek Dergisi’nin yazdığına göre; bu restoran, Hermitage Müzesi’nin uzmanları tarafından restore edilmiş ve 50 milyon dolara malolmuş.
Yemek sırasında İstanbul’daki arkadaşlar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ervian’a gitmeye karar verdiğini bildirdiler.
Hürriyet’in manşetinde üç günden beri sürdürdüğümüz Deniz Feneri haberi vardı.
Çok önemli bir haberdi.
Ama Cumhurbaşkanının kararı açıklanınca yeni bir değerlendirme yaptık.
Hangisi Türkiye açısından çok daha önemliydi.
Benim oyum Cumhurbaşkanının aldığı kararın manşete çıkartılması yönündeydi.
Arkadaşlarımız da katılınca manşet değişti.
Çok açık ve net bir ifadeyle söylüyorum, Cumhurbaşkanı Gül’ü bütün kalbimle kutluyorum.
Cesur ve tarihi bir karar almıştır. Türkiye, hayatını karartan bu olayla böyle cesur kararlar alarak yüzleşmeyi bilebilmelidir.
Ping pong Amerika ile Çin arasındaki duvarları yıkmıştı.
İnanıyorum ki; futbol Türkiye ile Ermenistan arasındaki buz duvarlarını yıkacaktır.
Cumartesi günkü maçın galibi şimdiden bellidir. Bu maçın galibi Türk halkı ve Ermeni halkı olacaktır.
Şahsen Cumhurbaşkanımızın Ermenistan'a gitmesini kesinlikle tasvip etmiyorum. Bir Azeri toprağı olan Dağlık Karabağ hala Ermenilerin işgali altındayken.. bir Hocalı katlimanının hesabı sorulmamışken.. bu şekilde Ermenistan'a gitmek Azeri kardeşlerimizi resmen incitmek demektir.
Bu arada Ermenistan formalarından Ağrı dağı simgesini kaldırıp kartal ve aslan simgesi koymuş. Olumlu bir davranış ama çok yetersiz.
Uzun yıllar önce Orly'de katliam yapan Ermeni teröristinde protokol tribününde olacağına dair söylentiler var. :(
Gitme kararı kesinleşti.
Bundan 15 yıl önce.. 1993 yılında.. Demirel Hükümeti’nin Ermenistan politikası konusunda verilen gensoru sırasında Refah Partisi adına Abdullah Gül söz alıyor... Bakınız zabıtlara göre, neler söylüyor:
“Hükümet, bu politikasıyla, geleceğimizi gerçekten ipotek altına almıştır ve öyle ipotek altına almıştır ki, Ermenistan Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanının cenaze merasimine katılma cesaretini göstermiştir.
HALİL ORHAN ERGÜDER (İstanbul) Beynelmilel protokol o..
ABDULLAH GÜL (Devamla) ...Sizin nasıl bir uzlaşmacı olduğunuzu, Türkiye’nin menfaatleri söz konusu olduğunda, sizin şahin gibi davranmayacağınızı bildiği için, yüzünüzün ne kadar yumuşak olduğunu bildiği için cesaret bulmuş ve Türkiye’ye gelmiştir.
Siz bana bir ülke gösterin ki, kardeşleriniz savaş halinde olacak, kardeşleriniz katledilecek ve onlar katledilirken, ‘Bunun müsebbibi Türkiye’dir’ diye demeçler verecek; o kardeşlerimiz katledilirken, ‘Avrupa’nın haritaları bellidir, yerine oturmuştur; fakat Ortadoğu’nun, Asya’nın haritaları nihai şeklini almamıştır’ diye açıklamalar yapacak; Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia edecek, bütün bunlardan sonra o adam Türkiye’ye gelecek ve siz de elini sıkacaksınız!..”
Evet.. Sayın Gül 15 yıl önce Ermenistan’dan Cumhurbaşkanı’nın değil maç, cenaze için bile Türkiye’ye gelmesini eleştirmiş... Arada değişen bir şey olmadı... Şimdi onun elini sıkmaya Ermenistan’a gidiyor...
-melih aşık-
Ermenistan bir kaç milyonluk yoksul bir ülke.Gitmesinde ne sakınca olabilir ki.Gül cesurca adımları desteklenmeli.Kapıların açılmasının önü açılır belki. Kars , Iğdır gibi çok göç veren ve yoksul şehirlerde ticaret gelişecek işsizlik azalacak yeni iş alanları ortaya çıkacak.Bunun kime ne zararı var ki.
Gül'ün Ermenistan ziyareti hakkında ASAM Kafkasya uzmanı Oya Eren'in, Agos gazetesi yazarı Karin Karakaşlı'nın, Jamanak gazetesi yazarı Ara Koçunyan'ın yorumlarını izledim.
Karakaşlı yazdığı öykülerle 1998 Yaşar Nabi Nayır gençlik ödülü sahibi.
Türkiye'de yaşayan Ermeni vatandaşlarımızla et ile tırnak gibiyiz. Onlar 500 yılı aşkın bir süredir bizim bir parçamız. Bazı dış etkiler bizi bizden koparmaya çalıştı, başarılı da oldu. Bir zamanların millet-i sadıkası, neden millet-i sabıka oldu, hepimiz düşünmeliyiz.
Bugün Türkiye'de, Ermeni vatandaşlarımızın dışında sayıları 20 ila 40 bin arasında olduğu söylenen Ermenistan vatandaşları kaçak çalışıyor, ticaret yapıyor, ekmek parası kazanmak için çabalıyor.
Karakaşlı ve Koçunyan'ın "ülkemiz", "Türkiyemiz" derken seslerindeki hissedilen samimiyet çok önemli.
Düşmanlıklar ilelebet sürmez. 70 yıllık kan davasının sorumluluğunun büyük kısmı Ermeni diasporasındaki marjinallere ait. Bu kan davasının bitirilmesindeki cesaret ve sağduyunun büyük kısmının da bize ait olması bizi küçültmez, yüceltir.
Ekşi Sözlük'ten okunmaya değer bir yorum. *** ile küfürler sansürlendi. Ekşi Sözlük'te büyük harf kullanılmıyor, Atatürk dışında düzeltmesi zor geldiği için büyük harf kullanımına ait yanlışların imla hatası olarak görülmemesi dileğiyle:
ulus-devletler belirli bir coğrafi sınır içerisindeki hakim toplumsal bürokratik örgütlenme biçimlerini ifade ediyor. bu devletlerin üst düzeyde amacı iktidarın kaynağı kim ise onun çıkarlarının maksimizasyonu. ulus-devlet paradigmasında bu "milletin" çıkarlarını korumak olarak adlandırılıyor.
nedir milletin çıkarları? o gün için milleti oluşturan insanların güvenliklerini veya refahlarını arttıracak uygulamalardır. dolayısıyla herhangi bir ulus-devlet iktidarın şu veya bu ikili anlaşma veya çatışma yoluyla elde etmek istediği şey kendi ulusunun optimum faydasıdır. fayda, ölçülebilen, değerlendirilebilen bir şey olduğu için de uluslararası ilişkilerde -dostluk, düşmanlık, ahlak, iyilik, güzellik- gibi tanımlara yer yoktur. bürokratik örgütler bireysel ahlak kıstaslarıyla sınırlı değildir. onlar için çıkar vardır. en iyi ihtimalle bu çıkar "idealist" veya "realist" bir anlayışla tanımlanmış olabilir. (dünyada özgürlüğün gelişmesi amerikanın çıkarınadır (wilson) idealist iken dünyada ulus-devletler vardır sscb'de onlardan biridir ve onunla iyi ilişkiler geliştirmek abd çıkarınadır (kissinger) demek realist olur.) dolayısıyla şeref, namus, haysiyet görelidir. bugün için "şeref"li, "prestijli" olan yarın olmayabilir.
insanlar unutuyorlar. Mustafa Kemal Atatürk balkan antantı çerçevesinde yunan hükümeti ile saldırmazlık paktı kurdu. paktın bir yükümlülüğü de eğer bir üçüncü ülke yunanistan'a savaş ilan ederse türkiye'nin o üçüncü ülkeye karşı savaş açacağı idi. tarih 9 şubat 1934. kurtuluş savaşının bitiminden altı üstü 11 sene sonra. görüşülen kişi birinci ve ikinci balkan harbinde, birinci dünya savaşında ve sonrasında 1920'ye kadar yunanistan'da çeşitli görevler kabul etmiş, başbakanlık yapmış bir kişi. bugün kimse bakıp "atatürk'ün daha dün *** görüşmesi", "atatürk'ün bebelerimizi süngüleyenlerle masada oturması" gibi bu olayı tanımlamıyor. bunun bir sebebi atatürk'e hakareti engelleyen kanunsa, diğeri de bunun atatürk'ün dehasına, işbilirliğine, realistliğine, uluslararası ilişkilerde daimi nefretlerin varolamayacağını kabul eden realpolitik kabulüne yaslanıyor. üstelik balkan antantı gerçekten de türkiye'nin prestijini arttırmıştır. uluslararası kamuoyu mustafa kemal ile venizelos'un görüşmesine bakıp "ikisi de daha dün *** haysiyetsizce görüşüyor, şeref, onur, namus kalmamış, vuralım ağızlarına alalım lokmalarını" demedi. bunu barışa yönelik bir adım olarak aldılar, iki liderin geçmiş nefretlerin üstüne çıkarak hakkaniyet sahibi bir ruhla birleşmelerini alkışladılar. iyi bir şey yapıyorlardı, doğru bir şey yapıyorlardı ve uluslararası kamuoyu bunu takdir etti.
neden bugün ermenistan'la süregiden ilişki böyle yorumlanmasın ki? burada bir prestij varsa bu ancak türkiye'nin ermenistanla konuşması, çok taraflı ilişkiler geliştirmesi ve problemlerini barış için çözmesi ile oluşacaktır. onlara sırtını dönüp, hodbin ve nazlı bir şekilde irrasyonel olarak belirlenmiş bir "onur", "gurur" zevahirini kurtarmak için köşesinde beklemesiyle değil. koca bir ülkeye önerebileceği en büyük dış politik hamle liseli bir kız gibi evinde oturup telefonla aranmayı beklemek olanlar da biliyorlar ki bu bir çözüm getirmiyor. gerçek onur, gerçek prestij ve menfaat gerçek hayatta neleri değiştirdiğiniz ile ölçülüyor. eğer azerbaycan'daki katliam duracaksa bunun için türkiye'nin ermenistan ile ilişki kurması ve daha sonra da bir şeyler yapması gerekiyor. hiç bir şey yapmadan ankara'da mucizevi bir şekilde ermenistan'ın "ankara, seni seviyorum tamam mı, artık vazgeçeceğim bu işlerden" demesi akıl alır bir beklenti değil. aynı türkiye'nin bir gün kendiliğinden erivanı arayıp "yahu 1915 de kötü şeyler yaşandı bizim topraklarda, bunlar insan olmak ortak noktasında bizim de canımızı yakıyor, yapanları lanetliyorum" demesinin akıl dışı gözükmesi gibi.
iki toplum arasında sorunlar yokmuş gibi davranmak veya izole bir şekilde köşelerine çekilmeleri herhangi bir sorunu çözmez. uluslararası kamuyou açısından onursuz bir şey varsa da varolan hataların görülmemesi kabul edilmemesidir. zira toplumlar devletlerinden rasyonel davranmasını beklerler. onlar insani kaprislerin, ahlaki duygulanımların arkasına sığınamazlar. koca bürokratik örgütlenmeler, milyonlarca insanın çalıştığı tüzel kişilikler rasyonel davranmak, hakikatle karşılaşmak ve gerçekler doğrultusunda iyi bir şey yapmak zorundadır. eğer dünyadaki prestij bu kadar önemseniyor ve bir üçüncü dünya ülkesi kompleksi içerisinde konu "hakkımızda ne diyecekler" noktasına indirgeniyorsa haber vereyim abdullah gül orada oturduktan sonra türkiye prestij kazanacak, prestij kaybetmeyecek.
başkalarının ne düşündüğü umrumuzda değilse, o zaman da haysiyetli olan milletin çıkarına olandır. onurlu olan hepimizin yararınadır. o halde ermenistana gidip bir yerden konuşmaya başlamak, binlerce sene beraber aynı topraklarda yaşamış, ortak yemekleri, kelimeleri, müzikleri olan iki toplumun mevcut ayrılığını ortadan kaldırmaya gayret etmek kadar doğru ne olabilir? bu bir başlangıçtır, çok ileri ve uzağa bir adım atılacak değil, bunu abdullah gül de bu başlıkta zikredilene benzer muhafazakar sebeplerle yapmaz, ancak bir yerden başlanması bir adım da atılması gerekiyor. işte bu o adım.
nefretinizi biran olsun bir kenara koyun, bugünün çocukları babalarının suçlarından dolayı hep bir zindanda yaşamak zorunda değil. yarının çocukları beraber barış içerisinde yaşamaya başlasınlar diye bugün konuşmaya başlamak en büyük onur, en şerefli hareket, en namuslu politikadır. kendi namussuzluğunu, kibirle kapatmaya çalışanların önerdiğinin aksine.
Hala dünyanın pek çok ülkesinde ermeni lobilerince türkiye ,ermeni katliamı yapmakla SOYKIRIMLA suçlanıyorken, sizin hakkınızda bu şekilde bir dezenformasyon yürütülürken kalkıp oraya gitmeniz mantıksız.Bunu barış için atılmış ülke çıkarlarına uygun bir adım olarak nitelendirmekten ziyade tutarsız bir dış politika izlenmesi olarak görüyorum. Sayın Gül' ün önceki söylemleriyle de çatışan bir adımdır. (bakınız Melih Aşıktan alıntılar). Bir ülkenin cumhurbaşkanı o ülkenin en üst düzeyde temsil makamıdır. Mesele kalkıp bir maç için oraya gitmekten öte bir adım olarak değerlendirilmeli. Bu konuda pek çok farklı köşe yazarının kendine has yorumlarını okudum. Bu benim kendi görüşüm. Hala ermeni kürsülerinde hakkımızda katliamcı söylemleri bazı uydurmaca tarihi! belgelerle ıspatlanmaya çalışılırken uygun değil. Türkiye bu konuda nefretle hareket eden taraf olmadı hiç. Merak etmeyin. Nefreti tetikleyen ve tırmandırmaya çalışan ermeni diasaporası. Bir adım atılması mı gerekiyor? Evet ancak bu atılan adım doğru adım değil. Barışı sağlamak değil konu çünkü Ermenistanla aramızda savaş yok bizim. Zira küçük yoksul bir ülkedir ermenistan. Önyargıları kırmak atomu parçalamaktan zor demiştir Einstein. Bunu kırmanın yolu basit bir maç için cumhurbaşkanının oraya gitmesi değil. Amerikada batıdaki pek çok ülkede sizi ermeni katliamcısı gibi gösteren soykırımcı damgasını çürütmeniz gerekiyor.. Olay bundan ibarettir. Bunu da gidip orda bu düzeyde bir ziyaretle yapamazsınız. AB bunu takdir etmiş! Ne iyi etmiş ! Artık adımlarımızı AB nin bizi takdir edip etmemesine değer veren dıştan denetimli adımlarla mı atıyoruz? Bu da güzel!:rolleyes:
Akp nin ve uzantılarının herşeyi Mustafa Kemal Atatürk'e endekslemesi de artık bulantı yaratmaya başladı....
Bunlar da Kemalist midir nedir??
02.09.2008/MİLLİYET
Semih İdiz
sidiz@milliyet.com.tr
Gözler Gül ve Sarkisyan’da
Cumhurbaşkanı Gül’ün Türkiye-Ermenistan maçı için Erivan’a gitmesi, tahmin edileceği gibi, her iki ülkedeki milliyetçiler tarafından tepkiyle karşılanıyor. Taşnaklar, “soykırımı inkâr eden” ve “Ermenistan’a ambargo uygulayan” bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nı Erivan’da ağırlamanın “alçaltıcı olacağını” savunuyorlar.
CHP ve MHP’den oluşan “milliyetçi cephe” ise, Cumhurbaşkanı'nın, “Türkiye’nin sınırlarını tanımayan, soykırım dayatmasında bulunan ve Azeri topraklarını işgal eden” bir ülkeyi ziyaret etmesinin “gaflet” olacağını ve ülke için “ciddi sorunlar yaratacağını” savunuyor.
Tabii, Taşnaklarla MHP sonuçta geleneksel dünya görüşlerine göre davranıyorlar. Ancak, CHP’yi burada da anlamak mümkün değil.
“Sosyal demokrat” olduğunu iddia eden bir partinin barıştan yana her fırsatın değerlendirilmesini istemesi gerekirdi. Deniz Baykal’ın buradaki olumsuz tutumunun diplomatik çevrelerde “siyasi fırsatçılık” olarak değerlendirilmesi, bu nedenle, kaçınılmaz görünüyor.
Gül’ün ziyareti ve gerçeklik
Güney Kafkaslar'da istikrar için kolektif çabaya duyulan ihtiyaç, azalmıyor, aksine, gittikçe artıyor. Mevcut karmaşada bölgenin gelişmesi mümkün değil. Bu da, Türkiye ile Ermenistan arasındaki buzların eritilmeye çalışılmasını her zamankinden daha önemli kılıyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu nedenle Erivan’a gitmekten yana olduğunu düşünüyoruz. Sonuçta, bu ziyaret, şubat ayında Cumhurbaşkanı seçilen Serj Sarkisyan’a gönderdiği tebrik mektubuyla ortaya çıkan ve kendisinin Erivan’a davet edilmesiyle devam eden sürecin bir halkası olacak.
Bunun, var olan sorunlara rağmen, iki ülkenin makul bir zeminde buluşmalarını sağlayan bir ilk adım olma potansiyeli göz ardı edilemez. Ancak bakıyoruz, daha şimdiden büyük beklentiler çıkmış ortaya.
Gül’ün ziyareti sırasında tüm sorunların ele alınması ve bunlarda ilerleme sağlanması bekleniyor. Oysa, bu gerçekçi değil. Bu ziyaret, iki millet arasındaki güvensizliğin, bir nebze de olsa, giderilmesine katkıda bulunacaktır. Zor konuların ele alınması ancak bundan sonra olabilir.
Bu arada, Erivan’ın Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti sırasında Taşnakların taşkınlıklarına fırsat vereceğini de sanmıyoruz. Unutmamak lazım ki iyi ilişkiler bugün, Ankara’dan çok, izolasyondan kaynaklanan sorunlarla boğuşan Erivan’a lazım.
Erivan’da konu Gül’ün ziyareti
Önceki gün, Ankara’daki Avrasya Araştırmalar Merkezi’nin (ASAM) genç ve başarılı araştırmacılarından Oya Eren aradı. Ağustos ayını Erivan ve Gümrü’de geçirmiş. Oradayken her kesimden insanla konuşmuş.
Halk arasında günün konusu, Cumhurbaşkanı Gül’ün yapacağı ziyaret ve bununla bağlantılı olarak Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi ve sınırın açılmasıymış. Eren, “Birçok kişi için soykırım akıllarda olan son şeydi. Sınırın açılması ve Türkiye’ye gidip gelebilmek ise hem hemen herkesin arzusuydu” diye anlattı.
Ciddi ekonomik sıkıntı yaşanan Gümrü’de, “Sınır açılırsa buraları boşalır” diye espri yapanlar bile çıkmış. Eren’in anlattıkları, bizim şubat ayında Erivan’a yaptığımız ziyarette karşılaştıklarımızla hemen hemen aynı şeylerdi.
Türkiye’de de Ermenistan ile barış isteyenlerin sayısı az değil. Ancak, bunun yolunu açacak olan, cesur politikacılardır. Çünkü mevcut sorunlar azımsanamayacak düzeydedir. Bu yüzden gözler Gül ve Sarkisyan üzerindedir.
Burada gizlenen bir gerçek var. O tarihte bu sözler Türkiye'ye karşı düşmanca tavırlar izleyen Levon Ter Petrossian için söylenmişti. Bugün ise zeytin dalı uzatan Serzh Sargsyan'ın daveti üzerine gidiliyor.
Levon Ter-Petrossian (11 November 1991 - 3 February 1998)
Robert Kocharyan (acting to 9 April 1998; 4 February 1998 - 9 April 2008)
Serzh Sargsyan (9 April 2008 - present)
Hatırlarsanız yine kriz dönemlerinde bundan 10 yıl önce Suriye'ye sert bir şekilde posta atmıştık. Ancak Hafız Esad'ın ölümünden sonra Beşşar Esad iktidara geldikten sonra ilişkiler yumuşadı. Hem Tayyip Erdoğan hem de Ahmet Necdet Sezer bir devlet politikası olarak Suriye'ye gitti.
Orly katliamı sanığı Varuzyan Patrikyan'ın Türkiye- Ermenistan maçında Gül ile aynı protokolde bulunacağı iddia ediliyor.
Cumhurbaşkanı Gül'ü 7000 polis koruyacakmış. Zaten Ermenistan ın polis sayısı da7000 miş. 50 Özel tim mensubu keskin nişancı da Türkiye den gitmiş.(snicker)
Ben bu hareketi Rusyayı yumuşatma çabası olarak görüyorum.Ruslarla Ermeniler dosttur çünkü.Rusya Gürcistandaki azınlıklara müdahale nedeniyle Gürcistana saldırırken,Ermenilerin Azerbaycanı işgaline gıkını çıkarmamıştır.
Boğazdan geçen Amerikan gemileri nedeniyle Rusyayla armız bozuldu ve ben bu hamleyi Rusyayı yumuşatma çabası olarak görüyorum.
Doğrumudur,bence yanlıştır Türkiye ermenistandan çok daha büyük bir ülkedir ve bir barış olacaksa onlar bizim ayağımıza gelmelidir,ilk hamle kesinlikle onlardan gelmelidir.
Umarım Azerbaycan lı siyasetçilere makul bir gerekçe sunmuşlardır. Gerçi
bu hükümetin makul bir iş yaptığı görülmemiştir ama...
Bir deli bir kuyuya taş atmış, 40 akıllı çıkaramamış.
İki tarafın radikalleri tarafından ortaya atılan iddialar yalanlanmasına rağmen hala tekrar tekrar gündeme getiriliyor:
İşte Ermenistan Dışişleri Bakanlığı'nın yalanlamaları:
http://www.milliyet.com.tr/default.a...ticleID=986923
http://www.ntvmsnbc.com/news/458395.asp
[QUOTE=Av.Mehmet Aydın;210991]Azerbaycan lı kardeşlerimizden özür dilerim. Çok utanıyorum. [\QUOTE]
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan Aliyev, Serj Sarkisyan ile muhtelif platformlarda görüşüyorlar. Zaten Gül'ü Sarkisyan ile tanıştıran da Aliyev.
Azerbaycan hükümetinin bu görüşmeye dair bir kırgınlığı söz konusu değil.
Pek tabii ki Azeri, Türk ve Ermeni toplumunda sorunun çözülmesine doğru atılacak adımlardan rahatsız olacak gruplar var.
Aliyev-Sarkisyan görüşmesi (St.Petersburg, 06.06.2008)
http://turkyurdu.com.tr/modules.php?...=1260#TD251-05
http://www.asam.org.tr/tr/yazigoster...&kat1=44&kat2=
Dışişleri bakanları Elmar Mememdyarov, Eduard Nalbandyan görüşmesi:
(13.05.2008-Strasbourg)
http://www.guncel.net/gundem/dunya/2...lham%20perisi/
http://www.haberte.com/news_detail.php?id=54797
http://www.radikal.com.tr/Default.as...ate=06.09.2008
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Dünya Kupası elemeleri için yarın karşı karşıya gelecek olan Türkiye-Ermenistan milli maçını izlemek üzere Erivan’a gideceğini resmen açıkladıktan sonra, aynı protokol tribününde tarihe Orly Katliamı olarak geçen kanlı saldırının mimarı Varujan Garbisyan’ın da oturacağı haberleri ortalığı karıştırdı. Sadece Habertürk TV’de yayınlanan ve nerede üretildiği tam olarak anlaşılamayan bu asparagas haber kısa süre içinde yalanlandı.
Habertürk’ün bildirdiğine göre, Türkiye-Ermenistan maçını şeref tribününde izleyecekler arasında Varujan Garbisyan da vardı. Garbisyan, 15 Temmuz 1983’te Paris’in Orly Havalimanı’ndaki Türk Hava Yolları kabul masası önündeki müşteri kuyruğuna bombalı saldırıda bulunarak 8 kişiyi öldürüp, 60 kişiyi yaralayan ASALA örgütü üyesi Suriye asıllı bir Ermeni teröristti. Yakalandığında, asıl amacının uçağı havada patlatmak olduğunu açıklamıştı. Garbisyan, Fransız mahkemelerince yargılanıp mahkûm edilmiş, ancak 2001 mart ayında, Ermenistan’a sınırdışı edilmişti.
Haberde kullanılan görsel malzeme ise oldukça ilginçti. Dönemin Hürriyet gazetesi küpürleri ve foroğraflar video etkisi verecek şekilde belli bir kurguyla hazırlanmıştı. Ancak Habertürk, Hürriyet gazetesi küpürlerini belirsizleştirerek saklayabilmişti.
Haber, Ankara siyaset ve diplomasi kulislerini karıştırdı. Gerek Dışişleri, gerekse Cumhurbaşkanlığında kurulan ziyarete hazırlık masaları bir anda gündemlerini değiştirdiler ve bu krizle uğraşmaya başladılar. Türk Dışişlerinin elinde bu yönde bir bilgi yoktu. Diplomatlar Ermeni muhataplarına bu olayın aslı olup olmadığını sordular. Gelişmelere yakın resmi bir kaynak Radikal’e “Böyle bir bilgi olduğunu doğrulayamıyoruz. Birileri ziyarete gölge düşürmeye çalışıyor olabilir” dedi. Kimin bu ziyarete gölge düşürmeye çalışıyor olabileceği sorumuz üzerineyse aynı kaynak, “Bilemiyorum. Devletin zirvesinde bu konuda mutabakat var. Askeri kesim de, hükümet de Cumhurbaşkanını destekledi. O yüzden bu ziyarete karşı çıkanlara bakmak lazım” dedi.
Radikal’in sorusu üzerine açıklama yapan Ermenistan Dışişleri Sözcüsü Tigran Balayan ise, Garbisyan’ın protokol tribününe davet edildiği haberini ‘saçmalık’ olarak niteleyerek, “Bu haberi bütünüyle yalanlıyorum” dedi. Balayan’ın benzeri açıklaması bir süre sonra www.panarmenian.net adlı Ermeni haber sitesinde de yayınlandı. Bu arada, Garbisyan’ın Ermenistan’da kullandığı soyadının Partikyan olduğu anlaşıldı. Daha önce Ermenistan Dışişleri’nin haberi yalanlamadığı yayınını yapan Habertürk, bu aşamadan sonra Garbisyan’ın Erivan belediyesinde çalıştığını ve bu nedenle protokolde yer aldığını bildirdi. Haberde, Garbisyan’ın protokol tribününde oturmaktan vazgeçtiği, ama başka bir tribünden yine de maçı seyredeceği iddiası sürdürüldü.
Garbisyan kent dışına çıkarıldı
Bu arada haberin ardından Ermeni güvenlik güçleri, Garbisyan’ı Erivan’da buldu. Garbisyan’ın maça gitme ihtimaline karşılık Erivan dışına çıkarıldığı öğrenildi. (Radikal)
Madem gittin. Soykırım anıtına çelenk koymasan hatırım kalır.
Aliyev Azerbaycan ı ne kadar temsil ediyorsa Gül de bizi temsil ediyor.
Şimdi bu haber doğruysa bu katil in maç seyretmesini engelleyerek bir insan hakları ihlali yapmış olmuyor mu? Her kimse onu Erivan dan çıkaran.
Çok kuvvetle muhtemeldir ki maçı seyredecek ermenilerin yüzde doksanı Türkiye den nefret ediyor. En azından sevmiyor. Kendi tarihsel gerçekleri diye inandıkları inandırıldıkları bir takım olaylardan dolayı. Gene kuvvetle muhtemel pretesto da olacak Gül e doğal olarak. O zaman tüm ermenileri Erivan'dan çıkarmak gereklidir.
Tabiiki bir katilin hele hele Türklere yönelik aşağılık bir bombalı saldırının sorumlusunun protokol türbününde Gül le yan yana oturması düşünülemez ama o da bir ermeni vatandaşıdır maç biletini alır gider bir yerde seyreder.
Bana çok ilginç ve saçma bir haber olarak gözüktü umarım doğru değildir. O kişinin maç seyretme hakkı hele hele Erivan da bizim Gül den daha fazladır.
Artık bizim 11. de milli takım nerede orada olma modunda olmalıdır. Ayıp şimdi Ermenistan a git Belçika'ya gitme.. Olmaz. Sonrada devam eder futbol basketbol eskrim rugby hentbol bisiklet maçlarını izlemeye bizim ülkede olmayan sporsada önemli değil ''tetkik ve inceleme'' denir olur biter...
Ben Gül'ün Ermenistan a niye gittiğini değil tüm dünya liderlerinin bir şekilde boy gösterdiği Pekin deki Olimpiyatlara neden gitmediğini düşünüyorum ? Ama bulamıyorum.
Tam bir mahalle maçı oldu ...2-0 kazandık. Sn. Cumhurbaşkanı maçı kurşun geçirmez cam bölmede first lady ile beraber izledi. El salladı ve dönüş yolunda...Eğer soyunma odasına inmeyecekse...
Basın Ermenistan tarafından bize bazı jestlerin yapıldığını söylemişti. Bunlardan biri de Soykırım Anıtının Cumartesi günü ışıklandırılmadığı idi.
Meğer bu olayın aslı astarı yokmuş, asparagasmış.
Cengiz ÇANDAR'ın yazısı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...sp?yazarid=215 adresine bakabilirsiniz.
Sn. Cumhurbaşkanı'nın Ermenistan ziyareti AB-D operasyonudur. Devamı gelecektir.
Ermenistan Kars Anlaşması nı tanıyacak mı?
Soykırım masalından vazgeçecek mi?
Azerbaycan işgaline son verecek mi?
sayın Tangör Evren , yorumunuzu okuyunca gerçekten çok üzüldüm...
Cumhurbaşkanı ne demektir ? YÜCE MİLLETİMİZ İÇİN CUMHURBAŞKANLIĞI makamı ne ifade etmektedir ? C U M H U R B A Ş K A N I ne demektir ? ve siz yetmiş milyon ASİL YÜCE TÜRK MİLLETİNİN BAŞI MAKAMINA bu ifadeyi nasıl kullanıyorsunuz ? ne kadar tasvip etmesiniz de , o makamda bulunan kişi , biliniz ki öncelikle YÜCE TÜRK MİLLETİNİN BAŞIDIR biiir... GİTTİĞİ YERDE BİR SUİKASTE UĞRARSA ne olur biliyor musunuz ? BİZ TÜRKİYE VE TÜRKLER OLARAK , bütün TÜRKİ CUMHURİYETLER DE DAHİL 3. Dünya Savaşını başlatmamız gerekir . Çünkü O demek BİZ demektir... anladınız mı? bu ikiiii.... ayrıca kim olursa olsun oradaki kişi en başta ULU ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ü ve diğer bütün mukaddesatımızı temsil eder ....bu da üüüüç. O , aynı zamanda hepimizin BAŞKUMANDANIDIR , çünkü aslen topyekun asker olan YÜCE TÜRK MİLLETİNİN TÜM ORDULARININ BAŞKOMUTANIDIR .. ..bu da dööört.... lütfen siz devam edin...
Meğer ABD Gül'e Ermenistan ile Azerbaycan ı barıştırma rolü vermiş. Yani Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarının üstüne yatacak.
Müsaadenizle soru sormak istiyorum ;
Kurulduğundan bugüne kadar herhangi bir ERMENİSTAN lideri Türkiyeyi ziyaret etti mi ?
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu gidişi ULUSLARARASI ilişkiler bakımından RESMİ bir ziyaret midir ?
Uluslararası toplantılar hariç etmemiştir.
Hukuken resmi olmadığı söylense de fiilen bal gibi resmi ziyarettir.:)
Umarım dönmez demiştim amma maalesef döndü. Kader ne yapalım.
Cumhurbaşkanlığı makamı hakkında eksikte olsa yazdıklarınızdan dolayı zaten inşallah dönmez demiştim. Çünkü kendileri hiç bir zaman TC cumhurbaşkanı olamadı olamayacak. İşin acısı bunu en iyi kendisi biliyor.
NE MUTLU TÜRKÜM demekten imtina eden CUMHURBAŞKANI OLUR MU?
LAİKLİĞİN ODAĞI HALİNE GELMEYE YOL AÇAN kanunu imzalayan CUMHURBAŞKANI OLUR MU?
KENDİSİNE KRAL DİYEN ARAP BEDEVİSİNİN DİZLERİNİN DİBİNDE OTURAN BİR CUMHURBAŞKANI OLUR MU?
http://www9.gazetevatan.com/newpics/...0185139352.jpg
BU RESME ÇOK DİKKATLİ BAK ERENALP ,
Özel koltukta oturan bir bedevi. Öylesine koltukta oturan sözde Türkiye nin Cumhurbaşkanı. Arkada kendi narsizmini kanıtlayan resmi ve bayrağı... Ayıp olmasın diye sıkıştırılmış bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAYRAĞI... Bu kral bozması bedevi ki ANITKABİR e gitmeye lütfetmiyor. Sen hangi köyün davulunu çalıyorsun ? ''oradaki kişi en başta ULU ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ü ve diğer bütün mukaddesatımızı temsil eder (miş miş) sen kimi kandırıyorsun ? Birde terbiyesiz adam 10 kasım da geliyor . Havaalanında çöl bedevisini uçak kapısında karşılıyan adam mı benim Cumhurbaşkanım ? Ağır gel okadar da değil.
Cumhurbaşkanlığı makamı hiç bir devirde bu kadar ayağa düşüp bu kadar prestij kaybetmedi. Ermenistan a bile ABD nin ve Ab nin emriyle gittiği yazıldı çizildi gık demedi. Yalan yanlış önüne gelen tüm kanunları onayladı. Türkiye aleyhine ne varsa kabul etti.
Ben size bir şey diyeyim sayın erenalp bunlar sayesinde Türkiye ilk defa Yüce divana servis kaldıran ülke de olacak o kadar çok sanık var ki...
BAŞKOMUTANMIŞ TSK ya abuk sabuk hakaret edilinir saldırılırken ağzını açıp gık demeyen başkomutan mı olur ? Badem bıtıklarıyla sinsi sinsi gülen kişiden hiç bir şeyin komutanı olmaz. Makamdan geliyor. Bende zaten o kişiyi kastettim makama saygım sonsuz. Çünkü Orası ATATÜRK ÜN MAKAMI ŞİMDİ KAZARA İLGİSİZ BİRİSİ OTURUYOR ACI KADER.
Benim cumhurbaşkanım martaval okuyup okuyup bol bol sallayıp türban diye tutturup ondan sonra bırak türban mayo bile giyilmeyen özekl ihlale lerde adı hep geçenlerin tatil köyüne GİTMEZ.
Yoksuzluğu ayyuka çıkmış özel kişilerin yatlarında dolaşmaz.
Yani özetle bu kimin cumhurbaşkanı ise alsın hayrını görsün benim değil. Zaten kendileri cumhur a değil reayaya cemaate inanır hangi cumhurbaşkanı ?
Sn. Tangör Evren,
Üstadım,
Gerçi bana değil sn. erenalp'e yazmışsınız ama kendimi tutamadım. Yalnız değilsin. Sn. Abdullah Gül benim de Cumhurbaşkanım değil. Duygularıma tercüman olmuşsunuz. Anlatmak istesem ancak bu kadar olurdu. Cuk oturmuş. Ağzına sağlık. Hergün bu vatanın evlatları toprağa düşerken sen bu başkomutanlık makamında bulunan zatın lütfedip bir açıklamasına rastlıyor musun? Besleme basının iç sayfalarında iki santim yer bulamayan şehit haberleri içimi burkuyor. Hoş...Şehit lafına bile ifrit olan vatansızlara ne anlatıyoruz ki..................
Geçenlerde arkadaşlar bana bir fotoğraf gösterdi ama yazısı yok. Bu ne dediler ? Baktım baktım bir tekne yanında maviye siyaha benzer bir şey. Bu yat desek olmaz. Yanındakini sordukları besbelli. Yata da dikkat etmemişim. Baktım baktım yanıtı yapıştırdım.
'' Fok...''
Hepsi kıkırdadı. Bende ters ters baktım. Demekki fok değildi. Ben kendimce kopya çekmek için yata baktım. Fotoğraf uzaktan çekildiği için nette değil. Amma birden birisini net tanıdım. Badem bıyıklı emanetçi 11. yi tanıdım. Bu zat malumunuz ilk atanmış sonrada usulen seçilmiş birisidir. Meclisten gelen doğru yanlış yalan yanlış ne varsa imzalamakla görevlidir. Hatta bazen bir ülkeden bir ülkeye leylek misali giderken kanun imzalamak için kısa süreliğine Esenboğa havalimanına inerek imza atmıştır. Gerçi bu imza normalde tam bir kepazeliktir ama AKP nin aslını gösterdiği için ses eden olmamıştır ve mealen '' irtikap, ihtilas, zimmet ve rüşvet suçlarını işlemeyen kişilerden bir halt olmayacağının hükme bağlanmasıdır.'' Kendi yaptıklarının açık bir kanun a çevrilmesidir aslında ya neyse...
Anında düşündüm. Bu 11. ise o da tatilde Ege de olduğuna göre Ege de Fok olmadığına göre bu Fok değil... Ama bir şeye de benzetemedim. Sonra dediler ki tamam şimdi oku...
Okudum ki 11. nin eşi olan hanımmış. Alla Allah dedim geçtim.....
Sonra bu haber aklımdayken koskoca !! cumhurbaşkanlığı özel kaleminden bu konuda önce yalanlama , sonra kabul red arası bir yazı en sonda kabulle birlikte fırça geldi... Bu fırça da yaklaşık şöyle bir şeydi. '' Cumhurbaşkanının özel hayatına saygı göstermek her vatandaşın hakkı ve görevidir...'' Açık söylemek gerekirse açıklamadan hiç hoşlanmadım ama eşinin görüntülenmesine tepki göstermesine hak verdim... şekli dinciliğe uygun değil...
Amma bulunduğu makamın ailesine gösterdiği sahiplenmeden daha önce sahiplenmesi gereken değerleri unutuyor. Ailesinin özel hayatı önemli amma BENİM ŞEHİDİM ÖNEMLİ DEĞİL. BU BURAM BURAM KOKUYOR. Zaten şehit cenazelerinde de yapmacık tavırları beni çileden çıkartıyor.
Bütün bu gerçeklere rağmen halkımızın Aziz Nesin in oranına taş çıkartma yarışı ise inanılır gibi değil. Yazık oysa o hafta içinde başkomutanı olduğunu iddia ettiği TSK 13 şehit vermiştir. Bu arada beş köy korucusu ve 7 sivil vatandaşımızda katledilmiştir. Bir takım medyada TSK aleyhine iğrenç denecek kadar iftira kampanyası hakaret gırla gitmektedir. Badem bıyıklı 11. bunlara sessiz kalmış bir açıklama yapmamıştır.
Daha fazla konuşmak istemiyorum. Bu 11. benimle ilgili birisi değil. Beni hiç bir şekilde temsil etmemektedir. Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tespit edilmiştir. 1 trilyon zanlısıdır. Hatta hakkında iki çok ağır dedikodu dolaşmaktadır.
Ülkeye bakın 11. zanlı 60. zanlı hemde kaç suçtan vay be...