-
N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Bu sitede CHP'yi çok eleştirdim ve CHP'li dostlarımı da sanıyorum biraz üzdüm. Biraz da kendi partimizi eleştirsek iyi olur diyerek aşağıdaki haberi kopyaladım. Gerçi ben bir kaç defa kafama göre parti olmadığını bu sitede yazmıştım. Ama bir yerlerden de politikayla ilgilenmek gerekir. Hep eleştirmekle olmaz. Sorumluluk taşıyan bir yurttaş olarak bir şekilde taşın altına elimizi sokmamız gerekir. Sen yanmazsan ben yanmazsam karanlıklar nasıl aydınlanacak? Değil mi dostlar?
İşte bizim partinin hali de aşağıdaki gibi;
’Dilini keserim’ tartışması
2 Eylül 2008/HÜRRİYET
Ümit ÇETİN / ANKARA
DP Genel Başkanı Soylu, Mehmet Ağar zamanında seçimlerden önce yapılan bazı harcamaların karşılığı olmadığını ve 5 trilyonluk açık bulunduğunu saptadı. Ağar, "Hesaplarımla uğraşanın dilini keserim" deyince, Soylu, "Dil kesenin dilini keserler" karşılığını verdi.
DEMOKRAT Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, 22 Temmuz seçimleri öncesinde yapılan harcamalarda 5 trilyon liralık (5 milyon YTL) açık tespit etti. Soylu, eski Genel Başkan Mehmet Ağar’ın, "Hesaplarımla uğraşanın dilini keserim" sözünü de hatırlatarak, "Dil kesenin dilini keserler" dedi.
Anayasa Mahkemesi, DP’nin 1998-2001 tarihleri arasındaki hesaplarında usulsüzlük tespit edip, 600 bin YTL’sini Hazine’ye gelir kaydetti. Bunun üzerine DP, bir daha benzer bir durum yaşanmaması için harekete geçti. Bağımsız bir denetçi firma ile anlaşan Soylu, partinin 2006-2007 hesaplarının denetlenmesini istedi. Firma, bir rapor hazırlayarak Soylu’ya sundu. Raporda, 22 Temmuz seçimleri öncesinde yapılan bazı harcamaların karşılığının bulunamadığı tespiti yer aldı. Soylu bunun üzerine derinleştirilmiş bir başka rapor hazırlanmasını istedi. Bu raporda da seçimler öncesi bazı araştırma şirketlerine verilen paraların karşılık faturası bulunamadığı belirtildi. Soylu konuyla ilgili şunları söyledi:
Bazılarını asla açıklayamayacağım
"Araştırma sonucunda muallakta olan birçok hesap var. Aralarında asla açıklayamayacağım kadar önemli tespitler var. Seçim öncesinde reklam için farklı şirketlerle anlaşma yapılmış. Bizim kayıtlarımızda bu şirketlere 5 trilyon lira verildiği yer alıyor. Ancak bunlara ilişkin bir belge bulunmuyor. Bu şirketlerin bazılarını bulduk, bize belge veremediler. Bazılarını hiç bulamadık. İnternet reklamı için trilyonun üzerinde para harcanmış gözüküyor. Ancak bu konuda da eksikler var. Hatta birinin hiç faaliyetini bulamadık. Bu paranın nereye gittiğini bulmak, partimizin kurumsal kimliği açısından son derece önemli."
132 ilde aday yoklaması
Hesaplar incelenirken en çok dikkat çeken konulardan birini de aday belirleme yoklamaları oluşturdu. Bu konudaki anket faturalarını inceleyen denetçi, 81 ili olan Türkiye’de il aday belirlemeleri için, niçin 132 yoklama yapıldığını anlamaya çalışıyor.
Gizli genelge
Soylu, denetçinin raporlarının ardından il teşkilatlarına gizli bir genelge yollayarak, "Bu araştırma şirketlerine itibar etmeyin. Onlar yüzde 15 diyorlardı, sonuç bu çıktı" uyarısında bulundu.
Bu laflar bana işlemez, parti işi
Soylu, Ağar ile kişisel bir sorunu olmadığını, bunu partinin kurumsal kimliği için yaptığını söyledi. Ağar’ın, "Hesaplarımla uğraşanın dilini keserim" sözünü hatırlatan Soylu, "Dil kesenin dilini keserler. Bu laflar bana işlemez. Bu şahsımla alakalı değil, partimle ilgili" dedi.
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Sevgili Abbas dostum, dil kesme hoş olmamış gerçektende, bu sizin partide ha bire dil kesiyorlar , yok yok senin gibi liberal demokratlara böyle asma kesme işleri içerisinde olmak yakışmıyor. Biliyorsun biz şiddete karşıyız.:o
DP 1950'lerde siyasi yoluna biz ortanın bir parmak solundayız:o diyerek ortaya çıkmıştı hatırladığım kadarıyla ve hatta Mehmet Ali Aybar'ı Bursa'dan bağımsız vekil adayı bile göstermişlerdi. Vay gomünistler vay...
Şu yakın tarihi okullarda okutabilsek ne güzel olacak. Ama sen de biliyorsun ki olmaz, sonra eğitime siyaset karışır. Ne de olsa CHP gominist avcısı, sizin akreditasyon da Amerikancı çıkar...Eh biz nerelere gidelim, kimlerle olalım?
Ödülü beyaza verelim en fazla o kirlendi. Değil mi?:o
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Sayın Bilgili,
Ağar ve Soylu tartışması sizin partinize tekrar Tansu ÇİLLER'i getirecek gibi. Bana göre Terörle Mücadelede en etkin dönem Çiller Dönemidir. Son günlerde terör olayları tekrar tırmanışa geçti ve maalesef şehit vermediğimiz gün yok gibi. Bu vesileyle şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
"… ANADOLU İÇİN EN ZOR MESELE, MALİYE SORUNU. BU TAMAMEN KÖYLÜYLE İLİŞKİLİ BİR SORUN. KÖYLÜDEN TOPLANAN VERGİLER SADECE ORDUYU AYAKTA TUTMAK İÇİN DEĞİL. ORDUSUZ VE JANDARMASIZ VARLIĞINI SÜRDÜREMEZSİN.; DEMEK Kİ DEVRİM, AYAKLANMA VE ANARŞİ BEKLENECEK, ZİRA TOPRAK AĞALARI, ZENGİN TÜCCARLAR SINIFI AZ VERİYOR…"
ARALOV’DAN KARAHAN’A
01 HAZİRAN 1922
//////////
1930 yılından sonra bir 7-8 yıl sekteye uğrasa da işleriniz tıkırında sayın Bilgili...
Bu başlığı açmakla sanırım terimizin ve kanımızın yetmediğini ve yok olmamızı istiyorsunuz...
Yanılıyor muyum? :)
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Sahi ne olacak Abbas Üstad bu sizin partinin hali?
Bir tarafta sırtını bir cemaate yasladığı iddia edilen, istifa edip tekrar aday olan, 100 kongre olsa 100'ünde de Çiller beni destekler diyen bir eski genel başkan, diğer tarafta emanetçi diye de bilinen, şimdilerde rakibince Ergenekonculukla suçlanan yılların politikacısı bir diğer eski genel başkan. Bir de iyi donanımlı, merkez sağda adı sık geçen ancak bir türlü bir yere gelemeyen bir başka aday...
İşiniz zor vallahi...:o
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Ne olacağını ben de merak ediyorum. Bekleyelim, görelim...
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Taha Akyol 14 Mayıs Perşembe 2009/MİLLİYET
t.akyol@milliyet.com.tr
14 Mayıs ve Cindoruk
14 MAYIS tarihimizde halkın ilk defa hür oylarıyla yöneticilerini seçtiği gündür; bugün 59. yıldönümü...
Demokrat Parti, demokrasi tarihimizdeki iki açıdan ‘dönüm noktası’ oldu:
l Halk ilk defa devlet tarafından “adam edilecek kalabalık” olarak görülmekten kurtuldu, “Yeter söz milletindir” denildi! Bugüne kadarki bütün demokratik gelişmelerin temelinde bu vardır: Siyasette son sözü halk söyleyecektir!
1957’den sonra iktidar antidemokratik baskı tedbirlerine, muhalefet ihtilal tahriklerine yöneldi, 27 Mayıs cuntası iktidara el koydu, askeri müdahaleler geleneği başladı.
Fakat “son sözün halka ait” olması kuralı kökleşmiştir, elli yıldır yaşamakta olduğumuz demokratikleşme sürecine yön veren temel dinamik budur.
l DP’yi tarihimizde dönüm noktası yapan ikinci faktör, DP ile birlikte devletin artık ideolojik dil yerine ekonomik dil kullanmaya başlanmasıdır. Bu zihniyet değişimi sayesinde ülkemizde girişim ruhu, ekonomik modernleşme ve şehirleşme harekete geçti, eğitim yaygınlaştı.
Bu iki sebepten Hasan Bülent Kahraman gibi saygın bir sol akademisyen de DP çizgisinin bizim tarihimizde “aktif modernleşme”yi temsil ettiğini yazmaktadır.
Toplumsal devamlılık
DP’nin sosyolojik devamı olan partilerin de bariz özelliği, milli iradesinin üstünlüğünü ve ekonomik kalkınmayı vurgulamaktır.
Bizde askeri müdahaleler yüzünden partiler kapatılmış, kurumsal devamlılık defalarca kırılmıştır. Partiler kapatıldığı için bu toplumsal kesimler değişik partilere oy vermiştir: AP, ANAP, DYP, son olarak da AKP...
AKP başarısız olur ve bu sosyolojik tabanın duyarlıklarına sırtını dönerse, bu taban, ANAP ve DYP’yi bıraktığı gibi, AKP’yi de bırakıp bir başkasına oy verir elbette.
Peki, Cindoruk olabilir mi?!
Malum, Cindoruk cumartesi günkü DP kongresinde genel başkanlığa aday!
Halbuki Cindoruk, Mine Şenocaklı’ya siyasete dönme konusunda “Dükkânı da depoyu da kapattım” diyor, “Türkiye’nin sol bir partiye ihtiyacının olduğunu” söylüyordu. (Vatan 12 Eylül 2007)
Şimdi niye “dükkân” açmak istiyor?!
Cindoruk’un partisi binde 5!
Demirel’in hesabı nedir bilemem ama Cindoruk’un bir sonuç alamayacağı bellidir. Demirel ve Cindoruk, 28 Şubat’ta bu büyük kitleden koptular; artık bu tabandan önemli bir destek bulamazlar.
Nereden mi biliyorum?
Demirel, 28 Şubat askeri müdahalesine destek olmak için kendi partisi DYP’yi parçaladı, oradan kopardığı 40 kadar milletvekiline Cindoruk’un liderliğinde Demokrat Türkiye Partisi’ni kurdurdu ve Cindoruk’un bu partisi ilk seçimlerde yüzde 0.5, evet binde 5 oy alarak yok olup gitti de ondan biliyorum.
Çünkü “Yeter söz milletindir” çizgisini terk etmişlerdi; öyle de devam ettiler.
Cindoruk, CHP ile beraber, meşhur “367 vakası”na destek verdi!
“Yargısal darbe”yi desteklemek için “genişletici yorum” diye totaliter kavramlar üretti! Halbuki liberalizmde yasaklar “daraltıcı yorum”la yorumlanır.
Cindoruk “Bu meclis cumhurbaşkanı seçemez” diye konuştu!
27 Nisan askeri muhtırasına destek verdi!
DP tabanının, DYP ve ANAP seçmeninin bunlara nasıl tepki gösterdiğini hem Erkan Mumcu hem Mehmet Ağar açıkladılar zaten.
AKP’ye bir rakip oluşacaksa bu asla Demirel’li ve Cindoruk’lu bir hareket olmayacaktır.
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Sizin partyiye ne olacağı belli de Taha Akyol u bilemem ne düşünür..
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Cemaatin yayın organları ve AKP yandaşı medya tarafından Ergenekonculukla suçlanan Hüsamettin Cindoruk, şu saatlerde görünen o ki DP'nin yeni Genel Başkanı oldu. Yine aynı medyanın üfürdüğü gibi yarın Ankara'daki Cumhuriyet Mitingi'ni de Ergenekoncular düzenliyor.:)
Mitinge katılmak için Ankara'ya akşam uçağı ile mi yoksa sabah uçağı ile mi gidiyorsun Abbas Üstad? :o :o :o
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11654098.asp?gid=233
Yenilmiş bir partiyi Mesut-lu canlandırmak, zorun da zoru değil midir? Zoru başarmak iyidir fakat karayı aklamak pek çetin bir iş olmalı.
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Demokrat Parti'nin 5’nci Olağanüstü Büyük Kongresi, Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’nde yapıldı
Kongrede genel başkanlık için 4 aday başvurdu.İlk iki turda genel başkan adaylarından hiçbiri genel başkan seçilmek için gereken salt çoğunluğu sağlayamadı. Üçüncü tura geçmeden önce Süleyman Soylu ve Mehmet Ali Bayar adaylıktan çekildi.Üçüncü tur usülen yapılacak. Hüsamettin Cindoruk üçüncü tura tek aday olarak girdi ve 559 oyla genel başkan seçildi.
Hüsamettin Cindoruk Kimdir?
1933 yılında İzmir'de doğan Cindoruk, Ankara'da Çankaya ilkokulunu, Atatürk Lisesini ve 1954'te Ankara Hukuk Fakültesini bitirdi. 1955 yılından itibaren avukatlık yapan Cindoruk, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Demokratik Parti, Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi'nde il başkanlığı, kuruculuk ve Genel İdare Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Cindoruk, 14 Mayıs 1985 tarihinde Büyük Kongre'de Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanlığına seçildi. Genel Başkanlığı siyasi yasağı biten Süleyman Demirel'e bırakan Cindoruk, 1991'de TBMM başkanı seçildi ve iki yıl bu görevi sürdürdü. Daha sonra DYP'den ayrılıp Demokrat Türkiye Partisi'ni kurdu. Partisi, Mesut Yılmaz başbakanlığındaki 55. hükümette koalisyon ortağı oldu. 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimde Meclis dışında kaldı ve DTP Genel Başkanlığı görevinden istifa etti. İngilizce bilen Cindoruk evli ve 3 çocuk babası.
Devamı: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11663060.asp?gid=229
Hayırlı olsun.
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Emin Çölaşan'ın hala oğlu Hüsamettin Cindoruk konuşmasında 10 dakika boyunca Demokrat Parti ve ardillarinin Turkiye'yi yüzlerce imam hatip, yüksek islam enstitusu ve ilahiyat fakültesiyle doldurduğunu soyledi ve "Kuran, ezan, peygamber" nutukları attı.
Enteresan...
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Hemen her yazısında darbeye, darbecilere karşı yazan, yazılar aktaran üstadımız sayın Abbas Bilgili acaba ergenekoncu olduğu malum medya tarafından dillendirilen partisinin yeni başkanı ve yeni DP oluşumu hakkında ne düşünüyor?:o
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Sayın milo;
Merak buyurmayınız, gelişmelere göre pozisyonumuzu alacağız.
Bu arada, bakıyorum da bizim partideki gelişmeler sizi sevindirmiş görünüyor.
Ne iş?
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Eğer başkanınız darbeciyse, ergene-koncuysa siz de darbeci oldunuz demektir de ondan.:o (nasıl düz mantık ama, tam ötekiler gibi di mi?) Sevincim ondandır:o
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Cindoruk muhalifi Aydın Menderes tepkisini istifayla gösterdi
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=192878
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
İlber Ortaylı 31 Mayıs Pazar 2009/MİLLİYET CUMARTESİ EKİ
Eski ve yeni Demokrat Parti
Neredeyse 50 yıl önce kapatılan Demokrat Parti’nin yeni yönetiminin dikkat etmesi gereken bazı noktalar var
27 Mayıs 1960’ın üzerinden 49 yıl; idamlar ve -temmuz ayı itibarıyla da- 1961 anayasasının kabulünün üzerinden 48 yıl geçti. Bu uzun bir zamandır; bizim gibi hafızası zayıf, tarihçi olmayan toplumlar için daha da uzundur. Ama yaratılan sarsıntının geçmesi için yeterli bir süre değil.
Demokrat Partililerin çocukları yaşadıklarını artık olgunluk çağında olmalarına rağmen unutamıyorlar. Babaları ise benim gördüğüm kadarıyla bütün olayları o neslin Türkleri ve politikacıları olarak unutmasalar da tevekkülle karşıladılar. Bazıları hariç; şahsen tanımadığım ama 1960’larda politika arenasında izlediğim ve çarşamba akşamı TRT2’de seyrettiğim Talat Asal’ın tavrını hissi buluyorum. Anlattıkları şüphesiz doğrudur ve yüz ağartıcı şeyler değildir ama hemen ardından politikada en yüksek mevkilere kadar çıktığını hatırlıyorum.
Türkiye çabuk değişen ve şartlara intibak eden bir ülke; 1960’da kapatılan partinin devamı olan Adalet Partisi 1961 seçimlerinde koalisyon ortağı, birkaç yıl içinde de iktidar oldu, demek ki tarih ve olaylar başka türlü gelişiyor. Biraz hassas bir denge kurarak geçmişi değerlendirmeyi, benden daha yaşlı bir kimseye hatırlatmaktan teeddüp ederim. Bu hatırlatmayı isterlerse, naçizane bir tavsiye olarak alsınlar. 1960’ların değerlendirmesini o kuşak daha etraflı ve mutedil yapmak durumundadır.
Hava bile onlara çalıştı
14 Mayıs 1950’de Türkiye yeni bir döneme girdi, Halk Partisi’nin içinden kopanlar ilk önce o partinin içindeki muhaliflerin desteği, ardından umulmadık zümrelerin geniş katılımıyla DP’yi teşkilatlandırdılar ve iktidara yürüdüler. Aşırı sağ (mürteci) dedikleri kitleler, komünist dedikleri solcular dahi onlara rey verdi. Bu gelişimi görüp hiç hoşlanmayan Hüseyin Cahit Yalçın’ın, gazetesinde DP’yi Moskova borazanlığıyla itham ettiğini hatırlıyorum.
İkinci Dünya Savaşı’nda tarafsız ve barışçı kalmanın mükâfatı vardı, kaynaklar birikmişti. Batı ile ittifakın getirdiği kolaylıklar vardı. Hava ile suyun, hatta iklimin bile faidesi oldu ve nihayet bezgin bir halkın desteğini hissetmenin avantajı da vardı. Tahsildardan kaçan köylüler, şimdi kaymakamları bile sürdürmeye başlamıştı. Bu durumdan bazı memur ve aydınlar hoşlanmadı ama bu toplumun vatandaşlık yolunda adımlar attığı açıktı.
Dört yıl içinde memleket değişmeye başladı. 1954 seçimlerinde görülmemiş bir katılım ve hiçbir partiye nasip olmayan bir oy oranına ulaşıldı (yüzde 57,5). Bu noktadan sonra talih dönmeye başladı. Çok kalabalıklaşan parti meclis grubunda muhalefet baş gösterdi. Resmi muhalefet de sesini yükselti. Geçici müttefik kitleler karşı cepheye geçti, yatırımlar zorluklarla karşılaştı ve hatta birkaç yıl üst üste kuraklık bile oldu.
1957’de teveccüh azaldı, 1960 veya 1961’de seçim yapılsa ne olurdu bilinemezdi. Muhalefet hırçındı, iktidarın da kimseyi dinlemeye tahammülü yoktu. Ordu müdahale etti. Sonraki darbelerden farklı bir görünüm vardı, emir ve komuta zincirinin dışında bir örgütlenmeydi bu. Bazı yüksek rütbeli komutanların son anda Milli Birlik Komitesi saflarına alındığı söyleniyor.
Demokrat Parti, başında Adnan Menderes (sağda) varken bu milletin politik hayata katılmasını sağlamıştı. Acaba Hüsamettin Cindoruk ve yeni yönetim, bezgin ve siyasete küskün kitlelerde yeniden ilgi uyandırmayı başarabilecek mi?
Zamanla kırgınlık oluştu
27 Mayıs sabahı ihtilal bildirisi solculuktan çok uzaktı, hatta karşıydı. Bütün husumetin iktidar partisine yöneldiği belliydi. Milli Birlik Komitesi’ni destekleyen muhalefet lideri İsmet Paşa’nın bile bazen sözünü geçiremediği anlaşılıyor. Komitede grubun içinde grup vardı. Başbakanlık Müsteşarı Albay Türkeş ilk anda devri sabık yarattı, kasalar açtı. Sonraki yıllarda kendisinin Celal Bayar tarafından kabulü ve benimsenmesini birçok kimse anlamış değildir.
Yassıada duruşmaları hiçbir hukukçunun onaylayamayacağı biçimde yürüyordu. İlk andaki gösteri yerini kırgınlığa bırakmıştı. Halk Partisi saflarındaki Tahsin Bekir Balta gibi bilge hocalar, hatta partinin genel sekreterliğini yapan Kasım Gülek gibileri dahi yeni bir anayasa yapmanın gerekli olmadığını, 1924 Anayasası’ndaki bazı düzenlemelerin yeterli olduğunu söyleyebildiler.
Darbenin ilk günlerinde içişleri bakanının intiharından söz edildi. En yakınları bile intihar mı, üst katlardan itme mi olduğunu tartışıyor. TRT2’deki programda genç gazeteci bu konuda nasıl kesin hüküm verdi bilmiyorum.
12 Mart darbesi çok kimsenin tasvibi dışındadır ama ordunun içine solun girmesine karşı yapıldığı açıktır. 1980 darbesinden de çok kimse hoşlanmaz ama sokakları kan götürmeye başlamıştı ve birçok kimse ölüm listelerindeydi (sağcı, solcu veya orta yolcu). Bu iki darbenin 27 Mayıs’ın aksine emir ve komuta zinciri içinde yapıldığı malum. O takdirde üç darbeyi bir sepette değerlendirmek, hele bir de aynı adamları Ergenekon’a kadar bağlamak hangi hukuki anlayışa sığıyor? Her hissimizi veya tahminimizi bu kadar ısrarla ve kesinlikle ifade etmek doğru mu?
Yeni yönetime sorular
Şimdiki Demokrat Parti’de değişiklikler oldu, belli ki yeni katılımlar da olacak. Bu parti eski DP’nin mirasını üstlenmişe benziyor, hakkıdır. O zaman bazı noktalar üzerinde duralım:
DP, Türkiye köylülüğüne destek vermiş, onu diriltmiş ve çiftçi statüsüne yükseltmiş bir partidir. Anavatan iktidarından beri altüst olan Türkiye çiftçiliğine yeniden destek vermeyi vaat edebiliyorlar mı? Zira dünyadaki gelişmeler de gösteriyor ki çiftçiliğin belinin kırılması bazı lafazanlıkların aksine hiç de hayırlı neticeler vermez.
1946 demokrasisi bu milleti politik hayata katılıma çekmişti; bugün ise insanlar bezgin, siyasi sisteme yabancılaşmış durumdalar. Kitleleri yeniden siyasi ilgi ve katılıma çekebilecek misiniz? Böyle bir örgütlenme ve siyasal eğitim faaliyeti olarak ne öneriyorsunuz?
50 yıl evvelinin haksızlıklarını tarihçi olarak yazmak ve hatırlamak başka şey; müzminleştirici bir sancı gibi tutmak, yarım asır önceki acıyı bugünün bazı olaylarına ve toplumun temel kurumlarına hasımca yöneltmek başka şeydir. Herhalde politikanın yaratıcı ve birleştirici olanını yeğlemek gerekir.
Filologa not
Murat Bardakçı büyük üstadın yazdığı kitabı tenkit etmiş, eder. Birisi beni de ediyor. Haklı yeri varsa vardır. Beni eleştiren gibi, bazı şeyleri bilmeden tenkit edeni de okuyucu kendisi görür. Okuyucuya itimat etmek lazım. “Beni kimse tenkit edemez” havası kabul edilebilir gibi değil. Bu vesile ile “kafadar” statüsüne konularak bana laf atmanın da gereği yok. Bütün dünyanın kendi ile uğraşmak için birleştiğini düşünmek ne kadar büyük tevazu. Herhalde milletin başka işi yok. Bunlar 18,5 yaşında, Edebiyat Fakültesi kantininde yapılan sınıflamalardır. 60 yaşını deviren adamlara yakışmıyor. Terbiye ve ölçü filologlara da lazım.
İstanbul’da Fatih heykeli
Yerli ve yabancı yazarlar Babinger, Schlumberger, Runciman, İnalcık veya Emecen olsun ya da Fatih’in muasırları De Languschi, Kritovulos, Tursun Bey gibileri olsun; hepsinin birleştiği bir nokta var: 21 yaşındaki İstanbul fatihi büyük bir mareşaldir. Yanya’nın, Mora’nın, Bosna’nın coğrafyasını bilenler o zamanın deniz aşırı ülkeleri olan Trabzon’un, kuzey Ege adalarının konumunu görenler, fetihlerle geçen 30 senenin pek eşi görülmeyen bir komutanın hayatı olduğunu teslim eder. Bütün bu başarılar yeni bir döneme ateşli silahlar devrine aittir. O yüzden de askeri tarihte ayrı bir önemi vardır.
Fatih’in kişiliği; “Yok içki içerdi, bilmem kimlere nasıl şiirler yazardı” gibi kısır bir toplumun yavelerinin ötesinde ele alınacak derin bir mevzudur. Yunancasının düzgünlüğünü De Languschi ve Kritovulos söylüyor. Topkapı Sarayı El Yazmalar Kütüphanesi’ndeki İlyada metinlerinin üstü, koyduğu şerhlerle doludur. İtalyanca biliyordu, Arapça ve Farsçada ise kalem oynatmıştır.
Doğru dürüst bir anıt yoktu
II. Murad’ın saltanatı boyunca şark eserleri tercüme edilmişti ve Fatih de o havada yetişti. Kendinden sonrakiler de bu kültürü devam ettirmiştir. Şehzade Cem Sultan’ın bu dillere vakıf olduğu biliniyor. II. Bayezid şark dillerini bilirdi ve II. Bayezid’in şehzadelerinden Ahmet, Arapça bir siyasetname dahi kaleme almıştır. Yavuz Selim ise iki şark diline kalem ve divan sahibi şair olacak kadar vakıftı. Fatih bir Rönesans münevveriydi, hatta Rönesans’ın şark ve garp dünyasına hükmeden tek komplekssiz aydınıydı.
Bugüne kadar doğru dürüst bir heykelini bu toplum dikememiştir. Saraçhanebaşı’nda o zamanki belediyenin iyi niyetle ısmarladığı, heykeltıraşlığımızın başarısız bir şekilde ortaya koyduğu heykel hariç... Şimdi Genelkurmay Başkanlığımız Barbaros Bulvarı üzerine Yahya Kemal Parkı’nda 3 metre boyunda bronz bir heykel diktiriyor. Heykeltıraş Sait Rüstem’dir. İstanbul halkının ve sanatseverlerin dikkatine sunulur.
Genelkurmay Başkanlığı, Cumhuriyet tarihimizin ve İstiklal savaşımızın komutanlarını heykel diktirerek, sempozyumlar düzenleyerek anıyor ve tarihteki yerlerini anıtlaştırıyor. Fatih heykeli ile de 15’inci asrın en büyük mareşali anıtlaştırılmaktadır.
Bu çalışmalar dikkate
şayandır.
-
Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Sizin parti bizim parti çok yanlış, her parti bizim istediğimize oy veririz galip gelen ülkeyi yönetir..
Eğer kötü yönetirse bir dahaki seçimlerde başka partiye oy veririz o yönetir ülkeyi
neticede tüm partiler bizim dir.
-
Cevap: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
-
Cevap: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Uzun süredir Demokrat Parti (DP) ile birleşmesi söz konusu olan partinin 31 Ekim'deki kongrede tüzel kişiliği sona erecek. Tüzel kişiliğinin sona ermesinin ardından ANAP'ın DP ile birleşmesi bekleniyor.
https://www.hukuki.net/showpost.php?p=308032&postcount=3
-
Cevap: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
31 Ekim'de Ankara'dayım bakalım ne olacak. Büyük partiler arasında alternatif de göremiyorum, sanırım bir sonrkai genel seçim oyum yine baraja takılacak.
-
Cevap: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Demokrat Parti ve Anavatan Partisi bugün DP çatısı altında birleşti
Atatürk Spor Salonu'ndaki ANAVATAN 10. Olağan Büyük Kongresi'nde yapılan gizli oylamada, partinin tüzel kişiliğinin feshedilerek DP çatısı altında birleşme kararı çıktı.
Alınan bu karar, aynı salonda çalışmalarını sürdüren DP'nin 6. Olağanüstü Kongresi'nde delegelerin oyuna sunuldu.
Yapılan işari oylamada, 20 Mayıs 1983 tarihinde kurulan ANAVATAN'ın, Demokrat Parti ile birleşmesi amacıyla tüzel kişiliğinin sona ermesine, bu birleşme nedeniyle ANAVATAN'ın Türkiye Cumhuriyeti kanunları gereğince edindiği mal varlığını oluşturan taşınır-taşınmaz mallar, haklar, alacaklar ve borçlar ile kamu ve özel hukuk kişileri, gerçek kişiler ve mahkemeler nezdinde, üyelik formları ve bunlarla ilgili her tür evraktaki yetkiler ve yükümlülüklerin, bütün sonuçlarıyla birlikte Demokrat Parti ile “Demokrat Parti” adı altında birleşmesi kabul edildi.
Devamı: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12825694.asp
-
Cevap: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
DP'de, Anavatan kökenli üyeler "bütünleşme protokolüne uyulmadığı" gerekçesi ise tek tek görevlerinden çekiliyor
"EŞİT DAĞILIM" ÇATIŞMASI
7. Olağanüstü Büyük Kongresi'nin ardından Başkanlık Divanı ve Siyaset Planlama Kurulu üyelerini seçen DP'de, "Anavatan krizi" hız kesmiyor.
Kongrenin ardından dün ilk kez Genel İdare Kurulu'nu toplayan DP, Başkanlık Divan Üye seçimini yaptı. Ancak listede "eşit dağılım" konusunda uzlaşma sağlanamaması, Anavatan kökenli üyeleri rahatsız etti.
KARAKOYUNLU DA İSTİFA ETTİ
ANKA'nın edindiği bilgilere göre, ilk olarak Salih Uzun'un Genel Başkanvekilliği'nden çekilmesinin ardından, bugün de Yılmaz Karakoyunlu "Siyaset Planlama Kurulu"ndaki görevinden istifa etti. Karakoyunlu istifasının nedenini, "Bizim bütünleşme protokolümüz vardır; burada eşit sayılar söz konusu idi. Ama DP buna riayet etmedi. Suiistimal ettiler" sözleriyle anlattı.
Uzun ve Karakoyunlu'nun ardından, Siyaset Planlama Kurulu'nda yer alan Prof. Dr. Ahad Andican, Prof. Dr. Dursun Akdemir, Baki Mert ile kurulun Sekretaryası Cem Karakeçili'nin de görevlerinden ayrılacağı konuşuluyor.
BAŞKA İSTİFALAR OLABİLİR
Siyaset Planlama Kurulu'nun yanı sıra DP'de, Başkanlık Divanı üyelerinden de kayıp verilmesi bekleniyor. DP'de kongrenin ardından görev alan, Demokratik Kitle Örgütleri, Meslek Kuruluşları ve İnsan Hakları Uygulamasından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Necdet Basa ve Seçim ve Seçmen Kütüklerinin Düzenlemesi ve Denetlenmesinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cenk Tunçsiper'in de görevlerinden istifaları bekleniyor.
Söz konusu isimler Genel İdare Kurulu üyeliklerine devam edecek.
http://www.haberturk.com/gundem/habe...t-partide-kriz
-
Cevap: Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Cindoruk'a ihraç şoku
Demokrat Partililer, tartışmalı kongre ile genel başkan seçilen Hüsamettin Cindoruk için harekete geçtiler...
Demokrat Parti (DP) Gaziosmanpaşa İlçe Başkanlığı, basındaki beyanlarından yola çıkarak seçimlerde CHP adayına oy vererek parti tüzüğünü çiğnediği iddiasıyla Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk'un partiden ihracını istedi.
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk hakkında Genel İdare Kurulu'na hitaben yazılan ihraç talebi metninde şu ifadeler yer aldı:
"Partimizin İstanbul Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı olarak şahsım ve dava arkadaşlarımla 200..-2009 tarihleri arasında görev aldım ve halen partimizin büyük kongre delegesiyim. Bilindiği gibi partimiz 29 Mart 2009 tarihinde yapılmış olan yerel seçimlere yurt genelinde katılmış ve bu seçimler için herhangi bir siyasi partiyle genel bir seçim ittifakı yapmamış, teşkilatlarına parti genel merkezinden bu yönde bir karar ve duyuru gönderilmemiştir.
Bununla birlikte, adı geçen seçimlerin hemen ertesinde birçok basın ve yayın organında, partimiz mensubu bulunan Sayın Hüsamettin Cindoruk'un seçimlerde CHP adayına oy verdiği yönünde beyanları yer almıştır. 16 Mayıs 2009'da yapılan Olağanüstü Kongre sonucunda Sayın Hüsamettin Cindoruk genel başkan seçilmiş, kongre sürecinde de bu konu yine ülkemizin değişik medya organlarında yer almıştır.
Keza genel başkan olduktan sonra aşağıda linkini verdiğimiz videoda da açıkça izlenebileceği gibi Habertürk adlı televizyon kanalında Balçiçek Pamir'in sunduğu, "Söz Sende" adlı programda kendisi bu beyanatını yineleyerek il genel meclisinde DP'ye, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda da CHP'ye oy verdiğini beyan etmiştir. Ülkemizin önde gelen gazetelerinden Sabah gazetesinin konuyla ilgili yaptığı araştırmada ise Sayın Cindoruk'un oy kullandığı Harbiye Nuri Akın Lisesi'nde 1154 No'lu sandıkta Demokrat Parti'ye il genel meclisinde "0", ilçe belediye başkanlığında "0", Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda "1" oy çıkmıştır."
Metinde tüzükte ihraç gerektiren maddelere de değinilerek, "Demokrat Parti Tüzüğü'nün disiplin suç ve cezalarını içeren 58. maddesinin A fıkrasının 4. bendinde tanımlanan kesin ihracı gerektiren hallerden ilki şu şekilde tarif edilmiştir: 'Madde 58-A/ IV-a. Seçimlerde parti kararı olmaksızın bağımsız adaylığını koymak veya bağımsız adaylar lehine propaganda yapmak. Parti adayları aleyhine açık ve kapalı şekilde çalışmak, başka parti ve adayları lehine çalışmak.' Maddeden de açıkça anlaşılabileceği üzere, seçimde kendi partisinin adayı varken bir başka partiye oy vermek ve bunu açıkça beyan etmek, kalıcı olarak ihracı gerektiren bir fiil olup ne parti ahlakına ne siyasi ahlaka ne de genel ahlaka ve dürüstlüğe sığar bir davranış değildir" ifadelerine yer verildi.
Hazırlanan ihraç talebi metni, "Yukarıda da belirttiğimiz gibi söz konusu seçimlerde partimizin herhangi bir partiyle resmi veya gayriresmi bir seçim ittifakı bulunmamakta, kendi partimizin adayı varken başka partiye oy vermeyi gerektirecek herhangi bir durum görünmemektedir" ifadeleriyle son buldu.
http://haber.mynet.com/detay/politik...ac-soku/526374
-
Cevap: Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
Demokrat Parti (DP) Çelikhan İlçe Başkanı Mehmet Işık ve beraberinde 300 kişi, partilerinden istifa etti
Demokrat Parti'nin Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un 12 Eylül tarihinde yapılacak olan anayasa değişikliği paketiyle ilgili referandumda 'hayır' diyeceklerini açıklamasının ardından, partide istifalar başladı. Demokrat Parti'nin Çelikhan İlçe Başkanı Mehmet Altınışık ve 300 partili istifalarını açıkladı.
Demokrat Parti İlçe Başkanı Mehmet Altınışık, partilerinin cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki tarafının Demokrat Parti'nin misyonuna uymadığını belirterek, son 12 Eylül referandumunda da aynı tavrın gösterildiğini söyledi. Altınışık, "Partimizin 12 Eylül'de yapılacak olan referandumda 'hayır' tarafında olması nedeniyle partimizden utanıyoruz. İlçede başımız eğik geziyoruz. Bunun için ben ve partimizin 300 üyesi istifa ediyoruz" dedi.
http://www.internethaber.com/demokra...ku-281201h.htm
-
Cevap: Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
DP başkanını seçti
Demokrat Parti'nin yeni Genel Başkanı belli oldu. Yapılan üçüncü tur oylamada Namık Kemal Zeybek 566 oyla genel başkan seçildi.
Demokrat Parti (DP), Genel Başkanını seçeceği 10’uncu Olağan Büyük Kongresi’ni topladı. Kulislerde Hüsamettin Cindoruk'un genel başkanlık için aday olacağı iddia ediliyordu ancak Cindoruk, Kongre'ye gönderdiği yazılı açıklama ile ebediyen başarılar diledi ve aday olmama kararından vazgeçmediğini açıkladı.
Kongrede ilk turda genel başkan seçilemedi. En fazla oyu Namık Kemal Zeybek aldı. Ahmet Özal'a 11 oy çıktı. İkinci tur oylamada ise sandıktan 624 oyla yine Namık Kemal Zeybek çıktı. Üçüncü turda ise Zeybek 566 oy alarak DP'nin Genel Başkanı seçildi. İkinci tur başlamadan önce Özal, Salih Uzun ve Tekin Enerem adaylıktan çekilmişti.
Üçüncü turda Adnan Dağıstanlı 1, Rıfat Serdaroğlu 19 oy alırken, Namık Kemal Zeybek 566 oyla genel başkan seçildi.
Namık Kemal Zeybek, teşekkür konuşması için yeniden kürsüye çıktı. Şöyle konuştu:
"Bismillah dedik başladık, Elhamdülillah diyelim şimdi de... Buraya gelirken oturduğum çocukluğumun geçtiği bir semtten geldim. Bentderesi eskiden vardı, şimdi yok. o dere 1960'da ben lise öğrencisiyken taştı. bir çok ev, mal sel sularına karışıp gitti. yüksekçe bir yerden sele bakarken yanımızda allah rahmet eylesin, şehit Başbakan Adnan Menderes'i gördük. yanında yetkililer ve suya bakıyordu. Birşeyler tarif ediyordu ve ağlıyordu. O derinin üstü tamamen kapatıldı, köprüler yapıldı. Ve ben sabahları erken saatte Gazi Lisesi'ne giderken sabah altı buçukta ben rahmetli Menderes'i inşaatı denetlerken gördüm. orada görüp aşık olduğum ve milletimizin bir dönem aşık olduğu o insan, ne yazık ki demokrasiyi içine sindirememiş birtakım çevreler tarafından kahpece şehit edildi. Buna başka türlü ad vermek mümkün değil.
Başbakan olmuş bir insan inşaatı denetlemek için sabahın altıbuçuğunda yollara düşüyorsa bizim ne yapmamız lazım. Siz ortaya bir şaheser çıkardınız.
Ben size rahatlık, yan gelip yatma vaadetmedim, hem kendi hem sizin emeğinizi vadettim. Mukaddes bir hareketle Demokrat Parti yeniden dirilecek. Atatürk'ün, Bayar'ın, Demirel'in Özal'ın DP'si. bunların toplamıdır DP. Yan damarlar da bizden ayrılan damarlar da gelecek. Tüm fetret, karmaşa dönemlerinden sonra diriliş başlar.
Allah yardımcımız olsun, mübarek olsun, kutlu olsun, hayırlı olsun"
Zeybek'in bu konuşmasından sonra Demokrat Parti Genel İdare Kurulu'nu belirlemek üzere seçimlere geçildi.
CİNDORUK ADAY OLMADI
Ankara Atatürk Spor Salonu’nda saat 10.00’da başlayan kongrede DP Genel Başkanlığı için sabah saatlerine kadar 8 kişinin adı geçiyordu. DP Gençlik Kolları Kurucu Genel Başkanı Adnan Dağıstanlı, DP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Özal, eski bakanlardan ve parti üyesi Namık Kemal Zeybek, Bodrum Belediye
Başkanı Mehmet Kocadon, eski Genel İdare Kurulu üyesi Samet Ocakoğlu, eski bakanlardan Rıifat Serdaroğlu, eski Anavatan Partisi Genel Başkanı, DP Genel Başkanvekili Salih Uzun ile DP İstanbul eski İl Başkanı Tekin Enerem kongreden önce genel başkanlık için aday olduklarını söylediler.
Son ana kadar adaylığı konusunda sessiz kalan Hüsamettin Cindoruk'un da yeniden aday olduğu sanıldı. Ancak Kongre'nin yapıldığı salona gitmeyen ve yazılı bir açıklama gönderen Cindoruk, “Köklü ve güçlü partimizin genel başkanlığını onurla bugüne kadar yürüttüm. Partimizin olağan kongresinde görevi değerli bir arkadaşımıza bırakma kararında bir değişiklik yapmıyorum. Yüce Kongremizin değerli başkan adayları, görev isteğinde bulundular. Onlara ve partimize ebedi başarılar diliyorum. Benim için bu görev yapılmıştır. Parti üyesi sorumluluğunu hayatım süresince sadakatle ve yurtsever duygularla sürdüreceğim. Allah vatanımızı ve partimizi korusun” ifadelerini kullanarak başkanlık için aday olmadığını açıkladı.
İLK GELEN ZEYBEK OLDU
Eski bakanlardan ve parti üyesi Namık Kemal Zeybek, Kongre salonuna gelişi sırasında yoğun sevgi gösterileriyle karşılandı.
Başkan adaylarından Ahmet Özal sa salona yoğun tezahüratlar arasında girdi.
TANSİYONU YÜKSELDİ, CİNDORUK GELEMEDİ
Kongrenin yapıldığı salona gelmeyen, ancak gönderdiği yazılı açıklaması okunan Cindoruk'un neden gelemediği de ortaya çıktı. Son dönemde yaşadığı stres nedeniyle tansiyonu yükselen Cindoruk'un dünden beri doktor gözetiminde tansiyon düşürücü ilaç kullandığı öğrenildi. Bugün öğle saatlerinde Kongre'ye gelmek üzere hazırlanan Cindoruk'u doktorunun 'Tekrar tansiyonunuz yükselebilir' uyarısı üzerine gitmekten vazgeçtiği belirtildi. Evinde dinlenen Cindoruk'un durumu iyi.
Salih Uzun konuşması sırasında fenalaştı
GENEL BAŞKAN ADAYI SALİH UZUN KÜRSÜDE FENALAŞTI
DP genel başkan adaylarından Salih Uzun, konuşması sırasında tansiyonu yükseldiği için fenalaştı. Konuşmasına birkaç kez ara vermek zorunda kalan Salih Uzun, rahatsızlanması üzerine konuşmasını erken bitirmek zorunda kaldı. Kürsüden indikten sonra Uzun, iki kişinin kollarına girmesiyle birlikte salondan çıktı ve ambulansta bir süre dinlendi. Daha sonra kürsüye gelen Uzun yarım kalan konuşmasını tamamladı.
ADAYLIK İÇİN 6 BAŞVURU
DP Genel Başkanlığı için aday olacak isimler için son başvuru saati 13.00'tü. Genel başkanlık için 8 kişinin adı geçiyordu ama 6 kişi başvuruda bulundu.
DP Genel Başkanlığı için Kongre Divan Başkanılığına adaylık başvurusunda bulunanlar şöyle:
-DP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Özal,
-Eski Bakan Namık Kemal Zeybek,
-Eski Bakan Rıfat Serdaroğlu,
-Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı, DP Genel Başkanvekili Salih Uzun,
-Eski DYP İstanbul İl Başkanı Tekin Enerem,
-DP Gençlik Kolları Kurucu Genel Başkanı Adnan Dağıstanlı.
ÖZAL, UZUN VE ENEREM ÇEKİLDİ
İkinci tur oylama başlamadan önce Ahmet Özal, Salih Uzun ve Tekin Enerem genel başkan adaylığından çekildiklerini açıkladı.
ANAP SARISI
Adnan Dağıstanlı'nın oy pusulaları 'turuncu' iken, Ahmet Özal oy pusulası için 'sarıyı' tercih etti. Sarı, tercihinin ANAP sarısı olduğu yorumu yapıldı.
İLK TURDA EN ÇOK OY ZEYBEK'E
14 sandıkta 1325 delegeden 912 delege oy kullandı. 7 oy geçersiz sayılırken 905 oy geçerli oldu. İlk tur seçim sonuçlarına göre sandıktan en fazla oy Namık Kemal Zeybek'e çıktı. 575 delegenin oyunu alan Zeybek ilk turda seçilemedi. Özal ise sadece 11 oy aldı. En az oyu alan aday ise Adnan Dağıstanlı. Dağıstanlı'ya sadece 4 oy çıktı.
Diğer adayların aldığı oylar ise;
Rifat Serdaroğlu 139
Salih Uzun 134
Tekin Enerem 42 oldu.
İKİNCİ TURDA DA EN ÇOK OY ZEYBEK'E
İkinci tur seçimlerine göre, toplam 700 oy kullanıldı. Geçerli oy sayısı 693 olurken, 624 oy Zeybek'e çıktı.
ÜÇÜNCÜ TURDA BAŞKAN BELLİ OLDU
Üçüncü tur oylamada Namık Kemal Zeybek 566 oyla genel başkan seçildi.
SALONDAN NOTLAR...
Kırmızı ve beyaz renklerin kullanıldığı ve oldukça sade düzenlenen salonda kürsünün üstünde Türk Bayrağı ve Atatürk’ün posterlerinin yanında Celal Bayar, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal’ın posterleri yer aldı. Eski cumhurbaşkanlarının posterlerinin altında ise Hüsamettin Cindoruk’un resminin yer aldığı “Türkiye Kırat'ı Bekliyor” ile “Demokrat Parti 10. Olağan Büyük Kongresi” yazılı pankart dikkat çekti.
Salonda; DP için hazırlanan “Güçlü Türkiye” parçasının yanı sıra Ajda Pekkan’ın, “Aynen Öyle", Kıraç'ın "Sana Mecburum" şarkıları, Ege türküleri ve “Şeker Oğlan” türküsü çalındı.
Kongrede 8 genel başkan adayı olmasına rağmen salonda sadece Namık Kemal Zeybek ile ilgili dövizler yer aldı. Kongre salonunun zemini delegelere, basın mensuplarına ve divana ayrıldı.
Ak Parti'Yİ ELEŞTİREN PANKARTLAR
Salonda DP'nin pankartlarının yanı sıra Ak Parti'yi eleştiren pankartların da yer aldığı gözlendi. Pankartlarda, "Söylem sıfır sorun, eylem sıfır çözüm", "Aklanmadan 'Ak' olunmaz", "AKP'nin ekonomi politikası: İşsizlik yaratan büyüme", "Sayın Başbakan İsviçre'den ne haber", "Diktatörler gelip geçer, demokrasiler kalır" sloganları yer aldı.
ÇİLLER VE YILMAZ’IN FOTOĞRAFI YOK
Son ana kadar adaylık için ikna edilmeye çalışılan DYP eski Genel Başkanı Tansu Çiller’in salonda fotoğrafının yer almaması dikkat çekti. Ayrıca DP Rize Milletvekili Mesut Yılmaz’ın da salonda fotoğrafı yer almadı.
DİVAN BAŞKANI SEÇİLDİ
Kongre Divan Başkanlığına Kayseri İl Başkanı Osman Çilsal seçildi. Kongre hazirun cetvelini kongre açılışına kadar 937 delegenin imzaladığı bildirildi.
KADIN KOLLARI KOROSUNDAN İSTİKLAL MARŞI
Divanın Başkanlığı'nın oluşturulmasının ardından Atatürk, silah arkadaşları Adalet Partisi, DP, DYP ve ANAVATAN Partisi'nin kurucu ve yöneticileri ile şehitler için saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra DP Kadın Kolları başkanlığı tarafından oluşturulan koro tarafından İstiklal Marşı okundu.
Divan Başkanı Çilsal, kısa bir açılış konuşması yaptı. Kongreye, eski Dışişleri bakanlarından ve Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Mümtaz Soysal, bazı eski bakanlar da katıldı.
CHP'DEN KORUTÜRK
Kongreye CHP'den Genel Başkan Yardımcısı Osman Korutürk de katıldı.
ERBAKAN'IN MESAJINA ALKIŞ YAĞMURU
SP'den üç genel başkan yardımcısı Yasin Hatipoğlu, Mustafa Kamalak ve Yaşar Canbay salondaydı. Salonda SP Genel Başkanı Erbakan'ın tebrik mesajı çok alkış aldı.
TÜZÜK DEĞİŞİKLİKLERİ KABUL EDİLDİ
Atatürk Spor Salonu'nda yapılan kongrede tüzüğün, “Seçim Hazırlıkları ve Seçimler” başlıklı 44. maddesi, Genel İdare Kurulu, Teşkili, Görevleri ve Görev Bölümü” başlıklı 50. maddesi ile “Milletvekili Aday Tespit İşlemleri” başlıklı 78. maddesinde değişiklik yapıldı.
Tüzükte yapılan değişikliğe göre, kadın ve gençlik kolları kotalarına ilişkin hükümler bu kongrede uygulanmayacak.
Yapılan değişiklik Genel İdare Kurulu (GİK) üye sayısı 60'dan 50'ye düşürüldü. Kongrede seçimin blok liste ile yapılacağı karara bağlanırken, genel başkan yardımcılığı sayısı artırıldı ve başkan yardımcılıklarının görev ve yetkileri yeniden belirlendi.
Ayrıca, milletvekili aday tespitinin aday yoklaması, önseçim ve merkez yoklaması yöntemleriyle yapılacağı kararlaştırıldı.
PANKART BİLMECESİ
İşte okunamadığı için merak uyandıran pankart
Salonda yer alan iki pankart da merak uyandırdı. Çünkü pankartlarda ne yazdığı tam olarak okunamıyordu. Klimanın bir bölümünü kapattığı pankartta yazanlar da merak konusu oldu.
Saatler sonra pankartlarda ne yazdığı anlaşılabildi. Pankartta ''Domuz Bağı özgür, Özgür Kalem hapis'' yazıyordu.
Diğer pankartta ise "Can alanlar dışarıda can verenler içeride" yazıyordu...
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16770013.asp
-
Cevap: Re: N'olacak Bu Bizim Partinin Hali?
MHP çatısında ittifaka hazırız
Demokratik Parti (DP) Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, MHP ile ittifak kurmaya hazır olduklarını belirterek, “Çatı MHP olur. Benim adaylığım sıkıntı meydana getirecekse aday olmam” dedi.
Zeybek ayrıca, merhum Alparslan Türkeş’in kendisine hediye ettiği bastonu MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye bu görüşmede hediye etmek istediğini söyledi. Antalya Döşemealtı İlçe Başkanlığı’nın düzenlediği Birlik Şöleni’ne katılan Zeybek, Türkiye’nin kötü gidişini önlemek için Ak Parti’nin önünün kesilmesi gerektiğini söyledi.
Giresun’da konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Osman Çakır da MHP’nin merkez sağ çatısı niteliğine sahip olduğunu belirterek, “Merkez sağ, MHP çatısı altında toplanmıştır. ANAP’tan, DYP’den ve DP’den birçok isim gelip MHP çatısı altında birleşmiştir. MHP çatısı, artık herkesi kabul eden bir merkez sağ çatısı niteliğine sahiptir. MHP çatısı altında toplanmak, özellikle bu dönemde ‘ben de ülkenin ölünmez bütünlüğünü savunuyorum’ demek gibidir” dedi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17452527.asp?gid=386