Reşit kimsenin kendi ailesi tarafından alıkonulması

merhaßaLar ..

ya$I re$it ßir kimSenin , kendi aiLeSi tarafIndan da oLSa aLIkoyuLmaSI dogru mudur ? ßu konuda aLIkoyuLan kimSenin , aLIkoyuLmadan ötürü adLi mercii ve makamLara uLa$amamaSI Söz konuSudur. doLayISIyLa kendiSi herhangi ßir adLi Sürecin ßa$LamaSInI taLep edememektedir. ve ßu Süreci aiLe ßireyLerinden yahut magdur kimSenin kendiSi dI$Inda ßiriSi ßa$LataßiLir mi ?

ayrIca Söz konuSu aiLe reiSi herhangi ßir SiviL Savunma örgütü (Emniyet te$kiLatI , Türk SiLahLI kuvvetLeri vß.) menSußu iSe , ate$Li SiLah tehditi , aLIkoyuLan ki$i ve davacI oLacak oLan 3. ki$inin can güvenLiği ve kamuSaL zorLukLarLa kar$ILa$mama konuSunda , duruma ek ßir taLeßi oLaßiLir mi ?

oLayI daha açIk ve anLa$ILIr $ekiLde yazacak oLurSak ;

evLenmek iSteyen 2 genc. iki tarafIn da ya$LarI re$it. Lakin ßayan tarafIn aiLe reiSi ve aiLenin ßazI fertLeri duruma mani oLmak adIna evLiLik kararI aLan ßayanI ev hapSine mahkum etme LükSüne , görevLeri nedeniyLe kendiLerine tanInmI$ SiLah ßuLundurma ve ßazI koLayLIkLarI da ßu durumda kuLLanma Lüksüne Sahip midir ? ßu durumda evLiLik kararI aLan erkek ki$i hukuki i$Lem ßa$LataßiLir mi ?

konuya oLan iLgiden ötürü $imdiden herkeSe te$ekkürLer.

SeLam ve SaygILarImLa ...

Kişiler 18 yaşını doldurup reşit olduktan sonra, kişilerin kendileriyle ilgili kararlara başka kimsenin karışması Türk Hukuku karşısında mümkün değildir, kişi resmen vekalet vermediği sürece. Yani, bahsettiğiniz kişiler izin vermese dahi, "kendi hür iradesiyle, kimsenin baskısı altında kalmadan" evlenebilir. Öte yandan, bahsettiğiniz alıkoyma durumuyla ilgili yargı sürecini yalnız kişinin kendisi başlatabilir. Başlattıktan sonra da bunu kanıtlamakla yükümlüdür. Sizin kişi nezdinde herhangi bir kanuni vasfınız yoksa, sözgelimi "eşi" değilseniz, hukuka göre o kişi için sarı çizmeli Mehmet Ağa'sınızdır. Dava açmaya hakkınız olduğunu düşünmüyorum.

Yazınızla ilgili küçük bir soru sormak isterim. Kullandığınız dil çok güzel olmasına karşın neden "$, ß" gibi karakterleri Türkçe'de bulunan harfler yerine kullanmayı tercih ediyor, cümlenin, hatta kelimenin devamında bazı harfleri büyük bazılarını da küçük yazmayı tercih ediyorsunuz? Kelimeleri düzgün seçip cümle öğelerini oldukça düzgün kullanmayı becerebilen, soru eklerini ve bağlaçları yeri geldiğinde ayrı yazmayı bilen, noktalama işaretlerini doğru kullanan biri neden böylesine bir katliam yolu seçmiş olabilir? Açıklarsanız sevinirim...

Oncelikle sorunuzu yanıtlamak isterim. Yıllardır bilgisayar ile münasebet içinde oldugumdan ötürü sadece görsellik adına kullanılmış bir yazı türüdür. Milli duygulardan yoksun yahut ana dili ile sorunu olan bir kimse olmadıgımı bilmenizi isterim. Ama uyarınızı dikkate alarak bu konuya şu dakika itibarı ile dikkat edecegimi şu an okudugunuz yazı ile de tasdik ederek size bildiririm. Uyarınız için de ayrıca teşekkür ederim.

Konumuza gelince ; yukarda da izah ettigim üzre magdure adli merciilere ulaşamayacak durumdadır. Telefon , açık alana çıkma , yazışma gibi her türlü iletişimi kesilmiş durumdadır. Bu konudaki her türlü girişiminde de gerek fiziki gerekse psikolojik baskıya maruz kalması olasıdır. Ben olaya vâkıf ve 2. dereceden de olsa konunun muhattabı olarak en azından bir suç duyurusunda bulunma hakkına sahip degil miyim ? (ki bildigim kadarı ile şahsi ve kamusal suç duyurusu adı altında 2 farklı hak talebine her T.C vatandaşının sahip oldugu yasalarda sabittir) Konuya olan ilginiz ve yardımcı olmak istemeniz ayrıca bir teşekküre degerdi. Teşekkürler. Yanıt beklemekteyim. Saygıyla ...

Ayrıca eklemek isterim ki herhangi bir soygun ihbarı , cinayet ihbarı vatandaşlık görevi ise bu durum da benzerlik göstermektedir diye düşünüyorum.

Alıntı:

---

SaRpDeRe rumuzlu üyeden alıntı

Herhangi bir soygun ihbarı , cinayet ihbarı vatandaşlık görevi ise bu durum da benzerlik göstermektedir diye düşünüyorum.

---

Bunlarla bağdaştıramıyorum maalesef. Neticede ailenin kendi kızı ve reşit olsa dahi. Hem, babasının asker olduğunu söylediğiniz kişinin kolları bağlanmış mıdır evden kaçması için ya da telefonları mı kesilmiştir? Telefonla polise haber verdiği zaman da bu konuda işlem yaparlar, zira kendisiyle ilgili bir durumu ihbar ediyor. Kaldı ki ailesi dahi olsa reşit bir bireyi kendi rızası dışında alıkoyma hakkına sahip değildir.

Başvurunuzun kabul edildiğini ve çıkan mahkeme kararıyla eve polis nezaretinde gidildiğini düşünün. Baskı ve korkutmayla bunu inkar ettiği takdirde yine bir şey yapılabileceğine inanmıyorum.

Daha bilgili bir hukukçunun yardımcı daha net bilgiler verebileceğine inanıyorum.

Ayrıca, diğer konuya verdiğiniz cevap ve aldığınız, bana göre de isabetli karar için sizi tebrik ederim ve bilhassa teşekkür ederim.

Umarım muvaffak olursunuz...

Bazı fonksiyonların çalışmamasıyla yukarıdaki yazıda düzenleme yapamadığımdan, kalan anlatım bozuklukları için özür dilerim...

Kendisinin o tür bir durumda baskı ya da korku nedeniyle durumun aksi iddia edecegini düşünmüyorum. Bu dogrultuda da bana sözlü olarak vermiş oldugu teyit tek güvencem. Belirttigim üzre telefon , yazışma , dışarıya çıkma gibi aktivasyonları tamamen kısıtlanmış durumda. Aile reisi Emniyet Teşkilatı mümessili. Asker degil polis. Lakin hukuk nazarında polis vatandaştan üstündür , asker dokunulmazdır diye bir bilgi bulunmadıgından durumun önem taşımaıgını düşünmekteyim. Bu mesleki teferruatı gündeme getirmemin nedeni de ola ki kapıya gittigimiz zaman hissiyata kapılıp bir taşkınlık çıkartması söz konusu olabilir. Bu yüzdendi. Avukat arkadaşlar konuya egilmediler :(

Lutfen yardım. Kanun nazarında haklı iken , illegal yollara yönelen yuzlerce , binlerce gence ışık tutucaksınız :(

Ayrıca cinayet , soygun ihbarı ile bagdaştıramadıgınızı söylediniz aklıma takıldı. Genç kızın işkence sonucunda öldürülmesini bekleyip cinayet ihbarında mı bulunmam gereklidir. Bu durum bana mantıksız gelir. Saygıyla ...

Genç kız bir birey. Bu detayın galiba ne ailesi , ne siz ve ne yazık ki ne de kendisi pek farkında değil....

İşkence görüyor ise savcılığa yahut emniyete müracaat edebilir. Sadece 155 i dahi araması kafidir.

Ayrıca; bu genç kızın ailesinin tahakkümünden sizin himayenize geçmesi??? pek de bir fark yok gibi... Yani bu genç kızın rüştünü sadece sayısal olarak değil de bilinç olarak da ıspat etmesine bir fırsat verilmesi ve kararlarına gerek olumlu ya da olumsuz müdahale edilmemesi, gerekse müdahale edilmesine sebebiyet verilmemesi bence en makul karardır.

Üstadım sorun şu ki polise dahi ualaşamıyor. Ulaştıgı taktirde dahi zaten bir polis nezaretinde oldugu için yetersiz kalacagının bilicinde. O üzden ben müdahil olmak istiyorum ki dilerseniz ben degil de siz de yapabilirsiniz bunu. Amaç birşeyilerin peşinde olmak , birilerine zarar vermek asla degildir. Yahut menfii istekler. Durumun hassasiyeti ortada Sn. hasmetyıldırım'a da belirttigim gibi , hakkım yok , fonksiyonel degilim , kendi kararını vermeli , birey olmalı şeklinde düşündügümüzü varsaylım. Akabinde ve detayında cinayet ya da ölüm ihbarında mı bulunalım beklememiz gereken durum bu mudur ? Sizlerin sloganı degil midir geç gelen adalet adaletsizliktir diye. Magdurenin fiziki ya da psikolojik kalıcı bir hasar alması , hatta ve hatta hayat kaybı gibi unsurlar başgösterdikten sonra AB Insan Hakları Mahkemesi bana madalya verse ne olur ki ? Vicdan azabım diner mi ?

Selamun Aleyküm.Konu muhtevası itibari ile benim de ilgimi çekti.Arkadaşın sölediği gibi kişinin 2. veya 3. dereceden akrabası olsun veyahut akrabası değil de yakını,arkadaşı,sevdiği v.s. olsun dava açamaması ya da en azından şikayet edememesi gibi bir durum söz konusu olmasa gerek.Şahsi fikrim çerçevesinde;her ne olursa olsun ortada bir insanın mağduriyeti varsa yasalar bu olayın salahiyeti için gerekli kolaylığı sağlayacaktır ve bu tür milletimizin itibarını karalayan özgürlük dışı olayların durdurulması için her türlü şikayetleri dikkate alacaktır.Ben bu hukuki konulara çok da vakıf olmadıgım için bu bahsettiklerim tabi ki temenni derecesindedir.Umarım mağdur olan biri hukuki olan herhangi bir yolla özgürlüğüne kavuşur.SaRpDeRe arkadaşımızın anlatmaya çalıştığını iyi süzdüğümü ve ne olursa olsun bu olayların ehilleri olan avukatlara danışmasını ve hukuki merciilerde sonuç aramasını tavsiye ederim.

Alıntı:

---

SaRpDeRe rumuzlu üyeden alıntı

Ayrıca eklemek isterim ki herhangi bir soygun ihbarı , cinayet ihbarı vatandaşlık görevi ise bu durum da benzerlik göstermektedir diye düşünüyorum.

---

Şimdi sizin Zerzenişinizi ben kanunu yorumlama açısından ele almak istiyorum.

Yoksa,Günlük yaşantımızda,Basından olsun kendi gördüklerimizden,Duyduklarımızdan olsun,Çok ceşitli olaylar meydana gelmektedir.

Bir Aile reysi olarak,Hernekadar kızı Reşitte olsa, Kızının bazı Tutum ve davranışlarının ailesine olumsuz etkileri olaacağından böyle bir, terbiye ve inzibat yetkilerini kullana bilir.

Siz sadece kişinin Reşit olduğu yönünden konuyu ele almışsınız,Peki hernekadar,reşitte olsa kendini azda olsa sevk ve idare edemiyecek durumda ise.kızın saflığı mevcut ise,bir hastalığı nedeniyle kendini idare edemiyec durumda ise,bu kızını koruyup kollamak bir babanın,doğal ve yasal hakkıdır.eyer bunu yerine getirmesse,o kişi TCK.m.97 ve 2 maddesine göre Ceza sorumluluğu vardır.

Hicbir Baba ve Annenin Evladının bu şekil hüriyetini şiddetli bir şekilde kısıtlamaktan zevk alacağını tahmin etmiyorum,Eyer kızlarının olumsuz yönlerini tespit etmişler ise,bu tedbiri almışlardır.


Kız reşit ola bilir,Sağlıklıda ola bilir,Aklı şuuru yerindedirde,Yanlız Yaşam tarzı gercekten Aileye ilerde zarar vere bileceği gibi ve zorada soka bilir,Birde konuya bu acıdan bakmak lazım,

Şimdi Size sormak istiyorum,Bu kişi yardım istiyemezmi,Babası bütüngün başında silahlı nöbet tutmuyor,değilmi, 155 arama imkanı yok diyelim,bir kağıda tuvalette yazıp imdat beni kurtarın,şu adreste oyuruyorum yassa ve evin camından caddeye atsa,herkes zannederimki polise bunu bildirir.

Size eye dolaylı yoldan,bir haber vermiş ise,bu şekil polise giderek ihparda bulunsanız polis kapıya dayanır,ve kızın zorla alı konulup konulmadığı hususta bilgisine baş vurur,Eyer bu hususta Polis bir şey yapmasa,Poliside şikayet iceren dilekce ile birlikte bu konuyu iğtiva eden şikayetinizi C.savcılığına yapa bilirsiniz,Hernekadar TCK.m.98 bu hususta acık ve net olmasada bu kamsamda değerlendirile bilir.

Madde 97 - (1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi hâline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN YERİNE GETİRİLMEMESİ

Madde 98 - (1) Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye hâl ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhâl ilgili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Size eye dolaylı yoldan,bir haber vermiş ise,bu şekil polise giderek ihparda bulunsanız polis kapıya dayanır,ve kızın zorla alı konulup konulmadığı hususta bilgisine baş vurur,Eyer bu hususta Polis bir şey yapmasa,Poliside şikayet iceren dilekce ile birlikte bu konuyu iğtiva eden şikayetinizi C.savcılığına yapa bilirsiniz,Hernekadar TCK.m.98 bu hususta acık ve net olmasada bu kamsamda değerlendirile bilir.

Üstadım bu söylediginize binayen ''magdurenin son iletişim kurdugu kişi beni dışardan ve yardım ister hâlde oldugu da bilgisayarım ve mail adreslerimde sabittir'' diyebilirim.

YARDIM VEYA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN YERİNE GETİRİLMEMESİ

Madde 98 - (1) Yaşı, hastalığı veya yaralanması dolayısıyla ya da başka herhangi bir nedenle kendini idare edemeyecek durumda olan kimseye hâl ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmeyen ya da durumu derhâl ilgili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Ayrıca bu söyledikleriniz de hakkım olup olmadıgına degil direk suç duyurunda bulunmakla yükümlü oldugumu gösterir niteliktedir diye düşünüyorum. Menfii isteklerden , dileklerden , temennilerden ziyade kişinin fiziken yahut psikolojik olarak kalıcı hasarlar alması endişesi taşıyorum ki ben bile yetişkin bir bey olarak böyle bir durumla karşı karşıya kalsam en azından unutulmayacak kötü anılara sahip olurdum. Onun içindir ki elimi çabuk tutmam iyi olacak. Yardım ve bilgi paylaşımından ötürü çok çok teşekkür ederim.

Bir suç işlendiğini düşünüyorsanız Savcılığa suç duyurusunda bulunun

Alıntı:

---

Av.Tayfun Eyilik rumuzlu üyeden alıntı

Bir suç işlendiğini düşünüyorsanız Savcılığa suç duyurusunda bulunun

---

Öneriniz için teşekkür ederim Tayfun Bey. Birkaç kişi daha aynı öneride bulundu. Savcılık vasıtası ile suç duyurusu konusunda. Tekrar teşekkürler.