Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1859
K. 2007/14951
T. 5.11.2007
• TEDBİR NAFAKASI ( Ara Karar İle Annesine Teslimine Karar Verilen Çocuk İçin Takdir Edilen Tedbir Nafakası Anneye Teslim Tarihinden İtibaren Başlatılmak Gerektiği )
• ARA KARAR İLE ANNEYE TESLİM EDİLEN ÇOCUK ( Çocuk İçin Takdir Edilen Tedbir Nafakası Anneye Teslim Tarihinden İtibaren Başlatılmak Gerektiği )
• TEDBİR NAFAKASININ BAŞLANGIÇ TARİHİ ( Çocuk İçin Takdir Edilen - Anneye Teslim Tarihinden İtibaren Başlatılmak Gerektiği )
4721/m.195
ÖZET : Müşterek çocuk dava tarihinde babası yanında olup ara karar ile annesine teslimine karar verilmiştir. Çocuk için takdir edilen tedbir nafakası anneye teslim tarihinden itibaren başlatılmak gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup geregi görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlişlik görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Müşterek çocuk dava tarihinde babası yanında olup 31.01.2006 tarihli ara kararı ile annesine teslimine karar verilmiştir. Çocuk için takdir edilen tedbir nafakası anneye teslim tarihinden itibaren başlatılmak gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Hükmün yukarıda 2. nolu bentte gösterilen nedenle çocuk için takdir edilen tedbir nafakasına yönelik olaraK BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, 05.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/15774
K. 2006/292
T. 25.1.2006
• NAFAKAYA İLİŞKİN FAİZ İSTEMİNİN BULUNMAMASI ( Talep Aşılmak Suretiyle Nafaka Talebi Hakkında Faize Hükmedilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )
• TALEPLE BAĞLILIK ( Aşılmak Suretiyle Nafaka Talebi Hakkında Faize Hükmedilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu - Davacı-Karşı Davalı Kadının Nafakaya İlişkin Faiz İsteğinin Bulunmaması )
• NAFAKA TALEBİ ( Talep Aşılmak Suretiyle Faize Hükmedilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )
1086/m.74,438
ÖZET : Davacı-karşı davalı kadının nafakaya ilişkin faiz isteği bulunmamaktadır. Kaldı ki bu talepler hakim kararı ile muaccel ( istenebilir ) hale geldiğinden dava tarihinden faiz de verilemez. Talep aşılmak suretiyle nafaka talebi hakkında faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-karşı davalı kadının nafakaya ilişkin faiz isteği bulunmamaktadır. Kaldı ki bu talepler hakim kararı ile muaccel ( istenebilir ) hale geldiğinden dava tarihinden faiz de verilemez. Talep aşılmak suretiyle nafaka talebi hakkında faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ( HUMK.74.m. ) Ancak bu yön yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün nafakaya faiz yürütülmesi ile ilgili bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir. ( HUMK.438/7.madde )
SONUÇ : 2. bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2.bendinde yer alan "yasal faizi ile birlikte" sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına ve kararın bu bölümünün düzeltilmiş şekliyle, diğer bölümlerinin ise 1. bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1490
K. 2007/1544
T. 8.2.2007
• AYRI YAŞAMA ( Dayak Nedeniyle Ayrı Yaşamakta Haklı Olan Eş - Tedbir Nafakası Talebi Kabul Edilmesi Gereği )
• DAYAK NEDENİYLE AYRI YAŞAMAKTA HAKLI OLAN EŞ ( Hakkaniyet İlkesine Uygun Tedbir Nafakasına Karar Verilmesi Gereği )
• TEDBİR NAFAKASI ( Dayak Nedeniyle Ayrı Yaşamakta Haklı Olan Eşin Talebinin Kabul Edilmesi Gereği )
4721/m.197
ÖZET : Davacı kadın, davalı eşinin kendisini döverek evden attığı iddiasıyla tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Tanık anlatımlarından davacı kadının eşinden dayak yediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı ayrı yaşamakta haklı olduğundan hakkaniyet ilkesine uygun tedbir nafakasına karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, eşine karşı gereken saygıyı gösterdiği halde kendisini dövdüğünü ve evden kovduğunu son altı aydır kız kardeşinin yanında kaldığını beyanla 1000.YTL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının evinden ayrı yaşamasını haklı kılan delil gösterilmediğinden tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
TMK 197. maddesine göre; eşlerden biri ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin kusuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Somut olayda, davacı tanığı ( davacının kardeşi ) ablasının eşinden dayak yediğini ve kendisine sığındığını, 2 yıl önce de eşinden dayak yediği için evden kaçtığını beyan etmiştir. Davalı tanıkları da dövme olayı hakkında açıkça beyanda bulunmamış iseler de davacı tanığın beyanını doğrular nitelikte açıklamada bulunmuşlardır.
Bu durumda mahkemece, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilmesi gerekirken davacı tanığının beyanına ve bunu destekler mahiyetteki davalı tanıklarının beyanına itibar edilmeksizin davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün koşullarına ve de TMK'nun 4. maddesinde yer alan "hakkaniyet" ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/6665
K. 2002/7412
T. 3.6.2002
• TEDBİR NAFAKASI ( Davalının 743 S. Kanuna Dayalı Derdest Davasının Olması - 4721 S. Kanunun 169. Maddesi Uyarınca Tedbiri Gereksiz Kılmayacağı/Nafaka Şartlarının Başkalığı )
• NAFAKA ŞARTLARININ BAŞKALIĞI ( Tedbir Nafakası - Davalının 743 S. Kanuna Dayalı Derdest Davasının Olması/4721 S. Kanunun 169. Maddesi Uyarınca Tedbiri Gereksiz Kılmayacağı )
• HAKİMİN RESEN ALMAK ZORUNDA OLDUĞU GEÇİCİ ÖNLEMLER ( İşi ve Geliri Olmayan Kadın Yararına Türk Medeni Kanununun 185/2, 186/3 Maddelerine Uygun Miktarda Tedbir Nafakası )
4721/m.169, 185, 186
743/m.162
ÖZET : Davalının Türk Kanunu Medenisinin 162. maddesine dayanan derdest davasının olması 4721 Sayılı Kanunun 169. maddesi uyarınca tedbiri gereksiz kılmaz. Zira, her iki nafakanın şartları başkadır.-
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davalının Türk Kanunu Medenisinin 162. maddesine dayanan derdest davasının olması 4721 Sayılı Kanunun 169. maddesi uyarınca tedbiri gereksiz kılmaz. Zira, her iki nafakanın şartları başkadır.
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan , özellikle eşlerin barınmasına ( TMK. md.186/1 )geçimine, ( TMK md.185/3 )malların yönetimine ( TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215 )ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK.md.185/2 )ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen )almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan kadın yararına Türk Medeni Kanununun 185/2, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliği ile karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/1157
K. 2003/4467
T. 31.3.2003
• KUSURSUZ EŞ LEHİNE MANEVİ TAZMİNAT ( Boşanmaya Sebebiyet Veren Hadiseler - Şahsi Menfaatlerin Zarara Uğraması )
• YOKSULLUK NAFAKASI ( Boşanma ile Yoksulluğa Düşecek Eş Lehine Hükmedilmesi Gereği )
• TEDBİR NAFAKASI ( Boşanma Davası İle Ayrı Yaşamaya Hak Kazanan Eş Lehine Talep Olmasa Dahi Res'en Hükmolunması Gereği )
• İŞTİRAK NAFAKASI ( Velayeti Anneye Bırakılan Müşterek Çocuklar İçin Takdir Edilmemesinin Usul ve Yasaya Aykırılığı )
4721/m.4, 169, 174, 175, 197
ÖZET : Boşanma davası ile ayrı yaşamaya hak kazanan eş lehine talep olmasa dahi res'en tedbir nafakasına hükmolunmalıdır. Boşanmaya sebebiyet veren hadiseler ile şahsi menfaatleri zarara uğramış kabahatsız kadın veya koca lehine uygun bir manevi tazmina hükmolunması gerekir. Boşanma ile yoksulluğa düşecek kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunmaladır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafakalar ile manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.
1-Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar. ( M.K.m.162/2,137 ). ( 4721 S. TMK. 197 ) Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden ( resen ) alınması zorunludur. ( M.K.137 ) ( 4721 S. TMK. 169 ) O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2-Toplanan delillerden kocanın eşini dövdüğü anlaşılmaktadır.
Medeni kanunun 143/2. maddesi, ( 4721 S. TMK. 174 ) boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler, kabahatsiz karı veya kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise, hakimin manevi tazminata hükmedebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının hiçbir kusurunun olmadığı, karşı taraf ise tam kusurlu olup, kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmektedir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralı ( MK Md.4 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
3-Boşanma sonucu kadının yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. Kadın yararına uygun bir yoksulluk nafakası verilmesi gerekir. Açıklanan husus üzerinde durulmaması da yerinde değildir.
4-Velayeti anneye bırakılan müşterek çocuklar için iştirak nafakası takdir edilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 31.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/135
K. 2003/1416
T. 3.2.2003
• BOŞANMA DAVASI AÇILMASI ( Hakimin Alması Gereken Tedbirler-Tedbir Nafakası )
• RES'EN ALINACAK KORUMA TEDBİRLERİ ( Boşanma Davası İkamesi - Eşlerin ve Çocukların Barınması Korunması Malların İdaresi )
• TEDBİR NAFAKASI ( Boşanma Davası Açılması - Re'sen Alınacak Tedbirler )
4722/m.1
743/m.137, 162
4721/m.169
ÖZET : Hakim boşanma davasının ikamesi ile birlikte res'en eşlerin ve çocukların barınması, korunması ve geçimine ve birlik mallarının idaresine ait tedbirleri talep olmasa dahi res'en almak ve bu beyanda da tedbir nafakasına hükmetmek zorundadır. Şahsi ilişki kararında çocuğun teslim alınış ve teslim ediliş tarihleri tereddüte meydan bırakmayacak surette açık ve net olarak hükümde belirtilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının temyiz itirazları yersizdir.
2-Davalı kadının temyizine gelince;
Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar. ( M.K.m.162/2,137 ). Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğin den ( resen ) alınması zorunludur. ( M.K.137 ). O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Hükmün 2. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, davacının temyiz itirazlarının 1. bentte açıklanan gerekçe ile REDDİNE, aşağıda yazılı harcın davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran davalıya geri verilmesine, 03.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/2-8
K. 2004/27
T. 28.1.2004
• BOŞANMA ( Hakimin Davanın Devamı Süresince Eşlerin Barınmasına Geçimine Malların Yönetimine ve Çocukların Bakım ve Korunmasına İlişkin Geçici Önlemleri Re'sen Alacağı - Kusursuzluğun Gerekmediği )
• TEDBİR NAFAKASI ( Hakimin Boşanma Davasının Devamı Süresince Eşlerin Barınmasına Geçimine İlişkin Geçici Önlemleri Re'sen Alacağı - Kusursuzluğun Gerekmediği )
• KUSUR ( Tedbir Nafakası/Hakimin Boşanma Davasının Devamı Süresince Eşlerin Barınmasına Geçimine İlişkin Geçici Önlemleri Re'sen Alacağı - Kusursuzluğun Gerekmediği )
4721/m.169, 185, 186
743/m.137, 152
ÖZET : Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. Bu tedbirlerin alınması bakımından kusursuzluğun gerektiği yönünde bir düzenleme getirilmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma, nafaka ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kozan 2.Asliye Hukuk Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, nafaka ve manevi tazminat talebinin reddine dair verilen 25.6.2002 gün ve 2002/13-162 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.1.2003 gün ve 15451-273 sayılı ilamı ile,
( ...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın davamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ( TMK. Md.186/1 ) geçimine, ( TMK md.185/3 ) malların yönetimine ( TMK.223, 242, 244 262, 263, 264, 267, 215 ) ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK md.185/2 ) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( re'sen ) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere herhangi bir işi ve geliri olmayan kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma, karşı talep nafaka ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı koca vekili 3.1.2002 tarihli dava dilekçesinde, davalının davacıya hakaret ettiğini, ailesine ve evine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmediğini, davacıyı başka bir erkekle aldattığını, evi terk ettiğini, bu davranışlarının geçimsizliğe neden olduğunu beyanla, tarafların boşanmalarını, müşterek çocukların velayetinin davacı babaya verilmesini istemiştir.
Davalı kadın vekili, davalının sadakate aykırı davranışlarda bulunmadığını, davacının davalıyı çocukları ile birlikte evden kovduğunu, geçimsizliğe neden olan olaylarda davacının kusurlu olduğunu beyanla, davanın reddini istemiş, karşı talep olarak, çocukların velayetinin davalı anneye bırakılmasını, çocuklar için tedbir nafakasına hükmedilmesini, boşanma halinde iştirak nafakasına dönüştürülmesini, davalı eş için tedbir nafakası verilmesini, boşanma halinde yoksulluk nafakası olarak devam etmesini ayrıca davalı eş lehine manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin "davalının sadakate aykırı davrandığı, boşanmaya neden olanı olaylarda davalının kusurlu olduğu, davalının evi haklı nedenle terk etmediği gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin davacıya verilmesine, davalının kendisi için istediği tedbir nafakası ve manevi tazminat talebi ile çocuklar için istediği tedbir nafakası talebinin reddine" dair verdiği karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuştur.
Mahkemece, "boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının kusurlu olduğunun Özel Dairece de kabul edildiği, davalının boşanma davasından önce haklı neden olmadan evi terk ettiği, tedbir nafakasının kocanın bakım borcundan kaynaklandığı, 743 sayılı Medeni Kanun'un 152. maddesine göre evin reisi olan kocanın evin seçimi, karı ve çocukların münasip veçhile iaşesinin karşılanması ile yükümlü olduğu ancak; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 185 ve 186. maddeleri ile eşlere birlikte bakım gözetim, iaşe temini yükümlülüğü getirildiği, bu yükümlülük karşısında davalının da davacı gibi çalışarak evin giderlerine katkıda bulunması gerektiği, davalının tedbir nafakası alamayacağı" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğünden sonra açılan davada, boşanmaya yol açan olaylarda kusurlu bulunan davalı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilip, hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Tedbir nafakası yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Medeni Kanun'un 137. maddesinde düzenlenmiş, boşanma ve ayrılık davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, infakına, karı koca mallarının yönetimine ve çocukların bakımına dair geçici tedbirleri alacağı hükme bağlanmış, istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakarı hakim tarafından kendiliğinden ( re'sen ) alınması zorunlu kılınmış, kadının boşanmaya yol açan davranışlarının 137. maddede öngörülen bu kuralı değiştirmeyeceği Yargıtay uygulamasında istikrar kazanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesinde de, 137. maddedeki bu hüküm sadeleştirilmek suretiyle aynen korunmuş, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önemleri re'sen alacağı hükme bağlanmış, kusursuzluğun gerektiği yönünde bir düzenleme getirilmemiştir.
O halde yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, kadının boşanmaya yol açan davranışlarının madde de öngörülen kuralı değiştirmeyeceği de gözetilerek kadın yararına uygun tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yanlış gerekçelerle talebin reddi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.1.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/9228
K. 2004/8910
T. 13.9.2004
• TEDBİR NAFAKASI ( Evlilik Birliği Devam Ederken Ayrı Yaşam Halinde İstenen - Tarafların Ekonomik Sosyal Durumlarına Çocukların Yaş ve İhtiyaçlarına Uygun Karar Verileceği )
• AYRI YAŞAMA ( Evlilik Birliği Devam Ederken - Tedbir Nafakası Talebi/Ayrı Yaşamada Haklı Olunduğunun Kanıtlaması Gereği )
4721/m. 197/2
ÖZET : Evlilik birliği devam ederken ayrı yaşam halinde istenen tedbir nafakalarında davacının nafakaya hak kazanabilmesi için, ayrı yaşamada haklı olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Bu hususun usulünce ispatlanmasından sonra, hakim tarafların ekonomik, sosyal, mali ve içtimai durumlarına, müşterek çocukların yaş ve ihtiyaçlarına uygun bir nafakaya karar verecektir.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının davalı ile resmen evli olup, bu evlilikten 2 çocuklarının bulunduğunu, ancak davalının evini terkettiğini ve ailesi ile ilgilenmediğini beyan ederek, davacı için aylık 150.000.000 lira ve 2 çocuk için toplam aylık 150.000.000 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, TMK'nun 197/2 maddesine dayanan tedbir nafakası talebine ilişkindir.
TMK'nun 197/2 maddesine göre, birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyor ise hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin malların yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Evlilik birliği devam ederken ayrı yaşam halinde istenen tedbir nafakalarında davacının nafakaya hak kazanabilmesi için, ayrı yaşamada haklı olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Bu hususun usulünce ispatlanmasından sonra, hakim tarafların ekonomik, sosyal, mali ve içtimai durumlarına, müşterek çocukların yaş ve ihtiyaçlarına uygun bir nafakaya karar verecektir.
Somut olayda, tarafların ekonomik, mali ve sosyal durumları ile çocukların yaşları, ( nüfus kaydı celbedilerek ) öğrenim durumları araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuştur.
O halde mahkemece, yukarıda bildirilen ilke ve esaslar gözetilerek, gerekli araştırma ve incelemeler yapılıp, deliler usulünce toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/898
K. 2004/4371
T. 6.4.2004
• TEDBİR NAFAKASI ( Dava Tarihinden İtibaren Faize Hükmedilememesi )
• FAİZ BAŞLANGICI ( Tedbir Nafakasına Uygulanacak Olan )
• DAVA TARİHİNDEN İTİBAREN FAİZ YÜRÜTÜLEMEMESİ ( Tedbir Nafakasına )
• BOŞANMANIN EKİ NİTELİĞİNDEKİ MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Harca ve Vekalet Ücretine Tabi Olmaması )
• HARCA TABİ OLMAMA ( Boşanmanın Fer'i Niteliğindeki Maddi ve Manevi Tazminat ve Nafaka Talepleri )
• VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLEMEMESİ ( Boşanmanın Fer'i Niteliğindeki Maddi ve Manevi Tazminat ve Nafaka Talepleri İçin )
4721/m.174,197
ÖZET : 1- Hükmedilen 400 milyon lira nafakanın dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar olan bölümünün tedbir, sonrasının ise yoksulluk nafakası olduğu anlaşılmaktadır. Karar altına alınan tedbir nafakasının her an doğup işleyen bir hak olduğu nazara alınmadan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru değildir.
2- Boşanma davası içerisinde Türk Medeni Kanununun 174. maddesine dayanılarak istenilen maddi ve manevi tazminat ile nafakalar boşanmanın eki niteliğinde olup ayrı bir harca tabi olmadığı gibi, bu taleplerin reddi veya kabulü halinde taraflar yararına vekalet ücretine de hükmedilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Ünal C. ve karşı taraf Ziynet C. vekili Av. Ahmet Gül geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-a-Hükmedilen 400 milyon lira nafakanın dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar olan bölümünün tedbir, sonrasının ise yoksulluk nafakası olduğu anlaşılmaktadır. Karar altına alınan tedbir nafakasının her an doğup işleyen bir hak olduğu nazara alınmadan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru değildir.
b-Boşanma davası içerisinde Türk Medeni Kanununun 174. maddesine dayanılarak istenilen maddi ve manevi tazminat ile nafakalar boşanmanın eki niteliğinde olup ayrı bir harca tabi olmadığı gibi, bu taleplerin reddi veya kabulü halinde taraflar yararına vekalet ücretine de hükmedilemez. Bu durum nazara alınmadan hüküm altına alınan nafaka ve tazminatlar yönünden harç alınması ve davacı yararına nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi de bozma sebebidir.
3- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Temyize konu kararın 2/a-b benlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün temyiz edilen diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/4362
K. 2004/5542
T. 29.4.2004
• TEDBİR NAFAKASI ( Davanın Devamı Süresince İşi Ve Geliri Olmayan Çocuk Yararına Hükmedilmesi Gereği )
• MÜŞTEREK ÇOCUK ( İşi Ve Geliri Olmaması - Çocuk Yararına Dava Süresince Tedbir Nafakasına Hükmedilmesi Gereği )
• BOŞANMA VEYA AYRILIK DAVASI ( Hakimin Dava Süresince Eşlerin Geçimine, Malların Yönetimine Ve Çocukların Bakım Ve Korunmasına İlişkin Önlemleri Kendiliğinden Almak Zorunda Olduğu )
• MALİ VE SOSYAL DURUM ( Nafaka Talebinde Araştırılması Gereği )
4721/m. 175, 185, 186, 223, 242, 244, 262, 267
ÖZET :Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve müşterek çocuk Nermin yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava tarihinde Necla'nın ergin bulunmasına, Necla tarafından açılan bir davanın bulunmamasına, davacının yoksulluk nafakası talebinin bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yersizdir.
2- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ( TMK. md.186/1 ) geçimine, ( TMK md.185/3 ) malların yönetimine ( TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215 ) ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK.md.185/2 ) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve müşterek çocuk Nermin yararına Türk Medeni Kanununun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
3- Davalının mali sosyal durumunun araştırılmaması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının diğer temyiz itirazlarının 1. bentte açıklanan nedenle REDDİNE, hükmün 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/16313
K. 2006/545
T. 30.1.2006
• TEDBİR NAFAKASI ( Her An Doğup İşleyen Alacak Niteliğinde Olduğu - Boşanma )
• BOŞANMA ( Davacı Yargılama Sırasında Tedbir Nafakası İstemediğini Beyan Ettikten Sonra Yeniden Tedbir Nafakası Talep Etmesi - Yeniden Tedbir Nafakası Talep Edilen Tarihten Boşanma Kararının Kesinleştiği Tarihe Kadar Devam Etmek Üzere Verileceği )
4721/m. 169, 174, 175
ÖZET : Boşanma davası yargılaması sırasında davacı, imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat istemediğini belirtmiştir. Bu husus dikkate alınmadan yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı yargılama sırasında tedbir nafakası istemediğini beyan ettikten sonra yeniden tedbir nafakası talep etmiştir. Bu durumda yeniden tedbir nafakası talep edilen tarihten boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacı 28.09.2004 tarihli oturumdaki imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat talebi olmadığını belirtmiştir. Bu yön nazara alınmadan davacı yararına yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3- Tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı 28.09.2004 günlü oturumda nafaka istemediğini beyan etmekle birlikte 09.06.2005 tarihli celsede yeniden tedbir nafakası istediğine göre kadın yararına 09.06.2005 tarihinden başlamak ve boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren tedbir nafakası verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. ve 3. bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/5085
K. 2003/6191
T. 28.4.2003
• TAKİBE İTİRAZ ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakasına İlişkin Alacak - İcra İnkar Tazminatına Hükmedilmesi Gereği/Likit Olduğu )
• NAFAKANIN LİKİT ALACAK NİTELİĞİ ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakası - Takibe İtiraz/İcra İnkar Tazminatına Hükmedilmesi Gereği )
• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakasına İlişkin Takibe İtiraz - Hükmedilmesi Gereği/Likit Olduğu )
2004/m.67
ÖZET : Alacak boşanma davası sırasında ara kararı ile verilen tedbir nafakasına ilişkin olup, likittir. Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesine rağmen icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Alacak boşanma davası sırasında ara kararı ile verilen aylık 150.000.000 Tl. tedbir nafakasına ilişkin olup, likittir. Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesine rağmen icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Reddedilen kısım 45.000.000 Tl.’dir. Bu miktar üzerinden davalı için avukatlık ücretine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen 1. ve 2.bentlerde yazılı sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 28.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/95
K. 2006/504
T. 6.2.2006
• TEDBİR NAFAKASI ( Anne Yanında Kalan Müşterek Çocuk İçin Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
• ANNE YANINDA KALAN MÜŞTEREK ÇOCUK ( Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
• HAKLILIK UNSURU ( Anne Yanında Kalan Müşterek Çocuk İçin Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
4721/m. 185, 186, 197
ÖZET : Dava, ayrı yaşama hakkına dayalı olarak davacı eş ve müşterek çocuk için tedbir nafakası talebine ilişkindir. Davacı eş, davalı kocasının alkol müptelası olduğunu, kendisini sürekli dövdüğünü, ailesiyle ilgilenmediğini, bu nedenle müşterek çocuğunu alıp ailesinin yanına sığındığını, ayrı yaşamakta haklı olduğunu iddia etmiştir. Dosya kapsamından davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı annenin yanında kalan müşterek çocuk için tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için ayrı yaşamada haklılık unsuru aranmaz. Müşterek çocuk için her halükarda nafakaya hükmedilmelidir. Davacının herhangi bir geliri de bulunmadığından davacı ve müşterek çocuk için uygun miktarda tedbir nafakasına karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, ayrı yaşama hakkına dayalı olarak davacı ve müşterek çocuk için tedbir nafakası istenilmiş, mahkemece iddianın kanıtlanmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.
HUMK'nun 240. maddesine göre, kural olarak hakim ikame olunun delilleri serbestçe takdir eder.
Somut olayda davacı eş, kocası davalının alkol müptelası olduğunu, devamlı alkol alıp kendisini dövdüğünü, ailesiyle ilgilenmediğini, bunun sonucu müşterek çocuğunu da yanına alarak annesinin evine sığındığım, ayrı yaşama hakkı bulunduğunu iddia ederek, kendisi ve müşterek çocukları G. için tedbir nafakası istemiş, iddiasını ispatlamak için tanıklarını bildirmiştir. Mahkemece; davacı tanıklarının, davacının akrabaları olduğu ve taraftarın bulunduğu mahalden başka bir ilde oturmaları nedeniyle iddia olunan vakılarla ile ilgili görgüye dayalı bilgileri bulunmadığı, davalı tanığının ise taraftarın komşusu olduğu, görgüye dayalı bilgilerinin olduğu, beyanlarının daha samimi olduğundan bahisle davalı tanığının beyanı esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, davacı tanıklarının akraba olup olmaması, taraftarla aynı mahalde oturup oturmamaları, tarafsızlıklarına ve olayları görüp bilmelerine engel olmadığı gibi iddiaları doğrulayan davacı tanıklarının beyanları, davalı tarafından da herhangi bir itiraza uğramamıştır. Hükme esas alınan davalı tanığı K. beyanında "...davalının ara sıra alkol kullandığını" beyan etmiş, diğer davalı tanığı L. ise beyanında "...davacı E. bize gelerek davalıdan yakındı, kendi kendine müşterek haneden ayrılıp gittiğini bilahare duydum, daha önce bir kez daha gitmişti, iki ay durdu tekrardan müşterek haneye döndü" diyerek her iki davalı tanığı da, davacının ve davacı tanıklarının iddia ve beyanlarını doğrular nitelikte beyanda bulundukları da dikkate alınarak, davacının ayrı yaşamada haklı olduğu hususu sabit olduğu halde yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru değildir.
Kaldı ki, davacı annenin yanında kalan müşterek çocuk için tedbir nafakası hükmedilmesi için ayrı yaşamada haklılık hususu aranmaz, müşterek çocuk için her halükarda nafakaya hükmedilmelidir.
Mahkemece, dava tarihinden geçerli olmak üzere herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve davacı yanında bulunan müşterek çocuk yararına Türk Medeni Kanunu'nun 185/3, 186/3, 197/2. maddeleri uyarınca TMK'nun 4. maddesinde bulunan hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmelidir
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/12995
K. 2005/16627
T. 3.10.2005
• NAFAKANIN İRAT BİÇİMİNDE ÖDENMESİ ( Hakim Nafakanın Gelecek Yıllarda Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumlarına Göre Ne Miktarda Ödeneceğini Karara Bağlayabileceği )
• SOSYAL VE EKONOMİK DURUM ( Hakim İstem Halinde İrat Biçiminde Ödenmesine Karar Verilen Nafakanın Gelecek Yıllarda Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumlarına Göre Ne Miktarda Ödeneceğini Karara Bağlayabileceği )
• KİŞİSEL MAL ( Kadına Düğün Sırasında Takılan 10 Adet Bilezik 1 Set ve 15 Adet Yarım ve Çeyrek Altın Ona Bağışlanmış Sayılması Nedeniyle )
4721/m.182/son
ÖZET : Hakim istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir ( TMK. md. 182/son ). Davalı-karşı davacı kadının bu yöndeki isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir.
Davalı-karşı davacı kadına düğün sırasında takılan 10 adet bilezik, 1 set ve 15 adet yarım ve çeyrek altın ona bağışlanmış sayılır. Bu altınlar davalı-karşı davacının kişisel malı sayılır. Davalı-karşı davacı kadının ortak konuttan hastaneye kaldırıldığı ve taraflar arasında fiili ayrılığın bu şekilde başladığı anlaşılmakla bu altınlar hakkında açılan davanın da kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün )temyiz eden Şule Bayındır ( Esen ) vekili Avukat Ömer Faruk Budak ve karşı taraf Mehmet İlyas Bayındır vekili Avukat Behiç Cantürk geldi.Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Hakim istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir ( TMK. md. 182/son ). Davalı-karşı davacı kadının bu yöndeki isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir.
3-Davalı-karşı davacı kadına düğün sırasında takılan 10 adet bilezik, 1 set ve 15 adet yarım ve çeyrek altın ona bağışlanmış sayılır. Bu altınlar davalı-karşı davacının kişisel malı sayılır. Davalı-karşı davacı kadının ortak konuttan hastaneye kaldırıldığı ve taraflar arasında fiili ayrılığın bu şekilde başladığı anlaşılmakla bu altınlar hakkında açılan davanın da kabulü gerekir.
Mahkemece yapılacak iş; 15 adet yarım ve çeyrek altının ne kadarının yarım, ne kadarının çeyrek altın olduğu davalı-karşı davacı kadın vekiline açıklattırılarak 10 adet bilezik ve 1 setle birlikte değerleri ayrı ayrı gösterilerek istemin kabulüne karar vermektir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,hükmün bozma kapsamı dışında kalan kesimlerinin ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 400 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 1997/5827
Karar: 1997/7226
Karar Tarihi: 20.06.1997
ÖZET: Gerek temyiz gerekse karar düzeltmelerde üst sınır aylık nafaka miktarıyla belirlenmelidir.Somut olayda aylık nafakaya yapılan ekleme 10.000.000. TL’nı aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2 maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka takdirine ilişkin karar kesindir.
(1086 S. K. m. 4, 427)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: Nafaka veya nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tesbiti ve tahsili davası niteliğindedir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 4.maddesi hükmü tümü hesap ve takdir edilebilen muaccel alacağa ilişkin olduğundan, nafaka davalarında nafakanın muayyen bir zaman dilimi için belirlenmesi bu davalara kısmi dava niteliği vermez.
Taraflar arasında görülüp sonuçlandırılan dava sonucunda davacının aylık 3.000.000.TL olan tedbir nafakasının aylık 10.000.000.TL’na çıkarılmasına böylece 7.000.000.TL artırılmasına karar verilmiş, karar nafaka borçlusu davalı koca tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 23.06.1996 gün 4146 sayılı yasa ile değişik 427/2 maddesi ile taşınır mal ve alacak davalarında temyiz sınırı 10.000.000.TL’na çıkarılmıştır. Belirtilen konularda değer itibariyle 10.000.000. TL’nın altında kalan kararlar kesindir.
Hüküm altına alınan nafakanın aylık veya yıllık tutarının dikkate alınması gerektiği yönünde yasalarımızda açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Davalarda hükümde gösterilen miktarı kanunda açıkça gösterilen istisnalar dışında dikkate alınmak zorunludur.
Harca esas değer ile avukatlık parasının belirlenmesine ilişkin kurallar aynı konuya ait olmayıp, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki konu ile ilgili ana kuralın istisnası niteliğinde olduğundan, kesinlik ve karar düzeltme sınırları için uygulanamaz. Bu kuralları kıyas yolu ile uygulamakta bazı sınırlı hükümlere kesin veya karar düzeltme istemi dışında tutan kuralların konulma amacı ile bağdaşmaz.
Hukuk Genel Kurulu 14/05/1997 gün 32 - 422 sayılı kararında da açıklanan gerekçelerle karar düzeltmede bağlanan aylık nafaka miktarının gözetileceğini açıklamıştır. Benimsenen bu ilkeler doğrultusunda gerek temyiz gerekse karar düzeltmelerde üst sınır aylık nafaka miktarıyla belirlenmelidir.
Somut olayda aylık nafakaya yapılan ekleme 10.000.000. TL’nı aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2 maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka takdirine ilişkin karar kesindir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle miktarı itibariyle kesin olan hükme yöneltilen temyiz dilekçesinin REDDİNE oybirliği ile karar verildi. 20.06.1997
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/683
Karar: 2005/2761
Karar Tarihi: 24.02.2005
ÖZET: Kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu reddedilen boşanma davası ile kanıtlanmıştır. Türk Medeni Kanunun 197. maddesi koşulları oluşmuştur. Kadının birleşen nafaka davasının da kabulü ile kadın yararına tedbir nafakası takdiri gerekir.
(4721 S. K. m. 197)
Dava: Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu reddedilen boşanma davası ile kanıtlanmıştır. Türk Medeni Kanunun 197. maddesi koşulları oluşmuştur. Kadının birleşen nafaka davasının da kabulü ile kadın yararına tedbir nafakası takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün 2.bentte gösterilen nedenlerle davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Abidin'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran Fehime'ye geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.