Ergenekon'da yeni gözaltılar

Ankara güne şok gözaltılar ile başladı


Ankara güne şok bir gözaltı ve arama ile başladı. Ergenekon soruşturması kapsamında sabah erken saatlerde emekli Orgeneral Hurşit Tolon gözaltına alındı. Ardından Atatürkçü Düşünce Derneği ADD Başkanı Emekli Orgeneral Şener Eruygun'un gözaltına alındığı haberi başkente bomba gibi düştü.

Son olarak Tercüman Gazetesi Genel Yayın yönetmeni de gözaltına alındı.

Daha sonar Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'ün polis tarafından eşzamanlı olarak gözaltına alındığı ortaya çıktı. Gözaltına alınan isimlerin hepsinin şu an polisle birlikte evlerinde olduğu bildirildi.

Ev ve ofislerdeki aramalar sürerken, Emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un evinin kapısının polisler tarafından kırıldığı belirtildi. Tolon ile evine gelen polisler arasında bu nedenle tartışma çıktığı öğrenildi.

Sabah 07:00'de eş zamanlı olarak başlatılan aramaların halen devam ettiği ve 7 kişinin gözaltına alınmasıyla ilgili operasyonun sürdüğü kaydediliyor.

Aynı anlarda Cumhuriyet Gazetesi Ankara bürosu polis tarafından abluka altına alındı ve arama başlatıldı. Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın evinde de arama yapılıyor. Mustafa Balbay' da gözaltına alındı.

Operasyonların İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın isteği ile gerçekleştirildiği ve gözaltına alınanların İstanbul'a gönderileceği belirtiliyor.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir emekli orgeneral polis tarafından gözaltına alınmış oldu.

TERCÜMAN’IN GENEL YAYIN YÖNETMENİ BÜYÜKÇELEBİ DE GÖZALTINDA
.Ergenekon soruşturması kapsamında Tercüman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi’nin de gözaltına alındığı öğrenildi

TOLON’UN EŞİ : EV DİDİK DİDİK ARANIYOR

.Gözaltına alınan emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un eşi, evlerinin didik didİk arandığını bildirdi. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un evinde sabah saat 08.00 itibariyle savcılar ve polisler tarafından arama yapılıyor. Tolon’un eşi saat 08.52’de hürriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada, “Şu dakikada evde arama yapılıyor. Her yer didik didik aranıyor. Buradaki işlemin bitmesinden sonra İstanbul’a götürüleceği söylendi. Çok üzgünüzö dedi.

Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ise herhangi bir şey söylemek istemediğini belirtti.

ASKERİ LOJMANLARDA GÖZALTINA ALINDILAR

Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, sabah saatlerinde askeri lojmanlarda gözaltına alındı. Her iki emekli Orgeneralin gözaltına alınmasından önce Genelkurmay Başkanlığı’nın bilgilendirildiği bildirildi. Eski Jandarma Genel Komutanı da olan Eruygur, Cumhuriyet mitinglerinin düzenlenmesin de etkin rol oynamıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Ergin, “Gözaltılardan haberim yok. Başsavcılığın talimatı ile gözaltılar yapıldı deniyor. Benim bilgim yok" dedi.

POLİS, ATO VE ADD GENEL MERKEZİNDE ARAMA YAPIYOR

"Ergenekon soruşturması"nı sürdüren

İstanbul Cumhuriyet savcılarının talimatı kapsamında, Ankara Ticaret

Odası (ATO) ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Merkezinde

polislerce arama yapılıyor.

Sabah saatlerde ATO’ya gelen çalışanlar, başkanlık katında ATO Başkanı

Sinan Aygün’ün odasına emniyet güçleri tarafından girilmesine izin

verilmediğini gördüler.

Odaya giriş ve çıkışlar yasaklanırken, ATO’ya çevik kuvvet ekipleri sevk

edildi.

ADD’nin Batıkent’teki genel merkezinde polis tarafından yürütülen arama

da devam ediyor.

Öte yandan, ATO yetkilileri Sinan Aygün "gözaltına alınmadığını ifadesi

başvurulmak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünü ve kısa bir

süre sonra ATO’ya gelerek açıklama yapacağını" savundular.

KAFALARI KARIŞTIRAN AÇIKLAMA

ANKA’ya konuşan Ergin, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan isimlerle ilgili kendisinin herhangi bir talimatı olmadığını vurgulayarak, “Geniş Yetkili Ağır Ceza’nın kontrolünde yapılıyor. Bana bilgi verilmesi gerekirdi. Bunu ayrıca araştıracağımö diye konuştu.

Ergin, kuvvet komutanlığından emekliye ayrılmış, sivil toplum örgütü temsilcisi ve bir gazetenin Ankara temsilcisinin gözaltına alınmadan önce kendisine de bilgi verilmiş olmasının gerektiğini, bu bilginin kendisine neden verilmediğini de araştıracağını kaydetti.


Kaynak : Milliyet

7-7-7
Yedinci ayın saat yedisinde yedi kişi.....:deli:

Tabi gün bitmeden 77 olmazsa....

Asagida baslikta tartistigimiz isimlerden 3 kisinin gozaltina alinmasi ilgi cekici :

https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=35899

Ergenekon gözaltıları bugün Türkiye'yi şok etti. Tüm Türkiye'nin tanıdığı isimler gözaltına alınırken herkesin aklında tek soru vardı. "Peki nerede bu Ergenekon'un iddianamesi?"

Bu soru hemen cevap buldu. Anadolu Ajansı "Ergenekon" soruşturmasına ilişkin iddianamenin bitme aşamasına geldiği, hafta sonuna kadar tamamlanarak mahkemeye sunulmasının beklendiği bildirdi. Erdoğan da bu bilgiyi doğruladı.

TAM 4 MİLYON SAYFA
Bu gelişmenin ardından Kanal D'de Mehmet Ali Birand'a konuşan Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da satır arasında çok önemli bir bilgi verdi. Özok bir yılda ancak hazırlanan bu iddianamenin tam 4 milyon sayfa olduğunu söyledi.

İnternetHaber

ATO Meclis Başkanı Nuri Gürgür, “Ergenekon” soruşturması kapsamında gözaltına ATO Başkanı Sinan Aygün'ün 10 Nisan 2008 tarihinde ofisindeki tuvalette bozuk olan şofbenin tamiri sırasında gizlenmiş Glock marka bir tabanca bulunduğunu açıkladı.


Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanı Nuri Gürgür, ATO'da yaptığı açıklamada, Aygün'ün ATO'daki çalışma ofisinin arka odasındaki tuvalet kısmında bulunan şofbenin bozulması üzerine tamirci çağrıldığını anlattı. Tamircinin tamirat işlemini yaparken bir Glock marka tabancanın yere düştüğünü ifade eden Gürgür, bunun üzerine olaydan 10 Nisan Polis Karakolu'nun haberdar edildiğini bildirdi.

Aynı gün saat 18.30'da gelen emniyet görevlilerinin tabanca ile ilgili tutanak tuttuklarını anlatan Gürgür, halen bu olayla ilgili Emniyetten kendilerine ulaşan bir açıklama olmadığını söyledi.
“Tabanca nedir? Bir eylemde kullanılmış mıdır? diye açıklama gelmedi” diyen Gürgür, ancak bu olayın son derece ilginç olduğunu söyledi. Gürgür, şunları kaydetti:

“Bu tabancayı oraya koyan Sinan Aygün olamayacağına göre, onun dışında da bu alanı başka kullanacak insan olmayacağına göre, bu tabanca oraya kimin tarafından ve ne amaçla yerleştirildi?

Eğer o gün tesadüfen şofben bozuk olmasaydı, tamirci bu tamiri yaparken bu tabanca oradan düşmemiş olsaydı işte şimdi burada yapılacak olan araştırmada tabanca elbette bulunacaktı ve doğal olarak bu tabancanın Sinan Aygün tarafından oraya konulmadığını anlatmak mümkün olmayacaktı.

Olay son derece ilginç ve düşündürücüdür. Bu olayı herkesin düşünmesini özellikle isterim.”


Kaynak : Hurriyet

Akıl var mantık var. Tutuklananların hepsini bir odaya bir saat koysanız, bir saat sonunda odada kan gövdeyi götürür. İsnat olan suçun çete olmadığı aşikar.

İddianamenin 4000 000 sayfa olduğu rivayet ediliyor.(Kaynak:CNN TÜRK)

Alıntı:

---

Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı

İddianamenin 4000 000 sayfa olduğu rivayet ediliyor.(Kaynak:CNN TÜRK)

---

Acikcasi ben bir iddianamenin DORT MILYON sayfa olabilecegini dusunmuyorum, ancak sorusturma neticesinde basilan bu kadar ev ve isyerinde elde edilen belge sayisi 4 milyon olabilir :deli:

Alıntı:

---

Ulaş Değirmenci rumuzlu üyeden alıntı

Acikcasi ben bir iddianamenin DORT MILYON sayfa olabilecegini dusunmuyorum, ancak sorusturma neticesinde basilan bu kadar ev ve isyerinde elde edilen belge sayisi 4 milyon olabilir :deli:

---

TBB Başkanı Sn. Özdemir Özok bu akşam CNN TÜRK te söyledi.

Sayfa sayısının ne önemi var? İçeriği nasıl?

Alıntı:

---

Av.Feyz Pazarbaşı rumuzlu üyeden alıntı

Sayfa sayısının ne önemi var? İçeriği nasıl?

---

"Google" iddianamesi olabilir mi?

Alıntı:

---

Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı

"Google" iddianamesi olabilir mi?

---

Sayın meslektaşım, kimi derseniz tutukluyorlar. Son kurbanınız Google anlaşılan...

Bir sürü soru var aklımda...
1- Bu soruşturma kaç aydır devam ediyor?
2- Neden bu kadar yavaş sürdü soruşturma? Tutuklananların adlarına yeni mi ulaşıldı? Daha önce gözlem altına alınanlar mı bunların adını verdi?

Adil ve hızlı yargılanma prensibine aykırılıktan dolayı eski İstanbul Barosu başkanı Av.Turgut Kazan, daha önce de yaptığı gibi soruşturmayı yürüten savcı hakkında suç duyurusunda bulunmuş... Haklı mı sizce?

Alıntı:

---

Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı

İddianamenin 4000 000 sayfa olduğu rivayet ediliyor.(Kaynak:CNN TÜRK)

---

İnsaf yani!
4.000.000 sayfalı iddianname!!!!!!!!!!

Geçenlerde bir haber vardı, son 567 kişi diyordu, hapishanelerde yer kalmadığından bahisle...

Kalan % 53'ü nereye alacaklar? Gerçi memleket yavaş yavaş açıkhava hapishanesi olmaya namzet...

Bugün bana, yarın sana kuralının işleyeceğini yine bu sitede haber olarak göreceğimden eminim. Sırf siyasi iktidar için rakiplerini ekarte etmenin hukuki yolu bulunduysa, bu yoldan ilerleyen başkaları da olacaktır...

Yurdum bir uctan bir uca kanıyor
İnsanım, toprağım kanıyor
Tarihim, savaşlarım, bağımsızlığım kanıyor
Çok acele Kan aranıyor
Kanamalı Türkiyem için
Sömürücüler, ölüm tüccarları kan içiciler hariç
Her guruptan çok acele
Lafı uzatmadan vakit kaybettmeden..
Bebeğe ve Türkiye'me çok acele
Türkiye'm gibi bebeğe
Bebek gibi Türkiye'me çok acele
Oyalanmadan beklemeden
Çok acele hemen simdi.

Alıntı.

Ve.........sanılanın aksine bu dava RTE'ı tasfiye edecek. Bunu yazın bir kenara. Var mı bahse giren??

Öncelikle şu anda basında dezenformasyona yönelik pek çok haber çıktığına dair inancımı tekrar edeyim. Şu an duyduklarınızın çoğunun gerçekte neler olduğuyla bir ilgisi yok.

Mesela savcının haberi olmadan tutuklamaların yapıldığı iddiası yalanlandı. Bir Fatih Altaylı çıkıp "böyle giderse Ertuğrul Özkök ile Aydın Doğan sırada" dedi.
Bu da koca bir saptırma.

4,000,000 sayfalık iddianame iddiası konusunda da sayın Ulaş Değirmenci'nin değerlendirmesine katılıyorum.

Alıntı:

---

Ulaş Değirmenci rumuzlu üyeden alıntı

Acikcasi ben bir iddianamenin DORT MILYON sayfa olabilecegini dusunmuyorum, ancak sorusturma neticesinde basilan bu kadar ev ve isyerinde elde edilen belge sayisi 4 milyon olabilir :deli:

---

Bu dakikadan sonra ortada bir suç yada suçlular olup olmadığının kanımca bir anlamı kalmamıştır. Çünkü ister bir suç olsun ister olmasın tutuklananlar aklansın yada yıllarca hapis yatsın topluma kahramanlar olarak karışacaklardır.

Olaylar varsa suç toplumun hafızasından silinecek, sadece süreç ve zamanlamanın etkisiyle bu insanların bu ülkeyi çok sevmiş oldukları hatırlanacaktır. Olaya nesnel yaklaşan kişilerin beyinlerinde bile "amaç suçu ve suçluları belirlemek mi?" sorusu oluşmuştur.

Bütün kalbimle saygı duyduğum bu insanların suçsuz olmasını diliyorum. Ancak aynı şiddette suçluysalar bunun ortaya çıkmasını da diliyorum. Yinede biliyorum ki suçluda olsalar suçsuzda olsalar izlenen yollar nedeniyle onlar artık birer kahraman. Sayın savcıları kutluyor ve soruyorum: Ya gerçekten suçluysalar?
İşin garip yanı kahramanlık düzeyleri çetedeki pozisyonlarına yani kaç numara olduklarına göre değişecek gibi. Yani en suçlu olan bir numara en kahraman olacak eğer ortada bir suç varsa.. Bu ne yaman çelişki ve düşünün bakalım kim sorumlu?

Eğer Sayın savcıların emekli olunca oturup anılarını yazmak gibi bir niyetleri varsa sakın boşa zaman harcamasınlar. Birlikte oturup " Yedi operasyonda nasıl kahraman yaratılır?" isimli bir kitap yazsınlar.

İlhan Selçuk adını duymamış, okumaz yazmaz teyzeler amcalar, adını duyunca yaşına istinaden değil sayenizde, Atatürkün arkadaşı diye tanımlıyor kendisini.
Üstelik tutukluluk süresine bakarak anlıyoruz ki kendisinin çetedeki (!)numarası "on" bile değil.

Meşru bir amaç uğruna gayri meşru yollara sapıp sapmadığı belirsiz, suçunuz ispatlanıncaya kadar adınızı saygı ve sevgiyle anacağım paşalar, akademisyenler, gazeteciler... Biz içerdeyken vatanın başına birşey gelirse diye endişelenmeyin. Sizin o yada bu şekilde başaramadığınızı en meşru (!) yoldan başardı Sayın Savcılar....

Dün Kanadoğlu'nun ardından Demirel'in arandığını okudum internette. Az önce bir sitede hedefteki ismin ve bir nolu çetebaşının Sezer olabileceğine dair bir vatandaş yorumu okudum.

Hani bazı anlar vardır Allaha sığınmaktan başka çare göremez insan.
Allah herkese akıl fikir versin diyorum.

İngilizce eğitimi almak için üç aylığına Londra’ya giden eski AKP Balıkesir Milletvekili Turan Çömez, polisin dün sabah erken saatlerde Ankara’daki evini polisin basarak arama yaptığını söyledi.

Çömez, gözaltına alınmak üzere arandığı yolundaki haberleri soran Hürriyet muhabirine, bu konuda kendisine iletilen bir bilgi olmadığı yanıtını verdi. Çömez, kendisine telefonla ulaşan Hürriyet’e şunları söyledi: "Eşimle konuştum. Bu sabah (dün) saat altıda polisler Ankara’daki evimize gelmişler. İki saat kadar arama yapmışlar. Benim, eşimin ve çocukların bilgisayarlarını, oyun CD’lerini, bazı dosyalar ve kitapları almışlar. Eşime ayrılırken bir çağrı bırakıp bırakmadıklarını sordum. Bırakmamışlar, o da ayrılırken polislere sormuş. ’Sadece bir soruşturma kapsamında arama yapıyoruz’ demişler." Dil eğitimi için Londra’da bulunan Çömez, Türkiye’ye giriş yaptığı takdirde havalimanında gözaltına alınacak.

Bence:
Bu ülke yetkilileri ile ABD-İsrail, İran'a saldırı konusunda anlaştılar.Bu yetkililerden bazılarının geliş şeklinden,bazılarının da 4.Temmuz 2003 ten, tavırlarının ne olduğunu biliyoruz.Ayrıca Irak Tezkeresinin geçememesinin de özrü bakımından,bu gerekli görülüyor olmalı.Böylesine ortak bir operasyonda,muhalif ses çıkarması muhtemel olan (Cumhuriyetin kuruluş felsefesine yandaş) kişiler ekarte edilmeli ki; ortalık dikensiz gül bahçesine dönsün.Başbakanın Irak gezisini iptal etmesi de,harekatın çok yakın olduğunun işaretidir.
Böyle bir ihtimâl ise:Hoş geldin Kaos,Hoş geldin önce ikiye,sonra üçe bölünmüş ülke...
Bu ülkeye neler oluyor?...

Çok ilginç bir duruma daha değinmek istiyorum.
Dünya hukuk sistemlerinde genel olarak suç delilleri önceden toplanır, suç işlendiğine dair kuvvetli kanı hasıl olursa sanık zaptedilir.

Bizde ise çoğu kez önce sanık yakalanır, sonra arkadan delil toplanmaya çalışılır. Yukarıda Turan Çömez'in evinde çocukların bilgisayar ve OYUN cd.lerine kadar toplanmasındaki komediyi görünce bu yazıyı yazmak zorunda kaldım.

Hukukta önce sanığı zapteyleyip, sonra da delilleri toplarsanız, delillerin yok edilmesine neden olabileceğiniz gibi sonradan toplanan delillerin yetersizliği durumunda lüzumsuz yere insanların özgürlüklerini sınırlarsınız.

Modern hukukta önce deliller toplanacak, daha sonra sanık gözlem altına alınarak, deliller kendisine gösterilmelidir. Delillerin toplandığını gören sanığa böylelikle yalan söyleme şansı tanınmamalıdır.

Sonuç olarak soruşturma kapsamında, Turan Çömez'in yurtdışında olmasından dolayı ZORUNLU OLARAK ilk defa delil (oyun cd.leri delilse tabi) toplanmış, sonra sanığın gelmesi beklenmeye başlanmıştır.

Oyun cd.lerine kadar el koyulmasını gerektiren bu soruşturmanın vehametini de yorumlarınıza bırakıyorum...

İddianame iki yüz bin sayfaymışta benim derdim bir başka nerden düştüm bu aşka anlamadım ama kafamda bir soru var.
16 Haziran 2007 den başlayarak ilgili C. savcısı ilgili ilgisiz herkesi tutuklatıyor. Helal i hoş olsun . Gerçi tutuklananların çoğu arasında enteresan birliktelikler söylem birliktelikleri var ama bunun konuyla ilgisi yok. Şimdi sorumun ilki geliyor. Her sorumu ayrı ayrı yazacağım ki kaynamasın hepsi bir yerde....
Ergenekon operasyonu denilen operasyon 'darbecilere karşı '' yapıldığı ileri sürülen bir operasyon . Herkes öyle diyor. Yani sonunda çıkıpta savcı bunlar aynı kredi kartını kullanmışlar derse olmaz... Dolayısıyla savcılarımız darbecilere karşı iddianame yazmaktalar.
Oldukça zorlanıyorlar sanırım. Çünkü eğer bir darbe planı varsa, bunun arkasında silahlı bir güçte olması gerekir. . Bu silahlı güç de askerde var!!! Bu durumda iddianamede “darbeye hazır askeri birliklerin ve komutanlarının da bulunması ” gerekir. Bu var mı? Alayım yanıtları !!! Yada tersten sorayım silahlı güç olmadan ''darbe'' yapılamayacağına göre bu silahlı gücün kimler olduğunu açıklayamayan bir iddianame olur mu?

Alıntı:

---

sdt23 rumuzlu üyeden alıntı

Öncelikle şu anda basında dezenformasyona yönelik pek çok haber çıktığına dair inancımı tekrar edeyim. Şu an duyduklarınızın çoğunun gerçekte neler olduğuyla bir ilgisi yok.

Mesela savcının haberi olmadan tutuklamaların yapıldığı iddiası yalanlandı. Bir Fatih Altaylı çıkıp "böyle giderse Ertuğrul Özkök ile Aydın Doğan sırada" dedi.
Bu da koca bir saptırma.

4,000,000 sayfalık iddianame iddiası konusunda da sayın Ulaş Değirmenci'nin değerlendirmesine katılıyorum.

---

4 milyon sayfa değil, 2500 sayfa olduğu söyleniyor. Daha kabul edilebilir bir rakam.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/93...id=229&sz=9384
"Ergenekon" davasına bakan savcılar iddianameyi tamamladı. Ancak 2500 sayfalık iddianame Adalet Bakanlığı'nın sistemi yetersiz olduğu için aktarılamadı. İddianame yüzünden sistem sürekli çökünce bakanlığa yazı gönderildi.

Gözaltılar için kim ne dedi?

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI ÖZDEMİR ÖZOK: 'BU BİR RÖVANŞSA FELAKET!'

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, ‘Ergenekon soruşturması’ kapsamında gerçekleştirilen gözaltılarla ilgili olarak konuştu. Özok şunları kaydetti:

“Kuşkusuz şok geçirecek kararlar olmasına rağmen bunu tüm yurttaşlarımızın, temsilcilerin halka örnek olacak biçimde soğukkanlılıkla karşılaması, bu soruşturmayı yürüten savcıların ilke ve kavramlara zarar verebilecek eylem ve davranışlardan kaçınması gerektiğini düşünüyorum.

Eğer bu belirli davalara karşı, belirli anlayışın karşı rövanşıysa zaten büyük bir felakettir. Bu durumda yargı, çok olumsuz ve telafisi mümkün olmayan sonuç ve sorunlarla karşı karşıya kalır. Dileğimiz bir an evvel meselenin mahkemeye ve yargıya intikal etmesi yani iktidarı muhalefetiyle her kesimi rahatsız eden bu soruşturmanın iddianameye bağlanarak mahkenemenin önüne getirilmesidir.

Barolar Birliği olarak süreci dikkatle gözlüyoruz. Tek gideceğimiz yer yargı güvencesidir. Çünkü hukukun ve yargının şemsiyesi altında kendimizi güvende hissedebiliriz.

Yoksa bugün gözaltına alınan grupta yakından tanıdığımız kişi ve arkadaşlarımız var ama onlara bizim dost ve arkadaş olarak yaklaşmamız biraz önce bahsettiğim değer ve ilkeler içinde bir soruşturma yapılmasını asla engellemez.

Gözaltıların bugün yapılmasıyla ilgili olarak ben özel bir neden çıkarmak istemiyorum. Gerçekten Türkiye çok önemli bir süreçten geçiyor. Ben yine bunu yargının doğal gereği olarak görüyorum. Özel bir neden çıkarmamanın tek nedeni, burada hepimiz yargının üzerine titremek zorundayız. Eğer bu soruşturma sonucunda hukuk dışı bir uygulama yapılmış ise mutlaka bedeli ödenecektir.”

Bahçeli: Kamuoyu aydınlatılmalıdır

MHP lideri Devlet Bahçeli, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili, “Süreç, yargı bazında devam etmektedir. Bunun sonucunu beklemek lazım” dedi. Bahçeli, soruşturmayı yürüten savcıların da daha derli toplu, zamanı da iyi kullanarak, anlaşılır bir metinle Türk milletinin huzuruna çıkması gerektiğini belirterek, şöyle dedi: “Temmuz ayının sıcaklığı, siyasi ve sosyal hayatımızı tesir etmiş durumdadır. Bütün bunlar da doğru bir bilgilendirmeyle kamuoyunun aydınlatılmasında yarar vardır.”

CHP MİLLETVEKİLİ YILDIZ: “SON DERECE İNSANLIK DIŞI BİR DURUM"

CHP İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız, Ergenekon operasyonu kapsamında gerçekleşen göz altıları değerlendirdi. CHP’li Yıldız, olayın üstü kapalı bir durum olduğunu belirterek, “Bunun ne olduğu belli değil. Daha bir yıldır içeride olanlar var. Henüz bir iddianame hazırlanmış değil. Bunun apaçık bir şekilde, şeffaf bir şekilde belirtilmesi lazım. Sürekli birileri sabaha karşı alınıyor. Bir an önce iddianın hazırlanması ve açıklanması gerekiyor” diye konuştu. Gözaltına alınma biçiminin ise insanlık dışı olduğunu belirten Yıldız, olayı “Bir defa bu çok çirkin. Adresi belli olan, kaçma durumu olmayan kimselerin bu şekilde göz altına alınmaları çok çirkin." sözleriyle eleştirdi.

Hukuk devleti işletilmeli

CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek: Ucu açık bir soruşturma Ergenekon soruşturması. Bir yıldır iddianamesi ortada yok. Ankara’daki gözaltılara baktığımızda laik, demokratik Cumhuriyeti inançla savunanlar olması dikkat çekici. Toplumda kutuplaşmalara neden olacaktır. Umarım kısa sürede sağduyu egemen olur, umarım en kısa sürede hukuk devleti işlemeye başlar.

DEVLET BAKANI ÇİÇEK: "SİYASET YARGI İÇ İÇE GİRMİŞ YORUMLARI YAPILIYOR"

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili kendi görüşlerini dile getirmezken, yapılan yorumları değerlendirdi. Çiçek, “Kapatma davası ile bu soruşturma konusunun birbiriyle bağlantılı olduğu yorumları yapılıyor. Siyaset, hukuk iç içe yorumları da yapılıyor. Ben bu konularda değerlendirme yapmam, sadece bu yorumları dinlerim” değerlendirmesinde bulundu.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, “Gizli takibat yürüyor. Olağandışı bir olay, olağan olduğunu söyleyemem. Şuanda durum net değil. Net olmadığı için de bir değerlendirme yapamam” dedi.

TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül ise, “Ben yargıçlara güveniyorum. Yargının bağımsızlığı olduğuna güveniyorum” dedi.

DSP MİLLETVEKİLİ İÇLİ: "HUKUK DEVLETİNİ DE ZEDELİYORLAR"

DSP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, "Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilciliği'ne Ergenekon kapsamında yapılan baskını korkunç bir olay” olarak nitelendirirken, “Kendi kafalarına göre gün belirliyorlar. Aramalar 29 Haziran'da yapılmıyor ama bugün, Yargıtay Başsavcısının iddialarını sunacağı bir günde bu olaylar oluyor. Laiklik ilkesini, sosyal devlet ilkesini zedelediler. Bir hukuk devleti kaldı onu da yargıya saldırmakla, yargı ile vatandaşı karşı karşıya bırakmakla zedeliyorlar, hiç kabul edilebilir tutum değil” dedi.

Söz konusu operasyon kapsamında tahrik yapıldığını da ifade eden İçli, “Jandarma Genel Komutanlığı yapmış, Orgeneral olmuş, diğeri de Ege Komutanlığı, Birinci Ordu Komutanlığı yapmış iki emekli Orgenerali bir terör örgütü mensubu olmak iddiası ile gözaltına alıp bu kurumun hem komuta kademesini tahrik ediyorsunuz, hem de en alt kadamesindeki erine kadar tahrik ediyorsunuz” diye konuştu. Komutanlara terör örgütü mensubu gibi yaklaşıldığını belirten İçli “bu çok vahim bir durum” dedi.

GAZETECİ CAN DÜNDAR: "HUKUK ADINA ENDİŞE DUYUYORUZ"

Mustafa Balbay'ın gözaltına alınışını anlatan komşusu gazeteci Can Dündar operasyonu eleştirdi

Balbay’ın evindeki arama sırasında bölgeye gelen Milliyet yazarı Can Dündar, basın mensuplarının "İçeride arama yapıldı herhalde. Süreci anlatabilir misiniz?" sorusu üzerine de şunları söyledi:

"Hukuk bunun neresinde derseniz bence hiçbiryerinde. Hukuk adına endişe duyuyoruz. Kendi meslektaşlarımızın durumunu bırakın hukukun sağ çıkması mümkün mü? Bu aslında devlete hakim olma kavgası. Hukuku kullanarak hakim olmaya çalışıyorlar. Ne yazık ki yargıçlar öne sürülerek yapılıyor. Ergenekon hakkında bir kitap yazmış gazeteciyim. Çözülmesi için ne mümkünse yapılmasını savunan biriyim. Bu soruşturma bu güveni vermiyor. Neden böyle bir zamana getiriliyor böyle bir operasyon. Hukuk buradan sağlam çıkamayacak. Bu kirli bir savaş. Türkiye'nin demokratikleşmesi de mağlup olacaktır. Sabah uyandığımızda birbirimiz yokluyoruz bugün kim gözaltına alındı diye. Gidişata kimsenin hakim olmasının da imkanı yok."

"Kısaca sabah götürülürken Balbay'ı gördüm. Çok yakın oturuyoruz birbirimize. Duyar duymaz kapısındaydım. Kendisinden önce bilgisayarı götürüldü ardından sivil polisler eşliğinde kendisi götürüldü Ayak üstü konuştuk. 'Bizim herşeyimiz ortada' dedi. Bilgisayarında devleti çökertecek bilgiler olduğunu sanmıyorum."

GAZETECİLER PLATFORMU:

Sendika ve dernekler gözaltıları kınadı

Türkİye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Ankara Temsilciliği, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği, Foto Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Profesyonel Haber Kameramanları Derneği, Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği, Avrupa Gazeteciler Birliği Türkiye Temsilciliği, Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikasının oluşturduğu G-9 Gazeteciler Platformu adına yapılan açıklamada, “Baskın şeklindeki bu gözaltıları kabul edilemez bulduğumuzu tekrarlıyor ve meslektaşlarımızın derhal avukatlarıyla görüştürülüp, yargıç karşısına çıkarılmalarını talep ediyoruz” denildi.

DSP LİDERİ SEZER: "KORKU İMPARATORLUĞU KURULMAYA ÇALIŞILIYOR"

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Ergenekon soruşturması kapsamında son bir yıldır bazı iddiaların ortaya atıldığını ve bazı kişilerin gözaltına alındığını belirterek, yapılanların “hukuk sistemine, hukuk devletine haksızlık ve bir darbe” olduğunu söyledi. Sezer, AKP iktidarının korku imparatorluğu kurmaya çalıştığını ifade etti.DSP lideri Sezer, Ergenekon Soruşturması kapsamında Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın gözaltına alınması üzerine, Genel Sekreter Masum Türker ve Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Vural’la birlikte Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilciliği’ni ziyaret etti. Ziyaretinin ardından bir açıklama yapan Sezer, Türkiye’de ilginç olaylar yaşandığını, Türkiye’nin son 6 yıldır, Cumhuriyet’in temel kazanımlarından uzaklaştırılmak istendiğini söyledi. Sezer, toplumun bilerek ya da bilmeyerek ayrıştırılmaya çalışıldığını belirtti ve “Korku imparatorluğu kurulmaya çalışılıyor” dedi. Ergenekon Soruşturması kapsamında bir yıldır bazı iddiaların ortaya atıldığını ve bazı kişilerin gözaltına alındığını anımsatan Sezer, yapılanların “hukuk sistemine, hukuk devletine haksızlık ve bir darbe” olduğunu söyledi.Sezer, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, ATO Başkanı Sinan Aygün, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile emekli generaller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'un gözaltına alınmasını, 2 gün önce istediğine, ancak bunun bugün gerçekleştirildiğine dikkat çekerek şunları söyledi:“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Anayasa Mahkemesi'nde sözlü sunum yaparken oluyor bunlar. Kamuoyunun dikkati bilerek bu konuya çekiliyor. Önce Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk hoş olmayan şekilde gözaltına alındı. Şimdi de Balbay. Bunların aşılması gerekiyor. Toplumla yargıyı karşı karşıya getirmenin kimseye yararı yoktur. İktidar, gerçekleştirdiği tahribatı örtmek için bu şeyleri kullanıyorsa, kullanmaması için uyarıyorum."

AKP'Lİ FIRAT: "YARGIYA MÜDAHALE ETMEYİN"

Yargı kararlarına herkesin saygı göstermesi gerektiğini ifade eden Fırat, “Yargının tarafsızlığına, bağımsızlığına saygı gösterilmesi lazım” dedi.

AK Parti'li Fırat, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın gözaltılarla ilgili haberi yokmuş” diyen gazeteciye, “Öyle şey olur mu? Talimat vardır. Polis kendi

ÖNDER SAV: "FARKLI ÇAĞRIŞIMLARI AKLA GETİRİYOR"

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, "Son gözaltına alınmaların nedenleri kısa zaman içinde aydınlatılmalı ve kamuoyu bilgilendirilmelidir. Hukuk devletinde keyfi uygulamalar yapılıyor sanısı, herkesi tedirgin eder" dedi.

Sav, yaptığı yazılı açıklamada, uzun süredir yapılmakta olan bir soruşturmanın kapsamının genişletildiğinin anlaşıldığını ve İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın isteği ile çok sayıda kişinin gözaltına alındığını belirterek, "Aralarında toplumun yakından tanıdığı Mustafa Balbay, Hurşit Tolon, Sinan Aygün ve Şener Eruygur gibi isimlerin
bulunması şaşırtıcı ve üzücü olmuştur" diye konuşan Sav, Son gözaltıların "bir parti kapatma davası nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın sözlü açıklama yaptığı günde" olmasını "ilginç bir rastlantı" olarak değerlendiren Sav, "İster istemez çok çarpıcı ve farklı çağrışımları akla getirmektedir" diye konuştu.

DTP: Zamanlama dikkat çekicidir

DTP Grup Başkanı Emine Ayna, partisinin grup toplantısıda gözaltılarla ilgili, “AKP, bu operasyonu kendi siyasal programına uygun bir tarzda yürütmektedir” dedi ve şöyle konuştu: “AKP’nin kapatılma davasında savunmaların yapılacağı gün, birilerine mesaj verir gibi eş zamanlı olarak gözaltıların yaşanması, kamuoyunda kuşku yaratmıştır. Konunun takipçisi olacağız.”

İşçi Partisi’nden Cumhuriyet’e destek

Gözaltılara tepki gösteren grup, Cumhuriyet Gazetesi İzmir temsilciliği önünde protestoda bulundu. Konak Meydanı’nda toplanan İşçi Partisi (İP) üyeleri, Türk bayrakları taşıyarak Cumhuriyet Gazetesi önüne kadar yürüdü. Cumhuriyet Gazetesiönünde toplanan grup ıslık ve düdük çalarak protesto gösterisi yaptı.

Endişeyle izliyoruz

ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu:

Ergenekon soruşturmasıyla ilgili gelişmeleri üzüntü ve endişeyle izliyoruz. Parti kapatma davasında kıyameti koparan iktidar; bu olayda gözaltına alınan kimselerin bir iddianame ile isnat edilmek için aylardır beklediklerini, savunma ve adil yargılanma haklarının ellerinden alındığını görmezden gelmektedir. Adalet hepimize lazımdır.

Yurtdışı destekli

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen: Yurt dışından bakıyoruz, Anayasa Mahkemesi davasıyla, yargıya büyük baskı var. Ergenekon Davasıyla ilgili olarak da büyük destek var. Bunu yapanlar, hep aynı insanlar. Anayasa Mahkemesine baskı yapanlar ile Ergenekon Davasını destekleyenler, yurt dışında aynı insanlar. Bunlar, size tuhaf gelmiyor mu?

Cumhuriyet Gazetesi susturulamaz

Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Cüneyt Arcayürek: “300-500 metre ilerideki Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası görülüyor. Savcının sözlü ifadesi başladı. Bu garip bir tesadüf mü yoksa doğrudan... Cumhuriyet gazetesinin başta imtiyaz sahibi İlhan Selçuk olmak üzere bu ülkeyi çok sevmekten ve korumaktan başka hiçbir asli amacı olamaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kuvvetleri bir araya gelse Cumhuriyet gazetesini yıldıramaz. Suçlu aranıyorsa Cumhuriyet gazetesinde değil, dışarıda, nerelerde olduklarını benden daha iyi biliyorsunuz, oralarda arasınlar. Bir gün gelecek, kuşkusuz onlar da hesap verecek.”

Toplum aydınlatılmalı

SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın: Anayasa Mahkemesi kararlarını en ağır şekilde eleştirenlerin, bu olay karşısında, ’Yargının kararlarına saygı duymak gerekir’demelerini hayretle karşılıyoruz. Cumhurbaşkanı ülke kamuoyuna gerekli açıklamayı derhal yapmalı ve toplumu bu konuda aydınlatmalıdır.

İşçi Partisi’nden Cumhuriyet’e destek

Gözaltılara tepki gösteren grup, Cumhuriyet Gazetesi İzmir temsilciliği önünde protestoda bulundu. Konak Meydanı’nda toplanan İşçi Partisi (İP) üyeleri, Türk bayrakları taşıyarak Cumhuriyet Gazetesi önüne kadar yürüdü. Cumhuriyet Gazetesiönünde toplanan grup ıslık ve düdük çalarak protesto gösterisi yaptı.

Vatan

Yahu sorumu arada kaynatmayın yanıt bekliyorum ...

Alıntı:

---

commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı

İddianame iki yüz bin sayfaymışta benim derdim bir başka nerden düştüm bu aşka anlamadım ama kafamda bir soru var.
16 Haziran 2007 den başlayarak ilgili C. savcısı ilgili ilgisiz herkesi tutuklatıyor. Helal i hoş olsun . Gerçi tutuklananların çoğu arasında enteresan birliktelikler söylem birliktelikleri var ama bunun konuyla ilgisi yok. Şimdi sorumun ilki geliyor. Her sorumu ayrı ayrı yazacağım ki kaynamasın hepsi bir yerde....
Ergenekon operasyonu denilen operasyon 'darbecilere karşı '' yapıldığı ileri sürülen bir operasyon . Herkes öyle diyor. Yani sonunda çıkıpta savcı bunlar aynı kredi kartını kullanmışlar derse olmaz... Dolayısıyla savcılarımız darbecilere karşı iddianame yazmaktalar.
Oldukça zorlanıyorlar sanırım. Çünkü eğer bir darbe planı varsa, bunun arkasında silahlı bir güçte olması gerekir. . Bu silahlı güç de askerde var!!! Bu durumda iddianamede “darbeye hazır askeri birliklerin ve komutanlarının da bulunması ” gerekir. Bu var mı? Alayım yanıtları !!! Yada tersten sorayım silahlı güç olmadan ''darbe'' yapılamayacağına göre bu silahlı gücün kimler olduğunu açıklayamayan bir iddianame olur mu?

---

Bende aynı soruların cevabını merakla bekliyorum. İddianame açılsın beraber göreceğiz. DARBECİLERİ DE ARKASINDAKİ SİLAHLI GÜCÜ DE..

Sayın commodore1tr'ın sorusu arada kaynamasın :o

Alıntı:

---

commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı

Ergenekon operasyonu denilen operasyon 'darbecilere karşı '' yapıldığı ileri sürülen bir operasyon. (...) Dolayısıyla savcılarımız darbecilere karşı iddianame yazmaktalar.
Oldukça zorlanıyorlar sanırım. Çünkü eğer bir darbe planı varsa, bunun arkasında silahlı bir güçte olması gerekir. . Bu silahlı güç de askerde var!!! Bu durumda iddianamede “darbeye hazır askeri birliklerin ve komutanlarının da bulunması ” gerekir. Bu var mı? Alayım yanıtları !!! Yada tersten sorayım silahlı güç olmadan ''darbe'' yapılamayacağına göre bu silahlı gücün kimler olduğunu açıklayamayan bir iddianame olur mu?

---

Sayın savcılar tarafından bu konuda yapılan bir açıklama yok.
Açıklama olmadığı için çeşitli kişiler tarafından yapılan yorumlar var.

2004 yılında Şener Eruygur'un Jandarma Genel Komutanı, Hurşit Tolon'un birinci ordu komutanı olduğunu da unutmamalı.

İddianame muhtemelen TCK'nın şu maddelerine dayanarak hazırlanacak.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar

Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak
MADDE 302. - (1) Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak, Devletin birliğini bozmak, Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını zayıflatmak amacına yönelik elverişli bir fiil işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Temel millî yararlara karşı hareket
MADDE 305. - (1) Temel millî yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla veya bu nedenle, yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlayan vatandaşa, üç yıldan on yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir. Yarar sağlayan veya vaat eden kişi hakkında da aynı cezaya hükmolunur.
(2) Fiilin savaş sırasında işlenmiş ya da yararın basın ve yayın yoluyla propaganda yapmak için verilmiş veya vaat edilmiş olması hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Suç savaş hâli dışında işlendiği takdirde, bu nedenle kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
(4) Temel millî yararlar deyiminden; bağımsızlık, toprak bütünlüğü, millî güvenlik ve Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel nitelikleri anlaşılır.

BEŞİNCİ BÖLÜM
Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar
Anayasayı ihlâl
MADDE 309. - (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Yasama organına karşı suç
MADDE 311. - (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

Hükûmete karşı suç
MADDE 312. - (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı isyan
MADDE 313. - (1) Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı bir isyana tahrik eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. İsyan gerçekleştiğinde, tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı isyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. İsyana katılan diğer kişilere altı yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların, Devletin savaş hâlinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

Silâhlı örgüt
MADDE 314. - (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.

Silâh sağlama
MADDE 315. - (1) Yukarıdaki maddede tanımlanan örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayan kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suç için anlaşma
MADDE 316. - (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişi, maddî olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa, suçların ağırlık derecesine göre üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Amaçlanan suç işlenmeden veya anlaşma dolayısıyla soruşturmaya başlanmadan önce bu ittifaktan çekilenlere ceza verilmez.

Alıntı:

---

Şimdi burası yeri değil ama tam yerine geldi manzara koydu commodore1tr kabul edin. Şimdi içi aslında boş olan ama çok gürültü koparan ve tahminimce herkesin ağzını açık bırakacak kadar daha gürültü koparacak gözaltına alınanlara inanılamayacak olaylara gebe ergenekon palavrasında da bu AKP ve foto oyununu göreceğiz aynen burada olduğu gibi. Ne mi olacak ? Eğer bende commodore1tr isem AKP kapatılma davası görüşülürken inanılmaz tutuklamalar yapacaklar dahada acısı içi boş hatıra olduğu ısrarla söylenen el bombalarını yok edecekler kılıfına uydurup. Aslında C savcısının en büyük kanıtı bu el bombaları ama çok güvenilir kişiler içi boşaltılmış hatıra diyor. EE boş bombayla darbe olmaz iddianame olmaz kepazelik hemen anlaşılır ne olacak ? Bombalar adta ya gidecek yok olacak. Vah la mah la çözülme başlayacak ama altında kim kalacak Ben bilmem ALLAH bilir. İşareti ise belli... Bakan görür.

---

Demişim tam yedi ay önce aradım buldum .... Ee şimdi ne yazayım. Bari aşağı yeni paragrafa bir güne başlayışımı anı olarak yazayım belki ileride bir ''sarı kız ' değeri olur...

Kulak kabarttım telefonum çalıyor. Duştan fırladım çıktım sabah sabah hayırdır diyerekten. Baktım çok sevdiğim bir arkadaş ama saat 8 anca var birisine bir şey mi oldu diye açtım...
' XXXX seni almadılar mı daha ?''
'' Yok abi ya 40 yaşıma geldim geçiyorum daha bir kız çıkıp evlenme teklif etmedi almadılar beni... Ulan bunun için mi sabahın köründe aradın ....''
'' valla XXX kızı bilmem ama Ergenekondan seni alırlar sanıyorduk... daha o kadar yukarı çıkamamışlar demekki....'' Kahkahalar sonra devam '' Beni de almadılar ya.... ''
'' Olum YYY manyakmı sın sabah sabah ne diyorsun ?''
O an arkadaşım anladıki gerçekten benim haberim yok. Sordu Ne yapıyorsun...
'' valla duş yapmaya uğraşıyordum ama şimdi telefonla konuşuyorum ISLAK ISLAK ''
Ve sonra yaklaşık 15 dakika bir konuşma oldu. Konuşurken telefonuma sürekli ikaz geliyordu ben isimleri olayı duydukça hem kızarıp bozarıyor hemde telefonum amma ötüyor diye için için kızıyordum. Meğer teknoloji ne menem bir şeymiş sen konuşurken arayan olursa işaret veriyormuş !! Bende bu salak tel ne titreşip kıpraşıp duruyor diyip duruyordum !!
Gözaltına alınanlar alınması düşünülenler telafuz edildikçe şaşkınlşığım arttı ama aslında beklediğim bir durumdu ne olacaktıki Cumhuriyet le hesaplaşmak için son kozlarıydı bu... Mağdur mağruru oynama çalışması diye düşündüm....
Amma sevenim varmış ( Yada düşmanım !!)) o gün en az 600 kere telefonum çaldı '' iyi ve dışarda olduğumu duyan '' hele şükür diyip kapattı. Koltuklarım kabardı. Ben neymişim be... diyip Sayın Öz ün yanına gitmeyi düşündüm sonra vaz geçtim...
Tutuklu olanların listesine baktım sonra yeni gözaltına alınanlara baktım ve şaşırdım. Şaşırmamın burada açıklayamayacağım bir çok ortak değere sahip olmasından başka ( Tutuklananların ortak özellikleri en azından yüzde doksanbeşinin o yüzde beşte hedef saptırma ) benim için bir değeri vardı. Tutuklu ve gözaltına alınanlardan bizzat görüştüğüm daha doğrusu tanışyığım kişilerin sayısı belki içeri alınanların birbirini tanıma olasılığından fazlaydı !!!! EE ben neden dışardaydım yahu... Şimdide bunu düşünmeye başladım !!!!!

Sarı kız efsanesini bilmeyen varsa HEEE yazsın onuda yazayım size denizciler bilir taşmektep mezunu olupta bilmeyen yoktur.... Bende birinden duymuştum . Merak eden olursa... Ben buradayım efendim beklerim . ( Bunuda biri diyordu Aziz Üstel mi ne )

Bu arada bir avukat üye arkadaştan bir ricam var. Oda şudur 1 ve 2 Temmuzda hukuki olarak meclisten Ankara'dan ne geçti ... gitti...
Örneğin Ankara enerji ihalesi arada gümbürdedi
Merkez bankası olayı gündeme geldi daha kimse farkında değil...
Bunun gibi CB ne onadı meclisten ne geçti ne yasalaştı Unakıtan ne götürdü ?

İzmirli Avukatlara özel rica Urla yı inceleyip bir yazarmısınız ?

Ama ne olur acil Avukat işi değil Yani ölü toprağı olmadan üzerinizde Heyyyy Uyanın Vatan elden gidiyor...

Ben hatırlayamadım tam.
Bakalım 5 cümlede özetleyebilecek misiniz :p

Alıntı:commodore1tr
Şimdi burası yeri değil ama tam yerine geldi manzara koydu commodore1tr kabul edin. Şimdi içi aslında boş olan ama çok gürültü koparan ve tahminimce herkesin ağzını açık bırakacak kadar daha gürültü koparacak gözaltına alınanlara inanılamayacak olaylara gebe ergenekon palavrasında da bu AKP ve foto oyununu göreceğiz aynen burada olduğu gibi. Ne mi olacak ? Eğer bende commodore1tr isem AKP kapatılma davası görüşülürken inanılmaz tutuklamalar yapacaklar dahada acısı içi boş hatıra olduğu ısrarla söylenen el bombalarını yok edecekler kılıfına uydurup. Aslında C savcısının en büyük kanıtı bu el bombaları ama çok güvenilir kişiler içi boşaltılmış hatıra diyor. EE boş bombayla darbe olmaz iddianame olmaz kepazelik hemen anlaşılır ne olacak ? Bombalar adta ya gidecek yok olacak. Vah la mah la çözülme başlayacak ama altında kim kalacak Ben bilmem ALLAH bilir. İşareti ise belli... Bakan görür.
------------------------------------------------------------------------

Sayın commodore1tr siz çok yaşayın Gene Haklı çıktınız Geçekondunun çatısında aylarça patlamadan duran bombalar, patlama ihtimali bulunması sebebiyle Savcılık emriyle imha edilmiş.!BOMBA Saygılarımla commodere1tr

Alıntı:

---

commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı

Bu arada bir avukat üye arkadaştan bir ricam var. Oda şudur 1 ve 2 Temmuzda hukuki olarak meclisten Ankara'dan ne geçti ... gitti...
Örneğin Ankara enerji ihalesi arada gümbürdedi
Merkez bankası olayı gündeme geldi daha kimse farkında değil...
Bunun gibi CB ne onadı meclisten ne geçti ne yasalaştı Unakıtan ne götürdü ?

---

Sayin commodore1tr avukat degilim ancak yabancilara toprak satisiyla ilgili nurtopu gibi bir yasamiz oldu :p

Sayın SDT23 muhtemel ceza kanunu maddelerini yazmış.
Elbette bunun öncesiyani şimdi uygulanıyor olması gereken CMK hükümleri var. Aklıma takılan bazı maddeleri aşağıya listeledim.
Bu hükümleri uygulanıp uygulanmadığı elbette bir yorum işidir.
Saygılarımla.

Ceza Muhakemeleri Kanunu:
Md.2 a) Şüpheli: Soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişiyi,
b) Sanık: Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişiyi
Yetkili mahkeme
Madde 12 – (1) Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.
(2) Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
(3) Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse yetki, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir. Ancak, aynı eserin birden çok yerde basılması durumunda suç, eserin yayım merkezi dışındaki baskısında meydana gelmişse, bu suç için eserin basıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.
Özel yetki
Madde 13 – (1) Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Bilirkişi raporu, uzman mütalaası
Madde 67 – (5) Bilirkişi incelemeleri tamamlandığında, yeni bilirkişi incelemesi yapılması veya itirazların bildirilmesi için istemde bulunabilmelerini sağlamak üzere Cumhuriyet savcısına, katılana, vekiline, şüpheliye veya sanığa, müdafiine veya kanunî temsilciye süre verilir. Bu kişilerin istemleri reddedildiğinde, üç gün içinde bu hususta gerekçeli bir karar verilir.
Bilirkişinin reddi
Madde 69 – (1) Hâkimin reddini gerektiren sebepler, bilirkişi hakkında da geçerlidir.
(2) Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî temsilci, ret hakkını kullanabilirler. Hâkim veya mahkeme tarafından atanan bilirkişinin adı ve soyadı, engel sebepler olmadıkça ret hakkına sahip olanlara bildirilir.
(3) Ret istemini davayı görmekte olan hâkim veya mahkeme inceler. Soruşturma evresinde, Cumhuriyet savcısınca kabul edilmeyen ret istemi sulh ceza hâkimince incelenir. Reddi isteyen kişi, bunun nedenini, dayandığı olguları göstererek açıklamakla yükümlüdür.
Gözaltı
Madde 91 – (1) Yukarıdaki maddeye göre yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. (Değişik ikinci cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez.(Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.
(2) Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığına bağlıdır.
(3) Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
(4) Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.
(5) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.
(6) Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur.
Madde 93 – (1) Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir.
Madde 122 – (1) Hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge veya kâğıtlarını inceleme yetkisi, Cumhuriyet savcısı ve hâkime aittir.
Madde 145 – (1) İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır
İfade ve sorgunun tarzı
Madde 147 – (1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur:
a) Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür.
b) Kendisine yüklenen suç anlatılır.
c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.
d) 95 inci madde hükmü saklı kalmak üzere, yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhâl bildirilir.
e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir.
f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.
g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.
h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılır.
i) İfade veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta aşağıda belirtilen hususlar yer alır:
1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih.
2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği.
3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri.
4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı.
5. İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri.
İfade alma ve sorguda yasak usuller
Madde 148 – (1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
(2) Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.
(4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
(5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.
Şüphelinin veya sanığın müdafi seçimi
Madde 149 – (1) Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.
(2) Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir.
(3) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.

Bu 13 aydır içeride neden yattığını bilmeden yatanlar konuyu AİHM sine taşısalar ekonomi batar RTE de suçu gene bunlara atar Dünyanın hiç bir ülkesinde iddianamesiz bu kadar içerde yatanını bulamayız sanırım. Hele hele bunların çoğu beraat edecekse. ( Hepsi diyemiyorum. Ne alaka denecek tiplerde var...)
Hele hele o kanser olan dört kere tahliyesi reddedilen Kuddusi Okkır Bu ne ya bu adalet değil Öz bu resimleri görüp hala oradaysa pes.... Bu insan haklarının açıkça ihlalidir. Bu insanlık dışı bir olaydır. Adamı tanımam etmem ama gazetede halini görünce çok kötü oldum inanın. Eğer öz ün adaleti buysa ki daha beter çıkacak kapakaranlık olacak adalet. Öz bunların parasını ödemeye mahkum olsa ne güzel olur...
Hadi burayı vaz geçtimde öbür tarafta nasıl hesap verecek orada tazminat yok .

Benim anlamadığım da başbakan iddianame 1 hafta içinde tamamlanacak dedi,başbakan bunu nerden biliyor ve neden bu kadar ilgili bu soruşturmayla,erkler ayrılığı yok mu yürütmenin başı olan biri kendisiyle ya da partisiyle ilgili olmayan bir soruşturmayla neden bu kadar ilgilenir ve lehte ya da aleyhte yorum yapar,bu iş yargının işidir,başbakan da olsa bir soruşturma ya da kovuşturmayla ilgili yorum yapılması,yargıya müdahele edildiği izlenimini yaratıyor ister istemez hele ki bir yılı aşkın süredir tamamlanmamış iddianamenin bir hafta içinde tamamlanacağını söylenince izlenimden de öte karine gibi bişey oluyor müdahale edildiği.

Alıntı:

---

commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı

eğer bir darbe planı varsa, bunun arkasında silahlı bir güçte olması gerekir. . Bu durumda iddianamede “darbeye hazır askeri birliklerin ve komutanlarının da bulunması ” gerekir. Bu var mı? Alayım yanıtları !!!

---

Aman sizde... Bunu bilmeyecek ne var. Darbe yapmak için uzun menzilli füze mi lazım? Hayır...

Ergenekoncuların yarısı emekli asker. Herkes bilir bunların birer beylik tabancası var. Sinan Aygün'e de kendini eksik hissetmesin diye hediye etmiş birileri ama üzerindeki "iyi günlerde pardon darbe günlerinde kullan " notu kaybolunca anlayamamış hediyeyi...

Hesaplayın bakalım kaç emekli subay astsubayımız var. Hadi yarısını silin. Kaç kişi kaç tabanca eder. işte birlik işte ordu. Üstelik tamamı profesyonel hemde süper deneyimli... Emekliler ordusu.

Yaaa. Siz bizi kandıracağınızı mı sandınız. Hadi biz kandık Sayın Savcılarımız kanar mı? Türk askerinin emeklisi bile sallar dünyayı...