Re: Erkeğin Soyadını Almak..
Yeni Medeni Kanun'un ‘‘Evliliğin Genel Hükümleri’’ ile ilgili bölümü, kadının soyadı kullanımını da düzenliyor ve evli kadının genç kızlık ve kocasının soyadını birlikte kullanmasına olarak veriyor. Kadının soyadı ile ilgili hükümleri düzenleyen 187. madde şöyle:
‘‘Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla, kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanabilir.’’ Yasada evlenen kadının sadece kızlık soyadını kullanabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmuyor.
Ancak çocuğunuza kızlık soyadınızı vermeniz ilgili yasaya göre mümkün görünmüyor.Saygılarımla.
Re: Erkeğin Soyadını Almak..
Ferda Hanım teşekkür ederim ilginize. Yasal açıdan mümkün görünmüyor evet. Biraz üzerinde sesli düşünürsek, çocuğuna kızlık soyadını vermenin tek yolu baba tanımadığı takdirde evlilik dışı çocuk doğurmak gibi görünüyor.Benim asıl üzerinde durduğum ise daha farklı. Peki evlilik içinde babasının soyadı ile birlikte onun annesinin soyadını taşıması nasıl bir karmaşaya yol açabilir sizce? Ya da karmaşaya yol açar mı? Olursa ne olur? Bu aslında tüm soyadı sisteminin değişmesi demek farkındayım.
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Kadın kendi soyadını eşinin soyadıyla birlikte olmaksızın kullanma hakkına sahip olmalıdır; bu durum aile düzenini etkilemez. Çocukların ise kimin soyadını alacağı eşler arasında evlenme anında kararlaştırılabilir; fakat bu durumda farklı bir problem ortaya çıkacaktır: Bu konunun kadın-erkek eşitliğiyle ilgisi yoktur; bu bir uzlaşma sorunudur...
Ben de sülalenin soyadını taşıyan son kişiyim. Çocukların erkeğin soyadını taşımalarında sakınca görmüyorum çünkü ben de annemin değil babamın soyadını taşıyorum ve onun sürdürülmesini istiyorum:-) Burdaki eşitlik sorunu sadece eşleri kapsıyor: Aile asayişi bakımından kadının erkeğin soyadını alması gerçek anlamda bir olmazsa olmaz olsaydı, eminim hiçbir evlilik boşanmayla sonuçlanmaz; hiçbir çocuk düzensiz aile yapısından etkilenmezdi...
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Amma karısmıs anlamadım :D sımdı kısaca benım kız arkadasım evın tek kızı hatta bana kalsa soy sop hıkaye madem ıstıyor kendı soyadını kullanabılır mı hadı cocuk oldu onun soyadını alma sansı var mı :D vallaha olsa onun soyadını alırdım ısın ...
Zaten kızcagazı alıp taa usa kacırıyoz barı su serperdık yureklerıne ....
Ne bu yasalar ya allah askına kütük yeri sabitmiş ooohhh fişleme değilde ne bu.. Erkek soyadı da sart sana ne kardesım bende kızın soyadını almak ıstıyorum. Ne var bunda.
Kargasa ama en ıyı ne yapabılırım sanırsam cıft soyadından otesı yok ..
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Bu soyismi konusuna eskiden beri itiraz etmişimdir. Ancak problemin büyüklüğünü yaşadıkça anlıyormuş insan.
Evlenirken iki soyisim kuralı yoktu. İkincisini almaya kalmadan boşandım. Açıkçası eski eşimin soyismini almak değil ama baba soyisimini almak bir sürü sıkıntıya yol açtı. Ve şu andada bu sıkıntı devam ediyor.
Velayeti bende olan ve benimle yaşayan kızımla akrabalığımı ispat etmek sorun oluyor sık sık. Bilindiği gibi nüfüs kağıdında anne baba adı yazılı. Soyadı yok. Dolayısıyla ikimizin nüfus cüzdanları bir şey ifade etmiyor.
Nüfustan kızımın kayıt örneğini istiyorum Ama oda ne? Orada ismimin yanındaki soyisim eski eşinki. Memura bu ne diyorum. "Çocuk doğduğunda evliymişsiniz "diyor. Fesuphanallah ..
Ama bakın bu kayıt kapalı diyor.
Elime kendi kayıt örneğimi veriyor. Ama ordada kızım yok. Toplam 4 sayfa tutan iki evrakı dedektif hassasiyetiyle inceler, aşağıdaki küçük açıklamaları okursanız kızımın kızım olduğu anlaşılıyor.
Nedense nüfüs müdürü .... noktanın kızıdır diye basit bir belge düzenleyemiyor.
Aslında sorunun çok basit bir çözümü var. Üstelik evlilik sonrası eşinin soy ismini alma kuralında da uygun, arkadaki kızlık soyismine gerek kalmadan sorunu çözecek bir yol.
Nüfüs kağıdında anne adı baba adı bölümlerine ki yeterli yer var Anne ve Baba soyismininde yazılması...
Başvurumu sonuna kadar götüreceğim. Bu arada hemcinslerime iki tavsiyem olabilir. A) Boşanmayın. B) Evliyken doğurmayın.
Re: Erkeğin Soyadını Almak..
Alıntı:
Akademik Sultan rumuzlu üyeden alıntı
Ferda Hanım teşekkür ederim ilginize. Yasal açıdan mümkün görünmüyor evet. Biraz üzerinde sesli düşünürsek, çocuğuna kızlık soyadını vermenin tek yolu baba tanımadığı takdirde evlilik dışı çocuk doğurmak gibi görünüyor.Benim asıl üzerinde durduğum ise daha farklı. Peki evlilik içinde babasının soyadı ile birlikte onun annesinin soyadını taşıması nasıl bir karmaşaya yol açabilir sizce? Ya da karmaşaya yol açar mı? Olursa ne olur? Bu aslında tüm soyadı sisteminin değişmesi demek farkındayım.
Kanunlarımızda düzenleme alanı bulan gayet açık ve net bir konu üzerinde tartışıyoruz. Konunun özünde "eğer bir ata iki kişi binecekse, birinin önde oturması gerektiği" mevcuttur. Dolayısıyla, Latin dizilerindeki gibi isimlere ve soyadlara rastlamamak amaçlanmış olabilir.
Ülkemiz hukuk sisteminin haricinde, Alman normlarına baktığımızda, evlenen çiftin erkeğin soyadını, kadının soyadını veyahut yeni bir soyadı belirleyip bunu seçebileceği görülebilmektedir.
Dileğinizi gerçekleştirmek için herhangi bir çözüm yoktur.
Re: Erkeğin Soyadını Almak..
Alıntı:
Emrah Yavuzcan rumuzlu üyeden alıntı
Kanunlarımızda düzenleme alanı bulan gayet açık ve net bir konu üzerinde tartışıyoruz. Konunun özünde "eğer bir ata iki kişi binecekse, birinin önde oturması gerektiği" mevcuttur. Dolayısıyla, Latin dizilerindeki gibi isimlere ve soyadlara rastlamamak amaçlanmış olabilir.
Ülkemiz hukuk sisteminin haricinde, Alman normlarına baktığımızda, evlenen çiftin erkeğin soyadını, kadının soyadını veyahut yeni bir soyadı belirleyip bunu seçebileceği görülebilmektedir.
Dileğinizi gerçekleştirmek için herhangi bir çözüm yoktur.
Sayın Yavuzcan, altta kopyaladığım yazı buram buram ataerkil düzen kokuyor.
"eğer bir ata iki kişi binecekse, birinin önde oturması gerektiği" mevcuttur.
Söyler misiniz? Önde oturan neden erkek? Tek koşul çiftlerden birinin önde oturması ise artık yer değiştirmenin zamanı gelmedi mi?:)
Amacım feminist bir tartışma değil. Sadece insanların özgür iradesine bırakılabilecek bir konu olabileceğini düşünüyorum. Bakınız Alman normlarını siz örnek vermişsiniz. Niçin bizim ülkemizde böyle bir düzenleme olmasın? Her konuda Avrupayı örnek alan ve hatta hukuk sistemini de batıdan alan bir toplumuz ama yine de sanırım erkin el değiştireceği korkumuz söz konusu gibi..
İlginize teşekkürler. Saygılar.
Re: Erkeğin Soyadını Almak..
Bahse konu ettiğim sözün asıl sahibi ben değilim, eski bir medeni hukuk kitabından alıntıdır.
Soyunuzun sahip olduğu soyadın da yine soyunuzdan gelen erkeklerin bugüne bıraktığı bir eser olması ve bunu devam ettirmek için tartışma başlatmanızı da göz önüne alarak, kanunun yalnızca soyadının devam etmesini amaçlaması ve bunun için böyle bir çözüm getirdiğini doğal karşılıyorum.
Değişikliklerin çoğu zaman tartışmalar sonucu yaşandığını hatırlatır, konuyu en azından düşündürdüğünüz için teşekkürlerimi iletirim.
Re: Erkeğin Soyadını Almak..
Alıntı:
Emrah Yavuzcan rumuzlu üyeden alıntı
Bahse konu ettiğim sözün asıl sahibi ben değilim, eski bir medeni hukuk kitabından alıntıdır.
Soyunuzun sahip olduğu soyadın da yine soyunuzdan gelen erkeklerin bugüne bıraktığı bir eser olması ve bunu devam ettirmek için tartışma başlatmanızı da göz önüne alarak, kanunun yalnızca soyadının devam etmesini amaçlaması ve bunun için böyle bir çözüm getirdiğini doğal karşılıyorum.
Değişikliklerin çoğu zaman tartışmalar sonucu yaşandığını hatırlatır, konuyu en azından düşündürdüğünüz için teşekkürlerimi iletirim.
Bunun farkındayım Sayın Yavuzcan. Fakat bazı kırılma noktaları vardır ve ondan sonra da eskiden süregelenin öyle devamında yarar görülmüyorsa yeniye doğru gidilir. Hukuk toplumsal yaşamı düzenleyen kurallar bütünü ise ki öyledir, toplumsal değişmelere de duyarlı olması gerekir. Toplumun beklentilerine de cevap verebilmesi gerekir. Bu tür talepler oluşmaya başladı ise belki de artık başka ülkelerdeki gibi seçim hakkı tanınması için zaman gelmiş de olabilir. Ben eşimin soyadını taşıyor olmaktan gocunmuyorum ama kendi babamın soyadını yaşatma arzum da söz konusu. Acaba işi daha ileriye götürerek seçme hakkını çocuklara mı versek?:) Bu şaka değil zira soyadı konusunda değil belki ama çocuğumuzun dinini kendisinin seçmesi gerektiğini söyleyen eşim , çocuğumuzun soyadını da kendisi seçsin önerimi nasıl karşılar şimdi merak ettim doğrusu:)
İlginize tekrar teşekkürler.
Re: Erkeğin Soyadını Almak..
Alıntı:
Emrah Yavuzcan rumuzlu üyeden alıntı
Soyunuzun sahip olduğu soyadın da yine soyunuzdan gelen erkeklerin bugüne bıraktığı bir eser olması
Hani şu soyadlarının topu topu 74 yıllık olduğunu topu topu 3 nesillik geçmişi olduğunu bilmesem tartışmayı anlayacağım. Sayın Akademik Sultanın'ın gerkçesiyle yola çıkan çok az insan var. Kaldıki ne olur yani onun çocuğuda onun soyadını taşıyıversin.
Çoğu insan bu durumun pratikte kadın yaşamında yarattığı sorunlarla boğuşuyor. Beğenmediğimiz İranda bile kadınlar tek bir soyisimle hayatını sürdürüyor. Adı Üstünde Soy adı. Bu soy denilen nasıl birşeyki bir imza ile değişiyor? Nikah mı yapılıyor gen nakli mi? İster annesinden gelsin ister babasından ama ne olur çocuklar bir isim ve soyisimle sürdürsün hayatını.
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Şimdi ben bu işe burnumu sokmazsam ayıp olur. Bu konu kaldıki böyle pis bir siyasi ortamda kasvetli anlamsız kısır döngülü bir yerde bir gül gibi açmış ... Bu terlik tam benlik aman konu...
Öncelikle sayın yönetici, üstün insan Emrah Yavuzcan apayrı bir konuya değiniyor ki konuyla ilgisi oladığı gibi apayrı bir kavga çıkarmaktır amacı; tuzağa düşmeyiniz. Ne demek ''eğer bir ata iki kişi binecekse, birinin önde oturması gerektiği" mevcuttur.'' Nerede hayvan hakları nerede panter nalan mı jale mi o bayan ? Ata neden iki kişi biniyorsunuz ? Aile beş çocuklu olursa yedi kişimi aynı ata bineceksiniz? Evlilik kurumunu neden ata benzetiyorsunuz ? Yoksa siz insanlara ''AT'' mı demek istiyorsunuz? Şimdi keşfettim burada hakarette var. Ama ben bekar olduğum için üzerime alınmadım. Alınsamda kanunlar gereği hakaret bana olmadığından benim dava açma yetkim yok... Bu konuda evlilerin dikkatini şey ederim. ( Buradaki şey genelde çekmek olarak kullanılır.) Mümtez insan Emrah Yavuzcan bir cümleyle hem hakaret etmiş , hem hayvan haklarını ihlal etmiştir de bunu nereye söylemeliyim onu kestiremedim. Zaten oda uyanmış yediği herzeyi hemen kıvırmış bir aşağıdaki iletide '' Bahse konu ettiğim sözün asıl sahibi ben değilim, eski bir medeni hukuk kitabından alıntıdır.'' Yani demek istiyor ki ''ben salladım ama zorda kalırsam eski bir kitaba suçu atarım. Türkiye de kitap okuyan olmadığından hele içinde hem eski hem medeni hem kanun olan bir kitabı kimse okumaz da anımsamazda yırtarım'' yemezler... Ben ararım bulamazsam bilmiyorum ne yaparım.
Bir kere ben kadının ''zeki çevik seksi akıllı ve ahlaklısını ''severim. Bulamadığım için hala bekarım ya da çok varlar benim haberim yok bilemeyeceğim karışık bir durum belki ben salağım anlamıyorum buda ayrı bir alternatif. Bu konuda bunların hepsini bir arada toplayan üstün ekonomi profesörü duayen siyasetçi gaf ustası , karabük karagümrük karabiber arasındaki farkı anlamayan Tansu ÇİLLER kadınlara örnek olmalı... Bakın adama gitti soyadını değişttirdi oldumu sana Özer uçuran ÇİLLER sonra evlendi !! Kızlık soyadıyla ismi neydi ? Tansu ÇİLLER Nikah masasında kasıla kasıla kocasının soyadını aldı ne oldu Tansu ÇİLLER işte ben Türk kadını diye buna derim. Siz boş boş konuşun!!!
Taktiğiniz kafaladığınız adamın yani kurbanınızın ağzından girip burnundan çıkarak bir şekilde sizin soyadınınızıda almasını sağlayın sonra gidin evlenin ve ''kocamın soyadını alıyorum'' diye orada gürültü koparın kek damatta göğsü kabara kabara kendini ''KAZAK ERKEK'' sansın. Çocukların soyadıylada uğraşıp durmazsınız.... Bu basit taktiği bulamadıysanız yuh.... Size medeni kanun kitabı değil 50 ciltlik bir ansiklobedi cildi versek işin içinden çıkamazsınız !!!
Bir de erkekler açısından yorum yazayım ama oda aşağıda olsun ....
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Bu soyadı hususunda bizim erkek tayfasıda az buçuk dangalaktır . Özellikle Türk erkek tayfası...
Soyadına çok önem veririz. Soy yürüyecek ya. Çocuğun oluyor yetiştiriyorsun gidiyor ergenekoncu oluyor gurur duy bakalım duyabilirsen... Yada gidip pe... oluyor. Çocuğunuz ne iş yapar? Pazarlamacı ? Ne pazarlar ? EEe genelde iki ayaklı dişi ... Haaa sen çocuğum pe... oldu diyorsun... Böyle gurur veren çocuklarda var yani yok değil ... Birde sırf senin değil TÜRKİYE'nin olur olmaz gurur duyduğu çocuklar vardır.
Sıpa gider durduk yere bir yazarı vurur ülke karışır ama nedense ülkenin bir kısmı onunla gurur duyar '' Bizi dünyaya ne güzel rezil etti....... ''' ''' helal olsun üç kurşunda 50 milyar versek yapamayacağımız reklamı yaptı dış basında herkes bizden bahsediyor... ''' gibisinden.
Birde haklı gururlarımız vardır değerli ve iyi sanatçılarımız sporcularımız gibi. Atatürk'ten sonra gurur duyulacak pek politikacı yetiştirmediğimizden o kategori boştur. Hele günümüzde eksiye doğru gitmektedir. Gurur duyacağımız devletliler devletlerini gidip orada burada fırsat buldukları her ortamda bol yalanla şikayet ederler. Yani ne basiret kalmıştır ne fazilet çocukta. EE kapatırsan fazilet partisini olacağı budur da diyemezsin fazilet partide kaldı rezalet elimizde der döğünürsün. Neyse konu karışmasın sporculardan takılayım...
Soyadı bizim erkeğimizin onurudur namusudur !! O kadar önemserlerki çok sevdikleri evlenmek istedikleri kız '' Ama ben kendi soyadımıda istiyooommm'' diye şarladığında süzme salak olduklarından nişanı sözü atar dönerler sanırsınki ömür boyu soyadı ile yatıp kalkacak onunla hayatı paylaşacak... Öylesine önemserler AMMA........Nedense yabancı erkekler buna pek önem vermez gibi dururlar dururlarda bu da bir gariptir hem bizim gibi soyadına önem veren Türklerde hem onlar gibi vermeyenlerde !!!
Şimdi soyadına önem vermeyen avrupalı meşhur futbolculara bakalım :
Ronaldo
Zambrotta
Buffon
Bernetta
Frederic
Carlos
Maradona
Cruyff
Say say bitmez. İşin ilginci dırtlarında da bu yazar bizde bunları böyle tanırız. İyide bunlar nedir ? Adamların soyadları !!!! Önemseyen ülkelerin oyuncuları soyadlarını böyle ölümsüzleştiriyor ya biz ???
Emre
Tuncay
Rüştü
Volkan
Hakam
Ayhan
Sabri
Hamit
Arda
Rıdvan
Cemil
Lefter
Metin
Turgay
Ziya....
Uzat uzat bitmez. Peki bunlar ne ? Adamların isimleri !!! Soyadını bilen var mı bunların yok !! Soyadını önemseyen yurdum insanının soyadı yok hemde en akılda kalacak ölümsüzleşecek yerde...
Sonra soyadı yüzünden nişan atılıyor hadi canım sizde...
Re: Erkeğin Soyadını Almak
"İnsanoğlu" işte...
Neden insanoğlu? denmiş...
Sanırım bu soy-ad durumu da bunun gibi birşey...
Peki, insankızı olsa ne olurdu? Erkekler havada mı kalırdı? o da olmadı insanlar yine herzamanki gibi iki cins sınıfa mı ayrılırdı? Fiziksel olarak biri güçsüz, diğeri güçlü yaratılmış. Fiziksel güç herşey midir ? Hayır... Beyin gücü her zaman için fiziksel güçten üstündür, yaratıcıdır, daha güçlüdür. Tabi bu gücü doğru kullanabilirse insanoğlu, ya da insankızı, veya insanlar diyelim.
Peki böyle gelmiş böyle gider mi diyelim? ya da böyle düşünmek; yerinde saymak mı oluyor , bunun adı da gericilik midir?
Bir yığın soru- sorular...
Bazen, bazı şeyleri olduğu gibi bırakmak da en doğrusu değil midir? Bence doğru...
Re: Erkeğin Soyadını Almak
At Alm. Pferd (n), Fr. Cheval, İng. Horse. Familyası: Atgiller (Equidae). Yaşadığı yerler: Evcilleri olduğu gibi, Amerikan bozkırlarında “Mustang” ve Altay dağlarının her iki yanındaki açık arazilerde “Prezevalski” denen yabani atlar sürüler halinde yaşar. Özellikleri: Küçük başlı ve kısa kulaklıdır. Yelesi ve kuyruk ucu uzun kıllıdır. Midilli atları koç iriliğindedir. Ömrü: 40-60 sene. Çeşitleri: En meşhuru Arap, İngiliz ve Midilli atıdır.
Tek tırnaklılar takımının, Atgiller familyasından bir memeli. Erkeğine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna tay, yumurtaları çıkarılmış, iğdiş edilmiş olana da beygir denir. Hepsine genelde at adı verilir. Arabide binek ve yük hayvanı olan ata; dabbe, matiyye, semend, tusen-i sütur denir. Cenk atına da rahş denir. Hepsi otla beslenir. Geviş getirmezler. Memeleri kasık bölgesinde arka ayaklarına yakındır. Üçüncü parmakları geniş bir tırnakla çevrilmiş olup “ toynak” adını alır. Bunun üzerine basarak yürürler. İnsanlara hizmet eden hayvanların en kabiliyetlisi ve kıymetlisidir. İnsanların, eski harp meydanlarındaki yardımcısı, yük taşımada hizmetçisi, yarış, cirit, çit atlama ve av sporlarında neşe ve zevk ortağıdır. Silah gürültüsüne ve bando sesine rahatlıkla alışır.
At, cesur ve atılgan olduğu gibi sahibine son derece itaatkardır. Sahibi dilerse dolu dizgin, dörtnala koşar, isterse aheste yürür, isterse durur. Her durumda sahibini memnun etmeye dikkat eder. Yorgunluğa bakmaksızın kendini çatlatmak pahasına da olsa olanca gayret ve kuvvetini itaat uğruna sarf eder. Bugün Amerikan bozkırlarında yaşayan Mustang adıyle anılan vahşi atlar, İspanyolların Amerika’ya götürdükleri ehli atlardan kaçanlardan yabanileşenlerdir. Az yiyecekle yetinip, her türlü iklim şartlarına dayanırlar. http://tr.wikipedia.org/wiki/At
Yukarıdaki alıntıda görüldüğü üzere, atların da evcilleri ve yabanileri vardır. Evcil atlara iki kişi binebilir. Ev-cil ile ev-lilik arasındaki temel bağ da buradan kaynağını bulmuştur. Saçma bir şekilde ilişkilendirdiğim ve kelime oyunlarıyla sürdürdüğüm bu tezimin doğruluğu tartışılmaktadır.
Ayrıca sözün kaynağını da ararken, daha önce yine bu sözü benim tarafından kullanıldığını gördüm. https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=8284
(Acaba ben mi çıkarttım da böyle bir şeyi diye düşünmeye de başladım yavaştan).
Konunun özüne gelince, her bireyin kendi ismini ve soyadını seçme özgürlüğünün olmasının ancak reşitlik ile mümkün olabileceği ve bunun da sonuçta bir kargaşaya yol açabileceğini göz önünde bulundurmamız gerektiğini söyleyebilirim.
Re: Erkeğin Soyadını Almak..
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Hani şu soyadlarının topu topu 74 yıllık olduğunu topu topu 3 nesillik geçmişi olduğunu bilmesem tartışmayı anlayacağım. Sayın Akademik Sultanın'ın gerkçesiyle yola çıkan çok az insan var. Kaldıki ne olur yani onun çocuğuda onun soyadını taşıyıversin.
Çoğu insan bu durumun pratikte kadın yaşamında yarattığı sorunlarla boğuşuyor. Beğenmediğimiz İranda bile kadınlar tek bir soyisimle hayatını sürdürüyor. Adı Üstünde Soy adı. Bu soy denilen nasıl birşeyki bir imza ile değişiyor? Nikah mı yapılıyor gen nakli mi? İster annesinden gelsin ister babasından ama ne olur çocuklar bir isim ve soyisimle sürdürsün hayatını.
Sayın gecem1970:)
Anlaşılan o ki nikah değil gen nakli yapılıyor:) Yoksa neden bu kadar ısrar edilsin. Yalnız bizim nikah akdimiz sanırım daha becerikli ki bir imza ile gen nakli işini başarabilecek kadar büyülü olmalı. Bazı ülkelerde soy adı seçilebildiğine göre onlarınkinin niteliği bizimkinden düşük olmalı:)
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Sayın commodore1tr:)
Evet sayın Yavuzcan ın düşürmeye çalıştığı tuzağa düşmeyelim biz. Bu atın üstüne binen 2 kişi olayı da cidden mantıklı. Ata yazık niye iki kişi biniyor hem koca sülaleyi bir ata bindirmek ata büyük haksızlık ve işkence. Yine de sanırım şükretmek lazım, 4 eşli olanlara bu hak tatnınmış olsaydı atın üstüne binen 5 kişi altında ezilen atları panter emel nasıl kurtaracaktı?:o Yine de atı düşünüp sayıyı 2 ye indirmişler..şükür mü etsek?
Tabii siz hem erkek hem de bekar olunca sizin tuzunuz kuru:o
Sayın Yavuzcan, at ile ilgili bilgiler için teşekkür ederek;) Konumuz evcil atlara bağlanmış ve daralmış gördüğüm kadarıyla. Sonunda en azından yabanilerini eleyerek konuyu daralttık.
Evet dediğiniz doğru, bireyin kendisine bu hak verilirse ancak reşit olmasıyla mümkün olabilir , o zaman eski türklerdeki isim kazanma törenlerine doğru bir gidiş mi yapılsa acaba?.O zamana kadar da çocukları 1x 2x 3x diye mi sıralasak? İş iyice karıştı.
Yahu tek istenilen şu: eğer ki bir soyadını istiyorsanız onu kullanabilmeli ve çocuğunuza da verebilmelisiniz. Bunun için erkek olma ayrıcalığınız da olmamalı. Bu, bu kadar mı zor? Pratikte zor olmadığını düşünüyorum. Toplum böyle bir taleple gelirse yasalar da buna göre düzenlenebilmeli. Batı ülkelerinde bunun örnekleri de var. Karmaşıklaştırmanın anlamı ne şimdi bunu?
Temelinde erkek egemen bir toplum olmamız söz konusu. Bu sadece ülkemize de özgü değil.Kadının erkeğe tabi olması gerektiği fikrinin sembolik bir ortaya konuluşundan başka bir şey değil.
Ahh ahhh anaerkil olalım desem neyse. T. Çiller kadar olamadık..üstelik ben harika bir şekilde "halüsünasyon" diyebiliyorum:o
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Bir bayan olarak erkeğin soyadını almak beni açıkcası rahatsız ediyor.
En feminen saygılarımla.:))
Re: Erkeğin Soyadını Almak
En feminen bir şekilde evlenmeyin böylece soyadı derdiniz olmaz. BABANIZIN soyadına devam edin...
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Kıssadan hisse KADININ ADI YOK
Re: Erkeğin Soyadını Almak
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Resmi Gazete tarih/sayı:15.11.2002-24937
Esas Sayısı : 1997/61
Karar Sayısı : 1998/59
Karar Günü : 29.9.1998
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 17.2.1926 günlü, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 14.5.1997 günlü, 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen 153. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’nın 12. ve 17. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Evlenerek kocasının soyadını alan kadının, evlenmeden önceki soyadını aile soyadı olarak kullanmak için açtığı davada, Mahkeme, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 153. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırılık savını ciddî bularak iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Anayasa’nın 12. maddesi, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunu vurgulamaktadır. Gene Anayasa’nın 17. maddesi, herkesin yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve özellikle geliştirme hakkına sahip olduğunu açıklamaktadır.
Bu demektir ki, kişiye özgü bu hak ve hürriyetlerin kullanılması, sınırlaması ve devredilmesi hak sahibi birey kendi iradesinden kaynaklanmaktadır. Bireyin, sosyal olma özelliği, diğer bireylere zarar vermeden ve onların egemenlik haklarına sınırlamadan sosyal birey olmanın gerektirdiği hak ve özgürlüklerin olabildiğince kullanılmasını ve geliştirmesini gerektirir.
Toplumsal ahlâk ve toplumsal barış kurallarına saygılı olmak kaydıyla, bireyin insan olma anlamında ve fizyolojik yapısından gelen olabildiğince özgür ve seçkin yaşam hakkına sahip olması onun en doğal hakkıdır.
Böyle bir hak ve özgürlüğe sahip olabilecek kişi daha gelişmiş örneklerini çevresine ve bulunduğu toplum katmanlarına taşıyacak, çağdaş hak ve özgürlükler, tabulardan arınarak yayılacak ve kök salacaktır.
Gelişmiş toplumların, özellikle çağdaş toplumların kazanımlarına öncül kaynağı, kültürel ve sosyal açıdan bireylerin önündeki yarardan çok zarar ortamı yaratan, kronik bağlılıkları giderek ortadan kaldırmakla gerçekleşmiştir.
Birey ağırlıklı olması gerekirken, Devlet ağırlıklı toplumlarda, örf, ahlâki nedenler vs. gerekçelerle bireylerin özgür iç dünyaları baskı altına alınmış, sindirilen bireysel özgürlük özlemleri giderek bireyin iç ve dış dünyasını karartan onun düşünme ve hayal kurma yeteneklerini ortadan kaldıran kuramsal bir hale dönüşmüştür ve fertler verileni doğru sayıp, alan, verilmeyeni hak görmeyen kişiliğe bürünmüştür.
İşte bu toplumsal yaşam biçiminde baskın çıkan erkek birey bulunduğu ortama pekde uyan bir tarzda aldığı öğreti ve gelenek etkisiyle elindeki erki kadın bireye ve çocuklarına yansıtmıştır. Bu yansıma giderek şekillenmiş ve hatta kuramsallaşarak yasalarda yerini bulmuştur.
Örneğin; Medenî Yasamızın Md. 153. ve 154. maddeleri, aynı Yasa’nın 196/1-2 maddeleri, 197/3, 200, 212 ve 263. vb. kısa örneklerinde görüldüğü üzere, erkek bireyin egemenliği giderek yasalarla güvence altına alınmış ve eşit olması gereken kadın ve erkek egemenliği erkek lehine kurumlaştırılmıştır.
Şimdi özellikle Avrupa toplumlarında ve onlardan sağlıklı biçimde esinlenen Türk toplumunda görünen o ki, Türk kadını kimlik arayışını başlatmıştır ve bunda hem haklıdır ve hem de kararlıdır. Bu çabasındaki amacı erkeği dışlamak, onun önüne geçmek, onu ikinci sıraya itmek olmayıp, onunla yan yana, kol kola, omuz omuza ve eşit koşullarda, eşit bulvarlarda yürümektir.
Kadının bu özlemine bir sınıf mücadelesine de iktidar hırsıdır, sadece, alnı açık, başı dik, onur mücadelesidir.
Özetlersek, artık cinsiyet ayrımının çağdaş toplumun erdem ve onuru ile bağdaşmayacağı bir noktaya gelinmiştir. Dosyamızdaki maddî olaya gelince; erkek ve kadının uzlaşıp karar vermeleri halinde, kadının soyadı aile soyadı olarak kayda geçebilmelidir.
Kuşkusuz, uygulama ile idarî bilimlerde ilk etapda bir takım intibaksızlık ve telaş yaşanacaktır. Ancak her yenilik doğuran düzenlemede olduğu gibi, idarenin yeni duruma uyum sağlayıp düzenleme yapması zor değildir.
Şimdi; eşlerin uzlaşması halinde, kadının soyadının aile soyadı olarak kabul ve tesciline Medenî Yasa’nın 153. maddesi olanak tanımamıştır. Yasa’nın bu maddesi kanımızca Anayasa’nın 12. ve 17. maddelerine aykırıdır.
Ve anılan Yasa maddesinin iptaliyle, yasamanın yeni bir düzenleme yapmasına olanak tanımak gerekir.
Mahkememiz davacı tarafından ve ona katılan diğer eşin istemlerine katılmıştır ve eşlerin itirazlarını ciddî görmüştür. Böylece, Anayasa’nın 152. maddesi gereği Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar yargılamayı durdurmayı kararlaştırmıştır.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
743 sayılı Yasa’nın 153. maddesinin değişik birinci fıkrası şöyledir:
“Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz başvurunda dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- “MADDE 12.- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.
Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”
2- “MADDE 17.- Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.
Mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile meşrû müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.”
C- İlgili Görülen Anayasa Kuralı
İlgili görülen kural şöyledir:
“MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN, Ahmet Necdet SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL, Nurettin TURAN ve Fulya KANTARCIOĞLU’nun katılmalarıyla 21.10.1997 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle sınırlama sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Yasa’nın 28. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı 743 sayılı Yasa’nın 153. maddesinin 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasında, evlenmede hangi soyadının nasıl kullanılacağı konusu düzenlenmiştir.
Bakılmakta olan davada davacı kadın kendi soyasının aile soyadı olmasını istediğinden, esas incelemenin fıkrada yer alan, “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” sözcükleriyle sınırlı olarak yapılmasına ve işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
Medenî Kanun’un “Evlenmenin Umumi Hükümleri”ni düzenleyen beşinci bölümünde yer alan 4248 sayılı Kanunla değişik 153. maddesinin ilk fıkrasında, kadının evlenmekle kocasının soyadını alacağı hükme bağlanmış, ancak kadının evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile “önceki soyadını” kocasının soyadının önüne ekleyerek kullanabileceği, daha önce iki soyadı kullanan kadının bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabileceği öngörülmüştür. Böylece, kadın, ilke olarak, evlenmekle kocasının soyadını almakta, ancak, dilerse evlenmeden önceki soyadını kocasının soyadının önüne ekleyerek veya kocasının ölümünden veya boşanmasından sonra ikinci kez evlenirse, önceki kocasının soyadını yeni kocasının soyadı ile birlikte kullanabilme olanağına sahip olmaktadır. Fıkranın son cümlesine göre de bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilecektir.
Medenî Kanun’da belirtilen isim, öz ad ve soyadından oluşmaktadır. Medenî Kanun’da soyadı yerine “aile ismi” deyiminin de kullanıldığı görülmektedir. Öğretide soyadı, bir aileyi tanıtan, onun bireylerini başka bireylerinden ayırt eden, aile bireylerinin kimliğinin ortak unsurunu oluşturan ve kuşaktan kuşağa aktarılan aile adı olarak tanımlanmaktadır.
Soyadı, Türk hukukuna 21.6.1934 günlü, 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile girmiştir. Buna göre, her Türk öz adından başka soyadını da taşımak zorundadır. Soyadı seçme görevi ve hakkı evlilik birliğinin başkanı olarak kocaya âittir. Bununla birlikte, kocanın ölmüş ve karının evlenmemiş olması ya da kocanın akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle vesâyet altında bulunması ve evliliğin devam etmesi durumlarında soyadı seçmek hak ve görevi karınındır.
Medenî Kanun’un 153. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi uyarınca, kadın evlenmekle kocasının soyadını almaktadır. Buna bağlı olarak, koca herhangi bir sebeple soyadını değiştirirse, karının soyadı da değişecektir. Kocasının soyadını taşıdığı için evli kadının tek başına soyadının değiştirilmesini isteme yetkisi yoktur. Yargıtay bir kararında, kocanın soyadının değişmesi halinde karının soyadının da “kendiliğinden” değişmesi gerektiğini, bu gereğin kayden yerine getirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idarî bir görev olduğunu belirtmiştir.
Medenî Kanun’un boşanan kadının kişisel durumunu düzenleyen 3678 sayılı Kanunla değişik 141. maddesinde boşanan kadının bekârlık soyadını yeniden alacağı öngörülmekte, hakimin, bazı koşulların varlığı halinde, boşanmadan sonra kadının eski kocasının soyadını taşımasına izin vereceği hükme bağlanmaktadır. Bu koşullar, kadının kocasının soyadını taşımaya devam etmesinde bir çıkarının bulunması, bunun kocaya bir zarar vermeyeceğinin sabit olması ve kadının bunu talep etmesidir.
B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
Mahkeme başvuru kararında, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme haklarına sahip olduğunu, kişiye özgü bütün bu hak ve özgürlüklerin kullanılması, sınırlanması ve devredilmesinin bizzat kendi iradesine dayandığını, kimsenin kimseye zarar vermeden ve hakkını zedelemeden sosyal birey olmasının gerektirdiği hak ve özgürlükleri de olabildiğince kullanarak ve geliştirerek yaşaması gerektiğini belirterek devlet ağırlıklı toplumlarda örf, ahlâk ve benzeri gerekçelerle bireylerin özgür iç dünyalarının baskı altına alındığını, sindirilen özgürlük özlemlerinin kişilerin iç ve dış dünyalarını kararttığını, böyle bir toplum yapısında baskın çıkan erkeğin elindeki erki kadına ve çocuğa karşı kullandığını, buna karşılık, Avrupa’dan da esinlenen Türk kadınının kendi kimlik arayışına başladığını, bu onur mücadelesinin amacının erkeği dışlamak ve önüne geçmek olmayıp yanyana ve eşit şartlarda yürümek olduğunu, bundan böyle cinsiyet ayrımına son verilmesi ve dava konusu olayda olduğu gibi, kadın ve erkeğin uzlaşması halinde kadının soyadının aile soyadı olarak kayda geçilmesinin gerektiğini, ne var ki, Medenî Kanun’un 153. maddesinin birinci fıkrasının bunu engellediğini, bu nedenle kuralın Anayasa’nın 12. ve 17. maddelerine aykırılık oluşturduğunu ileri sürmektedir.
Anayasa’nın 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere, 17. maddesinde de yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.
İtiraz konusu “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” kuralı kimi sosyal gerçeklerin doğurduğu zorunluluklardan ve yasakoyucunun yıllar boyu kökleşmiş bir geleneği kurumsallaştırmasından kaynaklanmaktadır. “Aile hukuku” öğretisinde de kadının erkeğe göre farklı yaratıldığı, zorunluluklar ve toplumsal gerçekler karşısında kadının korunması, aile bağlarının güçlendirilmesi, evlilik birliğinde düzen ve uyum sağlanması, aile içinde iki başlılığın önlenmesi gerektiği gibi hususlarda görüşler bulunmaktadır.
Kullanılan aile isminin kuşaktan kuşağa doğumla geçmesiyle aile birliği ve bütünlüğü devam etmiş olacaktır. Aile birliğinin sağlanması için yasakoyucu eşlerden birisine öncelik tanımıştır. Kamu yararı, kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir. Kaldı ki itiraz konusu kural da aile isminin sadece erkeğin soyadına bağlanacağı öngörülmemekte, kadının başvurusu durumunda kocanın soyadıyla birlikte kızlık soyadını da kullanma olanağı bulunmaktadır.
Kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayırımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir. Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez.
Kişilerin haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturmaz. Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişilerin ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir. Yasakoyucunun aile soyadı olarak kocanın soyadına öncelik vermesi belirtilen haklı nedenler karşısında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.
Bu nedenle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 10., 12. ve 17. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN ve Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşlere katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
17.2.1926 günlü, 743 sayılı “Türk Kanunu Medenisi”nin 153. maddesinin 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasındaki “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır” kuralının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN ile Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA 29.9.1998 gününde karar verildi.
Başkan
Ahmet Necdet SEZER
Üye
Samia AKBULUT
Üye
Haşim KILIÇ
Üye
Yalçın ACARGÜN
Üye
Mustafa BUMİN
Üye
Sacit ADALI
Üye
Ali HÜNER
Üye
Lütfi F. TUNCEL
Üye
Fulya KANTACIOĞLU
Üye
Mahir Can ILICAK
Üye
Rüştü SÖNMEZ
KARŞIOY GEREKÇESİ
Türk Medeni Yasası’nın 153. maddesinin 14.5.1997 günlü, 4248 sayılı Yasa ile değiştirilen ilk fıkrasına göre “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.” fıkranın sınırlama kararı uyarınca incelenen “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” biçimindeki ilk tümcesinde, kadının evlenmekle, hiç bir seçim hakkı olmaksızın, kocasının soyadını alacağı öngörülmektedir. Buna karşın “evlenme” kocanın soyadında bir değişikliğe yol açmamaktadır.
Anayasa’nın 10. maddesinde, “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” denilerek “kanun önünde eşitlik” tanımlanmıştır. Anayasamızda, Alman Anayasası’nın 3. maddesinde olduğu gibi “kadın ve erkek eşit haklara sahiptir” biçiminde somut bir kural yer almamakta ise de 10. maddedeki genel eşitlik tanımının bu ilkeyi de kapsadığında duraksanamaz. Bu bağlamda genel eşitlik ilkesinin somut bir uygulaması olarak farklı cinslerin eşit haklara sahip olması ilkesi, kadın ve erkeğin cinsiyetine bakılmaksızın aynı hukuksal statüye bağlı tutulmasını ve bunun sonucu olarak da hak ve özgürlüklerle sorumluluklar bakımından tam bir eşitlik sağlanmasını zorunlu kılmaktadır.
İnsanın, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme, onurlu bir yaşam sürdürme konusundaki haklarını, kişiliğe bağlı dokunulmaz, devredilmez vazgeçilmez temel hak ve özgürlükler listesinin başına yerleştiren ve bunların yaşama geçirilmesi için gerekli ortamı ve koşulları sağlamayı amaç edinen çağdaş hukuk anlayışının ürünü olan uluslararası belgeler arasında yer alan 1985 yılında katıldığımız “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinde, genel eşitlik ilkesinin somut bir göstergesi olan “farklı cinslerin eşit haklara sahip olması ilkesinin esas alındığı görülmektedir. Bu doğrultuda Sözleşmenin başlangıcında, “Kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan şeref ve haysiyetine saygı ilkelerini ihlâl ettiği” belirtildikten sonra 1. maddede, kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın hak ve özgürlükler konusunda cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayırım, yoksunluk ve kısıtlamanın “kadınlara karşı ayırım” olarak değerlendirileceği; 2. maddenin (g) bendinde taraf devletlerin, kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan yasa, yönetmelik, adet ve uygulamaları, değiştirmek ve kaldırmak için yasal düzenlemelerle birlikte gerekli uygun önlemleri almayı üstlendikleri; 5. maddenin (a) bendinde, her iki cinsten birinin aşağılığı veya üstünlüğü fikrine veya kadın ile erkeğin kalıplaşmış rollerine dayalı ön yargıların, geleneksel ve diğer bütün uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirmek için taraf devletlerin tüm uygun önlemleri alacakları ve 16. maddenin (c) bendinde de evlilik süresince ve evliliğin son bulmasında aynı hak ve sorumluluklar sağlayacakları belirtilmiştir.
Cinsiyete dayalı ayırımları yasaklayan Sözleşme kurallarının “farklı cinslerin eşit haklara sahip olması” ilkesinin uluslararası alana taşınarak ortak idealler haline dönüştürülmesi, bu ilkenin ulusal düzenlemelere yansıtılmasında itici bir güç oluşturması bakımından büyük önem taşımaktadır.
Anayasa’nın Başlangıcı ile 174. maddesinde dile getirilen çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma amacı bu uygarlığın hukuk alanına yansıması olan hak ve özgürlüklerle ilgili uluslararası belgelerin, Anayasa kurallarıyla birlikte değerlendirilmesini gerektirmektedir.
Bu anlayış içinde bakıldığında, yalnız kadın yönünden zorlama getirdiği anlaşılan “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır.” biçimindeki itiraz konusu kural, evlilik birliği içinde hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda bulunan taraflardan kocayı kadın karşısında üstün duruma getirmektedir. Bu eşitsizliği kamu düzeni kamu yararı gibi soyut kavramlarla açıklamak da olanaklı değildir. Çünkü bu tür gerekçelerin, ancak kamu düzenini bozan ya da kamusal yararı zedeleyen somut olayların varlığı halinde geçerli olabileceği açıktır. Evlenen kadının soyadı üzerindeki kişilik hakkının kimi olasılıklara veya varsayımlara dayanılarak sınırlandırılmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı ileri sürülemez. Bu nedenle itiraz konusu kural Anayasa’nın 13. maddesi ile de uyum içinde değildir.
1976 tarihli Alman Evlilik ve Aile Hukuku Yasası’ndaki eşlerin ortak bir soyadı kullanacağı, aile soyadı olarak karının ya da kocanın soyadının seçilebileceği, eğer eşler bir karara varamazlarsa, kocanın soyadının ailenin soyadı olarak kabul edileceğine ilişkin kuralı inceleyen Alman Anayasa Mahkemesi 5.3.1991 günlü kararıyla kocanın soyadının ikincil aile adı olarak seçilmesini Anayasa’ya aykırı bulmuştur. İptal kararının gerekçesinde şu görüşlere yer verilmiştir: “... bir ilişkinin geleneksel yapısı, eşitsizliği haklı kılamaz. Eğer mevcut toplumsal gerçeklik veri olarak ele alınırsa, anayasal bir emir olan farklı cinslerin eşit haklara sahip olmaları ilkesinin gerçekleştirilmesi işlevini kaybedecektir. Bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalınmalıdır. Esas olarak bu kadınların ayrımcılığa uğradığı yerlerde geçerlik kazanmaktadır. Çünkü Anayasa’nın 3. maddesinin ikinci fıkrası böylesi ayırımcılığı önleme amacına hizmet etmektedir. Doğumla kazanılan ad, kişinin bireyselliğinin ve kimliğinin ifadesidir. Bu nedenle birey hukuk düzeninin adına saygı göstermesini ve bunun korunmasını talep edebilir. Bir isim değişikliği, çok önemli nedenler olmadıkça talep edilemez. (Ece Göztepe, Anayasal Eşitlik İlkesi Açısından Evlilikte Kadının Soyadı, AÜHFD. C. 45, S.17) Avrupa İnsan Hakları Divanı da, 1994 yılında verdiği İsviçre hakkında mahkûmiyetle sonuçlanan bir kararında, ismin kişinin kimliği anlamına geldiğini, buna yapılan müdahalenin, ailenin özel yaşamına müdahale sayıldığını bu nedenle eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtmiştir.
Aile soyadının seçimini, evlilik birliğinin eşit haklara sahip bireyleri olan eşlerin özgür iradesine bırakmayarak bu konuda kocaya mutlak bir üstünlük sağlayan kural, yalnız eşitlik ilkesine değil, kadının soyadı üzerindeki kişilik haklarını sınırlaması, bu yolla onun maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına bir müdahale niteliği taşıması nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesine de aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 10., 13. ve 17. maddelerine aykırı olan itiraz konusu kuralın iptali gerektiği kanısıyla çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Başkan
Mustafa BUMİN
Üye
Yalçın ACARGÜN
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
__________________________________________________ _________
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi bu kararı vermiş ise de, AİHM Türkiye'yi kadınların soyadı uygulamasındaki açık ayrımcığı ve insan hakları ihlalini hükme bağladı.
İnsan hakları literatüründe Yerleşik kaide de; bir kimsenin adı ve soyadı üzerindeki hakkı, kişilik hakkı olduğundan, kişiye sıkı surette bağlı, mutlak haklardandır. Kadının soyadı da kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel haklarındandır. Bir kişinin yıllarca kullanmış olduğu ve çevresinde tanındığı soyadını, evlilik sebebiyle terke zorlanması, temel haklarından birinin elinden alınması anlamına gelmektedir.
Av.Ayten Ünal Tekeli tarafından AİHM ne müracaat edilerek Türkiyedeki haksız uygulama hükme bağlanmış oldu.
http://www.milliyet.com.tr/2006/03/30/pazar/paz01.html
VE KADININ ADI VAR....
GARİP AMA GERÇEK ; Bir adı olmayan Hayrunnisa Gül üniversite kampüsunda dolaşırken türbanı olsun diye AİHM ne ulaşmıştı,,,
Garipliği yok aslında ben de saçmaladım,,, bazı kadınların sadece kocalarının adları ve türbanları varlıklarını tescile kafi ve yeterlidir...
Re: Erkeğin Soyadını Almak
Ben böyle bir şeyi kabullenmem. Kadının kızlık soyadını kullanması bile yeterince karmaşaya sebep oluyor. Özellikle muhasebeci olmamdan sebep resmi işlemlerde bayağı bir karmaşa olduğuna canlı tanığım. Kadının hangi aileden olduğu bile belli değil.
Bir de çocuğun kadının soyadını taşıması demek ne demek? Hangi çocuk hangi soyadı alacak soy ilerledikçe kaç soy ad eklenir bir haberiniz var mı?
Kaldı ki ben bunu zaten erkeklere yapılmış büyük bir hakaret atfediyorum.Bir de çocuğun soyadı kadının soy adı olursa 2 kuşak sonra soy ad ne olucak? Ortada soy mu kalır? Züriyeti akrabalık bağlarını nasıl tespit edeceğiz. Soyadı kanununu kaldıralım o zaman.
Bu zaten erkeğe yapılan en büyük hakaret ama kanun izin verdiği için söz söyleyemiyoruz. Bir de böyle birşey olursa karıyı boşar kapının önüne koyarım. Bari oldum olası etek giyip etrafta dolaşalım. Bu kadar da olmaz ya.
Cevap: Erkeğin Soyadını Almak
Anayasa mahkemesinin bu kararında hukuk hiçe sayılmış ve hukuk devletinde kadının erkeğe mal gibi verildiği bir töre işletilmemiş midir? bu görevi suistimal değil midir?
Cevap: Erkeğin Soyadını Almak
Alıntı:
tunel rumuzlu üyeden alıntı
Anayasa mahkemesinin bu kararında hukuk hiçe sayılmış ve hukuk devletinde kadının erkeğe mal gibi verildiği bir töre işletilmemiş midir? bu görevi suistimal değil midir?
Hayır. Değildir. Toplumun yazısız kuralları vardır. Modernleşicez diye de erkekleri illa şerefsiz konumamı sokmalıyız? Erkeğin de bir gururu var ya.
Birşeyin kanuni olması hukuki olması anlamına gelmez. Neshep erkekten gelir. Soybağı erkek üzerinden kurulur. Bilinen 5000 yıllık tarihte Türkler kadına gereken saygıyı göstermişlerdir. Araplaşma ile bu yapı sekteye uğramıştır.
Baktığınızda ancak arap devletlerinde kadın kendi aile adını kullanır.
Zaten bu tip ananevi olguların ekartesinde bahane basit: kadını mal olarak görmek.
Hayır. Böyle birşey sözkonusu değil. Sadece kadınlara hak verecez diye erkekleri büsbütün mal yerine koymamak gerek. Denge sağlanmalı. Bir kültür var.
Erkeğin kadının soyadını taşıması veya çocuğun kadının soyadını taşıması ne demektir?
Kimse kusura bakmasın. Kimse mal yerine konmuyor. Bu tip spekülasyonlarla yaşanmaz. Erkeklik ölmedi. sen öle düşünüyosan hollanda git kardeşim.