-
Kelle Paça ve RTE
Aslında bu forumla sitemizde bulunan https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=36309 forumu bir bakıma aynı özellikleri taşıyor temel ilke görüş aynı . Ama ben yüce yönetici, konu birleştirme uzmanı, muhteşem avukat canım kardeşim Av. Dilek Kuzulu Yüksel Hanımın aksine siyasi forumlarda temel farka göre konuların içiçe geçmemesinden yanayım. O yüzden böyle ayrı bir forum açtım ve gördüğünüz gibi başlığını da kesinlikle AB standartlarında attım. Başlık 301 e uyum içerisindedir.
Zat-ı Şahaneleri RTE Efendi bizim sürekli dediğimiz ama nedense bir sürü kişinin anlamak istemediği şeyi sonunda son derece açık söyledi. Aslında çoğu şeyi açık söylüyor da halkımıza güveniyor sanırım. Dayılığa kurban diye... Çünkü dünyada tek bizimki hiç bir şey bilmeden buna güveniyor, en dayı yandan çarklı yürüyüş, argo konuşma, boylu poslu, ayakayak üstüne atıyor bilmese de dinden dem vuruyor daha iyisi Şam'da kayısı...
Kendileriyle ilgili en ufacık olumsuz gelişmede '' Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir'' diyen ve milletin en az yüzde 55 ini görmezden gelen RTE sonunda Milletin ne olduğunu söyledi. Kendisi Başmış, millet Ayak... Kısaca karşım kelle paça oluyor. Gerçi bizim RTE Kelle yi de aziz şehitlerimiz için kullanıyor ama olsun bu sefer kendisi oldu kelle gerisi de paça....
Bu arada paça egemenliğe kayıtsız şartsız sahip. Bu paça da bir garip oldu ama bu sefer kimler yok ki içinde işçiler, sendikalara destek veren profosörler yargı organları v.s v.s... Bayağı bir paça yani....
Şimdi aslında sıradan bir vatandaş olan Aysun Kayacı bir deyim kullanarak fikrini söyledi diye bazılarınca yerden yere vuruldu hele hele bir danışmanı var mir mi pir mi ne dünyanın en zor isimli adamlarından biri demediğini bırakmadı şimdi sus pus... Herhalde düşünüyordur '' Kızcağız bir şey dedi diye neler dedim bu çam devirdi üstelik bu başbakan. Başbakana denmeyecek söz kalmaması lazım...ama... Patavatsızlığın dik alası.. En iyisi susmak demiştir...'' Zaten bu konuda O gazete paçavrası da sustu diğerleri de...
En azından şöyle yazabilirlerdi...
Başbakanımız çok haklı ''Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar.'' bakınız en güzel örneği kendileri 2002'den beri Türkiy' de kopan ne ???? Tansu Çiller gaf yapardı bu türkçeyi bilmiyor, tarihi bilmiyor, yakın tarihi hiç bilmiyor, ekonomi nanay, siyaset sıfır, din bilgisi gerçekte eksi, dayı dayı yürüme on! Al sana başbakan....
Devam edecek...
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Ne demiş atalarımız? Gülme komşuna gelir başına.. Bu da işte böyle bir öykü.. Aysun Kayacı ile ilgili forumu açıp görüşlerini eleştiren biz, şimdi Başbakan'ın bu Aysun Kayacı'dan farksız patavatsızlığı karşısında susacak değiliz. Bu bizim eleştirel kimliğimize yakışmaz..
Üstelik Başbakan'ın gafı Kayacı'nınkiden daha vahim. Başbakanlık gibi sorumluluk mevkiinde olan bir adamın konuşması daha fazla sorumluluk gerektirir.
Aslında her ikisi de entekllektüel birikimden nasibini almamış, demokrasiyi özümsememiş düşünce olması bakımından aynı noktada birleşiyorlar.
Aslında bu sözlerin ne kadar bilinçli söylendiği de ayrı bir tartışma konusu.. Düşünmeden söylenmiş sözler insanın ayağına böyle dolanır.. Ama sorumluluk mevkiindeki insanların düşünmedem "atışa geçmesi" haklı görülemez.
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Aslında her ikisi de bilinçli sözlerdi Abbas Bey,
Diğer forumda ben Kayacı'nın sözlerinin geri planını anlatmak istedim, yoksa dümdüz söylenenlere zaman zaman kızarak hak versek de, o sözler doğru değildi elbette. Kayacı stres altında olmaksızın, kimine göre reyting için, kimine göre saflığından bu sözleri sarfetti.
Ama RTE stres altındayken gerçekte bilinç altındakileri ifşaa etti.
Aralarındaki fark dağlar kadar. Biat kültüründen gelenlerin demokrat olabileceğini düşünenlere ders olsun. Çoban Mehmet'e acil müdahale edilmez ve bilinçlendirilmezse, O yarın Din ?!!!! adına sesini çıkaramayacak.
Allah bizi o günlerden korusun ...
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Gırtlak dokuz boğum, sekiz yut bir söyle demişler.
Tabii yutkunurken milletin parasını, kendin ve şürekan ile yutmak kast edilmiyor.
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Aysun Kayacı '' dağdaki çoban'' dedi. İlginç bir şekilde de betimleme yaptı '' Vergisini vermeyen'' diye. Yani çoban hem dağda olacak hem vergisini vermemiş olacak... Medya da gitti ''çok hissiyatlı '' bir çoban buldu geldi ve Aysun Kayacı'ya saçma sapan bir dava açtırdı. Herkesin hakkı tabiiki dava açmak. Mahkemeler de böyle saçma sapan davalar yüzünden sonuçlandırılması hayati öneme haiz davaları da bitiremiyor ve ''zaman aşımı''oluyor. Bu kime yarıyor alın size ayrı bir tartışma konusu...
Şimdi gene gazetelerden okuduğumuz TV'lerden duyduğumuz kadarıyla 5-10 bin YTL'ye bile çoban bulunamıyormuş. Neden bulunamadığını yazmıyor ama bulunamadığı kesin. Buradan hareketle çobanların çok iyi para kazandığını söyleyebiliriz. Çünkü bu haberi yalanlayan çıkmadı. Şimdi bu hissiyatlı çoban arkadaş Aysun Hanım'ı dava etti ya mahkeme inceleme yaparken bu hissi çobana soruverse '' ödediğin vergiyi de belgele hele çoban amca....'' dese ne olur ? Bu çoban sizce ne kadar YTL para cezası alır . İddaya girerim Aysun Hanım'ın en azından vergi bölümü kesinlikle doğru çıkar bu hissiyatlı çobanda. Gazeteye görede ayda 5-10 bin YTL kazanç var . Bunca sene hiç vergi vermeyen çobanın düştüğü duruma bakın ''hissiyat''yüzünden... Ama bunu yapacak nerede ....
Her ne kadar çobanlarımız dağda olmasa da, malum çobanlık yaylada ya da platoda yapılır, sözün anlamı cahil kişiler olarak yerleşik anlamda kullanılan bir deyimdir. Hoş mudur ? kesinlikle değildir. Ama bir gerçek var ki bu dağdaki çoban sözünü dilimize Aysun Kayacı sokmamıştır. Çobanlıkla övüne övüne lakabı bile çoban olan 45 yıla yakın siyaset sahnesinde yer alan cumhurbaşkanlığı yapan değerli bir devlet büyüğümüzün kullanımı daha meşhurdur. Kendileri Baba olarak ta anılır. Bu devletli şahsiyet meydanlarda
'' Dağdaki çoban koyununu kaybetse hesabını bana sorar'' diye diye oy almış ama kimse bırakın koyunu çobanla birlikte sürünün kaybolmasında bile hesap sormamıştır kendilerinden.
Aysun Kayacı'yı tanımam etmem hoş bir görüntüsü olan bir kız olduğunu tvlerden görüyorum. Ama neticede bir vatandaşımız olduğu gerçeğinden hareketle yanlış dahi olsa fikrini böyle ifade hakkı olduğuna inanıyorum. Gerçi demek istediği yüzde yüz doğruydu ama ifade ediş biçimi biraz hatalıydı.
RTE 'yi de tanımam etmem. Kabadayı bir görüntüsü olduğunu insanlara aslında değer vermediğini Tvlerden görüyorum. Ama neticede kendisi bir vatandaştan öte başbakan olduğundan saçma sapan söz etme hakkına sahip olmadığını düşünüyorum. Herkes başbakana kızıp laf edebilir O susup dinlemekle görevlidir, kızmakla değil. O makam onu gerektirir ama farkında değil. Gerçi demek istediği de yüzde yüz hatalıydı ifade ediş biçimi de yüzde yüz hatalı...
Ama mümtaz medya sayesinde gene olan güçsüze oldu Aysun Kayacı hiç hak etmedği bir sürü davranış ve hakarete uğradı. RTE ise utanmasalar haklı olacaktı... Gerçi Başlar ayak olur mu olmaz mı tartışılır ama neyse... İşte size bir garip deneme... Ben denedim oldu :)))
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Başbakanımız buyurdu ki '' Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar.'' İşte bugün Türkiyede olan maalesef budur aslında Bozuk bir saatin bile günde iki kere tam doğruyu gösterdiği bir dünyada yedi senedir hiç doğruyu bulamayan başbakan bir kere doğruya yaklaştı onda da yanlış yaklaştı gene tutturamadı.
Bir Mayıs ta bir kere daha gördük ülkede kıyamet koptu demekki ayaklar yönetiyor ki koptu kıyamet... Neyse zaten anlatacağımda bu değil. Başbakan bir kerede '' beyaz çarşafımız yanımızda'' demişti. Aklı erenler bunun aslında ''kefenimizle çıktık yola'' anlamında söylemek istediğini dile getirdiler. Bir başka olasılık ise bence Türkiye dışında heryerde dolaşan başbakanın özellikle Arap ülkelerine çok sık gittiğininden ve arapların ekinsel olarak biraz bize göre garip kokulu ve pis olduklarından yanında temiz beyaz çarşaf bulundurduğudur. Her yerde demokrasi diye bağırıp duran başbakanın bir başbakanın idam edilebileceğini ima etmesi hiç hoş değil çünkü... Ben gene iddia etmiştim başbakanın çarşaf deyiminin aslında ''çuvalladık'' argo karşılığı olan ayağımız çarşafa dolandı anlamında kullandığını işte gördükki benim dediğim doğru çıktı Ayağı çarşafa dolandı saçmaladıkça saçmalıyor battıkça batıyor ama ne gariptirki bu ülkede bu prim yapıyor...
'' Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar'' düşün düşün işin içinden çıkamadım Espiritüel yaklaşımla eğer yıllar önce biz ayakları baş başı ayak diye öğrenseydik bu seferde '' başların ayak olduğu yerde kıyamet kopar'' diyebilirdik. Demekki burada bahsedilen ''isim''olarak aslında baş değil aklında içinde bulunduğu beyin.... Bu bağlamda baktığımızda sadece ayakların değil pankreas mide göz dalak böbrek kısaca hangi organ olursa olsun baş ona kumanda etmeli diğer hiçbiri başa kumanda etmemeli....
Bir garip istisnası vardır oda kişinin aşık olduğu sersem zamandır. Kişi aşık olduğunda Baş değil Kalp denilen kas yığını devreye girer o zamanda kişinin nasıl saçmaladığını dışardan bakan herkes görür anlar bir şapşal aşık anlamaz. Ama bu zararsız bir durumdur .Aşık olan içinse çok hoş bir durum. Her insanın şapşal şapşal dolaşma hakkı vardır. Benimde vardır İnşallah diyelim bu arada sizlerde amin diyin... Bu zararsız bir durum olduğu için konumuzla ilgisi yoktur o yüzden devam edelim. Özetle baş her organa hakim olur olmalı demiştik buna ayakta dahil......
Bütün organları sevmek lazım işe yarasın yaramasın. Vücudumuzda farkında bile olmadığımız bir organ rahatsızlığında anlayıveririz değerini onun için başıda elide ayağıda sevmek lazım ama yönetimin başta olması lazım. Lazım da nasıl bir başta AKILLI bir başta... Yoksa vücut organlarından birisi arıza yaptığında dağılır baş dahil her yer kargaşa çıkar o yüzden akıllı baş lazım akıllı. Apandisit i patlamış birisini üfürükçüye götürürsen baş olarak son yaptığın hata olur muhtemelen '' er kişi niyetine'' diye öbür tarafa gidersin merhumu /merhumeyi nasıl bilirsin sorusuna ise yalan söylersin ''iyi bilirdik''diye...Diyemezsin ki salaktı... O yüzden baş akıllı olmalı Ayağında değerini bilmeli ayağı olmazsa bir yere gidemeyeceğini '' yürüyemeyeceğini'' bilmeli... Yönetim ayaklara geçerse ayaklar bazen geri geri gider tehlikelidir baş ileri gittiğini sanır ama aslında geriye gidiyordur 2008 i yaşarken ayaklar 1918 şartlarındaki yönetimi kabul ederek ortaçağ karanlığına gitmek isteyebilir Baş bunu anlamaz.... O yüzden baş önemlidir Unutulmamalı ki ''ayak sürümek '' işi aksatır gelişmeyi durdurur...
İşin bir komik yanıda bu ''başın'' zırt pırt her yerde milli irade den sözetmesi kapatma davasında bile aldığı oyun bu milli irade olduğunu söylerken bu milli iradenin aslında ''ayaklar'' olduğunu unutuyor. Köy ağaları çalışanlarına ırgatlarına 'ayak takımı''derdi buda öyle oluyor. Yani başa akılsızlaşıyor. Garip bir ruh hali alıyor...
Ruh dedimde ruh hali baş olursa ne olur ? Geldinse üç kere tıkla diye dolaşır herkes ''ruhunun kimyası bozulur'' ''cinler alimine ''karışırsın laiklikle ilgili konuşuyorum sanırsın Kur'an dan sure okursun kimsede anlamaz nereden anlasınn ki diğer organlar ''ruh halinin'' bozulduğunu... Peki başka organ yönetebilir mi ? Bakalım .....
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Başın herşeyi idare etmesi lazım geldiğini söyledik ama AKILLI başın. RTE nin buyurduğu gibi baş yönetimi kaptırırsa sakatlık çıkar moda deyimi ile ''arıza'' çıkar. O yüzden baş yönetimi ayak dahil hiç bir şeye kaptırmamalı ''ruha bile'' Ülke elden gider ''ruhun duymaz'' şaşar kalırsın o yüzden iyidir baş....
Örneğin başa yakın hatta baş dediğimz yerde bulunan organlar var. Bizim baş dediğimiz yukarıda dediğim gibi içinde AKIL ZEKA olduğunu kabul ettiğimiz BEYİN yoksa KAFATASI değil. Çünkü orada başka organlarda var. Ne var örneğin burun var ... Ya baş yönetimi buruna kaptırırsa ne olur . Gene kıyamet kopar. Burun bu... Doğru koku almaz gelen pis kokuları duyamazsın umrunda olmaz daha kötüsü burun inatçıdır ille tutturur böyle gideceğim diye doğru yanlış anlamaz pis kokuları duymaz ''burnunun dikine'gider. Ama nereye kadar gider işte o belli olmaz gider gider gider bir yerde toslarsın bu pis kokuları neden duymadın ın hesabını veremezsin. ''burnun kaf dağındadır '' bundan dolayı ''burnundan kıl aldırmazsın '' Okadar hata yaparsın ki ''burnunun ucunu göremezsin'' senle ilgili ilgisiz her işe '' burnunu sokarsın'' sonra 1 mayıs gibi ''eline yüzüne bulaştırırsın '' ama anlamaz ''burun kıvırırsın'' herşeyi ben yaptım ben dedim oldu sanırsın. Kıssadan hisselerden de ders almaz '' burnu b.ktan çıkmaz'' durumda kalırsın... Oyüzden kibir getirir burnun insanı yönetmesi bırakalım baş yönetsin. Bizim 60. Çilli horoz değil ama belki anlar diye ben kıssa yı yazayım hisseyi o çıkarsın....
Çil horoz her sabah seher vakti ötmeye başlardı. O öttükçe şafak yeri aydınlanmaya, renklenmeye başlar, gökyüzü sanki usta ressamların elinden fırçalanmış gibi, kızıl, pembe, mor, sarı renklere bürünürdü. Nihayet güneş doğardı. Çil horoz böbürlenerek tavukların arasında gezinir, “Bu gün de güneşi ben doğurdum” dermiş. Gel zaman git zaman çil horozun ötmesi ile nice güneşler doğduktan sonra bir gece sağanak yağan yağmurun delinen kümesin damından beline akması ile çil horoz ıslanır. Sırılsıklam olur ve fena üşütür. Sesi de kısılır. “Eyvah” der, “bu sabah ben bu ses kısıklığımla nasıl öterim. Ben ötemezsem güneş de doğmaz. Bu kadar insanlar karanlıkta ne yaparlar. Nasıl işlerine giderler.” diye hüzünlenmeye başlar. Bir iki kendisini zorlar ötmek için. Ne mümkün, ses çıkmaz. Çil horoz bu düşünceler içinde kıvranırken yine her sabah olduğu gibi şafak aydınlanır. Gökyüzü yine rengarenk olur. Güneş yine doğar.
Eee burun da olamazmış baş yerine başka olur mu?...
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Akıllı baş kaptırmaz yönetimi ama bu baş yada RTE nin deyimi ile kelle yönetimi göze kaptırsın. Yani ayak değil ruh hali değil burun değil bildiğimiz ''iki göz'' yönetim gözlere geçse ne olaki...
Göz yönetmi ele geçirince doğal olarak '' gözün döner'' ne oldum delisi olursun şaşırırsın anlamazsında hiçbir şeyi başına bakar k.çını görürsün sinirlenirsin...
Yönetimde kalmak yönetmek için durduk yere '' ölümü göze alırsın'' bundan dolayı saçmalar göz olduğun için akılsız laf eder kefeni çarşafı bir birine karıştırırsın. '' göze geldim''dersin ''gözden düşürmek'' için iftira atılıyor diye bağırıp durursun. bilmezsin ki ''göz görmeyince gönül katlanır'' gören göz senden yana çıkamaz katlanmaz...
Kendi yandaşlarının yaptığı herşeyi ''görmezden gelirsin'' yedikleri herzelere ''göz yumarsın'' bunları söyleyen ısrarla göstermek isteyen çıkınca da doğruları ''gözüne sokmak ''isteyen çıkınca inanılmaz bir şekilde ''gözlerin ateş bürür'' Eser gürler bağırırsın bunuda hitabet sanatı sanırsın. Nede olsa göz yönetimdedir akıl tutulmuştur....
'' Göz açıp kapayana kadar'' arzu ettiğin laiklik karşıtı düzen gelsin istersin bunu 'dört gözle''beklersin olsun diye herşeyi yaparsın ''bütün gözler üstünde '' olmasına karşın planlarını ''gözden geçirirsin' hayalin '' gözünde canlanır'' bundan dolayıda '' gözlerin kamaşır'' buyolda senle ilerleyen herkese ''gözünün yağını yiyeyim ''dersin...
Sonra birden uyanırsın ''gözlerin çakmak çakmaktır''. Gerçekle yüzyüze gelirsin bir anda ''gözlerin açılır.'' Gerçek aslında hiçte ''görmek istediğin gibi ''değildir. Ne olur gene duvara tostlarsın '' gözünü kan bürür'' ama bunu hemen tedavi ederler toslamaktan dolayı '' gözlerin morarır''. Tekrar yönetimi başa verirsin bu kadar az hasarla bu kadar büyük herzeleri yediğine şükredersin ''gözün gönlün açılır '' ''gönül gözüyle''anlamaya başlarsın ama nerede hapistemis ürgünde mi kaçak hayatındamı orası bilinemez.
''gözünün kararması''yüzünden başına gelmeyen kalmamıştır.' göz dağı' vere vere kurduğun ''göz alıcı '' yaşamın yerle bir olmuştur. '' göz doldurucu'' dayılığınla kurduğun '' göze göz dişe diş'' yaşamında '' göze aldığın'' herşey ters gitmiştir. bir çok kişi tarafından '' göz hapsinde ''tutulduğuna anladığında iş işten geçer ''gözlerine inanamazsın'' ''göz kararı'' yaptığın işler ''gözlerini fal taşı ''gibi açtıracak bir şekilde geri dönmüştür. '' göz açtırmadan''uyguladığın baskı bile işe yaramaz olmuştur. '' Göz göre göre '' düştüğün bu durum sonucunda ''gözlerine inanamazsın ''ama tüm yanındakiler dostların '' gözden ırak gönülden ırak'' havasına girmişlerdir.
Bir de ''Aşkın gözü kördür'' derler ama onun tam ilgisi yoktur konumuzla olsa olsa bir kez daha hikaye edilebilir .
Bundan çok uzun yıllar önce dünya da yaratılmadan, insanlar dünyaya ayak basmadan önce, iyi huylar ve kötü huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilmez halde dolanıyorlarmış. Bir gün toplanmışlar ve herzamankinden daha sıkkın bir şekilde otururken, ”SAFLIK” ortaya bir fikir atmış neden saklambaç oynamıyoruz? orda bulunan herkes bu fikre sıcak bakmış ÇILGINLIK çılgın olduğu için bağırarak ortaya atılmış ben ebe olmak istiyorum. Ben ebe olmak istiyorum…. oradakilerin hiç biri çılgınlık kadar atak olmadığı için oldukları yerde kalakalmışlar.
ÇILGINLIK bir ağaca yaslanmış ve başlamış saymaya bir, iki, üç… ÇILGINLIK saymaya başladıktan sonra iyi huylar ve kötü huylar saklanacak yerler aramaya başlamışlar. ŞEFKAT ayın boynuzuna asılmış.İHANET çöp yığınlarının arasına girmiş. SEVGİ bulutların arasına kıvrılmış. YALAN bir taşın altına saklanacağını söylemiş ancak yine herkesi kandırıp gölün dibine saklanmış. TUTKU dünyanın merkezine girmiş. PARA HIRSI bir çuvalın içine girerkençuvalı yırtılmış ve ÇILGINLIK saymaya devam etmiş. yetmiş dokuz,seksen,seksenbir…
AŞK ın dışında bütün iyi huylar ve kötü huylar saklanmışlar. AŞK karasız olduğu için bir türlü saklanacağını bilemiyormuş. ÇILGINLIK doksan yediye gelmiş,doksan sekiz, doksan dokuz,yüz’e vardığında AŞK sıçrayıp etrafındaki güllerinarasına girmiş ve oraya saklanmış. ÇILGINLIK bağırmış sağım solum söbe saklanmayan ebe demiş… arkasına döndüğünde ilk önce TEMBELLİĞİ görmüş. TEMBELLİK ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş. ÇILGINLIK sonra ŞEFKATİ ayın boynuzunda görmüş ve İHANETİ çöplerin arasında, SEVGİYİ bulutların arasında YALANI gölün dibinde ve TUTKUYU dünyanın merkezinde bulmuşsadece biri hariç herkes yavaş yavaş geriye dönmeye başlamış.
ÇILGINLIK umutsuzluğa kapılmış HASET son saklanan bulunamaduğı için haset duyarak, ÇILGINLIĞIN kulağına fısıldamış. AŞK ı bulamıyorsun ama o güllerin arasında saklanıyor… ÇILGINLIK çatal şeklinde tahta bir sopa almış ve güllerin arasına sopayı çılgınca saplamış, saplamış, saplamış… ta ki yürek burkan bir haykırma onu dondurana kadar… haykırıştan sonra AŞK elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış ve parmaklarının arasından sicim gibi kan akıyormuş ÇILGINLIK, AŞK ı bulmak için heyecandan aşkın gözlerini kör etmiş. Ne yaptım ben seni kör ettim. Ne yapabilirim… AŞK cevap vermiş gözlerimi geri veremezsin ama istersen bana kılavuzluk yapabilirsin… Ve o günden beri AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR VE HER ZAMAN ÇILGINLIK YANINDADIR!!!!!!!!
Bunu da ''gözünüze '' sokalım ve diğer bir kaç organa bakalım....
-
Re: Kelle Paça ve RTE
En kötülerinden biriside başın yönetimi ağıza kaptırmasıdır. Bir kere öncelikle '' Ağzından çıkanı kulağın duymaz'' Sonradan önüne sen böyle dedin diye koyduklarında kendin inanamazsın kıvırırsın öyle demek istemedim diye suçu duyana atarsın medyaya atarsın atarda atarsın ama yemezler....En basit şekliyle '' ağzı olan konuşuyor'' suçlamasıyla karşıkarşıya kalırsın...
Mikrafonların kameraların açık olduğunu unutursun '' ağız ağıza verdiğin'' konuşmalar ortaya çıkar resil olursun. Balık hafızaya güvenir ''ağız dalaşına'' girdin mi haklı çıkacağını herkesin ''ağız birliği '' ederek seni haklı çıkaracağına inanır aldanırsın neden Baş değil ağız yönetiyordur da ondan....
''Ağız yayarsın'' bunu en yakındakilerinle anlaşarak '' Ağız satarak'' gerçekleştirirsin. Ama gerçekler ortaya çıkınca gayet pişkin '' ağız değiştirirsin''. Ne olacak bu halkı reaya gibi gördüğüne göre ''ağzın torba değil ki büzesin '' durumundan en çok sen yararlanırsın.
Ortalık bir birine girer ekonomi çuvallamış ülke beş paraya satılmaya doğru gider. Sen ''ağzı laf yapan'' birisi olarak '' ağız tamburası'' çalarsın yani insanları yalanla avutmaya çalışırsın uyanıpta ne oluyor yahu diyene de ''ağıza alınmayacak'' sözlerle karşılık verip demokrasi nutku atarsın. Gerilim taraftarı değiliz biz derken en büyük gerilimi yaratırsın bundan dolayı elde ettiğin ranttan ''ağzın kulaklarına varır.''
''Ağzı açık ayran delisisindir'ama senle ilgili gerçekleri söyleyen herkesi ''şom ağızlılıkla''suçlarsın. İstediğin insan tipi aslında ''ağzı var dili yok ''tipidir. Etrafındakilerin ''ağzına bir parça bal çalarak '' sistemini yürütmek istersin. '' Ağzından baklayı çıkardığın ''zamansa anında uyanır tüm senden başka herkesi ''ağzı kara '' ilan edersin. Bu sende ''ağız birliği''etmiş bir durumdur . Çünkü alıştığın ''ağzına baktırma'' yöntemi ile insanla ''ağzına vurup lokmasını almaya'' alıştırdın.
Amma bir şekilde senle ilgili birisi '' ağzında bakla ıslatamadığında'' gerçekleri açık ettiği an '' ağzına geleni ''söylemen yetmeyecektir Çünkü karşı taraf '' açar ağzını yumar gözünü'' senin alıştığın ''ağzını bıçak açmayan''tip bir anda senin ''ağzının payını ''veren tipe dönüşür. İşler sarpa sarar ''Ağzın dilin kurur'' '' Ağzını toplamaya ''çalışırsın ama iş işten geçmiştir. ''Ağzın poyraza açık kalır'' çuvallarsın.
Onun için gırtlak dokuz boğum sekiz düşün bir söyle sözünü hep anımsamak zorunda kalırsın. '' yarım ağızla'' bahsettiğin hukuk gün gelir senin kurtarmaya çalışır toplumsal linçten Bundan dolayı ''ağız ishali''olmadan önce çok iyi düşünmek gerekir Ağız düşünemeyeceğine göre yönetimin başta olması gerekir.
Yüksek müsadelerinizle ağızla ilgili bir hikaye yazmıyorum. merak eden bulsun okusun bulamayan bana aorsun ben yazarım hemen ... Ağızda bitti ama organ çok zaman yok saat tam tamına 0312 benim uykum yok ama kitap okuyasım geldi... Gözlerim yönetimde değil inanın :) Aklım başımda :)) E birazda hükümette olmayan bir olay gerçekleştirip ''düşünmek ''istiyorum . Hem organ hem atasözü hem deyim bulmak bunları yazmak inanın kolay değil...
Hadin görüşüzür. Uyanınca...
-
Re: Kelle Paça ve RTE
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Bir garip yönetim organı daha yazayım... Düşünün ki yönetim baştan Kulaklara geçti. Olmaz olmaz demeyin oldu ya kulak yönetiyor her şeyi Buda hiç akıl karı değildir.
Kulak yönetimi aldığı an ''kulağın üzerine yatar'' Uyuyakalır sen öyle sanırsın. Sadece duymak istediklerini duyarsın. Lehine olanları poh pohlar usulsüz gazete tv sahibi yapar sonra onların dediklerine ''kulak kabartırsın.'' sanki doğru söylüyorlarmış gibi aldanırsın. Seni desteklemek için saçmalayn bir takım dış destekleri '' kulak kesilerek'' dinlersin. Aslında o kendi işine geleni söylüyordur anlamazsın. Sana gerçekleri söyleyen herkesi hatalı sanarak '' kulaklarını tıkarsın'' yanlışlıkla duysan bile ''kulak asmazsın '' bazen mecbur kalır hee dersin sonra '' kulak ardı edersin''. Yaptığın abuk konuşmalar yada yandaşlarının saçmalamaları bir şekilde duyulunca '' kulak misafiri olmakla '' çok vahimse koskoca kamera ve mikrofana rağmen '' telekulak'lıkla suçlarsın. Suçlama önemli değildir de laflar bu gürültüde güme gider. Aleyhine olan her şeye ''kulaklarını tıkaya tıkaya''gidersin. Fazla desibel gibi fazla tıkamanında sağırlık ypacağını bir türlü hesap edemezsin.
Böyle dangıl dungul giderken '' eli kulağında '' olan hakkındaki olumsuzlukların farkına varamazsın ayamazsın. Atatürk Cumhuriyetine ve devletine '' göz Kulak olanlar''vardır içiner sindiremezsin kızarsın , ''müzik kulağın'' olmadığı için gümbür gümbür çalan tehlike çanlarını ilahi sanırsın. ''kulağını tırmalayan'' sesleri hep kötü sanırsın ama onlar aslında ''kulağın çekilmeden '' kepçe kulak'' olmadan önceki son uyarılardır duyamazsın .Neden duyamazsın çünkü yönetim aslında duyma organındadır da ondan o da şaşırmıştır tabiiki duyacak mı yönetecek mi?....
Konuştuğun konularda doğal olarak ''kulaktan dolma'' olduğundan ha bire çuvallarsın. İşin kötüsü akıl olmadığından bunada aldırmaz şuçu başka yerlere atarsın. '' Kulağı kirişte'' olan bazı yöneticilerin bu sayede ''kulağı delik '' olurlar bunlar gelen uyarıları sana söylerler amma velakin ''kulakların pas tuttuğu ''için anlayamazsın. Sonunda birileri ''kulağına kar suyu kaçırır'' ne oluyorum dersin amma gene uyanmazsın çünkü ''kulağına koymuş''şundur bir şeyler kim ne derse desin ''kulakların duymaz'' olur anlayamazsın...
Sonra birgün bir şekilde '' kulağın bükülür '' hep birlikte bu bükülmeden en az zararla çıkmayı umarız. Çünkü kulak yönete yönete rezil olmuştur her şey birbirine girmiştir, karman çorman olmuştur. Kepazelik rezalet yolsuzluk almış başını gidiyordur. Hurafelerle din sömürüsü yapılıp rant elde ediliyordur. Kaksızlık hak olmuştur. Kadın kadınlıktan çıkmış cariye köle arası bir yere oturmuştur. Sonra herkes bütün bu olanların '' kulağına küpe'' olmasını diler ama bilmezler ki beyhudedir.....
-
Re: Kelle Paça ve RTE
Artık bitirmeye doğru gidelim. Uzatmanın da bir anlamı yok. Baş haricinde her organ bir garip yönetiyor açıkçası....Ana en tehlikeli organı yazmadan bitirirsek ayıp olur o organa yok yok aklınızdaki değil bu ''tehlikeli organ'' eller den bahsediyorum sadece masum eller....
Gerçi daha önce bu konuyu bitirmem lazımdı çünkü AKP ve zatı muhterem yöneticileri öyle hızlı gidiyorlar ki onlara yetişmek mümkün değil. Adamın dediğini al kırk ciltlik eser oluştur... Neyse bu bir sonraki konum. Ortalama Türk.. Hehe hoşuma gitti... Ben bir forumda demiştim severim bu RTE yi diye...
Yönetimi asla ve kata ellere kaptırmayacaksın hele hele ''yaban ellere '' hiç.. Yönetim ellere geçtimi ''elin ayağın dolaşır'' sadece elin değil tüm organlar saçmalamaya başlar eller ve onun ucu parmaklar çok sakıncalıdır yönetim açısından aman haa..
'' El altından'' aldığın yardımlarla farkında olmazsın ama işine yönetimine çoktan 'el atılmıştır.'' Utahtan utah uzantılarından senin yönetiminin çıkar sağladığı her kesimden. Seni '' el bebek gül bebek '' yetiştirirler her yaptığına evet derler ''elinden her iş gelenleri'' sana destek olsun diye yanına verirler bunlar bazen kalemleriyle bazen müthiş fikirleriyle yönetimini destekler süpürmeyin yararlanın der...
'' El etek öpenler'' yanından hiç eksik olmaz her yaptığın hataya doğrudur derler sende de yönetim elde olduğundan akılda olmadığından doğru sanırsın. Bazen biri çıkar ''ele verir'' yaptıklarını açık eder. Hemen ''ele ele verip'' onun sonunu hazırlar ihraç edersiniz. Nasılsa halk ne desek inanıyor diyede aldırmaz devam edersiniz. Baktınız biraz ses çıkacak hemen ''eli boş'' insanlar yaratır bir sürü ''eli darda'' aile yaparsınız sonra bunlara ''devlet eliyle'' giden yardımları biz yaptık ayaklarına yatar parsayı toplarsınız. Bu ne biçim işse yapılan yardımlar olduğu gibi vergiden düşülür KDV si alınmaz aslında tam bir hortumculuktur ama aldırmazsınız o kahraman edasıyla dolaşır siz nemalanırsınız olan da devlete olur ne gam...
Çevrende bir sürü ''eli uzun ''dolaşır bunlarıda destekleyen maalesef bir çok ''eli kalem tutan''. hatta bazen öyle bir karışırki ''eli kalem tutan eli uzunun ta kendisi olur.'' '' Ele gelen düğün bayram '' diye aldırmazsınız. ''eli maşalı''bir sürü saçma sapan kalemşör yetiştirip yetinmez ''devlet eliyle'' kendi medyanızı kurarsınız.
'' El e erir talkını kendiniz yutarsınız salkımı'' zihniyetiyle hareket ede ede İlgili ilgisiz her işe '' parmak atarsınız'' Haydan gelen o kadar çok olur ki ''eline geçeni har vurup harman savurursunuz.'' Ama gün gelir ''eline hakim olamamaya'' başlarsın ''ellerin titrer'' Anlamazsın ne olduğunu ''el elden üstündür '' ondan dolayı şaşar kalırsın '' elin ayağın tutmaz olur'' Haklı gibi bağırmaya başlarsın ''elinden geleni ardına koma...'' bilemzsin ki aslında sen yapmışsındır her şeyi kendi ''elinle kendi sonunu'' hazırlamışsındır. Yakınlarına seslenirsin çaktırmadan ''el verin'' de kurtulayım diye ama garipleşir ortam yanındakiler git gide ''el ayak çekmeye'' başlamışlardır. Yeni bir organ aramaktadırlar aslında yönetici olarak bunu anlayamazsın. her şeyi ''elinde tutmak'' istersin dağılmayı bir türlü tam anlayamazsın.. '' Ele güne karşı yapayanlız'' kalırsın belirli bir süre sonra ektiğini biçersin. Hala farkında değilsindir o günlerin çok yaklaştığının çünkü sanırsın ki ''elinden bir şey kurtulmaz.'' İşte bu düşünce çevrendekileride '' eline bakar'' yaptığından dağıldığı an toparlanmaz ard arda yıkımlar gelir. ''elde avuçta ne varsa'' gider yok olur. Karşında 'el pençe divan ''duranlar yoktur artık sökün halinde üzerine gelir herşey... Tehlikeyi hissedersin tabanını sıkı tutmak için bir hamle yaparsın omayacak bir hamle ''elini çabuk tutmak ''için yapılmış bir hamle... Zaten sonun başlangısındadır. Akılsızca yaptığın bu hamleye ilgili yerler ''elinin körü'' derler. Son başlamış olur.
'' ele çektiğin peşkeşlerden'' ''elinden gelmeyecek işe kalkışmandan'' ''elde avuçta ne varsayaban ellere vermenden'' kısaca hukuk düzenini aklınca ''elinde oynatmandan bıkanlar'' sonunda olaya ''el koyarlar'' İşte o an asla yanımdan ayrılmaz dediklerinle bir bir ''parmak bozarsın'. Bir anda işte bizi bu hale getiren bu diye ''parmakla gösterilirsin.'' Anlarsınki 'elinde kimse kalmamıştır. kimsenin sana yardıma ''eli varmaz'. Tek başına yada bir kaç kişiyle kalırsın beraber yürüdük biz bu yollarda dediklerin yoktur artık. ''elini sıcak sudan soğuk suya sokmamış'' olmana karşın bir anda ''elini işten çekmen ''istenir. Sadece iş olsa dua edersin. '' elin böğründe ''kalır anlamadan ''elin ayağın bağlanır.'' Her hangi bir şey yapmaya 'el ermez güç yetmez '' durumda kalırsın... İşte o an anlarsın ki '' Elden vefa sehirden şifa ''olmaz. Ama çok geç kalmışsındır. Yönetimi baş a devretmek için can atar duruma gelirsin. ''ellerinle teslim ''etmek istersin, ''elinden zorla ''alırlar.
Onun için yönetimi ele de kaptırmamak gerekir daha doğrusu hiç bir yere kaptırmayacaksın baştır baş yönetici...