-
İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Ergenekon soruşturmasında şok bir gelişme yaşandı. Cumhuriyet Gazetesi başyazarı İlhan Selçuk ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu gözaltına alındı. Ankara'da gözaltına alınan Perinçek uçakla İstanbul'a getirildi
İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, polisin partinin İstanbul İl Başkanlığı ile Ulusal Kanal'da arama yaptığını bildirdi.
Önsel, İstiklal Caddesi'nde bulunan il başkanlığında yaptığı basın açıklamasında, polisin sabah saat 04.00-04.30 sıralarında İP, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisinin İstanbul ve Ankara'daki merkezlerine eş zamanlı olarak operasyon düzenlendiğini söyledi.
Erkan Önsel, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever'in gözaltına alındığını ifade etti.
Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya da, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk ile iş adamı İbrahim Benli, eski İÜ rektörü Prof Dr. Kemal Alemdaroğlu, Aydınlık Dergisi Genel Yayın YÖnetmeni Serhan Bolluk, Perinçek'in koruması Yusuf Beşerik, gazeteci Adnan Akfırat'ın da gözaltına alındığını öne sürdü.
Akkaya, Perinçek, İlsever ve Selçuk'un evlerine polisin eş zamanlı baskın yapıldığını öne sürerek, polisin Ulusal Kanal ve il başkanlığı binasında belgeler ve bilgisayarlar üzerinde incelemelerinin sürdüğünü kaydetti.
Bu arada, İP İstanbul İl Başkanlığı ve Ulusal Kanal'ın bulunduğu binanın önünde çok sayıda polis güvenlik önlemi aldı
İlhan Şelçuk'un gözaltına alınmasına neden olan köşe yazısı...
RTE, XIV'üncü Louis mi?..
Geçenlerde (14.03.2008) bu köşede "Sonra Oturup Ağlamasınlar" başlığı altında bir yazı yayımlandı...
Ne diyorduk?..
"Gün geçtikçe gelişip yoğunlaşan iletişim teknolojisi bizde neye hizmet ediyor ?..
İslamcılığın (İslamın değil) beş şartına...
Bir azgınlık.. bir azgınlık ki demeyin gitsin...
Neden bu azgınlık?..
İslamcılar -ılımlısı ve köktencisi- artık ülkeyi, belediyeleri, devleti, her şeyi ele geçirdiklerine inanıyorlar...
............................
AKP iktidarı belli hedefe doğru doludizgin yürüyor, yandaşları da içmeden sarhoş olmuşlar...
Ülke altüst...
Herkes birbirine soruyor:
- Ne olacak?..
Bu gidişle bir şeyler olacak...
Ama ben (...) şimdiden haber vereyim...
Bir şeyler olduğunda sonuç düşündükleri gibi çıkmazsa, oturup mazlum rolünde ağlamasınlar ... "
*
Birkaç gün sonra Yargıtay Başsavcısı AKP'yi kapatma davası açınca dinci ya da liboş gazetelerde yorumlar - haberler yayımlandı...
Dediler ki:
- İlhan Selçuk davadan haberliydi...
Geri zekâlılığın üst göstergesiydi bu tür yazılar...
Çünkü zaten iki ay önce Yargıtay Başsavcısı dava uyarısını yapmış, haber bütün gazetelerde yayımlanmıştı...
Peki, şimdi ne olacak?..
*
Başsavcı görevini yaptı, davayı açtı...
Davalı iktidar partisi ve iktidara bağlı medya kendinden geçmiş ve çıldırmış gibi...
AKP iktidarı hukuku, anayasayı, yasaları, Başsavcı'yı, yargıyı tepeleme savaşımının borularını durmadan üflüyor...
Ve herkes yine birbirine soruyor:
- Ne olacak?..
*
Ya anayasal hukuk işleyecek...
Ya da AKP iktidarının çılgınca gidişatıyla her şey birbirine girecek...
RTE yoksa hastalandı mı?..
14'üncü Louis edasıyla diyor ki:
"- Devlet benim..."
Başbakanın dengesizliği ortalığı allak bullak ediyor, sapla saman birbirine karışıyor, siyasetin karnı neredeyse burnuna değecek, hamilelik sancıları bir şeylere gebeliği pompalıyor...
Evet, bu gidişle bir şeyler olacak...
RTE 14'üncü Louis gibi 'devlet benim' dedikçe Türkiye'nin dengeye girmesi, ortalığın sakinleşmesi ve normalleşmesi olanaksız...
Ya RTE anayasaya ve yargıya 'sokaktaki adam' gibi saygı gösterecek...
Ya da 14'üncü Louis olmadığını RTE'ye anımsatacak ve öğretecek bir hesaplaşmaya hazırlıklı olalım...
Aklın bir başka yolu yok...
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
İlhan Şelçuk'un gözaltına alınmasına neden olan köşe yazısı...
Bu yazı bugün/yani İlhan Selçuk'un göz altına alındığı gün/yani (21.03.2008) tarihinde Cumhuriyet gazetesinden yayınlanmıştır. Bu yazıyı tutuklanma sebebi olarak göstermek yanlış olur.
Ne yazık ki Türkiye'de herkes "kendisine müslüman".
Karşıt olduğu biri aleyhine dava açılınca sevinçten havalara uçanlar kendilerinden biri aleyhine dava açılınca yargıya tepki göstermeye başlıyorlar.
Benim yazarım, benim aydınım, benim adamım iyi;
senin yazarın, senin aydının, senin adamın kötü.
Herkesin, ama herkesin istisnasız bu çifte standarttan kurtulması lazım.
AKP hakkindaki parti kapatma davasini acan "bagimsiz yargi"nin bir diger bağımsız mensubu İstanbul Cumhuriyet Savcisi Zekeriya Öz'ün talimatiyla, Ergenekon operasyonu kapsaminda gozaltina alınmıştır. Yine aynı operasyon çerçevesinde göz altına alınanlar arasında Kemal Alemdaroğlu ve Doğu Perinçek de vardır.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Kanaatimce Ergenekon bir masaldir,cadi avindan farksizdir,dolayisiyla ancak cocuklarin inanabilecegi niteliktedir.
Her yerde kadrolasan iktidar kendi aleyhine konusan,dusunen kisileri birer birer Ergenekon denilen olusuma dahil etme cabasindadir,gidis akli selim bir gidis degildir,bakalim ne olacak..
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Çetelerle ilgili görüşlerim çok açık , diğer forumda Melike İlgün'ün bir yazısını ekleyerek görüşlerimi ifade etmeye çalışmıştım. Yasalara aykırı kim ne yaparsa cezasını çekmesi gerektiğini düşünürüm ve bu konuda yargıya da sonuna kadar güvenirim.
Ancak dostlar, ben bu Ergenekon soruşturmasından bir şey anladıysam ne olayım. Şimdiye kadar tutuklananlara bakıyorum, her görüşten ve hatta her dinden insan var. Gizli yürütülen ve yayın yasağı konulan soruşturmanın detayları nasılsa malum basınımızda çarşaf çarşaf yer alıyor. Bu çete öyle bir çete ki, eski askerlerde çıkan kıçı kırık bir iki tabanca ve MKE menşeeli birkaç el bombası hariç silahları yok ama yazılan çizilenlere bakılırsa yurtdışı da dahil olmak üzere inanılmaz gelir kaynakları var. Bu çete öyle bir çete ki; muhalif yazarlar, gazeteciler, kilise sözcüleri, avukatlar, mafya babaları, doçentler, doktorlar, akademisyenler, rektörler, parti liderleri, eski askerler, PKK'lılar ne ararsan var, yok yok. Sanırım soruşturma açılalı 1 yıl oldu, mesela yazar Ergun Poyraz geçen sene Temmuz'dan beri tutuklu... Bu soruşturmada herşey var ama ortada bir iddianame bile yok. Öyle olunca açılmış bir dava da yok. Şu iddianameyi görünceye kadar memleketin % 53'ü tutuklanırsa şaşırmayacağım vesselam...
Selamlar,
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
Ergenekon Davasını yakından takip eden gazeteci Şamil Tayyar,ilave tutuklamalar olabileceğini de belirterek, adres verdi. Tayyar'a göre yeni tutuklamalar yine medya sektöründen olacak. Ve gözaltına alınacak olan bu ünlü isim sürekli ekranlarda gördüğümüz bir isim olacak.
Tayyar şunları söyledi; "Bir özel televizyon kanalında sürekli gördüğümüz bir isim var. Onun da gözaltına alınacağını düşünüyorum."
Sorusturmayi galiba Cumhuriyet Savcisi yurutmuyor ya da birileri tarafindan yonlendirme yapiliyor?Bundan birkac hafta once Fehmi Koru unlu bir gazetecinin Ergenekon operasyonu kapsaminda tutuklanacagini kose yazisinda belirtmisti.Fehmi Koru bu bilgiyi kimden nasil aldi?Siradaki gazeteci kim?Bana Tuncay Ozkan gibi geldi..
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Sayın sdt23;
Yazının hiç bir yerinde bir tepki göstermedim. Zaten o medyada çıkan haberdir. Yorum dahi yapmadım.
Ancak bir yorum yapmam gerekirse sadece sayın İlhanSelçuk ile ilgili apabilirim ki büyük olasılıkla ilgili Cumhuriyet Savcısı bile bu olaydan irite olmuş hiç hoş karşılamamıştır.
Sayın İlhan Selçuk 85 yaşındadır. İki kez kalp ameliyatı olmuş ciddi damar problemleri olan birisidir. Daha önemlisi evinin kapısının önünde ve yanında daima DEVLETİN GÖREVLEDİRDİĞİ İKİ POLİS güvenliğini sağlamaktadır. 15 senedir evinden işine her yere bunlarla gider yani devlet açısından bulunması en kolay ve şeffaf adamdır sayın Selçuk. Askeri yönetim zamanında bile sayın Selçuk kaçmadan gidip istenilen ifadeyi veren bir şahsiyettir. Dolayısı ile sabaha karşı dörtte hiç uygar olmayan bir şekilde götürülmesini çok kınadığımı belirtmek isterim.
Bu demek değildir ki varsa bir hukuksuz davranışı dokunmayın bırakın hayır herkes hesap vermelidir eğer bir suç işledi ise . Bundan dolayı sapla samanı birbirine karıştırmayalım.
AKP olayında ortada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının hazırladığı 162 sayfalık çok ciddi bir iddianame var ne gözaltı var ne tutuklama bu olayda ise 1 senedir sooruşturma sürmesine karşın ortada iddianame yok tutuklama ve gözaltı var. İkisi o kadar farklı ki birbirine karıştırmamak gereklidir diye düşünüyorum. Bu en başta yargıya büyük saygısızlık olur. Yargıya güveni zaten törpüleyenler çok fazla buna bizlerde katılmamalı yargıya güvenmeliyiz. Uygulama hatalarını eleştirmek ise insanlık görevimizdir.
Şimdide kilit adam olarak Tuncay GÜNEY diye birisi çıktı şimdi kanada da hahamlık yapıyor o zamanda Fethullah Gülen'in samanyolu tv sinde talk show yapıyormuş... Ne çete be şaştıkça şaşıyorum o da ayrı.
İlhan Selçuk Cumhuriyet gazetesinin başyazarı olmasının yanısıra gazetenin imtiyaz sahibide Şimdi buna Kendi gazetesini bombalamaktan soru soracaklar.
Bu yazıyı yazarken sağıma soluma iyice bakındım ve şüpheye düştüm acaba bende Ergenekoncu olabilir miyim ???
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Aşağıdaki yazı Milliyet'in sitesinden kopyalanmıştır.
Fehmi Koru'nun işaret fişeği yazıları
Yeni Şafak'ta 'Taha Kıvanç' adıyla yazan Fehmi Koru, bugünkü yazısındaki ilginç ifadeleriyle dikkat çekti. Koru'nun 26 Ocak'taki yazısı da dikkatli gözlerden kaçmadı. İşte o iki yazı...
Her kafadan bir sese kişisel katkım / 21 Mart 2008 Taha Kıvanç
Aslında önce “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?” sorusuna cevap bulmak zorunda Ak Parti. Bazılarının dediği gibi “Avrupa Birliği sürecine samimiyetle sahip çıktıkları için AB üyesi Türkiye'de üstünlüklerini kaybedecek bürokrasinin son hamlesi” olabilir mi bu girişim? Öyleyse, AB sürecine daha sıkı sarılmak mı, yoksa mümkün olduğu kadar uzak durmak mı çaredir?
Kimileri “Sebep Ergenekon” diyorlar. İlhan Selçuk böyle diyenlerle alay ediyordu dün: “İş geldi nereye dayandı?.. / Yargıtay Başsavcısı, AKP iktidarına demiş ki: / - Sen Ergenekon davasını açar mısın?.. / - Açarım... / Başsavcı köpürmüş: / - Ya öyle mi, ben de seni kapatmak için dava açarım...
“Vallahi ben uydurmadım, gazeteler yazıyorlar, Başbakan RTE ve yardımcıları: / ' - Biz Ergenekon çetesini çökerttik, AKP davası ondan açıldı' diyorlarmış...”
Böyle düşünüyorsa Başbakan ve etrafındakiler, elbette alayı hak ediyorlar. Oysa Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın ilk gün seslendirdiği kuşkudan da, görüştüğüm Ak Partililerin anlattıklarından da farklı bir tablo çıkardım ortaya.
Şöyle düşünün: Kıskacın tamamlanmakta olduğunu, çok yakında öteki örgüt üyelerinin yanına götürülmek üzere olduğunuzu biliyorsunuz... Elinizde 'dolaylı şantaj' yapmaya yarayabilecek bir güç var. Bu gücü süreci bir an önce başlatmak üzere kullanır mısınız, kullanmaz mısınız? “Ergenekon yüzünden” diyenler böyle bir mantıktan hareket ediyorlar.
Acaba kime/kimlere kadar uzanacaktı Ergenekon operasyonu? “Sebep Ergenekon” diyenler, bu noktada, okuduğunuz mukadder soruyu soruyorlar...
Ak Partililere benim de bir tavsiyem var: Şu günlerde Cumhuriyet gazetesini dikkatle izlemeliler. Hürriyet veya Milliyet, hatta Vatan önemli değil bu süreçte, onlar “Vur kaç” ekibi; karargâh (Ergenekon'un karargâhını kast ettiğimi sanmayın, Ak Parti'yi ne pahasına olursa olsun durdurma çabasının karargâhı), Cumhuriyet gazetesi...
Şu satırları haftanın ilk günü Cumhuriyet'in 'başyazı' sütununda okudum: “Yüksek mahkemenin vereceği kararın ne olacağı elbette bilinemez; ancak Türkiye'nin lâik Cumhuriyet olarak İslâm dünyasındaki olumsuz gelişmeler karşısında ayakta kalabilmesini elbette yalnız hukukla ve davalarla sağlamak mümkün değildir.”
Bilinenlerin tekrarı olan yazı sanki bu cümleyi kayıtlara geçirmek için kaleme alınmış gibiydi. “Yalnız hukukla ve davalarla sağlamak mümkün değildir” cümleciği ufukta başka sürprizlerin bizi beklediğini akla getiriyor.
İlhan Bey evde mi? / 26 Ocak 2008 Taha Kıvanç
İlhan Selçuk'a işkence yapan ekibin tepe noktası olan kişi bir astına 'Ergenekon' adlı yapılanmadan söz etmiş... Memduh Ünlütürk o bilgiyi Erol Müterciler'e fısıldamasaydı örgütün varlığından haberdar olsak bile adını bilemeyecektik.
Garip olan şu: Ziverbey Köşkü'nde işkence yapılan İlhan Selçuk, köşkün bağlı olduğu birimin yeniden yapılanmasıyla ilgili son 'Ergenekon' operasyonuna olağanüstü mesafeli duruyor. Durum, yıllarca Cumhuriyet gazetesini Ege'de temsil etmiş gazeteci Ümit Otan'ın da dikkatini çekmiş; 'Dördüncü Kuvvet Medya' sitesinde şunları yazıyor: “İlhan Selçuk, onca özgün ve özel haber arasından, 'Hangi birini seçip de üstüne kalem oynatacaksın' diye sormuş, ama Türkiye'yi sarsan büyük gözaltıyla ilgili olayı kalem oynatmaya değer bulmamış. / Belki de bam teli burada. (..) Orhan Pamuk'un Nobel almasına karnı guruldayanların, kalem oynatmaya değer bulmayanların, 'Hepimiz Hrant'ız' tümcesine kafayı takanların, CHP-MHP koalisyonu kurmaya sıvananların artık o 'derin uykudan' uyanmaları gerekiyor.”
Bu bir uyku hali olsaydı, sarsıntıya uyanır, titrer ve kendine gelirdi İlhan Selçuk da, ama olanın uyku ile bir ilişkisi yok.
Danıştay baskınını 'dinci eylemi' olarak günlerce işlemişti Cumhuriyet gazetesi... Bahçesine atılan el bombaları yüzünden 'dinci' dediği çevreleri suçlamıştı Cumhuriyet gazetesi... Şimdi birden bire 180 derecelik bir dönüşle, “El bombaları ile Danıştay baskını aynı çetenin işi, onlar da 'dinci' değil” diye nasıl yazsın? Hele bugünlerde ortaya çıkan 'tablo', neredeyse bütün yayın hayatında, -hadi biraz daha insaflı davranayım ve İlhan Selçuk'un etkisini hissettirdiği uzun yıllar boyunca diyeyim- Cumhuriyet'in savunduklarının 'yanlış' olduğuna işaret etmiyor mu?
-
Son Dakika
Çok sürpriz gazeteciler tutuklanabilir!
İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu Ergenekon operasyonunda gözaltına alınırken, süreci değerlendiren gazeteci Şamil Tayyar, çok sürpriz isimler de gözaltına alınabilir diyor. İşte Tayyar'ın tartışılacak sözleri:
21 Mart 2008 16:25 (haber7com)
ÇOK SÜRPRİZ GAZETECİLER
İlave tutuklamalar olabilir mi?
Elbette olabilir. Özellikle medya sektöründen çok sürpriz ve çok ünlü isimler gözaltına alınabilir. Aynı şekilde akademisyenler de olabilir. Veya başka bir yerden olabilir. Buradan savcının bu operasyonda ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor.
Son gelişmeleri Ergenekon operasyonunun gelişmesi ve geleceği noktasında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben hayırlı ve çok önemli bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Fakat zamanlama konusunda bir takım yorumlar yapılıyor. “AK Parti’nin kapatılma davası ile birlikte bu tutuklamaların yapılması doğru muydu?” diye… Kapatma davasından hemen sonra operasyonların başlaması açılmasına yönelik… Bu bir bilgi değil ama tahmini olarak söylüyorum; Süreç aslında böyle devam ediyordu fakat bunun önünü kesmek için davanın erkene
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Ulusal kanalın web sitesinde ki 6 mart 2008 tarihli haberi :
İP Genel başkanı Doğu Perinçek'in basın açıklamasının tam metni
ERGENEKON SORUŞTURMASIYLA SUÇ İŞLENİYOR
Ergenekon soruşturmasıyla suç işlenmektedir. Bu soruşturmanın kendisi suçtur. Hem de büyük bir suç!
Çünkü soruşturma, Fehmi Koru'nun belirttiği üzere, 5 Kasım 2007 günlü Bush-Tayyip Erdoğan görüşmesinde kararlaştırılmıştır (Kanal 7 televizyonunun 28 Ocak 2008 tarihli haber bülteninde canlı yayın konuğu olarak açıklaması ve Yeni Şafak, 1 Şubat 2008 günlü yazısı).
Başka bir devletin başkanından Türkiye'de ceza soruşturması talimatı almak suçtur. Evet talimat sözcüğünün altını çiziyorum. Çünkü Tayyip Erdoğan 11 ayrı açıklamasında ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eşbaşkanı olduğunu itiraf etmektedir. BOP, ABD'nin projesidir ve BOP Eşbaşkanlığı, ABD devletine bağlıdır.
Bu talimat sonucu Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden yabancı bir devletin tertibine ortak olanlar, bu suçun hesabını yargı önünde vereceklerdir.
İstanbul C. Savcısı Zekeriya Öz, 2000 yılında CIA'ya bağlanan Tuncay Güney'e verdirilen uydurma ifadeleri, yedi yıl sonra soruşturma konusu haline getirmiştir. Böylece suç ve suçlu imal ederek tertibe bile bile alet olmakta, görevini kötüye kullanmakta ve suça ortak olmaktadır.
Savcı Öz'ün kanıt diye ortaya attığı bütün uydurmalar, Fehmi Koru'nun 2001 yılı Nisan ayındaki yazılarından ve 12 Mayıs 2001 tarihli Fethullahçı Aksiyon dergisinden alınmıştır.
TUNCAY GÜNEY YEDİ YILDIR NEWYORK'TA CIA'NIN PARAVAN KURUMLARINDA
Basın organlarında açıkça yazıldığına göre, İstanbul Savcısı Zekeriya Öz, Ergenekon soruşturmasını Tuncay Güney'in 2 Mart 2001'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi'nde verdiği ifade ve teslim ettiği bazı belgelere dayandırmaktadır.
Tuncay Güney, o tarihten beri yedi yıldır New York Institutes gibi CIA denetimindeki paravan kurumlarda görev yapmaktadır. New York Institutes'ün internet sitesini açanlar, orada Tuncay Güney isminin karşısında İngilizce olarak Genel Yayın Yönetmeni sıfatını göreceklerdir.
Tuncay Güney, sekiz yıl önce, 2000 yılında CIA tarafından ele geçirilmiş, kendisine o zaman 10 yıllık ABD vizesi verilmiş, uydurma ifade vermesi sağlandıktan sonra ABD'ye yerleştirilmiştir.
OPERASYONDAN BİR AY ÖNCE İSTANBUL'A GELDİ
Tuncay Güney, Ergenekon operasyonu başlatılmadan hemen önce Türkiye'ye getiriliyor. İstanbul Kağıthane'de Yahya Kemal Mahallesi'ndeki eve gelip gittiği saptanıyor.
DGM BAŞSAVCILIĞI YEDİ YIL ÖNCE SUÇ OLMADIĞINI SAPTADI
Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, Tuncay Güney'in ifadeleri üzerine dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısından "Ergenekon yapılanmasının takip edilmesi için izin" aldıklarını, bir yıl boyunca takip ve araştırma yaptıklarını, bu çalışmaya İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinin de katıldığını, ancak somut hiçbir delil elde edilemediğini, bu nedenle dosyanın kapandığını açıklamıştır (Hürriyet, 31 Ocak 2008).
DGM Başsavcılığı'nın "oluru"yla bir yıl boyunca araştırma yürütülüyor; Tuncay Güney'in teslim ettiği "Ergenekon Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi", "Lobi", Ulusal Medya" "Birleşik Komün Girişim" başlıklı belgeler kanıt olarak inceleniyor; bir yıl boyunca telefonlar dinleniyor, ifadeler alınıyor, takipler yapılıyor. Ancak sonunda DGM Başsavcılığı, suç bulunmadığını saptıyor ve dosya kapatılıyor. Bugün kullanılan belgelerin hepsi o zaman da vardı.
Şimdi soruyoruz:
Yedi yıl önce suç dayanağı olmadığı saptanan Tuncay Güney'in ifadesi ve belgeler, bugün nasıl olmaktadır da Türkiye'yi "sarsan" bir soruşturmanın kanıtı olarak kullanılmaktadır?
Bu kaçıncı Ergenekon soruşturmasıdır?
2001'de dosya kapatıldıktan sonra 2006 Mayısında Danıştay suikasti sonrasında da ikinci bir Ergenekon kampanyası açılmıştır. Fethullahçı Gladyo'nun işlediği her suçtan sonra Ergenekon uydurması gündeme getirilmiştir. Bütün bu kampanyalar, Fethullahçı gazete, dergi ve televizyonlar aracılığıyla yürütülmüştür.
Türk Ordusunun sınır ötesi harekâtı öncesinde BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan köşeye sıkışınca, uydurma belgeler raflardan indirilmiştir. Olay budur.
UYDURMA SENARYONUN UYDURMA SORULARI
Gazetelerde yer alan haberlere ve avukatların verdiği bilgilere göre,
"Ergenekon Operasyonu" sanıklarına sorulan tutanağa geçmiş sorulardan, soruşturmanın aşağıdaki uydurmalara dayandırıldığı görülüyor:
1. UYDURMA: "BİLECİK TOPLANTISI"
Tuncay Güney'in beyanına göre, "Ergenekon'un Yeniden Yapılandırılması" belgesi, Bilecik'te Veli Küçük, Doğu Perinçek, Suphi Karaman, Hasan Yalçın ve Deniz Bilge tarafından hazırlanıyor.
GERÇEK: Doğu Perinçek, Bilecik'te veya başka bir yerde General Veli Küçük'le toplanmış ve görüşmüş değil. Ayrıca Perinçek ve arkadaşları, böyle bir belgeden haberdar da değiller. Türk Ordusu'nun o tarihte görevli olan bir generali ile görüştüğümü niçin saklayayım? Kaldı ki böyle bir görüşme, hele Bilecik'te gizlenebilir mi? Kaybettiğimiz 27 Mayıs Devrimi önderi İP Genel Başkan Yardımcısı, Tabii Senatör Suphi Karaman ve İP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın da, Veli Küçük ile görüşseler veya böyle bir belgenin yazılışına katılsalar, kesinlikle bana haber verirlerdi. Ayrıca Deniz Bilge diye bir kimseyi tanımıyoruz.
Bilecik toplantısı kurgusunun 2001 yılında Türk Ordusu'nu ve İşçi Partisi'ni hedef alan bir operasyon için uydurulduğu açıktır.
2. UYDURMA: "LOBİ BELGESİ YAZARLIĞI"
Tuncay Güney'in beyanına göre, "Lobi" belgesi General Veli Küçük'ün talimatıyla Doğu Perinçek, Adnan Akfırat, Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney tarafından hazırlanıyor.
GERÇEK: Tuncay Güney veya Ümit Oğuztan ile bir kez bile karşı karşıya oturup konuşmuş değilim. Kaldı ki, "lobi" konusu benim ilgi ve uzmanlık alanımın dışındadır. 40'a yakın kitabım, binlerce yazım var. Üslubum ve bilgi birikimim ortadadır. Herhangi bir kimse, benim üslubumu ve birikimimi taklit de edemez. Adnan Akfırat da yıllarca yayın organlarımızda yönetici görevlerde bulundu; böyle bir çalışmaya katılması mümkün değildir.
3. UYDURMA: "GENELKURMAYDA AYDINLIKÇI SUBAY GRUBU"
Genelkurmay sitesinde yer alan 27 Nisan 2007 tarihli bildirge, "Genelkurmay'daki Aydınlıkçı subaylar tarafından kaleme alındı." (Genelkurmayı dinleyen kulak davasında yargılanan, Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, bu yalanı yeni kitabında ve televizyon konuşmalarında dillendiriyor).
GERÇEK: Bu yalan Ergenekon senaryosunun şifresini vermektedir. Ordudaki cunta senaryoları ile İşçi Partisi arasında uydurma bağlantılar kurulmaktadır.
TUNCAY GÜNEY CIA'NIN AVUCUNA NASIL DÜŞTÜ
Aydınlık dergisinin 3 Şubat 2008 tarihli sayısında yayımlanan haber, Tuncay Güney'in ifadesi alınmadan önce, CIA'nın avucuna nasıl düştüğünü anlatmaktadır. 2000 yılında CIA'nın İstanbul'daki Operasyon Şefi ile Meşrutiyet caddesindeki Amerikan Başkonsolosluğu'nda görüşmelerle başlıyor. Tuncay Güney, o sırada CIA şefi sayesinde ABD'den 10 yıllık vize aldığını çevresine açıklıyor. İngilizce bilmeyen Tuncay Güney, Amerika'daki yaşam hayallerini yakınlarına anlatıyor.
10 yıllık vize verildikten başka ABD'de güvenli ve lüks yaşam vaatleriyle Tuncay Güney'den istenen ifade sağlanıyor. Tuncay Güney'in gözaltına alınma nedeni, dolandırıcılık. Ancak kendisini gözaltına alan şube, Emniyet İstihbaratı! Organize Suçlar'daki sorgusunda kendisine dolandırıcılık suçu soruluyor, Tuncay ise Ergenekon örgütünü anlatıyor!
MİT eski Kontr-terör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür. 4 Haziran 2000'de "atin.org" isimli web sitesinde "Çift Meslekliler" başlıklı yazısında Tuncay Güney'in 1997 yılında Susurluk'un ünlü "düğün fotoğrafını" basına, istihbarattan alıp sattığını yazıyor. Zamanlama dikkat çekici. Olayın üzerinden üç yıldan fazla geçmiş. Ancak, Tuncay Güney'i himaye ettiği söylenen Tuğgen. Veli Küçük'ün emekli olacağı o günlerde kesinleşmiş. Tuncay Güney, Eymür'ün yazısı üzerine telaşa kapılıyor ve kısmen korku, kısmen Amerika'da lüks yaşam hayalleriyle CIA'nın kucağına düşürülüyor.
Tuncay Güney, istenen ifadeyi verdikten sonra ABD'ye götürülüyor. Amerika'da kalacağı yeri, çalışacağı kurumu ayarlayan, Eski MİT Kontr-Terör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür. New York Institutes adlı paravan kurumda, Türkiye'ye ve Ortadoğu'ya ilişkin raporlar hazırlaması için işe alınıyor. İngilizce bilmeyen ve Türkçeyi bile doğru dürüst kullanamayan Tuncay Güney'in ABD'ye varır varmaz işe alınıp, maaşa bağlanması dikkat çekici. New York Institutes adlı kuruluşun merkez bürosu Kanada'ya taşındığı için, Tuncay Güney ABD ile Kanada arasında gidip geliyor.
TUNCAY GÜNEY'İN CIA'YA BAĞLI NEW YORK INSTITUTES'DEKİ GÖREVLERİ
New York Institutes'ün Kanada'daki adresi 216 Westmount Ave, M6E 3M8, Toronto, O.N, Canada.
ABD'deki adres ise dikkat çekici. Bir posta kutusu: PO Box 353 Dumont New Jersey 07628. New York Institutes sitesinin telif hakları "lifezion.inc" adlı internet şirketine ait. Bu şirket ise Güney Kore merkezli "Today and Tomorrow Co.Ltd" isimli şirketinin.
http://www.instituteus.com/news/turkish/ bağlantısında Tuncay Güney'in fotoğrafının yanında "Editor in Chief" yazıyor. Türkçesi Genel Yayın Yönetmeni. Müdür sıfatıyla bir başka Türk ismini görüyoruz: Yakup Can. Bir tek Can'ın fotoğrafı yok.
İki Türk ismi Murat Özcan ve Melis Nacar ise İngilizceye uyarlanarak Morad Ozjan ve Meliss. T. Nacar şeklinde yazılmış. Ekibin diğer üyeleri ise: Vahid Garousi, Estelle Swettenham, Tim Syevens, Renat Elizarov, Aleksander Ivanov.
Tuncay Güney'in sitesinin yan tarafında "Congregation Melech Yisrael" diye bir başlık var. Tıklayınca başka bir siteye geçiliyor. İsa'yı peygamber olarak benimseyen bağnaz bir Yahudi tarikatının resmi sitesi. CIA varsa, MOSSAD'ın bulunması olağan.
TUNCAY GÜNEY'İN CIA'NIN TÜRK VE MÜSLÜMAN DÜŞMANI PSİKOLOJİK HAREKÂTINDAKI GÖREVLERİ
Tuncay Güney'in yayın yönetmenliğini yaptığı sitedeki makaleler CIA ve MOSSAD bağlantısını ortaya koyuyor. Bir başlık: "Ermeniler Türkler Tarafından Baltalarla Öldürüldü. Anatolia College Müdüründen Sinirleri Altüst Eden Açıklama."
Kasım 1917 tarihli The New York Times'taki makale Türkçe olarak yayınlanıyor: "Hükümet adamları Merzifon'un Ermeni mezarlığını da tarla gibi sürerek dümdüz ettiler ve oraya tohum ektiler. Bu yerde bundan böyle hiçbir Ermeni yaşamasın, ölmesin, gömülmesin diye. Anatolia College'de hiçbir Ermeni öğrenci bırakılmadı. Kentteki Protestan topluluğu 950 kişiydi. 900'den çoğu pastörleriyle birlikte katledildi. Bir uçtan öbür uca hükümet programıydı bu. Ermeni halkına karşı jenosit."
19 Eylül 2004 tarihli Tuncay Güney imzalı "Evanjelizm" yazısı, Ergenekon Operasyonu'nunda kullanılan kışkırtıcı ajanın kimliğini ele veriyor: "Evanjelizm, Kutsal Kitap'a yönelmektir.…Müslüman topluluklar yıllarca, İsa-Mesih'e iman edenlere karşı asılsız iddialar ortaya attılar. Bu yüzyılda saçma sapan iddialar devam ediyor. Kutsal Kitap'ı okusalar ve anlasalar iddia sahiplerinin suçlamalarının asılsız olduğunu görecekler."
Yine Tuncay Güney imzalı 5 Mayıs 2006 tarihli "Sabetay Sevi ve Kuzu Bayramı" başlıklı yazıda Siyonizme müthiş övgü var, işte Tuncay Güney'in "Türkçesiyle" o makale:
"Dönemin büyük Rabay'ı Sabatay Sevi, bu tehditler karşısında Müslüman olduğunu açıkladı. Ve adı Mehmet oldu. O sıkıntılı dönemde imanlılarına Sarayın kapalı kapıları ardında olan bitenleri anlatan Sabatay Sevi faaliyetlerini ve ibadetlerini gizli devam ettirmek zorunda kaldı. Fakat, Büyük Israel Sevdasından hiç bir zaman vazgeçmedi. Israel'i sevenler olarak hareket eden Rabay'i ve öğrencileri iki isim kullanmaya ve Müslüman gibi yasamak zorunda kaldılar. Bugüne kadar Sabayatcilar olarak anılan bu grup'un öğrencileri gizliliğe önem verdiler. Yeni Israel kurulurken destek ve diplomatik yardımlarını esirgemediler. Sabatay Sevi'yi sevenler bir aile teşkilatı değildir. Sabatay Sevi'ye inan ve gönül bağlayan o dönem birçok Hristiyan ve Müslüman kişilerde oldu….Rabay- Sabatay Sevi hareketi bir kaç ailenin tekelinde gizli bir örgütlenme gibi gösterilmeye çalışılıyor. İmanlılar sion'nun ışık askerleri iken karanlığın ordusu gibi tanıtılmaya çalışılıyor… Kutlu olsun bahar-kuzu ve Sabatay'ın doğum günü."
TUNCAY GÜNEY'İN KİMLİĞİ
Tuncay Güney, İmam Hatip Lisesi mezunu, sonra İsmailağa dergahına yerleştiriliyor. Hızla ilerliyor ve Fethullah Gülen tarikatına dahil ediliyor. 1989-1991 yılları arasında Fethullah Gülen'in özel kalemi. Altunizade'deki FEM Dersanesi'nin en üst katındaki bürosunda, Fethullah'ın randevularını düzenliyor. Görüşmelere katılıyor. Samanyolu televizyonunun kurulmasını sağlayan ekipten. O sırada Samanyolu televizyonunda programlar yapıyor. 1993-1996 yıllarında Akşam gazetesinde muhabir. Bu arada Gen.Veli Küçük'le ilişkisi olduğunu söylüyor.
TUNCAY GÜNEY'İN KARIŞIK İŞLERİ
Tuncay Güney'in Türkiye'de bulunduğu dönemde yaptığı önemli işler, kendi anlatımlarına göre şöyle:
- Fethullahçıların Erbil'deki kolejinin kapanmasını önlemek için PKK'ya 15.000 doları ben götürüp verdim.
- Doğu Perinçek'in Bekaa kampında Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmelerin fotoğraflarını PKK'dan alıp MİT'e getirdim. Lübnan'da PKK'nın adamıyla buluşup, fotoğrafları aldım, getirip teslim ettim.
- Tansu Çiller ile Abdullah Çatlı'yı birlikte gösteren fotomontaj fotoğrafı DYP milletvekiline 2.5 milyar lira karşılığında sattım.
- Büyük Birlik Partisi'ninin kuruluşu için Fethullah Gülen'in verdiği para destesini Muhsin Yazıcıoğlu'na teslim ettim.
ERGENEKON OPERASYONU'NUN AMACI: TÜRK ORDUSUNU VE MİLLİ GÜÇLERİ İÇERDEN VURMAK
Ergenekon soruşturmasının yedi yıl sonra ısıtılıp yeniden gündeme getirilmesindeki zamanlama, tertibin amacını da ele vermektedir.
"Ergenekon Operasyonu", Türk Ordusu'na karşı Şeminli'de başlayan uygulamalar dizisinin son halkası ve doruğudur.
Fethullahçı Gladyo, havadan ve karadan sınır ötesi harekât hazırlayan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni içerden vurmak için harekete geçirilmiştir. Ordu'nun dış cephedeki Güneş Harekâtı'na iç cephede Hançer Harekâtıyla cevap verilmiştir. Bu cepheleşmenin geleceğe uzanan boyutu, daha da önemlidir. ABD, sınır ötesi harekâtın karşısına dikilmiştir ve Türkiye'nin PKK ile masaya oturmasını istemiştir. ABD Kara Kuvvetleri Komutan Yardımcılığına atanacağı belirtilen, "Çuvalcı General" Korgen. Raymond Odierno, bugün gazetelerde yer alan habere göre, "PKK ile müzakerelere başlanması" gerektiğini söylemiştir (Vatan, 6 Mart 2008).
Siyasal çözüm adı altında Güneydoğu bölgesinin özerkleştirilmesi ve PKK'nın Meclisteki grubunun güçlendirilmesi planı yürütülmektedir. Bu planın karşısına dikilen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve başta İşçi Partisi olmak üzere diğer millî güçlerin direncinin kırılması için, iki araç devreye sokulmuştur. Biri türban savaşıdır; diğeri "Ergenekon Operasyonu".
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
Çok sürpriz gazeteciler tutuklanabilir!
İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu Ergenekon operasyonunda gözaltına alınırken, süreci değerlendiren gazeteci Şamil Tayyar, çok sürpriz isimler de gözaltına alınabilir diyor.
Ne sürprizi yahu,ulusalcı olan,ulus devletten yana olan herkes her an tutuklanabilir,Ergenekon hikaye...Alın size bir isim "Tuncay Özkan" ahan da buraya yazıyorum...
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Akepe yokuş aşağı ,freni boşalarak giden kamyona benziyor....
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
Çok sürpriz gazeteciler tutuklanabilir!
İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu Ergenekon operasyonunda gözaltına alınırken, süreci değerlendiren gazeteci Şamil Tayyar, çok sürpriz isimler de gözaltına alınabilir diyor.
Alıntı:
bihaber rumuzlu üyeden alıntı
Ne sürprizi yahu,ulusalcı olan,ulus devletten yana olan herkes her an tutuklanabilir,Ergenekon hikaye...Alın size bir isim "Tuncay Özkan" ahan da buraya yazıyorum...
Sizin tepkiniz biraz 'mesleki kıskançlık' gibi geliyor. :p
Adam 'araştırmacı gazeteci -yazar'lık ' (!) örneği sergiliyor.
Üstüne onca uğraşı verip , iddianamesi henüz hazır olmayan konunun kitabını bile yazmış.(!)
(Araştırmanın ,gerçekçi algılanması açısından, kaynak açıklamıyor ama o kadarcık kusur da varsın oluversin)
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Aşağıda fotografı olan adamı ve neler yaptığını bilen var mı? Nereden aklıma geldi şimdi vallahi ben de bilmiyorum...
http://upload.wikimedia.org/wikipedi...h_McCarthy.jpg
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Wikipedia.org
Joseph Raymond McCarthy (November 14, 1908 – May 2, 1957) served as a Republican U.S. Senator from the state of Wisconsin from 1947 until his death in 1957. Beginning in 1950, McCarthy became the most visible public face of a period of extreme anti-communist suspicion inspired by the tensions of the Cold War.[1] He was noted for making claims that there were large numbers of Communists and Soviet spies and sympathizers inside the federal government and elsewhere. Ultimately, McCarthy's tactics and his inability to substantiate his claims led to his being discredited and censured by the United States Senate. The term "McCarthyism," coined in 1950 in reference to McCarthy's practices, was soon applied to similar anti-communist pursuits. Today the term is used more generally to describe demagogic, reckless, and unsubstantiated accusations, as well as public attacks on the character or patriotism of political opponents.[2]
Born and raised on a Wisconsin farm, McCarthy earned a law degree at Marquette University in 1935 and was elected as a circuit judge in 1939, the youngest in state history.[3] At age 33, McCarthy volunteered for the United States Marine Corps and served during World War II. He successfully ran for the United States Senate in 1946, defeating Robert M. La Follette, Jr. After several largely undistinguished years in the Senate, McCarthy rose suddenly to national fame in 1950 when he asserted in a speech that he had a list of "members of the Communist Party and members of a spy ring" who were employed in the State Department.[4]
However, McCarthy was never able to substantiate his sensational charges. In succeeding years, McCarthy made accusations of Communist infiltration into the State Department, the administration of President Truman, Voice of America, and the United States Army. He also used charges of communism, communist sympathies, or disloyalty to attack a number of politicians and other individuals inside and outside of government. With the highly publicized Army-McCarthy hearings of 1954, McCarthy's support and popularity began to fade. Later in 1954, the Senate voted to censure Senator McCarthy by a vote of 67 to 22, making him one of the few senators ever to be disciplined in this fashion. McCarthy died in Bethesda Naval Hospital on May 2, 1957, at the age of 48. The official cause of death was acute hepatitis; it is widely accepted that this was brought on by alcoholism.[5]:o
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
If so, what a wonderful world.:o
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
İP web sitesindeki haber
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bugün (22 Mart 2008) Avukatı aracılığıyla aşağıdaki metni Türk Milleti’ne açıklamıştır.
Gladyocu Fethullah timi soruşturmada var gücüyle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne suç atmaya çalışıyor. Dün gece üç saat konuşma oldu: “Nereden bir leke üretir, yara açarız ve oradan işleriz çabası içindeler.” Soruşturmayı yürütenler Amerika’yı savunuyor ve Ordu’ya karşı konumdalar. Yaptıkları girişim Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ikinci kez çuval geçirme girişimidir. Birinci kez Amerikan Ordusu TSK mensuplarına çuval geçirmişti şimdi bu operasyonla çuval geçirme peşindeler. Kuşkusuz girişim düzeyinde kalacak ve altında kalacaklardır.
Amerika Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dışarıdan set çekiyor ve yıpratıyor. Bunlar da TSK’yı içerden hançerliyor. Özellikle TSK’nın Kuzey Irak’ta Özel Kuvvetlerle harekat yeteneğini yok etmek için milli olan Özel Kuvvetleri yıpratmak ve savaşamaz hale getirmek gayretindeler.
Bugünkü ve geçmiş konuta kademesine suç atmak için özel çaba içindeler. Bu görevi aldıkları sorularından ve araştırmalarından ortaya çıkıyor. Orduyu suçlu gösterecek kanıtlar üretme peşindeler.
Açıklamalarımda gladyonun adresinin Büyük Ortadoğu Projesi olduğunu belirttim. Gladyonun merkezi BOP’tur. BOP’un Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır. Abdullah Gül “ABD ile 2 sayfa 9 maddelik” bir hizmet sözleşmesi yaptığını itiraf etmiştir. PKK’yı meclise sokanlar ve PKK’yı temsil ettiğini açıkça belirten DTP üzerinden PKK’yla Çankaya’da sözümona ‘Siyasal Çözüm’ adı altında BOP gereği Türkiye’yi bölme yollarını konuşanlar; Türkiye’nin birliğini savunan Ordu’ ya ve Milli Kuvvetler’e karşı bu Ergenekon Operasyonu’nu yürütmektedirler. Bu operasyon, BOP Eşbaşkanlığı tarafından yürütülmektedir. Ordu’yu hedef alma talimatı açıkça ABD yetkilileri tarafından ve Avrupa Parlamentosu Karar Tasarısı’nda belirtilmiştir. Yine,Avrupa Parlamentosu’nun Talat Paşa Komitesi’ni etkisiz hale getirme kararı (Şubat 2006) uygulanmaktadır.
Gözaltına alınmama itiraz ettim. Orada bunları özetle belirttim. İtirazım reddedildi. Savcı Zekeriya Öz bir Cumhuriyet Savcısı sorumluluğu ile görev yapmıyor. Ordu’ya suç yükleme görevini yerine getiriyor. Bu nedenle, Yüksek Hakimler ve Savcılar Kurulu’na yeniden şikayet edeceğim.
Dün akşam, Savcı Zekeriya Öz, Aydınlık’ın bundan sonraki sayısında yer alacak haberleri sekiz polisin önünde ağzından kaçırdı. “Sizi izliyoruz” dedi. O çalışma, telefonlarda konuşulmamıştı. Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın duvarlardan kanunsuz olarak izlendiği görülüyor ve savcı suç işlemeye devam ediyor.
BOP Eşbaşkanlığı ve Fethullahçı Gladyo suçlarını büyütmektedir. Türkiyemizi ve Atatürk Cumhuriyeti’ni hedef alan bu düşmanca girişimin altında kalacaklardır.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
:)))))))))))))))))))))))))))))))
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Vural Savaş,Erol Manisalı,Hulki Cevizoğlu,Aslan Bulut,Emin Çölaşan..
Unuttularsa hatırlatayım dediydim.....
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Ergenekoncu mu?
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Telaşa gerek yok!..
Sakin olun..
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
Sizin tepkiniz biraz 'mesleki kıskançlık' gibi geliyor. :p
:o Ne kıskanması efendim,rakibim bile olamaz,bizim kulvarlarımız ayrı... :o
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Emin Çölaşan bu gece alınabilir.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Muhtemelen de zaten pijamalarını da hazırlamıştır.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Çok şükür!!
İlhan Abi serbest bırakıldı.
Geç bile kalındı hatta alınması gerçekten kanımca yanlış bir karardı. Gerçi bu tartışılır ancak hepimizin hemfikir olduğu gibi; böyle gözaltına alınmamalıydı. En azından Sayın Başbakanımızın Sayın Hocası Sayın Erbakan gibi iltimam gösterilebilirdi...
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Yanlış anlamaları gidermek adına bir açıklama yapma gereği duydum. Şimdi, eğer birisi suç işlemişse mutlaka cezasını çekmelidir. Aylardır tutuklu bulunan insanlar var. Ortada iddaname yok. Yarın, pardon yaa... derlerse bu İHAS nin 6. maddesine aykırı olmaz mı?
Peki bunu para dışında bir şekilde telafi edebilecekler mi? Hayır... İtirazımız usule...
Mc Carty ci anlayışı sonlandırmak gerekiyor.
Ergenekon sürecinde "bırakın yargı işini yapsın" diyenler..akepe nin kapatılması davasında da aynı yaklaşımı göstermek zorundadırlar.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Aleksandr Dugin'in Turkiye'deki gozaltlar ve tutuklamalarla ilgili aciklamasi
Dugin, evrazia.org sitesine verdigi demecte tutuklananlarin hepsinin orduda, politik cevrelerde ve kitle iletisim araclarinda Amerikan karsiti tutum alan kisiler oldugunun altini cizdi. Rusyayla yakinlasmayi savunan ve hukumetin amerikanci politikalarina karsi cikan Cumhuriyet ve Aydinlik gibi iki onemli yayinin ve Ulusal Kanalin yoneticilerinin ve bunlarin basinda olan kuresellesme karsiti, Rusyayla yakinlasmayi savunan ve ABD'nin planlarina karsi duran IP lideri Dogu Perincekin ve Turkiyenin Rusyaya yakinlasmasinda onemli rol oynayan Veli Kucukun gozaltina alinmasi ve tutuklanmasini Rusyaya karsi bir meydan okuma olarak degerlendirdi. Dugin, bu olayin Atlantik guclerinin tum dunyadaki Avrasya direnisinin bagrina yonelik bir harekatin parcasi olduguna dikkat cekti. Dugine gore NATO gucleri Turkiyede, Kosovada, Sirbistanda Gurcistanda Ukraynada oldukca aktiflesmisitir. Buna karsilik Rusya da kendi dis politikasini gelistirmeli ve en yakin dostlarini bulundugu bu ulkelerle ilgili politikalar uretmelidir.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Apo ile sarmaş dolaş gezen kim ya ben tanıyamadım. Tanıyan var mı?
http://www.payidar.net/turkiyenin-so...liskileri.html
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Ben söyliyeyim. Doğu Perinçek. Ancak Sayın Bilgili nasıl diyeyim; 15-16 yaşlarındaki ergen gençler gibi iğnelemeleriniz var. Hiç Aydınlık Dergisi okudunuz mu? O röportajı okudunuz mu? Ne diyeyim ki.. Bir resmi görüp resim yapıyorsunuz (: Hemde en güzelinden iğneleyerek :)
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
sayın bilgili o terörist başı ile beraber bu tarz fotoğrafları çıkmayan mı kaldı. Onların kim olduğunu sizin benden iyi bildiğiniz kanaatindeyim. Kimler gitti bekaya.
http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay...cevap&idsoru=2
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Aşağıdaki fotoğraflarda gazetecilik ilişkisinden daha fazlası görünüyor gibi. Belki de ben yanılıyorum.. Sayın Perinçek'in gazetecilik anlayışı teröriste gül vermek (veya almak) ve dişi teröristin elini sıkmak gibi eylemleri de kapsıyor olmalı. Hadi hayırlısı.. Bunları nasıl yorumluyorsunuz?
http://www.payidar.net/siyaset-haber...resimleri.html
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
gül değil karanfil
detaylı açıklaması verdiğim linkte var.
ama affınıza sığınarak şunu belirtmek istiyorum
sizi ismen tanıyorum. Apo ile sarmaş dolaş gezen kim ya ben tanıyamadım. Tanıyan var mı? diyerek akabindeki o linki vermenizi.
yine sölüyorum çok çok afedersiniz. size yakıştıramadım bu tarzı.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
İLHAN SELÇUK ANLATIYOR.
25.03.2008 Cumhuriyet.
'Mantık dışı' Ergenekon operasyonuna ilışkin değerlendirmelerde bulunan İlhan Selçuk,soruşturmanın geldiği aşamanın 'mantık dışı olduğunu belirtti.Selçuk ,"Bu soruşturma siyasete alet edilmek isteniyor.Bende laik orduyu ve bağımsız yargıyı tasfiye edecek bir operasyon mu , kuşkusu doğdu " dedi.....
'Darbe felaket olur' ABD egemenliğindeki Türkiye'de Amerikan yörgüsünde bir darbe olursa felaket olacağını vurgulayan İlhan Şelçuk ," Laik ordu ,ılımlı islam devletine uygun bir tasfiyeye uğrarsa Amerikan planlaması da uygulanmış olur "
dedi.İlhan Seçuk,çözümün AKP ile Başbakan'ın bir an önce normalleşmesinden ve muhalefetle uzlaşmasından geçtiğini söyledi.Selçuk ,dinci ve tarikatçı sermayenin elindeki basının olayları çarpıttığını ilave etti.....
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Parti bülteni mi gazete mi?
Gazetecilerin kendi görev tanımlarının dışına çıkıp yargıç gibi davranmaları yeni değil ama Ergenekon soruşturması kapsamında doruğa çıkmış bir alışkanlık. Nitekim, dün üç gazete yayın yasağına uymadığı gerekçesiyle uyarıldı. Star, Taraf ve Yeni Şafak gazeteleri bu süreçte verdikleri haberlerden dolayı soruşturmaya tabi.
Star ve Yeni Şafak militan gazeteler. Parti bülteni gibi çıkıyorlar, önemli olan iktidarda olanı her koşul ve şartta aklamak onlar için. “Büyük basın” terbiyesinden de gelmedikleri için bunun dengeli ayarını da bilmiyorlar, kendi söylemek istediklerini okurun gözünün içine sokuyorlar. Yayın yasağına da uymayarak bizzat ortamın bulanmasına katkıda bulunuyorlar, dezenformasyon saçıyorlar.
Nitekim fişlenmelerin, parmakla gösterilen isimlerin merkezi de Yeni Şafak. Aynı gazete İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek’i de birinci sayfasından çetenin elebaşları olarak yargılamakta hiç mi hiç sakınca görmedi. Sekiz aydır ortada iddianame olmaması, bütün bu soruşturmanın bir farsa dönüşmesi de önemli değildi bu gazeteler için.
Roller birbirine girdi, gazeteciler görevlerini şaşırdılar galiba. Ne dersiniz?
En dikkat çekici değişim Taraf’taydı. AKP’nin kapatılmasını hazırlayan savcıyı hedef gösterdi Taraf öncelikle, hakkında suç duyurusunda bulundu. Ergenekon kapsamında da bu minvaldeki yayınlarına devam etti. Gözaltına alınan isimleri “Çetenin sol kanadı” diye damgalamaktan çekinmedi, “Tehlikenin farkında mısınız” diye manşet attı.
İşin ilginci, tıpkı Fehmi Koru’nun insanları fişleyen yazıları gibi bir süre önce Taraf’ın yayın yönetmeni Ahmet Altan da köşe yazısında felaket haberciliği yapmıştı. “Çok büyük şeyler olacak” diye ipucu veren Altan, yaklaşan dalganın ne olacağını açıklamadı ancak hemen gözaltlarıyla bağlantı kuruldu. Altan sonra da sustu. Bir yazarın böylesi bir süreçte susması mı yoksa bildiğini açıklaması mı doğru olur? Altan, bildiğini yazmalı mıydı yoksa “Bazı şeyler biliyorum” dediğiyle kalıp bulanık havaya katkıda mı bulunmalıydı?
Karar okurun. Ama ben Taraf’ın yaratmaya çalıştığı saygınlığa da epey gölge düştüğünü düşünüyorum. Bir okurları olarak onlara kuşkuyla bakıyordum, maalesef kuşkularımı doğruladılar. Üstelik Altan ailesiyle iktidarın arası kısa süre önce bozulmuştu, AKP’nin en büyük destekçisi olan ağabey-kardeş en sert muhalefete başlamıştı. Galiba bizlerin bilmediği bir tür “uzlaşma” sağlandı bu süreçte. Liberallerin gönlünü bir şekilde almış olmalı AKP; Taraf’ın manşetlerinin başka türlü bir okuması yok.
Neden böylesi taraftar oldular acaba?
İster istemez Taraf gazetesinin sermayesini düşünüyorum. Sadece kitap basan bir yayınevi koskoca bir gazetenin maliyetini, yüksek masraflarını tek başına karşılayabilir mi yoksa arkalarında başka bir finansal güç mü var?
Taraf, ilk gününden beri pek çok konuda okurunu aydınlattı ama en önemli meselenin üzeri hep kapalı kaldı. Üzerini böyle kapattıkları için de böylesi dönemlerde manşetlerini muğlak sermaye yapısı ekseninde okumanın yolunu bizzat kendileri açtı.
Terbiyesizi iyi tanıyalım
Kendisinin iki büyük terbiyesizliği oldu şu son günlerde. Bir kere TRT ekranına çıkıp Cumhuriyet Mitingleri’ne katılan halkı Ergenekon’la ilintilendirmesi bugüne kadarki günahlarının belki de en büyüğüydü. Hayatta bugüne kadar hiçbir şey olamamasının, hep bir yere itilip kakılmasının ve adam yerine konulmamasının intikamını günümüzün iktidarına karşı kahverengi ruj sürerek göstermesinin daha itidalli bir uzantısı olabilirdi halbuki. Eskiden de ciddiye alınmazdı, bir parodiydi ama şimdikinden daha düzgün bir parodiydi.
Keşke bu dönemi ranta çeviren ağabeylerinden üslup ve şıklık öğrenseydi. Kraldan çok kralcılık ve kaba bir ideoloji tetikçiliği yerine. TRT spikeri nazikçe onu uyarıp iki olay arasında bir bağlantının kanıtlanmadığını söylerken de “Ben biliyorum, ben söylediysem doğrudur” diye o koltuğuna yapışmış kantin sosyologu havasını sürdürmesi daha da ayıptı.
Bir başkasının utancını onun adına yaşarsınız ya, hiç kimsenin kendini bu kadar alçaltamayacağını düşünüp onun adına yüzünüz kızarır ya... Öyle bir andı izlemek. Maalesef, bu kadar dipte, bu kadar aşağıda yaşıyor bu canlı türü.
Benim için daha da büyük ayıbı şu oldu: Yazısının sonuna “İnşallah 83 yaşındaki İlhan Selçuk’a gözaltında iyi bakılır. Aksi halde hükümetin üstüne kalır” diye not koymuş.
Nedir bu, iyi niyetli bir temenni mi, hükümete karşı bir uyarı mı? “Bir seri katilin güncesinden” notlar mı? İlhan Selçuk ve “üzerine kalır” kelimeleri nasıl aynı cümle içinde kullanılır? Tam olarak anlatamamış olabilirim ama içten, samimi hiç değil. Sadece çirkin bir ifade.
Ben mesela “Bedava yedikleri restoranlar Emre Aköz ve karısına iyi baksın, şişip patlarlarsa üzerine kalır” yazarsam yakışık alır mı?
Oray Eğin / Akşam
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Hangi görüşten olursak olalım .Doğu Perinçek'in bilgisayarından Yargıtay'ın krokisinin çıkmasının savunulacak bir tarafı yoktur ..
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
SKOLASTİK rumuzlu üyeden alıntı
Hangi görüşten olursak olalım .Doğu Perinçek'in bilgisayarından Yargıtay'ın krokisinin çıkmasının savunulacak bir tarafı yoktur ..
Taraf diye adlandıran paçavraya bu haberin nasıl düştüğünün de araştırılması gerekmez mi? Hani gizlilik vardı ? Kaldıki Alkım kitapevinde bu kroki olan yayın zaten var...
Tersliklerde devam ediyor zaten ifadesini almak isteyen C.Savcısı saat 0430 da alınmasına kızdığını açıllıyor istanbul Cumhuriyet başsavcısı eş zamanlı olduğundan öyle oldu diyor. Yani aslında neyse söylemeyeyim...
Tek bir soru hakkında ciddi hiç bir iddia yokken ve çıktıktan sonrada oluşturulamayan değerli yazar İlhan Selçuk 0430 da göz altına alınınca tepki ne oldu ? Hakkında 301 den kesin dava açılan ve ısrarla bu tutumunu sürdüren Orhan Pamuk sabah 0430 da ifadesi alınmak üzere alınaydı ne olurdu ? Aradaki farkı nasıl değerlendirmeliyiz ?
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Bir sitede bulduğum, hoşuma giden ve koymayı uygun bulduğum yazı.
Alıntı:
DOĞU PERİNÇEK NE YAPTI?
Doğu Perinçek'in son dönem yaptıklarını hatırlamakta fayda var;
Karen Foog'un ''E-Postalarını'' deşifre etti.Zerre korkmadı.
Avrupa’nın Ortasında ''Ermeni Soykırımı yalandır'' dedi.Lozan'da göz altında tutuldu.Yinede geri adım atmayı aklına bile getirmedi. Ülkemizin dış politikaları ABD ve AB'deki ofislerden yönetilirken, o yeni bir LOZAN zaferi kazandı.
Türkiye'yi parçalama hayali kuran Büyük Orta Doğu(Bop) Projesini ilk o deşifre etti.R.T.Erdoğan'ın Bop eş başkanı olduğunu ilk o açıkladı ve kanıtladı.
Ab projesi kapsamında Yok edilmeye çalışılan ''Kıbrıs'' için hiç bir ideolojik ayrım göz etmeden vatanseverler ile kol kola yürüdü.İstenmeyen adam haline gelen Rauf Denktaş ile beraber sayısız mücadelede yer aldı.
Ermeni lobilerine karşı ''Talat Paşa'' komitesi kurup ermeni soykırımının yalan olduğunu kapı kapı dolaşıp anlattı.
Türkiye’mizi Faşist ülkeler arasında gösteren ''Özgür Gazeteciler''in Fransa' da hazırladığı haritayı kaldırtmak için Fransız Hükümetine korkmadan direndi.O haritayı kaldırttı.
Aydınlık dergisi ile gerçekleri korkmadan söyledi.Akp'nin bir ''Abd'' ürünü olduğunu seneler öncesinden ilk o açıkladı.
Uğur Mumcu,Necib Hablemitoğlu gibi aydınları katledenlerin Cia-Fethullah çerçeveli olduğunu korkmadan yine o söyledi.
Fethullah basını,Liberal kırmaların hedefi olmasına rağmen bildiklerini söylemekten hiç çekinmedi.
Sinmedi,sindirilemedi. Suçu varsa, Kemalist Cumhuriyet'in kazanımlarına dört elle sarılmaktır.
Lozan mahkemelerinin yapamadığını Türk mahkemeleri yaptı ve onu tutukladı.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Necip Hablemitoğlu'nun 2002 yılında öldürülmesinden sonra basılan , "Köstebek " adlı kitabından , aynen alıntıdır:
PROF.DR. KEMAL ALEMDAROĞLU'NU TASFİYE OPERASYONLARI
Diğer taraftan, Türk sağındaki halen geçerli olan; "Allahını-Peygamberini biliyor, komünist değil, o halde bizden" yaklaşımını en çok fethullahçılar değerlendirmektedir. Mevcut tüm sağ çizgideki siyasal partilerde yaptırım gücüne sahip bulunan, dolayısıyla bir anlamda gelmiş-geçmiş siyasal iktidarlara görünmez biçimde "ortak" olan fethullahçılar, son yıllarda DSP, CHP gibi sol çizgideki partilere de büyük paralar harcayarak "adam yerleştirmektedirler". Bu açılım, üniversiteler için de sözkonusudur. Fethullahçıların üniversitelerdeki en önemli destekçileri ve de işbirlikçileri, 2. Cumhuriyetçi çizgide yer alanlarla, etnik bölücü kimliğini ön plana çıkaranlardır. Fethullahçılar, kimi vakıf üniversitelerinde görev yapan bu akademisyenleri, "danışmanlık" kılıfı altında resmen maaşa bağlamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti'ne, Atatürk ilke ve devrimlerine, laik hukuk sistemine, Türklük bilincine, tam bağımsızlık olgusuna karşı tüm unsurlarla birlikte, ülke çapında olduğu gibi üniversitelerde de dayanışma gösteren fethullahçılar, kendilerine direnen, kadrolaşmalarını durduran ya da gerileten tüm akademisyenleri "hasım" olarak değerlendirmektedirler. Fethullahçıların en tehlikeli hasım olarak nitelendirdikleri akademisyenlerin başında, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu ile Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Nur Serter gelmektedir. Uzun bir süreden bu yana "türban" gerekçesiyle, tüm radikal şeriatçı örgütlerin yanısıra, A.B. organlarından desteklenen işbirlikçi kimi vakıf üniversitelerindeki etnik sorunlu ve 2. cumhuriyetçi ve de "yabancı dille eğitim-paralı eğitim yanlısı" öğretim üyelerini Alemdaroğlu ve Serter aleyhine provoke ve organize eden, bu uğurda kayda değer harcamalarda bulunan fethullahçılar, son dönemde de Rektör Alemdaroğlu aleyhine, salt iftiraya dayalı "intihal" kampanyası başlatmışlardır (65). Bilindiği üzere, tüm şeriatçı, aşırı sol ve de bölücü örgütlerin doğrudan hedef ilan ettikleri Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu, İstanbul'daki tüm asker-polis şehit cenazelerine katılan ve güvenlik kuvvetlerine koşulsuz destek veren tek Rektör'dür. Buna karşılık, Sadettin Tantan'ın İçişleri Bakanlığı döneminde gerçekleştirilen yasadışı polis eyleminde, kimi polis memurlarının İstanbul Üniversitesi ve dolayısıyla Rektörü aleyhine attıkları sloganlar, fethullahçıların söylemleriyle birebir örtüşmektedir. Keza Fethullahçılar, Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ferit Bernay hakkında da kesintisiz iftira kampanyası sürdürmektedirler.
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
SKOLASTİK rumuzlu üyeden alıntı
Hangi görüşten olursak olalım. Doğu Perinçek'in bilgisayarından Yargıtay'ın krokisinin çıkmasının savunulacak bir tarafı yoktur ..
Birisi koymuş olamaz mı?
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
-
Re: İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek Gözaltında
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Birisi koymuş olamaz mı?
Benim bilgisayarıma da koyar mısınız lütfen?
(Başkası koysa bile koyulma tarihi bellidir.
Mesela krokinin faksının Taraf gazetesinden çekildiği iddia edilmişti. Delil olarak Taraf gazetesinde yer alan krokideki faks üzerindeki tarih sunulmuştu.
Taraf buna cevap verdi. Tarihin 13 mart değil, 23 mart olduğu, bu faksın Ankara büro tarafından İstanbul Taraf gazetesine çekildiği ve İşçi Partisinin bu faks görüntüsünü Taraf gazetesinin haberinden aldığı açık bir şekilde ortaya kondu.
Taraf gazetesi faks makinesinde ve Türk telekomda herşeyin kayıtlı olduğunu ve krokinin gazeteden İşçi Partisi'ne veya bir başkasına daha önceki bir tarihte çekilmediğini ifade etti ve aksinin ispatlanması halinde gazeteyi kapatacaklarını da ilan ettiler.)
Aynı şekilde Özden Örnek'e ait olduğu öne sürülen günlüklerin de yapılan bilirkişi araştırması sonucunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki bilgisayardan çıktığı anlaşıldı.
Gerçekler zamanla ortaya çıkacak.