-
MHP sen ne yapıyorsun?
MHP'nin bir yaptığı bir yaptığına benzemiyor. Bir orda bir burda. Ben bir vatandaş olarak çok merak ediyorum... MHP ne yapıyor? Ne demeye çalışıyor?
Bir AKP'ye destek oluyor, bir olmuyor. Lütfen biri bana MHP nin YENİ politikalarını anlatsın. Ben MHP'li olmasam da eski MHP'yi özler hale geldim...
BU soruyu sormama neden olan ve olayların ÖZETİ haber şu :
Demokrasi kahramanı hevesinde 19 Mart 2008
ANKARA
AKP’ye cumhurbaşkanlığı seçimi ve türban düzenlemesi konusunda destek veren MHP Lideri Bahçeli, kapatma davasında aynı yolu izlemedi. Dünkü parti grubunda AKP’nin zorlamalarının yangına benzinle gitmek olacağını söyleyen Bahçeli, "Erdoğan, şimdi de demokrasi kahramanı olma hevesi peşinde" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti kapatmaya karşı tartışmaya açtıkları, ’Bireysel sorumluluk’ yönteminin, bir siyasi partinin temelli kapatılması için dava açılmasından önce, ’ihtar ve ikaz amaçlı bir ara aşama’ olarak öngörülmesi gerektiğini açıkladı. Bahçeli, yaptığı öneri için "Yöneticilerin, milletvekillerinin ve parti üyelerinin bireysel olarak sorumlu tutulacağı bir düzenlemenin mümkün ve yerinde olup olmayacağının ortaya konulmasını amaçlıyor" dedi. Bahçeli, bu yaklaşım uygun ve uygulanabilir görülürse; partinin hükmi şahsiyet olarak kapatılması yerine, bu fiillerin sorumluları hakkında cezai soruşturma ve yaptırım uygulanmasının geleceğini kaydetti. Bahçeli, dün parti grubunda, şu mesajları verdi:
MAĞDURİYET EDEBİYATI İÇİN İSTİSMAR MALZEMESİ
Hukuki bakımdan Anayasa’ya uygun olsa da açılan kapatma davası, siyasi bakımdan Başbakan’a demokrasi mücahidi olduğunu söyleyerek mağduriyet edebiyatı yapmak için yeni bir istismar malzemesi verdi. Başbakan olmasında yargı süreçlerinin ve siyaset dışı müdahalelerin önemli payı olan Erdoğan, şimdi de bu yolla ’demokrasi kahramanı’ olma hevesi peşinde. Kapatma davasının AKP’ye siyasi doping etkisi yapması, hazin bir tecelli olarak kabul edilmeli.
YARGIYI ETKİSİZLEŞTİRME MEŞRU GÖRÜLEMEZ
Anayasa’nın ilgili hükümlerinin gözden geçirilerek yeni bir düzenleme yapılması imkanının değerlendirilmesinde en doğru hareket noktası, bireysel sorumluluk odaklı bu yaklaşım olmalı. Bunun dışında; yargıyı etkisizleştirmek, yasamanın denetimi ve vesayeti altına almak, Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini sınırlandırmak, üye oluşumuyla ve karar yeter sayısıyla oynamak, bireysel sorumluluğu ve müeyyideleri ortadan kaldırarak veya benzer yollarla Anayasa’nın 69. maddesini işlevsiz kılmak gibi yöntemler, haklı ve meşru görülemez.
ATEŞE BENZİNLE GİTMEYİN
Bu zorlamalara başvurulması, ateşin üzerine benzinle gitmek olacak ve çok daha ağır bir siyasi ve Anayasal krize yol açar. Herkes bunun bilinci içinde olmalı ve rejimi tehlikeye atabilecek çok vahim bunalımlara davetiye çıkarma gafletine düşmemeli.
SİYASETEN TASFİYE AŞAMASINA GELDİ
İktidar zihniyetinin ilkel bir yönetim anlayışının ’bizden olsun’ inadı ve ’ele geçirme’ saplantısı, maalesef ülkemizi gerilimlerle dolu hassas bir noktaya, kendisini de siyaseten tasfiye etme aşamasına getirdi. Rasyonel düşünceden uzaklaşan AKP, kendinde güç vehmederek oynadığı tehlikeli oyundan vazgeçerek yargı sürecini saygıyla beklemeli.
BAŞBAKAN SUSUYOR ABD KONUŞUYOR
’Siyasi Çözüm’ü susarak geçiştirmeye çalışan Başbakan yerine bu konuda ABD yetkilileri konuşuyor. Siyasi çözüme angaje olan Başbakan ve AKP hükümeti, zamanı gelince ve ortam olgunlaşınca pazara sürülmek üzere ’büyük turpları’ heybede saklıyor.
Bu kez kurtarmıyor
BAHÇELİ’nin parti kapatma yerine ’sorumlulara bireysel yaptırım uygulanması’ formülü, Başbakan Erdoğan’ı kurtarmıyor. MHP kurmayları, önerilerinde, ’Erdoğan’ı kurtarma’ anlamına gelecek bir maddenin kesinlikle bulunmadığının altını çiziyorlar. MHP’liler, "Bizim talebimiz, hükmü şahsiyetle ilgili. Suç işleyen bireylerin yargılanmasını engelleyecek bir önerimiz yok" dediler. Bu durumda, MHP’nin önerisi doğrultusunda Anayasal bir düzenleme yapılırsa, açılan dava AKP’nin kapanmasını engellese de Erdoğan ve arkadaşlarının siyasetten tasfiyesini engellemeyecek.
Kaynak: Hürriyet
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
AKP nin iktidara geldiği ilk seçimi düşünün.
3'lü kualisyon. çok büyük bir deprem olmuş. Özal'dan buyana iyicene borç batağına düşen.Erbakan'ın uygulamaları ile bir ferahlık yaşadığı düşünülsede uzun vadede tamiri olanaksız zararlar görecek olan ülke ekonomisi üzerinde ciddi reformlara gidilmiş, 3.5 sene geride kalmış. Tam alınan tedbirlerin meyvesi yenecek.Başbakanlık sırası syn Bahçeli'de. Durdu, baktı, ben seçim isterim dedi.Bunu kemik tabanı dahil hiç kimse anlamadı. O seçim zamanında olsaydı AKP bugün ki seviyesine asla ulaşamazdı.
Ve bana göre; Devlet BAHÇELİ bu günleri, ogünden görüyordu.
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Aslında bu sorunun yanıtını MHP liler yada eski MHP liler vermeli ama hepsi bakıyorlar ne oluyor ki diye....
Dolayısı ile bu soruya yanıt vermek MHP ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bana düştü .
Oldukça tarafsız olarak değerlendirme yaparsak tarih ışığında. Şöyle bir şey çıkıyor.
Alparslan Türkeş 27 Matıs 1960 Askeri harekatından sonra Cumhuriyet gazetesinde yaptığı bir söyleşide DP'nin Atatürk devrimlerine ihanet ettiğinin ve geriye götürdüğünün delillerinden birisi olarak ülkemizde çarşafla dolaşan kadınların sayısındaki artışı göstermişti. ( O zaman türban yoktu Türnam dinin gereğidir diyenlerin kulakları çınlasın )
Gene herkesin malumu olan Alparslan Türkeş in meşhur dokuz işık doktirini vardır onu okuyanda MHP nin asıl misyonunu anlayacaktır. Ama bir önemli not olarak 1993 teki Türk Dünyası kurultayında dediklerine dikkat etmekte yarar var.
''Türkler, coğrafyanın ve tarihi olayların bölmüş olduğu çeşitli bağlantılar dolayısı ile, Ruslarla dostça ve insan haklarına dayalı, demokrasi ilkelerine uygun,karşılıklılık ilkesi çerçevesinde, birbirlerinin iç işlerine karışmadan, eşit şartlerda ve eşit haklara sahip olarak çok sıkı bir işbirliği düzenlemelidir.''
1994 te daha da ileri giderek MHP olağan kongresinde Nazım HİKMET 'in '' Bu memleket Bizim'' şiirini okumuştur. Rıza Müftüoğlu Türkeş 'e '' Bunu neden yaptınız?'' diye sorunca da
''Bölücüler azıttı. Milli blok oluşturmalıyız.Bu blokta solcular, Nazım' ı sevenlerde bulunmalı. Onlara bir zeytin dalı uzattım. Beraber olmalıyız mesajını verdim.'' demiştir.
Yani MHP nin asıl görüş ve düşünceleri bu yönde zaten olması gerekende bu . Şimdi ilk iletiye uygun olarak ve yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığım MHP görüşüne dayanarak
1.) DSP-ANAP-ve MHP koalisyonu devam ederken, Başbakan Ecevit'in ''abd planlarına alet olmayacağını'' belirtmesinden sonra 13 Temmuz 2002 de Washington Post gazetesindeki başyazıda
'' Pentagon'un savaş planları, Türkiye'nin abd güçleri için bir üs olarak işbirliği göstermesine bağlı. abd savunma bakanı yardımcısı Paul Wolfowitz bu konuda görüşmelerde bulunmak üzere hafta sonu Ankara'da olacak. Sorun bu hükümetin yerini kimin nasıl alacağı....'' denmektedir.
Dikkat buyurun hali hazırda Türk hükümeti varken bu yazı çıkıyor bazıları abd de cirit atıyor o dönemde UTAH dolaylarında....
Paul Wolfowitz in Türkiyede ki temaslarından sonra Mr Kemal Derviş derhal DSP yi karıştırdı. MHP ise hiç gereği yokken durduk yere erken seçim istedi . Erken seçim yoluyla AKP yi iktidara getirmek abd nin planıydı.
Alparslan TÜRKEŞ yaşayıpta partisinin başında olsaydı bunlar olur muydu ?
2.)şimdiki 11. yani prisident gül Genelkurmay başkanının ''aynen uygulanırsa Türkiye paramparça olur ''dediği ( Bu hususu ayrı bir yazımda yazacağım bakın bakalım ne imiş ne olmuş.) Müzakere Çerçeve belgesini imzalamış kişidir.
27 Nisan 2007 de gene Genelkurmay bir bildirisinde '' Ne mutlu Türküm diyene !'' anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyetinin düşmanıdır öylede kalacaktır.'' demiş ANCAK gene prisident gül Türkiye Kültür Teşekkülleri Üçüncü İştiare toplantısında '' Ne Mutlu Türküm diyene lafını tutup her yerde yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür'' buyurmuştur.
Alparslan Türkeş yaşayıpta partisinin başında olsaydı bu zat prisident olur muydu ?
3.) Anayasa değişikliği yoluyla egemenliği Ab ye devretmeye çalışan Akpartinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmasına ekonomiyi batırmasına ümiter yapıyı bozmasına Atatürk ilke ve devrimlerini yok etmeye çalışmasına vu bir total olarak irtica odağı olmasından dolayı kapatılması tartışılırken ;
Alparslan Türkeş yşasaydı ve partisinin başında olsaydı partisinin '' AKP nin stepnesi...AKP nin canlı kalkanı AKP uşağı..'' şeklinde anılmasına neden olack davranışlara izin verir miydi ?
İşte MHP lilerin sorması gereken bir kaç soru bu kendi kendilerine halihazırda MHP AK partinin kuyruğuna tutunmuş bir ............ olmaktan öteye gidemeyecektir. Ha işe yarayacak mı asla daima kaybedeb olacaktır . Dinin kullanma pastasını ak parti yerken milliyetçilerinide kaybedecek yok olup gidecek farkında değil yada birileri farkında ama misyon olarak o görevi.....
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Bu soruyu cevaplandırabilecek kişi Abbas Bilgili olmalıydı ama baktım ki hala tık yok:)
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Sayın Bahçeli, "türban" a verdiği destekle oy kazandığını düşünebilir. Ama yanılıyor. 1969 yılında "babam ve amcalarım,dayılarım,halalarım eşleri ve çocukları ile birlikte ölünceye kadar MHP liydi.Hiç unutmuyorum, "aileden 765 oy çıkardıkları için övünürlerdi".9 otobüsle merhum Alparslan TÜRKEŞ'in cenazesine gitmiştik.Bu gün ise, MHP ile övünen o ailemden sadece 13 kişi tanıyorum. Bahçeli sayesinde, bir kısmı "CHP li,bir kısmı Genç partili ,bir kısmı AKP li oldu".MHP geleneğinde "türban" a yer yoktur. MHP yi bitirenler zaten türbanı benimseyen, tarikatların eline düşen partililer olmuştur.Türban a evet diyeceksin, AKP yi kurtarmak için kanun değişikliğine okey vereceksin". Neden MHP li olalım ki,fazlası AKP de var.
Bence MHP, "iktidara gelmekten korkuyor".
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Sayın arkın'a tamamen katılıyorum. Ne oldu o güzide partiye? Oy avlamak için rengini değiştirmeye ihtiyacı yoktu. Üstelik sadece o olsa iyi. Ordunun arkasındaki halk desteği diye farzettiğimiz parti de ordunun arkasında olmadığını ispat etti. Şimdi lütfen söyleyin bana, tüm kurumlara ipotek konmuş veya etkisiz hale gelmiş. Bir tek ama bir tek YARGI kalmış. Kapatılsın demiyorum ama TEKNİK OLARAK; YARGI kapama kararı vermez ise son kale de yıkılmış olacak. Bence Yargının onur mücadelesini izliyoruz. Ve çok acıdır ki MHP asli fonksiyonunu bırakmış, seçim MALZEMESİ olan TÜRBAN'dan prim kazanmaya çalışırken, asıl değerlerini kaybediyor...
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Alıntı:
illegal rumuzlu üyeden alıntı
Kapatılsın demiyorum ama TEKNİK OLARAK; YARGI kapama kararı vermez ise son kale de yıkılmış olacak. Bence Yargının onur mücadelesini izliyoruz. Ve çok
Anlamadım şimdi neden demiyorsunuz ki hemde bin kere kapatılması gerekir Demokrasilerde böyle parti olmaz. Bu parti parti değilki... Şer ocağı.
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Anlamadım şimdi neden demiyorsunuz ki hemde bin kere kapatılması gerekir Demokrasilerde böyle parti olmaz. Bu parti parti değilki... Şer ocağı.
İllegal, korkuyor, ürkmüş... anlamadınız mı sayın commodore?
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Okulumuzda yaptığımız bi araştırmanın sonucunda MHP'nin özünde zaten türbanın olduğu ortaya çıkıyor.O konuda özünden dolayı AKP'yi desteklediğini düşünüyorum..
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
mhp nin tavanında abd cilik var tabanında ise Türk kültürü. Mandacılığı kabul etmeyen arap geleneklerini elinin tersiyle iten öz kültürünü yaşamak isteyen bağımsız, basiretli, ülkesine sevdalı bir hükümet görmek isteyen insanların oyları gasp ediliyor.
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Bu konu hakkında daha sonra uzun bir cevap yazacağım ancak şimdilik şunu söyleyebilirim ki MHP yapması gerekeni yapıyor ,her ne kadar istemesede, istemesekte. Bazı konularda hükümeti pkk'nın insafına düşürmemek için, bazı konularda seçmene verdiği söz için akp'ye destek verdi. Ama bu akp'ye kayıtsız şartsız destek vereceğini göstermez, bu şekilde anlaşılmamalı.
AKP bazı konularda MHP'nin görüşüne yakın kararlar aldıysa MHP buna destek verir, bu gayet normaldir. Ancak en basitinden 301 gibi bir konuda kesinlikle akp ile karşı saflardadır.
Bu basit bir örnektir. Siyasette değerlendirme yaparken tek konuya indirgememek gerekir.
-
Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Alıntı:
Gökhan Kartal rumuzlu üyeden alıntı
Okulumuzda yaptığımız bi araştırmanın sonucunda MHP'nin özünde zaten türbanın olduğu ortaya çıkıyor.O konuda özünden dolayı AKP'yi desteklediğini düşünüyorum..
Tabanının bir kesmi başı kapalıdır MHP'nin. Diğer kesmide karşı çıkmaz.
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Türkeş dönemlerinin en uzun süreli Ülkü Ocakları Başkanı Alaattin Aldemir, MHP’ye sert çıktı
‘ÜLKÜCÜLÜĞÜ PARTiZANLIĞIN SIĞLIĞINA HAPSETTiLER’
"12 Eylül Anayasası'nı hiçbir ülkücü savunamaz" diyen Aldemir, MHP’nin Anayasa değişikliği konusundaki tavrını şu sözlerle değerlendirdi: Bu ülkücülük reaksiyoner bir ülkücülüktür, politik mülâhazaların, partizanlığın sığlığına hapsolmuştur...
Röportaj: Seda ŞİMŞEK
1970'lerin puslu havasında binlerce genç hayatını kaybetti. Darbe zemininin olgunlaşmasının beklendiği yıllarda, ülkücü ve solcu gençler aynı silahla birbirlerine kurşun sıktı. Uğrunda gözünü kırpmadan canlarını verdikleri devletten 1 2 Eylül'ün ardından iki taraf da büyük bir şamar yedi. Yusufiyeli ülkücüler 12 Eylülcüleri koruyan zırhın kaldırılmasını düzenleyen Anayasa değişikliğine destek açıklamasıyla hatırlandı.
Değişikliğe 'ret' oyu veren MHP ile Yusufiyeli ülkücüler karşı karşıya gelirken, "ülkücülük" de milliyetçi camiada tartışılmaya başlandı. Biz de bu hafta bu tartışmaları, 1 2 Eylül zindanlarında 8 yılını geçirmiş, 1990'lı yıllarda en uzun süre Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış, ülkücülerin Başbuğ'u Alparslan Türkeş'in rahle-i tedrisatından geçmiş Alaattin Aldemir ile konuştuk. Aldemir, Anayasa değişiklikleri ile ülkücü harekette yaşanan paradoksu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
12 Eylül'ün sıkıntılarını yaşayan bir ülkücü olarak anayasa değişikliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
12 Eylül zulmüne muhatap olmuş binlerce ülkücüden biri olarak tabii ki yerim zulmün karşısında, mazlumun yanında olmaktır. Değerlendirmelerim Türk Milleti'nin iyiliği, bizim yaşadığımız zalimliği bizden sonraki nesillerin yaşamaması içindir.
Neler yaşadınız?
Yaşadıklarımızı anlatmak, aldığımız edebe, terbiyeye pek uygun değil. Türkiye'de zannedilir ki sadece sol işkence gördü, ülkücüler hiç işkence görmedi. Ülkücülerin suskunluğunda devlet, millet tahayyülü ile değer yargılarının çok büyük etkisi vardır. Ülkücü terbiyeyi almış birisine göre devlet kutsaldır, ordu kutsaldır. Devlet olmazsa, milletin varlığı tehlikededir. Kol kırılır, yen içinde kalır. Onun için kendi vücuduna uygulanan hayvanca işkenceleri, hayasızca anlatamaz. Bu nedenle ülkücüler acılarını hep içlerine gömmüştür.
DARBE ANAYASASI SAVUNULAMAZ
12 Eylül'ün ardından bazı ülkücü isimler "fikrimiz iktidarda, biz içerdeyiz" derken ülkücüleri susturmak mı istediler?
O cümle söylendiği zaman ben de cezaevindeydim. O fikri savunanlarla hiçbir zaman aynı düzlem içerisinde olmadım. Kenan Evren ve darbecilerle benim ne dine, devlete ve millete bakışım ne de insana ve hukuka bakışım aynı mantalite içinde olmuştur. Hiçbir zaman fikirlerimiz 12 Eylülcülerle birlikte iktidarda olmamıştır. "Fikrimiz iktidarda" diyenler biz siyasi yasaklı olduğumuz dönemde bakan, milletvekili olarak 12 Eylül'ün ürünü partiler tarafından ödüllendirildi. 12 Eylül Anayasası'nı hiçbir ülkücünün savunması düşünülemez. Savunan olursa da onlarla ülkücülük anlayışımız farklıdır.
İDEALİST DEĞİL POLİTİK BİR TAVIR
12 Eylülcüleri koruyan anayasa maddesinin kaldırılmasına "hayır" oyu verenlerle farklı bir ülkücülük anlayışınız mı var?
Bu ülkücülük reaksiyoner bir ülkücülüktür, politik mülâhazaların, partizanlığın sığlığına hapsolmuştur. İdealist değil, politik bir tavırdır. "Hayır" diyenlerin büyük çoğunluğu 12 Eylül'ün acılarını yaşamamıştır. Şu anki MHP ve CHP yönetiminde 12 Eylül'ün zulmünü gören insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Her partide vekiller gerçek düşüncelerini değil, parti yönetimlerinin aldığı kararları oylamıştır. Bunların ülkücülükle, İslamcılık'la, Kürtçülük'le, devrimcilikle, halkçılıkla alakâsı yoktur.
CUMHURİYETİN BEKÇİSİ MİLLETTİR
Anayasa değişikliklerinde yargıya ilişkin düzenlemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Herkes kendi imtiyazını korumanın peşinde. Anayasa Mahkemesi'nin, Danıştay'ın, Yargıtay'ın veya başka kuruluşların rejimi ve ideolojiyi, statükoyu korumak gibi bir önceliği olamaz. Anayasa devleti, toplum ve bireyden korumak üzere dizayn edilmiştir. Hâlbuki çağdaş, ileri demokrasilerde anayasa, yargı bireyin haklarını devlete karşı korumakla yükümlüdür. "Biz Cumhuriyet'in bekçisiyiz" diyen hukukçular çıkabilmiştir. Cumhuriyet'in bekçisi millettir. Devlet millet için vardır, millet devlet için değil.
GEÇ KALINMIŞ BİR DEĞİŞİKLİK
Geçici 15. maddenin kaldırılmasının 1. tur görüşmeleri yapılırken neler hissetiniz?
Çok geç kalmış bir değişiklikti. Keşke 12 Eylülcüler ile ilgili zamanaşımı süresine de bir düzenleme yapılabilseydi. En azından Latin Amerika ülkeleri gibi biz de darbecilerimizi yargılayabilseydik. Bunu söylerken, 70-80 yaşına gelmiş insanların ceza almaları, zulüm görmelerini kastetmiyorum, ama, bundan sonra darbe yapmayı düşünen, planlayan yaptıklarının yanlarına kâr kalmayacağını bilmelerini istiyorum. Bana yapılan zulüm ne bir devrimciye ne bir İslamcı'ya ne de liberale yapılsın. Bu da gayet insani bir istektir, kendinden menkûl bir talep değildir.
CEZAEVİNDEN KÖPEK ZİNCİRİYLE NAKLEDİLDİK
Siz kaç yıl cezaevinde kaldınız?
Biz ailecek 12 Eylül mağduruyuz. Yaklaşık 8 yıl ben, 1 yıl rahmetli babam, 2.5 yıl da kardeşim cezaevinde kaldık. 8 yılda 9 cezaevi gezdim. Konya Sıkıyönetim Dutlukır Cezaevi’nden dava arkadaşlarımızla Malatya Sıkıyönetim Cezaevi'ne sevk edilerken köpek zincirleri ile birbirimize bağlandık.
İşkence gördünüz mü?
12 Eylül'de tutuklanan binlerce kişi gibi biz de nasibimize düşeni aldık. Yapılan uygulamalar hemen hemen Amerikan cezaevlerinde yapılanlarla aynıydı. Önceki akşam Mamak Cezaevi'nde yatan arkadaşım Celalettin Ergüden geçmiş günleri yaddettik. Bana hatırlattı, Mamak Cezaevi'ne komutan olarak atanan Raci Tetik,1974'teki Barış Harekâtı'ndan sonra Kuzey Kıbrıs'ta açılan Rum esir kampında görev yapmış. Başımıza görevlendirilen askerler bizi tutuklu vatandaşlar olarak değil, savaş esirleri gibi değerlendiriyordu. İsrail'in Filistinliler’e yaptığı zulüm ile ABD askerlerinin Ebu Garip Cezaevi'nde uyguladıkları bize nedense çok tanıdık gelir.
OĞLUNUN ELİNE SOPA VERİP DÖVDÜRDÜLER
Size yapılanları affedemiyor musunuz?
Geriye baktığımda şahsımla ilgili yapılanları tolere edebiliyorum. Ama, benimle tutuklanan Tevfik Amcam vardı, oğlu da birlikte tutukluydu. Oğlunun eline sopayı verip babasını dövmesini istemelerini hâlâ affedemiyorum. Yunanistan'ın NATO'ya girmesi gibi büyük tavizleri affedemiyorum.
ARINÇ, ÜLKÜCÜLERİ TEK LİRA ALMADAN SAVUNDU
MHP yönetimi cezaevinde yatan Yusufiyeli ülkücüleri "Kendinden menkul ülkücü olmakla" suçladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu cümlenin kastını aştığını düşünüyorum. Çünkü, Anayasa değişikliğini destekleyen ülküdaşlarımın bazılarıyla değişik tutukevlerinde birlikte kaldım. Bunlar kendinden menkûl değil, gerçek ülkücülerdir. Vatan, millet ve inandıkları dava için ömürlerinin baharını cezaevinde geçirmişlerdir. Hiçbir zulüm ve ödül karşısında teslim olmamış dava adamları, ülkü devleridir. Onların ülkücülüğünü tartışmak hiç kimsenin ne işi ne de haddidir. Burada bir hakkın teslimini de yapmak istiyorum.
Akrabalarımızın, parti başkanlarımızın, arkadaşlarımızın bize selam vermeye korktuğu, parasını ödediğimiz halde davalarımıza girmeyen avukatların olduğu bir dönemde Sayın Bülent Arınç, zulme karşı durmuş, Manisa Davası'ndaki bazı arkadaşlarımızın savunmasını hiçbir şey talep etmeden, tek lira almadan Allah rızası için yapmıştır. Bülent Bey, bu nedenle bilen ülkücülerin hayırla yâd dettiği bir şahsiyettir.
DÜZENLEMEYLE BiLEKLERiMiZDEKi KELEPÇE 3-5 DiŞ GEVŞETiLiYOR
MHP'nin geçici 15. Madde'ye "hayır" oyu vermesi bir bakıma geçmişiyle yaşadığı bir paradoks mu?
Sadece MHP değil, "hayır" diyen bütün partiler ve zamanaşımının kaldırılmasına engel olan milletvekilleri bu paradoksu yaşıyor. Birbirimizi suçlamamalıyız. Bakın biz kimseyi "Neden siz 12 Eylül'ün yüz karasının kaldırılmasını desteklemiyorsunuz" diye suçlamıyoruz. Ülkücüler, ülke ve millet menfaatine olan, haksızlığa, zulme karşı olan her doğrunun, her hareketin kimin tarafından yapıldığına bakmaksızın yanında olmalıdır.
TAMAMI DEĞİŞTİRİLMELİ
Mevcut Anayasa değişikliği paketini yeterli buluyor musunuz?
Hayır, kesinlikle yeterli değil. Ben beklerdim ki CHP ve MHP'nin de katkılarıyla, üç parti ortak bir zeminde buluşup anayasanın tamamı değiştirebilsin. Tüm bunların olmaması mevcut önerilere karşı çıkmayı gerektirmez. Zira, 12 Eylül Anayasası bileklerimize vurulmuş bir kelepçedir, şimdi bu kelepçe milletin bileklerinden çıkarılıp atılmıyor ama, kollarımızı kangren yapan kelepçe 3-5 diş gevşetiliyor. Bu bile çok şeydir, kimin yaptığı bizim için öncelikli bir mesele değildir. Şu da unutulmamalıdır ki, en iyi, iyinin düşmanıdır.
AK Parti'nin başlattığı demokratik açılım sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Niyet doğru olmakla birlikte, konulan isim ile uygulanan metot ve ön plana çıkarılan aktörlerin yanlış olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de demokrasi sorunu sadece bir alt kimliğin sorunu değil, herkesin sorunudur. Çözümün adı da tüm milleti kapsayacak şekilde konulmalıydı. "Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı" gibi isimlendirmeler, bu açılıma psikolojik setler oluşturmuştur.
Bir bölünme endişesi taşımıyor musunuz?
Türk milliyetçileri birey olarak önce kendilerine, daha sonra milletin dinamiklerine güvenmelidirler. Türkiye bölünmekten ziyade, büyüme dinamiklerini içinde barındırıyor. Türkiye paranoyalarından kurtularak, yumuşak gücüyle coğrafyada etki alanını giderek derinleştiriyor. Bu Türkiye'nin bölünmesinden daha çok büyümesine sebep olur.
NEYE HİZMET EDİYORLAR
Ahmet Türk'e ve Enerji Bakanı Taner Yıldız'a demokratik açılıma tepki olarak yöneltilen yumrukları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yapılanların kime yapıldığından daha çok neden yapıldığı iyi analiz edilmelidir. Birtakım şeylerin olgunlaştırılmaya çalışıldığı kanaatindeyim. 12 Eylül İhtilali'ni yapabilmek için de şartların olgunlaşması beklenmişti. Vatansever hassasiyetleri olan insanların neye hizmet ettiklerini iyi bilerek hareket etmeleri çok önemlidir.
GENÇLERİN BEYİNLERİNE YENİ BİR FORMAT ATILMIŞ
“Yusufiyeli ülkücülerin maddeci batı dünyasına karşılık bir Türk-İslam medeniyet projesi iddiaları vardır. Bugünkü bazı yaklaşımları ise daha çok ulusalcı bir çizgiye yakın görüyoruz...”
Yusufiyeli ülkücülerin özelliği nedir?
Cezaevine giren ülküdaşlarımız Hz. Yusuf'u örnek alarak, hücrelerini bir olgunlaşma, eğitim, gelişme medreselerine dönüştürmüşlerdir. Cezaevleri zor yerlerdir, her an yoldan sapabilirsiniz ya da kendinizi yeniden inşa ederek çıkarsınız. Yusufiyeli bunu başarabilen kişidir. Bu ülkücülerin maddeci Batı dünyasına karşılık bir Türk-İslam medeniyet projesi iddiaları vardır. Bugünkü bazı yaklaşımları ise daha çok ulusalcı bir çizgiye yakın görüyoruz. Sanki ülkücü gençlerin beyinlerine yeni bir format atılmış gibi. Bunu ben Cumhuriyet kurulduktan sonraki Harf İnkîlabı'na benzetiyorum. Bir gecede milyonlar cahil olmuş, okuma yazma bilmez hale gelmişti. Cumhuriyet'in, Türk milletinin geçmişiyle bağı koparılmıştı.
SAYGI DUYULMASI GEREKİR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu Anayasa değişikliklerine "helal süt emmiş kimsenin destek vermeyeceğini" söylemişti. Sizin sütünüz mü bozuk?
Sayın Bahçeli de bilir ki her ülkücü şerefli, onurlu bir dava adamıdır. Bugün Anadolu'daki birtakım ülküdaşlarımız kimsenin politik oyun sahasına karışmıyorsa bu, davanın, milletin, devletin zarar göreceği kaygısındandır. O sözleri bir kızgınlık anında söylenmiş olarak alıyoruz ve şahsileştirmiyoruz. Ülkücünün eskisi ve yenisi olmaz, sütü bozuğu hiç olmaz, ülkücü ülkücüdür. 12 Eylül bir haksızlıklar cehennemidir.
İnancımıza göre haksızlığı yapan değil, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Kaldı ki bu arkadaşlarımız, başkasına değil, kendilerine yapılan haksızlıkları 30 yıl sonra dile getirebilme imkânı bulmuşlardır. Haksızlık yapanların da cezalandırılmasını desteklemişlerdir. Türkiye'de hiç kimse hukuktan üstün değildir. Hiç kimsenin başkasının vereceği demeci engelleme, yasaklama veya sınırlamaya hakkı yoktur. Yusufiyeliler, 12 Eylül zindanlarında baş vermişler, baş eğmemişlerdir. Onların ülkücülüğünü tartışan zihniyet, ülkücü harekete yeni ve sahte bir hafıza yazıyor demektir. "Anayasa değişikliğini desteklemek AK Parti'ye güç verir" demek politik bir yaklaşımdır, saygı duyarız. Bize de saygı duyulmasını bekleriz.
Bugün
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
MHP sen Barış Manço'nun eseri için kimden izin aldın?
İşte böyle tepki alırsın : http://www.haber7.com/haber/20100715...kotu-haber.php
Haklara saygılı olmayı öğren önce !!!
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Benimde çok merak ettiğim MHP liler alkol ve kumarı RAMAZAN ayında aşırı derecede artırıyor.Sebebini merak ediyorum.Seçim zamanı sarhoşlar tekbir getiriyor.Hep merak ediyorum.Konu dışı ama merak ettiğim bir konu daha var.Mesela Kayserili Ankara m.v,Sivaslı Antalya vekili bunun sebebi nedir.?Bilen var ise cevaplarsa sevinirim.Yaşadığım şehir Samsun M.V 1-2 tanesi hariç hep Trabzonlu.Belediye başkanları Trabzonlu.En salak seçmenler hangi şehirde yaşıyor diye sorsalar şüphesiz cevabım Samsun olur. Biz Samsunlu olarak hakikaten geri zekalımıyız neyiz. Ben pati sitelerine meil atıyorum tık yok.
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Mhp'li değilim, ancak hem ailemde hem çevremde çok fazla taraftarı olan bir parti-partiydi diyebilirim.
Bence durum şu; Bahçeli AKP'nin geleceğini bile bile ( medyanın o dönemki pompalamasına bakın, desteğe bakın) hükümeti bozdu.
Bilmiyor muydu AKP'nin geleceğini?
Biliyordu elbette, bilmememesi imkansız. Aradan zaman geçti; MHP'nin omurga seçmeni diyelim yüzde on - yüzde on beş MHP'nin genel
tavrından rahatsız olmadı. Ancak gelişen olaylar; CHP ile MHP'nin kitlesini yakınlaştırdı. MHP'nin güçlü olduğu belediyelerde CHP'li seçmen MHP'ye
CHP'nin güçlü olduğu yerdeki MHP'li seçmen CHP oy verdi. Zaten yapılan araştırmalara bakın ikisinin tabanı neredeyse yakın değerlere sahip çıkıyor.
Fark nerede?
MHP'nin tabanında ya da sempatizanlarında hatırı sayılır biçimde dindar-muhafazakar seçmen var. Bunları ilk etapta AKP'ye kaptıran MHP onları geri almak için
AKP'nin bu konudaki politikalarına destek çıktı.
Ancak başarısız oldu; çünkü asıl yüklenmesi gereken milliyetçi çizgiyi arka planda bıraktı. Unutmayın, isteyen inceleyebilir Anadolu'da onlarca MHP'li belediye başkanı
seçilebilmek için 2002 sonrasında AKP'ye geçmişti.
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Bahçeli emekli paşayı topa tuttu!
MHP lideri, emekli koramiral Atilla Kıyat'ın, '93-97 yılları arasındaki faili meçhuller devlet politikasıydı' açıklamalarına sert tepki gösterdi. Bahçeli Kıyat'ın terbiyesizce konuştuğunu söyledi, yetiştiği kurumu karalamakla suçladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Samsun'un Ladikli, Kavak ve İlkadım ilçelerini ziyaret etti.
TERBİYESİZCE KONUŞUYOR
Faili meçhuller devlet politikasıydı diyen Kıyat'a Bahçeli, ateş püskürdü. MHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bir tanesi çıkmış emekli Korgeneral, Türkiye'de 93-97 sırasında çok ciddi bir terörle mücadelenin olduğu yerde, o zaman kendisi de asker. Şimdi emekli olmuş hangi holdingin danışmanı, oturmuş terbiyesizce konuşuyor.
HERKES HADDİNİ BİLMELİ
'Türkiye'de faili meçhuller, o iktidarlar döneminde arttı. Türkiye'de faili meçhullerin hesabı sorulamadı'' diyor. Şimdi biliyorsan gel sırada bekleyen yargıçlar, savcılar var. Götür ne biliyorsan onlara söyle, onlar halletsin. Televizyona çıkıp konuşarak yetiştiğin ocağa terbiyesizce karalama yapmanın kimseye faydası yoktur. Türkiye'nin böyle bir kritik döneminde herkes haddini ve hududunu bilmeli.''
İnternethaber
Önüne gelen askere fırça atıyor, noluyor böyle !..
MHP liler emretti diye örneğin ben bir vatandaş olarak haddimi biliyorum , ya kendileri???!!!
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Darbe mağduru ülkücüden Bahçeli'ye suç duyurusu
12 Eylül'ün mağdur ettiği binlerce ülkücüden biri olan Ramazan Akgün, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında suç duyurusunda bulundu.
1980'de 16 yaşında iken hapishaneye atılan Akgün, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunda, anayasa değişikliğiyle ilgili bir televizyon kanalına verdiği röportaj ve bir internet sitesinde yazdığı yazılar nedeniyle Bahçeli ve MHP'li yöneticilerin hakaretlerine maruz kaldığını belirtti.
Anayasa değişikliği paketi hakkında fikirlerinin sorulduğunu ve 12 Eylül İhtilâli ve Mamak hatıralarını bir televizyon kanalında dile getirdiğini kaydetti. Akgün, "Bu yayın için şahsıma bir ücret teklif edilmediği gibi teklif edilse dahi kabul etmem söz konusu değildir. Hayatımı serbest ticaret yaparak kazanıyorum. Bu yayınlardan sonraki günlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve yöneticilerinin düzenledikleri miting, basın açıklamaları ve gazete köşe yazılarında 'eski ülkücü' tanımlaması icat edilerek (diğer başka şahıslarla birlikte) hakaretlere maruz kalmaktayım." ifadelerini kullandı. Akgün, Bahçeli ile birlikte MHP Genel Başkan Yardımcısı Recai Yıldırım ve MHP Genel Başkan Basın Müşaviri ve Ortadoğu Gazetesi köşe yazarı Yıldıray Çiçek hakkında da suç duyurusunda bulundu. Hiçbir parti liderinin referandum konusunda baskı uygulayamayacağını belirten Akgün, suç duyurusu gerekçesini şu şekilde açıkladı: "Parti yönetimi, aldığı kararı seçmeni ve fikirdaşları üzerinde dayatamaz. Fikirlerini ve tavsiyelerini açıklamaktan öte sözler demokrasimiz ile bağdaşmaz. 12 Eylül 1980'de 16 yaşında bir lise öğrencisi iken tutuklanan, şimdi 47 yaşında olan şahsım Başbakan'ın yönlendirmesi, aldatması ya da MHP Genel Başkanı'nın baskısı ile karar verecek değilim. Bir partiye yandaş olmayı da, başka bir partiye düşman olmayı da kabul etmiyor; kitlelere ulaşan bu sözlerinden dolayı genç ve fanatik partizanların şahsıma nasıl davranacaklarını hesap etmek konumunda olan Devlet Bahçeli'nin, söz ve üslubu hakkında; şahsıma yöneltilen hakaret ve hedef gösterilmem sebebiyle makamlarınıza başvurmak gereğini duydum."
http://www.hukukihaber.net/darbe-magduru-ulkucuden-bahceliye-suc-duyurusu-haber,5628.html
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
‘Evet’çi MHP’linin oğlunun adı Zekeriya Öz
Zonguldak’ın Ereğli İlçesi’nde cep telefonu bayiliği yapan ve MHP İlçe Yönetim Kurulu yedek üyesiyken ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edilen 45 yaşındaki Tacettin Akman, işyerine ‘12 Eylül referandumunda darbeciler için değil milletimiz için yüz bin kere Evet’ pankartı astı.
Referandumda ‘Evet’ oyu verilmesi için çaba harcadığını söyleyen Akman, bunun nedenini şöyle açıkladı: “27 Mayıs 1960’ta darbe yaparak Başbakan Adnan Menderes’i, Fatin Rüştü Zorlu’yu, Hasan Polatkan’ı asma cüretini kendinde görenler, 12 Eylül 1980’de binlerce gencin ölümüne göz yumup, ‘Biz kimseye haksızlık yapmadık. Ortamın olgunlaşmasını bekledik. Denge olsun diye, adalet olsun diye bir sağdan bir soldan astık’ diyenler, bu ülkede Anayasa yapabiliyorsa, daha çok demokrasi, daha çok özgürlük ve daha güçlü bir hukuk devleti için seçilerek iş başına gelen TBMM’nin gerçekleştirmiş olduğu Anayasa değişikliğine darbeciler için değil, milletimiz için yüz bin kere evet diyeceğim.” Akman 20 ay önce dünyaya gelen oğluna da Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün adını verdiğini söyledi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15528580.asp?gid=233
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
'Hayır' diyen ülkücülere hakkımı helal etmem
12 Eylül döneminde idam edilen 50 isimden biriydi Selçuk Duracık. Manisa-Turgutlu'da meydana gelen olaylardan sonra tutuklanmış, sıkıyönetim mahkemesi tarafından idama çarptırılmıştı.
4 Haziran 1983'te darağacına çıktığında 22 yaşındaydı. Annesi Birsel Hanım 27 yıldır gözyaşı döküyor. Darbecilere yargı yolunu açacak anayasa değişikliği paketini de dört gözle bekliyor. Bu ülkede darbelerin yaşanmaması ve anaların bir daha ağlamaması için referandumda 'evet' oyu vereceğini söylüyor. Birsel Duracık, oğluyla beraber aynı davaya inanmış ülkücülere ise "O pakete hayır derseniz, hakkım size helal değildir." diye sesleniyor. Darbecilerin birçok ailenin yuvasını yıktığını, insanları cezaevlerinde işkenceden geçirdiğini hatırlatan acılı anne, ülkücülerin bunları unutmamasını istiyor. "Yargılanma sırası darbecilerde." derken, ülkücülere güvenini de şu sözlerle dile getiriyor: "Her şeye rağmen onlar ne yapacaklarını iyi bilirler."
Selçuk Duracık, 12 Eylül darbesine giden günlerde Manisa'nın Turgutlu ilçesinde meydana gelen olaylardan sonra tutuklandı. Ardından idamı istendi. 4 Haziran 1983 tarihinde yağmurlu bir gecede idam edildi. Aradan geçen 27 yıla rağmen 70 yaşındaki annesi Birsel Duracık, oğlunu gözleri yaşla anıyor. Birsel Hanım, oğlunun suçlu olmadığına inanıyor. Buna inandıkları için oğlu Selçuk'u, 12 Eylül adaletine eşi Emrullah Duracık'ın teslim ettiğini söylüyor. Ancak tutuklandıktan sonra oğlunun 1 buçuk yıl kendilerine gösterilemediğini ifade ediyor. Ardından oğlu ile yaptıkları ilk ve son görüşmeyi şu şekilde aktarıyor: "Selçuk'u görünce tanıyamadım. Oğluma işkence yapmışlar, zayıflamış, yüzünün her yerinde derin yaralar açılmıştı. Halsizdi, ayakta duracak hali de yoktu. Bizi, görünce dayanamadı ağladı. Bize sarıldı. Son sözleri ise şöyle oldu: 'Ana hangi suçtan yargılandığımızı bilmiyorum. Ama, bizi de idamla yargılıyorlar. Fakat asılma durumumuz şu an için yok. Çünkü araya Ramazan giriyor. Sonrası Allah kerim."
Bu sözlerin ardından, oğullarının idam edilmeyeceğine inandıkları için bir nebze rahatladıklarını ifade eden anne Duracık, aradan birkaç gün geçtikten sonra, tarlada çalışırken oğlunun idam edildiği haberini aldıklarını kaydediyor. Acılı anne, o an yaşadıklarını hiç unutamadığını belirtirken, kocasının Selçuk'un cansız bedeninin gördükten sonra söylediği sözlerinden nasıl pişman olduğunu şu şekilde dile getiriyor: "Ben oğlumu, asması için mi adalete teslim ettim? Bilseydim asacağınızı, onu dünyanın diğer ucuna kaçırırdım.Türk adaletine sağ verdiğim oğlumun bana cansız bedenini verdiniz..." Birsel Duracık, eşinin, oğlu Selçuk'un kahrından hastalanarak birkaç sene sonra hayatını kaybettiğini dile getiryor.
Birsel Hanım, yaşanan onca acının ardından MHP yönetiminin referanduma karşı başlattığı 'hayır' kampanyasına anlam veremediğini söylüyor. "Ülkücüler unutmasınlar ki, darbe birçok ailenin yuvasını kararttı." diyen Duracık, şimdi yargılanma sırasının Evren'e geldiğini vurguluyor. Evren ve darbeyi gerçekleştiren diğer generallerin ceza almasalar da darbecilerin yargılanmasının önünün açılacağına dikkat çeken Duracık, şöyle devam ediyor: "Ülkücüler, en azından bunun için 'evet' demeliler. (MHP Genel Başkanı) Devlet Bahçeli ve partinin başındaki diğer kişiler, hapishanelerde işkencelere maruz kalmadıklarından, bizim gibi yavruları asılmadıklarından, yaşadıklarımızı anlayamıyorlar. Buradan bizi anlayan ülkücülere sesleniyorum, 'O pakete hayır derseniz, hakkım helal değildir.' Ben bu paketin geçmesi için 'evet' diyeceğim. 'Darbe bu ülkede yapılıp da benim gibi analar ağlamasın diye, bu adamların kemiklerini yargılayın.' diyeceğim. Ahirette de, iki elim onların yakasında olacak."
Haber7
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
İdam kararını kim verir? Mahkeme... İşte hep ısrarla üstüne basabasa söylediğimiz YARGI BAĞIMSIZLIĞI noktasına geldik yine. Şayet yargı bağımsız olup da birilerinin emrine/eğilimine uymak zorunda kalmasaydı o kişi şimdi belki de idam edilmemişti. Şimdi tutup, suçu Anayasaya vs atıp, EVETçilik oynayacağına bu gerçeği anlayıp HAYIR demeliydi. Yargı birilerinin elinde olduğu sürece çok canlar yanacak, yanmaya da devam edecek. Yargıç şuna emin olmalı; "Ben her zaman kanun ve vicdanımla karar veririm, kimsenin kölesi işçisi değilim"... İşte o zaman hem demokrasi hem de benzer siyasi kararlar olmayacak. Uyanın ve elim bir olay bile olsa bunu EVET'in bahanesi olarak kullanılmasına izin vermeyin.
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Ülkücüler MHP'yi şikayet etti
12 Eylül sonrası mahkum olarak yıllarca cezaevinde yatan ülkücüler, Mamak Askeri Cezaevi önünde "Evet" eylemi yaptı.
12 Eylül sonrası mahkum olarak yıllarca cezaevinde yatan ülkücüler, Mamak Askeri Cezaevi önünde "Evet" eylemi yaptı, ardından MHP Lideri Alparslan Türkeş'in kabrini ziyaret etti. Türkeş'e dua eden ülkücüler, referandumda 'hayır' diyen yönetimi, Başbuğ'a şikâyet etti.
Ziyaretin ardından açıklamayı 12 Eylül 1980 darbesinde tutuklanan ve 4 kez idamdan yargılanan Ahmet Ulu yaptı. Halk oylaması milletin önüne geldiğinde mirasını bıraktığı ellerin, bu maddelerinin kalkması yönünde yer almayıp 'ha- yır' cephesinde yer almasına tepki gösteren Ulu, kendilerinin ülkücü hareketin cefasını çekip, ceza evlerinde idamla yargılanıp darağaçlarının gölgesinde beklediklerini söyledi. Ulu şöyle devam etti: "Geçici 15. maddeye Başbuğ'umuz karşıydı. Kaldırmak için elinden geleni yaptı, ömrü vefa etmedi. Mirasına sahip olanların 12 Eylül'de hesaplaşmak için göstermiş olduğu çabanın yetersiz olduğuna inanıyorum. 12 Eylül'le hesaplaşmanın zamanı geldiğine inanıyoruz."
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Dev bozkurt heykeli dikilecek
MHP, ülkücülerin kurt başını temsil eden simgesi olan 'bozkurt' işaretini anıtlaştırıyor. Devlet Bahçeli'nin bizzat projelendirdiği anıta 'Ülkücü Şehitler' adı verilecek. Ankara'da yapılması planlanan Türk Dünyası Sultan Sancar Gençlik Köyü'ne yapılacak anıtın mimarı Azerbaycanlı Prof. Dr. Cafer Giyasi. Giyasi, Ermenilerin Türklere yönelik katliamını simgeleyen Iğdır Soykırım Anıt Müzesini de tasarlamıştı. Bahçeli'nin talimatıyla Ankara'da gerçekleştirilecek. Projenin başkentin hangi bölgesinde kurulacağına ilişkin yer tespit çalışmaları ise sürüyor. Yeşil ve geniş bir alanda kurulacak anıtta 3 kurt başı el, birbirine omuz vermiş şekilde duracak. 3 kurt başı seçilmesinin nedeni, MHP'nin 3 hilalli simgesi olarak gösteriliyor. Anıtın girişinde bir yol, yolun başında ise sekizgen Selçuklu Yıldızı bulunacak. 3 kurt başının tam ortasında ise uzun bir göndere çekilmiş Türk bayrağı dalgalanacak.
SULTAN SANCAR VE BOZKURT
AnItIn yer alacağı köye adını veren Sultan Sancar, Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun son sultanı. Kurta benzeyen bozkurt işareti işareti ise Türk coğrafyasında kullanılıyor. Sovyetler'in yıkılmasının ardından Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Ebulfeyz Elçibey'in düzenlediği mitingte Başbuğ Alparslan Türkeş, bozkurt işaretleriyle karşılanmıştı.
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
'Anası Arap, babası Gürcü peki Bilal ne?'
MHP Genel başkanı inandırıcılığını kaybetti. Bu sözler Türkiye'deki Türkler başta olmak üzere Gürcü, Arap, Kürt, Boşnak, Bulgar, Arnavut, Çerkez, Laz ve Çeçen tüm vatandaşları derinden üzecek...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli referanduma hayır mitingleri kapsamında Konya'da halka hitap etti. Konya Hükümet Meydanı'nda partililere seslenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, burada öyle bir laf etti ki, tüm Türkiye buna çok üzülecek.
Başbakan Erdoğan'ın Türkiye 36 etnik grup bulunduğunu sürekli dile getirerek, etnik grupları tahrik ettiğini iddia eden ve eşi Emine Erdoğan'ın Arap asıllı, kendisinin ise Batum Gürcüsü olduğunu söylediğini bildiren Bahçeli, "Oğlun Bilal'e gelecekte ne diyeceğiz, anası Arap, babası Gürcü peki Bilal ne? Türk milleti ailesinden olmak mensubiyet duymayı kabul etmeyerek etnik grupları niye tahrik ediyorsun" dedi.
Bahçeli, rahmetli Alparslan Türkeş'in yaşaması halinde anayasa değişikliği paketine "hayır" diyeceğini savundu. 12 Eylül günü sandığa gidecek MHP'lilerin tercihinin 'hayır' olması gerektiğini savunan Bahçeli, meydanda toplananlardan da 'hayır' sözü aldı.
-
Cevap: MHP sen ne yapıyorsun?
-
Referanduma damga vuracak fotoğraf
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Samsun mitinginde çekilen, elinde CHP bayrağı ve bozkurt işareti yapan ülkücü fotoğrafı referandum sürecine damgasını vuracak.
Fotoğraf CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Samsun'un Terme ilçesindeki referandum mitinginin hemen öncesinde çekilmiş. Kılıçdaroğlu'nun düzenleyeceği mitinge katılmak isteyen vatandaşlar yollara düşmüş, alana doğru gidiyorlar. Bu arada objektiflere öyle bir kare yansıyor ki görenler hayretlerini gizlemekten kendilerini alamıyorlar. Fotoğraf karesine CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun mitingine giden ve MHP'li olduğu anlaşılan bir vatandaş takılıyor. Vatandaşın bir elinde CHP bayrağı var diğer eli ile ise MHP ile özdeşleşen bozkurt işaretini yapıyor. Yine aracın dikiz aynasında takılı olan MHP bayrağı ise dikkatlerden kaçmıyor. Bu fotoğraf karesi, "CHP ile MHP ortak miting mi düzenliyor?" sorusunu akıllara getirdi.
Referandum sürecinde CHP ile birlikte hareket ettiği için sıkıntılı günler yaşayan ve binlerce istifa haberi ile sarsılan MHP yönetiminin, bu fotoğrafın sosyal paylaşım sitelerinde hızla yayılmasından oldukça rahatsız olduğu öğrenildi.
Özellikle 12 Eylül döneminin sıkıntılarını çeken ülkücüler, yaptıkları açıklamalarla MHP yönetiminin HAYIR cephesinde CHP ile birlikte hareket etmelerine büyük tepki göstermişlerdi. Bu sebeple MHP'ye üye binlerce kişi partilerinden istifa ederek referandumda EVET oyu kullanacaklarını açıklamışlardı
-
Cevap: Re: MHP sen ne yapıyorsun?
Karakter Boyutu
Ülkücü sanatçı Ozan Arif'in referandumda HAYIR cephesinde yer alan MHP lideri Bahçeli için yazdığı şiir izlenme rekorları kırıyor
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve parti yönetimini yazdığı 'Değişen Kim' isimli şiiriyle yerden yere vuran ülkücü sanatçı Ozan Arif'in, şiirini okurken çekilen görüntüsü internette izlenme rekoruna koşuyor.
Videoda şiir öncesinde vatandaşlara hitap eden Ozan Arif, kendisinin değiştiğini ve eskisi gibi ülkücü olmadığını söyleyen Bahçeli'ye, yazdığı şiirle yükleniyor. 12 dizelik şiirinin son dizesinde ise sanatçı tepkisini şu sözlerle dile getiriyor; "Ozan Arif yeter, kafidir bunlar, anladıysa eğer erbaş olanlar, başçavuş da eşek değil ya anlar, değişen ben miyim, yoksa onlar mı?"
Bir süre önce Kayseri Turan Kültür Derneği tarafından düzenlenen etkinliğe katılan ülkücü camiadan Ozan Arif olarak tanınan Arif Şirin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kendisi için 'eski ülkücü ve değişti' şeklindeki sözlerine yazdığı şiirle cevap veriyor.
Şiirini okumadan önce etkinlikte kısa bir konuşma yapan sevilen sanatçı, parti yönetimine adeta sitem ediyor. Konuşmasının başında Şirin, "Bu şartlar altında fazla konuşamayacağımı biliyorsunuz değil mi. Bunu, hiç olmazsa bir şiirle manzume ile bağlayarak sonuçlandıralım. O beni şey yaptığı için yani onlar bizden değil, onlar değişti. Bana söylenen şeyler bunlar. Ozan Arif değişti, Ozan Arif eskisi gibi ülkücü değil, Ozan Arif bilmem ne. Bunları hep dinledik. Şimdi Ozan Arif'ten iş çıktı, şimdi buraya çıkanlar için de aynı şablon yapıştırılıyor." diyerek parti yönetimini eleştiriyor.
MHP yönetimini eleştiren Şirin, "Bizler büyüklerimizi taklit ederiz. Başımızdakiler kağıttan okuyunca ben de bir parça kağıttan okuyacağım." diyerek söze başlarken, bir vatandaşın 'Arada da kekele ozanım tam benzesin" sözleriyle gülüyor. Şirin, "Şimdi sorduğum suale hep bir ağızdan cevap verecekseniz. Ben kendi adıma söylüyorum ama her birinizi bir Ozan Arif kabul ediyorum. Ben Ozan Arif desem de Ozan Arif için de varlığınız olduğunu unutmayın. Sizi de en büyük mahkeme, en büyük hakem kabul ediyorum. Sizden de çok dikkatli ve sessiz şu feveranımı takip etmenizi istirham ediyorum. Allah'ını seven dost doğru desin." sözlerinin ardından şiirini okuyor.
İnternetteki, 4 dakika 55 saniyelik bu kısa video görüntüsü izlenme rekoruna koşuyor. Ülkücü camiaya ait bazı internet siteleri başta olmak üzere yüzlerce sitede yer alan görüntü, facebook ve youtube'da da bulunuyor. Yüksek izlenme oranına sahip videoya yapılan yorumlar ise ilginç. Samsunlu sanatçı, anayasa değişiklik referandumu konusunda sanatçı kişiliği olması sebebiyle kanaatini açıklamamıştı. Ozan Arif'in, MHP Genel Başkanı Bahçeli'yi yerden yere vurduğu şiir şöyle:
DEĞİŞEN KİM?
Allah'ını seven dosdoğru desin,
Değişen ben miyim yoksa onlar mı?
Şeriat siz olun parmağı kesin
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Bize katil diye ağır hakaret
Edenlerle ben mi kurdum hükumet
Beni de yargıla ama insaf et
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Ben mi ihraç edip vekil susturdum,
Veya bakan dövüp, terör estirdim,
Bir sürü gönülü ben mi küstürdüm,
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Dikkat et burada her işin başı,
Ne ülkü doydular ne ülküdaşı,
Ben mi size dedim yol arkadaşı,
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Doğrudur, konuştum, asla susmadım,
Çünkü ben yanlışa imza basmadım,
Apo denen iti ben mi asmadım,
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Ben asmamış olsam, o ipi atmam
Atarsam Meclis'te piç eli tutmam
Nezaket, mezaket ben bunu yutmam
Değişen ben miyim, yoksa olar mı?
Eşarplı bacımı ya vekil seçmem,
Yahut da seçersem başını açmam,
Kavga ise kavga, kavgadan kaçmam
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Nerde o beraber yapılan toylar,
O güzel geceler, o kurultaylar,
Kurultay da olsa, gelmiyor baylar,
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Sen geldin mi sanki derseniz şimdi
Derim ki gelip de kovulan kimdi
Ben geldim, kurultay benim işimdi
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Değişmek başkadır, gelişmek başka
Ben hala bağlıyım o eski aşka
Başbuğum söylerdi, sağ olsa keşke
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Ülkücülük ölçüm, tartım da aynı
Kuralım da aynı, şartım da aynı
Ve onlara rağmen, partim de aynı
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
Ozan Arif yeter, kafidir bunlar
Anladıysa eğer erbaş olanlar
Başçavuş da eşek değil ya anlar,
Değişen ben miyim, yoksa onlar mı?
-
Cevap: MHP sen ne yapıyorsun?
Alparslan Türkeş Vakfı Başkanı Seval Türkeş, Alparslan Türkeş'in mezarının ancak merhumun yetiştirdiği milyonlarca ülkücünün rızası alınarak yapılabileceğini belirtti.
Seval Türkeş, yazılı açıklamasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin
22 Eylül 2010 tarihinde, Alparslan Türkeş'in mezarının devlet mezarlığına
nakledileceği yönünde açıklamalarda bulunduğunu anımsattı.
Türkeş'in vefatının ardından mezarın yapım, bakım, onarım, koruma ve
kollanması amacıyla Ekim 1997’de Alparslan Türkeş Vakfının kurulduğunu ve bugünekadar mütevazı şartlarda çalışmaları yürüttüğünü ifade eden Seval Türkeş, şunları kaydetti:
BİR TENEKE SU İLE KABİR ZİYARETİ
"Bugüne kadar Alparslan Türkeş’in makamında oturan Bahçeli, onun misyonununu ve hatırasını yaşatmak için kurulan bu vakfa, en küçük maddi ve manevi destekte bulunmamıştır. Misyonuna, hatırasına ve aile ocağına saygı ve ilgi göstermediği Türkeş ile ilgisi sadece bayramdan bayrama bir teneke su ile kabrini ziyaret etmekten öteye gitmemiştir.
MEZARDAN MEDET UMUYOR
Türkeş’in yetiştirdiği çok değerli ülkücü kadroları basiretsiz yönetimi ile dağıtan Bahçeli, son günlerde meydana gelen tabloyu milletin karşısına çok güçlü projeler ile çıkarak lehine çevirmesi gerekirken, mezardan medet umması bizim açımızdan fevkalade üzüntü verici olmuştur. Çok büyük hata yapmıştır. Türkeş’in mezarının nakli ile ilgili bugüne kadar bize en ufak bir haber intikal etmemiştir. Böyle bir projenin bulunmadığı da hükümet yetkilileri tarafından açıklanmıştır. Mezarın nakli ancak ve ancak Alparslan Türkeş’in yetiştirdiği milyonlarca ülkücünün rızası alınarak yapılabilir."
www.internethaber.com
Gerçekten de çok ilginç bir durum :alala
Mezarda da rahat yok anlaşılan !!!
-
Cevap: MHP sen ne yapıyorsun?
Bahçeli'den Danıştay'a sert eleştiri
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Danıştay'ın ALES kılavuzundaki kılık kıyafet düzenlemesini durdurmasına ilişkin, “Danıştay şimdi kalkıp önemli mesafelerin katedildiği, üniversitelerde başörtüsüyle girişin rahatlatıcı bazı yönlerinin oluştuğu bir ortamda, bu tür davranışlarla Türkiye'yi germek isteyenlere zemin hazırlamaktan başka bir hizmet sunmamaktadır” dedi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16819344.asp
AKP'den Danıştay'a sert açıklama
Danıştay'dan 'Sınavda Başörtüsü'ne fren gelince partiler konu ile ilgili görüşlerini bildirmeye başladı. İşte Ak Parti'den ilk açıklama yapan isim ve yorumu...
Danıştay kararını değerlendiren AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ "Danıştay'ın böyle bir yetkisi yok. Güvenlik nedeniyle bir değerlendirme yapıyor. Danıştay bu yetkiyi nereden alıyor. Böyle bir yetkileri yok. Mahkemelerin görevi adaletin gereğini yerine getirmektir. Anayasa'da olmayan yetkileri kullanarak hukuku çiğnemişlerdir, hukuksuz bir karardır. Hukuk noktasında, bir hukukçu olarak değerlendirdiğimde utanılacak bir karardır." dedi.
http://anadoluhaberim.com/haber_detay.asp?haberID=6928
***
HER İKİ HABER DE NERDEYSE BİRBİRİNİN AYNI...PARTİLER FARKLI... BİRİ AKP, DİĞERİ MHP...HEDEF DANIŞTAY!..
MHP miiliyetçilik çizgisinden uzaklaşmaya, AKP'nin arka bahçesi konumuna devam etmektedir...
Bu tür yazıları okudukça bir CHP'li olarak .... Ahh nerde eski MHP'liler demekteyim..Amacım MHP'li arkadaşlara sataşmak değil.... Amacım, seslenin partinize ve bir uyanış başlatın...
Sizin içinize siniyor mu?... AKP'yi destekleyen konumunda olmak...
Sanırım yeterince yorum yaptım..
-
Cevap: MHP sen ne yapıyorsun?
Danıştay'ın vermiş olduğu saçma karar hukukun evrensel kuralları ile ilgisi olmayan ideolojik bir karadır. MHP'nin Danıştay kararı ile ilgili açıklaması oldukça yerinde bir açıklamadır. Bu çağda insanların kılıkkıyafeti ile uğraşmak yasakçılığın ve bu bağlamda da gericiliğin ta kendisidi. MHP'nin başörtüsü konusundaki geçmişten bugüne olan tutumunu bilmeyen bazı arkadaşların dünyadan habersiz açıklamalarını gördükçe, bunların uzayda yaşadığını düşünüyorum. Bazı ulusalcı arkadşlar başörtüsü ile üniversiteye girmenin Atatürkçülüğe, ilericiliğe, laikliğe aykırı olduğunu düşünyorlar. Bunların tamamı yanlış. İnsanları serbest ve özgür bırakın. Bu çağda bu yasakçılık çok komik kalıyor. Sayın Kılıçdaroğlu dahi türban sorununu çözeceğini söylemişti. Ama bakıyorum dabazı CHP'li arkadaşlar Kılıçdaroğlu'nun çok gerisinde bir dünya görüşünü temsil ediyorlar. Bırakın kim ne giyerse giysin. Üniversitede böyle yasak olmaz. İstiyorsa, türban, kot, mini etek, poşu, parka, vs. giyebilmeli. Bunlar siyasi simge ise yine de giyebilmelidir. Özgürlükçü demokrasi budur. Üniversite "evrensel" demektir. Gericilik, yasakçılık değildir. Yıllar sonra bu yasakları duyan yeni nesiller bunlara gülecklerdir.
-
Cevap: MHP sen ne yapıyorsun?
MHP, başörtüsü hususunda "temel hak ve özgürlükler"e dayanarak halkın sesine kulak vermiş, gariplik bunun neresinde? ki CHP, ileri sürdükleriyle çelişmişse bunda MHP nin ya da AKP nin günahı ne?
Geçin bunları.. Wikileaks belgeleri yayımlandığında Sayın Bahçeli 'nin takındığı tavır takdire şayandı, olması gerektiği gibi yani.. İlaki iktidara karşı bi şeyler ileri süreceğiz diye "doğru"lardan şaşmak gerekmiyor. Aksi takdirde bulundukların yerin amacına uygun hareket ettikleri söylenemez.
MHP aşırı milliyetçiliğe kaçmadığı sürece - dengeyi sağlamak adına - anamuhafelletten çok daha iyi /tutarlı diyebilirim, tabi bu benim düşüncem.
-
Cevap: MHP sen ne yapıyorsun?
MHP'li vekil de "Sayın Öcalan" dedi
Toskay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "(Sayın Öcalan) tabiri tamamen bir dil sürçmesidir. Ne Tunca Toskay, ne de başka bir MHP mensubu Öcalan'a 'sayın' demez. Öcalan'ı biz, 'Terörist başı ve bebek katili' olarak nitelendiriyoruz" dedi.
Tunca Toskay, 1 Mart'ta Sakarya'nın Geyve ilçesinde yapılacak olan Belediye Meclis Üyeliği seçimleri için ilçeye bağlı Alifuatpaşa beldesinde vatandaşlarla bir araya gelmiş ve bir gazetecinin sorusunu yanıtlarken, "Sayın Başbakan, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak sayın Öcalan ile müzakere halinde. Anladığım kadarıyla zaman zaman İmralı'ya gidip gelmek sıkıntı oluyor. Sayın Başbakan kendi evinin alt katında bir daire kiralayıp alırlarsa direkt ilişkiyi de kurarlar. Çok faydalı olur herhalde" şeklinde konuşmuştu.
http://www.cnnturk.com/2011/turkiye/...0.0/index.html