-
Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Gazeteport'tan bir yazı;
Sevilay Yükselir
sevilayyukselir@gmail.com
O söz Atatürk’e ait değil ama Atatürk’çe bir söz!
26.02.2008
“Yazma! Gerek yok” dedi bir arkadaşım.
Ama ben yazmadan edemedim…
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, kısa bir süre önce kullandı bu sözleri hatırlarsanız.
Yine türban tartışmalarının yaşandığı bir vakit de.
Ardından İnönü Üniversitesi Rektörü Hilmioğlu, ondan kısa bir süre sonra da İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak sarfetti.
“Vatan mevzubahis ise gerisi teferruattır”
Dün de Hürriyet’te çok değer verdiğim gazeteci ağabeyimiz Tufan Türenç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, bu sözlerle mesaj vermek istemiş ve
“Bilmem etkilenir mi, ama ben yine de vicdanlarına seslenmek için büyük Atatürk’ün, o ünlü sözünü anımsatıyorum. ‘Mevzubahis olan vatansa, gerisi teferruattır’” demiş.
Ben de öyle biliyordum düne kadar ama bu sözler maalesef Atatürk’e ait değilmiş.
Nasıl mı bu kadar emin olabiliyorum?
Çünkü Atatürk çalışmaları ile tanınmış bir uzmana sordum da ondan. Profesör Utkan Kocatürk’e. Kendisi aynı zamanda, “Atatürk Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı.
“Doğru” dedi Utkan Hoca. Ve devam etti: “Bu bir Atatürk vecizesi değildir ama Atatürk’çe bir sözdür. Tıpkı, “İstikbal göklerdedir” sözü gibi. Bunlar Atatürk’ün söylev ve demeçlerinde yok. Ama millet tarafından Atatürk’e yakıştırıldığı, Atatürk gibi bir yaklaşım sergilediği için ona mal ediliyor. Millet diyor ki; ‘Bu sözü söylese söylese Atatürk söyler’ Ne güzel bir yaklaşım, ne kadar ince bir bakış!”
Sonra bu sözlere benzer başka sözlerle ilgili yaşadığı gülünç anılarını anlattı:
“Ankara’da ki Emekli Sandığı merkez binasının üzerinde, 20 yıl boyunca yazan bir söz vardı. ‘İhtiyarlarına hürmet etmeyen toplum, toplum değildir’ Sonradan bu sözün Atatürk’e ait olmadığı bir emeklinin yazdığı mektupla ortaya çıkınca yazı kaldırıldı. Birgün şoförler odasından bir heyet geldi; ‘Hocam. Atatürk, ‘Şoför dünyanın en namuslu, en dürüst adamıdır’ demiş midir, dememiş midir?’ diye sordular. ‘Yok, tabi böyle bir sözü Ata’nın’ deyince derneğin kapısındaki yazıyı sildirdiler. Korkuyorum. Şimdi siz yazarsınız, ‘bu sözün Atatürk’e ait olmadığını söylüyor Utkan Hoca’ diye. Günümüz koşullarını en iyi anlatan ve adeta slogan haline dönüşmüş olan bu güzel sözü millet kullanmaktan vazgeçerse çok üzülürüm.”
Utkan Hoca haklı ama ben de haklıyım. Bu söz gerçekten kullanım bakımından çok yaygın. Son günlerin flaş sloganı ancak ortada yanlış bir bilgi var. Ve ne yazık ki, anti-Atatürkçüler bu sözleri sarfeden kişileri, eksik bilgilerinden dolayı topa tutuyorlar. Mesela Milliyet yazarı Taha Akyol. Senatosunun türban ile ilgili bildirgesinde bir konuşma yapan Rektör Mesut Parlak, Akyol tarafından bu sözü kullanırken Atatürk’e atıf yaptığı için eleştirilmişti. Bilgisizlikle suçlanmıştı!
Hani bu tip insanlar bir koz geçirmesinler ellerine. Kanımca, “Nereden, nasıl saldırırız?” ın hesabını yapan bu kalemlere imkân vermemek lazım.
Ancak bu demek değil ki; “Artık bu sloganlaşmış sözü kullanmayalım!”
Kullanalım. Kullanalım ama ekleyelim Utkan Hoca’nın tabiriyle ve şöyle diyelim;
“Hani Atatürk’çe bir söz vardır. ‘Vatan mevzubahis ise gerisi teferruattır’”
Ne dersiniz?
-
Re: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
Ama millet tarafından Atatürk’e yakıştırıldığı, Atatürk gibi bir yaklaşım sergilediği için ona mal ediliyor. Millet diyor ki; ‘Bu sözü söylese söylese Atatürk söyler’ Ne güzel bir yaklaşım, ne kadar ince bir bakış!”
Ne mutlu, keşke herkes için aynı düşünceleri paylaşabilsek.
Benzer bir yaklaşım da Sayın Başbakan için geçerli olacak gibi.
"Ananı da al git lan" "...kelle" "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir." "Otur oturduğun yerde." gibi söylemlerinden sonra bu ağızla duyduğumuz her söz için sanırım şunu söyleyeceğiz: "Bu sözü söylese söylese Recep Tayyip Erdoğan söyler..."
Alıntı:
Kullanalım. Kullanalım ama ekleyelim Utkan Hoca’nın tabiriyle ve şöyle diyelim;
“Hani Atatürk’çe bir söz vardır. ‘Vatan mevzubahis ise gerisi teferruattır’”
Ne dersiniz?
Bence de kullanalım, hiçbir sakıncası yok, ne şekilde kullanıldığının da önemi yok ama kullanırken anlamını da unutmayalım...
Not: Yorumlarımı, bu iddianın doğru olduğu varsayımından (Konu hakkında net bilgi ve belgeye ulaşamadığım için) hareketle yaptım.
-
Re: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Ölümünden sonra yaşamış tarihsel ve toplumsal kişilere bir örnekte , Nasrettin Hocadır.Aslında Nasreddin Hoca derken ,Türk halkının kendisini anlamaktayız.
Abdulbaki Gölpınarlı
"…Halk Hoca'dır…Hoca, halkın muhayyilesinde; halk, icap edince öz nefsine bile onun nüktesiyle çatıyor, onun diliyle sözler sarfediyor. Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun dediği gibi yakın zamanda bir gün Hoca, otobüse, dolmuşa da binecek, taksiye de binmek isteyecek mutlaka.”
Anna Masala
"…Nasreddin'in vücudu türbesinde istirahat etmekteyse de ruhu hiçbir zaman ölmemiştir. Hatta gerçek mucize şudur: Bütün dünya ondan bahsetmekte, edebiyatçılar ondan bahsetmekte, toplumlar ondan bahsetmekte, halk onu kendi gizli koruyucusu olarak tanımakta ve hikayeleri rüzgar gibi yayılıp, ekmek gibi kabarmaktadır. Gelecek nesillerin bu ekmekle uzun zaman beslenecekleri şüphesizdir"
Yaşamöyküsü kanıtsız olsa da, tarihte Nasrettin Hoca adında birinin yaşadığı, anlatılan fıkralardan bazılarının onun başından geçtiği yadsınamaz.
Bunların hangi fıkralar olduğu bugün bilinemiyor. Bilinmesine pek önem verildiği de yok.
Hangi fıkraların yaşamış Nasrettin Hoca'nın başından geçtiği, hangilerinin ona sonradan yakıştırıldığı bilinse ne olacak?
Bir yana atılacak mı sonradan yakıştırılanlar?
Bu bağlamda ,Vatan konusunda söylenmiş bir cümle'yi ,Atatürk'le örtüştürmek, vatanseverler için gayet doğaldır, gerisi TEFERRUATTIR.
Karşı çıkanlara yanıtı ,bırakalım , Hoca versin :
Sen de Haklısın
Nasreddin Hoca'nın kadılık (hakimlik) ettiği günlerde adamın biri yanına gelir. Adam, komşusundan şikayetçidir. Derdini anlatır. Hoca, adamı güzelce dinledikten sonra:
- Haklısın! diyerek gönderir.
Biraz sonra adamın şikayetçi olduğu komşusu çıkagelir. O da az önce gelen komşusundan şikayetçidir. Derdini anlatır, hakkının verilmesini ister. Hoca onu da güzelce dinler.
Sonra: - Haklısın! diyerek onu da yollar.
O sırada Hoca'nın yanına gelmiş bulunan ve konuşulanlara kulak misafiri olan karısı, bu işe şaşar. Hocaya:
- İlahi Hoca Efendi! Sen ne biçim kadısın? Birbirinden şikayetçi olan iki adamın ikisi birden hiç
haklı olur mu? diye sorar.
Karısının bu sözleri üzerine Hoca, bir süre düşündükten sonra ona şöyle der:
- Hanım , sen de haklısın.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Ben bunu yeni gördüm bu söz kime aitmiş ? Bu söz Atatürk e ait değildir! Doğru çünkü bu sözü Mustafa kemal söylemiştir... Atatürk olmadan önce...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Ben Atatürkçe bir söz olduğunu da sanmıyorum.
Vatan konu olunca her yol mübah olamaz.
Savaşın bile bir hukuku var.
Hiç bir halde evrensel değerler yok sayılamaz.
Dolmuş edebiyatına daha yakın gibi bu söz.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Padişahların içkisine dönmesin buda... Sonra çıkıp aa Osmanlı Yalova da kurulmuş demeyin...
Bu sözün neresi
Rampada geçme beni düzlükte öperim seni... yada
Son sollayan mezara sollar gibi
Son yüz yıl atasözlerine benziyor ?
Daha gerçekçi geçerli bir nedeniniz olmalı bu sözün Atatürk e ait olmadığının ispatı için ...
Söz konusu vatan olunca her yol mübah demiyor ki... söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyor... Arada çok büyük fark var...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Bizans çökerken -
Meleklerin erkek mi dişi mi olduğunu tartışıyorlarmış
Sözü söylese ne olur söylemese ne olur
''Geldikleri Gibi Giderler ''
Sözünün gereğini yapmış mı yapmamış mı ona bakın.
Büyük Devrimciyi saygıyla selamlıyorum.
Devrim söz değildir EYLEMDİR.:DD
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Atatürk'e aittir, ya da değildir. 16 Mayıs 1919 koşullarında Mustafa Kemal'in tavrını düşününce; Utkan Hoca'nın da söylediği gibi Atatürk'çe bir söz olduğu kesindir. Beni sıkıntıya sokan ise bu sözden rahatsızlık duyanların ruh hali! Atatürk'e ait ya da değil ne farkeder?
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Ben Atatürkçe bir söz olduğunu da sanmıyorum.
Vatan konu olunca her yol mübah olamaz.
Savaşın bile bir hukuku var.
Hiç bir halde evrensel değerler yok sayılamaz.
Dolmuş edebiyatına daha yakın gibi bu söz.
"Teferruat"in manasini bir hukukcuya yapmayacagim, hicap duydugumdan. Hele ki böylesine anlamli bir sözü dolmus edebiyatina indirgeyebilecek bir bakisacisinin böylesine pervasizca sarfedilebilmesi de beni üzdü.
Ne bileyim, "Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözünü de irkciliga, "Muhtac oldugun kudret damarlarindaki asil kanda mevcuttur!"u da kiskirtma sözleri olarak mi kabul edecegiz bu mantikla?
Gerci ne cevap vereceksiniz ki... Neticede "teferruat" kelimesi size her yolun mübah oldugunu animsatiyor; bu günkü yönetimin yaptigi gibi...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Atatürk'e ait olmayan sözlerin tashih edilmesi iyi bir gelişme... Başka sözler de bulunabilir. Bence kim ne dememişse ortaya çıksın çıkmasına da, (yazacaklarımda kişiler arasında bir mukayese asla yoktur.) Hazreti Peygambere ait olduğu rivayet edilen sahte hadislere de yorumcuların bir iki satır yazmasını bu mübarek günlerde beklersek hata mı etmiş oluruz?
Manevi kızı Sabiha Gökçen'i ilk kadın pilotluğa teşvik eden Atatürk'ün "İstikbal göklerdedir" demesi Atatürk'çe sayılır, peki Hz. Peygamber'in hadisi olduğu rivayet olunan yüzlercesinden biri, mesela " Kendimden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım." veya "Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lanet ederler." sözleri Peygamber'ceden sayılır mı?
Selamlar,
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Kendimden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım." veya "Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lanet ederler." sözleri Peygamber'ceden sayılır mı?
Bunlar uydurmanın DANİSKASI:DD
İslam dini Evrensel bir dindir.Kadın erkek eşitliğine dayanır.Yok mirasta yarı alırmış, tanıkta şöyleymiş böyleymiş ,4 kadına kadar yolu varmış ,hepsi yanlış yorumlanmakta bunların.Toplumlar geliştikçe ,devirler geçtikçe sosyal ahkam iyiye doğru gelişir ,büyür.
Kuran da diyorki savaş için atlarınızı hazırlayın.Şimdi uçak ,füze vesair ALLAH tarafından bilinmiyor muydu da bunlara değinilmemiştir?
Bunları bırakıp düşmanla atlı birliklerle ,kılıçla mı savaşacağız?
Gerçek islam ile gelenek,göreneklere,törelere,feodal yapılara ,şıhlığa,şehliğe bürünmüş islamı ayırmak gerekir.
KIZ ÇOCUKLARINI DİRİ DİRİ TOPRAĞA Gömen bir toplum vardı karşımızda.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Söz Atatürk'e ait değil diye öyle yorumladım.
Bu sözün değişik versiyonlarını modifiye edilmiş araçların kenarlarında çok gördüm.
Teferruat nedir? önemsiz ayrıntılar demektir diye anlıyorum vatan söz konusu edilip her şeyin önemsiz ayrıntı varsayımı bana makul gelmiyor.
Elbette vatan en önemli değerdir her şeyden önce gelir ama vatan adına işlenen türlü suçları gördükten sonra gözü kapalı bunu söyleyebilmeyi benden beklemeyin.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Bu sözün Atatürk'e ait olduğunu iddia edenlerin kaynak göstermeleri iyi olur. Sözün "Atatürkçe" olduğunu söylemek onun Atatürk tarafından söylendiğini değil, söylenmediğini gösteren bir gösterge gibi görünüyor ve "Atatürkçe" lafı da bir teselliye benziyor. Şayet "Atatürkçe" sözler uydurmakta sakınca yoksa, herkesin Atatürk'ü de farklı olduğuna göre, herkes kendine göre "Atatürkçe" sözler uydurabilir. O zaman da işin içinden nasıl çıkılacak?
Oysa tarihsel kişileri gerçek verilerle, gerçek belgelerle değerlendirmek gerekir. Söz ne kadar iyi olursa olsun, o kişiye ait değilse O'nunmuş gibi kabul etmek tarihsel gerçeklikle bağdaşmaz.
Sayın Gür, uydurma hadislerden bahsetti. Aslında, Atatürk'e bu şekilde bir takım sözler atfetmek de hadis uydurmaya benziyor. İslam tarihi uydurma hadis faciası ile doludur. Peygamber, kendi sözlerinin yazılmasına hiç olumlu bakmayarak yasaklamıştır. Dört halife döneminde de çok az sayıda yazılan hadisler yakılmıştır. Çünkü ipin ucunun kaçacağı tahmin edilmiştir. Nitekim, dört halife döneminde çok az sayıdaki hadis Emeviler döneminde binlerece olmuştur, çoğu da uydurmadır. Bu gün de hadis diye piyasaya sürülenlerin çoğu Emevi uydurmacılığının bugüne yansımasıdır. Emeviler örneğin, kendileri için önemli olna "Şam" şehri için çok sayıda hadis uydurmuşlardır. Emevi Yezit, İstanbul'a sefer düzenlerken, "İstanbul elbet feholunacaktır, fetheden komutan ne güzel komuta, fetheden ordu ne güzel ordu" diye bir hadis uydurulmuş, bugün de bizler bunu Fatih'i ve ordusunu övmek için kullanıyoruz.
Atatürk'e atfedilen, ama gerçekte Atatürk'e ait olmayan çok sayıda sözü de bizimkiler uydurmuşlardır. Atatürk'ün konuşmaları büyük ölçüde derlenmiştir. Bu hastalıklardan kendimizi kurtaralım ve gerçeği bulalım.
Bu durum
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Çok ilginç...
Abbas Bey ;
Davayı açan sizsiniz! İspatını karşı taraftan istiyorsunuz! Biraz insaf ediniz...
Bu foruma hadis filan karıştırmanın işin içinden çıkılmaz etmesinden başka yararı olmayacağı kanaatindeyim. Sonunda zeki birisi ( Ki burada ilk çıkan Abbas Bey) çıkar uydurma hadis olduğu gibi uydurma bir söz bu der konu ortada kalır. Ortada Kur'an-ı Kerim dururken onunla hiç bir şekilde örtüşmeyen bir çok dandik söyleme hadis diyenin sadece aklına şaşarım. Ben bildim bileli diyanet bunları ayıklayıp düzeltecek... Amma Allah için daha ortada bir tane bile yok... Gerçi biraz arapça farsça bir yazı yazıp altına dip not düşünce örneğin Büyük hadis külliyatı Tırmizi cilt 4 s.1234 dedin mi al sana hadis... Hemde Tırmizi den... Beyenmezsen Tırmizi yi Buhari yaz... Yada benim gibi kızıp bir yerde İslam Peygamberinin eşlerinden Ayşe başörtme konusunda ''başınızı örtün kıçınızı açın'' demiştir de ... tepki bile gelmesin... O yüzden dini hadislerin doğrumu yanlış mı olduğunu bu foruma taşımayalım...
Alıntı:
Elbette vatan en önemli değerdir her şeyden önce gelir ama vatan adına işlenen türlü suçları gördükten sonra gözü kapalı bunu söyleyebilmeyi benden beklemeyin.
demiş sayın Av.Engin Oğuz ki bu söze katılmak mümkün değildir. Neden değildir şundan değildir bu kadar iddalı bir sözün sadece ortada bırakılması kabul edilemez. Vatan adına işlenen türlü şuçlara açık örnek vermek gereklidir. Yoksa laf ola beri gele kıvamında kalır... Kendi çıkarlarını vatan maskesii altında savunanlardan o aşağılıklardan bahsetmiyoruz... Sorsan adama ee vatan bunun neresinde diye verilecek yanıtı yoktur onların... Haaa belirsiz saçma sapan bir davadan bahsederek bunu yazdıysa değerli avukat üyemiz o zaman sadece tesüf ederim...
Bu vatan sadece 16 Mayıs ta başladığını kabul edebileceğimiz Kurtuluş savaşı ile kurulmadı... O savaşın içinde nice farklı savaşlar da oldu paralelinde.. Kurulmakta olan ülkenin ne parası ne elbisesi ne silahı ne parlemento binası ne dili ne işi ne ulaşımı vardı... Genel çoğunluk ki buna da çok şükür diyorum yarım yamalak kurtuluş savaşının ''savaş cephesini'' bilir. Mustafa Kemal i sırf buralarda arar... Ama Mustafa Kemal demek sadece büyük bir komutan demek değildir. Bu mücadele her alanda sürdüğü için Mustafa Kemal i her mücadelenin içinde ve en önde görmek olasıdır. Bundan dolayıdır ki Atatürk sadece komutan değil Büyük bir Yönetici Büyük bir Lider Büyük bir Organizatör dür...
Abbas Bey farkındaysanız bu sefer sizi kırmayıp anlatıyorum...
Yıl 1922 dir . Atatürk ve Silah Arkadaşları Büyük Taaruz üzerinde çalışmaka ama bunu dillendirmemektedir. Doğal olarak ülkede düzgün giden hiç bir ey yoktur... Herbir şey parça parça yarım bozuk aksak ...Birde yetişkin personelde yoktur yüzyılların cehaletinin en büyük darbesidir aslında...
Ülkede hiç bir şeyin tam olmadığı gibi Demirtollarımızda tam değildir. Tam olmayı bırakın içler acısıdır... Demiryolu üzerinde ki trenleri işletmesini bilen bir tek Türk yoktur... Asırlardır gelen eğitimsizlik ve Türkler bunu işletemez söylemi ortaya çıkmıştır. Birde Yunan ın işine yaramayan hatları tahrip etmesi... Trenleri işletecek kömürde yoktur yaa oda ayrı....
Durumun özetlediğimden de beter olduğu bir zaman da bir ÇILGIN TÜRK ümüz ortaya çıkar. Zaten hep vardır da tam olarak bizzat ATATÜRK ün tam desteğiyle ortaya çıkar bu Kurtuluş savaşımızın sessiz kahramanlarından olan kişi Behiç Erkin 'dir..... Behiç Erkin Ailesinin konumu itibarıyla iyi eğitim almış vatansever birisidir. Demir yollarını çok iyi bilmektedir ancak o da işletmesini yapmamıştır hiç... İş başa düşünce gece gündüz demeden çalışır.. En büyük yardımcıları ise gayri müslimlerdir... Çünkü trenlerin çalıştırılması hatların değiştirilmesi kontrollerin yapılmasını sadece onlar bilmektedir. İçlerinde Ermeni Rum dahi olsa gerçek vatanseverlerdir bu gayrimüslimler... Tek dertleride Vatanseveriz ayaklarında ortada dolaşıp bunları taciz edip dövüp hatta öldürenlerdir... Behiç Bey bu durumu en iyi bilen olarak bu vatansever gayrimüslimlere kolkanat germeye çalışır hayatlarını güvenceye alır demiryolunu işletmeye çalışırdı...
Konya Milletvekili Hoca Vehbi Efendi Behiç Bey e bu yüzden düşmandı. Gerçi kendisi trenler hakkında hiç bir bilgiye sahip değildi , üç saatlik yolu üç günde gidip taktiri ilahi diyen bir yobazdı aslında... O ve onun gibiler için vatanın düşmandan kurtulmasından çok daha önemliydi bu gayrimüslimlerin ( ki çoğu hristiyan) demiryolları işletmesinden kovulması.. İşin tezatı Demiryollarıda o zamanda savaştaki bir ordunun can damarıydı... Çünkü asker cephane ve diğer sevkiyatın yapılabilmesini sağlayacak tek araçtı... Bunuda Atatürk ve Behiç bey gibi aydınlar açıkça görebiliyor ve Özellikle Atatürk Aklında ki Büyük Taaruz öncesi Demir yollarımızın büyük bir atılımla mümkün olan en uca ve hatta ordunun ilerlemesine paralel ilerlemesini istiyordu...
( Burada bir dip not yapayım... yıllar sonra 1933 te Behçet Kemal ÇAĞLAR ve
Faruk Nafız ÇAMLIBEL muhteşem bir yapıta imza atacaklar ve tüm Türkiye bunu 10. Yıl marşı diye bilecektir. Bu marşın ilk dörtlüğü aslında şöyledir...
Çıktık açık alınla on yılda her şavaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor.
Atatürk bu son dize ye bakar bakar ve kalemle çizer yerine şöyle yazar
Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört baştan.
Artık bizim bildiğimiz marş olmuştur ...
Çıktık açık alınla on yılda her şavaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört baştan.
Atatürk Behiç Erkin'e ''sizin emeğiniz bu şeklide daha iyi dile getiriliyor'' demiştir... Kaldı ki Aynı Atatürk Behiç Bey e Erkin soyadını bizzat kendisi verir. Erkin ne demektir ? Erkin ''Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, bağımsız kalmayı başarabilen'' demektir.... dip not sonu..yazayım ki karıştırmayın :))
Çok uzamış altta devam...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Nerede kalmıştık Konya Milletvekili Hoca Vehbi Efendinin gayrimüslim demiryolu çalışanlarına duyduğu nefrette ve bundan dolayı Behiç beye duyduğu öfkede kalmıştık...
Hoca Vehbi Efendi her fırsatta Behiç Bey e çok zor anlar yaşatır , halkı Behiç Bey e karşı doldurur. Saatin 12 ye bölünmüş olmasını Hoca Vehbi dini ve mukaddes kabul ettiği için ( Bakın günümüze bir arpa boyu gitmişmiyiz?) Behiç Bey in yaptırdığı ve daha önce hiç bir istasyonda olmayan ''trenlerin hareket saatlerini gösteren çizelgeye'' 24 saat üzerinden yapıldı diye çok kızar bunu büyük bir sorun olarak ortaya koyar halkı galeyana getirir yetmez Ankara da konuyu meclis e taşır... Saatini çıkarıp kürsüye koyarak...
''Gelin, Ey Ümmet-i Muhammed, bu saatte 13,18,20 gibi rakamlar var mıdır ? İşte Gavur ( Burada Gavur gayri müslimler değil bizzat Behiç Bey'dir.)böyle tren kaldırır....''
Meclis daha ciddi işlerle uğraştığından bir kaç kişi hariç destek veren çıkmaz amma Atatürk bu olayı büyük bir olaya dönüşeceğini anlar. Behiç Bey Konya'da zordadır...
Ani bir kararla sıkışıklığa filan bakmadan Konya'ya gider. Bu arada Hoca Vehbi boş durmamıştır doğal olarak... Demiryollarında çalışan hatta bazılarının bizzat Behiç Bey in evinde saklandığı iddiasını ortaya atar ve isim listesi hazırlar. Halkta ''yahu hoca adamlar suç işlememişler neden saklanırlar ki '' dememiş gayrimüslim olmalarını yeterli saymıştır.... İşte tam bu zamanda Atatürk Konya ya gelir.... Tarih 1 Nisan 1922 dir.... Hoca Vehbi ne işe yarayacağı belli olmayan bu gayrimüslimlerin listesini Mustafa Kemal e sunar... Bekler ki büyük bir tepki göstersin.... Aldığı yanıt şu olmuştur....
''Hoca Vehbi Efendinin bilmesi gerekir ki , gayrimüslim personelin ihtisas sahibi olanlardan elzem olanların demiryollarındaki işlerine geri alınmaları, Büyük Millet Meclisi kararıdır ve bu karar alındığında Behiç Bey henüz ikinci kez görevinin başına gelmemişti...
Saniyen (İkincisi) gerekli ihtisas memurlarının alımı için Müslüman memur alımı için ilan verildiği halde, tek bir ihtisas sahibi Müslüman kişi çıkıp gelip başvurmamıştır...
Salisen( Üçüncüsü) bu topraklarda ezan sesini duymaya devam etmek istiyor isek demiryolu feni ihtisası sahibi bu gayrimüslimlerinde nihai hedefimiz cihetinde çalışmalarının müdafaasına muvaffak olmalıyız...
Bu meselede Behiç Bey, Büyük Millet Meclisinin emrini uyguşlamakla beraber, topraklarına karşı tecavüzde bulunan düşmana karşı VATAN MÜDAFAASINI HALKIMIZ VE HER TÜRLÜ TEFERRUATTAN DAHA ÜSTÜN GÖRMELİDİR.''
Hoca Vehbi uzun bir süre bu konuyu gündeme getirmez...
İşte bu sözün aslı ve öyküsü budur...
Abbas Bey bedavaya bu kadar çok anlatılmaz... Ya bir şalgam yollayın (Hani birilerinin başaramadığı şu kırmızı....)ya da banka hesap numarası vereyim... )
Yer tarih isim kişiler olay durum tamamen anlatıldı... EE yazılı bir kaynak ismi vermedim... neden mi biraz da siz çalışın ne bu ya...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
commodore
yazmışşın ,onlarca sayfa
Hikaye ,
tartışma üslubun ,
saldırı uslubuna dönmüş
Ne sen bize bir şey katabilirsin ne biz sana:DD
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
fanidünya rumuzlu üyeden alıntı
commodore
yazmışşın ,onlarca sayfa
Hikaye ,
tartışma üslubun ,
saldırı uslubuna dönmüş
Ne sen bize bir şey katabilirsin ne biz sana:DD
İletinize onay vermesine verdimde ne demek istediğinizi anlamadım.
Hikaye dediğiniz yerin neresi olduğunu hiç anlamadığım gibi commodore1tr ın okuduğum yüzlerce iletisi arasında kimseye bir şey demeyen saldırmayan tam bir bilgi kaynağı olan bu iletisinin neresi saldırı onu da anlamadım. Sanıyorum ki sitenin neredeyse tamamı 10. yıl marşındaki bu çok önemli detayı ve bu 1 nisan 1922 konuşmalarını bilmiyordu. Saldırı nerede kime ?
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Yararlı bilgilerinden dolayı commodore1tr ye teşekkür ediyorum.:))
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
... topraklarına karşı tecavüzde bulunan düşmana karşı VATAN MÜDAFAASINI HALKIMIZ VE HER TÜRLÜ TEFERRUATTAN DAHA ÜSTÜN GÖRMELİDİR.''
Sayın Commodore1tr'a bu sözün aslını ve kontekstini paylaştığı için teşekkür ederiz. Böylelikle "vatan mevzubahisse gerisi teferruattır" diye bir Atatürk sözü olmadığı, en azından bu sözün ulusalcıların kullandığı bir kontekstte söylenmediği ortaya çıkmış oldu.
Elbette ben de pek çok vatandaşımız gibi vatan savunmasını herşeyin üstünde görüyorum, ancak "mevzubahis vatansa gerisi teferruattır" sözünü dillerine dolayan ulusalcıların anladığı ve dayattığı şekilde değil. Mustafa Kemal'in de kastının bu olmadığına inanıyorum.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Commodore1tr'a bu sözün aslını ve kontekstini paylaştığı için teşekkür ederiz. Böylelikle "vatan mevzubahisse gerisi teferruattır" diye bir Atatürk sözü olmadığı, en azından bu sözün ulusalcıların kullandığı bir kontekstte söylenmediği ortaya çıkmış oldu.
Elbette ben de pek çok vatandaşımız gibi vatan savunmasını herşeyin üstünde görüyorum, ancak "mevzubahis vatansa gerisi teferruattır" sözünü dillerine dolayan ulusalcıların anladığı ve dayattığı şekilde değil. Mustafa Kemal'in de kastının bu olmadığına inanıyorum.
OO gözüm yollarda kalmıştı...
Atatürk daha sertini söylemiş ulusalcıların anladığı nedir bilmem ama çok daha sertini...
Bakınız ne diyor VATAN MÜDAFAASINI HALKIMIZ
Yani gerektiğinde halkın yanılabileceğini dolduruşa getirilip yanlış yapabileceğini çok iyi bildiğinden GERÇEK VATANSEVERİN BÖYLE BİR DURUMDA halka rağmen vatan ın üstün olduğunu söylüyor. Yani Halkın bir kısmı kömüre buğdaya pirince kanıp din sömürüsüyle de gaza gelip yanlış yapıyorsa HALKA RAĞMEN VATANIN KURTARILMASI gerektiğini söylüyor...
Kırk yılda bir yaklaşacaktık aynı düşünceye kısmet olmadı... Olsaydı izmirde kutlama yapardık kırk gün kırk gece...
Ulusalcı dedikleriniz her kimse bu sözü hangi amaçla kullandıklarını net bir biçimde ortaya koymamız gereklidir. Yoksa yanlış yerlere varırız. Halide EDİP in Vurun Kahpeye romanındaki o kara sakallı yobaz hoca halkı nasıl galyana getirip linç yaratıyorsa burada da durum odur... O hocanın ve galeyana getirdiği saf köylünün o anki düşünce ve davranışı Vatan için büyük hata ve kayıptır. Düşmanın yapamadığını dini kullanarak yobaz bir hoca yapmıştır. İşte bu söz tam bu durumlar için geçerlidir.
Sayın SDT23 ;
Konu Atatürk olduğu zaman lütfen günümüz yozlaşmış politik ortamına göre bakmayınız. Kendi rantı çıkarı için Atatürk yada Vatan ya da din diyen hokkabazlara şarlatanlara göre değerlendirme yapmayınız. Atatürk son 15 günü yaşasaydı Türkiye de Ne İstanbul'da Vali ve Belediye Başkanı Nede Ankara'da hükümet kalırdı... Bu kepazeliklere izin verirmiydi sizce ?Bakınız hiç siyaseten öncesine sonrasına bakmıyorum... O uyduruk yağmura ve sonrasına bakıyorum... Bu sözü tam anlamak için sadece bunu düşünün yeter...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
fanidünya rumuzlu üyeden alıntı
commodore
yazmışşın ,onlarca sayfa
Hikaye ,
tartışma üslubun ,
saldırı uslubuna dönmüş
Ne sen bize bir şey katabilirsin ne biz sana:DD
Aaa bir YUH ARTIK BEY daha
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Öncelikle bilinmelidir ki ben bir şeylerden rahatsızlık filan duymuyorum.
Burda bir konu üzerinde fikir cimnastiği yapıyoruz. Bir birimizin fikirlerinden yorumlarından üzülüp alınacaksak hiç başlamayalım.
Vatan adına işlenmiş suçlara örnek istemiş birisi.
Bu ülkenin başbakanını, bakanlarını, gencecik insanlarını asanlarına, on yılda bir ülkenin balansını bozanlarına mikrofon uzatıldığında gerekçe olarak "vatan söz konusuydu" demekten öteye gitmeyeceklerdir. Ben de bu teferruatı red ediyorum.
Atatürk'e ait veya Atatürkçe bir çok sözü ben ondan başkasına yakıştıramyorum. Gerçek Atatürkçüleri, Atatürkçü geçinenlerle Atatürk'ten geçinenlerden ayırd etmek o kadar zorlaştıki.
Ha şimdi "Bu söz kurtuluş savaşı dönemini kapsar ne alaka?" diyen çıkabilir.
E kardeşim o dönemden ileriye götüremeyecekmiyiz mevzuyu?
Uydurma hadis ile uydurma ama güya Atatürkün vizyonuna cuk oturuyor tarzındaki izahı benzeştirmek bana çok şık gelmiyor.
Hadis bir ilim dalıdır, Dünyada ve ülkemizde islami ilimlerle meşgul koca koca üniversitelerde bu ilmin ihtisasını yapan hocalar profesörler vs akademisyenler var uydurma hadisleri ayıklama çalışması onların işidir. Yani birileri bindörtyüz sene önce yaşamış bir zatın arkasından bir şeyler uydurabilir zaman teknik buna müsaittir. Atatürk için de aynı şeyi söylemek üzerine her fırsatta ısrarla durduğu ilme,fenne, bilime tekniğe haksızlık olmazmı?
Son olarak Atatürk de Hz. Muhammed de hepimizin değer verdiği lider saydığı yüce insanlar, lütfen birbirimize haksızlık etmeden suçlamadan incitmeden bir şeyler paylaşalım.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Soy isminiz unutmuşlar oda HİKAYE oluyor herhalde sayenizde
Yuhartık Hikaye Bey;
Commodor'un delili ispatlı yazdıklarına hikaye derken Soy ismizi belirtmek istemişsiniz herhalde.
Biz nasibimizi alıyoruz yazılanlardan. Anlaşılan sizde nasibinizi almışsınız ki köpürmüş ağzınızla saldırmayı seçmişsiniz.
Atatürk düşmanlarına saldırılmış olması ise kastınız, sizi niye rahatsız ettiki.
Commodor arkadaş bir kısım arkadaşların anlaşabileceği gibi örmeklemek istemiş ve bence çok da açıklayıcı olmuş. Yazılanlardan ne dinimizi küçülten ne den peygamberimize bir hakaret var. Bu saldırı neden anlamadım.
Peygamberimiz yaptıkları ve söyledikleri ile ilgili olarak söylenenlerin ve yazılanların doğruluğu KURAN'a bakılarak anlaşılıyor ise Atatürk'ün söylediği veya yaptığı söylenen şeylerin doğruluğu da onun görüşlerine bakılarak anlaşılabilir. Elbette Atatürk peygamber değildir. Ama Yaşar Nuri Öztürk'ün dediği gibi
"Bütün İslam dünyası, ama özellikle Müslüman-Türk dünyası bilmelidir ki, mutlu ve onurlu bir insanlık için Muhammed ne istemişse Mustafa da onu istemiştir. Aksi olsaydı, Muhammed’in düşmanları aynı zamanda Mustafa’nın da düşmanı olurlar mıydı? . "
Bu tartışma Bursa Nutku içinde yapılmış ve bence sonuçlanmıştır.
Ben yine sormak istiyorum yapılmak istenen söylenmek istenenin dinimize peygamberimize bir hakaret içermediği bu kadar açıkken neden bu saldırganlık Neden Atatürk'ün söylediği rahatsız etti sizi
Bu günlere benzerlik gösterdiği için olmasın sakın
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Öncelikle bilinmelidir ki ben bir şeylerden rahatsızlık filan duymuyorum.
Burda bir konu üzerinde fikir cimnastiği yapıyoruz. Bir birimizin fikirlerinden yorumlarından üzülüp alınacaksak hiç başlamayalım.
Vatan adına işlenmiş suçlara örnek istemiş birisi.
Bu ülkenin başbakanını, bakanlarını, gencecik insanlarını asanlarına, on yılda bir ülkenin balansını bozanlarına mikrofon uzatıldığında gerekçe olarak "vatan söz konusuydu" demekten öteye gitmeyeceklerdir. Ben de bu teferruatı red ediyorum.
Atatürk'e ait veya Atatürkçe bir çok sözü ben ondan başkasına yakıştıramyorum. Gerçek Atatürkçüleri, Atatürkçü geçinenlerle Atatürk'ten geçinenlerden ayırd etmek o kadar zorlaştıki.
Ha şimdi "Bu söz kurtuluş savaşı dönemini kapsar ne alaka?" diyen çıkabilir.
E kardeşim o dönemden ileriye götüremeyecekmiyiz mevzuyu?
Uydurma hadis ile uydurma ama güya Atatürkün vizyonuna cuk oturuyor tarzındaki izahı benzeştirmek bana çok şık gelmiyor.
Hadis bir ilim dalıdır, Dünyada ve ülkemizde islami ilimlerle meşgul koca koca üniversitelerde bu ilmin ihtisasını yapan hocalar profesörler vs akademisyenler var uydurma hadisleri ayıklama çalışması onların işidir. Yani birileri bindörtyüz sene önce yaşamış bir zatın arkasından bir şeyler uydurabilir zaman teknik buna müsaittir. Atatürk için de aynı şeyi söylemek üzerine her fırsatta ısrarla durduğu ilme,fenne, bilime tekniğe haksızlık olmazmı?
Son olarak Atatürk de Hz. Muhammed de hepimizin değer verdiği lider saydığı yüce insanlar, lütfen birbirimize haksızlık etmeden suçlamadan incitmeden bir şeyler paylaşalım.
Yazınızı okuyunca aklıma ilk şu anektot geldi doğrumudur bilinmez ama ilginç..
Eski zamanların birinde... karakolun birisine bir sürü genç toplamışlar... Kemalizm/Atatürkçülük ü kullanarak devrimcilik taslayan gençlermiş bu gençler... Ama ifadeleri alınacak gibi değil kalabalık mı kalabalık... Ne yapsak diye düşünürlerken eski polis kaşını kaldırmış gençlere demiş ki...
'' Gidin içeriye kimler Atatürkçü diyin, Atatürkçü olanları salın gitsin... Mustafa Kemalciyiz diyenleri tutun işte devrimci tehlikeli olan onlardır...''
Biz saçma sapan bir şekilde (sitedekileri ayrı tutarım ya da tutmak isterim...) Atatürk'ü yok etmeye anlamamaya ona O na has olmayan gariplikler yapıştırarak halkın gözünden düşürmeye çalışırken.... Taaaa Kuzeyden İskandinav ülkelerinden garip garip işler çıkıyor... Oslo Üniversitesi gidip ATATÜRK KÜRSÜSÜ kuruyor... meşhur kişilerinden birisi yılbaşı kartına
TÜRKLER ATATÜRK'Ü TANRI'YA ; GERİ KALAN HERŞEYİ ATATÜRK'E BORÇLUDUR...'' diyor... Bizim Çankayada ki 11. ile RTE ise onun sayesinde oturduğu makamlardan ona nefret kusuyor....
''Vatan adına işlenmiş suçlara örnek isteyen '' birisi ben olduğum için... net olmayan örnekleri okudum... 61 ve 80 ihtilali, Sincan'da tankların yürümesi gibi örneklerin işin özünden çok uzak olduğunu düşünüyorum.... Ne 61 ne de 80 ihtilalini mantık olarak desteklememekle birlikte bu iki dönemin önündeki olaylarında kabul edilebilirliği yoktur. Saçma sapan gerekçelerle ihtilal yaptılar gerekçelerine inamayacak kadar da eğitimliyim... Bir takım gerzeklerin ''ihtilal ortamı yaratmak için beklediler'' saçmalığına inanmayacak kadar tarihe sahibim... Bir ülkede seçimle iş başına gelmiş kişilerin bir ihtilal sonucu öylesine bir yargılamadan sonra asılmasını elbette içime sindiremiyorum... Ama onların yaptıkları hukuksuzluğu ülkeyi tarumar etmesinide kabul etmiyorum... Bunlar bir elmanın iki yarısı gibidir... Sadece tek yarısına bakıp durmak bütünü görmeyi engeller.... Celal Bayar'ın anılarında bile yazmaktan çekinmediği '' Adnan (Menderes) onay için bazı kanunları önüme getirdiğinde tereddütte kalır sorardım... Bu Atatürk'ün Aziz ruhuna saygısızlık olmaz mı? Laikliğe karşı değil mi? Adnan gülümser ve her zamanki kibarlığıyla bu kadar gelişmeden sonra bu ufacık kusurlarımızı da affeder....'' ( Celal Bayar-Ben de yazdım..) cinsinden yönetimi Atatürk karşıtı saymak hiç te anormal olmasa gerek... Hali hazır hükümetinde aynı yolda daha beter ilerlediğini görmek içinde müneccim olmaya gerek yoktur... Elbet birileri çıpık Futbol ayakkabısı almaya parası olmayan birisinin dünyanın en zengin sekizinci başbakanı nasıl olduğunu soracaktır ? Gemicikleri v.s yi v.s yi... Bakınız siyaset olarak hiç bakmadım...
Dolayısı ile örneklerin Atatürk ün bu sözüne tezat veya doğrular nitelikte olduğundan bahsetmek olası değildir.
İslam Peygamberiyle ilgili olarakta şunu diyebiliriz ki Peygamberin sözlerini tartışma konusu yapanlar ne yazıkki en Peygamberci geçinen dincilerdir... Peygamber e ait olmayan sözleri yazıp yazıp sonra tartışma çıkıp ters yanıt alındığında bu İslam Peygamberine değil Kendisini Peygamber sanan şarlatanlara gösterilen bir tepkidir...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Sayın commodore1tr'nin açıklamasından anladığım kadarı ile; burada tartıştığımız Atatürk'e ait olduğu iddia edilen söz, Atatürk'ün bir konuşmasındaki bir cümlenin bağlamından koparılıp, kelimelerin yerlerinin değiştirilerek üretilen bir slogandır. Atatürk'e ait orijinal bir söz değildir. Yani açıkçası bu söz Atatürk'ün değil, "Atatürkçülerin" ürettiği bir sözdür. Atatürk'ün konuşma ve demeçlerinin derlendiği ciddi kaynaklarda böyle bir söz yok.
Hep söylüyorum. Bizim Atatürkçüler Atatürk'ten daha fazla Atatürkçüdür. Atatürk adına söz uydurmakta sakınca görmezler.
Bu konuda hadisleri örnek vermemizden rahatsılık duyan arkadaşlar olduğu anlaşılıyor. Ama bunda rahatsızlık duyulacak bir şey yok. Peygamber, bir dinin önderi olduğu kadar tarihi bir şahsiyettir. Bu nedenle dinde "dini" olanla "tarihi" olanlar hep karıştırılmıştır. Peygamber adına binlerce söz (hadis) uydurulmuştur. Hadis konusu üniversitelerde elbette bilimsel olarak incelenip araştırılmaktadır, ama aynı şey Atatürk için de yapılmaktadır. Bir çok üniversitenin Atatürk Araştırma Enstitüsü vardır.
Peygamberin tebliğ ettiği din "müslümanlar" tarafından yozlaştırılmıştır, Atatürk de "Atatürkçüler" tarafından uydurma sözlerle milletimize yanlış anlatılmaktadır.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın commodore1tr'nin açıklamasından anladığım kadarı ile; burada tartıştığımız Atatürk'e ait olduğu iddia edilen söz, Atatürk'ün bir konuşmasındaki bir cümlenin bağlamından koparılıp, kelimelerin yerlerinin değiştirilerek üretilen bir slogandır. Atatürk'e ait orijinal bir söz değildir. Yani açıkçası bu söz Atatürk'ün değil, "Atatürkçülerin" ürettiği bir sözdür. Atatürk'ün konuşma ve demeçlerinin derlendiği ciddi kaynaklarda böyle bir söz yok.
Hep söylüyorum. Bizim Atatürkçüler Atatürk'ten daha fazla Atatürkçüdür. Atatürk adına söz uydurmakta sakınca görmezler.
Bu konuda hadisleri örnek vermemizden rahatsılık duyan arkadaşlar olduğu anlaşılıyor. Ama bunda rahatsızlık duyulacak bir şey yok. Peygamber, bir dinin önderi olduğu kadar tarihi bir şahsiyettir. Bu nedenle dinde "dini" olanla "tarihi" olanlar hep karıştırılmıştır. Peygamber adına binlerce söz (hadis) uydurulmuştur. Hadis konusu üniversitelerde elbette bilimsel olarak incelenip araştırılmaktadır, ama aynı şey Atatürk için de yapılmaktadır. Bir çok üniversitenin Atatürk Araştırma Enstitüsü vardır.
Peygamberin tebliğ ettiği din "müslümanlar" tarafından yozlaştırılmıştır, Atatürk de "Atatürkçüler" tarafından uydurma sözlerle milletimize yanlış anlatılmaktadır.
Çok güzel bir demagoji örneği, ders olarak verilebilir....
Vatanın bir bütün olarak savunulmasında gerekli önlemleri almak her türlü şartı zorlamak herkesin görevidir gerisi önemsiz teferruattır anlamına gelen sözü başka anlamlar yükleyerek ilgisiz denizlere yelken açılmasını anlayamıyorum.. Özetlenerek sözylenen ''Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.'' cümlesinde önemli olan dayandırılan olgu VATANDIR. Ve özellikle vatanın müdafaası yani savunulması ile ilgilidir. Bu sözden anlaşılan anlam budur. Her hangi bir olay yada olgunun Vatan için olduğu kesinse gerisi teferruattır anlamındadır. Yani kişisel çıkar olmayacak bölücülük olmayacak dini sömürü olmayacak rant olmayacak siyasi çıkar olmayacak... Anlam açık ve net Bunun neresinden rahatsız olunduğunu anlamam ise olanaklı değil...
Sayın Abbas bey,n demogojik yazısını okuduğumuzda enteresan bir durumda çıkıyor...
Atatürk hiç bir yerde salt olarak
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
dememiştir...
29 Ekim 1933 te Ankara'da Cumhuriyetin ilanının 10. yılında Ulu Önder Onuncu Yıl Nutku'nu okumuştur... Bu nutkun son cümlesi 28 Ekim akşamı aslından değiştirilerek Ne Mutlu Türküm Diyene olarak düzenlenmiştir Atatürk tarafından...
Ne mutlu Türküm demenin şartı nutkun ön satırlarında sıralanmıştır. Nedir bunlar ?
Yaptıklarımızı ( Ki Cumhuriyettir...) asla yeterli görmeyeceğiz
Çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz..
Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız..
Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız..
Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız...
Asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşüneceğiz...
Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız...
Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız...
Türk milletinin karakteri yüksektir..
Türk milleti çalışkandır..
Türk milleti zekidir...
Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir...
Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir...
milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür..
Diye devam edip giden şartlar emirler betimlemeler... Ha bütün bunları yaptıktan sonra göğsünü gere gere Ne Mutlu Türküm Diyene de denmektedir bu muhteşem ötesi nutukta...
Günümüze baktığımızda bunların hiçbirini yerine getirmediğimiz... dediklerinin ve betimlemelerinin tam tersini yaptığımız 1928-38 arasında ki uygarlıktan bile fersah fersah geride olduğumuz gerçeği göz önünde tutulduğunda... Bu son sözün tam tersinin geçerli olduğunu görüyoruz...
Anlayan anladı sanırım... Sözün tamamı Aptala söylenirmiş...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Sayın commodrore1tr diyor ki, "Atatürk'ün konuşmalarından montajlama yaparak yeni "özdeyişler" üretebiliriz ve piyasaya sürebiliriz."
Oysa özdeyişler, bu tür montajlama yoluyla değil, söyleyenin ağzından çıktığı gibi (aslına sadık kalınarak) topluma aktarılmalıdır. Bunun yolu açılırsa, herkes kendinde bu hakkı görür ve istediği kalıpta bir Atatürk takdim edebilir bizlere.
Ben de diyorum ki, tarihsel kişilere bu türden zorlama yapıştırmalar o kişileri gerçek kişiliği ile değil, "yapıştırmayı" yapanların istediği biçimde anlamaya hizmet eder. Bu sadece Atatürk için değil, tüm tarihsel kişiler için geçerlidir.
Atatürk uzmanı Utkan Kocatürk, "Atatürk'ün b böyle bir sözü yok" diyor, bizimkiler de "yoksa da biz uydurduk oldu" diyorlar. Birileri de çıkıp Atatürk'e aiitir diye başka türlü uydurursa ona ne diyeceksiniz? Atatürk'ün Sovyetleri öven ve kötüleyen sözlerinden hangisine uygun olanını uydursak iyi olur acaba? Sovyetlerden yardım almak için sıcak mesajlar gönderirken, meclisteki gizli oturumlarda ağır ifadeler var. Hangisi doğru? Uydurmayı hangi yönde yapalım? (Meclis gizli oturumu denince aklıma geldi, bugünlerde birileri "meclis kapalı oturum yaparsa bunları açıklarım" diyor. Atatürk'ün kapalı oturumdaki konuşmaları yanılmıyorsam 50 yıl sonra açıklandı, neden acaba?)
Atatürk'ü "Atatürkçülerin" elinden kurtarmak lazım.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Bence bu tarz yaklaşımlar bir kenara bırakılmalı ve bizlerin tarihe hangi sözleri,hangi yenilikleri,gelişmeleri yazacağı düşünülmeli.
Atatürk söylemiş ya da söylememiş.Önemli olan biz ona yakışan şekilde cümleler söylüyor muyuz?
Burada yaşı benden büyük,meslekte yer edinmiş büyüklerim var.Ben işin başında bir öğrenciyim henüz.Ama okuduğum kadarıyla işin başında olan bir ben değilim.Boş tartışmalarla zaman harcamak yerine kalıcı bir şeyler yapmak daha anlamlı olmaz mı?
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Zamanında, Komünizmle Mücadele Dernekleri Sorumlusu Tevetoğlu'nun "Komünizm her görüldüğü yerde ezilmelidir." sözünü Atatürk'e maletmek gibi bir şey mi bu sence? Sen daha iyi bilirsin Abbas Üstad...:DD
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Zamanında, Komünizmle Mücadele Dernekleri Sorumlusu Tevetoğlu'nun "Komünizm her görüldüğü yerde ezilmelidir." sözünü Atatürk'e maletmek gibi bir şey mi bu sence? Sen daha iyi bilirsin Abbas Üstad...:DD
Örnekler çoğaltılabilir elbette :ok
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Bu forumda böyle giderse TC tarihine dönecek... Ama bedava ders... Ne köfte var ne de şalgam... Birde Adana da dolanıyoruz diye hava atanlar yok mu....Peee...
Son yazılanlara bilahare yanıt vermek üzere ''misafir'' olarak sitede dolanırken karşıma gene bu forum çıktı bu seferde commodore olarak değil de misafir olarak okudum yazıları ''istikbal göklerdedir'' lafınında Atatürk e ait olmadığını öğrendim ! Düşündüm düşündüm.... Acaba ben mi dedim bir ara diye... onuda bulamadım. Ama sözün eski oluşu ile benim tevellüt oturmayınca en azından benim demediğimi buldum... Bu hipotezi geliştirerek 1930 ve sonrası doğumlulardan hiçbir kişinin bu sözü etmediğini buldum !!! Yaşayan şahsiyetlerden Demirel, İlhan Selçuk ve Erbakan 1930 öncesini bilen kişiler olarak aklıma geldi... Her ne kadar çok ufak olsalarda acaba bunlardan birimi dediki dedim...
Demirel in 1979 larda bile ''vağsa vağdır yoksa yoğdur'' söylemi aklıma gelince onu çok aşan bir sözcük olduğu ; Ağır sanayi hamlesinin baş mimarı temel atma ustası Erbakan'ın Kadayıf la uğraştığı aklıma gelince onuda sildim... İlhan Selçuk usta buhtemelen 1930 da ilkokulda okumaya uğraşıyordu... Büyük olasılıklada dedesi bugün ''bastona saklanmış silah'' ile selçuğu okula götürüp getiriyordu... Yani Selçuk o günlerde dedesinin ''silah olan bastonu'' ile 2000 li yıllarda darbe yapmayı planlıor olabilirdi... Demek ki bu sözü oda edemezdi... İyi de kim etti bu sözü ????
Yaklaşık on senedir (gizli olarak daha fazla) Atatürk ü yok etme faaliyetleri artmaktadır. Tekkeciler tarikatçılar dervişler hacılar hocalar şıhlar şeyhler... Arabistanda olmayan kadar garip tarikatlaşma... Hele hele bazı ''islamın kalbi'' ülkeler çarşafın islamda yeri olmadığını giyilmesini yasaklamaya çalıştığını duyarken güzel yurdumda çarşafa sokma çalışmasını görünce daha net anlaşıldığı açıkken düşmanlığın... İşte bu bağlamda o onun değil bu onun değil karalaması başladı... Nutuk, 10. yıl nutku, Geçliğe hitabe de Atatürk ün değil zaten... Kim yazdıysa.... Varılmak istenilen nokta sanırım ''Atatürk te hiç büyük değilmiş...'' noktası olduğu da kesin... Hani körü körüne bazı tarikatlere mürit olanlara zavallı diyip bu düşüncelerini görmezden gelmek neysede okumuş bilen kişilerin buna tam destek vermesi içimi acıtıyor... Eğer Atatürk olmasaydı bir Türk mahkemesi hakimi savcısı avukatının olamayacağı gerçeğinin bilinmesine rağmen... sıkıştırılmış ufacık topraklarda kadılık devam ediyor olurdu... Kaldı ki bunu isteyenler günümüzde azımsanmayacak kadar çoğaldı maalesef... Palavra palavra dürüst kadı hikayeleri ile.... Padişaha kafa tutan Üsküdarlı kadı örneği gibi... Olmayan masala inanıp yakın gerçeği reddetmek ne biçim bir haslet anlamadım ya neyse....
Atatürk ilk kez 1910 da Ali Rıza paşayla gittiği tatbikat gözlemciliğinde uçakla tanışır, gösteri uçuşuna katılacak gönünllülerden olur hatta... Uçağa binmesine az bir zaman kala Ali Rıza Paşa ''"Bilmediğin aş ya karın ağrıtır, ya baş'' diyerek uçağa binmesine izin vermez... Atatürk yerine binen gözlemci ile uçak havalanır... Atatürk hüzünle seyreder bu manzarayı... Ama ne olur ? Uçak bir iki manevra yaptıktan sonra düşer... Pilotta gözlemcide ölürler... Belki hatta belki değil kesinlikle Ali Rıza Paşa Türkiye'nin kaderini etkileyecek bir emre imza atmıştır Atatürk ü o uçağa bindirmeyerek... Tarihin Türklere ilk göz kırptığı andır aslında bu Fransa daki tatbikat.... Ve ilginç bir dip not yazayım Ulu Önder Atatürk yaşamı boyunca hiç uçağa binmemiştir....
1912 Trablusgarp savaşı ...Binbaşı Mustafa Kemal 8 Aralık 1911 de Trablus a gelir... (Kaderin bir ilginç cilvesi ise Trablus a yola çıkan Mustafa Kemal yola çıktığında kolağası (önyüzbaşı) Trablus a vardığında ise Binbaşıdır! Tıpkı Enver gibi....) Mustafa Kemal 22 Aralık’ta Tobruk Savaşı’nı kazandı. Derne’de 16/17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralandı. Bir ay hastanede tedavi gören Mustafa Kemal, 6 Mart 1912’de Derne Komutanı oldu. Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine, 15-18 Ekim 1912 tarihleri arasında, Osmanlı ve İtalyan delegeleri arasında sürdürülen görüşmeler sonunda imzalanan Ouchy(Uşi) Barış Antlaşması ile sona erdi. Antlaşmaya göre, Trablusgarp ve Bingazi tam bir İtalyan sömürgesi oldu. Yani masabaşında topraklarımız kaybedildi!!
Trablusgarp savaşının bir özelliği vardır . Uçakların savaş aracı olarak kullanılması Dünya da ilk kez bu savaşta olmuştur... O yüzden bu konuyu azıcık detaylı anlattım... Neyse...
Masa başında kaybedilen bu savaşın ardından İstanbul’a dönme hazırlıkları içinde olan Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal, arkadaşları ile konuşurken o sırada üzerlerinden geçen İtalyan Uçağı’nı görünce, sohbeti birden bire keserek; “ Şu uçaklardan biriside bizde olsaydı, biz bu savaşı kaybeder miydik? “ der. Biraz durduktan sonra, hemen yanında duran Fuat Bey’e(Bulca) dönerek, “ Bizim de olacak Fuat “ diye sözlerini bitirir. Bu Ulu Önder Atatürk ün Uçaklarla ikinci kez karşılaşmasıdır ve kafasında şimşekler çakmıştır... Uçaksız Olamaz!!!!
Özellikle Kurtuluş savaşında ki ''uçak yetersizliği'' ve bizim Pilotları ve teknik ekibin inanılmaz çabaları ;buna karşın Yunan ın modern uçaklarla keşif ve taciz yapması bize en zor anları yaşatarak özellikle kamuflaj ve gizli manevralarımızı etkilemesi engellemesi Mustafa Kemal de bu Havacılığı neredeyse Tutku haline döndürüyor...
Ve büyük Kurtuluş savaşı bittikten Cumhuriyet yeni inşaa edilirken ... To yekün çalışılırken Atatürk düşünü gerçekleştirmek için harekete geçiyor... Hemde Cumhuriyet ilanından topu topu 16 ay sonra... O yokluklar içerisinde...
16 Şubat 1925 te ''İstikbal göklerdedir; çünkü göklerini koruyamayan uluslar yarınlarından asla emin olamazlar.'' direktifiyle '' Türk Teyyare Cemiyetini'' kurduruyor... Gerisini bunu merak edenlerin okuyacağı havacılık tarihimizdir...
Bu söz şu fotoğrafla özdeşleşmiş ve ölümsüzleşmiştir..
http://www.tayyareci.com/hvata/ata033a1.jpg
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Bu resmi özleşen Atatürk Manevi kızınıda Pilot yapmaktan çekinmeyecek kadar bu işe gönül koymuş ve desteklemişitir...
http://www.tayyareci.com/hvata/ata164a1.jpg
Yaşamı boyunca da havacılıktan kopmamıştır.
http://www.tayyareci.com/hvata/ata-hv-uzar/ata251sm.JPG
Havacılarda Ata'larını asla unutmamıştır...
http://www.tayyareci.com/hvata/ata167a1.jpg19 Kasım 1938
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Diğer konuya gelirsek. Bende bir hastalık vardır... Bir cümleyi bir paragrafı okurken onun bütününe baktığım kadar ''satır aralarına'' da bakarım. Aslında asıl fikrin orada olduğuna inanırım. Şeytan ayrıntıda gizlidir diyen boşuna dememiş...
Bir örnek vereyim. RTE partisinin Kurultayında bir konuşma yaptı dinleyen dinledi okuyan okudu. Ben okuyanlardanım... Okurken ne kadar hoşunuza gidiyor... Ben gibilerde kendi kendine soruyor ''Acaba RTE hazmetti mi laikliği ? Yada bunu o mu yazdı ? '' Bütünleşme diyor kucaklaşma diyor bölünmeye karşıyız diyor toplum mozaiği böyle güzel diyor... Yetmiyor isim veriyor...
Ahmet Yesevi
Yunus Emre
Mevlana
Hacı Bektaş-ı Veli
Mehmet Akif
Nazım Hikmet
Cem Karaca
Ahmet Kaya
Sabahat Akkiraz
Tatyos efendi,
Pir Sultan
Said'i Nursi...
Sağcısı solcusu ilericisi gericisi odur budur pek laf etmez aslında ilk başta... Amma şeytan ayrıntıda gizlidir e gelince aaa bir bakıyorsunuz bu mozaikte
Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu; Bağımsızlık Savaşının Baş komutanı; Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yok... Unutulması mümkün mü? Değil... Biilinçli... Ona uyanınca bir kez daha bakıyorsun isimlere... Araya Tarikat Şeyhi sıkıştırılıvermiş... Atatürk' e deccal diyen bir sapkın listede mozikte Atatürk yok.... O zaman anlıyorsun ki aslında konuşmasının değeri sıfır amaç bölme Atatürk ü yok etme Said i Nursi yi aklama dinci tabana selam verme... Zaten ciddi bir kez daha okuyunca kendi çelişkisini bile anında yazmış olduğunu görüyorsunuz...
''Biz ülkeyi bölmüyoruz... dini dili ne olursa olsun kucaklıyoruz...'' derken ekliyiveriyor... ''Onlar bölüyor?'' Onlar da kim sen bölücü değilsen ''onlar kvramı olur mu sende ...? Onlar muhtemelen AKP ye oy vermeyen herkes....
İşte yazılarınızıda bu gözlerle okuduğumu bilmenizi isterim... bir şey yazarken başka bir şey dememek esas olmalıdır...
Dini ''dincilerin''; Liberalizmi ''Liboşlardan'' ;Ülkeyi ;herkesime mavi boncuk dağıtmayı marifet sanan tatlı su liberallerinden ;Korkularını tarafsızlık yalanı ile maskelemeye çalışan o seçkinlerden; Cumhuriyete çamur atmak için hiç bir fırsatı kaçırmayan o dökülen kanların vebalini cumhuriyetin temellerinde arayan o aymazlardan; Terörle bağımsızlık mücadelesini ayırt edemeyecek kadar yurt ve tarih bilgisinden yoksun olan o şerefsizlerden ve tabiiki Atatürk ü kullanarak çıkar sağlayan o onursuzlardan kurtarmak gerelidir...
Tanrıya şükürler olsun ki hiç bir zaman Ben müthiş Atatürkçüyüm demedim... Ama Onunla ilgili herşeyi bilmek istiyorum. Onun çizmiş olduğu çağdaş uygarlık yolunun ne olduğunu anlamak ve o yolda yürümek istiyorum. Atatürk Atatürk demeyin diyenlerden ondan bahsetmeyin diyenlerden Atatürk diyenlerin sahteci olduğunu empoze edenlerden haz almıyorum. Biliyor ve görüyorum ki Aman sus Atatürkçülük o değil konuşma etme diye diye yok edilmek istenen bir dev... Bir sürü aymaz var... Volkan ın kraterine bakıp ne olacak la bundan diyen... O kratere taş koyduk mu biter diyen fikir yoksunları var... O volkan tapladımı kratere tıkadığın taşın başına düşeceğini hesap etmeyen bilgisizlerden nefret ederim. Türk üm ben demekten çeninen milyonlar görmekten utanır oldum... Alman Alman YunanYunan İngiliz İngiliz olacak ama Türk Türkiyeli olacak... Bu ne biçim iş ne saçmalık Atatürkçülüğe sığmaz ne mutlu Türküm diyeneyi gururla söylemeliyiz diyince... Hişşşştttt denecek yok ya...
Ne İsaac Newton ne de Arşimet buldukları kanunları bize öğretilen şekilde bulmadı... Toplumda Arşimet in Hamamdan yarı çıplak fırlayarak suyun kaldırma gücünü bulduğu ; Newton un da kafasına düşen elma neticesinde yerçekimini bulduğu inancı sahiptir.... Ama bu doğru değildir... Sadece o an kafalarında ışık yanmıştır... Çünkü o bilgi ve tecrübeye sahip iki bilim adamıdır onlar... Hayatı su içinde geçen Hamamcı neden bulamamış suyun kaldırma gücünü ? Yada ağaç tarımıyla uğraşan hiç bir çiftçinin başına bir meyve düşmemiş mi? O güne kadar hiç bir kişi ''taş'' atmamış mı bir yere? Attığı taşın neden yere düştüğünü düşünmemiş mi? Ağaçlar binalar neden yere doğru yılıklmış? İşte benim aradığım insan bilgili insan türü Newton un kafasına elma düştü diye yer çekimini bulduğuna değil ; zaten bir bilim adamı olarak çalışıp durduğu bilgi ve verileri topladığı ''elma'nın ışık olduğunu kabul eden kişilerdir. Ama toplum kerameti kafaya düşen elma sanır... Ve dua eder iyiki karpuz ağaçta yetişmiyor....
Aynı şekilde Atatük te taa askeri rüştüye den başlayan bir yetişme içindedir. Atatürk olması tesadüf değildir. Kendisinde olan hasletleri bilmiş liderliği ile yoğurmuş eğitim ve tecrübesi ile pekiştirmiştir. 1928 de ''üçgen teğet'' gibi matematiksel terimleri dilimize kazandıran Atatürk ile günümüz Türkiyesinde Teğet in anlamını bilmeyen başbakan karşılaştırılamaz bile... Dolayısıyla bu kişilerin Atatürk hakkında laf etmeye cüret dahi edememeleri gerekir... Onun kurduklarını satarak büyük işler yaptık diye övünmek sadece ağlanacak hale gülmektir...
Bu bağlamda ''Atatürk'' ü konuşturmamay çalışmak, onu ve eserlerini yok etmeye çalışmak buna hop diyene de sahte Atatürk çü demek biraz ayıp olmaktadır. Atatürk adını kullanarak çıkar sağlayan var ise ( Günümüzde hapse atılma dışında getirisi yok gerçek Atatürkçülüğün) bunlar elbette teşhir edilmeli ayıklanmalıdır. Çağdaşlık yolunda engel olan Atatürk değil Atatürk e karşı çıkmaktır...
Ne gariptir ki günümüz kapitalizminin bölmeye çalıştığı Türkiye ve onun işbirlikçisi içerdeki iktidar buna çabaladıkça dünyada ki ulus devlet sayısı artmaktadır....
Söze gelince Atatürk ün o sözü kırpılmış değiştirilmiş tahrif edilmiş değildir.
Ama bu sözün anlamı asla vurgun soygun yandaşa medya yandaşa ihale toprak satma cebi doldurma gemicik alma değildir... Cümlenin başı bellidir Söz konusu Vatansa....EE tabiiki sizlerde haklısınız baktınız baktınız söz konusu vatansa RTE nin oğluna gemicik mübah oldu.... EE vatanla RTE yi ayırt edemiyorsanız ben ne yapayım güzel kardeşlerim...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Diğer konuya gelirsek. Bende bir hastalık vardır... Bir cümleyi bir paragrafı okurken onun bütününe baktığım kadar ''satır aralarına'' da bakarım. Aslında asıl fikrin orada olduğuna inanırım. Şeytan ayrıntıda gizlidir diyen boşuna dememiş...
Bir örnek vereyim. RTE partisinin Kurultayında bir konuşma yaptı dinleyen dinledi okuyan okudu. Ben okuyanlardanım... Okurken ne kadar hoşunuza gidiyor... Ben gibilerde kendi kendine soruyor ''Acaba RTE hazmetti mi laikliği ? Yada bunu o mu yazdı ? '' Bütünleşme diyor kucaklaşma diyor bölünmeye karşıyız diyor toplum mozaiği böyle güzel diyor... Yetmiyor isim veriyor...
Ahmet Yesevi
Yunus Emre
Mevlana
Hacı Bektaş-ı Veli
Mehmet Akif
Nazım Hikmet
Cem Karaca
Ahmet Kaya
Sabahat Akkiraz
Tatyos efendi,
Pir Sultan
Said'i Nursi...
Sağcısı solcusu ilericisi gericisi odur budur pek laf etmez aslında ilk başta... Amma şeytan ayrıntıda gizlidir e gelince aaa bir bakıyorsunuz bu mozaikte
Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu; Bağımsızlık Savaşının Baş komutanı; Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yok... Unutulması mümkün mü? Değil... Biilinçli... Ona uyanınca bir kez daha bakıyorsun isimlere... Araya Tarikat Şeyhi sıkıştırılıvermiş... Atatürk' e deccal diyen bir sapkın listede mozikte Atatürk yok.... O zaman anlıyorsun ki aslında konuşmasının değeri sıfır amaç bölme Atatürk ü yok etme Said i Nursi yi aklama dinci tabana selam verme...
Sayın commodore1tr;
Başbakan'ın avukatlığını yapmak istemem, ama insaf ve izan çerçevesinde bakınca, Başbakan'ın listesinde Atatürk'ün olmayışını sizin gibi yorumlamak tam anlamıyla bir demagoji gibi geldi bana.. Çünkü, Atatürk bu tartışmaların dışındadır. Daha sonra liste hazırlayanlar da bu sebepten dolayı listelerine Atatürk'ü almak gereği duymamıştır. Listeye Atatürk'ü almamak sizin anladığınız anlama gelse idi, ülkemizin "biricik Atatürkçü partisi CHP"nin mümtaz temsilcisi sayın Kılıçdaroğlu'nu da sizin yaptığınız gibi suçlamak gerekirdi.. Gerçi Kılıçdaroğlu, silah tüccarı ve Alman ajanı olduğu söylenen Ekim Devrimi'nde Lenin'e destek çıkan Parvus'u listeye almaktan dolayı eleştirildi, ama Atatürk'ü almamaktan dolayı eleştirmek kimsenin aklına gelmedi. Ayrıca, Kılıçdaroğlu'nun listesinde sizin "standartlarınıza" uymayan çok kişi var. Bence o listeyi de aynı mantıkla bir eleştiri süzgecinden geçirin de şu engin bilginizden yararlanalım. Örneğin "binbir çiçekçi Yaşar Kemal", "islamcı ideolog Necip Fazıl", "Kürt İdris-i Bitlisi", "CHP'den çok çektiği için ülkesinden Bulgaristan'a kaçarken sınırda devlet tarafından öldürülen Sabahattin Ali", "Atatürk'ün meclis gizli oturum konuşmalarında ağır şekilde eleştirdiği ve hatta yanılmıyorsam "serseri" dediği Mustafa Suphi", "kitaplarını okuyup okumadığınızı merak ettiğim Cemil Meriç", "Atatürk'le ilgisi çok da bilinmeyen Ziya Gökalp", "silah tüccarı ve Alman ajanı olduğu söylenen Parfus Efendi" hakkında görüşlerinizi gerçekten çok merak ediyorum.
Milliyet'in haberine göre Kılıçdaroğlu’nun listesindeki isimler şöyle:
- Yaşar Kemal
- Necip Fazıl Kısakürek
- Aziz Nesin
- Yılmaz Güney
- Mimar Sinan
- Sabahattin Ali
- Ziya Gökalp
- Âşık Mahzuni Şerif
- Parvus Efendi (19. yüzyıl. Teorisyen)
- Agop Dilaçar (Ermeni asıllı Türk dil bilimci)
- Kul Himmet (16. yüzyılda yaşamış Alevi Bektaşi halk ozanı)
- Cemil Meriç (Edebiyat eleştirmeni)
- İdris-i Bitlisi (Kürt siyasetçi ve yazar)
- Mustafa Suphi (Türkiye Komünist Partisi’nin ilk merkez komitesi başkanı)
Başbakan'ın listesini eleştirdiğiniz mantıkla bu listeyi de bir gözden geçirirseniz memelekete büyük hizmet etmiş olacaksınız...
Selamlar, saygılar...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
CHP'nin listesinde bir tek Necip Fazıl sırıtıyor...
Sanırım Kılıçdaroğlu, onu da Sabahattin Ali'nin gençlik yıllarındaki arkadaşlığının hatırına almıştır listeye... :)
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Ben listeler arasında önemli bir fark görmedim. Birbirini tamamlar mahiyette.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın commodore1tr;
Başbakan'ın avukatlığını yapmak istemem, ama insaf ve izan çerçevesinde bakınca, Başbakan'ın listesinde Atatürk'ün olmayışını sizin gibi yorumlamak tam anlamıyla bir demagoji gibi geldi bana.. Çünkü, Atatürk bu tartışmaların dışındadır. Daha sonra liste hazırlayanlar da bu sebepten dolayı listelerine Atatürk'ü almak gereği duymamıştır. Listeye Atatürk'ü almamak sizin anladığınız anlama gelse idi, ülkemizin "biricik Atatürkçü partisi CHP"nin mümtaz temsilcisi sayın Kılıçdaroğlu'nu da sizin yaptığınız gibi suçlamak gerekirdi.. Gerçi Kılıçdaroğlu, silah tüccarı ve Alman ajanı olduğu söylenen Ekim Devrimi'nde Lenin'e destek çıkan Parvus'u listeye almaktan dolayı eleştirildi, ama Atatürk'ü almamaktan dolayı eleştirmek kimsenin aklına gelmedi. Ayrıca, Kılıçdaroğlu'nun listesinde sizin "standartlarınıza" uymayan çok kişi var. Bence o listeyi de aynı mantıkla bir eleştiri süzgecinden geçirin de şu engin bilginizden yararlanalım. Örneğin "binbir çiçekçi Yaşar Kemal", "islamcı ideolog Necip Fazıl", "Kürt İdris-i Bitlisi", "CHP'den çok çektiği için ülkesinden Bulgaristan'a kaçarken sınırda devlet tarafından öldürülen Sabahattin Ali", "Atatürk'ün meclis gizli oturum konuşmalarında ağır şekilde eleştirdiği ve hatta yanılmıyorsam "serseri" dediği Mustafa Suphi", "kitaplarını okuyup okumadığınızı merak ettiğim Cemil Meriç", "Atatürk'le ilgisi çok da bilinmeyen Ziya Gökalp", "silah tüccarı ve Alman ajanı olduğu söylenen Parfus Efendi" hakkında görüşlerinizi gerçekten çok merak ediyorum.
Milliyet'in haberine göre Kılıçdaroğlu’nun listesindeki isimler şöyle:
- Yaşar Kemal
- Necip Fazıl Kısakürek
- Aziz Nesin
- Yılmaz Güney
- Mimar Sinan
- Sabahattin Ali
- Ziya Gökalp
- Âşık Mahzuni Şerif
- Parvus Efendi (19. yüzyıl. Teorisyen)
- Agop Dilaçar (Ermeni asıllı Türk dil bilimci)
- Kul Himmet (16. yüzyılda yaşamış Alevi Bektaşi halk ozanı)
- Cemil Meriç (Edebiyat eleştirmeni)
- İdris-i Bitlisi (Kürt siyasetçi ve yazar)
- Mustafa Suphi (Türkiye Komünist Partisi’nin ilk merkez komitesi başkanı)
Başbakan'ın listesini eleştirdiğiniz mantıkla bu listeyi de bir gözden geçirirseniz memelekete büyük hizmet etmiş olacaksınız...
Selamlar, saygılar...
Evet Demagoji yapmayalım... Başbakanın listesini eleştirdiği gibi derken eleştirdiğim ''tek ismi '' saklamak ayıp oluyor... O liste de Kürt Said in Kendince Said i Kür di nin ne işi var ? Diye soruyorum !! Başka kim var acaba ki can hıraş bu tepki... Atatürk e deccal diyen cumhuriywti yıkmak isteyen Kur'anı Kerim deki Nur suresinin kendisi için indiğini iddia eden bir meczubun ne işi var !!! Bu ülke topraklarına ve insanlarına kazandırdığı değer nedir ? Bölücülük ve düşmanlık dışında...
Önce neyin eleştirildiğini anlayalım sonra laf edelim... Örneğin ben Yunus Emre yi sevmem çok sufli biri gibi gelir bana... Bir kaç muhteşem şiiride nasıl yazmış ona hayret ederim. Ama ağzımı açıp gık demem Yunus Emre ye ... Çünkü o Yunus Emre dir ülkenin bir mozaiğidir... Muhtemeldir ki Mevlanası Yunusu Said i Kürdi yi tanısa meczup der hoşgörüden ileri gitmezdi... o zamanlar bu işler böyleydi zaten o yüzden o dönemde Said i kürdiler çıkmadı...
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Başbakan'ın Atatürk'ü listeye almayarak, unutturmaya çalıştığını iddia eden arkadaşın, başkalarının da aynı şekilde listelerine Atatürk'ü almamış olması karşısında susmasını anlamakta zorlanıyorum.
Eşitlik ve adalet denen bir şey var sayın commodore1tr;
Benim bildiğime göre, aynı eylemi yapana aynı ceza verilir.
Atatürk'ü listesine almayarak unutturmaya çalışanın ağzına biber sürmek gerekiyorsa bunu yapanların hepsinin ağzına acısından biber sürelim.
Ama bakıyorum da siz bazılarına bal süremeseniz de görmezden geliyorsunuz.
Bu "eşit" ve "adil" davranışınızdan dolayı sizi kutluyorum.
Yakıştı mı size?
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12664460_p.asp
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Bazı arkadaşlar, Said Nursi'nin Atatürk'e deccal dediğini belirterek, bu adamın listede adının olmasını eleştirmişler.. Bu durumda liste hazırlarken, toplumda şöyle veya böyle önemli yer tutmuş kültürümüzün önemli isimlerini belirlerken Atatürk'le olan ilişkilerine bakmak ve konuyu Atatürk'e endekslemek gerektiğinden dem vuruyorlar.
Daha önce de belirttiğim üzere, Atatürk listeler üstü olarak kabul edilmelidir. Ama listeyi hazırlarken, konuyu Atatürk'e endekslemek fikrine hiç katılmıyorum. Atatürk'le barışık olmayan çok sayıda önemli kişiyi tarihimizden, edebiyatımızdan silersek, sadece kültürel sahamızı çoraklaştırmaktan başka bir şey yapmamış oluruz.
Said Nursi'nin görüşlerine katılmayabiliriz, Atatürk'le barışık da olmayabilir. Ama yazdığı kitaplar ve görüşleri ile bu toplumun önemli bir önderidir.
Kaldı ki, Atatürk'le barışık olmayan sadece Said Nursi değil ki.. Listelerde adı geçen Nazım Hikmet bir şiirinde (Mustafa Suphi ve arkadaşlarının Karadeniz'de boğularak öldürülmeleri nedeniyle yazdığı bir şiirde) Mustafa Kemal için "burjuva Kemal" diyerek ağır şekilde eleştirmişti. Şiirin metni aşağıdadır.
28 Kanunisani
ta ata aa ta ta ha ta tta ta
tarih
sınıfların
mücadelesidir
1921
kanunisani 28
karadeniz
burjuvazi
biz
on beş kasap çengelinde sallanan
on beş kesik baş
yoldaş
bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kanunisaniyi unutma!
"siyah gece
"beyaz kar
"rüzgar
"rüzgar".
trabzondan bir motor açılıyor
sa-hil-de-ka-la-ba-lık!
motoru taşlıyorlar
son perdeye başlıyorlar!
burjuva kemal'in omuzuna binmiş
kemal kumandanın kordonuna
kumandan kahyanın cebine inmiş
kahya adamlarının donuna
uluyorlar
hav... hav... hak... tü
yoldaş unutma bunu burjuvazi
ne zaman aldatsa bizi
böyle haykırır:
- hav...hav...hak...tü
- gördün mü ikinci motörü?
- içinde kim var?
- arkalarından gidiyorlar.
- ikinci motör birinciye yetişti
- bordoları bitişti
- motörler sarsılıyor
- dalgalar sallıyor sallıyor dalgalar.
- hayır
iki motörde iki sınıf çarpışıyor
- biz onlar!
- biz silahsız onlar kamalı
- tırnaklanmız
- kavga son nefese kadar
- kavga
- dişlerimiz ellerini kemiriyor
kamanın ucu giriyor
- girdi...
- yoldaşlar, ey!
artık lüzum yok fazla söze:
bakın göz göze
- karadeniz
on beş kere açtı göğsünü,
on beş kere örtüldü.
onbeşlerin hepsi
bir komünist gibi öldü
1923 - MOSKOVA
Gelelim Sabahattin Ali'ye.. Sabahattin Ali aşağıdaki şiir nedeniyle mahkum olmuştur. Daha sonradan bu şiirin kendisine ait olmadığını savunmuşsa da bunu "Kel Ali"nin hakimlik yaptığı mahkemeye anlatamamıştır.
Hey anavatandan ayrılmayanlar
Bulanık dereler durulmuş mudur?
Dinmiş mi olukla akan o kanlar?
Büyük hedeflere varılmış mıdır?
Asarlar mı hâlâ hakka tapanı?
Mebus yaparlar mı her şaklabanı?
Köylünün elinde var mı sabanı?
Sıska öküzleri dirilmiş midir?
Cümlesi belî der Enelhak dese,
Hâlâ taparlar mı koca terese?
İsmet girmedi mi hâlâ kodese?
Kel Ali'nin boynu vurulmuş mudur?
Koca teres kafayı bir çekince
....................
İskendere bile dudak bükünce
Hicabından yerler yarılmış mıdır?
dizeleriyle Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı( 1932), bir yıla hüküm giydi, Konya ve Sinop Hapishanelerinde yattı, 1933'te memuriyet kaydı silindi. Cumhuriyet'in onuncu yıl dönümünde çıkarılan afla hapisten çıktı(29 Ekim 1933). Yeniden memur olabilmesi için bağlılığını ispatlaması istendi ve bu amaçla 15 Ocak 1934 tarihli Varlık'ta (13. Sayı) "Benim Aşkım" başlıklı,
Sensin kalbim değildir, böyle göğsümde vuran,
Sensin "Ülkü" adıyla beynimde dimdik duran
Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran
Seni çıkartsam ömrüm başlamadan bitiyor
Hem bunları ne çıkar anlatsam bir düziye
Hisler kambur oluyor dökülüyor yazıya
Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi'ye
Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor.
dörtlüklerini de içeren Atatürk'e övgü şiiri yayımladı ve karşılığında MEB Talim Terbiye Dairesi Mümeyyizliği'ne atanarak işsizlikten kurtuldu (30 Eylül 1934).
Görülüyor ki, birisi Atatürk'e "deccal" demiş, birisi "burjuva Kemal" demiş, vs.
-
Cevap: Bu söz Atatürk'e ait değilmiş
Verilecek cevapları ben de merak ediyorum.