-
Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Borçlunun ve bedelinin belli olduğu fakat vadesi ve kime olduğu belli olmayan bir senedin ödemesini yaptığım halde senedi bana geri vermeyeceklerini söylüyorlar.
Ödemeleri banka aracılığıyla senedi elinde bulunduran kişinin hesabına yaptım dekontları elimde var.Bu durumda ne yapmam gerekir.İhtarmı çekmem, yoksa savcılığı suç duyurusunda mı bulunmam......
Şimdiden çok teşekkürler.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Su an icin savciliga suc duyurusunda bulunsaniz dahi bir sonuc alamazsiniz,ozel belgede sahtecilik sucunun olusabilmesi icin senedin kullanilmasi gereklidir.Sizden bu bedeli tekrar istedikleri takdirde suc duyurusunda bulunabilirsiniz.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Sayın editörüm teşekkürler bir sorum daha olacak
Peki senedi başkasına ciro ederlerse veya başkası vasıtasıyla bu senedin karşılığını almaya calışırlarsa veya haciz getirmeye çalışırlarsa bunu engellemek için önceden birşey yapılabilr mi?
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Böyle bir amaçları var ise,menfi tespit davası açabilirsiniz ancak senedin bedelini ödediğinizi yine senetle ispatlamanız gerekcektir..Senedi ödediğinize dair bir belge almadıysanız malesef yapabileceğiniz pek bir şey yok.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Sayın Değirmenci ödediğime dair banka dekontları var ama öncedende belirttiğim gibi senet hamiline bir senet yinede bu davayı açıp 3.kişilerden gelebilecek hacizleri önleyebilir miyim
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
İyi günler.bende senedimi ödedigimde karşılıgında ödendigine senedin bana iade edilecegine dair makbuz verildi.Bankada diyerek hep oyaladılar.3 şahısa geçtigini anladım ve ihtar çektim. 3 şahıs bugün beni icraya verdi. o icrayı elimdeki makbuzla durdurabilirmiyim?
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Bu makbuzda imza bulunuyor mu?Ya da el yazisiyla mi duzenlenmis?
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
konuyla ilgili bir ek sorum var. şirketim adına borçlu olduğum 4 adet senetlere karşılık banka havalası ile ödeme yaptım. banka dekontunda senetlere mahsub olduğunu belirttim. iki senedi ödemiş olduğum halde senetlerim gönderilmedi. şimdi icra yoluyla almak istiyorlar. icra tebliği 4 gün önce geldi. ne yapabilirim?
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
bu konuyla ilgili olduğu için, yeni konu açmıorum..
senedimi almak istediğim kişiye senette yazılı olan tutarı havale ile gönderiyorum...ancak senedin tarih, tutar vs. bilgilerini ekleyerek bu senet karşılığı olarak havale ettiğimi not düşüyorum... daha sonra bu senet icraya konursa havalede düştüğüm notun geçerliliği olur mu??
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Alıntı:
ssselimilhan rumuzlu üyeden alıntı
bu konuyla ilgili olduğu için, yeni konu açmıorum..
senedimi almak istediğim kişiye senette yazılı olan tutarı havale ile gönderiyorum...ancak senedin tarih, tutar vs. bilgilerini ekleyerek bu senet karşılığı olarak havale ettiğimi not düşüyorum... daha sonra bu senet icraya konursa havalede düştüğüm notun geçerliliği olur mu??
Evet bu notun geçerliliği olacaktır. Eğer karşı taraf banka havalesi ile gönderilen paranın bono(senet) borcunu ödemeden başka bir amaçla gönderildiği iddiasında ise bu iddiasını ispat etmek zorunda kalacaktır. Yargıtay'ın bu yöndeki kararlarına göre; "Havale tarihleri bononun tanzim tarihinden sonra olduğuna göre ödemelerin başka bir borca yönelik olduğunu davalının usulen kanıtlaması gerekmektedir. Başka bir ifade ile somut olayda ispat yükü davalı taraftadır."
Ancak ödenen senedin daha sonra icra takibine yada bir davaya konu edilmesi ihtimaline karşı, keşide edilen bononun ibrazını müteakip ödemek kişinin yararına olacaktır. Yani en sağlamı aynı anda senedi teslim alıp ödemeyi yapmaktır. Çünkü TTK'nun 620. maddesine göre; "Muayyen bir günde veya keşide gününden yahut görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününden veya onu takip eden iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraza mecburdur."
Burada, ibraz edilmezse mütemerrit duruma düşerim gibi bir düşünce akla gelebilir. TTK'nın 624. maddesine göre " Bir poliçe 620. maddede tayin edilen müddet zarfında ödeme için ibraz edilmediği takdirde borçlu masraf ve hasar hamile aidolmak üzere poliçenin bedelini notere tevdi edebilir." Her ne kadar poliçe denilse de bu hüküm bono hakkında da uygulanmaktadır.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
cevabınız için çok teşekkür ederim..ancak şöyle bi durum var, senedin ödeme tarihi geçmiş durumda şu an...mayıs ayına ait bir senet olmasına rağmen icraya konmamış.. benim bu tarihte havale ediyor olmam durumu değiştirir mi??
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Hayır, değiştirmez, burada önemli olan havalenin vadeden sonra yapılmış olmasıdır. Aksi halde bir senedin vadesinden önce ödenmesi, o havalenin senet bedeli için yapıldığı hakkında şüpheye neden olmakta ve borçlu ispat yükü altında kalmaktadır.
Ama yukarıda da belirttiğim gibi senet bedelini notere tevdi etmek en doğrusu.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
notere tevdi çok güzel açıklama. aksi halde kötüniyetli alacaklı senedi ibraz etmez ve vade tarihinden sonra icraya koyar. avukatlık ücreti. harçlar ve de icra masrafı ödenir fazladan.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
- TEVDİ
MADDE 624 - Bir poliçe 620 nci maddede tâyin edilen müddet zarfında ödeme için ibraz edilmediği takdirde borçlu masraf ve hasar hâmile ait olmak üzere poliçenin bedelini notere tevdi edebilir.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/2637
K. 2007/5240
T. 20.3.2007
• KEŞİDECİNİN PROTESTO EDİLMESİ ( Hamilin Cirantalara Müracaat Edebilmesi İçin Keşidecinin Protesto Edilmesi Zorunlu Olduğu - Aksi Takdirde Hamil Adı Geçenler Yönünden ( Keşideci Hariç ) Müracaat Hakkını Kaybedeceği )
• PROTESTO EVRAKI ( Dosya İçinde Protesto Evrakına Rastlanmamış İse de Borçluların Ödeme İtirazları Karsında İİK.nun 170/A-Son Maddesi Uyarınca Bu Eksiklik Takibin İptali Nedeni Yapılamayacağı )
• ÖDEME İTİRAZI ( Dosya İçinde Protesto Evrakına Rastlanmamış İse de Borçluların Ödeme İtirazları Karsında İİK.nun 170/A-Son Maddesi Uyarınca Bu Eksiklik Takibin İptali Nedeni Yapılamayacağı )
• TAKİBİN İPTALİ ( Dosya İçinde Protesto Evrakına Rastlanmamış İse de Borçluların Ödeme İtirazları Karsında İİK.nun 170/A-Son Maddesi Uyarınca Bu Eksiklik Takibin İptali Nedeni Yapılamayacağı )
• FAİZ TALEBİ ( Dosya İçinde Protesto Evrakına Rastlanmaması/Borçluların Ödeme İtirazları Karsında Alacaklının Bononun Vade Tarihinden İtibaren TTK.nun 637/11 Maddesi Gereği Faiz Talep Edebileceği )
• KISMİ ÖDEME ( Mahkemece Borçluların Ödeme Emrinin Tebliğinden Sonra Yaptığı Kısmi Ödemelerinin BK.nun 84. Maddesi Uyarınca Borçtan Mahsubu Gereği )
6762/m.614,615,620,624,626,642,637-11
2004/m.170/A-son
818/m.84
ÖZET : Takip alacaklısı, bono hamili olup, keşideci ve lehtar haklarıda takip yapmaktadır.
TTK.nun 626 ve 642. maddeleri gereğince hamilin cirantalara müracaat edebilmesi için keşidecinin protesto edilmesi zorunludur. Aksi takdirde hamil adı geçenler yönünden ( keşideci hariç ) müracaat hakkını kaybeder. Dosya içinde protesto evrakına rastlanmamış ise de borçluların ödeme itirazları karsında İİK.nun 170/a-son maddesi uyarınca bu eksiklik takibin iptali nedeni yapılamaz.
Bu durumda alacaklının bononun vade tarihi olan 01.09.2006 tarihinden itibaren TTK.nun 637/11 maddesi gereği faiz talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. O halde Mahkemece borçluların ödeme emrinin tebliğinden sonra yaptığı kısmi ödemelerinin BK.nun 84. maddesi uyarınca borçtan mahsubu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Hamil, muayyen bir günde ödenmesi gereken poliçeyi ( bonoyu ) bu tarihte ve bu tarihi takip eden iki iş günü içinde ibraz edebilir. ( Prof.Dr. Fırat Öztan Kıy.Ev.Huk. S.674 ) Gerçekten TTK.nun 615/4 maddesi gereği bononun vadesi muayyen bir gün olarak tesbit olunması halinde, bonoyu tanzim eden keşideci borçlu ödeme zamanında senedin kimin elinde olduğunu bilemeyeceğinden senet hamili TTK.nun 620. maddesi gereği ödenmek üzere bonoyu keşideciye ibraza mecburdur. Bononun vadesinde keşideciye ( tanzim edene ) ibrazı ile borçlu mütemerrit olur. Senedin vadesinde anılan kanun gereği ibraz olunmadığı ahvalde, keşideci borçlu TTK.nun 624. maddesi gereği masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi ederek borçtan kurtulur. Bu gereği yerine getirmeyen keşideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere kendisine ibraz olunmadığı.vadenin sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulduğuna ilişkin iddiası mercide tartışma konusu yapılamaz.
Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK. 614. maddesi gereği bonoda kefilde ( aval veren ) hamile karsın borcun tamamından keşideci gibi sorumludur, ibrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Nevarki bu hakkın kullanılması için TTK.nun 626. maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde TTK.nun 642. maddesi gereği hamil, keşideci dışındaki müracaat borçluları'na ( lehtar ve cirantalara ) karsı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Vadesinde ibraz olunup da ödenmeyen bononun hamili TTK.nun 637/11. maddesi gereğince temerrüt tarihi olan vadeden itibaren faiz talep edebilir. Keşidecinin temerrüde düşmesi için TTK.nun 620. maddesindeki koşulun yerine getirilmesi yeterli olup, ayrıca protesto edilmesi borçtan sorumluluğu açısından yersizdir. Yine temerrüt tarihinden itibaren faiz istenebileceği de tartışmasızdır.
Nitekim 11.12.1957 tarih ve 17/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da adi senette dahi vadenin olması halinde, faizin vade tarihinden itibaren istenebileceği kabul edilmiştir. ( HGK.nun 22.03.2000 tarih ve 12-706/181 sayılı kararı )
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olayın incelenmesinde;
Takip alacaklısı, bono hamili olup, keşideci ve lehtar haklarıda takip yapmaktadır.
TTK.nun 626 ve 642. maddeleri gereğince hamilin cirantalara müracaat edebilmesi için keşidecinin protesto edilmesi zorunludur. Aksi takdirde hamil adı geçenler yönünden ( keşideci hariç ) müracaat hakkını kaybeder. Dosya içinde protesto evrakına rastlanmamış ise de borçluların ödeme itirazları karsında İİK.nun 170/a-son maddesi uyarınca bu eksiklik takibin iptali nedeni yapılamaz.
Bu durumda alacaklının bononun vade tarihi olan 01.09.2006 tarihinden itibaren TTK.nun 637/11 maddesi gereği faiz talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. O halde Mahkemece borçluların ödeme emrinin tebliğinden sonra yaptığı kısmi ödemelerinin BK.nun 84. maddesi uyarınca borçtan mahsubu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 20.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2000/12-706
K. 2000/181
T. 22.3.2000
• BONONUN KEŞİDECİYE İBRAZI ( Temerrüdün Başlangıcı )
• KEFİLİN SORUMLULUĞU ( Temerrüt Faizi )
• BONO ÜZERİNDE VADE BULUNMAMASI
• FAİZ BAŞLANGICI ( Temerrüt Tarihi )
• TEMERRÜT TARİHİ ( Faiz Başlangıcı )
• REESKONT FAİZİ ( Temerrütde )
• BONO BEDELİNİN NOTERE TEVDİİ
2004/m.16
ÖZET : Takip alacaklısı, bono lehtarı olup, keşideci ve kefil takip edildiğinden 15.2.1997 vade tarihinden itibaren TTK.nun 637/11 maddesi gereği ve Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/171-413 sayılı kararı doğrultusunda 3095 sayılı kanunun 2/3 maddesinde öngörülen reeskont faizini talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur.
DAVA: Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Hakimliğince davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.11.1998 gün ve 1998/562, 1998/650 sayılı kararın incelenmesi davalı- alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2.03.1999 gün ve 1999/1920-2412 sayılı ilamı ile; ( ...Alacaklı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değilse de, alacaklı C.L. vekili tarafından diğer borçlular yanında itiraz eden O.B. ( aval veren ) hakkında da 350.000.000 liralık asıl alacağın işlemiş faizi ve komisyon ücreti ile birlikte tahsili için kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiştir. Ortağa yapılan tebligatın geçersizliği sebebiyle 7201 Sayılı Yasanın 32. Maddesi gereğince itirazın süresinde olduğuna yönelik merci gerekçesi doğrudur. Borçlu vekili itiraz dilekçesinde işlemiş faizin ve komisyon ücretinin kendilerinden talep edilemeyeceğini ileri sürmüş, mercice faize yönelik itiraz, borçlunun temerrüde düşülmediğinden bahisle kabul edilmiştir. TTK. 690. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 637/2. maddesi gereğince, alacaklı vade tarihinden itibaren faiz isteyebilir. HGK.nun 26.4.1995 gün ve 1995/171-413 sayılı kararında ise vade tarihinden itibaren istenecek faizin 3095 sayılı Yasanın 2/3 maddesinde öngörülen reeskont faiz oranına göre hesaplanacağı vurgulanmıştır. Ayrıca 11.12.1957 tarih ve 17/29 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre de ( ... takip tutanağında vade tarihinden itibaren faiz isteğinde bulunulursa, B.K. 101. maddesi gereğince borcun ifa edileceği gün birlikte tayin edilmiş olacağından, vadesinde borcunu ödemeyen borçlu mütemerrit sayılacağı cihetle, faizin vade tarihinden itibaren hesap edilmesi... ) gerekecektir. O halde borçlunun takibin şekli ve dayanak belgenin niteliği itibariyle işlemiş temerrüt faizinden sorumlu olması için ayrıca temerrüde düşürülmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, borçlunun faize itirazının da reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı-Alacaklı vekili
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: TTK.nun 690. maddesi poliçelere ilişkin yasa maddelerinin, bonolarda da uygulanması gerektiği hallerde ilgili maddelere yollama yaptığı açıktır. O nedenle TTK.nun 690. maddesi göndermesi ile bonolarda da uygulanması gereken TTK.nun 592. Maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Bu tür bono düzenlenirken veya tamamen doldurulmamış bir bono tedavüle çıkarken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile isbat olunmadığı sürece bono üzerinde yazılı olan rakam yazı, tanzim ve vade tarihi gerçekliğini ve varlığını korur. Bu nedenledir ki senet üzerinde yazılı olan vade tarihinin gerçeği yansıtmadığı iddiası mercide dinlenemez. Somut olayda 28.12.1996 tanzim ve 15.2.1997 vade tarihli bononun taşıdığı tarihlerin aksine bir vade ve tanzim tarihinin olduğu iddiası açıklanan biçimde kanıtlanmadığından yerinde değildir.
Hamil, muayyen bir günde ödenmesi gereken poliçeyi ( bonoyu ) bu tarihi takip eden iki iş günü içinde ibraz edebilir. ( Prof. Dr. Fırat Öztan Kıy.Ev.Huk. S.674 ) Gerçekten TTK.nun 615/4 maddesi gereği bononun vadesi muayyen bir gün olarak tesbit olunması halinde, bonoyu tanzim eden keşideci borçlu ödeme zamanında senedin kimin elinde olduğunu bilemeyeceğinden senet hamili TTK.nun 620. maddesi gereği ödenmek üzere bonoyu keşideciye ibraza mecburdur.
Bononun vadesinde keşideciye ( tanzim edene ) ibrazı ile borçlu mütemerrit olur. Senedin vadesinde anılan kanun gereği ibraz olunmadığı ahvalde, keşideci borçlu TTK.nun 624. maddesi gereği masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi ederek borçtan kurtulur. Bu gereği yerine getirmeyen keşideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere kendisine ibraz olunmadığı, vadenin sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulduğuna ilişkin iddiası mercide tartışma konusu yapılamaz.
Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK 614. Maddesi gereği bonoda kefilde ( aval veren ) hamile karşın borcun tamamından keşideci gibi sorumludur. İbrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Nevarki bu hakkın kullanılması için TTK.nun 626. maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde TTK.nun 642. maddesi gereği hamil, keşideci dışındaki müracaat borçluları`na ( lehtar ve cirantalara ) karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Vadesinde ibraz olunupta ödenmeyen bononun hamili TTK.nun 637/11. Maddesi gereğince temerrüt tarihi olan vadeden itibaren faiz talep edebilir. Keşidecinin temerrüde düşmesi için TTK.nun 620. maddesindeki koşulun yerine getirilmesi yeterli olup, ayrıca protesto edilmesi borçtan sorumluluğu açısından yersizdir. Yine temerrüt tarihinden itibaren faiz istenebileceği de tartışmasızdır.
Nitekim 11.12.1957 tarih ve 17/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da adi senette dahi vadenin olması halinde, faizin vade tarihinden itibaren istenebileceği kabul edilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olayın incelenmesinde;
Takip alacaklısı, bono lehtarı olup, keşideci ve kefil takip edildiğinden 15.2.1997 vade tarihinden itibaren TTK.nun 637/11 maddesi gereği ve Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/171-413 sayılı kararı doğrultusunda 3095 sayılı kanunun 2/3 maddesinde öngörülen reeskont faizini talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. O nedenle olayda TTK.nun 642. maddesinin uygulama yeri yoktur. Mercice, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen özel daire kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.3.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/11-576
K. 2005/638
T. 23.11.2005
• BONOYA DAYANAN İHTİYATİ HACİZ TALEBİ ( Kabulü Halinde Borçlunun ve Menfaatleri İhlal Edilen Üçüncü Kişilerin İtirazını Düzenleyen 265. Maddede İtirazın Reddi Kararının Temyizi Üzerine Verilecek Yargıtay Kararının Kesin Olduğu )
• İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN REDDİ KARARINI BOZAN DAİRE KARARINA KARŞI DİRENME ( Yerel Mahkemenin Direnme Kararı Vermesinin Usulen Mümkün Olduğu )
• ÖDEMEME PROTESTOSU ÇEKMEKSİZİN İHTİYATİ HACİZ İSTEMİ ( Alacaklının Vadesi Geçmiş Bonolar Nedeniyle Borçlu Hakkındaki İhtiyati Haciz Talebinin Kabulüne Karar Verilmesi Gereği )
• İBRAZ EDİLMEYEN BONO ( Borçlunun Bono Bedelini Notere Tevdi Etme Hakkı da Bulunduğundan Alacaklının Bono Borçlularına Karşı İhtiyati Haciz İsteyebilmesi İçin Önceden Protesto Düzenlemesine Gerek Bulunmadığı )
2004/m.50,257,258,265
6762/m.620,624,690,691
ÖZET : Vadeleri geldiği halde ödenmeyen bonolara dayanan ihtiyati haciz talebine ilişkin davada, ihtiyati haciz kararı veren yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararını bozan Yargıtay Özel Dairesinin bu kararına karşı direnme kararı verilip verilemeyeceği ile ilgili olarak İcra İflas Kanununun 258. maddesinde, alacaklının red kararına karşı kanun yoluna gidebileceği belirtildiği halde, bu yola başvurulduğu takdirde, Yargıtay'ca verilecek kararın kesin olup olmayacağı konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. İhtiyati haciz talebinin kabulü halinde borçlunun ve menfaatleri ihlal edilen üçüncü kişilerin itirazını düzenleyen 265. maddede ise itirazın reddi kararının temyizi üzerine verilecek Yargıtay kararının kesin olduğu açıkça belirtilmiştir. Sonuçta, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının temyizi üzerine verilen Yargıtay Özel Dairesi'nin bozma kararı kesin değildir. Bozmaya karşı, yerel mahkemenin direnme kararı vermesi usulen mümkündür.
Esas sorun bakımından, ibraz edilmeyen bir bonodan dolayı Türk Ticaret Kanununun 624. maddesine göre, borçlunun bono bedelini notere tevdi etme hakkı da bulunduğundan alacaklının bono borçlularına karşı ihtiyati haciz isteyebilmesi için önceden protesto düzenlemesine gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle, alacaklının vadesi geçmiş bonolar nedeniyle borçlu hakkındaki ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki "İhtiyati Haciz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nce "davanın reddine" dair verilen 9.9.2004 gün ve 2004/591-591 D. İş sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.3.2005 gün ve 2005/2763-2797 sayılı ilamı ile,
( ... İhtiyati haciz isteyen banka vekili, "borçlular Ö. B. ve B. Holding A.Ş. 'nin keşidecisi oldukları senetlerin vadelerinde ödenmediğini, müvekkilinin yasal hamili bulunduğu senetlerden doğan alacağının muaccel hale geldiğini" ileri sürerek, "ihtiyati hacze karar verilmesini" talep etmiştir.
Mahkemece, "ihtiyati haciz talebine dayanak yapılan senetlerin protesto edildiğine dair protesto evrakları bulunmadığı" gerekçesiyle "ihtiyati haciz isteminin reddine" karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir.
İstem, bonolara dayalı alacak nedeniyle talep edilen ihtiyati hacze ilişkindir. İhtiyati haciz isteyen banka, B. Holding A.Ş. tarafından düzenlenen ve Ö.B.'nin kefil olarak gösterildiği bonoların lehdarı durumundadır. TTK'nın 691/1. maddesine göre, bir bonoyu tanzim eden kimse; tıpkı, poliçeyi kabul eden gibi sorumludur. Ayrıca, bonoya tatbik olunacak hükümleri düzenleyen TTK'nın 690. maddesinin yaptığı atıf gereği aynı Yasanın 620. maddesi uyarınca, ödeme için ibraz edilmeyen bir bonodan dolayı borçlunun 624. maddeye göre bono bedelini notere tevdi etme hakkı da bulunmaktadır. Bu nedenlerle, alacaklının bono borçlularına gidebilmesi için önceden protesto düzenlemesine gerek bulunmamaktadır. Buna göre, alacaklının vadesi geçmiş bonolar nedeniyle borçlu hakkında talep ettiği ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, açıklanan maddelere İİK'nın ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257. maddesindeki hususlara uymayan gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup kararın "ihtiyati haciz isteminde bulunan alacaklı yararına" bozulması gerekmiştir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : İstek, vadelerinde bedelleri ödenmeyen bonolara dayalı, ihtiyati hacze ilişkindir.
Yerel mahkemece istek reddedilmiş, ihtiyati haciz isteyen vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Daire'ce yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemenin direnme kararı da ihtiyati haciz isteyen vekilince temyiz edilmiştir.
A. Önsorun ve Değerlendirilmesi: Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa geçilmeden önce, yerel mahkemenin, "ihtiyati haciz talebinin reddine" ilişkin kararını bozan Özel Daire kararına karşı direnme hakkı bulunup bulunmayacağı hususu bir önsorun olarak gündeme getirilmiştir. Bir başka anlatımla, Yargıtay Özel Dairesi'nin bozma kararının kesin olup olmadığının tartışılması istenilmiştir.
Bu yönde bir önsorunun gündeme getirilmesinin nedeni, İcra ve İflas Kanunu'nun ihtiyati haciz konusundaki 258. ve 265. maddelerinde yer alan düzenlemeler arasındaki farklılıktır.
İcra ve İflas Kanunu'nun "İhtiyati haciz kararı" başlıklı 258. maddesi, "İhtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir."
Hükmünü taşımakta iken;
17.7.2003 gün ve 4949 sayılı Kanun'un 60. maddesiyle, "İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı kanun yoluna başvurabilir" şeklindeki son fıkra eklenmiştir.
Yine, İcra ve İflas Kanunu'nun 265. maddesi, "İhtiyati haciz kararına itiraz" başlığını taşımakta iken, anılan 4949 sayılı Kanun ile başlığı "İhtiyati haciz kararına itiraz ve temyiz" olarak değiştirilmiş; madde metninde de değişiklikler yapılmıştır.
265. maddenin önceki ve değişikliklerden sonraki metinleri şöyledir:
Maddenin 18.2.1965 gün ve 538 sayılı Kanun'un 105. maddesiyle değişik birinci fıkrası;
"İhtiyati haciz kararı temyiz edilemez. Ancak borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı, huzuruyla yapılan hacizlerde tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir."
Şeklinde iken,
4949 sayılı Kanun'un 63. maddesi, bu fıkrayı;
"Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir." şeklinde değiştirmiş ve maddeye "Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir." şeklindeki ikinci fıkra ve ayrıca "İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmaz." şeklindeki son fıkra eklenmiştir.
Görüldüğü üzere, İcra ve İflas Kanunu'nun 258. maddesi, ihtiyati haciz isteminde yetkili mahkemeyi ve esasları düzenlemekte, "istemin reddi halinde alacaklının kanun yoluna başvurabileceğini" öngörmektedir.
265. madde ise, "ihtiyati haciz isteminin kabulü halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu karara itiraz edebilecekleri; itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yolunun açık bulunduğu, Yargıtay'ın incelemesi üzerine vereceği kararın da kesin olacağı" hükmünü taşımaktadır.
Eş söyleyişle, 258. madde, ihtiyati haciz isteminin reddi halinde alacaklının; 265. madde ise, bu istemin kabulü halinde borçlunun ve menfaatleri ihlal edilen üçüncü kişilerin başvurabilecekleri yolları düzenlemektedir.
Önemle vurgulanması gereken yön, 258. maddede "alacaklının ret kararına karşı kanun yoluna gidebileceğinin belirtilmesiyle yetinilmiş ve bu yola başvurulması halinde, Yargıtay'ca verilecek kararın kesin olup olmayacağı" konusunda herhangi bir hüküm getirilmemiş olmasına karşın; 265. maddede, "itirazın reddi kararının temyizi üzerine verilecek Yargıtay kararının kesin olduğu"nun açıkça belirtilmiş bulunmasıdır.
Kanun koyucunun, 265. maddede öngördüğü kesinliği ( itirazın reddi kararının temyizi sonucunda verilecek Yargıtay kararının kesin olduğuna dair hükmü ), eğer iradesi bu yönde oluşsaydı, 258. madde bakımından da öngörebileceği, buna hukuken ve kanun yapma tekniği açısından herhangi bir engel bulunmadığı kuşkudan uzaktır. Buna rağmen, her iki hüküm arasında açıklanan biçimde bir farklılık oluşturulması, kanun koyucunun tercihini bilinçli olarak bu yönde kullandığını göstermektedir.
Sonuç olarak, somut olaydaki gibi, "ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının temyizi üzerine verilen Yargıtay Özel Dairesi'nin bozma kararı kesin değildir. Dolayısıyla, böylesi bir bozmaya karşı, yerel mahkemenin direnme kararı vermesi usulen mümkündür.
Ön sorun, 16.11.2005 günlü ilk görüşmede çoğunluk sağlanamaması üzerine, 23.11.2005 günlü ikinci görüşmede bu şekilde ve oyçokluğuyla aşıldıktan sonra, işin esası incelenmiştir.
B. ESASA YÖNELİK İNCELEME VE DEĞERLENDİRMESİ:
İşin esasına yönelik incelemede;
SONUÇ : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme bozulmalıdır.
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
sonuç:
Muayyen bir günde ödenmek üzere düzenlenen bonunun TTK.nun 620. maddesi gereği hamil tarafından ödenmek için keşideciye ibrazı zorunludur. Bononun vadesinde keşideciye ibrazı ile borçlu mütemerrit olur. Bononun anılan Kanun gereği vadesinde ibraz olunmadığı hallerde keşideci borçlu, TTK.nun 624, maddesi gereği masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi ederek borçtan kurtulur. Bu gereği yerine getirmeyen keşideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere ibraz olunmadığını, vadenin gerçeğe aykırı olarak doldurulduğunu merci nezdinde ileri sürmesine yasal olanak yoktur ( HGK. 22.3.2000, 200/12-706-181 ).
Bu açıklamalar ışığında vadesinde ödenmek için ibraz olunup da ödenmeyen bono hamili TTK.nun 637/11. maddesi gereği temerrüt tarihi olan vadeden itibaren faiz istenebileceği düşünülmeksizin merciin yazılı biçimde reeskont faizine ilişkin takibin iptali yerinde görülmemiştir
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
bana yardımcı olursanız sevinirim..
Bir mağazadan alışveriş yapıp karşılığında 10 adet senet imzaladım ve senetleri de 1/2, 2/2 diye 10 a kadar tamamladım. İlk dört ödemem den sonra mağaza yapmış olduğum ödemelere karşılık senetlerimi teslim etmedi. Ödeme yaparken sadece bilgisayardan çıkmış bir makbuza kaşe imza atıyorlardı. ben senetlerim verilmediği için o makbuza parayı tahsil eden arkadaştan senedi teslim edilmemiştir ibaresi yazdırıp imza aldım ve senetlerin aylarını da ayrıca belirttim. şimdi mağazaya 2 aylık ödemem ve 2 senedim kaldı. kendilerine senetlerimi teslim almadığım için posta yoluyla ihbar çekip ödeme yapmayacağımı belirtsem nasıl olur ya da noterden protesto çektirip dava mı açmalıyım? sizce nasıl bir yol izlemem gerekiyor yardımcı olabilirseniz çok sevinirim,şimdiden teşekkür ederim
-
Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
slm.kullanılmış ödenmiş bir teminat senedi(sadece miktar yazılı ve 3 kişinin imzası var) bulunmaktadır.bu senette benımde imzam var.farklı birisi senedi baskasına ciro ederek beni icraya verdi.elimizde bu senedın ödendiğine dair ve hükümsüz olduğuna dair ödemiş olduğumuz şirket tarafından verilen ıslak imzalı bir belge var.nezaman ödendiğine dair ödeme günleri var.şuan suç duyurusunda bulunacağız ve menfi tespit davası acılacak.kazanma olasılığımız nedir?karşı tarafa ne yapabiliriz.?
-
Cevap: Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
aynı olay benimde başıma geldi senet karşılğı mütahitten bir daire aldım ve senetleri banka havalesi ile mütahittin hesabına yatırdım senetleri istediğimde yurt dışında olduğunu geldiğinde verceğini söyledi ve sonra ben daireyi başka bir kişiye sattığımda mütahit ipoteği kaldırdı ve geri kalan parasını aldı ama senetleri geri vermedi ve avukat ta verdi şimdi avukat masrafı ve faiz talep ediyor kendi armızda yaptığımız kontrat var kendi imzası ve şahitlerin imzası ama avukat bunun geçerliliği olmadığnı söylüyor bankaya yatırdığım dekontların sadece 4 tanesinde senet karşılığı ibaresi var mütahit bu şekilde bir sonuca vara bilirmi şimdiden teşekkürler cevabınızı bekliyorum
-
Cevap: Re: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Senetlerin hepsini mi icra vermişler?
-
Cevap: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
şu anada elinde bulunan tüm senetleri avukata verdi ve avukat bu senetleri işleme koyacağını söyledi ne yapabilirim bir kaç avukata sorduğumda bana beklememi celp geldiğinde gereken işlemler yapılır dendi
-
Cevap: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Odedigim senedi alacakli ibraz etmedi fakat "isim Soyisim, kisilerin senetden dusurulmek uzere besbin euro elden aldım."diye kendi el yazısı imzası ve tarih var.ancak icra mahkemesinde % 20 Tazminat ile ben kaybettim.Sahis baska birseye karsi bunu yazmistim diyor.belgede senet numarasi tanzim tarihi yokmus.simdi temyize gönderdik ve asliye de dava açtık. Yukarida bu durumda,yargitay karar larin da ispat yukunun davaliya ait oldugu yönünde deki kararları olduğunu okudum.bu konu da ornek yargitay kararı varsa gönderebilir misiniz?
-
Cevap: Ödenmiş senedin geri verilmemesi
Selamlar ben bir vatandaş olarak sayın avukatlarımiz dan bir ricam var:su konuda yargitay karari ariyorum .ben ödediğim fakat senet iade edilmediği için icra takibi sonucu açtığım icra hukuk davasını yüzde yirmi tazminatla kaybettim. Yargıtay a gönderdik ve menfi tesbit davası açtık. Elimde borcun ödendiği dair karşı tarafın kendi el yazısı imza ve tarihi yer alan belge var.bunu başka bişey için yazdım diyor.hatta bu belgede kefil in ismi de geciyor.senet euro ile belgede de euro aldım diyor.hatta kimden aldığında yazılı o kişide şahidim diyor.simdi bu konuda bir Yargıtay kararı var mıdır. Avukatım tam bir karar bulamadı. Varsa lutfen rica ediyorum.ayrica burada ispat yükü karşı tarafta değil midir.