Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Bir Kamu Kuruluşunda 1 yıl süreyle vekaleten yürüttüğüm üst düzey bir göreve 657 sayılı Kanunun 71 ve 76. maddeleri ile 2451 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince üçlü kararname ile asaleten atandım.
Atandıktan sadece 1 ay sonra Bakan atadığı tüm üst düzey bürokratlardan tarihsiz dilekçe aldığı gerekçesiyle bana da şiddetli manevi baskı ile icbaren tarihsiz istifa dilekçesi yazdırarak aldı. Ertesi gün hiçbir gerekçe olmaksızın (disiplin soruşturması veya olumsuz sicil gibi) sadece bila tarihli istifa dilekçesine istinaden yazarak üçlü kararname ile atandığım görevden beni sadece kendi imzası ile yani Bakan onayı ile görevden aldı ve göreve atanmadan önceki bulunduğum kadrodan bile yaklaşık 200 YTL daha az maaşlı bir başka göreve atadı.
Ben de İdare Mahkemesi’nde dava açtım. Davalı İdarede tarihsiz istifa dilekçesi alınmasının bir teamül haline geldiğine dair bir sürü hukuki deliller sundum. Bir işlemle 2 kez mağdur edildiğimi yani atanmadan önceki maaşımı da kaybettiğimi belirttim. Üçlü kararname ile atandığım bir görevden Bakan onayı ile alınamayacağımı da yazdım. Ancak İdare Mahkemesi bunların hiçbirini dikkate almadı ve karar aleyhime alındı.
Sonra Danıştay’a temyiz müracaatında bulunarak dilekçemi verdim.
Siz değerli hukukçularımızın görüşlerine ve yardımlarına ihtiyacım var. Şöyle ki:
1- Bir kişi 1 yıl vekaleten yürüttüğü göreve üçlü kararname ile atandığı görevden atandıktan sadece 1 ay sonra kazandığı tüm mali ve özlük haklarını bir tarafa bırakarak hiçbir neden yokken istifa eder mi? Bu konuda hukukta karar alıcıların kanaatlerinin hiçbir rolü olmaz mı?
2- İdare beni atanmadan önce bulunduğum kadronun maaşından çok daha az bir maaşla meslek ve görevimle ilgisi olmayan başka bir kadroya atayabilir mi? Bunda hukuka uyarlık var mıdır?
3- 2451 sayılı Kanunun 2. maddesinde “Bu Kanuna ekli (1) sayılı cetvelde gösterilen unvanları taşıyan görevlere Bakanlar Kurulu kararı ile, (2) sayılı cetvelde gösterilen unvanları taşıyan görevlere müşterek kararla atama yapılır. BUNLARIN NAKİLLERİ VE GÖREVDEN ALINMALARI DA AYNI USULE GÖRE OLUR.” denilmektedir. Benim asaleten atanmam bu Kanunun 2. maddesine göre ve (2) sayılı cetvel çerçevesinde oldu.
İdare, beni üçlü kararname ile atandığım bir görevden tarihsiz istifa dilekçesi gerekçesi ile de olsa 2451 sayılı kanunun sarih maddesine ve hukukun temel ilkelerinden biri olan “yetki ve usulde paralellik ilkesine” aykırı olarak sadece Bakan onayı ile görevden alarak başka bir göreve atayabilir mi? Benim tarihsiz istifa dilekçesine istinaden de olsa yine üçlü kararname ile görevden alınmam gerekmezmiydi? Söz konusu işlem yetki, usul ve şekil yönünden hukuka ve kanuna aykırı değil midir?
Bu konuda varsa bana örnek kararlar temin edebilirmisiniz? Bana tavsiyeleriniz olabilir mi? Bana yapacağınız yardımlar için şimdiden sizlere teşekkür ve minnetlerimi sunarım.
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Merhabalar..
Ilk derece mahkemesi talebinizi hangi nedenlerle reddetti bilemiyorum,ancak yetki ve usulde paralellik ilkesinin uygulanmamasi icin mevzuatta acik bir duzenleme olmasi gerekmektedir..Yine bir istifa soz konusu ise bu ilkeye uyulmayabilir..Mahkeme kararinin gerekcesini paylasabilirseniz daha kolay yardim alabileceginizi dusunuyorum.
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Alıntı:
Ulaş Değirmenci rumuzlu üyeden alıntı
Merhabalar..
Ilk derece mahkemesi talebinizi hangi nedenlerle reddetti bilemiyorum,ancak yetki ve usulde paralellik ilkesinin uygulanmamasi icin mevzuatta acik bir duzenleme olmasi gerekmektedir..Yine bir istifa soz konusu ise bu ilkeye uyulmayabilir..Mahkeme kararinin gerekcesini paylasabilirseniz daha kolay yardim alabileceginizi dusunuyorum.
Merhaba Ulaş Bey,
Mahkeme kararında gerekçe olarak sadece davacının tarihsiz istifa dilekçesini iradesi dışında yazdırılarak bilgisi dışında işleme konulduğu hususlarını kanıtlayacak hukuken kabul edilebilir bir delil bulunmamaktadır, bu itibarla dava konusu işlemin dilekçe ile kurulmuş olması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık yoktur yazıyor.
Kanunda net hüküm var. Nasıl atanmışsa öyle alınır yazıyor. Kendisi istifa eden kişi zaten dava açmaz. Söz konusu tarihsiz istifa dilekçesinin kabul etme yetkisi sadece Bakanamı aittir. Atamamda imzası bulunan Başbakan ve Cumhurbaşkanının da tarihsiz istifa dilekçesini kabul etme veya etmeme yetkisi yok mu? Burada yetki gaspı söz konusu değilmidir? Bakan kabul etse bile Başbakan ve Cumhurbaşkanının da tarihsiz istifa dilekçesini kabul etmeleri göre tarihsiz istifa dilekçesine istinaden yine beni üçlü kararname ile görevden almaları gerekmez mi? Belki Başbakan, belki de Cumhurbaşkanı bu tarihsiz istifa dilekçesini kabul etmeyecekti? Konu ne olursa olsun yetki ve usulde paralellik gerekmez mi? Kaldı ki burada kanun hükmüne de aykırılık söz konusudur. Yardımlarınız için şimdiden çok çok teşekkür ederim.
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Alıntı:
Selimcan2001 rumuzlu üyeden alıntı
Merhaba Ulaş Bey,
Mahkeme kararında gerekçe olarak sadece davacının tarihsiz istifa dilekçesini iradesi dışında yazdırılarak bilgisi dışında işleme konulduğu hususlarını kanıtlayacak hukuken kabul edilebilir bir delil bulunmamaktadır, bu itibarla dava konusu işlemin dilekçe ile kurulmuş olması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık yoktur yazıyor.
Kanunda net hüküm var. Nasıl atanmışsa öyle alınır yazıyor. Kendisi istifa eden kişi zaten dava açmaz. Söz konusu tarihsiz istifa dilekçesinin kabul etme yetkisi sadece Bakanamı aittir. Atamamda imzası bulunan Başbakan ve Cumhurbaşkanının da tarihsiz istifa dilekçesini kabul etme veya etmeme yetkisi yok mu? Burada yetki gaspı söz konusu değilmidir? Bakan kabul etse bile Başbakan ve Cumhurbaşkanının da tarihsiz istifa dilekçesini kabul etmeleri göre tarihsiz istifa dilekçesine istinaden yine beni üçlü kararname ile görevden almaları gerekmez mi? Belki Başbakan, belki de Cumhurbaşkanı bu tarihsiz istifa dilekçesini kabul etmeyecekti? Konu ne olursa olsun yetki ve usulde paralellik gerekmez mi? Kaldı ki burada kanun hükmüne de aykırılık söz konusudur. Yardımlarınız için şimdiden çok çok teşekkür ederim.
Merhabalar..
Bu konuda sizinle ayni kanaati paylasmiyorum,sayet ortada bir istifa var ise burada yetki ve usulde paralellik ilkesi uygulanmaz..Istifa eden kisinin dava acmayacagi asikar ancak yine de bu olguyu ispat etmeniz gerekiyor ki davayi iddianizi ispatlayamadiginiz icin kaybetmissiniz.Ancak mahkemenin bu gibi bos tarihli istifa dilekcelerinin uygulamada cogunlukla alindigini bir karine olarak kabul edip talebinizi kabul etmesi gerekirdi,umarim Danistay'dan lehinize karar cikar..
Dilekceye sonradan tarih konuldugu icin savciliga suc duyurusunda bulundunuz mu?
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Aynı durumda olan birisini tanıyorum... O da İdare Mahkemesi'nde kaybetti... Ama 2-1... Hakimlerden birisi muhallefet şerhi koydu... Dava Danıştay'da...
Aynı durumda olan, ancak, üçlü kararname gerektirmeyen bir görevden alınan bir başka bürokrat da İdare Mahkemesi'nde 3-0 kaybetti ama Danıştay ilgilinin dilekçeyi rızaen vermediğini dava açmak suretiyle ortaya koyduğunu kabul ederek kararı bozdu...
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Alıntı:
Ulaş Değirmenci rumuzlu üyeden alıntı
Merhabalar..
Bu konuda sizinle ayni kanaati paylasmiyorum,sayet ortada bir istifa var ise burada yetki ve usulde paralellik ilkesi uygulanmaz..Istifa eden kisinin dava acmayacagi asikar ancak yine de bu olguyu ispat etmeniz gerekiyor ki davayi iddianizi ispatlayamadiginiz icin kaybetmissiniz.Ancak mahkemenin bu gibi bos tarihli istifa dilekcelerinin uygulamada cogunlukla alindigini bir karine olarak kabul edip talebinizi kabul etmesi gerekirdi,umarim Danistay'dan lehinize karar cikar..
Dilekceye sonradan tarih konuldugu icin savciliga suc duyurusunda bulundunuz mu?
Merhabalar,
Teşekkür ederim. Tarihsiz istifa dilekçesi tarihsiz olarak işleme konmuş. Halbuki tarih bir dilekçenin asli unsurlarından olması gerekir ancak bila tarihli olarak nasıl işleme konabiliyor anlayabilmiş değilim. İkinci husus istifa nasıl yetki ve usulde paralellik ilkesine uygun olabiliyor? Diyelim ben Bakan tarafından memur olarak atandım, çalıştığım yerdeki müdür beni istifa dilekçesine istinaden memuriyetten ayırabilir mi? Kaldı ki Danıştay kararlarında 10 gün göreve gelmediği için görevden çekildi kabul edilen bir kişi müşterek kararname ile atandığı için sadece Bakan onayı ile işlem tesis edilmesini yatki ve usulde paralellik ilkesine aykırı bulmuş. Kanun, benim nasıl göreve atandığımı ve nasıl görevden alınacağımı yazmış. Atandıkları aynı usule göre görevden alınırlar yazıyor. İstifa edenlerde kanun uygulanmaz veya istifa edenler için yetki ve usulde paralellik aranmaz diye bir kanun veya herhangi bir mevzuat varmıki? Saygılar.
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
İstifa halinde Bakan onayı ile atama işlemi tesis edilebileceğine dair Danıştay kararları var... Ayrıca "Bila tarihli" demek, "tarihsiz" demektir... Farsçadaki olumsuzluk eki "bi" ile Arapçadaki olumsuzluk eki "la" nın bileşkesinden oluşur ki, sağlam olması için her iki dilin olumsuzluk ekleri beraber kullanılmış...
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Alıntı:
Kantaroncu rumuzlu üyeden alıntı
İstifa halinde Bakan onayı ile atama işlemi tesis edilebileceğine dair Danıştay kararları var... Ayrıca "Bila tarihli" demek, "tarihsiz" demektir... Farsçadaki olumsuzluk eki "bi" ile Arapçadaki olumsuzluk eki "la" nın bileşkesinden oluşur ki, sağlam olması için her iki dilin olumsuzluk ekleri beraber kullanılmış...
Teşekkürler. Ancak normal istifada zaten dava açılmayacağı için bu olabilir de Kanunda açıkça atananın nasıl görevden alınacağı yazılı iken kanuna aykırı karar olabilir mi? Saygılarımla.
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Sizin işleminiz "görevden alma" olsa, o zaman 2451'e göre üçlü kararname gerekir. Halbu ki, davalı idare, işlemi sizin "bila tarihli" çekilme isteğiniz üzerine tesis etmiş görünüyor. Yasa "görevden alınmaları aynı usule göre olur," diyor. "Çekilme" halinde aynı usul geçerli değil...
Bu olaylar ilk defa sizin başınıza gelmiyor. Siz muhtemelen bir hukukçu desteği de almadan kendi yorum ve yaklaşımlarınıza göre dava açtınız ve savunmaları da aynı şekilde yazdınız... Bu aşamadan sonra, bir avukattan hukuki yardım alsanız durumu kurtarabilir misiniz, bilemem... Zira, Danıştay'ın temyiz edilen kararları bozma oranı %7... % 7'ye giren mutlu azınlıktan olmak kolay değil....
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Alıntı:
Kantaroncu rumuzlu üyeden alıntı
Aynı durumda olan birisini tanıyorum... O da İdare Mahkemesi'nde kaybetti... Ama 2-1... Hakimlerden birisi muhallefet şerhi koydu... Dava Danıştay'da...
Aynı durumda olan, ancak, üçlü kararname gerektirmeyen bir görevden alınan bir başka bürokrat da İdare Mahkemesi'nde 3-0 kaybetti ama Danıştay ilgilinin dilekçeyi rızaen vermediğini dava açmak suretiyle ortaya koyduğunu kabul ederek kararı bozdu...
Sorun biraz da idare mahkemelerinde hukukcu uye bulamamaktan kaynaklaniyor,cogu idari hakim ya iktisat ya da isletme kokenli,bazilarinin normlar hiyerarsisini bilmedigine dair ciddi soylemler var,ne kadar dogru bilemem..
Saygilarimla.
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Alıntı:
Kantaroncu rumuzlu üyeden alıntı
Sizin işleminiz "görevden alma" olsa, o zaman 2451'e göre üçlü kararname gerekir. Halbu ki, davalı idare, işlemi sizin "bila tarihli" çekilme isteğiniz üzerine tesis etmiş görünüyor. Yasa "görevden alınmaları aynı usule göre olur," diyor. "Çekilme" halinde aynı usul geçerli değil...
Bu olaylar ilk defa sizin başınıza gelmiyor. Siz muhtemelen bir hukukçu desteği de almadan kendi yorum ve yaklaşımlarınıza göre dava açtınız ve savunmaları da aynı şekilde yazdınız... Bu aşamadan sonra, bir avukattan hukuki yardım alsanız durumu kurtarabilir misiniz, bilemem... Zira, Danıştay'ın temyiz edilen kararları bozma oranı %7... % 7'ye giren mutlu azınlıktan olmak kolay değil....
Merhaba,
Lisans düzeyinde temel hukuk, idare hukuku ve anayasa hukuku gibi hukuk dersleri aldım. İdare hukuku konusuna da iyi çalıştım ancak elbette bir hukukçu yani sizin kadar hukuku bilmem mümkün değil. Ancak doğrusu mali durumum iyi olmadığından dolayı avukat tutamadım. Elbette her işte işi ehline bırakmak en doğrusudur.
Sizlere teşekkür ederim en azından fikir jimnastiği oluyor burada. Sorularım bazen sizlere anlamsız geliyorsa şimdiden özür dilerim.
"Çekilme" konusu 657 sayılı kanunda belirtilmiş:
"BÖLÜM: 4
Memurluğun Sona Ermesi
Çekilme:
Madde 94 – Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. (Ek hüküm: 31/7/1970-1327/75 md.) Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır.
Çekilmek istiyen memur yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam eder. Yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde, üstüne haber vererek görevini bırakabilir.
Olağanüstü mazeretle çekilenler, üstüne haber vermek şartiyle bir ay kaydına tabi değildirler."
Ancak benim memuriyetten çekilmem söz konusu değil. Ben Bakan onayıyla yürüttüğüm görevden alınarak bir başka kadroya ve göreve atanıyorum. Bu şekilde görevden alınmış olmuyor muyum? İstifasına istinaden gerekçesiyle üçlü kararname ile atandığım kadrodan yine üçlü kararname ile alınmam ve bu şekilde atama kararnamemin yürürlükten kaldırılarak kadronun boşaltılması gerekmez mi? Yasa "görevden alınmaları da aynı usule göre olur" diyor. Ancak ben bu görevden bila tarihli istifa dilekçesine istinaden gerekçesiyle Bakan onayıyla alınarak başka göreve atanıyorum. Yani görevden alınıyorum. Yani
Bakan onayıyla görevden alınmama gerek kalmaksızın başka bir göreve atanmıyorum. Ayrıca 2451 sayılı kanun da "görevden çekilenler hariç" gibi bir ibare de bulunmuyor.
Lütfen Danıştay 5. Dairesinin aşağıdaki kararını inceleyebilirmisiniz.
"BEŞİNCİ DAİRE 1993 3753 1992 5321 13/10/1993
KARAR METNİ
657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNU'NUN 94.MADDESİNE GÖRE, ÇEKİLME İSTEĞİNDE BULUNULMUŞ SAYILMADA KURUMUN ÖNE SÜRÜLEN MAZERETİN KABUL EDİLEBİLİRLİĞİ KONUSUNDA TAKDİR YETKİSİ OLDUĞUNDAN, KURUMUN (ATAMAYA YETKİLİ MERCİİN) BU TAKDİR HAKKINI KULLANABİLMESİ BAKIMINDAN USULDE PARALELLİK İLKESİ GEREĞİ, "GÖREVDEN ÇEKİLMİŞ SAYILMA" İŞLEMİNİN DE ATAMAYA YETKİLİ MERCİ TARAFINDAN TESİSİ GEREKTİĞİ HK.<
Dava, Başbakanlık Müşaviri olarak görev yapan davacının, görevden çe-
kilmiş sayılmasına ilişkin Başbakanlık işleminin iptali istemiyle açıl
mıştır.
Davacı, Başbakanlık Müşavirliği görevine Başbakan ve Cumhurbaşkanı ta-
rafından imzalanan ortak kararname ile atandığını, usulde paralellik
ilkesi gereğince görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin işlemin de Baş-
bakan ve Cumhurbaşkanı tarafından imzalanan kararname ile tesisi gere-
kirken Başbakan adına Başbakanlık Müsteşarı tarafından imzalanarak te-
sis edilen işlemin yetki yönünden kanuna ve hukuka aykırı olduğunu öne
sürmektedir.
3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 2.maddesinde, "Başbakanlığın";
4. ve 5.maddelerinde "Başbakan" ile "Başbakan Müsteşarının" görevleri
belirlenmiş; aynı Kanunun 23.maddesinde de, Başbakanlıkta ve Devlet Ba
kanlıklarında özel ve öncelik taşıyan konularda, Başbakan ve Devlet Ba
kanına yardımcı olmak üzere Başbakanlık Müşaviri görevlendirilebilece-
ği öngörülmüştür.
Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin 2451 sayılı Ka
nunun 2.maddesinde, "Bu kanuna ekli (1) sayılı cetvelde gösterilen ün-
vanları taşıyan görevlere Bakanlar Kurulu Kararı ile, (2) sayılı Cet-
velde gösterilen ünvanları taşıyan görevlere müşterek kararla atama ya
pılır. Bunların nakilleri ve görevden alınmaları da aynı usule göre
olur..." hükmüne yer verilmiş olup, (Bakanlık Müşavirleri) (2) sayılı
cetvelde sayılmıştır. Nitekim, davacı da Başbakanlık Müşavirliği göre-
vine Bakanlık Müşavirleri gibi müşterek kararname ile atanmıştır.
Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun çekilme başlıklı 94.
maddesinde, "Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat
etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mezuniyet-
siz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk
edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı
müracaat şartı aranmaksızın çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır...."
hükmü yer almıştır.
Maddenin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, "çekilme isteğinde bu-
lunulmuş sayılma" görevi terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi şartı
yanında, bu terkin izinsiz olması ya da ileri sürülen mazeretin kurum-
ca kabul edilmemesi şartının gerçekleşmisine bağlı bulunmaktadır. Bu
hali ile ortada bir "bağlı yetki" nin varlığından söz etmek mümkün ol-
mayıp kurumun, mazeretin kabul edilebilirliği konusunda takdir yetkisi
olduğu açıktır.
Kurumun, (atamaya yetkili merciin) bu takdir hakkının kullanabilmesi
bakımından usulde paralellik ilkesi gereği, "görevden çekilmiş sayıl-
ma" işleminin de atamaya yetkili merci tarafından tesisi gerekmekte-
dir.
Her ne kadar davalı idarece, davacı hakkında uygulanan işlemin görev-
den alma işlemi olmayıp kesintisiz ve kabul edilmiş bir mazereti olma-
dan 10 gün göreve gelmemiş olması nedeniyle 657 sayılı Yasanın 94.mad-
desi uyarınca çekilme isteğinin kabulü olduğu, çekilme ve çekilme iste
ğinde bulunmuş sayılma durumlarının tek taraflı şart tasarrufunu oluş-
turduğu; dava konusu işlemin bir görevden alma işlemi olarak algılana-
mayacağı, dolayısıyla usulde paralellik ilkesinin yalnızca atama ve gö
revden alma işlemleri yönünden geçerli olduğu ve bu nedenle tesis edi-
len işlemin 657 sayılı ve 3056 sayılı Kanun hükümlerine uygun olduğu
ileri sürülmüş ise de; davacının, Başbakanlık Müşavirliği görevine
(657 sayılı Kanunun değişik 59.maddesi ile 2451 sayılı Kanunun 2.madde
si gereğince) Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından imzalanan kararname
ile atandığı; usulde paralellik ilkesi gereğince görevden çekilmiş sa-
yılmasına ilişkin dava konusu işlemin de Başbakan ve Cumhurbaşkanı ta-
rafından imzalanan bir kararname ile tesisi gerekeceğinde kuşkuya yer
bulunmamaktadır.
Belirtilen duruma göre Başbakan adına Başbakanlık Müsteşarı tarafından
imzalanarak tesis edilen dava konusu işlemde, yetki yönünden hukuk ve
mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davacının Başbakanlık Müşavirliği görevinden çe-
kilmiş sayılmasına ilişkin Başbakanlık işleminin iptaline karar veril-
di.
KARŞI OY :
Dava dosyasının ve ilgili belgelerin incelenmesinden davacının,
24.8.1992 - 9.9.1992 tarihleri arasında göreve gelmediğinin tesbiti
üzerine Başbakan adına Başbakanlık Müşteşarı tarafından imzalanan iş-
lemle görevinden alındığı anlaşılmış olup, dava konusu işlemin Başba-
kan ve Cumhurbaşkanı tarafından imzalanan karaname ile tesisi gerekir-
ken aksine tesis adilen işlemin yetki yönünden hukuka uygun bulunmadı-
ğı öne sürülmektedir.
Olayda, dava konusu işlemin bir görevden alma işlemi olarak algılana-
mayacağı gibi, 657 sayılı Yasanın 94.maddesinde öngörülen çekilme ve
çekilme isteğinde bulunmuş sayılma durumlarının da tek taraflı şart ta
sarrufunu oluşturduklarından ve usulde paralellik ilkesinin yalnızca
atama ve görevden alma işlemleri yönünden geçerli olduğunda kuşkuya
yer bulunmamaktadır.
Bu durumda bağlı yetki içersinde bulunan davalı idarenin yasanın verdi
ği yetkiyi hukuk ve usule uygun olarak kullandığı kanaatine vardığım-
dan davanın reddi gerekeceği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum."
Benim davam da bu davadan pek fazla farklı görünmüyor.
Yine ilginçtir 2003 yılında aşağıdaki Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ile Bakanlar atanmıştır.
RESMİ GAZETE
Kuruluş : 7 Ekim 1920
14 Mart 2003
CUMA
Sayı : 25048
Mükerrer
YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ
Bakanlar Kurulu’nun Atanmasına Dair İşlem
T.C.
BAŞBAKANLIK
B.02.0.PPG.0.12-300-01/4384
14 Mart 2003
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
İLGİ : 11 Mart 2003 tarih ve B.01.0.KKB.01-08-2-2003-316 sayılı yazınız.
İlgi yazınızla kurulması ile görevlendirildiğim Bakanlar Kurulu’nda;
1. Dışişleri Bakanına, Başbakan Yardımcılığı görevinin verilmesini,
2. 5 Devlet Bakanı’nın görevlendirilmesini ve bunlardan 2 Başbakan Yardımcılığı görevinin verilmesini,
3. Ekli listede adları yazılı zevatın hizalarında belirtilen Bakanlıklara atanmalarını ve Bakanlar Kurulu’nun bu suretle teşkilini,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109’uncu maddesi uyarınca takdir ve tensiplerinize saygı ile arzederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
BAKANLAR KURULU LİSTESİ
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
Abdullah GÜL
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif Şener
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
M. Ali Şahin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay
Devlet Bakanı
Ali Babacan
Devlet Bakanı
Mehmet Aydın
Devlet Bakanı
Cemil Çiçek
Adalet Bakanı
Vecdi Gönül
Milli Savunma Bakanı
Abdülkadir Aksu
İçişleri Bakanı
Kemal Unakıtan
Maliye Bakanı
Hüseyin Çelik
Milli Eğitim Bakanı
Zeki Ergezen
Bayındırlık ve İskan Bakanı
Recep Akdağ
Sağlık Bakanı
Binali Yıldırım
Ulaştırma Bakanı
Sami Güçlü
Tarım ve Köyişleri Bakanı
Murat Başesgioğlu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Ali Coşkun
Sanayi ve Ticaret Bakanı
M. Hilmi Güler
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Erkan Mumcu
Kültür Bakanı
Güldal Akşit
Turizm Bakanı
Osman Pepe
Orman Bakanı
Kürşad Tüzmen
Çevre Bakanı
T.C.
CUMHURBAŞKANLIĞI
14 Mart 2003
B.01.0.KKB.01-08-3-2003-329
BAŞBAKANLIĞA
İLGİ : (a) 11 Mart 2003 günlü, B.01.0.KKB.01-08-2-2003-316 sayılı yazımız.
(b) 14 Mart 2003 günlü, B.02.0.PPG.0.12-300-01/4384 sayılı yazınız.
1 — Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109. maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulu’nun Siirt Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından kurulması ilgi (a) yazımızla uygun görülmüştü.
İlgi (b) yazınızla yapmış olduğunuz öneri uygun bulunarak, 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 13/12/1983 Gün ve 174 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 202 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Yasa’nın 4. maddesi uyarınca, beş Devlet Bakanının görevlendirilmesi ve bunlardan ikisi ile Dışişleri Bakanına Başbakan Yardımcılığı görevinin verilmesi onaylanmıştır.
2 — Yeni Bakanlar Kurulu’nda yer alan Bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109. maddesi gereğince ekli listede gösterilen kişiler atanmıştır.
Bilgilerini rica eder, Bakanlar Kurulu’na başarılar dilerim.
Ahmet Necdet SEZER
CUMHURBAŞKANI
BAKANLAR KURULU
ADI VE SOYADI
BAKANLIĞIN ADI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
1
Abdullah GÜL
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
2
Doç. Dr. Abdüllatif ŞENER
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
3
Mehmet Ali ŞAHİN
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
4
Prof. Dr. Beşir ATALAY
Devlet Bakanı
5
Ali BABACAN
Devlet Bakanı
6
Prof. Dr. Mehmet AYDIN
Devlet Bakanı
7
Cemil ÇİÇEK
Adalet Bakanı
8
Vecdi GÖNÜL
Milli Savunma Bakanı
9
Abdülkadir AKSU
İçişleri Bakanı
10
Kemal UNAKITAN
Maliye Bakanı
11
Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK
Milli Eğitim Bakanı
12
Zeki ERGEZEN
Bayındırlık ve İskan Bakanı
13
Prof. Dr. Recep AKDAĞ
Sağlık Bakanı
14
Binali YILDIRIM
Ulaştırma Bakanı
15
Prof. Dr. Sami GÜÇLÜ
Tarım ve Köyişleri Bakanı
16
Murat BAŞESGİOĞLU
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
17
Ali COŞKUN
Sanayi ve Ticaret Bakanı
18
Dr. M. Hilmi GÜLER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
19
Erkan MUMCU
Kültür Bakanı
20
Güldal AKŞİT
Turizm Bakanı
21
Osman PEPE
Orman Bakanı
22
Kürşad TÜZMEN
Çevre Bakanı
Sözkonusu Cumhurbaşkanı Tezkeresi ile atanan Bakanlardan üçü istifa ediyor ve istifalarına istinaden görevden alınmaları yine Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ile oluyor.
Bakanların İstifası ve Atanmasına Dair İşlem
T.C.
BAŞBAKANLIK
Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü
2 Haziran 2005
B.02.0.PPG.0.12-300-02/7527
CUMHURBAŞKANLIĞI YÜCE KATINA
İstifa eden ve istifaları kabul edilen;
Güldal AKŞİT’den boşalan Devlet Bakanlığına, İstanbul Milletvekili Nimet ÇUBUKÇU’nun,
Zeki ERGEZEN’den boşalan Bayındırlık ve İskan Bakanlığına, Trabzon Milletvekili Faruk Nafiz ÖZAK’ın,
Sami GÜÇLÜ’den boşalan Tarım ve Köyişleri Bakanlığına, Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi EKER’in,
atanmalarını Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109 ve 113 üncü maddeleri gereğince takdir ve tensiplerinize saygıyla arz ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
———————————
TÜRKİYE CUMHURBAŞKANLIĞI
Haziran 2005
B.01.0.KKB.01-08/C-2-2005-445
BAŞBAKANLIĞA
İLGİ : 2/6/2005 günlü, B.02.0.PPG.0.12-300-02/7527 sayılı yazınız.
İstifa eden ve istifaları kabul edilen,
Güldal AKŞİT’den boşalan Devlet Bakanlığına, İstanbul Milletvekili Nimet ÇUBUKÇU,
Zeki ERGEZEN’den boşalan Bayındırlık ve İskan Bakanlığına, Trabzon Milletvekili Faruk Nafiz ÖZAK,
Sami GÜÇLÜ’den boşalan Tarım ve Köyişleri Bakanlığına, Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi EKER,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109. ve 113. maddeleri gereğince atanmışlardır.
Bilgilerini rica ederim.
Ahmet Necdet SEZER
CUMHURBAŞKANI
Söz konusu Tezkere ile göreve atanan Bakanlar istifa ediyorlar ancak çekildikleri görevlerinden "istifa eden ve istifaları kabul edilen" denmek suretiyle yine Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ile alınıyorlar ve yerlerine başka Bakanlar atanıyor.
Hukuken olması gereken bu değilmidir? Yani Bakanlar görevlerinden çekilseler de hukukun yetki ve usulde paralelik ilkesine göre hukuka uygun şekilde görevden alınıyorlar.
Benim atandığım kararname yürürlükten kaldırılmaksızın aynı kadro ve görev için ikinci bir kararname yazılabilirmi acaba. Bu şekilde mükerrer kararname yazılmış olmaz mı acaba. Benim de görevden alınmam da "istifa eden ve istifası kabul edilen" ibaresi bulunan üçlü kararname ile olması gerekmezmi acaba.
Bu konudaki görüşleriniz ve yardımlarınız için teşekkür ederim.
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Bakanların atanması ile memurların atanması farklı mevzuata tabidir. Bakanlar kurulu Anayasa'ya göre teşkil olur ve 104. maddede, atanmaları ve görevlerine son verilmesi Cumhurbaşkanı'nın görevleri arasında sayılmıştır. Yani bakanların çekilmeleri 657/94 kapsamında bir çekilme değildir.
Öte yandan, son 50 yıl içerisinde, "istifası nedeniyle görevinden alınmasına" şeklinde bir gerekçe ile Resmi Gazete'de yayınlanmış herhangi bir Atama Kararı bulunmamaktadır.
Re: Kanuna ve Yetki ve Usulde Paralelik İlkesine Aykırılık
Alıntı:
Kantaroncu rumuzlu üyeden alıntı
Bakanların atanması ile memurların atanması farklı mevzuata tabidir. Bakanlar kurulu Anayasa'ya göre teşkil olur ve 104. maddede, atanmaları ve görevlerine son verilmesi Cumhurbaşkanı'nın görevleri arasında sayılmıştır. Yani bakanların çekilmeleri 657/94 kapsamında bir çekilme değildir.
Öte yandan, son 50 yıl içerisinde, "istifası nedeniyle görevinden alınmasına" şeklinde bir gerekçe ile Resmi Gazete'de yayınlanmış herhangi bir Atama Kararı bulunmamaktadır.
Teşekkür ederim. Ancak benden icbaren alınan tarihsiz istifa dilekçesi 657/94 çerçevesinde değilki. 94. madde sadece memuriyetten çekilmeyi konu ediniyor. Benim memuriyetten istifam söz konusu değil.
Doğru Bakanlar Kurulu Anayasa'ya göre atanıyor da aksine bir hüküm yoksa hukuk Anayasa ve yasalara göre farklı uygulanabilir mi? Önemli olan tesis edilen işlemin içeriği değil midir?
Benim haddime düşmemiş ancak ben uygulamadaki bir yanlışlığı dile getiriyorum. Bir kararname iptal edilmeksizin aynı kadro ve görev için ikinci bir kararname yayımlanıyor. Yani şu anda ortada iki kararname var. Belki sizin anlattığınız durum mahkeme yoluyla itiraz olmadığı için sorun teşkil etmemiş olabilir. Ancak sizce de burada hukuki bir yanlışlık yok mudur?
2451'in açık hükmü varken ve bunun istisnası herhangi bir kanunda belirtilmezken bu hüküm gözardı edilebilir mi? İstifa dilekçesi tarih atılmaksızın nasıl işleme konulabiliyor bunu anlayabilmiş değilim. Elbetteki sizin dedikleriniz doğrudur çünkü sizin mesleğiniz hukuk ancak ben de anlamaya çalışıyor ve kendim için bir çare arıyorum. Maddi ve manevi büyük sıkıntılar çekiyorum. Eğer bana çözüm önerebilirseniz ve yardımcı olabilirseniz size minnettar olacağım. Saygılar.