-
Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Can Dündar ve Turhan Çömez'den alıntılarla , ülke gerçeği önünde, bırakın bireysel can ve mal güvenliğimiz, ülke güvenliğimizi gösteren tablo karşısında, kamuoyunun ve TBMM nin gündemini oluşturan türbanın neyimizi özgürleştireceğini, neyimizi örteceğini, yararını anlayan, bilen var mı?
Türkiye’de her gece 1 milyon kişi aç yatıyor.
18 milyon insan yeterince beslenemiyor. Fakirlik sınırının altında yaşıyor.
CARİ AÇIK
2002 YILINDA: 1.5 MİLYAR DOLAR
2006 YILINDA: 31.8 MİLYAR DOLAR
NEYLE KAPATILDI?
SICAK PARA
KARA PARA
BANKA SATIŞLARI, KİT SATIŞLARI, HİZMET SEKTÖRÜNDEKİ İŞLETMELERİN SATIŞLARINDAN ELDE EDİLEN GELİRLERLE KAPATILDI…
YA SONRASI???
1923–2002 yıllarını kapsayan 79 yılda 57 milyar dolar olan cari işlemler açığı geçtiğimiz beş yılda toplam 112 milyar doları buldu.
Yabancıların Türkiye’deki sıcak para stoku 2002 yılından sonra tam 12 kat arttı.
2002 yılı sonunda 6,6 milyar dolar olan Türkiye’deki sıcak para bu yıl mayıs ayı sonu itibariyle 88,1 milyar dolara ulaştı.
Sıcak para kaçmasın diye Türkiye ,dünyanın en yüksek faizini ödeyen ülke durumuna geldi.
GSMH’nin yüzde 8’i düzeyinde cari işlemler açığı veren Türkiye, bu yüksek faiz oranıyla hem ülkeye sıcak para çekmeye hem de ülkedeki 83 milyar dolarlık sıcak paranın çıkışını önleye çalışıyor. Bu nedenle de ülkenin en değerli kaynakları faiz ödemelerine gidiyor.
Türkiye özellikle 2005 ve 2006 yıllarında yoğun bir doğrudan yabancı sermaye yatırımı aldı. Ancak söz konusu sermaye sektörel olarak daha çok bankacılık, haberleşme, ticaret ve diğer hizmet sektörlerine geldi. Üretime ve ihracata ek bir katkı sağlamayacak olan bu sektörlerdeki yabancı sermayenin ek istihdam yaratma kapasitesi de düşük gözüküyor.
TÜKETİM EKONOMİSİ
2006 YILINDA İNCİ-KIYMETLİ TAŞ İTHALATI 4.4 MİLYAR DOLAR
AYNI DÖNEMDE YAPILAN İHRACAT İSE, 1.8 MİLYAR DOLAR.
PIRLANTANIN KDV’Sİ, % 0!
KİMLER İTHAL EDİYOR?
İTHAL İZİN YETKİSİNİ KİM VERİYOR?
TÜRKİYE’DE SON ZAMANLARDA ARTAN PIRLANTA REKLAMLARININ BEDELLERİNİ KİM ÖDÜYOR?
Türkiye’nin 2002 yılında 15,5 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2006 yılında 53 milyar dolara ulaştı.
Bu yıl ise 55 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
Türkiye son beş yılda toplam 207 milyar dolarlık dış ticaret açığı verdi. Önceki 79 yılda verilen dış ticaret açığı 231 milyar dolardı. 5 yılda bu rakama yaklaşıldı.
İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA ORANI
2002 YILINDA: % 70
2006 YILINDA: % 62
Türkiye’nin yıllık ithalatı 2002–2006 arasında yüzde 168 oranında artarken ihracattaki artış ise yüzde 137’de kaldı.
Sıcak para çekebilmek için uygulanan düşük kur politikası Türkiye ekonomisini ithalata yöneltti.
STRATEJİK SEKTÖRLERDE İYİLEŞME YOK
2002 DE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE 832 MİLYON DOLARLIK KAZANIM VARDI. BU RAKAM CARİ AÇIĞIN % 54 Ü.
2006 DA, İNŞAAT ESKTÖRÜNDEN ELDE EDİLEN GELİR 860 MİLYON DOLAR. CARİ AÇIĞIN % 2.64 Ü.
YABANCI BANKALAR ARTIK YETLİ İNŞAAT FİRMALERİNA TEMİNAT VERMEMEYE BAŞLADI.
TOPLAM BORÇ
2002 YILINDA: 221 MİLYAR DOLAR
BUGÜN: 400 MİLYAR DOLARI AŞTI
İÇ BORÇTA % 114
DIŞ BORÇTA % 64 ARTIŞ VAR
ÖZEL SEKTÖRÜN DIŞARIYA OLAN BORCU 2002 DE 44 MİLYAR DOLAR
BUGÜN: ÖZEL SEKTÖRÜN DIŞARIYA OLAN BORCU:126 MİLYAR DOLAR
Geçtiğimiz dönemde, Türkiye’nin toplam iç borçları 109 milyar YTL artarak 149,9 milyar YTL’den 259 milyar YTL’ ye kadar çıktı.
2003’ten itibaren ortaya çıkan küresel likidite bolluğu ortamında özel sektör rahatça borçlanabildiği için, son yıllarda devlet yurt içinde de döviz cinsinden borçlanmaya başlamış, özel sektörden aldığı döviz borcuyla dış borç stokunu azaltmaya çalışmıştır…
KİŞİ BAŞINA DÜŞEN BORÇ MİKTARI
2002 YILINDA: 3187 DOLAR
BUGÜN: 5534 DOLAR
Kişi başına düşen borç miktarında kritik oran 10 000 dolar.
Bu orana gelindiği takdirde, Türkiye geri dönüşsüz taviz vermek zorunda kalacak…
Şirketler kesiminin Türkiye’deki bankalar ve diğer finans kuruluşlarıyla, bankalar aracılığıyla yurt dışından kullandıkları krediler 2002 yılından sonra yüzde 238 oranında büyüdü.
AİLELERİN BANKALARA OLAN BORCU
ARALIK 2002: 4.3 MİLYAR YTL
MAYIS 2006: 24.4 MİLYAR YTL
AİLELERİN BORÇLANMASINDA % 467 ARTIŞ VAR.
TÜKETİCİ KREDİLERİ
ARALIK 2002: 2.3 MİLYAR YTL
ARALIK 2006: 45.5 MİLYAR YTL
KREDİ KARTI BORÇLARI
2002 DE: 4.3 MİLYAR YTL
2006 DA: 21.2 MİLYAR YTL
ÖDENMEYEN KREDİ KARTI BORÇLARI:
2002 de 278 milyon YTL idi. Bu rakam 207 de 2 milyar 637 milyon YTL ye çıktı. 9.5 kat artış söz konusu…
PROTESTOLU SENET
2002 DE 500 BİN PROTESTOLU SENET (816 MİLYON YTL)
2006 DA 1.178 BİN PROTESTOLU SENET (3.750 MİLYAR YTL)
2003 yılından sonra protesto edilen senet sayısı hızla artmaya başladı. 2002 yılında 499 bin, 2003 yılında 480 bin olan protesto edilen senet sayısı yaklaşık üç kat artarak 2006 yılında 1 milyon 200 bine yaklaştı.
Protesto edilen senetlerin tutarı da her yıl rekor üstüne rekor kırıyor. 2002 yılında 816 milyon YTL olan protesto edilen senetlerin tutarı, 2006 yılında 4,1 milyar YTL’ ye ulaştı.
Her yüz çekten 40'ı karşılıksız çıktı…
Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı, Haziran ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40,2 artarak 114 bin 968'e çıktı.
2002 yılında 742 bin olan karşılıksız çek sayısı 2006 yılında 1 milyon 145 bine kadar ulaştı.
5 yıl önce Türk finans sektöründe yabancı payı % 3 kadardı. Bugün borsa payı dahil % 40 ları aştı.
BANKACILIK SEKTÖRÜNDE YABANCI PAYI % 42 YE ÇIKTI.
14 BANKA YABANCILARIN OLDU.
SİGORTA ŞİRKETLERİNDE YABANCI PAYI % 40 I GEÇTİ.
YABANCI BANKALARIN RİSKİ..
ARJANTİN: Özelleştirmeler ve krizler sonrasında, bankalardaki yabancı payı artmaya başladı. Yabancı payı %18 lerden % 50.5 a yükseldi.
2001 yılındaki ekonomik krizde, HSBC, CITIBANK, SANTANDER gibi bankalar, kapılarına kilit vurdu ve ödeme yapmadı.
Krizlerde, uluslar arası zincirden kaynak temin edeceğini sanarak parasını yatıran mudiler perişan oldu.
HALK BANKASI, kritik eşik. Yabancıya satıldığı takdirde, oran %50 yi bulacak.(OAYAKBANK VE ALTERNATİFBANK İLE BİRLİKTE)
ZİRAAT BANKASI ise final…
BORSADA İŞLEM GÖREN HİSSE SENETLERİNİN % 70 İ YABANCILARIN OLDU.
HİSSE VE BONO TAHVİLLERİNİN % 23 Ü YABANCILARIN ELİNDE.
TOPLAM İHRACATIN % 49 UNU YABANCI SERMAYELİ ŞİRKETLER YAPIYOR.
TÜRKİYE’DE Kİ İLK 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞUNUN TOPLAM SATIŞININ % 42.5 UNU YABANCI SERMAYELİ ŞİRKETLER YAPIYOR.
AÇIKLARI SICAK PARA VE KARA PARA İLE KAPATIYORUZ. MALİYETİ?
7 HAZİRAN 2006 TARİHİNDE
1 DOLAR=1.555 YTL BOZDURARAK TAHVİL ALDI
13 HAZİRAN 2007 TARİHİNDE TAHVİLİN VADESİ DOLDU.
1.555 YTL TAHVİL, ANA PARA VE FAİZİ İLE,
1.854 YTL OLDU.
13 HAZİRAN 2007 TARİHİNDE 1 DOLAR=1.329 YTL
1.845 YTL=1.388 DOLAR
1 YILDA 1 DOLAR % 38.8 GETİRİ SAĞLADI
2002 yılı sonunda Türk parasına dönüştürülerek, bir yıl vadeli Devlet Tahvilinde tutulan sıcak para yaklaşık 4,5 yıllık dönemde dolar bazında ortalama yüzde 265,5 oranında kazanç sağladı.
Hükümetin yabancı yatırımcıların faiz gelirlerini vergiden muaf tutması da sıcak paranın kazancını daha da artırdı.
TIMES:AKILLI PARA TÜRKİYE’YE GİDİYOR…
VAHŞİ RANT DÜZENİ…
TEMMUZ 2006 DA YABANCILARIN DEVLET TAHVİLİ, HAZİNE BONOSU VE BORSA KARLARINNIN VERGİSİ % 15 TEN % 0 A İNDİRİLDİ.
2001 krizi sırasında fiyatları dibe vuran İMKB’deki hisse senetleri 2002 yılından sonra Türkiye’ye gelen sıcak para için süper bir kazanç kapısı oldu.
İMKB’deki hisse senetlerinin yüzde 70’inin sahibi haline gelen yabancı yatırımcılar, 2002 yılı sonundan bu yıl Haziran sonuna kadar olan dönemde dolar bazında yüzde 469 oranında getiri sağladılar.
2002 sonunda Borsa’ya gelen 1000 dolar 5 bin 690 dolara yükseldi.
YABANCILARIN KAR TRANSFERLERİ ARTIYOR
VAHŞİ RANT DÜZENİ, DOLARIN DÜZEYİNİN BU SEVİYELERDE TUTULMASINI ÖZELLİKLE İSTİYOR.
BU BİR YANDAN İTHALATI TEŞVİK EDERKEN, BİR YANDAN DA SICAK PARAYI DAVET EDİYOR.
ARTAN CARİ AÇIĞIN KAPATILMASI İÇİN GERKEN SICAK PARANIN GELMESİ KOLAYLAŞIYOR.
GARİP BİR PARADOKS VAR…
BANKALAR VE MERKEZ BANKASI DAHİL DÖVİZ REZERVİMİZİN 112 MİLYAR DOLARLIK BÖLÜMÜ, % 4 FAZİZLE DIŞARIDA YATIYOR.
TÜRKİYE SICAK PARAYA VAHŞİ FAİZLER-RANTLAR ÖDÜYOR…
NEREYE KADAR?
Türkiye'de kaç okul var?
-67 bin...
Kaç hastane var?
-1220...
Kaç sağlık ocağı var:
-6 bin 300...
Peki kaç cami var?
85 bin...
Her 60 bin kişiye 1 hastane düşerken, 350 kişiye 1
cami düşüyor.
Peki, kaç kilise var?
-270...
Kaç cemevi var?
-100
Türkiye'de kaç doktor var?
-77 bin..
Peki, kaç din görevlisi var?
- 90 bin...
Türkiye'de her 900 kişiye bir doktor düşerken, her
780 kişiye bir dingörevlisi düşüyor.
Eğitim-Sen'e göre Türkiye'nin 200 bin öğretmen
açığı var.
Türkiye'de kaç kütüphane var?
- 1435...
Almanya'da kaç kütüphane var?
-11 bin...
Türkiye'nin kaç kentinde devlet tiyatrosu var?
-13...
Kaç kentte kuran kursu var?
-81...
Bu kursların toplam sayısı kaç?
-3852...
Türkiye'de 1 opera derneği var;
11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18sinema, 38 tiyatro
derneği var.
Peki, kaç tane "cami yaptırma derneği" var?
-35 bin...
İçişleri Bakanlığı'nın bütçesi ne kadar?
- 783 trilyon...
Ulaştırma Bakanlığı'nın?
-678 trilyon...
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın?
-677 trilyon...
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın
-632 trilyon...
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın?
-280 trilyon..
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın?
-249 trilyon...
Çevre ve Orman Bakanlığı'nın?
-404 trilyon...
Sadece Sünnileri temsileden Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın bütçesi nekadar?
-1.3 katrilyon...
8 bakanlığın bütçesi kadar...
22 üniversitenin toplam bütçesine denk...
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin yıldan
yılabüyümesine bakalım:
1997'de 66 trilyon.
1998'de 119...
1999'da 180...
2000'de270...
2001'de 302...
2002'de 553...
2003'te 771...
2004'te 1 katrilyon...
2005'te 1 katrilyon...
2006'da 1,3 katrilyon...
2007'de 2,7 katrilyon...
Bir ülke, Diyanet'e, bütün üniversitelerine
ayırdığı bütçe kadar pay ayırıyor,bunu son bir
yılda ikiye katlıyorsa,doktordan, öğretmenden
fazla imam yetiştiriyorsa,hastane değil cami
yaptırıyor, kütüphaneden çok Kuran kursu
açıyorsa,o ülkenin durup bir daha düşünmesi
gerekmez mi?
Türkiye'nin iç/dış borcu 400 milyar doları aştı. Borç ödemeyi bırakın, ürettiğimizi de alıp götüren özelleştirmelerle, yılda 40 milyar dolar sıcak paraya ihtiyacımız varmış, maaş ödemek için daha onu arayacaklar, borçlanacaklar. World Bank iç borç önemli değil dış borç önemli diyormuş!
Gelire % 3 zam, insan yaşamını sürdürebilmede doğrudan ihtiyaçlar, elektrik, doğalgaz, petrole %15- 20 zam.
Çiftçinin kullandığı elektriğe %15 açık, % 55 gizli zam, üreiciye girdilerde % 18 KDV, yabancı paraya "0" vergi.
Soruyorum türban neyimizi örtecek neyimizi özgürleştirecek?
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Türban bence dinimizi özgürleştirecek. Kutsal kitabımızı, tefsirleri, hadisleri daha bir dikkatli okuyacağız, daha çok bilinçleneceğiz. Ne dinimiz ne de Kitabımız Türbanın esiri olacak. Okudukça, öğrendikçe, öğrettikçe kafalarımız daha çok açılacak. Türban toplumu da esir alamayacak, erkeklerin dayatmasıyla kapanmayacağız, kadının köleleştirilmesine izin vermeyeceğiz.
Her çıkışın bir inişi vardır. Şimdilik bırakınız çıksınlar, inişe az kaldı.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Sayın Milo,
Türban bence en son ve çağdaş olan dinimizi yobazların elinde bu hale getirenleri daha da güçlendirecektir. Dinimiz daha da kısıtlı hale gelecektir. Özgürleşmeyecektir. Kutsal kitabımızı, tefsirleri, hadisleri okusaydık dinimize göre, arzettiğim tabloya rağmen şimdi türbanla uğraşmayacaktık, 1920 lerden bu yana daha çok bilinçlendiğimizi kanıtlayan hiçbir gösterge de yok.Ancak, Dinimiz ve Kitabımız yobazların esiri olmuştur. Bu kafalarla, okudukça, öğrendikçe, öğrettikçe kafalarımız daha çok kapanacak.. Türban tüm bu olumsuzluklara rağmen gündemi esir aldığı gibi toplumu da esir alacaktır. Türbanlılar 5 yılda uzaydan inip böyle çoğalmadılar, herşey ortada açıkça görülüyor.Komşu baskısı mahalle baskısı, maddi umutsuzlukların getirdiği sonuç, iş yapabilmek için taraftar görünme ne derseniz deyin. Zaten örgütlenmede erkeklerin değil kadınların dayatması ile kapanıyorlar.Bu kadınlara verilmiş bir görev. Kadın henüz köleleştirildiğinin farkında değil, onlara şimdi paye verme zamanı. Sen ister izin ver, ister verme.
"Her çıkışın bir inişi vardır. Şimdilik bırakınız çıksınlar, inişe az kaldı" sadece ve sadece bir temenni.
RTE değiştim diyor, bir duyuma göre de gerçekten değişmişmiş. Ancak onu iktidara getiren tarikatlar onu geçmiş, şimdi onlara söz geçiremiyormuş. İşte kırmızı alarm noktası bu.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Alıntı:
"Her çıkışın bir inişi vardır. Şimdilik bırakınız çıksınlar, inişe az kaldı" sadece ve sadece bir temenni.
Bu bir temenni değil dostum, diyalektik bizi bu sonuca götürecektir. Bizim yapacağımız şey inişe hazırlıklı olmaktır.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
İnişe hazırlıklı olmak da;
Paraşütlü mü, paraşütsüz mü olacak... İşte asıl mesele bu...
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
türban belkı tasnıp edılmeyen bır obje yalnız su unutulmamalıdır ki;kuranda gecen her kelıme Yuce Rabbımızın kelamıdır.kuran yalnızca ve yalnızca Allah lafzıdır.bu bakımdan dınımızde boyle bır obje yok,bunlar hurafedır demek tamamen yanlıstır.fıkır beyanında bulunmak ıcın lutfen bıgılenın.ama bız turbanı begenmıyoruz ıstemıyoruz dıyebılırsınız.bu tamamen kısısel birsecımdır.ammavelakin boyle bırsy yoktur demek Allahın kanunlarını hıce saymaktır.ben bası acık ve sonderece modern gıyınen bır bayanım.bende turbana kamu kuruluslarında pek sıcak bakmıyorum.ama işin içine baska seyler gırıyor.ve kuranı kerımı de bastan sona defalarca kez o bolumlerı okudum.kuranda ortunmek yanı turban vardır...
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Kur'an- kerim' de türban yoktur. Bunu vardır diye diye insanlara yutturmak ayıtır günahtır. Bir din alimi bile türban vardır demiyor diyemiyor gelenek görenek alışkanlık diyip duruyorlar diyanet işleri başkanı da dahil. Ama asla yok diyen ve yerinden olan gerçek din alimleride yok değil.
Kaldıki Türkiye laik bir devlettir bunun neticesinde tüm devlet organlarında laiklik esastır. yani kimsenin dini ayrımcalığı olmaması laikliğin güvencesi altında olması ilkesidir bu ilke. Bu ne demektir bu şu demektir. Hiçbi devlet kurumunda dine dayalı düzenleme yapılamaz yapılması teklif dahi edilemez.
Kadınlar şunu çok iyi düşünmeliler iktidarda olan parti dini simge olarak Kur'an da olmayan türbanı böylesine dikte etmeye çalışırken gerçekten kur'an da olan kadınlarla ilgili yaptırımlar hakkında ne düşünüyor ? Daha da önemlisi kadınlarımız ne düşünüyor ?
Dörder dörder kadın alma olsun mu ? Miras hakları ne olsun ? Aklen ve dinen dun yartıklar mı ? EE bunları kabul ediorsanız ne konuşuyorsunuz ???
Gerek mevcut iktidar gerekse bir takım türbanlı kadınlar bir sihirli sözcükle insanları kandırmaya uğraşıyor '' özgürlük'' Özgürlüğü kısıtlayan bir özgürlük nasıl olur yahu ? Doğanın yapısına oluşumuna ters. Kör admı sinamaya götürüp filmi sevip sevmediğini sormak gibi bir şey bu .. Ne gördün anlatsana ????
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Ayşe Arman'ın yazısı ve oradaki resmi ben de yorumsuz sunuyorum:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...id=61&sz=96293
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Türk Diyanet Vakfı'ndan türban yorumu
"Başörtüsü İslam'ın şartı değil.Örtünme şekli Kur'an-ı Kerim'de yazılmamış."
Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Faaliyetleri Müdürü Ayşe Sucu, Kuran-ı Kerim'de başörtüsü ile ilgili ayette örtünme şekliyle ilgili bir açılım olmadığını söyledi.
Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Faaliyetleri Müdürü Ayşe Sucu, Aksaray İl Müftülüğünce Aksaray Kültürpark'ta düzenlenen “Dindarlık Anlayışımız ve Kadın” konulu konferansta, İslam Dini'nin kadına bakışı ve kadınların toplum içindeki yeri konusunda bilgiler verdi. Sucu, hiç kimsenin bir diğerine “illa şöyle kapanacaksın, böyle giyeceksin” diye dikte etmeye hakkı olmadığını, örtünme ile ilgili Türkiye'de yıllardır yanlış bir algılamanın olduğunu belirtti.
İslam'da örtünme ile ilgili olarak 'şöyle giyeceksiniz' diye kesin bir şekil çizilmediğini anlatan Sucu, “Başörtüsü ve giyim coğrafyayla, iklimle, örfle, adetle ilintili bir konudur. Suudi Arabistan'a gittiğinizde yüzünüzü bile açmaktan imtina ediyorsunuz, çünkü o coğrafyada yüzünüzü bile açsanız kendinizi çıplak hissediyorsunuz. İster istemez orada 'neredeyse peçe şart' diyesim geliyor. O toplum, o coğrafya geleneğini öyle oluşturmuş, ama Pakistan'a bakın, Hindistan'a, Afrika'ya bakın çok yönlü, farklı bir örtünme tarzı ile karşılaşırsınız” dedi.
Konferansa katılan kadınların, İslam'da örtünme şekliyle ilgili net bir yanıt istemesi üzerine Sucu şöyle konuştu:
“Bir kadın kendisini nasıl dindar hissediyorsa, nasıl rahat hissediyorsa, kendini öyle ifade etmesi gerekiyor. Kuran-ı Kerim'de başörtüsü ile ilgili ayette örtünme şekliyle ilgili bir açılım yok, 'illa şöyle örteceksin, pardösü giyeceksin, şalvar giyeceksin' diye bir ibare var mı, yok. Türkiye'de yıllardır her insanı kendimiz gibi görmek istiyoruz. Asıl olan örtünmek midir, yoksa o örtünün arkasındaki manayı idrak ederek o bilinci oluşturmak mıdır?”
Tesettürün temelindeki esprinin ahlaklı insan olmak olduğunu vurgulayan Sucu, şunları kaydetti:
“Namuslu, iffetine sahip çıkan bir kadın örneğini öne çıkarmalıyız. Giyeceği kıyafet kadının kendisine bırakılmıştır, kendi tercihidir. Kadın olarak bizim dikkat etmemiz gereken husus, iffetli, namuslu kadın olmaktır. Bunu düşünmeliyiz. 'Başını örten namuslu, başını açan namussuz', sakın böyle bir yargıya varmayalım. İnsanın namusu, iffeti, ahlakı, kılık kıyafet üzerine bina edilemez. Diyanet İşleri Başkanımız da bunu açıkladı. Başörtüsü İslam'ın ön şartı değildir. Dileyen kadın dilediği gibi giyinmeli, başörtüsü nedeniyle kadınların eğitim hakkı elinden alınmamalı.”
Konferansa, Aksaray Valisi Sebati Buyuran'ın eşi Hazbiye Buyuran, İl Müftüsü İlhan Aydın, Yardımseverler Derneği Aksaray Şube Başkanı Dilek Terzioğlu ve çoğunluğu Kuran kursu öğrencilerinden oluşan yaklaşık 400 kişi katıldı.
A.A.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Harun kardeş;
Diyanetin ne dediğini boş ver..
Sayın cognis'in ve benim verdiğim linkteki türbanlıların özgür resimlerine ne diyorsun? Özgürleşme (ya da özgürleştirme) bu mu yoksa?
Bir de biliyorsun, Deniz Baykal'la türbanlıların resmi vardı..
Sen biliyosun onu..
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Abbas kardeş,
Zaten Diyanetin veya Diyanet Vakfı'nın ne dediğinin önemi yok. Bu haberin yer aldığı internet sitesinde yorumlara şöyle bir göz attım, iş artık çığırından çıkmış, bazılarının gözü dönmüş. Bunlar yarın Diyaneti de "dinsiz" diye nitelerler.
Haberlere bakarken, senin oralara yakın Tarsus'ta iki lise öğrencisinin bacaklarına etekleri kısa diye şırınga ile kezzap püskürtüldüğünü de okudum. Gidiş hiç iyi bir gidiş değil, ömrümüz elverir de (bunları görmem inşallah) bir 10 sene sonra burkalı veya çarşaflıların , bu kez türbanlıları dinsizlikle suçladığını, açık yüzlerine kezzap atıldığını duyarsak hiç şaşırmam.
Gericilikte durmak yok, istismara devam...
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Türk Diyanet Vakfı'ndan türban yorumu
"Başörtüsü İslam'ın şartı değil.Örtünme şekli Kur'an-ı Kerim'de yazılmamış."
Konferansa katılan kadınların, İslam'da örtünme şekliyle ilgili net bir yanıt istemesi üzerine Sucu şöyle konuştu:
“Bir kadın kendisini nasıl dindar hissediyorsa, nasıl rahat hissediyorsa, kendini öyle ifade etmesi gerekiyor. Kuran-ı Kerim'de başörtüsü ile ilgili ayette örtünme şekliyle ilgili bir açılım yok, 'illa şöyle örteceksin, pardösü giyeceksin, şalvar giyeceksin' diye bir ibare var mı, yok. Türkiye'de yıllardır her insanı kendimiz gibi görmek istiyoruz. Asıl olan örtünmek midir, yoksa o örtünün arkasındaki manayı idrak ederek o bilinci oluşturmak mıdır?”
Tesettürün temelindeki esprinin ahlaklı insan olmak olduğunu vurgulayan Sucu, şunları kaydetti:
“Namuslu, iffetine sahip çıkan bir kadın örneğini öne çıkarmalıyız. Giyeceği kıyafet kadının kendisine bırakılmıştır, kendi tercihidir. Kadın olarak bizim dikkat etmemiz gereken husus, iffetli, namuslu kadın olmaktır. Bunu düşünmeliyiz. 'Başını örten namuslu, başını açan namussuz', sakın böyle bir yargıya varmayalım. İnsanın namusu, iffeti, ahlakı, kılık kıyafet üzerine bina edilemez. Diyanet İşleri Başkanımız da bunu açıkladı. Başörtüsü İslam'ın ön şartı değildir. Dileyen kadın dilediği gibi giyinmeli, başörtüsü nedeniyle kadınların eğitim hakkı elinden alınmamalı.”
Konferansa, Aksaray Valisi Sebati Buyuran'ın eşi Hazbiye Buyuran, İl Müftüsü İlhan Aydın, Yardımseverler Derneği Aksaray Şube Başkanı Dilek Terzioğlu ve çoğunluğu Kuran kursu öğrencilerinden oluşan yaklaşık 400 kişi katıldı.
A.A.
Eee ne oldu şimdi???
TDV 1975 yılında kurulmuş bir vakıf, hayli yüksek bütçeli bir vakıf vs. vs. şimdi nitelikliklerini bir kenara bırakalım da..,
Neden bugüne dek Millet yıllardır birbiriyle örtünme 'dinen' mi, 'siyasi' mi, 'keyfi' mi, diye tartışa tartışa ezer geçerken, 'türban' ından dini ve vicdani duyguları ile feragat edemeyip, eğitim hakkından feragat eden 'mazlum/mağdur' genç kızlarımızın islami sitelerde altyapısı ilahi müzik destekli, gözyaşları sel olmuş fotoğraflarından wallpaperler LCD ekranlara downland edilirken, reel ve sanal alemde,,,Bu Vakıf bu tespiti ile ortaya ÇIKMADI Kİ...Neden ŞİMDİ??
Başbakan açıkladı.., Bu yola çıkıldı, 'ak çarşaf en baştan giyildi' açıklamadaki zamir olarak 'BİZ' ifadesi 'yola ak çarşafı giyerek çıkan' tekil olmayan çoğul taraftarlığın ifadesi...Hem bir ülkenin acil çözüm bekleyen 'kanayan yara'sı haline gelmek epey bir çoğunluğun muzdaripliği ile mümkün...
Yine de böylesi uğruna can konan, kefen giyilen, halk cephesinde büyük acılara, haksızlıklara sebep olan 'örtünme' mevzuuna sahip çıkanlarda, çözüm üretenlerde hep ve halen tuhaf bir kararsızlık hakim...
Neden?? Neden 'örtü'nün varlığı korunmalı.., örtüden vazgeçilmesi teklif dahi edilemiyor?
Başbakan taa İspanya'ya gidene kadar (Ocak 2008) 'türban SİYASİ SİMGE DEĞİL' diye diye iddialara öfke ile hitabet sanatını icra ederken.., orda ne oldu ki??
Yahut tartışma programlarında din alimleri bir sürü ayet, hadis sıralarken, örtünmenin 'dinin emri' olduğunu sabahlara dek anlatırken, bunun aksini söyleyen din alimlerini islami basın her fırsatta yerden yere vururken,,,bunca emek, bunca çaba boşuboşuna mı idi? TDV bu arada madem gerçeği biliyordu, neden düne kadar konuşmadı?
Ayşe Sucu 'tesettürün temelindeki esprinin ahlaklı insan olmak olduğunu'
beyan ediyor, ardından devam ediyor?
'Namuslu, iffetine sahip çıkan bir kadın örneğini öne çıkarmalıyız. Giyeceği kıyafet kadının kendisine bırakılmıştır, kendi tercihidir. Kadın olarak bizim dikkat etmemiz gereken husus, iffetli, namuslu kadın olmaktır. Bunu düşünmeliyiz.'
Ama ne diyor??
1- Tesettürün temelinde ahlaklı insan kavramı mutlak kavram,,,ki bunu böyle ifade etme cesaretinde yine de değil,,,'espri' tabirini kullanıyor,
Nedir espri?? Gülünecek detayı olan mı?
Nüans'mı?
Olsa da olur olmasa da olur mu?
Yani tesettür bir ASLOLAN.., ahlaklı, iffetli, namuslu kadın olmak TEFERRUAT MI? Yahut tam tersi mi? HANGİSİ?
O halde Ülkeme bunu NEDEN YAPTILAR??
Anayasa eliyle Cumhuriyetin temel ilkelerine Ahlaklı, iffetli, namuslu kadın 'espri'si ile mi tacizde tereddüt etmediler? Bunun için mi kefenleri yolun başında hazır ettiler? Namuslu, iffetli, ahlaklı Türk Kadını'nı temin etmenin yegane yolu
'tesettür'ü başına taç etmekle Atatürk ve Cumhuriyet İlkelerini baştan red eden genç kızlara, anayasal onay vermek, aynı Cumhuriyet'in demokratik imkanlarını evirip çevirip hak tesis etmek midir?
Üstelik namuslu, iffetli, ahlaklı Türk Kadın'ının standartı nedir?
Şimdi Çankaya Köşk'ü bu standarda, üniversiteler bu standartı yakalamak uğruna canla başla mücadele etmiş beyinleri eğitebilme şerefine mi kavuştular???
Bu sefer de Ayşe Sucu 'O' da değil diyor ve beyanatına devam ediyor
'Başını örten namuslu, başını açan namussuz', sakın böyle bir yargıya varmayalım. İnsanın namusu, iffeti, ahlakı, kılık kıyafet üzerine bina edilemez. Diyanet İşleri Başkanımız da bunu açıkladı. Başörtüsü İslam'ın ön şartı değildir. Dileyen kadın dilediği gibi giyinmeli, başörtüsü nedeniyle kadınların eğitim hakkı elinden alınmamalı.'
Neden 'tesettür', 'başörtüsü', 'türban' her ne ise..., VARLIĞININ KORUNMASI ihtiyacını açıklamak için bunca 'değer' ortaya atılıyor, bu değerlerle bütünleştirilen konuşmalar yapılıyor, yazılar yazılıyor, kitaplar çıkarılıyor, kamuoyları oluşturuluyor....,,,
ve en sonunda
- Hayır O da değil
Bu da değil....
Şu; eğitim hakkı...
( Eğitim hakkından istifadesi ekonomik, ailevi, sosyal pek çok nedenle mümkün olmamış tüm gençlere aynı hassasiyetin gösterilmesi temennisiyle..,)
Bence Şu: Hiçbir akla, felsefeye, bilime, itikate birebir gereklilik olmamasına bu yüzden varlığı izahsızlığıyla bütünleşmesine rağmen..., 'başörtüsü' istiyorum diye tutturan kadınların emrine sunulan bir Anayasa'mız ve Devlet politikamız...
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Ne yazık ki (şimdi) liberal demokratlar uyandı, sonra Din ile ilgilenenler de (öyle veya böyle) uyandı. Ama senelerdir gaz verilenleri artık uyandırmak mümkün değil...
Şunu tekrar etmekte fayda var: Türkiye Cumhuriyeti LAİK, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir.
Türban konusunda bir hukuk sitesinde dini bir yorum yapmak bana zul geliyor. Ancak forumlarımız herkese açık, en azından bilgilendirme misyonu ile bu konudaki Dini yorumları da yazıyorum, alıntıları ekliyorum.
Hukuken bakarsak, Dinen emredilmeyenler, dinde yeri olmayanlar (türban vb.) bir yana, Dinen emredilenlerin dahi sırf Din emrediyor diye laik Devlet düzenine, hukuk sistemine girmesi mümkün değildir. Eğer "inancım gereği" söylemi herşeyden üste gelirse:
İnancım gereği;
Ben şeriat esaslarına göre yargılanmak istiyorum diyene,
Bu esaslara göre kızkardeşim mirastan bana göre yarım pay almalı diyene,
Kardeşimi öldürenin kısasa kısas mantığıyla kardeşini öldür/t/mek bana haktır diyene,
4 karı alacağım diyene,
İslam köleliği yasaklamamıştır, cariye veya köle alacağım diyene,
Bir erkeğin şahitliğine karşı iki kadının şahitliği ancak eşittir diyene ne yanıt vereceksiniz?
Ben söyleyeyim: Bu sorulara çok doğru ve çok açıklayıcı, günün şartlarına uyarlanmış yorumlar yapacak arkadaşlar, kadının şahitliği konusunda o dönemin ticaret ilişkilerinden girecekler, diğer konuda savaş zamanı yorumu yapacaklar, köle azadının teşvikinden dem vuracaklar, o zamanın şartlarında kadının toplumsal hayatta ortaya çıkmamasını şahitlik meselesi ile ilişkilendirecekler.
Tüm bunlara geçerli, çağdaş, günümüze uyarlanmış yorumları olacak ama "türban" konusunda yorum yap/a/mayacaklar.
SİZ KİMİ KANDIRMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ? Hade, hade, hade....
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Kitabın adı : Evrensel ÇAĞRI
KUR'AN MEÂLİ
Hazırlayan : Mustafa SAĞ
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
(Yüksek İslam Enstitüsü Mezunu)
Bilimsel Araştırma Analisti
ISBN: 975-98565-1-4
Nisan 2006 İstanbul
Kitap Sayfa 372:
Nur Suresi 30 ve 31nci Ayetler
30. "Ey Muhammed! Erdemli erkeklere söyle, kadınlarla bir aradayken, gözleriyle kadınları rahatsız edecek şekilde davranmasınlar/bakmasınlar ve kişiliklerini edeplerini korusunlar. Bu onlar için daha temiz bir davranıştır. Elbette Allah yaptıklarından haberdardır."
31."Ey Muhammed! Erdemli kadınlara da söyle, erkeklerle bir aradayken, gözleriyle erkekleri rahatsız edecek şekilde davranmasınlar/bakmasınlar, kişiliklerini edeplerini korusunlar ve doğal olması gereken yerler dışında, göğüslerinin üzerini örtüleriyle kapatsınlar. Ziynetlerini göstermesinler. Başkalarını cinsel tacize yol açacak ve tahrik edecek davranışlardan sakınsınlar. Ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetçiler, kadın hizmetçiler ve kadınların cinsel yerlerini henüz anlamayan çocukların yanlarında, istedikleri gibi giyinip davranmalarında bir sakınca yoktur. Bunların dışındakilerin yanında, cinsel tacize yol açacak, tahrik edici yerlerini açıp, dikkat çekici davranışlarda bulunmasınlar/ ayaklarını yere vurmasınlar.
Ey inananlar, erkek, kadın-hepiniz Allah'a yöneliniz ki, mutlu olabilesiniz."
---
Mustafa Sağ'ın Bu ayetlerle ilgili olarak kitabının 373 ncü sayfasında yer alan açıklayıcı 417 no.lu dip notu da aynen şöyle:
" 24:31 Bu surenin 11nci ayetinde açıklanan, Peygamberimizin eşine iğrenç iftirayı yapan çetenin uzantılarının uydurdukları, çelişkili rivayetlerden hareketle, Kur'an öncesi cahiliye Arap toplumunun kadına bakış açısını, Kur'andaki örtünme ile ilgili ayetlere de yansıtmışlar ve o bakış açısı doğrultusunda ve erkekler lehine yorumlamışlardır.
Kur'an'ın mantığı ve bu surenin bütünlüğü içinde baktığımızda, kadınlarla erkeklerin toplum yaşamında yan yana olmak zorunda olduklarını, böyle bir çalışma ortamında, birbirlerine karşı davranışlarında olsun, giyimlerinde olsun ölçülü olmaları, dostane olmaları, aşırıya kaçmamaları öğütleniyor.Zaten, aile ve akrabalar arasında bir kısıtlamanın olmayıp, özgürce hareket edebileceklerini aynı ayetin devamı açıklıyor.
Kaldıki Kur'an ayetinde "baş örtüsü" diye bir kelime geçmemektedir. Buna rağmen, tüm Kur'an tefsirlerinde ve çevirilerinde Kur'an ayeti "baş örtüsü" olarak çevrilmiştir. Halbuki ayette geçen "HIMAR" kelimesi "baş örtmek" anlamına değil, sadece"örtmek" anlamına gelmektedir. Eğer herhangi bir şey örtülecek ise, o şeyin vurgulanması gerekir. Örneğin masa örtüsü derken, örtmek kelimesinin yanına masa kelimesinin gelmesi gibi, baş örtüsü dendiği zaman da "örtmek" "hımar" kelimesinin yanına "baş" "re's" kelimesinin "hımarü-re's" şeklinde gelmesi gerekir. Ayetteki "hımar" "örtü" kelimesinin yanında geçen ve vurgulayan kelime "cuyub" kelimesidir ki "yaka" veya "göğüs" anlamına gelir. Çünkü, aynı kelime "cuyub" bir başka ayette (28/32) Hz. Musa'nın "güğsüne/koynuna elini soktuğu" şeklinde geçer. Yani "cuyub" kelimesi, "hımar" örtmek kelimesi ile kullanıldığı zaman,"bihumûrihinne ala cuyubihinne" başını örtmek değil,"göğsünün üzerini örtmek" anlamına gelmektedir.
Geleneksel tüm yorumcular, Kur'an ayetini bilimsel bir bakışla değil de,birbirlerini taklit edip, "Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler" diyerek, "felyedribne" fiillini de "örtsünler" diye tercüme etmişlerdir. Bu geleneksel yorumcular "DaReBe" kökünden gelen bu kelimeyi burada " Baş örtülerini ....örtsünler" derken bir başka yerde aynı "DaRaBe" kelimesini "Kadınları DÖVÜN" (Bak.4/34) diye çevirmişlerdir. Özetle, Kur'an'ın orijinal ayeti tüm açıklığı ile ortadayken, elverişli bir siyasal kullanım malzemesi olarak, sürekli gündemde tutulan baş örtüsü, Kur'an'ın değil, geleneklerin, kişisel görüşlerin dinleştirilmesinden kaynaklanmaktadır."
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-6.jpgZina yaptıkları için taşlanarak öldürülen kadın ve erkek.
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-7.jpgDağıtılan yemek yardımını almak için sıraya girmiş burkalı kadınlar
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-8.jpgBurkasını sokak arkasında çıkardığı için din polisi tarafından anında
cezalandırılan kadınlar
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-9.jpgZina yapan bir kadın stat ortasında kafasına kurşun sıkılarak öldürülüyor. Bu infaz kadının çocukları ve kocası tarafından da izleniyordu.
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-10.jpgŞeriatçı zorbalık “put” diye her tür tarihsel kültür mirasını bile düşman görüp yok etti: 1700 yıllık 55 metre yüksekliğindeki dünyanın en büyük Buda heykelleri 2001 yılında topçu ateşiyle yıkıldı.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-11.jpg
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-12.jpg1992’de Kabil’deki Darül Aman Sarayı yıkıldı.
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-13.jpg1993’te ise zengin Kabil Kütüphanesi dağıtıldı.
http://www.turksolu.org/156/foto/seriat-14.jpgMüze MüdürYardımcısı Necibullah Popal yıkıntılar arasında görülüyor.
Türk Solu sitesinden alıntılanmıştır
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
http://www.jurnalturk.com/foto/kadin-dayak.jpg
Kadınlar bu kez de erkeklerle eşit haklara sahip olmak için 2006’nın Ağustos ayında başlattıkları “1 milyon imza” kampanyası doğrultusunda Tahran’daki Lale Parkı’nda eylem düzenledi.
Fakat hemcinslerinin hışmına uğradı. İran’da Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın direktifiyle sayıları artırılan din polisi eylemin yapıldığı parka baskın düzenledi. Elleri coplu kadın polisler hemcinslerini önce uyardı, direnmeleri üzerine kalabalığı dağıtmak için cop kullanmaya başladı.
Evleri didik didik arandı
Kampanyanın öncülüğünü yürüten 4 kadın yaka paça tutuklandı ve din polisi eşliğinde evleri didik didik arandı. Evlerdeki bilgisayarlara da el konulmasının ardından İran’ın ünlü Evin hapishanesinde kendileri için oluşturulan “209” nolu koğuşa götürüldüler.
1 yılda tam 6 bin İranlı kadın gözaltına alındı
*İran İnsan Hakları Dayanışma Komitesi verilerine göre son 1 yılda İran’da 5 bin 978 kadın tutuklandı, 8 kadın taşlandı veya infaz edildi, 19 bini yabancı ülkelere satıldı.
* 317 bin kadın sokakta giyiniş tarzlarından ve hareketlerinden dolayı uyarıldı.
* İran’da şiddet olaylarının yüzde 76’sı cinsel şiddet. Evden kaçanların sayısı ise 300 bini aşıyor.
* İşsiz kadınların sayısı da 1 milyon 300 bin.
“ABD YARDIMI ALIYORLAR” İDDİASI
Ahmedinecad yönetimi, ABD’nin İran’da demokratik hareketleri güçlendirmek için ayırdığı 85 milyon dolarlık fonun kadın hareketlerine gittiğini belirterek bu derneklerin kökünü kazımak için sert tedbirler alıyor.
vatan
04.04.2007 - 12:04
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
sayin Abbas Bilgili bende simdi gonderdiginiz linke baktim bence sayin Ayse Arman o resimi alipta oraya koyarak genel bi gorus ifade etmis yazisinda, tum ortululer o resimle kiyaslanamaz. Ha birde abdest ile ilgili bi yazisi var ya benim anlamadigim makina degilde insanlarin rahat abdest almasi icin ozel olarak yapilan bir yer var diyelimki bu neden rahatsiz ediyor veya neden alay konusu yapilmaya calisiliyor sonucta musluman bi ulkeyiz ve dinimzde namaz farz kilinmistir bence bunun olmasinda herhangi bi anormallik yok son anlatilan hikayeye gelince bence bu cahillikle ve bilgisizlikle alakali bi hikaye. Siz yorumsuz birakmissiniz
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Sayın Nehir48;
Ben Ayşe Arman'ın yazılarından çok türbanlı bayanla ilgili resmi "yorumsuz" dikkatlere sunmaya çalışmıştım. Diğer yazılar da aynı linkte olduğundan sanırım siz onlara takılmışsınız. Ben o türbanlı resme dikkat çekerken, başörtülülerin homojen bir topluluk değil, çok değişken ve çeşitli bir topluluk olduğunu ifade etmeye çalıştım. Gerçek durum da böyle diye düşünyorum. Bu sitede üniversiteye giden kızların kılık kıyafetlerine müdahale edilmemesi gerektiğini sürekli savundum ve savunuyorum. Türbanın laikliğe ve Atatürk'e karşı olmak anlamına gelmediğini sürekli söylüyorum.
Sayın Tayfun kardeş;
Sunduğunuz Afganistan manzaraları ne yazık ki kadınlar için olduğu kadar erkekler için de çok utanç vericidir. Bu insanlar cehaletin derinliklerinde bulunuyor. Acaba biz de kızları başörtüleri yüzünden okula sokmamakla cehalete terk ettiğimizin farkında mıyız? "En hakiki mürşit olan ilim"e bu kızlar okula sokulmayarak nasıl ulaşacak?
-
Hanginiz gerçekten inançlı, hanginiz değil
Hani türbanlı genç kızların birdenbire bu kadar hızla çoğalmalarına şaşıp kaldık ya... “Daha önce neredeydi bunlar?” diye sorduk...
Bir genç kızın, bir kadının
kapanma isteğini bir türlü anlayamadık ya...
“Daha önce sokakta türban yasak mıydı sanki?” diye sorduk...
İsyan ettik...
Sonra...
“Türbanın modası olur mu? Makyajlı, süslü püslü kapanarak kim kandırıyorlar?”a geçtik...
Ama bütün soruların cevapları hep havada kaldı.
Kadınları kapatmak isteyen erkekleri geçtik de, kadınlarda takılı kaldık.
Neden?
Neden kapanmak istediklerini bir türlü anlayamadık...
Oysa söylediler...
“Dini inançlarımızın gereği” dediler.
Ama onların bu cevaplarına hiç inanmadık.
İnanamadık...
Sabit fikirli falan olduğumuzdan değil, bizi inandıramadılar...
Nasıl inanalım ki?
“Madem dini inançlarınız için kapanıyorsunuz o halde neden süsleniyorsunuz?”un cevabını bize veremediler.
“Dini inancınızda erkekleri baştan çıkarmaya yönelik kırmızı ruj sürme, burnu açık ayakkabılarınızın içinden yine kırmızı ojeli parmaklarınızın görünmesi falan caiz mi?”nin yanıtını da...
E, biz de işte o zaman isyan ettik.
Demokrat tarafımız o zaman yaralandı, karalandı.
Çünkü kandırıldığımızı hissettik.
Her şeyi giy, sür sürüştür sonra dini inancından bahset...
Beline kemer tak, parlak kumaşlardan dikilmiş dar eteğinle kalçalarının şeklini sergile sonra da kapanmak istediğini söyle...
Bu mu?
Kitabının sana söylediği bu mu?
Olmuyor...
Bu yüzden inandırıcı olmuyor...
İşte bu yüzden size inanmıyoruz.
Peki uğruna kapandığınızı söylediğiniz inanıyor mu?
Asıl olan da bu değil mi zaten...
Hesabını verirsiniz artık!
HODRİ MEYDAN, SIRA SİZDE...
Ama bu dünyada benim de sormak isteğim birkaç soru var; yanlış anlamayın, hesap sormak değil, sadece öylesine birkaç soru:
“Dini inancın sana neden türban tak diyor? Bunu biliyor musun?”
“Sen gerçekten inançlı olsan, böyle süslü püslü gezer miydin?”
Şimdi bir kez daha soruyorum:
“Size nasıl inanalım? Siyasi ya da başka nedenlerle değil de sırf dini inancınızdan ötürü kapandığınıza nasıl inanalım?”
“İnanmazsan inanma”da diyebilirsiniz tabii...
Beni mi inandıracaksınız?
Peki o halde şu yargıya varma hakkım da mı yok? “Süslü püslüleri gerçek inançlıdan saymama hakkı...” Siz verin veya vermeyin ben kendimde bu hakkı buluyorum.
Hatta biraz daha ileri gidiyorum:
“Hadi bakalım, hodri meydan...” diyorum.
Sıra sizde...
Hanginiz “inançlı” hanginiz değil, göreceğiz...
Hem de fiyongunuzdan değil!
Dudaklarınızdan, gözlerinizden, yanaklarınızdan, kıyafetlerinizden...
Öyle derin tartışmalara girmeden, fikir yürütmeden...
Hanginiz gerçekten inançlı, hanginiz değil?
Anlayacağız. Bir bakışta...
Şıp diye... 14/ŞUBAT/2008 Dilek Önder. Vatan
M.E.Sezen: Güneş görünmeyeçek bu gidişle peçenin altından Farkındasınız deyilmi..!!
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Sayın Av. Tayfun EYİLİK merak ediyorum acaba siz nerde yaşıyorsunuz? Yazmış olduğunuz tüm olaylar hepsi iran da geçiyor. İran laik bir ülke değil. Türkiye ise laik bir ülkedir ancak herkes laik olmaz zorunda değildir. Türkiyede sokaklarımızda başı açık olan genç kızlar ve başörtülü ya da türbanlı kızlar yanyana kolkola gezebiliyor kimsede müdahele eymiyor... Başı kapalı anaların başı açık kızları var eğer mahalle baskısı olsa ilk olarak aile içinde olur... Herkeste bir kaygı var laiklik elden gider mi diye? Laik olmak demek dine karşı olmak demek değildir. ülke yönetiminin ve yasaların din hükümleri üzerine oturtulmamasıdır. Laiklik kavramının kökenini araştırmanızı tavisye ederim... Tüm sorun bazı çıkar gruplarının işine gelmemesidir... bugun bazı hakimlerin başörtüsüne karşı çıkması açıkça belirtmeleri onların tarafsız olmadıkları anlamına gelir bu da hakimlikle bağdaşmaz... Diyorlar ki başı kapalı bir hakim davalı yada davacı taraflardan birisi eğer başı kapalıysa o kişi yönünde karar verebilir ya da kararı o kişi lehine meyledebilir. siz bunu tersinden bakarsanız başı açık bir hakimde başı açık olan lehine meyledebilir... herşey bizlerde ki hoşgörü ve empati eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Benim başı açık olanada başı kapalı olanada sonsuz saygım var. Eğer ülkemizde kadın erkek eşitliği varsa ve ben üniversiteye elimi kolumu salayarak girebliliyorsam bayan arkadaşlarda kıyafetine bakılmaksızın girebilmeli ama bu kimliğini tanımaya engel teşkil etmemeli...
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Empati ve hoşgörünün sınırlarını aştığımız için tüm bu yaşananlar.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Turban ve ozgurluk ilginc bir denklem oldu. Laik bir ulkede sonsuz dinsel ozgurlukler var, yukarda degerli bir arkadasin belirtigi gibi Doktordan fazla Din gorevlisi var, acaba Iranda turbansiz yasama ozgurlugu ne zaman olacak? veya bu insanlarin kuracagi duzende Turbansiz yasama Ozgurlugu olacak midir???.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Alıntı:
Akinot rumuzlu üyeden alıntı
Turban ve ozgurluk ilginc bir denklem oldu. Laik bir ulkede sonsuz dinsel ozgurlukler var, yukarda degerli bir arkadasin belirtigi gibi Doktordan fazla Din gorevlisi var, acaba Iranda turbansiz yasama ozgurlugu ne zaman olacak? veya bu insanlarin kuracagi duzende Turbansiz yasama Ozgurlugu olacak midir???.
İsterseniz bırakalım İran kendi sorununu kendi çözsün.
Sayın garnitür,
Bunların hiçbirini beğenmedim, eşarpların hepsi aynı,birazda çekmiş sanki.Varmı çekmeyen kumaştan olanı?:o
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Alev ALATLI / Ne yazık ki ZAMAN değil.
Biz daha demokrasi sorunumuzu çözemeden, İran kendi sorununu çözebilir mi bilemem artık?
İçerden mırıldanmalar
Gözlemlediğim odur ki, korkutan tülbent değil, türban. Niye, çünkü, derin belleğimizdeki hayırhah kadının uzantısı tülbent. Döner yara sarar, döner kırık kol bağlar, döner sancılı başı sıkar... hastanın terini siler, yavukluya armağan olur, hasreti iyileştirir. Nurani yüzleri çevrelerken anılır...Türban öyle değil. Çünkü, türban, İslâmi tesettüre ilişkin en katı (dilerseniz, en erkeksi) yorumun benimsendiğinin ilânı hüviyetindedir; ve dolayısıyla, kadına ilişkin tüm diğer yorum ve kuralların da kabullenildiğini ima eder. Bunların arasında kötülük, fitne ve uğursuzluk kaynağı olmamızdan başka, dinen ve aklen dûn (eksik) yaratıldığımız, namazı bozan köpekler ve eşeklerle bir tutulduğumuz şeklinde...haysiyetimizi rencide eden yorumlar vardır. Türban, bu yorumların zımnen kabulü olarak görüldüğü için korkutur.
Kadın/ana koşulsuz sevginin simgesidir...Hiç bir ideolojinin yada toplumsal kurgunun ya da inancın selâmeti anayı çocuklarını feda etmeye iknaya yetmezken, kadın, pederşahi kuralların inşa ettiği dünyanın iflâh olmaz muhalifi olarak tebarüz eder. Bu iflâh olmaz muhalif, yeri geldiğinde tüm kuralları çiğneyecek, oğlan ya da kız, suçları ne olursa olsun, doğurduklarının esenliğini sağlamaya çalışacaktır. "Ağlarsa ana ağlar gerisi yalan ağlar" olgusu, kadın unsurunun beşere sunduğu eşsiz sığınağı minnetle ulularken; kadının kendisi yeryüzünde gözlenen tüm karışıklıkların (fitnenin) müsebbibi olarak takdim edilir, dünya kurulalı beri.
Hint'in kutsal metinlerinde, "doğuştan düşüncesiz ve hilekârdır" kadın... Buda, öğretisini sulandıracakları için kadınların rahibe olmalarına karşıdır. Ortodoks Yahudi erkeklerinin sabah dualarından biri, "Beni bir kadın olarak yaratmayan Kâinatın Yaratıcısı Efendimize hamdolsun."... Hıristiyan geleneğinin başat bileşeni, kadının kötülük, ayartma ve günahla özdeşleştirilmesidir... Hayrın ve şerrin, cinslerdeki karşılıkları erkek ve kadın olarak belirlenirken, yeryüzüne kötülük bulaştırdıkları gerekçesiyle kadınlardan topluca tövbe edip, günahlarını affettirmeleri talep edilir... İslam'da, "Ümmetim için kadın fitnesinden daha büyük bir fitne kaldığını bilmiyorum" mealindeki cümlenin Hazreti Muhammed'e ait olduğu bildirilir. "Allahım bizi kadınların şerrinden, fitnesinden ve onlarla imtihan olup kaybetmekten koru" mealindeki duanın(3) varlığı, semavi dinlerin ortak tutumlarının yansıması olarak belirir...Öte yandan, 1900'lü yılların başlarına kadar medeni dünyanın hemen her ülkesinde bir eş, kocasının gölgesi, uzantısı, parçası olan kadın, dünyayı saran değişimden nasibini alacaktır. "Yeni kadın" erkeğin bir refleksinden ibaret olmayı kabullenmeyen, yardımcı oyuncu rolünü reddeden, kendisine ait bir içdünyasına sahip, coşkulu, bağımsız, özgüven sahibi, yaşamını bir başına sürdürmeyi göze alabilen kadındır.
Yeni kadın, erkeğin ne gönlüne ne de aklına hitap eder. Erkek cinsinin en duyarlı zümresi iken şairler, yeni kadını ne görürler, ne duyarlar, ne anlarlar, ne de ayırt ederler... Edebiyat, ihanete uğramış, terk edilmiş, acı çeken kadınlar, intikamcı zevceler, büyüleyici aşifteler ya da iradesiz, renksiz, sade, şirin kızlar üretmeyi sürdürür...Yaşı ne olursa olsun, erkeğin kanatlarının altında olmayan kadın, ana muamelesi görür. Özetle, kadının ne olup olmadığı erkekler tarafından kadınlar üzerinden tartışılan bir süreç olmaya devam eder; günümüzde türban meselesinde gördüğümüz gibi...
Yeni kadının tecrübesi, yeryüzündeki yaşamın somutta ispatlanan aşkla ayakta kaldığı şeklindedir, yasalarla değil... Gerektiğinde baş örten, gerektiğinde yara saran tülbent, kadınlara mahsus bilginin kadim nakil aracı olarak görülür. Bu bağlamda, türban, kadınlık bilgisinin bastırılması, diğer bir deyişle, kadının kadına ihanetinin dışavurumu olarak algılanabildiği için korkutur.
Türk toplumun eriştiği tarihinin bu noktasında, yargıç kürsüsündeki yerini dişiyle tırnağıyla elde etmiş yeni kadın, tanık mahallindeki hemcinsinin şahitliğini irade ve akıl bakımından erkeklerden daha zayıf olduğu gerekçesiyle reddetmeyi aklından bile geçirmezken, dünya ve kâinat görüşünü türbanı aracılığıyla ilân eden kadın yargıcın vereceği hüküm, erkek cinsi lehine cinsiyet ayırımı yapacağının peşinen kabulü demek olacağı için korkutur. Benzeri korkular tıptan sahne sanatlarına, öğretmenlikten turizme kadar hemen her uğraş dalında nüksedebilecek; yalnız seyahat edememekten yönetici kadrolarından uzak durmaya varıncaya kadar çok sayıda olası yasaklar gündemde kalmaya ve ürkütmeye devam edeceklerdir.
Bana sorarsanız, türban sorunu işbu "kadının kadına ihaneti" olarak ifade ettiğim açmazda düğümlenmektedir. Bir kısmımız türbanı egemen erkeklerle kadınlar aleyhine yapılan bir ittifak olarak değerlendirirken, diğer bir kısmımız yasakçılarla birlikte hareket etmek suretiyle kendilerine tekâmül yollarını kapayan hemcinslerinin ihaneti olarak görebilmektedirler. Her halûkârda, konu üzerinde tartışacak, uzlaşma zemini arayacak, meseleyi çözüme ulaştırmaya çalışacak olan kadınlardır; kadınlar üzerinden ahkâm kesen muhalif ya da muvafık erkekler değil.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Irak anayasası için danışmanlık yapan, din-hukuk ve İslami anayasal düşünceye ilişkin çalışmalarıyla tanınan Prof. Noah Feldman, New York Times gazetesinde, “Örtülü Demokrasi mi?“ başlığıyla yayınlanan makalesinde türban yasağının uzun bir süreden beri AKP için bir “diken” olduğunu belirtti. Prof. Feldman makalesinde, Başbakan Erdoğan’ın başını örttüğü için Türkiye’deki üniversitelerde okuyamayan İndiana Üniversitesi’nde öğrenci kızı ile bir kaç yıl önce tanıştığını da anlattı.
Türban yasağını “agresif laikliğin bir kalıntısı” olarak nitelendiren Feldman, Türkiye’nin bu konuda takınacağı tavır ile Müslüman dünyasına verilecek mesajın büyük önem taşıdığını vurguladı. Prof. Feldman, İslam ve demokrasinin birbiriyle bağdaşmadığı savını reddetmenin en iyi yolunun, liberal ve İslami değerlerin birlikte işlediği bir ülkeyi göstermek olacağının altını çizdi.(alıntı Haber Vitrin)
Yukarıda ki haberden de anlaşılacağı üzere yürütmenin yürütemeyenlerinin hangi amirlerinden kurs ve terbiye almış olduklarına dair ufacık bir gösterge.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Aslında bu forumda farklı bir tartışma bekliyordum.Türbanla örtülmek istenen gerçeklerin bizi özgürleştirmediğini farkedebilmek onun üzerinden yorumlamak.
Konu yine gelip türbana kilitlendi ve hak mı, haksızlık mı, demokrasi kisvesi altında tartışılan konu bu. Kılık kıyafet devrimi, Anayasanın değiştirilemez,değiştirilmesi teklif edilemez maddelerine tecavüz edilerek, laiklik nedir tartışılırmış hale getirildi.Özgürleşmediğimizin, nasıl bağımlı hale geldiğimizin farkında olmadığımız gibi Anayasal suç işlendiğinin farkında da değiliz.
Geçenlerde, yooutube, hem de Atatürk'e hakaret gerekçesiyle kapatıldı.Ben zaten yutmamıştım.O hakaret sitesini kasıtlı taraftarlarının açıp, bu siteyi kapattırma amacı başarılı olamadı. Çünkü bu sitede, forumda tartışılan konulara belgesel niteliğinde, kendi ifadeleriyle videoda gözler önüne seren o kadar çok kanıt var ki.Hedef onaları yoketmekti.
Savcılarımız, istihbaratımız zamanında bunları görememiş. Çok demokratik bir şekilde seçim takiyyesiyle, Siirten milletvekili ve Başbakan olunabilmiş.
Değerli dostlar, youtube'a girin.
Tayyip yazın,
İran yazın,
İran İslam Devrimi
Tayyip Erdoğan'ın 80li yıllarda ettiği laiklik karşıtı yemin,
Tayyip ERDOĞAN; laik ve müslüman olunmaz,
kara çarşaflı spagetti nasıl yer,
Iran! Seriat oncesi ve sonrasi,
Abdullah Gül vb.yazın,Fethullah yazın,yazın yazın ki, hiç şüpheniz kalmayacak maddi/somut gerçeklere ulaşın.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Birsen,İlker,Songül,Yeter,İmdat..
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Alıntı:
hukuk ve adalet rumuzlu üyeden alıntı
Aslında bu forumda farklı bir tartışma bekliyordum.Türbanla örtülmek istenen gerçeklerin bizi özgürleştirmediğini farkedebilmek onun üzerinden yorumlamak.
Konu yine gelip türbana kilitlendi ve hak mı, haksızlık mı, demokrasi kisvesi altında tartışılan konu bu. Kılık kıyafet devrimi, Anayasanın değiştirilemez,değiştirilmesi teklif edilemez maddelerine tecavüz edilerek, laiklik nedir tartışılırmış hale getirildi.Özgürleşmediğimizin, nasıl bağımlı hale geldiğimizin farkında olmadığımız gibi Anayasal suç işlendiğinin farkında da değiliz.
Geçenlerde, yooutube, hem de Atatürk'e hakaret gerekçesiyle kapatıldı.Ben zaten yutmamıştım.O hakaret sitesini kasıtlı taraftarlarının açıp, bu siteyi kapattırma amacı başarılı olamadı. Çünkü bu sitede, forumda tartışılan konulara belgesel niteliğinde, kendi ifadeleriyle videoda gözler önüne seren o kadar çok kanıt var ki.Hedef onaları yoketmekti.
Savcılarımız, istihbaratımız zamanında bunları görememiş. Çok demokratik bir şekilde seçim takiyyesiyle, Siirten milletvekili ve Başbakan olunabilmiş.
Değerli dostlar, youtube'a girin.
Tayyip yazın,
İran yazın,
İran İslam Devrimi
Tayyip Erdoğan'ın 80li yıllarda ettiği laiklik karşıtı yemin,
Tayyip ERDOĞAN; laik ve müslüman olunmaz,
kara çarşaflı spagetti nasıl yer,
Iran! Seriat oncesi ve sonrasi,
Abdullah Gül vb.yazın,Fethullah yazın,yazın yazın ki, hiç şüpheniz kalmayacak maddi/somut gerçeklere ulaşın.
Hemen yanibasimizda ucube iran duzeni olmasaydi, acaba biz bugun bunlar ile ugrasiyor olurmuyduk bilemiyorum. Genc kizlarimiz basina bir caput gecirme ile kendilerini ikinci sinif insan yapma cabasi icinde olduklarinin farkindalarmi acaba.? cunku onlarin ozendikleri ulkelerde, kadin ikinci sinif insan, hic bir kisiligi, egitimi, isi, fikri ve ozgurlugu hemen hemen yok.
Saygilarimla.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Başbakan da dahil, bu meselenin bu yolla bu zamanlamada çözülemeyeceğini herkes biliyor. Amaç bazılarına göre ekonomik krizi saklamak, bazılarına göre Ilımlı İslam ve Büyük Orta Doğu Projesinde bir adım, bazılarına göre de amaçtan ziyade bu, gelecekteki özgürlük hareketlerine bir ilham vs. Ancak şu kesin ki Türkiye'de bölücülük isteyenler ve halkı kavgalarla, gereksiz tartışmalarla oyalamak isteyenler bu vaziyetten en memnun olanlardır. Millet herşeyi bıraktı, yok alttan mı bağlanacak, yok türbanlı kızların olmadık resimleri, yok laiklik, yok bilmemne derken her bakımdan (dini-ekonomik-sosyal-...) sömürüldüğünden haberi yok. Bu halde, saf, dürüst, vatansever biricik milletimizin sırtından prim yapan vatan hainidir!
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Alıntı:
Akinot rumuzlu üyeden alıntı
Hemen yanibasimizda ucube iran duzeni olmasaydi, acaba biz bugun bunlar ile ugrasiyor olurmuyduk bilemiyorum. Genc kizlarimiz basina bir caput gecirme ile kendilerini ikinci sinif insan yapma cabasi icinde olduklarinin farkindalarmi acaba.? cunku onlarin ozendikleri ulkelerde, kadin ikinci sinif insan, hic bir kisiligi, egitimi, isi, fikri ve ozgurlugu hemen hemen yok.
Saygilarimla.
Ucube iran düzeni ha :) Klasik bir ; avrupa toplumu gibi yaşamıyan her birey / toplum başarısız / geri kalmaya mahkumdur düşüncesiyle karşı karşıyayız..
Acaba ülkedeki en büyük sorunun toplum'un doğu'ya özenmesinden değilde hiç çalışmadan üretmeden batı'yı sadece şekilsel anlamda taklit etmesinden kaynaklandığı gerçeğini unutmamışsındır.
Eğer genç kızları türban bağlıyorlar diye , başlarına çaput bağlamış 2. sınıf bir vatandaş olarak görüyorsan bu ülkedeki çoğu kadına / bizi doğuran büyüten annelere / geçmişteki atalarımızın örf ve adetlerine saygısızlık yapmış olduğunun farkındasındır, ve şunu unutma o 2.sınıf dediğin kadınların yapmış oldukları / emekleri / şu an 1.sınıf olarak gördüğün kişilerden çok daha fazladır..
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Zamanlama süper! Cumhurbaşkanı Aptullah Gül Türban yasasını az önce imzaladı.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Sayin Bargiran, Turbani siyasi simge haline getirenlerin amaclari artik herkesce malum, hatta onlari destekleyen libos takimi bile bu gidisin sonun iyi olmadigi anlamaya baslidi. Dolayisiylan artik demogoji yapmiyalim, Turkiyede yasayan cogu kadinin taktigi masun basortusunu, ucube duzen yandaslarinin siyasi simge haline getirdigi turban ile karistirmiyalim. Birde bu bir Bati Dogu olayi degil, Bu tamemen Ileri gitmek veya Geri gitmek olayidir.
Saygilarimla.
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Türbanın özgürleştirebileceği hiç birşey yoktur. Aksine türban, kadının özgürlüğünün önünde ciddi bir engeldir.
Türban takmama kararına karşı, takma kararını düşünelim:
Olmamasına rağmen tak diyenler kimlerdir, eşeği kaybettirip buldurmak, ama bu arada kır eşeği boz eşekle değiştirmek cinliği kimden çıkıyorsa, ben size söyleyeyim, bunun adına demokrasi denmez...
-
Re: Türban Neyimizi Özgürleştirecek?
Şu avrupalılar ne kadar medeni!
Ne edep var ne haya çırılçıplak bedeni!
Medeni olmak eğer açmaksa bedeni!
Hayvanlar avrupalılardan daha medeni!
NECİP FAZIL KISAKÜREK....
http://www.samanyoluhaber.com/haber-92109.html
mutlaka bu linkide izleyin...