AKP ye kapatma sinyali

Yükseköğretimde türban yasağını anayasa ve yasaları değiştirme yoluyla kaldırmanın, siyasi parti kapatma nedeni olacağı konusunda iki kez açıklama yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, AKP'ye ilişkin dosyaları raftan indirerek üzerinde çalışmaya başladı. Milliyet Gazetesi'nin haberine göre başsavcılık, MHP'nin önceki eylemlerini de olası bir kapatma davası açabilecek yoğunlukta olup olmadığını belirlemek amacıyla incelemeye aldı.

AKP ve MHP'nin üniversitelerdeki türban yasağını kaldırmaya yönelik, Anayasa ve YÖK Yasası'nda değişiklik yapılmasına ilişkin formülü cumartesi günü TBMM'den geçirmeyi tasarlaması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda da yoğun bir çalışmanın başlatılmasına yol açtı.
Yargı kulislerinde konuşulan iddialara göre, siyasi parti kapatma davası açmakla yetkili tek isim olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, siyasi partilerin sicil dosyalarını tutmakla görevli Yargıtay savcılarına, AKP ve MHP'nin dosyalarını raftan indirmeleri talimatı verdi. Yalçınkaya, partilerin günlük faaliyetlerini takip ederek, olası yasaya aykırı faaliyetleri belirlemek için dosya tutan savcılarla sıkça toplantı düzenlemeye başladı.


Odak kriteri

Refah ve Fazilet partilerinin kapatılmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararlarını ve AİHM'nin Refah Partisi kararını anımsatarak, türban yasağını kaldırmaya yönelik girişimlerin parti kapatma nedeni olduğu yönünde iki kez açıklama yapan Yalçınkaya ve savcılar, AKP ve MHP'nin dosyalarındaki delilleri incelemeye aldı.

AKP'nin, türban ve laiklikle ilgili önceki faaliyet ve açıklamalarının anayasada parti kapatma davaları için aranan "laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı haline gelmek" kriterini karşılayacak yoğunlukta olduğu değerlendirmesi yapıldı.


Refah kararı

Kulislerde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Refah Partisi kararının, AKP aleyhinde açılacak olası bir kapatma davasının zamanlaması konusunda belirleyici olacağı da konuşuluyor. Söz konusu kararda, iktidarda olan bir siyasi partinin eylemlerinin henüz gerçekleşmeden önlem alınmasının AİHM'nin temel kaynağı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun olduğu vurgulanıyor. Bu nedenle başsavcılığın, AKP ve MHP'nin türban formülü TBMM'den geçmeden kapatma davası açabileceği belirtiliyor.
Başsavcılık, MHP'nin durumunu ise son türban girişimlerinin, tek başına dava açmak için yeterli olup olmadığı boyutuyla inceliyor.

Gazeteler

Hoş bir sinyal olmuş,
umarım kapatırlar..
Edison bile pişman
Geleceğimizi göremiyoruz artık..

Daha önce bir başka vesile ile bu sitede DTP'nin kapatılmasına karşı olduğumu yazmıştım. AKP'nin ve MHP'nin de kapatılmasına karşıyım. Bu kapatmalar yasakçı zihniyetin "hukuk" alanındaki tezahürüdür. Demokratik ülkelerde parti kapatma çok ender rastlanan bir olayken, bizde sıradan bir olaymış gibi görülüyor. Siyasi partiler halkın yönetimdeki temsilini sağlayan oluşumlardır. Bu nedenle de demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Bizde ise "vazgeçmek" çok kolay olduğuna göre, demokrasimizin yerlerde süründüğünü söyleyebiliriz.

Aslında benim bir başka önerim var. Bence CHP dışındaki partilerin hepsini kapatalım da rahatlayalım. Belki o zaman bu "halk" partisini iktidara getirme imkanına kavuşuruz. Bizim demokrasimize çok parti fazla gelir, tek parti yeter, ne de olsa tarihsel deneyimi var bu konuda CHP'nin!..

Alıntı:

---

XeXeN rumuzlu üyeden alıntı

Hoş bir sinyal olmuş,
umarım kapatırlar..
Edison bile pişman
Geleceğimizi göremiyoruz artık..

---

Çok doğru bir söz.Geleceğimizi görebilmemiz için ,birilerinin Edison ile Watt arasındaki güç akımına tahta koymaktan vazgeçseler artık.
İleriyi görmek için zorlanmazdı Vatandaş.Meşaleyi alan Olimpiyatlar başladı sanıyor.Oysa Olimpiyat sonuçlandı çoktan.Halk seçimini yapmıştır.Oyunlarda şike,hile olmadı.Madalyalar dağıtıldı çoktan.Şimdide doping suçlamasıyla , bronz madalyayı altına çevirmek isteyenlerde sıra galiba.Maraton koşmak,100 metreye benzemez.

Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.

Bir siyasî partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.

Bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. (Ek cümle: 3.10.2001-4709/25 md.) Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.

A. Parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma

MADDE 68. – (Değişik: 23.7.1995-4121/6 md.) Vatandaşlar, siyasî parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir. Parti üyesi olabilmek için onsekiz yaşını doldurmuş olmak gerekir.

Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.

Siyasî partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler.

Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.

Anayasanın değiştirilemeyeck 2. maddesindeki, laiklik ilkesine aykırı faaliyetler kapatma nedenidir, laikliğe aykırılığı nedeniyle anayasa mahkemesince 1989 yılında iptal edilmiş türban serbestisine dair kanun vardır anayasa mahkemesi türbanı laikliğe aykırı bulmuştur buna rağmen akp ve mhp toplam 348 imzayla değişikliğe ilişkin teklifde bulunmuştur tam kadro imza atan mhpnin de kapatılması çok olasıdır bu imzalar laikliğe aykırı yoğun faaliyetin kanıtıdır ayrıca akpnin de yaklaşık 300 vekili imza atmıştır akp de kapatılabilir,bu imzalar ve teklif kapatma nedeni ve imza atanlar için de ya da tvde söylemde bulunan vekiller için de hangi parti kapatılırsa siyasetten 5 yıl yasaklanma nedenidir.

Tabii ya kapatalım gitsin ne olacak ki. 10 senede bir darbeye alışmış bir ülkede 28 yılda darbe olmadı diye demokratik bir ülke mi olduk ki. Nasıl olsa devir postmodern darbeler devri. Abbas bey'in dediklerine sonuna kadar katılıyorum. Tüm partiler kapatılsın bir tek Chp kalsın işte o zaman hiç sorun yaşamayız. Herkes hakettiği şekilde yönetilirmiş zaten. Değil mi?

Siyasi partilerin kapatılması hoş olmasada olmayacak bir olay değildir. Devletin refleksi ve anayasası kendini korumak zorundadır. Demokrasinin gereği budur.
Bazı arkadaşlar aynı fıkrada ki gibi ''du baki ne olcek?'' havası içerisindeler. Bu fıkrayı en güzel Fırat bey anlatır. Bilmeyen ona sorsun.
Bir siyasi parti devletin temeline dinamit koyuyorsa, halkı birbirine kırdıracak pozisyona getiriyor değişmez ilkeleri değiştirmeye zorluyor ve bunu sahta bir demokrasi ve özgürlük adına yapıyorsa devlet gereğini yapmak zorundadır. Çok geç olmadan .
Beyleri memnun etmek için yaşasın şeriat partisi kurulmasınada demokrasi adına izin verelim isterseniz ? Hiç bir demokrasi kendisini yok etmek isteyen sisteme izin vermez vermemelidir. Ak partinin yaptığı aynen budur. Ülkeyi çağdışı bir karanlığa gömmek kadını ikinci sınıf vatandaş yapmak ataerkil düzeni esas kılmak din sömürüsü yapmak ülkeyi parçalara ayırmak. Geç bile kalınmış kalınmaktadır. Bu hükümetin açtığı yaraları sarmak hiç te kolay olmayacaktır...

Türkiyede demokrasi ;

Biliyorsunuz demokrasinin oluşabilmesi için sağ ve solun Bir ülkede olması ve dengede olmaları gerekir-ki Türkiye'de demokrasi anlayışının olmaması ve Avukatlarımızın Doktorlarımız gibi kalkıpta Avrupa'da Avukatlık yapamamaları bundan kaynaklanır

Türkiyede Sağ ,Mustafa Kemal'in ilkelerinin birden topluma benimsetilmesi ve Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanlığı döneminde Parti başında bulunan İnönü'nün Atatürk'ü anlayaması sonucuna ek olarak Mustafa Kemal'in erken ölümü eklendiğinde Türkiye'de devrimlerin benimsetilememiş , halka eğitim sevdirilememiş, çağdaşığın ve demokrasinin önemi anlatılamamış ve halk cahil kalmıştır

Sömürge-Emperyalizm-Liberalizm

Neden sömürülen ülke Fransa , İngiltere , İtalya ya da Amerika olmuyor da Türkiye oluyor, osmanlı (son 300 yılı) oluyor , müslüman bir ülke oluyor?

***
Çünkü İslamiyetin geçtiği heryerde..İçki yasak ama uyuşturu serbest..Halk uyuyor..Uyutuluyor,uyandırmakta istenmiyor..Bu yüzden sömürülmeleri kolay oluyor

*Türkiye'de nitekim her darbe sonrası öncekini aratır sağ güruhlar geldiğinden ben parti kapatılmasına karsı değilim

Biz Emperyalizmin ya da Bop'un Ortadoğu eş başkanlığını yapıyoruz..
Sormak lazım. Biz Kapitalizmin sömüren tarafında mıyız? Sömürülen tarafında mı?

**

Bana göre Kemalist bir paşa olsa
Tsk içerisinde karşı darbe yapacak tehditlerde olmasa..
Anayasa'nın 35. maddesini uygular , darbeyi yapar 50 seneden az olmayan bir diktalık getiririm ülkeye..

Zira bana göre okuma yazma bilmeyen ve Universite okumayanlar oy kullanamamalı aynı şekilde kaderlerinide Tanrı'ya bırakmaları sakıncalıdır

Mustafa Kemal'e dikdator dediler... Evet oyledir niye şaşırıyorlar? Anlamam-heralde kuyruk acıları var!

Mustafa Kemal biliyordu ki, bu halk cahil, kaderci savaşa tanrıya dua ederek girecek... Hazırcı, kaderlerini eline aldı..

Kendi için mi kullandı , hayır...

Saygılar,

Alıntı:

---

^^Tt^^ rumuzlu üyeden alıntı

Türkiyede demokrasi;
Biliyorsunuz demokrasinin oluşabilmesi için sağ ve solun Bir ülkede olması ve dengede olmaları gerekir-ki Türkiye'de demokrasi anlayışının olmaması ve Avukatlarımızın Doktorlarımız gibi kalkıpta Avrupa'da Avukatlık yapamamaları bundan kaynaklanır...

---

Hı? Anlayamadım. Yani benim avrupada mesleğimi yapamamam Türkiye'de sağ ve solun dengede olmamasından kaynaklanıyor ha... Ben de demokrasi istiyorum...

Alıntı:

---

Av.Onur Tunga rumuzlu üyeden alıntı

Hı? Anlayamadım. Yani benim avrupada mesleğimi yapamamam Türkiye'de sağ ve solun dengede olmamasından kaynaklanıyor ha... Ben de demokrasi istiyorum...

---

Evet ama bu halıyle hayır

Demokrasi bir ülkenin Hukuna etkendir

Bizim anayasamız mantıktan mı türedi? Elbette hayır hala daha oradan burada ulkeler referans alınarak Tartısmaya sokulmaya çalışılıyor

İsveç hukukuyla ilgili içerikler yok mu kanunlarımızda örneğin? var

Neden türkiye kendi yasasını oluşturamıyor?yada neden Bizim yargı organlarımızın ürt makamı olarak Aihm Devreye giriyor?

***
Siz çalışamıyorsunuz Çünkü siz Türk hukuk sistemini öğreniyorsunuz ,her ülkenin hukuk sistemi farklı ;Toplumsal yapıları farklı kültürü farklı

Biz birçok konuda Avrupadan örnek aldık,Çünkü Türk demokrasisi avrupadan çok zayıf

**
Demokrasi derken sağ ve sol olarak ele almıştım
demek istediğim şuydu

öğrenmenin en tehlikeli yolu nedir? Dinleyerek öğrenme..Eğer Okuduklarını doğru olarak benimser Karşıt fikirleri Objektif ele almayaıp bu bana ters derseniz Sizin Doğrunuz sadece sizin için geçerli olur

Benim için yanlış

İşte demokrasi bu noktada önemli..Fikirler Çatışıyor ve tartışma Karşıt görüşlerin beyinlerinde soru işareti çakıyor..Bu sayede Doğruya daha çok yaklaşılıyor Çünkü mecburen bir Özeleştiriye maruz kalıyor

***
ama türkiyede demokrasi ,Avrupa düzeyinde olmadığından Onların Doğrusu kadar geçerlilik teşkil etmiyor;Çünkü onlar Bizim gibi bir iki günde yasa hazırlayıp çıkarmıyor
Yada birilerinin tekelinde çıkmıyor

yasalar ve kanunlar Teori gibi dene-yanıl yoluyla yapılamayacağına göre?

Saygılar

Sayın Abbas Bilgili,

Gerçekten bütün partiler kapatılsın, ne yazı ki toplum çok partili rejimi anlayacak ölçüde gelişememiştir.Demokrasi ve özgürlük kavramlarını doğru algılayamamıştır.

Bildiğim kadarıyla ülkede 57 adet tüzel kişiliği olan siyasi parti vardır. Dünyada demokratik olduğunu iddia eden hiçbir ülkede böyle bir tablo göremezsiniz. Gelişmiş ülkelerde siyasi parti sayısı sağ-sol-liberal-muhafazakar 5-6 yı geçmez. Bir de adı parti olmayan illegal oluşumlarla ülkede siyaset yapan ya vakıf,dernek statüsünde siyasi partilere destek veren ışık evlerinden tutun da THKP ye kadar yan kuruluşları.
Biz şimdi buna hukuk devleti, demokrasi, düşünceye saygı, özgürlük mü diyeceğiz. Geçiniz bu ülkede herşey demokrasi adına bu kavramlar kullanılarak sulandırılmış, çıkar ilişkilerine dönüşmüştür. Yerel güçleri aile sülale boyunda incelediğinizde, bu ülkede amcasına/dayısına ya da partiiçi hiziplere kızan/küsen parti kurmuştur.

Demokrasi kurallar rejimidir. Demokrasi adına önce çok partili rejimde, parti sayısını kısıtlama yasası çıkarılsa iyi olur.

Anayasa'nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez maddeleri değiştiriliyor, içi boşaltılıyor ve adına eğitim özgürlüğü deniyor.

Düşünce nedir? Bilimi ve aklı yok sayan, düşünme özüründen , düşünce özgürlüğü yaratılamaz. Bilim ve akıl yol gösterici olmaktan çıkınca, bilgi sahibi olmadan fikir yürütenleri, fikir yürütülmesini düşünce olarak değerlendiremeyiz.

Düşünenler, bilenler, bilgi, birikim ve uzmanlığa sahip olanlar söylüyor, yazıyor anlatıyor hatta eski Yargıtay Başsavcısı S.Kanadoğlu kapatma davası dahil AKP hakkında 5 dava açtığını, sümen altı edildiğini, yanıt bile alamadığını haykırıyor.

Bu nasıl bir hukuk devleti, nasıl demokrasi, nasıl yargı bağımsızlığı, nasıl özgürlük anlayışı?

Hukuk devleti adına Anayasa ve yasalar, iktidar olmuş siyasi partinin amaçlarına araç edilerek, toplum önünde Anayasal ve yasal kurallar değerini ve inancını yitirirse, ne olacağını önceden görmek, bilmek, anlamak gerekiyor.

Görünen köy kılavuz istemiyor.

Şeyhlerle,şıhlarla,tarikatlarla mücadele edilip, ortadan kaldırılan yönetimin yerine kurulan cumhuriyet rejiminde kim tarafından verilen ünvansa şeyh cenazesinde bakan, TBMM den milletvekilleri, iç/dış 480 milyar dolar borçlu ülkede,2008 yılında 500 milyar YTL yi geçmeyen kuruluş bütçeleri yanında sadece diyanete 2.7 katrilyon YTL., medyada yer alan tarikat liderleri, yargıda mülakata karşı çıkınca sayınızı arttırmam gece de çalışın emri, emniyet teşkilatı başta olmak üzere tüm kamu kuruluşlarındaki kadrolaşma ve tartışılan güncel konu "türban kardeşliği, türbanla eğitim"

Herşey demokrasi adına, demokratik usul ve esaslara göre çok uygun değil mi?

RTE başbakan olmadan söylememiş mi, yalan mı, söylerken çekilmiş video kasetleri yayınlanmadı mı? Ne demişti?

"Demokrasi bir tramvay, amaçlarımıza araç için bindik gidiyoruz, istediğimiz durağa gelince inicez"

Hukuk devletinin, demokrasinin linç edildiğine bu ifade yeterli değil mi? Başka dosyaları indirmeye, incelemeye gerek var mı acaba?

Bilimi ve aklı yok sayan anlayışlara düşünce mi diyeceğiz?

Hiçbir organ ya da kişi hukukun üstünde değildir.
Egemenliği ulus adına kullanmaya yetkili kılan hiç bir kişi ve kuruluş, Anayasa'da gösterilen hukuk düzeni dışına çıkamaz."

Anayasayı değiştirmek biliyorsunuz Meclisin çoğunluğuna kalmış bir şey.Hiç değişmicek anlamına gelmiyor.Ülkemizde İktidar ve Muhalefet "oyunlarına " bağışıklık kazanıyoruz .Beğenmediğimiz partileri kapatmakta üstümüze yok.Oysa her girişim,Ülkenin ekonomisini ve atılacak önemli adımları geriye atıyor.
Asıl mesele Koltuk sevdası .Başka bir parti iktidara geldiği zamanlarıda gördük...Muhalefet adı üstünde

Şimdi okuyorum baştan aşağı bu forumda yazılanları ve benzer forumlarda ki düşünceleri. Ben iki sene önce Ak parti kapatılmakta geç kalınıyor çok ciddi sorunlar çıkacak bu gidişle demişim. Herkes bir şey demiş. Ancak bir olay varki gerek bu forumda gerekse başka forumlarda çok sık hemde '' Hukukçu'' sıfatlı üyelerce dile getirilmiş.
Dostlar , arkadaşlar yapmayın... Bu dediklerinizi ''Hukuk sever'' bir üye yazsa gülümsenir bir şeyler yazılır ama ''Hukukçu'' yazınca insan bir tuhaf oluyor. Bazı üyelerimiz ve iddianamede bazı maddeler RTE nin eskiden beri yaptıkları söylediklerini içeriyor. Belediye başkanlığından bugüne gelen hepside doğal olarak irticai.. Tam bu noktada Hukukçu üyelerin bazıları '' Bunlar geçmişte kalmış ne ilgisi var şimdiye bakmak lazım geçmişi karıştırmamak gerekir.'' diyorlar. Yapmayın... Kıytırık bir işe girerken bile işyeri sabıka kaydı isterken yapmayın hele sizler hiç...
Yahu hiç mi ceza davasına girmediniz ? Niçin kişinin adli sicil belgesi istenir niçin sabıka kaydı istenir niçin GBT si sorulur ? Hele GBT GBT GBT çok ilginç bir şeydir. Hakkınızda mahkeme kararı olmasa bile şüpkeli olarak karakolda ifadeniz alındı mı yandınız. GBT ye girersiniz. EE bunlar ne işe yarar ilgili kişilere o kişinin davranışları ve düşünceleri hakkında fikir verir. 216 gasp suçu oan kişi 217. kez hakim karşısına çıktığında ''Şeytana uydum ..'' dediğinde Hakime bu kayıtlar '' Umarım ki şeytan sana uymaz şeytan sensin '' deme yetkisini verir. O yüzden geçmiş asla yok sayılamaz hele hele kişinin analizi yapılacaksa asla ve kata.

Sizler bunu bilmez misiniz deona bakmasınlar buna bakmasınlar diyip durursunuz ? Hukuk kişinin tam halinin tespit ederek karar vermek durumundadır. Kimsenin aklını bulandırmayalım... Elbette olacak bunlar hatta az bile....

Bir de bir takım gene hukukçu üyeler bu yargının ''siyasi'' olduğunu söyleyerek ortalığı karıştırıyor. Anayasa mahkemesine açılan davaların neredeyse tamamı siyasidir yahu. Siyasi davadır tabiiki. Ne olacaktır ? Ne diyecekti Başsavcı Maliye bakanı Başbakandan aldığı talimatla çete oluşturarak kap kaç ve gasp yaparak ekonomik önlem alıyor bu cezayı gerektirir partiyi kapatalım mı ? Yapmayın dostlar yapmayın. Hukuka ve hukukun üstünlüğüne saygı duyun savunun
Unutmayınız ki kuvvetler ayrılığı yasama yürütme ve yargının ayrı ayrı sınıflanmasıdır Ancak eşit değildirler. Yargı üstündür bu yüzden hukukun üstünlüğünden söz edilmelidir. Ortadaki kavga yasamayla yürütmenin birbirine karıştığı bir ortamda yargıyı ezme kavgasıdır burada olunacak taraf açık seçik yargıdır. Yeni hükümet kurulur ama asla yeni bir yargı sistemi gelemez bu kurumu korumak görevimizdir. Kıvrımlı dolanlı yollarla bunu yok etmeye çalışmayalım yok etmeye çalışanlara çanak tutmayalım.

Son bir söz gene sevgili hukukçulara. Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı Anayasadan aldığı yetkiyle bir iddianame hazırlamış ve davayı açmıştır. Bundan neden rahatsız olduğunuzu anlayabilmiş değilim. Mahkeme karar verecektir bir şekilde. Ancak bu derece rahatsız olmanız bana hukuka ve demokrasiye pek bağlılığınız yok gibi görünüyor. Devletin bir organı hemde en yumuşak organlarından birisi ANAYASAL yetki kullanarak bir süreç başlatmıştır müthiş bir gürültü kopuyor DUR denmiştir özetle bu yanlış şimdi süreç yanlış mı değil mi onun incelemesine geldi ama bazı hukukçular çok rahatsız oldular anlayamadım neden. Ya yumuşak organlardan birisi değilde sert bir organ gelip hükümete dur deme yerine tüm demokrasiye dur deseydi ne olacaktı? Onun için dostlar bu davaya itiraz edenlerin demokrasiye bağlılıklarından şüphe ederim. Daha açık konuşmak gerekirse bu davaya laf edenler bir darbe olduğunda konuşma hakkı elde edemezler çünkü demokrasiye inanmıyorlardır...

Sayın commodore1tr;
1) Geçmişteki olaylarla ilgili yorumunuz hukuken geçerli değildir. Hukukçu olmayanlar için mantıklı olabilir, ama hukuken hiç bir değeri yoktur. Bunu burada uzun uzun izah etme gereği duymuyorum, ama parti kurulmadan önceki dönemde kuruculardan birinin eylemi o partiyi bağlamaz.
2) "Yumuşak" ve "sert" şeklindeki yorumunuz için şunu söyleyebiliriz; askeri darbe dönemleri geride kaldığından, artık ya "e muhtıra" veya "hukuk kılıfına bürünmüş savcı darbesi" dönemi başlamış olmasın sakın..

Hala butür zorlamalardan medet umanlara şaşmamak mümkün değil.Demokrasiyi içine sindirememiş insanların onaylayabileceği bir durum bu.Utanç verici bir durum halk arasında hep söylenir bu ülkeyi seçilmişler yönetmez diye bunu doğrulamaktan başka bir anlam taşımıyor bugün olanlar.ülke için üzücü bir durum.H:kızgın: alk bununda cevabını sandıkta verir sevinenlere duyrulur.

Bu ülkenin başbakanı, Çanakkale Zaferini işte böyle andı! Böyle bir demogoji ile, böyle bir mazlum ağzı ile, böyle bir oy avcılığı ile !!!!!!!!!!!!

Şehitlerimizden, bu ülkenin başbakanı adına, gözlerim yaş ve yüreğim acı dolu, özür diliyorum.

"İşte bu toprakları vatan yapmak için şehit oldular. Kolay değil, hep konuşulur; olur mu olmaz mı... Olur kardeşim olur, ’İmandır, o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür.’ Seyit Onbaşı’yı Seyit Onbaşı yapan odur. O mermiyi ona kaldırma gücü veren odur. Hadi onu da inkar etsinler, hadi ona da laikliğe aykırı desinler. Her 18 Mart’ta buraya geldiğimizde Seyyit Onbaşı’nın o mermiyi namluya yerleştirişini işliyoruz. Onunla hep beraber komuta kademesinden ta eratına kadar kendimize yeni bir güç devşiriyoruz. Bu bizim doğal hakkımız. Bunu kimse bir yerlere çekmemeli, çekemez."

Alıntı:

---

gezginzargana rumuzlu üyeden alıntı

Hala butür zorlamalardan medet umanlara şaşmamak mümkün değil.Demokrasiyi içine sindirememiş insanların onaylayabileceği bir durum bu.Utanç verici bir durum halk arasında hep söylenir bu ülkeyi seçilmişler yönetmez diye bunu doğrulamaktan başka bir anlam taşımıyor bugün olanlar.ülke için üzücü bir durum.H:kızgın: alk bununda cevabını sandıkta verir sevinenlere duyrulur.

---

Sayın gezginzargana,

Bir cumleniz epey dikkat çekici ; "halk arasında hep söylenir bu ülkeyi seçilmişler yönetmez "

efendim sormak lazım halk her zaman dogru kararı mı veriyor?
ülkenin iyiliği adına darbe gerekiyorsa bu olacaktır.Anayasaya boşunamı koymuşlar o maddeleri?

yada AK partiye kapatma gündemde..sormazlar mı efendi Yargıtay başsavcısı kafasına göre mi açmış davayı diye?

Boşunamı anayasada laikliğe karşıt unsurlar ibaresi var?