Printable View
Halen Avukatlık mesleği icra eden üyelerin bu konudaki yanıtlarını çok merak ediyorum.
Bir davayı kazanmak için her yol mübahmıdır ya da bir takibi neticelendirmek için. Ben hergün karşılaştığım, birebir yaşanan örneklerle bazı olayları anlatacağım.
Yalnız gene de ana başlık olarak bu durumu merak ediyorum.
Sizce de her yol mübah mıdır ?
Bence hukuka uygun olan her yol mubahtir..
Saygilarimla
Arkadaşım biz avukatların görevi adaletin sağlanmasına yardımcı olmaktır...Her yol mübahtır sözüne katılmıyorum...Bu anlayışla hareket edersek mesleğimizi yapamayız...Alıntı:
musaaykan rumuzlu üyeden alıntı
Haklıyı haksız... Haksızı haklı çıkarmamak kaydı ile ve hukuki olmak( ki kanunlara uygun olmak her zaman tek başına yeterli değildir) ön şatı ile kazanmak için her yol mubahtır.
Her yol mübah değildir...
1-"Her yol mübah değildir" diyen arkadaşlar; bu mübah olmayan yollar nelerdir?
2-Bence her yol mübahtır.
Ne zaman ki tabii hukuk ve pozitif hukuk ayrımını tam anlamıyla idrak eder, attığımız adımları pozitif hukuk yolunda ama tabii hukuk ışığından ayrılmadan atar isek, o zaman kazanmak için her yolun mubah olduğunu anlarız. Yol olmadan da hedefe varılır yeterki ışığımızı kaybetmeyelim. Işığımız: evrensel hukukdur, insan haklarıdır, demokrasidir...
İnsan hakları için eşitlik için demokrasi için her yol ama her yol mubahtır. Topraktan da çamurdan da gideriz hedefimizi buluruz , ama ışıksız asla...
Işığımız: evrensel hukukdur, insan haklarıdır, demokrasidir... sözünüze katılıyorum efendim...
Sence neden mübahtır öğrenci arkadaşım....Bekliyorum...
Her yolun mübah olmasının ne demek oldugunu bir düşünün bence...
Hele biz avukatların halkımızın gözündeki değeri bu kadar tartışılırken....
bu yollar arasında çeşitli sahtekarlıklar yada kaba kuvvet varsa tabiki mübah değildir ancak hukuki olan her yol mübahtır diye üşünüyorum..
Her yol (mübahtır) kavramı çok geniş bir kavram... Avukat; Hukuk kuralları dışına çıkamaz, ancak kanunların müvekkiline, avukatlık kanununun kendisine tanıdığı her türlü HUKUKİ yolu kullanabilir, hatta kullanmalıdır.
Uzun zamandır uğrayamadığımdan konuyu da takip edememiştim. Şmdi açmış olduğum konuya ara ara örnekler vermek istiyorum.
Çok küçük bir örnek versem, acaba kızdırmış olurmuyum daha evvel bu uygulamayı yapanları ?
İcra takibi neticesinde, borçlu emekli ise şayet emekli maaşından kesinti yapılması için ilgili icra müdürlüğüne talepte bulunarak, !!! HER NASILSA !!! yasal olarak mümkün olmamasına rağmen bu talebini kabul ettirmek.
Yani nafaka borçları dışında haczedilemeyeceği hatta devir yada temlik edilemeyeceği sabit olan, emekli maaşlarından kesinti yapılmasını istemek ve de bunu yapmak.
Bana bu konuda gelen pek çok örnek olay olmuştur ve ilgili icra tetkik mercilerince kesintiler yasaya aykırı olduğundan hemen iptal ettirilmiştir.
Bu durumda, yani alacaklının borcunu tahsil için bu yola başvurmuş olmak ne kadar hukuka ve hakkaniyete uygundur. Yasaya aykırı olduğunu bile bile.
Herkes hata yapabilir, icra dairesi de... Kanunlarımızda bu hataların düzeltilmesi için de birçok yok mevcuttur ki siz bahsetmişsiniz zaten.
Yanlış hesap bağdattan döner misali, anlık olumsuzluk veya yanlışlıklara dayanarak genelleme yapmanızı doğru bulmuyorum.
Sayın musaaykan;
506 sayılı Kanun'un 121'nci maddesinde, "Bu kanun gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar, nafaka borçları ve bu Kanunun 80 inci maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar dışında, haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez." hükmü yer almaktadır.
Ancak Yargıtay da diyor ki, Her ne kadar, 506 sayılı Kanunun 121. maddesi gereğince işçinin SSK'dan almakta olduğu emekli maaşının haczi mümkün değil ise de, bu husus ancak haciz işleminden sonra borçlunun şikayeti halinde gözönünde bulundurulur. Alacaklının emekli maaşına haciz konulması yönündeki talebinin icra memurunca yerine getirilmesi zorunlu olup memurun haczedilecek hakkın niteliği esas alınarak bunun haczinin mümkün bulunup bulunmadığı konusunda bir takdir hakkı bulunmadığından talebin yerine getirilmesi gerekir.
Bu durumda siz olsa idiniz ne yapardınız?
Sorunun daha doğrusu tartışmanın özünde hata var. Mübah la hukuk yanyana gelemez Mübah demek '' Dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan.'' demektir buradan hareketle mecaz anlam olarakta '' yapılmasında sakınca görülmeyen'' demektir. Bunun tam hukuki karşılığının ne olduğunu bulamadım.
Açıkçası mübah özünde kurallara aykırı olmayan su. günah terbiyesiz ahlaksız olmayan gibi anlamlar içerir. Bundan dolayı zaten dinende yapılmasında sakınca bulunulmaz denmektedir. Dolayısıyla Mübah yol demek hukuk çerçevesi içerisinde yapılması suç olmayan her türlü yasal yol demek olmalıdır. Bu bağlamda düşünürsek evet mübah olan yollarda sorun yoktur.
Her yolun mübah olması ise yukarıdaki açıklamadan dolayı olanaklı olmadığından sorunun özü yanlıştır.
Arz ederim.
"Her yol mubah mıdır?" derken aklıma bir hikaye geldi...
Köpekler, yaşanan olumsuzlukları tartışmak, insanlar tarafından aşağılanmalarına son vermek için bir toplantı yaparlar.
Kürsüde yüce Doberman nutuk çekiyor ve diğer köpekler de hep bir ağızdan yüksek sesle Doberman'a iştirak ediyor;
Doberman: Yüce soydaşlarım!!!!! Yeter artık! Yeter iki bacaklı adem oğulları tarafından aşağılandığımız!
Salon: Yeteeeerr!!!!
Doberman: Bundan böyle insan dışkısı yemiyceeeezzz!!!
Salon: Yemiyceeezzzz!
Doberman: And olsun muuuuu?
Salon: And olsuuuunn!!!
Salon yüce Doberman7ın tok sesi ve salondakilerin coşkulu sesi ile inlemektedir. Lakin bu duruma ve yapılan yeminlere en arkadaki beyaz finonun itirazı vardır.
Küçük lakin kıvrak adımlarla kürsünün önüne kadar koşan Fino yüce Doberman'a seslenir;
Fino: Yüce reis! Tamam! İnsan dışkısı yemiycez!
Doberman: Evet yemiycez!
Fino: Pekiii! Soğuk bir kış günü.. Kar yağmış ve tipi başlamış.. Her taraf buz gibi. Ve bembeyaz karların üzerinde sıcacık bir bebek dışkısı.. Onu da mı yemiycez? diye sorar....
Doberman: Yok canım. O kadar da değil.. Onu yeriz;)
-
Özetle; bazen hadiseler kürsüde konuşulduğundan farklı gelişiyor... Ve ettiğmiz yemine rağmen paranın cazibesine kapılabiliyoruz..
..
Özeleştiri anlamında söyledim. Mesleki yeminimize aykırı davrandığımız zamanlarda kazandığımızın damağımızda bırakacağı tadın en fazla ne olabileceğinin anlaşılması için biraz da..
Esen kalın..
Mühendisin biri ölmüş ve yanlışlıkla cehenneme atmışlar. Cehennemin konforundan rahatsız olan mühendis burayı değiştirmek istemiş ve cehenneme klimalı odalar , otomatik cola makineleri ,derin dondurucular, otomatik tuvaletler gibi şeyler yapmaya başlamış.
Ancak, hata anlaşılınca meleğin biri şeytanı aramış:
-Bir mühendis yanlışlıkla cehenneme gönderildi onu buraya göndermen gerek.
Şeytan sinirlenmiş:
-Göndermeyeceğim burda onu çok seviyoruz.
Melek kendinden emin bir şekilde:
-Seni dava ederim.
Şeytan katıla katıla gülmüş ve şunları söylemiş:
- Yok ya nasıl yapacaksın bütün avukatlar bizim tarafta.
Sayın musaaykan;
Hernekadar ülkemizde sosyal güvenlik reformu yapılmaya çalışılmışsada aslında biz hukukçular olarak pek bir şey değişmemiştir. Burada 2 önemli husus vardır. İlk olarak birincisini Sn Onur Tunga gayet güzel bir şekilde açıklamıştır. İcra müdürü bir değerin haczedilip haczedilemeyeceğine karar veremez. Bunu borçlu haczedilmezlik iddiasıyla ileri sürmelidir. Bir diğer husus ise ne yazık ki kanun koyucuların her kurum için farklı düzenlem getirmiş olmalarında ileri gelmektedir. Bugün için geçerli olan düzenlemeye göre emekli sandığı aylıkları haczedilebilmektedir. Buna karşılık SSK ve bağkur aylıkları haczedilemez. Ancak ilk durumda belirtildiği üzere bunu borçlu taraf haczedilmezlik iddiasıyla ileri sürebilir.
konu başlığıyla ilgili bir yorum yapmak sanırım çok gereksiz olacaktır. Çünkü avukatlar olarak neyin ne olduğunu biliyoruz sanırım.
Ancak cevabım selçuk üni. 3. sınıf öğrencisi olan arkadaşım içindir. Ne yazık ki selçuk üniversitesi hukuk fakültesinde halen bir avukatlık dersi verilmemektedir. Bir çok üniversitede olmasına rağmen. Ne yazık ki bazı hukukçularımızda dahil olmak üzere halkımızın büyük çoğunluğu avukatlığın ne olduğunu bilmemektedir. Biz avukatların hiç değilse sınırları çizilmiştir. evet bizler kanunların mübah kıldığı yollarda işimizi gereği gibi yaparız. ancak her alanda olduğu gibi bizim meslekte de görevini bu sınırları aşarak yapanlar ortaya çıkıyor. İşte bunlar çok sınırlı olduğu için haber değeri taşıyor ve bazı çevreler için reklam malzemesi olabiliyorlar. Çok bilindik bir söz vardır. adam köpeği ısırırsa ancak insanların dikkatini çekebilirsiniz. Ne yazıkki bu soruyuda, bu sorunun aslında vardığı noktada hemfikir olanlarıda artniyetli buluyorum.
Bir hukukçu olarak kesinlikle değildir.Zaten günümüzde hemen hemen her meslek dalı için bu gibi söylemler söz konusu olmaktadır.Ve bu gibi düşünceler birike birike en sonunda Türkiye'nin çöküşüne zemin hazırlamaktadır.
Unutmamak gereken birşey var ki sahtekarlığın olduğu yerde güven olmaz,saygı olmaz
Kazanmak için her yol mübahtır görüşüne bir hukukçu olarak katılmam mümkün değil. Ayrıca "Hukuka uygun olan her yol mübahtır." görüşüne de katılmıyorum; çünkü kanun boşluklarını kullanarak durumu hukuka uygun hale getiren kötüniyetlileri de unutmamak gerekiyor.
"Kazanmak için her yol mübahtır" tanımlaması bence etik bir tanımlama değil
Evet kazanmak için her yol mubahtır.
Denizyolu, karayolu yada havayoluyla gidebilirsiniz.
:o:o:oAlıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
keşke ışınlanmak da mümkün olsaydı:o
Yazılaınların hepsi kendine göre doğru, ne desem?
Genelde eşler boşandıktan sonra ikinci evliliklerinden olan çocuklar şanslı, daha iyi bakılıyor, daha iyi imkanlar sunuluyor, eğer koca boşanmış evlenmiş ise kadın ve çocuklar çok daha şanslı oluyor. Koca öldüğü zaman şansları dahada artıyor.işte böyle bir şans zinciri devam etmekte, vah biz üvey evlatların haline.
Merhaba Buradan Kmk Madde 20 Dahilinde Bir Sorum Olacak Dile Getirebilirmiyim Acaba?
Hayır!!!Alıntı:
yalcinboz rumuzlu üyeden alıntı
Sorunuzu "Gayrımenkul Hukuku" üst başlığında "Kat Mülkiyeti Hukuku" forumunda sorabilirsiniz.
peki ... bilginiz yetersiz galiba
Bilgimiz yetersiz değil ALGINIZ YETERSİZ.
Madalya için her yol mübah...
Savaşı kazanmak için her yol mübah...
Başarıya giden her yol mübah....
İktidar olmak için her yol mübah...
Şöhret olmak için her yol mübah...
Ah bir terfi edebilsem...
Sınavda yüksek not alabilsem...
Yaşam standardıma sınıf atlatacak düzeyde para kazanabilsem...
Bu ve benzeri konularda,
"etik" dışı yollara başvuranlarda,
hedefe ulaşmak için ;
"her şeyin mübah " olduğu makyavelist bir yaklaşımın hakimiyeti gözleniyor.Özellikle ticari hayatta. Çünki günümüzde birçok alanda iş yapmak,para kazanmak,tamamen elastik ve rekabete (hatta haksız rekabete) son derece açık.
Genel anlamda "ahlaklı" ve " etik" olmanın formülü nedir?
Çoklu zeka teorisinin sahibi Howard Gardner 'e göre ;
“etik zihin” sahibi, kendisine, “Ben nasıl bir insan, çalışan ve vatandaş olmak istiyorum? Eğer benim işimde çalışanların hepsi aynı bakış açısına sahip olsaydı ya da herkes benim yaptığımı yapsaydı dünya nasıl olurdu?” diye soran kişi
Etik yönlenme aslında ilk olarak “ev”de başlıyor. Bir çocuk, annesi ve babasını model alarak büyüyor. Sonrasında “okul” ve “arkadaş çevresi” etkin olmaya başlıyor. Çok güçlü bir etik anlayışla yetişmiş olsanız dahi,çevremizdekilerin "etik" olmayan davranışlarından etkilenmeniz olası.Çevresindeki herkes kopya çeken ,hırslı bir öğrenci,bir süre sonra başarıya giden yolun kopyadan geçtiğini düşünmeye başlayabiliyor.O halde "etik" anlayış değerlerine sahip olarak yetişmek yetmiyor.Aynı zamanda ,bu değerlerin korunabilmesi de önem kazanıyor.
"...Her şey mübah "deyip geçersek ,zaman içinde toplumda " etik" olmayan davranışların çoğalmasına katkıda bulunmuş oluruz.
Mübah Kelimesinin TDK sözlüğündeki tanımı;
1 . Dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan.
2 . mecaz Yapılmasında sakınca görülmeyen.(Yorumsuz)
Sayın commodoreAlıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
"Her yol mübah" deyiminin kaynağını aşağıda dilim döndüğünce izaha çalıştım.Sürç-ü lisan olduysa affola.
Makyavelizm Felsefesi:
Makyavelizm felsefesinin temel düşüncesi " amaca ulaşmak için her araç mübah" fikridir.
Bu araçların ahlaki ,hukuki ve hatta dini bir sınırı yoktur.
Makyavelizm kavramının yerleşmesine neden olan Makyavel (Niccolò Machiavelli), 1469-1527 yılları arasında yaşamış rönesans ve hümanizm döneminin önemli ,İtalyan düsünürlerinden biridir.
Makyavel ve düsünceleri tüm totaliter yönetimler ve özellikle faşistler tarafından kullanılmış olduğu için de, faşizmin de öncülerinden biri olarak da kabul edilir.
Aynı zamanda Kurtuluşun "kuvvete dayanan ulusal devlette " olduğunu savunduğu için ,onu aynı zamanda ulusal devletin babası sayanlar da vardır.
Makyavel ," amaca ulaşmak için her araç mübah" derken buradaki " amaç " sözünü , " devlet için "kullanmıştır.
Günümüzde ise , insan ilişkilerine egemen olan Makyavel kişilik, tam da post-modern döneme uygun bir kişilik tipi örneği sergilemektedir.
Dolayısıyla "Her Yol Mübahtır " sözü makyevel' le özdeşmiştir.
"makyavelist" sözü kötüleme, aşağılama amacıyla kullanılır. makyavel'in düsüncelerini günümüze kadar taşınabilmesinin nedeni bu fikirlerin sadece totaliter yönetimlerce değil ; çağdaş devletler, iş adamları ve de özellikle politikacılar tarafından da kullanılmasındandır.
Saygılarımla
içimde allah korkusu olmasa idi coktan kazanmıştım
İçinizdekinin (!) adı vicdan, ahlak, insan sevgisi ya da adalet kavramı vb. de olabilir.Alıntı:
caymaz01 rumuzlu üyeden alıntı
Kazanmak için yukarıdakilerin herhangi birini (evrensel ölçütleri açısından) zedelemeyen her yol uygundur.
Kolayca farkedileceği gibi bu ölçütlere göre yapılacak bir elemeden sonra anayol dışında seçenek kalmamaktadır. Anayolun rotası, işret ve işaretcileri ise kanunlarla belirlenmiştir.
Konuyu açarken aslında neden bahsetiğim apaçık ortada olduğu halde, kelimelerin anlamlarına yada türkçe veya arapça anlamlarına saplanıp kalınarak konunun özünden sapılıyor. Kelimelerin açık yada gizli anlamlarına aptalca saplanıp kalmayalım lütfen... !!!:kızgın:
Sorum çok açık.
Bir hukukçu daha doğrusu avukat , bir davayı kazanmak yada bir icra takibini sonlandırmak adına her yola başvurabilir mi ?.
Bunu bir itham yada suçlama veya bir kinaye olsun diye sormuyorum tamamen genel bir tartışma konusudur. Bence tartışılması da gereklidir.
Alıntı:
musaaykan rumuzlu üyeden alıntı
Baş vuracağı yola bağlı.
Anlamadığınız veya anlayamadığınız ya da anlamak istemediğiniz husus:Alıntı:
musaaykan rumuzlu üyeden alıntı
Avukat, müvekkiline vekaleten hareket eder.Üstlendiği hukuki olay kendi işi olmadığı gibi, izleyeceği yol ve yöntemler yasalarda belirlenmiştir. Bu yöntemlere dayanarak hukuki işlemlerde ve taleplerde bulunur. Sorunuzu çok açıklıkla yanıtlayayım. Müvekkilinden aksine bir talimat almamış ise üstlendiği olayı müvekkili lehine sonuçlandırmak için yasa çerçevesinde elinde olan tüm hukuki silahları kullanır, bu ona 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile verilmiş bir görev ve sorumluluktur.
Konuyu açarken genel bir soru sormuşsunuz, sonra da konuyu açarak, emekli maaşının haczedilmesinin yasal olmadığını ancak buna rağmen bu uygulamayla karşılaştığınızı belirtmişsiniz.
Bu hususa Av. Onur Tunga meslektaşımız gayet açık bir cevap vermiş ve Yargıtay uygulamasını açıklamış ama anlaşılan o ki siz yine anlamamakta direnmektesiniz.
Amacınız ise gayet açık. Bir hukuk sitesinde avukata ve avukatlık mesleğine karşı olumsuz ve haksız bir polemik yaratmak. Aptallığın daniskası da zaten budur.