-
Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Tevhide için savcılığa suç duyurusu
Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen İHL'li Tevhide Kütük'ü, kürsüden indiren kişiler olarak ileri sürülen Kaymakam Aydın Tetikoğlu ve Binbaşı Hüseyin Çopur için suç duyurusunda bulunuldu.
Hakların Korunması ve Hukuki Araştırmalar Derneği (HUKUKDER) 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Adana’nın Kozan ilçesinde meydana gelen olay için Kozan Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda Kozan Kaymakamı Aydın Tetikoğlu, Garnizon Komutanı Hüseyin Çopur ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Mutlu Canpolat hakkında kamu davası açılması istendi.
Hukukder adına suç duyurusunda bulunan Genel Başkan Av. Fikret Karapekmez, Kozan İmam Hatip Lisesi 11 C sınıfı öğrencisi Tevhide Kütük’ün dışarı çıkarılmasının hukuk ile bağdaşmadığın belirterek, suç duyurusu metninde şunları kaydetti:
“Öğrenci zor kullanılarak kürsüden indirilmiş ve dışarı atılmıştır.
Ödül almak üzere kürsüye gelmiş 15 yaşındaki bir öğrenciyi sinema salonundan atmanın hiç bir hukuki dayanağı yoktur.
Herkes yasalar önünde eşittir, hiçbir kimse görevi ne olursa olsun yasada almadığı bir yetkiyi kullanamaz, suç işlediği takdirde cezasız bırakılmaz”
Öğrenci Tevhide Kütük’ün söz konusu olay nedeniyle çok ağır harekete maruz kalındığı belirtilen suç duyurusunda,
“Hakarete uğrayanın masum 15 yaşında bir çocuk olması hakaret edenlerin de ilçenin en yetkili bürokratlarının olması suçun vasfını ağırlaştırmaktadır.
İdarecilerin kendi maiyetindekilere karşı suç işlemesi ağırlaştırıcı nedendir” diye belirtildi.
Duyurunun son kısmında ise “Sanıklar hakkında kovuşturma başlatılarak sanıkların tecziyesi için haklarında kamu davası açılmasını istiyoruz” ifadeleri yer aldı.
Ayrıca Hukukder tarafından Kozan Kaymakamı Aydın Tetikoğlu ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Mutlu Canpolat’a idari ceza verilmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuruda bulunuldu.
-------------------------------------------------
Ve Leman Çizdi;
http://img507.imageshack.us/img507/2...d87a5c9zy8.jpg
Hürriyet - 06.12.2007
http://img503.imageshack.us/img503/5100/hapsuol8.jpg
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Bu olayın yaşandığı günden bu yana, birtakım değerleri korumak adına diğer birtakım değerlerimizi (Hoşgörü, tahammül gibi...) yitirdiğimizi düşünmeye başladım...
Hukukçu Dilek olarak; söz konusu olayın hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum. Bahsi geçen yerde türban takılması, kürsüye türbanla çıkılması açıkça kanunla düzenlenmiş bir suç olsa, yapılanın suçu önlemeye yönelik bir güvenlik tedbiri olduğu ve dolayısıyla hukuka uygun olduğu söylenebilir. Kamu hizmeti sunulan bir mekan, hizmet sunan bir şahıs söz konusu değilken, böyle bir muamele ile bir insanı sırf dış görünüşünden dolayı rencide etmek bana hukuki gelmediği gibi, insancıl da gelmiyor...
Vatandaş Dilek olarak; hassasiyeti çok iyi anlıyorum ama sapla samanı karıştırmamak gerekir, bu tip davranışlar siyasette türbanı koz olarak kullanan AKP'nin oy oranını % 90'a götürür benden söylemesi...
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Ahmet Altan/Taraf
Türbanlı kız
Hollanda resminin büyük ustalarından Vermeher'in tablolarını andırıyor genç kız.
Başını üzüntüyle öne eğmiş.
Resim çekilirken, saçlarını örten beyaz başörtünün yanağına değen kısmının gölgesi yansımış yüzüne.
Henüz on altı, on yedi yaşında.
Büyükçe bir salonun önündeki sahnede duruyor.
Ve ağlıyor.
Öğretmenler Günü için yapılan kompozisyon yarışmasını kazandığı için davet etmişler onu oraya.
Ödülünü alması için sahneye çağırmışlar. Tam ödülünü alacağı sırada, aşağıda oturan kaymakamla binbaşı “İndirin onu oradan” demişler.
Herkesin önünde, “bu ödülü almaya layık birisi olmadığı” yüzüne vurularak aşağıya indirilmiş.
“Neden” diyebilmiş sadece genç kız, “Neden?”
Böylesine aşağılanmasının, herkesin önünde utandırılmasının nedenini öğrenmek istemiş. Bunun insanlığa, adalete, vicdana uyan bir cevabı yok elbette.
Kendini bir an o kızın yerine koyabilecek kadar duygu ve zeka sahibi biri, o kızın orada nasıl bir acı hissettiğini anlayabilir. Ve, aynan o kız gibi sormak ister: “Neden?”
“Neden bu kadar insafsız, bu kadar vahşi, bu kadar barbarsınız?”
“Neden çocuklarınızı böyle aldırmazca üzüyorsunuz?”
Bu kötü kalplilik mi bilmiyorum ama o çocuğa öyle davrananların da aynı muameleye uğramasını istiyorum. Vali, kaymakamı aynı tavırla herkesin önünde sahneden indirtsin, o binbaşıyı “İndirin onu oradan” diyerek komutanı utandırsın.
Ama tabi böyle şeyler olmayacak.
“Devletimizin görevlilerinin” başına gelmez bunlar.
Başörtülülerin, Kürtlerin, Alevilerin, solcuların, demokratların, milliyetçilerin, kısacası bu ülkete yaşayan halkın başına gelir. Bu devlet, öylesine tuhaf davranıyor ki insanlara, normal hiçbir devlet için akla gelmeyecek şeyler düşündürüyor.
Biliyorsunuz, bizim köy kahvelerinde bile tekrar edilen bir laf vardır, “İngilizler bölerek yönetir:” Bu lafı çok tekrarlarız. Bu sözü böylesine benimsememizin başka bir sebebi olabileceğin düşünüyorum artık.
Osmanlı'dan bu yana bizim devletimiz kendi halkına bu “böl, yönet” yöntemini uyguladığına aklım yatıyor. Huzursuzluğu sürekli olarak “devlet” çıkartıyor çünkü. Birilerine “solcu diyor mesele çıkartıyor, birilerine “Kürt” diyor mesele çıkartıyor, birilerine “Alevi” diyor mesele çıkartıyor, birilerine “türbanlı” diyor mesele çıkartıyor.
Birisi solcu olunca birisi de sağcı oluyor elbette, birisi Kürt olunca diğeri Türk oluyor, biri Alevi olunca öbürü Sünni oluyor, birisi dinci olunca beriki laik oluyor.
Ve çatışma başlıyor.
Devlet bu işlere karışmamış, herkesi birbirine düşman edecek kadar hoyrat davranmamış, bütün propaganda araçlarını insanları bölmek için kullanmamış olsa, bu ülkede bu kadar düşmanlık olmazdı gibi geliyor bana.
Değişik ırklardan, değişik mezheplerden, değişik inançlardan, değişik fikirlerden insanlar, birbirimizle tartışarak yaşar giderdik.
Normal bir ülkemiz olurdu.
Ama sanırım sorun da burada.
Bugünkü devlet kadroları, “normal” bir devlette bugün bulundukları mevkilerde olabilirler miydi?
O küçük kızı sahneden indiren kaymakam Kanada'da kaymakamlık, o binbaşı İsveç'te komutanlık yapabilir miydi?
Tekmeyle adam öldüren polisler İsviçre'de polis, onların müdürleri İngiltere'de polis amiri, bakanları Hollanda'da bakan olarak kalabilir miydi?
Harekete uğrayan profesör, “Sen şüphelisin, sana her şey söylenebilir” diyen savcı hangi ülkede savcılık görevini sürdürebilirdi?
Devletin halka karşı benimsediği bu hoyratlığın, insafsızlığın, saldırganlığın geçerli bir sebebi olduğuna kaniyim artık.
Bu ülkenin normalleşmesini istemiyorlar.
Hiçbir zaman istemediler.
Osmanlı'nın son döneminde de, cumhuriyette de…
Hep bir mesele olsun, hep insanlar bölünsün, hep huzursuzluklar yaşasın, hep çatışmalar olsun istiyorlar.
Halk bölünüp kendi içinde çatıştığı sürece kimse devlet görevlilerinin birikimini, yeteneğini, zekasını, entelektüel kapasitesini sorgulamayı akıl edemiyor. Birbirimizle uğraşmaktan başımızı çevirip devlete bakamıyoruz.
Ama bir düşünün, sağcısıyla solcusuyla, Alevisiyle Sünnisiyle, Kürdüyle Türkiyle, bu ülkede hapisten, işkenceden, baskıdan geçmemiş hiçbir kesim yok.
Devlet, en çok “milliyetçileri” severdi, onlara bile neler yaptı…
Çünkü aslında hiç kimseden yana değiller, sadece gerginliğin sürmesini istiyorlar.
“Bölüyorlar, yönetiyorlar.”
İngilizler bunu “sömürgelerine” yapardı..
Onlar kendi halklarına yapıyorlar.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İLE DİĞER BAKANLIKLARA BAĞLI OKULLARDAKİ GÖREVLİLERLE ÖĞRENCİLERİN KILIK KIYAFETLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK
Bakanlar Kurulu Kararı: 22/7/1981-8/3349
Resmî Gazete: 7.12.1981/17537
Madde 9 - Bakanlığa bağlı okullarda öğrenim gören sürekli ve beklemeli öğrencilerin giyimlerinde sadelik, temizlik ve uyum esastır. Öğrencilikle bağdaşmayan giyime yer verilmez.
Madde 10 - İlkokullarda (1)
a. Kız öğrenciler:
Siyah önlük giyerler, beyaz yaka takarlar. Okul içinde baş açık saçlar temiz olup düzgün taranır. Saçlar, uzatılması halinde, örülür, imkan varsa beyaz kordela takılır. Öğrencilerin mevsime göre giyecekleri çorap, ayakkabı gibi diğer giyim eşyası 14. maddeye uygun olarak düzenlenir.
b. Erkek Öğrenciler:
Siyah önlük giyerler, beyaz yaka takarlar. Okul içinde başı açık, saçlar kısa kesilmiş ve temiz olur. Mevsime göre giyecekleri pantolon, çorap, ayakkabı gibi diğer giyim eşyası 14. maddeye uygun olarak düzenlenir.
Madde 11 - Ortaokullarda (1)
a. Kız Öğrenciler:
Siyah önlük giyerler, beyaz yaka takarlar. Okul içinde başı açık, saçlar temiz, düzgün taranmış olur. Saçlar. uzun olması halinde örülür veya arkaya toplanarak bağlanır. Öğrencilerin mevsime göre giyecekleri çorap, ayakkabı gibi diğer giyim eşyası 14. maddeye uygun olarak düzenlenir. Zincir, kolye, yüzük, küpe, bilezik vb. ziynet eşyası takılmaz.
b. Erkek Öğrenciler:
Ceket, gömlek ve pantolon giyerler; kravat takarlar. Ancak, okul yönetimince uygun görülmesi halinde, sıcak mevsimde sadece gömlek ve soğuk mevsimde ceket altına kapalı yakalı kazak giyilebilir. Okul içinde baş açık, saçlar kısa ve temiz olur. Zincir, kolye vb. ziynet eşyası takılmaz.
Madde 12 - Lise ve dengi okullarda (1)
a. Kız Öğrenciler:
Okulca seçilen bir renkte vücut hatlarını belli etmiyecek şekilde, yırtmaçsız, kolsuz ve diz kapağını örtecek boyda bir forma giyerler. Bu forma içine, mevsimin özelliklerine göre formayla uyum sağlayacak şekilde, kapalı yakalı uzun veya yarım kollu bluz veya kazak giyerler. Okul içinde baş açık, saçlar temiz ve düzgün taranmış olup uzun olması halinde örülür veya arkaya toplanarak bağlanır. Makyaj yapılmaz, kaşlar alınmaz, tırnak uzatılmaz ve cilalanmaz. Yüzük, küpe, kolye, iğne ve bilezik gibi süs ve ziynet eşyası takılmaz.
Çorap, ayakkabı gibi diğer giyim eşyası 14. ve 15. maddeye uygun olarak düzenlenir.
b. Erkek öğrenciler:
Ceket, gömlek ve pantolon giyerler; kravat takarlar. Okul yönetimince uygun görülmesi halinde, sıcak mevsimde sadece gömlek ve soğuk mevsimde ceket altına kapalı yakalı kazak giyilebilir.
Okul içinde baş açık, saçlar kısa ve temiz olur. Ense düz ve açık olup favori, sakal ve bıyık bırakılmaz. Zincir, kolye, yüzük vb. ziynet eşyası takılmaz.
c. Kız ve Erkek Öğrenciler;
(1) Atelye, işlik, laboratuvar ve iş yerlerinde önlük veya tulum giyerler.
(2) Beden eğitimi dersleriyle, spor faaliyetlerinde okul yönetiminin uygun göreceği kıyafeti giyerler.
(3) İmam-Hatip liselerinde kız öğrenciler yalnız Kuran-ı Kerim ders saatlerinde başlarını örtebilirler.
Madde 13 - Yüksek Öğretim Okullarında:
a. Kız Öğrenciler:
Kılık kıyafetlerinde, bu yönetmeliğin 7/a maddesinde, okullarda görevli, yönetici, öğretmen, eğitime yardımcı görevliler ve memurlar için konulan kurallara aynen uyarlar.
b. Erkek Öğrenciler:
Kılık kıyafetlerinde, bu yönetmeliğin 7/b maddesinde, okullarda görevli yönetici, öğretmen, eğitime yardımcı görevliler ve memurlar için konulan kurallara aynen uyarlar.
20/05/2005 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı Anadolu İmam-Hatip Liseleri Yönetmeliği'nde giyim ile ilgili herhangi bir husustan söz edilmemiştir.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Aslında Dilek Hanım duygularını çok güzel özetlemiş. Etki ve tepki ile açıklanamayacak kadar ağır bu kızımızın o salondan kovulması. Bu nedenle Dilek Hanım'ın yazdıklarının altına imza atarım...
Öte yandan, 15 yaşında masum kız öğrencilerin , hadi devam ettiği okul ve şartları dikkate alınarak, bazı derslerde başörtülü (türbanlı değil) olması gerekliliği dikkate alınsa bile, başarılı olduğu bir konu üzerine ödül almak üzere geldiği bir mekanda türbana gerek var mıydı diye sormadan edemiyor insan...
Bunu dinin gereği olarak görüp tepki verecek arkadaşlar olabilir, o zaman bu arkadaşlara İlhan Selçuk'un son dönem yazılarını okumalarını tavsiye edeceğim.
Türbanı bayrak yapmaya gelinceye dek, diğer konularda biraz da kendimize dürüst olalım lütfen...
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Kırmızı Başlıklı Kız, Kırmızı Türbanlı oldu!
http://image.haber3.com/haber/130581.jpg
"Tevhide" protestosunda yaşları 3 ile 5 arasında değişen türbanlı kız çocuklarını kullandılar!...
03 Aralık 2007 15:52Yaşları üçle beş arasında değişen türbanlı kız çocuklarının da katıldığı protestonun ardından 50 kişilik grup, Tevhide Kütük'ü kazandığı ödülü almak için çıktığı kürsüden indirdiği iddia edilen Garnizon Komutanı, İlçe Kaymakamı ve İlçe Milli Eğitim Müdürü hakkında suç duyurusunda bulundu.
24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle düzenlenen yarışmada birinci olan Kozan İmam Hatip Lisesi öğrencisi Tehvide Kütük'ün kürsüden indirilmesini protesto etmek amacıyla suç duyurusunda bulunmak için İstanbul Adliyesi önüne gelen türbanlı 50 kadın, türban taktıkları 3 ve 5 yaşlarındaki kız çocuklarını da eylemde kulandılar.
Küçücük kız çocuklarının ellerine verilen pankartlarla protesto eylemine katan anneleri, türbanlı olduğu için ödül almak için çıktığı kürsüden indirilen İmam Hatip Lisesi öğrencisi Tevhide Kütük'e destek vermek için geldiklerini söylediler.
Eğitim Bir Sen, Mazlumder, Hukukçular Derneği, AKV ve Özgür-Der gibi sivil toplum kuruluşlarının bulunduğu 50 kişilik başörtülü kadın ve çocuktan oluşan grup "Ayrımcılık", "görevi kötüye kullanma" ve "onur kırıcı muamele" suçundan Adana Kozan Kaymakamı Aydın Tetikoğlu, Adana Kozan İlçe Milli Eğitim Müdürü Mutlu Canbolat ve Adana Kozan Garnizon Komutanı Hüseyin Çopur'dan şikayetçi oldu.
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZA, KIRMIZILI BAŞÖRTÜ
Grup arasında başörtülü 3 ve 5 yaşlarındaki üç kız çocuğu dikkat çekti. Eylemde, kız çocuklarından Havin Yaren'in elindeki pankart gözden kaçmadı. Yaren'in elindeki pankartta tilki kırmızı başlıklı kıza, "Ben kırmızı başlıklı kız falan anlamam. Ormanıma başörtülü giremezsin" diyordu.
"YILLARDIR AYNI FİLM, ARTIK YETER" DEDİLER
Grup adına konuşma yapan Yıldız Ramazanoğlu, birincilik ödülünü almaya hak kazanan Tevhide Kütük'ün kılık kıyafet yüzünden ayrımcılığa ve onur kırıcı muameleye maruz kaldığını ifade etti. Ramazanoğlu "yıllardır devam eden bir filmi izliyoruz. Oyuncuları, yeri, zamanı değişken ama senaryosu hep aynı. 'Artık yeter' diyoruz. Bizden öncekiler, biz ve bizden bir kuşak sonrası bu hukuksuz dayatma ile fazlasıyla muhatap oldu. Yeni nesiller bu anlamsız dayatmaya maruz bırakılmasın. Bu amaçla sesimizi yükseltiyoruz" dedi.
Ramazanoğlu, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannemesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşmeye, Dün yada İnanca Dayalı Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün ve Ayrımcılığın Kaldırılması Bildirgesine, Çocuk Hakları Sözleşmesine, Türkiye Cumhuriyete Anayasasının ve yasaların ilgili maddelerince güvence altına alınmış olan hükümlere aykırı, ideolojik tutum ve davranış içerisinde bulunanları uyardıklarını ifade etti.
"YARGI ADİL SUÇU VERİCEK"
Avukat Gülden Sönmez ise " İçişleri Bakanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığına yazdığımız dilekçelerde Kaymakamın ve İlçe Milli Eğitim Müdürünü görevden alınması noktasında yazılı talepte bulunduk. Zannediyoruz ki Türkiye'nin dört bir tarafından insan hakları kuruluşlarına gelen telefonlarından anlaşıldığı kadarıyla Türkiye'nin dört bir tarafından bu suç duyurusu artacak. Yargının adil sonucu vereceğine eminiz" dedi.
DİLİPAK DA ORADAYDI
Gruba destek vermek amacıyla eyleme katılan gazeteci-yazar Abdurrahman Dillipak "Bir çocuğa karşı yapılan haksızlık. Bir öğrenciye yapılan haksızlık. Bir kıza yapılan haksızlık. Bir inanç, bir geleneğe bağlı. Kültürel ve temel inanç hürriyetine aykırı bir tutumla karşı karşıyayız. Çünkü maalesef kamunun güvenliğini sağlamak hak ve özgürlükleri sağlamak zorunda olan bir kaymakam ve yine bu maksatla görevlendirilmiş. Askeri bir kişiden geliyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Devletin anayasa ve yasaları varlık ve meşruiyeti bireyin temel hak ve hürriyetlerini korumak içindir. Bunu korumakla görevli korumakla görevli mülki idare ve askeri görevli genel güvenliği sağlamakla görevli olan kişiler maalesef bir öğrencinin bir kızın bir çocuğun inancından kaynaklanan geleneğinden kaynaklanan temel hak ve hürriyetlerine yönelik ilhakı hak bununla ilgili hukuka aykırı bir durum görüyorsa soruşturma açabilirdi. Ama bizzat kendisi kaba bir davranışla o çocuğu oradan indirmiştir. Bir insana yapılan haksızlık aslında bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. O yüzden ben bunu çok önemsiyorum. Hak ettiği cevabı da toplumdan alması gerekmektedir" diye konuştu.
TÜRBANLI TEVHİDE KÜRSÜDEN NASIL İNDİRİLDİ?
Kozan İmam Hatip Lisesi öğrencisi Tehvide Kütük, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle düzenlenen kompozisyon yarışmasında birinci olmuş ve ödülünü almak için sahneye davet edilmişti. Bir sinema salonunda düzenlenen törende kürsüye çıkan Kütük, iddiaya göre Garnizon Komutanı'nın isteği üzerine İlçe Milli Eğitim Müdürü'nün talimatıyla sahneden indirilmişti.
BAŞBAKAN TELEFONLA MORAL VERMİŞTİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, başörtülü olduğu için Kozan Kaymakamı ve Garnizon Komutanı tarafından ödül töreninde kürsüden indirilen İmam Hatip Lisesi 11. sınıf öğrencisi Tevhide Kütük'ü telefonla arayarak üzüntülerini ilettiler. Başbakan Erdoğan, "üzülmeyin" diyerek teselli ettiği Tevhide ve ailesine "Bu haksızlıklar birgün mutlaka bitecek" dedi. Tevhide Kütük'ün babası Arif ve annesi Gülsiye Kütük'ün verdiği bilgilere göre Başbakan Erdoğan, önceki akşam telefonla kendilerini arayarak, yaklaşık 10 dakika görüştü. Tevhide Kütük'ün başörtülü olduğu için kürsüden indirildiğini basından öğrenen Başbakan Erdoğan, baba Arif Kütük, anne Gülsiye Kütükve Tevhide Kütük ile ayrı ayrı görüştü.
"TEVHİDE VE ABLASINI OKUTACAĞIZ "
Başbakan Erdoğan, baba Arif Kütük'e olayın Tevhide'yi çok etkilediğine dikkat çekerek, "Kızımız sakın üzülmesin. Hem onu hem ablasını okutacağız. Ablası da bu yönde mağdur olmuş. Böyle olaylar okul yaşamına engel olmasın. Derslerine çalışmaya devam etsin" dedi. Başbakan Erdoğan, anne Gülsiye Kütük ile görüşmesinde de Tevhide'nin kürsüden indirildiği salonda onun da bulunduğuna dikkat çekerek, olaydan dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Erdoğan, anneye de "Kızlarınızla ilgilenmek istiyoruz. Ailece üniversite hayatlarında da yardımcı olmak ve onlarla görüşmek isteriz" demişti.
Adana Kozan'da 24 Kasım Öğretmenler Günü düzenlenen törendeödülünü alamadan kürsüden indirilen imam hatip lisesi öğrencisi Tevhide Kütük'ü Eğitim Bir Sen sevindirdi. Adana'nın Kozan ilçesinde düzenlenen yarışmada birinci olan ve 24 Kasım Öğretmenler Günü töreninde ödülünü alamadan kürsüden indirilen imam hatip lisesi öğrencisi Tevhide Kütük'e ödülü daha sonra evinde verilmişti.
gazeteport
****************
Tevhide'ye yapılan davranış ne kadar yanlışsa bu minicik kız çocuklarını türbana sokup siyasete alet etmek, olayı şova, gövde gösterisine dönüştürmek de o kadar yanlış ve tehlikeli...
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Erdoğan türbanlı öğrenciye sahip çıktı...
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Rize’de düzenlenen Meme Kanseri konulu kompozisyon yarışması ödül törenine, okul müdürünün uyarısı üzerine türbanını çıkararak katılan Kalkandere İmam Hatip Lisesi öğrencisi Emine Elif Azder’in babası Mustafa Azder’i telefonla arayarak, konuyla bizzat ilgileneceğini söylediği bildirildi. Valilik de, konuyu İl İnsan Hakları Kurulu’nun gündemine taşıyarak inceleme başlattı.
Rize İl Sağlık ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘Meme Kanseri’ konulu kompozisyon yarışmasında Kalkandere İmam Hatip Lisesi ikinci sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Emine Elif Azder birinciliği kazanmıştı. Azder, 29 Kasım 2007 tarihinde Valilik Mavi Salon’da düzenlenen ödül törenine, iddiaya göre okul müdürü Kazım Kaya Başaran’ın uyarısı ile türbanını çıkararak katıldı. Azder burada ödülünü Vali Yardımcısı Cengiz Karabulut’un elinden aldı. Olayın medyada yer almasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, kız öğrencinin babası Mustafa Azder’i telefonla arayarak konuyla bizzat ilgileneceğini söylediği öğrenildi. Başbakan’ın kendisini aradığını doğrulayan Baba Azder, “Bana olayı sordu ve kendisinin konuyla bizzat ilgileneceğini söyledi'' dedi.
Mustafa Azder, kızının ve kendisinin yanıltıldığını ifade ederek, “Okul müdürü ve diğer öğretmenleri, törenin Meme Kanseri ile ilgili olması dolayısıyla sadece bayanların programda yer alacağını söylediler. Ben de bayanların yanında kızımın başörtüsünü çıkarmasının sorun olmayacağını düşünerek ödül törenine katılmasına müdahale etmedim. Ancak kızım tören salonuna girdiğinde beklenmedik bir sahneyle karşılaştı. Tören salonunda kadınlar gibi erkeklerin de bulunduğunu gördü. Kızım yoğun bir psikolojik baskı altında kaldığı için salonu terk edemedi. Hem kızım hem de ben ahiret gününde bizlere karşı yapılan bu yanlışın ve saygısızlığın hesabını soracağız'' dedi. Azder, kızının yaşananlardan çok etkilendiğini ve artık bu konuda yorum yapmak istemediğini de sözlerine ekledi.
Kalkandere İmam Hatip Lisesi Müdürü Kazım Kaya Başaran ise, ödül töreni öncesi öğrencinin kendisine gelerek nasıl davranması gerektiğini sorduğunu vurgulayarak, “Kızımız bana geldi. Adana Kozan’da yaşanan olayı hatırlatıp ‘Orada ne yapmam gerekir?’ diye sordu. Ben de ona, ‘Orası Valilik. Nasıl gitmen gerektiğini biliyorsun, sizi sevenleri zor duruma düşürmemek için gerekeni yaparsın’ dedim. Sonuçta baskı olmadan kızımız başını açarak ödülünü aldı'' dedi.
Konuyla ilgili DHA’ya açıklamada bulunan Rize Valisi Kasım Esen, çelişkili ifadeler ortaya atıldığını belirterek, “Şu anda yaptığımız incelemede zorla başının açtırıldığı yönünde bir bulgu yok. Fakat biz basında yer alan haberleri ihbar kabul edip konuyu İl İnsan Hakları Kurulu’nun gündemine alıp detaylı olarak inceleyeceğiz. Sonucunda da gerekeni yapacağız'' dedi.
Milliyet
**************
Sayın Gür "Öte yandan, 15 yaşında masum kız öğrencilerin , hadi devam ettiği okul ve şartları dikkate alınarak, bazı derslerde başörtülü (türbanlı değil) olması gerekliliği dikkate alınsa bile, başarılı olduğu bir konu üzerine ödül almak üzere geldiği bir mekanda türbana gerek var mıydı diye sormadan edemiyor insan..." demişti.
Artık türbana gerek olsa da olmasa da bu tip olayların ardı arkası kesilmeyecek gibi görünüyor. Tuttu tuttu... Durmak yok, yola devam...
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Rize' deki olay hakkında basından çıkan ve her iki tarafın (Okul Müdürü, öğrenci ve ailesi) ifadeleri birbirinden oldukça farklı. Umarım , her iki tarafı da tatmin eden ve rahatlatan bir sonuçla olay son bulur. Bence asıl önemli olan, son zamanlarda bu tür olayların ısrarla medyada ana sayfada haber yapılması ve bazen de reyting uğruna olayların abartılarak kamuoyuna yansıtılması. Son günlerde Cumhurbaşkanlığı makamı ile YÖK arasındaki haber ve Yargıtay kararlarının kamuoyuna yansıtılması biçimi basın hakkındaki kaygıların yersiz olmadığını göstermektedir. Bu her iki konuda da gerek sayın Cumhurbaşkanımız ve gerekse Yargıtayın ilgili birimleri açıklama yapma gereği duymuşlardır.
Ancak, Anadolu İmam Hatip Lİsesi 11. sınıf öğrencisi Tevhide KÜTÜK olayının farklı olduğunu düşünüyorum. Açıkçası üzüldüm. Ne o kızımızın, ne de anne ve babasının yerinde olmak istemezdim. Bence bu olay hem o kızımızın, hemde anne ve babasının gururunu incitmiştir. İşin, Kanun ve yönetmelik tarafı herkesin malümu. Ancak, bu kavramların arkasına sığınmamak gerekir. Kaldı ki bu bir ödül töreni, farklı bir davranış biçimi, farklı bir yol izlenebilinirdi. Bu da hem protokolü, hemde öğrenci ve ailesini rahatlatırdı.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Son zamanlarda üst üste bilinçli bir şekilde proveke edilen türban kampanyasının bir parçası olan bu sözde eylemi bir hukukçu ve özelikle bir vatandaş olarak doğru bulmuyorum ve kınıyorum.Türkiye Cumhuriyetinde kamuya ait alanlarda geçerli olan kılık kıyafet uslubu belirlidir ve her vatandaş bu yükümlülüğe uymak zorundadır.Nasılsa kamuya ait alanlarda çok frapan bir giyim tarzıyla bulunulamazsa aynı şekilde küçük bir çocuğun siyasi bir obje olarak kafası bilinçsizce kapatılarak bilinçli bir şekilde bu olayın yaşatılması provakasyon değildir de nedir sorarım size.Daha da önemlisi ne yazıkki neyi savunduğunu bile bilemeyecek yaşta olan küçük bir çocuğa bunu yaptırmak böyle bir olaya bilinçli bir şekilde malzeme etmek çocuk hak ve özgürlüklerine ve aynı zamanda insan haklarına aykırıdır.Kim ne amaçla neyin özgürlüğünü savunuyor hepimiz aynı ülkde aynı kanunlara ve yasal mevzuata tabiysek her vatandaşın uyması gereken bir kurala niçin bazı vatandaşlar için istisna getirilsin.O zaman bu durumda okula önlükle ve mecburi okul kıyafetiyle gitmek istemeyen öğrencilerin hakkını kim savunacak onların da istedikleri gibi giyinme ve hareket etme özgörlükleri olduğu sonucunu çıkarmalıyız bu durumdan.Özgürlükler kişiye has kişiye özel olamaz.Bu nedenle kim kimin hakkını ne amaçla savunuyor kimi kime şikayet ediyor öncelikle bunu düşünmek gerekmektedir.İnce hesaplar altında yapılan bu eylemi esefle kınıyorum
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Sayın 59 tekirdag söylediklerinizin hepsine katılıyorum ağzınıza sağlık.
Gündem yaratıp mazlumları oynayarak yeni Anayasa taslağında türbanıda oylamaya sunarak emellerine yavas yavas vatandaşlarımızı uyutarak ulaşmaktır.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Bu konu hakkında çıkan yazıların tümüne göz attım. Hemen hepsinde, Tevhide, çocuk, çocukcağız, küçücük çocuk olarak tanımlanıyordu. (Elbette böylesi tanımların, istenilen tepkiyi yaratmak için özellikle tercih edildiği açık)
Ne var ki, tek bir yazıda dahi, bir "çocukcağızın" neden türbana sokulduğunun sorulduğunu görmedim.
Ahmet Altan'ın buraya da alınan yazısındaki tablo benzetmesini tekrar tekrar okudum. Merak ediyorum acaba Altan bu acıklı tabloda, ağlatılan bir çocuğun hüznünü görüyor da, bir çocuğun türbana sokulmasının yarattığı hüznü göremiyor mu?
Henüz kişiliği, tercihleri, bilinci oturmamış bir çocuk, ailesi, çevresi, vs. tarafından, arkadaşlarından ayrılarak, İmam Hatip Lisesi'ne yazdırılıyor, henüz oyun çağında iken, başına, saçının bir telini dahi göstermeyecek bantla türban örtülüyor.
Ve sonra "zavallı bir çocuğun inançları nedeni ile nasıl dışlandığına" dair yaygara koparılıyor. Tevhide üzerinden acımasızca politika yapılıyor.
Görünen o ki, dini siyasete alet eden zihniyet, hedeflerine ulaşmak için Tevhideleri kullanmaktan hiç çekinmiyor.
Not: İmam Hatip Liselerinde -bazı dersler dışında- türban takılması yasaktır. Bu yasak kaç İmam Hatip Lisesinde uygulanmaktadır?
"Milli Eğitim Bakanlığı Kılık Kıyafet Yönetmeliğine aykırı olarak okula türbanla gelen kız öğrenciler hakkında Disiplin Yönetmeliğinin 23.maddesine göre oluşturulacak Kurul aracılığı ile anılan yönetmeliğin 17/a-5.maddesi uyarınca işlem yapması gereken İmam Hatip Lisesi müdürü olan sanığın, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün yazılı uyarısına karşın disiplin işlemi yapılmasında gecikmeye neden olmak biçimindeki eyleminin görevi savsama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve katılan Hazine vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 4. YCD E. 2002/23656 K. 2003/7751 T. 16.9.2003
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Alıntı:
kronikyorgun rumuzlu üyeden alıntı
Bu konu hakkında çıkan yazıların tümüne göz attım. Hemen hepsinde, Tevhide, çocuk, çocukcağız, küçücük çocuk olarak tanımlanıyordu. (Elbette böylesi tanımların, istenilen tepkiyi yaratmak için özellikle tercih edildiği açık)
----- Tabi ki çocukcağız denilmek durumunda kalınıyor.Bir çocuğun karşısındaki insanların kimler olduğunu da bakılması gerekiyor ki onlar en üst makamlardaki kişiler.
Ne var ki, tek bir yazıda dahi, bir "çocukcağızın" neden türbana sokulduğunun sorulduğunu görmedim.
Ahmet Altan'ın buraya da alınan yazısındaki tablo benzetmesini tekrar tekrar okudum. Merak ediyorum acaba Altan bu acıklı tabloda, ağlatılan bir çocuğun hüznünü görüyor da, bir çocuğun türbana sokulmasının yarattığı hüznü göremiyor mu?
-----Ya çocukta o türbanı benimsediyse yaşadığı buhranı düşünebiliyormusunuz?
Henüz kişiliği, tercihleri, bilinci oturmamış bir çocuk, ailesi, çevresi, vs. tarafından, arkadaşlarından ayrılarak, İmam Hatip Lisesi'ne yazdırılıyor, henüz oyun çağında iken, başına, saçının bir telini dahi göstermeyecek bantla türban örtülüyor.
------Çocuğun ailesi çocuğun dünya görüşü üzerinde de velayet yetkisine sahiptir taa ki 18 yaşına kadar..Peki bu çocuk 18 yaşına kadar herhangi bir felsefi görüşe sahip olmayacak mı?Bu görüşü herhangi-çocuğun karşısına çıkmış-birisinin yüklemesi mi ailesinin yüklemesi mi kulağa daha hoş geliyor.
Ve sonra "zavallı bir çocuğun inançları nedeni ile nasıl dışlandığına" dair yaygara koparılıyor. Tevhide üzerinden acımasızca politika yapılıyor.
Görünen o ki, dini siyasete alet eden zihniyet, hedeflerine ulaşmak için Tevhideleri kullanmaktan hiç çekinmiyor.
------Siyasete konu olan din değil yaşam tarzlarıdır.Totaliter rejim peşinde koşmaktır türbana karşı çıkmak(kamu personeli için bu geçersiz olabilir fakat sokaktaki türbanlı bayanlara bile tepki doğmuş durumda) insana istediği gibi yaşayacağı tek alan olarak özel alanlarını bırakmak mı amacınız?
Not: İmam Hatip Liselerinde -bazı dersler dışında- türban takılması yasaktır. Bu yasak kaç İmam Hatip Lisesinde uygulanmaktadır?
-------Yasalar ne zaman yürürlükte olsalar dahi kullanılmazlar biliyorsunuzdur fakat bir kere de ben hatırlatayım;Ağır yaptırımlar öngördüğünde yani sadece türban kullanılmasına karşılık eğitim hakkı gibi kutsal bir hakkı elinden alınan insanlar olduğu zaman..
"Milli Eğitim Bakanlığı Kılık Kıyafet Yönetmeliğine aykırı olarak okula türbanla gelen kız öğrenciler hakkında Disiplin Yönetmeliğinin 23.maddesine göre oluşturulacak Kurul aracılığı ile anılan yönetmeliğin 17/a-5.maddesi uyarınca işlem yapması gereken İmam Hatip Lisesi müdürü olan sanığın, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün yazılı uyarısına karşın disiplin işlemi yapılmasında gecikmeye neden olmak biçimindeki eyleminin görevi savsama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve katılan Hazine vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 4. YCD E. 2002/23656 K. 2003/7751 T. 16.9.2003
----sonuç bu olur....
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
açıkcası av.mine hanımın eklemiş olduğu ahmet altan yorumuna katılıyorum.
bu ülkenin hiç sorunu kalmamış,ekonomik,ticari,dış borçlanma,sağlık ve eğitim sorunları çözülmüş,insanlar dini ve siyasi ayrımla uğraşmaktan bıkmadı usanmadı.bu şekilde bu ülke bir adım ileri gittiyse,iki adımda geri gitmeye mahkum olacaktır herzaman.
59 tekirdağlı ve mehmet emin beye katılmam mümkün değil.türban konusu şunun şurasında kaç yıldır tartışılıyorki?peki '80 lerde neden sıkı yönetim ilan edilecek dereceye varan bölünmeler yaşandı? o zamanlar konu ne din nede türbandı.şu an türbanı eleştiren bir çok kişi ,o zamanlarda (yasaklanmış siyasi )
düşünce suçundan yasak konulan kişileri savunabiliyor.halbuki düşünürsek,
eleştirilmek ve dışlanmak,aynı fikri savunmamak....bunlar aynı kapıya çıkan olaylar değilmi?atatürkten sonraki dönemlerden zamanımıza kadar bir bakın,sürekli iç politik sorunlarla uğraşmaktan kaplumba hızıyla ilerliyoruz (ahlaki dejenerasyon hariç).
tamam anayasada bazı maddelere dikkat çekmeli,ama aynı zamandada insan hakları ve kişisel özgürlük haklarınıda kısıtlamayalım.bu da ayrı bir konu bence,
çünkü büyük bir çelişki var.
biraz empati yapabilseydik keşke....
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Sn. marita,
1980 öncesini net olarak hatırlamaya yaşınız elverir mi bilmem ama, 80 darbesini hazırlayan işlerin başında meşhur Konya Mitingi de vardı, hatırlatayım dedim. O Konya mitingi ki , orada bulunanlar ve yandaşları bugün Devletin başında bulunuyorlar. Türban konusu da 1960'lardan beri bu irticai faaliyetin o zaman alttan alta, bugün palazlanınca açıktan gündemindedir. O dönem bu işi bayrak yapan arkadaşlar, 6. filo askerlerine karşı "tam bağımsız Türkiye" sloganı ile tepki gösterenlere Beyazıt Meydanı'nda kan dökerek Amerikan uşaklıklarını tescil ederken, bugün de değişmemişlerdir. Ben de size biraz tarih bilgisi ve sonra empati önereceğim nacizane...
Selamlar,
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
--eklemek istediğim bir şey var:
1.bu olayı kullanıyorlar denilmesine şaşırıyorum.bu kız zaten türbanlı,kürsüye çıkarken haber olsun diye takmamıştır.
2.bu kız kürsüye çıkartılmadan önce neden tepki vermediler,seçerken İHL öğrencisi olduğunu bilmiyorlarmıydı?
3.mademki ödül almak üzere çıkartılmış,aşağalayıcı tepki gösteren şahıs,bu konunun bu duruma getirileceğini düşünemiyecek kadar cahilmidir?
4.tersini düşünelim:bu davranış kasıtlı veya şahsi tutumundan dolayı yapılmış olup,siyasi gerginlik amaçlamak olamazmı?
olayları neden herzaman mağduru suçlayarak mağdur edenide anayasaya uyduğu için savunuyoruz?
isteyen anayasayı işine gelince amacına uygun kullanmasını biliyor.acaba bu kişiler hayatlarının hangi alanında anayasaya uygun davranıyorlar,ona bakmak lazım.bulundukları konumda yasaların hangi maddelerine,kanunların hangi tüzüklerine göre
vazifelerini dürüstce yerine getirmişlerdir?ancak o zaman haklı haksız ayrımı yapabiliriz.
5.bu tür olaylar hergün yaşanıyor maalesef,ama her yere kamera gönderemeyiz.herkesde bu aile gibi kayıtları medyaya gönderemez.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Sn. marita,
1980 öncesini net olarak hatırlamaya yaşınız elverir mi bilmem ama, 80 darbesini hazırlayan işlerin başında meşhur Konya Mitingi de vardı, hatırlatayım dedim. O Konya mitingi ki , orada bulunanlar ve yandaşları bugün Devletin başında bulunuyorlar. Türban konusu da 1960'lardan beri bu irticai faaliyetin o zaman alttan alta, bugün palazlanınca açıktan gündemindedir. O dönem bu işi bayrak yapan arkadaşlar, 6. filo askerlerine karşı "tam bağımsız Türkiye" sloganı ile tepki gösterenlere Beyazıt Meydanı'nda kan dökerek Amerikan uşaklıklarını tescil ederken, bugün de değişmemişlerdir. Ben de size biraz tarih bilgisi ve sonra empati önereceğim nacizane...
Selamlar,
sayın gür ,
haklısınızdır. yaşım tutuyor,ama o dönem türkiyede değildim.
ben taraf tutmak için değil,sadece o dönem bazı gazeteci,yazar vs.eleştirilirken
belkide haketmediklerini düşündükleri yasaklara maruz kaldıklarındaki duyguyunun aynısı yaşanmıştır.bu siyasi anlaşmazlıkların bizim insanların geleceğine mal oluyor.planlanmış strateji veya değil,beni üzen tek şey bu ülkede yaşananlar,her ne olursa olsun.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Tarhan Erdem ve ekibinin 5 bin kişiyle yaptığı araştırmada, AKP iktidarıyla geçen son dört yılda başını örtenlerin oranı yüzde 64.2’den 69.4’e yükseldi. Başını türbanla örtenlerin oranı ise yüzde 3.5’ten 16.2’ye yükseldi. Kırsal kesimde türban takanlar yüzde 13.6 iken kentlerde bu oran yüzde 17.4’e çıkıyor...
GAZETE VATAN
Demekki bu günlerde Türban örtmek '' in'' Bazı şeyler bu şekilde gündeme gelebiliyor hatırlıyorum İzmite deprem olduğu yıl çevremizdeki bayanlardan hatırı sayılacak kadar çok kişi türban örtme kararı almıştı bunların içinde çok şaşırdığımız kişilerde oldu. fakat bir yıl geçmeden örttükleri gibi çıkardılar.
Türban taşımak ta zannedildiği gibi o kadar kolay birşey değil. Gönülden inanmaz ve istemezseniz kısa süreli bir hevesten öteye gidemez.O yüzden medyada bu kadar gündeme gelmesini doğru bulmuyorum halk ile bu kadar inatlaşmaya gerek yok bu heyecanda geçer, su yolunu bulur bence.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Üniversite öğrencisi genç kızlar için kurulmuş, Türkiye'nin her yerinden gelen her çeşit öğrenciyi barındıran büyük ve köklü bir devlet yurdu. 90'lı yıllar. Bir tarikat üyesi genç kız. Sürekli yeni arkadaşlar ediniyor, çoğu Anadolu'dan ilk kez bu büyük kente gelen, panik ve tedirginlik içerisindeki yalnız genç kızlardan. Onlara ablalık yapıyor, yetiştirildiği tarikatın maddi-manevi desteğini arkasına alarak, yeni tarikat yandaşları-mensupları yetiştiriyor. Yetiştirdiği kızlar, görevi üstleniyor bu kez. Onlar da tıpkı kendileri gibi, koca şehirde kendisini yapayalnız hisseden kızları, henüz yurda adım attıkları an kucaklıyor, onlara kol kanat geriyorlar. Sessiz ve derinden, göze batmadan, usul usul, tatlılıkla.. "Yarın seni biz okula götürürüz", "Sana yurdu tanıtalım", "Yemeği beraber yiyelim".... Kızlar 4 yıllık yurt hayatlarının ilk veya en geç ikinci yılında türban-pardesüye giriyor.
İstanbul'da, dar gelirli ailelerin yaşadığı bir mahalle. 2000'li yıllar. Mahallede "abla" ve "abiler" var. Kadınlar işe -çoğu evlere temizliğe- gidiyor. Çocuklarını bu ablalara-abilere teslim ediyorlar. Çocuklar için kahvaltı saati. Ardından, "haydi şimdi biraz oyun oynayalım", "kızlar o tarafa, erkekler bu tarafaa".. Duvarlarda rengarenk harfler, "Arapça öğrenelimmmm", herşey oyun, rengarenk, cıvıl cıvıl.. Her gün, akşama kadar... Minicik beyinleri yıkamak için müthiş bir ortam.. Bu kreş-anaokulunun giderleri mi? Tarikatımız.
İstanbul'da, dar gelirli ailelerin yaşadığı bir başka mahalle. Yer bir tarikatımızın Kur'an Kursu. 3 evet tam 3 yaşındaki kız çocuğu, konuşmayı yeni yeni öğreniyor, Arapça'yı da... 3 yaşında ama o da ne, başında renkli bir TÜRBAN! Renkleri öğreniyor, türbanı da...
Resmin tamamına baktığımızda, tarikatların nasıl bir disiplinle ve planlı çalıştıklarını, ülke geneline nasıl yayıldıklarını, türbanı bir silah olarak nasıl kullandıklarını görmemeye imkan yok.
Bu tarikatlara daha fazla Tevhide gerekli.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Erdal 4420 buyurmuş
'' Çocuğun ailesi çocuğun dünya görüşü üzerinde de velayet yetkisine sahiptir taa ki 18 yaşına kadar..Peki bu çocuk 18 yaşına kadar herhangi bir felsefi görüşe sahip olmayacak mı?Bu görüşü herhangi-çocuğun karşısına çıkmış-birisinin yüklemesi mi ailesinin yüklemesi mi kulağa daha hoş geliyor.'''
Aslında olayın püf noktası burası. Oynanan oyunda burada. Erdal bey diyor ki 18 yaşına kadar çocuğun bir felsefi düşünceye görüşe sahip olması herhangi birisi tarafından değil ailesi tarafından olmalı kulağada bu hoş geliyormuş... Benim de kulağıma hoş geliyor....
18 Yaşına kadar olanlar olağan üstü bir durum yoksa tamamen ailesinin sorumluluğundadır. Çok doğru... Aile çocuğunu DEVLETİN KURALLARINA UYGUN ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNE ULAŞMIŞ LAİK DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNE SAYGILI VE UYUMLU YETİŞTİRMEKLE yükümlüdür. Kafasına göre değil.
Aslında bu olay KEPAZELİĞİN DİK ALASIDIR. bAŞBAKAN AÇIKÇA SUÇ İŞLEMEKTE KİŞİLERİ DEVLETİN KURALLARINA UYMAMA YÖNÜNDE TEŞFİK VE TAHRİK EDEREK HALKI IRK DİN VE DİL OLARAK BÖLÜCÜLÜĞE SEVK ETMEKTEDİR. Zaten bundan hüküm giymiş birisidri zat ı şahaneleri. Bu ülkenin başbakanı o aileyi zaten aramazda arayacaksa da çocuklarınızı devletin kurallarına göre Atatürk ilke ve inkilapları doğrultusunda laik demokratik sosyal bir hukuk devletine yaraşır yetiştirmekle yükümlüsünüz. Ne o 13-15 yaşındaki kız çocuğunun yamalı bohça hali. Utan mıyormusun sen ? O yaştaki çocuğu kapamaya ve devlete karşı çıkarmaya Onu kullanmaya ... Demeliydi. Bunu demeyen zaten uygar bir devletin başbakanı değildir. Ki bizimkide değil... Takiyeci din sömürücüsü...
Sanırsınız adam bir ülkenin başbakanı değilde Türbanı koruma kollama yaygınlaştırma derneği başkanı. Devletiyle bu kadar ters düşen insanları dinnen bu kadar sömüren birisi olabilir mi? Devletin kuralları işletildi diye soruşturma açtırır mı ? Kaldıki yönergeyi değiştirme gücüde elinde şuan niye yapmıyor ?
İddia ediyorum aslında bu iki olayda örgütlü olay tasarlamnmış planlanmış planlayanda bizzat Akp RTE ve cumhurbaşkanı gerizekalı üç olay üst üste geliyor... Tesadüfe bakın Bu Cumartesi YÖK başkanı ataması var Yök e çamur 15 Aralıktan sonra çok şaibeli anayasa var Türban olayları sırf sömürü sırf sömürü...
Başbakanın hiç dağ gibi yiğidini karatoprağa veren şehit ailesini aradığını duydunuz mu? '' Bu alınan Kellelerin '' ailelerinin şikayetini dinleyemezmiş o yüzden aramıyor ? Böyle iki yüzlülük olur mu?
Peki AMASYA'da, `namaz kılmaları ve kapanmaları' konusunda baskı gördüklerini iddia edip Anadolu Kız Meslek Lisesi'ndeki kayıtlarını başka okula aldıran 4 kız öğrencinin ailesini aradı mı bu sayın başbakan ? Sayın Cumhurbaşkanı... Riyakarlık takiye din sömürüsü suçtur. Nerede bu ülkenin savcıları peki ?
Hem ülkeyi fersah fersah satacaklar hem her türlü yolsuzluk olacak hem din sömürüsü ortada savcı var mı? yok ! Nerede Çokoprens almaya gitmişler...
Cumhurbaşkanı diyor ki...
''Üç aday arasında birisi için bilgi notu vardı eşi kara çarşaflıydı... Dehşete düştüm... sonunda bekar çıktı...'' Gerçi böylesine rezil olan ilk cumhurbaşkanı çıktı Allahtan benim Cumhurbaşkanım değil... YÖK anında itiraz etti... Ben yökü kastetmedim dedi... Kaldı geriye istihbarat onlardan da ses geldi '' haberimiz yok...'' Cumhurbaşkanı salladı hemen İmzasız İhbar mektubu... Devlet ciddiyetine bakın!!!!! Cumhurbaşkanının dosyasına nereden geldiği belli olmayan bir imzasız ihbar mektubu geliyor bunu kimseye söylemiyor pakistana giderken dört gazeteciye açıklama yapıyor... İnanan var mı? !!!! Allahtan onu oraya sıkıştıran bombalı bir şey bırakmamış yoksa rezil olurduk... Ben ihbar ediyorum o imzasız ihbar notu kesin RTE nindir....
Benim burada dikkatimi çeken nokta aslında çok farklı yerdi... '' Üç adaydan birisinin eşi karaçarşaflıydı. Dehşete düştüm....'' Gül dehşete düşmüş... Ben düşündüm taşındım dehşete düşmesine iki neden bulabildim...
1. Niçin üç adaydan birisinin karısının başı örtülüde diğerlerinin değil ?
2. Yahu daha alacalı bulacalı moda türbanlar takarak uyutuyorduk milleti bunlar neden hızlı gitti. Amaç açığa mı çıktı ???
Uyanın uyanın YARIN ÇOK AMA ÇOK GEÇ OLACAK... aSLINDA YARINIDA YAŞAMAYA BAŞLADIK....
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
İnsanları eğitim hakkından mahrum bırakacaksınız.Sonra kalkıp herhangi bir tarikatın eline düştüğünde;bu insanların beyni yıkanıyor ülke nerelere gidiyor diye ağlayacak sızlayackasınız.Çocuk türban taktığı için hiç bir eğitim kurumuna alınmayacak örümcek kafalı babası gitmesin dizini kırsın evde otursun diyecek;hani dedik ya velayet 18 yaşına kadar ana babadadır işte o örümcek kafalı babanın verdiği eğitim dışında eğitim alamayacak değil 18, 108 yaşına gelse de o eğitimle yaşayacak tabi o zamana kadar şanslıysa bir tarikatın eline düşmediyse.Eğer düştüyse canlı bomba olmaya kadar gidecek...
Beyler ve Hanımlar;Kendinize hiç sordunuz mu laik bir ülkede diyanet işleri başkanlığı niye merkezi yönetim içinde yer alır?Bunu unuttuysanız veya eğlence olsun diye türbana karşı tavır alıyorsanız hatırlatayım;
Din örümcek kafalıların elinde alet olmasın diye...Şimdi örümcek kafalıların elinde alet olan din değil küçücük kızlar!!!Farkı var mı?YOK...
O halde bu insanları en azından bir eğitim birimi içnde yani İHL'lerinde toplanıp devlet tarafından eğitime tabi tutulması fakat rahat rahat,başörtüsü ile daha masum değil mi?
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
burası bir hukuk sitesi olduğunu unutmayalım.hakaret içeren sözlerin yasak olduğunu sanırdım.herkes fikrini beyan edebilir ,kimse aynı fikirde olmak zorunda değil;hiç kimse aynı siyasi düşüncede,aynı dünya görüşünde,aynı rejimin üyesi,aynı idealist gelecek beklentisinde veya kaygısında olmak mecburiyetinde değil.demokrasiyi savunuyorsak eğer .
ben "türban" konusunda zorla bir birşeylerin yapıldığını düşünmüyorum.
yapılan şunlar:"biz şu şu görüşleri savunuyoruz.hedefimiz budur...."insanlar zannediyormusunuz olanların farkında değil?herkes uyuyorda sadece birkaç "laik"kişilermi nöbet tutuyor?ayırmanız gereken noktalar var.
1.tümüyle aynı hedefi amaçlayanlar.
2."modaya" uyarcasına çıkarı için,içi başka dışı başka hesabı,bu durumlar değişir değişmez aslına dönecek olan,ama en az maddi hasara uğrayarak ticari kaygı yaşayanlar.
3.birde gerçekten dinini özgürcesine,başını isteyerek özgür iradesiyle örterek,yaşamak isteyenler."laiklik"altında dinini kendi ülkesinde hor görülecek diye yaşayamayanlar.
bir araştırın isterseniz;kaç kişi başını kapattığını değilde neden kapattığını.
herkes hürdür,istediğini yapmakta özgürdür.başkasına zararı dokunmadıkça.
baş örtüsünün takmayana veya erkeklere ne gibi zararı var?
"görüntü kirliliğimi" yapıyor?siyasi yandaş açıklaması veya anayasada laiklik ilkesini kullanmadan (anayasada sadece resmi dairelerde yasak,evde veya sokakta değil!).
ben normal bir vatandaş olarak tatmin edici bir açıklamaya rastlayamadım kusura bakmayın.
ozaman dini çağırıştıran her dine ait simgeler yasaklanmalı.
baş örtüsü evet- türban hayır anlamsız.daha önce baş örtüsüne hayır deniliyordu.
küçük haç evet -büyük haç hayır
veya musevilerin başında taşıdıkları simge ....gibi.
bazen açıkcası şunu düşünmekten alamıyorum kendimi:
aceba bizim yurdum insanı bu ülkeye kendi gözüyle değilde dışardakilerin gözüyle bakıpta :"aa bu ülkede müslümanlar yaşıyor.ne kadar ilkel" gibi sözleri duymanın utanç verici olacağından mı korkuyorlar?
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Murat Bardakçı
İthal türbanın kısa öyküsü
Tarhan Erdem’in yaptığı bir araştırmanın sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte, türban yeniden gündemimizin ilk sıralarına yerleşti.
Önce peşinen söyleyeyim: Kimsenin ne giydiğine karışmak gibisinden bir âdetim yoktur, herkesin canı istediği gibi giyinmekte serbest olması gerektiğine inanırım ama türbana, daha doğrusu bugün “türban” dediğimiz örtünme biçimine içim maalesef bir türlü ısınamıyor.
Zira, bu model bana yaratıcılıktan ve estetikten uzak geliyor. Örtünme konusunda asırlar boyunca zarif bir çizgide kendi modasını kendisi yaratmış olan Türk kadınını,n bizde bundan 25-30 sene öncesine kadar vârolmamış bir örtüye bürünerek giyimde estetik deformasyon yaratması hem göz zevkimi, hem de hissiyatımı artık maalesef rahatsız ediyor.
Merak edenler için, “türban” sözünün nereden geldiğini anlatayım: Bu kavram, 18. asrın sonlarında Fransa’da, Osmanlı İmparatorluğu’nun Paris elçisi Moralı Esseyid Ali Efendi’nin sarığının Fransız hanımlara verdiği ilhamla ortaya çıktı.
Paris sosyetesi, şıklığıyla dillere destan olan Osmanlı elçisini davet edebilmek için birbiriyle yarışır olmuştu. Ali Efendi davetleri hiç reddetmiyordu, hanımlara karşı gösterdiği nezaket dillerdeydi ve hanımlar, Ali Efendi’nin başındaki sarığına, elindeki çubuğuna, yürümesine ve etrafı selâmlamasına hayrandılar.
Derken, Parisli hanımlar 1790’ların sonunda Ali Efendi’nin sarığına benzer şapkalar takmaya, saçlarını kıymetli kumaşlarla sarmaya başladılar ve bu yeni moda “türban” adını aldı. Sarıkta kullanılan, bugün “tülbent” dediğimiz ve Farsça aslı “dülbend” olan kelime Fransızca’da “turban”a dönüverdi!
Ali Efendi, Paris’in giyimini-kuşamını değiştirmişti ama meslekî bakımdan gayet başarısız oldu. 1802 Temmuz’unda azledilip İstanbul’a çağırıldı, daha düşük vazifelere tayin edildi ve nihayet 1808 Temmuz’unda İkinci Mahmud’un fermanıyla kellesini cellâdın satırına teslim etti. Ali Efendi’nin Avrupa’da “türban” adını alan sarığını sardığı kellesi, gövdesinden ayrı olarak şimdi İstanbul’da, Mahmud Paşa Mezarlığı’nda bulunuyor.
Ama, İslamî terminolojideki ismi Arapça’da “bakışlardan gizlenmek” ve “saklanmak” demek olan “hecebe” kökünden gelme “hicab” sözünün karşılığında kullanılan günümüzün “türban”ı, bizde bundan 25-30 sene öncesine kadar hiçbir zaman vârolmadı. Türk kadını, başını örtmek maksadıyla asırlar boyunca “yaşmak”, “kadın fesi”, “ferace”, “maşlah”, “tepelik”, “hotoz”, “tandırbaş”, “kundak yemeni”, “salma yemeni” yahut “felek tabancası” isimleri verilen birbirinden farklı ve herbiri gayet şık biçimde değişik vasıtalar kullandı ama bugünün türbanını hiçbir zaman bilmedi.
Daha önce de defalarca yazdım: Günlük tartışmalarımızın hem ayrılmaz parçası, hem de bitmek tükenmek bilmeyen kavgası haline gelen “türban” dediğimiz baş örtme biçimi bize ait değildir! Bu model, 1970’li yılların başında Lübnan’da yaşayan İranlı bir din adamı, Hüccetülislam Musa Sadr tarafından yaratılmıştır. Hüccetülislam’ın böyle yeni bir örtünme modeli ortaya koymasının sebebi ise, Güney Lübnanlı Şii kadınları bölgeye hâkim olan Filstinli gerillaların tacizinden koruyabilme çabasıdır.
Lübnan’da 1940’lı senelerde azınlıkta olan Şiiler, 1970’lerde ülkenin güneyinde çoğunluk haline gelmişlerdi ama bölge Filistinli gerillaların kontrolü altındaydı ve Kral Hüseyin’in Ürdün’den kovduğu gerillalar, sivil Filistinlilerle beraber Güney Lübnan’a yerleşmişlerdi. Askeri bakımdan zayıf olan Lübnan hükümeti ise, topraklarındaki bu silâhlı gruplara karşı birşey yapamıyordu.İşin askeri yönünden başka bir de sosyal boyutu vardı: Şii Lübnanlılar ile Filistinli gerillalar arasında her an bir gerilim çıkıyordu, artan ekonomik sıkıntılara ilâve olarak gerillaların Şii kadınları taciz etmeleri gibisinden günlük rahatsızlıklar da vardı.
Bugünün türbanı işte böyle rahatsızlıklardan, özellikle de Şiiler’in sık sık uğradıkları tacizlerden doğdu. Modelin yaratıcılığını Lübnan’da yaşayan İranlı yüksek seviyedeki bir din adamı, Hüccetülislam Musa Sadr yaptı ve kısa bir müddet sonra hemen bütün Şii kadınlar türban takarak bir örnek giyinir oldular.
Musa Sadr, Şah dönemi İran’ının en büyük gazetesi “Kayhan”ın başında bulunan Emir Tahirî’ye 1975 yılında Beyrut’ta verdiği demeçte modeli bizzat hazırladığını anlatacak ve “İlhamımı Batı dünyasının kilise resimlerinden ve Lübnan’daki Katolik rahibelerin kulladıkları başörtülerden aldım” diyecekti. Sadr’a göre Lübnanlı Şii kadınlar bu yeni örtünme biçimi sayesinde diğer dinlerden ve mezheplerden olan hemcinslerinden apayrı bir görünüm kazanırlarken tacize ve tecavüze uğrama ihtimalleri de asgariye inmişti; zira yeni oluşmaya başlamış olan silâhlı Şii hareketinin de koruması altına girmişlerdi.
Oralardaki ismi “hicab” olan türban, Lübnan’dan İran’a ihraç edildi ve Şah’ın gidişini hazırlayan olayların başladığı 1977 sonbaharında Tahran’da yönetim aleyhinde yapılan gösterilerde sembol gibi kullanılır hâle geldi. Şah karşıtı kadınlar hızla hicaba bürünüyorlardı. Şah’ın devrilmesi üzerine 1979’da sürgünden dönen İmam Humeyni’yi Tahran’ın Mehrâbâd havaalanında karşılayan yüzbinlerce İranlı kadının arasında çok sayıda hicablı kadın da vardı.
Bu yeni tip başörtüsü, İslam Devrimi’nden sonra önce İran’da, hemen ardından da bütün İslam dünyasında siyasallaştı ve bir kimlik alâmeti oldu. İran Devrimi’nin fikri temellerini ortaya koyanlardan biri olan Ayetullah Murtaza Mutahhari, Şah karşıtı ayaklanmalar sırasında yayınladığı “Hicab-ı İslamî”, yani “İslami Örtünme” isimli kitabında Kur’an’ın “Nur” ve “Ahzab” surelerinde emredilen örtünme biçiminin omuzlara kadar uzanan başörtüsü olduğunu yazacak, Hüccetülislam Musa Sadr’ın yarattığı modelin de en doğru hicab biçimi olduğunu söyleyecekti.
Ayetullah Mutahhari’nin dini özelliklerini bu şekilde belirlediği hicab, İran’da 1981’de yayınlanan “Kadınlar İçin İslami Giyim Yönetmeliği”ne de girdi. Yönetmelikte çarşafın ve Musa Sadr’ın modelinin İslam’a en uygun örtünme biçimi olduğu söyleniyordu ama kadınlara çarşafa bürünmek yahut yüzü kapatmak mecburiyeti getirilmedi, sadece yüzlerinin açıkta kalacak şekilde kapanmaları emredildi. Şehirli kadınlar genellikle çenenin altından düğümlenen ve asırlar boyunca bizde de kullanılan normal başörtüsünü tercih ettiler; devrim yolunda çaba gösteren kadınlar ise türbanı kullandılar, kırsal kesim ise eskiden olduğu gibi çarşaflı kaldı. İran’da çarşaf yahut omuzları kapatan türban mecburiyeti hiçbir zaman vârolmadı.
Bugün hiç durmadan tartıştığımız türban işte böyle doğdu, İran Devrimi sırasında kazandığı popülarite zamanla ideolojik sembol ve siyasi kimlik vasıtası olarak İslam dünyasına yayılıp bize kadar geldi.
Harun Gür Notu: Murat Bardakçı , türbanın tarihsel gelişimden bahsetmiş ancak nedense, Türkiye'de Mehmet Şevket Eygi ve Şule Yüksek Şenler'in bu konudaki faaliyetlerinden bahsetmemiş.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
'' İnsanları eğitim hakkından mahrum bırakacaksınız.Sonra kalkıp herhangi bir tarikatın eline düştüğünde;bu insanların beyni yıkanıyor ülke nerelere gidiyor diye ağlayacak sızlayackasınız.Çocuk türban taktığı için hiç bir eğitim kurumuna alınmayacak örümcek kafalı babası gitmesin dizini kırsın evde otursun diyecek;hani dedik ya velayet 18 yaşına kadar ana babadadır işte o örümcek kafalı babanın verdiği eğitim dışında eğitim alamayacak değil 18, 108 yaşına gelse de o eğitimle yaşayacak tabi o zamana kadar şanslıysa bir tarikatın eline düşmediyse.Eğer düştüyse canlı bomba olmaya kadar gidecek...'' demiş Erdal4420
İlk bakışta doğru gibi geliyor ama sırf bana tepki için yazılmış düşünülmeden harala gürele gitmiş... Devlet kavramını yok saymış ...
ÖRÜMCEK KAFALI BABASI GİTMESİN KIRSIN DİZİNİ OTURSUN DİYECEK... Ama ÖRÜMCEK KAFALI OLMAMASI GEREKEN DEVLET HOP KARDEŞİM SEN İLK ÖĞRETİMİN ZORUNLU OLDUĞUNU BİLMİYOR MUSUN ? GÖNDERMEZSEN HAPİSHANEDE SANADA BİR ŞEYLER ÖĞRETİLİR EL BECERİN GELİŞİR.. diyecek. Devlet budur ilk öğretim zorunludur gönderilmeyen ebeveyn yani bu mantıktan gidersek baba hapse girer ve devlet bunu yapacak güçtedir.
Sorun zaten Türkiyede Laik hukuk eğitiminin katledilmesinden örümcek kafalı şeriatçıların fazlalaşmasından kaynaklanıyor. 5 yaşındaki kıza türban takan zihniyet SAKATTIR SAKAT. Türban üzerinden iki rant sağlayan dinci yani dindarı sömürenler dışında kimseye yararı olmayan bir kavgadır bu. Bir Türbanı olmadığı halde islami bir simge yapmak siyasal islamın simgesi yapmak bu sayede oy almak ikincisi birinci rant a bağlı olarak cepleri doldurmak...
Başta Cumhurbaşkanı ve hükümet olmak üzere Atatürk ilke ve inkilaplarıyla laik cumhuriyet düzenine hukukun üstünlüğüne karşı devrim savaşı içerisindeler. Bunun için zaten kanunları bile alalacele okumadan çıkarıp duruyorlar atasözü vardır Acele giden ecele gider. Bu cumhuriyet kolay kurulmadı beş on kişi yıkamaz makamları şimdilik ne olursa olsun....
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Alıntı:
marita rumuzlu üyeden alıntı
baş örtüsü evet- türban hayır anlamsız.daha önce baş örtüsüne hayır deniliyordu.
küçük haç evet -büyük haç hayır
veya musevilerin başında taşıdıkları simge ....gibi.
bazen açıkcası şunu düşünmekten alamıyorum kendimi:
aceba bizim yurdum insanı bu ülkeye kendi gözüyle değilde dışardakilerin gözüyle bakıpta :"aa bu ülkede müslümanlar yaşıyor.ne kadar ilkel" gibi sözleri duymanın utanç verici olacağından mı korkuyorlar?
Sayın Marita bir yazınızda da bir zamanlar yurt dışında olduğunuzu söylemişsiniz. Sanırım bu yüzden temel bir takım islam kavramını unutmuş olabilirsiniz. Sözü eveleyip gevelemeden söyleyeyim.
İslam dinini diğer dinlerden ayırt eden en büyük özelliklerden birisidir SİMGE KABUL ETMEMEK YANİ İSLAMDA SİMGE YOKTUR. Haç hristiyanlığın bir kolunun simgesidir. Ama islam onu ve anlamını dahi kabul etmez. Ne hikmetse Fethullah efendi abd ye gittikten sonra onun cemaati kabul etmeye başladı. Yani aslında Fethullahçılarında dinle filan ilgisi yok. Parayla ilgileri var.
Kaldıki gerçek islamda Türbanın yeride yoktur. Türban islami bir giyim aracı bile değildir. Ne simgesi ???
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
'' İnsanları eğitim hakkından mahrum bırakacaksınız.Sonra kalkıp herhangi bir tarikatın eline düştüğünde;bu insanların beyni yıkanıyor ülke nerelere gidiyor diye ağlayacak sızlayackasınız.Çocuk türban taktığı için hiç bir eğitim kurumuna alınmayacak örümcek kafalı babası gitmesin dizini kırsın evde otursun diyecek;hani dedik ya velayet 18 yaşına kadar ana babadadır işte o örümcek kafalı babanın verdiği eğitim dışında eğitim alamayacak değil 18, 108 yaşına gelse de o eğitimle yaşayacak tabi o zamana kadar şanslıysa bir tarikatın eline düşmediyse.Eğer düştüyse canlı bomba olmaya kadar gidecek...'' demiş Erdal4420
İlk bakışta doğru gibi geliyor ama sırf bana tepki için yazılmış düşünülmeden harala gürele gitmiş... Devlet kavramını yok saymış ...
ÖRÜMCEK KAFALI BABASI GİTMESİN KIRSIN DİZİNİ OTURSUN DİYECEK... Ama ÖRÜMCEK KAFALI OLMAMASI GEREKEN DEVLET HOP KARDEŞİM SEN İLK ÖĞRETİMİN ZORUNLU OLDUĞUNU BİLMİYOR MUSUN ? GÖNDERMEZSEN HAPİSHANEDE SANADA BİR ŞEYLER ÖĞRETİLİR EL BECERİN GELİŞİR.. diyecek. Devlet budur ilk öğretim zorunludur gönderilmeyen ebeveyn yani bu mantıktan gidersek baba hapse girer ve devlet bunu yapacak güçtedir.
Sorun zaten Türkiyede Laik hukuk eğitiminin katledilmesinden örümcek kafalı şeriatçıların fazlalaşmasından kaynaklanıyor. 5 yaşındaki kıza türban takan zihniyet SAKATTIR SAKAT. Türban üzerinden iki rant sağlayan dinci yani dindarı sömürenler dışında kimseye yararı olmayan bir kavgadır bu. Bir Türbanı olmadığı halde islami bir simge yapmak siyasal islamın simgesi yapmak bu sayede oy almak ikincisi birinci rant a bağlı olarak cepleri doldurmak...
Başta Cumhurbaşkanı ve hükümet olmak üzere Atatürk ilke ve inkilaplarıyla laik cumhuriyet düzenine hukukun üstünlüğüne karşı devrim savaşı içerisindeler. Bunun için zaten kanunları bile alalacele okumadan çıkarıp duruyorlar atasözü vardır Acele giden ecele gider. Bu cumhuriyet kolay kurulmadı beş on kişi yıkamaz makamları şimdilik ne olursa olsun....
Madem hapis cezası var ''Haydi Kızlar Okula'' kampanyası dahilinde çalışan insanlar sizin bildiğinizi bilmiyor mu da gidip kızın babasına kızını okula gönder diye yalvarıyor!!!Savcılığa suç duyurusunda bulunmuyorlar da adama para bile veriyorlar!!Beyefendi benim size tepki gösterirken harala gürele(ki nasıl bir zarfsa anlamadım) çıkan bir görüşüm yok..Asıl bunu yapan sizsiniz...Hapis cezasının uygulamada olduğunu düşünmek çok büyük iyi niyet örneğidir...Bu kadar iyi niyetli olmayın:)...Bir de şu var hem adamın kızını okula almayacaksın hem göndermedin diye hapse atacaksın...sonra ülkenin 3 te 1 ini devlete düşman yapıp acaba yanlış nerde diyeceksin...son olarak akp den bu kadar korkmayın çünkü korku insanı sizi sevk ettiği gibi yanlışa sevk eder.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Hah, gene başa dönülmüş. Sitede türbanla ilgili bu kaçıncı tartışma?
Hanımlar , beyler,
1- Kuran-ı Kerim'de örtünmeye dair ayetler vardır. Ancak bu ayetlerin amacı, cariyeyi (köleyi) serbest kadından ayırmaktır ve ayetlerde anlatılan örtünme göğüslerin ve diğer avdet yerlerinin gösterilmemesi ile ilgilidir. Bu hükümler de farz değillerdir, tali hükümlerdir.
2- Örtünme İslamiyet öncesi dinlerde de mevcuttur. Herbirinin amacı birbirinden farklıdır. Musevilik ve Hıristiyanlık'ta da örtünme vardır. Ağırlıklı olarak ibadet esnasında ve din adamları ve kadınlarının örtünmesi şeklinde tezahür ederler.
3- Yahudilerde kipa ile , Hıristiyanlıkta ve özellikle Ortodoks rahiplerde başın ibadet esnasında örtülmesi erkekler için de bir gerekliliktir. Bu nedenle kentlerde sık rastlanmasa da , kırsal kesimde Müslüman erkekler de ibadet esnasında takke kullanırlar.
Her dinin fanatikleri vardır, Yahudilere bakıldığında kipa denilen erkekler için ibadet şapkasını günlük hayatta da kullanan fanatik Yahudileri görürsünüz veya bazı fanatik Hıristiyanların çoğu tarikat mensuplarının rahip şapkası (melon şapkaya benzer) ile günlük hayatın içerisinde yer aldığını görebilirsiniz. Müslüman erkeklerin de zaman zaman takke ile sokakta gezdiğine şahit olursunuz. Bu gibi yaklaşımlar dinlerin ortaya koyduğu zorunluluklardan değil, bazı insanların dini algılama biçimlerinden ileri gelmektedir.
Türbanın hiçbir zaman Dinimizde yeri olmamıştır. Harun Bey, Murat Bardakçı'dan alıntılamış ve doğrudur, türban dini değil, siyasi bir simge niteliğindedir.
AKP'den korkmayın diyen arkadaşa ne yazık ki katılamıyorum. AKP'den korkuyorum. Çünkü:
1- İslam'da gerçekte var olmayan türbanı siyasi simge olarak kullanarak, bu işten rant sağlamaktadırlar.
2- Bu işte samimi olduklarını düşünsek bile, öte yandan İslam'da örtünme mevzuundan çok daha fazla yer tutan faizi gözardı ederek ülkemizi yabancılar için faiz cenneti haline getirebilmektedirler.
3- İslamiyetin doğasında olan gösterişten ve ihtişamdan uzaklıktan çok uzaktırlar . Bakınız Hayrünisa Hanımın kırmızı tabanlı ayakkabıları, Sayın Başbakanın 20.000 dolarlık kol saati, Milli Eğitim Bakanı'nın isim ve ünvan yazılı çorapları.
4- Kul hakkı yemek de Müslümanlık ile bağdaşmaz. Bakınız Maliye Bakanı'nın mahdumunun mısır, yumurta ve diğer işleri, Cumhurbaşkanı'nın 16 yaşındaki mahdumunun 1 milyon dolarlık e-trade işleri, Başbakanın oğlunun gemicikleri, damadının Genel Müdür olduğu şirketin tek başına girdiği ihale ile ülkenin 2. büyük medyasına sahip olması ve benzerleri.
Başkaları da var ama ben artık sayamayacağım, midem kaldırmıyor.
Allahım beni dediği gibi olmayanlardan korusun, bu nedenle çok korkuyorum.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Alıntı:
kronikyorgun rumuzlu üyeden alıntı
Üniversite öğrencisi genç kızlar için kurulmuş, Türkiye'nin her yerinden gelen her çeşit öğrenciyi barındıran büyük ve köklü bir devlet yurdu. 90'lı yıllar. Bir tarikat üyesi genç kız. Sürekli yeni arkadaşlar ediniyor, çoğu Anadolu'dan ilk kez bu büyük kente gelen, panik ve tedirginlik içerisindeki yalnız genç kızlardan. Onlara ablalık yapıyor, yetiştirildiği tarikatın maddi-manevi desteğini arkasına alarak, yeni tarikat yandaşları-mensupları yetiştiriyor. Yetiştirdiği kızlar, görevi üstleniyor bu kez. Onlar da tıpkı kendileri gibi, koca şehirde kendisini yapayalnız hisseden kızları, henüz yurda adım attıkları an kucaklıyor, onlara kol kanat geriyorlar. Sessiz ve derinden, göze batmadan, usul usul, tatlılıkla.. "Yarın seni biz okula götürürüz", "Sana yurdu tanıtalım", "Yemeği beraber yiyelim".... Kızlar 4 yıllık yurt hayatlarının ilk veya en geç ikinci yılında türban-pardesüye giriyor.
İstanbul'da, dar gelirli ailelerin yaşadığı bir mahalle. 2000'li yıllar. Mahallede "abla" ve "abiler" var. Kadınlar işe -çoğu evlere temizliğe- gidiyor. Çocuklarını bu ablalara-abilere teslim ediyorlar. Çocuklar için kahvaltı saati. Ardından, "haydi şimdi biraz oyun oynayalım", "kızlar o tarafa, erkekler bu tarafaa".. Duvarlarda rengarenk harfler, "Arapça öğrenelimmmm", herşey oyun, rengarenk, cıvıl cıvıl.. Her gün, akşama kadar... Minicik beyinleri yıkamak için müthiş bir ortam.. Bu kreş-anaokulunun giderleri mi? Tarikatımız.
İstanbul'da, dar gelirli ailelerin yaşadığı bir başka mahalle. Yer bir tarikatımızın Kur'an Kursu. 3 evet tam 3 yaşındaki kız çocuğu, konuşmayı yeni yeni öğreniyor, Arapça'yı da... 3 yaşında ama o da ne, başında renkli bir TÜRBAN! Renkleri öğreniyor, türbanı da...
Resmin tamamına baktığımızda, tarikatların nasıl bir disiplinle ve planlı çalıştıklarını, ülke geneline nasıl yayıldıklarını, türbanı bir silah olarak nasıl kullandıklarını görmemeye imkan yok.
Bu tarikatlara daha fazla Tevhide gerekli.
bende anlatayım: yer bi hukuk fakültesi 250 kişilik bir sınıf ,yabancı uyruklu bir öğrenci burada hukuk okumasının hiçbir mantığı yok kendi ülkesinde psikolog ve geldiği ülke standartları gayet iyi bir ülke .sınıftaki herkesle muhabbet süper herkese ayrı ayrı nasıl davranması gerkiyorsa öyle davranıyor ve herkes çok seviyor.herkesi her fırsatta evine çağırıyor ve biraz muhabbetten sonra hz isayı anlatıyor sürekli incilden bahsediyor başka arkadaşlarıyla tanıştırıyor vs. heralde anlamışsınızdır MİSYONER.ve aynı sınıfta bir cemaate mensup 3 tane kız onlada kendilerine yandaş arıyor onlarda kendilerince çaba gösteriyor.VE sonuç: 4 yıl boyunca o cemaate mensup kızların yanına çektği insan sayısı 3ü geçmiyor. peki misyoner ;10larca kişi.....
yani uyannınnnnnnnn artık biz burda türbanı tartışırken atı alan üsküdarı çoktaaaaaan geçti......
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Konu nereden nereye geldi...
Bizim tarikatçılarla, Hıristiyan misyonerlerin faaliyetleri temelde aynı görünebilir, zaten öyledir. Misyoner faaliyetler gösterenler genellikle ekonomik anlamda çökmüş insanları para karşılığı veya tatlı dille dinlerine katabilirler. Bizim tarikatçılar da aynı yöntemi izleyebilirler.
İnsanların din ve vicdan özgürlükleri Anayasa ile koruma altına alınmıştır, kimseyi zorla bir inanışa sürükleyemezsiniz, aksi halde cezai sorumluluğunuz doğar. Bunun dışındaki faaliyetlerle bir dinin yayılması, anlatılması, bilinmesinin sağlanması suç kapsamında değildir. Kişisel olarak ben ne misyonerlere ne de Dinimizi layıkıyla tanıtma görevi üstlenenlere önyargılı ve karşı değilim.
Burada kaçırılan nüans sanırım şudur: Zaten % 99'u Müslüman olan bir ülkede, Kuran-ı Kerim de şurada duruyorken, tarikatların nüfuzu altına giren insanlar Din değiştirmemektedirler, ne yazık ki yüce Dinimizi değiştirmeye çalışanların, Dinimizde yeri bulunmamakla birlikte Dinimizi simgelerle tanımlayanların nüfuzu altına girmektedirler. Yazık olan ve korkutucu olan budur...
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Kaymakam resmi yazıyla camiye çağırdı. Karamürsel Kaymakamı Ramazan Mangaloğlu, Kurban Bayramı’nda bayramlaşmak için ilçesindeki kamu kurumları ile siyasi parti ilçe teşkilatları ve sivil toplum örgütlerine resmi yazı gönderdi. 11 Aralık 2007 tarih ve B054VLK4414001/870/406 sayılı yazı ile ilçedeki protokolü ve kamu görevlilerini bayramlaşmak için Merkez Camii’nde olmalarını istedi.Kaymakam Mangaloğlu, gönderdiği bu yazının tepki görmesi üzerine, protokolla bayramlaşmanın, yine eskiden olduğu gibi ikinci gün Karamürsel Kültür Merkezi'nde yapılacağını söyledi. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/78...d=180&sz=87232
İstanbul Gaziosmanpaşa'da bulunan Kazım Karabekir İmamhatip Lisesinin bazı kız öğrencileri için İETT'nin bir otobüsü servise çevrildi. Aynı okuldaki öğrenci servislerinin şoförleri "başka okullar için böyle bir uygulama yapılmıyor, buradaki velilerin girişimleriyle öğrenciler için otobüs tahsis edildi"derken, okul yönetimi konu hakkında açıklama yapmaktan kaçındı. http://www.hurriyet.com.tr/egitim/an...8268.asp?top=1
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Kursları ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği’nin 32. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesindeki ‘üç günü’ ifadesinin ‘beş günü’ şeklinde değiştirilmesine ilişkin Resmi Gazete de yayımlanan yönetmelik değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay 8. Dairesi tarafından verilen ve davanın reddine ilişkin kararın onanmasına hükmetti. http://www.gercekgundem.com/?p=100883
Maliye'den böşörtülü reklam!
Maliye Bakanlığı Konya Vergi Dairesi Başkanlığı, yargı kararlarını hiçe sayarak internet sitesinde "türbanlı ilköğretim okulu öğrencisi"ni vergi toplanmasında araç olarak kullandı. Haramlı, türbanlı reklamda "Vergini ver devletine, haram katma servetine" ifadesi yer alıyor. http://www.sonsayfa.com/news_detail.php?id=61422
TMBB İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Alevi olduğunu söyleyen öğrencinin baskı gördüğünü bir raporla resmileştirdi. Komisyonun raporunda şu tespitler var:
Öğretmen Z.Y'nin sebebi ne olursa olsun oruç tutmayan bir öğrenciye, 'Neden oruç tutmadığını' sorması, din ve vicdan özgürlüğüyle bağdaşmaz bir yaklaşım olarak kabul edilmiştir. Ramazan ayında sınıfta gerçekleşen Alevilik ile ilgili konuşmalardan sonra B.K'nın, öğretmen Z.Y'den en az bir kez dayak yediği anlaşılmıştır. Öğretmenin 'İçinizde Alevi var mı?' sorusunun, din ve vicdan özgürlüğüyle, kimsenin dini inanç ve kanaatlerini açıklamak zorunda olmadığı şeklindeki açık Anayasa hükümlerine aykırılık teşkil ettiği saptanmıştır. Öğretmen Z.Y hakkında başlatılan işlemler en kısa zamanda sonuçlandırılmalıdır. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=241012
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Bu konunun aslında ne olduğu belli boşuna konuşup duruyoruz. Tubitak ödül töreninde ortaya çıktı. Ödül alan kız öğrenci türbanla ödül aldı. Sonra bakıldıki kız okuluna Türbansız gidip geliyor hiçte sorunu yok. Peki sorun ne provakasyon Türbanlıyı mazlum gösterme operasyonu bizzat hükümet ve Cumhurbaşkanı nın başı çektiği olay.
Dinde yeri olmayan türbanın ''siyasi dine '' alet edilmesi gibi bir durum. İşin kötüsü baş örnek Cumhurbaşkanının ta kendisi... Anımsayın kızı bilkenti bitirmişti. Neden bitirdiyse ??? Okurken başı açıktı diploma törenine Türbanla geldi Babasıda karşıda.... Vah ülkem vah....
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Tübitak töreninde ödül alan kız,okulda türban yasak olduğu için okulda türban takmıyor.Okul dışında başı açık olma gibi bir mecburiyeti yoktur!Sorunu yasakçılar ortaya çıkartmışlardır.Provokasyoncu yasakçılardır.Başörtülü,türbanlı bu konuda mazlumdur.
Başörtünün,türbanın dinde yeri vardır.Açıkça dinimizde,Kuranı Kerimde yazıyor.Kuran ayetlerini inkar eden dinden çıkar.
commodore1tr isimli üye Cumhurbaşkanının kızı için "Anımsayın kızı bilkenti bitirmişti. Neden bitirdiyse ???" diyor!Bu cümlesi dehşet verici!Bu nasıl bir eğitim düşmanlığıdır?
Üniversitedeki başörtü yasağı üniversite binasında(ders yapılan yerde) geçerlidir,dışında değil!Bu yüzden diploma töreninde başı açıklık zorunlu değil!
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Bu konunun aslında ne olduğu belli boşuna konuşup duruyoruz. Tubitak ödül töreninde ortaya çıktı. Ödül alan kız öğrenci türbanla ödül aldı. Sonra bakıldıki kız okuluna Türbansız gidip geliyor hiçte sorunu yok. Peki sorun ne provakasyon Türbanlıyı mazlum gösterme operasyonu bizzat hükümet ve Cumhurbaşkanı nın başı çektiği olay.
Dinde yeri olmayan türbanın ''siyasi dine '' alet edilmesi gibi bir durum. İşin kötüsü baş örnek Cumhurbaşkanının ta kendisi... Anımsayın kızı bilkenti bitirmişti. Neden bitirdiyse ??? Okurken başı açıktı diploma törenine Türbanla geldi Babasıda karşıda.... Vah ülkem vah....
Sayın commodore1tr;
nerede bir türban yazısı varsa mutlaka oradasınız. Olmasına olunda insanlara dinlerini öğretmeye kalkışmanıza anlam veremiyorum. Dinde yeri olup olmadığına bırakın da kendileri karar versinler. Siyasi olarak kullanılmasına karşıysanız anlayabilirim (bende karşıyım), ancak dinde olup olmadığına karar vermeye hakkınız olduğunu zannetmiyorum.
Cumhurbaşkanının kızının Bilkenti neden bitirip bitirmediği beni ilgilendirmez ama en azından insanları dış görünüşleriyle değerlendirmeyecek kadar cahil kalmamak için bitirmiş olabilir diye tahmin ediyorum.
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Bir an şok yaşadım. Ne oluyoruz? Ben bu anı daha önce yaşamıştım falan oldum. İlahi ilknursultan arayıp tarayıp bir yıl önce yazılmış bir iletiyi gündeme tekrar getirmek istedi madem canınız, uyarında başımız dönmesin.
Keşke yazdığınız bu ilk ileti daha güncel bir konuda olsaydı. Madem konumuz kadın ikinci çocuğuna hamile kaldığı için cinnet geçiren kızımızı konuşsaydık. Karnından vurmuş kendini. Bebeğini öldürmek istemiş. Başarmışta... Henüz 16 yaşında. Ve on aylık bir bebek sahibi kabaca bir hesapla ilkini 14'ünde doğurmuş.. İmam nikahlı. bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ne dersiniz?
Bu arada Sayın erdem53,
Sayın commodore1tr'den aşağı kalmıyorsunuz sizde. Maşallah nerde türban siz de ordasınız. Sayın commodore diğer kadın sorunlarına da duyarlı. Kadın hakları, kızların eğitimi söz konusu olduğunda bir kaç satır yazmadan etmiyor. Keşke türbana gösterdiğiniz aynı duyarlılığı diğer kadın sorunlarına da gösterseniz...
Aaa. Ne diyorum ben. Hay Allah! Elinin hamuruyla erkek işine karışınca böyle oluyor işte.. Türban bir kadın sorunu olsaydı yukarıdaki sözlerimde haklı olabilirdim. Ama değildi. Mahkeme kararlarıyla sabit. Bu bir siyasi simge. Hepsi
Sayın ilknursultanın hatası. Kafam allak bullak oldu birden. Pardon...
-
Re: Başörtülü olduğu için kürsüden indirilen Tevhide ve suç duyurusu
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Keşke yazdığınız bu ilk ileti daha güncel bir konuda olsaydı.
...Henüz 16 yaşında. Ve on aylık bir bebek sahibi kabaca bir hesapla ilkini 14'ünde doğurmuş.. İmam nikahlı. bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ne dersiniz?
Bu tür olaylar ne zaman gündemden düşebildi ki Sayın gecem1970. :( Evet henüz 16 yaşında...
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Bu arada Sayın erdem53,
Sayın commodore1tr'den aşağı kalmıyorsunuz sizde. Maşallah nerde türban siz de ordasınız. Sayın commodore diğer kadın sorunlarına da duyarlı. Kadın hakları, kızların eğitimi söz konusu olduğunda bir kaç satır yazmadan etmiyor. Keşke türbana gösterdiğiniz aynı duyarlılığı diğer kadın sorunlarına da gösterseniz...
Bin yaşayın...
Alıntı:
gecem1970 rumuzlu üyeden alıntı
Kafam allak bullak oldu birden. Pardon...
Kafalar allak bullak olmasın da ne olsun , şahsen aval aval ağzım açık öyleee bakınıyorum ; bir değil , iki değil , üç değil "neler oluyor bu kadar böyle, hangi çağdayız , ne ile nasıl yönetiliyoruz, bu nasıl yaşamaktır" diye diye allak bullak bir kafa... :deli:
Üzmez olayına da fena taktım kafayı ya, bakalım o ne olacak...
...