Eceli gelen iktidar sansüre sarıldı

Aşağıdaki hükümet kararını ilk başta anlayamayacaksınız, en az 4-5 kere okuyacaksınız sonra da kahkahalarla güleceksiniz.

Alıntı:

---

Hakkari’de Meydana Gelen Terörist Saldırılarla İlgili Yayınların Men Edilmesine Karar Verilmiştir

Bilindiği üzere 3984 Sayılı Yasanın “Yayınların Men Edilmesi” başlıklı 25. maddesi, “Yargı kararları saklı kalmak kaydıyla yayınlar önceden denetlenemez ve durdurulamaz. Ancak, milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması kuvvetle ihtimal dahilinde ise Başbakan veya görevlendireceği bakan yayını durdurabilir.” hükmünü taşımaktadır.

Söz konusu yasa hükmü kapsamında Devlet Bakanı Cemil Çiçek imzasıyla 23 Ekim 2007 tarihinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanlığına gönderilen B.02.0.001/116 sayılı yazıda, 21 Ekim 2007 tarihinde Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili radyo ve televizyon yayınlarının durdurulması istenmiş olup, bu talep Üst Kurulca bütün yayın kuruluşlarına tebliğ edilmiştir. Anılan yazıda, aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir:

“21/10/2007 tarihinde Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili olarak; kamu düzenini ve halkın moral değerlerini olumsuz etkileyen, güvenlik güçlerine dönük zaaf imajı yayan, toplumsal psikolojiyi olumsuz etkileyen radyo ve televizyon yayınlarının, toplumsal sorumluluğa ve duyarlılığa uygun yayın anlayışı temelinde, güvenlik güçlerinin moral değerlerinin yüksek tutulması, toplumsal psikolojinin olumsuz etkilenmemesi ve çocukların ruh sağlığının korunması amacıyla 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 25. maddesi gereğince durdurulması uygun görülmüştür. “

Kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine sunulur.

---

RTÜK kanunu 25. maddesi:3984 Sayılı Yasanın “Yayınların Men Edilmesi” başlıklı 25. maddesi, “Yargı kararları saklı kalmak kaydıyla yayınlar önceden denetlenemez ve durdurulamaz. Ancak, milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması kuvvetle ihtimal dahilinde ise Başbakan veya görevlendireceği bakan yayını durdurabilir.”

Ve YASAYI,ANAYASAYI,HALKIN HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ TEPELEYEREK ARTIK SANSÜRE KADAR İŞİ VARDIRDILAR.

BİSMİLLAH DAHA 21 EKİM SABAHI BAŞBAKAN ŞEHİT HABERLERİ NEDENİYLE MEDYAYA KİN KUSMAYA BAŞLAMIŞTI ZATEN BU KARAR İLE DE AKP'NİN SANSÜRCÜ,BASKICI,FAŞİST ZİHNİYETİ BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI.

BU İKTİDARI OYLARIYLA BAŞIMIZA GETİRENLERİ KENDİ VİCDANLARI İLE BAŞBAŞA BIRAKALIM.

ANCAK GERÇEK OLAN ŞEY ŞUDUR Kİ, ABD-AB-İSRAİL'E RAĞMEN BU İKTİDARIN ARTIK SONU GELMİŞTİR.

A.K.P ne yapacağını bilir.

RTÜK, Terör Haberleri ile İlgili Yayın Yasağı Getirdi (1)

Devlet Bakanı Cemil Çiçek; Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)'ndan, Hakkari'de meydana gelen terör saldırısı ile ilgili kamu düzeni ve halkın moral değerini olumsuz etkileyen yayınların durdurulmasını istedi. Üst Kurul, yazıyı yayın kuruluşlarına tebliğ etti.

Devlet Bakanı Cemil Çiçek; Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)'ndan, Hakkari'de meydana gelen terör saldırısı ile ilgili kamu düzeni ve halkın moral değerini olumsuz etkileyen yayınların durdurulmasını istedi. Üst Kurul, yazıyı yayın kuruluşlarına tebliğ etti.

RTÜK, Hakkari'deki Terör Saldırısı ile İlgili Yayınları Durdurdu (2)

Devlet Bakanı Cemil Çiçek, RTÜK'e gönderdiği yazıda 21 Ekim 2007 tarihinde Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili radyo ve televizyon yayınlarının durdurulmasını istedi. Bu talep Üst Kurul tarafından tüm yayın kuruluşlarına tebliğ edildi.

Devlet Bakanı Cemil Çiçek, RTÜK'e gönderdiği yazıda 21 Ekim 2007 tarihinde Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili radyo ve televizyon yayınlarının durdurulmasını istedi. Bu talep Üst Kurul tarafından tüm yayın kuruluşlarına tebliğ edildi.

RTÜK'ten yapılan açıklamada; 3984 Sayılı Yasanın 'Yayınların Men Edilmesi' başlıklı 25. maddesindeki , "Yargı kararları saklı kalmak kaydıyla yayınlar önceden denetlenemez ve durdurulamaz. Ancak, milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması kuvvetle ihtimal dahilinde ise Başbakan veya görevlendireceği bakan yayın durdurabilir" hükmü hatırlatıldı

haberler.com

hökümetin bu uygulaması yeni değilki. kendi çıkarları için aldıkları bakanlar kurulu kararlarınıda resmi gazetede yayınlatmıyorlar. maliye bakanının oğlunun mısır yönetmenliği bunlaredan biridir.

hökümet halktan korktuğu için baskı, yasakcı ziğniyetle yönetmektedir. Türkiyede iki terörist başı vardır. bunlardan biri hapis birisi serbesttir. başka içerde terörist başı aramamak lazımdır. halkın tansiyonunu düşürmek için alınan ve uygulamamak için içi boş teskere dahi tansiyonu düşürmeyince yasakçılığa başlamıştır. hökümet kendisini eleştirilmeye tahammül edemiyor ancak dışarıdan emir almaya, emirleri yerine getirmek için halkını dahi feda edebilecek bir ziğniyete sahiptirler.

Türkiyede bir hiç uğruna başbakan dahi asabiliyorsa bunlar 10 ar defa ipe takılıp indirilecek kişilerdir. Türk'üm dahi demekten korkanların Türkleri yönetmesidir. idam cezasının tekrar getirecek yönetimin gelmesini her zaman istiyorum. ANKARANIN GÖBEĞİNDE SALLANDIRACAKSIN BAZILARINI o zaman düzelirler!!!!!!!!

Kanun No: 2709
1982 Anayasası



II. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması

Madde 13 - (DEĞİŞİK MADDE:03/10/2001 - 4709 S.K./2. md.)

Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

***************

Kanun No: 3984
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun


Yayınların Men Edilmesi

Madde 25 - Yargı kararları saklı kalmak kaydıyla yayınlar önceden denetlenemez ve durdurulamaz. Ancak, milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması kuvvetle ihtimal dahilinde ise Başbakan veya görevlendireceği bakan yayını durdurabilir.

Radyo ve televizyon kuruluşları, Cumhurbaşkanının veya Hükümetin; milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel sağlığın ve genel ahlakın gerekleriyle ilgili bildirilerini yayınlamakla yükümlüdür.

Yukarıda fıkralar uyarınca alınacak icrai, idari kararlar aleyhine açılacak iptal davaları doğrudan doğruya Danıştay da açılır. Danıştay bu davalara öncelikle bakar ve öncelikle karara bağlar. Yürütmeyi durdurma talepleri hakkında 48 saat içerisinde karar verir.

***********

Anayasa ile güvence altına alınan haber verme ve alma temel hak ve hürriyeti Başbakan (Görevlendirilen bakan Cemil Çiçek aracılığı ile) ve RTÜK tarafından Anayasa'ya aykırı olarak kısıtlanmıştır. Anayasamıza göre temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlandırılabilir.

Üstelik halkın moralini bozmak başka şey, halkın duyarlı olmasını sağlamak veya duyarlılığını dile getirmek başka şeydir. Haberlerin toplumu uyarıcı ve bilgilendirici fonksiyonuna ne oldu?
Konu milli güvenlik ise şu ana kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinden tek bir uyarı geldi. O da 8 kayıp askerin resimlerini yayınlayan siteler hakkında. Nedeni de bunları yayınlayan pkk sitelerinden alınması...

Selamlar değerli arkadaşlarım,
Hükümetin terör poltikasına sonuna kadar karşıyım ve Tayyibin amerikaya ingiltereye gitmesinede karşıyım ancak sansür konusunda atladığınız birşey var.Oda yasaklanan haberlerin hakkarideki şehitlerle ilgili değil orada kaçırıldığı idda edilen askerlerle ilgili olduğudurki bilindiği üzere pkk kaçırıldığı iddia edilen askerleri aslında şehit eddi.Ancak onları kaçırdık diyerek Türkiye ile pazarlığa girmek isteyeceklerinden kaçırdık dediler.hükümette durumun farkında olduğundan kaçırılma haberlerini yasakladı.
Saygılarımla

Alıntı:

---

adal3t rumuzlu üyeden alıntı

Selamlar değerli arkadaşlarım,
Hükümetin terör poltikasına sonuna kadar karşıyım ve Tayyibin amerikaya ingiltereye gitmesinede karşıyım ancak sansür konusunda atladığınız birşey var.Oda yasaklanan haberlerin hakkarideki şehitlerle ilgili değil orada kaçırıldığı idda edilen askerlerle ilgili olduğudurki bilindiği üzere pkk kaçırıldığı iddia edilen askerleri aslında şehit eddi.Ancak onları kaçırdık diyerek Türkiye ile pazarlığa girmek isteyeceklerinden kaçırdık dediler.hükümette durumun farkında olduğundan kaçırılma haberlerini yasakladı.
Saygılarımla

---

"Aslında, terör örgütü 8 askerimizi daha şehit etti ama onları kaçırdık diyerek ülkemizle pazarlığa girecekler" mi demek istiyorsunuz?

bir stratejist olarak kişisel fikrim odur...

Amma staretejist yaklaşım tebrik ederim.

Alıntı:

---

adal3t rumuzlu üyeden alıntı

bir stratejist olarak kişisel fikrim odur...

---

Yani, televizyonlarda ve gazetelerde yayınlanan ve irtibat kurulamadığı belirtilen 8 askerimiz ile ilgili görüntülerin de düzmece olduğunu mu söylüyorsunuz?

Sn. garnitür,
Söylediğim lafı nasıl bu şekilde anladınız bilmiyorum.Fakat demek istediğim kaçırılan 8 askerimiz aslında kaçırılmadı pkk tarafından şehid edildi gel görki pkk bunları Türkiyeye karşı şantaj yapmak amacıyla bizim elimizde rehinler dedi.
Saygılarımla

Alıntı:

---

adal3t rumuzlu üyeden alıntı

...demek istediğim kaçırılan 8 askerimiz aslında kaçırılmadı pkk tarafından şehid edildi gel görki pkk bunları Türkiyeye karşı şantaj yapmak amacıyla bizim elimizde rehinler dedi.

---

O zaman, o 8 askere ilişkin görüntüler düzmece olmuyor mu? Yani onlar kaçırılan askerlerimize değil, başkalarına ait görüntüler mi?

Yoksa, kaçırıldıktan ve görüntüler yayımlandıktan sonra şehit edildiler mi demek istiyorsunuz?

Saçmalamayı vede geyiği dozunda tutalım yeter.

Ben bu görüntüleri ilk kez görüyorum...ben görüntülerin yayımlanmadan önceki söylentilere dayanarak yorum yaptım.O zaman kendi anaları çocukları şehit olmuyorya nası olsa hükümetin haberleri yasaklamasının tek bir nedeni olabilir milletin sabrı taşmasın çoluk çocuğa ne olursa olsun...

Son iki sayın adal3t

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bir genelge yayınlayarak "Eğitim öğretimin aksatılmaması, öğrencilerin istenmeyen bazı durumlarla karşılaşmaması ve zarar görmemesi, terör örgütünün kamuoyunda yaratmayı amaçladığı tedirginlik ve infial ortamına katkı sağlanmaması bakımından, söz konusu gösteri, toplantı ve yürüyüşlere yönetici, öğretmen, öğrenci ve diğer personelin katılmasına kesinlikle izin verilmeyeceğini" bildirdi.

Doğru istenmeyen durumlarla karşılaşıyor öğrenciler. Askerler ve halk tarafından alkışlanıyor. Kendilerini bu milletin bir ferdi gibi hissediyor ve bunun haklı gururunu yaşıyor.

Kendileri İL ziyaretlerine gittikleri zaman çouklarımızı yamur çamur soğuk demeyip yollara diziyorlardı ya asabım bozuluyor gene.

adal3t bey sen nediyon ben anlamıyom. Allahım sen bana akıl fikir ver.

YAYIN YASAĞINA DURDURMA
DANIŞTAY RTÜK’ÜN YAYIN YASAĞI HAKKINDA YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI ALDI

25.10.2007 12:18
Danıştay 13. Dairesi, Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili yayınların durdurulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzalı kararın yürütmesini durdurdu.

Daire, ''sınırları belli olmayan bu tür yayın durdurmanın, yayıncı kuruluşları yapılacak yayınlarla ilgili olarak bu yasağa uyma konusunda tereddüte düşüreceğinin kuşkusuz olduğuna'' işaret etti.


HABERTÜRK

Sevgili hukuk sever milo anlaşılan sen 5 defa okuduğun halde kararda ne anlatılmak istediğini kavrayamamışsın.eğer 6. yı okursan bu konuyu anlıyacağını ümit ediyorum

Yayın yasağı, yüksek yargıdan döndü

Danıştay 13. Dairesi, “sınırları belli olmayan bu tür yayın durdurmanın, yayıncı kuruluşları yapılacak yayınlarla ilgili olarak bu yasağa uyma konusunda tereddüte düşüreceğinin kuşkusuz olduğuna” hükmetti.

Hükümet, Hakkari’nin Dağlıca bölgesindeki PKK saldırılarının ardından gelişmelere ilişkin radyo ve TV’lerde yapılan yayınlara “yasak” getirmiş, karar Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzasıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na bildirilmişti...Devamı>>>

MEB.Okullara da pretostolara katılmamalarını bildirmiş.haftaya Türk Eğitim-Sen.silivri de miting düzenleme kararı almışlar.Uyarıya rağmen dilerim gerçekleşir.

Kİmİn Adaletİ Oldu Bu Karar Halkin..baĞimsiz TÜrkİyenİn, Abd Ve Ab Sevdalisi İcazetle TÜrkİye'yİ YÖnetemezler!

Alıntı:

---

firmament rumuzlu üyeden alıntı

Sevgili hukuk sever milo anlaşılan sen 5 defa okuduğun halde kararda ne anlatılmak istediğini kavrayamamışsın.eğer 6. yı okursan bu konuyu anlıyacağını ümit ediyorum

---

Siteye girmişsin 26 Ocak 2007 de kayıt olmuşsun, o günden bu yana hiç bir yazın yok, gelmişsin bir tek bu forumda bu cevabı vermişsin, yoksa sen "uykuda hazır kuvvet"miydin?

Alıntı:

---

Söz konusu yasa hükmü kapsamında Devlet Bakanı Cemil Çiçek imzasıyla 23 Ekim 2007 tarihinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanlığına gönderilen B.02.0.001/116 sayılı yazıda, 21 Ekim 2007 tarihinde Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili radyo ve televizyon yayınlarının durdurulması istenmiş olup, bu talep Üst Kurulca bütün yayın kuruluşlarına tebliğ edilmiştir. Anılan yazıda, aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir:

“21/10/2007 tarihinde Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili olarak; kamu düzenini ve halkın moral değerlerini olumsuz etkileyen, güvenlik güçlerine dönük zaaf imajı yayan, toplumsal psikolojiyi olumsuz etkileyen radyo ve televizyon yayınlarının, toplumsal sorumluluğa ve duyarlılığa uygun yayın anlayışı temelinde, güvenlik güçlerinin moral değerlerinin yüksek tutulması, toplumsal psikolojinin olumsuz etkilenmemesi ve çocukların ruh sağlığının korunması amacıyla 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 25. maddesi gereğince durdurulması uygun görülmüştür. “

---

RTÜK kararı bu.

Senin yazının hemen üstünde de DANIŞTAY KARARI DURUYOR A BENİM ŞEHLA GÖZLÜM.

Alıntı:

---

YAYIN YASAĞINA DURDURMA
DANIŞTAY RTÜK’ÜN YAYIN YASAĞI HAKKINDA YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI ALDI

25.10.2007 12:18
Danıştay 13. Dairesi, Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili yayınların durdurulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzalı kararın yürütmesini durdurdu.

Daire, ''sınırları belli olmayan bu tür yayın durdurmanın, yayıncı kuruluşları yapılacak yayınlarla ilgili olarak bu yasağa uyma konusunda tereddüte düşüreceğinin kuşkusuz olduğuna'' işaret etti.


HABERTÜRK
__________________

---

SEN ŞİMDİ HER İKİ KARARI DA 10 KEZ OKU BELKİ ANLARSIN...

Merhabalar, yeni bir forum açmaya gerek görmedim. RTÜK'ün yayın yasağının iptali için sadece ve sadece tek bir kanalın dava açmış olması sizce ne anlama geliyor?

Medyamızın siyasi baskı altında olduğunun, demokrasi naraları atan bazı medya kuruluşlarının ne kadar demokrat olduğunun kanıtıdır, ben başka bir anlam çıkaramıyorum.

Hani sağduyu vardı...

Medya ne demek?

Gazeteler, televizyonlar, radyolar, demek. RTÜK, televizyonların ve radyoların terörle ilgili yayınlarını sansürleyerek, medyayı iki bacağından kesti. Yazılı basına, esamesi okunmadığı için midir, yoksa “yazsa ne yazar, okusa kaç kişi okur,” diye düşünüldüğü için mi bilemeyeceğim, ilişmedi.

Beklerdim ki medya, iki bacağı sorgusuz sualsiz kesilirken hiç olmazsa bağırsın. Kesilmeyen yazılı basın, kesilen radyo ve televizyonlardan daha çok bağırdı. Sansürlenenler, RTÜK’e “emrin olur” deyip gıklarını çıkarmadı.

Kanaltürk hariç.

Kanaltürk, RTÜK’ün sansürüne Danıştay nezdinde itiraz etti ve dün, T. C. Danıştay On üçüncü Daire, “Türk Milleti Adına” RTÜK’ün kararını durdurdu.

Bu yazıyı yazarken, ülkede hâlâ hukukun üstünlüğüne inananlar ve bu inancı boşa çıkarmayan yargıçlar tarafından sansürden kurtarılan televizyonları iziyorum: Kendilerini tekrar yayın özgürlüğüne kavuşturan durdurma kararını, şöyle veriyorlar: “Danıştay, yapılan itiraz sonucunda RTÜK’ün yayın yasağını durdurdu...”

İtiraz sanki gökten zembille düşmüş, Danıştay’a kim başvurmuş, özenle es geçiliyor, Kanaltürk’ün adı anılmıyor.

Neden?

Çünkü koca koca televizyonlar, büyük büyük olanakları, milyar milyar maaşlı elemanları, RTÜK’ün yasağını Danıştay’a taşımamış, koca koca hukuk büroları, birbirinden ünlü avukatlarına karşın, “basın yayın ve ifade özgürlüğü”nü savunmamış.

Onlar, RTÜK’ün kararına sen, ben, bizim oğlan tadında oturdukları yerden verip veriştirirken, ne hükümet nezdinde onlar kadar etkili, ne de olanaklarının onda birine sahip Kanaltürk, yargıya başvurmuş.

Utanıyorlardır herhalde. Umarım, utanıyorlardır.

Bir ülkede, “ifade özgürlüğü”nün simgesi medya o özgürlüğü savunmuyor ve bırakın sansürü delmeye cesaret, sansüre karşı hukuksal mücadeleye bile girişmiyorsa, ne için vardır, ne işe yarar, yanıtını bilmiyorum.

İfade özgürlüğü, ekranlarda mahalle karılarını birbirlerine sataştırmak mıdır?

Düşünüyorum da, birbirinden düzeyli eğlence programları sansürlense böyle tepkisiz kalır mıydı acaba anlı şanlı televizyonlarımız?

Ama zaten RTÜK de eğlence programlarındaki küfürlü, argolu, edepsiz pespayelikte “toplumsal psikolojiyi olumsuz etkileyen” bir faktör görmüyor. Mutasyona uğramış insan müsveddelerinin yakası açılmadık “sürtük” sohbetlerinde, “çocukların ruh sağlığına” yönelik bir tehdit algılamıyor.

Böyle RTÜK’e böyle televizyonculuk radyoculuk ya da tersi yaraşır elbet.

Haydi, diyelim ki uluslararası deyimiyle “genel kanal” denilen televizyonların varoluş nedeni, zaten reklam haberciliği. Ama bir de adı üstünde, “haber” kanalları var. Onlar niçin boyun eğdi sansüre? Niçin harekete geçmediler, savunmadılar basın özgürlüğünü?

Oysa RTÜK’ün terörist saldırılara ilişkin yayın yasağı, ne anlama geliyordu, düşünen var mı?

Medyayı, “sorumlu yayıncılığa” davet etmek başkadır, yayın yasağı koymak başka. Yayın yasağı, sansür, dikta rejimlerinde olur.

İktidara gelirken “çoğunluğa” dayanacak ve demokrasiyi “halk ne isterse odur”, diye tanımlayacaksın, sonra PKK’ya karşı çoğunluktan korkup, halkın tepkisini sansürleyeceksin.

Ortada savaş yok, olağanüstü hal bile ilan edilmemiş, ama “şehit haberleri” yassah! Ne biçim demokrasi bu? Arkana aldığın çoğunluktan mı korkuyorsun, seni iktidara taşıyan halktan mı, diye sormazlar mı ?

Danıştay’ın kararı açıkça gösterdi ki, AKP hükümetinin RTÜK’e başvurusuyla konulan haber yasağı, bizzat RTÜK yasasının 25. maddesindeki “yayınların önceden denetlenemeyeceği ve durdurulamayacağı” kuralına aykırı. Bir RTÜK düşünün ki, kendi varlığının temeli olan kanunu doğru okuyup uymaktan aciz. Bir hükümet düşünün ki, kendisini iktidara getiren halkın tepkisinden çekiniyor.

Bu halk AKP’yi seçerken olgunsa, birbirine düşmeyecek kadar olgundur. Medya, sansürlenmeden sorumlu davranamıyorsa, o zaman AKP iktidarına alkış tutarken de sorumsuzdur!

Ne o, sizi seçenlerin “sağduyu” suna güvenmiyor musunuz yoksa?

Mine G. Kırıkkanat / Vatan

Danıştay NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN BÖYLESİ BİR KARAR VERİLEMEZ dememiş,
sadece sınırları çizilsin, uygulamada tereddüte yer vermesin denmiş,

Yani daha ayrıntılı bir karar alınırsa bu karar uygulanacak demek oluyor
benmi yanlış anlıyorum

saygılarımla

;) Medya istediğini taçlandırır,istediğini taşlattırır bu ister yazılı ister görsel medya olsun değişen bişey olmuyor.
Bizim insanımız ağlamaya heran hazırdır zaten bu tür haberler reyting için kullanıldığı sürece senin kahkalarla bahsettiğin bu kararın durdurulmasına açıkça karşıyım.
Bence bu konudaki gelişmeleri göstersinler,gün ortası haberleri deyip bi kelimeyle geçiştirmesinler.Gazetelerde en okunmayan köşelerde saklamasınlar.
Abimizi kardeşimizi akrabamızı daha dün yolladık askere vicdanımızı kullanmaları hoşuma gitmiyor..
Bu arada siteye ocakta üye olmam ve bugüne kadar herhangi bir yazı yazmamış olmam sende nasıl bir çağrışım uyandırdı orasıda ilginç ya ...Neyse amacım tartışma veya birilerine laf atmak değil çünkü böyle yaparak biryerlere gelemedik malesef ki hala yapılmakta bu.Benim için icraat önemli ne yapılıyo halk için yada ne yapılabilir.
Tabi bazen herkesin bi patladığı nokta olabiliyor amacım başka yerlerdeki gibi kim kimin üstüne basıp bu işten daha ii sıyrılıyor yada kim daha zeki kim daha ii laf sokuyor buda değil.
Bu siteyi ve seviyesini beğendiğim için burdayım...
Ha bu arada umarım bu sefer gözlerimi beğenirsin milocum..;)

Sayın Yüksel;
medya siyasi baskı altındamıdır, ayrıca siyasi baskı altına alınması mümkün müdür, yoksa siyaset medyanın baskısı altındamıdır bunu bilmem

ancak karara bir kanalın itiraz etmesi, diğerlerinin gerek duymaması aslında kararın uygulanabilirliğinin olmamasından kaynaklanıyor bence,

yani kanallar zaten yasağa rağmen her türlü yayını yapabildikleri için buna gerek duymuyorlar ...

Ben hiç bu karara rağmen yasaklanmış bir yayın görmedim,
tam tersine SABAH KUŞAĞINDAKİ KADIN PROGRAMLARINDA DAHİ bu konular konuşulmaya başlanmış,

Bu arada medyanın aşkı saman alevi gibidir,
bugün topyekün bir ilgi ve dolayısıyla REYTİNG olduğu için medya buna ilgi duyuyor,

30 yıldır süren terör olaylarına MEDYANIN DUYARLILIĞINI hep beraber yıllardır izliyoruz, ne kadar saygın bir tutum sergilediği ortada,

ayakta alkışlamamız gerekmiyor sanırım bu başarıyı

Alıntı:

---

firmament rumuzlu üyeden alıntı

;) Medya istediğini taçlandırır,istediğini taşlattırır bu ister yazılı ister görsel medya olsun değişen bişey olmuyor.
Bizim insanımız ağlamaya heran hazırdır zaten bu tür haberler reyting için kullanıldığı sürece senin kahkalarla bahsettiğin bu kararın durdurulmasına açıkça karşıyım.
Bence bu konudaki gelişmeleri göstersinler,gün ortası haberleri deyip bi kelimeyle geçiştirmesinler.Gazetelerde en okunmayan köşelerde saklamasınlar.
Abimizi kardeşimizi akrabamızı daha dün yolladık askere vicdanımızı kullanmaları hoşuma gitmiyor..
Bu arada siteye ocakta üye olmam ve bugüne kadar herhangi bir yazı yazmamış olmam sende nasıl bir çağrışım uyandırdı orasıda ilginç ya ...Neyse amacım tartışma veya birilerine laf atmak değil çünkü böyle yaparak biryerlere gelemedik malesef ki hala yapılmakta bu.Benim için icraat önemli ne yapılıyo halk için yada ne yapılabilir.
Tabi bazen herkesin bi patladığı nokta olabiliyor amacım başka yerlerdeki gibi kim kimin üstüne basıp bu işten daha ii sıyrılıyor yada kim daha zeki kim daha ii laf sokuyor buda değil.
Bu siteyi ve seviyesini beğendiğim için burdayım...
Ha bu arada umarım bu sefer gözlerimi beğenirsin milocum..;)

---

Canım benim, en zayıf yanımdan vurdun beni. Çocuğa daha doğrusu bebeklere hiç dayanamam, Allah'ın en değerli yaratısı, mucizesi, eseridir benim için, her birisi ayrı bir güzeldir.

Laf sokmak özel ihtisasım ve yeteneğimdir, bilenler ve yiyenler bilirler.Tek şartla. Laf atmayacaksın/abesle iştigal etmeyeceksin a benim şehla gözlüm, ptırcığım, gazel yaprağım.

Onca forum varken gel sen benim forumumu bul üstelik üyeliğinin üstünden 10 ay geçtikten sonra. Keşke konu ile ilgili diğer forumlarda da iki satır çiziktirseydin de seni de takdir etseydik. Mesela Vatan Sağolsun veya Hukuki Net Üyelerine Manifestomdur veya Türk Halkı Iraka operasyonu destekliyor vb. Heyhat bula bula beni ve bu iktidarın abes bir uygulamasını buldun ve RTÜK kararını savundun, çok garip.

Sen sansür nedir bilir misin? İşte bu karar basına getirilen bir sansür uygulamasıdır ve Yargı'dan geri dönmüştür. Yeri geldiğinde yargı baştacı edilirken bu kez zülfüyare dokunulduğundan tu kaka edilmiştir. Hukuk, sırtıdaki anahtarla kurularak hareket eden oyuncak bir ayı değildir, bunu bil.

Madem anlamıyorsun kararı bir kez daha birlikte okuyalım.

Alıntı:

---

21 Ekim 2007 tarihinde Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili radyo ve televizyon yayınlarının durdurulması istenmiş olup,

---

Sayın Fahri Sürücü de bu satırları okusun bari, bu kararın alınma gerekçesi ve sınırı "Dağlıca baskını" dır. Ancak Dağlıca Baskını artık bir sembol haline gelmiştir. PKK Bölücü Terörünün Sembolü. Bu karar uygulanmaya devam etseydi, çocukların psikolojisini bozduğu nedeniyle önceden gerçekleşmiş diğer terör olayları ile ilgili programların da yayınlanması veya terör belasıyla ilgili uyarıcı öğretici yayınlar dahi tehlikeye girecekti. Unuttukları bir tek şey var: Deveden büyük fil vardır. Bu iktidar kendisini çok akıllı zannettiği ve herkesi aptal yerine koyduğu için bu tür hareketlerde bulunabiliyor.

Kararın iptali için KANALTÜRK'ün dışında hiç bir yayın kuruluşunun girişimde bulunmamasını nasıl isterseniz öyle yorumlayın ben adlandırmak istemiyorum zira hakarete girerecek yazacaklarım. Ama iktidar ve destekcilerinin çok ustalıkla oynadıkları bir rol var ki bu konudaki başarılarını kutlamamak mümkün değil. Bakın nasıl ince bir yorum yapılıyor.

Alıntı:

---

Danıştay NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN BÖYLESİ BİR KARAR VERİLEMEZ dememiş,
sadece sınırları çizilsin, uygulamada tereddüte yer vermesin denmiş,

Yani daha ayrıntılı bir karar alınırsa bu karar uygulanacak demek oluyor
benmi yanlış anlıyorum

---

yani sınırlarını net olarak belirlersen yayın yasağı getirebilirsin bir şartla, yayın özgürlüğünü tehlikeye atmayacaksın, halkın haber alma özgürlüğüne dokunmayacaksın. Bu "ancak" ile başlayan kısım göz ardı ediliyor, bunu yapan da bir hukukçu. Aslında kanuncu demek daha doğru oloacak herhalde, malum hukukçuluk ile kanunculuk arasındaki fark Hasan dağı ile Everest kadardır.

Daha dün askere yolladığımız yakınlarımız için hepimiz endişe içindeyiz ama bırakın da şehitlerimize hiç değilse ağıt yakalım. EN AZINDAN AĞIDIMIZ "ŞEHİT= KELLE" DENKLEMİNDEN DAHA İNSANCADIR.

Bilmem ii (!!!) anlatabildim mi şehla gözlüm, danaburnum, çatalkaram ahududum.

sadece fikirler konuşsa daha iyi olmaz mı
sevgili arkadaşlar,
şu 3 günlük dünyada kalp kırmaya değer mi ?

milli konular konuşuluyor ama
en küçük ayrıntıda tefrika çıkıyor,

Alıntı:

---

Av.Fahri Sürücü rumuzlu üyeden alıntı

sadece fikirler konuşsa daha iyi olmaz mı
sevgili arkadaşlar,
şu 3 günlük dünyada kalp kırmaya değer mi ?

milli konular konuşuluyor ama
en küçük ayrıntıda tefrika çıkıyor,

---

Şeytan ayrıntıda gizlidir sayın Sürücü.

Mustafa Mutlu [Tüm Yazıları]

Çifte standardın kanıtı! 27.10.2007
Dünkü “Çocuklara AKP mitingi serbest, şehitlerimizi anma törenleri yasak” başlıklı yazımda Milli Eğitim Bakanlığı’nı eleştirmiştim... Çünkü ilköğretim öğrencilerinin yıllardır AKP tarafından kullanılm

Suskunluğum ; Asaletimdendir...
Aslında her lafa bir cevabım vardır
Ama: Önce lafa bakarım:Laf mı diye!
Lafı edene bakarım:Adam mı diye! ;)

Olması gereken, yayınları yasaklamak değil, medyanın sorumlu yayıncılık yapmasıdır.

Getirilen yayın yasağı konusunda hükümet kanadını aşırı ve insafsızca eleştiren arkadaşlar acaba bu yasaklama önerisinin askeri kanattan geldiği iddiasını neden irdelemek istemezler? Bu yönde yayınlar da yapıldı.

Aslında bu yasağın nedeni şehit haberlerini yasaklamak değildi. Çünkü İlk defa şehit veiryor değiliz. Yasağın nedeni kanaatimce kaçırılan askerler konusu idi. Genelkurmay'ca yapılan ilk açıklamalar "kayıp askerlerle irtibat kurulamadı" şeklinde idi. PKK'nın elinde olduklarından bahsedilmiyordu veya PKK'nın elinde olduğu Genelkurmayca da bilinmiyordu. Bu durum askeri bir zaafiyeti göstermiyor mu? Bu durumun da medyada eleştiri konusu olması gerekir miydi, yoksa bu konu sessizce geçiştirilmeli miydi? Bu konuyu eleştirmek, kelle koltukta sınırda bekleyen askerin moralini bozabilirdi. Sanıyorum yayın yasağı bu sebeple getirildi, büyük ihtimalle de askerden geldi bu istek. Ama hükümet yasağın metninin iyi kaleme alamadı, sınırını çezemedi. Zaten bence de sınırını çizemezdi, çünkü yayın yasağını "kaçırılan askerlerle sınırlı tutuyoruz" diyemezdi.

Hükümeti eleştirelim, terör konusunda eleştirlecek çok şey var, ama sadece iktidarı değil, ilgili tüm iktidar odaklarını da eleştirelim. Sadece hükümeti eleştirmeye kurulmuş robotlar gibi davranmayalım.

Askerlerden gelen istekleri red etmekle övünen, askerlerin kendilerine bağlı memurlar oldunu hatırlatırken gevrek gevrek gülmekten kendini alamayan hükümet birden askerin emrine mi girdi demek istiyorsunuz Sayın Bilgili?

Herkes herşeyi isteyebilir efendim. Yürütme kimdeyse o eleştirilir. MHP, CHP, DP, DTP hangi parti hükümette olsa aynı eleştirilerle karşılacaktı aynı şekilde davransaydı neden bunu siyasileştiriyorsunuz ısrarla?

Sanki terörün zirve yaptığı yıllarda hükümette olan diğer partiler hiç eleştirilmedi gayet normal karşılandı da şimdiki hükümete saldırılıyor.

AKP nin üzerine diğer iktidarlardan daha fazla gidilmiş olabilir mi? Olabilir. Bunun altında Akp alerjisi mi var? Yoksa seçim öncesi askerin tezkere taleplerini oy uğruna red etmesi, bu nedenle şehit kanından sorumlu görülmesi mi var? İsterseniz Doğu ve güneydoğu bölgesindeki seçim konuşmalarını tekrar okuyun. AKP yöneticileri iletişimin kanallarının bu kadar çeşitlendiği gözden kaçırdıysa suç bizim mi? Eskiden Muşta söylediğin medyayı susturdun mu Muşta kalıyordu. Şimdi cep telefonundan kaydedip internette yayınlıyor sade vatandaş.

"neden bunu siyasileştiriyorsunuz ısrarla?"

Siyasileştirmiyor deniz hanım, bize olaylara farklı bakış açıları, karşıt iddialar olabileceğini göstermeye çalışıyor. :o (maksat muhalefetin muhalefeti olsun )Ama haklısınız, neden birden bire askerin isteğini yerine getirdi orası biraz anlaşılmaz duruyor.

Sayın gecem1970;
ve de sayın milo;

Sizleri gayet iyi anlıyorum da galiba ben anlatmak istediğimi iyi anlatamıyorum. Hükümet eleştirilmesin demiyorum. Hangi parti ve hangi hükümet olursa olsun, hatası varsa tabi ki eleştirilsin.

Peki, 25 yıldır PKK terörü konusunda oldukça deneyim kazanamış olan, NATO içerisinde ikinci büyük orduya sahip ve dünyanın sayılı ordularından birisi olan ordumuz neden bu konuda başarılı değil. Böyle bir ordunun askerleri nasıl topluca şehit ediliyor ve 8 tanesi de esir edilebiliyor? Bunları eleştirmeyelim mi?

Bugünkü gazetelerde Tunceli'de Kutuderesi'nde 8 bin askerle başlatılan operasyonda 15 PKK'lıın öldürüldüğü yazılı. (Resimlerini görmediğim için "kartel medyası"nın bu haberi doğru mu yanlış mı bilmiyorum). Düşünebiliyor musunuz, 8 bin askerle yapılan operayonu. Benim ilçemin nüfusu 6 bin beş yüz. Benim ilçemin nüfusundan daha fazla bir askerle (sınır ötesinde değil) Tunceli'de operasyon yapılıyor. Peki sonuç; 15 ölü. Bitti mi Tunceli'de terör? Bence bitmedi.. Üç gün sonra yine 8-9 bin askerle yeni harekat başlar 15 tane PKK'lı daha öldürülür.

Peki sınır ötesi harekat yapılınca farklı sonuç mu alınacak? Bu defa daha kalabalık bir asker grubu ile girilecek ve sonuçta belki 300-500 tane PKK'lı öldürülecek. Sorun bitecek mi? Bitecekse hemen girelim ve bitirelim. Ama bitmeyeceğini siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. Bu harekat belki duygularımızı tatmin etme işlevini görecek ama bu şekilde çözüme ulaşılmayacağına göre 3-5 ay sonra yine başka bir hareketın gerekli olup olmadığını tartışacağız.

Bunları tartışmayalım mı? Eleştirmeyelim mi?

12 Eylül 1980 öncesinde ülkede her gün 3-5 insanımız teröre kurban gidiyordu. Ülkede sıkıyönetim vardı, ama asker terörü önleyemiyordu veya önlemiyordu. O zaman generalin birisi "askeri darbe yapmak için şartların olgunlaşması gerektiğini" söylemişti. Yani daha fazla adamın ölmesi gerekiyordu. Askerin bu tutumunu eleştirmeyelim mi?

Bizim ordumuz düzenli ordudur. PKK'nın yaptığının literatürdeki adı "gayrı nizami harp"tir. Düzenli ordu ile gayrı nizami harp yapılmaz. Yapılırsa sonucu da bizdeki gibi olur. Gayrı nizami harbin yöntemi farklıdır. Bunu bilenler biliyor, burada detaya girmeye gerek yok.

Biz yöntemince hareket etmiyerek, bu işi düzenli orduya bırakıyoruz. Bu şekilde terör bitmediği için de asker her zaman önemli ve ön planda bir unsur olarak ülke gündeminde kalıyor. Yani ülkemiz ve demokrasimiz asker gölgesinde kalmaya mahkum oluyor.

Yakıcı sorular ama;
Bu soruları sormayalım mı?
Bu hususları eleştirmeyelim mi?

Daha ne zamana kadar böyle gitmesini istiyoruz? Böyle gitsin diyorsanız, gitsin... Her gün askerimiz dağ başında PKK eşkiyasını beklesin, her gün şehit verelim ve gittiği yere kadar gitsin...