Dava zamanaşımı süresi(Yoksulluk nafakasının arttırılması)

Bağlanan yoksulluk nafakasının arttırılmasını dava etmek için bir zaman sınırı varmıdır? Borçlar kanunu 126/2. maddede, nafakaya ilişkin davalar için 5 yıllık zaman aşımından söz edilmektedir. Bu hangi durumlar içindir.? Diyelim Mahkeme kararından 12 yıl sonra hakkında hukuki hiçbir işlem yapılmayan yoksulluk nafakası ilamının hem icra takibi yapıldı (12 yıllık birikmiş nafaka olarak) hemde arttırılması için aile mahkemesine dava açıldı. Bu takdirde zaman aşımı engeli ile karşılaşırmı?
Şimdiden teşekkürler.
Saygılarımla.

Bu konuda bilgisi olan arkadaşların birikimine ihtiyacım var. Böyle bir dava gerçekten var. Yasalara, içtihatlara ve İçtihadı birleştirme kararına göre ilam zaman aşımına giriyor. Ama hala dava edilebilmesinin yasal dayanağı varmı?
Sonsuz teşekkürlerimle.

boşanma davasından sonra açılacak yoksulluk nafakası davasının her zaman açılması olanaklıdır. bu davanın açılması için yasada belli bir süre öngörülmemiştir. yalhız bir ibareyle de belirtmek isterim ki boşanma davasının kesinleştiği tarihte yoksullağa düşmediği halde sonradan yoksulluğa düşen taraf yoksulluk nafakası talep edemez.

Durum net olarak şu: 1994 yılında boşanma kararı kesinleşmiş ve yoksulluk nafakasına de hükmedilmiş. Arada çocuk olduğu için maddi olarak kimsenin bir şikayeti ve ayrıca talebi olmamıştır. Bu yoksulluk nafakası için karşı tarafça hiçbir işlem yapılmamıştır. (İcra, haciz, artırılmasını dava etmek vb.) tam 13 yıl sonra ortak kız evlenip evden ayrılınca birden 13 yıllık birikmiş nafaka ve artık reşit olan çocuğun payları için VELAYETEN denilerek ilama dayanan icra takibi yapılır. Ayrıca aile mahkemesine yoksulluk nafakasının arttırılması için dava açılır. Borçlar kanunu 135 e göre ve YİBGK kararına göre ilamların zaman aşımı 10 yıldır. Ancak aile makemesi davayı esastan görüşmeye başlar. Yani borçlar kanunu 125/2 de yazılı 5 yıllık zaman aşımına tabi olan nafaka ile ne anlatılmaktadır.? Bağlanan yoksuluk nafakasının ilam zaman aşımı süresi geçtikten sonra arttırılmasını talep etmek mümkünmüdür? İnanın biz benzerini ve emsal bulamadık.
Saygılarımla.

Alıntı:

---

mkocagul rumuzlu üyeden alıntı

Durum net olarak şu: 1994 yılında boşanma kararı kesinleşmiş ve yoksulluk nafakasına de hükmedilmiş. Arada çocuk olduğu için maddi olarak kimsenin bir şikayeti ve ayrıca talebi olmamıştır. Bu yoksulluk nafakası için karşı tarafça hiçbir işlem yapılmamıştır. (İcra, haciz, artırılmasını dava etmek vb.) tam 13 yıl sonra ortak kız evlenip evden ayrılınca birden 13 yıllık birikmiş nafaka ve artık reşit olan çocuğun payları için VELAYETEN denilerek ilama dayanan icra takibi yapılır. Ayrıca aile mahkemesine yoksulluk nafakasının arttırılması için dava açılır. Borçlar kanunu 135 e göre ve YİBGK kararına göre ilamların zaman aşımı 10 yıldır. Ancak aile makemesi davayı esastan görüşmeye başlar. Yani borçlar kanunu 125/2 de yazılı 5 yıllık zaman aşımına tabi olan nafaka ile ne anlatılmaktadır.? Bağlanan yoksuluk nafakasının ilam zaman aşımı süresi geçtikten sonra arttırılmasını talep etmek mümkünmüdür? İnanın biz benzerini ve emsal bulamadık.
Saygılarımla.

---

merhabalar..

anladigim kadariyla soz konusu ilam icra edilmis ve esinizden ayrilmissiniz,bu durumda ilamin zamanasimina ugramasi soz konusu degil..

esiniz istedigi zaman soz konusu nafakanin arttirilmasi icin bir degisiklik davasi acabilir,bunun bk'daki zamanasimi suresi ile ilgisi yoktur..cunku burada nafakanin gunun kosullarina uyarlanmasi soz konusudur..

sizin ileri surebileceginiz ise bundan once birikmis olan nafakalarin zamanasimina ugradigidir.

saygilar.

Bu soruyu sormamın nedeni şu. 1940 tarihli 15/70 karar sayılı İçtihadı birleştirme kararı gereğince ilamların zaman aşımı süresi 10 yıldır. Yani infaz edilemez hale gelir. Yoksulluk nafakasının arttırılması talebi ise bu ilama dayanmak zorundadır.Yeni bir talep değildir. İcra Hukuk Mahkemesine açtığım şikayet davasında Mahkeme icranın zaman aşımı nedeni ile geri bırakılmasına karar verdi.(Halen temyiz de) Öte yandan aile mahkemesinin öncelikle zaman aşımı defii hakkında bir karar vermesi gerekir iken, davayı esastan görüşmeye başladı. Aslında bu bile usule aykırı. Borçlar kanunu 126/2 de bahsedilen 5 yıllık zaman aşımına tabi nafakaya ilişkin davalar deyimi bu dava için değilmidir.? Ortada İcra Hukuk mahkemesinin zaman aşımı dolmuş dediği bir ilam var. Bir başka mahkemede bu ilamda hükmedilen tutarın arttırılmasını talep eden bir dava var. İnfaz kabiliyeti olmayan bir ilamın bu davada hükme esas alınması gerekir. Çünkü yeni bir yoksulluk nafakası talebi değil bu. Hak düşürücü süre geçmiş bir hakkın kullanımı var.
Saygılarımla.

Alıntı:

---

mkocagul rumuzlu üyeden alıntı

Bu soruyu sormamın nedeni şu. 1940 tarihli 15/70 karar sayılı İçtihadı birleştirme kararı gereğince ilamların zaman aşımı süresi 10 yıldır. Yani infaz edilemez hale gelir. Yoksulluk nafakasının arttırılması talebi ise bu ilama dayanmak zorundadır.Yeni bir talep değildir. İcra Hukuk Mahkemesine açtığım şikayet davasında Mahkeme icranın zaman aşımı nedeni ile geri bırakılmasına karar verdi.(Halen temyiz de) Öte yandan aile mahkemesinin öncelikle zaman aşımı defii hakkında bir karar vermesi gerekir iken, davayı esastan görüşmeye başladı. Aslında bu bile usule aykırı. Borçlar kanunu 126/2 de bahsedilen 5 yıllık zaman aşımına tabi nafakaya ilişkin davalar deyimi bu dava için değilmidir.? Ortada İcra Hukuk mahkemesinin zaman aşımı dolmuş dediği bir ilam var. Bir başka mahkemede bu ilamda hükmedilen tutarın arttırılmasını talep eden bir dava var. İnfaz kabiliyeti olmayan bir ilamın bu davada hükme esas alınması gerekir. Çünkü yeni bir yoksulluk nafakası talebi değil bu. Hak düşürücü süre geçmiş bir hakkın kullanımı var.
Saygılarımla.

---

tekrar merhaba..

herhalde icra mahkemesi daha once var olan ve odenmeyen nafakalar icin icrayi geri birakti,yani daha once odenmeyen nafakalarin zamanasimina ugradigi dogru..

ancak nafakanin arttirilmasi hususunda ilamin zamanasimina ugradigina dayanmanizin isabetli olacagini sanmiyorum.

saygilar.

Medeni kanun MADDE 178.- Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Borçlar Kanunu: Madde 135 - Müruru zaman katedilmiş olunca katıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeğe başlar.

Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir.

T.C.
Y A R G I T A Y
HGK
E. 1987 / 805
K. 1988 / 445
T. 01.06.1988

KARAR : Borçlar Kanununun 135/2. maddesi, borcun bir hüküm ile tesbit
edilmesi halinde on yıllık zamanaşımının uygulanacağını; İcra ve İflas Kanunun
39/1. maddesi de ilama dayanan takibin, son işlem üzerinden on yıl geçmekle
zamanaşımına uğrayacağını öngörmüştür. buradaki zamanaşımının konusunda ise 11.4.1940 gün ve 15/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çıkarılmıştır


Özetle bu davanın görülemeyeceği iddiasındayım ama dediğim gibi emsal yok.
sAYGILARIMLA.

Teşekkür ediyorum ve yorumunuza saygı duyuyorum ama neye dayanarak? Yani hangi yasa maddesi,içtihat vs. Çünkü İcra Hukuk Mahkemesinin verdiği icranın geri bırakılması kararından sonra benden ne eski tarihli nede yeni tarihli bu ilama dayanan bir talep olamaz. Yani eski alacaklar denilince sadece10 yıllık süre geçenler değil. İlamın infaz edilemez olduğuna karar verildi. Bu ilam infaz edilemez ise hükme nasıl hangi yasa maddesine göre esas alınacak? Ayrıca borçlar kanunu 126/2 deki nafaka deyimi neyi anlatır? Boşanmadan doğan dava hakları Medeni kanuna göre nafaka dahil 1 yıl ile zaten sınırlanmış. Öyle ise borçlar kanununda yazan 5 yıllık dava süresi hangi nafakanındır?
Tekrar teşekkürlerimle.
Saygılar

Öncelikle ilginize teşekkür ederim.Nafakayı oğlum adına ben alıyorum oğşum öğrenci ve benim bildiğim kadarıyla eğitim süresince nafaka ödeneceğidir.Benim öğrenmek istediğim yargıtayın bu kararını nasıl bozabilirim zira istatistikler 17 yaşında olan öğrenci bir gence ödenen bu nafakanın yetersizliğidir gerçekler böyledir,ama nedense ki daha öncede nafaka zam artırım davası açtığımda ki hakimin takdir ettiği rakamda kişinin gelir düzeyi göz önüne alındığında çok yüksek bir rakam değildir.Nasıl olurda ben hakimin verdiği dava kararını onanmasını sağlarım sizden ricam bu sayın üyeler ve hukukçu arkadaşlar teşekür ederim..SAYGILAR....

Sayın Meral Hanım sizin daha önce başlıkta yazdığınız nafaka miktarının yıllık tutarı Yargıtay dan karar düzelme isteyebileceğiniz sınırın altında. Yani yıllık 7100 YTL rakamının altında oluyor. Bu kararlar malesef kesindir. Ancak sizin bir başka sorununuz daha var. Oğlunuz 17 yaşında. Oğlunuz 18 yaşına girince bu nafaka kesilir. Öğrenimi boyunca nafaka alabilir demişsiniz. Doğrudur ancak bu iki nafakayı karıştırmamak gerekir. (İştirak- Yardım nafakası) Diğeri için (yardım) Yargıtay içtihatlarına göre ayrıca talepte bulunulması lazım. Yani oğlunuz yardım nafakası talebi ile dava açacak ve nafaka talep edecek. Sanırım o zaman bu rakamı arttırma şansınız olabilir.
Saygılarımla.
12.HD.
E: 2005/12338 K: 2005/16008
18.7.2005
• YARDIM NAFAKASI
• İŞTİRAK NAFAKASI
• NAFAKAYA İTİRAZ
MK 328 MK 364

ÖZET:Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana babanın eğitim sonuna kadar çocuğa bakma görevi için öngörülen yardım nafakasına hükmedilmeden, sona eren iştirak nafakasının yorum yoluyla sürdürülmesi mümkün değildir.
Borçlu vekili alacağa değil, çocuğun reşit olduğu iştirak nafakasının kesilmesini istediğine göre istek devam eden nafakaya ilişkin olup icra mahkemesinin kararı temyiz edilebilir.

Sayın üyeler sorunuma net bir yanıt alamadım bunun üzerine yanlış mı beyan ettiğimi düşündüm.Hakim 200 olan YTL'yi 350 ytl yükseltti karşı taraf meblayı yüksek buldu ve temyize gitti .Bunun üzerine yargıtay temyizde sözü geçen gerekçeleri kabul etmedi ancak,TEFE(ÜFE)ÜZERİNDEN kararı 250 YTL'ye indirdi.Bebim anlıyamadığım forumları incelerken sadece TEFE(ÜFE) nafakada baz olarak gösterilemeyeceği.Kaldı ki çocuk 17 yaşında ve öğrencidir.2 yıldır artırım yapılmamıştır.Babası belediyenin kadrolu işçisi olup seçimlerden önce gerve giderek 140 ytl zam almıştır.dava sonuçlandıktan sonra olmuştur zammı.Şimdi ben tekrar davamı açmalıyım yada yargıtaya dilekçe mi yazmalıyım ilamı alalı iki hafta oluştur.Yanıtlarınız için şimdiden teşekkür eder saygılar sunarım.Not:Oğlum kaç yaşına kadar nafaka alabilir .......

Sayın üyeler sorunuma net bir yanıt alamadım bunun üzerine yanlış mı beyan ettiğimi düşündüm.Hakim 200 olan YTL'yi 350 ytl yükseltti karşı taraf meblayı yüksek buldu ve temyize gitti .Bunun üzerine yargıtay temyizde sözü geçen gerekçeleri kabul etmedi ancak,TEFE(ÜFE)ÜZERİNDEN kararı 250 YTL'ye indirdi.Benim anlıyamadığım forumları incelerken sadece TEFE(ÜFE) nafakada baz olarak gösterilemeyeceği.Kaldı ki çocuk 17 yaşında ve öğrencidir.2 yıldır artırım yapılmamıştır.Babası belediyenin kadrolu işçisi olup seçimlerden önce greve giderek 140 ytl zam almıştır.Dava sonuçlandıktan sonra olmuştur zammı.Şimdi ben tekrar davamı açmalıyım yada yargıtaya dilekçe mi yazmalıyım ilamı alalı iki hafta oluştur.Yanıtlarınız için şimdiden teşekkür eder saygılar sunarım.Not:İştirak nafakasını ne zaman ve nasıl açabilirim
ilginize teşekkür ederim
hanım efendi SAYGILAR..

Hanımefendi size yanıt net olarak verildi ama siz kendi düşünceleriniz yolunda olmadığı için bence okumuyor ve değer vermiyorsunuz. Yukarıdaki yanıtlarıma bakıyorum, hemde içtihat belirterek yazmışım ama siz okumamışsını. Ayrıca bu başlık sizin soru sorduğunuz yer değil. Benim kendi konum için tecrübeli dostlardan fikir alabilmek için açtığım bir başlık. Buna dahi saygı göstermeden konu nafaka diye dahil oldunuz. Sizin başlığınız yerinde duruyor. Bu yapılan site kurallarınada aykırıdır. Özür dilerim ama gönül sizin duymak istediklerinizi söylemek istiyor ama gerçekler daha başka. Size göre nafaka daha yüksek olmalı üstelik 140 YTL zam almış, onuda size vermeliler ama uygulama ve pratikte pek öyle olmuyor. Hakkaniyete göre karar veriliyor. Yargıtay nafaka karrarını fazla bularak düzelterek onamış. Yargıtay ın aldığı kararlara düzeltme başvurusu yapabilmeniz için bu rakamın en az 7090 YTL olması gerekir.(yıllık) Sizin nafaka tutarlarını 12 ay ile çarparsak (yıllık tutarı bulmak için)bu rakamın altında kalıyor. Dolayısı ile Yargıtay ın belirlediği bu rakam kesindir. Yani kararı düzeltme hakkınız yok.Bu husus size gelen yargıtay kararında da açıkça yazar zaten. Dilekçe versek dediğiniz şey bu dava için olmuyor yani.İkinci bir konu, oğlum 17 yaşında demişsiniz, oğlunuz 18 yaşına girdiği gün şu an aldığı iştirak nafakası kesilir. Yani şu an aldığınız nafakayıda artık alamazsınız. Yukarıdaki yargıtay kararında açıkça yazıyor. Bunun yerine öğrenimi devam ediyor ise, yardım nafakası talebi ile oğlunuz dava açabilir. Bu dava sonunda uygun görülecek yardım nafakasına hükmedilir. Şimdi tekrar nafakanın arttırılması için dava açsanız ne elde edeceksiniz? Yargıtay bu miktarı fazla bulup düşürmüş, üzerinden bir yıl geçmeden açacağınız davada ne olabilir sizce? Tüik istatistik rakamları ortada iken. Bu dava görülüp,sonuçlanıp ,onanıncaya kadar büyük ihtimalle oğlunuz reşit olacak. Bunun yerine bekleyip, nafakanın devamını istiyorsanız, bu nedenle açmak zorunda olduğunuz yardım nafakası talebinde reşit olunca oğlunuz kendi bulunsun.( Ayrıca oğlunuz reşit olduğunda siz dava açamazsınız) Bizler sadece sizlere bildiğimiz konularda, yani dağarcığımızda olanlarla fikir vermeye çalışıyoruz. Ama sadece fikir, ön bilgi verebiliriz.Uygulanan yasalar aynı olsa bile, Her dava ve şartları kendine özeldir. Dava detaylarını sadece avukatınız bilebilir. Bu nedenle eğer aklınıza takılan başka sorular var ise, elinizdeki davaya ilişkin belgeler ile bir avukattan danışma hizmeti alabilirsiniz. Bana sorarsanızda bunu mutlaka yapın.
Saygılarımla.

Örnek Yargıtay kararı:
YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2886

K. 2004/2859

T. 29.3.2004
KARAR : 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 328/1. maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa ( TMK.nun 328/2. maddesi ) bu takdirde; kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Dolayısıyla küçüğün reşit olduğu tarihte hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona ereceğinden, hükümde ayrıca belirtilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır

SEVGİLERHanım efendi öncelikle ilginize verdiğiniz cevaplara benim saygısızlık ettiğimi düşünmenize rağmen yanıt verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim.Ben yargıtay kararını nasıl bozabilirimde takılmıştım belki yanlıştı ama burdan ben ben olarak siz siz olarak bakıyor ve düşünüyorsunuz ben saygı duyuyorum .Saygısızlık olarak anlaşıldım ama gerçek öyle değil bilinçsizlik dersek daha doğru olur çünkü yaptığımın kural dışı olduğunu siz bilinçlendirdikten sonra öğrendim beni aydınlattığınız için teşekkür ederim.Sitede yeniyim ve fırsat buldukça araştırıyorum ve sizlerinde sayesinde daha çabuk öğreniyorum.Tüm yazdıklarınız benim için çok değerli verilen emek ve zamana her zaman saygı duyarım.Sizi de böyle davranarak bu tür tepkinize sebep olduğum için ayrıca üzüldüm ama inanın amaç asla böyle değil kesinlikle iyi niyetli ... Beni anlıyor olmanız beni ayrıca mutlu ediyor.Biliyorum ki anlıyorsunuz.TEŞEKKÜRLER... SEVGİYLE KALIN :)Not:Bana bir şey öğretenin 1000 yıl kölesi olurum...

Sayın Kuaför Meral,
Yargıtay'ın mahkeme tarafından takdir edilen nafakayı indirmek gibi bir yetkisi var. Karar bu şekilde düzeltilerek onanmış oluyor.

Sayın mkocagül'ün dediiği gibi KARAR DÜZELTME talep etmek için davanın değeri yeterli değil. Bu haliyle karar kesinleşmiştir. Yapabilecek hiçbirşeyiniz yok.

Ayrıca yeniden dava açılması da neticeyi değiştirmez. Nafakanın arttırılmasını talep edebilmek için, daha önce tayin edilen nafakanın ekonomik değerini yitirmesi, paranın alımgücünün önemli oranda değişmiş olması gerekir.

Durumu kabullenmek dışında yapılabilecek hiçbir şey yok.

Saygılarımla,

SAYIN MKOCAGÜL,

Nafakayı arttırma davasıyla ilgili düzenlenmiş herhangi bir ZAMANAŞIMI bulunmamaktadır.

Borçlar Kanununda atıf yapmış olduğunuz ZAMANAŞIMI ile ilgili hükümler KESİNLİKLE DAVA ZAMANAŞIMI DEĞİLDİR. Yani dava her zaman açılabilir, ancak hükmedilmiş bir alacağı HER İSTEDİĞİMİZ ZAMAN tahsil edemeyiz. Düzenlemelerin özü budur. Üstelik zamanaşımı borçlu tarafından ileri sürülmedikçe RESEN GÖZETİLEBİLECEK bir husus ta değildir. Ancak itiraz üzerine dikkate alınabilecektir. Bu kapsamda zamanaşımı süresinin 5 YIL MI yoksa 10 YILMI olacağı yönünde yapılan değerlendirmelerin isabetsiz olduğunu düşünüyorum.

Medeni kanunda belirtilen 1 yıllık süre ise İLK NAFAKA TALEBİ ile ilgili bir düzenlemedir. ZAten hükmedilmiş bir nafaka varsa bu durumda 1 YILLIK
SÜRENİN uygulanma imkanı kalmayacaktır.

Umarım teorik değerlendirmelere bu bilgilerin katkısı olacaktır.

Saygı ve muhabbetlerimle,

Sayın Fahri bey değerli yorumunuz ve vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Yalnız bu konu çok açık ve net değil. Çünkü benzer bir içtihat ve karar da yok. İlk ilam zaman aşımına uğrayınca ortada fiilen yoksulluk nafakası kalmıyor. Fiilen ortadan kalkan bir yoksulluk nafakasının zaman aşımına rağmen arttırılması demek, gerçekte fiilen yeni bir yoksuluk nafakası bağlanması ile eş anlamlı. Bu ise hukuken mümkn değil. Çünkü ilk ilamın zaman aşımına uğradığı ve infaz edilemez olduğu mahkeme kararı ile de tesbir edilmiş ve hüküm altına alınmış durumda. (BK Madde 135 - Müruru zaman katedilmiş olunca katıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeğe başlar. Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir.) Zaman aşımı bakımından ise yoksulluk nafakasının yeniden bağlanaması diye bir durumun yasalarda yeri yok. Sayın mahkeme nafakanın arttırılması talebini ret etti diyelim., ben hiçbir şekilde bir nafaka ödemek zorunda kalmayacağım. Benden nafaka talep edilmesi mümkün değil. Peki fiilen yok hükmünde olan yoksulluk nafakasının diyelim ki arttırılmasına karar verilmesi bu nafakanın yasada olmayan şekilde yeniden bağlanması demek değilmidir? Yani yasada olmayan bir hak yorum ile nasıl verilebilir.? Yoksulluk nafakasının arttırılabilmesi için ortada geçerli bir ilam olmak zorunda değilmidir.? Bu ilama dayarak günün raiç lerine göre uyarlama talep edilir. Peki ortada bu dayanak yok ise yani ilam zaman aşımına girmiş ise sonraki artırım karaını veren mahkeme nasıl bir yasal dayanağa atıf yapacak. İnanın bu tereddütler sadece benim tereddütlerim değil. Sayın aile mahkemesi hakimi Turgay bey de bu konuda ciddi tereddüt içinde. Bu nedenle karar vermekte tereddüt ediyor ve dava uzuyor. Bu davayı her halde Yargıtay çözecek. Sonucu ise içtihat olarak görülecek. Medeni kanunda ilk nafaka bağlanması için 1 yıllık zaman aşımı süresi öngörülmüş, borçlar kanununda ise 5 yıllık zaman aşımına tabi borçlar içinde nafaka davaları sayılıyor. Benim sorduğum konuda bu zaten. Madem nafaka talebine ilişkin dava hakkı bir yıl olarak sınırlanmış, borçlar kanunu 126/2 maddesindeki nafaka davası zaman aşımı süresi neyi anlatır?
Bu madde İlk nafaka bağlanması için olamaz. O halde nafaka artırımı davası dışında başka ne seçenek kalıyor? (HUMK 445/3 - Hükme esas ittıhaz olunan bir ilam hükmü fesih ve nakzolunarak kaziyei muhkeme teşkil etmek suretiyle külliyen mürtefi olması,) Fiilen olmayan fesih olan veya bozulan bir ilamın hükme esas alınması iadei muhakeme sebebi olarak sayılmış. Ortada açıklanamayan belirsiz bir hukuki durum var. Ayrıca borçlar kanunundaki 125 ve 126. maddelerdeki hükümlerin kesinlikle dava zaman aşımı olmadığını belirtmişsiniz ama.,Sanırım bir yanlışlık var. Çünkü yasanın kendisi dava zaman aşımı olduğunu söylüyor.(Madde 126 - Aşağıdaki alacak veya davalar hakkında beş senelik müruru zaman cari olur:)

Saygı ve teşekkürlerimle.

Sayın kocagül,
bazı kavramları yerine oturtmak gerekiyor.
10 yıl geçmesi ilamı geçmişe etkili bir şekilde yok etmez, uygulama kabiliyetini ortadan kaldırı. Bu çok önemli, kilit nokta... dolayısıyla arttırma talebinde bulunmaya engel bir durum yok. Tabi, bu dava şartı olarak USULDEN yapılacak bir değerlendirme,

Bence asıl önemlisi ESASTAN yapılacak olan değerlendirme ve savunma. 10 yılı aşkın bir şekilde mevcut nafakaya ihtiyaç duymamış, tahsil yoluna gitmemiş bir insanın nafakaya ihtiyaç duymaksızın yaşadığı ortadadır. Bu yönüyle değerlendirildiğinde nafakanın arttırılması davasının reddedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabi tartışma başka noktalara odaklanmış. Bu yönü pek düşünülmemiş anladığım kadarıyla.

BK 125-126 konusunda haklısınız. DAVA kelimesi de açıkça zikredilmiş.

Ancak nafakanın arttırılması konusunda ZAMANAŞIMI durumunun dikkate alınacağını düşünmüyorum.

Zira BK. 125-126 da nafakanın arttırılması talebiyle ilgili bir süre öngörülmemiştir. Yasada SINIRLI SAYIDA bir zamanaşımı düzenlenmiş. Bunu YORUM İLE GENİŞLETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Tabi bizim ki sadece bir yorum. Önemli olan Yüksek mahkemenin kararı, doğru da olsa yanlış ta olsa uygulanacak olan Yüksek Mahkemenin yorumu

Saygılarımla,

Değerli yorumlarınız için ve zaman ayırdığınız için sonsuz teşekkürler.
Saygılarımla.

Fahri bey bu içtihat sitede olan bir içthatmış ben bugün gördüm. Ama benim işime yarayacak gibi.
Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/9383
Karar: 2007/1228
Karar Tarihi: 05.02.2007

ÖZET: ‘Bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir’ hükmündeki (her dava) sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.

Sayın Kocagül,
Konuyla ilgili bir içtihat, sanıyorum Yargıtay da nafakayı arttırma davalarında süreye takılmıyor, umarım faydası olur,



T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
E:2004/10451
K:2004/10197
T:30.9.2004
• NAFAKANIN EKSİLTİLMESİ TALEBİ
• ZAMANAŞIMI SÜRESİNE TABİ OLMAMA
• BOŞANMA DAVASINDA HÜKMEDİLEN NAFAKANIN İNDİRİLMESİ TALEBİ

ÖZET : Dava, nafakanın eksiltilmesi talebine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nun 178. maddesine göre, evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(4721 s. kanun m. 178)
Ancak dava konusu uyuşmazlık, önceki davada kabul edilen nafakanın eksiltilmesi talebine ilişkin olup, MK'nun 178. maddesinde ifadesini bulan boşanmadan doğan bir dava hakkı niteliğinde değildir. Nafakanın arttırılması ve eksiltilmesine ilişkin talepler ise, TMK'nun 4. maddesinde öngörülen "hakkaniyet" ölçüleri dahilinde incelenmelidir. .........................Mahkemece boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıldan fazla süre geçtiğinden, davanın zamanaşımı nedeni ile reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
TMK'nun 178. maddesinde, bir yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddeye göre, evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Ancak dava konusu uyuşmazlık, önceki davada kabul edilen nafakanın eksiltilmesi talebine ilişkin olup, MK'nun 178. maddesinde ifadesini bulan boşanmadan doğan bir dava hakkı niteliğinde değildir. Nafakanın arttırılması ve eksiltilmesine ilişkin talepler ise, TMK'nun 4. maddesinde öngörülen "hakkaniyet" ölçüleri dahilinde incelenmelidir.
O halde mahkemece, işin esasına girilerek davaya bakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiş olması" doğru görülmemiştir.

Sayın Fahri Bey .
Bana zaman ayırıp gerçekten çok yardımcı oldunuz. Çok teşekkür ederim.
Açıkladığım gibi benim olayım oldukça ilginç. Nafakanın artırılması davasında medeni kanun 178. maddeki 1 yıllık sürenin uygulanması gerekeceğini iddia dahi etmem. Çünkü boşanmadan doğan dava hakkı nafaka bağlanması halinde zaten kullanılmış olur. Bundan sonra ancak diğer kanunlar ve sonuçta ilam ile hükmedilen bir borçtan söz ettiğimize göre, borçlar kanunu hükümlerine bakmak gerekir. Nafaka bağlansa ve uzun süre arttırılma talep edilmese bile ilam için bir icra takibi yapılmış olsa, bu ödeme emri gereği infaz edildiği sürece12 yıl da geçse zaman aşımından söz edemeyeceğiz. Ancak benim olayımda 13 yıl hiçbir icra işlemi ve hiçbir arttırma talebi yok. Dolayısı ile borçlar kanunu 135 ve sonrasında 125 ve 126 maddeler ister istemez göz önüne alınıyor. Benim olayımda İİK 39 bile ortada bir icra icra olmadığı için düşünülmemeli."Bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir’ hükmündeki (her dava) sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. İçtihatta yazılı bu ibarenin benim işime yarayacağını düşündüm ve fikrinizi almak istedim. dediğiniz gibi bu davada verilecek her karar mutlaka Yargıtay da tartışılacak.
Saygı ve teşekkürlerimle.

Yargıtayın kararı açıklanınca paylaşırsanız sevinirim.

Sizin düşünceniz doğrultusunda karar verilebilmesi için zamanaşımının ilamı geçmişe etkili bir şekilde ortadan kaldırması ve YOK HÜKMÜNDE bir duruma bürümesi gerekir. Eğer böyle bir yorum dikkate alınırsa neticesinde tabi ki BK. 125, 126 ' da belirtilen 5 yıllık yahut 10 yıllık zamanaşımı süreleri uygulanabilecektir.

Zannediyorum kilit nokta burası,