-
Biraz şiire ne dersiniz
"Elimde sigara
Tüttürüyorum İstanbul'u dudağımda
Hırçın dalgalarla boğuşan Boğaz'ı
Balıkla rakı sefasını
Mavisiyle,yeşiliyle İstanbul'u
Tüttürüyorum dudağımda.
Sokaklar nefes nefes İstanbul
içime çeksem Boğaz olur
Martılar uçarken göklerde
Bir yudum istanbul..."
Tuğba Turnaoğlu
-
Biraz da şiire ne dersiniz?
İSTANBUL VE SEN
İstanbul bana hep seni hatırlatıyor.
Çünkü onun gözleri de en az senin ki kadar yeşil.
Hâlâ, gülümseyen bir lâle gibi
bana sürgününü gönderiyorsun dört yanı çevrili bir kale gibi
ne sır umut, ne de sır veriyorsun
gemiler gidiyor, sen gidiyorsun
sulara yansıyor yeşil gözlerin
hüzün dalga dalga, ıssız ve derin
beni İstanbul'a terkediyorsun
sensiz ne şehrayin, ne deniz kalır
gidersin, harabe olur İstanbul
martılar göç eder; sular alçalır
kendini çöllerde bulur İstanbul
güneşi rengarenk şavkınla gökte
saçlarını tarar iken bulurum
beyazı, gecenin çizgilerinde
ellerini arar iken bulurum
sensiz çözülür mü gül ve muamma
yüreğimden hala habersiz misin
adını göklere yazarım amma
mehtabı kaybolur düşlerimin
NURULLAH GENÇ
***
İSTANBUL'U DİNLİYORUM
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.
İstanbu'u dinliyorum gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor derken
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık;
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı,
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular,
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başında eski alemlerin sarhoşluğu,
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı
Dinmiş lodosların uğultusu içinde.
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan.
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde.
Alnın sıcak mı, değil mi bilmiyorum;
Dudakların ıslak mı değil mi, bilmiyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
ORHAN VELİ KANIK
***
'Çoğu şairin ilham kaynağı olmuş o güzelim şehir şimdi ne halde. O şehir sırlarla dolu bir şehir. O şehir 70 milyondan her türlü insanın yaşadığı şehir. O şehir sevgili olan şehir. Sana aşık olmamak mümkün müdür?
Bir ülkede, kısa boylu insanlar uzun gölgeler veriyorlarsa, orada güneş batıyor demektir...
-
Biraz şiire ne dersiniz?
Sen
Sen uğruna şiirler yazdığım aşk
Neredesin ? uzakmısın bana şimdi
Neden yoksun yanımda ?
Sende kolay olanımı yaptın yoksa
Nerede şimdi şiirlerde anlatılan A$k
Yoksa sevmedinmi beni
Gözlerindeki pırıltı başkasına mı aitti?
Ellerinin sıcaklığı yalanmıydı yani?
Benmi yanlıs tanıdım aşkı?
Yoksa ben hiç aşık olmamışmıyım
Şiirlerim, gözyaşlarım yalanmı yani?
Hatırlarmısın bir yıldız kaymıştı
Bir dilek tutmamı istemiştin benden
Bense hayır demiştim, sebebini sordun SÖYLEMEDİM.
O gün bir dilek dilemedim, çünki yanımdaydın, başka ne dileye bilirdimki!!!
Ve şimdi şimdi diliyorum, tanrıdan seni
-
Biraz da şiire ne dersiniz?
Sen Gece
Sen gecesin sevgilim ben güneş,
Buluşmamız imkansız
Sen hayatsın canım, ben ölüm
Buluşmamız imkansız
Sen mutluluksun gülüm,
Ben keder
Ne zaman bir yıldız kaysa seni düşünürüm
Seni dilerim, ama o yıldızki gece kayar seni bana veremez,
Seni hayatımda isterim, ama ben ölümüm
Seni mutlu etmek isterim,
Ben kederim...
-
MASKELİ BALO
Yaredir sinede eski sevgili
Eski sevgili eski günler
Hayata baksana takmıyor kimseyi
Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi
Yaredir yine de
Yaktın gemilerimi
Dönüş yok artık geri
Tak etti canıma bu maskeli balo
Bu maskeli balo
Ve onun sahte yüzleri
Yaredir sinede eski sevgili
Ne yapsan kolay unutulmaz
Ağlama geçmişe yaşadık bitti
Anılar bizi yalnız bırakmaz
Yalnızız yine de
MURATHAN MUNGAN
Size de herşey bir maskeli balodaymışız hissini vermiyor mu?Balo bitince ve maskeler düşünce, o maskelerin ardından neler çıkacağı sizi de düşündürüyor mu hiç?
-
MASKELİ BALO
Yaredir sinede eski sevgili
Eski sevgili eski günler
Hayata baksana takmıyor kimseyi
Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi
Yaredir yine de
Yaktın gemilerimi
Dönüş yok artık geri
Tak etti canıma bu maskeli balo
Bu maskeli balo
Ve onun sahte yüzleri
Yaredir sinede eski sevgili
Ne yapsan kolay unutulmaz
Ağlama geçmişe yaşadık bitti
Anılar bizi yalnız bırakmaz
Yalnızız yine de
MURATHAN MUNGAN
Size de herşey bir maskeli balodaymışız hissini vermiyor mu?Balo bitince ve maskeler düşünce, o maskelerin ardından neler çıkacağı sizi de düşündürüyor mu hiç?
-
Aşk İki Kişiliktir
Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaktadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir
Avutmaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.
Şair : Ataol Behramoğlu
-
Aşk İki Kişiliktir
Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaktadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir
Avutmaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.
Şair : Ataol Behramoğlu
-
Neylersin
Birgün bu mahsun sevdadan geriye
Kalırsa sadece o hüzün kalır
Sende anladın ki yapayalnızız
Buluşmamız yasak, görüşmemiz uzak
Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız
Neylersin
Ah güzelim, incinmiş bir sesi vardır yağmurun
Yanaklarına vurduğunuda hissedersin
Ve bir veda sözcüğü
Saçlarına titreyen bir öpücükle dokunduğunda
Bu an'ı dondurmaya yetmez nefesin
Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık
Neylersin
Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı
Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız
Oysa tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık
Biz hayata dair hiçbir yanlış yapmamıştık
Neylersin
Biz bu sonucu haketmedik
Hayır, etmedik
Ömrümüz bu talana lâyık değildi
Bazen acı vurdu bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz
Hiç büyümedi gülümüz
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı biliyorsun
Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz
'Bazen acı dinmez,
Bazen de yağmur
Sevgilim gülümse herşey unutulur
Suskunuz bu akşamüstü
Hasrete yanmışız
Neylersin...'
Birgün bu öykünün sonuna gelince
Ansızın desem ki 'hoşçakal canım'
Unutursun, mecburen unutursun
Yıldızlar söner, bu aşk da biter
Bazı gün hatırlayınca sessizce ağlarız
Neylersin..
Ah bebeğim, ah..
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının
Dudaklarına sızınca farkedersin
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında
Ayrılık, ölümden üste yazılınca
Gideni durdurmaya yetişmez sesin
Bir inme gibi dolaşır bedeninde pimanlıklar
Neylersin...
Biz zaten hiçbir sinemaya tam vaktinde yetişemedik
Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı
Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı
Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi
Oysa Nuh'un Gemisi'nde bile, bize yer kalmamıştı
Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı
Neylersin
Biz bu aşkı sürdüremezdik, inan sürdüremezdik
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi
Bize hep acılar kaldı
Bize hep yağmur
Unutmasan bile artık unutur gibi yapacaksın
Ve buruşturup buruşturup attığım kağıtlarda
Hiç bitiremediğim bir şiir olarak kalacaksın
Şair : Yusuf Hayaloğlu
-
Neylersin
Birgün bu mahsun sevdadan geriye
Kalırsa sadece o hüzün kalır
Sende anladın ki yapayalnızız
Buluşmamız yasak, görüşmemiz uzak
Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız
Neylersin
Ah güzelim, incinmiş bir sesi vardır yağmurun
Yanaklarına vurduğunuda hissedersin
Ve bir veda sözcüğü
Saçlarına titreyen bir öpücükle dokunduğunda
Bu an'ı dondurmaya yetmez nefesin
Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık
Neylersin
Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı
Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız
Oysa tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık
Biz hayata dair hiçbir yanlış yapmamıştık
Neylersin
Biz bu sonucu haketmedik
Hayır, etmedik
Ömrümüz bu talana lâyık değildi
Bazen acı vurdu bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz
Hiç büyümedi gülümüz
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı biliyorsun
Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz
'Bazen acı dinmez,
Bazen de yağmur
Sevgilim gülümse herşey unutulur
Suskunuz bu akşamüstü
Hasrete yanmışız
Neylersin...'
Birgün bu öykünün sonuna gelince
Ansızın desem ki 'hoşçakal canım'
Unutursun, mecburen unutursun
Yıldızlar söner, bu aşk da biter
Bazı gün hatırlayınca sessizce ağlarız
Neylersin..
Ah bebeğim, ah..
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının
Dudaklarına sızınca farkedersin
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında
Ayrılık, ölümden üste yazılınca
Gideni durdurmaya yetişmez sesin
Bir inme gibi dolaşır bedeninde pimanlıklar
Neylersin...
Biz zaten hiçbir sinemaya tam vaktinde yetişemedik
Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı
Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı
Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi
Oysa Nuh'un Gemisi'nde bile, bize yer kalmamıştı
Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı
Neylersin
Biz bu aşkı sürdüremezdik, inan sürdüremezdik
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi
Bize hep acılar kaldı
Bize hep yağmur
Unutmasan bile artık unutur gibi yapacaksın
Ve buruşturup buruşturup attığım kağıtlarda
Hiç bitiremediğim bir şiir olarak kalacaksın
Şair : Yusuf Hayaloğlu
-
Biraz şiire ne dersiniz?
Ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
Attila İLHAN
-
Biraz şiire ne dersiniz?
AYRILAN İÇİN
Yollarımız burada ayrılıyor
Artık birbirimize iki yabancıyız
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet her şeyi unutmalıyız
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme
İnsan ne kadar sevse unutabilir
Mevsimler, gelir geçer, yıllar geçer
Sen de unutursun bir gün gelir
Hiç yaşamamışçasına, hiç sevmemişçesine
Unutursun o günlerimizi, gecelerimizi
O günlerce gecelerce sevişmelerimizi
Her şeyi evet her şeyi unutabilirsin
Hatta bütün yazdıklarımı satır satır
Kalırsa, içinde bir derin sızı kalır
Ümit Yaşar Oğuzcan
-
Biraz şiire ne dersiniz?
ÜMİTSİZ AŞKLAR İÇİN
Ben ümitsiz aşklar için yaratılmışım
Ayrılıklar için, sonsuz kederler için
Ne zaman ta derinden sevsem birini
Ezilmeli yeni açmış gülleri kalbimin
En güçlü zehir olmalı aşk dediğin
Alkol gibi damarlarıma yürümeli
Sarmalı her yanımı gece olunca
İçimde bir çıbancasına büyümeli
İnsan sevince her gün bir kez ölmeli
Her gün bir başka yerine saplanmalı o kurşun
Yollara düşmeli, perişan deli divane
Erimeli potasında o garip var ölüşün
Artık uzakbir anıdır huzur ve sükun
O büyük yangın başlamışsa yürekte
Bir gün gelir de bu çaresizliğin
Aranır bütün tesellisi ölmekte
O yerde sevilmek de yalan sevmekte
Nereye baksan dizboyu karanlık
Boşuna bir ışık arama göklerde
Her şeyinle aşkın içindesin artık
Böyle gitgide derinlere çeker o bataklık
Orada ölümsüz olur nice kara sevdalı
Sevmek, hiç sevilmeden; korkunç güzel
Aşk dediğin karşılıksız olmalı
Ümit Yaşar Oğuzcan
-
Biraz şiire ne dersiniz?
AYRILIRKEN
Dinle sevdiğim bu ayrılık saatidir
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk
Ergeç içeceğimiz bir ilaç gibi
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk
Bu saatte gözyaşları, yeminler
Boş bir tesellidir inandığımız
Perde kapanıyor, filim bitiyor işte
O hiç bitmeyecek sandığımız
Görüyorsun konuşacak bir şeyimiz kalmadı
Sadece bakışlarımızda hüzün
İşte ayrılık bu; hiç beklemediğimiz
O ikiz kardeşi ölümün
Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz
Bu son buluşmamızdır seninle
Yeni bir hayata başlıyacaksın artık
Onunla, o yeni sevgilinle.
Anlıyorum artık o öpecek ellerini
Kulağına aşkı o fısıldayacak
İçinde bir pişmanlıktan başka
Benden eser kalmayacak.
Sigaranı söndür, kalkabiliriz
On adım sonra yollarımız ayrılmalı
Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı
Ümit Yaşar Oğuzcan
-
Biraz şiire ne dersiniz?
karanlıkta iri bir adamın sesi yankılandı
ve ona yardım etmeye çalıştı ufak tefek bir kadın
adam ölmemeliydi yarası yoktu
ama kalbi hiç atmıyordu..
verilmiş sadakası kalmamıştı dünyaya,
ya da verdiklerinin hepsi bi bankanın ikinci katında faiziyle geri alınmıştı..
o uzun saatlerin küçücük atalarıydı şimdi canının yanmasına yeten..
adam hep zamana zıt yaşamıştı,
işte oyüzden bu şiir HAYATA ZIT yazılmıştı..!!
-
Biraz şiire ne dersiniz?
Yunus Nerede
Sevipte sevilmek ne güzel duygu,
Tertemiz sevgide var olur Yunus.
Bütün insanlara duyalım saygı,
Sevenin gönlünde yar olur Yunus.
Sabırla,tevazu yürüsün bizle,
İmanla,hoşgörü buluşsun özle,
Kalpler ısınmalı ilahi sözle,
Gerçek dostluklarla bir olur Yunus.
Karanlık geceye bir ışık yakmak,
Saçını okşayıp öksüze bakmak,
Bir dost yüreğine isterim akmak,
Bu günden yarını gör olur Yunus.
Varlıkta benliğe olmasın heves,
Alıpta verdiğin sayılı nefes,
Bir gün can kuşunu zapdetmez kafes,
Manevi Alemde sır olur Yunus.
Haline şükredip zorluğa dayan,
Küçüğü gözetip büyüyü sayan,
Ömür çiçeğimiz solmadan uyan,
Özleme,hasrete yer olur Yunus.
Tatlı konuş,aksın ağzından ballar,
Çokça meyva versin,büyüsün dallar,
Güler yüzlü olsun her zaman haller,
Hoş sohbet.nasihat ser olur Yunus.
Kadir Kaya
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
İNSANLAR VARDIR
İnsanlar vardır;
Üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi.
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı,
İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı.
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz.
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz.
İnsanlar vardır;
Derin bir okyanus.
İlk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi.
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız.
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.
İnsanlar vardır,
Coşkun bir akarsu.
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler.
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz.
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.
İnsanlar vardır;
Sakin akan bır dere. İnsan rahatlatır,
Huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.
İnsanlar vardır;
Çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı...
İnsanlar vardır;
Berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan...
(yazar belırsız)
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
VAZGEÇMELER USTASI
Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki aşktan bir leke,
Kazındıkça kendini temize çeken
Gizlice. Sürtündükçe kıvılcımlar saçan
Çakaralmaz renk cümbüşü işte.
Ya sizinki?
Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Reddedemem önerinizi,
Paylaşalım elbette:
Lekeniz sizde kalsın,
Ben aşkı alırım sadece.
Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki iki soluk arasında
Gelip geçen zaman.
Hangisi ölüm hangisi yaşam?
Ya sizinki?
Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Yaşadığınız bir ömür değil mi?
Seçimi siz yapsanız, istediğiniz sahneyi seçseniz:
İster ilkincisi olsun ister sonuncusu fark etmez ki,
Başarımızı arttıracaktır provalardaki performansınız
Artanıyla yetinirim zaten ben, ilk gösteri için
siz önden buyrunuz lütfen!
Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki korkusuz ve kuşkusuz bir aşk,
Başdöndürücü ve anısız,
Fısıldaşmaları dalgınlıklara takılı.
Ya sizinki?
Hâlâ anlamadınız mı?
Demiştim:
Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Aşkı bana terk etmiştiniz zaten,
Üstü... kalabilir sizde...
Tuğrul Asi BALKAR
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
SEVGİ
Çiçekler, meyveler gibi..
Yaz, sonbahar ya da kış.
Nedense duygu rüzgârları hep ilkbahara yakıştırılır.
Coşkular, tutkular hep baharı simgeler.
Gürül gürül akan sel sularına pek yaraşsa da
bir mevsimle sınırlandırılamaz duygular.
Ne zamanı ne de yeri vardır sevginin. Ne de kuralı..
Ilık bir rüzgâr da olabilir, savurup götüren bir fırtına da.
Buz gibi yalnızlıkları da yaşatır, sıcacık özlemleri de..
Gün ışığı olur, süzülür yüreğinize, ısıtır kavurur belki de yakar..
Yine de onu arar, ona koşar insanoğlu.
Yakınsa da bıkmaz.
Ya yüreğinde saklar sımsıkı
ya da kaçırır parmaklarının arasından..
Çünkü özgürdür sevgi,
Tutsak edilmeyi sevmez.
Neden ille de ilkbahar rüzgârları?
Oysa hemen ardından yaz gelir.
Ve gerçek sevgi yaza daha yakındır.
Yakan, kavuran yine de iyi ki var denilen sevgi..
Buğday güneşsiz olgunlaşamaz.
Ve sevgi, ekmek gibi,
su gibi gerçeğidir insanın..
Acı da çektirse, ısıtır, yüceltir, olgunlaştırır sizi.
Anılarınızda neler var?
Neler kaldı kocaman yazdan?
Yüreğinizde sakladığınız yıldızlar mı?
Yoksa bir mevsimlik yaz duygusu mu?
Hani yaz yağmurları gibi geçiveren..
Olsun..
Yaşanılan her güzelliğe saygı göstermek gerek.
Yaşamının baharında olan da,
Sonbahara doğru yol alan da ıslanabilir bu yağmurlardan.
Olsun varsın.
Sevgi yağmur gibi yağacaksa ve sırılsıklam ıslatacaksa sizi,
bırakın yağsın gönlünce..
Sevebilen bir yüreğiniz varsa,
sevgiye saygınız da varsa eğer,
dört mevsim bahar ve yazdır sizin için.
Kışlardan korkmanıza hiç gerek yok!
Sevgi kaynağınız ısıtır sizi...
Suna Tanaltay ( 1933 - )
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
HANGİ GÜNÜN YÜZYILI?
Sancısını yaşıyorsun kaç zamandır
Yeni bir güne sevinçle başlamanın.
Yoluna ışık tutan sözcükler
Var mı o günün ışıltılı kanatlarında,
Rüzgâra dost olan soluklar var mı?
Altını çize çize soruyorsun nedense
Ki hep aldatmış olduğun kendine.
Adın çoktan çocuğa çıkmış oysa,
Çoktan anlaşılmaz olmuşsun.
Şu güzel ömrün tam ortasında,
Kuşları sora sora düşen yapraklarda,
Ey çılgın,
Kanadı kırık her kuşa
Kanat olmaktan yorulmuşsun.
Bulutları çarpışa çarpışa yorgun
Bir gökyüzüdür artık gülüşün...
Adnan Yücel (1953-2002)
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
GARİP İNSAN
Ey çocuğum, sevgiler yalan, dostluklar yalan
Hayal ve oyunla, bir zaman da sen oyalan.
Yıllar ilerledikçe, maske düşer yüzlerden
Gönül kederle dolar, sevgi gider gözlerden.
Ne umdukların olur, ne vefayı bulursun
Bu çileli hayatta, yandıkça durulursun.
Hüzünlü bir hatıra kalır, sevdiklerinden
Peşinde gece gündüz, şevkle döndüklerinden.
Ne geçen gün gelir, ne o heyecan bulunur
Ne sevgisiz yaşanır, ne sevgiye doyulur.
Kaderin hükmü, nice ateşleri söndürür
Seni ezik yaşatır, ötekini güldürür.
Bir gün ayrılır yollar, eş, dost ve arkadaştan
Sen de yorgun çıkarsın, bu çileli savaştan.
Yıkılır içindeki o muhteşem saraylar
Yıpratır seni, nefse ağır gelen olaylar.
İnsanlar yalnız doğar, garip ve mahzun ölür
İnsan bu hakikati, son baharında görür.
Yılların yorgunluğu, gözlerinden okunur
Yalnızlık düşüncesi, can evine dokunur.
Kaderin kıskacında, yaşarken de ölünür
Yıllar geçtikçe insan, yalnızlığa gömülür.
Sızlanmak ve yanmakla, ne dert biter, ne acı
Allah'a dönmektir, bu yalnızlığın ilacı.
Huzur arayan gönül, Hakk'la sükûnet bulur,
O'nunla ağrı diner, acılar unutulur.
Yaşamaktan gayemiz, Yaratan'ı bilmektir
İnsan gibi yaşayıp, insan gibi ölmektir...
Ahmet Ulukaya ( 1942 -)
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
ANACIĞIM
—Anneme ve bütün annelere—
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?
Kaç geceler bana ninni söylerdi,
Hasta olunca oydu başucumda bekleyen,
Biraz yorulmayayım, üzülmeyeyim, hemen
Alır kucağına okşardı, saçlarımı öperdi.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?
Uzun kış geceleri masal masaldı.
Güzel çoban kızları, iyi kalpli sultanlar,
Bir suyun akışı gibi geçip gitti zamanlar
Şimdi ne o dünkü çocuk, ne de o masal kaldı.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?
Yıkayan oydu mürekkep lekeli parmaklarımı.
Akşam biraz geciksem yollara düşerdi .
Sokağa çıkarken «Yavrucuğum üşütme» derdi.
Hemen bir kazak örerdi biraz boş kaldı mı.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?
Bilirim yine kalbinde yerim anacığım.
Selam sana Kadınlar Günü İstanbul’dan.
Yeni dönmüşçesine bir akşam okuldan,
Vefalı ellerinden öperim anacığım.
Ümit Yaşar OĞUZCAN
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
Söylemek istedim içimdekini
Niçin diye açılacakken ağzım
Lügatlardan çıkardılar niçini
Sizin olsun su, sizin olsun ekmek
Yetti günlerin gecelerin kahrını çekmek
Kuşum dilediği dalda yapsın yuvayı[
Ona armağan bırakıyorum
Yıldızları güneşi havayı
Arif Nihat Asya
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir sey var.
Yaşadın mı,yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelüsin koklamaktan bir çiçegi
..............
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir,bir kuşa,bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde,onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
..............
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadşını
Kavgaya tüm kaslarınla,gövdenle,tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi,bir yaprak gibi,bir taş gibi dinleneceksin
...............
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle,ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümürt bir denize dalarcasına
................
Uzak ülkeler çekmeli seni,tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak,bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Diğişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
.................
Ve kederi de yaşamalısın,namusluca,bütün benliğinle
Çünkü acılar da,sevinçler gibi olgunlastırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
.................
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın,ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey,hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat,sunulmuş bir armağandır insana
Ataol Berhamoğlu
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
Sezai Karakoç'un esrarengiz şiiri Mona Roza'yı aşağıdaki linkten izleyebilirisiniz.
http://dahi.wordpress.com/2007/01/08...na-roza-siiri/
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı TARANCI
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
ADAM OLMAK
Çevrende herkes şaşırsa,
bunu da senden bilse,
sen aklı başında kalabilirsen eğer,
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,
hem kendine güvenirsen eğer,
bekleyebilirsen usanmadan,
yalanla karşılık vermezsen yalana,
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana.
Düşlere kapılmadan düş kurabilir,
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,
ikisine de vermeyebilirsen değer,
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
koyulabilirsen işe yeniden.
Döküp ortaya varını yoğunu,
bir yazı turada yitirsen bile,
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu.
Yüreğine, sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da,
herkesin bırakıp gittiği noktada,
sen dayanabilirsen tek.
Herkesle düşüp kalkar, erdemli kalabilirsen,
unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken,
dost da düşman da incitemezse seni,
ne küçümser, ne büyültürsen çevreni
her saatin her dakikasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyi ile dünya önüne serilir,
üstelik oğlum, adam oldun demektir...
Rudyard Kipling( 1865-1936 )
Şiir Parkı'ndan
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
güzel bir şiir duygularina saglik.
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
SADRAZAM HAMAMDA
Günlerden bir gün
Hamama gideceği tuttu
Sadrazam hazretlerinin
Bir yanında birinci veziri
Bir yanında ikinci veziri
Bir yanında üçüncü veziri
Sonra efendime söyleyeyim
Peşkircibaşısı
Nalıncıbaşısı
Sabuncubaşısı
Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile
Peştemal takıp girdiler hamama
Geçtiler kurnaların başına
Üçer beşer
Sadrazam deseniz
Kuruldu göbektaşına
Yan gelip yattı
Memleketin en ünlü tellakları
Sardılar dört yanını
Kimi elini kaptı kimi bacağını
Bir keseleme, sürtme faslıdır başladı
Tamam on iki saat
On iki ünlü tellak
İncitmeden keselediler
Hazretin mübarek vücudunu
Öylesine kir çıktı ki sormayın
Her biri nah parmağım gibi
Aman efendimiz bu ne kiri
Demeye kalmadı
Keselerin altında eriyip gitti
Koskoca sadrazam
Bütün maiyet erkanı yerinden fırladı
- Nittünüz devletliyi
Dediler tellaklara
Tellaklar cevap verdi:
- Biz yıkadık, keseledik
Devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik
Suç bizde değil
Neyleyelim
Kir bitti Sadrazam elden gitti ...
Ümit Yaşar Oğuzcan
( 1926 - 1984 )
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz?
12 AY
Yılın ilk ayı Ocak,
Kar yağar kucak kucak.
İkinci ay Şubattır;
Soğuğu pek berbattır.
Mart kapıdan baktırır,
Kazma kürek yaktırır.
Nisanda çiçek açar;
Sevinçle kuşlar uçar.
Mayısta kiraz yeriz,
Kuzuları severiz.
Haziranda yaz başlar.
Dağılır arkadaşlar.
Temmuz yakar, kavurur;
Ekinleri oldurur.
Ağustos harman ayı,
Sevinir köylü dayı.
Eylüle yoktur sözüm;
Getirir incir, üzüm.
Ekim ayı gelince,
Kapılırız sevince.
Kasımda yağmur bol,
Üşüme dikkatli ol.
Aralık yılın sonu,
Soğuktur eni konu.
Bu on iki arkadaş
Bizlere olur yoldaş.
Hepsi güzel, sevimli,
Çalışana verimli.
Tembeller ay, gün seçer,
Ömürleri boş geçer.
Rakım ÇALAPALA
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz
Bencil
Bencillik en çürük yanımız
Her an çeker paçamızdan
Sıfır noktasına indirir bizi
Atlayıp geçersek ne iyi
Yoksa hiç olup kalırız
Gözümüz kör, kulağımız sağır
Susar içimizdeki insan sesi
Nice güzelliklere duyarsız
"Rab bana, hep bana"
Arsız otlara benzeriz
Hele kimilerini gördükçe
İnsanlığımızdan utanırız
Kimbilir belki de
Silkinip bir güzelce
Kirlilikten arınırız
Talip Apaydın
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz
SİYAH ÇELİŞKİLER
Boşuna atma havanı,
Toz pembe değil meydanlar.
Gün gelir, yukarılardan tükürürsün,
Gün gelir,
Yerlerde sürünürsün,
Böbürlenmeye değmez ki hayat..
Biri bir şeyler yer,
Düşünürsün,
Biri bir şeyler der,
Üzülürsün...
Daha fazla vakit kaybetmeden,
Çuvalın ağzını aç,
Rahmetli anan
Nasihatla doldursun.
Anlayana yerinde bir söz,
Çok tesirli bir ilaç.
İlim, irfan, İnsanın başında bir taç.
Değilse, bakış ile dövülürsün,
Değirmene giden unlanır,
Düğün yerinde Göbek atan pullanır.
Akılsızı, Kim olursa olsun kullanır.
Benden söylemesi:
Uyanık dur,
Gözlerini iyi aç!
Üzeyir Lokman Çaycı
( 1949 - )
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz
GİT
Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!
Git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.
Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar
Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.
Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.
Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.
Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.
Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak!
Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez.
Her darbene tehammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.
Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.
Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!
Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!
Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.
Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!
Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!
Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.
Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.
Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!
Cemal Safi
-
Orhan Veli Kanık Şiirlerine buyrun....
AÇSAM RÜZGARA
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda, büyük ve beyaz...
Mercan adalarda bir liman..
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.
Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.
Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her akşam dizilişini
Ufukta mermer adaların.
Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş,
İller, göller, kıtalar aşmak.
Ne hoş deniz deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi bütün bütün
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.
ORHAN VELİ KANIK
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz
Erdem Beyazıt'ın en sevgili şiirlerinden bir tanesi...
Sana,Bana,Vatanıma,Ülkemin insanlarına dair
''Telgrafın tellerini kurşunlamalı''
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.
Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.
İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
Birden alıverirler kara haberini
Okul dönüşü bir trafik kazasında
Can veren oğullarının.
Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
İsyanın kapkara sularına dalan.
Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.
Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.
Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü
Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.
Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.
İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.
Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.
Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum, umudum, canım sevgilim.
-
Re: Orhan Veli Kanık Şiirlerine buyrun....
GÜZEL HAVALAR
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettimEvkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
YAŞAMAK
Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
-Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
-
Re: Orhan Veli Kanık Şiirlerine buyrun....
Denizi Özleyenler İçin
Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret,
"Bakar bakar ağlarım."
Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
Bir midye kabuğunun aralığından;
Suların yeşili,göklerin mavisi,
Lapinaların en harelisi...
Hala tuzlu akar kanım
İstiridyelerin kestiği yerden.
Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Köpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.
Gemiler gecer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler,damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret
Orhan Veli Kanık
-
Re: Orhan Veli Kanık Şiirlerine buyrun....
Dedikodu
Kim söylemiş beni
Süheyla'ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni'yi öptügümü,
Yüksekkaldirimda, güpegündüz?
Melahat'i almişim da sonra
Alemdar'a gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatirim, fakat
Kimin bacagini sikmişim tramvayda?
Güya bir de Galataya dadanmişiz;
Kafalari çekip çekip
Orada aliyormuşuz solugu;
Geç bunlari, anam babam, geç;
Geç bunlari bir kalem;
Bilirim ben yaptigimi.
Ya o, Mualla'yi sandala atip,
Ruhumda hicranin'i söyletme hikayesi?
-
Re: Orhan Veli Kanık Şiirlerine buyrun....
Derdim Başka
Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden
Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha aşığım;
Korkar mıyım?
Ah, dostum, derdim başka...
Orhan Veli Kanık
-------------------------------------------------------------------------
Eskiler Alıyorum
Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum
Musiki ruhun gıdasıdır
Musikiye bayılıyorum
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip Musikiler alıyorum.
Bir de rakı şişesinde balık olsam
Orhan Veli Kanık
--------------------------------------------------------------------
Sevdaya Mı Tutuldum?
Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım.
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?
Orhan Veli Kanık
-
Re: Biraz şiire ne dersiniz
Dilimde Ay Tutuldu... /... Dilsizim
korunaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
sağanak yağışlı günlerimde sığınacağım bir yer bulunsun
bari, şiirlerde bir ev'cağızım olsun
üç oda bir salon yalnızlığımı kiraya vereceğim
heveslenme, senin için düşlerim başka
aklını başından alıp, gezmeye götüreceğim
ne güzel gülüyorsun, dudaklarında eski İstanbul resimleri
öyle kal lütfen, yüzüme baktığın anın resmini çekeceğim
sana söz veriyorum, sen de bana umut ver
sonra her şeyi unutup, ülkeme geri döneceğim
bende bir hoşum, şarkıların belalı güzelliğine vuruldum
o uzak ayda kaldı onayladığım gülüşler
raks eden sevişmelerin çingene zamanındayım,
'gel' desen, gidemeyecek kadar sarhoştur özlemler
anlayışımı kaybettim, beni anla
karşılığında gözlerimin kahvesinden içireceğim
düşe kalka düşledim, son baharım kaldı
beni şimdi tutmazsan, dudaklarına devrileceğim
oturaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
yorgun günlerimde dinleneceğim bir yer bulunsun
şiirlerde bari, bir nefeslik yerim olsun
Pelin Onay