-
Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Bazı kavramlar vardır, çok güçlüdürler. Toplumda da önemli bir destek bulmuşlardır. O kavramlar gerçek halleri ile yıkılmazdırlar. O kavramların karşıtları o kavramlara direkt eleştiri bile getiremezler. Ama o kavramlara cepheden saldırmak yerine, kavramların içinin boşaltılmasına, kavramların evrilmesine çalışırlar. Bunu açıktan dile getirmenin de işe yaramadığını gayet iyi bildiklerinden, günümüzün internet teknolojisini, iletişim imkanlarını ve medyasını kullanırlar. Bu çabalar günlük değildir, orta ve uzun vadeli stratejilere dayanır ve sabırla adım adım gerçekleştirilmeye çalışılır. Toplum mühendisliğinin argümanlarından ve ajitasyondan sonuna kadar yararlanılır.
Amaç hasıl olduğunda hedef alınan kavram artık o bildiğimiz kavram değildir, toplum indinde zayıflatılmış, hiç olmadığı anlamlar yüklenmiş, kavramın özü zedelenmiş, hedefleyenin amaçları ile neredeyse örtüşür hale getirilmiştir.
İşte bu noktada istenirse bu kavram hedefleyenin çıkar ve amaçları doğrultusunda hibrit haliyle topluma pompalanarak istenilenler alınmaya çalışılır veya kullanım süresi dolduğu için son bir darbe ile yıkılır. Yerine ikame edilecek kavramlar aynı odaklarca zaten çıkarları doğrultusunda yedeklenmiş ve hazırlanmıştır.
Bunları yememenin, sineye çekmemenin tek yolu kısa vadeli çıkarlarını gözetmeyen, bilinçli insanlar topluluğu olmaktır. Yoksa sonuç kaçınılmaz ve hedef kaçırılmazdır.
Ben bir yol açmak istedim, varın o kavramları siz bulun , gerçek anlamları ve pompalanan anlamlarını siz deşifre edin. Bu sizin toplumsal sorumluluğunuzdur unutmayın!!!
Kavramlar ve yorumlar lütfen...
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Kemalizm
Gerçek Anlamı : Atatürk'ün milliyetçilik, laiklik, devletçilik, cumhuriyetçilik, halkçılık, devrimcilik ilkelerini benimseyen; pragmatik akılcılık (Yararcı akıl, aklın yararlı eylemlere kullanılması diyebiliz.) esasına dayanan; ulusal ve tam bağımsızlık gibi ortak öğeleri barındıran bir toplum yapısı ve devlet anlayışını ifade eden ideolojidir.
Evrik Anlamı : Dinsiz, imansız, inanmayan, inanmadığı gibi inananlara karşı alerjisi olan, inananları aşağılayan, kendini beğenmiş, bilgiç, maddi kaygısı olmayan, halktan ve memleket meselelerinden kopuk, aydın geçinen, şekilci, marjinal insanların, "solcuların" benimsediği ve sahiplendiği ideolojidir.
Not: Yukarıda sayılan Atatürk ilkeleri de evirilerek pompalandığı için, herbir ilkeyi ve bu ilkelerin tanımında geçen kavramları da ayrı ayrı ele almak gerektiğini düşünüyorum. Tümden gelim yöntemiyle, bütünden parçalara doğru sırayla gidebiliriz.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Gür,
Bu konudaki toplumsal sorumluluğumuzun öncelikli hedefi, "körler sağırlar birbirini ağırlar" biçiminde gelişen komin tatmininden bir an önce kurtulmak olmalıdır.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın garnitür,
Yorumunuza katılıyorum ancak bazı kavramların gerçek anlamlarını; pompalanan anlamlarının mantıktan ve hakikatten ne kadar uzak olduğunu da bilmeyenlere anlatmalı/anlatabilmeliyiz. Bu nedenle de sayın Gür'ün bu yöndeki çabasını çok iyi anlıyor ve kendisini kutluyorum.
Kaldığım yerden devam edeyim izninizle.
Milliyetçilik
Gerçek Anlamı : Milliyetçilik akımının, farklı ideolojilerle birleşmesi ile ortaya çıkan birçok çeşidi bulunmaktadır. Ancak Kemalizm'den yola çıktığım için burada sadece Atatürk Milliyetçiliğine değineceğim. Atatürk Milliyetçiliği, din ve ırk (etnik köken) ayrımından tamamen uzaktır. Ortak yurttaşlık temeline dayanır ve tarih, kültür, dil gibi ortak değerlerin bir toplumun birleştirici unsurları olduğu esasını benimser. Atatürk Milliyetçiliği Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü korumayı, ülkenin birlik ve beraberliğine karşı ortaya çıkan/çıkabilecek tehditleri, ayrılıkçı akım ve güçleri engellemeyi amaç edinmiştir. Atatürk Milliyetçiliği sömürüye (emperyalizme) ve eşitsizliğe de karşı olup, tam bağımsızlıktan yanadır.
Evrik Anlamı : Toplumumuza Atatürk Milliyetçiliğinin ırkçı, kafatasçı, Türkçü bir akım olduğu pompalanmıştır. Alt kimlik, üst kimlik tartışmaları ortaya atılarak, sözde ırkçı, Türkçü olan Atatürk Milliyetçiliği'ne bir çelme daha atılmıştır. Birleştirici unsurlardan bahseden Atatürk ve Atatürk milliyetçiliğinin tam aksine ayrılıkçı politikalar güdülmüş, dil, kültür, tarih, toprak gibi bütünleştirici kavramlar bir köşeye itilerek tarihte savaşların, çekişmelerin en önemli nedenlerinden biri olan din-ırk ayrımı/ayrılıkçılığı kafalara yavaş yavaş yerleştirilmeye başlanmıştır. En acısı da şudur ki, bunun müsebbibi olarak yine tamamen karşıtını benimseyen Atatürk ve Atatürk Milliyetçiliği gösterilmiş ve farklı etnik kökenden gelen vatandaşlarımız sözde ırkçı, kafatasçı Atatürkçülere karşı kışkırtılmıştır. Batının sömürgeci dış politikasına, adil ve eşit olmayan adalet anlayışına karşı çıkan Atatürkçüler; batı düşmanı (Daha doğru deyimle sadece yaşam tarzı olarak batıcı ama AB'ye, ABD'ye körü körüne düşman.), ülkenin gelişmesine ve ilerlermesine köstek olan bağnazlar olarak gösterilmiş, ülkemizin onurunu dahi savunamaz hale getirilmişlerdir.
Not: Bu evirme, devirme oyununu sözde Atatürkçülerin de sahneye koyduğunu çok iyi biliyorum. Yazdıklarımı sadece kendilerine yönelttiğimi düşünüp alınabilecek AKP'li üyelerimizle polemik ortamı oluşmaması için peşin peşin bunu da belirtmek istedim.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Yüksel,
Katkılarınıza teşekkürler... Evrilen ve devrilmeye çalışılan en önemli kavram olarak Atatürkçülük ile başlanacağını adım gibi biliyordum. Madem başladık izninizle 6 ilkenin en tartışılan ve bizim 2. Cumhuriyetçilerin demokrasi?!!! ile değiştirelim dediği Devletçilik ilkesini de ben orijinal haline getirmeye çalışayım.
Devletçilik :
Gerçek Anlamı : Devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesini öngören ilkedir. Ulusun genel ve ortak çıkarlarına ait, siyasal ve düşünsel işlerde olduğu gibi her türlü ekonomik işlerin bireylere bırakılmayıp devlet tarafından yapılmasının daha uygun olacağını savunur. Devletçilik ilkesi, devlet ile bireyin etkinlik alanlarını saptarken özel ve bireysel ekonomik girişim ve etkinliklere set çeken, onları yok eden bir yöntem değil, ilke olarak devleti bireyin yerine koymamak, fakat bireyin gelişmesi için genel koşulları hazırlamak ve bireyin kişisel etkinliğini ekonomik ilerlemenin ana kaynağı olarak görmek anlayışıdır.Bu haliyle Halkçılık ilkesinin bütünleyicisidir. Pragmatist bir toplumsal yararcılık içerir.
Evrik Anlamı : Evrik anlamını da bizim liberaller ve 2. Cumhuriyetçiler veriyor, yazmaya bile gerek yok. Özetle söyledikleri küresel güçlerin sömürgesi olun demektir ama fıkradaki gibi "bizim kız fahişe oldu ama ben onlar kadar güzel anlatamıyorum."
Selamlar,
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Halkçılık
Gerçek Anlamı : Halk arasında sınıf, zümre ayrımı gözetmeyen, halkın eşitliğinden yana olan bir akımdır. Kadın-erkek eşitliğini sonuna kadar benimser, tüm halkın sorunlarına, sıkıntılarına çözüm üretmek ve sorunları ortadan kaldırmak amacı güder. Halkın ortak yaşam ve amaç bilincinin şekillenmesi ve güçlenmesini; kader siyaseti güdenlerin, halkı soktuğu uyuşukluk ve duyarsızlık batağından kurtarıp, halkın birlik ve beraberlik gücüne hareketlilik kazandırmayı temel alır. (Nitekim bu anlayış Kurtuluş mücadelesinde son derece başarılı olmuştur.) Özetle halkçılık, seçmene hoş görünme politikası değil, halkın bütününü kucaklama (Günümüzün popüler deyimiyle.), anlama, halkın bütününe çözüm üretme politikasıdır.
Evrik Anlamı : Kısaca Halkçılık ilkesi toplumumuza elitizm olarak pompalanmıştır. Gerçekten halkçıyım diyenler "elitist" olarak dışlanmış, seçmene hoş görünmeye çalışılarak asıl halkçılığın seçmenin gönlünü hoş tutmak olduğu izlenimi yaratılmıştır. Seçimden önce akla gelen halkın sorunlarını kökten çözmek yerine günlerini kurtarmak, sorunlara geçici çözümler bulmak, halkı salt seçmen olarak görmek halkçılık olarak gösterilmiştir. Halkı hiçbir sınıf, zümre, ideoloji ayırt etmeksizin bütünleştirmek yerine "benden olan-olmayan" olarak bölmek, "benden olana" sahip çıkarak, "benden olmayanı" dışlamak hatta yok saymak maalesef ki halkçılık olarak benimsenmiş ve kader siyaseti ile uyuşturulan kafalara bu şekilde kazınmıştır.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Şu üzerinde habire oynanan Kemalizm'i ve 6 ilkeyi bitirdikten sonra, genel-özel istek üzerine :
Demokrasi=Medya Destekli Azınlık Diktası, Din=Siyaset, Sivil Toplum Kuruluşu=Cemaat, Sol=Liberal kavramlarını da yerli yerine koyarsınız değil mi ? Ben de o kavramlara sıra gelince bir iki şey çiziktiririm.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Şu anda araya girmek istemiyorum, siz devam edin benim de katkılarım olacak bu konuya.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Sayın garnitür,
Yorumunuza katılıyorum ancak bazı kavramların gerçek anlamlarını; pompalanan anlamlarının mantıktan ve hakikatten ne kadar uzak olduğunu da bilmeyenlere anlatmalı/anlatabilmeliyiz. Bu nedenle de sayın Gür'ün bu yöndeki çabasını çok iyi anlıyor ve kendisini kutluyorum.
Kaldığım yerden devam edeyim izninizle.
Milliyetçilik
Gerçek Anlamı : Milliyetçilik akımının, farklı ideolojilerle birleşmesi ile ortaya çıkan birçok çeşidi bulunmaktadır. Ancak Kemalizm'den yola çıktığım için burada sadece Atatürk Milliyetçiliğine değineceğim. Atatürk Milliyetçiliği, din ve ırk (etnik köken) ayrımından tamamen uzaktır. Ortak yurttaşlık temeline dayanır ve tarih, kültür, dil gibi ortak değerlerin bir toplumun birleştirici unsurları olduğu esasını benimser. Atatürk Milliyetçiliği Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü korumayı, ülkenin birlik ve beraberliğine karşı ortaya çıkan/çıkabilecek tehditleri, ayrılıkçı akım ve güçleri engellemeyi amaç edinmiştir. Atatürk Milliyetçiliği sömürüye (emperyalizme) ve eşitsizliğe de karşı olup, tam bağımsızlıktan yanadır.
Evrik Anlamı : Toplumumuza Atatürk Milliyetçiliğinin ırkçı, kafatasçı, Türkçü bir akım olduğu pompalanmıştır. Alt kimlik, üst kimlik tartışmaları ortaya atılarak, sözde ırkçı, Türkçü olan Atatürk Milliyetçiliği'ne bir çelme daha atılmıştır. Birleştirici unsurlardan bahseden Atatürk ve Atatürk milliyetçiliğinin tam aksine ayrılıkçı politikalar güdülmüş, dil, kültür, tarih, toprak gibi bütünleştirici kavramlar bir köşeye itilerek tarihte savaşların, çekişmelerin en önemli nedenlerinden biri olan din-ırk ayrımı/ayrılıkçılığı kafalara yavaş yavaş yerleştirilmeye başlanmıştır. En acısı da şudur ki, bunun müsebbibi olarak yine tamamen karşıtını benimseyen Atatürk ve Atatürk Milliyetçiliği gösterilmiş ve farklı etnik kökenden gelen vatandaşlarımız sözde ırkçı, kafatasçı Atatürkçülere karşı kışkırtılmıştır. Batının sömürgeci dış politikasına, adil ve eşit olmayan adalet anlayışına karşı çıkan Atatürkçüler; batı düşmanı (Daha doğru deyimle sadece yaşam tarzı olarak batıcı ama AB'ye, ABD'ye körü körüne düşman.), ülkenin gelişmesine ve ilerlermesine köstek olan bağnazlar olarak gösterilmiş, ülkemizin onurunu dahi savunamaz hale getirilmişlerdir.
Not: Bu evirme, devirme oyununu sözde Atatürkçülerin de sahneye koyduğunu çok iyi biliyorum. Yazdıklarımı sadece kendilerine yönelttiğimi düşünüp alınabilecek AKP'li üyelerimizle polemik ortamı oluşmaması için peşin peşin bunu da belirtmek istedim.
Şu anda bir TV kanalında DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş'ı ve Fatma Kurtulan'ı izliyorum.
Spiker: "Ne mutlu Türküm diyene" sözü sizi rahatsız ediyor mu, ediyorsa neden? (İzleyici sorularından.)
Demirtaş: Atatürk'ün söylediği anlamda tabii ki rahatsız etmiyor ancak günümüzde böyle yaklaşılmıyor, etnisizm ön plana çıkarılıyor, bu anlamda bu söylem bizi rahatsız ediyor. Biz kafatasımızın şeklinin, ölçüsünün, kanımızın renginin konuşulmasını, buna dayanarak ayrımcılık yapılmasını istemiyoruz. Biz dil ve tarih üzerinde, ortak değerlerimiz üzerinde bütünleşmek, hep beraber kurduğumuz bu ülkede kardeşçe yaşamak istiyoruz. (Kelimeler birebir aynı olmayabilir ama açıklamanın temeli bu.)
Sayın üyeler, işte bazı kavramların evirilmesinin neticesi. Aslında Sayın Demirtaş'ın izah ettiği ve bunu benimsiyoruz dediği kavram tam da Atatürk Milliyetçiliği ama bu kavram kafatasçılık olarak pompalandığı için Kürt vatandaşlarımız da bu pompalamaya alet olmaktalar. Burada eleştirim Kürt vatandaşlarımıza değil, kavramları evirerek pompalayanlara...
Şimdi Anayasa'nın sivilleştirilme (Aslında Kemalizmi Anayasa'dan silme!!) girişimlerini daha net anlayabiliyorum, şimdi DTP ile Gül (dolayısıyla AKP) arasındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi destek pazarlıklarını, DTP'nin Kürt sorununa ilişkin Anayasa'da yapılacak tatmin edici değişiklikle destek olabileceklerine dair beyanlarını daha iyi anlıyorum. Ne acı ki, Kürt vatandaşlarımız bu oyunun farkında değiller. Evet Milliyetçilik (Atatürk Milliyetçiliği) evirilmişti ki bu somut örnekte de gördük, sıra devrilmesine gelmiş. Nasıl mı? Anayasa'dan Atatürk ilkeleri çıkarılacak, Zafer Üskül'ü yem olarak ortaya attılar, tepki gelince hem onu harcadılar hem de geri adım attılar, bu sefer olmadı mı, olsun günler torbaya mı girdi, daha 5 seneleri var... Bahsedilen, benimsenmesi istenilen tam da Atatürk Milliyetçiliği iken, reva mı bu?!
Uyan ey halkım, uyutulduk biz!!!
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Kuzulu,
" Kemalizm
Gerçek Anlamı : Atatürk'ün milliyetçilik, laiklik, devletçilik, cumhuriyetçilik, halkçılık, devrimcilik ilkelerini benimseyen; pragmatik akılcılık (Yararcı akıl, aklın yararlı eylemlere kullanılması diyebiliz.) esasına dayanan; ulusal ve tam bağımsızlık gibi ortak öğeleri barındıran bir toplum yapısı ve devlet anlayışını ifade eden ideolojidir. "
Evrik Anlamı : "Dinsiz, imansız, inanmayan, inanmadığı gibi inananlara karşı alerjisi olan, inananları aşağılayan, kendini beğenmiş, bilgiç, maddi kaygısı olmayan, halktan ve memleket meselelerinden kopuk, aydın geçinen, şekilci, marjinal insanların, "solcuların" benimsediği ve sahiplendiği ideolojidir" ifadesiyle açıklayıp,
Not: Yukarıda sayılan Atatürk ilkeleri de evirilerek pompalandığı için, herbir ilkeyi ve bu ilkelerin tanımında geçen kavramları da ayrı ayrı ele almak gerektiğini düşünüyorum. Tümden gelim yöntemiyle, bütünden parçalara doğru sırayla gidebiliriz." demişsiniz.
Türkçe sözlükten;
EVRİK: Başka bir önermeye, teoreme veya probleme göre terimleri ters durumda olan (önerme, teorem veya problem):
""Üçün altıya oranı, altının on ikiye oranı gibidir" ve "on ikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir" önermeleri, birbirinin evriğidir."- .
Sağcıların, muhafazakarların, benimsediği ve sahiplendiği ideolojide size göre evrik tanımıyla Kemalizm'i tanımlar mısınız?
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
3/6=6/12 Tersi, döndürülmüş, evrilmişi, evriği 12/6=6/3
Yani 1/2'nin Evriği 2/1
Evet bunlar birbirinin evriği yani döndürülmüş, kalıbı bozulmuş halidir.
Bizim yaptığımız tanımlara da bakın, gerçek anlamları tepe taklak yapılmış, döndürülmüş ve evrik hale getirilmiş yani evirilmiştir.
Ben zaten Kemalizm'in evrik tanımını yaptım, hem de sağcı-solcu,muhafazakar ,ideoloji ayrımı yapmaksızın. Bundan başka neyin tanımını yapmamı istediğinizi anlayamadım.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sn. hukuk ve adalet,
Forum başlığını özellikle öyle koydum. Evrilmek gerçekte olumlu bir şeydir, zira doğal yollarla gelişmeyi ve değişmeyi anlatır. Evrilmek sözlük anlamı ile "bir biçimden başka bir biçime doğal olarak dönmek" olarak tanımlanır. Dünyada değişmeyen tek şey değişimdir ve böyle de olmalıdır, gelişme, ilerleme bu yollarla sağlanır. Ancak kavramların evrilmesi sözkonusu değildir, kavramların tanımı zamana göre değişmez.
Forum başlığındaki evrilmek sözcüğü özellikle ironik şekilde kullanılmıştır, zira doğal yolla olması beklenen değişim ve gelişim, ilk iletimde de belirttiğim gibi suni pompalamalarla, kasıtlı tahrifatlarla, toplum mühendisliği uygulamaları ile gerçekleştirilmeye çalışılırsa,bu işin nihai amacı evirmek değil devirmektir.
Selamlar,
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Kuzulu,
Kemalizm'in, Evrik Anlamı : "Dinsiz, imansız, inanmayan, inanmadığı gibi inananlara karşı alerjisi olan, inananları aşağılayan, kendini beğenmiş, bilgiç, maddi kaygısı olmayan, halktan ve memleket meselelerinden kopuk, aydın geçinen, şekilci, marjinal insanların, "solcuların" benimsediği ve sahiplendiği ideolojidir" ifadesini kullandıktan sonra nasıl sağcı,solcu,muhafazakar ayırımı yapmamış oluyorsunuz anlayamadım.
Sayın Gür'ün başlığındaki evrilme, doğal değişim sürecine yapılan Kemalizm yorumları örtüşmüyor, evrim ve evrik kavramları gibi farklı algılamadan herşey devrilip gidiyor sanırım.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın hukuk ve adalet, kullanmış olduğum evrik kavramı Sayın Gür'ün başlığından esinlenilerek ironi olsun diye seçilmiştir.
Devirilmiş lider = devrik lider
Evirilmiş kavram = evrik kavram... gibi.
Ayrıca "evirmek: döndürmek, çevirmek, yapısını değiştirmek, taklip etmek" anlamında da kullanılır.
Ben de biliyorum evrimin, evriğin anlamını, birbirimizin bilgilerini sınamamıza gerek olduğunu da düşünmüyorum. Yukarıdaki iletimde de 1/2'yi ters çevirip, döndürüp 2/1 yaptım, tıpkı Kemalizm'i tepe taklak ettikleri gibi dedim ama siz yine buradaki ironiyi de görmemişsiniz. Harun Bey açıklama yapmış, evrim her ne kadar doğal değişim sürecini ifade etse de ironik şekilde kullandım demiş yine tatmim olmamışsınız.
Yine de tanımım size göre olmamışsa, lütfen siz yapın benden istediğiniz o tanımı, olmaz mı? Hem konuya da katkıda bulunmuş olursunuz. Sizinle bu hususta tartışmaya girmek istemiyorum, zira giderek konudan uzaklaşıyoruz.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Kuzulu,
Okuduğumu anladığımı sanıyor, yazdıklarınızdaki çelişkiyi görmenizi istiyorum.
“Ben zaten Kemalizm'in evrik tanımını yaptım, hem de sağcı-solcu,muhafazakar ,ideoloji ayrımı yapmaksızın. Bundan başka neyin tanımını yapmamı istediğinizi anlayamadım.”
Kemalizm;
“Evrik Anlamı : Dinsiz, imansız, inanmayan, inanmadığı gibi inananlara karşı alerjisi olan, inananları aşağılayan, kendini beğenmiş, bilgiç, maddi kaygısı olmayan, halktan ve memleket meselelerinden kopuk, aydın geçinen, şekilci, marjinal insanların, "solcuların" benimsediği ve sahiplendiği ideolojidir"
Gerçek Anlamı : Atatürk'ün milliyetçilik, laiklik, devletçilik, cumhuriyetçilik, halkçılık, devrimcilik ilkelerini benimseyen; pragmatik akılcılık (Yararcı akıl, aklın yararlı eylemlere kullanılması diyebiliz.) esasına dayanan; ulusal ve tam bağımsızlık gibi ortak öğeleri barındıran bir toplum yapısı ve devlet anlayışını ifade eden ideolojidir.
Yazdığınız gerçek anlama katılıyor, Kemalizmin ironik yaklaşımla anlatılamayacak değerlerini toplumsal olarak algılayabilmede daha yapıcı tutum içerisinde olunmasını arzuluyorum.
Yazdığınız Kemalizm evrik anlamının Kemalizm ile ilgisi olmadığını, ironik yaklaşımla ele alınmamasını, ifadelerinizin hepimizin sıkıntı duyduğu ancak bugünkü siyasi yapımızın çıkar amaçlarına araç olarak kullanılan argümanlar olduğunu düşünüyorum.
Bunlar da benim düşüncelerim. Sanırım kendimizi ifade özgürlüğünü kullanma platformu olarak bu forumlar bilgi ve ilgi için açılıyor.
Saygılarımla,
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın hukuk ve adalet,
Evrik kavramı ile ilgili olarak yaptığınız tüm açıklamalar, aydınlatıcı bilgileriniz için teşekkür ederim. Ancak hala, sizin "evrik" kavramınızla, benim ironi ile kullanmış olduğum "evrik" kavramımın aynı olmadığını anlatamadığımı düşünüyorum.
İlk iletinizde vermiş olduğunuz tanım ve tanımın altındaki örneğe dayanarak (1/2 nin evriği 2/1) , ve ironi yaparak dedim ki "Ben de Kemalizm'in evrik tanımını yaptım zaten, yani tepe taklak edillmiş Kemalizm'i açıkladım. 1/2 yi tepe taklak edin 2/1 olur, çıkış noktam tamamen buydu. Burada kullandığım evrik kavramı "tepe taklak" deyimimden de anlaşılacağı üzere, ters yüz edilmiş, döndürülmüş, çevrilmiş anlamını kast ettim. Tekrar ediyorum, evrik derken, evirilmiş (yani değiştirilmiş, döndürülmüş) kelimesinden yola çıktım. "Ben zaten Kemalizm'in evrik tanımını yaptım" derken de kast ettiğim buydu, orda da yine ironi yaptım ama sanırım sizi buna inandıramıyorum. Bakınız, eğer, 2/1, 1/2'nin evriğidir, tepe taklak edilmiş halidir, yaptığımız tanımlar gerçek anlamlarının tepe taklak edilmiş halidir dememiş olsaydım, o zaman tespitinizde haklı olurdunuz, o zaman evet kendimle çelişmişim der özür dilerdim. Ben yazdıklarım arasında çelişki göremiyorum, defalarca açıklama yapmama rağmen niyetimi size anlatamadım sanırım, ona yanıyorum.
Alıntı:
Kemalizmin ironik yaklaşımla anlatılamayacak değerlerini toplumsal olarak algılayabilmede daha yapıcı tutum içerisinde olunmasını arzuluyorum.
Ayrıca, Kemalizm'i ironik olarak anlatmadım, bunu yapmayacak ve de yaptırmayacak kadar hassas bir bireyim, bu noktada Kemalizm'i değil "evrik" kavramını ironik olarak kullandığımı tekrar ifade etmek isterim. Sayın Gür'ün hatırlattığı sorumluluk bilinciyle günümüzde Kemalizm kavramının değiştirilerek, çevirilek yani evirilerek bu hale getirildiği yönünde bir tespitte bulundum ve bu tespite dayanarak da Kemalizm'in gerçeğinden uzak, birileri tarafından pompalanan anlamını açıkladım. Kemalizm'i ironiyle tanımladığım sonucuna nereden vardığınızı anlayamadım.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Kuzulu,
Ben Kemalizmi, evirmek,çevirmek, dönüşütürmek hakkını, yetkisini ve yetisini kendimde görmüyorum. TC.nin kurucusu ulu önder'imizin düşünce ve bakış açısına ulaşabilen gösterdiği hedeflerle uyumlu, dünyada ne bir lider,ne de siyasi parti göremiyorum.
Bir muhafazakarın Kemalizmle ilgili kamuoyu açıklamaları sanırım sağcı ve muhafazakarların düşünceleri hakkında sizin tanımınızla nasıl evrildiğini göstermek adına ilginizi çeker.
Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.
Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir. Türkiyenin yarınında artık Kemalizm ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizmin yeniden kendisini üretmesi sözkonusu değildir.Bizim için en üst belirleyici islam’ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir.
Camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir.
Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır.Amacımıza ulaşana kadar bağlıyız,
Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.
Dinci bir mitingde halka sesleniyor;Yolumuzun ortasına bir inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor,menzile ulaşmamızı engelliyor, ineği yolumuzdan önce lafla usul,usul, sonra eyvallah sizlerin yardımıyla ,artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız.(inek: Laik cumhuriyet ve Atatürk devrimleri, Erbakan’ın kanlı mı, kansız mı söyleminin bir başka ifadesi)
Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar.Mümkün değil ikisi bir arada olmaz.
Sen”Ne mutlu Türküm “diyecek olursan onun da ne mutlu kürdüm deme hakkı vardır.
Referansımız İslamdır.Tek hedefimizİslam devletidir.
1.5 milyarlık İslam alemi, Müslüman milletimizin ayağa kalkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Kalkacağız.Bu ayaklanma başlayacak,ışıklar göründü,Allahın izniyle kıyam başlayacak.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” lafı koskoca bir yalan, egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır.
Yahu bu milletin bütünlüğü “Ne mutlu Türküm diyene” ifadesiyle gerçekleşir mi? Osmanlı 30’u aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu.Biz de öyle yapacağız.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Ben Kemalizmi, evirmek,çevirmek, dönüşütürmek hakkını, yetkisini ve yetisini kendimde görmüyorum. TC.nin kurucusu ulu önder'imizin düşünce ve bakış açısına ulaşabilen gösterdiği hedeflerle uyumlu, dünyada ne bir lider,ne de siyasi parti göremiyorum.
Bu söylemlerinize tamamıyla katılıyorum Sayın hukuk ve adalet, ben de aynı yetki ve yetiyi kendimde görmüyorum. Evrik tanımını yaparken "birileri tarafından evirilmiş, çarpıtılmış halini" derlediğimi herhalde fark etmişsinizdir. Yani sizin de vermiş olduğunuz örneklerden yola çıkarsak, bazı kesimler maalesef ki bu yetki ve yetiyi kendilerinde görüyorlar ve halkımıza Kemalizm'i gerçek tanımından tamamen farklı bir şekilde anlatıyorlar. Ben de, gerçek anlamını ve bazı kesimler tarafından değiştirilmiş halini ortaya koyarak hem ulu önderimize hem de Kemalizm'e sahip çıkmaya, çarpıtılmasına naçizane engel olmaya çalışıyorum. Örneklerle katkıda bulunduğunuz için size de teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.
Yalnız bu örnekleri tüm sağcı ve muhafazakarlar için genellemenin de yanlış olacağını belirtmek isterim. Daha önce de dile getirdiğim üzere, bu evirme eylemini bizzat solcu, Kemalist olduğunu iddia edenler de yapmaktadır.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Halkçılık kavramının "gerçek anlamına" ve "evrik anlamına" Sayın D.K.Yüksel değinmişti, ama ben özellikle bazı yazar ve politikacılardan alıntı yaparak "evrik bir haklçılık" sunmaya ve buna ilişkin bir analiz yapmaya çalışacağım.
Bakalım sayın Gür ve sayın Yüksel beğenecekler mi?
Ben halkçılığı, Atatürkçülükten çok; bir partinin altı okundan biri olarak görüyorum. Her ne kadar 6 ilkesinden biri "halkçılık" olsa da ülkenin "TEK PARTİSİ" olduğu dönemde, şalvarlı halk Ankara caddelerine sokulmazdı. Özellikle tek parti'nin meşhur Ankara Valisi Nevzat Tandoğan dönemini bu halkçılarımız iyi incelerlerse, iddia ettiğim hususu göreceklerdir.
Daha sonra, DP'li ve 60'lı yıllarda, aynı zihniyet bu defa halk için "hasolar, memolar" demiştir.
Aynı zihniyetin günümüzdeki iz düşümünü oluşturan bazı yazar ve politikacılar ise halk için şunları söylüyor;
"Karnını kaşıyan adam" (Bekir Coşkun),
"Bidon kafalılar" (Yılmaz Özdil),
"Bunlar seçmen değil, müşteri" (Özdemir İnce),
"Kıllı adamlar, vs." (Mine Kırıkkanat),
"Mantıksız" (Onur Öymen),
Tek parti döneminde "nasıl ederiz de seçimi kazanırız" derdi olmayan, "halkçı" partimiz, çok partili dönemde rakipleri çıkınca nedense bir türlü halkla bütünleşme becerisini gösteremedi. Halkın bunlara yüz vermemesinin nedeni "halkçılığın" yukarıda örneklerini verdiğim "halkçı" yazar ve poltikacıların şahane "evrik" anlamlarından kaynaklanıyor olmasın?
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Not: Bu evirme, devirme oyununu sözde Atatürkçülerin de sahneye koyduğunu çok iyi biliyorum. Yazdıklarımı sadece kendilerine yönelttiğimi düşünüp alınabilecek AKP'li üyelerimizle polemik ortamı oluşmaması için peşin peşin bunu da belirtmek istedim.
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Yalnız bu örnekleri tüm sağcı ve muhafazakarlar için genellemenin de yanlış olacağını belirtmek isterim.Daha önce de dile getirdiğim üzere, bu evirme eylemini bizzat solcu, Kemalist olduğunu iddia edenler de yapmaktadır.
Sayın Bilgili, bu cümlelerimi cevap olarak kabul eder misiniz? :)
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Unutmadan,
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Ben halkçılığı, Atatürkçülükten çok; bir partinin altı okundan biri olarak görüyorum.
6 okun temeli zaten Atatürk'e ve Atatürkçülüğe dayanmaz mı? Neden Halkçılık ilkesini, halkçılığın temeli olan Atatürk ve Atatürkçülük olarak değil de, bir partinin 6 okundan biri olarak gördüğünüzü anlayamadım.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Yüksel;
Verdiğiniz yanıtlar için teşekkürler. Benim alıntı yaptığım yazar ve politikacıları "sözde Atatürkçüler" diye niteliyorsanız, sevenleri ve kendileri alınırlar sonra.. Benden hatırlatması...
"AKP'li üyelerimiz", "sağcı", "muhafazakar" gibi kavramların muhatabı olmak istemiyorum. Sanıyorum siz de bu kavramlarla beni kastetmediniz. Ben liberal demokratım. Benden hatırlatması...
Bu gün Kemalist çizgideki yazar ve yorumcular Atatürkçülük denince 6 oku anlıyorlar. Altı ok Atatürkçülüğü donduran, dogma haline getiren bir düzenlemedir. MHP'nin 9 ışıkından farklı bir tarafı da yoktur. Atatürk'ün kendisi "ben dogma bırakmadım" diyor. Ben Atatürkçülüğü "çağdaş uygarlık" olarak anlıyorum ve bu ifadeyi Atatürkçülüğü donduran değil, geliştiren bir bir ifade olarak düşünüyorum. Örneğin, "çağdaş, laik, sosyal bir hukuk devleti" ifadesi de Atatürkçülüğü çok güzel ifade eden bir anlatımdır diye düşünüyorum.
Selamlar.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Yüksel;
Verdiğiniz yanıtlar için teşekkürler. Benim alıntı yaptığım yazar ve politikacıları "sözde Atatürkçüler" diye niteliyorsanız, sevenleri ve kendileri alınırlar sonra.. Benden hatırlatması...
İsmini zikrettiğiniz politikacı ve yazarların sözde Atatürkçü olduğunu iddia ve ima etmedim efendim aman diyeyim, beni hedef haline getirmeyiniz :), her kesimden bazı kavramların evirilmesine katkıda bulunulduğunu, sağcı, solcu ayrımı yapmaksızın belirttim.
Alıntı:
"AKP'li üyelerimiz", "sağcı", "muhafazakar" gibi kavramların muhatabı olmak istemiyorum. Sanıyorum siz de bu kavramlarla beni kastetmediniz. Ben liberal demokratım. Benden hatırlatması...
Muhatap siz değilsiniz Sayın Bilgili, yine yukarıdaki açıklamayı yapma gereği hissettirdiniz bana. :) Tekrar edeyim de yanlış anlaşılmayayım, her kesimden bazı kavramların evirilmesine katkıda bulunulduğunu, sağcı, solcu ayrımı yapmaksızın belirttim. Liberal demokrat olduğunuzu sitemizde bilmeyen kalmadı da ;), liberal demokratlar merkezin tam olarak neresinde yer alıyor onu da belirtir misiniz?
Alıntı:
Bu gün Kemalist çizgideki yazar ve yorumcular Atatürkçülük denince 6 oku anlıyorlar. Altı ok Atatürkçülüğü donduran, dogma haline getiren bir düzenlemedir. MHP'nin 9 ışıkından farklı bir tarafı da yoktur. Atatürk'ün kendisi "ben dogma bırakmadım" diyor. Ben Atatürkçülüğü "çağdaş uygarlık" olarak anlıyorum ve bu ifadeyi Atatürkçülüğü donduran değil, geliştiren bir bir ifade olarak düşünüyorum. Örneğin, "çağdaş, laik, sosyal bir hukuk devleti" ifadesi de Atatürkçülüğü çok güzel ifade eden bir anlatımdır diye düşünüyorum.
Atatürkçülüğü dogma haline getiren 6 ok (6 ilke) değil, Atatürk'ü ve 6 ilkesini anlayamayanlar ve anlatamayanlardır kanımca. 6 okun yani Atatürk'ün 6 ilkesinin olması gerektiği gibi algılanıp, olması gerektiği gibi uygulandığında nelere kadir olduğunu tarihimiz zaten göstermiştir bilmem bunu hatırlatmama gerek var mı? "Çağdaş, laik, sosyal bir hukuk devleti" elbette Atatürkçülüğü çok güzel özetler ama bu ifadeler zaten 6 ilkenin bütününde de yer almaktadır. 6 ilke Atatürk'ün benimsediği ve ifade ettiği şekilde uygulanacak olursa zaten çağdaş uygarlık seviyesine de ulaşmış oluruz kanaatimce.
Selam ve saygılar...
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Yahu gecenin bu saatinde sana cevap yetiştireceğiz diye uykumuzdan olduk. Yarın devam edeceğim, şu "evrilme" meselesine...
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Halkçılık
Gerçek Anlamı : Halk arasında sınıf, zümre ayrımı gözetmeyen, halkın eşitliğinden yana olan bir akımdır. Kadın-erkek eşitliğini sonuna kadar benimser, tüm halkın sorunlarına, sıkıntılarına çözüm üretmek ve sorunları ortadan kaldırmak amacı güder. Halkın ortak yaşam ve amaç bilincinin şekillenmesi ve güçlenmesini; kader siyaseti güdenlerin, halkı soktuğu uyuşukluk ve duyarsızlık batağından kurtarıp, halkın birlik ve beraberlik gücüne hareketlilik kazandırmayı temel alır. (Nitekim bu anlayış Kurtuluş mücadelesinde son derece başarılı olmuştur.) Özetle halkçılık, seçmene hoş görünme politikası değil, halkın bütününü kucaklama (Günümüzün popüler deyimiyle.), anlama, halkın bütününe çözüm üretme politikasıdır.
Abbas Bey yine liberal demokratlığını yapmış.:o Eh, yanıt vermek farz oldu.
Dilek Hanım Halkçılığı gayet güzel tanımlamış, bir çok kaynakta da benzer tanımlar mevcut... 6 ilke CHP'nin 1927 (dördü) ve 1931'de (devletçilik ve devrimcilik eklenerek) Kurultaylarında alınan kararlarla parti programı ve tüzüğüne girmiştir.
Halkçılık, 1924 tarihli Eğitim Birliği Kanunu'nu (Tevhid-i Tedrisat) yasak olan tarikat ve cemaatler eli ile yerle yeksan etmek, eğitimi paralı hale getirmek, Köy Enstitüleri ve Halkevlerini kapatmak, feodal yapıyı destekleyip el altından aşiretleri güçlendirmek, topraksız köylüye toprak vermek yerine bunun olmaması için parti kurmak, halkı eğitimsiz, işsiz ve aç bırakmak, sonra o halka erzak dağıtarak , din duygularını sömürerek sadaka ve reaya kültürü yaratmak değildir.
Bu duruma gelinmesinin müsebbibi geçmiş merkez sağ iktidarlar, gericiler ve sol?!!! elitistlerdir. Bugün onları farklı kimliklerle görüyoruz.
Hepinize tavsiyem Yakup Kadri'nin Yaban'ınını tekrar okumanızdır. Halk bu hale getirilinceye kadar olanlara ses çıkarmayıp ve hatta çanak tutanların, halkın bugünkü eğitimsiz, bilinçsiz, aç ve çaresiz halini dikkate almadan, ülkeyi sanki İsveç sanıp, halk iradesi her zaman makul ve kendine faydalı kararlar alırmış gibi, bugün o iradeyi eleştirenleri bir de eleştirmeye kalkması karşısında el insaf diye haykırmamak ne mümkün... Halkçılık bireycilik değildir, toplumculuktur, liberallerin ve elitistlerin de bu işe itirazları bundandır.
Selamlar,
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Abbas üstad, halk senden Adana kebap, şalgam ve rakı bekliyor, sen hala kalkmış "bırakınız yesinler, bırakınız içsinler diyorsun" .
Bir el at artık bu toplumsal olaya...:o
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Haftaya (inşallah) buluşuyoruz. Bir mani çıkmazsa tabi.
Ama şu "evrilme" konusunda söyeleyeceklerim henüz bitmedi. Bu konularda meydanı boş bırakacağımı zannetmeyin.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Bu konuya ben dahil olmayayım diyordum bir konuyada burnumu sokmayayım diye zorladım durdum kendimi. Zaten ben konu başlığınıda sevmedim !!! Ne demek o kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi yana yattı çamurabattı gibi bir şey !!!! Güzel yurdumda daha kavram çıkarken genelde devrildiği için böyle uzar gider.
Ben evrilme devrilme anlamam. Değerli yazılarınızı okuyarak ufkumu geliştirdim. Abbas bey, Dilek Hanım , Harun bey gibi değerli görüşlerin yanında bizim haddimiz değil bir görüş bildirmek ama bu değerli görüşçülerin yazılarında değindiği elitist, liberal AKP li üyelerimiz sağcı muhafazakar liboş tatlı su enteli danteli gibi hiç bir yazardan alıntı olmadan bir konuyu değerli fikirlerinize arz etmek istiyorum.
Çok kişi bilmez Atatürk ün bazı hatıralarıı bazı düşüncelerini açıklama tarzını ben size burada CUMHURİYET hakkındaki görüşlerini yazacağım. Nasıl evirir devirirsiniz onu bilmem Benim tarihe not olsun diye buraya bunu yazma görevim var... Gerisini bilmem.
Atatürk Çankayada ki kalabalık bir davetli topluluğuyla yemek yerken (1936) sözü CUmhuriyete getirir. Topluluğa sorar.
Cumhuriyet Ne Demektir ?
Herkes kendince ''basmakalıp'' yanıtlar verir. Bunun üzerine Atatürk.
Bu dedikleriniz her kitapta yazar. Hepimiz bunu biliriz, fakat ben sizin şahsi anlayışınızı öğrenmek istiyorum. Sualimi biraz daha açayım '' Cumhuriyetten biz ne bekliyoruz ?'' der...
Gene beklediği yanıtları bulamaz dağınık basmakalıptan öteye olmayan bu yanıtlar üzerine Atatürk
'' Bayanlar baylar; görüyorum ki , çoğunuz Cumhuriyetin herhangi bir vatandaşın, daha doğrusu en layık vatandaşın cumhurreisliğine seçilmesi, seçilebilmesi gibi en zahiri manası üzerine duruyorsunuz. Hakikattede bunun büyük manası vardır. Bu manayı daha açık bir kelime ile ifade edelim :Cumhuriyet demek imkan demektir.
Evet , bayanlar, baylar. Cumhuriyet imkan demektir. İstiklali en iyi şartlarda muhafazaya imkan, cumhuriyet kaimdir. Sade son birasır içinde Türkiye'de devlet reisleri mevkilerini muhafaza endişesi ile iki defa yurtta yabancı kuvvetleri kendilerine destek etmişlerdir. İkinci Mahmud, mevkiinin elinden gideceği korkusu ile Hünkar İskelesi Muahedesi'ni yapmış, Rusları çağırmakta tereddüt etmemiştir. Vahidettin hikayesini ise hepimiz yaşadık biliyoruz. Cumhuriyette devlet reisi her şeyden evvel kendi mevkiinin muvakkat ve muvakkat( geçici t.a ) olduğunu bilerek o mevkiye çıkar. Layık kaldıkça o mevkiide oturur. İmkan ancak onun kıymeti ile kendini gösterir.
Cumhuriyet imkan demektir. Çünkü iç hürriyetin de en büyük imkanı cumhuriyetle kabildir. Ama diyecekiniz ki, dünyada adı cumhuriyet olan diktatörlükler vardır. Evet , fakat bütün bu şekiller muvakkattir. Cumhuriyet sade adıyla bile fert hürriyetini aşılayan sihirli bir aşıdır. Görülecektir ki, cumhuriyet imkanları olan her memleket, hürriyet davasında er geç muvaffak olacaktır. Cumhuriyet, kendisine bağlı olanları en ileri zirvelere götüren imkanları verir. İstiklal ve hürriyetine sahip olan milletler ilerleme yolunda imkan lara malik demektir. O halde cumhuriyet her sahada ilerlemenin en sarih teminatıdır. Cumhuriyeti bu manası ile ve bu şümul ile anlamak lazımdır.'''
Sonra ne mi olur ? Yemektekiler muhtemel bu sözlerin anlamınıda yemekle birlikte sindirmeye çalışırlar. Ne kadar sindirildiği ise günümüzde gözükmektedir.
İşte evrilmeden devrilmeden liboş entel dantel 2. veya 45. Cumhuriyetçi olmadan muhafazakar sağcı solcu olmadan bir kavram size. Çok özür dilerim yalınlaştırmadım sözcükleri olduğu gibi korudum. Bu günlerde artık bulunamayan (maalesef ) sahibi olmaktan gurur duyduğum ( sahaf ta bulduğumda resmen zıplamıştım ) 1954 bakılı bir kitaptan aktardım. Buyurun ...
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Bilgili, yazılarınızı, değerli görüşlerinizi sabırsızlıkla beklerken, aşağıdaki ileti silsilesinde bir kopukluk olduğunu fark ettim.
Alıntı:
Ben halkçılığı, Atatürkçülükten çok; bir partinin altı okundan biri olarak görüyorum.
Alıntı:
6 okun temeli zaten Atatürk'e ve Atatürkçülüğe dayanmaz mı? Neden Halkçılık ilkesini, halkçılığın temeli olan Atatürk ve Atatürkçülük olarak değil de, bir partinin 6 okundan biri olarak gördüğünüzü anlayamadım.
Alıntı:
Bu gün Kemalist çizgideki yazar ve yorumcular Atatürkçülük denince 6 oku anlıyorlar.
Ben Kemalist çizgideki yazar ve yorumcuların değil, sizin bakış açınızı merak ediyorum. Halkçılık denince aklınıza neden Atatürk/Atatürkçülük değil de bir partinin 6 oku geliyor?
Bu arada, sizi uykusuz bıraktığım için kusura bakmayın, uykuyla aram şu aralar bozuk olduğu için herkesi kendim gibi zannediyorum sanırım. Bundan sonra çok zor olsa da bu tatlı tartışmalara daha erken saatlerde ara vereceğim, söz. :p
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Laiklik ilkesine değinecektim ama öncelikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün laiklik tanımı ve bu tanıma ilişkin yorumlara bir bakalım istiyorum.
Cumhurbaşkanı Gül'ün TBMM'deki yeminin ardından yaptığı konuşmadaki laiklik tanımı tartışılıyor.
Gül'ün yemin törenindeki laiklik tanımı için Prof. Yüzbaşıoğlu, "AKP ideolojisinin dışavurumu", Prof. İbrahim Kaboğlu, "Laikliğe böyle bir amaç yüklenemez" dedi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, TBMM'deki yemin töreninde yaptığı konuşmada, laikliği, "farklı yaşam tarzlarını özgürleştirici bir model" olarak tanımlamasına bazı akademisyenler ile siyasilerden itiraz geldi.
Milliyet, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Meclis'te yaptığı konuşmasını uzmanlara sorarak şu sorulara yanıt aradı:
1- Abdullah Gül'ün laikliği, "Farklı yaşam tarzlarını özgürleştirici bir model" olarak ifade eden yaklaşımı yeni bir tanım mı getiriyor?
2- Hangisi laikliğin özüne daha uygun bir yaklaşım sayılabilir?
- Gül'ün dile getirdiği yaklaşım mı?
- Farklı hayat tarzlarına özgürlük ortamı içinde yaşama olanağı sağlayan demokrasinin bekası için laikliği, "siyasal-kamusal alanda dini inançlara çizilen sınır" olarak gören yaklaşım mı?
Gül ne demişti?
"Cumhuriyetimizin temel ilkelerinden laiklik, bir hak ve özgürlükler sistemi olan demokrasi içerisinde farklı hayat tarzları için özgürleştirici bir model olduğu kadar, bir sosyal barış kuralıdır da. Çatışma ortadan kaldırmanın en kestirme yolu da yine laiklik ilkesine bağlılıktır. Coğrafyamıza özgü gerçekleri düşündüğümüzde, din ve vicdan özgürlüğünü de içinde barındıran laiklik ilkesinin değerini daha iyi kavramış oluruz."
Sistemle örtüşmüyor
Prof. Dr. Yılmaz Aliefendioğlu (Başkent Üniversitesi):
Gül'ün tanımının, laikliğin söz konusu bilimsel tanımıyla kısmen örtüştüğünü söyleyebiliriz. Ancak, aynı yaklaşım, türban dahil her konuda özgürlükçü bir tavır gösterilmesini gerektirir. Bizde laikliğin somut hali, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda çizilen bir kamusal alan doğrultusundadır. Bu yönüne bakıldığında, bu tanımın, mevcut Anayasa'daki yaklaşımla, cumhuriyetin uyguladığı sistemle çok da örtüşmediğini söyleyebiliriz.
Gül'ün tanımı kuramda yok
Prof. İbrahim Kaboğlu (Marmara Üniversitesi):
Bu tanım, laikliğin kuramsal tanımında yer almadığı gibi, laikliğe böyle bir amaç da yüklenemez. Laiklik, öncelikle neyin yapılmaması gerektiğini belirler.
En başta, hukuk kurallarının dinsel buyruklardan esinlenmemesi demektir. Özgürleştirme ise olumlu bir edimi gerekli kılar.
Devrim ideolojisini kaldırmak
Prof. Ülkü Azrak (Maltepe Üniversitesi):
Biz Fransa'dan esinlendik bu konuda, orada bir tanım var mı? AKP, eskiden beri mutlaka tanım yapılmasını istiyor. Anayasa'da laikliğin tanımı dolaylı olarak yapılmıştır. Kimsenin ibadete zorlanamayacağı, kimseye diniyle ilgili soru yöneltilemeyeceği, dini esaslara tabi eğitim yapılamayacağı gibi.
Ancak, Cumhurbaşkanı tanım yapmaya çalışıyor. Uzmanlık alanı da değil. Geriye AKP'nin ideolojisi kalıyor. İnanışların tamamının uygulamaları serbest bırakılsın. Devrim ideolojisini kaldırmaktır bu.
Bülent Arınç'ın olayıyla aynı
Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu (Galatasaray Üniversitesi):
Gül'ün yaptığı tanım, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın zaman zaman yaptığı tanımlardan farklı değildi. Kamusal alanda inançlara tümüyle özgürlük tanıdığınız zaman, Osmanlı'daki çok hukukluluk ortaya çıkar. AİHM de RP'nin kapatılması davasında bu tanımı sorguladı. Çok hukukluluğun eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığını söyledi. Bu anlayış, türban açısından bile sorun yaratır. Bu, AKP'ye hâkim olan söylemdir. Şimdi, daha açık biçimde söyleniyor.
AKP'nin tanımını yaptı
Gündüz Aktan (MHP İstanbul Milletvekili):
Gül'ün yaptığı tanım, AKP'nin tanımıdır. Ülkenin tümünü kucaklayan bir yaklaşım değildir. Farklı hayat tarzlarının özgürleştirilmesine yönelik tanım, laikliğin ileri bir türevidir. Gelişmiş ülkelerde, farklı tarzların da hoşgörüyle karşılanması için kullanılır. Bizim ülkemizde bu tanım, AKP mensuplarının yaşam tarzlarının hoşgörüyle karşılanması anlamında yapılmıştır. Beklentileri karşılamamıştır.
Milliyet
Gökçer TAHİNCİOĞLU
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Gül'ün laiklik tanımı konusunda Sayın Yüksel'in alıntıladığı gazetede (aynı tarihli nüshasında) köşe yazarı Semih İdiz "Gül'ün laiklik tanımında terslik yok" diyor. Dış dünyayı iyi takip eden bir yazar olduğundan, bun u da dikkate almak gerekir diye düşünüyorum.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Siz de o yazıyı ekleyin, tanım ve yorumlar üzerinde tartışalım Sayın Bilgili. Yalnız daha önce size vermiş olduğum sözden ötürü, sizinle girdiğim tartışmalara daha erken saatlerde ara vermem gerekiyor. Bu nedenle siz de o yazıyı ekleyin ve ara verelim, yoksa gene uykusuz kalırsınız. :o Hoş bu gece ben de epey uykusuzum ya neyse... :)
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Gül'ün laiklik tanımı konusunda Sayın Yüksel'in alıntıladığı gazetede (aynı tarihli nüshasında) köşe yazarı Semih İdiz "Gül'ün laiklik tanımında terslik yok" diyor. Dış dünyayı iyi takip eden bir yazar olduğundan, bun u da dikkate almak gerekir diye düşünüyorum.
Bu arada, dış dünyayla ülkemizin durumunun farklı olduğunu, değerlerimizin başka başka olduğunu dile getiren sizdiniz. Dinimiz ve dini yaşam tarzlarımız da farklı olduğuna göre, laiklik ilkesini dış dünyaya göre tanımlamak ne kadar yerinde olur? Bu da bu gecelik son sorumdu, sustum... :p
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Yunan yada Rum olsam Gül ün ne laiklik nede başka yazısında sorun bulmam..
Sevr destekçisi olsam az bile derim...
Irak lideri barzani olsam yetersiz bile derim...
Ama ben Türk üm beğenmedim.
Dünya ne diyor ? Pardon !!!
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Yüksel;
Ben Semih İdiz'in yazısındaki laiklikle ilgili cümleyi yorumsuz aldım. Olumlu ya da olumsuz bir yorum yapmadım. Farklı olduğu için, sizin alıntılarınıza bir ilave olsun diye yapmıştım. Yazıda laiklikle ilgili tek cümle vardı, onun için tamamını almaya gerek yok.
Dış dünya konusundaki görüşlerimi burada da yanlış anlamışsın. Benim dış dünya ile ilgili yazdığımı husus aslında siz çok anlamışsınızdır. Yahu, adam Amerikalı'nın tişörtünden bahsediyor, ben de onlar bayraklarını da kıçlarına don yapıyorlar, bu bize uymaz dedim. Bu doğru değil mi?
Ben bu sitede öteden beri dışa açık, özgürlükçü bir görüşü savunuyorum. Dış dünyadan tabi alınacak, öğrenilecek çok şey var. Dış dünyadan alınacak şey var, alınmayacak şey var. İçine kapanık bir Türkiye istemiyorum. AB'ye taraftarım. Bunun Sevr'le falan ilgiis yok.
Sayın Tangör'ün dış dünya ile ilgili "kısa ve özlü" yazısı ne yazık ki demogoji kokuyor.
Selam.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Abbas Abi ;
Ben sayın semih idiz e değil Sayın CUMHURBAŞKANI na dedim. Demogoki ise yapan sayın GÜL ...Ben onu yorumladım.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Dış dünya konusundaki görüşlerimi burada da yanlış anlamışsın. Benim dış dünya ile ilgili yazdığımı husus aslında siz çok anlamışsınızdır. Yahu, adam Amerikalı'nın tişörtünden bahsediyor, ben de onlar bayraklarını da kıçlarına don yapıyorlar, bu bize uymaz dedim. Bu doğru değil mi?
Valla dayanamayacağım, buna da cevap yazacağım, uykunuz gelince söyleyin bırakayım yazmayı olur mu?
Sayın Bilgili,
Yanlış anlamadım sizi, hatta bu tip konularda başka ülkelerden örnekler verilmesine ben de karşıyım. Ancak Amerika'dan örnek veren arkadaşımızın açıklamalarına da bazı noktalarda hak vermiyor değilim. Ayrıca bu yorumlarınızla, liberal demokrat biri olarak her fırsatta dile getirdiğiniz özgürlüklerin birtakım değerlere göre sınırlandırılabileceği görüşünde olduğunuzu fark ettim, yanılıyor muyum?
Konuya dönersek, yukarıdaki iletime açıklık getireyim, dış dünyayla ülkemizi vicdani değerlerle ilgili hiçbir konuda kıyaslamamalıyız diye düşünüyorum. Buna laiklik ilkesi de dahil. Semih İdiz'in yazısı hakkında yorum yaptığınızı ifade etmedim ki, neden kızdınız? Siz dış dünyaya yakın bir isim olduğunu dile getirip, bu nedenle farklı bir bakış açısı olabileceğini anlatmaya çalıştınız öyle değil mi? Doğru anlamış mıyım? Eğer öyleyse, ben de diyorum ki dış dünyaya yakınsa yakın, boşverin dış dünyayı (Vicdani değerler ve tanımlar açısından) biz kendi laiklik tanımımıza bakalım, zira dış dünyayla tüm değerlerimiz farklı olduğu için dilediğimiz kadar tanım transfer edelim bizde eğreti duracaktır.
Hoş, neden durduk yerde Laiklik yeniden tanımlanmak isteniyor onu da anlamıyor ve tasvip etmiyorum ya, şimdi o konuya girersek sabaha kadar otururuz... :)
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
31 Ağustos 2007 günlü Milliyet'te Çetin Altan'ın yazısında "milliyetçilik" ve "halkçılık" kavramlarına değinildiğinden, sanırım yazının aşağıdaki ilgili kısmı foruma uygun düşecektir;
Yaızının ilgili kısmı aşağıdadır;
* *
Cumhuriyetçiler döneminin "milliyetçilik" ilkesi "yönetenler"le, "yönetilenler"i; "yoksul"larla, "zengin görünenler"i aynı torbanın içine koyarak, sınıf bilincinin hem netleşmesini, hem de politikaya yansımasını iğdiş etmişti.
Ve böylesi oligarşik garip bir despotizm de, "halkçılık" ilkesiyle sütrelenmek istenmişti.
* * *
"Milliyetçilik" ilkesiyle "halkçılık" ilkesinin, birbiriyle yan yana kelepçelenmesi, ister istemez bir "kavramlar" curcunası yaratmıştı.
* * *
"Halkçılık", aristokratik bir egemenliğe karşı, Fransız Devrimi'yle ortaya çıkmış bir kavramdı.
Türkiye'de "halkçılık"tan yana olmak, hangi egemenliğe karşı olmaktı?
Hele hele ülkede, "milli gelir" dağılımındaki dengesizlikleri, su yüzüne çıkarmak da; "Allahsız komünizm" suçlaması içine alınmışsa?
Yazının tamamı için aşağıdaki linke bak;
http://www.milliyet.com.tr/2007/08/31/yazar/altan.html
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Çetin Altan'ın kafasına yeni mi dank etmiş bu fikirler? TÜrkiye İşçi Partisi üyesi bir milletvekili iken bunların tam da aksini savunuyor dahası bu uğurda Adalet Partisi milletvekillerinin linç girişiminden CHP'li milletvekillerinin yardımıyla kurtuluyordu.
Alıntı:
Cumhuriyetçiler döneminin "milliyetçilik" ilkesi "yönetenler"le, "yönetilenler"i; "yoksul"larla, "zengin görünenler"i aynı torbanın içine koyarak, sınıf bilincinin hem netleşmesini, hem de politikaya yansımasını iğdiş etmişti.
Ve böylesi oligarşik garip bir despotizm de, "halkçılık" ilkesiyle sütrelenmek istenmişti.
Çetin Altan'ın bu ifadeleri çok bilinçli yazdığı görülüyor ve kavramlar ancak böylesine çarpıtılıp İĞDİŞ EDİLEBİLİRDİ. Atatürkçülük ilkelerinden "Milliyetçilik" kavramının yönetenlerle yönetilenleri aynı torbanın içine koyarak sınıf bilincinin netleşmesi önlenmişti diyebilmek ancak Altan & Altan Co. şirketinin yapabileceği bir DEZENFORMASYON VE MANİPÜLASYONDUR. Atatürk milliyetçiliği, Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan, dili, dini, etnisitesi ne olursa olsun üzerinde yaşadığı toprağı vatan olarak kabul etmiş herkesin Türk olduğunu ifade eder. Bu temelde şekillenen milliyetçiliğin ABD milliyetçiliğinden ne farkı vardır? 72 ırkın bir arada yaşadığı ABD' de herkes Amerikalıyım demektedir. Sakın bu noktada biz de Türkiyeliyim diyelim demeye kalkmayın.
Her ne kadar "Halkçılık" kavramı "milliyetçilik" kavramının bir sonucu ise de Atatürk'ün halkçılığı kafatçı (faşist) anlamı ile milliyetçilik anlayışından tamamen farklı, kendisini milletin bir ferdi olarak benimsemiş milletin vicdanı olarak ortaya çıkmıştır. Halkçılık, kendi kaderini tayin hakkını,halk iradesiyle oluşan demokratik bir toplum ve yönetim biçimini, sınıflar arasındaki eşitsizliği elverdiğince dengelemeye çalışan, devlet erkinin halk yararına kullanılmasını öngören bir yapıdır.
Atatürk ilkeleri klasik Fransız felsefik ve sosyolojik öğretilerden esinlenmiş olmakla beraber, kendi halkının, milletinin kurtuluş savaşı ile gelen tarihsel geçmişine uygun olarak dönüştürülmüş, son derece çağdaş ve sui generis (kendine özgü) bir ilkeler bütünü olduğu, bu anlamda apayrı bir felsefik ve sosyolojik doktrin olduğunu nasıl ıskalayabilirsiniz.Ancak bu ilkeler, emperyalist kurama en çok zarar verecek, 3. dünya ülkelerine son derece kötü örnek olabilecek ilkeler olduğundan, onyıllardan bu yana bu ilkelerin emperyalizme uyumlu olabilecek tarzda dönüştürülerek yokedilmesi kaçınılmaz bir görevdir bazıları için. O kadar kötü bir örnektir ki, Atatürk hayranı Pakistan ile Türkiye' de 1980 yılında eş zamanlı darbeler yapılabilmiş ve bu iki toplumun çivisi yerinden oynatılabilmiştir.
Çetin Altan &Altan Co. esasında bu yazdıklarının hiç de doğru olmadığını o kadar iyi bilmektedirler ki. Ama bu eşsiz yetenekleri sayesinde kavramların evrilip devrilmesinde üstün başarıları olduğunu kabul etmek gerekir.
-
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
İzliyor ve bakıyorum ki sevgili Abbas Bilgili uzun uzun bana cevap yazıyor. Aslında ne yazacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Liberal bir Demokrat olarak bizlere yine FARKLI bir lezzet, farklı bir bakış açısı sunacaktır mutlaka.En sevdiğim yemek patlıcan musakkadır ama sırf farklı bir lezzet olsun diye gres yağıyla pişiremem bu güzelim yemeği.
Abbas Bey de durmadan bize farklı bakış açıları da olduğunu göstermeye çalışıyor. Bi zde izliyuoruz yazdıklarını ve verdiği linkleri DU BAKALİ NO'LCEK diye (aslında sonuç hepimiz için ülkemiz için belli de, işte Abbas bey kaçınılmaz sonuçtan zevk almamız gerektiğine işaret ediyor aslında:o)