-
Tarafsız ve Bağımsız Medya!
Emin ÇÖLAŞAN
ecolasan@hurriyet.com.tr
Vay vay vay!..
ELİMDE İstanbul’da haftalık yayınlanan bir İslamcı dergi var. Seçim sonrasındaki iki ayrı kapağını burada görüyorsunuz. İlkinde Anıtkabir’e kilit vurulmuş ve altı ok, Atatürk’ün mezarından ceset halinde çıkarılıyor.
Bir sonraki kapakta ise altı ok şöyle tanımlanıyor: (Aslında Cumhuriyet rejimine küfrediliyor!)
"Dinsizlik, Halk Düşmanlığı, Fahişelik-İbnelik, Ayyaşlık-Hırsızlık, Batıcılık-Hayvanlık, Vatan Hainliği."
https://i4.hurimg.com/i/hurriyet/75/...18fbb8f8b93a45
* * *
Derginin Anıtkabir kapaklı sayısında, 19. sayfada bir haber.Bunları sizlerden özür dileyerek aynen veriyorum ki, herkes pisliğin boyutunu görsün. Haberin başlığı: "Dayılanan pezevenge kurşun yağdı."
"Kayseri’de seks dükkanı açarak Müslüman halkımıza meydan okuyan pezevengin kerhanesi kurşunlandı. Kayserili Müslümanlar bu orospu çocuğunun açtığı seks dükkanına giderek ’Ananın porno filmi var mı, eğer gelirse biz satın alacağız. Ananın donunu da dükkanın girişine as’ dediler.
Şimdi biz laiklerden öğrendiğimiz yöntemlerle para kazamayı öğrenen bu orospu çocuğunun anasının filminin vizyona giriş haberini bekliyoruz.
Müslüman Kayseri halkı bizi yanıltmadı ve pezevengin işyeri kurşunlandı. Onları tebrik ediyoruz.
Gün geçmiyor ki Laik Cumhuriyet’in Allahsız ve ahlaksız rejiminin pislikleri görülmesin. Cumhuriyet kazanımları!
’İlke ve inkılapların’ oluşturduğu bu manzara karşısında biz intikam yemini ettik.
Tek tek ve topyekun, hesabını bu dünyada görmek üzere Allah’tan memuriyet diliyoruz."
Bu yayınlar (hem de "Müslümanlık" adına) İstanbul’da Valiliğin, Savcılığın, Emniyet ve öteki ilgili makamların gözleri önünde yapılıyor.
https://i4.hurimg.com/i/hurriyet/75/...18fbb8f8b93a47
Devlet var mı? Var, var!
https://www.hurriyet.com.tr/vay-vay-vay-7080165
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Hürriyet Gazetesi Köşe yazarı Emin Çölaşan'ın işine son verildi
AKP iktidarı ile ilgili oldukça sert yazılar yazan Emin Çölaşan'ın işine uzun süredir son verilmek isteniyordu.
İşte Çölaşan'ın işine son verilmeyi gerektiren yazılardan bir tane:
Hürriyet Gazetesi'nde iktidarı hedef alan yazılarıyla tanınan Emin Çölşan'ın yazılarına son verildi.
Seçimler öncesi ve sonrası iktidarı hedef alan ve eleştiren Emin Çölşan'a, yazılarına son verildiği haberi, Hürriyet'in genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök tarafından verildi.
Bu arada Çölaşan'ın Hürriyet Gazetesi'ndeki görevine son verilmesine çok sert tepki gösterne Bekir Coşkun'un da istifasını sunduğu iddia edildi
Hürriyet Gazetesin'de Emin Çölaşan'ın işine son verilmesinin ardından Gazetenin en önemli muhalif yazarlarından Bekir Coşkun'un olaya tepki göstererek istifa ettiği medya kulislerine bomba gibi düştü.
Hürriyet koridorlarından gelen iddialara göre Ertuğrul Özkök'ün, Bekir Coşkun'u istifadan vazgeçirmeye çalıştığı fakat Coşkun'un istifasında kararlı olduğu söyleniyor.
www.kanalturk.com.tr
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Emin Çölaşan'ın gazetedeki yazarlığına son verilmesi (Haber doğru ise) ile, yukarıda alıntılanan bugünkü yazısı arasında bir bağlantı var mıdır acaba?!..
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Aynı doğrultuda yazan Yılmaz Özdil'i niye getirdiler peki?
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Emin Çölaşan'ın bu yazısını iyi irdelemek gerekir;
1) Emin Çölaşan, yazısına konu ettiği derginin adını dahi vermemiştir. Bu derginin adı "Baran"dır. İBDA-C isimli terör örgütünün yayın organıdır. Emin Çölaşan, insaflı, vijdanlı ve de objektif bir yazar olsa idi, bu derginin bir terör örgütü olan İBDA-C'nin yayın organı olan BARAN isimli dergi olduğunu yazardı. Bu hususları açıklamayarak, derginin normal islami basından birisi olduğu intibaını yaratmaya çalışmış ve bu şekilde okuyucularını da aldatmıştır.
2) Söz konusu dergi, sadece Atatürk'e ve CHP'ye değil, AKP'ye ve R. Tayyip Erdoğan'a da ağır şekilde hakaretler eden, normal insanların kabul edemeyeceği bir yayın organıdır. Emin Çölaşan, derginin bu özelliklerine de değinmeyerek, okuyucularını aldatmıştır.
3) Dergi ve arkasındaki örgüt hakkında söylenecek çok şey var. Emin Çölaşan, bunların hiç birinden bahsetmemiştir. Okuyucularını yanlış yönlendirmiş ve gaza getirmiştir.
4) Dünya görüşünü hiç benimsemediğim bir yazar olan Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten ayrılması benim açımdan bir kayıp olmamakla birlikte, yazılarını zaman zaman okuyordum. Önemli olan farklılıkların farkında olmak ve bizim gibi düşünmeyenlerin de görüşlerine saygı duymaktır. Bu anlamda farklı bir yazarı belki bir süre okuyamayacağız, ama Hürriyet'te zaten aynı doğrultuda yazan başka yazarlar mevcuttur. Üstelik bunlara şimdi Yılmaz Özdil de ilave edilmiştir. Bu nedenle Emin Çölaşan gitti diye üzülen dostlar üzülmesin, benzerleri zaten var. Farklı seslere de kulak vremekte yarar var, biraz da farklı olanları dinleyelim.
Selamlar.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Emin Çölaşan'ın bu yazısını iyi irdelemek gerekir;
Bu hususları açıklamayarak, derginin normal islami basından birisi olduğu intibaını yaratmaya çalışmış ve bu şekilde okuyucularını da aldatmıştır.
Selamlar.
Bunu biraz açarmısınız Sayın Bilgili...
Normal ve normal olmayan islami basın?
İslami olan ve olmayan basın?
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Sayın gecem1970;
Aslında bu soru ve verilecek cevap da gereksiz diye düşünüyorum. Çünkü, siz aradaki farkı farkedecek ve bilecek birisiniz. Ama yine de sorduğunuz için çok kısa izah etmeye çalışayım. Belki maksadımı iyi anlatamamış olabilirim, ama belirtmek istediğim husus, islamcı bir terör örgütünün yayın organı ile islamcı olarak bilinen yaygın medyanın aynı kefeye konulamayacağını vurgulamak istemiştim. Bu durum diğer siyasal görüşlerde de aynıdır. Kürt sorununu terörize eden yayın organları ile aynı sorunu demokratik alanda tartışmaya açanların da farklı olduklarını düşünüyorum. Sol için de aynı şey geçerlidir. Solda terör örgütlerinin marjinal yayın organları vardır, ama bu marjinalleri sol görüşlü çok sayıdaki diğer sol yayınlarla bir tutmak mümkün mü? Örneğin, "Türk Solu" isimli bir dergi var, benim kanımca bu dergi tam anlamıyla faşist ve ırkçı bir dergidir ve hiç bir zaman benim bildiğim ve değer verdiğim solla ilgisi yoktur.
"İslami basın" ve "islami olmayan basın" kavramlarını ben de çok tutmuyorum ama bizim medyada "islami basın" veya "islamcı basın" şeklinde yaygın bir kullanım var. Yani kavramlar bana ait değil. Çok içime sinerek kullanmıyorum. Ama bu kavramların pratik açıdan anlatım kolaylığı sağladığı da var diyebiliriz.
Selam ve saygılar.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Ertuğrul ÖZKÖK
Çölaşan'la veda yemeği
ÖNCEKİ gün İzmir’de Deniz Restoran’da Emin Çölaşan’la yemek yedik.
Emin’le zaman zaman bu tür yemekler yer, sohbet ederiz.
Bu defaki sohbetimizin niteliği farklıydı.
Hürriyet olarak Çölaşan’la el sıkışacaktık.
Tahmin edersiniz ki, benim için zor bir sohbetti.
Emin’le Hürriyet’te aşağı yukarı aynı yıllarda çalışmaya başladık.
Ben gazetenin Ankara temsilcisiydim, o da haftalık sohbetler yapıyordu.
İkimiz de aşağı yukarı aynı yıllarda günlük yazı yazmaya başladık.
Bazen aynı görüşlerde birleştik, bazen de çok farklı noktalarda yer aldık.
Son yıllarda Çölaşan’la Hürriyet arasında bazı sorunlar çıkmaya başladı.
Sonunda iş, gazetenin kurumsal kimliği ile çatışma noktasına geldi.
* * *
Hemen aklınıza şu soru gelecektir.
Acaba siyasi bir mesele mi?
Hayır kesinlikle böyle bir şey yok.
Öyle olsaydı, yazar kadromuza Yılmaz Özdil gibi Türkiye’nin en çok okunan, en muhalif seslerinden birini katmazdık.
Öyle olsaydı, Oktay Ekşi, Bekir Coşkun, Tufan Türenç, Özdemir İnce, Yalçın Doğan, Yalçın Bayer gibi güçlü muhalif yazarlar bu logo altında yazıyor olmazdı.
Çölaşan geçen 20 yıl boyunca istediği her şeyi yazdı.
Yüklü tazminatlar ödeme pahasına bunlara ses çıkarmadık.
Hürriyet bundan 5 yıl önce yeni yayın ilkelerini belirledi.
Bu ilkeler, yeni ve çağdaş bir yayıncılık anlayışının temel taşlarıydı.
Kişi hakları, hakaret, takıntı gibi konularda daha titiz bir yayıncılık sürdüreceğiz.
Bunda kesin kararlıyız.
İşte bu noktada Çölaşan’la bazı anlaşmazlıklar çıkmaya başladı.
Hepimiz o kurumsal kimliğe saygı göstermek, onun koyduğu yayın ilkelerini benimsemek zorundayız.
Peki yazarların bunu kabul etmeme hakkı yok mu?
Var elbet.
O zaman yapacağımız iş, kendimizce daha uygun gördüğümüz bir yerde mesleğimizi devam ettirmektir.
* * *
Türkiye çoğulcu bir ülke.
Bu ülkede gazete olarak sadece Hürriyet yok.
Gazetelerde muhabirlerin işine son verildiği gibi, yazarların da verilebilir.
Genel yayın yönetmenlerinin de...
* * *
Herhalde Çölaşan’la sohbetimizin nasıl bir havada geçtiğini merak ediyorsunuzdur.
Bana göre her zamanki üslup ve samimiyet içinde geçti.
Daha çok ben konuştum, o dinledi.
Sonunda yine el sıkışarak ayrıldık.
Tabii hem 22 yıllık arkadaşlık hem genel yayın yönetmenliği açısından hüzünlü bir ayrılık olduğunu söyleyebilirim.
Dün Emin Çölaşan’ın ayrılması dolayısıyla verilen tepkilere baktığımda şunu anlıyorum.
Hürriyet bu ülkenin en temel üç beş müessesesinden biri.
Şöyle yakın döneme bir göz atın.
Türkiye’nin en muhalif seslerinden biri Necati Doğru’nun Sabah Gazetesi’nde işine son verildi.
Benim hatırladığım tek satır yazı çıkmadı.
Daha geçenlerde Yılmaz Özdil, Sabah’tan ayrıldı.
Çıt yok.
Bundan iki üç yıl önce Tuncay Özkan, Akşam gazetesinden kovuldu.
Kimsenin kılı kıpırdamadı.
Mehmet Barlas, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand ve daha başka kaç köşe yazarı çalıştığı gazetelerden çıkarıldı.
Birkaç arkadaşı dışında hatırlarını soran bile olmadı.
Onların her biri büyük yazardı.
O zaman...
Acaba yazdıkları gazeteler mi küçüktü...
Hürriyet’e gelince, işin rengi değişiyor.
Bir muhabirin işine son verilmesi bile olay oluyor.
"Büyük gazete" olmanın bedeli var.
Başkaları hep küçük kalmaya, kendilerini küçük görmeye devam ettikçe, biz olduğumuzdan da büyük görüneceğiz ve bu bedeli ödemeye devam edeceğiz.
* * *
Hürriyet şimdi önümüzdeki 10 yıla hazırlanıyor.
Kadrolar gençleşiyor.
Çağdaş yayın ilkeleri yerleşiyor.
Eski güçlü yazarlarının yanı sıra, yeni, genç ve güçlü muhalif sesler yükseliyor.
Kimsenin kuşkusu olmasın, biz iktidarlar karşısında en güçlü müessese, en güçlü ses olmaya devam edeceğiz.
Emin Çölaşan’a gelince...
O güçlü bir kalemdir.
Türkiye’de birçok gazete var. Mutlaka bir başka gazetede sesini duyurmaya devam edecektir.
Türkiye çoğulcu bir toplum.
Burada olmazsa başka yerde.
Başkaları oralarda olmazsa, burada...
Bu duygularla Çölaşan’a "Güle güle" diyorum.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Sayın Bilgili,
Peki AKP kanadından bu dergiye herhangi bir açıklama yapıldı mı? Kınandı mı? Kaynağı ne olursa olsun, bu dergi tarafından alenen bir suç işlenmiştir, AKP bu konuda ne dedi?
Toplumun yarısında, irtica, şeriat tehdidi düşüncesi hasıl iken, Cumhuriyet rejiminin yıkılmak istendiği görüşü yaygınken (Bu endişeler yerli ya da yersiz olabilir ama önemli olan varlığıdır ve görmezden gelinmemelidir.), bir derginin yangına körükle gitmek istercesine böyle bir yayında bulunmasına, toplumdaki bu endişeleri yok etmek görevini ve misyonunu üstlendiğini beyan eden AKP, neden sessiz kaldı? Diyelim ki Emin Çölaşan gerçekten dediğiniz gibi halkı kandırmak için kötü niyetli davrandı, bu kötü niyetinde hedef neydi diye soracak olursam tabii ki AKP diyeceksiniz. Hedef AKP neden Çölaşan'ın bu yazısına tepki göstermedi, neden sizin yaptığınız açıklamayı yapmadı, bu derginin normal İslami basınla bir alakası yoktur, biz bu dergiyi kınıyoruz ama Emin Çölaşan'ı da bu yazısında kötü niyetli olduğu için kınıyoruz demedi?
Eğer bu dergi bir terör örgütünün dergisi ise, neden hala yayın yapabiliyor? PKK ülkemizde bu şekilde bir yayın yapabiliyor mu? İkisi de terör örgütü, peki birinin diğerine olan üstünlüğü nedir? BARAN dergisi toplatılmış mıdır, herhangi bir yaptırım uygulanacak mıdır, C.Savcıları harekete geçmiş/geçirilmiş midir? (Bu soruları gerçekten gelişmelerden bilgim olmadığı için tüm samimiyetimle soruyorum, lütfen bilginiz varsa esirgemeyiniz.)
Son olarak, söz konusu dergi, RTE'ye de hakaret ediyorsa, karikatürleri hakaret olarak algılayıp tazminat davalarını hiç tereddüt etmeden açan RTE (Örneğin Penguen dergisi), bu dergiye neden tepkisiz kalıyor? Bu dergiye de açmış olduğu tazminat davaları var mı, biliyorsanız lütfen paylaşın da ben de iyimser olayım, iyimser düşüneyim artık, inanın bunu gerçekten istiyorum...
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Herkese Selamlar ,
Oncelikle belirtmek istediğim emin çölaşanın gitmesine üzüldüğümdür.Çünki düşünce özgürlüğü çerçevesinde herkesin düşüncelerinde özgür olması gerektiği tezini savunmaktayım , ancak ( çölaşanı ölümüne savunan kişilerin çölaşanın yazılarını okumadığından da emiynimki ) Çölaşan düşünmüyor adeta hakaret ediyordu.Ancak yinede bu onun görevden alınmasını değil hakaret davası açılmasını gerektirirdi.Dergi konusundada Sn. Abbas Bilgiliye katılıyorum , farklı doktrinlerde Sn. Dilek Kuzuluya karşi ileri sürmek istiyorum , neden Laikliği , modernliği tabiri caizse sizin ifadenizle kerhanelerle bağdaştırdığını merak ediyorum...?
Saygılarımla ,
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Alıntı:
Mustafa Polat rumuzlu üyeden alıntı
Sn. Dilek Kuzuluya karşi ileri sürmek istiyorum , neden Laikliği , modernliği tabiri caizse sizin ifadenizle kerhanelerle bağdaştırdığını merak ediyorum...?
Saygılarımla ,
Bunu nereden çıkardınız? Hangi yazımı, hangi görüşümü okudunuz da bu sonuca vardınız? İnanamıyorum bu dediğinize, bu anlamsız ithamınıza!
Emin Çölaşan'ın yazılarını da, her kesimden yazarları da ayırt etmeksizin okurum, yazarların kişiliğinden, ideolojilerinden çok yazdıkları önemlidir benim için. Emin Çölaşan hakaret etmişse, tazminatları da ödemiştir, yargı gereğini yapmıştır ki dün Melih Gökçek de yüklü tazminatlar aldığını beyan etmiş, Ertuğrul Özkök de yüklü tazminatlar ödediklerini yazmıştır bugünkü yazısında. Ben de hiçbir yazarın hakaretlerini savunmam, desteklemem. Her şeyden önce bir hukukçu olarak hukuka ve hukukun üstünlüğüne saygı ilkesini benimserim. Emin Çölaşan hakaretlerinin karşılığını yargı önünde vermiştir, ben yaptığı hakaretler sorgulanmayanlara tepkiliyim. Bu dergideki hakaretlerin soruşturulup soruşturulmayacağının peşindeyim.
Emin Çölaşan'ın gazatedeki görevine son verilmesi hadisesini tartışmaya açtığım, sorguladığım için mi bana karşı bu tutumu sergiliyorsunuz? Farklı düşüncelerin gerekliliğini ve faydasını her ortamda savunan, her fikre saygı duyan ama inandıklarımın da sonuna kadar arkasında olan bana karşı bu tutumunuzun nedeni nedir? Susayım mı, görüşlerimi beyan etmeyeyim mi? Bu mudur doğru, normal olan? Daha önceki yazılarımı okumadan, beni tanımadan bu yargıya nasıl varıyorsunuz? Bu bir önyargı değil midir, bu yargısız infaz değil midir? Buna hakkınız olmadığını hatırlatmak isterim.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Selamlar sn. Dilek Kuzulu ,
Normal bir vatandaş olarak üzerinde durduğum konu şudur ;
Marksist diyalektik metodla ( bilinenden bilinmeyeni bulma ) ilk anlattığınız konuyu inceleyecek olursak ,
Tanım: Bilinen , bir kaç kendini bilmezin bir kerhaneyi kurşunlamış olmaları...
Tez: Kurşunlama olayını gerçekleştirenlerin anti laik , irticacı oldukları...
Anti tez : O zaman Aristonun tümdengelim metodu normal bir vatandaş olarak ilk yorumunuzu lafzi olarak yorumlarsak kurşunlanan kişilerin laik oldukları ve laikliğinde kerhane ile bağlantılı olduğu kanaatine varırız...
Sentez : Laikliğin en büyük düşmanları irticacılar değil yine laikliği bilgisizce savunan kişilerdir , Halka , Jakobenci yaklaşımla yaklaşanlardır...( Halkı halka rağmen yönetmeye çalışanlardır )...Şöyleki tarihte bunun en büyük örneğini seçim süreçlerinde gördük...Anti laik iktidarlar güçlerini halktan değil adeta cahil laiklerden almışlardır ( bkz. Menderes hükümeti )...Şuanda akp hükümetinin yaptığı gibi Laikliğin savunucusu olması gerekenler adeta anti laik hükümetlerin oy tetikleyicisi durumuna gelmişlerdir , ve ne yazıkki bu sürece Chp gibi demokrasinin gereği olması gereken bir partide ne yazıkki liderinin kişisel şehvetleri yüzünden katılmıştır...Sonuç olarak konunuza binaen ekleyeceğim; laiklik bir ideoloji değil bir yaşam tarzıdır ve savunması gerekenlerde antidemokratik cahiller değil , demokratik aydınlar olmalıdır...
Saygılarımla ,
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Bu dediklerinizle dilek Hanımın dedikleri arasında bağlantıyı kuramadım bayım, ilk iletiyi okuduğumuzda onun Dilek hanımın değil o derginin yazıları olduğunu açık net görüyoruz. Siz derginin dediklerini Dilek hanıma yukarıda ki hangi tezi kullanarak mal ettiğinizi belirtirseniz en azından bir anlaşma noktası bulur konuşmaya değer bir noktadan tartışmaya girebiliriz.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Bir başka forumda;
"siz hukukcular ya milletin yuzune tukureceksiniz yada milletin tukuruklerine boyun eğeceksiniz..."
Diyen birisiyle nasıl bir anlaşma noktası bulacak ve tartışacaksınız Sayın EVREN?
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Üyemize uzun uzun yazmış olduğum cevabı, üyeliğinin askıya alınmış olduğunu fark ettikten sonra, cevap hakkını kullanamayack olması ve bu durumun tartışma etiğine uygun olmayacağını düşündüğüm için yayınlamaktan vazgeçtim.
Ancak sadece şunu ifade etmek isterim ki, benim iletilerim sadece Emin Çölaşan'ın yazısını, görevden alındığına dair haberi ve benim, görevden alınma sebebinin siyasi olup olmadığına, siyasi değil de tamamen Çölaşan'ın tutumundan kaynaklanıyorsa neden AKP'nin bu konuya ve dergiye sessiz kaldığına dair görüşlerimi ve sorularımı içermektedir.
Ne laik-antilaik tartışmasına, ne genelev saldırısına değinmiş, ne de diyalektik metodu (ki o metod da yanlış uygulanmış) ile ortaya konulan tez ya da antitezleri ileri sürmüş değilim. Sayın üyemizce, benim adıma tezler-antitezler ileri sürülmüş, kendisi tarafından da sentez oluşturulmuştur.
Bu açıklamayı da, konunun başını okumayıp sadece bu üyemizin iletisinin okunması ihtimaline binaen yanlış kanıya varılmaması için yapmış bulunmaktayım.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Sayın Tunga ;
Okudum onu. Sosyal hukuk devleti olmanın iyi yanları olduğu kadar böyle garip ve kötü yanlarıda olabiliyor zaman zaman . İnsanların dangalak dangalak ne demek istediği anlaşılmayan saçmala hakkı doğuyor. Anayasamız insanlar saçmalamada da eşittir diyor. (madde xyz) Gerçi saçmalama boyutunu oda aşmış kim kimin yüzüne neden tükürüyor anlaşılamadı milletin bir parçası olan hukukçular milletten ayrıldılar mı ? gibi bir sorunun yanıtını aramak elzem oluyor ama o zaman kırk akıllı değil kırk bin akıllı yetmez çünkü bunlardan çok var.
Başa çıkamazsam bende soyadaşım olan Kenan EVREN i çağırırım valla iki lafla hepsini hak ile yeksan eder netekim...
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Dilek Hanım;
Kanaatimce, Emin Çölaşan'ın bu dergi ile ilgili yazısındaki en büyük hata, derginin kimliğini üstü kapalı da olsa gizlemesidir. Dergi'deki yazılar baştan aşağı hakeret ve küfürle dolu. Bu hakaretler bir çok kişiye. Bundan AKP ve RTE de nasibini almış durumda. AKP'nin ve RTE'nin neden dava açmadıkları şeklindeki sorunun muhatabı ben değilim, ama bu derginin yasal bir yayın organı olup olmadığı konusunda da kuşkularım var. Yani bu tür marjinal yayınlara karşı açılacak davalardan sonuç alınabilir mi onu da bilmiyorum. Dergi'nin internette de sitesi var, nacak buraya almayı gereksiz buluyorum.
Selamlar.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Sayın Bilgili,
Emin Çölaşan'ın derginin ismini vermemesinin hata olduğunu kabul ediyorum, ancak bu gerçekten hata mıydı, yoksa kasıt mı vardı bunu anlamaya çalışıyorum. Kasti olup olmadığını anlamak çok zor bunu da biliyorum ve nasıl ki hataen, basiretsiz davranarak isim vermedi diye kesin ve net bir yanıt vermek mümkün değilse, milleti kandırmak için kasıtlı yaptı demenin de mümkün olmadığını düşünüyorum. O yüzden de diğer olguları sorgulayarak gerçeğe ulaşmayı en azından yaklaşmayı amaçlıyorum. Bu doğrultuda; "Emin Çölaşan bunu kasıtlı yaptıysa, gazetedeki görevine bu sebeple mi son verildi, yani sizin yorumunuzla derginin ismini saklayarak halkı kandırmak peşinde koştuğu için mi, yoksa gerçekten daha önceki hakaret içerikli yazıları için mi, veyahut bu yazısı bazı kesimleri rahatsız ettiği için siyasi baskı nedeniyle mi? Eğer, açıklandığı üzere daha önceki hakaret içerikli yazıları içinse neden bu yazıya kadar beklendi, gazete Emin Çölaşan yüzünden yüklü tazminatlar ödemek durumunda kaldıysa, hiç mi uyarıda bulunulmadı, uyarıya rağmen bu tutumuna devam ettiyse neden yazının yayınladığı günün akşamına kadar beklendi? Eğer bu yazısında derginin adını gizleyerek halkı kandırmaya çalıştığı içinse, neden yazının yayınlanmasına izin verildi?" gibi sorular geliyor aklıma.
AKP'nin tavrı ve tutumu ile ilgili sorularımın da bu bağlamda değerlendirilmesini rica ediyorum, yoksa elbette bu soruların muhatabı siz değilsiniz. Zaten bilginiz var mı diye yönelttim sorularımı, gerçekleri öğrenebilmek ve yorum yapabilmek adına. Eğer kendilerine de hakaret eden bu dergiye karşı tepkisiz kalmışlarsa bu bir çelişkiyi ortaya koymaz mı? Eğer kendilerine hakaret eden bu dergiye karşı hiçbir yasal girişimde bulunmamışlarsa, Emin Çölaşan'ın dergiyi deşifre ettiği gün (İsmen olmasa da, içeriği ile çok rahat bu dergiye ulaşılabiliyor.) görevine son verilmesi ile bir bağlantıları olabilir mi? vs. vs...
Bu soruları çoğaltmak, verilecek yanıtlara göre sonuçlar çıkarmak, bağlantılar kurmak mümkün ama bu soruların cevabını bulabileceğimi pek zannetmiyorum, o da ayrı tabii. Sanıyorum sorgulama işini biraz abartıyorum, ama ne yaparsınız yapı işte, hiçbir şeyi sorgulamadan, mantığıma oturtmadan kabul edemiyorum. :)
Saygılarımla.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Emin Çölaşan'ın kendi ağzından, bir TV kanalına verdiği röportajı izledim az önce. Çölaşan, görevden alınmasının son yazısı ile alakalı olmadığını tahmin ettiğini, iktidar hakkında daha önce yazmış olduğu yazıların verdiği rahatsızlığın, birikimin neden olduğunu ifade etti. Kendisine yapılan hareketin, bir gözdağı olduğunu düşündüğünü, bir gazatecinin görevinin muhalefet yapmak, eleştirmek olduğunu belirtti ve kendisinin de bu görevi yerine getirdiğini, bunu yaparken her türlü riski göze aldığını da ekledi.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Sayın Bilgili,
Çölaşan'ın yayının adını vermeyişini bir hata olarak görmüşsünüz. Ancak katılmıyorum. Çünkü yayının adını vermek reklam olurdu. Sizde bilirsiniz
ki reklamın iyisi kötüsü yoktur. Ancak kötü yayın okuyanı etkileyebillir. Bu nedenledir ki uyuşturucuya karşı yapılan programlarda da bunların isimleri tek tek sayılmaz.
Eğer Çölaşan o yazıda başka bir yayını ima eder bir tarz benimseseydi haklı olurdunuz. Sizin normal islami yayın olarak tanımladığınız gruba giren herhangi bir yayın organını ima etme, ona atfetme gibi bir durum varmı diye defalarca okudum yazıda. Ama ben bulamadım. Hoş öyle bir durum olsaydı hedef gösterildiği iddasıyla gerekeni yapardı karşı taraf.
İslami yayın konusuna gelince. Açıkçası bende bunu benimsemiyorum. Ancak bu isimlendirmeyi kendi kendilerine yaptıklarını düşünüyorum. Bence onların bir şikayeti yok islami nitelemesinden. Zaten başka bir adda bulamıyorum. Dini yayın deniyordu bir süre önce ki bence çok hatalıydı. Binbir emekle hazırlanmış teoloji kitaplarıyla bu gazete ve dergileri aynı kefeye koymak herşeyden önce haksızlıktı.
Normal olan ve normal olmayan islami yayın ayrımına gelince..
Bu ülkenin kanunları anayasası şüphesiz benim yorumlamamın çok üstündedir. Hangisi yasal hangisi değil ben bilemem. Ben hukukçu değilim. O nedenle olayı o şekilde analiz edemem. Aralarındaki farkları benim gözümde maddeler halinde sayayım.
1. Normal islami yayınlar gazetecide para ile satılır diğerleri kapının altından atılarak bedava (!) ulaştırılır.
2. Normal islami yayınlarda doğrudan hakaret bulunmaz daha çok ima, espiri,fıkra yoluyla mesaj verilir. Diğerleri ya bu zahmete girmek istemedikleri için yada beceremediklerinden en basit ve çirkin tarzda ifade ederler düşüncelerini.
3. Normal islami basın daha geniş kitlelere ulaşır.
4. Normal olmayan islami basın halkı ayaklandırma yoluyla iş görürken normal basın doğrudan profesyonel tetikçileri ayaklandırır hedef gösterdiklerinde.
Bu nedenledir ki normal olmayan islami basın yazınca adı sanı duyulmamış kişiler, adresi bilinmeyen evlerinde kurşunlanırken, normal islami basın yazınca herkesin adresini bildiği danıştayda ve herkesin adlarını bildiği üyeleri kurşunlanır.
Saygılarımla.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Alıntı:
kronikyorgun rumuzlu üyeden alıntı
Dün Emin Çölaşan’ın ayrılması dolayısıyla verilen tepkilere baktığımda şunu anlıyorum.
Hürriyet bu ülkenin en temel üç beş müessesesinden biri.
.............
Hürriyet’e gelince, işin rengi değişiyor.
Bir muhabirin işine son verilmesi bile olay oluyor.
"Büyük gazete" olmanın bedeli var.
Başkaları hep küçük kalmaya, kendilerini küçük görmeye devam ettikçe, biz olduğumuzdan da büyük görüneceğiz ve bu bedeli ödemeye devam edeceğiz.
Sn.Ertuğrul Özkök, yağan tepkileri tamamen yanlış anlamış. Bu tepkilerin nedeni, Hürriyet'in değil, Emin Çölaşan'ın kaleminin gücüdür.
Sn.Bilgili'nin de ifade ettiği bir kısım yorumlar haklıdır. Evet, Çölaşan'ın takıntıları mevcuttur, evet yazılarının bir çoğu son derece serttir, hatta öyle ki, Hürriyet'e büyük meblağlarda tazminata mal olmuştur, evet objektif bir yazar değildir, evet laik, Atatürkçü cumhuriyetin tarafıdır ve bundan ödün vermemektedir.
Ve sanıyorum ki sevmeyenleri dahil, hiç kimse Çölaşan'ın dürüst ve onurlu bir yazar olduğu gerçeğini reddedemeyecektir.
Çölaşan'ın önemi, her daim, olayları, belgelere dayanarak gündeme taşımasından gelir.
Çölaşan'ın önemi, pek çoklarının görmezden geldiği doğruları, korkusuzca dile getirebilmesinden gelir.
Çölaşan'ın önemi, savunucusu olduğu değerler için verdiği mücadeleden hiç vazgeçmeyecek olmasından gelir.
Çölaşan daha yazacak çok şeyim var diyor. Ve bizlerin de onun kaleminden öğreneceğimiz daha çok gerçek var.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Emin Çölaşan'ın bu yazısını iyi irdelemek gerekir;
1) Emin Çölaşan, yazısına konu ettiği derginin adını dahi vermemiştir. Bu derginin adı "Baran"dır. İBDA-C isimli terör örgütünün yayın organıdır. Emin Çölaşan, insaflı, vijdanlı ve de objektif bir yazar olsa idi, bu derginin bir terör örgütü olan İBDA-C'nin yayın organı olan BARAN isimli dergi olduğunu yazardı. Bu hususları açıklamayarak, derginin normal islami basından birisi olduğu intibaını yaratmaya çalışmış ve bu şekilde okuyucularını da aldatmıştır.
2) Söz konusu dergi, sadece Atatürk'e ve CHP'ye değil, AKP'ye ve R. Tayyip Erdoğan'a da ağır şekilde hakaretler eden, normal insanların kabul edemeyeceği bir yayın organıdır. Emin Çölaşan, derginin bu özelliklerine de değinmeyerek, okuyucularını aldatmıştır.
3) Dergi ve arkasındaki örgüt hakkında söylenecek çok şey var. Emin Çölaşan, bunların hiç birinden bahsetmemiştir. Okuyucularını yanlış yönlendirmiş ve gaza getirmiştir.
4) Dünya görüşünü hiç benimsemediğim bir yazar olan Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten ayrılması benim açımdan bir kayıp olmamakla birlikte, yazılarını zaman zaman okuyordum. Önemli olan farklılıkların farkında olmak ve bizim gibi düşünmeyenlerin de görüşlerine saygı duymaktır. Bu anlamda farklı bir yazarı belki bir süre okuyamayacağız, ama Hürriyet'te zaten aynı doğrultuda yazan başka yazarlar mevcuttur. Üstelik bunlara şimdi Yılmaz Özdil de ilave edilmiştir. Bu nedenle Emin Çölaşan gitti diye üzülen dostlar üzülmesin, benzerleri zaten var. Farklı seslere de kulak vremekte yarar var, biraz da farklı olanları dinleyelim.
Selamlar.
Sayın Abbas Bilgili hassas noktaları tesbit ettiğiniz için tebrik ediyorum.
Ancak, şu noktalarda yanlış bilgilendirme yapmaktasınız;
Alıntı:
1) Emin Çölaşan, yazısına konu ettiği derginin adını dahi vermemiştir. Bu derginin adı "Baran"dır. İBDA-C isimli terör örgütünün yayın organıdır. Emin Çölaşan, insaflı, vijdanlı ve de objektif bir yazar olsa idi, bu derginin bir terör örgütü olan İBDA-C'nin yayın organı olan BARAN isimli dergi olduğunu yazardı. Bu hususları açıklamayarak, derginin normal islami basından birisi olduğu intibaını yaratmaya çalışmış ve bu şekilde okuyucularını da aldatmıştır.
"BARAN DERGİSİ" yasadışı İBDA-C örgütünün değil, İBDA fikriyatını benimsemiş kişilerin legal dergisidir.
Yukarıda, arkadaşın da bahsettiği gibi normal ve anormal islami basın tabirini anlamamakla beraber "BARAN DERGİSİ" "Haftalık İslami Dergi" değil, "Haftalık Siyasi Dergi" dir.
Alıntı:
2) Söz konusu dergi, sadece Atatürk'e ve CHP'ye değil, AKP'ye ve R. Tayyip Erdoğan'a da ağır şekilde hakaretler eden, normal insanların kabul edemeyeceği bir yayın organıdır. Emin Çölaşan, derginin bu özelliklerine de değinmeyerek, okuyucularını aldatmıştır.
"Normal insanların kabul edemeyeceği bir dergi" diyerek belli bir kitleyi anormal insan sınıfına koymanız fazlasıyla etik dışı. Ki şahsımda bahsedilen derginin okuruyum. Bundan dolayı sizi kınıyorum
Evet, dergi her hangi bir grubu karşısına alarak yayın politikası belirlemiyor, halktan yana haksızlık ve yanlışlık gördüğü her gruba ve kişiye gerekli cevapları veren bir yayın politikası izlemektedir.
Bu da basın yayın ilkeleri'nin gereğidir.
Tarahı halk ve hak olmak üzere halka ve hakka düşman herkes derginin potansiyel hedefidir.
[QUOTE][3) Dergi ve arkasındaki örgüt hakkında söylenecek çok şey var. Emin Çölaşan, bunların hiç birinden bahsetmemiştir. Okuyucularını yanlış yönlendirmiş ve gaza getirmiştir/QUOTE]
O halde Emin Çölaşan'ın düştüğü yanlış ve yanılgıya sizlerde düşmektesiniz. Lütfen "Dergi ve Örgüt" hakkında söylenecek her şeyi söyleyiniz. Yoksa içerisinde devasa fikir birikimini barındıran Üstad Necip Fazıl önderliğindeki "BÜYÜK DOĞU İDOLOCYASI" nı ve 52 Telif Eser ortaya koymuş Sayın Salih Mirzabeyoğlu önderliğindeki "İBDA FİKRİYATI" nı töhmet altında bırakırsınız.
Alıntı:
4) Dünya görüşünü hiç benimsemediğim bir yazar olan Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten ayrılması benim açımdan bir kayıp olmamakla birlikte, yazılarını zaman zaman okuyordum. Önemli olan farklılıkların farkında olmak ve bizim gibi düşünmeyenlerin de görüşlerine saygı duymaktır. Bu anlamda farklı bir yazarı belki bir süre okuyamayacağız, ama Hürriyet'te zaten aynı doğrultuda yazan başka yazarlar mevcuttur. Üstelik bunlara şimdi Yılmaz Özdil de ilave edilmiştir. Bu nedenle Emin Çölaşan gitti diye üzülen dostlar üzülmesin, benzerleri zaten var. Farklı seslere de kulak vremekte yarar var, biraz da farklı olanları dinleyelim.
Selamlar.
Emin çölaşan işgal ettiği köşesinde bir gün olsun halkın sorunlarına eğilmemiş, sürekli provakatif yazıları ile bir yerleri harekete geçirme çabası ve beklentisi içerisinde olmuş bir kişi (Yazar diyemiyorum zira yazarlığın ölçüleri olduğuna inanıyorum.) Hem bu bakımdan hemde sizin belirttiğiniz hususlardan dolayı yani E.Çölaşan'ı aratmayacak çok sayıda kişinin ayrıldığı yerde mevcut olduğu gerçekliği ile konunun pek önem taşıdığına inanmıyorum.
Bir diğer husus ise aslında üzerinde pek durmaya gerek yok ama yinede kendimi cevap vermek sorunda hissediyorum.
Emin Çölaşan yazısında, tamam ile dergiyi bir yerlere ispiyonlama ve dergide bahsedilen gayet normal konuları fazlasıyle abartarak her zaman yaptığı gibi "İrtica Yaygaralağı" görevine soyunmuştur.
Emin çölaşan'ın Kayseri'deki olayı yorumlama ve algılama şekli, Anadolu insanının kültür ve ahlak anlayışını tamamen hiçe sayarak yapılmış bir yorum. Sayın Çölaşan bilmelidir ki kendisi rahatsız olmasa dahi Anadolu insanı "Sex Shop" veya benzeri "Ahlaksızlık Yuvalarını" yerleşim yerlerinde istememektedir.
Seçim sürecini Laik-Müslüman çatışmasına dönüştürenler Tandoğan, Çağlayan ve İzmir'de halkı "İslam Karşıtlığı" na yönlendiren zihniyettir ve bunun bayraktarlığını da CHP üstlenmiştir. Kendisini Laik-Kemalist kitlelerin temsilcisi gibi, diğer kitleleride Kemalizm karşıtı İslamcılar olarak göstermiştir.
Dergi tarafından'da bu mesaj alınmış ve seçim sonuçlarının hemen akabinde çıkan sayıda da konu ya atıf yapılarak kapak konusu edinilmiştir. Seçim sonucunda CHP nin "İSLAMCILAR" olarak nitelediği kesim %47 ile birinci parti olurken, "LAİKÇİ KEMALİST" kesimin temsilcisi olarak iddia edilen CHP %20 lerde oy alarak adeta sandığa gömülmüştür buna mukabilde, Kapak'ta "LAİKLİK ve KEMALİZM" in sandığa gömüldüğü anlatılmaya çalışılmıştır.
Kapakta karikatürize edilen resim Anıtkabir değil, Seçim Sandığı'dır.
Diğer Sayıda ise CHP yi temsilen 6 ok çizilmiş ve 6 okun bugün itibari ile neleri ifade ettiği anlatılmaya çalışılmıştır.
Bunlar "Dinsizlik, Halk Düşmanlığı, Fahişelik-İbnelik, Ayyaşlık-Hırsızlık, Batıcılık-Hayvanlık, Vatan Hainliği"
Gelinen nokta da CHP nin temsil ettiği misyon olarak özetleyici bir ilke dizisi verilmiş. Aslında bunların tamamına yakını CHP nin "HALK DÜŞMANLIĞI" olarak değerlendirilebilir ve bu ilke altında toplanabilir. Çünkü CHP halkın hiç bir değerini temsil etmeyen bir parti haline gelmiştir. Halk tan yana hiç bir icraatı olmayan, halka karşı ise her oluşumun içinde yer alan CHP öyle bir noktaya gelmiştir ki halk arasına çıkamayacak duruma gelmelerine sebebiyet vermiştir.
Cami yapılmasına karşı çıkmak için mitingler ve gösteriler düzenleyen, İçkili mekanların kapatılmasını içki içerek protesto eden, Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk oylaması ile yapılmasına karşı çıkan, Seçim otobüsünde fuhuş yapılan açıkçası halkın kabul edeceği hiç bir eylemi olmayan bir parti.
Özellikle Dinsizlik boyutunu Sayın Baykal'da görmüş olacakki geçtiğimiz günlerde Partililere "Cuma Namazına" gidin telkininde bulunabiliyor.
Not: "BARAN DERGİSİ" ile ilgili yaptığım yorumlar kesinlikle "BARAN DERGİSİ" nı bağlayıcı değildir. Tamamen "BARAN DERGİSİ" okuru olarak yazdığım şahsi düşüncelerimdir...
Teşekkür ederim Saygı ve Sevgilerimle...
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Sayın Mehmet K.;
Emin Çölaşan-İBDA-C ve Baran Dergisi bağlamında yazdığım iletiye vermiş olduğunuz cevap ve eleştiriler için biraz gecikerek cevap vermek zorunda kaldım, çünkü bir kaç günlüğüne inzivaya çekilmiştim, ancak şimdi fırsat bulabildim. Şu hususların üzerinde durmak istiyorum;
1) Baran Dergisi'nin "islami" değil", "siyasi" bir dergi olduğundan bahsediyorsunuz. Biz onu islami olarak biliyorduk, kusura bakmayın, düzeltiyoruz ve özür diliyoruz. Zaten, üslübunda "yavşak, o... çocuğu, ibne" gibi küfür edebiyatından geçilmeyen bir derginin "islami" olamayacağını bilmemiz gerekirdi, bu da bizim cahilliğimiz, kusura bakmayın. Bu konuda gerçekten çok haklısınız; Peygamberin söylediklerinde ve din büyüklerinden bize intikal eden kitaplarda böyle bir küfürbaz üslup olmadığınıa göre, bu derginin islami olmadığı konusunda hemfikiriz diye düşünüyorum.
2) Zaten ben "normal insan" ya da "normal olmayan insan" ayrımı yaparken de; dergideki ağır küfürlü lafları görünce böyle bir değerlendirme yapmıştım. Ama galiba bu konuda da yanılmışım, size bu konuda da özür borçluyum. Edebiyatta "üslup insanın aynasıdır" anlamında eskilerin söylediği bir söz var. Ben bu söze göre değerlendirme yapmıştım. Anladığım kadarı ile siz bu tür sözlerden muafsınız. Tekrar özür dileyerek benimsediğiniz derginin size yakıştırdığınız üslubu ile sizi başbaşa bırakıyorum.
3) "Üstad" Necip Fazıl Kısakürek konusuna gelince, bu konuda bir kaç kelam etmek gerekir diye düşünüyorum. Üstad'ın islami hareket içinde önemli bir yeri olduğu inkar edilemez. Geçmişini irdelemek belki yakışık almaz, ama yine de bilinmesinde yarar var. Üstad'ın hayatı zikzaklarla geçmişti. 1940'lı yıllara kadar "şarapçı ve kumarbaz" idi. Fransa'ya devlet tarafından okuması için gönderildiğinde, bursu dahi kumarda kaybedip beş parasız Paris sokaklarında kalmıştı. 40'lı yıllarda Abdulhakim Arvasi Hazretleri ile karşılaşınca imana geldi. Anılarını "Babıali" ve "Ben ve O" isimli kitaplarında topladı. "Babıali", daha çok basın dünyasındaki anılarla ilgilidir. "Ben ve O" ise Arvasi hazretleri ile tanışmasına ait anılardır. 1940'lı yıllardan sonra yazdığı kitaplar islami hareket içinde önemli bir yer tutar, ama bunların mutlak doğrular olmadığı da bir gerçektir. Ciddi bir süzgeçten geçirildiğinde, doğrular yanında abartılı övgüler ve yanlışları da içinde barındırdığı görülecektir. Daha bir kaç gün önce tarihçi İlber Ortaylı, Necip Fazıl'ın Vahdettin'le ilgili kitabının gereksiz ve abartılı övgülerle dolu olduğunu yazmıştı. Gazeteci Taha Akyol da bir yazısında "İdeolocya Örgüsü" isimli kitabını oldukça ideolojik bulmuştu. Şairliği konusunda objektif bir değerlendirme yapmak gerekirse, ideolojik şiirler genellikle sanatsal özelliği arka planda bıraktığından, ideolojik şiirlerinin dışındakilerin sanatsal değeri yükesktir. Bu diğer ideolojilerde de böyledir. Örneğin, Nazım Hikmet'in ruble için şiirler yazdığını oğlu Memet söylüyor. Bu tür şiirlerin sanat değeri yoktur, ideolojiktir. Ama Nazım Hikmet'in dünya çapında bir şairimiz olduğu da bir gerçektir. Ayen Necip Fazıl gibi.. Necip Fazıl şiirin hasını yazmıştır. Edebiyat camiasına hakim olan sol görüşlü eleştirmenler, Necip Fazıl'ın genellikle 40'lı yılardan önceki şiirlerini çok beğenirler ve sonrakileri yok sayarlar. Özellikle de "Kadın Bacakları" ile ilgili şiirini her antolojiye koymayı da ihmal etmezler. Oysa Necip Fazıl'ın sonradan da kaliteli şiirler yazdığı inkar edilemez. Üstad'ın hayattaki zikzaklarını islamcı olarak bilinen yazar Kadir Mısıroğlu'nun yazdığı "Üstad" isimli kitapta da görebilirsiniz. Uzun süre MSP'nin gençlik örgütü "akıncıları" desteklemiş iken, ömrünün son demlerinde MHP gençliğine yaklaştığı, bu konuda şiirler ve konuşmalar yaptığı da dönemin gazete ve dergilerinin arşivinde durmaktadır. Böyle bir hayattan "devasa bir fikir birikimi" çıkaran sizlerin değerlendirmesi ise size aittir. Saygı duymaktan başka yapacak bir şeyimiz yok.
4) 52 telif eser yazdığını belirttiğiniz Sayın Salih Mirzabeyoğlu'nun hiç bir eserini okumadığım için bir yorum yapamayacağım. Bu da bizim cahilliğimiz, kusura bakmayın.
5) Forumda başka iletileirimi gördüyseniz; laik kesimin "irtica geliyor" şeklindeki görüşüne katılmadığımı da görmüş olmalısınız. "İrtica geliyor" diye bağıranların "din elden gidiyor" diye bağıranların karşı uçtaki versiyonu olduğunu daha önce yazmıştım. Bunlar karşı uçlarda yer almakla birlikte ruhsal yapıları oldukça örtüşen bir durumdur.
5) Cumhuriyet mitingleri ile ilgili olarak ilgili bir kaç forumda çok sayıda iletim vardır. Bu mitinglere hep eleştirel yaklaştım, eleştirilerimi yaptım. Ama unutmayın ki bu mitinglere ilişkin eleştirilerime siz de katılmayabilirsiniz. Örneğin, bu mitinglerin birinde ulusalcı bir profösör, ülkemizdeki misyonerleri eleştirirken, Malatya'da misyonerler katledildi. Siz bu profösörün yanında mısınız, katledenlerin yanında mısınız yoksa katledilenlerin yanında mısınız? Bu değerlendirme belki mitinglerle ilgili görüşünüzü de gözden geçirmenizi gerektirebilir.
Şimdilik bu kadar. Derin ve devasa fikir dünyanızdan yararlanmak ümidi ile sevgiler ve saygılar.
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Adını ısrarla söylenmemesini savunduğum ama üzülerek lanse edildiğini gördüğüm derginin islami veya siyasi bir yönünün olduğunu sanmıyorum.
Hiç bir yerine dokunmadan hafif sansürlü bir yazısını aşağıya alıyorum ...
''Haber 7 denen i....ler yuvası, Emin Çölaşan’ın dergimizle ilgili ihbarnamesini daha da bir açıklığa kavuşturacağını düşünmüş. Ne zaman İBDA ile ilgili bir mesele olsa, haber sitesi olduğunu, haberciliğin şartlarının tarafsızlık demek olduğunu unutuyor ve başlıyor saldırmaya, ihbara... Yine öyle yapmış o..... çocukları. Kâfir karşısında ezilip büzülenler, iş Müslümanlar’a gelince, İBDA’cılara gelince, kâfir rejimi bizim üzerimize kışkırtmaktan zerre haya etmeden, o aşağılık muhbir kisvesine bürünüveriyorlar... (...) Bu sizin yaptığınız gazetecilik mi, Manukyan dölleri? Dergi baskısı azmış, dağıtılmamalıymış... Ulan nerde kaldı sizin demokratlığınız, herkesin söz söyleme hakkına olan inancınız? Söversem söverim, savcısı var, hâkimi var, size girip çıkan ne? Ulan piç kuruları, Avrupa’da Deniz Feneri rezaletini biz mi yaptık? O kadar parayı iç etmekten biz mi sabıkalandık? Dine imâna sövülse gıkınız çıkmaz, ama iş Müslümanlar’a gelince sırtlan kesilirsiniz. (...) İBDA’cıların yakalanması ve tutuklanmasına gelince, bu Müslüman için şereftir. Sizin anlayamayacağınız bir şeydir bu. (...) Dergiyi İBDA-C çıkartmıyor. İBDA fikriyatını benimsemiş bizler çıkartıyoruz. Siz var ya koçum, sizin gibi i....lerin o laiklerden hiçbir farkı yok gözümüzde. Onlarla aynı saftasınız madem, onlarla aynı muameleye tabi olacaksınız!”
Atatürk ilkelerine küfür yağdıran derginin son sayısının başyazısında, 17 Ağustos 1999’da yaşadığımız büyük deprem bakın nasıl anılıyor:
“Bunlar laik azınlığın son çırpınışları... 17 Ağustos’un 8. yıldönümünde yerin dibine geçirilen azgın ve azınlık laiklere yeni siyasî-sosyal depremleri müjdeliyoruz! İntikâm hissiniz daim olsun!”
Her nekadar Mehmet K. biz islami dergi değiliz desede yetkilileri pek öyle düşünmüyor. Ama Mehmet K. ya katılmamak ta mümkün değil. İslam dininin adını terörle kirleten ve Müslümanlar adına küfür etmeyi bile ‘inanç’ sayabilecek kadar hukuk ve ahlak dışı bu örgütün sorumlu yazı işleri müdürü geçtiğimiz günlerde tutuklandı. Dinle hakla adaletle ilgisi olmayan terörü öven bir dergiden başka bir şey değildir bu dergi. Üyemizin iddia ettiği gibi halktan yana olan bir satırına bu güne kadar ben rastlamış değilim.
Mehmet K.nın dediği gibi o resmin seçim sandığı olduğunu söyleyen tek kişi kendisi çıktı '' merdivenle çıkılan önün de gönderli Türk bayrağı olan mozelenin olduğu binaya tıpatıp benzeyen bir seçim sandığı'' Herhalde dünyada tek ve buna inanacak salak ta yoktur diye düşünüyorum. Zaten üzerinde de inanan çıkarsa diye yazısı var ''Millet Laiklik ve Kemaliz mi sandığa gömdü '' Yani Atatürk...
Bu bu konudaki ilk ve son yazımdır. terör örgütünü öven bir derginin propogandasının yapılaması için bu konuyu buada kesiyorum...
-
Re: Tarafsız ve Bağımsız Medya !
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Emin Çölaşan'ın bu yazısını iyi irdelemek gerekir;
1) Emin Çölaşan, yazısına konu ettiği derginin adını dahi vermemiştir. Bu derginin adı "Baran"dır. İBDA-C isimli terör örgütünün yayın organıdır. Emin Çölaşan, insaflı, vijdanlı ve de objektif bir yazar olsa idi, bu derginin bir terör örgütü olan İBDA-C'nin yayın organı olan BARAN isimli dergi olduğunu yazardı. Bu hususları açıklamayarak, derginin normal islami basından birisi olduğu intibaını yaratmaya çalışmış ve bu şekilde okuyucularını da aldatmıştır.
2) Söz konusu dergi, sadece Atatürk'e ve CHP'ye değil, AKP'ye ve R. Tayyip Erdoğan'a da ağır şekilde hakaretler eden, normal insanların kabul edemeyeceği bir yayın organıdır. Emin Çölaşan, derginin bu özelliklerine de değinmeyerek, okuyucularını aldatmıştır.
3) Dergi ve arkasındaki örgüt hakkında söylenecek çok şey var. Emin Çölaşan, bunların hiç birinden bahsetmemiştir. Okuyucularını yanlış yönlendirmiş ve gaza getirmiştir.
4) Dünya görüşünü hiç benimsemediğim bir yazar olan Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten ayrılması benim açımdan bir kayıp olmamakla birlikte, yazılarını zaman zaman okuyordum. Önemli olan farklılıkların farkında olmak ve bizim gibi düşünmeyenlerin de görüşlerine saygı duymaktır. Bu anlamda farklı bir yazarı belki bir süre okuyamayacağız, ama Hürriyet'te zaten aynı doğrultuda yazan başka yazarlar mevcuttur. Üstelik bunlara şimdi Yılmaz Özdil de ilave edilmiştir. Bu nedenle Emin Çölaşan gitti diye üzülen dostlar üzülmesin, benzerleri zaten var. Farklı seslere de kulak vremekte yarar var, biraz da farklı olanları dinleyelim.
Selamlar.
Sayın Bilgili yorumunuz için teşekkürler.%100 katılıyorum