Küçük yaşta şirket ortağı olma

Merhaba

Ben 1981 doğumlu yüksek mühendisim ve şu an mesleğimi icra etmekteyim. Yurtdışı yasağı hakkında sizlerden bilgi almak istedim. sorum şu;

1992 yılında aile şirketi kurmak isteyen babam 11 yaşında olmama rağmen beni %10 hisseli şirket ortağı olarak şirketin kayıtlarına geçirmiş.

Bugünlere geldiğimizde ise şirketin yüklü bi miktarda vergi borcu gözükmekte, ve benimde işlerim dolayısı ile uzun bir süre yurtdışına gitmem gerikiyodu. fakat yurtdışı yasağım olduğu için bu şansı değerlendirmedim ve babamın 11 yaşımda iken yapmış olduğu bi hata kariyerim için büyük bir engel oluşturdu.
Yani hürriyetim babam tarafından yada adaletteki boşlutan dolayı engellendi.

Fakat ortada bi mantıksızlık var hiç bi şeyden haberi olmadan 10 yaşında şirketin ortağı olmak ve şu anki borçlardan sorumlu tutulmak ne kadar adaletimize uygundur. sizlerden ricam bununla ilgili ne yapabilirim.

Sizce bu mantıksız yurtdışı cezası kanunlarımıza ne kadar uygundur.
Şirket ortaklığından hiçbir borcu kabullenmeden çıkmam mümkünmüdür.
İnsan hakları mahkemesi bu sorunu çözebilirmi?


Yardımcı olursanız sevinirim.

Sanırım sorunumla yine başbaşa kalacağım. sesimi duyan yokmu

kimsenin bi bilgisi yok sanırım

Malesef borç ödenmeden yurtdışı çıkış yasağınız kalkmaz. Bunun için yapacağınız başvurular zaman kaybıdır. Ancak şirketin vergi borcu için ilgili vergi dairesi uzlaşma komisyanuna başvurarak indirim talep edin farkedilir derecede indirime gidilecektir.

Alıntı:

---

İnsan hakları mahkemesi bu sorunu çözebilirmi?

---

Durun hele önce Türkiye' de mahkemelerde sorunun çözümünü arayın Avrupa'ya sonra geçersiniz.:)

11 yaşında şirket ortağı olan kişinin o şirketi müdür sıfatıyla yönetmesi mümkün olmadığından şirketin tahsil edilemeyen vergi borçlarından kendi mal varlığı ile sorumlu olmayacağı kanısındayım. Bir avukattan hukuki yardım talep etmenizi öneririm.

danışmış olduğum avukatlar arasında böyle birşeyin ilk defa başlarına geldiklerini sölediler. 18-19 yaş arasında iken yaş sınırı ile ilgili bi dava açsaymışım sorun çözülürmüş, bugün için(26 yaş) bu davanın ne kadar lehime olacağı hakkında bilgileri yok. fakat dava açıp şansımızı deniyelim diyorlar.
yorumlarınızı bekliyorum

Şirketinizin türü nedir?

Bence de önelikle şirketinizin türünden ve sorumluluğunuzun kapsamından yola çıkmalıyız...

şirket 4 ortaklı bir limited şirketi, şirket sözleşmesi üzerinde velayeten babası yazıyor benim adımın yanında, müdür olarak babam gözüküyor, herhangi bir sorumluluğum yok,
ben dava açmak istiyorum bu konu hakkında, açıkcası avukat arıyorum.. yardımcı olabilicek birisi varsa
kenan.ek@hotmail.com

Merhaba, sizin sorumluluğunuz 6183 sayılı kanunun 35.maddesinden kaynaklanıyor. Bu maddeye göre limited şirket ortakları şirket müdürü veya kanuni temsilci olmasalar dahi tahsil edilemeyen vergi borçlarından hisseleri oranında sorumludurlar. Madde metninde küçük ve kısıtlıların sorumluluğunu kısıtlayan bir hüküm yok. Şirketin tahsil edilemeyen vergi aslı ve feri alacaklarının %10'nundan(hisseniz nispetinde) sorumlusunuz ve normal şartlarda hukuken bu durumdan kurtulma şansınız yok. Diğer taraftan Pasaport Kanununda yapılan bir değişiklikle vergi borçlarından dolayı yurtdışına çıkış yasağı kaldırıldı ancak şu anda mecliste bulunan bir tasarı ile tekrar yasak gelecek, bir an önce başvurursanız şimdilik yasak kaldırıldı. Aklıma gelen tek çare kanunun maddesinin Anayasanın 73.maddesine aykırı olduğu iddiası ile vergi mahkemesine başvurup somut norm denetimi denilen meknizmayı işletmek.
Hangi avukata danıştığınızı bilemiyorum, ancak vergi hukuku çok karmaşık, sürekli değişen ve tamamen ayrı bir uzmanlık dalı olup, maalesef ülkemizde bu konuya hakim çok az sayıda avukat var. Tavsiyem vergi davalarında ihtisaslaşmış bir avukat bulup, yukarıda belirttiğim hususları değerlendirmeniz.

teşekkürler koray bey yorumlarınız için;

fakat kendi çapımda bir araştırma ile küçük yaşta şirket ortağı olunabilmesi için kanuni temsilcilerin ( anne ve babanın) onayı gerekmekte ve aynı zamanda kayyım davası açılarak mahkemece karar verilmesi gerekmekteymiş. şirket kurulurken herhangi bir kayyım dava sonucu ve aynı zamanda annemin onayı bulunmamaktadır. bununla ilgili bir dava sonucunu aşağıda bulabilrsiniz. Acaba bu benim sorunumu cözebilirmi?

MADDE 345.- Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır.


T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/2052
K. 2004/3561
T. 22.3.2004
• KAYYIM ATANMASI TALEBİ ( Davacıların Yaşı Küçük Çocuklarına Açacakları Ticari İşletmeye Menkul, Gayrımenkul ve Araç Devri İşlemlerinde Çocuğu Temsil Etmek Üzere )
• YAŞI KÜÇÜK ÇOCUĞA KAYYIM ATANMASI TALEBİ ( Davacı Ana-Babanın Çocuğa Açacakları Ticari İşletmeye Menkul, Gayrimenkul ve Araç Devri İşlemlerinde Çocuğu Temsil Etmesi İçin )
• TEMSİL KAYYIMI ATANMASI TALEBİ ( Davacıların Yaşı Küçük Çocuklarına Açacakları Ticari İşletmeye Mal Devri İşlemlerinde Çocuğu Temsil Etmek Üzere )
• ÇOCUĞA TİCARİ İŞLETME AÇAN ANA-BABA ( Ticari İşletmeye Menkul, Gayrımenkul ve Araç Devri İşlemlerinde Çocuğu Temsil İçin Kayyım Atanması Talebi )
6762/m.15
4721/m.345,426/2,459
ÖZET : Davacılar müşterek çocukları 1995 doğumlu Yakup Kerim K. adına ticari işletme açtıklarını; küçüğe işletmeyle ilgili menkul, gayrımenkul ve araç devri yapacaklarını belirterek kayyım tayini istemişlerdir. Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamı temsil kayyımı atar. Davacılar anne ve baba küçüğün yasal temsilcisidir. Dava dilekçesindeki açıklama nazara alındığında küçük için temsil kayyımı atanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacılar müşterek çocukları 1995 doğumlu Yakup Kerim K. adına ticari işletme açtıklarını; küçüğe işletmeyle ilgili menkul, gayrımenkul ve araç devri yapacaklarını belirterek kayyım tayini istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Dava dilekçesine küçük adına olan vergi levhası fotokopisi eklenmiştir.

Küçük ve mahcurlara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten veli ve vasi, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Şu kadar ki; kanuni mümessil ceza hükümleri bakımından tacir gibi mes'ul olur. ( Türk Ticaret Kanunun m.15 )

Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır. ( TMK.m.345 )

Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamı temsil kayyımı atar. ( TMK.m.426/2 )

Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, vesayet makamının talimatına aynen uymak zorundadır. ( TMK.m.459 )

Davacılar anne ve baba küçüğün yasal temsilcisidir. Dava dilekçesindeki açıklama nazara alındığında Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesi uyarınca küçük için temsil kayyımı atanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 22.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

burada sadece babanıza rücu hakkınız var.ancak şu insan hakları mahkemesi benimde kafama yattı.önce dava açın türkiyede ve büyük ihtimalle aleyhinize sonuçlanacak ve sonrada insan hakları mahkemesine gidin.bence mantıklı kanunlarımızda var ama 11 yaşındaki kişinin haklarının böyle gaspedilmeside mantıksız.başarılar

Şimdi burada temel problem kamu hukuku, özel hukuk ayrımında yatıyor. Sizin belirtmiş olduğunuz emsal karar Yargıtay tarafından verilmiş ve özel kişiler arasındaki borç ilişkilerine ait bir karar. Ancak vergi hukuku kamu hukukunun bir alt dalı ve devletin alacakları 6183 sayılı kanuna göre takip ediliyor. Halk arasında pek bilinmese de bu kanun son derece acımaz ve idareye çok geniş yetkiler tanıyan bir kanun. Yine de aklıma gelen tek çare Anayasa Yargısına başvurmak.