İyi günler;
Boşanma davalarında hakimin verdiği ara karar gereği; 10 günlük süre içerisinde tanık listesini ibraz etmemiş olan davalının, 10 gün geçtikten sonra tanık listesi vermesine ve tanıkların dinlenilmesine engel var mıdır?
Printable View
İyi günler;
Boşanma davalarında hakimin verdiği ara karar gereği; 10 günlük süre içerisinde tanık listesini ibraz etmemiş olan davalının, 10 gün geçtikten sonra tanık listesi vermesine ve tanıkların dinlenilmesine engel var mıdır?
Verilen süre kesin süre mi?
Hakimin verdiği sürenin kesin süre olup olmaması yada ikinci defa verilmiş süre olup olmaması önemli . Tahminimce sürenin 10 günlük kısa bir süre olması ikinci defa verilmiş süre olduğunu gösteriyor. ikinci defa verilen süre kanunen kesin süre olup tanık listesi veremez.
Kesin süre geçirilmiş olsa da, tanıkların celsede hazır bulundurulması halinde, tanıkların dinlenmesi gerekir.
Zira tanıklar hazır edilmek sureti ile, yasanın kesin süre ile öngördüğü amaç yerine getirilmiş olur.
Sayın Meslektaşım;Kesin süre verilmiş ve de ihtarat da yapılmış ise verilen kesin süreye rağmen tanık listesi vermemiş olan ve de vermemekle de dinletilcek tanıkların şahsından kaynaklanan itirazları bildirme olanağı kaldırılan karşı tarafın usuli hakları çiğnenmiş olmuyor mu? Görüşünüzü destekleyen her hangi bir Yargıtay kararı var mı?Şayet varsa ve de söz konusu emsal Yargıtay kararını da burada yayınlarsanız bizi aydınlatmış olursunuz..Saygılarımla..
Peki, tanıklar en son olarak celseden ne kadar süre önce bildirilirse dinlenmesine karar verilir? Söz gelişi celse başlayınca hakime dışarıda bekleyen tanıklar söylense dinlenir mi?
Sayın Meslektaşım,
Sanıyorum aktaracağım karar şüphelerinizi giderecektir.
T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6590 K. 2004/7492 T. 9.6.2004
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Kesin mehilin amacı davanın kısa sürede sonuçlanmasını sağlamaktır. Davacı-davalı koca vekiline 23.12.2003 tarihli oturumda delillerini ve tanıklarını bildirmek üzere 10 günlük kesin mehil verilmiş ve oturum 11.3.2004 tarihine ertelenmiştir. Davacı koca vekili tarafından kesin mehil süresinden sonra tanık listesi verilmiştir. Ancak davacı koca vekili tanıkların hazır bulunduğunu belirterek 11.3.2004 tarihli oturumda dinlenmesini istemiştir. Bu durumda oturumun ertelenmesine sebebiyet verilmediğinden kocanın tanıklarının dinlenmesi gerekir. Tanıkların dinlenmesi talebinin reddi ve eksik tahkikatla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kocanın birleştirilen 2003/61 esas sayılı boşanma davası hakkında bir karar verilmemesi isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın Serpil,
Tanık listenizi gecikmeksizin veriniz ve tanıklarınızı duruşma gününde hazır bulundurunuz.
Burada Sayın meslektaşım Esin Kılıç Erdoğan'la hemfikirim. Kesin sürenin amacı yargılamanın gereksiz yere uzamasına engel olmaktır. Süre kesin de olsa, geçirilmişse buna rağmen tanık listesi verilerek bir sonraki ilk celsede tanıklar hazır edilirse, dinlenmesine karar verilmektedir. Taraf, yargılamayı gereksiz yere uzatmak niyetinde olmadığını, kesin sürenin amacına uygun davrandığını göstermektedir.
Not: Bu iletim, Yargıtay kararını görmeden önce yazılmıştır. :)
Sayın Meslektaşım;Bildirdiğiniz Yargıtay kararından dolayı teşekkür ederim..Kesin süre verilip verilen kesin süreye rağmen süresi için de ya da sonrasında hiç tanık listesi vermeden duruşma gününde listesini verip tanıklarının hazır olduğunu söyleyen taraf için de bu kararın geçerli olup olmayacağı şayet olacağı ileri sürülebilse bile dinletilecek şahitlerin şahsından kaynaklanan itiraz sebeplerini bildirme olanağı bir anlamda fiilen ortadan kaldırılan taraf için de bildirdiğiniz emsal Yargıtay kararının geçerli olup olamayacağı hususu ister istemez tarafımda soru işaretlerine neden oldu..Konuyu ben de araştırmaya çalışacağım..Bizi aydınlattığınız için tekrar teşekkür ederim...
MADDE 163 –
Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur. Hakim tayin ettiği müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan taraf yenisini istiyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir. Bir daha verilemez.
Kanunun açık hükmü karşısında yargıtayın amaca göre yorumu tartışılır.Çünkü kanunda açıkça süresinde muamele yapılmazsa hakkın düşeceği düzenlenmiş.
Bana göre hakimin verdiği kesin sürenin geçerli olabilmesi için süre verilirken süreye uymamanın yaptırımının da belirtilip ihtarının yapılması icab eder. Somut olayda bu gerçekleşmiş mi bilmiyorum
....davalılar vekiline tanık olarak bildirdiği N.K.'nin adresini bildirmesi için kesin süre verilmeden ve bu konuda vazgeçme beyanı alınmadan tanığın dinlenmesinden usul hükümlerine aykırı olarak vazgeçilmesi isabetli görülmemiştir. Kazanın yaralamalı olduğu anlaşılmakla hazırlık evrakları, dava açılmış ise dava dosyası celpedilerek mahallinde keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm verilmesi isabetli değildir. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2006/588 K. 2006/1395 T. 27.2.2006
....Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kesin sürenin verilmesinden sonraki oturumda ( 04.06.2003 ) davalı tanığı veli Portakal’ın duruşmada hazır edildiğine dair duruşma tutanağında bir ifade bulunmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, YARGITAY 2.HD
E. 2005/1314 K. 2005/5033 T. 29.3.2005
Daha eski bir tarihli karar ise tam aksi yönde. Ancak dikkat edilirse, bu karara konu davada, tanıklar hazır edilmemiş. Bir başka deyişle, bu kararın iddiamı çürütttüğü kanısında değilim:
Davacıya 2.1.2000 tarihli oturumda delilerin bildirmesi için 10 günlük kesin süre verilmiş, ancak bu süre geçtikten sonra taraflar tanık bildirmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 193. maddesi uyarınca kesin mehil için yapılması istenen işlem yapılmazsa o işleme ilişkin hak başka bir ifade ile her iki tarafın tanık bildirme hakkı düşmüştür. Davacının tanık bildirme hakkı düştüğü gözetilmeden, tanıkların sözlerine itibarla boşanmaya karar verilmesi doğru değildir. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2002/28 K. 2002/860 T. 31.1.2002
Kanımca, kesin sürede tanık listesi verilmemiş ve fakat tanıklar ilgili celsede hazır edilmiş ise, kesin sürenin amacı yerine gelmiş olduğundan, tanıkların dinlenmesi gerekecektir.
Ancak süreye uyulmamış ve tanıklar da hazır edilmemişse, yargılama süresi uzayacağı için, tanık dinletilmesinden vazgeçilmiş sayılacaktır.
Alıntılayacağım karar bunu açıkça izah etmektedir.
Taraflara verilecek kesin süre içinde ücret ve giderleri ödemeyen taraf tanık dinletme isteğinden vazgeçmiş sayılırsa da, davacı vekili verilen kesin süre içinde tebligat giderlerini yatırmamakla, beraber oturmun ertelendiği 12.4.1988 tarihli celseye tanığını beraberinde mahkemeye getirdiğine göre, kesin süre gereğini yerine getirmiş sayılması ve tanıklarının dinlenmesi icabeder. Bu itibarla davacının tanıklarını dinletmekten vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek noksan tahkikatla karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 1988/7755 K.989/5304
T. 16.10.1989
30.1.2004 tarihli oturumda taraflara delillerini bildirmeleri için on günlük kesin süre verilmiş, oturum 16.3.2004 tarihine bırakılmıştır. Duruşmanın atılı olduğu gün davacı (kadın) tanıklarını hazır etmiştir. Kesin süre amacına ulaşmıştır. Mahkemece bu tanıkların dinlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, delil listesinin verilen 10 günlük kesin süre geçtikten sonra verildiğinden söz edilerek davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Y 2. HD. 2004/13301 - 2004/14702 08.12.2004
--------------------------------------------------------------------------------
Taraf kesin süre içerisinde davetiye giderlerini yatırmamakla beraber, tanığı beraberinde mahkemeye getirmişse, o zaman kesin sürenin gereğini yerine getirmiş sayılacağı, tanık dinletmekten vazgeçmiş sayılmayacağı, tanığın dinlenmesi gerekeceğinin kabulü gerekir.
Yargıtay HGK - 1992/2-131 - 1992/240 - 15.04.1992
Kesin sürenin amacı davanın uzamasına engel olmaktır.Delil listesi süresinde verilmemesine rağmen,davayı uzatmamak amacıyla duruşma tarihinde hazır bulunan tanıkların ifadeleri alınıp,değerlendirilmelidir.
Y 2. HD - 2003/1027 - 2003/4537 - 31.03.2003
Dilek Hanım,
Sanırım şimdi söz, bizimle aynı görüşü paylaşmayan diğer meslektaşlarımızda. :)
Evet sayın meslektaşım. Eklediğimiz kararlar gibi daha birçok Yargıtay kararı bulunmakta, uygulamada "olan" konusunda ben de sizinle hemfikirim. Peki Yargıtay kararları yerinde midir, yerinde değilse "olması gereken" nedir? Tartışmayı genişletmek adına biraz da bunun üzerinde durmakta fayda var kanımca.
Maddenin düzenlenme amacı nedir? Sanırım tartışmaya bu noktadan başlanabilir.
Öncelikle verilen cevaplardan ve beyan edilen görüşlerden dolayı teşekkür ederim.
Somut olayda kesin süre verilmiş ve süreye uymamanın sonuçları da ihtar edilmiştir.
Ancak hakimin taraflardan birine kesin süre vermiş olması ve bu tarafın da kesin süreye uymaması halinde bu durum davanın diğer tarafı açısından müktesep hak oluşturmaz mı? Yargıtay'ın kararlarıyla benimsediği uygulama, 163. maddeyi bu noktada etkisiz kılmış, uygulanamaz hale getirmiş olmaz mı?