İsimsiz Sevgiler

Bize sevmesini öğretmediler sevgili,bize hep sevgiyi saklamasını
öğrettiler.Hep bekletmeyi.,.hep ertelemeyi...bu yüzden biz kiminle
birlikteysek bir diğerini ama hep uzakta olanı özledik,hiç dinmedi
doyumsuzluğumuz,biz hep uzaktakini sevdik sevgili...yanımızdakini
değil,odamızın duvarının arkasındakini değil,birşeyler paylaştığımızı
değil,uzaklardakini,ulaşamadığımız kadar uzaklardakini sevdik...Yanımızdakileri kırıp
geçirdik,incitip üzdük de, hep ulaşamadıklarımıza sakladık
söyleyemediğimiz o güzel sözleri...
Özlediğimiz sevgiden delice korktuk biz sevgili. Sevmek bizim için
sınırlarımızdan hiç çıkmamaktı. Kendi sınırlarımızda sevmek hep kapana
kısılmaktı.Bu korku yüzünden hep karşımızdaki insanların sevgisini eksik
bulduk,küçümsedik onların sevgisini,yeni heyecanlar arama isteği
vardı.Bir kişide takılı kalmak ne kadar basit diyorduk. Gözümüz hep uçan
kuşlardaydı.Yüksek dağların en tepesinden bakıyorduk insanlara biz. Sorun
bizdeydi sevgili. Sevgiye inançsız olan bizdik...Bir insan bizi sevmeye
başladığında,yenildiğinde sevgimize;ondan uzaklaşır, nasıl da tiksinirdik
sevgilerinden biz. Ama bizden biraz uzaklaşmaya görsünler onları yana
yakıla nasıl da arardık. Çünkü biz sevilmeye alışmıştık, hatırlasana
nasıl da ihtiyaç duyardık seslerine, kokularına. Kaybolmuştuk dağıttığımız
sevgilerde. Kim bizi seviyordu, biz kimi seviyorduk. Sınırlar erir,
karışırdı herşey. Öksüz sahipsiz bir sevgimiz vardı ama onu kime
vereceğimizi şaşırdık. İnanırlardı bize,inanırlardı o öksüz, sahipsiz, başıboş
sevgimize. Çünkü çevremizdeki herkes o kadar hasretti ki
sevgiye...Çünkü onlar da bizim gibi sınırlar içinde büyümüşlerdi.
açılamıyorlardı,kendilerini tanıyamadan çıkamazlardı, sınırdan izinsiz çıkış yoktu
bize,sevgiye geçit yoktu.Kaç zamandır kendimizi kandırdık sevgili. Kimi
sevenler şarkılarda yaşatır sevdiğini,kimi eski cüzdanındaki eski, soluk bir
resimde, kimi ise hayallerle süslediği sınırlı dünyasında anlatacak çok
şeyleri yoktur.Çok olan sadece çektikleri acılardır sınırlı
dünyalarında.Bunu bilirler sevgili,ama kıramazlar zincirleri.
Aşkı,sevmeyi,sevilmeyi kendimizi adamayı o kadar çok özlemişken,aynı
zamanda ikiyüzlülükte içimize işlemişti.Kendimden biliyorum,gözümüzde
hayatımızın zerre kadar önemi yoktu.Gerektiğinde hayatımızı hiçe sayacak
kadar kahraman ama bir o kadar da yalancı ve riyakardık sevgili.
Patlayıcı bir madde gibi taşırdık sevgileri.Kaygı dolu,ürküntü dolu bir
sır gibi taşırdık sevgileri.Okuduğumuz yoksulluk
romanlarında,gözyaşlarıyla seyrettiğimiz filmlerde anlatılan kahramanların hayatlarından daha
berbattı hayatımız aslında.Ama kendimize duymadığımız şefkati onlara
duyardık...Birbirimize ne kadar ne kadar üzüldüğümüzü
gösteremediğimizden,birbirimizin derdine yeterince eğilemediğimiz için bu filmlerdeki
kahramanların hayatlarına ağlardık doyasıya....
Aslında birbirimizi çok sevmek istiyorduk,ama nedense çok utanıyorduk
bundan ve hep erteliyorduk.Yürürken sokakta karanlıklar eşlik ederdi
yalnızlığımıza.Sokağın sonunda o gökyüzünün yalancılığı bizi de vururdu
kaybolan o sahipsiz aşklarıda...
Biliyormusun bugüne kadar hep seviyormuşum gibi yaptım ben.Aslında
onları tanımıyordum ben,ama yinede ihtiyacım vardı sevgilerine
.Bağışlasınlar beni ve unutmasınlar,onlar adına onlardan daha çok acı çektim ben...
Bir tek seni tanıyorum aslında ben...Bir tek seni...
Dinliyorum anlat hadi...Demek sonsuza dek kaçıyormuş insan
kendisinden......

Geçen gün işten eve dönerken,genellikle kitap okuduğum halde o gün canım kitap okumak istemedi ve bende camdan dışarı bakmaya başladım, aslında gördüklerim hep aynıydı,tanıdık evler,tanıdık ağaçlar ve dükkanlar...sonra birden yoldan gecen araçların içine bakmaya başladım.Aslında onlarda tanıdıktı aracın içindeki insanlar genellikle yola bakıyorlardı ve birden bir şey fark ettim. Yanımdan geçen araçların içindeki insanların çoğu sadece dışarıya bakıyordu, şoför koltuğunda oturan adam sola bakarken yanındaki kadın da sağa bakıyordu, arka koltukta da, ya çocuk ya da eşyalar oluyordu ve bu insanların yaşları orta yaş civarıydı yani evliydiler ya da uzun süredir birlikteydiler, diğer taraftan birbirlerine bakarak ve konuşarak seyahat edenlerin ise ya flört eden ya da nişanlı belki de yeni evli çiftler olduğu anlaşılıyordu. İşte o an kafamda bir şimşek çaktı ve o günden sonra kitap okumayı bırakıp hep yolda yanımdan geçenlere bakarak tahmin etmeye çalıştım, kimler evli ya da uzun süreli beraberlik yaşıyor, kimler daha işin başında. Lütfen sizde yoldayken bir bakın, seyahat ederken önüne ya da camdan dışarı bakarak gidenlerin çoğu evli, ama konuşarak ve birbirlerine bakarak gidenlerin çoğu bekar ve işin daha çok başında. O zaman anladım ki, aşkı evlilik öldürmüyor aşkı uzun süreli beraberlikler ve yaşanan monoton heyecansız birliktelikler öldürüyor, işte o zaman kendi beraberliğime dışarıdan bakmaya çalıştım ve ne gördüm dersiniz. Hayatın akışına kapılmış, evden işe, işten eve koşuşturan, hayatında yeni hiç bir heyecanı olmayan ve çok uzun süredir gerçekten dolu dolu sohbet etmeyen, sadece çocuktan, işten ve sıkıntılardan konuşan, akşam yemekten sonra televizyon karşısına geçen ve kanepede (ayrı ayrı kanepelerde) uzanan bir çift gördüm. O gün kapıldığım dehşeti anlatmam oldukça güç, bize ne olmuştu, her şeyi unuttuğumuz, beraber olabilmek için bütün zorluklarına katlandığımız beraberliğimize ne olmuştu? Yaşadığımız heyecan nereye gitmişti? Nasıl bitmişti ve biz farkına varamamıştık? Sonra çevreme baktım ve diğer çiftlerinde bizim gibi olduğunu gördüm.İşin komik yanı insanlar bu hale gelirken, fark etmiyorlardı ve başkasının hayatının bu hale geldiğini anlattığınızda "vah vah" diyorlardı, oysa onlarda aynı durumdaydılar, sadece öyle bir şey yokmuş gibi davranıyorlardı. Herkes bir başkasının hayatına imrenir, İnternet te chatleşerek kaybettiği bu heyecanı bulmaya çalışır bir hale gelmişti. Birden eşimin de evdeyken çoğu zaman nete girdiğini fark ettim,ve gördüm ki ben onu ve aynı şekilde o beni sadece eşi olarak görmeye başlamıştı, işte o gün bu gidişe bir dur demeye karar verdim. Ama ne yapabilirdim, bununla ilgili dergilerde pek çok yazı olduğunu fark ettim, itiraf etmeliyim yapılan önerilerin pek çoğu uygulamada problem olan maddelerdi, ayrıca onları yaparsam başkasının elbisesini giymiş gibi olacaktım,ben kendi çözümlerimi bulmak istiyordum. Onlarında verdiği öğütleri baz alarak,oturdum ve kendimce bir acil durum planı çıkardım ve uygulamaya başladım. Öncelikle eşimle birlikte çocuğumuz olmadan baş başa yemeğe çıktık, itiraf ediyorum ilk denememiz biraz zor oldu, çünkü eskisi gibi konuşacak konu bolluğu yoktu, işten güçten ve çocuktan bahsetmemeye karar vermiştik, evde daha az tv seyretmeye onun yerine müzik eşliğinde sohbetler yapmaya başladık ve en önemlisi birbirimize karşı çok açık olduk, sohbetten sıkılan bunu diğerini kırmadan söylüyordu, aramızda zorlama olmamasına dikkat ettik. Baş başa sinemaya gittik ve bunu yıllar sonra yaptığımızı fark ettik, birbirimize telefondan mesajlar çektik, içimizden geldiği an ve geldiği gibi olmasına özen gösterdik ve birbirimiz için kendimize özen gösterdik, hafta sonları ben eşofmanlarımı üzerimden çıkardım, daha özenli giyindim, tıpkı flört ederken eşimin beni ziyarete geldiği günlerdeki gibi, eşimde hafta sonları tıraş oldu, daha özenli giyindi, deniz kıyısında hafta sonu yürüyüşleri yaptık,pamuk helva yedik ve sohbet ettik. Kısacası, eşimi sadece eşim olarak değil, sevdiğimiz insan olarak görmeyi ve onu yeniden sevmeyi öğrendim, bu gün ondan bir gün ayrı kalsam, eşimi yeniden özlüyorum, onunla küçük kaçamaklar yapmayı dört gözle bekliyorum ve artık eşim internette chat yapacaksa benimde yanında olmamı istiyor ve nete çok daha az giriyor .Bunları niye yazdığıma gelince, hiç bir şey için geç olmadığını düşünüyorum, birlikte olduğumuz kişinin değerini onu kaybetmeden fark etmeliyiz diye düşünüyorum ve kendimizi hayatın akışına kaptırıp sevdiklerimizi ihmal etmeyelim.

' Seni seviyorum' en değerli sözcüktür aslında. Sakın yanlış anlaşılmasın bu sadece aşk anlamında sevmek değil anne baba kardeş arkadaş eş dost. Sevdiğimizi söyleyemeden onlarla yapmak istediklerimizi yapamadan 'gökteki yıldızlara selam verip gittiklerinde' aslında kaybeden biz oluyoruz. O yüzden aslında bize söylenip durması ayıp olduğu ısrarla belirtilen sözcükleri kullanmak lazım çok geç olmadan
Hepinizi seviyorum...

bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum

Sonra Sen Geldin

Bu hikaye senin için!

'Anlamak' kelimesini sözlüklerden çıkartıp elimle dokunacağım kadar somut
hale getirdiğin ve yüreğime yerleştirmeme yardım ettiğin için...

'Anlamak' ve 'anlaşılmanın' en güzel denilen sevişmeleri kıskandırdığını
bildiğin ve bana da öğrettiğin için... Durum ne olursa olsun, dilinde bu
kadar güzel bir 'özgürlük' şarkısıyla yaşayabildiğin için... Senin için...


.....................

Bu, insanın içinde yaşatıp zamanla sevdiği ve kendisine çok acı verse de,
neredeyse bedenine bir organ gibi eklediği, hüzün doğuran tüm uzun soluklu
duyguları yerle bir eden, kısacık bir hikayedir!


Sonra sen geldin.

Yaşayıp gidiyordum... 'Yaşayıp gitmek!' Ne saçma! Bu fiili nedense,
hayatımızın sıkıcı olduğunu, bir günün diğerinden farklı geçmediğini
düşündüğümüzde kullanırız. Oysa tam tersi olması gerekmez mi? 'Yaşamak ve
gitmek...' Yaşıyorum, gidiyorum, yol alıyorum. O halde şöyle demeliyim:
"Yaşıyordum ama gitmiyordum." veya "Gidiyordum akıp zaman içinde,
kaybolmuş vaziyette, ancak yaşamıyordum."

Bir aşk hikayesine boyanmıştı bütün mevsimlerim
Tuhaflığı yoktu yazın kazak giyip de
Kışın denize girişimin
Kazağımda da aşk kokusu vardı
Acıma dokunan ve
Nasıl kokacağını şaşıran
Yosunlarda da

Sonra sen geldin.

“Hadi gel, hayatı anlayalım ve anlatalım." dedin. Çok konuştuk bu konuda,
çok... Hem her duygunun tarifini almak istedin hem de hepsi hakkında,
bildiğin ne varsa bana vermek. Seninle konuştukça, kendime dair son derece
basit ama yine de hiç üzerinde durmadığım bir şeyler olduğunu görmek beni
nasıl da şaşırtıyordu.
'Acı' konusunda çok konakladık...

Kanattıkça beni böyle acı
Ve sohbetler yetmeyince nefes almaya
Ağlardım
Yaralarımdan şiir yapardım

Acı bir annedir, durmadan hüzün doğuran. Ahh, ben o hüzünlerle boğuşmak,
azıcık nefes alabilmek için kaç kitap okudum, kaç film izledim, kaç hayat
belledim, bir bilseniz.

Yooo! Dostlarıma haksızlık edemem şimdi. Turuncuya boyalı güney
akşamlarından, fesleğen kokulu batı ikindilerinden, kuzeyin gri
sabahlarına kadar kaç sohbet vardır yüreğimde daima saklayacağım. Ahh,
benim kelimelerle beyinlerinde tepindiğim dostlarım... Nasıl da isterlerdi
gözlerimden yanaklarıma dökemediğim gülüşleri görmeyi. Bence, dostlar
daima 'gülmek' ve 'gülümsemek' arasındaki farkı bilirler, bu nedenle
onlara arkadaş değil de 'dost' deriz zaten. Her sohbette yüreğimi yatırıp
masaya, son derece dikkatli ve zarif hareketlerle, acı ve hüzün doğuran
parçalarıma ulaşır, üzerini örterlerdi. İyi hissederdim bir süre.
Apartmanların üzerinde uçuşan martıları fark ederdim en azından. Ancak
sonra yine hüzün... Yüzsüz hüzün...

Baktığım yerlerde gözlerim
Bazen öyle uzun kalırdı
İnanmazsınız ama
Baktığım yerler sıkılırdı

Sonra sen geldin.

Geldin ve: “Hele şu yükünün birazını bana ver.” dedin. Şaşırdım çünkü
görünüşe göre senin yükünün benimkinden fazlası vardı ama eksiği yoktu.
Sen anlatırken fark ettim ki içinde bir yerlerde bu yüklerle başa çıkmak
için özel eğitimli bir parçan vardı. Bu parça, yükün niteliğini ya da
niceliğini, yürekte en hafif duracak hale getirebiliyordu gerçekten.

Konuşurken bir yandan da yüreğimin en tozlanmış ve uzun süredir de yanına
hiç uğranmamış parçasını koydun masaya. “Bak,” dedin "bunlar hayat dostu
parçalar . Şimdi bunları öyle güzel temizleyeceğiz ki bir daha canın
içindeki parçalara dokunmak istediğinde ve hüzne giderken, bunların
ışıltısına takılacaksın. Takılacaksın ki hüzün doğuran acı parçaları
koyuvereceksin yerinde tozlanmaya. Böylece de zamanla ağırlıkları, olması
gerektiği kadar olacak. Oysa sen ha bire parlatıp parlatıp durmadan onlara
bakıyordun önceden ve bu da onları olduğundan ağır hale getiriyordu. Oysa
tam tersini de yapabiliriz hepimiz. Işıldayan parça daima daha ağırdır.
Gel, hayat dostu parçaları ışıldatalım durmadan.”

Sen geldin
Kelimelerini şekere batırarak
Sen geldin
Baktığın yerlerde çiçekler bırakarak

Acıya ve hüzne gereğinden çok yüz vermemeli insan. Ben artık hüznü içimde
şişmanlatmamayı, başarıyorum galiba. Geçen gün ne gördüm dersiniz? Meğer
ne kadar yakışıyormuş martılar denizin üzerine! Hikaye bu kadar...

Merak edeceksiniz belki, bu değişiklikleri sağlayan dostum kimdi? Diyelim
ki, kırk yaşını geçmiş veya otuzuna gelmemiş bir adamdı, seksen yaşında
bir ihtiyar, hep otuzunda yaşayan bir kadındı ya da dört yaşında bir
çocuk; hem hepsiydi, hem hiçbiri değildi. Ne fark eder ki? Bir can’dı.

Canımın içi değil
İçimin canı olup da
Sen
Geldin
Üstelik
Aşk da
Değildin

Hoş geldin

Av. Ragıp Atay

Bu gece bu ülkenin bir vatandaşı olarak, sadece adalet adına, bir kez daha hayal kırıklığına uğradım.

Ve yine sadece adalet adına, buraya üye olmuşken, sizin bir de yönetici olmanız beni bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı...

Yukarıda bastığınız yazı "Sonra Sen Geldin" bana ait bir yazıdır...

İsmimi göremedim nedense yazının altında ve sanki size ait gibi öylece basmışsınız...

Hukuk sitesinde hem de bir yöneticiyse bunu yapan, varın gerisini siz düşünün bu ülkede...

Hak hukuk ve adalet anlayışınızla kalınız... Üyesi olduğum edebiyat sitelerinde bu durumu tartışmaya açtım...

Gerçek bir şahıs mısınız, sanal mısınız, bahsettiğiniz yazı gerçekten size mi ait bilemiyorum. otekileriz.com sitesinde yazdığınız esef verici yazılar nedeniyle buraya yazmak zorunluluğu hissettim.

Biraz oturup düşünebilseniz, biraz itidalli olsaydınız bir insanı itham etmeden önce araştırmayı yeğlerdiniz. Yazarlar araştırmacı olurlar değil mi? Yoksa peşin hükümlü mü?
Günümüzde bir çok tartışma gurubu (yahoo/google vs) anonim olan bir çok şiir, şarkı sözü, yazı gönderir, ayrıca elden ele dolaşan e-maillerde dahi buna benzer bir çok yazılar gönderilir. Tabi bir yazıyı alıntısını yazmayan binlerce site de vardır.
Bahsettiğiniz yazı sayın Av.Ragıp Atay tarafından 2004 senesinde eklenmiş bir yazıdır. Yazının kendisine ait olduğuna dair bir ifade olmadığı gibi, yukarıda anlattığım anonim veya belirsiz kaynaklardan birinden ve çok hoşuna giden bir yazıyı diğer insanlarla da paylaşmak isteyebilir. Size ait olduğunu bilmesi için çok özel yetenekleri yok ise bunu da metnin altına yazmamakta haklıdır.

Ben sizin yerinizde olsaydım şunu yapardım;
- Sayın Av.Ragıp Atay;
Seçenek 1: Yazı bana aittir lütfen notunuzu düşermisiniz
Seçenek 2: Yazı size mi aittir sayın Atay?

Cevap: Hayır bana ait değil ise, nereden bulduğunu sorardım ve neticesinde yazının BANA ait olduğunu ISPAT da ederek altına adımın yazılmasını rica ederdim.

Hiçbir araştırma ve görüşme yapmaksızın, tutup insanları karalayarak, bunu HUKUK ve ADALET anlayışı ile özdeşleştirerek, üstelik başka sitelerde HUKUKI.NET ve yöneticisi ve bir avukat hakkında çirkin sözler sarfederek gündeme taşımak nedir, artık yorum sizlerin ve okuyucuların.

Buyrun herkes okusun yazdıklarınızı : http://www.otekileriz.com/Forum.asp?...15882&yanilik=

Av.Ragıp bey ne der bilemiyorum ama yaptığınız Yargısız infazdır. Üstelik başka sitelerde bu durumu yazacağım demek de TEHDİTTİR.

ötekilerizbiz sitesi üyesi değilim ama siteyi bir edebiyat sever olarak düzenli takip ederim, okurum. Dün gece de sitedeyken hanımefendinin (Profilinde bay olduğu yazıyor ama belki de yanlışlık olmuştur, şimdi ben de "belki de sahte isimdir" demiyorum kendileri gibi.) tartışmaya açtığı konuyu bir hukukçu olarak dehşet içinde okudum. Üstelik adı geçen site benim de üyesi olduğum ama ilgilenmeye çok da fırsat bulamadığım bu site olunca dayanamadım, hele hele hanımefendinin hukuku ve hukukçuları aşağılaması, hırsızlıkla itham etmesi beni fazlasıyla şaşırttı ve sevgiden bahseden, sevgi üzerine bu kadar güzel eserler ortaya koyabilen (Ki artık o eserlerin kendisine ait olduğundan şüphe ediyorum, sevgi-gönül insanı bu kadar hoşgörüsüz ve anlayışsız olamaz.) bir insanın amacı ne olabilir diye düşünmekten alamadım kendimi.

Ragıp Bey de diğer üyeler gibi beğendiği bir yazıyı alıntılamış, yazının kime ait olduğunu bilse ekleyeceğine hiç ama hiç şüphem yok çünkü bu siteye katkım çok olmasa da izlediğim için hemen hemen her konuyu titizlikle okurum, Ragıp Bey'in bu sitede çok sevilen, insancıl, hoşgörülü ve saygılı bir insan olduğunu bu sebeple bilirim. Bence olay tamamen yanlış anlama, abartma, kabalıktan öte bir şey değildir.

Yapılması gereken Feyz Bey'in de belirttiği üzere Ragıp Bey'i ya da Site Yönetimini durumdan haberdar ederek düzeltilmesini rica etmektir,Ragıp Bey yazının kendisine ait olduğu iddiasında değildir, iletisinden de bu sonucu çıkaracak hiçbir ibare çıkarmak mümkün değildir. Bu yazı en az 20 sitede daha başka başka şahıslarca alıntılanmış, hiçbirinin de altına isim yazılmamıştır.Üstelik herbirinde tebrikler kabul edilmiştir. Ragıp Bey böyle bir terbiyesizlik de yapmamıştır. Hal böyle iken sadece Ragıp Bey'e ve onun şahsında bu siteye dil uzatılması, çirkin ve mesnetsiz ithamlarda bulunulması insanı şaşkınlığa sürüklemekte, arkasında başka nedenlerin olabileceği düşüncesine sevk etmektedir.

Olayın hukuki boyutuna da değinelim, hukuku ve hukukçuları itham eden hanımefendinin tehdidine karşılık tehdit olarak algılanmasın lütfen, bu kabalığı asla yapmam ve kendime de yakıştıramam.Sadece hanımefendinin hatasını anlaması ve telafi etmesi için çaba gösteriyorum, çünkü eminim Ragıp Bey'den ya da Site yönetiminden ricada bulunsaydı yapılan hata, ihmal de telafi edilecekti.

Evet hukuk demiştik;

Ceza hukukunda kasıt yoksa suç da yoktur, suç yoksa ceza da yoktur.

Ragıp Bey'in yazıyı sahiplendiği, hırsızlık yaptığına dair en ufak bir emare var mıdır? Ragıp Bey'in hırsızlık kasdı var mıdır? Elbette yoktur, bu iletiden de gayet açık bir şekilde anlaşılmaktadır. İnternet kullanıcıları bu gibi riskleri göze almalıdır, yoksa her alıntı yapanı hırsız ilan eder atarız içeri...

Gelelim hanımefendiye, bilerek ve de isteyerek, hukuku, hukuk sitesini ve bir hukukçuyu isim de belirtetek hırsızlıkla itham etmekte, çirkin saldırılarda bulunmaktadır. Av.Ragıp Atay diye internette aradığında gerçek isim ve kimlikle yazdığını çok kolay bulabilecekken "sahte isimdir" diyecek kadar da ileri gitmiştir. Esra Güzelipek öncelikle kendi kimliğini ortaya koymalı, yazının gerçtekten kendisine ait olduğunu ispat etmeli, daha sonra da Ragıp Bey'in hırsızlığını ispat etmelidir. Aksi takdirde itham ettiği, yargıladığı "hukuk" kendisini affetmeyecektir... (Bunu yasal süreç başlar manasında yazmıyorum,o kısmı her ne kadar bir hukukçu olarak beni de ilgilendirse de önemli olan bu sitenin ve Ragıp Bey'in tutumu olacaktır.)

Aşağıdaki yazılar http://www.otekileriz.com/Forum.asp?...15882&yanilik= sitesinden alınmıştır.

Konunun silindiğini iddia ederek, sitemizi zorbalıkla suçlayan, Esra Güzelipek lakaplı, şahsiyeti ve kimliği tarafımızca belirsiz şahsı kınıyorum !

Not: Av. Bahattin Yıldız Hukuki Net'in oluşumu ve gelişiminde büyük katkıları olan ve bir zamanlar yöneticimiz olan bir arkadaşımızdır. Şu anda edebiyat sitesi otekileriz.com un yöneticisidir...

-----------------------------------------------------

http://www.otekileriz.com/Forum.asp?...15882&yanilik=

Bahattin Bey



Aslında ben de, açıklamamı hukuki.net sitesine girdikten sonra, şöyle bir düşününce burada açtığım forum başlığını biraz sert ve haksız buldum. Öyle ya, üye kalkıp da “çok özür dilerim, alıntılama yapmıştım ama isminizi yazmayı unutmuşum” dese, hatalı duruma düşen belki de ben olacaktım… Aslına bakarsınız beklediğim de buydu…

Ancak olana bakın… O forumu on-on beş dakika içinde yok ettiler önce, sonra forum duruyor ama benim iletim yok ve de son olarak, benim üyeliğimi engellediler… Dün gece de iletim silindikten sonra üye olarak giremedim ve şimdi de giremiyorum…

Ve oraya yazmak istediğim ve yazamadığım açıklamayı burada yayınlıyorum:

“Avukat Ragıp Atay’ın

“Sonra Sen Geldin”

Başlıklı yazımı ismimi vermeden kendi yazısı gibi sunduğu “isimsiz sevgiler” başlıklı foruma yazıp bir cevap beklerken, forum tümden silinmiştir…

Bu “hukuk” sitesinde olağan mıdır?

Bir cevap alabilecek miyim konuya ilişkin?

Forum kayıtlıdır ilgililere sunabilirim…

Yoksa bu yazdıklarım da mı silinecektir?”

Dedim ama bırakın silinmesini, bu iletiyi yayınlama hakkımı bile elimden aldılar…

Şimdi, “iyi” insanların da hata yapabileceği konusunda haklısınız elbette ama iyi insanlar hata yaptıklarında böyle mi tepki verirler?

Bu nasıl adalet ve nasıl hukuk? Hırsızlığı geçtim ben şimdi, yanına “zorbalık” kelimesini de ekliyorum…

Yazımın başlığını girip bakın başkaları da çalıp özel bloglarına kendi isimleriyle koymuşlar, bu sadece benim başıma gelmiyor ki… Bunu asla kanıksamam ama oyların % 80ninin, din, milliyet ve cumhuriyet tacirlerinin elinde bulunduğu bir ülkede, bu tür insanlık sapmalarının normal olduğunu bilirim…

Benim bu noktada içerlediğim bambaşka bir şey… Adalet kırıldığında, ortada pek fazla bir şey kalmamıştır insanlık adına… Saf mıydım ben acaba? Kırk yıl düşünsem, bir hukuk sitesinin bu denli zorba olabileceğini ve kendini oluşturan değerleri yok sayacağını aklıma getirmezdim…

Bu asla aslında “iyi” insan olan birisinin hatası değil…

Hayır! Bu isim olarak benim meselem de değil. Öyle olsa bir foruma konu etmezdim inanın… Bugün bana yarın hepinize…

Esra Hanım'ın ötekilerizbiz sitesinde yapmış olduğu açıklamaları dehşetle takip ediyorum.

Konuya başından başlayayım.

Dün gece Esra Hanım'ın buradaki iletisini görünce, yönetim olarak her zaman yaptığımız gibi karar almak ve çözüm üretmek için,Esra Hanım'ın Ragıp Bey'in iyi niyetli bir davranışını yanlış anladığını düşünerek konuyu ertesi gün (yani bugün) tatlıya bağlarız düşüncesiyle siteden çıktım. Ama uyumadan önce internette yaptığım küçük bir araştırma sonucu http://www.otekileriz.com/Forum.asp?...15882&yanilik= linkine rastladım, ağır ve haksız ithamları görünce daha da çok şaşırdım ama saat oldukça geç olduğu için (02:30 sularında) bunu da bugün, yönetimdeki diğer arkadaşlarımla birlikte çözmek gayesiyle, siteye tekrar girdim ve konuyu silmeden sadece yönetime özel bir bölüme taşıyarak bilgisayarımı kapattım.

Derken bugün Esra Hanım'ın ötekilerizbiz sitesinde yazmaya devam ettiğini, daha önceki karalamalarının, hırsız ithamının yanına bir de zorbalık ithamını eklediğini gördüm.

Öncelikle Esra Hanım'ın iletisinin silindiği, üyeliğinin engellendiği, konunun eski yerine alınarak iletisinin silindiği doğru değildir.

1. İletisi silinmemiş, konu bütünüyle yönetime özel alana değerlendirilmek üzere taşınmıştır, saldırılara devam ettiği için de bugün derhal eski yerine getirilmiştir. (Karar mekanizmamız yönetimdeki tüm arkadaşların katılımıyla işlemektedir.)

2. Üyeliği iptal edilmemiştir, sitemizin tüm üyeleri bilirler ki bizde üyeliği iptal edilen üyenin adının altında "Üyeliği Askıya Alındı" ibaresi yer alır. Esra Hanım server ın yavaşladığı bir dönemde sitede sayfa açamamış olacak ki, engellendiğini düşünmüş. Ya da eski siteye giriş yapmaya çalışıyordur, eski site faal olmadığı için de giriş yapamamıştır. Ya da (Bunu düşünmek dahi istemem) bir haksız ithamda daha bulunmuştur, başka da bir ihtimal bulunmamaktadır.

3. Sonradan konunun yerinde durduğu ama kendi iletisinin silindiği iddiası da doğru değildir. Bahsettiği forum eski sitemizdeki kalıntıdır. Yine sitemiz üyeleri bilirler ki, 2007 yılında sitemiz değişmiş, eski sitemizdeki veriler olduğu gibi eski sitede muhafaza edilmiştir. Esra Hanım'ın bahsettiği bu eski sitede kayıtlı olan başlık altında, kendi iletisi yeni sistemde eklendiği için (yani bu sitede) eski sitede görememiştir. Yine bu olayı bizlere sormadan, kendince yorumlamış ne hırsızlığımızı ne de zorbalığımızı bırakmıştır.

Tüm üyelerimize ve Esra Hanım'a saygıyla bildiririm.

Esra Hanım, buyrun cevap hakkınızı istediğiniz gibi kullanın. Bizlerin, sizin cevap hakkınızı kısıtladığımızdan dem vurarak çirkin ithamlarınıza devam ederken, bizlerin üyesi olmadığı bir sitede hakkımızda ileri geri atıp tutarak siz bizim cevap hakkımızı kısıtlamış olmuyor musunuz?

Buyrun burdan devam edelim, biz de burdayız, siz de burdasınız...

Yalan silsileleri:
1- Forum aynen yerinde duruyor. Asla silinmemiştir. Dilerseniz google önbellekten bakınız:
http://209.85.135.104/search?sourcei...php%3Ft%3D2491

2- Esra Güzelipek adlı üyemizin üyeliği engellenmemiştir. Yukarıda üye adının yanına bakıldığında "atılmış üye" yazmamaktadır. Olsa olsa kendi şifresini hatırlamamakta olabilir.

Biz bunu yapana (www.hukukda.com)!!! hırsız demedik, siz hem bir avukata üstelik yöneticimize hırsız ve zorba dediniz. Şimdi biz size ne diyelim siz söyleyin. Ya da özür dileyin, kabul ederiz biz.

Gökten üç beyit düşmüş meydana, herkes beğendiğini (hak ettiğini)ala...

1. Meyvesi olan ağacı taşlarlar.
2. Karga yavrusunu kuzgun sanırmış.
3. Altın yere düşmekle değer kaybetmez.


Not: Birde "Çağrildigin yere erinme, istenmediğin yerde görünme" vardı ama forumun konusuna uymadığı için onu peşin peşin ben aldım.:)

Konu, sevgili dostumuz Ragıp beye yapılan ağır, haksız ve suç teşkil eden isnatlardır.
Ragıp bey ise şu anda iş seyahati dolayısıyla internete ve siteye girmesi mümkün olmadığı ve suçlanan da kendisi olduğu için izninizle bundan sonrasını Ragıp beye bırakalım.

Sayın Pazarbaşı

Bir yönetici olarak, üstelik hukukçu bir yönetici olarak sizden daha mantıklı bir yaklaşım beklerdim… Ayrıca, hukuksal açıdan da daha güçlü bir yaklaşım beklerdim…

Dostluk adına bu kadar laf üretmeniz zaman kaybı.

Maddeleştirelim:

1.Av.Ragıp Atay’ı tanımam etmem. Ancak o beni tanımalıydı, bana ait bir yazıyı buraya basmış ve adımı yazmamıştır. Onu sadece bu şekilde tanırım.

2.İnternette yazdığınız bir foruma birisi kendi adıyla ileti giriyor ve alıntı yaptığı kişinin adını yazmıyor. Bunun adı ne? İhmal? Dikkatsizlik? Umursamamazlık? Siz bir isim yazmayıp yayınladığınızda okuyan bunun kime ait olduğunu düşünecektir? O kişiye ait olacağını düşünecektir.


3.Bunu normal vatandaşlar yapmış zaten, girip de o sitelere yazma gereği bile duymam… Bir hukukçunun ama asla yapmaması gereken bir dikkatsizlik, eğer dikkatsizlikse tabii…

4.Sonrasında gelip forumu bulmuş ve soracağımı sormuşum. Üslubum hakaret etmediğim sürece beni bağlar. Siz dahil hiç kimse bana neyi nasıl söyleyeceğim konusunda ders vermeye haiz değilsiniz.

Ve ben sorumu sorduğumda bu forum hemen ilk forum olarak görünmüştü… Sayfayı birkaç kez yeniledim ve aniden forum yok oldu… En üstteki forum olarak görülmedi artık.
Beni eski yeni teknik söylemleriyle suçlamaya kalkışmayın çünkü benim “bile” bu kadar teknim bilgim var…

Salim kafa ile bu işi çözmek idiyse asıl amacınız, bu saate kadar açıklama nerde ilgili şahıstan?

Neden siz açıklamalarda bulunuyorsunuz ve fakat Ragıp Atay’dan tek kelime yok ortada?

5.Hani hukukçusunuz ya elbet bir sürü terimle kafa karıştırabilme yetisine de sahipsiniz ama şu “özür dilemelisiniz” davetinizi okuyunca, en amiyane tabirle pişkinliğinize “pes” dedim…

Üyenizi davet edip bir açıklama yaptırma gücü gösterememişsiniz…

Hal böyleyken, mağduru oynamanız, benim için sadece boş laftan ibarettir… Kimin mağdur olduğu, kimin adaleti nasıl kullandığı gayet ortadadır…

6. Siz adını hukuk koyduğunuz bu sitede kör ve sağır ağırlamasına dilediğinizce devam edebilirsiniz ama bu, benim için yeni olan şu gerçeği değiştirmez:

Size ait bir yazıyı isminiz olmadan hukukçular “bile” alıp kendine aitmişçesine yayınlayabilirler ey ahali…

Benim için konu kapanmıştır. Avukat Ragıp Atay, bir yazımı almış, kendi iletisi olarak girmiştir. Siz ne dersiniz adına bilemem intihal mi? İhmal mi?

Bu saate kadar Av. Ragıp Atay’dan ne bir açıklama ne bir özür gelmediğine göre ve yönetim de gayet taraflı bir şekilde üste çıkmaya çalışıp bir de benden özür beklediğine göre, benim için bu olay hırsızlıktan ibarettir. Adım soyadım açıktır ve mahkemeler de açıktır, hepiniz avukatsınız, buyrun…


Not: Ayrıca Şirine isimli üyeye:
Siz benim edebi veya özel, kişiliğimi yargılama hakkına sahip değilsiniz. Ragıp Atay’a sevginizi ve saygınızı özel mesajınızla iletin, beni ilgilendirmiyor tüm bu dostluk ilişkileriniz.

Esra hanım,
Siz haddinizi fazlasıyla aştınız...

Buyrun;

http://www.hossohbet.com/forum/ask-h...en-geldin.html

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32783 ( bu siz misiniz bilemem)

http://www.kirmiziruj.com/modules.ph...wtopic&t=14415

http://www.bolbilgi.com/archive/sonr...mi-t33485.html

Bu sitelere ve size ait olduğunu iddia ettiğiniz yazıyı alıntılayan bu forum sitesi üyelere de aynı tepkiyi gösterdiniz mi acaba?



Yoksa burasının bir hukuk sitesi olmasından istifade ederek, avukatı hırsızlıkla ( yada değerli yöneticiniz sitemizin de eski ve değerli üyesi Bahattin beyin de ifade ettiği gibi İNTİHAL) suçlamak size daha mı fazla prim sağlayacak?

Yazınızın yok olması ile ilgili endişelerinizin cevabı da verilmiştir. Bu kadar teknik bilgiye sahip iseniz bunu da anlamış olmanız gerekirdi ama anlamamışsınız daha doğrusu anlamak işinize gelmiyor.



Son yazınızın üstünde dikkat ederseniz benim bir açıklamam var. Bunu dahi okuma ve değerlendirme zahmetine katlanmayıp Ragıp beyin hala ortaya çıkmadığından, bizim yaptırım gücümüzde vs.den dem vuruyorsunuz. Göz göre göre ÇARPITMAK herhalde buna denir.



Evet: Biz yönetim olarak tarafız. Ragıp bey de yöneticilerimizden birisidir ve size doğruları anlatmaya çalışmaktan öte de taraflılığımız yoktur.Tıpkı sizin yöneticiniz, bizim eski yöneticimiz Bahattin beyin sizin forumunuzda taraflı olması gibi.



Ve artık sıkıntı verdiniz.



Dilediğinizce düşünmekte, bizleri kötülemekte, hakaret etmekte serbestsiniz ama ne yazık ki bu sitede bunu yapamayacaksınız.
Gidin kendi sitenizde ne isterseniz yazın.:kızgın:

Alıntı:

---

"Takılacaksın ki hüzün doğuran acı parçaları koyuvereceksin yerinde tozlanmaya. Böylece de zamanla ağırlıkları, olması gerektiği kadar olacak. Oysa sen ha bire parlatıp parlatıp durmadan onlara bakıyordun önceden ve bu da onları olduğundan ağır hale getiriyordu. Oysa tam tersini de yapabiliriz hepimiz. Işıldayan parça daima daha ağırdır.
Gel, hayat dostu parçaları ışıldatalım durmadan.”

---

Cevap hakkı tabi ki Sn. Atay'a ait... Kendisinin iş seyahatinde olduğu bir önceki iletide söylenmesine rağmen, "nerede cevap" tutturması ilginç ... Ancak şu son suçlayıcı iletiyi yazan kişi ile yukarıdakileri yazan kişinin aynı olduğuna inanamıyorum, inanmak istemiyorum.

Esra Hanım, bence siz haddinizi ne sebepledir bilemiyorum ama çok ciddi şekilde aşmış durumdasınız. Sn. Atay, internette isimsiz dolaşan sizin olduğunuzu belirttiğiniz yazıyı herhangi bir isim belirtilmemiş siteden kopyalayıp siteye yapıştırdı ise ve kendisinin olduğunu iddia etmediyse bunun adı ne hırsızlık, ne de Sn. Bahattin Yıldız'ın belirttiği gibi intihaldir.

Niyetiniz nedir bilmiyorum ama bu niyetin; ya kızgınlığın verdiği cüretle ya da başka saiklerle iyiye delalet olmadığını hissedebiliyorum.

Esra hanım veya bey (cinsiyetiniz bir başka sitede erkek olarak gözükmekte), 06-09-2004 tarihinde alıntılanan bir yazının, hiç bir delil göstermeden kendinize ait olduğunu yazmışsınız. Herhangi bir arama motorunda aratıldığı vakit, gerçek yazarın adının bulunmadığı bu yazının, "Esra Güzelipek" ismini alan Hukuki.Net üyesi tarafından yazılıp yazılmadığını nasıl bilinebilir?
Esra hanım veya bey, parmaklarınızın klavye üzerinde gezerken, gerçekte ifade etmek istediğiniz cümlelerin farkında olmadığınızı; mantıklı ve olgun şekilde olaya bakıldığında, duruma kötüniyetle yaklaştığınızın çok açık olduğunu düşünüyorum.
Bilişim hukuku bakımından konuya göz atıldığında, "Esra Güzelipek" üye adını alan şahsın bu eserin gerçek sahibi olup olmadığı, internette dolaşan herhangi bir yazının altına Esra Güzelipek yazılabilmesi ve bu siteye de "Esra Güzelipek" ismi ile üye olunabilmesi mümkündür.
Daha fazla prim kazanmak istiyorsanız, oyununuzu sürdürebilirsiniz. Zevkle izliyorum.

Ragıp Bey, yukarıda Fırat Bey'in de ifade ettiği gibi işleri nedeniyle seyahatte olduğu için siteye girememektedir, olaydan haberi vardır ve bulduğu ilk fırsatta açıklama yapacaktır bundan emin olabilirsiniz.

Ancak olay Ragıp Bey'i de aşmış, sitemizi özellikle de biz site yönetimini bağlar hale gelmiştir. Bu nedenle bizlere yönelttiğiniz düşüncelerinize cevap verme gereği hissettim.

Alıntı:

---

Üslubum hakaret etmediğim sürece beni bağlar. Siz dahil hiç kimse bana neyi nasıl söyleyeceğim konusunda ders vermeye haiz değilsiniz.

---

Demişsiniz; üslubunuzda hakaret var, iletilerinizde suç isnadı var, bu da sadece sizi değil, hakaret ettiğiniz, suç isnat ettiğiniz kişi/kişileri de bağlar. Size ders verme gibi amacımız yok, açıkça suç işleyen birine karşı sesimizi çıkarmayacak mıyız? Tüm iyi niyetimizle yaptığımız açıklamalar da sizi tatmin etmediyse, Ragıp Bey'i, onun özelinde bizleri hırsızlıkla, zorbalıkla, pişkinlikle itham edemezsiniz, siz de dahil buna kimsenin hakkı bulunmamaktadır.

Alıntı:

---

Ve ben sorumu sorduğumda bu forum hemen ilk forum olarak görünmüştü… Sayfayı birkaç kez yeniledim ve aniden forum yok oldu… En üstteki forum olarak görülmedi artık.

---

Demişsiniz, bunun da açıklamasını yukarıdaki iletimde yazdım. Gayet iyi niyetli bir şekilde bir yanlış anlamanın tatlıya bağlanacağı düşüncesiyle konuyu bugün değerlendirmek amacıyla taşıdığımı, daha sonra aynen eski yerine taşındığını izah ettim. Bunun dışında üyeliğinizin iptal edilmediğini, siteye girişinizin asla engellenmediğini, girememiş olmanızın olası sebeplerini de yine tüm iyi niyetimle tek tek açıkladım. Ama sanırım benim yazdıklarımı okumadınız.

Alıntı:

---

Salim kafa ile bu işi çözmek idiyse asıl amacınız, bu saate kadar açıklama nerde ilgili şahıstan?

---

Demişsiniz, evet gerçekten amacımız ve niyetimiz buydu, aynı olay daha önce benim de başıma gelmişti. Mailime gelen bir yazıyı ben de bir konuda buraya eklemiştim, daha sonra yazının sahibi bana mail göndererek, telefonla arayarak (Gerçek isimlerimizle kayıtlı olduğumuz için irtibat bilgilerimize ulaşmak çok kolaydır.) yazının kendisine ait olduğunu, başka bir link vermek suretiyle açıklayıp ispat ederek belirtti. Ben de kendisinden özür dileyerek, yazının mailime geldiğini, yazarı belli olmadığı için isim belirtemediğimi hemen düzelteceğimi söyledim, düzelttim ve konu kapandı. Kendimce bu konuyu da bu şekilde düzeltmeyi düşünüyordum ki, sizin diğer sitede yazdıklarınıza tesadüf ettim ve sizin de daha sonra kabul ettiğiniz üzere, Ragıp Bey'den olayın aslını öğrenmeden, fazlasıyla sert tepki verdiğinizi gördüm. Siz kendiniz dile getirmişsiniz, yazının başka sitelerde de başka başka şahıslar tarafından alıntılandığını, Ragıp Bey de bu sitelerden birinden alıntılamış olamaz mı, ya da mailine gelmiş olamaz mı? Neden bu ihtimalleri düşünmeden bu kadar peşin ve çirkin yargılara vardığınızı anlamakta inanın güçlük çekiyorum.

Defalarca açıklandı, ben bir kez daha açıklıyorum, sizin deyiminizle ilgili şahıs şu anda iş seyehatindedir. Lütfen sakin olunuz, öfkelendikçe kendinize zarar veriyorsunuz ama farkında değilsiniz.



Not: Hiçbir üyemizi, üstü kapalı da olsa karalayamaz, konuyu başka boyutlara çekemezsiniz. Sayın şirine cevap hakkını ayrıca kullanacaktır belki ama ben siteden ve üyelerimizden sorumlu bir yönetici olarak hiç kimseye böylesine çirkin, sevimsiz imalarda bulunamayacağınızı belirtmek isterim. Bir üyemiz açık açık burada yazmış görüşlerini, doğru ya da yanlış eleştirin, yanıt verin, çürütün ama saygı sınırını aşmayın. Bana ders veremezsiniz diyorsunuz ama siz herkese ders veriyorsunuz maşallah...

Alıntı:

---

Bahattin Bey

İlgili site, eş ahbap savunması içinde, üyelerine sevgi ve saygı sunarak, tatmin edici bir cevap vermek şöyle dursun bir de beni özür dilemeye davet etmiştir ve bu gayri ciddilik içinde, benim için bu konu kapanmıştır.

Şu saat olmuştur ve ilgili kişinin bizzat kendinden ne bir özür ne bir açıklama. Üstüne bir de suçlama… Özür bekleme… Ne denirdi buna güzel Türkçemizde? Yavuz hırsız ev sahibi meselesi…

Öğrendik ki, haksızlığın adresi her yer…

Oraya yazdığım son açıklamayı buraya da basıyor ve konuyu kendi adıma kapatıyorum…

---

Esra hanım/bey'in kendi sitesindeki son yazısıdır. http://www.otekileriz.com/Forum.asp?...anilik=&page=2

Ve hala ısrarla Ragıp beyin neden ortaya çıkmadığını kendi sitesinde de sormakta ve sanki Ragıp beyin sükutu ikrarından gelirmiş havasıyla mağduru oynamaya devam etmektedir. TEKRAR EDİYORUM, RAGIP BEY ŞU ANDA ŞEHİRLERARASI BİR YOCULUKTADIR VE SİZİN BU SAÇMALIKLARINIZDAN TAMAMEN HABERDARDIR.

BURADAN SİZE ÇAĞRI YAPIYORUM. (Artık ben de zıvanadan çıktım çünkü:kızgın:)
Bu yazının size ait olduğunu somut bir biçimde kanıtlamanızı bekliyorum. Bunu yapmadığınız/yapamadığınız takdirde sizi bir intihalci olarak ilan ve teşhir edeceğim.

Alıntı:

---

Esra Güzelipek rumuzlu üyeden alıntı

Not: Ayrıca Şirine isimli üyeye:
Siz benim edebi veya özel, kişiliğimi yargılama hakkına sahip değilsiniz. Ragıp Atay’a sevginizi ve saygınızı özel mesajınızla iletin, beni ilgilendirmiyor tüm bu dostluk ilişkileriniz.

---

Öğretim görevlisi olduğunu belirten Esra Güzelipek isimli şahıs,internetteki tüm aramalarda sadece şiir,kültür-sanat sitelerinde yer alıyor.Hangi üniversitede görevli olduğu belli değil,öğretim görevlisi olduğu dahi şaibeli.Kendi sitesinde "Bay" olduğu yazıyor ama ismi bayan ismi.Sanatçı,şair,yazar olduğunu iddia ediyor ama sanatçı ruhundan,hoşgörü ve anlayışından nasibini almamış ya da aslında sanatçı da değil.Kendisi hakkında,bizzat kendi tutumu nedeniyle kafalarda hasıl olan düşünceler yüzüne vurulduğunda hırçınlaşıyor.Yazının gerçekten kendisine ait olduğunu ispat etmesi talep ediliyor ama o konuya hiç girmiyor bile.Herkes aynı iddiada bulunabilir,ispat edilmedikçe gerçeği öğrenemeyiz deniyor oralı bile olmuyor.Yazının kendisine ait olduğunu ispat eder mi etmez mi bilinmez ama kendisinin ne kadar kötü niyetli olduğunu ispat etmiştir.

Sayın site üyeleri ve yönetimi

google da "hukuk" kelimesini arattığınızda, "Sonra Sen Geldin" diye aratılınca karşınıza ilk sırada bu site çıkıyor, ben olsaydım ben de bu siteyi tercih ederdim,neden bu kadar kızıyorsunuz ki bu hanfendiye ya da beyfendiye,en doğrusunu yapmış,başka sitede başka birilerine sataşsa bu kadar meşhur edemezdi kendisini.Ben asıl size kızıyorum site üyeleri ve yöneticileri, neden google da ilk sırada yer alırsınız ki,iş mi bu?..

Sayın (Tüm kabalığınıza rağmen ben hala size sayın diyorum.) Esra Güzelipek isimli üye, "Ragıp Bey'e olan saygınızı ve sevginizi özel mesajla iletin" gibi çirkin bir imaya da sessiz kalamam,kibar davranamam.Ben açık açık burada duygu ve düşüncelerimi dile getirdim,Ragıp Bey'i yazılarından tanıdığım kadarıyla "hırsızlık" yapmayacak kadar saygın,sitede sevilen biri olduğunu belirttim, bunun altında başka şeyler aramanıza gerek yok.Ha yok "ben bir şey ima etmedim sadece beni ilgilendirmediği için özel mesaj yazın demek sitedim" derseniz, nereye ne yazacağımı siz öğretemezsiniz,derslerinizi gidin öğrencilerinize verin. (Gerçekten öğretim görevlisi iseniz tabi.) Sizi kimse yargılayamaz (Ki ben sizin özelinizi,kişiliğinizi yargılamadım, üslubunuzun sanatla bağdaşmadığını ifade ettim,onu da çarpıtmışsınız.) ama siz herkesi karalar,herkesi yargılayabilirsiniz öyle mi?Siz gerçekten mağdur musunuz acaba yoksa bu rolü çok mu iyi oynadığınızı zannediyorsunuz?

ben de bir başka konulu forumda yazdığım rübailerin kime ait olduğunu yazmayı unutmuşum.buraya yazayım bari..çok korktum ...Ömer Hayyam ın..ne olacağı belli olmaz.:)

Hadi bırakın allahaşkına bir "deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış... Körler sağırları ağırlarmış... Kendisi Hem kör hem sağır... Bu nedenle yazılanları okuma yeteneğine sahip olmayanın, yazdığını sandığı şeylerdi de okumuyorum !

Ragıp beyi bu siteyi ziyaret eden onbinlerce insan bilir ya sizi ?
İddia ettiğiniz eserim içinde geçen kelimelere göre arama motorlarında aratın bakalım ne çıkıyor. ?

Bu site ve bu sitede yöneticilik yapanlar, gönüllerinden ve beyinlerinden ne koparsa siteye koyan üyeler neyin hak olduğunu neyin haksızlık olduğunu bilir kimsenin hakkını yemez. Yanlış yere çattınız, özür dilemek yerine iyice saygısız ve haksız bir iftira kampanyasına giriştiniz.

Daha fazla utanmayın

Forumu baştan sona okudum. Esra isimli kişi kendini ne zannediyor? Kimdir bu zat? Bu ne saygısızlık bu ne patavatsızlık. Burada tüm sitedekileri hakaret ediyor, körler sağırları ağırlar vs. vs. hırsız, zorba vs. vs..
Kardeşim sen bize hakaret edemezsin, sana anlatıyorlar işte, okuman yok mu? Sen nasıl yazarsın anlamadım ki?
Büyük yazsalardı okuyabilir miydin acaba?
- Bak ne diyolar, ragıp yok, cevap hakkı onundur
- Forumu silmedik diyorlar, gördüğün ve yazdığın neye benziyor o forum mu yoksa halusunasyon mu?
- Yazı benim diyorsun itiraz bile etmemişler (ben sana ait olmadığını düşünüyorum artık)
- Sana demişlerki emaille gelmiş olabilir, yukarda verilen linklerden birinden de alınmış olabilir, adam ne bilsin kardeşim sana ait olduğunu eğer oralarda yazmıyorsa, sen dalga mı geçiyorsun adam mı seçiyorsun?
- Utanmadan gidip benim de üye olduğum o güzel sitede hakaretler ediyorsun sitemize. Ve ne acıdır ki o site sahipleri seni hala orada barındırıyorlar. Artık girmem ben ötekileriz.coma senin gibi insanlar oldukça. Sana orada cevap yazacaktım ama hakarete uğrayan burası, ve hergün onbinlerce insan burayı okuyor. Görsünler nasıl biri olduğunu.
- Sen bu siteye de bu sitenin fertlerine de hırsız diyemezsin. Asıl seni hırsızlar kraliçesi ilan ediyorum. Evet kimliği belirsiz, Esra güzelipek hırsızlar kraliçesidir. Dikkatli olunuz. Ne hırsızı mı ZAMAN hırsızı...
Sana acımam ama sana cevap yazma lütfunda bulunup, burayı okuyan insanlara acırım...
Bir kere daha benzeri itham ve intihalde bulunursan seni burada da otekileriz.com da da rezil rüsva ederim. Sonra da kim olduğumu öğrenince bir kere daha rezil olursun. Geç aşağıya özür dile hepimizden ve tüm internetten. Yazının da sana ait olduğunu ispatla, bu sitede eğer sana ait olduğunu yazmazsa ben ve sen birlikte hesap soralım.

konu başlığı isimsiz sevgiler ya..ondandır...mesela aşağıda ki şiiri kim yazmış.canım yazmak istemedi şimdi..isimsiz;)

Bir insan olsun
Olsun da burada
Bir insan olsun
Orada

Nerede olursa olsun
Bir insan
Gitse olsun, kalsa olsun
Giderse olan, gitmezse duran

Aranır bir insan bir insani
Arar bir insani bir insan

Söylenemiyor çok şey
Susmadan..

Offff ki ne offf…

Lafla adalet gemisi yüzdürenlere, hepinize...

Okumadan yazdığınızı hesaba katarak son kez durumu tersinden anlatayım… Kişi çünkü... Kendi gibi bilir herkesi...

Ben bir hukukçu olsam ve bir hukuk sitesinde üye olsam, ASLA kimsenin yazısını alıp kendi iletim gibi girmem… Hiç bir hukukçudan da bunu beklemem… ( Hukukçu olmadığım şu halimde bile bunu yapmayacak bir adalet kavramım var şükür…)

Hata bir…

Beşer şaşar mı? Şaşar… Diyelim beşerim şaştım ve umursamadım şu ya da bu şekilde başkasının yazısını bir hukukçu olarak hukuk sitesine bastım…


O kişi üye olup da bunun açıklamasını eklerse, yine bir hukukçu yönetici olarak, ona hiç bir açıklama yapmadan silip yangından mal kaçırır gibi forumu kaldırmam… Suçsuzum çünkü, basan üyenin de suçsuzluğuna inanıyorsam, bunu yapmak yerine, girer adil bir yönetici gibi:


Mutlaka bir yanlış anlaşılma olmuştur, üyemiz size cevap verecektir der ve forumu olduğu yerde bırakırım…


Hata iki…

Burada kalsanız iyi idi ve fakat siz beni hiç tanımadığınız halde, sırf bir hatanızı sorguladım diye, direkt düşman algılamasında bulundunuz, neredeyse FBI ajanı olmakla suçlayacaksınız…


Burada yayınladığım için de, olayla doğrudan alakası olmadığı halde Bahattin Bey’i de suçlamaya başladınız sitenizde ileri geri…


Hata üç…


Ayıptır yahu…


Hata olmayan ve benim için inandırıcılığınızı kaybettiğiniz nokta ne biliyor musunuz?

Bilişim çağından haberdar değilmişsiniz gibi davranıp, saygısızlığı ve karşınızdaki kişiyi aptal yerine koyma boyutunu abartmanız…


Av.Ragıp ATAY gezideymiş…


Ben Alaska’da olsam, dağ başında olsam, cehennemin dibinde olsam, bu tartışmanın haberi bana ulaştırılır… İnternet diye bir şey var, cep telefonu diye bir şey var…

Ve ben böyle büyük bir hata yapmışsam derhal özür dilemenin yollarını ararım… Girip yazma şansım yoksa bile bir dostumla iletirim ne diyeceğimi… Gördüğüm kadarıyla yer gök Ragıp Atay dostu sitede…

Ahhh ama pardon,burası hukukçu dolu değil mi? Laf ebeliği ve başkasının adına konuşmak gırıla gidecek tabii…

Bu nedenle, rica ederim bitirin artık bu tartışmayı, zira bana samimi gelmiyor.

Bitirmeyecek misiniz?

Bıraktım külahımı sayfa sonuna… Anlatın…

Başlığına bakıp güzel bir konu var sandım ama esra adlı üyenin rezil ettiği bu forumu 1 saattir okuyorum. Üşenmedim gittim öbür siteye yazdıklarını da okudum. Buraya orada son yazdıkları yazılmamış bari ben ekleyeyim ve sonuna da yorumumu yazayım. Bizi bu kadar iğfal eden birine benim de cevap hakkım vardır diye düşünüyorum. Umarım yönetim bu yazımı yayınlar...


İşte benim yorumum :

Siz hukukçu düşmanısınız. Öyle ki 2 lafınızdan biri hukukçu...
Siz tam anlamıyla bir anlama özürlüsünüz. Anlatıyorlar, anlatıyorlar ama ısrarla anlamıyorsunuz. Konunun yabancısı ben anladım ama siz anlamadınız. Av.Ragıp yokmuş. Sizinle konuyu tartışmıyorlar, rezil üslubunuzu tartışıyorlar.
Vay efendim neden av.ragıp yokmuşşşş... Fesüpanallah yok işte diyorlar. Senin gibi 7/24 nette durmak zorunda mı? İşsiz güçsüz mü?
Bir de kendini çok önemli zat-ı muhterem sanıp, kime ait olduğu belirsiz ve anlamsız yazısı için özel ilgi bekliyor. O olsaymış, alaskadan ararmış.
Senin yarım sayfa bile olmayan yazına hani teknikten anlıyorsun ya google a göre (http://www.google.com.tr/search?num=...btnG=Ara&meta=) internette tam 246.000 sayfası olan bir siteye ve izleyicilerine hakaret ediyorsun. Neymiş yarım sayfa yazısı varmış... Biz bu siteye emeği geçen herkese minnet duyarız, senin gibi küllah, koltuk vs. meraklılarına değil !
Ve küllah demişken, beni en çok kızdıran ve buraya yazmak zorunda bırakan cümlen !
" Bıraktım külahımı sayfa sonuna… Anlatın… "...

Ben de diyorum ki, o bıraktığın küllahı zevkle TEKMELİYORUM !

Unutmadan ekleyeyim. Site yönetiminden ricamdır. O yukarıdaki ucube yazı bu vatandaşa ait ise o zaman lütfen altına adını yazmayın. Ama silin. Bu huzursuz üyeyi de siteden uzaklaştırın. Böyle insanlarla aynı çatı altında olmak bana zul geliyor. (Ama üyeliğini silmeyin görsün insanlar nasıl biri olduğunu, tabi yarın o yazılar benim değil, ben yazmadım diye kıvırırsa da şaşırmayın)

Alıntı:

---

O kişi üye olup da bunun açıklamasını eklerse, yine bir hukukçu yönetici olarak, ona hiç bir açıklama yapmadan silip yangından mal kaçırır gibi forumu kaldırmam… Suçsuzum çünkü, basan üyenin de suçsuzluğuna inanıyorsam, bunu yapmak yerine, girer adil bir yönetici gibi:


Mutlaka bir yanlış anlaşılma olmuştur, üyemiz size cevap verecektir der ve forumu olduğu yerde bırakırım…

---

Esra Hanım, sizi uyarıyorum artık gerçekten kabak tadı vermeye başladınız. Hukukçuyum, yöneticiyim ama hepsinden de önce insanım. Size hiç mecbur olmadığım halde insanca açıklamalar yaptım, tüm samimiyetim ve iyi niyetimle tekrarlıyorum ki konuya diğer sitedeki yazıları görene kadar hiç dokunmadım çünkü benim aklımdan sizin de iyi niyetli olarak bir talepte bulunduğunuz geçiyordu, sorunu karşılıklı olarak iyi niyetle çözeriz düşüncesindeydim. Tabi bu aşamada siz yazının size ait olduğunu ispat edecektiniz, biz de kusura bakmayın bilmiyorduk ve bilemezdik deyip isminizi ekleyecektik, aklımdan geçen bunlardı. Diğer siteyi tespit edip de oradaki çirkin ithamları görünce "o anda yönetimden sadece ben olduğum, çözüm üretemeyeceğim için" konuyu silmeden taşıdım. Ve ertesi gün, yani bugün konuyu olduğu gibi yerine taşıdım, iddia ettiğiniz gibi konuyu silmedim. Diğer sitedeki yazılarınızı görünceye kadar sizin de iyi niyetli olduğunuzu düşünüyordum ama maalesef öyle olmadığınızı çok geç olmadan anladım. Bu açıklamayı da son kez yapıyorum, onu da sizin için değil, üyelerimiz için. Buna ister inanın, ister inanmayın umurumda değil, siz de umurumda değilsiniz... İstediğiniz buysa, ki tavrınızdan öyle anlaşılıyor, sizin dilinizden konuşmasını da bilirim...

Alıntı:

---

Hata olmayan ve benim için inandırıcılığınızı kaybettiğiniz nokta ne biliyor musunuz?

Bilişim çağından haberdar değilmişsiniz gibi davranıp, saygısızlığı ve karşınızdaki kişiyi aptal yerine koyma boyutunu abartmanız…


Av.Ragıp ATAY gezideymiş…


Ben Alaska’da olsam, dağ başında olsam, cehennemin dibinde olsam, bu tartışmanın haberi bana ulaştırılır… İnternet diye bir şey var, cep telefonu diye bir şey var…

Ve ben böyle büyük bir hata yapmışsam derhal özür dilemenin yollarını ararım… Girip yazma şansım yoksa bile bir dostumla iletirim ne diyeceğimi… Gördüğüm kadarıyla yer gök Ragıp Atay dostu sitede…

Ahhh ama pardon,burası hukukçu dolu değil mi? Laf ebeliği ve başkasının adına konuşmak gırıla gidecek tabii…

Bu nedenle, rica ederim bitirin artık bu tartışmayı, zira bana samimi gelmiyor.

Bitirmeyecek misiniz?

Bıraktım külahımı sayfa sonuna… Anlatın…

---

Vallahi bu kadarına da pes, Ragıp Bey'le ya da hukukçularla alıp veremediğiniz nedir bilemiyorum ama kötü niyetin, çirkefliğin bu kadarına da pes... Devam edin, lütfen kusun içinizdekileri de rahatlayın, herkes görsün "sanatçı" geçinen şahsiyetin zavallılığını...

Ama tabii, siz o kadar önemli, o kadar yüce bir şahsiyetsiniz ki herkes işini gücünü bırakıp sizin anlamsız ve mantıksız ithamlarınızla uğraşacak, aman efendim hizmette hata ettiysek affola, bir dahaki sefere geleceğinizi 1 hafta önceden haber verin de tüm üyeleri toplayalım buraya olur mu?...

Ragıp Bey gelip açıklama yapana kadar (Ki kendisi olayın ayrıntısını dahi bilmemekte, sadece 2004 yılında eklediği bir yazı ile ilgili bir sorun olduğunu bilmektedir.) kusun içinizdekileri. Yazının kendinize ait olduğunu ispat etmeye de pek niyetiniz yok gibi, konuyu başka başka yönlere çekin, dökün eteğinizdeki taşları, biz alışığız sizin gibilerle uğraşmaya merak etmeyin...

Bahattin Bey hakkındaki açıklamalarımızı dahi çarpıtmışsınız. Biz nasıl sitemizin düzenini korumaya çalışıyorsak, Bahattin Bey de aynı düzeni korumaya çalışıyor demişiz, bizim taraflılığımızda Bahattin Bey'in taraflılığı da bundan ibaret demişiz, kendisinin daha önceden bu sitenin yöneticisi olduğunu, sitemizin gelişiminde fazlasıyla katkısı olduğunu dile getirmişiz bunu da mı okumadınız, siz bizleri ve tüm üyelerimizi saf mı zannediyorsunuz?...

Buyrun şimdi meydan sizin, hadi kusun kusabildiğiniz kadar, hatta bıraktığınız külahı kullanın , onun içine kusun da sitemize pisliğinizi bulaştırmayın...

Not: Tüm üyelerimizden ve hukukçu meslektaşlarımdan bu tatsız duruma dahil olduğum için özür diliyorum. Takdir edersiniz ki, hepimiz insanız ve hiçbir insan iyi niyetinin bu kadar suistimal edilmesine tahammül edemez, benim de tahammül sınırım fazlasıyla zorlandı.Takdir sizlerin...

Hay allah razı olsun Dilek hanım.
Ama bu kendini yazar diye tanıtan kişinin sadece yazar olduğunu anladım.
Yazar ama okuyamaz :) Herhalde yazarlıktan kastı bu :)

Gene dayanamayacağım yazacağım gece gece afakanlar bastı.
Hukuki cevap istiyor garibim.
Al sana öğren;

1- Yazının yayınlanmasından doğan zararın kaç YTL dir? Zarar yok, suç yok.
2- Yazının sana ait olduğunu ispatlayamıyorsun. 2004 yılından önceki bir tarihte tescil ettirdin mi? Herhangi bir kitapta yer aldı mı? Cevap hayır. O zaman git mahmutpaşaya orada yap pazarlığını, yok pazarlık istemiyorsan git cami avlusuna...

Bu yazının Sayın Esra Güzelipek'e ait olduğunu biliyorum. Bu yazının pek çok sitede kaynak gösterilmeden kullanıldığını da biliyorum. Esra Hanım'ın çok iyi ve önemli yazarlarımızdan biri olduğunu da biliyorum. Sayın Ragıp Atay'ın edebi çalışmaları olmadığını (en azından bildiğim) biliyorum ama edebiyatı yazım ve şiiri de çok sevdiğini biliyorum. Büyük olasılıkla herhangi bir sitede Sayın Esra Güzelipek'in yazısını isimsiz olarak görüp paylaşmak istediğini de biliyorum.

Ve eserin asıl sahibi olan Sayın esra Güzelipek'in davranışını da anlayabiliyorum. Üretimin en adından kendi adı geçmeden yararlanması sib,nir bozucu birşey olmalı,

Kaldı ki bu sitede bu sitedeki cevapların kaynak gösterilmeden alınması ile ilgili pek çok şikayet olduğunu ve hukuki net internet sitesinin de bu konuda mağdur olduğunu çok iyi biliyorum. Şimdi tam tersi oldu. Sayın Ragıp Atay'ın kesinlikle art niyet taşımadığını ve eğer bu yazının sahibinin kim olduğunu bilseydi mutlaka yazacağını kendi adımı bildiğim gibi biliyorum. Ancak Sayın esra Güzelipek için de talihsiz ve acı bir durum isyan etmesini haklı kılacak bir durum olduğunu biliyorum.

Olması gereken yazının ya tamamen kaldırılması yada Esra Hanım eğer bu şekilde yayınlanmasını isterse yazının altına kendi isminin yazılmasıdır. Ragı Abi geldiğinde bu sorun düzelecektir. Ama beğenilerek okunana ve buraya eklenen bir yazının yazarı hakkında da konuyla hiç ilgisi olmayan olaya hakim olmayan hatta hukuğu korumak için and içerek göreve başlayan ve hukuğun karar verme mekanizmasında olan ve bunu bir güç gibi görüp hakaret etmeyi kendine hak başkasına ise cezai yaptırımı olarak gören bireylerin hiç tanımadıkları bir insana karşı linç hareketi başlamasına da şaşırdım.

Sayın esra Güzelipek ve Sayın Ragıp Atay ikisini de tanıyorum ve ikisi de saygıyı kesinlikle hakeden iki insan. Bu nedenle bu olayı aralarında tatlıya bağlayıp iyi birer dost olacaklarını umut ediyorum. Ve hakkını arayan bir kişiye hakaret edilmesini de bir hukukçu olarak kabul edemiyorum.

Sayın alisinkay,

Esra Hanım'ım hakaretlerine hiçbir şey demeyeceksiniz anlaşılan, tüm olayların başlangıcı Esra Hanım'ın hırsız nitelemesi ve akabinde yaptığım tüm açıklamaları ısrarla anlamamasıdır, inanmamasıdır.

Biz kendisine aynı sizin gibi Ragıp Bey geldiğinde durum netleşecektir dedik ama bizi anlamak istemiyor, inanıyorum ki sizi anlayacaktır. Bizlerin hiç tanımadığımız birine karşı, linç hareketine giriştiğimizi söylemişsiniz. Esra Hanım hiç tanımadığı bir insana Hırsız dedi, buna ne dersiniz? (Sizin sitenizde başlık sonradan Bahattin Bey tarafından değiştirildi.) Ben o kadar açıklama yaptım inanmadı, ama herkesten kendisine inanmasını bekliyor, olacak şey değil..

Esra Hanım'a tüm iyi niyetim ve samimiyetimle yaptığım açıklamaları bir kez daha okumanızı öneririm, her birimize laf söylerken keşke bir de Esra Hanım'ın üslubunu değerlendirseydiniz.

Esra Hanım yazının kendisine ait olduğunu iddia ettiğinde hayır size ait değil denmedi, Ragıp Bey'e aittir de denmedi, yanlışlık olmuştur kaynaksız bir yerden almıştır, mailine gelmiştir dedik, üyeliğinin asla silinmediğini söyledik, ihtimalleri söyledik, beni salak yerine koymayın dedi.Esra Hanım'ın, (yazı gerçekten kendisine ait ise) hakkını aramaktaki haklılığına kimsenin bir şey diyeceğini zannetmem, ama üslubundaki haksızlığı ve çirkinliği de kimsenin görmezden geleceğini zannetmem, siz olsanız görmezden gelebilir misiniz?..

Esra Hanım'ın hakkını aramasını, isyanını anlayabiliyorsunuz ama ya bizim maruz kaldığımız hakaretler, ağır isnatlar? Bizi de anlayabiliyor musunuz? Onunki haklı isyan, bizim ki hukukçıluğumuzu kötüye kullanmak mı?..

Sorun sanırım zanaatçi arkadaşın ünlü olmamasından kaynaklanıyor.

"yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" diye yazsam ve altına kimden alıntıladığımı yazmasam ne farkeder. Nazım ben yazmadım diye küçülür mü ? Daha az mı tanınmış olur ?

Diğer bir konu; kendisinin yazmış olduğunu iddia ettiği metnin başka sitelerde isimsiz olarak yayınlanmasına rağmen her hangi bir girişimde bulunmamış olmasına da iyi niyetin var olup olmadığının anlaşılması bakımından dikkat çekicidir.

Bir tazminat talebimi olacak acaba ?

Sayın alisinkay,

Sitenizde Esra Hanım'a hitaben yazdığınız iletiyi hiçbir artniyet taşımadan buraya alıyorum, siz umarım bu yazım dost bildiklerim tarafından okunur demişsiniz, burada ilgililerce okunma olasılığı daha yüksek olacağı için alntılıyorum buraya.

Alıntı:

---

Esra Hanım ,
Başınıza gelen bu üzücü olay beni üzdü. Sayın Ragıp Atay'ı tanıyorum. Bir art niyeti olmadığına da kesinlikle inanıyorum. Siteye girdiği anda iletisini düzeltecek ve sizin adınızı iletiye ekleyecektir. Aslında bu yazının size ait olduğunu sizin de değerli bir yazarımız olduğunu çok iyi biliyorum. Hukuk herkese gerekir. Bu yazım umarım dost bildiklerim tarafından da okunur ve eğer şu ana kadar sandığım gibi hukuk adına işler yapılıyorsa olay tatlıya bağlanır size ve eserinize (ki eserin size ait olduğunu biliyorum) gereken özen gösterilir. Size karşı yazılanlar hakkında yorum yapmayacağım. Ancak sizin haklı olduğı,unuzu düşünüyorum. Av. Ragıp Atay ise sevdiğim bir büyüğüm ve onun da iyi niyetinden kesinlikle eminim umarım ikinizin arasında da bir dostluk kurulur ve olay tatlıya bağlanır.

---

Tatlıya bağlamak için Esra Hanım'a daha ne kadar açıklama yapmam gerekirdi bilmiyorum . Bu olay bizleri de en az sizin kadar üzdü buna inanın. Takdirlerinize...

Eğer kabul buyurursanız konu hakkında naçizane bir öneride bulunmak istiyorum.

Madem ki yazının Ragıp Bey'e ait olduğu iddia edilmiyor, yazının altına "Bana ait değildir." kaydını en azından şimdilik düşün.

Madem ki Esra Hanım, yazının kendisine ait olduğunu iddia ediyor,iddiasını ispat edene kadar ismini altına eklemeyin,ispat edebilirse ismini yazın.

Konuya tamamen objektif yaklaşıyorum ve her iki tarafın da haklılığını görebiliyorum.Esra Hanım,hakkını ararken haksız konuma düşmüş bunu da tespit edebiliyorum.Yaklaşımı farklı olsaydı,iyi niyet çerçevesinde bu sorun çoktan aşılmış olurdu.

Yerel bir gazetede çalıştığımı daha önce de ifade etmiştim,gazetemizin bir köşesinde okuyucu yazıları yayınlanır,bilirsiniz hemen hemen her gazetede vardır,şiirler,öyküler falan gönderilir,yayınlanır.Bizim başımıza bu tip olaylar çok sık geliyor,yayınlanan bir yazının kendisine ait olduğunu iddia edenler çok oluyor.Böyle bir durumda elbette biz de ispat arıyoruz öncelikle -ispat aramazsak her iddiada bulunanın talebini yerine getirmek durumunda kalırız ki kimlerin iyi niyetli ve haklı olduğunu kimlerin olmadığını kestirmenin imkanı yoktur - , ispat edebilirse gerekli düzeltmeyi yapıyoruz.Bu sitenin de böyle bir durumda gerekeni yapacağından eminim ama önce her iki taraf da üzerine düşeni yerine getirmeli.
Sitenin yöneticileri yazının Ragıp Bey'e ait olduğu iddiasında değiller,Esra Hanım bu durumda siz iddianızı ispat etmelisiniz.Bu noktada Alisinkay Bey size ait olduğunu bildiğini dile getirmiş,öte yandan Ragıp Bey'in kendisine ait olmayan bir yazıyı kendisine mal ederek yayınlamayacağını da bildiğini ifade etmiş.İşte kilit nokta burası,çözüm noktası da burası.Alisinkay Bey'i tanımam ama madem ki her iki tarafı da tanıdığını iddia ediyor,ondan hareketle;Esra Hanım haksız ve gerçekten ağır bir ithamda bulunduğu için özür dilemeli,diğer taraf yani site yönetimi de gerekli düzeltmeyi yapmalı diye düşünüyorum.

Hırsızlık iddiası ciddi bir iddiadır iftira olması halinde iftira atan aleyhine cezai soruşturma yapılmasını icab ettirir.

Böyle bir şikayet üzerine suçlamada bulunan üye hakkında soruşturma başlatılması halinde acaba imdadına kim yetişecek ?
Hukuk mu ?
Han/Bey fendi nin iddialarına bakarsak hukukçulardan medet ummaması lazım.

Aslında ragıp bey bunu bir düşünse, gerçekten de çok isterdim eline diline hakim olunmaz ise neler olacağını hep beraber görsek. Artık alaskadamı olursunuz cehennemin dibinde mi bilemeyiz, günlerinizin sıcak geçeceğini şimdiden söyleyebilirim. Ancak tanıdığımız ragıp bey buna hakkı olsa dahi yapmayabilecek birisidir. ?

Demekki cilalı laflar yazar olmaya yetmiyormuş.Nerde sevgi.nerde anlayış,nerde insana saygı.İnsan haklı da olsa konuya yaklaşım böylemi olmalı ibretle izliyorum ve üzülüyorum bundan sonra Nobel alsa kıymeti varmı?Kelimelere dökülenleri yürekte taşımayınca

Körlerle sağırlar birbirini ağırlar diye bir atasözü var. Sanırım bilirsiniz. Sitemize renk katmak amacıyla, genel forrumlarda, bu tür paylaşımlar açıldı. Ben de internetten bulduğm güzel bir yazıyı( ki burada yazarını da tebrik etmek gerekir; gerçekten anlamlı bir yazı) siteye ekledim.
Eğer bu yazının kendime ait olduğunu iddia etseydim, altına ismimi yazardım. Bu yazı, internette pek çok sitede isimsiz olarak çıktı ve pek çok paylaşım durubunda da mail olarak dağıtıldı. Yazının müellifi, 3 yıl sonra bizim siteyi kaynak göstererk yaygaraya başladı. Bunu yapana kadar, yazımın altına "bu yazı bana aittir " diye not düşse, sorun büyümeden çözülecekti.
Ama televole kültürü, sanatçılar arasında da yayıldı ne yazık ki. Amaç mümkün olduğunca kavga çıkarıp, reklam yapmak. Sanırım amacına da ulaştı. Artık arama motorlarında üst sıralarda çıkıyor.
Ancak anlamadığım, amaç üzüm yemek mi yoksa bağcı dövmek mi? Biz bir hukuk sitesinde, edebiyatı sevdirmek için çırpınırken, bu yapılanlar da haksızlık olmuyor mu? Siteden bu tür yazıları kaldırısak, nered yazılacak bunlar?
Sayın güzelipek, eğer yazı size aitse elbette size bir özür borcum var ve özür dilemek de beni küçültmez. Ancak kendi sitenizde yazdığınız yazıları kabul etmem mümkün değil. Ben iş gezisindeydim ve tartışmaları yeni gördüm. Sanırım IP bloke edildiği için o siteye giremiyorum. Yeni üye de olamıyorum.Tartışmayı burda yapmak istemiyorum.
Özür diliyor ve bu forumu burda kilitliyorum.