Printable View
Merhabalar!
Hukukla ilgilenen biri değilim ama çevremde ya da yazılı ve görsel basında pek çok mağduriyet olaylarına tanık oluyorum.Gerçekten Türkiye'de adalet ne durumda sorusu aklıma geliyor? tabi bunca mağduriyeti gördükten sonra...Acaba adalet var uygulamada mı sıkıntı var? ya da adalet sistemimiz adamına göre adaleti mi savunuyor? Siz değerli hukukçuların yorumunu almak isterim.Bu benim için çok önemli ona göre hakkımı arayacağım ülkemde.SAYGILARIMLA...
Sn.Kalidory,T.C.bir Hukuk devletidir.Bizler,birey olarak hak ve hukuk aramadan bir haber isek,hukuk gelsin beni bulsun dersek yan gelir yatar isek,çalıştıgın iş yerindeki,sokak ta yürürken,kurumlardaki resmi işlerini takibinde,başına gelen bir haksızlıkta nasıl bir yol izliyecegini ögrenmek istemez isek, Anayasamız'ın 20.maddesinde belirtilen (Özel hayat ve aile hayatı) ile dokunulmazlıkların içerigini okumaz isek,ézaten adelet yok,boş ver der isek, Adalet istemeye de hakkımız olamaz diye düşünüyorum.(KARANLIKTAN YAKINACAGINA, BİR MUM DA SEN YAK.)
hiç üzülmeyin..
hukun tıkandığı ve;
yanıldığı durumlar en gelişmiş ülkelerde bile mevcuttur..
ancak bu ne kadar az olursa o kadar sisteme güveni artırır..
amerikan film lerini de izliyorsunuzdur..
sevgi ve saygılarımla..
Sayın kalidory,
Maalesef haklısınız. Ülkemizde adalet, gekişmiş ülkelere nazaran daha geç ve aksak işliyor.
Değerli üyelerin dediği gibi, bizler toplum olarak bilinçlendikçe, suç oranı da düşecek, hakimlerin ilgilenmek zorunda olduğu dava sayısı da azalacaktır.
Ne zaman ki hakimlerimiz, filmlerde gördüğünüz gibi, günde 3 davaya bakar hale gelirse, adaletin işleyişi de o kadar sağlıklı olacaktır.
Selamlar,
Aristo - En kötü düzen bile düzensizlikten iyidir -
Elimizdeki değerleri çok kolay bir şekilde karalayan, yıpratan bir yapıya sahibiz. Sürekli "adalet sistemi kötü, kötü, kötü..." diyecek yerde hep beraber "adalet sistemi iyi, biz ona güveniyoruz, yaşasın adalet" dediğiniz takdirde onun gücünü arttıracak, ona toplumumuzda hakettiği yeri bahşedeceksiniz.
Sadece klişe kelimeler kullanarak, kendi subjektif adalet yargınıza göre nitelendirmelerde bulunarak, bu devletin yasa koyucularını, adalet uygulayıcılarını bir kalemde silmek topluma ne kazandırır diye bir kere daha düşünmenizi öneriyorum.
Objektif olarak bakarsak, adalet sistemimizde aksaklıklar olşduğu bir gerçek.
Ama biz neyi hakediyorsak sahip olduğumuz da odur.
Biz daha iyisini haketmek için, bilinçlendikçe, üzerimize düşeni yaptıkça daha iyisine sahip olacağımız da kuşkusuz.
Adalet sistemine güvensizlik gösterip, sızlanmakla bir yere varmak mümkün değil. Ayrıca, hep bizden daha iyisini hedeflerken, çoğundan da daha iyi olduğumuzu da unutmayalım.
Saygılar,
Merhaba,
İki örnek vereceğim,bizzat yaşadığım.
a-Gazetelerin promosyon kudurmuşluğu yaşadığı yıllarda,yıllardır okuduğum gazete iki ürünle başlattığı kampanyayı kuponlar bitmeden tek ürüne indirdi ve neticede tek ürün verdi.Ben ürünü almadım.Konuyu 6-7 avukatla görüştüm,"İki ürünü tek ürüne indirmekle okuyucusunu aldattığı için,5000 Lira-şimdiki 0.5 kuruş-manevi tazminat davası açmak istediğimi,kazanma şansımın ne olduğu"nu sordum.Hepsi haklısın dedi.Ancak sadece birisi kazanırsın demişti.Netice mi..?
Hakimin "...davanın kabulüne..." dediğini duyar duymaz...Ayaklarım yerden kesildi.İnanılmaz...Bu davanın önünde ve arkasında yaşananlar belgeleriyle bir gazetede olduğu halde haber yapmaya cesaret edemediler.Memleketimde nasıl Hakimler var, gördün mü..?
b-Yıllarca kamu kurumu amirliği yaptım.Hukuka aykırı davranmadığım ve hukuka da meraklı olduğum için üst amirlerin hukuk dışı-hakkımdaki-uygulamalarını hep mahkemeye taşıdım.İdare mahkemesine şahsen açtığım bu davaları kazandım.Bir amirin telefonla bir memuru yasadışı maaş kesintisine zorlaması ve beş yıllık bu memurun zorlanması neticesinde beyin kanaması geçirerek ölmesi üzerine,bu arada benim maaşımdanda yasadışı 100.000 lira-şimdiki 10 kuruş-daha üst makama dilekçe vererek gereğinin yapılmasını,cevap alamayınca daha üst makama yazdım.Oradan da cevap gelmeyince,konu iki bakanlığı ilgilendirdiği için bakanlıklara taşındı.Neticede bu olaylar ve daha önceki mahkeme işlerinden dolayı rahatsız olan mülki amir,-inanılmaz ama gerçek- resmi yazı yazarak başka yere gönderilmemi ister.Bir yıl önce takdirname alan ben,bu yazıdan sonra hakkımda soruşturma açılarak sürülürüm.Hakkımda yalan da olsa ifade,sahte de olsa belge yoktur.Memur olan eşimden 180 km.öteye yapılan bu sürgün sonrası İdare mahkemesi yürütmeyi durdurma talebimi red edince,kararı beklemeden emekliliğimi isteyerek ayrılırım.Tam altı yıl süren iç hukuku bitirme sürecinden sonra konu AİHM e taşınır.Davam AİHM ce kabul edildi.Davayla ilgili tek muhalif oyun sahibi ise maalesef rahmetli oldu.Böyle de yaşadım.
10 yıl öncesini ele alırsak bilgisayar kullanan mahkeme sayısı enderdi...Şimdi ise daktilo kullanan mahkeme bilmiyorum...10 yıl önceki mahkeme sayısı ile şu anki mahkeme sayısı da farklı...Daha da artmış durumda...10 yıl önce şu an var olan adliye sarayları yerine adliye binaları vardı...Yasalarımız son 10 yılda çok değişti...Hiç değişmediği kadar....Türkiye her geçen gün daha da ileriye gidiyor...Bunu yaşayarak fark ediyoruz...Hukuka güven her geçen gün daha da çok artıyor...Belki idale ulaşmış değiliz ama en azından duraklamıyoruz...İlerliyoruz...Umarım daha da ileri günleri daha erken yaşarız...Her şeyden önce esas olan kişinin refah seviyesi. Umarım bu seviye daha da artar....Başarmak için önce inanmak lazım...Ben inanıyorum...Biz yaşlandıkça TÜRKİYE büyüyor...Başarılar TÜRKİYE...Yolun açık olsun....Alıntı:
kalidory rumuzlu üyeden alıntı
Hayallerimizi, ideallerimizi ve gerçeklerimizi birbirinden ayırmak gerekiyor.
Dün akşam Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok'un konuşmasını dinlediyseniz, fazla söze ve yoruma gerek yok derim.
Yargının içinden, en üst görevde biri, en az bizim kadar adalete güven duygularını tesis ettirmek istiyor, olması gerekeni söylüyor ve mevcut durumu da açıklıyor.
Ben sadece hukuk bilgisi konusundaki yetersizliğimden kaynaklanarak böyle bir soru sormuştum.Şunu öğrenmem güzel oldu; pek çok üye hukuk sistemine yeterli güveni duymasa bile hukuk için mücadele etmeliyiz gibi cümleler yazmış.Bu sevindirici bir şey, bu cümlelerde en azından hukuk sisteminin birgün güçleneceğine dair inancını yitirmeyen insanların varolduğunu gösteriyor. SAYGILARIMLA...Alıntı:
admin rumuzlu üyeden alıntı
Burada arkadaşların iyi niyetlerini takdir etmemek mümkün değil..Ama şu da bir gerçek ki herşeyin devlet güvenliği,milletin hassasiyeti,devlet kurumlarını yıpratma klişeleriyle parfümlenip hak arama yollarının tıkandığı gerçekliğini de gözardı etmemek lazım.
Bir MİT mensubu aracılığıyla iş başvurumun yapılıp yapılmadığının cevabı ile ilgili verdiğim bütün mucadelenin neyle sonuçlandığını tahmin edersiniz ? Aba altından sopa göstermek ve bilgi isteme hakkı çerçevesinde yaptığım başvuruya farklı bir adresten gönderilip hukuki sorumluluğu bertaraf etmeye çalışan bir e-mail.
.....
SONUÇ
Yukarıda yazılanlardan çıkarılabilecek sonucu özetlersek: Hukukun, vicdan ve ahlak, daha
güncel ifade ile etik temeli bir kenara bırakıldığında aslında işlevini yerine getirmesi
mümkün değildir. Maalesef bugün ülkemizde, hukukun çok ciddi bir şekilde etik sorunu
vardır. Bu sorunun çözülmemesinin en önemli sebebi, herkesin, özellikle de hukukçuların
bu sorunu gerçekten çözmek istememeleridir. Şayet bu sorun çözülmek isteniyorsa, önce
hukukun her aşamasında bulunanların, öğrencisinden öğretim üyesine, avukatından
hâkimine kadar kendisini gözden geçirmesi gerekir. Kendimize ve birbirimize bu konuda
yalancı değil, samimi sorular sormalı ve acı cevaplarından da korkmamalıyız. Önce
hukukçu gibi hukukçu yetiştirmeli, sonra bu bilinci korumak için çaba göstermeli, bu
çabayı göstermeyenlerin hukukçu kimliğini taşımasına izin verilmemelidir. Almanların
"güven iyidir, ancak kontrol daha da iyidir" sözünü burada hatırlamak yararlı olacaktır.
*Bu makale Eskişehir Barosu Dergisi, 2005/6, s. 116’
da
www.barobirlik.org.tr sitesinde yayınlanmıştır.
[amir iftirası ile yıllarca sürgün yaşayanlar ,amirinin fikir ikizi gibi düşünmeyenler ,bu yüzden sürülenler sadece dürüst oldulariçin sürülenler,koltuk peşinde koşanlar koltuktan nemalananlar ,dürüst insanların sabrımı ölçülüyor ,şeytanın aklına gelmeyecek oyunlar, haksız saldırılar ,haksız kazaançlar,nemalanabilmek için suçsuz insanları hayata küstürenler ,hiç kimse yediğini içtiğini yanınında götürebilirmi,zulm edenler bir gün kendisine zulm edilince ne yaparım diye düşünmezmi ,kötülük canavar gibi ,kötüler gübreler büyütür onu ,gün gelir kendisini büyütenide yer.Gözünü hırs büyümüş önüne geleni ezip geçenler sizide birgün ezerlerse ne yapacaksınız
hepinize selamlar..saygılar.. ben sade bir vatandaşım.siteyi gördüm. üye olmak istedim.. gördüğüm kadarıyla avukat forum u...tek kelime.. tr de adalet yok...para ile satınalma var.yani parası olana herşey legal...kafanızı ağrıtmadan bir olayı anlatayım..bitişiğimde yapılan bir inşaat işyerimin çatısına zarar verdi.yağmur yağınca su alıyor...inşaat sahibi yaptıram deyip geçiştiriyor.polise gidiyorum,bizim işimiz değil diyor.belediyeye gidiyorum..yaparlar çatını deyip geçiştiriyor.savcılığa gidiyorum.hukuk mahkemesine tazminat davası aç diyor.2 senede ancak sonuçlanacak dava için 500 ytl ödemem gerekiyor...nasıl bir adalet sistemi??ve mahkemeler neden bu kadar uzun sürüyor.polis ne iş yapıyor.. (çok doluyum kusura bakmayın)
İş yoğunluğuyla açıklanıyor ama insanları hakkını aramaktan caydıracak kadar ağır ilerliyor yargı süreci.Üstelik kimi zaman bu süreç okadar uzun sürüyor ki,uygunsuzluğun ortadan kaldırılmasındaki hukuki yarar bile ortadan kalkıyor.
Geçenlerde çok önemsediğim biri şunu söylemişti;
Dünyanın hiç medeni ülkesinde ''seni mahkemelerde süründüreceğim ''diye bir ifade yoktur..
Durumu en iyi ifade eden cümle bu olsa gerek.
Sayın Selin hanım bu yazılarınıza o kadar güldümki , siz çok yaşayın emiAlıntı:
c_selin rumuzlu üyeden alıntı
Devlet oteritesinin yüksek olduğu bir ülkede birey hakkı yoktur.Buda insan haklarına aykırı bir düşüncedir .Devlet çıkarlarını önde tutup birey çıkrlarını hiçe sayan hukuk sistemi olan bir ülkenin hukuk devleti olduğundan söz edemezsiniz.Hukuk devleti ise ülkemiz A.İ.H.M deki hukuk ayıpını temsil eden binlerce dosyanın ve ülkemize kesilen tazminatlrın hesabını birilerinin vermesi gerekir.Ve hiç bir saygınlığının avrupa devletlerinde olmayan ülkemizin hukuk açısından yaralı olduğu kesindir.......Birilerinin çıkıp kral çıplak deme zamanı gelmedimi?