-
Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Bu satırların sahibi olarak çok uzun zamandan beri ve özellikle Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başlamadan önce ve 9 Mayıs a kadar ki sürede defaaten demişiz ki...
AK parti takiye yapıyor. Demokrasi ve sosyal devlet umrunda değil dediğim dedik diye diretiyor olmazsa mazlumları oynayacak...
Uzlaşmasız seçim meclisi tıkar ve istenilmediği halde seçim mahkemelik olur. Kanun açıkça anlaşılıyor ki ilk oyturumda 367 şartı var. Anayasa mahkemesinden döner Tayyip bunu gene mazlum olarak kullanır.
RTE Abdullah gülü kısmen harcamak için Aday göstermiştir seçimin yapılamayacağı kesindir. Amaç Gül ü yıpratmak ve üzerinden Mazlumu oynamaktadır.
9 Mayıs 2007 seçimi son seçimdir Anayasa uyarınca süre bittiğinden erken seçim kaçınılmazdır Parlemento kendisini fes eder şeçim yenilenir Ancak AKP bunu bir şekilde kendi yönüne kullanır ve Mazlum ve direten rolüne bürünür.
Cumhurbaşkanlığı seçimi çıkmaza girdiği an etik filan dinlemezler anayasa değişikliği yapmaya kalkarlar buda Hukuku zorlamak ve olmayacak duaya amin emektir ama bunuda kullanırlar...
Seçim süresince asla kabul etmedikleri tüm değerlere sahip çıkarlar yavuz hırsız ev sahibini bastırırı oynarlar.
Yurt dışından kendilerine biçilmiş rolu oynamak için olmadık destekler isterler kısmende alırlar
Laikliğe anormal karşıdırlar alttan alta yok etmeye çalışırken seçim sürecinde buna en ciddi sahibi kendileri gibi davranırlar...
Bu konularda uyumamak dikkatli olmak lazım ....
Döndük dolaştık seçim sürecine ve aynı zamanda takiye ve Tayyibin yalanları dönemine girdik... Şimdi hızlı bir şekilde değerlendirmelerimizi yapalım ama ortadan başlayarak yani Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından yapılması hakkında ki anayasa değişikliğinden ....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNİN ANAYASA HÜKMÜNÜN DEĞİŞTİRİLMESİ
Eski adıyla ANAP yeni adıyla DP veya YDP partisi yaklaşık iki senedir bu konuyu dillendiriyordu. Muhtemelen kalbindeki değişiklik böyle değildi ama bir şekilde olsun dedi diye bu değişikliği destekledi.
''MADDE 101- Cumhurbaşkanı, kırkyaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.”
''MADDE 102- Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tmamlanır.
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
İkinci oylamya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir.”
Buna ilaveten bu kanunun TC Anayasasının 67. maddesinin son fıkrasının hükümleri dışında kalacağı da belirtiliyor nedir o ?
'' Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.'' maddesi..
Bununlada yetinilmemiş ve Cumhurbaşkanının ikinci veto hakkı bulunmayıp Kanunu referanduma götürmesi üzerine kanunda yazan 120 günlük sütreyi 40 güne düşürme planları var . Neden ve niçin ? Amaç halka güvenmek mi oldu bitti mi .. Bakalım şimdi...
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
:o çok yıldızlı bir değişiklik olmuş...:o
yıldızlar yok oldu tıpkı bu kanun gibi ....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Burada yanıtı bulunması gereken iki soru vardır . Birincisi Niçin Gül seçimi kaybedince bu ortaya çıktı ? İkincisi Veto yemesi , referanduma gitmesi Kadük kalması büyük olasılık olan bu kanun teklifi niçin görevi bitmiş parlementoya getirildi ....
Burada RTE nin şu açıklaması çok önemli. '' “Bu 24 saatte alınan bir karar değil. Yeni bir şey değil. Biz milletimizin önüne sunduk millet ne derse o” Diyor. Yani millet iradesine saygılı olduğunu belirtiyor. Ama niçin Anayasa yı ihlal pahasına Gül ün seçimine devam etmeye çalıştığını söyleyemiyor. Zaten kendisine karşı olan hiç bir soruyu yanıtlamadığı gibi karşı olan gazetecilerde toplantılarına alınmayarak büyük bir demokrasi örneği sergileniyor.
AK partinin garabeti ve skandalı her zamanki gibi gene kendilerince ortaya çıkartılıyor. Oda Bu değişiklik metninin daha önce hazırlanmış olduğu ve aslında Erdoğan için olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Değişiklik paketi diğer partilerin önüne geldiğinde rezalet ortaya çıkınca kaldırılan şu maddenin de eklenmiş olduğu görülüyor.
“Cumhurbaşkanı 83. maddede öngörülen yasama dokunulmazlığına sahiptir.''
Bilindiği gibi anayasanın 83. maddesi :
''MADDE 83. – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.''
Hükümlerine amirdir. Yani Cumhurbaşkanına ''geçmiş olaylardan doğan '' dokunulmazlık zırhı getiriliyor. Ne garabettir ki TC temsil edecek kişinin daha önce niteliklide olsa adi suçlar işleyebileceği yargılanırsa ciddi hapis cezaları alabileceği gibi bir korku var. Ülkenin Cumhurbaşkanı adaletten korunacak ve o ülke onurla temsil edilecek öyle mi ? Yok mu başka bir kepazelik...
Bu kanun teklifi muhtemelen RTE nin Cumhurbaşkanı olmasından sonra teklif edilecek kendi oylarıyla kabul edilecek saygın Cumhurbaşkanı tarafından onanarak yayımlanacak ve referandum filan olmayacaktı. Böylece RTE hem dokunulmazlık alacak hem anayasa değişikliği nedeniyle kendi görev süresi bittikten sonra tekrar aday olabilecekti. Asıl kurulan tuzak oynanmak istenen oyun buydu. Ama olmadı olamadı...
Sonra bir tersik olurda ya şeçilirse diye Abdullah Gül öne atıldı. Eğer seçilseydi aynı kanun önüne gelecek oda onaylayacaktı böylece RTE ye Cumhurbaşkanlığı yolu gene bir şekilde açılacaktı. Oda olmadı o da takıldı.
Şimdi böylesine ciddi bir kanunun böylesine lakayt bir şekilde kahvehanede 3-5-8 oynar gibi hazırlanması bunun içine 96. madde değişikliği katılması ya o ya bu gibi gayri ciddi olması nedeniyle genel bir kaos yaşanmaktadır.
AK parti adı gibi bilmektedir ki bu kanun aslında kanuna benzemeyen saçma bir tekliftir. Anayasacı olan Ahmet Necdet SEZER tarafından bence bir DEMOKRASİ VE ANAYASA DERSİ NİTELİĞİNDEKİ BİR GEREKÇE İLE 26 Mayısta veto edilecektir. Yaklaşık 4 Haziranda gene aynen gönderilecek vede bu sefer Referanduma gidilecektir. İşta tam burada Ak parti belden aşağı vurarak ''Halktan kaçıyorlar '' gibi çok ucuz ve adi bir siyasete bürünecek ve bu sayede oy toplamayı hedefleyecektir. Zaten dikkat ederseniz kendisine hiç bakmadan diğer iki dediğimiz konuda siyasete başladılar bile buda üçüncüsü olacaktır...
1. Hakkımız olmasına rağmen Cumhurbaşkanı seçtirmediler...
2. Seçim seçim dediler haydi dedik kaçtılar ( Yalan )
3. Cumhurbaşkanı için halktan gene kaçıyorlar biz buradayız. ( Külli yalan )
Şimdi bu yasa niçin bir anayasa değil temeli yok neler olabilir ona bakalım....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
TC Anayasası malumunuz temel yasadır. Yasama yürütme yargı yani kuvvetler ayrılığı ilkesinin temeli ve korunması buradadır. Ve kanuna dikkat edildiğinde bir kurumu çok ama çok ciddi koruma altına almış. Yasama yürütme ve yargı arasında ki koordineyi ona vermiş anormal yetkilerle donatmıştır. Ancak yetkilerin tamamı TC anayasasını korumak sağın solun dışında ve üzerinde tam TARAFSIZLIK ilkesine bağlı olarak verlimiştir. Yani ANAYASA Cumhurbaşkanının siyasi olmamasını ve sadece TC ve ANAYASA taraftarı olmasını öngörmüş ve gerek seçiminde gerekse seçim şartlarında bunu zorlamıştır.
Dünyanın hiç bir ülkesinde böyle iki başlı bir yönetim şekli yoktur olamaz. Halkın yüzde ellibir (en az ) oyuyla seçilecek bir Cumhurbaşkanı tarafsız olamayacağı gibi halktan aldığı güçle mevcut hükümetle ters düştüğü zaman çok ciddi sorunlar yaşanacağı ve bunun siyasi pespotizm e gideceği kaçınılmaz bir gerçek olacaktır. Dikkat ederseniz ABD meclisinden senatosundan geçen kararlar Başkan tarafından veto edildiği an o karar bitmiş sayılmaktadır . Halk oyuyla gelen bir Cumhurbaşkanının veto ettiği karar da aynı akibete uğramak durumunda kalacak böylece hükümet etkisiz hale gelecektir.
Anayasamızda Cumhurbaşkanlığının yetkileri hakları gözden geçirilip düzenlenmeden böyle bir seçiminin değiştirilmesi sadece bir garabettir. Dikkat edilirse Cumhurbaşkanı halka seçtirdiğiniz an Yürütmenin de yasamanında başını seçtirmiş olacaksınız.. Dolayısı ile halk seçtiği an yasamanında yürütmeninde başını halk seçmiş olacak ki bu kaynağını aynı yerden alan gücün çatışması kaçınılmaz olacak. EE yargınızda tam bağımsız değil yürütme etki altına almaya çalışıyor bu durumda iyice açmaza girilecek...
Yukarıda da arz edildiği gibi Halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanının yetkilerinin bununla sınırlı kalmaması gerekecektir. Buna ilaveten Cumhurbaşkanı bir seçim daha kalabilmek için ilk beş seneyi heba edebilir ki buda göze alınamaz ayrı bir tehlikedir.
Açık ve net olarak görülüyor ki hali hazır parlementer yapımız ve kanunlarımız sözcük değiştirerek köklü değişiklik yapmaya hazır değil. RTE için hazırlanan bu kanun Türkiye yi çok ama çok büyük bir çıkmaza götürecektir. AK parti Mağdur rüzgarını arkasına alarak 22 temmuzda Cumhurbaşkanlığını kapmak kaçmak istemektedir. Tüm hazırlıkları bunun içindir. Olmayacağını bildikleri halde bastırmalarının bunca kıyameti koparma nedenleri ise önümüzdeki seçimdir. Seçimde mağduru oynayıp bu konuyu kullanıp saf temiz duygulu kişileri kandırmak en büyük ihtiyaçlarıdır.
Peki ne olacak ???
26 Mayısta benim tahminim bu süreç Veto yiyecek Ak parti dediğin yapıp kanuni sürede yani 1-4 haziran arasında aynen geriye gönderecek ve Cumhurbaşkanı Referanduma gidecek... Burada da bir kızılca kıyamet koparacak AKP Kanuni süre olan 120 günü oldu bittiye getirip 40-45 güne ( 22 Temmuz ) a getirmek için kanun çıkarmaya çalışacak ancak çıkaracağı kanun bu değişikliğe uygulanma olasılığının bulunup bulunmadığı yolunda ciddi kriz çıkacak Çünkü Sezer son kararını 16 Haziranda verecek ve kanunen 120 gün başlayacak bu AKP partinin işine gelmeyeceğinden kıyamet kopacak. AK parti çark kurnazlığı ile bunu oya çevirmek için yaygaraya başlayacak ( Tüm planları bunun üzerine ) 120 günlük süre büyük olasılıkla değişmeyeceği için referandum ancak Ekim 2007 de yapılabilecek ki buda iki ayrı sorun ortaya çıkaracak....
Birinci sorun yasama yılında eski parlementonun yürürlüğe sokamadığı yasalar kanunen kadük ( hülümsüz ) kalacak ki bu büyük bir olasılık...
İkinci sorun yeni kurulan parlementonun öncelikli işi ANAyasa gereği Cumhurbaşkanını seçmek olduğu için muhtemelen 25 temmuz da parlementonun kurulmasını müteakip Cumhurbaşkanlığı sorunu kaşısına gelecekki gene bir aya içerisinde seçemezse meclisin tekrar fes olması olasılığı ortaya çıkacak. Seçerse referandum gereksiz olacak...
Her ne şekilde olursa olsun bu garabetten Şark kurnazı AK parti yararlanacak...
Ancak halka halkın 20 milletvekili olmadan aday olunamayacağı gerçeği bir türlü anlatılamayacak sadece bizim beğendiğimizi halk onasın zorlamasına gidildiği çok geç anlaşılacak...
Peki erken seçimi gerçekten AK partimi istedi ?
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
ERKEN SEÇİMİ AK PARTİ Mİ İSTEDİ ?
RTE seçim kararının alınmasından sonra her konuşmasında '' Biz hep seçim istedik yanaşmıyorlar korkuyorlar '' diyip durduğu olayın iç yüzü hiçte öyle değil...
Bilindiği gibi daha Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce aynı kişi yani RTE '' Bu ülkede işler bu kadar iyi giderken erken seçim istemek vatana asıl ihanettir Biz bu ihanette yokuz seçim anayasa da belirtildiği tarihte olacak...'' diyordu. Gene kendi deyimiyle ''omurgalı 'olamadı delikanlı kabadayı yürüse bile ''delikanlı ''olamadı... Ama kabadayılığı baki....
Anayasa nın amir hükmü '' TBMM Cumhurbaşkanını seçim süreci olan bir ay içersinde belirtilen esaslara göre seçemezse seçime gider'' şeklindedir. Yani Anayasa açık ve nettir.
Gül ün seçilemeyeceği kesin olarak anlaşıldıktan vede süre bittikten sonra Ak parti gene anayasa ihlali yaparak kendi kendine bir erken seçim kararı gündeme getirdi. Asla demedi ki yahu biz zaten zorunluyduk ama şimdi sahte kabadayılığımız tuttu biz istedik ayaklarına yatalım... Anayasa ihlali yaptılar Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimi süresince böyle bir karar alınamaz ancak diğer partilerde bu na uyunca kimsenin sesi çıkmadı.
Ak parti her zamanki gibi plansız programsız olduğundan vede muhtemelen seçimi kimin yaptıracağını kestiremeden ben yaptırırım diyerek bir sürü tarih karmaşasına soktu Türkiyeyi 24 haziran yok yok 1 Temmuz En geç 8 Temmuz bu arada seçim yaptırmakla asıl yetkili makam ortaya çıktı ve '' 22 Temmuz olur öncesi olmaz seçim 22 temmuzda olacak '' dedi. Ak partililer bir duruldu muhtemelen '' kim ula bunnlar ?'' diye düşünüp '' ulamalara sorun siz ne anlarsınız ?'' demeye hazırlanırken birileri dürttü ''yetkili bunlarmış biz değilmişiz'' diye '' tamam o zaman bunlarda Ulema sayılır diyip '' 22 Temmuz seçim günü ilan ettiler...
Şimdi Kanunen belirlenen ve öncesi olamayacağı YSK belirtilerek ilan edilen bu rtarihi AK partimi almıştır ? Yoksa kanuni zorunluluk mu olmuştur ? Kanuni zorunluluk ise bir diyeceğim yok sadece Ak parti ne diye densiz densiz konuşuyor diye sorarım... Yok ama Ak parti aldı da herkes buna UYMAK ZORUNDA KALDIYSA o zaman Ak parti genel naşkanı ve halihazır TC başnbakanının sözlerine güvenerek AK PARTİ MİLLET VEKİLLERİNİN VATANA ASIL İHANETİ YAPTIĞININ BİZZAT BAŞBAKAN TARAFINDAN SÖYLENDİĞİ İDDİASI İLE DAVA AÇILMASINI BEKLERİM. Evet hangisi ?
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
AK PARTİ DİNDAR VEYA MÜSLÜMAN BİR PARTİMİ?
Hep laikliğini sorguluyorduk ya bu kezde tersten gideyim dedim. Bu konuya sonra geleceğim. Gerçekten hiç düşündünüz mü Ak parti dindar bir parti mi en azından bizce görülen troykasının dinle uzaktan yakından ilgisi var mı ?
AK parti gücünü masum dindarları sömürmekten onların din duygularıyla oynamaktan alıyor. Bunu sağlamak içinde dindar bir parti gibi gözükmeye çalışıyor ama gerçekten ne kadar dindarlar dinimize ne kadar sahip çıkıyorlar.
İslam dini tek tanrılı dinlerin sonuncusudur. Kitabı Kur'an ı Kerim , Peygamberi Hz. Muhammed dir. Diğer dinlerden ayrılan en büyük özelliklerinden birisi Ruhban sınıfının olmaması ve Kul( İNsan ) ile Allah ın arasına Peygamber dahil kimsenin girmemesi esasıdır. Yani bu bağlamda İslamda hacı hoca Mir pir şeyh dini lider olmadığı gibi cemiyet ve tarikatta yoktur . Ancak AK partinin arkasındaki en büyük güç İslam dininde olmayan bu tarikat ve cemaatlerdir. Yani islamın temelinde olmayan temel olgu Ak partinin varlık sebebidir.
İslam dinini en büyük günahı sayılan Şirk Allah a eş ve ortak koşmaktır. ( İslam dininde beşe ayrılır ama konumuz şirk olmadığından detaya girmeyeceğim.) Bu kabul edilen beş şirk ten ikisi olan Sirk-i taklid ve Şirk-i takrib i ele aldığımızda karşımıza inanılmaz bir şekilde bazılarının söylemleri çıkmaktadır. Ayrıca diyanetin anlatımıyla anlaşılan iki çeşit şirkten birisi olan Küçük-gizli şirk e bir göz attığımızda gene karşımıza bazılarının söylemleri davranışları çıkmaktadır. (Küçük-gizli Şirk : Bu, ibadetinde insanlara gösteriş yapmak, dünyevi çıkar için ibadet etmek, ibadette ALLAH'tan başkalarını da gözetmektir. Buna riya da denir.t.a )
İşin enterasanı bizim masum insanlarımızdan bir çoğu şirk suçunu işlemekle birlikte bunlar masumane sayılabileceği gibi bazı çıkarcıların aldatmasından dolayıda bunun doğru olduğunu sanmalarından kaynaklanmaktadır. Yani aldatılmaktadırlar...
Neler şirktir . ( Tabiiki tüm şirkleri yazmayacağım. )
Büyü yaptırmak yada bozdurmak
Fal bakmak yada baktırmak
Adak ağacına mendil bağlamak
Can taşımayan ot çöp taş, nazar boncuğu,muska,üflenmiş şeyler,nal kemik gibi şeylerden fayda ummak
Türbeden ve ölüden yarar beklemek
Velilerin şeyhlerin keramet,keşif gibi esrarengiz olaylarına inanmak
Görüldüğü gibi şirkin ana mantıklarından birisi ''hiçbir insanın insan üstü gücü'olmadığını inkar etmekten başlayarak gider. Dua ve yasa koyma ( Dini uhrevi ) hakkı sadece Allah a mahsustur. Şirk in bir diğer çeşidi de yalnız Allah tan beklenecek sonuçları başkaca karar vermektir. Yani onun adına değerlendirmede bulunmaktır.
Bu açık değerlendirmeden baktığımızda Gerke Peygamber ve gerekse dört büyük halifenin sözleriylede yoğurduğumuzda ortaya şu çıkmaktadır.
Kişi(kul) ile Allah arasına girmek günahtır. Gerçekte inanılacak bakılacak tek kitap sadece ve sadece Kur'an -ı Kerimdir. Kişi(KUl) un günah mı sevap mı işlediğine dindar mı dinsiz mi olduğuna karar verecek tek makam Yüce Allah makamıdır. Allah la kişi (KUl ) arasına tarikat cemiyet imam hacı hoca şeyh gibi kavramlar sokulamaz. Tarikat ve cemiyetler Kur'an a göre yasaktır....
Şimdi AK pertiyi bu kavramlar doğrultusunda değerlendirdiğimizde bunlara dindar demek mümkün mü ? Yoksa tam tanımını yukarıda bulan şekilde '' Bu, ibadetinde insanlara gösteriş yapmak, dünyevi çıkar için ibadet etmek, ibadette ALLAH'tan başkalarını da gözetmektir. '' e mi uyuyor ? Utah ta ne olduğu malum birisini hoca efendi kabul etmek ne demek ? Tarikat ve cemaatlere göre davranmak ne demek ? İnsanları dindar dindar olmayan diye sınıflamak ne demek ? Dindar nasıl olunur bunun kanun gibi koymak ne demek ?
Yani özetle Ak partinin dinle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Sadece dini gösteriş ve çıkar amaçlı kullanarak masumları sömüren ve onlarıda hataya sürükleyen bir oluşumdur o kadar...
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
AK PARTİ LAİK Mİ ?
Şimdi geldik en uzun anlaşılması en kolay ama anlamak istemeyenlere bir türlü anlatılamayan bölüme. Ak Parti laik mi ? Değil mi ? Neden ?
Ak parti Laik mi ?
Hayır asla değil ?
Ak Parti Laikliği savunur mu ?
Hayır asla savunmaz.
Peki Ak parti mevcut rejim i savunuyor mu ?
Hayır mümkün değil...
AK parti başta RTE olmak üzere o kadar çok şey söylediki hangisi hangisi ayırt etmek mümkün değil konumuna geldi. Kendileride bunun farkında olduğu için '' Son dediğimiz esastır '' diyorlar. İyide ilk dediğin son değinle hiç uyuşmuyor ki.... O zamanda biz değiştik diyorlar yani takiye yapıyorlar.
RTE nin değişim hızına erişmek mümkün değil . Adam değişim de rekorlar kitabını altüst edecek ama değiştimi damla hayır ... Modern deyimle konjüktüre uyuyor... Zaten değişimi enteresan Erbakan değişimi Belediye başkanı değişimi hapishane değişimi seçim değişimi milletvekili olma değişimi başbakan olma değişimi taban zorlaması değişimi tepki değişimi Fırça yeme değişimi Cumhurbaşkanlığı seçimi değişimi Özünü oda unuttu bizde... Fakir bir ailenin çocukluğundan memuriyetle elde edilemeyecek trilyonerliğe değişimi ise su götürmez bir gerçek... Düğünde keramet varmış... herkes bu sözüz nikahta keramet vardır diye bilir ve kerametin gelinle damata olacağını sanırdı amma bu sefer BABA ya keramet oldu... Neyse konumuz bu değil ama buda bir değişim olduğundan değinelim dedik...
Şimdi aslında soruyu şöyle sormak lazım. TC de aslında kapatmaya zorlayanlar mı rahat yoksa normaller mi ? Yani laik iz palavrası altında şeriat özlemcileri ciddi biçimde etkin mi değil mi? Aslında bu sorunun yanıtı ürkütücü çünki şeriat yanlıları bazı yerlerde hegomanya kurmuşlar bile ama hala uyutmak için tersini söyleyip mağduru oynuyorlar. Balkalım iki örnekle...
İstanbul'da ki billboard’lara mayo, bikini, mini etek, kadın çorabı gibi görsel malzemeli reklamların asılmasını yasakladı. Bu en basitiyle sansürdür ve insan haklarının ihlalidir. Buna karşılık tesettürlü afişler boy boy. Gerekçeleri 'dikkat dağıtarak kazaya neden olmaları...'' ( GERÇİ BUGÜN BİR MAYO FİRMASI BİR BİLBOARD REKLAMI PATLATTI HEPSİ DONDU KALDI NE YAPACAKLAR ŞAŞIRDILAR NASIL YASAYACAKLARINI BULAMADILAR REKLAMDA KİM Mİ VAR ATATÜRK FLORYADA MAYOLU.... ) ( BUNDAN DA EMİN DEĞİLİM ASLINDA İÇİMEDE DOĞMUŞ OLABİLİR GÖREN VARSA SÖYLESİN BEN OLSAM HERYERE ONU KOYARDIM AYRI...) Bakın hele demeyin öyleymiş.. Peki diyelim ki bu gerçek ama aynı büyük şehir belediyesi Şehrin çeşitli yerlerindeki 50 adet kısmi nü heylekini de kaldırtıyor. Gerekçeye gerek yok. Gerçekten çağdaş bir demokraside gerçek bir laiklikte buna hoşgörülü bakmak olanaksızdır. Bu ancak dini esaslara göre dzaynda olacak bir yöntemdir. Bugün bilboardda yasak yarın gazete dergi ve tv de sonra gerçek hayatta giyenlere sıra gelecek . Saçının ucu görünüyor diye toplanacak kızlarımız kadınlarımız RTE hala ben laikliğin savunucusuyum diyecek hala inanan liboş sözde demokrat çıkacak. Kısacası sayın bay RTE Türkiye laiktir laik kalacak demekle olmuyor bu işler fiiliyatın tam ama tam tersi yiyyormuyuz? Hayır.
Laiklik konusu uzundu dedim devam edecek...
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Laiklik bir yaşam biçimidir. En enömli unsuruda aslında dinleri koruma şemsiyesi altına almasıdır. İnanç bir iç mesele olduğu için lişinin içinde yaşaması ve kendisinin uygulaması gerekir. Bunu başkalarına empoze etmek veya din hakkında gereksiz konuşmalar yapmak vede en önemlisi dinin yani inancın devlet işlerine karışması karıştırılması laiklikle ters düşmektedir. Bundan dolayıdır ki gelişmiş ülkelerin tamamında devlet dine din devlete karışmaz karıştırılması düşünülemez bunu üzerinden politika yapılmasına asla izin verilemez. Devlet kurumlarında laikliği zedeleyecek unsurlar bulunması yani dini unsurların bulunması devletin laiklik anlayışını zedeler ve laik yapıdan süratle uzaklaşan bir sistem ortaya çıkar. Ak parti ile yaşanılan yozlaşma süreci işte budur.
Cemiyet tarikat ve giyim şeklinin liyakat ve bilginin önüne geçmesi ilerleme terfi atama ve tayinde bu unsurların birinci öncelik taşıması laik devlet anlayışı ile bağdaşmayacağı gibi siz ne kadar laiklik benden sorulur bu kavramları ben korurum deseniz bile inandırıcı olmaz.
Şimdi Ak parti liderinin dediklerine bakalım bir...
* “Elhamdülillah şeriatçıyız”
* “Yılbaşına karşıyım”
* “Ben tekkeye değil dergaha gittim”
* “Ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok”
*“Her 10 Kasım'da yaygara kopartılıyor”
* “İçki yasaklansın”
*“İstanbul'u Medine yapacağız”
*“Bütün okullar İmam Hatip yapılacak”
* '' ben istanbul un imamıyım.
* '' Şeriat şeriat diyorlar halk şeriatı isterse tabi gelecek be....''
* '' Laiklik diye tutturmuşlar neymiş şu laiklik bildikleri yok. Sarhoş olmaya laiklik diyorlar.''
* '' Hem müslüman hem laik olamzsın.''
* '' Elhamdülillah müslümanım ama laik değilim. Doğanın mantığına aykırı .''
Daha bir sürü var. Yazmaya kalksam RTE nin saçmalamaları diye kitap olur. Şimdi Şeyhim pirim ıvırım zıvırım diye ilgisiz birisinin önünde diz çökeceksin. Bunca lafı edceksin sonra dönüp '' Ben laik devletin başbakanıyım, laikliği ben savunurum , laiklik ortak değer bunu herkes böyle bile...'' diyeceksin. Yahu sen hariç zaten herkes bunu böyle biliyor ki... Ortalığı karıştıran dini politikaya sokan insanların diniyle oynayıp siyaset yapan sonra tükürdüklerini yalayıp hiç olmamış gibi devam eden bir sen varsın birde ekibin...
Başbakanlık müsteşarlığı görevinden milletvekili olmak için istifa eden Ömer Dinçkök alenen demedimi '' dine dayalı devlet kurma zamanı gelmiştir Cumhuriyet miadını doldurmuştur. ''diye. Ciddi suç işleyen birisi şimdide aynı partiden Milletvekili adayı oluyor demekki zihniyet budur. Aynı kişi YÖK tarafından ''işletme yönetimi '' isimli yazdığı kitapta intihal yaptığı kesinbulunduğu için üniversitelere dönmesi yasaklanan bir şahıstır. Ama başkalarına bu konuda saldırmaktan da çekinmez...
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Tarih :25 Mayıs 1992
Yer : Rize
Kürsüde : Recep Tayyip Erdoğan konuşuyor.
"İnsanlığın önünde cansız inekler var"
(Ata'mızın büst ve heykellerini kastediyor)
Gelin o inekleri kaldıralım insanlık kurtulsun.Bak Afganistan'da inekler kaldırıldı ve islam devleti kuruldu.(Örnek verdiği Taliban yönetimi)
Bu Laik RTE nin konuşması ne kadar laik değil mi? Yukarıda da aldım ama değerli danışmanlarınıda göreceğimiz için tarihleriyle sözlere bir kez daha bakmakta n zarar gelmez. O kadar çok zırvalayıp Cumhuriyet rejim ve Atatürk e laf etmiş ki inanın araştırma yaparken kafam karışıyor....
Elhamdulillah seriatciyiz. (21.11.1994 Milliyet)
Yilbasina karsiyim. (19.12.1994 Sabah)
Ben tekkeye degil dergaha gittim. (22.1.1997 Gozcu)
Ata'ya saygi durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok. (12.5.1994Hurriyet)
10 Kasim'da yaygara kopartildi. (14.11.1994 Hurriyet)
Icki yasaklansin. (1.5.1996 Hurriyet)
Istanbul'u Medine yapacagiz. (Akis)
Butun okullar Imam Hatip yapilacak. (17.9.1994 Cumhuriyet)
Ben Istanbul'un imamiyim. (8.1.1995 Hurriyet)
Mayo reklami sehvet somurusudur. (6.3.1996 Hurriyet)
Milli Piyango zulumdur. (29.9.1994 Hurriyet)
Taksim'deki caminin temelini insallah atacagiz. (1.7.1994)
Cumhurbaskani'nin imam hatipli olacagi gunler yakindir. (5.2.1996 Akit)
Sarik operasyonu cok komik. (15.5.1995 Sabah)
Yesil (kaldirim rengi) medeniyettir. (25.6.1994)
Ben Meclis'in dua ile acilmasindan yanayim. (8.1.1996 Milliyet)
Imamlar da nikah kiysin. (9.5.1995 Milliyet)
Adama sorarlar (Cumhurbaşkanımızı kastediyor)26 Ekim 2005
Bayram değil seyran değil (Cumhuriyet Bayramını kastediyor)26 Ekim 2005
Bu işi 'ULEMA'çözer (Sarıklı Din bilginlerini kastediyor (AHİM'in Türban kararını yorumluyor)
Bakın son bölüm çok önemli oradan devamla :
Danıştay 2. Daire, 2006’nın şubat ayında türbanlı bir öğretmenin anaokulu müdürü olmayacağına hükmetmiş uyandırmıştı. Başbakan Erdoğan kararı “Hukuk içinde tanımlayamıyorum ve Başbakan olarak kınıyorum” demişti.Ve ne hikmetse Vakit Gazetesi de 13 Şubat 2006 tarihinde mahkeme heyetinin fotoğraflarını tek tek yayınlayarak, “O üyeler” diye hedef göstermişti! Bundan sonra ise bir gerizekalı insanlıktan nasibini alamamış aşağılık birisi çıkıp Danıştay ı basmış ve pırıl pırıl bir insan olan Mustafa Yücel Özbilgin i başından vurarak öldürmüş değerli üyeleride yaralamıştı. Cenaze törenine gelmeye cesaret edemeyen RTE DEVLETİN PARASIYLA ÖZEL UÇAKLA UYDURUK BİR KAVŞAK AÇILIŞINI BAHANE EDEREK AK PARTİ ANTALYA GENÇLİK KOLLARININ TOPLANTISINA GİTMİŞ ÇOK SAYGILI OLDUĞUNDAN MÜZÜK GÖSTERİSİNİ İPTAL ETMİŞTİ !!!!
Şimdi bu kişinin Laik olduğunu Laik değerlere saygılı olduğuna inanan varsa artık yapacak bir şey bulunmamaktadır.
Şimdi bu dine saygılı!!! ama Laik !!! olan RTE nin danışmanlarına bakalım bakalım çünkü Laiklikten sonra neler varmış görmek için yol alalım
1) MÜCAHİT ASLAN
Tarih 28 Mart 1994.
İstanbul Aksaray'da oto galerisi, yeleklerinin üzerinde "polis" yazan, 8 kişi tarafından basıldı.
42 yaşındaki galeri sahibi ve 32 yaşındaki yeğeni, dükkanda bulunan müşteriler ve konukların gözleri önünde, "karakola gitmemiz gerekiyor" diye alınıp götürüldü.
Galeri sahibi daha önce de uyuşturucu kaçırdığı, PKK'ya parasal yardım ettiği iddialarıyla gözaltına alınmıştı.Bu nedenle karakola götürülmesini hiç yadırgamadı.
Ertesi gün.
Kınalı - Sakarya TEM otoyolunda, Hendek gişelerine bir kilometre kala, şakağına sıkılan tek kurşunla öldürülen galeri sahibi ile kalbine üç kurşun sıkılmış, gözleri bağlı yeğeninin cesedi bulundu...O günler, PKK'ya yardım eden Kürt işadamlarının öldürüldüğü günlerdi...
Aradan yıllar geçti.
Öldürülen Kürt işadamının bir başka yeğeni bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı. Öyle sıradan bir danışman değil ama;
10 Aralık 2002 tarihinde, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Bush ile AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan'ın yaptığı toplantıya katılan birkaç isimden biri.Babası milletvekili.Babası bir dönem insan hakları meseleriyle çok yakından ilgiliydi; dernek başkanıydı; fırsat buldukça da İstanbul-Ankara belediyelerinin köprü, yol ihalelerini alırdı.Ailece S-300 Mercedese biniyorlar...Danışmanın üniversite mezunu bile olmadığı söyleniyor. Başbakan Erdoğan'ın bu danışmana özel bir sevgisi olduğu biliniyor.
2) CÜNEYD ZAPSU
Bu danışman Güneydoğu'nun en büyük Kürt aşiretinin üyesi. Dedesi ilk Kürtçe tiyatro eseri yazan bir edebiyatçı. Ehl-i Sünnet dergisinin sahibi. Türkçe-Kürtçe yayınlanan "Jin" dergisinin önde gelen isimlerinden.
Danışmanın halası, faili meçhul bir cinayete kurban giden Kürt hareketinin önde gelen isimlerinden Musa Anter'in eşi. Danışmanın eniştesi öldürüldüğünde Abdullah Öcalan başsağlığı mesajı yayınladı.Öldürülen bu Anter'in yeğeni milletvekili de yine faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Danışman yakın akrabaları gibi Doğu ve Güneydoğu'da gezmiyor.
O'nun bir ayağı hep Amerika'da.Orada da sıradan yerlere gitmiyor. Özel üstlere özel kişilere uğruyor.
TÜSİAD üyesi bu danışman, Başbakan Erdoğan' ın özellikle yurt dışındaki tüm resmi-özel görüşmelerinde bulunuyor.Erdoğan'ın "aklının yarısı" olduğu iddia edilen bu danışman, işin tuhaf yanı, daha çok Korkut Özal'a yakın.
3) ÖMER ÇELİK
Bu danışman aslen Diyarbakırlı.Ama doğum yeri başka.Fakat Kürt olduğunu saklamıyor.Gazi Üniversitesi Kamu yönetimi mezunu.Dil bilmiyor sayılır.Bir dönem radikal ıslamcıydı.Yaşar Kaplan'ın aylık Düşünce Edebiyat dergisinde editörlük yaptı.Buradan daha ılımlı, Ali Bulaç'ın Bilgi ve Hikmet Dergisi'ne geçti.
Ali Bulaç sayesinde R.T. Erdoğan ile tanıştı. Sonra Yeni şafak gazetesine geçti, köşe yazarı oldu.Bir ara Dinç Bilgin grubunda, sonra Aydın Doğan grubunda ve son olarak da Uzan grubunda çalıştı...Yoksuldu; üniversitede yurtta kalıyordu; şimdi lüks otellerden çıkmıyor, 100 bin dolarlık jeeplere biniyor.AKP grubunda pek sevilmiyor..
4) EGEMEN BAĞIŞ
Babası Güneydoğu'da bir şehrin belediye başkanıydı.O ise Beyaz Saray'ın yeminli müşaviriydi.Nerden nereye...
ABD vatandaşı olduğu iddia ediliyor.Ama şimdi o hem danışman hem milletvekili.
Dikkat ettiyseniz iki temel özellik var hepsi Kürt ve hepsinin ABD ile çok iyi ilişkileri var.
Tabii ilk konumuz laiklik olduğundan bu kişiler laikliğede karşı her fırsatta Atatürk e saldırmak laikliği kötülemekten geri durmuyorlar...
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
KUTLU DOĞUM HAFTASI
Kutlu doğum haftası nedir ? Ne değildir ? İşte laiklik ve dindarlığın birleştiği dinciliğin ayrıldığı en güzel nokta çok ama çok dikkatli okuyunuz. Dindar değilde dinci olanın nasıl ortalığı karıştırdığını saf gerçek dindarımızı laiklikten nasıl soğuttuğunu anlayınız.... SADECE BU SİTEDE ŞİMDİ....
Dinimizce kutsal sayılan günler aylar bayramlar olaylar vardır. Bayramlara DİNİ BAYRAM denilir ve RAMAZAN ile KURBAN olarak tarif edilir. Her nekadar bazı saçmalamak isteyenler yada saptırma amaçlı olarak Mübarek RAMAZAN bayramına ŞEKER bayramı densede o RAMAZAN bayramıdır. Onbir ayın sultanı olarak ta RAMAZAN çok özel bir aydır İslam aleminde oruç tutulur eğlenceler yapılır tatlı sohbetler iftarlar sahurlarla geçer aslında çok güzel bir kaynaşma adetidir. Ancak bizde her şey olduğu gibi buda nedense bozulmuştur ama bu ayrı bir hikaye burada anlatıp iyice girift yapmanın anlamı yok. Şaban ile Recep aylarıda saygın aylardır diğerlerine göre çünkü ÜÇ AYLAR denilen özel aylardandır. Birde dinimizde özel günler var demiştik bunlarda KANDİL lerdir. DUalar okunur kandil simitleri yapılır mahlalar yanar Camilerimiz dolar taşar. Ne güzel bir birliktelik simgesidir.
Bunların mübarek ve kutsallıkları nereden gelir ( DETAYLI YAZIYORUM Kİ BAZI YOBAZLAR FARKLI ANLAM ÇIKARMASIN DİN DERSİ GİBİ OLACAK AMA DİNE ÇOK AMA ÇOK SAYGILI OLDUĞUMUZUN VEDE BİLDİĞİMİZİN GÖSTERGESİDİR. yANİ LAİKLİK DİNİ KORUR. ÖZÜR DİLERİM BU KADAR DETAY İÇİN AMA BAŞKA TÜRLÜ TOPARLAYAMIYORUM CÜMLELERİMİ BİLMEYEN ÖĞRENİR UNUTAN BİLGİSİNİ TAZELER YOBAZ İSE NE OLDUĞUNU ANLAR İNŞALLAH AMİN...) Üç ayların kutsallığı bu aylar RECEP ŞABAN ve RAMAZANDIR. Bu aylarda inanca göre rahmet dalgalarının başladığı, manevi huzur ve sükunun kalplere doğduğu, ilahi rahmetin coştuğu aylardır. Bu aylar girince, mü’minlerin ruhlarını manevi bir hava kaplar Çünlü Peygamber tarafından bu aylar ''Recep Allah”ın ayı, şaban benim ayım, ramazan da ümmetimin ayıdır.'' olarak değerlendirilmiş ve Peygamber Allah' a ''Ey Allah’ım! Recep ve şabanı bize mübarek kıl, bizi ramazana kavuştur.'' diye dua etmiştir.
Bayramları anlatmaya gerek yok. Kutsal günlere gelince bunlar Recep ayının ilk cuma gecesi, regaib gecesi, yirmi yedinci gecesi de mirac gecesidir. Şaban ayının on beşinci gecesi berat gecesi, ramazan ayının yirmi yedinci gecesi de kadir gecesidir. Birde Bunların dışında çok önemli olan Mevlid gecesi vardır. Yani beş önemli ve kutsal sayılan gün vardır ve bunlara kandil denilir.
Regaip Kandili kutsal ilk ayların ilk ayının ilk Cumasıdır. Cuma zaten kutsaldır Bu iki kutsallık bir araya gelir. Bu gece Allah edilen duaları kabul eder. İnsanlara iyilik verir bu geceye saygı duyanı affeder. Dileklerin duaların kabul olduğu gecedir bu gece...
Miraç Kandili Peygamber Hz. Muhammed'in gecenin bir anında Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya, oradan da göklere seyahat ettirildiği mübarek gecenin adıdır. Bu seyahati BURAK isimli bir kutsal yaratıkla yapılmıştır. Bu gecenin en büyük özelliği NAMAZ bu gece doğmuştur.
Barat Kandili Ramazanın gelişini müjdeleyen ve inanıp tövbe edenlerin günahlarının affı ve temizlenme anlamında kutlanılan bir gündür.
Kadir Gecesi İslam dinine göre İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'ın vahiy yoluyla İslam peygamberi Muhammed'e gönderilmeye başlandığı gecedir. Kur'an ilk bu gece inmeye başlamıştır.
Mevlid kandili İslam dini peygamberi Hz. Muhammedin doğum günü olarak kabul edilen ve kutlanan bir gündür.
Aslında Kandil geceleri İslam dinin de ve özellikle Hz. Muhammedin uygulamalarında yoktur. Öncelikle mistik çevrelerde uygulanmaya başlamış ve II. selim den itibaren minarelerde kandil yakılarak uygulanmaya başlamıştır. ( Laikliğe giriyoruz.)
İşte çıngarın koptuğu bu nasıl İSLAM BU NASIL LAİKLİK denilen bu kutsal günlerden birisinin yani mevlid kandilinin çıkardığı sorundur.
Malumunuz İslam takvimi hicri yani kemeri aya takvimidir. Bu 354/355 gün sürmekte ve ayarlamalar buna göre yapılmaktadır. Dikkat buyurursanız Ramazan bayramlar ve kandiller buna göre değişip durmaktadır. İşte şimdi zurnanın zırt dediği yere gelmekteyiz.
Mevlid kandili açık ve seçik bir şekilde HZ. MUHAMMEDİN DOĞUM GÜNÜDÜR. Aslında bu tahmini bir gündür günümüzde bile belirli yaşın üstü hatta maaledef çocukların doğumları bilinmemektedir ki o tarihte nasıl bilinsin ? Ancak konumuz bu olmadığından vede bu detay önemsiz olduğundan genel kabule uymak gerekmektedir. KUTLU DOĞUM HAFTASI DENEN TOPLUMU GEREN UYDURUK KUTLAMA İSE ÇOK FARKLI YERLERE GİTMEKTEDİR. Bakalım....
Kaynaklara göre Hz MUhammedin kabul edilen doğum günü ( mevlid kandili ) hicri ( Yani ay yılına göre )571 senesi 12 Rebiülevvel (20 Nisan) Pazartesi gecesi dünyaya gelmiş. Bu doğal olarak hersene on gün geriye alınarak islam aleminde kutlanmakta. Buraya kadar bir sorun yok. Ne mutlu bize...
Hz. Muhammed herhangi bir doğum günü kutlaması yapmadığı gibi kendi doğum gününü de kutlamamıştır. Mevlit yani Doğum Kandili, Hz. Peygamber’in uygulaması olmadığına göre sünnet değildir. Kitapta da sünnette de yeri yok. Kitap ve sünnette yeri olmayan, sonradan çıkma din uygulamalarına bid’at denilir. Peygamber’i anmaya, Allah’ı zikretmeye ve belki de artı ibadete vesile olduğu, dini hayata zaman zaman canlılık verdiği için Mevlid Kandili, bid’at-i hasene (güzel bid’at) kategorisine girebilir. Buraya kadarda bir sorun yoktur. Ancak sorun Mevlid kandili ile Kutlu doğum Haftasında çıkmaktadır. Ve dikkat Buyurunuz Peygamberin doğum yeri olan Suudi Arabistanda böyle bir kutlama yoktur. Ama öbür islam ülkelerinde vardır. Dinin en büyük özelliğinden biriside sadeliğinin korunmasıdır. Şimdi gelelim Zurnaya yani Zırt sesine...
Tüm dini günler doğal olarak o zaman ki takvime göre gidilerek kutlanır yani hicri takvime göre bundan dolayıda miladi takvime göre sürekli değişen 10/11 gün sarkan sürelere denk gelmektedir. Mevlid kandilede hicri hesaplanan bir gündür. Örneğin bu sene 30 mart 2007 akşamı Mübarek mevlid kandili kutlanmıştır suudi arabistan hariç tüm islam alemindede . Çok güzeldir hiç bir itirazımız yoktur. Tam tersine ciddi desteklemem vardır. Ancak sadece bu sene için bile baksak 30 Mart ta doğumu kutlanan bir olayın haftası nasıl 20-26 Nisan a denk gelir ve özellikle en coşkulu 23 Nisan olur ? 30 Mart Doğum günüyse 20-26 Mart arası ne haftası olabilir ? Hiç bir şeyin haftası olamaz dinen ...
Adama soruyorsun
30 martta ne kandiliydi ne kutladın
yanıt
tövbe tövde kafir misin mevlid kandili peygamberin doğumu
tekrar soruyorsun
20-26 nisanda Kutlu doğum haftası ne ki ?
yanıt
Sen harbi kafirsin peygamberimizin doğum haftası kutlamaları...
şaşırıp soruyorsun
Anam bu ne biçim haftadır . 30 martta doğan birisinin doğum haftası nasıl 20-26 nisan da kutlanır ? Bu hangi hafta hesabı hangi takvim ?
yanıt
Boş bakış ince konu bunlar anlamazsın....
ÇOK AMA ÇOK NET ANLIYORUM. DİNİ REZİL EDEREK HZ. PEYGAMBERİN DOĞUMUNU İKİ KERE KUTLAYAN HATTA SENE HESABINA GÖRE BAZI SENELER ÜÇ KERE KUTLAYAN TEK DÜNYA ÜLKESİYİZ.
TABİ BURADAKİ DİNİ REZİL EDEREK YANLIŞ ANLAŞILMASIN ( BU BU KONUDAKİ İLK MASTER YAZIM HAMDIR ONDAN BAZI HATALAR OLABİLİR AFOLA ) DİNİN SAĞLAM TEMELLERİNE BİRŞEY OLDUĞU YOK. kENDİ REZİLLİKLERİNİ DİN ALTINDA YAPIYORLAR. ANLAMINDADIR BU RESİLLİKLERİ MAALESEF DİNİ KONUDA OLDUĞUNDAN KARGAŞA OLUYOR.
AK parti tüm dini kuralları hiçe sayarak o zamanın 20 nisanını ( hicri ) miladi olarak fiksleyip ve büyük tesadüf olarak TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN 23 NİSAN INA DENK GELDİĞİNDEN BÖLÜCÜLÜK AMAÇLI miladi olarak Kutlu Doğum Haftasını uygulamaktadır. Ve böylece rezilane bir şekilde Peygamberin doğumunu her sene ikikere kutlayan garabete imza atıp gülmektedirler. Bunun yanlış olduğunu söyleyenlere ise DİNE SALDIRIYOR DİYE SALDIRMAKTA OLAN ZAVALLILARDIR. Laik Cumhuriyete saldırmak için DİNİ bile sömüren bu zavallılara aslında sadece acımak lazımdır ama maalesef birisi başbakan sıfatını taşıyan üst düzey yerleri işgal etmiş bulunmaktadırlar Neyle DİNİ SÖMÜREREK.
Kutlu Doğum Haftası’nın, Ulusal Egemenlik Haftası’na denk getirilmesinin ardında dini siyasete alet etmeye yönelik bir kasıt olduğu çok açıktır. Hersene başka güne gelen ve tüm dini olayların hivri takvime göre giderken ( Mevlid kandili dahil yani asıl doğum günü ) Kutlu doğum haftasının miladi takvime bağlanması kepazelik ötesidir.
Laiklik konusunuda bu İLK KEZ BURADA YAZILAN BU BİLGİLERLE bitiriyorum.
Şimdi garip bir dönemece geldik. Dedik ki AK PARTİ DİNDAR BİR PARTİ DEĞİL TAM TERSİNE DİNLE İLGİSİ OLMAYAN AMA DİNİ SÖMÜREN BİR PARTİ VE GENE DEDİKKİ BU PARTİ LAİK TE DEĞİL UZAKTAN YAKINDAN İLGİSİ YOK. PEKİ BU PARTİ NE ? KİMLER DESTEKLER İÇERDE DIŞARDA ? NEDEN ? NASIL ? nE YAPILMALI ?
İzninizke onlarda yarın.... ( Yada daha sonra ...)
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Yeni bölüme geçmeden önce üç küçük anı anektot yada hikaye ne derseniz diyin ondan başlamak istiyorum. Bir çok şeyin anlaşılması için oldukça gerekli çünkü. Türkiyenin ufak bir profili gibi... Yada çıkarmaya yardımcı olacak olaylar..
Önce birincisi...
Bizim kızıltoprakta bazen migrosun önünde bazen caddenin karşısında duran Kürt bir ayakkabı boyacısı vardır. Ama kürtlüğün ötesinde Apo hayranı sempatizanıdır. Doğru yanşlış bilmem tüm teröristleri tanır ölünce onlar üzülür. Benden de anormal korkar ne zaman beni görse sandığının üzerine ayakkabıyı bırakır kaçar artık kim ne dediyse bakışımdan mıdır nedir bilmem ....
Geçenlerde gene kaçtı bende sandığının önüne gittim ayakkabıyı yana attım ayağımı koydum gel boya şunu diye seslendim. Aynı süratle geldi. Boyamaya başladı . Yüzüme hiç bakmıyor. Benim niyetim başka .Kendimce bir soru sorup değerlendirme yapacağım. Kamu oyu anketi gibi....
De bakalım hangi partiye oy vereceksin ?
Ayakkabılarımı boyamaya devam ederken gene yüzüme bakmadan yanıt verdi.
İznin olursa AKP ye vereceğim abi kime verilirki başka ?
Ciddi ciddi şaşırma sırası bana geldi. Her nekadar tanımasamda adamın ne halt yediğini düşüncelerini biliyorum. Leyzla Zana ve arkadaşlarından birisine diye bekliyordum. En son aklıma gelecek Ak partiydi. Umduğum yanıtı alamamann şaşkınlığı birde benim iznime bağlaması beni iyice şaşırttı...
Oy kutsaldır istediğine verirsin izine gerek yokta . Yahu sen gündüz bile sarhoşsun hatta esrar bile içiyorsundur dinle imanla ilgin bile yok Fikir olarak ta bunlarla ilgin yok ne iş ? dedim
Nerede oturduğunu bilmem ilgilenmedim hiç o kadar...
Abi her kasım eve iki ton kömür getirir bunlar ayda iki kezde erzak . Bende ne yaptım karının ve kızın ( Karının dediği burada eşi oluyor aynen yazdım özür dilerim ) başını örttüm. Kışın üşümüyorum aşım var. Bunlar iktidar olmazsa gene aç kalır üşürüm . Neme lazım .... dedi...
O an anladım Adama erdemden değerlerden bahsetmenin gereksiz olduğunuda anladım Ak partinin potansiyel oyunun nereden geldiğinide... Benden boya parasını almak istemedi bende sandığın üzerine bıraktım gittim... Giderken aklım karışıktı Olması gerekenle olan çok ama çok farklıydı ve bu ülkede böyle en az beş milyon insan vardı....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
98 yılında İstanbulda ki bir hukuk fakültesini kazanan iki kardeş İstanbul a gelirler bir şehirden. Orta hali bir ailenin çocuklarıdır hatta İstanbul esas alınırsa orta halin altı yani şans bulundukları şehirden dolayı gülmüştür onlara. Ama şimdi en büyük şehire üniversite okumaya hemde kitapları çok pahalı bir bölümü okumaya gelmişlerdir. Bir teyzecikleri vardır İstanbulda başka kimseleri yoktur. Yurt ta kalmak burs almak idealleridir aslında . Gereklidirde gerçekten bakılırsa birbirine destekten başka bir şeyleri yoktur.
Kızlardan teki süperlise mezunudur. Çok çalışkandır. Ders ve derstir hayatı neredeyse. Şiir yazar okur kendince yetişmek için herşeyi yapar çabalar. Atatürk le ilgili gidiği yarışmalarda ödülleri vardır. Çalışkan azimli terbiyeli namuslu birisidir yani. Kardeşide ondan aşağı değildir. İki kız kardeş yurt aramaya burs aramaya başlar. Çağdaş yaşamı destekleme derneğinden tutunda ne kadar sözde sosyal demokrat dernek varsa baş vururlar. Dışardan bile bakıldığında bunlara burs destek vermeyeceksek kime vereceğiz denecek kadar açıktır konumları aslında. İki Cumhuriyet kızı çağdaş temiş okumaya öğrenmeye istekli ve ciddi bir okulu kazanmış pırıl pırıl iki kız...
Hiç bir kurumdan yanıt gelmez değer ble verilmediği kesindir. Tanıdık eş dost torpilli olanlar doldurulmaktadır belki. Hani nasıl villalarda kalıp mercedeslerle dolaşıp yeşil kart sahibi olanlar varsa aynen öyle. ( Bu arada şu yeşil kart ta ne işe yarar hala anlamış değilim. Nelere kadir ki tüm zenginler fakir ayağına yatıyor bir çözsem belki bende isterim... ) Şanslarına Yurt çıkar. Ama yurtla birlikte bir takım tiplerde.
Aşırı yumuşak sesli sakin okul dışında dini kisvelere bürünen bir takım kızlar bunlara kancayı takarlar. Bir derdiniz olursa ev lazıma burs lazımsa o lazımsa... Yani sosyal devlet yapısının sağlaması gereken ancak sağlamadığı herşeyi vaat ederler. Sadece kapanacak onlar gibi bir cemiyete katılacaklardır. Sonra inanaılmaz bir koruma şemsiyesi... hatta okuldan sonra bile... Belkide Utahtan yardım gelecektir.....
Bunlar zeki vatanını seven dürüst kızlardır yırtarlar kabul etmezler urt imdatlarına yetişmiştir arasırada teyzeleri... Başarıyla mezun olurlar hayata atılırlar Allahın selameti üzerlerinde olsun....
Üniversitede okuyan kaç kızımız yada kaçınız buna benzer olayla karşıkarşıya kaldığınızı düşünün. Azımsanmayacak bir rakam. Peki bunlar Atatürkçüydü akıllıydı yurt çıktı bir şekilde çağdaşlaşmaktan uzak kalmadılar... Ya bu olanağıda bulamayıp bunların kucaklarına düşenler... İflah olmaz gerçekler anlatılmaz bir AK parti fanatiği öyle yetişir.
Boşuna demiyorlar İmam Hatipler bizim arka bahçemiz. İmam hatipten mezun olanların yüzde sekseni Aynen RTE gibi düşünüyor. Atatürk düşmanı , laikliğe karşı hatipliği iyi ama yazılı veya ezberlediği metin dışında saçmalayan tiper...
Bu tuzakla kazanılmış kişiler kaç kişi bir hesaplayın bakalım....
Üçüncü olay...
Adam işsizdir. Başvurduğu kapılar yüzüne kapanmış çeşitli gerçek sahte gerekçelerle işe alınmamıştır. Adam dürüstür Adam Laik demokratik sosyal hukuk devletine bağlıdır. Dört kızınıda bu şekilde yetiştirmek okutmak istemektedir. Ama adam açtır. Daha kötüsü kızları karısı açtır. Çünkü adamın işi yoktur....
Sultanbeylide boş boş dolaştığı bir günün alşamında bir çay içmek için girdiği kahvehanede birisiyle karşılaşır. Badem bıyıklı etkileyici bakışlı birisidir. Sıkıntısı yüzüne vuran adamı anlamıştır. Bir şekilde iletişim kurar. Konuşma sonunda adam için yarın bir umut aralanmıştır. Yarın kendisini sultanbeylide bildiği ama hiç düşünmediği bir yetre çağırmıştır karşısındaki adam ve orada bu soruna bir çözüm üretebileceklerini vaat etmiştir... Adam ilk defa içinde bir umutla evine gider......
Tam deyimi ile sabahı zor eder. Sabah hazırlanır olmayan kahvaltıyı iyice olmaz yapmamak için çayını bile içmeden evden çıkar. Buluşma yerine gider...
Onu zaten beklediklerini anlamaz kendisini çağıran adamı bulunca iyice umutlanır çünkü adam bir masanın arkasında oturmaktadır. Demekki yetkili etkili birisidir. İşin ilginci hiç işten bahsetmeden açmısın diyip karnı doyurulmuştur. Sanki kendisi üst düzey birisidir. Herkes ona gülümsemekte iyi davranmaktadır. Sonunda konuşma faslına geçilir.
Nedense kendisi bildikleri değlde eşi ve dört kızı üzeinde konuşma yoğunlaşır. Kızlar kaç yaşındadır okuyorlar mıdır ? ne iş yapıyorlardır işsizler midir v.s v.s.... Konu ufak ufak işten çıkar siyadete ve siyasetin din dömürüsü kısmına gelir. Adam açtır ne siyaseti adam çocuklarına ekmek götürememenin ezikliğindedir. Dört üniversite çağında kız bir hanım bir kendisi yarı aç yarı toktur. Ne siyaseti ? Hangi parti ona ekmek vermiştir ? hangisi açmışınız diye sormuştur ? hiç birisi ... Hangisi kızların eğitimiyle ilgilenmiştir? Boru boru konuşma dışında... Kızlarının giyecek ikinci bir düzgün elbisesi yoktur. Adam aslında kadere lanet etmektedir ne siyaseti... Can alıcı soru gelir. Kışın nasıl ısınıyorsunuz ? Evde bir soba vardır ama sadece soba vardır. İçinde yanacak ne kömürü ne odunu vardır. Ekmek almaya para yokken kömür nasıl alınsın ? Yıkanmak ayrı bir derttir adam sağdan soldan topladığı çalı çırpıyla günü kurtarmaktadır. Hatta eşi çocukları aynı şekilde dal çöp toplayıp yakmaktadır .Devlet bir kere siz ne yapıyorsunuz dememiştir ? Ne partisi....
Badem bıyıklı adam usul usul kızların örtünmesi gerekliliğinden bahsetmektedir. Adam içinden yahu çıplak dolaşmadıklarına dua ediyorum bu ne diyor diye düşünür. Dinin erdemi türban kapanma... Adam açız elbisemiz bile yok diye karşılık vermek ister ama veremez.
Badem bıyıklı bir teklifte bulunur ki adam şok geçirir....
Biz size yakacak yollayalım. Eviniz sıcacık olsun rahat rahat banyo yapın hatta BİZDEN olan yere biz söyleriz bedavaya size bir soba daha gelir diğer odalar içinde... Kömür sorun değil gelir... Açlık ta sorun öncelikle onuda çözelim... Adam araya girer ben nerede çalışacakta bu parayı bulacağım ? Badem bıyık duymaz işine gelmez zaten çalışmıştır şimdi hasat zamanıdır ama onuda adam bilmez... Bizim kadınlarımız her hafta erzak dağıtır öncelik size verelim hemen gitsinler hem eşinizlede tanışırlar üç dört hafta sonra o da onlara yardım etmeye başlar yani eşiniz bizim kadın kollarımızda çalışır işte erzak kömür parası çıktı.... Yalnız eşinizin ve kızlarınızın bşı açık demiştiniz bu bu cemiyette ters olur evde açsınlar hatta başlarını örtsünlerde gerisi önemli değil. biz bu örtünme giderlerinide karşılarız. Hatta size de yardımcı oluruz bu örtünmeden dolayı... Eşiniz dört kızınız beş kişi eder yüz desek beş yüz dolar bunların gideri eee aile reisi sizsiniz bundan dolayı her ay size beşyüz dolarda harçlık... Yakıt erzak giyim bizden harçık bizden ne dersin ?
Adamda diyecek bir şey var mı ? Alın size altı kişi daha... Bu arada ne mi oldu durduk yere Türban sorunuda çıktı değil mi ? İlginç.... Ama gerçek.....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Yukarıdaki üç olayda binlercesini bildiğimiz olaylardan sadece üçü. Temel olarak sosyal devlette teforme olmuş bir durumdadır. Bu kişilerin sorunlarıyla uğraşacak bir şekilde çözümü bulamamak herhalde bizim ayıbımız olsa gerek. Ama bu demek değildir ki buna bir şekilde rejim dışı yönelişe izin vererek geçici çözüm üretmemekte gerekmektedir.
Bu olaylarda gözüken mevcut sosyal yapıda bir rahatsızlık bir ilgisizlik bir boşluk var. Devlet kurumlarıyla vatandaşını saramamış. Bir şekilde bir yerde hata yapılmış. Bunun bir çok nedeni olabilir. Olaylara ciddi bakmamak vatandaşla ilgilenmemek belirli çıkarçevreleriyle iş yaparak gerisini pas geçmek sorunların ne olduğunu tespit edememek sayın sayabildiğiniz kadar. Bunda rejim içi tüm partilerin suçu olduğuda yadsınamaz bir gerçek . Ancak çözüm gene sistem içerisinde sosyal hukuk devletini diğer unsurları yok etmeden yaşatmaktır.
İnsanların önce işsiz kalmasını sağlamak sonra onlara iş değilde aş vermek hoş değil adi bir aldatmacadan öteye bir şey değildir.
Bir diğrer ve asıl önemli hususta verilen bu yardımların gerek erzak gerek yakacak giyim in finansının nasıl sağlandığı çok ama çok önemkidir. İşte tam bu noktada Erdoğan ın partisini kimler niçin destekliyor nereden ne gelip gidiyor bu sistem nasıl dönüyorda yardım yapılabiliyor sorusu insanın aklına takılmaktadır. Doğal olarak yardım dahi olsa bunun bir maaliyeti vebu maaliyeti üstlenen bir kurum ve veya şirket şahıs olması gerekmektedir.
AK partinin yanında kimler vardır niçin vardır ? Ne nereden gelip nereye gitmektedir. Çok uzun ama örnekleriyle kah gülerek kah düşünerek okunması gereken ama neticede mutlaka bir ders alınması gereken noktalara geliyoruz.
Maalesef Ak partiyi bu güçlü gibi duruma getiren diğer rejim partilerinin de hatalarını görmezden gelemeyiz. Rejim içerisinde olmak demek vurdumduymaz lık aymaslık demek değildir. Gerek sağ gerek sol partiler tüm bu garip gelişmeler karşısında öncelikle sessiz kalmış dinle oynanmasına haksız kazanca ve bundan sağlanan gelirle oy deposu haline getirtilmesine göz yummuşlardır. Sosyal dokudaki bozulma fakirleşme köylümüzün yok olma konumuna gelmesi insanların ekmek için namuslarını ortaya koymaya başlaması sosyal dokudaki hatalar zincirinin halkası olmuştur. Bundan yararlanarak rejim değişikliği için alt yapı hazırlamaya çalışan AKp nin garip ilişkilerini sevenlerini bulalım şimdi 22 Temmuz arifesinde... Hepsi açık seçik evet diyor aten :)))
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
AK partiyi ve RTE yi destekleyenler özellikle dışarıdan olanlardır.
Talabani
Barzani
Kıbrıs Rum Tarafı
ABD nin belirli bir görüş tarafı
İngiltere
Rice....
Bazı dış önemli basını.... Konuyu tam anlamak için bu hükümetin Türkiye cumhuriyetine yaşattığı İlklere bir bakalım....
1- İlk defa bir Başbakan " Tezkere geçmezse memura maaş ödeyemeyiz" dedi.
2- İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı.
3-İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı.
4-İlk defa bir Başbakan zam isteyen memura "İMF'yi ikna edin" dedi.
5-İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
6-İlk kez cari açığın üstünde borçlanma yapıldı.
7-İlk kez Yunan kilise bankası Türkiye'de banka satın aldı.
8-İlk defa domuz kesimlik hayvanlar arsına alındı.
9- İlk defa düşük faizli dış borç yüksek faizli iç borç ile ödendi.
10-İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, islamiyeti yok etmeye yemin eden bir Papa'nın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
11- İlk defa bir Başbakan "Toprak satılıyorsa alıp götürmüyorlar ya" dedi.
12- İlk defa bir cami kiliseye çevrildi.
13-İlk defa kilise ve havralar imar planında yer aldı.
14-İlk defa bir Başbakan Yahudi düşünce kuruluşundan " Üstün Cesaret Ödülü" aldı.
15-İlk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.
16- İlk defa bir Başbakan "bir dönem dini kullandık" dedi.
17-İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
18-İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanındı.
19-İlk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti.
20-İlk defa tezkere ret edilmesine rağmen Dış İşleri Bakanlığı genelgesi ile silahlar Türkiye üzerinden geçti.
21-İlk defa bir Başbakan İslam dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP'un eş başkanı oldu.
22-İlk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.
23-İlk kez İsrailli bir işadamına çok gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
24-İlk defa bir Başbakan yapılan ihalede önce uçak istedi ama sonra Mercedes'e razı oldu.
25-İlk defa fındık üreticileri en büyük mitingi yaptı.
26-İlk defa bir Başbakan Türkiye'yi pazarladığını açıkça itiraf etti.
27-İlk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
28-İlk defa bir Başbakan çiftçilere "Gözünü toprak doyursun" dedi.
29-İlk defa kap kaç diye bir sektör ortaya çıktı.
30-İlk defa bir Başbakan en fazla yurt dışı gezisi yaptı.
31-İlk defa bir Başbakan " Borç yiğidin kamçısıdır" diyerek borçlanmayı bir başarı olarak gösterdi.
32-İlk defa enflasyon % 10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi.
33-İlk defa çiftçi ve emekliden vergi alınması sözü verildi.
34-İlk defa bir Başbakan Danışmanı Amerikalılara Başbakan için "Bu adamı kullanın, onu rogara süpürmeyin " dedi.
35-İlk defa GSMH artarken KDV tahsilatı yerinde saydı.
36-İlk defa bir Başbakan TMSF katkısıyla bu kadar çok TV ve gazete yönlendirdi.
37-İlk defa katolik bir rahip,ortodoks ermeni bir gazeteci,protestan bir misyoner öldürüldü.
38-İlk defa Danıştay'a saldırı düzenlendi,yüksek yargı şehit verdi
39-İlk defa TSK tarihimizin en adi,en kapsamlı silahlı ve silahsız saldırılarına maruz kaldı.
40-İlk defa kürtçülük,kürt nakşibendicilik,masonluk ve siyonizm birlik oldular.
41-İlk defa " TÜRKİYE' de TÜRK OLMAK " ayıp oldu.
42-İlk defa bir Başbakan; bir vatandaşa " Ananı al da git" dedi.
43-İlk defa AKP döneminde Meclis inatlaşma yüzünden Cumhurbaşkanı seçemedi.
44-İlk defa AKP döneminde AB sözcüleri fırça attılar... Gül sessiz kaldı...
45-İlk defa halk kitleleri sokaklara döküldü meydanlar milyonları aştı ve milyonlar '' Laik Türkiye Cumhuriyete sahip çık'' sloganları ile yeri göğü inletti.
46- İlk defa bir TC hülümeti Cumhuriyet yürüyüşüne karşı bizde karşıt gösteri yapsak daha kalabalık toplarız dedi.
47-ilk defa AKP döneminde bir başbakan terörün başına "SAYIN" diye hitap etti...
Özellekile son made anormal tartışıldı Başbakan RTE her zamanki gibi asla demedim dedi yada dilim sürçmüştüre döndürdü. Belge yok o yok bu yok yalan dendi . Buda başta PKK sempatizanı olanlar olmak üzere Talabani ile Barzani nin hoşuna gitti.
Bir çok kişi asla demedi dedi. Kendisine inandılar. Buyurun 8 dakika sayın bakalım kaç kere demiş (2) ve kelle demiş mi dememiş mi ? Kendisi hapiste 'düşünce suçundan yatmış mış..'' Onun sayını olan pis kan emici ise düşüncelerinden değil..... yatıyormuş... Ama bir dinleyicinin (2. ) sorusunu iyi dinleyin... Ben bu arada çalışayım biraz.
http://www.youtube.com/watch?v=vjPZErcwvTM
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Tabiiki ilklerin hepsi kötü değil iyileride var olsun tabiiki değil mi ? 4,5 sene bu dile kolay.. Bu dört buçuk senede bakın başka bir profil. ( AKP yi kim seviyor destekliyor u anlatıyoruz bunlar girişleri.. ) Dinleyip anladı vede içinize sindirdiyseniz devam edelim.
Sayısız arasında bir türlü tam bulamadım unuttuklarım listeye almadıklarım atladığım yanlış yazdığım varsa şimdiden özür dilerim. Bu hükümet 167 milyar dolar dış borçla devraldı sistemi. Anormal uygulamalarıyla hatta şehit kanını bile paraya çevirmesine rağmen borç 483 milyar dolara çıktı karşılıksız gelen paralar da dahil... Buna karşılık bu borçları ödeyen dev kurumlar şakır şakır satıldı. Ofer gibi kim olduğu belli olmayan yabanvı ve bazı yerli sermaye ye peşkeş çekildi. Emin olun ihaleye girebilen sıradan vatandaş bile bunları alırdı...
Borcumuzu ödeyen gelir kaynakları nelermiş bakın bunlar ne yapmış...
1-TAKSAN,
2- GERKONSAN,
3-SEKA Afyon İşletmesi ,
4- SEKA Balıkesir İşletmesi,
5- SEKA Çaycuma İşletmesi,
6- SEKA Kastamonu İşletmesi,
7- SEKA Aksu İşletmesi,
8- SEKA Taşucu Tersane Alanı,
9- SEKA’ya ait 4 taşınmaz,
10- TZD Sakarya İşletmesi,
11- THY USAŞ,
12- TDİ Trabzon Limanı,
13- TDİ Dikili Limanı,
14- TDİ Kuşadası Limanı,
15- Sümer Holding’e Ait Merinos Halı Fabrikası,
16- SÜMER HOLDİNG’E Ait ERYAĞ,
17- SÜMER HOLDİNG’E Ait Adıyaman İşletmesi,
18- SÜMER HOLDİNG’e ait 117 adet taşınmaz,
19- KBİ’ye ait 103 arsa, 89 lojman,
20- EBÜAŞ-MEYBUZ,
21- EBÜAŞ’a ait 54 taşınmaz,
22- TEKEL Kaya Tuz,
23- TEKEL’e ait 30 taşınmaz,
24- ESGAZ,
25- BURSAGAZ,
26- ETİ BAKIR,
27- ETİ GÜMÜŞ,
28- ETİ KROM,
29- ETİ ELEKTROMETALURJİ A.Ş,
30- Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş,
31- KBİ Samsun İşletmesi,
32- KBİ 65 adet taşınmaz,
33-DİV-HAN A.Ş,
34- Amasya Şeker Fabrikası,
35- Kütahya Şeker Fabrikası,
36- SÜMER HOLDİNG’e ait TÜMOSAN,
37- SÜMER HOLDİNG Malatya İşletmesi,
38- SÜMER HOLDİNG Bakırköy İşletmesi,
39- SÜMER HOLDİNG Diyarbakır İşletmesi,
40- SÜMER HOLDİNG Çanakkale Deri İşletmesi,
41- SÜMER HOLDİNG’E Ait 108 Adet Taşınmaz,
42- SÜMER HOLDİNG Ortadoğu Teknopark A.Ş,
43- SEKA Karacasu İşletmesi,
44- SEKA Ankara Alım Satım Binası Müdürlüğü,
45- SEKA Ardanuç İşletmesi Varlıkları,
46- TÜGSAŞ,
47- TÜGSAŞ Gemlik Gübre San. TAŞ,
48- TÜGSAŞ-İGSAŞ HİSSELERİ % 100,
49- TÜGSAŞ Urfa Depoları arazisi,
50- TÜGSAŞ’a ait 23 taşınmaz,
51- İGSAŞ Kütahya Gübre Varlıkları ,
52- TEKEL Alkolü İçkiler San. A.Ş,
53- TEKEL’e ait 60 adet taşınmaz,
54- TEKEL İnegöl Kibrit Fabrikası T.A.Ş,
55- TEKEL Gemlik Sun.İp.Mües. T.A.Ş,
56- TEKEL Tuzluca Tuzlası,
57- TEKEL Sekili Tuzlası,
58- EBÜAŞ Samsun Soğuk Hava Deposu,
59- EBÜAŞ Manisa Kombinası,
60- EBÜAŞ Manisa Arsası,
61- EBÜAŞ’a ait 101 adet Taşınmaz,
62- TDİ ANKARA FERİBOTU,
63- TDİ Samsun Feribotu,
64- PETKİM 2adet taşınmaz,
65- TEDAŞ 1 arsa, 1 adet trafo binası,
66- TEDAŞ 1 adet taşınmaz,
67- ATAKÖY Turizm A:Ş,
68- ATAKÖY Otelcilik A:Ş,
69- ATAKÖY Marina Ve Yat İşletmesi,
70- SÜMER HOLDİNG Beykoz İşletmesi,
71- SÜMER HOLDİNG İstanbul İmar LTD.ŞTİ,
72- SÜMER HOLDİNG 2 adet Taşınmaz,
73- TDİ Karadeniz Gemisi,
74- TEKEL Kristal Tuz Rafinerisi,
75- TEKEL Kağızman Tuzlası,
76- TEKEL’e ait 49 adet taşınmaz,
77- TÜPRAŞ 2 adet taşınmaz,
78- TDİ 1 Adet Taşınmaz,
79- SEKA 5 Adet taşınmaz,
80- KÖY HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Tasfiye Edildi),
81- SSK Hastaneleri (Tasfiye Edildi),
82- SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi),
82- SEKA Kocaeli Fabrikası ve arsası
83--Sümer Holding Sarıkamış İşletmesi, Sümer Holding Bergama Pamuk İpliği Fabrikası,
84-Sümer Holding Sivas Dokuma Fabrikası,
85- Sümer Holding Manisa Pam. Men. A:Ş,
86- Sümer Holding Makine Ve Teçhizat,
87- Sümer Holding 32 Adet Taşınmaz,
88- TÜGSAŞ Samsun Gübre Sanayi A.Ş,
89- Tekel 5 Adet Taşınmaz,
90- Araç Muayene İstasyonları 1. Bölge,
91- DSİ ERCİYES Sosyal Tesisi,
92-Bayındırlık Ve İskan Bakanlığı ERCİYES Sosyal Tesisi,
93- Karayolları ERCİYES Sosyal Tesisi,
94-TEKEL Sigara Fabrikaları,
95-TEKEL Sigara Fabrikalarına Ait Taşınmazlar,.
96-TEKEL Puro Fabrikaları,
97-TEKEL Alkol İşletmelerine Ait Taşınmazlar,
98- Tercan Ayakkabı İşletmesi,
99-TCDD Mersin Limanı,
100-Adapazarı Şeker Fabrikası,
101-Ereğli Demir Çelik Fabrikası,
102-İskenderun Demir Çelik Fabrikası,
103-Ereğli Limanı,
104- İskenderun Limanı,
105-Yarımca Limanı,
106- Yarımca Porselen Fabrikası,
107- Romanya’daki Silisli Sac Fabrikası,
108- Divriği Demir Madeni,
109- Hekimhan Demir Madeni,
110- Kırıkkale Çelik Çekme Boru Fabrikası,
111- BORÇELİK,
112-TÜPRAŞ,
113- PETKİM,
114- TÜRK TELEKOM,
115- KIBRIS TÜRK HAVA YOLLARI,
116- TÜGSAŞ Toros Gübre Fabrikası,
117- TÜGSAŞ Tekirdağ, Tarsus, Fatsa Depoları,
118- Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş,.
119- OYMAPINAR BARAJI,
120- ETİ Alüminyum’a Ait Madenler,
121- Emekli Sandığı Ankara Emek İşhanı,
122-Emekli Sandığı İstanbul Hilton Oteli.
123-Mersin Limanı
124 -İzmir limanı.
Unuttuklarım yanlış yazdıklarım gözden kaçırdıklarım olabilir bilen bildirirse siler ekler düzeltiriz. Lütfen bunlarla birlikte Yukarıdaki 17. maddeyi birkez daha okuyunuz
''İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.'' Bazlılarının bizi neden sevmeye başladığı netleşmeye başlıyor değil mi ? Şimdi Unakıtan diye isimlendirilen Maliye bakanının vecizeleri ile bir kez daha şatışlara bakalım ne oluyor ....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
http://www.etikhaber.com/images/stor...ik-turkiye.jpg
Ne banka bırakacağız, ne fabrika,
Ne de işletme. Liman da bırakmayacağız.Hepsini satacağız!”
Kemal Unakıtan
http://www.etikhaber.com/images/stor...-sumerbank.jpg
“Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz.”
Kemal Unakıtan
http://www.etikhaber.com/images/stor...atlik-seka.jpg
“Staratejik yer imiş.Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin,pijamayla çıkarım karşılarına.Seviyorum bu işleri arkadaş.”
Kemal Unakıtan
http://www.etikhaber.com/images/stor...k-sekerfab.jpg
“Kar edeni de, zarar edeni de satacağız!”
Kemal Unakıtan
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
http://www.etikhaber.com/images/stor...tlik-tekel.jpg
''Tekelleri babalar gibi satarız.''
Kemal Unakıtan.
http://www.etikhaber.com/images/stor...lik-petkim.jpg
“Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar.Gelsinler işgal etsinler!”
Kemal Unakıtan
http://www.etikhaber.com/images/stor...lik-tupras.jpg
“Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ’ı Ruslara satar mısın,diyorlar.Satarım arkadaş”
Kemal Unakıtan
http://www.etikhaber.com/images/stor...ik-telekom.jpg
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,20 bin Dolar veren herkese,TELEKOM’ a ait Bilgileri vereceklerini söyledi. “20 bin dolar veren kızımızı görür”
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
http://www.etikhaber.com/images/stor...k-limanlar.jpg
Ne banka bırakacağız, ne fabrika, Ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız!”
Kemal Unakıtan
Bunlar Akp nin yaptığı işlerden bir kaçı. Topraklarımızı satıyorlar farkındaysanız. Şehit kanlarıyla sulanmış her bir milimetre karesi değerli olan topraklarımızı yok pahasına haraç mezat el altından satıyorlar. Haritaları üst üste getirin bayrakları iyi değerlendirin gözünüzde sevr anlaşması olsun vede sattıkları arazileri birleştirin bakalım geriye ne kalıyor bize ?
AKP nin dışarıda neden sevildiği Tüsiad denen paraya tapanlarca neden desteklendiği gitgide anlaşılıyor sanırım... Bu AKP nin VATANA YAPTIĞI ihanetler... daha beteride var malumuzun onada bakacağız bir alt bölümde sonra çok çok ilginç şeyler anlatacağız.
Ama dün çok ilginçti bilmem dikkat ettiniz mi Ankara da İki olay vardı ki ikiside ilk ve çok dikkat çekici ....
İlki Anıtkabirde oldu. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necet SEZER Anıtkabire geldiğinde alkıştan inledi ortalık bu ilkti mutat yani alışılmış olan beklemeydi.. Ama otomatik bir tepki oldu..
İkincisi Törenlerde oldu. Gencin birisi ATATÜRK ün gençliğe hitabını okurken sıra '' memleketim dahilinde iktidara sahip bulunanlar gaflet delalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilir '' dizesine geldiğinde protokolun general/Amiral bölümünden alkış koptu buda alışılmadıktı. RTE ise kapkara gözleri altında izledi töreni somurtkan düşünceli sarsılmış. Coşkuyu gördü belkide düşündü '' Okadar dış ve iç desteğe rağmen ben bu ATATÜRK CUMHURİYETİNİ YIKAMAYACAĞIM'' ONDAN DOLAYI TATSIZ TUZSUZ OTURUYORDU.. İyiki kandırılmış kıtaları vardıda birşeyler oluyordu....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
İyice derinlere dalınacağından dolayı bir toparlayalım.
Ak parti DİNDAR DEĞİL DİN SÖMÜRÜSÜ YAPAN BİR PARTİDİR.
Ak parti LAİK DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNE KARŞI DIŞ DESTEKLİ İSLAM DEVLETİNİ KURMAK İSTEYEN VE SINIRLARLA KKTC Nİ HEBA EDECEK BİR PARTİDİR.
Ak parti SOSYAL DEVLET DEĞİL REAYA MODELİ İSTEMEKTEDİR. GÜÇLÜ ÇIKAR LİŞKİLERİ OLAN BİR PARTİDİR.
Ak karti DEMOKRASİDEN ASLA NASİBİNİ ALMAMIŞ EN DESPOT EN FAŞİST YÖNETİME SAHİP PARTİDİR. KENDİLERİ GİBİ DÜŞÜNMEYENE AŞIRI BASKI UYGULAMAKTADIR.
Ak parti DÖNEMİNDE NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ATATÜRKÇÜYÜM DEMEK LAİKLİĞİ SAVUNMAK AYIP OLMUŞ İNSAN UTANIR HALE GETİRİLMİŞTİR.
Ak parti ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA 80 YILLIK OLUŞUMLARI ÜÇ OTUZ PARAYA SATAN ÜLKE GELECEĞİNİ KARARTAN BİR PARTİ OLMUŞTUR.
Ak parti TAKİYE VE YALANI SİYASETE SOKMUŞ ÜLKEDE HIZLI BİR BÖLÜNME VE KARDEŞ KAVGASI ÇIKMA HAVASINA NEDEN OLMUŞTUR.
Ak parti HUKUKU TOPLUMSAL ÖRGÜTLERİ ANAYASAYI DEVLET KURUMLARINI YOK SAYMIŞ DEVAMLI GERİLİM YARATMIŞTIR.
Ak parti kısacası Türkiye yi felakete doğru götürmektedir. Ancak bu gerçek baskı ve çıkar birlekteliği ile gölgelenmeye anlaşılmamasına çalışılmaktadır.
Daha olayların başındayken İstanbul da bilboardlara mayo reklemlarını yazmıştık. Gelinen noktada haklı olduğumuz ortaya çıktığı gibi dev firma sahiplerine uygulanan FAŞİSTÇE bir baskı ile konuşmaktan korkar olmuşlardır.
http://image.haber3.com/haber/90118.jpg
Mayo reklamı yasak ama bu eşarp (sözde) reklamı her yerde boy boy serbest. Üzerindede utanmadan ''giyinmek güzeldir...'' Onu takmayanlar çıplak ya terbiyesizliğe diz boyu taviz. Bu insanlara baskı kırmaktır. Ama hala bazıları yok yav desin bakalım. ''Başörtüsü Bir Hayat Duruşu,Bir İnanç Meselesi... '' sloganıda cabası...
Bakınız özetin sonunda bir gazetede yayınlanmış mektuba yer vereyim. İyi okuyunuz anlayınız....
'' “Ben Malatya’da yaşıyorum ve durum kötüye gidiyor. Çünkü burada ‘ak partiliysen Müslümansın, değilsen komünistsin’ durumuna döndü ve ak partili olmadığımı söyleyemiyorum, belki işimden olurum.”
Şimdi gelelim Ak partinin bu güzü ve sevgiyi nereden bulduğuna ..Din mi değil mi görelim.
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Daha önce verildi mi bilemem.
Veridiyse bile, tekrar tekrar okumakta yarar var.....
1- IZMIR TCDD LIMAN TASIMA IHALESI
TCDD Izmir Liman'i için, yillik 70 milyon $'lik yükleme-bosaltma isleri için ihale hazirligi yapiliyor. Daha sonra ihaleden vazgeçiliyor. Ihalesiz olarak 15 yilligina Reha Denizcilik ve Raden Lojistik isimli 2 sirkete veriliyor. Sirketlerin, 15 yilin sonunda arzu ettikleri takdirde 15 yil daha ise devam edebilecegi sözlesmede yer aliyor. (Toplam 30 yil süreli) Toplam 2 milyar 100 milyon $'lik is ihalesiz veriliyor. Bu firmalardan biri, sözlesme tarihinden 2 gün önce kuruluyor, digeri de ayni gün kurulusu gerçeklesiyor.
Bu sirketin büyük hisseli ortaklarindan biri AKP'nin Bakirköy Ilçe Baskanligi'ni yapmis olan Rahmi Genç. Sözlesme imzalandiktan sonra bu kisi, hisselerini devredip, ayriliyor. Olayin usulsüzlügü dile getirilince, TCDD Reha Denizciligin sözlesmesini iptal ediyor. Bu sirketin Genel Müdürü de, diyor ki; "TCDD'nin aleyhine dava açtik, davayi TCDD kaybederse 225 milyon $ tazminat ödeyecek, haberleri olsun."
NOT: TCDD yapilan islerin usulsüz olmadigini açikliyor.ILAHI BIR TESADÜF!
2-ISTANBUL BÜYÜKSEHIR BELEDIYESI ARAÇ SIGORTA IHALESI Istanbul Büyüksehir Belediyesi, agir tasitlar için, sigorta ihalesi açiyor. Bu ihale, 197 milyar lira ile AKP Istanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya'nin, önceden ortagi oldugu Büyükkaya Sigorta Aracilik A.S'ye veriliyor.
NOT: Istanbul Büyüksehir Belediyesi, ihalenin usule uygun oldugunu açikliyor.ILAHI BIR TESADÜF!
3-TCDD ISTASYON YENILEME IHALELERI
TCDD'den 10 istasyon yenileme ihalesi AKP Kadin Kollari MKYK Üyesi Emine Alioglu'na veriliyor. Bu AKP'li müteahhit hanim, ayni zamanda yesil kart sahibi. Önce devletten yesil karti aliyor, sonra da 10 Istasyon yenileme ihalesini aliyor.
NOT: TCDD ihalelerin usule uygun oldugunu açikladi.ILAHI BIR TESADÜF!
4-GEBZE AKARYAKIT KAÇAKÇILIGI OLAYI
5 trilyonluk bir hadise. Ulastirma Bakanligi Müstesar Yardimcisi Kemal Albayrak dahil, bir çok bürokrat halen yargida. Kemal Albayrak, AKP Kurucular Kurulu üyesi ve AKP Kirikkale eski Milletvekili. Türkiye'de, yilda 1,5 milyar $'lik akaryakit kaçakçiliginin oldugu açiklaniyor.
NOT: Halen dava yargida devam ediyor. Olayi ortaya çikartan Kocaeli Emniyet Müdürü bilahare görev yeri degistirildi. ILAHI BIR TESADÜF!
5-TMSF OTEL IHALESI
TMSF, Ceylan Grubu'ndan, banka borcuna karsilik 52,5 milyon $'a Antalya'daki Deluxe Resort Otel'i aliyor. Devir öncesi otel fiyati, ekspertif raporunda bu sekilde belirtiliyor. TMSF, ayni oteli bu sefer 25.3 milyon $'a satiyor. Ulusoy Grubu aliyor. 27 milyon $ devlet zarar ediyor.
NOT: TMSF, yapilan islemin usule uygun oldugunu açikladi. ILAHI BIR TESADÜF!
6-DERINCE ARAZI ALIMI OLAYI
Özellestirme Idaresi, Yarimca Porselen Arazisi'ni, 30.5 milyon $'a bir özel sirkete satiyor. Erdemir, 82 milyon $'a ayni araziyi, bu sefer sözkonusu özel sirketten satin aliyor. Devlet, 52 milyon $ kendi arazisinden zarar ediyor. Ve Erdemir yönetimi, 2 yildir bir liman için arazi aradiklarini ifade ediyor, 20 gün içinde en pahalisini seçiyor.
NOT: Erdemir, yapilan islemin usule uygun oldugunu açikladi. ILAHI BIR TESADÜF!
7-BALIKESIR SEKA KAGIT FABRIKASI IHALESI
Fabrika, 30 Haziran 2003'te 1.1 milyon $'a Albayraklar A.S'ye satiliyor. Özellestirme Idaresi, piyasa degerini 51 milyon $ olarak belirliyor. Sonra Selüloz-Is Sendikasi, mahkemeden satisi iptal ettiriyor. Bu arada ihale iptal edildigi için, bu parayi Özellestirme Idaresi talep ediyor. Sirket bununla ilgili henüz ödemede bulunmuyor. 12.7 trilyonluk bir varlik kaybi tespit ediliyor. ( Yaklasik 10 milyon $'lik ) Bu rakam stoktaki mallarin satilmasindan ve alacaklari tahsil etmesinden kaynaklaniyor. Mahkemenin iptal karari Nisan 2004'te. Yani 10 ay sonra.
NOT: Maliye Bakani, gerekenin yapilacagini açikladi. ILAHI BIR TESADÜF!
Devam edecektir....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Sayın Kemal Asım Mansuroğlu ;
Forum daha bitmemiştir lütfen araya girmeyiniz. İletiniz çok değerlidir muhtemele geriside öyledir saklayınız bilahare eklersiniz sizden ricam...
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
teşekkür ediyorum çok güzel özetlemişsiniz
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
ABD AB ingiltere ve yandaş gazeteler neden destekler AKP yi
Başlayacağım başlayacağım başlayamıyorum bir türlü. Bende dedim izahı en az riskliden başlayayım.
Soğuk savaş döneminde bildiğiniz gibi Dünya iki kutba ayrılmış gibiydi. Bu sona erince rahatlama olacak sanıldı belirli sürede öyle gitti ama peşinden ciddi iki sorun çıktı. ABD nin akılalmaz merkeziyetçi politikaları ve kendisini Dünya nın Jandarması görmesi ama bu jandarmalık sadece ABD lehine olmak üzere bir de genelde yaygınlaşan Radikal islam ve bunun sonucu İslami terör.
Soğuk savaş döneminde güzel yurdum bir kutbun dev temsilcisinin yanıbaşında sakin sakin duruyordu. Halk nereden geleceği neden geleceği nasıl geleceği belli olmayan bir '' koministler gelecek '' korkusu ile ikide bir kim olduğu net bilinmeyen koministleri 'koministler moskovoya '' sloganları arasında kalmıştı. Biz diğer kutuptamıydık tam bilinmez ama o kutba göre en uçta biz bulunurduk. İleri karakol gibi. O yüzden '' Stratejik ve coğrafi önem'' diye anlandırılan ne menem bir şey olduğu pek bilinmeyen bir kavram sayesinde biz en güvenilir dost ve müttefiğiz diye dolanır dururduk. Bundan bir çıkar elde edebildik mi? Hayır . Zararımız oldu mu? Saymakla bitmez ama şimdi konumuz bu olmadığından bu devrin sonunda bu değerlerin kalmadığını belirteyim.
Eskiden ''koministler moskova ya ''diye bağıran ne kadar zevat ve mahdumu varsa günümüzde moskovanın çok ucuz ve seks cenneti olduğunu keşfedip orada çöreklenmiş vaziyetteler. Kovmaya çalıştıkları koministler ise muhtemel dizlerini dövmekteler.
İşte bu sorun bitip yerine ABD ve AB ülkeleri için büyük tehtit sayılan İslami terör ve radikal islam güçlenmeye başlayınca gözden düşen Türkiye yeniden gözde oldu. Çünkü halkının büyük bir çoğunluğu müslüman olan buna karşılık ABD ve AB ile anlaşabilen laik demokratik sosyal bir hukuk devleti olarak İslamda apayrı ve önemli bir yere sahipti. Ancak islam için Laiklik örtüsü bir handikap olabilirdi bu yüzden bu güçler BOP a paralel olarak kendilerince bir ılımlı islam devleti modeli seçtiler. Ve bunu Türkiyede nasıl uygulatmak istediklerine baktılar. Güzel yurdumun sınırları herkesin malumu bu BOP ve ILIMLI İSLAM TÜRKİYESİNİN sınırı ise şöyle bir şey olarak tespit edildi.
http://www.haberturk.com/kuturesim/map_after.jpg
Şimdi buna göre devam edelim. Gerçi bu sınırlarda Türkiye ve Ermenistan lehine ufak düzeltmeler yapılacağı da bildirilmişti bu ılımlı islamcılara....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Sayın commodore1tr;
bu lehe olan düzeltmelerin kapsamı nedir?
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Şimdi bu ılımlı islamın tarifi çok önem kazanıyor. Bu İslam, sivilleşmiş, çağdaşlaşmış, hurafelerden kurtulmuş, Cumhuriyet ve demokrasiye uyum sağlamış laikliği içine sindirmiş bir İslam değil. ABD'nin politikasına bağlı ve bağımlı ama buna karşın tüm islami öğeleri taşıyan laikliğin olmadığı kadınların örtündüğü içkinin neredeyse yabancılarla sınırlandığı şeriatı ABD ye göre uygulayan bir İslam. ABD ve oçevrenin gazeteleri sonuna kadar bunu destekliyorlar. Çünkü onlar için radikal islamla başa çıkmanın birinci koşulu ona karşı savaştıracak bir islam işte oda bu arada kaynayacak olan Türkiye... Ancak ABD nin asla bilmediği bir gerçek var yada olmaz herhalde dediği. Ilımlı islam diye bir islam yoktur. Ilımlı islam İslama yenilir. İslam da her daim radikal islama yenilir. Gerçek anlamda islamı kişilerin yaşamasına izin verip devleti bunun dışında tutmanın tek yolu LAİKLİKTİR. Çoğunluğu islam olan 51 ülkeden sadece Türkiye Laiklik şemsiyesi ile konunmaktadır. Nijerya da ilk kurulduğunda unutmayalım laikti ancak TAYYİP EFENDİ gibiler sayesinde sadece 5 sene dayanabilmiştir. şimdi neredeyse en katı islamın olduğu ülkedir. İran şahlık zamanı model olarak Türkiyeyi göz önüne almış ama 1979 da maalesef yaşatamamıştır. O günleri kısaca anımsarsak ABD ve O zaman tam olmadığı için Avrupa ülkeleri asla İran a şeriat gelmez kadınlar çarşafa girmez diyordu ve bir gecede herşey değişti... Ve Fatima ( Fatma ) Tarihe geçecek sözü söyledi ... '' Biz bir gecede kara çarşafa girdik ama kurtulmak için yıllar yetmeyecek...''
Şimdi ABD Tayyip efendiyi nereden buldu. 2002 yılına girildiğinde ABD gerek BOP gerekse ılımlı islam gibi kendisi için hayati projelerini hayata geçirmek için düğmeye bastı. Altı Türkiye için etkili olabilecek kişiyle konuştu iş çıkmadı o ara devreye Fethullah Gülen girdi , hani sözde AKP ile arası bozuk olan ilk okul bile bitirmemesine karşın yaşayan en büyük din alimi olan zat ı şahane... ABD lilerle konuşur. ''Orta Doğu’daki gelişmelerin Türkiye’yi de etkilediğini, Amerika’nın bölgedeki çıkarlarını da korumak adına kendilerinin devreye girebileceğini bunun için de öne sürebilecekleri bir isim olduğunu'' anlatır. Verdiği ismi daha sonra ABD incelettirir, son derece radikal İslamcı biri çıkar. Ancak Gülen ‘Merak etmeyin biz onu törpüler ve global değişim adına ortaya çıkarırız’ der. ABD de bu ismi kabul eder, Amerika’ya çağırır. ABD lileri bile şaşırtacak ölçüde uyumlu davranır ve sözler verir. ABD de desteğini sonuna kadar onun için kullanır. Bu kişi Tayyip Erdoğan dan başkası değildir. Verdiği sözler malumdur. Ha bire inkar ettiği sözler. Hani arasırada ''Bize kimse emir veremez'' Diyen kişi. İşte orada kabul ettiği Türkiyenin değerlerinin tam tersi değerlere sahip olarak gelir ve icraatlarına başlar. 4,5 sene aralıksız bu icraatları yapar. Bunun sayesinde tüm devletle kavga eder de eder. Devleti aşamadığı için herkese küser ve devleti ele geçirme çalışmalarına başlar Oda Cumhurbaşkanlığını bir şekilde elde etmektir. Ama ona daha sıra gelmediğinden bilahare anlatacağım. ABD den inanılmaz bir ekonomik destek alır . Bu karşılıksız değildir. Satılan aslında vatandır . BOP, Irak ; şehitler karşılığıdır bu. ABD politikası gereği yeşil sermaye ve islam ülkelerine yakınlaşılır. DİNLE İLGİSİ OLMAYAN BİR DİNDAR PARTİ ORTAYA ÇIKAR. ABD bundan dolayı Ak partiyi desteklemektedir .Yandaşı İngiltere ve yandaş gazetelerde aynı yörüngede gitmektedir.
Değerlendirmenin sonunu son bir konuyla birlikte alt iletide yapmak üzere son.
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Alıntı:
Av.Duygu Tekay rumuzlu üyeden alıntı
Sayın commodore1tr;
bu lehe olan düzeltmelerin kapsamı nedir?
Sayın Tekay ;
Bu konu hiç sevmediğim ve nefret ettiğim bir konu Bam telime basıp beni yerimden zıplatmayınız. Dikkat ettiyseniz bu gerzek bölümü mümkün olduğunca kısa tutmak ve geçmek istiyorum Ama muhtemelen yarın veya öbür gün Recep efendinin niçin sınır ötesi harekata iyi gözle bakmadığını irdelerken bunu mecburen biraz daha detaylı yazmaya çalışacağım. Vatanımızı bölmeye çalışan bir takım adamlar ve onun iş birlikçisi hainler varken lehte olan kendi topraklarımızın bir bölümünü bize kalması ve kısmi vergi almamısdır özet olarak ....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Ak partinin işleri çıkmaza sokmak için ve aslında hiç istemediği AB ye girme projesi için ilginç taktikleri vardır. Söylemeye dilim varmıyor ama danışıklı döğüş gibidir yaptıkları aslında. Geriye dönüşü çok kolay olan bir takım ne olduğuna bakılmaksızın geçirilen kanunlar ( Örneğin polis yetkileri bakmadan değiştirdiler şimdi bir daha bakmaya uğraşıyorlar .) karşılığı AB nin bu hükümete başta TSK olmak üzere destek vermesi. Bazı ortak konularda da anlaştıklarından al gülüm ver gülüm gitmektedir ilişkiler . Gidebileceğinin son noktasına dayanmak üzere olduğunu anlayan AB kısmen dondurma yoluna girmiştir şimdilik.
Ab Türkiyenin temel yapısını bozmak için öncelikle ATATÜRK üzerinden oynamaktadır. ATATÜRK resimleri devlet dairelerinden kalksın böyle değerler yaratılmasın. Bu zaten AK partinin arayıpta bulamadığı bir uygulamadır ve suçlu ABdir :) ( Yoksa kendileri zinhar istemezler. Siz bakmayın bunların yandaşı uyduruk gazetelere hayvanları koruma gününün 10 kasım filan yazdıklarına) Ab ekonomide AB ye bağımlı Türkiye nin toprak pazarı dahil herşeyine müdahale edecek kanunları çıkarttırırken bu hükümete demokrasi adına verdiği sadece TSK nın politikaya karışmasını zırt pırt kınamak olmuştur.
Azınlıkların durumu
Dini oluşumlar ruhman okulları ( YÖK kanunu olmasa Heybeliada çoktan açılır ama nedense avrupa bu okulun yök e bağlı olmasını istememektedir. )
Vakıflar kanunu
Limanlar
Özelleştirmeler
Vergiler
Petrol kanunu
Yabancıya toprak satışı
Örgütlenmeler
Dikkat edilirse tüm AB ve ABD bir kapitilasyon şemsiyesi altındadır. Türkiye haraç mezat satılmakta değerler yok edilmektedir. Ormanlık alanlar peşkeş çekilmekte gereksiz tavizler verilmektedir. Türk ün Türklük değeri yok edilmek istenmektedir.
Bankalar yok pahasına yabancılara peşkeş çekilmekte ama buna karşılık örneğin Yunanistan da bir banka şubesi bile açılamamakta bunun hesabı dahi sorulamamaktadır. Terör siyasallaştırılmaya çalışılmakta gerekli girişim yapılmamaktadır.
Yunanistan parlementosunu komple alıp buraya getirseniz ve bundan böyle siz TBMM si olarak karar alın istediğinizi deseniz onların bile yapmayacakları değişiklikler yapılmaktadır.
ABD den alınan karşılıksız bedelle Irak a girişim yapılmamakta bu ulusal irade diye dayatılmaktadır. Gelen şehitlerimizede askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyerek tepki konmaktadır. Üstüne üstelik yetmezmiş gibi terör yatakları TC eliyle ihya edilmektedir.
Bunun yanı sıra yandaşlarda anormal zengin edilmekte bu sayede kendileride zengin olmaktadır. Bunu Bazı aslında olmayan gerizekalı yazarlar ''aslında sınıf çatışması'' olarak yutturmaya çalışmaktadır Sarışınseksi herkesle yatan aptal kızı oynayan bir erkek kalemindedn....
Bu şartlar altında ABD AB Türkiye de AK partiyi desteklemektedir. Kendi etkilerinin olduğu gazetelerde bunu açıkça yapmaktadır .Bilmektedirlerki Bunlar dışında hangi parti gelirse gelsin ulusal değerlerden böylesi tavizler asla alamazlar...
Şimdi geldik uzun talı acı bu saadet zinciri halkalarından bildiklerimizi yazmaya.. Para döngüsü nereden gelir nereye nasıl gider. Bundan kimler mutludur Fakirleştirilerek kendilerine bağımlı yapılanlara yardım nasıl gider... Ne zaman Yarın ...
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Vatanımızı bölmeye çalışan bir takım adamlar ve onun iş birlikçisi hainler varken lehte olan kendi topraklarımızın bir bölümünü bize kalması ve kısmi vergi almamısdır özet olarak ....
Allah razı olsun ne diyeyim......
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
AK parti Neden sınır ötesine karşı
Bugün tatlı para akışını kısmen inceleyecektik uzun uzun arkanıza yaslanıp okuyacaktınız .Gerçi ben bir türlü hangi kepazelikleri özetlesem kestirememiştim ama uzun uzun burada anlatırdık bölüm bölüm. Ama Uçakların da sınır ihlali yapması nedeniyle öncelik bu konuya kısaca değinelim istedim.
RTE efendi 2002 de ABD ye gittiğinde ABD muhtemelen ne derse kabul eder. Bir çok gizli anlaşması verdiği sözleri danışmanları aracılığı ile bilahare verdiği gizli sözleri bilmesekte genel davranışlar direnmeler bunun ip uçlarını vermektedir. Dünya tarihinin İLK İKTİDARDA mağduru oynayan kural hukuk tanımaz AKP Artan terör olaylarından dolayı çok ama çok rahatsız.
Kendisiyle Başbakanlık makamını birbirine karıştıran RTE sınır ötesi operasyon için '' Askerden talep gelmedi.'' diye zırvalıyor. Yahu sana bağlı bir yerden talep gelmez ki !!! Kör müsün anlamıyor musun teskereyi geçirirsin meclisten ASKERE EMİR VERİRSİN . Yok zırvalayacağı bunun resmi muhtura olmadığı anlaşıldığında hava atıp külhanbeyi davranacaksın iş başa düşünce ''ee asker'' diyeceksin. Kaldı ki o asker sınır ötesi operasyon için ''siyasi irade şart Operasyon gerekli ''dedi. Daha ne desin ?
Geçen Perşembe günü ABD nin iki F-16 uçağı Irak tarafından Türkiye nin güneydoğusundan girerek dört dakika sınır ihlali yaptığı da ortaya çıktı. Burada ciddi sorun Habersiz olmasıydı yoksa İncirlikten kalkan uçaklar da bu topraklar üzerinden uçtuğu gibi malum PKK yı desteklediği ispat edilen Çekiç güç te bu topraklar üzerinden uçmuştu. Her ne kadar ABD teknik bir hata desede bu uçakları azıcık bilen birisi F-16 türü uçakların teknik donanımları ile bu tip bir hata yapma olanaklarının olmadığını son derece net bilir. Ses hızının iki katı ile uçabilen bu uçaklar harita yer ve kule mevki koordinesini hiç kesmezler. Demekki bilinçli ve istekli bir girmeydi bu. ABD büyük elçisinin kestirip atması neysede bizim Mümtaz Asil Vatansever Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül hazretlerinin '' Mutat olay bu sorun yok '' demesi geniş karınlılığın dik alasıydı ve bu adam CUMHURBAŞKANI olmak istiyor. Ne olacağını açıkça söylemek isterdim ama 301 gibi kanunlarımız var... Gül e göre olan bu MUTAT yani ALIŞILMIŞ ALIŞILAN bu olay 1923 te Cumhuriyetimizin ilanından bu yana bir ilk... Kıbrıs savaşında bile olmadı... Mutatmış.. İşte bunlar var ya... Neyse Ah şu 301....
Neyse her zamanki gibi konuyu dağıttım . Toparlamak gerekirse bu RTE ve eşrafı ABD ye verilmemesi gereken sözleri verdiler. Öyle sözler öyle tavizler ki yenilir yutulur değil. 1 Mart tezkeresinde ilk taviz golünü yiyince ( BU ARADA GELİŞMİŞ DEMOKRASİLERDE BİR İLK DAHA YAŞADIK BU TESKERE İLE DÜNYADA ÖNERGESİ REDDEDİLEN HÜKÜMETİN İŞ BAŞINDA KALDIĞI BAŞBAKANININ PİŞMİŞ KELLE GİBİ SIRITTIĞI BİR ÜLKE DAHA YOK. ) Özel anlaşmalar iyice devreye girdi. Zaten Irak ta bize biçilen rolde sonradan görme dereceli liboş cumhuriyetçilerinin ve takiyecilerinin dediği gibi bir rol değildi . Bunu daha öncede yazmıştım. Gelinen noktada çok açık ortaya çıktı. Irak a TSK nın asla girmeyeceği sözüne karşılık ABD terör ü kontrol etmeye çalışacağını söyledi bizimkilere . Bizimkiler ellerini şehit kanlarıyla sulama pahasına sözlerini tuttular tabi birde örtülüden gelen 8,5 milyar dolar. Ama ABD pek ciddiye almadı sözü. Daha başka forumlarda yazdığımız gibi kış bitince PKK azar demiştik azmaya başladı. Her nekadar bizimkiler yani AKP nin troykası Barzani Talabani denilen şarlatan kuklalarla '' diyalog kursalarda'' pek istediklerini alamadılar. Hatta Seçim gazı olarak Talabani Terör örgütünde eskimiş gözden düşmüş kişileri yakalatacaktı. Ama terör umulandan hızlı tırmanınca hesap alt üst oldu...
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
TC devletinin kırmızı çizgilerine karşı olmasına rağmen verilen ödünler kan olarak ciddi biçimde geriye dönmeye başlayınca RET ve eşrafının yüzleri asılır . Hele Talabani denilen aşiret reisiyle olan diyalogları sağladığı olanaklar iyice belini büker. TSK bu konuda açık ve nettir. Tarihinde olmadığı kadar açık saldırı gelmektedir Kuzey Iraktan daha kötüsü Tehtit gelmektedir.
İktidarın bu tavizlerden dolayı olan vurdumduymaz tavrı ve TSK nın nisan ayında resmen yetki istemesini bile duymazdan gelen Hükümetin tavrı gitgide bir ulusal güvenlik sorununa dönüşmeye başladı. Almanya 'dan haber yolladı TSK ya ''Öfkeyle kalkan zararla oturur'' ve bu talebi ciddi bulmadı kendince olmayan bir süreç işliyordu. Ancak Ankara da patlayan bomba peşinden gelen 6 şehit mayın canlı bombalar iktidarı çok kötü yaptı. Zangır zangır titriyordu süreçleri. Ama hala zamanı gelince sabrımızı sınamasınlar asker istemedi tavrı sürüyordu. Neden ? İç siyasi çekişmeler nedeniyle TSK yı kendisine rakip veya hasım olarak gören başbakan RTE refleksini ve bilincini kaybetmek üzeredir. Kendi tabanı bile Laiklik ve yolsuzluk ile ilgili olayları pişkimlikle savuştururken bu iç güvenlikte sarsıldılar mı bir daha toparlanamazlar ama ölenler bizim gençlerimiz...
Bunca kıyamete karşı AK parti neden direniyor ? İşte zurnanın zırt dediği nokta burasıdır.
Tayyip efendi Muhtemel sınır ötesi ciddi bir operasyonda asıl korktuğu SIKIYÖNETİM ilanıdır. Kuzey Irak’taki bir operasyona gönülsüz olmasının altında Anayasa’nın 120- 121 ve 122. maddelerinde belirtilen uygulamalar yatıyor. Çünkü bu maddelere göre savaş ortamı doğması halinde kontrol bir anda hükümetin elinden çıkıp Cumhurbaşkanı’na geçebilir. Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’na başkanlık edip olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilan edilmesini isteyebilir.Ordunun harekete geçmesi karşısında hükümetin bu taleplere karşı çıkması zor görünüyor. Hiç beklenmedik bir anda olağanüstü hal ya da sıkıyönetim ilan edilmesi hükümetin bir anlamda sonu olarak da algılanabilir. Tayyip efendi bundan öcü gibi korkuyor gençlerin kanına rağmen... Kaldıki verilmiş sözler BOP ta cabası ama amaç günü kurtarmak Ateş düştüğü yeri yakıyor nasılsa ona düşen yok...
Cenazede dahil o kara gözlüklerini çıkarmadan bakmasının bir nedenide budur . Vatan kan ağlarken o anayasa da olmayan kanunları kapris uğruna çıkarmaya iktidar mücadelesi yapmaya uğraşıyor. 6 Vatandaşımızın ve 6 şehidimizin hesabını vermeden ona iktidar haramdır aslında ama anlayana... Emin olunuz bu kanlar bu iktidarın basiretsizliği kinciliği, vatanı düşünmeyişi, iktidar hırsı , anayasaya rağmen anayasayı değiştirme arzusunun sonucudur....
Artık devam edebilirim....
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Bu konuda aklima ilk gelen sudur ve bu da yeterlidir diye dusunuyorum:
Belediye baskaniyken yaptigi bir konusmada, "aleviligi islam inanci olarak gormuyorum" diyen suanki basbakan hangi yuzle meclislerden Türk halki diye seslenebiliyor (cunku tirnak isareti icindeki cumleyi kurabilen bir insanin kime, kimlere seslendigi bellidir), hangi hakla esitlikten, adaletten sozedebiliyor, bu cesareti kendisinde nasil bulabiliyor, anlamiyorum. Bunca basarisizligin, bunca hakaretin ardindan o koltukta hangi yuzle oturabiliyor, cozemiyorum. Bunun tek yaniti var, ABD den gelen emirlere oylesine hipnotize edilmis ki, bunun disinda kalan hicbir sey onun icin onemli degil.
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Başka bir alıntı:acikistihbaratturkiye
AK PARTİ ÇEKİRDEK KADROSU
Çok daha eskilere dayanan ve oldukça derinlere kök salmış bir oluşum olmasına rağmen konuyu basitleştirip biraz daha anlaşılır kılabilmek için başlangıç noktası olarak Korkut ÖZAL'ı referans almak istiyorum. Bildiğimiz gibi Milli Görüş içindeki ilk ayrılış (daha sonra "yenilikçi" grup olarak adlandırılacaktı r.) MSP döneminde Korkut ÖZAL ile başlamıştır.
KORKUT ÖZAL:
Korkut ÖZAL 1977 MSP kongresinde Erbakan'a karşı aday olmuştu. Kendisini o dönemde en çok destekleyenler arasında ilk göze çarpan isimler de Recep Tayip ERDOĞAN ve Bülent ARINÇ olmuştu. En somut haliyle o dönemde filizlenmeye başlayan AK Parti ideolojisi zaman içinde "Yenilikçiler" diye kutuplaşmaya başlamış ve nihayetinde de fikir babalarından Korkut ÖZAL önderliğinde şimdiki halini almıştır. Yazımızın devamında AK Parti zihniyetinin diğer fikir önderlerini de irdeleyeceğiz.
Arşivlerden de doğruluğunu teyit edebileceğimiz Korkut ÖZAL' ın Star TV'nin Kırmızı Koltuk programında sarf ettiği şu sözlerle Adalet ve Kalkınma Partisi ismiyle bilinen oluşumun temel zihniyetini ve hedeflerini daha iyi anlayabilmekteyiz:
" Türkiye, İsrail'in liderliğinde oluşacak bir Orta Doğu pazarına girmelidir."
FETHULLAH GÜLEN:
Bu oluşumun bir başka ayağı ise faaliyetleri herkes tarafından gayet iyi bilinen,
New York'ta Müslüman çocukları toplayıp Hıristiyan korolarında şarkı söyletip alkışlayan,
Siyonist sömürge düşüncesinin Büyük Orta Doğu ve "ılımlı İslam" fikrinin en büyük taşeronluğunu yapan,
Musevi işadamlarına ödüller dağıtan meşhur "Abant toplantıları" nın onursal başkanı olan,
Siyonist Moon tarikatının adeta bir temsilcisi gibi davranıp siyasi zihniyet ve şahsiyetleri eğiten,
" başörtüsü bir teferruattır" diyebilen fakat her fırsatta başörtüsü yasağından kaynaklanan bir mağduriyet nedeniyle kızlarını, oğullarını, gelinlerini Mason zenginleri tarafından karşılıksız olarak verilen burslarla okumalarını sağlayan,
Amerika'ya sığınmasını " Hicret" olarak gösteren Fethullah GÜLEN'dir.
Hatırlayalım:
Korkut ÖZAL İsrail önderliğini savunmaktaydı .
Fethullah GÜLEN de " başörtüsü bir teferruattır" deyip Mason ve Siyonist Emperyalist zihniyetin taşeronluğuna soyunmuştu.
Devam edelim…
CÜNEYT ZAPSU:
Hükümet üzerinde en etkili isimlerden biri de Cüneyt ZAPSU' dur. (Onun da bu kadar etkili olmasına karşın neden aynen Korkut ÖZAL gibi ön planda olmayışı sanırım çok basit bir mantık yürütmeyle açıklanabilir). Peki kimdir bu Cüneyt ZAPSU?
Gülen-Erdoğan bağlantısının önemli ayağı,
Azizler Holding A.Ş.' nin başkanı,
BİM marketler zincirinin ortağı,
Üst düzey Mason ve
TÜSİAD üyesi
Kendisini meşhur kadınlı-erkekli Cuma Namazı olayı ile hatırlamaktayı z (Allah'ımızı, Dinimizi, örf ve adetlerimizi yeniden tanımlamak isteyen "ılımlı İslam" modelini sürekli önümüze süren, dış güçlerin yüzlerce girişimlerinden bir tanesi).
*Masonik merkezlerin "ılımlı İslam" modeli Siyonizmin sömürü politikasının taşeronudur, Kuran'ın adalet ve asaleti öngören kavramlarını teferruat sayıp yozlaştıracaktır.
ALİ RIZA BOZKURT:
AKP çekirdek kadrosunun bir diğer ismi Ali Rıza BOZKURT' tur.
Kendisi :
Dünya Mason localarının en gözde siması
ABD li Siyonist şirketlerin Orta Doğu' daki en önemli simsarıdır.
Kendisini en son ABD şirketlerini Orta Asya petrollerini Akdeniz'e taşınması konusunda BOTAŞ 'ın karşısında savunurken hatırlamaktayı z. Bozkurt, Erdoğan tarafından ayakta alkışlanmış ve ayağının tozuyla AKP' ye katılmıştır.
ABDULKADİR AKSU:
Bu kişi hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki işimizi kolaylaştırması açısından maddeler halinde sıralamayı uygun görüyoruz.
ANAP döneminde yine İçişleri Bakanı iken basına yansıyan PKK finansörü Behçet CANTÜRK, kürt İdris ve Sava BULDAN gibi hain kişilerle birlikte çekilmiş fotoğraflar
Bizzat verdiği talimatlarla PKK yı mafyalaştırıp özellikle Karadeniz mafyasını ortadan kaldırıp ( hapiste olan mafya liderlerini hatırlayalım) Türkiye'nin "kaymağını" tamamen Kürtlere yedirten tüm ihaleleri "kürt-PKK" mafyasına aldırtan kişi
ABD güdümüyle, Milli ve güçlü orduya karşı alternatif bir polis teşkilatı kurmayı bunu ılımlı amerikancı İslamcılarla ve Kürtlerle doldurmayı böylece ordu –polis çatışması gibi kaos ve kavgayı başlatmayı amaçlayan kişi
Gizli Kırıkkale Toplantısı: Dönemin Gaziantep Valisi AKSU, İzmir Valisi Vecdi GÖNÜL ve Emniyet Müdürü Saffet ARIKAN BEDÜK vb kişilerle 21 Ocak 1987' de toplanarak TSK'ne karşı tehlikeli bir oluşum yapılandırmışlardır. Ancak bu girişim fark edilerek etkisiz hale getirilmiştir.
Abdulkadir AKSU dönemindeki siyasi cinayetleri hatırlayalım:
(31 Ocak 1990) Atatürkçü Düşünce Derneği kurucusu Muammer AKSOY.
(7 Mart 1990) Çetin EMEÇ
(6 Eylül 1990) Turan DURSUN
(26 Eylül 1990) MİT Müsteşar yardımcısı Hiram ABAS
(6 Ekim 1990) İlahiyatçı Bahriye ÜÇOK
ASKERLER
(9 Ocak 1991) Emekli Yarbay Ata BURCU
(30 Ocak 1991) Emekli Korgeneral Hulusi SAYIN
(7 Nisan 1991) Emekli Tümgeneral Memduh ÜNLÜTÜRK
(23 Nisan 1991) Emekli Korgeneral İsmail SELEN
(23 Nisan 1991) Adana Bölge jandarma Komutanı Tuğgeneral Temel CİNGÖZ
(13 Ekim 1991) Emekli Orgeneral Adnan ERSÖZ
VE YİNE AYNI DÖNEMDE
SHP Milletvekili Erol GÜNGÖR'ün oğlu Mustafa GÜNGÖR
Abdülkadir AKSU yine İçişleri Bakanı ve yine cinayetler:
(18 Aralık 2002) Yaptığı araştırmalarla batılı güçlerin tepkisini çeken Doç. Dr. HABLEMİTOĞLU öldürüldü
(17 Mayıs 2006) Danıştay cinayetleri ( Rejime karşı planlı bir saldırı olan bu olayı gerçekleştiren şahıs Fethullah GÜLEN'in Türkiye'deki bir vekilinden icazet almıştır. Vakit gazetesi ise hatırladığımız üzere Danıştay üyelerinin fotoğraflarını manşette verip işte hainler deyip direkt hedef göstermiştir. Fethullah GÜLEN' e yakınlığıyla tanınan Samanyolu ve Kanal 7 ise cinayetler sonrasında hedef şaşırtma politikası izlemiş hatta Kuvay-i Milliye'cileri bile suçlayabilmiştir.)
Ekleme;
Hrant Dink ve Malatya vahşeti, Anafartalar bombası
KEMAL UNAKITAN:
Sinir bozucu "babalar gibi satarım" vecizeleriyle tanınan Maliye Bakanı UNAKITAN hakkında yazımızın sonuna özel bir ek koymayı uygun görüyoruz ve şimdilik kısa notlar vermekle yetiniyoruz. .
Kaçak villa olayı
Mısır ithalatı
Galataport ( İsrail'e devredilmiştir)
Tüpraş
Mersin Limanı
Ege Denizi'nin tamamının kiraya verilmesi
Vatanın tüm stratejik noktalarının ezeli düşmanlarımıza satılması ve satılmaya devam edilmesi
BÜLENT ARINÇ:
" Dindar bir Cumhurbaşkanı seçilecek"
( kimin dindar olup olmadığına karar vermek kendi elindeymiş gibi ve önceki tüm Cumhurbaşkanlarını dinsizlikle suçlayarak) sözünü tanımlaması güç ve hınç dolu bir yüz ifadesiyle sarf eden kişi daha sonra da yine benzer bir " göreceksiniz" yüz ifadesiyle aynen şunları söylemiştir:
"görüşeceğiz, 27 Nisan'da (Abdullah GÜL'ün Cumhurbaşkanı seçileceğini ima ederek, zannederek) görüşeceğiz" (neyi göreceğiz? Kimden neden intikam alacaksın? Neden şimdi görüşmüyoruz? GÜL Cumhurbaşkanı seçilirse mi meydan senin olacak? gibi soruları bu noktada düşünmeden edemiyoruz.)
Bülent ARINÇ'ı biraz daha iyi tanıyabilmemiz için bir gerçeği anlatmadan geçemeyeceğiz. Bu olaydan dolayı kendisini suçlayamasak dahi sosyo - kültürel silsileyi ve ardındaki olası zihniyeti anlayabilmemiz açısından anlatmakta fayda görmekteyiz.:
MENEMEN OLAYI: İşgal yıllarında düşmana karşı tek bir kurşun bile sıkmayan ancak kurtuluş güçlerine karşı çeteleşip kirli bir fitne ve kışkırtmayla bazı cahil kişileri etraflarına toplayarak genç bir Asteğmen'in (Kubilay) kafasını testereyle kesen Şeyh ESAT ve Derviş Mehmet Giritli HÜSNİYADİS (1922'de Yunanistan'a yerleşti ve Hıristiyan oldu). Menemen isyancısı Derviş Mehmet'in 2. eşinden torunu, babadan Girit Rum'u, anadan Mısırlı Arap olan kişi Bülent ARINÇ'ın dedesidir.
ŞÜKRÜ KARATEPE:
Eski Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı, " 10 Kasım'a içim kan ağlayarak katılıyorum." sözlerinin sahibi 28 Şubat yasaklısıdır. Abdullah GÜL'ün konuşmalarını hazırlayan kişi şimdi yine AKP milletvekili adayıdır.
Ve tabiî ki en kilit isimlerden biri:
RECEP TAYYİP ERDOĞAN:
Erdoğan'ı tanımaya çalışırken eski ABD Ankara Büyükelçisi Siyonist Yahudi ABRAMOWİTZ'in Beyoğlu Belediye Başkanı Erdoğan'ı keşfettikten sonra Başbakanlığa kadar uzanan süreci mutlaka iyi incelemek lazım. Makam ve menfaat düşkünlerini bulup kullanmakta usta Siyonistlerin Erdoğan'la ilk yakınlaşmaları Belediye Başkanlığı dönemine denk gelmektedir. Özellikle bu tarihlerde ki (cezaevi öncesi ve sonrası) Amerika gezilerini hatırlamakta fayda var.( 17-21 Nisan 1995, 17-22 Kasım 1996, 20-23 aralık 1996, 1 Mart 1998 ve 16 Temmuz 2000) . Amerika' da okuyan oğlunu ve Fethullah Gülen bağlantılarını burada tekrar ele almıyoruz. Erdoğan, ABRAMOWİTZ ziyaretlerinden sonra "Milli Görüş" düşüncesiyle tanınan Erbakan'dan neden uzaklaştı?
"Adil düzen, faizsiz sistem, İslam Birliği gibi içi doldurulamamış kavramları terk etmişiz, değişmişiz…."
"Milli Görüş markasıyla alakamızı kesmişiz."
gibi sözleri nasıl sarf edebildi?
Siyonistlerin lehine olan ilk ayrılık zamanını Korkut ÖZAL'ı anlatırken biraz da olsun tarif etmeye çalışmıştık.
Nasıl oldu da en temel kavramlarından bu kadar çabuk dönebildi? ABRAMOWİTZ'in yanı sıra aynı zihniyetteki başka isimlerle de o dönemde sık sık görüşülmekteydi. Yahudi CIA Orta Doğu sorumlusu Graham FULLER sıkı bir Erdoğan savunucusu oluvermişti ve açık açık demeçler vermekteydi:
"Türkiye'de Kemalizm'in modası geçti, ılımlı İslam öncülük etmeli"
"Fazilet Partisi çöktü Yenilikçiler ılımlı İslama öncülük edecek"
gibi akıl almaz sözler sarf edebilen kişi sadece FULLER değildi. Erdoğan'ın yargılanma sürecinde sıkça görüştüğü eski ABD İstanbul Başkonsolosu Caroline HAGINS :
" Bu tür gelişmeler Türkiye Demokrasisine olan güveni azaltır" (28 Eylül 1998) diyerek Erdoğan'a olan desteğini açıkça göstermekteydi. Bu açıklamaların sonu ( Türk halkını salak zannedecekler ki) bir türlü gelmemekteydi:
AK Partiyi oluştururken Erdoğan ve İsrail Büyükelçisi David SULTAN buluşması:
Erdoğan: " partimiz İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyecektir" (18 Temmuz 2001)
David SULTAN uzun yıllar İsrail ordusunda görev yapmış azılı bir İslam düşmanıdır. Ne ilginç rastlantı: Erbakan' a "İsrail ve ABD karşıtı politikaları terk edelim" teklifini getiren Korkut ÖZAL hatırlayalım AKP nin fikir babalarındandı .
AKP yi kurma aşamasında neden sık sık üst düzey Mason, müsteşar LAWRENCE ve İngiltere Büyükelçisi Sir David LOGAN ile görüşüldü?
Ülkemize yapmadığını bırakmayan eski AB Türkiye Temsilcisi Karen FOGG nasıl oldu da şiddetli bir AKP savunucusu oldu?
Daha önce de bahsettiğimiz meşhur "Siyonist Abant Toplantıları" na ARINÇ, Cemil ÇİÇEK vb. AKPliler neden düzenli olarak katılıyorlardı?
Peki, 1998' de USIP in Londra'da düzenlediği olağanüstü ve özel toplantı da Abdullah Gül'ün ne işi vardı?
Erdoğan aynı tarihte neden Londra'daydı?
(USIP: CIA ve Pentagonla bağlantılı, başka ülkelerde ve özellikle Türkiye'de iktidara gelecek kişilerin İsrail ve ABD ye sadık kalıp kalmayacakları nı araştıran ve garantiye alan kuruluş) Peki bu toplantıların mimarları kimdi? ABRAMOWİTZ ve GROSSMANN ! Bir şey çağrıştırdı mı?
— Ya 312 mağdurlarının engellendiği bir uygulamaya AKP liler neden razı oldu? (Erdoğan 312'den yargılanmıştır)
— Bu durum bir çelişki değil midir?
— Yoksa toplantılarda AKP yi seçime sokmayarak "mağduriyet" kozunu oynaması kararı mı alındı?
— Tıpkı devletimizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikayet edenlerin " başörtüsü" kozunu oynaması gibi…( ne ilginçtir ki işlerine geldiğinde mağdurlardır, çocuklarını Amerika'da okutmak zorundadırlar ama bu konuda iktidar olmalarına rağmen hiçbir girişimde de bulunmamaktadı rlar).
Asıl hedefleri Eski Ahit'in ilk sayfasında da gösterilen, kıyamet gününde tüm "inananların" huzur içinde yaşayacakları "yeryüzündeki cennet (garden of eden)" olarak tanımladıkları bölge Fırat Havzası'ndan başka bir yer değildir yani Türkiye'dir. Büyük İsrail hayali budur…Bakın İsrail Cumhurbaşkanı Moshe KATSAV ne diyor:
"Türk halkının, 3 Kasım seçimlerinde en doğru kararı verdiği her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır"
— BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) bu hedefin en büyük atılımlarından biri değil midir?
— Erdoğan ve Gülen BOP un eşbaşkanlığını yapmıyor mu?
— Korkut ÖZAL'ın demeçleri buna işaret etmiyor mu?
— Misyonerlik faaliyetlerini Anadolu'nun her yerinde devam ettirenler kimler?
— İncil basan yayınevi ZİRVE yayıncılık bir GÜLEN kuruluşu değil midir?
— Apartman kiliseleri oluşturmak için özel kanunlar çıkartan AKP Hükümeti değil midir?
— Azınlık raporları oluşturanlar, ruhban okullarını yeniden gündeme getirenler aynı kişiler değil mi?
— Son Yargıtay kararına göre hayal ürünü olarak nitelendirilen Şemdinli komplosu TSK ne karşı açıkça bir saldırı değil midir?
— Müstakbel Genelkurmay Başkanı'na Masondur, Yahudi'dir diyenlerin işi değil midir?
— Bunlar siyasetteki ve emniyetteki Fethullahçılar değil midir?
— Kendi dergilerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldıran, asılsız darbe iddialarını gündeme oturtan, Genelkurmay'ı n bilgisayar sistemini ta Utah'tan hack'leyenler de bu kişiler değil midir?
— Siyonist odaklarda prim yapan TSK düşmanlığıyla amansız ve küstahça saldırılmıyor mu ordumuza?
— Niye? Peki niye?
— Bu oyunun en büyük engeli olarak TSK mi görülüyor?
— En son AKP ye övgüler yağdıran, ordumuzu eleştiren 50'ye yakın sözde Avrupa aydınları tarafından hazırlanan mektup bu ardı arkası gelmeyen küstah saldırılara en güncel örnek değil midir?
— Her fırsatta konuşan bu kişilere göre, Türkiye'de en olmadık kişilerin konuşması olağan, hatta ve hatta Abdullah Öcalan'ın bile düzenli olarak demeçler vermesi demokratik, ancak TSK'nin en ufak yorumu anti-demokratik ve ülke çıkarlarına zarar vericidir. Bunun ardında yatan zihniyet nedir?
— Güneydoğu Anadolu'da düzinelerce PKK li belediye başkanının tarihimizde görülmemiş arsızlıkları, kabadayılıkları ve Türkiye Cumhuriyeti' ne küfür etmeleri neden cezasız kalmaktadır?
— Neden?
— Yoksa Sevr hayalinin bir parçası mıdır bu?
— Dünkü çocuk BARZANİ koskoca Türkiye Cumhuriyeti' ni nasıl tehdit edebilmektedir?
— Çuval geçirme utancı Yüce Türk Milleti'ne nasıl yaşatılabilmektedir?
— Küstah ABD ordusunun bize posta koyması, "Türk Ordusu bir hiçtir, ABD olmadan sıfırdır" anlamına gelen karargâh baskını üzerine kraldan daha kralcı bir ağızla Abdullah GÜL:
"Bu baskın lokal bir davranıştır. ABD üst yönetiminin bu gelişmeden haberi olmamıştır."
Türk Halkı'nın bu utanç verici olayın üzerine duymak istediği en son sözdür bu!
—2. tezkere meclisten çıkmayınca gizli anlaşmalarla, ülkeyi komşularımızı bombalayabilsinler diye ABD ordusunun hizmetine sunan bu hükümet değil midir?
—Bu ülke İslam'a daha büyük zarar veren başka bir hükümet görmüş müdür?
AKP den istifa eden Turhan ÇÖMEZ:
"Benim gördüklerimi görseydiniz, benim duyduklarımı duysaydınız vatanseverlik duygularınızın size yaptıramayacağı hiçbir şey olmazdı?" cümlesini neden sarf etmiştir?
—Kıbrıs'ı feda etmediler mi?
—Kıbrıs'taki okullarda sistematik olarak Türk Tarihi'nin yerini Rum tarihi alması düşündürücü değil midir?
Anlatacakları mızın sonu gelmez!
Daha önce de belirttiğimiz üzere ekonomik bilânçoyla ilgili bir ekimiz olacaktır. Bazı notlarla yazımıza son vermek istiyoruz!
AKP hükümetinin bazı önemli yanlışları özetle şunlardır:
• Ermeni sorunu
• Yunan politikası
• Kıbrıs Rum ve Türk sorunu
• Komşu ülkelerdeki gelişmelere olan kayıtsızlık
• Türk-kürt çatışması
• Meclisteki ve yerel yönetimdeki PKK lılar
• Asker –Hükümet çatışması
• Cumhurbaşkanlığı sorunu
• Yabancıların arsa alımı ve finans kontrolü
• Parsel parsel satılan Vatan ve onun can damarları
• Atatürkçü-İslam çatışması
• İrtica
• Kürtçüler, Ermeniciler, ciler, cüler……..
• Büyük Ortadoğu Projesi
• Ilımlı İslam modeli ( bize ait olanın başkaları tarafından yeniden tanımlanması)
• Soysuzlaşma politikası (Türk üst kimliğinin reddi)
• Yolsuzluk ( Bkz. Ek )
• Kendi zümrelerini kalkındırma politikası
• Ekonomik kandırmaca
• Sanata saygısızlık
• Siyasi cinayetler
• Dini siyasete alet etme
• Türbanı siyasi simge haline getirme
• Cemaat oluşturma
• Önemli konumlara kendi yandaşlarını yerleştirme
• Zengini kollayan siyaset
• Gelir dağılımı adaletsizliği bunun sonucunda can ve mal güvenliği eksikliği ve asayiş problemleri
• İşsizlik
• Siyaset nezaketine aykırı yakışıksız argo dilin kullanılması ( Ananı al da git ulan! vb.)
• Yüksek faiz ve ucuz döviz politikasıyla yerli yatırımın ve üretimin rekabet gücünün yok edilmesi
• İMF
• Kapitülasyonlar
• ABD
• AB
• GAP'ın ihmali
• Milli kalkınmanın reddi
• Anti-demokratik miting engellemeleri (otobüslerin engellenmesi, elektriklerin kesilmesi)
• SABAH, ATV ve STAR'a el koyulması ve GÖZCÜ gazetesinin kapatılması
• Vb. vb vb……….
AKP'yi destekleyen odaklar:
Siyonist lobiler
TÜSİAD üyeleri
Mason locaları
ABD
İsrail
Yunan Hükümeti
Sevr'ci batılı aydınlar
Zenginler
-
Re: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Sayın commodore1tr ;
Başınızı almış gidiyorsunuz. Hele destur soluklanın biraz. Sinirinizin yatışması için alın size bir oyun oynayın sonra devam edersiniz.
http://www.haberkafe.com/anketoyun/
-
Cevap: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Sizce bu sözü kim söylemiştir...! konuşması içerisinde kullandığı "Eğer bu sorunu biz çözmezsek birileri çözer' sözü
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
"Efendiler!
Avrupa' nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur.
Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa' dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa' nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa' dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi.
Halbuki, hangi istiklal vardırki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir."
6 Mart 1922 TBMM
http://www.tercuman.com.tr/v1/yazary...6&yaziid=22075
-
Cevap: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Sizce bu sözü kim söylemiştir...! konuşması içerisinde kullandığı "Eğer bu sorunu biz çözmezsek birileri çözer' sözü
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
"Efendiler!
Avrupa' nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur.
Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa' dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa' nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa' dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi.
Halbuki, hangi istiklal vardırki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir."
6 Mart 1922 TBMM
http://www.tercuman.com.tr/v1/yazary...6&yaziid=22075
Damat Ferit Bile!..
AKP'li Cumhurbaşkanı, TBMM'nin açılş konuşmadsında ne demişti?..
-Türkiye, kendi sorunlarını kendisi çözmek zorundadır, yoksa birileri geliri çözer..
İlginç bir cümleydi!.. Ben, kendi hesabıma cümleyi ciddiye alıp, üzerinde uzun uzun kafa patlattım... Öncelikle iki soru öne çıkıyordu:
-AKP'li Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği "sorunlarımız" neler?..
-Kendimiz çözmezsek, "gelip çözecek birileri" kimler?..
Sağolsunlar, "içerideki" ve "dışarıdaki"lerin şu bir hafta içnde yapmış oldukları açıklamalar, raporlar, kongreler "sorunlarımızın" ne olduğunu gayet güzel bir şekilde ortaya koydu..
-Anayasanın "değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez "ilk üç maddesini değiştirin.
-"Ne mutlu Türküm diyene" demeyin..
-İstiklal Marşı'nı olur olmaz yerlerde sık sık kulanmayın..
-Okullardaki "Türküm, doğruyum, çalışkanım" andını da kaldırın.
-Lozan'daki "azınlıklar" maddesini genişletin...
Türkçesi söyle: Kürtleri;Alevileri vb. azınlıktan sayın...
-Abdullah Öcalan ve PKK ile masaya oturun, dağdakileri indirip, siyaset yolunu açın...
-Kıprıs'tan elinizi, eteğinizi çekin..
-Ermeni açılmını bir an önce tamamına erdirin..
Nasıl buldunuz?.. İşte, içerideki ve doşarıdakilerin el ele çıkardığı "sorularımız" listesi şimdilik kaydıyla böyle...
Tabi, bu durum da iş, dönüyor, dolaşıyor, AKP'li Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği "kim çözeçek" meselesinde düğümlenip kalıyor;
-Biz mi çözecegiz, birileri mi gelip çözeçek?!..
Ben günlerdir, "Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı sıfatını tasıyan kişi, hem de TBMM'nin açılışında, böylesine zavallı bir cümleyi nasıl söyleyebildi, buna karşı ne demeli" diye düşünüp dururken, CHP lideri Baykal, salı günü grup toplantısında aynen şöyle dedi:
-Damat Ferit dahil kimse çıkıp 'dışarıdan gelen taleplere açık olmalıyız. Söylenenleri yapmalıyız. Yoksa başımıza bir şeyler gelir' deme cesaretini gösterememiştir.
İşte benim aradığım karşılık da buydu..Baykal'a yürekten teşekkür ediyorum!..
ÜMİT ZİLELİ 8-Ekim-2009 CUMHURİYET Gazetesi.
Kalp ve vicdanını yabancı menfaatlerine satan birtakım kimselerin aslı ve faslı (=kimliği ve işi) milletimize meçhul bir nam (=ad) ve bahane uydurarak, milletin bağımsızlık ülküsünü boğmaya ve milletin, hamt olsun kendi kuvetiyle şimdiye kadar hasıl ettiği iyi tesirleri bozmaya çalıştığı aynen anlaşılıyor.
Mustafa KEMAL (1919)
Kaynak:1919'un şifresi Hulki cevizoğlu sayfa98
-
Cevap: Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa laiklik AKP
1-”Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz” (Araf. 31)
2-” Bir de akrabaya, yoksula hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma, Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür” (İsra /26-27)
Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte uçuşa geçen Köşk bütçesindeki artışlar devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte uçuşa geçen Köşk bütçesindeki artışlar devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte uçuşa geçen Köşk bütçesindeki artışlar devam ediyor. Çankaya Köşkü'nün 2011 bütçesi geçen yıla göre, 44 milyon 400 bin lira artarak 116 milyon 900 bin TL’ye çıkarıldı.
Haberin tamamı kaynak:http://www.internetajans.com/default.asp?NID=101052
23 Ekim 2010 SERDAR ANT
CUMHURBAŞKANI MI, PADİŞAH MI?
Ekonomi şişerken, millet işsizlik ve hayat pahalılığından kırılıyor. Ama Çankaya’nın keyfi yerinde…
116 milyon 900 bin TL soyut bir rakam… Daha somut konuşursak Çankaya Köşkü’nün aylık ödeneği 9 milyon 741 bin 666 TL… Yuvarlak olarak 10 milyon TL…
Eski para birimiyle aylık 10 T-RİL-YON…
Peki, bu ülkede asgari ücret ne kadar?
1 Temmuz 2010-31 Aralık 2010 döneminde 16 yaşından büyükler için net asgari ücret 544,44 TL… Yani Çankaya Köşkü’nün bir aylık ödeneği, 17 893 kişinin asgari ücretine eşit!
Türkiye’de Çankaya Köşkü’nden büyük KİT var mı acaba?
Dile kolay, ayda yaklaşık 10 milyon TL… Eski para birimi ile ayda 10 trilyon TL…
Milli Piyango’nun bile yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiye olarak vereceği para 35 milyon ya da 35 trilyon! Yani Çankaya Köşkü, 3 ay gibi kısa bir sürede büyük ikramiyeye yakın parayı tüketecek! İyi de nereye gidiyor bu paralar?
Sözcü’deki habere göre Çankaya ödeneğindeki en büyük harcama kalemi 40 milyon TL ile sermaye giderleriymiş. Abdullah Gül, cumhurbaşkanı olduğundan beri bir türlü bitmeyen tadilat, bakım onarım ve inşaat faaliyetleri harcamaları bu kalemde yer alıyor. Yani Abdullah Gül ve muhterem eşleri, tarihi Köşkü kendi zevklerine göre yeniden inşa ediyorlar! Bu da devlet kesesinden finanse ediliyor. “Devletin malı deniz…” nasılsa…
Yazının tamamı:http://bellek2009.blogspot.com/2010/...adisah-mi.html