İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Değerli hukuki net izleyenleri,
Başbakan Erdoğan'ın gazetelerden alınmış bugünkü demeci; 16.05.2007
Laiklik üzerinden siyaset yapılamayacağını belirten Erdoğan, "Ben laikim, ama İslam’ın karşısına koyduğunuz zaman o anlamda değilim çünkü devlet laik olur" dedi.
Bazıları anlamak istemese de bu ülkede hepimiz din üzerinden siyaset yapmaya karşıyız. Laikliği hepimizin yaşam biçimleri için bir güvence olarak gördük görüyoruz. Elbette demokratik rekabet siyasette farklılaşmayı gerektirir ama bu farklılaşma, demokrasi, laiklik, din gibi insanlarımızın ortak değerleri üzerinden yapılamaz. Din üzerinden yapılamayacağı gibi laiklik üzerinden de siyaset yapılamaz.
Laiklik bir din değildir. İslam bir dindir. Biz İslam’la laikliği aynı terazide tartamayız. Laiklik tüm inançlara eşit mesafededir. Kişi laik olmaz, devlet laik olur. Bir kişi laik bir devleti savunma anlamında laikim diyorsa o da eyvallah onu da kabul ediyoruz. Ama bunu İslam karşıtı olarak getirdiğiniz zaman burada bir yanlışa düşersiniz.
Bunlarda geçmişteki demeçlerinden;
Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir. Türkiyenin yarınında artık Kemalizm ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizmin yeniden kendisini üretmesi sözkonusu değildir.Bizim için en üst belirleyici islam’ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir.
Camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir.
Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır.Amacımıza ulaşana kadar bağlıyız,
Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz
Hem Laik hem Müslüman olunmaz
Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar.Mümkün değil ikisi bir arada olmaz.
Bir tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. Millet isterse tabii gidecek be,
Sonra nedir bu laiklik allahaşkına, bu ne menem şey
Biz hazmettire hazmettire geliyoruz Allah’ın izniyle! Bu çalışmalarımız senaryoyu değiştirme çabalarıdır.Biz Kemalist düzenin koruyucusu olamayız. Bu mümkün değil.
Sanki maçta bağırıp, çağırıyorlar(Türkiye Laiktir, Laik kalacak)gibi, bunlar hoş şeyler değil
Cumhuriyetçiymiş, Laikmiş, bunlar karın doyurmaz
Ben müslümanım diyenin aynı zamanda laikim demesi mümkün değil.
Burası (kafasını gösteriyor) basmıyor. Hayatında iki koyun gütmediği için bunu kavrayamıyor! (YÖK Başkanı Prof.Dr.Erdoğan Teziç’e)
Hayatında iki koyun güdemeyenler çıkmışlar ortaya seçim hakkında konuşuyorlar.Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış (A.Necdet Sezer’e)
Ben de hayatında iki koyun gütmeyenlerdenim. Koyun gütmüşlerle anlaşamıyorum. Anlamıyorum. Bu demeci de anlayamadım.
1.Tayyip Erdoğan ne demek istiyor anlayan varsa anlatabilir mi acaba?
2.Bu açıklama TC. Anayasası'na göre suç oluşturmuyor mu?
Re: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
RTE nin ne dediğini anlayabilmek için konuşmasının bütününe bakmak ve başka olaylara tepkisini tartmakla olur.
Bu konuşmayı RTE değilde başka birisi yapmış olsaydı kafası oldukça karışık birisi derdik. Laikliğin ne olduğunu bilmiyor ama anlamaya çalıştığından kafası karışmış denilip çok hoşgörülü davranılıp anlatılırdı. Ancak konuşmayı yapan kişinin kişiliğine baktığımızda konuşma bir bütün olarak önceki değerlendirmeleri ile ele alındığında tam bir takiye ve saptırma olduğu ortaya çıkmaktadır.
Kendi kendisinede bol bol gol atmayı seven ancak bu asla kullanılmayan birisi olarak RTE çok şanslı birisi aslında ...
'' Laiklik bir din değil, İslam bir din. İkisini aynı terazide tartamayız. Din üzerinden siyaset yapılamayacağı gibi laiklik üzerinden de siyaset yapılamaz. Din, laiklik ve demokrasi bir araçtır. Ben, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin başbakanıyım. Laik bir devleti savunma anlamında ben laikim ama İslam’ın karşısına koyduğunuz zaman o anlamda değilim. Kimse Türkiye’de bir kamplaşma yaşandığını düşünmemeli.
Özgür dünyayı dün bölen duvarları bugün aramıza örmeye çalışanlar olduğunu görüyoruz. Farklı kültür ve inançlar arasında psikolojik duvarlar inşa etmek özgür dünyadaki en büyük tehlikedir. '' buyuruyor.
Bir kişide çıkıp sormuyor . Belediye başkanlığınızdan beri siyasette kullandığınız başka bir arguman var mı? Yok hatta o kadar çok azıttı ki kendisine karşı olan kendi partisinden olmayan herkes dinsiz.... '' Dindar bir cumhurbaşkanı'' söylemi bunun kanıtı kimse kıvırmasın etmesin... Hemde nasıl anayasal suç hemde nasıl suç. Zaten kendisi ''halkı din dil ırk '' olarak bölmek suçundan ceza almıştı şimdi partisiyle yapıyor aynısını ama nedense en çok gürültüyü o koparıyor.
İslam laikliğin karşısına konmaz konamaz. Koymaya çalışan bir kişi var Tayyip Erdoğan kendi yaptığının tam tersini şimdi diyor ki sadece pes demek kalıyor insana... Laiklik her şeyin ötesinde DÜNYEVİ bir kavram İSLAM ise İnanç kavramıdır. Bunu bir birine katıp halkı geren tertemiz insanların DİNİ duygularıyla oynayan sadece ve sadece Recep Tayyip Erdoğan namlı yiğittir. Dini siyasete kim alet ediyor ? O Laiklikle dini karıştırıp çorbaya çeviren kim ? O Laik düzeni yıkıp şeriat düzeni isteyen kim ? O Bunlara karşı çıkan kim ? O ( Tabii ki burası seçim için sözde...) El insaf omurgalı olmak lazım demişti ama onuda unuttu.... Şehitlere KELLE diyen bir müslüman nasıl oluyorsa işte öyle bir müslüman ve onun değerlendirmesi...
Laiklik din ve vicdan özgürlüğü kimsenin dinine karışmama ve dini devletten ayırarak uygulama olduğuna göre bu tanıma devlet giremez. Elbette devlet Laik yönetim biçimini esas alır. Ama o ayrı bir kavramdır. Cin RTE dendiğinden kendilerine burada da saptırma yapmaktan çekinmiyor hiç. Unutuyor ki laiklik anlayışı dinsel unsur ve örgütlenmelerin hukuki, siyasal ve toplumsal düzenin herhangi bir alanında etkili olmaması esasına dayanır. Kendi yaptıklarına aynada bir baksa tam tersini yaptığını anlar. Din ve vicdan özgürlüğü devlette olmaz '' İnsan' da olur. Laiklik bir yaşam biçimidir. Bir mülüman için dini inançlarına sahip çıkan laik anlayışı benimsemiş birisi olmak yeterlidir. Zaten öyleydi bu milli görüşçüler ortaya çıkana kadar. Demekki ortalığı karıştıran bizahiti kendisi ama her zamanki gibi suçu başkalarına atacak kadarda densiz . Sorunla karşılaşınca kendine özgü bir laiklik tanımı yapmaya çalıştı. Buna hiç gerek yok. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin benimsemiş olduğu laiklik tanımı çok açıktır. O tanımla her oynama girişimi de yanlış olur.Laikliğin, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden biri olan laikliğin tanımını beğenmeyenler olabilir. Ama bu tanımı esnetmeye çalışmak suçtur.RTE konuyla ilgili birkaç temel kitabı okursa meselenin hiç de karışık olmadığını görecektir. Ancak onun kafasında ki karışıklık '' EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİN DİYORLAR SAÇMA OLUR MU YAHU EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ ALLAH INDIR. vE BİZ ONU ONA VERECEĞİZ...'' Sözünden kaynaklanıyor. Samimi olduğu konu bu aslında sorun bunu inkarla çıkıyor. MUHTEMELEN PARASINI VERMEDİKLERİ TÜM ÜST GEÇİT LERE YAPIŞTIRDIKLARI '' EGEMENLİK MİLLETİNDİR.'' takiyesinide zorla yapmışlardır. Zaten kayıt ve şart olacağı için onu çıkarıvermişler aradan... İki sözüde diyen aynı kişiyse buna inanılır mı YALANCI MI DENİR ? Zaten burada ki amaç ta egemenlik filan değil FIRDÖNDÜ OLDUKLARINDAN CUMHURBAŞKANLIĞINI KAPMAK İÇİN TAKİYEDİR... Farkındalar ki bu rüzgar sönerse gerçekler teker teker çıkacak...
Ancak TRE nin sözleri bu kadar değil dediği ve demediği var. Önce dediği ...
'' Ordu sadece bir kurumdur ve Bana bağlıdır. Olay budur. İdeal devleti tanımlamak için Anayasamız 4 tane unsur tespit etmiş. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti. Bunların bir tanesinden bile taviz vermeyi asla düşünmüyoruz. Ve ordumuz da bu güvenceyi içeride sağlamakla yükümlüdür.''
Ordu bana bağlıdır. Dikkat buyurunuz Ordu başbakanlığa filan değil RTE ye bağlı... Çünkü kendisini Başbakan olarak değil padişah olarak görüyor. Kaldı ki TSK başbakanlığa da bağlı değil. Öyle olsa Başkomutan Başbakan olurdu ... AMa Cumhurbaşkanı...Neden ? Çünkü Ordu devlete bağlı devletin başıda Cumhurbaşkanıdır. Başbakan Hükümetin başıdır. Devletle hükümeti karıştırıp durduğu için bu kargaşayı da yaşıyor. İdari yapıyla Emir yapısını karıştırmak işte böyle sakıncalı laflara yelken açtırıyor kendisini...
Şimdi de söylemediği ...
Yabancı bir basın mensubunun sorusuna ( Soru - yanıt ) ''“Neden AKP dışından çoğunluğun kabul ettiği bir cumhurbaşkanlığı adayı belirlemediniz?” “Bu konuya yabancı olduğunuz, yanlış bilgilendirildiğiniz ortada...'' dedi ve devam etti.. devamı önemli değil Ama kimin konuya yabancı olduğu ortada... fazkla söze gerek var mı yok ?
Peki ya şuna ne demeli ...
'' Şu an süresi dolmuş bir cumhurbaşkanıyla ülke idare ediliyor. Milletin seçmesine olumsuz bakıyorsunuz. Bu yanlış olur. Süratle oksijen çadırından burayı kurtarmamız lazım. Biz söyleyemiyoruz ama bizim istediğimiz cumhurbaşkanı profili bu olacak (gibi).'' Sanki şu an süresi dolmıuş bir hükümet yok. Hemde Anayasa gereği süresi dolmuş.. seçime zorlanmış bir hükümet bir parlemento ve utanmadan Anayasa değişikliği yapmaya çalışıyorsunuz... Vay terbiyesizler vay...
Re: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Başlıktaki soruya binaen "halt etmek, ne İslam'ı ne de laikliği bilmemek" demek...
Re: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİN DİYORLAR SAÇMA OLUR MU YAHU EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ ALLAH INDIR. VE BİZ ONU ONA VERECEĞİZ...Şimdi gerçek bir müslümansa o onu verecek kim oluyor, müslümanlıkta böyle bir aracı var mıdır? bari söyledikleri, olduklarını zannettiklerinin kurallarını bilseler. Erbakan'da bu halkı "cennetin anahtarı bendedir" diye aldatmıştı.
TCK 158,220,301, 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 316, 310, 320 say sayabildiğin kadar da bu maddeler bunları söyleyenlere, icra edenlere, tescilli suçlulara işlemedikten sonra nasıl engellenecek?
"Adalet mülkün temelidir" M.Kemal Atatürk
" Bir rejim, halkın adalete inanmaz bir hale geldiği noktaya gelince o rejim mahkum olmuştur." Montesquieu
gerçekleri karşısında;
Şimdi ağzı olan, iki koyun güdecek kafada olanlar konuşuyor. Daha ne kadar dinlemek zorundayız?
Re: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
22 TEMMUZ'DA OLANLAR
- 1711 - Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Prut Barış Antlaşması imzalandı.
- 1909 - 1879 yılında kurulan Zaptiye Nezareti kapatılarak, İstanbul Vilayeti ve Emniyet Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına dair kanun kabul edildi ve Dahiliye nezaretine bağlı Emniyet Umumiye Müdürlüğü kuruldu.
- 1913 - Edirne Bulgar’lardan kurtarıldı.
- 1919 - Erzurum Kongresi toplandı.
- 1922 - İttihat Terakki önderlerinden Cemal Paşa, Tiflis'te Ermeniler tarafından öldürüldü.
- 1931 - İthalat sınırlamaları sistemine ilişkin kanun TBMM'de kabul edildi.
- 1948 - 16 yaşından küçük çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaklandı.
- 1953 - T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi kanunu kabul edildi.
- 1961 - Barzani aşiretlerinin baskılarına dayanamayan 800 Türk, Irak sınırını aşarak Türkiye'ye iltica etti. Gelenler Hakkari'nin Benekli yaylasına yerleştirildi ve kendilerine uçakla yiyecek maddesi atıldı. Göç daha sonraki günlerde de sürdü.
- 1964 - Türkiye, İran, Pakistan arasında kalkınma için Bölgesel İşbirliği Örgütü (RCD) kuruldu.
- 1967 - Adapazarı ve Mudurnu'da gece saatlerinde meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremde 173 kişi öldü, 1.078 ev hasar gördü.
- 1974 - İkinci çıkartma birliği olan 39. Tümen adaya çıktı ve havadan inmiş olan birlikle birleşti. 17.00’de ateşkes ilan edildi. Türk birlikleri, Laptat-Girne-Lefkoşa üçgeni içerisinde Cenevre Görüşmeleri’nin sonucunu beklemeye başladı
- 1998 - Türkiye, AB politikasının özünü oluşturacak şekilde hazırlamış olduğu "Türkiye AB ilişkilerini Geliştirme Stratejisi" başlıklı raporunu bir nota eşliğinde, AB Komisyonu ve dönem başkanlığına (Konseye) gönderdi.
- 2002 - DSP’den istifalar, Meclis’te de temsil edilen yeni bir parti oluşumuna dönüştü. Yeni Türkiye Partisi, İsmail Cem’in genel başkanlığında 63 milletvekilinin katılımıyla kuruldu.
VE 2007, AKP sandığa gömüldü, bu durum 24 Temmuz Lozan Anlaşması'nın 84. yıl dönümünde kesin sonuçlar olarak ortaya konuldu.
Re: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Bu demecin meali:
Ey inananlar bu seçimde de oylarınıza talibim. Yine din üzerinden siyaset yapacağım. Gelgelelim halen şu rejimi değiştiremedik. Ama söz bir dahaki sefere (yersen). Bu nedenle mecburen laikim.
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Alıntı:
hukuk ve adalet rumuzlu üyeden alıntı
Değerli hukuki net izleyenleri,
Başbakan Erdoğan'ın gazetelerden alınmış bugünkü demeci; 16.05.2007
Laiklik üzerinden siyaset yapılamayacağını belirten Erdoğan, "Ben laikim, ama İslam’ın karşısına koyduğunuz zaman o anlamda değilim çünkü devlet laik olur" dedi.
Bazıları anlamak istemese de bu ülkede hepimiz din üzerinden siyaset yapmaya karşıyız. Laikliği hepimizin yaşam biçimleri için bir güvence olarak gördük görüyoruz. Elbette demokratik rekabet siyasette farklılaşmayı gerektirir ama bu farklılaşma, demokrasi, laiklik, din gibi insanlarımızın ortak değerleri üzerinden yapılamaz. Din üzerinden yapılamayacağı gibi laiklik üzerinden de siyaset yapılamaz.
Laiklik bir din değildir. İslam bir dindir. Biz İslam’la laikliği aynı terazide tartamayız. Laiklik tüm inançlara eşit mesafededir. Kişi laik olmaz, devlet laik olur. Bir kişi laik bir devleti savunma anlamında laikim diyorsa o da eyvallah onu da kabul ediyoruz. Ama bunu İslam karşıtı olarak getirdiğiniz zaman burada bir yanlışa düşersiniz.
Bunlarda geçmişteki demeçlerinden;
Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir. Türkiyenin yarınında artık Kemalizm ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizmin yeniden kendisini üretmesi sözkonusu değildir.Bizim için en üst belirleyici islam’ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir.
Camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir.
Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır.Amacımıza ulaşana kadar bağlıyız,
Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz
Hem Laik hem Müslüman olunmaz
Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar.Mümkün değil ikisi bir arada olmaz.
Bir tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. Millet isterse tabii gidecek be,
Sonra nedir bu laiklik allahaşkına, bu ne menem şey
Biz hazmettire hazmettire geliyoruz Allah’ın izniyle! Bu çalışmalarımız senaryoyu değiştirme çabalarıdır.Biz Kemalist düzenin koruyucusu olamayız. Bu mümkün değil.
Sanki maçta bağırıp, çağırıyorlar(Türkiye Laiktir, Laik kalacak)gibi, bunlar hoş şeyler değil
Cumhuriyetçiymiş, Laikmiş, bunlar karın doyurmaz
Ben müslümanım diyenin aynı zamanda laikim demesi mümkün değil.
Burası (kafasını gösteriyor) basmıyor. Hayatında iki koyun gütmediği için bunu kavrayamıyor! (YÖK Başkanı Prof.Dr.Erdoğan Teziç’e)
Hayatında iki koyun güdemeyenler çıkmışlar ortaya seçim hakkında konuşuyorlar.Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış (A.Necdet Sezer’e)
Ben de hayatında iki koyun gütmeyenlerdenim. Koyun gütmüşlerle anlaşamıyorum. Anlamıyorum. Bu demeci de anlayamadım.
1.Tayyip Erdoğan ne demek istiyor anlayan varsa anlatabilir mi acaba?
2.Bu açıklama TC. Anayasası'na göre suç oluşturmuyor mu?
Kimileride anayasa referandumundan evet çıkması halinde diktatörlerin yargılanacağı yanılgısı ile bunların oyununa gelip evet demekte ve evet propogandası yapmaktadır.
Bunlar zate 12 eylülün ürünüdür ve darbecilere minnetleri vardır. İspatıda, kenan evren, tahsin şahinkaya, nejat tümer, nurettin ersin, sedat celasun gibi diktatörlerin adını taşıyan, okul, cadde, bulvar gibi yerlerdir. Belki onlar koymamıştır bu isimleri ama 8 yıldır iktidardalardı, isteseler değiştirebilirlerdi.
Evet çıkarsa kesinlikle darbeciler yargılanmayacaktır. Bunların oyununa gelip evet diyenlerde verdikleri oydan utanacaklardır.
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
http://img.internethaber.com/gallery/10196/23.jpg
CAMİ ÖNÜNDE NUTUK ATAN LAİK T.C. NİN BAŞBAKANI
Tarih : 20.11.2010
1551-1558 yılları arasında, Mimar Sinan tarafından inşa edilen Süleymaniye Camisi, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce 21 milyon lira harcanan restorasyon çalışmaları bittiği için, üç yıl aradan sonra Kurban Bayramında ibadete açıldı.
Sabah ve Kurban Bayram namazını restore edilen Süleymaniye camisinde kılan Erdoğan'a, Devlet Bakan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Selamet, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir eşlik etti.
453 yıldan beri 5 vakit ibadete açık olan Süleymaniye Camii'ni, değişik zamanlarda tamir ve restorasyon yapılmış, hiç birinde de, Başbakan RTE nin Kurban bayramında yaptığı tören gibi, dini gösterişli törenler yapılmamıştı. Bayramda yapılan restorasyon sonu açılış töreni için, arife günü Başbakan gelecek diye Süleymaniye camii "ibadete kapatılmış, ertesi gün açılmıştı.
Başbakan olmazdan beri dini sloganlarla dini siyasete alet eden, dini sömürüden nemalanan, laiklik aleyhine konuşa gelen Başbakan RTE, son olarak Süleymaniye Camisinin önüne kürsü kurup siyasal nutuk atması, laik T.C. inde ne kadar dikkat çekici bir olay.
Meclisteki çoğunluğuna güvenip,“siz isterseniz Hilafeti bile geri getirisiniz” diye babalanan DP li Adnan Menderes zamanında da, Süleymaniye restore edildiği halde, Başbakan RTE gibi Menderes cami önüne kürsü kurup nutuklar atmamıştı.
Genel seçime yedi ay gibi bir zaman kaldığı şu günlerde, AKP-RTE iktidarının dini siyasete alet eden eylemlerine hızla başladı; artık cami tamir açılışlarını bile siyasi şov şeklinde açılışlarını yapmakta. Süleymaniye Camisinin tamirden sonraki açılışın halka beş bin kişilik yemek verilecek diye anonslar yapıldığını gazeteler yazdı. Ayrıca törenden önce AKP Fatih İlçe Örgütü cami önünde stant açmış, halk şişe suyu dağıtıyormuş. Bu arada bir de anons duyulmuş: - Başbakan 5 bin kişilik bayram yemeği verecek, diye... Vay vay nasıl da fırsatı değerlendiriyorlar. “Dinci parti, dinci başbakan” sinyalini halkın kafasına yerleştirmeye çalışıyorlar. Tam bir siyasi propaganda…
Erdoğan'ın ünlü şair Yahya Kemal'in “Süleymaniye'de Bayram Sabahı” şiirini kendisine reklam sloganı yaptırdığını iddia eden CHP Genel Sekreteri Suheyl Batum Başbakanın bu tavrını eleştirerek şunları söylüyordu: "Bayram namazını Süleymaniye'de kılacağını bütün İstanbul'a ilan ettiriyor. Bu arada AKP'li belediyenin de bayram kahvaltısı dağıtacağı açıklanıyor. Amaç ibadet için gelen cemaate AKP propagandası yapmak gibi çağ dışı, din dışı, akıl dışı bir sefalettir. Bu hem demokrasi hem de kutsal dinimiz için son derece tehlikeli bir siyasi şovdur".
"Belli ki, Başbakan fabrika ve işyeri açamadığı için çareyi yüzlerce yıldır ibadete açık olan kutsal mekânlara sığınmakta bulmuştur. Sözde şiir meraklısı Erdoğan, bu şiirin son mısrasındaki 'Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı' sözlerini belli ki 'ampul ışığı' ile karıştırdı. Bilsin ki artık o ampul, karanlık saçıyor. Beş yüzyıldır bayram namazı kılınan Süleymaniye Camisi'nin de, dün ve önceki gün açtığı yüzlerce yıllık kutsal mekânların, AKP'nin kahvaltı promosyonuna ve şovuna alet edilmesi hiçbir adap ve edebe sığmaz."
CEVAT KULAKSIZ Yazının Tamamı:http://www.anafor.org/haber_detay.as...=4361&uyeid=50
CİNDORUK, “BAŞBAKANIN CAMİDE TÖRENLİ NAMAZINI İÇİME SİNDİREMİYORUM” DEDİ.
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Başbakan Erdoğan'ın Süleymaniye'de namaz kılmasını içine sindiremediğini söyleyerek tepki gösterdi, “sayın başbakan orayı tamir ettirdi, onardı diye bir konuşma yapıyor; zannettim ki Mimar Sinan konuşuyor, Süleymaniye Camisi'ne siyaset girmiştir” dedi.
Cindoruk şunları ilave etti: "Süleymaniye Camii 550 yıllık milli iftihar vesilemizdir. O, Sinan'ın, Kanuni Sultan Süleyman'ın hepimize bıraktığı muhteşem mirastır. Sayın Başbakan orayı tamir ettirdi, onardı diye bir konuşma yapıyor. Şimdi tarihe şahitlik etmek için konuşuyorum. Sadece bizim zamanımızda Süleymaniye 3 kez onarım görmüştür. Adnan Menderes zamanında, Demirel zamanında ve Özal zamanında. Ama hiçbirinde de 'onarım yaptık' diye Süleymaniye Camii'nde açılış yapmadık, gösteri yapmadık, dini siyasete alet etmedik.
“LAİKLİK TEHLİKEDEDİR”
http://www.habervakti.com/?page=news_details&id=37283
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
AKP'nin ve Erdoğan'ın yaptığını tasvip etmiyorum.
Ama bu yapılanlar laiklik açısından eleştiriliyorsa;
Atatürk'ün Hacı Bayram Camii'inden cuma namazı çıkışında hacı hoca takımıyla birlikte meclisin açılış törenini Kuran okunarak yapması,
Atatürk'ün Balıkesir'de bir caminin minberinden cemaate hutbe okuması,
Gibi olayların da laikliğin neresine düştüğünü irdelemek gerekmez mi?
Erdoğan da Atatürk'ü taklit ediyor olmasın..
Bir zamanlar Erbakan hoca da "gereçek Atatürkçü biziz" dememiş miydi?
Erbakan hoca Atatürkçü ise çömezleri neden olmasın?
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Sayın Av. Abbas Bilgili görüşlerine bende katılıyorum. Camiler Nutuk alanı olmamalı, harika cevaplamışınız özelikle son satır.
(Erbakan hoca Atatürkçü ise çömezleri neden olmasın)
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Alıntı:
Erbakan hoca Atatürkçü ise çömezleri neden olmasın?
Teessüf ederim Sayın Bilgili ; ONE MİNUT diyerek İsraile dersini veren , Füze savar konusunda Natoya haddini bildirerek DÜĞMEYE TÜRKİYENİN basmasını sağlayan çok kıymetli Başbakanımıza çömez demek olmadı.
Kalbimi derinden yaraladınız.
Hem sonra TİME dergisine DÜNYANIN en Tanınan Lideri olarak geçmiş bir Başbakanımız olduğunu da ISKALAMIŞSINIZ.........
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Yani aslında sorulması gereken ilk soru şudur laik olması gereken kamusal hizmetleri ifa etmekle yükümlü olan devlet mi yoksa toplum mu?İşte Kemalist Chp nin eleştirdiğim yönü burada ortaya çıkmaktadır.Laik olması gereken kamusal hizmetleri yerine getirmekle yükümlü olan devlettir çünkü laik olmadığında sosyal gerçeklik düzleminde etkin olacak olan devlettir.Mevcut Chp zihniyetinde bir sosyla olgu olarak dinin sosyla hayatta sonuçlarının olmayacağını düşünen ve toplumun da devlet gibi laik olmasını düşüneneler bu sosyolojik olarak gerçekliğe aykırı tutumun siyasal başarısızlığını herkese gösterdi.Laik olması gereken laik olmadığında tehlike yaratacak olan ve kamusal hizmetleri topluma götüren devlet örgütüdür.Toplumsal açıdan bireyler münhasıran bir konuda laik tutum alabilecekleri gibi bir konuda dini bir tavırda alabilirler.Çünkü şunu kabullenmek gerekir ki din sosyal sonuçları olan bir olgudur toplumuda jakoben bir şekilde laikleşmeye zorlamak sosyolojik gerçekleri gözardı etmek anlamına gelir.Yada bu hususta acaba DİN SOSYOLOJİSİ diye bir sosyal bilim boşuna mı bilimsel statüye kavuşturulmuştur.Bu yüzden bence zihinsel açıdan gerek siyasal partiler gerek tikel anlamda bireylerarası yatay ilişkilerde laik olması gereken öznenin devlet olması gerektiği toplum vicdanının laik olmaya zorlanamayacağı artık kabullenilmelidir.Türkiyede gerek anayasal gerek yasal gerekse kazai uygulamalarla desteklenen bu laiklik anlayışına Batıda dayatmacı laiklik anlayışı denmektedir.(Assertive Secularism) Ancak Batıdaki teorik çalışmalara baktığımızda aslında devletin anaysal ve yasal düzlemde anti-laik kural ve kurumlarla donatıldığını ama özünde laikliğin uygulamada ne şekilde i,yi uygulandığını görmekteyiz.Örn:1975 Yunan Any,Devletin dini Doğunun hakimi İsa'dır der.İngiltere de Bakanlar Kurulu üyelerinin Devlet Kilisesine üye olması zorunluluğu gibi sair uygulamalar göstermektedir ki laiklik teorik düzlemde değil önce uygulamada ve düşünce de varolmalıdır.Çözümlenmesi gereken asli sorun budur aslında...
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Ne yapsın,Başbakan nereye gitse müthiş ilgi görüyor.Benide hemen taraf yapmayında,mantığım şunu diyor.Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı gerekirse heryerde konuşur,halkla selamlaşır.Bunun altında hiç birşey aramayın.Sivil toplum kuruluşlarındada konuşuyor,ünüversitelerde de konuşuyor,meclistede konuşuyor.Bir müslümanın din evi olan CAMİ lerdede kanuşacak bal gibi.Kim ne derse desin,2 seçimdir uzak ara tek başına iktidar olan,yaklaşan seçimlerde de tekrarlaması yüksek olasılık olan bir parti lideri,bir başbakan heryerde konuşur,kimsede kusura bakmasın.
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
BU GÖRÜNTÜLERİN DİNLE İLGİSİ YOK
26.11.2010
Süleymaniye Camisi Kanuni Sultan Süleyman Devrinde Mimar Sinan tarafından 1550-1557 yıllarında yapılmıştır.
Zamanımızdan tam 453 yıl önce ibadete açılan ve Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı için bu cami Süleymaniye adını almıştır.
Bu tarihi camiyi Sayın Başbakan’ın sanki kendisi yeni yaptırmış gibi ve sanki caminin adı Süleymaniye Camisi değil de Recebiyye Camisi gibi açılış yapması büyük bir din istismardır.
Sayın Başbakan, Caminin adı Recebiyye değildir, çok arzulasanız da siz de Sultan Recep değilsiniz.
Burası Türkiye Cumhuriyetidir. Sayın Başbakan siz de bu Cumhuriyetin ve demokrasinin nimetinden yararlanan Başbakansınız bunu asla unutmayınız.
Ben 6,5 yıl Üsküdar’da, 2,5 yıl da Beyoğlu’nda müftülük yaptım. Ne görev yaptığım ilçelerde ne de Türkiye de Bayram sabahında açılış yapıldığını AKP iktidarına kadar görmedim.
Bu caminin restorasyon sonrası açılışının Kurban Bayramının sabahında yapılması, dini bir bayramın sabahında hem de Bayram namazında yapılması çok düşündürücüdür. Kurban Bayramı tüm Müslümanların bayramıdır, sadece AKP’lilerin bayramı değildir.
Kurban Bayramı hepimizin bayramıdır.
Süleymaniye camisinin tadilatı 72 milyon halkımızın vergileriyle yapılmıştır.
Halkın dini bayramında halkın parasıyla yapılan tamiratın Sayın Başbakanın kendi parasıyla yaptırmış gibi boy göstermesi din sömürüsünde kural tanımazlıktır.
Süleymaniye camisinin defalarca tamiratı yapılmıştır. Önceki iktidarlardan hiçbiri böyle gösteriş ve istismara yeltenmemiştir.
Milletin ortak manevi değeri olan Kurban Bayramı sabahında milletin ortak tarihi mirası olan Süleymaniye Camisinde milletin manevi değerleri derin bir yara almıştır.
Süleymaniye Camisinin avlusunda verilen kahvaltı ile bu istismarın boyutları daha da genişletilmiştir.
Eskiden Ramazan Bayramında sabahleyin güne hurma gibi tatlılarla başlamak, Kurban Bayramlarında kesilen kurbanlıkların ciğerleri veya etleriyle kahvaltı yapma geleneği vardı. AKP hem dini hem de milli geleneklerimizi alt üst ederek Kurban Bayram sabahında Cami avlularında verilen siyasi kahvaltılarla kahvaltı etme geleneği getirmiştir.
16 Kasım 2010 Salı günü yani Kurban Bayramı günü İstanbul’da 06.45’te güneş doğdu. Sabah namazlarını camilerde kılan cemaat iyi bilir, özellikle “Selâtin Camiler” dediğimiz “Sultanlar (Padişahlar)” tarafından yapılmış tarihi camilerde sabah namazlarını kılanlar iyi bilirler ki sabah namazının farzı cemaatle güneş doğmasından yarım saat önce bitirilir, güneş doğmasından 15 dakika önce kesinlikle bitirilir. Sabah namazının farzının cemaatle kılınması halinde asla güneş doğmaya yakın bırakılmaz. Çünkü güneş doğmaya yakın namaz kılmak mekruhtur. Namaz, kerahet vakti denilen güneş doğma vaktine bırakılmaz. Ancak ferdi olarak geç kılan kerahet vaktinde namaz kılabilir ama bu da mekruhtur, istenilen ve olması gereken bir ibadet olmaz.
TRT 1 TV’nin canlı yayınıyla sabittir ki binlerce insan o sabah Süleymaniye Camisinde cemaatle sabah namazının farzını güneş doğarken tamamlamıştır. Muhtemelen sabah namazı için Sayın Başbakan beklenmiş ve muhtemelen Sayın Başbakan geç gelmiş ve namaza geç durulmuş olacak ki güneş doğarken namaz ancak tamamlanabilmiştir. İşin ilginç tarafı bu esnada yeni atanmış olan Sayın Diyanet İşleri Başkanı da aynı Camidedir.
Bir diğer ilginçlik de Sayın Başbakan en ön safta yer alırken yanındaki bakan, vali ve emniyet müdürünün protokol sırasına göre Sayın Başbakan ile yana yana saf tutuyor olmalarıydı.
Namaz esnasında ve Diyanet İşleri Başkanının vaazı esnasında cami cemaatinden insanların Sayın Başbakanın çevresinden uzak tutulmaları ve korumaların ayakta koruma pozisyonlarına devam etmeleri de Süleymaniye de Bayram sabahı manzaralarındandı. Hiç değilse Allah’ın evlerinde Allah’ın kulları arasında ayrım yapılmamalıdır. Sevgili Peygamberimizin “İnsanlar bir tarağın dişleri gibi eşittir” buyruğunu camilerde bile göremeyecek miyiz?
Allah’ın evleri dediğimiz camileri AKP kendi siyasi büroları gibi görmeyi derhal bırakmalıdır.
Allah’a saygısı olanlar Allah’a ibadet edilen yerleri siyaset malzemesi asla yapmazlar.
Saygılarımla.
İhsan Özkes
Eski Müftü
CHP PM Üyesi
Cevap: İslam karşısında laik biri değilim ne demek
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
AKP'nin ve Erdoğan'ın yaptığını tasvip etmiyorum.
Ama bu yapılanlar laiklik açısından eleştiriliyorsa;
Atatürk'ün Hacı Bayram Camii'inden cuma namazı çıkışında hacı hoca takımıyla birlikte meclisin açılış törenini Kuran okunarak yapması,
Atatürk'ün Balıkesir'de bir caminin minberinden cemaate hutbe okuması,
Gibi olayların da laikliğin neresine düştüğünü irdelemek gerekmez mi?
Erdoğan da Atatürk'ü taklit ediyor olmasın..
Bir zamanlar Erbakan hoca da "gereçek Atatürkçü biziz" dememiş miydi?
Erbakan hoca Atatürkçü ise çömezleri neden olmasın?
ERdoğan'ın ATATÜRK ün çok kötü bir taklitçisi olduğu görüşünüze aynen katılıyorum. BU taklitlerini bir çok konuda da yaptığı sağlam bakan gözlerden kaçmıyor elbette... Cumhuriyet dizisinde oynayan Ruktay Aziz bin kat daha iyi taklit ediyordu... Gözlerimle gördüm... Hatta o kadar abartmıştı ki Ruktay bey Barda bile Kendini Atatürk sanıyordu... Ama sadece insanları gülümsütüyordu hareketleri... Hatta Suset te bana bir keresinde ''Çocuk rakıyı sarı leblemi ile ye...'' demişti... bende ''Emriniz olur paşam...'' demiştim... Bana garip garip bakmıştı... işin komiği ben o ara rakı içmiyordum !!! Ama şimdiki taklitçinin gülümsetmekten öte zararları olmakta hemde büyük zararlar...
Amma Atatürk ile ilgili Laiklik irdelemeniz her zamanki gibi sapla samanı bir birine katmak özelliğinizin en güzel göstergesi...
Şimdi azıcık tarihe bakarsak... Atatürk'ün ne düşüdüğünü anlamamız açısından önemli olabilir.
Meclis'i Mebusan 16 Mart 1920 de İstanbul'un işgalinin ardından baskılar yüzünden 11 Nisan 1920 de resmen fes edilir.. Atatürk'ün Kurtuluş savaşını 19 Mayıs 1919 da Samsun'a çıktığı an düşünmediğini net bildiğimize göre... ve hatta 1905 ten itibaren bu düşüncenin şekillendiği açık olduğundan TBMM'ni 23 Nisan 1920 de açtığını(Açtırdığını) düşünürsek ilk ciddi kavramı yakalamış oluruz... Bunun ne olduğunu söylemeye gerek yok...
Atatürk ün din hakkındaki düşücelerini daha doğrusu dinin uygulanışı konusunda ki düşücelerini kesin belirleyen en önemli olaylardan ikisine ( bir çok vardır) bakarsak...
1. Özellikle İzmir'in işgalinden sonra Padişah ve ulema takımının işgalçi Yunan'a Hilafet ordusu demesi bu yönde fetvanın çok kolay verilmesi ,
2. Kendisi ve arkadaşları hakkında Ölüm fetvasının anın da verilmesi... Tam bu aşamada Ankara'dan ise tam karşı fetvanın çıkması... Aynı Allah , Ayı Kitap Aynı Peygamber ve aynı konuda birbirine taban tabana zıt iki fetva... İkisinin aynı anda doğru olmasının olanaksız olduğu kesin olduğu açık olduğuna göre... Birilerini DİNLE OYNADIĞI çok açık ortaya çıkmasıdır.
Azınlıklar hariç halkın yüzde doksan sekize yakınının müslüman olduğu ancak aynı halkın en fazla yüzde birinin gerçek anlamda dinini bildiği bir ortamda ( Gerçi okuma yazmada da topu topu erkeklerde yüzde üç kadınlarda binde yedi olduğu bunun da İstanbul ağırlıklı olduğu bir ortamda..) dinle oynanmanın çok sakıncalı olduğunu ATATÜRK açıkça görmüştü. (Daha o zamanlarda hemde... Bugün hala göremeyenler bundan nemalananların olduğunu hatta en büyük nemalananın iktidarda olduğunu düşünürsek Atatürk ün çağlarüstü olmasını anlarız. Bu bağlamda da kötü taklitçi RTE nin de çağlaraltı olduğunu ortaçağa doğru gittiğini görebiliriz.)
ATATÜRK dindar olduğunu söyleyen ama diini bilmeyen bir ulus bulmuştu karşısında ve bu ulusla din yoluyla oynanmasından çok büyük acılar çektiğinide biliyordu. Dikkat edilirse ATATÜRK ün tarih bilgisi bir çok alandaki bilgisinin çok üstündedir. Bu nedenle ulusunun dinini anlaması için ''dinin anlaşılması için din kitabının konuşulan dilde olması gerekliliğini kabul etmek '' gerekliliğinden yola çıkarak tercümeleri yaptırır halkın dinin aslını anlaması için hutbeler okutturur hatta bizzat kendisi kaleme alır.
Ha bu arada sizin son derece iyi ve net bildiğiniz üzere LAİKLİK ilkesi TC Anayasasına 5 Şubat 1937 de girmiştir. Yani o verdiğiniz örnekler sırasında laiklik ilkesi mevcut değildi. Kaldı ki LAİKLİK temel anlamda devletin dini düzenleme yetkisini elinde bulundurmasıdır. Daha açık ifade ile din devlete karışamaz ama devlet dine karışabilir. Karışmalıdır da yoksa dinler arası kargaşa ilişkilerde bozukluk doğar. Çok net bilirsiniz ki Atatürk ''Askerin siyasete karışmasına karşıdır'' Sizin ifadenizle ifade edersek eğer...'' O zaman Tüm kurtuluş savaşını ve TBMM yi uzun süre asker olarak nasıl yönetmiştir?''
neyse devam ederiz sonra...