Süleymancı CHP'den adaymış
Aşağıdaki haber 14.05.2007 günkü Milliyet'ten alınmıştır. Cemaatler CHP'ye oy verecekmiş. Süleymancı olarak bilinen şahıs da CHP'den aday olma konusunda Baykal'dan teklif, Baba'dan da icazet almış. Dünya tersine dönüyor galiba. Merak ettiğim husus son günlerin önemli konusu olan mitinglere katılan arkadaşların bu konuda ne düşündükleri. Sayın Baykal, katıldığı İzmir mitinginde acaba bu durumu mitingteki kalabalığa da açıklasa iyi olmaz mıydı?
Ya da daha çok AKP'yi hedef alan bu mitinglerin bu durumda CHP'ye karşı da yapılması gerekmez mi diye bir soru geliyor aklıma.
Şimdi haberi okuyalım:
'İcazet'li olarak CHP'den aday
ANKARA ANKA
Kamuoyunda, "Süleymancılar" olarak bilinen İslami cemaatin önde gelen ismi olarak tanınan, eski DYP milletvekili İsmail Amasyalı, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dan milletvekili adaylığı teklifi aldığını ve kabul ettiğini söyledi. Kendisini, "Süleymancı değilim, muhafazakâr, laik ve demokrasiyi benimsemiş biriyim" diye tanımlayan Amasyalı, CHP'den adaylığı konusunda 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den, "Derhal gir, sağda sana vereceğim adres yok" sözleriyle icazet aldığını kaydetti. Cemaatlerin AKP'ye bu kez oy vermeyeceğini söyleyen Amasyalı, "Cemaatler, ordu ve anayasal kuruluşlarla ihtilafa girenlerin yanında yer almaz" dedi.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Bu tür haberlere pek itibar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.Bahsettiğiniz haberin kaynağı nedir bilmiyorum ama bu kısa seçim döneminde her türlü spekülasyon olabilir.Tam tersi bir haber de AK parti için söyleniyor,milli görüş çizgisine geri döndüğü ve önde gelenlerle irtibat halinde olduğu hakkında acaba hükümet milletin bu değerlerine sahip çıkan kararlı tavrından çok etkilendide özüne geri dönmeye mi karar verdi ,çünkü meydanları dolduran milyonlara kimse aylık bağlamadı altında dağıtmadı mevki makam da vaadeden yok ,etkilenmekte haklılar!!
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
ben bunların spekülasyon olduğunu düşünmüyorum. görünen köy kılavuz istemez. senelerdir ülkemizi yanlış yöneten sağ iktidarlar sanki doğru işler yapmış gibi baykalın sağdan medet umması anlaşılır değil. baykal iyice partiyi gerçek kimliğinden uzaklaştırdı. halkımız için üzücü olan gönül rahatlığıyla oy verecekleri bir parti yok. sadece karşıtlıklar sonucu birileri ak partiye birileri chpye vs. oy veriyor. chp bir çözüm sunmuyor sadece eleştiri üzerine bir politika sürdürüyor. sol bir partinin en büyük önceliği olması gereken adil bölüşümü sağlayan ekonomik model, sosyal devlet, eğitim vs hususunda bir tek çözüm önerileri yok. çünkü chp artık halkın partisi olmaktan uzaklaştı öncelikleri değişti. bu yanlış politikalarının sonucunu normal şartlarda sandıkta öder ama halk kendini yine aynı partilere oy vermeye mecbur hissediyor. halkımızın makus talihi bu her seçim döneminde karşıtlıklar üzerinden yürütülen politikalara oy vermek zorunda kalıyor. ilk defa geçen seçim döneminde bütün partileri cezalandırdı ama bazıları barajın altında kalmasına rağmen geri döndü.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Aşağıda İslami Cemaatlere yakınlığı ile bilinen bir yazarın 12 Mayıs 2007 tarihli yazısını bulacaksınız. Sitemiz bir hukuk sitesidir, ben burada siyaset yapmayı şahsen doğru bulmuyorum. Demokratik sistemde yer alan bütün partilere aynı uzaklıktayım ama bazı konularda tarafım/tarafız...
-Atatürk ilke ve devrimleri
-Cumhuriyet ve onun değişmez nitelikleri
-Ülkemizin bölünmez bütünlüğü
-Demokratik rejim taraf olduğumuz konuların başında gelmektedir.
"İyi ki siyaset yapmıyorsun ama iletilerine bir bak, habire bir siyasi partiye muhalefet edip duruyorsun" diyebilirsiniz. Bu durumda söyleyeceğim tek şey yukarıda 4 ana başlık olarak yazdığım ve taraf olduğumu belirttiğim konuları tekrar okumanızdır. Bir siyasi partiye neden muhalefet ettiğim eminim anlaşılacaktır. İsmi , tabelası ve dünya görüşü ne olursa olsun yukarıda belirttiğim başlıkları sahiplenmediğini, onları aşındırıp yıkmaya çalıştığını düşündüğüm her oluşuma da ömrüm yettiğince, elimden geldiğince muhalefet edeceğim.
Bu yazının ardından Sabah'ta Yılmaz ÖZDİL'in bir yazısı da , ülkenin ve medyanın siyasete bakış açısını, değerlendirme kriterlerini görmek açısından oldukça önem arzediyor, onu da ekliyorum. Ellerinizi vicdanlarınıza koyup değerlendirin ve siyasetin ülkemizde ne kadar kirlendiğini, olması gerektiği yerden ve etik kriterlerden ne kadar uzaklaştığını siz değerlendirin.
Dini cemaatler ve seçimler
Dini cemaatlerin çoğunun siyasi parti tercihlerinde şu noktalar öne çıkıyor:
1) Aslında cemaatler, siyasi partilerin din işlerine fazla girmesinden hoşlanmaz, o alanın kendi tekellerinde kalmasını isterler;
2) Cemaatler, ordu başta olmak üzere, laikliğe hassas kurumları ürkütüp öfkelerini üzerine çekmekten uzak dururlar;
3) Kendileri açıkça siyaset yapmazlar. Bunun yerine yelpazenin sağındaki bütün partilerle belli bir ilişki içinde olur, onlardan mümkün olduğunca çok taviz kopramaya çalışırlar.
Bu saydıklarımızın ender istisnalarından biri Yeni Asya Gazetesi etrafında örgütlenen Nurculuğun ana gövdesidir. Said Nursi’nin zamanında Demokrat Parti’yi desteklemesini bir vasiyet olarak gören bu grup sırasıyla AP ve DYP’yi destekledi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve 1982 Anayasası’na karşı çok sert muhalefet yaptı.
Grubun bu seçimlerdeki tercihini, Yeni Asya’nın sahibi Mehmet Kutlular’a sordum, “Tabii ki Demokrat Parti’yi destekliyoruz. Çünkü demokrat misyonu o sürdürüyor” cevabını verdi. Kutlular, AKP dahil diğer partilerin hiçbirinin “gerçek manada demokrat” olduğuna inanmıyor.
Bir diğer istisna da Süleymancılar. Kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın ölümüyle cemaatin başına geçen damadı Kemal Kacar yıllarca merkez sağ partilerden milletvekili seçildi. Onun ölümüyle yerini alan Tunahan’ın torunu Ahmet Denizolgun da RP’den Meclis’e girdi, ardından ANAP’a yönetici oldu. Şimdi Süleymancılar, liderleriyle birlikte DP’yi destekliyorlar.
Fakat bu grup 1990’lardan itibaren sürekli bölündü, küçüldü, eski gücünü kaybetti. Öyle ki cemaat liderinin kardeşi Beyazıt Denizolgun AKP’ye kurucu oldu ve İstanbul’dan milletvekili seçildi.
Tarikatların durumu
1990 ve 2000’li yıllarda Nakşibendilik, Kadirilik gibi tarikatlar modernleşmeye çalıştı, dışa açıldı, şirketleşti ama günün gereklerine göre yönetilmedikleri için büyük ölçüde etkilerini kaybettiler. Bunun en çarpıcı örneği, bir zamanlar MSP’nin kurulmasına ön ayak olan, bürokrasiye nice kadro yetiştiren Nakşiliğin İskender Paşa koludur. Prof. Mahmut Esat Coşan’ın ölümüyle bu tarikat silindi gitti.
Kaldı ki tarikatlar, sanıldığı gibi çok sıkı disipline sahip, şeyhin her dediğinin harfiyen yerine getirildiği yapılar değildir. Bu nedenle her müridin, mürşidinin işaret ettiği parti ya da adaya oyunu vereceği kesin değildir. Zaten mürşidin müridleriyle ilişkisi giderek medya vb. dolayımıyla kurulduğu ve eğer varsa bu tür pazarlıkları yabancıların da haberdar olabileceği şekilde duyurmak abes kaçacağı için, işaretin yaygınlaştırılabilmesi de zordur.
Gülen’in tercihi
Bu seçimlerde en önemli odaklardan biri kuşkusuz Fethullah Gülen cemaati olacak. Normal olarak Gülen tüm yumurtalarını aynı sepete koymaz, tüm sağ partilerle, hatta Ecevit dönemi DSP’si ile iyi ilişkiler kurmayı tercih ederdi. Fakat 27 Nisan kriziyle birlikte cemaatin yayın organları açık bir şekilde AKP taraftarlığı yapıyor, ANAP-DYP birleşmesiyle doğan DP’yi sert bir şekilde eleştiriyorlar.
Aslında Gülen ile Erdoğan’ın yıldızları RP döneminden beri tam olarak barışmamış, taraflar birbirlerine hep kuşkuyla bakmışlardı. Fakat son dönemde “ordu mağduru” olma ortak paydasında birleşmiş gözüküyorlar. Bunda AKP’nin, Abdullah Gül gibi cemaatin sıcak baktığı bir ismi aday göstermesi de etkili oldu. Öte yandan cemaatin, devlet, özellikle Emniyet içindeki kadrolarını muhafaza etmek için AKP’yi desteklediği de ileri sürülüyor.
Ruşen ÇAKIR / Vatan
İki kötü adam...
Yolsuzluk yapmadı.
Çoluğunu çocuğunu eşini dostunu zengin etmedi, kankalarına ihale vermedi.
Bu, rezalet bir durum...
Onun için sevilmiyor.
Dışişleri Bakanlığı yaptı.
Vermedi Kıbrıs'ı...
Ceket iliklemedi AB'nin önünde.
Bundan büyük terbiyesizlik olur mu?
Onun için sevmiyorlar.
Maliye Bakanlığı yaptı.
Unakıtan'ı seviyorlar. O'ndan nefret ediyorlar... Kim gibi Maliye Bakanı istiyorlar?
Unakıtan gibi.
Enerji Bakanlığı yaptı.
En küçük yamuğu olmadı. Enerji bakanları şakır şakır yargılanıyor, yüz küsur yıl hapisleri falan isteniyor. Ama O'nun suistimali yok... Olur mu böyle şey? Olmaz.
Onun için sevilmiyor.
Hiç Başbakanlık yapmadı.
Memleketi bu hale getiren bütün başbakanları övüyorlar ... Sonra da O'na, "Memleketi bu hale getiren asıl sensin" diyorlar.
Tezkere geçmediyse, Amerikan askeri yerleşmediyse vatana... O'nun yüzünden.
O olmasaydı, Başbakan bugün Cumhurbaşkanı'ydı... Sen kimsin ki, Başbakan'ın Çankaya'ya çıkmasına engel oluyorsun? Yakıştı mı bu yaptığın? Yakışmadı.
Kimdir bu kötü adam?
Deniz Baykal.
Köşe yazarlarının en sevmediği kişi...
Sabahtan akşama O'na saldırıyorlar.
Hakaretin bini bir para.
Neden?
E yazdık yukarda... Ondan.
Dikkat edin, aynı tayfaya...
Devlet Bahçeli'yi de hiç sevmiyorlar.
Ama MHP'li arkadaşlar biraz "asabi" olduğu için, tırsıyorlar, Baykal'a ettikleri gibi Bahçeli'ye küfür edemiyorlar açık açık.
Ne yapıyorlar?
Yok sayıyorlar.
Sevseler, yok saymasalar, haberini yaparlar... Var mı ilaç için bir tane Devlet Bahçeli haberi, gazetelerde, televizyonlarda?
Yok... Neden yok?
Çünkü o da yolsuzluk yapmadı, o da eşini dostunu zengin etmedi, o da Kıbrıs'ın verilmesini istemiyor, o da AB'nin önünde el pençe divan durmuyor, o da vatana Amerikan askerlerinin doluşmasını istemiyor, o da Başbakan'ın Cumhurbaşkanı olmasını istemiyor... Ayıp ediyor yani.
İki kötü adam...
Sevmezler böylelerini.
Yılmaz ÖZDİL / Sabah
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Sayın N.S.Kaplan;
Haberi Milliyet Gaztesi'nde okudum ve şaşırdım. Spekülasyon ihtimalini ben de gözardı etmiyorum, ama bugüne kadar da yalanlayan, tekzip eden çıkmadı. Baykal'ın sağa yanaşma politikası düşünülürse doğru olma ihtimali de yüksek gibi görünüyor.
Bu haber doğru ise şu iki tespiti yapabiliriz diye düşünüyorum:
1) CHP ülkeyi kuranların partisi olarak asker/sivil bürokratların, seçkinlerin partisi olarak bilinir. Bu girişimi ile belki uzağında kaldığı halka daha yakın olabilir.
2) CHP'nin enternasyonel sol düşünce ile bir ilgisinin olmadığını düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın N.S.Kaplan;
Haberi Milliyet Gaztesi'nde okudum ve şaşırdım. Spekülasyon ihtimalini ben de gözardı etmiyorum, ama bugüne kadar da yalanlayan, tekzip eden çıkmadı. Baykal'ın sağa yanaşma politikası düşünülürse doğru olma ihtimali de yüksek gibi görünüyor.
Bu haber doğru ise şu iki tespiti yapabiliriz diye düşünüyorum:
1) CHP ülkeyi kuranların partisi olarak asker/sivil bürokratların, seçkinlerin partisi olarak bilinir. Bu girişimi ile belki uzağında kaldığı halka daha yakın olabilir.
2) CHP'nin enternasyonel sol düşünce ile bir ilgisinin olmadığını düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum.
Bence yanılmıyorsunuz ,ilk tespitiniz oldukça doğru CHP bu ülkedeki bir çok çelişki gibi gerçekte temsil etmesi gereken halk kitlelerine hitab etmiyor,onlara ulaşabilmek adına da ciddi bir politika geliştirdiği söylenemez.Her ne hikmetese ,söylemini sosyal adalet ve fırsat eşitliği üzerine kurması gereken bir partinin bu bağlamda kendi adına bir sıkıntısı olmayan kaymak tabaka tarafından desteklenmesi bir yerlerde bir hata olduğunu açıkça gösteriyor.
İkinci tespitinize gelince enternasyonel soldan kastınız sosyalist enternasyonel se onların durumuda ortada ,zaten ben her ülkenin kendi gerçeklerini gözardı edemeyeceğini düşünüyorum.Genel geçer değerler olmalı tabiki ama bunlar fikir düzeyinde kalıp ,sonuç alan tepkilere dönüşemiyorsa bana göre kongrelerde nutuk atmanın hiç bir anlamı yok.Eğer bir işçi partisi lideri ABD'nin yaptığı zulme ortak alabiliyorsa aslında bu çelişkiler bizim ülkemize özgü değil demektir.Bu çelişkiler solun çıkmazları ve asıl uyanması gereken kitleler uyanmadığı sürece aşılamaz diye düşünüyorum.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Madem ki siyasetle ilgili bir paylaşım ortamı açıldı(aslında bu siteden daha çok hukuki konularda paylaşım beklenir)Süleymancılar Cemaati ile ilgili ve onların siyasetle alakaları konuları üzerine birşey yazmak gerekir.Daha çok kapalı bir cemaat ve kendi içlerinde sırlarla dolu hesapları var.En büyük takiyyeci olanlar da bunlardır belkide.Gerçek kimliklerini asla belli etmezler.Somut olarak da bir partiyi sürekli desteklemezler.Onlar için kendi cemaatlerinin menfaati ve dokunulmazlığı önemlidir.Partilerden maddi olarak faydalanmayı hesap ederler.Ülke için eğitimli,proje üreten insan yetiştirmeyi de pek önemsemezler.Bu sebeple bir siyaset üretmedikleri gibi genelde şu ana kadar da hep sağ partilere oy vermişlerdir.En büyük eleştirileri ve muhalefetleri de muhafazakar partilerdir.Bu sebeple adı geçen şahsın Süleymancılar cemaatine mensup bir insan olarak CHP den aday olmasının ilginç bir yanını bulamıyorum.Bu cemaatin İslami cemaat olarak adlandırılması da yanlış bence.Çünkü bu din çalışmayı,üretmeyi,ilerlemeyi,yardımı,iyiliği tavsiye ederken bu cemaat mensupları kendi bulundukları binalardaki öğrencileri somut dünyadan ve bunun gereksinimlerinden de soğutmaktadır.Cemaatlerle ilgili mevzu bu konuların uzmanlarının işi olduğu için siyasi konular yerine hukuki konularda paylaşımların yapılması hassasiyeti taşınılmalıdır.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Ben şunu anlamıyorum. Tarikatçi CHP den aday olunca niye haber oluyor?
Herkes tarikatçısını, takkelisini, katilini, rüşvetçisini, eroin kaçakçısınız vs. adau gösterip milletvekili yapar. Millet de bunlara oy verir
Ama sol parti yapamaz.
Peki ama, niye hep dürüst onurlu tavırları solculardan bekleyip, sağcılara oy veriyoruz?
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Büyük hata olur,Atatürkün yasakladığı tarikatları bir de kendi partisinden meclise sokup büsbütün meşruluk kazandırmak, çok yanlış olur, chpde dogmanın yeri yoktur olamaz.Yaşar nuri öztürkün de chpden aday gösterilmesi yanlıştı kocaeli depremi için allah onların cezasını verdi gibi bi deyim kullanmıştı çünkü acımasız bir şekilde halbuki ne alakası var bir yerde fay hattı varsa o yerde eninde sonunda deprem olacaktır yoksa da olmayacaktır zaten.Chp aklın bilimin yanında olmalı dogmanın değil.Ben eğer belirtilen kişi chpden aday olursa chpye oy vermeyebilirim.Gp dışında baraj sınırında olan bi partiye oy verebilirim.Bari 3-4 parti meclise girer de daha demokratik bir meclis olur.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Sayın Atay,
Dürüst ve onurlu davranışı sadece solculardan değil, sağdan soldan ve de herkesten bekliyoruz. Olması gereken budur.
Bir tarikatçının CHP'den aday olması (veya olmak istemesi) sizce de ilginç değil mi? Çünkü yılardır bu tarikat ehli sağda biliniyor. CHP devleti kuran ve tarikatları kapatan parti olması nedeniyle (ve solun da dine mesafeli durmasından dolayı), tarikat ehlinin CHP'den uzak olduğu bilinir. Gerçi rahmetli Ecevit'in de bu gruplara yaklaştığı biliniyor.
Sayın unbelievable;
Yaşar Nuri hocaya haksızlık ediyorsunuz gibi geldi bana. Depremle ilgili olarak bahsettiğiniz söylemde bulunanlar oldu, ama bunu Yaşar Nuri hocanın yaptığını ben duymadım. Zaten onun dini yorumlarının da bu söyleme uygun olmadığını düşünüyorum. Adam böyle bir şey söylemediyse haksızlık etmeyelim. Şayet söylemişse yanlış söylemiştir.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Ben Yaşar Nuri Öztürk'ün depremle ilgili yorumunu duymadım..Ama CHP'den ayrılış nedenini TV'de kendi ağzından duydum..
Söylediğine göre Sayın Baykal muhalefet olarak çalışmak yerine mevcut durumun keyfini çıkarmak istemiş ve CHP'yi pasifleştirmiş.."Ne güzel 2. partiyiz ne diye canımızı sıkalım, iyi ki iktidar olmadık" demiş Yaşar Hoca'nın söylediğine göre..Ee bir din görevlisinin de insanların gözünün içine baka baka yalan söylediğini düşünmek biraz abes olur..(!) Zaten CHP'de onu çağdaş dini yorumları ve dürüstlüğü nedeniyle partisinde istememiş miydi, gerçi sonradan aynı nedenlerle ters düştü o ayrı..
Bakın Yaşar Nuri Öztürk bu konuda kendi sitesinde ne demiş; " CHP'nin Atatürk'ü öne çıkaran "slogan siyaset" yürüttüğünü söyleyen Öztürk, "Bu seçimlerde Meclis'e gireceğiz, bunu buradan kesin olarak söylüyorum. Seçimlerde ipi AKP ile biz göğüsleyeceğiz, arkadan da birkaç parti gelebilir. Ama şu kesin: CHP baraj altı kalacaktır. Bu olmazsa bile belki burun farkıyla Meclis'e girebilir" dedi.
Konuşmasında özellikle CHP'ye yüklenen Öztürk, "Türk solu veya Atatürk'ün partisi diye söylüyorlar. Atatürk solcu muydu ki, ya da Türkiye tarihinde hangi zaman gerçekten solcu oldu?" diye konuştu. Türkiye'de partilerin kozmik kimlik bunalımı yaşadığını iddia eden Öztürk, .............. Partisi olarak kendilerinin Atatürk'ün öncülüğünü yaptığı Anadolu Hümanizmi çatısı altında kurulduğunu ifade etti."
Demek ki CHP geçmişinden ders almak yerine bir kaç oy uğruna hala Yaşar Hoca zamanında izlediği politikayı devam ettirip tarikatçı yada dindar kesimden oy almaya çabalıyor..
Ne tuhaf bir ülke olduk di mi? Eğer solcular bile dindar kesimden oy kapma yarışına gözü kapalı giriyorsa geri kalanları düşünemiyorum..Gerçi sağda da hep dindar kesime belli konuların sözü verilip o konular üzerinden oy toplanır ama iktidara gelince o konular rafa kaldırılıp tamamen unutuluverir..CHP böyle bir durumda yalnızca bünyesine aldığı tarikatçı milletvekilini unutacak ve bir vesileyle seçimden sonra onu da partisinden uzaklaştırmanın yolunu arayacaktır..Bahanesi de "kusura bakma bizim kesim seni kabullenemedi" olacaktır sanırım..
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Yaşar Hoca güzel demiş:
Türkiye'de partiler kozmik kimlik bunalımı yaşıyor. Ne diyorsa doğrudur!!!
Bizim AKP'li sahte hacılar mutfağı bırakıp vitrine geçince görün bakın kimler düşer aday olarak, tam evlere şenlik!!! Mesela her devrin gazetecisi bir kadın yazar var ki o da adaymış. Seçim sloganı şimdiden belli:
10 seneyi geçti kuponunu vereli , seçin beni, vereyim 37 ekran teveyi
Fındık değil bu, yersen!!!
Benim seçim sloganı da belli:
Yaratan Rabb adıyla oku demiş, kullan diye bir beyin vermiş, vermedi bana diyorsan, destekle AKP'yi bana inanmıyorsan!!!
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
7.4'lük tokat hak mı?
Mehdilik ve hilafet kavramlarını, 'Özellikle yabancıların Türkiye ve İslam ülkelerini karıştırmak için kullandıkları kavramlar mı?' diye soran Cevizoğlu, tarihe bakınca bu konuda çok sayıda denemelerin görüldüğünü de kaydetti.
Öztürk'ün gözden kaçan 'Depremin Gösterdikleri' kitabının 115. sayfasında yine çok tartışılacak bir söylemin daha yer aldığını anlatan Cevizoğlu, 'Öztürk, (Vurulan tokatlar yetmediği için kozmik-tanrısal bir tokat hak oldu. Ve 7.4'lük okkalı bir tokatla uyanmamız sağlandı) diyor. Şimdi bir sorum daha olacak. Bu acı ve ağır uyarıyla kendimize gelecek miyiz, yoksa sersemleme devresini geride bırakır bırakmaz eski tas, eski hamam devam mı edeceğiz? Bu sözlerle ne demek istiyor? Şimdi bize 7.4'lük tokat hak mı? Bunu da açıklasın' dedi.
Ben televizyonda Allah insanların cezasını verdi dediğini kendi kulaklarımla duydum,onbinlerce insan ölmüş, yüzbinlerce yaralı sakat, yüzbinlerce aile perişan olmuş böyle acımasız ve mantığa aykırı bi laf kullanılabilir mi?Bir yer fay hattındaysa o yerde her an deprem olabilir, bunun Allahla ya da inançla bi ilgisi yok o zaman iranda deprem olmaması lazım ne de olsa şeriatla yaşıyorlar,fay hattı olan bi bölgede oturanlar her an deprem riskiyle karşı karşıyadırlar bunun Allahla ilgisi yok önceden belli zaten durum.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Sayın hanife ebru öztürk,laiklik konusunda anayasa mahkemesinin kararları var özbudunun anayasa hukuku kitabına bakın,laiklik Türkiye Cumhuriyetinin temel taşıdır en önemli ilkedir, diye anayasa mahkemesinin kararı vardır insan hakları mahkemesin kararları var başörtüsü serbesttir diye kanun çıkarılsa bile bu anayasanın değiştirilemeyeck olan 2. maddesindeki laiklik ilkesine aykırı olacağı için anaysa mahkemesince iptal edilecektir,o sözler kandırmacadır hep başörtüsünün kanunla ya da yönetmelikle getirilmesi söz konusu değildir.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Sn. unbelievable'ın yorumlarına katılıyorum.
Başlıktaki konuya dönersek, adı ne olursa olsun herhangi bir tarikatın temsilcisi durumunda olan birini , hem de laiklik bu düzeyde savunulurken ve bu savunu bence çok haklı hukuki ve vicdani gerekçelere dayandınırken, bu mefhumu en çok savunan ve kökleri nedeniyle zaten savunması gereken bir parti eğer Süleymancı aday adayını , aday belirlerse en son oy vereceğim parti demektir.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Aday olmazsa ne yapacak, bunu yazan, başlığa koyan, sanırım oyunu bunlara verir.:o
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Sayın Gür;
Bu adam CHP'den aday olmazsa CHP'ye oy vermek durumunda kalacağımı zannetmiyorum. Böyle bir taahhüdüm yok. Benin dikkat çekmek isteğim husus böyle bir adamın CHP'den aday olma konusunda isminin geçesindeki şaşırtıcılık. Biliyorsunuz gazetecilikte kalsik bir örnek var: "bir köpek bir adamı ısırırsa haber değildir, ama bir adam bir köpeği ısırırsa haberdir". Benim foruma taşıdığım haberin de bu açıdan haber değeri vardır diye düşünmüştüm. Selamlar.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Neyse kimse üzülmedi, bazıları üzülmüştür belki... Çünkü cemaatçi/tarikatçi o bünyeye uymadı. Zaten uyamazdı, uymazdı...
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
CHP ve Baykal'ın rolü
Siyasetteki son gelişmeler bir hususu iyice netleştirdi . 22 Temmuz seçimlerinde AK Parti ve CHP iktidar için yarışacak . MHP ise seçimlere sürpriz bir şekilde ağırlığını koyabilecek durumda gözüküyor. AK Parti'nin iktidar partisi olarak güçlü bir kitlesel desteği olduğu esasen kabul edilen bir olgu. MHP'nin de Türkiye'nin belli realitelerine dayanan ve ona hitap eden güçlü bir zemini olduğu bir sır değil. Ancak kısa bir süre öncesine kadar öncelikle medyada olmak üzere bazı kanaat önderlerinin yok saydığı, eleştiri üstüne eleştiri yağdırdığı Deniz Baykal liderliğindeki CHP, nasıl oldu da bu seçimde iktidar adaylarından biri haline geldi? Ya söz konusu medya mensupları ve kanaat önderleri Türkiye realitelerinden kopuk analizler yapıyordu ya da Deniz Baykal ve CHP son dönemde herkesi şaşırtan siyasal bir performans gösteriyordu .
Yeniden eski kimliğini buldu
CHP geçmişin aşırı sol akımlarından gelen grupların, etnikçi ve mezhepçi yapılanmaların etki ve mücadele alanı haline gelmişti. Deniz Baykal, her türlü eleştiri ve riski göğüsleyerek partiyi bir taraftan sosyal demokrat ilkelere oturtmaya çalışırken diğer taraftan CHP'yi tarihsel kimliğine yeniden oturtmak için büyük mücadele verdi . Türk toplumunun tarihi bir eşikten geçtiğini tespit eden Baykal, CHP'ye tarihsel kimliğine yaraşır bir şekilde ulusal kimlik ve duyarlılıkların öne çıktığı kimliği yeniden kazandırdı. Gerek terör ve bölücülük meselesinde gerekse Türk toplumunu çağdışı ortaçağ anlayışlarına geri götürmek isteyen eğilimlere karşı ulusal birlik, bütünlük ve çağdaş laik cumhuriyet ilkelerini kararlılıkla savundu. Bu parti içinde yoğun bir yeniden yapılanma anlamına geliyordu aynı zamanda. Baykal bunları cesaretle göğüsledi. Diğer taraftan dış politik meselelerde Baykal, Türkiye'nin karşılaştığı gerek kronik ve gerekse güncel meselelerinde ulus devlet anlayışını ve ulusal çıkar yaklaşımını etkili bir şekilde gündeme taşımaya başladı . Bazıları bunu 'CHP milliyetçileşiyor, sağcılaşıyor' diye eleştirse de Baykal bunlara kulak asmadı. Bu aslında devleti kuran CHP'nin tarihsel özüne ve ülkenin bugün karşı karşıya kaldığı meselelere denk düşen sorumlu bir yaklaşımdı. Kitlelerde de karşılığını buluyordu. Ne var ki kitlelerden kopuk medya mensupları ve kanaat önderleri bu gelişmeleri okumakta yetersiz kaldı.
İnançlara saygılı Baykal
Baykal, laiklik ilkesini savunurken inançlı kitleleri ve halkın kültürel değerlerini asla aşağlamadı . Küçümsemedi, tam aksine inançlara saygılı bir sol ve laik anlayışı partide hakim kılmaya da özen gösterdi. Bu davranışı ile kendisi dışındaki soldan zaman zaman eleştiriler de aldı. Özellikle AK Partililer Baykal ve CHP'yi demokrasi dışı yönelimlerle suçlarken insaf sahibi olmalıdır. Başbakan Erdoğan'ın siyasi yasaklarının kalkmasında AK Parti'nin demokrasinin bir gereği olarak kazandığı partinin hükümetini meşru bir şekilde kurmasında ve meşru bir şekilde faaliyetine devam etmesinde Baykal'ın demokratik ve uygar rolünü hatırlasalar yerinde olacaktır. Kısacası, Baykal bugün partisini seçimin kuvvetli iktidar adayı yapabilmişse bunu tesadüflere değil, partisinin tarihsel özüne uygun ve ülke gerçeklerini gözönüne alan ilkeli ve kararlı bir politika izlemesi sayesinde sağlamıştır.
Prof. Dr. Aydın AYAYDIN / Sabah
MHP ve Bahçeli'nin rolü
MHP 2002 seçimlerinde beklediği sonucu alamadı ve iktidardan düştü. Vicdan ve adalet sahibi olan herkes kabul edecektir ki geçen 5 yıla yaklaşan sürede Devlet Bahçeli tam bir devlet adamı ve sorumluluk sahibi bir politikacı olarak partisini yönetmiş . Parti kadroları ve kitlelerini hiç bir gerginlikte taraf haline getirtmemiş, sadece ülke meselelerine odaklanan bir politika yürütmüştür. Devlet Bahçeli'nin oturduğu makamda oturan başka bir lider şayet sorumsuz davransaydı gerginliklerden ve kışkırtmalardan medet uman bir politika izleseydi Türkiye'nin yönetilmesi ve istikrarını muhafaza etmesi hemen hemen imkansız hale gelirdi. Bahçeli, Türkiye'nin çatışma yaratabilecek potansiyellerine ayırımcı ve dışlayıcı ve körükleyici politikalarla değil, birleştirici, kucaklayıcı ve kapsayıcı yaklaşmıştır. Görünen o ki Türk halkı Devlet Bahçeli ve MHP'nin bu politikalarına gereken desteği esirgemeyecektir.
Prof. Dr. Aydın AYAYDIN / Sabah
Harun Gür NOTU : İki kötü adam başlıklı Yılmaz Özdil yazısı ile ne kadar örtüşüyor değil mi?
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Böyle bir etiketlemeli haber ile bazı insanların taraf olduğu bir partinin(CHP) taraftarlarınca gözden düşürülmeye çalışılması mı var?CHP Türk halkının bir partisi ve bu halk içindeki bir vatandaşın bu partiden aday olmasında şaşılcak ne var.Aslında şaşılacak şey olmamamsı gerekir.Ancak Türkiye solunun sıkıntısı,solu temsil eden kimselerin genel olarak halka mesafeli duruşları.Oysaki gerçek bir sosyalist halkla içiçe olmalı. Yani bujuvazi bir yapı göze çarpmamalı.CHP'nin halkın partisi olması gerekirken başında iyi bir lider bulamayışının da etkisiyle burjuvazi bir parti olması sorunun kaynağı.Türkiye solu tam sosyalist bir şiderle şu andaki konumunun çok daha ilerisnde olmalı.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Kanaatımca tartışılması gereken konu, CHP'nin sol bir parti olup olmadığıdır. Bir çok yorumcu ve siyaset bilimci, CHP'nin sol bir parti olduğunu kabul etmiyor.
Sol 1800'lü yıllarda dünya siyasetinde yerini almıştır. Aslında daha önceden de vardı ama Marks, kendisinden öncekilere "ütopik sosyalist", kendisinin getirdiğine ise "bilimsel sosyalizm" demişti. Solun değişik versiyonları bugüne kadar devam etmiş ve edecektir. Ama CHP, cumhuriyetimizle birlikte kurulduktan sonra 1960'lı yıllara kadar solun adını dahi anmamış, devletin partisi olarak solcuları ezmiştir. CHP'nin solu telaffuz etmesi 60'lı yıllara rastlar. Yanılmıyorsam ilk defa "ortanın solu"ndayız ifadesi 1965 veya 66'dadır. Bunun sebebi de gerçek bir sol parti olan Türkiye İşçi Partisi (TİP)'nin önünü kesmek içindir. Devlet'in partisi olarak solun (TİP'in) önü kesilmek için "ortanın solundayız" denmiştir. Bugünkü söylemleri de sol literatürle örtüşmüyor kanısındayım.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Abbas Bey'e katılıyorum. Umarım aşağıda yazdıklarım reklam olarak algılanmaz.
"CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün Temmuz 1965'de gazeteci Abdi İpekçi'ye verdiği mülakat sırasında açıkladığı ve o günden sonra tartışılmaya başlanan "ortanın solu" görüşü, kurultayda, partinin politik çizgisi olarak benimsendi. Kurultayda, bu görüşü savunanlar ile karşıtları arasında tam bir söz düellosu yaşandı. Tartışmalar, delegeler arasında zaman zaman kavgaya dönüştü. İnönü, yaptığı konuşmada, "ortanın solunda olmanın, sosyalist parti anlamına gelmediğini belirterek, "CHP sosyalist değildir, sosyalist parti olmayacaktır" dedi.Bülent Ecevit de "ortanın solu, partinin sosyal yenileşme döneminin bilincine varış demektir" diye konuştu. İnönü, 1222 delegeden 929'unun oyunun alarak yeniden genel başkan oldu. "
Esasen CHP'nin solculuğu 27 Kasım 1976'da yapılan 23. Kurultay'a kadar çeşitli tartışmalarla süregitmiştir, çeşitli tüzük değişiklikleri yaşanmıştır.
27 Kasım 1976'da yapılan 23. Kurultay'da; 1974 tüzük kurultayı ile başlayan parti içi tartışmalar, gruplaşmalar, "5'ler" hareketi ve diğer gelişmelerle yoğunluğunu daha da artırdı. Genel Başkan Ecevit bu tartışmalarda tarafsız kalacağını ilan etti. Kurultaya bu ortamda gidildi. Ecevit, kurultay konuşmasında, bütün partililerin CHP'ye yönelik güveni ve umutları sarsıcı davranışlardan kaçınmalarını istedi, "kim demokratik solcudur, kim değildir. Herkes çıkıp burada söylemelidir ve bu tartışma seçimlere kadar burada bitmelidir" dedi. Tüzük değişikliği ile Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu kaldırıldı, yerine 21 kişiden oluşan "Genel Yönetim Kurulu" getirildi. Tüzükte buna bağlı bazı değişiklikler de yapıldı. Parti programına Altı Ok ile simgelenen ilkelerin yanında, demokratik sol politikanın dayandığı altı kural daha getirildi.
Özgürlük,
Eşitlik,
Dayanışma,
Emeğin üstünlüğü,
Gelişmenin bütünlüğü,
Halkın kendini yönetmesi.
Kurultayda, Sosyalist Enternasyonel'e katılım kararı da alındı. Ecevit, 1324 oy ile yeniden genel başkan seçildi. Genel Yönetim Kurulu üyelikleri seçimlerini, genel merkez ekibi, Baykal ekibine karşı 57 oy farkıyla kazandı. Genel Yönetim Kurulu, Orhan Eyüboğlu'nu tekrar genel sekreterliğe getirdi. 5 Haziran 1977 Milletvekili genel seçiminde, CHP yüzde 41.4 oy oranı ile 213 milletvekili çıkardı.
CHP, Devleti kuran parti olarak hiçbir zaman aşırı sol akımlara kapı aralamamıştır. Bu akımları temsil eden kişiler , mevcut sistemde kendilerini ifade edebilecekleri parti bulamamak nedeniyle zaman zaman CHP içerinde yer almış olsalar dahi, bu durum CHP'nin ortanın solundan daha sola kaydığına karine teşkil etmez. Gerçekte Atatürk'ün kurduğu ve belirlediği altı okla ifade edilen 6 temel ilke, İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar neticesinde ülke yönetiminde karma ekonominin benimsenmiş olması , CHP'nin bu gün olduğu gibi sosyal demokrat bir parti olmasının yolunu açmıştır. 23. Kurultay'da benimsenen yukarıda belirttiğim 6 Kural ile CHP gerçek bir sosyal demokrat parti olmuştur.
Bugün CHP'nin sol olmadığını söyleyenlerin başında, ortanın solunun daha solundakiler, kendilerini sol olarak tanımlayan ancak etnik milliyetçiliği benimsemiş olanlar gelmektedir. Gerçekten de CHP onların anladığı anlamda bir sol parti değildir. Günümüzde ve ülkemizde solun tarifini bir başka forumda çok güzel bir makaleden alıntı ile yapmaya çalışmıştım. https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=20550
Aşağıdaki metin CHP'nin parti Programından alıntıdır.
Selamlar,
Alıntı:
Yirminci yüzyılın son kesiti, sosyal demokratların tarih önündeki haklılığını ve ideolojik üstünlüğünü kanıtladı.
Sosyal demokrasi, eşitlik ve özgürlük ideallerinin bütünlüğü ve bölünmezliğidir; bu ideallerin birlikte takibidir. Dünyada gelişen ve benimsenen, doğruluğu ve haklılığı sağa karşı ve solun içinde kanıtlanan, inancımızdır. 21. yüzyılın eşiğindeki dünyada, bu ideoloji artık Batı Avrupa ile sınırlı değildir. Şimdi çok daha geniş bir coğrafya kesitinde sosyal demokrasinin etkinliği gelişiyor.
Sosyal demokrasi son tahlilde, imtiyazları, fırsatları, kültür ve eğitimi, zenginlikleri ve mutluluğu en geniş kitlelere yaymanın ve ulaştırmanın iddiasıdır; sürekli bir adalet arayışıdır.
Sosyal demokrasinin ve sol bir parti olarak CHP'nin tercihi, toplumun tümüne esenlik getirmeyi amaçlarken, öncelikle büyük kitlelerin, geniş tanımıyla emek kesimlerinin yararını savunmaktır. Öncelikle onların temsilcisi olabilmektir.
Bu yaklaşım, elbette, toplumdaki başka ayrışım ölçüleri çevresinde daha geniş beraberlikler kurmaya engel değildir. Yenileşme ve çağdaşlaşma özlemi yüksek kesimler, çevre koruması, kadın hakları gibi duyarlılıkları en önde tutanlarda CHP'yi daima yanlarında bulacaktır.
Sosyal demokrasi, emek ile sermaye arasında taraflardan birini karşısına alarak ona haksızlık yapan, adaletsiz davranan bir karşıtlığın ifadesi değildir; kendi işlevini toplumun sadece bir kesitini gözetmekle sınırlı tutan bir siyaset de değildir.
Ama sosyal demokrasi ve CHP, temel tercih olarak, açık ve net olarak, emeğin tarafıdır.