Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Hırsız olduğu iddia edilen ve hakkında onca soruşturma başlatılan Cem Uzan tesadüfen hiç bir şekilde ceza almadı. Ki Genç Partinin %6 oy potansiyeli var. Yani MHP'nin ,DYP'nin oylarını bölsün diye faal değil bu parti. Cem Uzan'ın sicili tertemiz ya ondan hala siyasette...
Erdoğan, hiçbir sıfatı olmamasına rağmen, seçimden önce “Tesadüfen” ABD’ye gitti. “Tesadüfen” Yahudi Lobisinin liderleriyle, Bush’la ve Bush’un yakın çalışma arkadaşlarıyla görüştü.
ABD ile farklı ilişkiler içerisinde olan; Cüneyt Zapsu, Ömer Çelik, Egemen Bağış, Mücahit Arslan, Mir Dengir Fırat “Tesadüfen” Erdoğan’ın yanına (?) yerleştirildiler. Bunlardan Cüneyt Zapsu’nun ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Wolfowitz'e “Tayyip Erdoğan’ı harcamayın, kullanın” demesi de, bir tesadüftü.
3 Kasım 2002 seçimleri öncesi Deutsche Bank, Chase Manhattan, Moore Kapital, American Expres gibi siyonist sermayenin güdümündeki finans kurumlarına:”AKP'nin tek başına iktidara taşınacağını, ve bunun endişe duyulacak bir sonuç doğurmayacağını” söylemek üzere bilgilendirmeye çıkan Ekipte Verso'nun başkanı Erhan Göksel ve Mesut Yılmaz'ın kuzeni meşhur borsacı Mehmet Kutman'la birlikte 28 Şubat’ın mimarı Çevik Bir‘in yer alması tamamen bir tesadüftü.
Erdoğan’ın mahkûm olmasına neden olan şiiri okuduğu il olan Siirt’te seçimler “tesadüfen” iptal edildi. Ve Erdoğan tesadüfen O ilden milletvekili oldu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Büyük Oğlu Burak Erdoğan’ın 11.Mayıs.1998 tarihinde arabasıyla bir zamanların ünlü sanatçısı Sevim Tanürek’i çiğneyerek öldürmesini magazini seven medyamızın hiç gündeme getirmemesi tamamen “tesadüf”tür.
Burak Erdoğan’ı Trafik 3/8 kusurlu buldu, Mahkeme Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi'nden kazayla ilgili rapor istedi. Bu dairenin başında makine mühendisi Eyüp Çakmak bulunuyordu. Erdoğan için "tamamen kusursuz" raporu düzenlendi ve "sekizde sekiz (8/8) kusur ölen yaya Sevim Tanürek'tedir" dendi. Tayyip Erdoğan Başbakan oldu, "kusursuzdur raporu" veren dairenin başkanı Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı. Bunların tamamı tesadüftü.
Haklarında yolsuzluk davaları devam eden, bazıları hakkında da soruşturmalar süren İstanbul Belediyesi çalışanlarından dokuzu “Tesadüfen” milletvekili, bazıları da bakan yapılarak dokunulmazlık zırhına büründürüldüler. Ve“tesadüfen” yargılanmadan kurtuldular. Ve yine tesadüfen bunların suçları çeşitli kanunlarda yapılan değişiklerle af kapsamına alındı.
AKP’nin iktidara gelmesiyle, 57. hükümet döneminde her gün ülkenin farklı bir yerinde yapılan türban eylemleri “tesadüfen” durdu.
Türbanlılar lehine bir gelişme olmamasına rağmen AKP iktidarları döneminde neredeyse hiç türban eylemi yapılmaması tamamen bir tesadüftü.
Resmi Gazete'nin 18 Mayıs 2004 tarihli sayısında yayımlanan kararla 20 Mayıs–31 Ağustos 2004 tarihleri arasında geçerli olmak üzere mısır için 900 bin ton tarife kontenjanı açıldı. 3 ay 11 günlük süre içerisinde kontenjan belgesi olanlar için gümrük vergisi oranı yüzde 80 yerine yüzde 25 olarak uygulandı.
Bu dönem içerisinde Kemal Unakıtan’ın oğlunun şirketi tesadüfen 582.285 Kg mısır ithal etti ve yalnızca vergi oranındaki değişiklik sonucu %55 havadan para kazandı.
Fosforik asit üretecek şirketi için Abdullah Unakıtan’ın 79802 no.lu teşvik belgesiyle 2 milyon 544 bin YTL tutarında teşvik kredisi alması da tamamen bir tesadüf…
Ne ilginç bir tesadüf ki, kuş gribi yüzünden insanların pastörize yumurtaya ilgi duyacakları sırada- Kemal Unakıtan’ın oğlunun kurduğu tesis, piyasaya "pastörize yumurta" satmaya başlar.
Vodafone yöneticileri ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın kızı Zeynep Basutçu Unakıtan, 14.Kasım 2005’ günü 11.45 ile 12.10 arası “Tesadüfen” Telsim binasındadırlar.
Vodafone ihale Öncesi Cüneyt Zapsu’ya ihalede yardımcı olması için “tesadüfen” faks çeker.
Ne ilginç “tesadüftür ki”, birkaç ay sonra Telsim ihalesini, Vodafone kazanır.
Ülker Grubuna bağlı Data Teknik, son üç yılda yapılan kamu bilgisayar iletişim altyapı ihalelerinin (Milli eğitim, Adalet Bakanlığı, Türk Telekom, PTT vs) tamamına yakınını “tesadüfen” kazanır.
Başbakanın Ülker’in bayisi olması ile bu dönemde Ülker’in büyümesi arasında hiçbir ilişki kurulamaz. Gerek Albayrak’ların gerek Ülker grubunun en büyükler arasına girmesi tamamen tesadüftür. Ayrıca devlet açıklama yapar ve der ki "Artık kolestrol ilaçlarını devlet ödemeyecek." Ve ne tesadüftür ki o dönemde tayyibinde sahibi olduğu ÜLKER grubu kolestrolü düşürücü ürünler piyasaya sürer.
Başbakan Erdoğan Lübnan’da Harriri Ailesine başsağlığı ziyaretine gider. Uzun süre aile fertleriyle başbaşa görüşür ve Türk Telekom özelleştirme ihalesini Harriri ailesinin şirketi olan Oger Telekom “tesadüfen” kazanır.
Tayyip Erdoğan’ın oğlunun nikah şahitliğini Berlosconi yapar. Bu şahitlikten kısa bir süre sonra zor durumda olan ARİA “tesadüfen” Türk Telekom’un GSM kuruluşu Aycell ile birleşir…
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldınm'ın 24 yaşındaki oğlu Erkan Yıldırım'ın 1.5 trilyon lira harcayarak gemi sahibi olması, tamamen tesadüf eseri. Erkan Yıldırım'ın "Borç aldım" dediği Santour şirketine Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Türkiye Denizcilik işletmelerinin Ankara Feribotunu ihalesiz kiralaması da tesadüf.
AKP’de, yolsuzluklara adı karışan Ali Dibo’ların el üstünde tutulması; buna karşılık, yolsuzlukları gündeme getiren milletvekillerinin (Örneğin Turan Çömez,Hamza Albayrak, Ersönmez Yarbay) dışlanması, daha ileri gidenlerin istifaya zorlanması (Emin Şirin) veya ihraç edilmesi (Fuat Geçen, Mahmut Koçak) tamamen tesadüftür.
Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde hakkında açılan idari soruşturmaların önemli bir bölümünü yürüten Mülkiye Başmüfettişi Hüseyin Avni Coş’un, AKEPE iktidarı döneminde önce Bingöl, sonra Aksaray ve şimdi de Kırklareli Valisi olarak görev yapması;Üsküdar Adliyesi'ndeki zimmet, sahtecilik davasının hakimi İsmail Rüştü Cirit’in, AKEPE döneminde Yargıtay üyesi seçilmesi; Tayyip Erdoğan'ın malvarlığını haksız kazançla artırması ile ilgili davanın Hakimi Mustafa Kozan’ın AKEPE iktidarı döneminde Ankara Adliyesi'nde Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olması gibi onlarca atama tamamen tesadüften ibarettir. Yoksa bu tür atamalar "Sayın" Başbakanın “minnet” borcuyla alakalı değildir.
(www.spygrup.org sitesinden alıntıdır.)
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Yüzde yüz doğru hatta eksik tesadüflerin olduğu bir yazı...
Ama bu tesadüflerin tutmadığı bir gerçek varki Halk tesadüflerden bıktı... Gerçi biraz geç oldu ama bıktı...
Geç olmasının sebebide ne ilginçtir CHP...
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
AMAN TANRIM !!!
Ne tesadüf böyle.......
Bir vatandaşımız da forumlarda ısrarla sistemin
TIKIR TIKIR işlediğini iddia edip duruyordu......
Haklıymış...
Tesadüfün böylesi....
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Alıntı:
KASIMAN rumuzlu üyeden alıntı
AMAN TANRIM !!!
Ne tesadüf böyle.......
Bir vatandaşımız da forumlarda ısrarla sistemin
TIKIR TIKIR işlediğini iddia edip duruyordu......
Haklıymış...
Tesadüfün böylesi....
Elbette Sayın KASIMAN,
Haklılar tabiii. Nasılsa tıkır tıkır işleyen sistem onların sistemi..
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Maliye, haksız yeşil kart alanların peşinde
Maliye Bakanlığı, Ankara`dan sonra İstanbul, İzmir, Bursa, Adana ve Gaziantep`te de yeşil kartlıları mercek altına aldı. Ankara`daki denetimlerde, şirket ortakları ile 4 evi bulunanların bile yeşil kart sahibi oldukları ortaya çıktı.
http://medya.zaman.com.tr/2007/04/17/yesil.jpg
Ankara `nın ardından diğer büyük illerde de yeşil kart sahiplerinin durumu bilgisayardan taranarak ortaya çıkarılıyor.
Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürü Ömer Duman `dan alınan bilgiye göre, Muhasebat kontrolörleri, pilot bölge olarak seçtikleri başkentte geniş çaplı bir yeşil kart denetimi yaptı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan `ın onayı ile gerçekleştirilen çalışmada, Sağlık Bakanlığı `nın Yeşil Kart Bilgi Sistemi `nden, Ankara `daki yeşil kart sahiplerinin TC kimlik numaraları alındı. Bu liste, daha sonra Gelir İdaresi Başkanlığı `nın VEDOP sistemindeki bilgileri ile çapraz kontrole tabi tutuldu.
Bu şekilde şahıslardan motorlu taşıtı, vergi mükellefiyeti ve şirket ortaklığı bulunanlar ile bankalarda 10 bin YTL ve üzerinde parası olanlar tarandı. Ardından da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü `nden şahısların gayrimenkul sahibi olup olmadıkları araştırıldı. Bu çalışmada, 220 bin yeşil kartlının bulunduğu Ankara `da 17 bin 638 kart sahibinin, ekonomik açıdan çok iyi durumda olduğu ve sistemi suistimal ettiği tespit edildi. Bu kişilerin aileleri de dikkate alındığında, haksız yere yeşil kart kullanan kişi sayısının 40-50 binleri bulabileceği tahmin ediliyor. Denetim sonucunda, Ankara `da yalan beyanla yeşil kart alanların 2 bin 600`ünün 1 ile 4 arasında gayrimenkulü bulunduğu belirlendi. 5 bin 200 kişinin, 1 veya 1`den fazla aracı olduğu anlaşılırken, bu araçlar arasında son model BMW ve Passat `lar da yer alıyor.
150 bin YTL `den fazla paraları var
Araştırma, 2 bin 400 kişinin ticaret erbabı, 693 kişinin şirket ortağı, bin 166 kişinin ise bankada 10 bin yeni lira ve üzerinde parası olduğunu da ortaya koydu. Bankada parası olanların 600`ünün hesabının 50 bin yeni liraya kadar ulaştığı gözlendi. 70`inin banka mevduatı 50 ile 100 bin, 14`ünün 100 ile 150 bin yeni lira arasında. 12 kişinin ise 150 bin yeni liranın üzerinde parası var. 14 kişinin hem evinin, hem işinin, hem arabasının, hem de bankada parasının bulunması dikkat çekti. Muhasebat kontrolörleri, başkentin ardından İstanbul , İzmir , Adana , Bursa ve Gaziantep `te de yeşil kart denetimlerine başladı. Muhasebat Genel Müdürü Ömer Duman , bu çalışmanın ardından yanlış beyan ile haksız yere yeşil kart alanlara yönelik idari ve adli sürecin başlayacağını açıkladı. Ankara `da tamamlanan denetimin ardından yeşil kartta suistimale yönelenlerin listesinin, gereğinin yapılması için valiliğe gönderildiğini vurgulayan Duman şunları söyledi: `Valilik , bu kişilerle ilgili son işlemleri yapacak, iptal edilen yeşil kart listesini bize iletecek. Biz de, bunlar için nereden, ne kadar sağlık harcaması yapıldığını çıkaracağız. Ardından kart yoluyla devletin bu kişilere yaptığı sağlık giderlerinin listesini Sağlık Bakanlığı `na göndereceğiz. Bakanlık da, kendilerine yapılan harcamayı, bu kişilerden tahsil edecek. Aynı şekilde, yanlış beyan ve suistimal nedeniyle söz konusu kişiler hakkında ceza davaları da açılacak.` Ankara , aa 2007-04-17 03:05:37 Zaman
Nasıl ama !!
Ampul Sistemi nasıl TIKIR TIKIR işliyor........
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Siz kişi başına 10.000 USD gelir olan bir ülke istemiyormusunuz? Bırakın bu tesadüfleri. bakleyin kişi başına gelir 10.000 dolar olsun. Size iyilik yaramıyor zaten
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Ben bir tesadüfüm zuhur eyledim
Geldim memlekete ninni söyledim
Kişi başı onbin dolar diledim
Bana kısmet imiş hepsini yedim
Taibiyim ülkenin boyum kavaktır
Her tarafa dönerim belim kıvraktır
Öğrenin artık millet huyum yavşaktır
Babasıyım vezinin (?) oğlum salaktır
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Alıntı:
Kemal Asım Mansuroğlu rumuzlu üyeden alıntı
Ben bir tesadüfüm zuhur eyledim
Geldim memlekete ninni söyledim
Kişi başı onbin dolar diledim
Bana kısmet imiş hepsini yedim
Taibiyim ülkenin boyum kavaktır
Her tarafa dönerim belim kıvraktır
Öğrenin artık millet huyum yavşaktır
Babasıyım vezinin (?) oğlum salaktır
süper ya :)
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Tesadüfler her zaman olabilir, bunu büyütmenin anamı yok. Çok sevdiğim bir tesadüften bahsedeyim söylentilere göre Ankara'da bir maymun bilgisayar başında tuşlara tesadüfen basarak insanlık tarihini hatasız bir şekilde yazmış....Böylesine bir tesadüf olabiliyorsa yukarıdakilerin hepsi de olabilir. Öküz altında buzağı aramanın anlamı yok. Bu konuda sayın Ragıp Atay'a katılıyorum....
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Alıntı:
Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ''kesin'' yorumlardan kaçınan Washington yönetimi, 22 Temmuz'da yapılacak seçimler için daha net bir tavır sergiliyor. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, AK Parti'nin Türkiye'yi Avrupa'ya doğru götürdüğünü söyledi. Rice, "Bizim rolümüz, oradaki demokratik ve anayasal süreçlere göre olmalı. Bu hükümet halk tarafından seçildi ve Türkiye'yi Avrupa'ya doğru götürmeye kendini adadı. Hükümetin politikası hep bu yönde ve Avrupa içine entegrasyona çalışıyor, İslami kökleri olan AK Parti liderliği tarafından yönetildiği halde" dedi.
Şimdi insan düşünmeden edemiyor. Bu ABD yönetimi mi başka bir gezegende yaşıyor, yoksa biz mi? Bu kadar açıkça demokrasiyi iplemeyen, onu işine geldiği gibi kullanan, şeriatçı kadroları Devlete dolduran, Anayasanın değişmez ilkelerini ve Türkiye Cumhuriyetinin bütün değerlerini yeniden tanımlamaya, alt üst etmeye çalışan bir parti ve onun başı hakkında bu yorumun yapılması ilginç değil mi?
ABD, AB, Kıbrıs Rum Kesimi, Barzani, Talabani bu hükümeti destekliyor. Ama bu ülkede halk sokaklara çıkıp bunları eleştiriyor. Mesela aşağıdaki konuşmayı bu hükümeti destekleyenler duymamışlar da sadece bizler mi biliyoruz. Yoksa onlar gayet iyi biliyor ve konuşma içeriği onların emelleri ile örtüştüğünden açıktan desteklemekten geri durmuyorlar mı?
Şimdi size sorarım. Bu konuşmayı yapan bir Başbakanı ve onun partisini bu ülkenin başında görmek size ne ifade ediyor? Bu konuşmaları yapanlar bizi hangi Avrupaya götürür, yoksa Ortaçağ Avrupası olmasın o Avrupa?
http://www.youtube.com/watch?v=eg3hkWCnA8c
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Bütün bunları yazan arkadaşım, sana önemli bişey sormak isterim..Anlatmaya çalıştıklarından bu ülkenin dışarıdan yönetilen bir ülke olduğunu ve dış güçlerin herşeye müdahale ettiğini ima etmeye çalışmışsın..Bana kalırsa bu konuda biraz yanılıyorsun..Sana bununla ilgili bir kaç örnek vereyim ve sende onları bana açıklamaya çalış..
1-Madem bizi Akp görünümü altında ABD yönetiyor "tezkere meclisten niye geçmedi"
2- Ve madem dış güçler bu kadar güçlü niye bu ülkede Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasını sağlayamadılar..Kaldı ki bizim ülkemizde parayla dönmeyen iş yok..O çok sevimli ABD, AKP isteseydi toplamda 8 tanecik milletvekili alıverirdi hemen kadroya bu çok mu zor..
Hani bir söz vardır " Kraliçe bile olsa herkesin bir fiyatı vardır " diye..Hadi fiyatı da geçtim, bu işi minicik bir gözdağıyla bile halledebilirdi AKP..
Şimdi seçim zamanı ya, artık herkes birbirinin arkasından atar tutar..Yahu bu ülkede ne zaman temiz siyaset yapıldı ki ..En kirli dolaplar da AKP zamanında değil 2000-2001 krizinde bankaların siyasilerin yakınları tarafından boşaltılmasıyla ve milletin paralarının yurt dışına transferiyle yaşanmadı mı?? Koskoca bankayı batıran pek değerli eski Cumhurbaşkanının yeğeni o dönem birkaç ay cezaevinde göstermelik yatıp çıkmadı mı ?? Bunların suçlusu da mı AKP yani ne alaka.. Genç partiye bu meclisin kapıları o dönem MHP tarafından açılmadı mı?? Bunları bilmek için çok gerilere gitmeye gerek yok ki..
Yolsuzluk ve kirli siyaset cahil toplumların kaderidir..Türk milleti yıllardır kendi ülkesinde oynanan çirkin oyunları görmekten acizdir..Kim ne tarafa çekerse o tarafa gider..Sağ-sol olayına kardeşinin gözünü oyar, Türk-Kürt ayrımcılığı yapar doğudaki Kürtlere 3. sınıf insan muamelesi yapılır onların sorunları çözülmez, yok sayılır, terörü bitirmesi gereken ordu işini gücünü bırakır muhtıra çıkarır..Kimsenin anayasanın özünden haberi yoktur "Dini inançların kimseye zarar vermeden yaşanabileceğini kimse kabul etmez" Laik-Dinci tartışması yapılır..Yapılırda yapılır ve Türk insanı hiçbir zaman bunların arkasında ne var diye kendi kendine asla sormaz..Sormayı akıl edemez..Kim ne tarafa çekse o tarafa meyleder ama gerçek ortaya çıktığında iş işten çoktan geçmiş milyonlarca insanın geleceğine ve hatta hayatına mal olmuştur artık..Bu ülkede siyasiler ( ve son günlerde öğretim görevlileri )Cumhurbaşkanını halk seçemez der, halkı aptal, cahil yerine koyar kimse "gıkını" çıkarmaz..Sevgili Aziz Nesin bu milletin %60'ı aptaldır dediğinde herkes ateş püskürmüştü..Ama bunu sindirip kendimize gelemedik, o da sindiremeyeceğimizi anlayıp "Ben yanılmışım bu halkın %100'ü aptaldır" dedi..Bence haklı çünkü 80 küsür yıldır bu ülke hala aynı sorunları tartışıyor hala aynı yerinde sayıyor..
AKP hakkında yazdıkların doğru olabilir onu bilemem ama bende sana şunu sorarım "O ZAMAN BANA ADAM GİBİ SİYASET YAPAN BİRİNİ GÖSTER !!!!"
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
1- Tezkerenin görüşüldüğü kapalı oturuma katılan 533 milletvekilinden 264'ü Başbakanlık Tezkeresi'ne kabul oyu verdi. 250 üyenin red oyu kullandığı oylamada 19 üyenin oyları da çekimser oldu. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'ne bağlı milletvekilleriyle 100'e yakın AKP milletvekilinin hükümet tezkeresine red oyu verdiği sanılıyor. Böylece tezkere, çoğunluk oyunu almasına rağmen toplantı salt çoğunluğu tarafından kabul edilmediği için reddedilmiş oldu. Anayasa'nın, TBMM Toplantı ve Karar Yeter Sayısı başlıklı 96'ncı maddesi, "Anayasa'da başkaca bir hüküm yoksa, TBMM üye tamsayısının en az üçte biriyle toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar verir" hükmünü içeriyor. Ancak Meclis Başkanı Bülent Arınç, sonucun bir "red" oyu olmadığını söyledi.
AKP içerisinde , ANAP, MHP, DYP kökenli milletvekilleriinin bulunduğu düşünülürse, AKP'nin fire vermesinin nereden kaynaklandığı açıklanmış olur. Yani neymiş şeriatçılar, milli görüşçüler ABD'den yana tavır koymuşlar.
2- Ordu muhtırası olmasaydı , seçerlerdi Gül'ü. Demek ki Gül'ün seçilmesini isteyenlerin para teklifleri veya küçük gözdağları, ordunun verdiği muhtıranın yanında hafif kalmış, malum .... korkusu!!! Yalnız iyi yazmışsınız, demek ki bizim ülkede demokrasi paranın ve gözdağlarının ucundaymış. Siz bunu bir hukukçu, avukat olarak itiraf ettikten sonra ben artık orduya muhtırası nedeniyle eskisi kadar kızamıyorum.
3-
Alıntı:
Avrupa'da Tarikatlar...
Avrupa'yı tarikat şeyhleri ve "Milli Görüş" kuşatmış durumda...
Bir ara "yeşil sermaye" nin kumbarası olan camiler, şimdilerde tarikatların eline geçmiş...
Tarikatların arkasındaki siyasi güçlerden birisi de iktidardaki sol ve sağ partiler...
Fethullahçılar Almanya 'da SDP 'yi arkalarına almışlar...
Hollanda'ya gelince...
"Mandaren" adlı şirket "Milli Görüş" ün...
Şirketin müdürü ise Üzeyir Kabaktepe ...
Amsterdam'da "Westermoskee" camisini "Mandaren" şirketi yapacak...
Üzeyir Kabaktepe, zimmetine 113 milyon Avro geçirmiş sahte belgelerle...
Üstelik 6 milyon Avro da kayıp...
"Tarikatlar" ve "Milli Görüş" arasında para toplama yarışı hızla sürüyor Avrupa'da...
Dernekler kuruluyor, yoksul ailelerin çocukları için para toplanıyor camilerde...
Paraların bir dilimi Türkiye'deki bazı derneklere, oradan da "dinci partilere" aktarılıyor...
Bunların hepsi iddia!..
Hollanda, Belçika polisi bu konuda nasıl bir araştırma yapıyor bilmiyorum ama Almanya'daki Kanal 7 Int ve Deniz Feneri Derneği'nin tam iki yıl izlendiğini biliyorum...
Brüksel'den İstanbul'a dönüyorum...
13 Mayıs Pazar günü İzmir 'de Gündoğdu Alanı'nda olacağım...
İstanbul'a ilkyaz çoktan gelmiş. Trafik yine bildiğiniz gibi...
Mavi bir gökyüzü altında yürüyorum bir süre. Beyoğlu'na çıkıp kahve içiyorum bir kafede.
Gazeteleri okuyorum...
Şu "sıkmabaş" a inadına "türban" diyenleri anlamıyorum? Kime hizmet ediyorlar "türban" diyerek merak ediyorum?
" Sıkmabaş" ı "türban" diye adlandıran kesim Fethullahçılardır, bu böyle biline!..
Bazı Atatürkçüler, Fethullahçılar ve ikinci Cumhuriyetçiler gibi televizyon ekranlarında, gazetelerde rahibe örtüsü benzeri , siyasal İslamın simgesi olan "sıkmabaş" a "türban" diyerek olayı hafife almaya çalışıyorlar.
****
Yeşil sermaye, Milli Görüş ve tarikatlar...
Biliyorsunuz İsviçre dünyanın para kasası...
Aykut Küçükkaya 'nın Cumhuriyet Yayınları'ndan çıkan "Şef" adlı kitabı YİMPAŞ 'la kurulan para diktatörlüğünü anlatır...
Dün sabah gazeteye geldiğimde Aykut, konuk katında sakallı, yaşlı biriyle konuşuyordu...
Gelen kişi YİMPAŞ 'a 1 milyon mark kaptırmıştı 1996 yılında...
Daha sonra Aykut, sohbet ederken YİMPAŞ 'ın İsviçre'de yaptıklarını şöyle özetledi:
"Yozgat'ta halka açılan üç temel şirketin, Yimpaş İhtiyaç Malzemeleri, Yimpaş Holding AŞ ve Yimpaş Gıda Sanayi hisse senetlerini Türkiye 'de ve Almanya'da satarak para toplayan Yimpaşçılar, İsviçre'de halka açık olmayan Yimpaş Group AG 'yi kurdular. Toplanan paralar özel kuryeler aracılığıyla, vergisiz biçimde İsviçre 'deki YİMPAŞ şirketine aktarıldı.
Credit Lyonnais Bankası, UBS AG ve Basellandschaftlichen Kantonal Bank 'ta Yimpaş Group AG Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar , şirketin asbaşkanı Dieter Kraus , şirket kurucusu İsmail Can ve eşi Belma Can ,YİMPAŞ yöneticisi Erol Özbek , öncü şirket Conway Treuhand AG ve Yimpaş Group AG adına onlarca hesap açıldı...
Örneğin şef Dursun Uyar adına UBS AG'de açılan hesabın numarası 233-631'875.40X'ti ..."
YİMPAŞ 'ın Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar için Almanya tutuklama kararı çıkardı. Uyar ise hâlâ Türkiye'de. Şu sıralarda AKP Genel Merkezi'nden çıkmıyor.
Yeşil sermaye, Milli Görüş ve tarikatlar sırtlarını CDU-SDP koalisyon hükümetine dayamışlar...
Türk kökenli sosyal demokrat milletvekilleri Türkiye'de CHP 'nin, DSP 'nin ve SHP 'nin gizli gizli altını oymayı sürdürüp AKP'nin yeniden tek başına iktidar olması için Tanrı'ya dua ediyorlar...
Onlara göre AKP yenilikçi, özgürlükçü, liberal bir parti...
Sıkışınca "sosyalist olduklarını" söylüyorlar, Tayyip Bey 'i, Abdullah Bey 'i, "kurtarıcı" olarak görüyorlar...
Tıpkı bizim Türkiye'deki dönekler gibi!..
SDP 'nin en iyi ilişki kurduğu gazete Fethullahçı Zaman Almanya'da.
Pek çok paneli ortaklaşa düzenliyorlar...
****
Bir haftadır yurtdışındaydım...
Altı ay önce bir karamsarlık vardı gurbetçilerde. Tandoğan mitingi onları da uyandırmış, Çağlayan mitingi ise coşturmuş...
Şimdi sırada İzmir mitingi var...
Manisa mitingini televizyondan izledim Frankfurt'ta...
Sol birleşir mi?
En çok sorulan soru buydu...
Cumhuriyet Frankfurt Bürosu'ndan Ömer Aktaş 'ın düzenlediği panelde bu coşkuya yakından tanık oldum...
Konuştuğum kişilerin çoğunluğu şöyle diyordu:
"AKP'nin iktidar olmaması için her yol geçerlidir. CHP-DSP-SHP birlikteliğine Genç Parti de katılsın."
Ne diyorsunuz?
Hikmet ÇETİNKAYA - Cumhuriyet
Haklısınız gerçekten geçmiş dönemlerde de önemli yolsuzluklar yaşandı. Ancak o soysuzlardan hiçbiri, bu yolsuzlukları din kisvesi altında ve bir yandan da Cumhuriyeti yıkmak için yapmadı.
4- Bunlara halk dur demezse, bunların demokrasi, saf dini duygu ve inançlar , masum insan hakları kisvesi altında önümüze sürdüğü ve sizin gibi eğitimli bir insanın bile inandığı takiye kabul görürse ; birkaç yıl sonra bu sitede avatar olarak ben kalpaklı Mustafa Kemal'i kullanamam. Çok üzücü!!! Ancak sizin avatarınızın ne hale geleceğini düşününce Türk kadınları için daha fazla üzülüyorum emin olun!!!
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Sn. turkuaz1923,
Birkaç kez iletilerinizde kullandığınız üslup nedeniyle iletilerinizi düzeltmek zorunda kalmış, yönetim adına sizi uyarmış, bu tip iletilerinizin tekrarı halinde siteden gönderileceğinizi belirtmiştim. Görüyorum ki uyarılarımı dikkate almışsınız, teşekkür ederim. İletinizin üzerine arkadaşıma yanıt vermem gereksiz hale gelmiş.
Sadece son soru açıkta kalmış:
Alıntı:
AKP hakkında yazdıkların doğru olabilir onu bilemem ama bende sana şunu sorarım "O ZAMAN BANA ADAM GİBİ SİYASET YAPAN BİRİNİ GÖSTER !!!!"
AKP ehven-i şer değildir. Şer kulvarının da dışındadır. Bu nedenle AKP dışında laik , demokratik, sosyal hukuk devleti sisteminde arzu ettiğiniz herhangi bir parti... Zaten bu seçimde de tufaya düşerseniz, bundan sonrakinde içinden seçim yapabileceğiniz bir parlementer sistem varolmayacak korkarım.
Selamlar,
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Sevgili Ebru
RTE klasiği bugün gazetelere düştü. Onu ekliyorum.
Lütfen birde bunu değerlendir.
Milli Eğitim Bakanı Çelik: Diyanetten Milli Eğitim'e 836 atama yaptık
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 28 Kasım 2002’den, bu yılın Nisan ayına kadar Diyanet İşleri Başkanlığından bakanlığa toplam 836 kişinin atamasının yapıldığını bildirdi.
Başka da bişey demiyorum.
Tabi necip milletimize kazandırdıkları bir ebenim müsteşarlık hikayesini telafuz bile etmiyorum o haber eskidi güya...
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Unutmuşum eklmeyı atananların hiç biri yönetici değilmiş.
833 tanesi öğretmenmiş.
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Sayın Av.Hanife Ebru Öztürk ;
Görülen o ki avukatsınız. Bu yüzden bahsettiğiniz konulardan en azından hukuki olanlara daha aydınlatıcı yaklaşmanızı dilerdim.
İki forumunuzdaki bu konuda yazdıklarınızı okudum da hukuki bir gerekçe aradım ama bulamadım. Diğer hukuki sorulara bakıldığında gayet açık ve anlaşılır yanıtlar vermenize karşın siyasi görüşünüz ne olursa olsun bu konuda da aynı özeni beklerdim. 367 ye niçin karşı olduğunuzun hukuki gerekçesini göremediğim gibi Cumhurbaşkanlığının halk tarafınan seçilmesine yönelik bu parlementonun almış olduğu bu kararı destekleme nedeninizinde hukuki yönünü merak ettim.
Bu konulardaki görüşünüzü almadan sizin yazınız hakkında bir yorum yapmayı doğru bulmuyorum kişisel olarak. Sadece katılmadığımı belirteyim.
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Alıntı:
Av.Hanife Ebru Öztürk rumuzlu üyeden alıntı
Bütün bunları yazan arkadaşım, sana önemli bişey sormak isterim..Anlatmaya çalıştıklarından bu ülkenin dışarıdan yönetilen bir ülke olduğunu ve dış güçlerin herşeye müdahale ettiğini ima etmeye çalışmışsın..Bana kalırsa bu konuda biraz yanılıyorsun..Sana bununla ilgili bir kaç örnek vereyim ve sende onları bana açıklamaya çalış..
1-Madem bizi Akp görünümü altında ABD yönetiyor "tezkere meclisten niye geçmedi"
Bu konuda harun beye tamamiyle katılıyorum. Okadar desteklenmesine rağmen kendi tabanına dahi inandırıcı gelemediği içindir.
Alıntı:
2- Ve madem dış güçler bu kadar güçlü niye bu ülkede Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasını sağlayamadılar..Kaldı ki bizim ülkemizde parayla dönmeyen iş yok..O çok sevimli ABD, AKP isteseydi toplamda 8 tanecik milletvekili alıverirdi hemen kadroya bu çok mu zor..
Kurtuluş savaşı savaşçılarımızdan daha güçlü ülkelere karşı kazanıldı. güçlü olmak kazanmak için yeterli değil. Milletvekili alabilirdi belki ama almadı. AKP bu oyunu çok uzun planlı oynuyor. Mağduru oynayarak oy toplamaya çalışıyor
Alıntı:
Hani bir söz vardır " Kraliçe bile olsa herkesin bir fiyatı vardır " diye..Hadi fiyatı da geçtim, bu işi minicik bir gözdağıyla bile halledebilirdi AKP..
düşündüğünüzün aksine o kadar becerikli değiller.
Alıntı:
Şimdi seçim zamanı ya, artık herkes birbirinin arkasından atar tutar..Yahu bu ülkede ne zaman temiz siyaset yapıldı ki ..En kirli dolaplar da AKP zamanında değil 2000-2001 krizinde bankaların siyasilerin yakınları tarafından boşaltılmasıyla ve milletin paralarının yurt dışına transferiyle yaşanmadı mı?? Koskoca bankayı batıran pek değerli eski Cumhurbaşkanının yeğeni o dönem birkaç ay cezaevinde göstermelik yatıp çıkmadı mı ?? Bunların suçlusu da mı AKP yani ne alaka.. Genç partiye bu meclisin kapıları o dönem MHP tarafından açılmadı mı?? Bunları bilmek için çok gerilere gitmeye gerek yok ki..
Ebru hanım o bankacıların helikopterleri ile yine o bankacılarla kapalı odalarda toplantı yapanları unutmamak lazım.
Alıntı:
Yolsuzluk ve kirli siyaset cahil toplumların kaderidir..Türk milleti yıllardır kendi ülkesinde oynanan çirkin oyunları görmekten acizdir..Kim ne tarafa çekerse o tarafa gider..Sağ-sol olayına kardeşinin gözünü oyar, Türk-Kürt ayrımcılığı yapar doğudaki Kürtlere 3. sınıf insan muamelesi yapılır onların sorunları çözülmez, yok sayılır, terörü bitirmesi gereken ordu işini gücünü bırakır muhtıra çıkarır..Kimsenin anayasanın özünden haberi yoktur "Dini inançların kimseye zarar vermeden yaşanabileceğini kimse kabul etmez" Laik-Dinci tartışması yapılır..Yapılırda yapılır ve Türk insanı hiçbir zaman bunların arkasında ne var diye kendi kendine asla sormaz..Sormayı akıl edemez..Kim ne tarafa çekse o tarafa meyleder ama gerçek ortaya çıktığında iş işten çoktan geçmiş milyonlarca insanın geleceğine ve hatta hayatına mal olmuştur artık..Bu ülkede siyasiler ( ve son günlerde öğretim görevlileri )Cumhurbaşkanını halk seçemez der, halkı aptal, cahil yerine koyar kimse "gıkını" çıkarmaz..Sevgili Aziz Nesin bu milletin %60'ı aptaldır dediğinde herkes ateş püskürmüştü..Ama bunu sindirip kendimize gelemedik, o da sindiremeyeceğimizi anlayıp "Ben yanılmışım bu halkın %100'ü aptaldır" dedi..Bence haklı çünkü 80 küsür yıldır bu ülke hala aynı sorunları tartışıyor hala aynı yerinde sayıyor..
Yazdıklarınızın bir bölümü doğru bir bölümü yanlış genel olarak bir kafa ve anlam karmaşası içinde. Ülkemizin sürekli olarak bir karmaşa içinde bırakılmaya çalışılması doğrudur. Ancak unutmamak gerekirki her karışıklıktan toplumun hangi kesimlerinin kaybettiğini iyi hatırlamak lazımdır. Belki o zaman hedefin neresi olduğu çok daha iyi anlaşılacaktır. Ne yazık ki biz bunları kan gözyaşı ve işkence ile öğrendik . sizler yakın tarihimizi iyi inceleyerek iyi analiz ederek öğrenmeniz gerek. Zaten bu şekilde öğrenemezsiniz bizim gibi yaşayarak öğrenirsiniz.
Alıntı:
AKP hakkında yazdıkların doğru olabilir onu bilemem ama bende sana şunu sorarım "O ZAMAN BANA ADAM GİBİ SİYASET YAPAN BİRİNİ GÖSTER !!!!"
Demokrasi toplumsal uzlaşma kültürüdür. Kıral seçmiyoruz. Lider seçmiyoruz. Liderler vardır ya da yoktur. Demokrasi kurallar ile korunur. kişiler kurallara demokrasi kültürüne sahip çıktıkça iyi olur.
Temel anayasa hukuku veya başka bir değişle siyaset bilimi toplumsal sözleşmeyi inceler. Toplumsal sözleşme metinleri o ülkede yaşayan insanların nasıl yönetilmek istendiğini nelere dokunulmayacağını ve benzeri temel kuralları oluştururlar. Bu metinler o ülkenin o insanlarının nasıl yaşamak istediklerini de belirler. Bu kurallar ülkenin kurucu iktidarları tarafından kaleme alınır ve inşa edilmek istenen binanın planı gibidir.
Böyle bakıldığında bizim ülkemizin planında Atatürk vardır. planında çimentosunda demirinde kumunda herşeyinde . Bir yazarın deyimi ile söylemek gerekirse bu ülkenin adı ATATÜRKİYE de olabilirdi.
Milli görüş gömleğini girmiş oluşumlar bu gün yukarıda izah ettiğim oyunu oynayarak aslında yıldırım orduları tarafından ve/veya menemende , şeyh sait isyanlarında yendiği ama yok edemediği gericiliğin bir çok siyasi oluşum içinde zaman zaman yer altında zamanla yer üstünde olgunlaştığı serpildiği oluşumlar haline gelmiştir. Amaç bellidir. Şeriat ile yönetilmek. Bu düşüncenin en yüksek yerlere taşınması planlanmaktadır. Bu gün yaşanan çatışma esasen bu ülkenin topraklarında yüzyıllardır süre gelen bir mücadeledir.
Baktığınızda son kale gibi görünen yerin dahi yeterli olamadıklarını anlayan bu kişiler şimdi başka bir oyunu oynamaya başlamışlardır.
Aslında vatan için iyi şeyler yapmak istedikleri ama nedense haksız bir şekilde engellendikleri oyununu oynayarak her zaman mağdurun yanında olan bu ülke insanlarına oynamaktadırlar. Bu oyunu görmemek mümkün değildir. Bu oyuna gelmeyelim
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Sayın turkuaz1923,
Üslübunuzdan "Benden değilsen yaşamaya hakkın yok" tarzında bir yaklaşımınız olduğunu çıkardım. Burada, yazdıklarımdan AKP yanlısı olduğumu düşünüp cevap yazan herkese tek bir şey söylemek isterim. Ben illaki birilerinden ve özellikle de sizden yana olmak zorunda mıyım? Demokrasi tek tip düşünce sistemini mi gerektirir? Görüntü olarak bile sizden çok çok farklıyken düşünce olarak birebir sizinle örtüşmek zorunda mıyım?
Demokrasiden bahseden sol kesim ile sağ kesimin birbirlerine karşı hiç mi hiç tahammülü olmadığını, her iki tarafında kendilerini hep en akıllı, bu ülkeyi en çok seven, en çok düşünen kesim gibi lanse etmelerine de hala bir anlam verebilmiş değilim. Madem bu kadar seviyorlar, niye bu ülkeyi layık olduğu yere getirebilmiş değiller. Niye toplumun büyük bir kesiminden uzaklar ve sol kesim hala toplumun bir kısmına “başları kapalı” diye “insan bile değil bunlar” muamelesi yapıp anayasal haklarını görmezden geliyor.
Atatürk dönemi dışında bu ülkeye sol kesim ne verebilmiştir. Ben söyleyeyim. Hiçbirşey!!! Yalnızca Atatürk üzerinden bolca laf, bolca siyaset. Laf çokluğuna karşın icraatın yokluğu da kendi içinde garip bir tezatlık taşır. Atatürk’ün “Türk, öğün, ÇALIŞ, güven” sözünün çalışmak kısmı hep es geçilmiştir. CHP potansiyel rejim düşmanı AKP ile 4.5 yıl kardeş kardeş siyaset yapmış, AKP karşısında hiçbir varlık gösterememiş son zamanda yaptığı tuhaf çıkışlarla kendi taraftarının bile nefretini kazanmayı becerebilmiştir. Şimdi muhalefetteyken bile ne söylediğine dikkat etmeyen, garip sözler veren ama iş bu sözleri tutmaya gelince yaptığı gafletin farkına varıp çark eden bir partiye kim inanır ( tabi ki Kadir İnanır):o
Tabi bu mevcut hazin tablo karşısında muhalefette olan bu sol partinin artık tek başına bu ülkeye bir şey veremeyeceği anlaşıldığından küllerinden yeniden doğma çabasında olan diğer partilerle birleşmesi tavsiye edilmektedir. DSP’nin geçmişi bellidir.(Her iktidara geldiğinde halk hep tuhaf bir şekilde fakirleşivermiştir. Ama bu onların değil kaderin suçudur.) Diğerlerinin geçmişi de az çok ortadadır. Eğer aralarına yeni yetme Özal zengini Uzanların Genç Partisi’ni de alırlarsa işte o zaman tam Atatürkçü ve tadından yenmez bir iktidar partisi olacaklardır. (Tabi Genç Parti liderinin eski alışkanlıklarından vazgeçemeyip bu birleşik partinin içini de hortumlama riski her zaman vardır. Belki de işe ilk olarak İş Bankasından başlar zira banka görünce dayanamaz.)
Şimdi soruyorum size, bu mudur Atatürk’ü sevmek ve temsil etmek. Bulunduğun yerde kılını bile kıpırdatmadan yıllarca durmak ve son dakika golü atmaya çabalayarak halka sempatik görünmeye çalışmak. Hatta bunu tek başına bile yapamamak ve diğer partilerden destek beklemek.
Diğer yandan solculara göre Atatürk’ü bir tek kendileri gerçekten sever ve anlarlar ama başı örtülü biri sevmez, sevemez, sevmeye de hakkı yoktur. Atatürk sadece onların Atatürk’üdür ve paylaşılmazdır. Sevmek için önce ve ille de solcu olmalıdır. Başınız kapalıysa Atatürk’ü onlardan çok sevdiğinizi asla ispatlayamazsınız. Niye çünkü onlara göre tipiniz müsait değildir. O türban, solculara göre inançtan değil de siyasi nedenle örtülmüştür. Bu nedenle bu insanların hiçbir anayasal hakkı da olamaz. Hatta kamusal alan olan sokakta bile başörtüsü yasaklanmalı, yasağı ihlal edenler Taksim meydanında ibreti alem için sallandırılmalıdır. :kızgın: Bizim kültürümüzde kadınlar zaten hiçbir zaman örtünmemiştir, tarih böyle bir şeyi yazmamıştır da. Kurtuluş savaşında sırtında top mermisi taşıyan kadınlarımızın aslında başörtüsü falan yoktur. Onların saçları röfleli ve tırnakları da manikürlüdür. Böyle başı kapalı köylü kadınları resmeden de densizin ta kendisidir (!) Ancak nedense Refah Partisinden sonra inançlı ve başörtülü diye kesim türeyip hepside birer adet saatli bombaya dönüşüvermiştir. O nedenle bu insanlar bir an önce yok edilmelidir. Bunun içinde toplamda 4 parti aralarına Genç Parti’yi de almalı ve bir AKP kadar büyük olabilmenin yollarını aramalıdır. Ancak ne yazık ki bu biraz zor görünmektedir zira tüm sol kesimin hepsi kendi partilerini biricik parti olarak görüp diğerine katılmak istemez. Halk için bile olsa buna asla razı olamazlar. (İzmir’e bile birlikte gidemeyeceklermiş) Onlar için halk yoktur kendi partileri ve yandaşları vardır.
Hatta solcuların bir kısmı, hortumlamanın, yolsuzluğun banka batırmanın ülkenin ekonomik çöküntü yüzünden iç savaşın eşiğine kadar gelmesinin AKP kadar tehlikeli bir durum olmadığını savunur. Tabi canım öyledir de. Ekonomik kriz yüzünden Türkiye Cumhuriyeti’nin yok olması aslında hiç önemli değildir. Hatta bu konunun tartışılması bile abestir. ( Cık cık cık..çok ayıp Ebru niye açıyosun bu konuları ) Bu ülkede 80 küsür yıldır tüm yolsuzluklar ve “ tatlı tesadüfler” hep AKP zamanında olmuştur diğer partiler hep masum hep düzgün hep cici siyaset yapmıştır. Ama halk ve asker onları bir türlü anlayamamış ya her seçimde sandığa gömmüş yada ihtilalle yönetimden almıştır (!) :eek: Hatta ve hatta Mesut Yılmaz’ın başkalarına peşkeş çekmek için o dönem Amerika’dan kurtarıcı gibi gelen ve koalisyonun bağrına bastığı Kemal Derviş’le birlikte Yapı Kredi’ye haksız olarak el koyması da son derece makul ve yerinde bir davranıştır. (!) Ülke çalkalanırken Ecevitlerin konutlarına çekilmeleri, Ecevit’in adeta Başbakanlık koltuğuna ölmeye yemin etmesi ama evine doktor sokmaması ve borsanın bu nedenle her gün biraz daha batması da aslında son derece meşrudur.(!) Tüm bunların hatta ve hatta Tansu Çiller krizinin, 2000 krizinin Ecevit zamanında halkın karneye bağlanmasının baş mimarı bile AKP’dir. Yimpaş nedir ki Süleyman Demirel’in yakın silah arkadaşı Cavit Çağlar ile yeğeninin bankasını ve İmar Bankası’nın içini de AKP boşaltmıştır ve tüm bankaları boşaltmaya devam edecektir. Senelerdir IMF’ye faiz ödeyen Türkiye’nin tarihinde ilk kez anapara ödemesine geçmesinin AKP zamanında olması hiç önemli değildir ama olsundur. Türkiye’yi İMF’ye muhtaç eden her dönem borç alıp borcu katlayan da bizzat AKP’nin kendisi değil midir? Hak etmiştir. Müstehaktır (!!!!!) Hatta siz evinize giderken ayağınızı taşa çarpsanız bunun sorumlusu da AKP’dir. O taşı oraya bizzat siz ona çarpın diye koymuştur.
Benim amacım sadece bu forum başlığını açan arkadaşıma birkaç soru sorup yanıtını alabilmekti ki yanıtı da bizzat siz verdiğinize göre bu arkadaşın tezini de siz çürütmüş oldunuz. Yani AKP büyük tehlikeyse bu ülkede o tehlikeye dur diyebilecek bir güç var. Söylediklerinizden bunun ilk olarak halkın seçtiği bakanlar olduğu, o da olmazsa en büyük gücün ordu olduğu sonucu çıkmaktadır. Ee o zaman niye hala bazı kesimler AKP’den öcü gibi korkmaktadır.
Ha bu arada konusu açılmışken yazmadan geçemeyeceğim. Yimpaş hakkında herkesin yanlış bildiği bir şey var. O da şu; yurtdışındaki insanların hiçbiri dini duyguları sömürülerek Yimpaş’a ortak olmamıştır. Gurbetçilerimiz sadece “kısa yoldan paralarını çoğaltmanın” bir yolu olduğu konusunda kandırılmışlardır. Bununda dinle değil insani hırsla alakası vardır. Amaçları sadece dağıtılan büyük kar paylarından “hisselerine düşeni alabilmektir”. Çünkü Yimpaş mağdurlarının belli bir kısmı aynı zamanda İmarzededir. Bu açıdan sadece Yimpaş’ı yuhalayıp İmar Bankası’nı es geçmek haksızlık olur. Zira her iki tarafında zihniyeti aynıdır. Gariban ama paralı insanları büyük para vaadiyle farklı şekillerde sömürmek. Bu durumda Yimpaş gibi şirketlerin kurulmasına ön ayak olan ve aldatılma halinde mağdurları koruma adına tedbir için herhangi bir kanuni düzenleme yapmayan o dönem politikacıları bu sistemin ve mağduriyetin asıl sorumlularıdır. Ama bunun hesabı onlardan değil AKP’den sorulmalıdır.
Bu ülkede bu zamana kadar hiçbir parti kadrolaşmamıştır. Ama İdare Mahkemesinde senelerdir sayıları binleri bulan “tayin davalarının” haklı bir nedeni mutlaka vardır. Hepsinin sorumlusu da AKP’dir zira “meşru yollarla tayinini çıkaran” bu insanlara bu zulmü bir tek AKP yapmıştır. Diğer parti yandaşlarının “meşru şekilde” otur(tul)dukları koltuklardan alınmamalıdır. Çok ayıptır.
Diğer yandan sağ partilerin hiçbirine de sempati duymamaktayım. Ben sadece bu kadar parti arasında “biricik oyuma layık olan” bir tane bile parti çıkmamasından yakınan, Atatürk üzerinden siyaset yapıp da Atatürk’le bağdaşır bir yanı bulunmayan partileri eleştiren sade bir vatandaşım. Ama görünen o ki bundan yakınmak bile bazıları için şeriatçi olmak anlamına geliyor. İlla ki çamurdan da olsa bir sol partiyi desteklemek meğer namus borcummuş ta benim haberim yokmuş (!)
Ayrıca avatarım sadece beni ilgilendirir. Sizi hiçbir şekilde ilgilendirmez. AKP 4.5 yıl boyunca bu ülkeyi yönetirken benim avatarımda değişen tek şey saçımın rengidir.
Bu arada Sayın commodore1tr,
367 konusunda aksi görüş bildiren bir tek ben değilim. Bu konuda basında Sayın Sami Selçuk’un ve diğer muhalif hukukçuların da yorumlarını okumalısınız. Ayrıca Fransa’da bile Cumhurbaşkanı’nı halk seçerken bizim siyasilerimizin bizi buna layık görmemesi sizce sindirilebilecek bir şey midir? Cumhurbaşkanını halkın seçmesini destekliyorum çünkü bizim siyasilerimiz ne yazık ki bu konuyu hep kötü niyetli olarak kullanıyor. Madem milletvekili seçebilecek zekaya sahibiz niye Cumhurbaşkanı seçmeyelim. Kaldı ki bu çok mantıklı bir yaklaşımdır. AKP’nin değil ANAP’ın fikridir. Ama şimdi diğer partiler AKP destekliyor diye “aman bizde onun gibi düşünmeyelim yoksa millet bize ne der” tarzında yaklaşımlar sergilemektedir. Hem niye bu soruyu bana soruyorsunuz. Kendinize sorun. Siz Cumhurbaşkanının istediğiniz, desteklediğiniz ve oy verdiğiniz kişi olmasını istemez misiniz?
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Sayın Av. Hanife Ebru Öztürk,
Yazdıklarınızda haklı olduğunuz yönler olduğunu düşünmekle birlikte, gittikçe gerilim ve nefret dolu hale gelen ifadelerinizi kınadığımı belirtmeliyim.
Satır aralarından yakaladığımı düşündüğüm, aydın Türk Kadını imajınız, sola ve CHP ye saldırırken adeta AKP propogandasına dönüşen ifadelerinizle hiç örtüşmüyor.
Bu güne kadar, Atatürk'ün kurduğu CHP de dahil tüm sol partilerin, ülkemiz için aslında olumlu hiçbir şey yapmadığı, hatta ülke için yapılan olumlu işlerde tek eylemci olan sağ partilerin ve de son zamanların parlayan muhteşem partisi AKP nin önünde bir hain gibi engel teşkil ettiği şeklindeki iddialarınızı da amacını aşmış, rahatsız edici bir yaklaşım olarak görüyorum.
Hala hiçbir aydının türbanın kendisiyle değil, temsil etmeye zorlandığı siyasi amaçla uğraştığını anlayamayıp, güzel cümlelerden oluşan içi fikren boş, ama gerilimle dolu yazılarınızı bir kez daha okumanızı öneriyorum.
Yazılarınız, fanatik AKP'lilere bile dudak uçuklatacak nitelikte bir propogandaya dönüşmüş.
Kim bilir belki de amacınız budur ve seçimler öncesi sizin değerli varlığınız parti ileri gelenleri tarafından fark edilir......
Saygılarımla
Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
Dogrusu Ebru hanımı tanıdığım kadarı ile şeriat özlemi içinde olmayan oldukça da çağdaş bir meslektaşımız olduğunu biliyorum. Bu nedenle ebru hanıma çok basit çok sade bir soru sormak istiyorum harun beyin eklediği linkdeki görüntüleri izlediniz mi ?
http://www.youtube.com/watch?v=eg3hkWCnA8c
lütfen bir daha izleyin ve bize bu görüntülerde geçen düşüncelerin arkasında durup durmadığınızı söyleyin .
Cevap: Re: Erdoğan Gerçeği ve Tatlı Tesadüfler
“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.”
“Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.” :alala