-
Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın tespitlerini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kahir ekseriyetiyle paylaşmıyor" dedi.
Erdoğan, Almanya'ya hareketinden önce, Atatürk Havalimanında yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Ankara'da bugün yapılan mitinge ilişkin soru üzerine, "Bir sivil toplum kuruluşu demokratik hakkını kullanmıştır" dedi.
Mitingi fazla izleme imkanı olmadığını ve sadece başlangıç kısmına bakabildiğini kaydeden Erdoğan, sonrasında kendi randevuları olduğunu ve onlarla ilgilendiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, "Fakat herhangi bir şiddete yönelik eylemin çıkmaması bizler için olumlu bir neticedir. Böyle bir demokratik hakkın kullanılmasından dolayı da memnuniyetimi özellikle ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
NE OLUYOR DA REJİM TEHLİKEDE?
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Harp Akademileri Komutanlığında yaptığı konuşmadaki ifadelerinin hatırlatılması üzerine de şunları kaydetti:
"Doğrusu, sayın Cumhurbaşkanımızın bu tespitlerini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kahir ekseriyetiyle paylaşmıyor. Şu anda Türkiye en sağlıklı dönemini yaşıyor. Ekonomik hayatta durum böyle, siyasi hayatta durum böyle. Ne oluyor da rejim tehlikede? Böyle bir yaklaşımı doğrusu çok çok isabetsiz buluyorum.
Bir defa bunu ülkemizin içinde ve dışında bu büyüme istidadını bu denli güzel gösterdiği bir dönemde, kaldı ki siyasi noktada da istikrarsızlığın olduğu bir ülkede, demokrasinin tehdit altında olduğu bir ülkede ekonominin gelişme kaydetmesi mümkün olur mu? Ekonomi, demokrasi ile at başıdır.
Demokrasinin sağlıklı olmadığı bir toplumda ekonominin böyle ileri bir ivme kaydetmesi mümkün değildir. Böyle sağlıklı olduğu içindir, rejim sağlıklı olduğu içindir ki ekonomi şu anda sağlıklı bir gelişme içindedir."
Erdoğan, birkaç gün önce Antalya Havalimanının açık artırmayla 17 yıllığına 3.2 milyar dolar karşılığında kiraya verildiğini de hatırlatarak, bu gelişmelerin, ülke sağlıklı, istikrarlı ve güvenli bulunduğu için kaydedildiğini anlattı.
Başbakan Erdoğan, rejimin tehdit altında olduğu bir toplumda yabancıların gelip yatırım yapmasının mümkün olmadığını da belirterek, "Ben bunu halkımızın kahir ekseriyetinin paylaştığına inanmıyorum. Böyle bir şey söz konusu değildir. Bu çok yanlış bir tespittir, diye düşünüyorum. Herhalde sayın Cumhurbaşkanımızın bir tespiti olarak kayda geçecektir" dedi.
"MKYK'da kendisinin Cumhurbaşkanlığına aday olmaması yönünde bir karar çıkması halinde, adaylığını açıklayıp açıklamayacağını" soran bir gazeteciye de Erdoğan, bununla ilgili daha önce açıklamalarda bulunduğunu ve kararın zamanı geldiğinde açıklanacağını söyledi.
"MECLİS İÇİNDEN OLACAK"
Erdoğan, "Cumhurbaşkanı adayının Meclis içinden mi, dışından mı olacağı" yönündeki soru üzerine de "Meclis içinden olacak. Meclis dışından diye bir şey söz konusu değil. Onun kararı verildi. O bitti" diye konuştu
15.04.2007
İnternet haber
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
NE OLUYOR DA REJİM TEHLİKEDE?
Valla biz sormayalım, icraatler anlatıyor, Ankara'da 1 milyona yakın insan niye toplandı, milyonlar niye bayrak astı evine, işyerine?
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
NE OLUYOR DA REJİM TEHLİKEDE?
"Dünyanın hiçbir yerinde sistemi yıkmak isteyen unsurlar, sistem tarafından hoş görülmez"
AKP Afyon milletvekili İbrahim Hakkı Aşkar'ın, RTE'ye cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaptığı yorum. Sistemin yıkılmaya çalışıldığını, sistemin yıkılmasının amaçlandığını kendileri de söylüyor, bunun üzerine söyleyecek söz var mı?!..
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Alıntı:
veezy37 rumuzlu üyeden alıntı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ""Doğrusu, sayın Cumhurbaşkanımızın bu tespitlerini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kahir ekseriyetiyle paylaşmıyor. Şu anda Türkiye en sağlıklı dönemini yaşıyor."
Bunların kendileri hastalıklı olduğu için, hastalık onlara doğal geliyor.
KANSER :kızgın: KANSER :kızgın: KANSER :kızgın:
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Ne yazmışsınız anlamadım. Yahu 5 senedir RTE nin başka söylemimi var. Adam serri kafada olduğundan herşey onun için sanıyor reaya işleri bilirsiniz padişah ve kulları...
En sağlıklı dönem diyor yalan mı? Oğlu kızı yandaşları anası babası danası kendisi ne isterse oluyor. Uyduruk düğününde yollar kesiliyor bu havalı havalı dolanıyor. Dünyanın en zengin başbakanı olmak sağlıksız görüntümü ?
Ha diyeceksiniz ki şimdi siz bana yahu sağlıklı olsak rejimi bırak hele sadece şunu de Nasıl oluyorda kişi başına düşen milli gelirde dünyanın 136. ülkesi olurken ( Malumunuz 80 den sonrası .. neyse..) Milyarderleri açısından dünyanın 13. ülkesi oluruz ? Bilmem bilsem burada ne işim var RTE nin yanında olurdum...
Sağlıksız bakışlar hastalanan bedeni normal görür RTE nin sorunu budur.
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Bende katılıyorum Erdoğan a onun kalbindeki rejim gayet sağlıklı gelişiyor. Ama Erdoğan ın anlamadığı o rejimin yeri Türkiye Cumhuriyeti değil.
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Tandoğan'da Kucaklaşmak!..
Dört bir koldan saldırıyorlar...
İşbirlikçisi, mandacısı, dincisi müthiş bir uyum içinde, hiçbir ahlak kuralına aldırmadan, her türlü yalan ve çarpıtmayı kullanarak görevlerini yapıyorlar!.. Bugüne dek başarıyla yerine getirdikleri "görevlerinin" son bölümünü de tamamlayabilmek için olağanüstü bir gayretle çırpınıyorlar... Nedir o yaşamsal önemdeki son bölüm?
- Kuşatmayı tamamına erdirmek!..
Efendilerinin, yaşama geçirmek uğruna dünyayı kan ve ateşe boğduğu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) için Çankaya çok önemli!.. Belki de senaryonun en can alıcı aşaması... Demokrasinin birbirinden kesin çizgilerle ayrılması gereken "güçler ayrılığı" ilkesini tamamen ortadan kaldıran, yasama ve yürütmeyi birleştiren, yargıyı akıl almaz baskılarla diz çökmeye zorlayan, medyayı da teslim alan zihniyetin, Cumhurbaşkanlığı'nı da ele geçirmesi, bir tek sonuca yol açacak:
- Sivil dikta!..
Bir süredir "psikolojik savaş" kurallarına son derece uygun biçimde yürütülen "darbe" kampanyasının gözlerden kaçırmak istediği biricik gerçek işte bu!.. Senaryonun diledikleri biçimde sonuçlanması halinde önümüzdeki dönem hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye'nin, sonunda kendisini de paramparça edecek BOP'ta vurucu güç yani piyon olarak kullanıma başlanması aşaması olacaktır!..
Daha birkaç gün önce İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek , Barzani 'nin "Türkiye Kerkük'e müdahale ederse biz de Diyarbakır'a ederiz" sözleri üzerine yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan 'ın 2004 yılında Kanal D ekranındaki sözlerine dikkat çekti. Ne demişti Tayyip Bey?..
- ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde Diyarbakır'ı merkez yapacağız!..
***
İşte o gün, bugündür!..
ABD ve işbirlikçileri gayet iyi biliyorlar ki, Diyarbakır'ı "merkez yapma" amacının önündeki en önemli engel olan Çankaya da düştükten sonra yolları açıktır!. Aynı süreçte askerin yıpratılması, kıpırdayamaz hale getirilmesi ve boyun eğdirilmesi senaryosu da yine dört koldan yürütülmüş, ABD'nin Ohio eyaletinden yönetilen F tipi "darbe" tezgâhı ile asıl orduya darbe yapılmak istenmiştir...
Başarıya ulaşması halinde koca bir ülkenin geleceğini karartacak, paramparça edecek bu karanlık senaryoyu tarihin çöplüğüne bir kez daha atacak olan biricik güç ise yine Türk halkının gücüdür...
İşte 14 Nisan'dan bu kadar korkmalarının, engellemek için var güçleriyle saldırmalarının sebebi de bu!.. Biliyorlar ki, cumartesi günü Tandoğan Alanı'na yığılacak yüz binlerce aydınlık insanın haykırışı, Türkiye'ye kan ve dehşetten başka bir şey biçmeyen o karanlık senaryoyu paramparça edecektir... Biliyorlar ki o gür haykırış, bir güç birliğini bile beceremeyen muhalefet liderlerini de kış uykusundan uyandıracak kudrete sahiptir... Biliyorlar ki o Cumhuriyete sahip çıkış sonrası hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır... Biliyorlar ki;
- 14 Nisan, Türkiye'nin üzerindeki ölü toprağını savurup ayağa kalktığı gün olacaktır...
Geleceğimiz için, çocuklarımız için, "güzel günler göreceğiz arkadaşlar" diye haykırmak için, kucaklaşmak için Tandoğan'da bekliyorum...
Cumhurbaşkanımla övünüyorum
Ahlak açısından nerelerde süründüklerini biliyordum da bu kadarına "pes" dedim... Dinci ve işbirlikçi medyadan söz ediyorum. Önceki gün birinci sayfalarından şu yalanı kamuoyuna yedirmeye çalıştılar:
- Cumhurbaşkanı'nın affettiği terörist çatışmada yakalandı...
Bir gazetecilik okulu öğrencisi bile Cumhurbaşkanı'nın kendi isteği ile herhangi bir suçluyu affedemeyeceğini bilir. Bakın prosedür nasıl işler:
- Cumhurbaşkanı, anayasanın 104 ve 105. maddelerinde açıkça belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı ve Adalet Bakanı'nın imzasıyla kendisine sunulan dosyanın olur kısmını imzalar. Yani asıl araştıran ve karar veren Adalet Bakanı'dır. Cumhurbaşkanı Adli Tıp'tan Adalet Bakanı oluruyla dosya gelmezse hiç kimseyi affedemez.
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer , Türkiye'nin en karanlık yıllarında Çankaya'nın pırıl pırıl kalmasını sağladı. Ülkeyi "dönüştürmeye" çalışanlarla neredeyse tek başına mücadele etti. Bir yurttaş olarak böyle bir cumhurbaşkanına sahip olduğum için gurur duyuyorum.
- Yolunuz açık olsun sayın Cumhurbaşkanım...
12.04.2007
Ümit Zileli
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Vicdan mı Çankaya mı ?
Bir ülkede tartışmalar kavramlar üzerinden yapılıyorsa ve insanlar kavramlarla oyalanıyorsa işte orada sorun var demektir.
Çünkü bu durumda kavramların içi boşaltılır. Olgular sadece kavramsallaştırılırsa, işleyiş ve uygulanışlarda pürüzler çıkar,
insanların kafasında var olan kemikleşmiş kavramlar bir simgeden öteye gidemeyeceği için, ne yönetenler ne de yönetilenler tam anlamıyla
içselleştiremez ne demokrasiyi, ne hukuk'u, ne adalet'i...
Kavramlarla konuşmayı seviyoruz.
Dilimizden düşürmediğimiz belli başlı tanımlarımız var.
Bunların başında da ''Cumhuriyet'' ve ''Demokrasi'' geliyor. Sürekli bu kavramları kullanıyoruz ve tekrar tekrar tanımlarını yapıyoruz.
Örneğin, her fırsatta Hukuk'un üstünlüğüne inandığımızı hatırlatıyoruz birbirimize ve ''laik'' kaygılarımız var kendimizce.
Bunlar bizim devletimizin işleyişi için gerekli argümanlar ve olmazsa olmazlar.
Fakat yazılı kalan ve yaşamın içinde kendisini bireye hissettiremeyen kavramlar yüzünden topluma ekilen fraksiyonlarla başımızın ağrıyacağını
kestirmek çok da zor olmasa gerek.
Şimdi bakınız, Demokrasi gereği Tandoğan Meydanında toplanan yüz binlerce ''yurtsever'' vatandaşımız ortalığı kırmızıya bulayıp tek yürek halinde
haykırdılar 14 Nisan günü. Kendilerince haklı kaygıları olduğu muhakkak. Gözle görülür bir realite onları sokağa döktü ve kaygılarını kamuoyuyla
paylaşma fırsatı buldular. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkan'ı olmasını istemiyorlar. Bunu dile getirmek için çok doğru ve hakları olan bir yol seçtiler.
Reaksiyonlarının karşılığı ne olacak ve mahut mesaj yerini bulacak mı bekleyip göreceğiz!
Tv'ler yürüyüşe olan ilginin fazla olmasından, kalabalığın meydana sığmadığından ve yüz bin kişinin sığabileceği bir meydana üç yüz bini aşkın insanın gelmesinden dem vururken, anlaşıldı ki fazla ilgi sonucu insanlar yollardan taşmışlar, iğne atılacak yer kalmamış. Aynı saatlerde gelen bir haberde yine fazla ilgiden ve yer darlığından bahsediyordu ne ilginç: İlköğretim Okulu öğrencilerini geziye götüren otobüsün kamyonla çarpışması sonucu 33 kişinin öldüğü trafik kazasında da kapasitesiyi aşan ilginin acı faturası önümüze seriliyordu! Bu görüntülerde de ortalık kırmızıya bulanmıştı, fakat coşku yerini ölüme bırakmıştı!
Bir çocuğun yanacak canı, kırılacak kalbi, akacak gözyaşı beni her şeyden fazla ilgilendiriyor. İnsan hayatının değerler sıralamasında öncelikli olması benim en büyük kaygımı oluşturuyor. Türkiye rejim ve sistem kavgasında insanlarını göz ardı ederken toplanan kalabalıklar hiçbir şey ifade etmeyecek bana. Atılan naralar bir kulağımdan girip diğerinden çıkacak. Bir çocuğun yaşamı ''siyasi kaygıların'' önüne geçtiğinde, yaşam hakkı kavramlardan önde geldiğinde Türkiye'de gerçek demokrasiden bahsedilecek ve otuz kişilik otobüse altmış kişinin sıkıştırılamayacağını öğrendiğimiz zaman, seslerimiz daha da gür çıkacak, mesajlarımız yerini bulacak! ''Vicdan yolu'' ''Çankaya yolu''ndan önemli olduğu vakit, özlemi duyulan ''güzel güneşli günler'' kapımızı aralayacak
Erkan ÖZTÜRK
Haber3 com
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Bu konudan ne çok konu var...
Belki de kırk forum açınca dileğiniz olur diye mi? :rolleyes:
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Tuncay Özkan ikili oynamış
Ankara'daki mitingte Tuncay Özkan'a gösterilen sert tepkinin nedeninin ADD yönetimi konusunda iki yüzlü davranması olduğu ortaya çıktı.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) teşkilatlarının, Ankara'da düzenlenen Cumhuriyet Mitingi'nde programda olmamasına rağmen konuşan Tuncay Özkan'a ikiyüzlü davrandığı için tepki gösterdiği öğrenildi.
ADD Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur'a ağır eleştiriler yönelten ADD Isparta Şubesi ile işbirliği yapan Tuncay Özkan, muhalif şubenin hem mitinginde konuşmuş hem de sahibi olduğu Kanaltürk'ten konuşması saatlerce yayınlanmıştı. ADD Isparta Şube Başkanı Mahmut Özyürek ve içinde bulunduğu grup, ADD Genel Başkanı Eruygur Paşa'yı emperyalizm karşıtı olmamakla suçluyordu. Aynı grup, Eruygur Paşa ve yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter'i Avrupa Birliği fonlarından 700 bin Euro hibe alan Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Yönetim Kurulu üyesi olduğu için hedef seçmişti. Özkan, geçtiğimiz ocak ayında yapılan ADD olağanüstü genel kurulunda ise Eruygur Paşa'ya karşı liste çıkaran İşçi Partisi'ne yakın Ertuğrul Kazancı'yı desteklemişti. Özkan, Kanaltürk Genel Müdürü Kerimcan Kamal ve Haber Müdürü Adnan Bulut, sadece destekle kalmamış Kazancı'nın listelerinde de yer almıştı. Üç isim de seçimleri kaybederek ADD yönetimine girememişti. Eruygur Paşa, Özyürek ve arkadaşlarının geçtiğimiz yılki muhalefetleri sebebiyle olağanüstü genel kurula gitmek zorunda kalmıştı
Aktif haber
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Alıntı:
Türkiye rejim ve sistem kavgasında insanlarını göz ardı ederken...
1. Rejim ve sistem kavgası değil,yıkılmak istenen rejim ve sisteme sarılma,sahip çıkma çabasıdır.Başkaları bunu kavga olarak görüyorsa kendi meseleleri.
2. Söz konusu kazaya sebebiyet veren hatalı sollama,otobüse gerektiğinden fazla yolcu alma gibi kural,kanun ihlalleri, mevcut iktidarın sırf AB istedi diye apar topar çıkardığı torba yasalar neticesinde uygulanabilirliğini ve caydırıcılığını yitiren kanunlar karşısında gelişen umursamazlık ve hukuk dışılığın yansımalarıdır.
3. Söz konusu kazaya gösterilen tepki ile mitinge gösterilen tepkiyi kıyaslamak konuyu apayrı yerlere çekmektir. Acı olay hepimizi üzmüş, hepimizi yasa boğmuştur, sitemizde dahi ayrı bir başlık altında taziyeler iletilmiştir. Türkiye, Cumhuriyeti'ne sahip çıkarken, meleklerine de ağlamıştır. Böylesine acı bir olayı dahi malzeme yaparak vicdanları sömürerek iktidara pay çıkarmak isteyenlerin vicdanı nasıl bu kadar rahat asıl onu sorgulamak gerekir.
Artık midem bulanıyor, dini siyasete alet ettikleri yetmezmiş gibi vicdanları da siyasi malzeme haline getiren bu zihniyet artık midemi bulandırıyor...
-
Re: Yakın tarihten bir not.
Ben özel bir firmada işçi olrak çalışıyorum, çalışma saatlerim uzun gündemi çok iyi takip edemiyorum. 2000 li ylın son çeyreği idi galiba bir ev aldım,bana göre oldukça büyük bir borcun içine girdim yavaş yavaş öderken bir ara anayasanın yazılı olduğu bir kitap aniden elden kaydı ve düştü.Bilmem hatırlarmısınız ve o düşüş bana bayağı pahalıya mal oldu.Tahminime göre ülkemizede ucuza mal olmadı!..Güzel günler hepimizin olsun
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
İrtica hastalığına tutulan zavallılar
İrtica, irtica! Diye bağıranların asıl kendileri irtica gayyası içindedirler. Bu feryatlar hep o bataklığın verdiği ızdıraptır, zulmet âlûd bir ızdırab!
Eşref Edip Fergan
Uzun seneler kullandıkları bu silâhın artık işe yaramaz bir hale geldiğini, paslanıp çürüdüğünü görmekte tabiî büyük teessüre düşmüşleridir. Fakat devirlerin değiştiğini, totaliter zihniyetin çok geride kaldığını, demokrasi güneşinin bütün o taş kesilen buzları erittiğini idrâk edemeyecek kadar gaflet içinde bulunuyorlarsa ancak kendilerini levm etsinler. Temenni olunurdu ki zamanın ilerleyişiyle, fikirlerde husule gelen intibah ve inkişaf ile onların kafaları da hem ahenk olarak ilerlesin, gerilikten kurtulsun, biraz aydınlığa kavuşsun. Fakat sözleri ve yazıları gösteriyor ki hidayet yolları kendilerine kapalıdır. Ne yazık! Ne fena mazhariyet! Allah kimseyi bu hale düşürmesin.
****
Niçin böyle oluyor? Niçin bu adamlar karanlıklardan kurtulamıyorlar? Niçin içlerindeki gayiz ve husumetleri tutamıyorlar da ağızlarından çıkarıyorlar? Köpüre köpüre, taşıra taşıra çıkarıyorlar? Ortalığı rahatsız ediyorlar?
Belki bu ahval ızdırap vericidir. Fakat içtimaî kanunlar bunu iktiza etmektedir. Cemiyetin selâmeti bundandır. Böyle bir sınıf insanlar da cemiyet içinde bulunacaktır. Bunlar açıktan açığa hakikatleri inkâr edecekler, batılı yürütmeğe çalışacaklar, içlerindekini ortaya dökecekler. Bu sayede cemiyet onların içlerinde sakladıkları gayiz ve husumetleri görecek, batıl maksatlarını anlayacak, bunlardan sakınma ve korunma çarelerini düşünecek, varlığını kurtarmak, bekâsını temin etmek için icap eden tedbirleri alacaktır.
Yoksa cemiyet hayır ile şerri, doğru ile eğriyi ayıramayacak hale gelirse ıstırap ve felâketten hiçbir zaman kurtulamaz. Battıkça batar, onu kurtaran olmaz. Cemiyet üstü örtülü çukurlardan korkmalıdır.
Onun için bırakınız bunları, içlerindekini ortaya döksünler, hak ve hakikate karşı içlerinde ne yaman gayiz ve husumet sancılarıyla kıvranmakta oldukları görülsün. Bunda büyük hikmet ve fayda vardır. “ Kad bedetil bağdau min efvahim vema tuhfi sudürühüm ekber. Kad beyyenna lekümül ayati inküntüm ta"kılun.” ( Ali İmran 3/ 118)
Bazı sinir hastalığına tutulmuş adamlar var. Parmağınızın ucu ile bir tarafına temas etseniz bütün vücudu buhrana tutulur. Üzerine bir ton sikletinde bir cisim inmiş kadar sarsıntı geçirir. Kıvrılır, bükülür, bağırır, çağırır. Karşısındakiler ise gülmekten bayılırlar. Bu defa temas etmeden yalnız parmağınızın ona doğru uzanmasından da adamcağız müthiş sinir buhranları geçirir, avazının çıktığı kadar feryad eder, çocukların eğlencesi olur. Bu zavallı hastalara acınır. Ne mevhum ızdırap! Şu insan denilen mahluk ne acayip şeydir!... Bakarsınız ağzı burnu, kaşı gözü, boyu posu her şeyi yerinde. Fakat ruhu hasta, sinir buhranları içinde kıvranıp duruyor… Çocukların eğlencesi oluyor. Ne yazık! Ne fena mazhariyet! Allah hiç kimseyi böyle ruhî bir ızdırap içerisinde kıvrandırmasın!
İşte irtica hastalığına tutulan zavallılar da böyledir. Onların vahimelerinde öyle bir heyula vardır ki bir dudağı yerde, bir dudağı göktedir. Siyah yüzlü, kırmızı dilli bir heyulâ. Bakarsınız adamcağız durup dururken, sizinle güzel güzel konuşurken:
- Amanın… Geliyor! diye feryaddır koparır.
- Ne oldu birader? Dersiniz.
- Ne olacak? Görmüyor musun bu minare boylu adamı? Dilini çıkarmış, bana “ seni yutacağım “ diyor!
- Haydi yahu! Deli misin? Yoksa alay mı ediyorsun? Burada ne öyle bir adam var, ne de asana dil çıkaran!
- Vallahi var, billahi var? Fakat sen görmüyorsun!
- Peki, ne yapalım?
- Söyle ona, bana dilini çıkarıp üzerime yürümesin.
- Peki söylerim. Haydi seni doktora götüreyim de sinirlerini düzeltecek bir ilâç versin!
****
Evet, onlar hakikaten böyle hastadırlar yahut ankastin böyle görünürler. Karşılarındakini manyetize ederek onlara bu hastalığı aşılamak isterler.
- Amanın arkadaşlar! Tetik durun, geliyor!...
Diye diye onların vahimesinde böyle bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir irtica heyulâsı yaratmak, sonra da içinden kıs kıs gülmek…
Ne kadar çocukça oyunlar! Ne kadar gülünç şeyler! Allah kimseyi bu hale düşürmesin!
****
Şimdi lâtifeyi bırakalım da ciddi konuşalım. Bu kelimeyi dile dolayarak iki de bir, münasebetli münasebetsiz ibtizale düşürmek hiç de doğru değildir. Pencereyi açıp da “ yangın var” diye konuyu komşuyu bir defa, iki defa yok yere heyecana düşürüp koşturmak mümkündür. Ama bu, ilânihaye devam etmez. Nitekim artık tekrar edile edile mânayı istilasını kaybetti, alelâde bir söz oldu. Bugün, biri çıkıp da “irtica baş kaldırdı” dediği zaman hiç kimse bugünkü idareyi devirip de bundan evvelki şekl-i idareyi ihya etmek gibi siyasî bir hareketin vukuu mânasını anlamaz.
Halbuki şurada burada irtica yaygarası koparanlar böyle anlaşılsın isterler. Söylerler söylerler, ortada bir şey olmadığı için sonunda küçük düşerler.
****
Bu zavallılar devrin değiştiğini farkında değildir. Bunlar totaliter saltanatın bakayasıdır. Döküle döküle birkaç kişi kaldılar. Onların da çeneleri düşük, kalemleri çatlak. Son nefeslerini tüketiyorlar. Demokrasi onları şaşırttı, hasta etti. Halâ alışamadılar. Milletin vicdan hürriyetini halâ teslim edemiyorlar Ama alışacaklar… Söyleye söyleye son nefesleri de tükenecek. Nihayet çeneleri tutulacak, kalemleri kırılıcak. Bunlar da ötekilerin yanına gidecek.
Her devir değiştikçe böyle içtimai hastalıklar doğar, bu hastalık bir müddet salgın halini alır, sonra yavaş yavaş söner gider. Bu hastalık havsala darlığıdır. Onlar, zan ediyorlar ki vicdan hürriyeti kefenlenmiş, mezara gömülmüştü, artık ebediyen ona hayat hakkı yoktur. Fakat bir gün o vücud-i hürriyet kefenlerini yırtarak karşılarına çıkınca, şaşkına döndüler, dar havsaları çatlayacak hale geldi. Zavallı hastalar! “ Fikulubihim maradun fezedehumullahu marada.”
****
İrtica, irtica! Diye bağıranların asıl kendileri irtica gayyası içindedirler. Bu feryatlar hep o bataklığın verdiği ızdıraptır, zulmet âlûd bir ızdırab! Onlar bağıra bağıra o bataklık, o totaliter bataklığı içinde gömülüp gidecekler, hep o devrin avdetini isterler. Karanlıklarda yaşayan mahluklar gibi güneşin, hürriyet ve demokrasi güneşinin nur ve ziyasına tahammül edemezler. İşte bugünün azılı siyasi mürtecileri bunlardır, kapkara, kızıl mürteciler.
Fakat bunlar artık son döküntülerdir. Şurada burada debelenerek son nefeslerini veriyorlar. Onların rağmına hürriyet ve demokrasi güneşi yükseliyor, daha da yükselecek. Önümüzde ki günler hep güzel günlerdir. Bütün hürriyetlerin inkişaf edeceği ferahlı ve saadetli günler. “ Febeşşiril müminin ya Muhammed.”
Bu Makale Milli Şair Mehmet Akif Ersoy"un yakın dostu “Eşref Edip Fergan” bey tarafından Mart 1949 yılında “Sebilürreşad” dergisinde neşredilmiştir
Kaynak: Dünya Bülteni
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Sn. dursunkoylu,
Yaşınız elverir mi bilmem, ben 1980 öncesinde, herşey bol iken bir gecede piyasada hiç mal kalmadığı , "sana yağı" nın bile karaborsaya düştüğü günleri yaşadım çünkü yine birileri düğmeye basmıştı. Bakkalımız kaç kez tezgah altından karaborsa yağ, sigara vb. çıkarıp verdi de o günler geride kaldı, şimdi ancak hayal meyal hatırlıyorum.
Eleştirinizde haklısınız, o kriz yüzünden aldığınız ev size pahalıya geldi, birçok kişi sizin kadar şanslı da değildi, çünkü onlar bırakın ev almayı evlerine ekmek götürmelerini sağlayan işlerinden de oldular.
Ancak 2001 krizinin çıkışında "Anayasa Kitapçığı'nın fırlatılması" zahiri nedendir, gerçekte o kitap fırlatılmasa da o kriz yaşanacaktı. O krizden bir gün önceye bakarsanız, anlı şanlı medya ekonomistlerinin pembe tablolar çizdiklerini, IMF Başkanı Fisher'in Türk ekonomisine övgüler yağdırdığını, dış kökenli ekonomik derecelendirme kuruluşlarının ekonomimizden başarı hikayeleri ürettiklerini göreceksiniz. Ekonomide o dönem cari açık 9,8 milyar dolardı, bugün 34 milyar dolar, 2001'de dış borcumuz 113,5 Milyar dolardı, şimdi 206,5 Milyar dolar, iç borçlardan hiç bahsetmiyorum. Ekonomimiz yeni borç almadan eski borçlarını ödeyemez durumda, bu arada milli ne kadar üretim tesisimiz, bankamız, emlağımız, arazimiz varsa haraç mezat satıyoruz ama borç ödemeye yetmiyor. Ekonomik olarak dışa bağımlıyız. Şu anda ülkede tahmini 40 Milyar dolara yaklaşan bir sıcak parayı gezdiriyor yabancılar, bir döviz alıyorlar, bir borsaya giriyorlar, piyasaları speküle ediyorlar, paralarına para katıyorlar ve o ekonomik gücü siyasi güç olarak kullanıyorlar. Durumumuz malum; bundan cesaret alan dün postal yalayan finolar, bugün Türkiye'ye posta koymaya kalkıyor, biri ben izin vermezsem Kuzey Irak'a giremezsin diyor, 72 saatte 10 şehit veriyoruz, milli haysiyetimiz ayaklar altına alınıyor Hükümet'ten tık yok...
Evet 2001 hepimiz için acı deneyim oldu, ama bugün bol keseden atanlara, ekonomik istikrar var diyenlere de kanmayın, geçmişten daha beter bir durumdayız.
Eeee, ne yapacağız? Sizi bilmem ben evimi de gözden çıkarırım, yek ekmeğe muhtaç da kalırım ama ulusal onurumla oynanmasına izin vermem çünkü cennet ülkemiz kaynakları ile, insanları ile zengindir gerçekte, batar belki ama küllerinden doğmasını da bilir. Ama kendini bu kadar aşağılatmaz, haysiyetinden, milli gururundan ödün vermez, "fakir ama onurlu bir genç" olmayı bilir. Seçim sizin...
Selamlar,
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
tüm bu olanlardan en fazla ben zararlı çıktım.durun hele benim sizden daha fazla söyleyeceklerim var.hayatımın en zor 4 yılını bunlar ve bu zihniyette olanlar yüzünden çektim.4 yıl neki...? bide bana sorun 5 sürgün.kim bana acıdı ki.durun hele bu hesapta benim de alacağım var.yarın ola hayrola..tek vücut tek yumruk olun.yoksa bugün yazdıklarınızı bir daha yazamazsınız,konuşamazsınız.yolun açık olsun bundan sonraki yaşamın da su gibi ak olsun Cumhurbaşkanım duruşun duruşumdur seni unutmak mümkün degil.yolun açık olsun cumhurbaşkanım Ahmet Necdet SEZER
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Sayın veezy37,
Uzun süre sabrettikten sonra, bir başka forumda yöneltmiş olduğum soruyu,
bir kez de burada yöneltmek istiyorum.
Neden lütfedip kendi yorum ve görüşlerinizi aktarmak yerine, sürekli
olarak birtakım AKP'lilerin görüşlerini aktarıyorsunuz ?
Tavrınızı ortalığı kızıştırmak olarak algılıyorum....
Yanılıyormuyum acaba.....
Esenlikler,
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Ben de diyorum ki bu ülkede rejimle ilgili bir sorun yok demokrasimiz deyim yerinde ise saat gibi tıkır tıkır işliyor.Bu güven ortamından nemalanamayan bir takım iç ve dış mihraklar karışıklık çıkartmak suretiyle ülkelerine dolayısıyla insanlarına adeta ihanet içerisinde yarışıyorlar.Tabiki azınlıktalar ama hak aramaya gelince azınlık muamelesi değil vatandaş muamelesi görüp yüzsüzlüklerini gölgede bırakmaktalar.Tabiki cumhuriyet mitingini önemsiyorum bundan çıkarılması gereken dersler olduğunu düşünüyorum.Yüzlerce insan oraya gelip bir şeyler anlatmak istiyorsa değerlendirilmesi gerekir.Orada beyan edilen fikirlere katılsak da katılmasak da saygı duymalıyız.Bu bir çeşitliliktir ve olgunlaşmaya vesiledir.Ülkede her şey tabiki güllük gülüstanlık değil ama lafla peynir gemsinin yürümeyeceğinide aklımızdan çıkarmamalıyız.O halde biz bu ülke insanlarının üzerine düşen Cumhuriyetimize ve Demokrasimize güven içerisinde bağlı kalıp yıkmadan,kırmadan,aşırı uçluktan kaçarak gerekenlerin yapılması,her alanda istikrarlı bir Türkiye için birlik içerisinde çalışmalı dış güçlerin oyunlarına gelmemeli özellikle piyonlarına dikkat edip mat etmeliyiz.En içten selamlarımla....
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Defalarca yazdık.. Bu ampul güruhu aslında ülkemizin bu güne kadar karşılaştığı en büyük tehlikedir. Bakın bunların kafasındaki hükümetlerin işbaşında olduğu ülkelere. İçlerinde bir tane refah içerisinde olan, demokrasi, insan hakları, hukuk kavramlarından adam gibi nasiplenebilmiş olan var mı? Yok.
O zaman ortaya iki şey çıkıyor.
1- Bunlar zaten cumhuriyet, demokrasi, insan hakları, hukuk vs. falan istemiyorlar
2- Bunlar o kadar salaklar ki, bu kafayla bunlara sahip olunamayacağını bir türlü göremiyorlar.
Bilmem hangisi…
Takıyyeciler bunlar, kaypak ve sinsiler.
Ülkenin Yargıtay’ını, Danıştay’ını, Sayıştay’ını haince devre dışı etmeye çalışır, hukuğu ayaklar altına alır,
sonra da sıkışınca hukuk! Hukuk! diye feryat ederler.
Sıkıyı gördüklerinde, bütün efeliklerini, vaatlerini unutur laflarını yemekten çekinmezler.
Din, din diye yollara dökülen güruh aslında dinimizi katlederler.
Rüşvet, yolsuzluk, kayırmacılık, sahtecilik, yiyicilik vs. bunların zamanında patlama yapmıştır ama, UTANMADAN sistemin tıkır tıkır işlediğini iddia ederler. (aslında kendilerince haklıdırlar da. Sistem onlar için tıkır tıkır işlemektedir.)
Oğullarını, kızlarını yakın ve akrabalarını zengin etmek uğruna her türlü yüzsüzlüğe hazırdırlar.
Arada bir, saygıdan bahsederler ama aslında saygıdan zerre kadar nasiplenememişlerdir.
Kadınlarını kapatıp, köşe yastığı muamelesi yapar; kendileri her haltı yerler.
Bazıları da, bütün bunları bile bile utanmadan güven ortamından, ekonomik refahtan bahsedecek kadar PİYON laşır.....
Saymakla bitmez muhteremlerin meziyetleri....
Korkmayın dostlar !
Allah, iyinin yanında böyle kötüleri de vermiştir ki,
İyinin kıymetini bilelim.
Bilelim de, kendi ettiğimizi yine kendimiz temizleyelim.
Esenlikler,
-
Re: Eskiden yeniye
Harun bey.merhaba ben 1974 te İstanbul a geldim 78 ve 80 li yıllarda Eminönü nde yağ(margarin) balat ta tüp kuyruğu bekledim özellikle tüpü bir günde alamazdık mutlaka 2. günü bulurdu. Margarini bir günde alırdık.Yıllar geçti aradan. yıl 1994 sonları araba aldım benzinciye girdim benzin alacağım kredi kartı ile %5 komisyon dedi vazgeçtim başka yerden nakit aldım.Şimdi arabam yok alacağım!tabii neyse, bir kaç ay önce bir arkadaşımdan emanet arabasını aldım benzinciye girdim kredi kartı ile benzini aldım,ekstreye bir baktım ki bir ay erteleme ve %5 civarı indirim (para puan) verilmiş.Ben şu an her şeyin pembe olduğunu söylemiyorum ancak çok kötü olmadığını söyleyebilirim acizane.Eskiden, bu gün bir ürünü 10 ytl ye aldıysak yarın kaça alacağımızı tahmin edemezdık ve dayanıklı ürünleri mümkün olduğunca fazla alırdık (tabi alım gücü ile bağlantılı) Şimdi ise böyle bir konunun varlığından söz etmek bence biraz zor gibi görünüyor. Tabi bunlar artılar. Ben işçi olarak çalışan biriyim. Eskiye oranla haklarımdan çok şeyler kaybettiğimi söyleyebilirim. Kaybettiklerimin sorumlusu son 2 hükümettir. Ben bu hükümetin düzelteceğini umuyordum olmadı yanılmışım. Güzel günler mutlu yarınlar hepimizin olsun. Saygılar
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Milletin alım gücü yok ki, komisyon kessinler, % 5 az ayrıca 24 ay vade yapmak zorunda malını satmak isteyen, ödeyen ise nakit para veremiyor, yükleniyor kredi kartına de babam al, nasılsa para vermiyor. Bu piyasada enflasyon olur mu?
İşçi, memur, esnaf, çiftçi kredi kartının limitine gelip ödeyemez duruma gelince onunla oynamak kolay:
Patron , onun şartlarını beğenmiyorsan kapıyı gösterir, hiçbir yere kıpırdayamaz çaresiz üçotuza , elindeki hakkı vermeye de razı olursun.
Amirin, seni sürer, gerer ağzını açamazsın.
Müşteri dükkanını başına yıkar, kovamazsın.
Kısır tohumluğun kilosunu, üretip satabileceğin rakamdan daha pahalıya almaya razı olur, diğer 160.000'e yakın çiftçi gibi icralık, hacizlik olursun.
Seçim zamanı kı.ını yalayan vekil, karşına çıkar sen benim kim olduğumu biliyor musun der, senin diyecek lafın olmaz.
Çıkıp haykırmaya, hak aramaya Ankara'ya gelirsin, bir de üstüne darbe destekçisi olursun.
Dayan Memet, dayaaan!!!
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Millitemizin alım gücünden bahsediyoruz ve sadece bu dönemi ele alıyoruz tabii sonuçta mantıklı bir çözüm çıkmamış oluyor yani vurun abalıya diyebiliriz.Bu ülke bir savaş yaşamadığına göre seçmiş olduğumuz şahsiyetlerin bizi iyi idare edememiş olduğunu söylemek mümkün olur.Bunda suçlu arayacaksak kendimize bakmamız doğru olanıdır.Neye layıksak öyle yönetiliriz.Sonuçta onları bizler getiriyoruz.Bir Almanya,Japonyaya bakınız ne hale geldiler,savaştan çıkmalarına rağmen o halde nerede yanlışlık yaptık sorusunu kendimize sormamız lazım! Bu gün japonya yetiştirdiği nesli önce atom bombasının atıldığı nagazakiye sonrasında hızlı tren kıyaslamasıyla nereden nerelere nasıl geldiklerini göstererek durumlarını değerlendirilmesini sağlamaktadır.Biz kaç insanımızı çanakkale gönderebiliyoruz?Bu ülkenin insanın arşivi dolu nerelerde neler yapıldığını,bankaların,şirketlerin içlerinin nasıl boşaltıldığını,yolsuzlukların hangi dönemlerde atbaşı gittiğini ve günümüzde nelerin yapıldığı çok iyi bilir.Bu konuda ülkemizin herbir ferdi ihtisas sahibi olmuştur.Arife tarif gerekmeyeceği için yeri geldiğinde son sözü insanımız söyleyecektir.Sağlıcakla kalın!..
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
muhterem veezy37 ,
Hem de bir site yetkilisi yazmış, ben de doğru mu değil mi diye Hazine'nin sitesinden baktım. Son 4 yılda Cumhuriyet tarihinin toplam dış borcu kadar borç alınmasını bir açıkla bana da vurmayım abalıya, sopalıya, ortamı şeker yapmak için gezdirilen sıcak parayı da bir açıkla da ben de bileyim. Havuç önlerinde , havucu sallandıranlar da senin müstakbel reis-i cumhurunun sırtında. Bir de sat sat nereye kadar, bu kadar para girişine karşı ne değişti işçide, memurda, çiftçide anlat anlayalım, lafı yuvarlama!!!
Rakamdan anlıyorsan, ya körsün, ya yalakasın. Rakamdan anlamıyorsan sözümü geri alıyorum.
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Sayın veezy37 alıntılamış Eşref Edip Fergan'ın bir yazısını ama bu şahsiyetin kim olduğunu,kimlere,hangi tarikate yakın olduğunu,hangi amaca hizmet ettiğini yazmayı unutmuş sanırım,onu da ben açıklayayım.
Bu şahsiyet,İslamiyeti savunmuş (sözde),İslamiyet hakkındaki önyargıları kaldırmak,İslamiyet'in doğru şekilde anlaşılabilmesi için çabalamış(güya).Ama bu masallara o kadar kaptırmış ki kendini,İslamiyet'in tek rehberi tek kitabı Kur'an-ı Kerim'i görmezden gelmiş.İslamiyet'te ve Kuran'da hiçbir şekilde yer verilmeyen tarikatlardan biri adına çalışmış,bu tarikat halk arasında bilinen adıyla "Nurculuk" muş.Bu şahsiyet Bediüzzaman Said Nursi ile çok yakın ilişkiler kurmuş.Öyle ki bu şahsiyet, Bediüzzam Said Nursi için,"Müslümanlığın ilk kuruluş zamanlarında olsaydı,Hazreti Peygamber, Kabe’deki putların parçalanması vazifesini ona verirdi.Şirke ve putperestliğe o derece düşmandır” diyerek methiyeler düzmüş,Hz.Muhammed adına böyle bir söylemde bulunma cürretini göstermiş.Şirke,putperestliğe karşı olduklarını iddia ederken de Kuran'dan ne kadar uzaklaştıklarını kestirememişler.Bu şahsiyet hukuk eğitimi de görmüş,hatta şer'i mahkemelerde katiplik yapmış,şeriata bu denli yakınlığı da oralardan geliyor olsa gerek.
Peki Sayın veezy37,şeriat hayaliyle tutuşan mevcut iktidar yanlısı bu yazıları bulup bulup ortaya çıktığınıza göre,siz de mi şeriat özlemiyle yanıp tutuşanlardansınız?Yoksa kaçak güreşmeye devam mı edeceksiniz,tıpkı niyetini açıklamaya cesaret edemeyen RTE ve dalkavukları gibi...
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Alıntı:
arıza rumuzlu üyeden alıntı
Peki Sayın veezy37,bu yazıları ve şeriat hayaliyle tutuşan mevcut iktidar yanlısı yazıları bulup bulup ortaya çıktığınıza göre,siz de mi şeriat özlemiyle yanıp tutuşanlardansınız?Yoksa kaçak dövüşmeye devam mı edeceksiniz,tıpkı niyetini açıklamaya cesaret edemeyen RTE ve dalkavukları gibi...
Taibime laf söyletmem
Ona eşşoolu dedirtmem
Eşşoolular insan olur
İnsana hakaret etmem
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
[QUOTE=turkuaz1923;98808]muhterem veezy37 ,
Hem de bir site yetkilisi yazmış, ben de doğru mu değil mi diye Hazine'nin sitesinden baktım. Son 4 yılda Cumhuriyet tarihinin toplam dış borcu kadar borç alınmasını bir açıkla bana da vurmayım abalıya, sopalıya, ortamı şeker yapmak için gezdirilen sıcak parayı da bir açıkla da ben de bileyim. Havuç önlerinde , havucu sallandıranlar da senin müstakbel reis-i cumhurunun sırtında. Bir de sat sat nereye kadar, bu kadar para girişine karşı ne değişti işçide, memurda, çiftçide anlat anlayalım, lafı yuvarlama!!!
Sayın turkuaz 1923,
Ülkenin Ekonomik verilerini sadece dış borç dengesine bağlamanız doğrusu beni matematik zekanıza hayran bıraktı.Matemematik ve işletme bilimini okuyanların yüzlerini kızarttı ve ülkesinde böyle insanların olmasından dolayı üzüntü içine soktu En azından 2x2=4 olduğunu bilseydiniz size bir takım istatistik verilerle konuya açıklık getirecektim bu verilerin anlaşılması anlamında nezdinizde bir faydası olmayıp görsel anlamda kalacağından yer vermiyorum.Matematik ve işletme bir bilim dalıdır.İlim gerektirir.Memurda çiftçide ne değişti gibi halk ağzı ile konuşma ile bu açıklanamaz.Bu anlatım tarzı sosyoloji bilimini ilgelendirir.Site üyelerimiz bu istatistiki bilgileri edinmek isterlerse hazine gov sitesinden Ekonomik göstergelere bakabilirler. " Rakamdan anlıyorsan, ya körsün, ya yalakasın. Rakamdan anlamıyorsan sözümü geri alıyorum"Cümlenizi bu durumda size iade ederek kendinize formüle edip kullanmanız dilegiyle,Aslında böyle bir iletiye cevap vermemem gerektiğini biliyorum ama insanlara verdiğimiz değerden dolayı "yaradılanı severim yaradanda dolayı felsefesiyle kendime bir görev bildim.Esen kalın....
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Muhterem veezy37
Cevap vermesen iyiydi, vermişsin cevabı o zaman biraz ekonomi öğreteyim. At gözlüğünü çıkarıp azmedersen öğrenirsin diye düşünüyorum. Gördüğüm kadarıyla akıllı adamsın, lafı döndürmeyi beceriyorsun.
Önce bir ekonominin (iktisat dersem daha iyi anlarsın) tanımını yapayım sana:
Ekonomi; kıt kaynakların , nasıl kullanılacağını, nasıl en yüksek toplumsal fayda sağlanacağını ve bu faydanın nasıl ve ne şekilde dağıtılacağını inceleyen bilim dalıdır. (İstersen alıştığın üzere "ilim" dalı de sen)
Bu tanımdan anlayacağın gibi burada toplum (sen ne güzel sosyoloji demişsin helal) ön plandadır, izm'ler bunun için kanlı bıçaklı olmuştur, kime dağıtsam bu faydayı ve kaynağı diye...
Şimdi gelelim 2+2= 4 meselesine ;
Dış Borç Stoku 206,5 milyar dolar, RTE iktidarında 4 yılda % 59 artış
İç Borç Stoku 180 milyar dolar, RTE iktidarında 4 yılda % 98 artış (ha bu arada iç borç faiz oranı dış borç faiz oranından daha yüksektir.)
O öğündüğün 5 bin küsür dolara çıkan Milli Gelir sen demeden ben söyleyeyim % 121 artmıştır. Milli Gelir ülkelerin gelişmişliğini gösteren önemli bir parametredir. Ama daha önemli parametre, o gelirin nasıl dağıldığı, dağıtıldığıdır. Bu istatistiki yöntemlerle belirlenir, etkileri toplumsal parametrelere yansır, ona geleceğiz. İnşallah maaşallah 10.000 dolar olur dediğin Milli Gelir 20.000 dolar da olur. Ama şimdiki gibi ülkenin % 4'ü o gelirin % 86'sını alıp, kalan % 96 sadece % 14'e tamah etmek zorunda kalırsa, o ülkeye Muz Cumhuriyeti denir. Bu dağılımla Milli Geliri artırırsan reel olarak uçurumu daha da derinleştirirsin, ona da geleceğiz.
Ülkede cari açık Tayyip ve avanesine göre 33,5 milyar dolar, gerçekte 35 milyar dolardır. (1,5 milyar dolar benden olsun, ağaların üzülmesin)
Peki cari açık nedir? Ülkeye giren döviz ile çıkan dövizin arasındaki farktır. Önemli girdiler ihracat, turizmdir, en önemli çıktı da ithalattır. Yani döviz açığıdır. Cari açık RTE iktidarında son 4 yılda % 1964 (yanlış okumadın) artmıştır, Cumhuriyet tarihinin en yüksek açığıdır. Bu açığı nasıl kapatırsın?
Merkez bankası döviz alır, talep ile birlikte döviz kuru yükselir, paran kuş olur, yabancı senden mal alır, ülkene bitli turistini gönderir, çünkü ucuzsundur.
Sen ise kur artınca ithalatı kısarsın, gücün azalır dışarıdan ithal etmeye, böylece açık azalır. Tabi ithalatın ara malları ikamesi olduğu için, üretimin de azalır bizim memlekette.Bu denenmiştir, geçen yıl 5 milyar dolar (tarihin en büyük döviz alımı) çekmiştir piyasadan Merkez Bankası, kur kıpırdamamıştır bile.
Merkez Bankası gösterge faizini düşürüp piyasa faizini düşürür bir başka yol olarak , böylece kuru yükseltmeye çalışır.Son 4 yılda gösterge faizi 30 puan düşürülmüştür Merkez Bankası tarafından, kur gene kıpırdamamıştır.
Bir de tüketim vergilerini, dolaysız vergileri artırırsın, para yurtdışına kaçmasın, dış talebi kısayım ithalata yönelmesin diye, sonucunu az sonra açıklayacağım.
Bir de GSMH var (Gayri Safi Milli Hasıla) yani memleketin bir yıllık yarattığı mal ve hizmet değeri. Hani şu senin şakşakçıların % bilmem kaç büyüyoruz diye övündüğü, 2006 % 6 büyüme). Büyümüşüz harbiden ne olmuş GSMH? Doğrusu 360 milyar dolar , söylenen 400 milyar dolar!!!
Şimdi başa gel, borç stoğu toplamın 386,5 milyar dolar . En iyi rakamla ülkede yaratılan değerin (GSMH) % 95,8'i kadar borç stoğun var.
Yine başa gel, 35 milyar dolar cari açığın var, ee batmadın nasıl oldu? Bu demektir ki memlekette o kadar sıcak para var. O ne o deme, işte ABD'nin AB'nin dövizi, koyuyor borsaya , dövize , nerede böyle verimli memleket dünyada, hamuduyla götürüyor. Bu arada açığın da artıyor. Bu sıcak para aslında atom bombası, cart cut ediyor Tayyip Efendi, bırak cart curtu , çekerim bir gecede o parayı yat aşağı diyor malumlar...
Ha şu % 6 büyümeyi de öğreteyim. İç talep yok nasıl oluyor bu iş, dışarıya mal satarak, sen dua et Alman, Fransız, İtalyan gavuruna onların piyasaları daralmasın, kur nedeni ile sen ucuz geldiğinden şimdilik senden mal alıyor, onlar daralırsa sen boğulursun.
Tekrar başa muhterem, hani ekonomi toplum (sen sosyoloji bilimi demiştin) için demiştik, şu bizim toplumda ne oluyor bir de ona bakalım!!!
İşsizlik % 11, gerçekte % 16,5 (mevsimliklerle birlikte tabi bunlar resmi rakam, bir de gayriresmisi var %20'ler konuşuluyor.)
Kayıtdışı istihdam % 50
Kayıtdışı ekonomi % 54
Takipteki kredi kartı muhteşem, RTE iktidarından beri 4 yıllık dönemde icraya verilen kredi kartı alacakları % 600 artmış, 1.556.000.000 YTL olmuş.
Suç oranı sadece 2005'den (Cumhuriyet tarihinde pik yaptı diye ağlamıştık o zaman, beterin beteri varmış) 2006'ya % 64 artmış.
Boşanmalar % 6 artmış.
Çiftçilerin 160.000'i borcu sebebiyle icralık olmuş.
Muhterem , şimdi sana zor olacak 2+2'nin kaç yaptığını hesaplamak , sana verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür dilerim. Konuşmamı bağışla anladığın veya anlamak istemediğin dil bu olduğu için öyle, ha bu arada Hazine sitesinden verilerle ayrıca makro ekonomik analiz istersen ücrete tabi bilesin!!! Benim analizler sizin şakşakçılarınkine benzemez, mesela o alıntı yaptığın Fettullah tayfası medyası ile işbirlikçi medyanın Ekonomi Müdürlerini getir, onlara da kapak yapayım.
Ben böyle hem bilmeyip, bir de lafı işine geldiği gibi çeviren yalaka yaradılanı sevemedim , Yaratan kusuruma bakmasın artık
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Ben bir tesadüfüm zuhur eyledim
Geldim memlekete ninni söyledim
Kişi başı onbin dolar diledim
Bana kısmet imiş hepsini yedim:o
Taibiyim ülkenin boyum kavaktır
Her tarafa dönerim belim kıvraktır
Öğrenin artık millet huyum yavşaktır
Babasıyım vezinin (?) oğlum salaktır:eek:
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
"Yıllarca 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda, dünya çocuklarının şenliklerine sahne olan Atatürk Spor Salonu’nda, bu yıl 23 Nisan’da Kuran okuma yarışması yapılacak.
Salon, Ankara Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nden, Engürü Spor adlı bir kulüp tarafından kiralandı. Ankara Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü İşletmeler bölümü yetkilileri, Engürü Spor adlı kulübün, müdürlüklerine bağlı olduğunu bildirdiler. Engürü Spor Kulübü’nden isminin yazılmasını istemeyen bir yetkili de, etkinliği doğrulayarak, "O gün saat 17.00’de Atatürk Spor Salonu’nda Kuran ziyafeti gerçekleştirilecek" dedi. Hz. Muhammed’in doğumu nedeniyle dünyaca ünlü hafızların da yer alacağı bu etkinliğe herkesin katılabileceğini belirten yetkili, "Daha çok üniversite öğrencilerinin oluşturduğu bir kulübüz. Futbol hariç diğer birçok spor dalında faaliyet gösteriyoruz" dedi. Merkezi Ulus Hacıbayram Semti’nde bulunan Engürü Spor Kulübü yöneticisi ve Anadolu Gençlik Derneği Ankara Şubesi Başkanı Celalettin Han ise Kuran yarışmasına kulübün sadece sponsor olarak katkıda bulunduğunu belirtti. "
http://www.hurriyet.com.tr/egitim/an...58.asp?gid=180
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Sizce rejimin yıkılması bu kadar kolaymıdır ? Ayrıca o mitinge katılan insanlar hepimizi mi temsil ediyor, kendi düşüncelerimizde ve eylemlerimizde demokrasiyi arayıp aynı görüşü paylaşmadığımız insanlara saygı göstermiyorsak bu demokratlıkmıdır?
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Zatı muhterem dış borç dengesi ile ilgili bir ileti göndermem ekonomiye ilgi duyup kısmende olsa bilgilenmene vesile olmuş,iyi güzelde bunlar bilinen şeyler ekonomi-iktisat,bilim-ilim bunlar karşılıklı olarak birbirlerinin yerine kullanılan kelimelerdir.Şimdi birtakım rakamsal alıntı yapıp şunu da açıklıkla söyleyebilirim rakamlara işkence yapmamışsın iktisatı bildiğini mi kabul edeceğiz.2006 yılı ithalat artışı % 8,3 İhracat % 12,0 sanırım bu veri size birşey anlatır.Dış ticaret açığının sebebi para politikasından kaynaklanmaktadır.Yüksek faiz,düşük kur ithalatı körüklemektedir.Sanayi imalatındaki verilere baktığımızda
2000 % 58 - 2006 % 74 bu rakamalarda Türkiyenin daha hızlı büyüdüğünü daha çok ihracat yaptığını göstermektedir.Sanayisiz büyüme düşünülemeyeceği
için bu anlamda şu an için ciddi bir rakamdır.Sanayi üretimindeki artışın son yıllarda % 7 -% 8.1 rakamını teleffuz edenlerde var önceki yıllardaki artış ortalama % 5.4 civarındaydı. Cari açığın sebebi ithalata bağlı büyüme değil enerji yönünden dışa bağımlı olması buna rağmen ilerlemede başarı göstermiştir.İmalat sanayinin milli gelirden fazla artması sanayinin ekonomideki payını gösterir sanayisiz büyüme düşünülemediğine göre Türkiyenin geliştiğinin bir göstergesidir.uzun süre ihracat artışı ithalat artışından fazla ise dış dengenin rayında olduğunu gösterir.Aksi halde döviz ve kur sorunu ortaya çıkar.Böyle bir durumda yaşamadığmıza göre Türkiyemiz için geleceğimize umutla bakma konusunda tereddüt içerisinde olmamalıyız bunu bende değil rakamlar yüksek sesle söylüyor buna rağmen anlamadığınız konular olursa gereken yardımları yapacağımı hemde hiç bir ücret almadan taahüt ediyorum tabirinizle yalaka zat...
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Muhterem, ekonomiye ilgim iletinden sonra artmadı, 4+2 olayı var dersem , şimdi bana inanmazsın. Hazinenin sayfasına baktım derken , bilmediğimden değil konuyu resmi verilerle desteklemek istemiştim, yanlış anlaşılmış tarafından, o nedenle meslektaşlarımın yaptığım analizlerden yüzlerinin kızarmayacağına emin olabilirsin.
Neyse baştan söyleyeyim, rakamlara işkence yapmadığımı itiraf etmene sevindim, bu konudaki dürüstlüğün için teşekkür ederim.
Alıntı:
2006 yılı ithalat artışı % 8,3 İhracat % 12,0 sanırım bu veri size birşey anlatır.
demişsin, ya seni yanıltmışlar muhterem, ya da bir işkence durumu var ortada.
Dış Ticaret Müsteşarlığı ve TÜİK verilerine bir göz atarsan;
İhracatın 2005 yılına göre % 15,9 arttığını, buna karşılık ithalatın % 17,3 arttığını, dış ticaret açığının 2005'e göre % 19,8 artışla gerçekleştiğini, son yıllarda sürekli düşen ihracatın ithalatı karşılama oranının % 62,1'lere gerilediğini görürsün.
Dediğin gibi sanayi üretiminde artış % 8'ler seviyesindedir. İhracatı destekleyen sanayi ürünlerinin 2006'da ihracat içindeki payı bir önceki yıla göre % 17,9 artışla % 86,2 olarak gerçekleşmiştir.
Demek ki neymiş, % 6 büyüyoruz dediğin, iç talepte büyüme yaşanmazken, dış talebe bağlı bir büyümeymiş. Ben ne demiştim mesajımda? Aynısını. Enflasyon olmaz bu ortamda, bir de vergilerle bastırırsan, piyasayı tutarsın, kıpırdamaz. Ama bu durumda da gelir dağılımının içine edersin, uçurumu derinleştirirsin.
"Aksi halde döviz ve kur sorunu çıkar" demişsin bir yerde, sana aynen katılıyorum. Merkez Bankası döviz rezervi açıklanan 60 milyar dolar civarındadır. Bunun içinde yurtdışı işçi tasarrufları da vardır. Yani gerçek rezervin 30-35 milyar dolar civarındadır. Şu anda döviz sorunu çıkmıyor, çünkü yabancı yatırımcı spekülatör cari açık kadar bir meblağ ile ülke içinde cirit atıyor, 1 koyuyor 3 alıyor. Neydi o rakam 33,5 - 35milyar dolar.
Siyaseten niye dışa bağlıyız sanıyorsun, bu adamlar sıcak parayı mecburen yabancı paraya çevirerek çıkarmak zorunda, senin rezervin bu büyük çıkışı karşılayacak güçte değil. Buna bir de son olaylar sebebiyle önemli döviz girdi kaynağı olan turizm gelirlerinin de düşeceğini eklersen iş daha da ciddi.
Evet muhterem bunlar derin konular, biz geçelim bunları. Bak ne güzel 23 Nisan'da Kuran okuma yarışması yapacaklarmış Ankara'da , dinleyelim ve Allahımıza dua edelim, aman Tayyip kızdırmasın bu sıcak paracıları ne istiyorlarsa versin diye!!!
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Türkiye'de rejim tehlikede mi ?
Hayır 3,824 ( % 59 )
Evet 2,577 ( % 40 )
Toplam oy: 6,401
Haber3.com
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Bu ampul güruhu anketleri pek sever......
Çünkü anketlerle oynamak ve istenilen sonuçlara ulaşmak çok kolay.
Anketi nerede ne zaman kimler arasında yaptığınız çok önemlidir.
Hani iktisatçı ya bazıları... bilirler tümevarım metodu olduğu gibi tümdengelim metodu da olduğunu.
Önce bulmak istediğin sonuçları seçersin, sonra da bu sonuçları verecek parametreleri.
Oyna babam oyna.....istediğin gibi.....
sonra da abuk sonuçlara subuk yorumlar getirip kandırırsın,
ister kendi güruhunu, ister bu güruhtan olmayanları, ister hepsini...
Anketçilerin elinin kemiği yoktur...(bu işi layıkıyle yapanları tenzih ederiz)
İstedikleri gibi oynarlar anket sonuçlarıyla (bakınız İ. Melih Gökçek anketleri)
İşlerine gelen anketleri de, kim yapmış olursa olsun kullanmakta hiç tereddüt etmezler....
İşlerine gelirse tabii...gelmezse tukaka....
E şimdi bir yorum getirelim ankete
Türkiye'de rejim tehlikede mi ?:eek:
Hayır 3,824 ( % 59 )
Yorum : Çünkü bu ampul belasına karşın, askeriyle siviliyle ülke evlatları cumhuriyetimizin yılmaz bekçileri olacaktır. Onlar bu başarının kendilerine ait olduğunu zannetse de, millet yaptığı hatanın bilincindedir ve bu tarikat artıklarını temizleyecektir....... :kızgın:
Evet 2,577 ( % 40 )
Yorum : Birtakım pislikler, ülkemizi şeyhlerin, şıhların arpalığı haline getirmeye çalışmaktadırlar. Rejimi yıkmak en büyük hedefleridir.
AMA......AVUÇLARINI YALARLAR. Bu sessizlik fırtınadan önceki sessizliktir. Fırtına koptuğu zaman bu yüreksiz, sinsi güruh kaçacak delik arayacaktır.:kızgın:
Kayıp ( % 1 ) onu da sahibine verelim uygun şekilde saklasın.;)
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
İste soygunun boyutu Soydurmayacağız demişlerdi. sayın veezy 37
Çıkrıkçılar Çarsısında babamızın dükkanında yetiştik diye övünmüslerdi.
Kasım paşalı Basbakanın zamanında gerceklesti.
DOÇ.Dr.Mete Gündoğan hesaplamış üLKEYE 25 MİLYAR DOLAR DÖVÜZ GETİRDİLER. Bu para 3yılda,65 milyar dolar oldu. Bunlar fonların paraları ABD de
olsaydı 3yılda ançak 30 milyar dolar olurdu.
Türkiyede 65 milyar doları buldu. İşte soygunun boyutu.
CARGİLL SİZCE ne ifade ediyor??
Ülkemizde birinçi sınıf tarım arazileri üzerine kurulmuş mısır nişastasından sıvı şeker üreten Amarika nın çıkarları gogrultusunda kurulmuş Ü lkemizde pancar üretimi sınırlandırılmış.
TÜRK ÇİFTÇİSİ FAKİRLESTİRİLMİŞ, ülke şeker ithal etmek zorunda bırakılmış
10 milyon kişinin ekmek yedigi sektör sıkntıya düsürülmüstür.
Bunları ben yapmadım??
Maliye bakanı Kemal Unakıtanın oglu bu sirketlere yurd dısından 400 bin ton mısır ihtal etme hakı veriliyordu. ogul unakıtan ithali tamamlamasının ardından
Sihirli eller tarafından GÜMRÜK DEĞERLERİ YÜKSELTİLİYOR ABDULLAHIN Kasasına servet üstüne katıyordu . BUNLARI Unuttunuzmu
Çift Sarılı yumurtalarıda var Abdullahın unutmadık demi**??
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
The Economist'ten Erdoğan'a destek !
Ekonomi ve siyaset dergisi The Economist, Erdoğan'ın adaylığına itirazın yanlış olduğunu yazdı.
İngiltere'de yayımlanan haftalık ekonomi ve siyaset dergisi The Economist, "Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Kumarı" başlıklı makalesinde, "laik kesimin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına itirazının yanlış olduğunu" yazdı.
"Fransa dahil hiçbir ülkenin laik değerleri koruma konusunda Türkiye kadar hassas olmadığı" ifade edilen makalede, "geçen hafta sonu yapılan dev mitingin gerisinde de Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesi fikrine itirazların bulunduğu" bildirildi.
"Mecliste AK Parti'nin çoğunlukta olduğu" hatırlatılan makalede, "Erdoğan'ın bu makamı istemesi halinde Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin garanti olduğu" kaydedildi.
"En katı laikin bile Erdoğan hükümetinin olağanüstü başarılara imza attığını kabul ettiği" ifade edilen Economist'in makalesinde, "ekonominin 2001'de dibe vurduktan sonra güçlü biçimde büyüdüğü, kişi başına düşen milli hasılanın geçen beş yılda iki kat arttığı, Anayasa'nın, polisin, ordunun ve yargı sisteminin reformdan geçirildiği ve sonuçta da AB ile tam üyelik müzakerelerinin başladığı" kaydedildi.
"Partisinin dinsel köklerine rağmen Erdoğan'ın Türkiye'nin laik yapısına da müdahale etmediği" yazılan makalede, "başbakanın eşinin başörtülü olmasına rağmen başörtüsünün kamusal alanlarda yasak olmaya devam ettiği" bildirildi.
"Bu seçim için Erdoğan'dan daha iyi adaylar da çıkabileceği" belirtilen makalede, "Mesele bu da değil. Mesele, Cumhurbaşkanlığı makamına oturtulacak Erdoğan'ın, laik Cumhuriyet'e 1923'te kurulduğundan bu yana en büyük tehdidi oluşturduğu iddiaları temel alınarak safdışı bırakılması gerekip gerekmediğidir" ifadesi kullanıldı.
"Başbakan Erdoğan'ın Anayasa'nın laiklik dahil temel ilkelerini çiğnemek gibi bir niyeti bulunmadığını vurguladığına" da işaret edilen makalede, "Erdoğan'ın genel seçimde partisinin şansını artırmak için aday olmayabileceği" de hatırlatıldı.
"Bunun Cumhurbaşkanlığını tercih etmemek için iyi bir sebep olacağını" yazan Economist, "Ancak ordunun ve laik elitin katı karşıtlığı, adaylıktan vazgeçmek için kötü bir gerekçe olacaktır. Güçlü ve kendisine güvenen bir Türkiye kesinlikle eşi başörtülü olan bir cumhurbaşkanını taşıyabilecektir" ifadesini kullandı.
Haber 3 com
20 Nisan 2007
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Köşk için AK Parti'de 'tam mutabakat'
21 Nisan, 2007 00:00:00 (TSİ)
AK Parti'de cumhurbaşkanlığına aday belirleme sürecinde görüşme trafiği hızlandı. Meclis Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile görüştü. Arınç'a yakın kaynaklara göre, Arınç, Gül ve Erdoğan arasında sürece ilişkin tam mutabakat sağlandı.
Artık rahat ol Ey Türk Milleti !
SİSTEM TIKIR TIKIR İŞLEMEYE DEVAM EDECEK........;)
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Ekonomimiz 2004'te nasıl % 4.5 küçülecek?
Türkiye ekonomisinin 2004 yılının ilk yarısında GSYİH bazında % 11.9'luk, GSMH bazında % 13.5'lik çarpıcı bir büyüme hızı yakaladığının açıklandığı sırada, "Ekonomimiz 2004'te nasıl % 4.5 küçülecek?" sorusunu soran biriyle ilgili olarak akla gelebilecek olasılıkların bazıları şunlar:
Türkiye ekonomisinden söz etmiyor
2004 rakamını yanlışlıkla kullandı
Türkiye için korkunç bir felaket senaryosu geliştirdi
Aklını kaçırdı
Doğru cevap bunların hiçbiri değil. Daha doğrusu bu soruların muhatabı ben değilim çünkü Türkiye ekonomisinin 2004'te % 4.5 küçüleceği iddiası benim öne sürdüğüm bir iddia değil. Benden çok daha iddialı birilerinin, dünyaca izlenen bir yayında ortaya attığı bir iddia bu.
The Economist'in zırvası
Türkiye ekonomisinin 2004 yılında % 4.5 küçüleceği iddiası, yıllardır beğeniyle okuduğum The Economist dergisinin 2003 kasımında piyasaya çıkan The World in 2004 (2004'te Dünya) adlı yıllık özel sayısında yer aldı. Ben de 23 Kasım 2003'te bu köşede yer alan yazımda, The Economist'in yıllığında yer alan ve 2004 yılının Türkiye için tam bir felaket yılı olacağını öngören senaryoyu özetleyerek bu senaryonun hangi bilgilere dayandığını sorguladım. The Economist'in yıllığındaki senaryoya göre:
2004 baharındaki yerel seçimler nedeniyle AKP hükümeti sorumsuz harcamalar yapacak ve bütçe açığını patlatacaktı.
Bunun sonucunda üç haneli enflasyon hortlayacak ve TL'ye güven tamamen kaybolacaktı.
Türkiye ekonomisi 2004'te sancılı bir resesyona girecek ve % 4.5 küçülecekti.
Türkiye borcunu ödeyemez duruma düşecek ve IMF Türkiye'yi yeniden kurtarmak zorunda kalacaktı.
Avrupa Birliği (AB) yolunda yapılan reformlar Türk toplumunu ikiye bölecek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin otoritesini tehdit edecekti.
Şimdi gelinen noktada şu soruları sormadan edemiyorum: Dayanağı belirsiz bu felaket senaryosunu yazanlar ve yıllığa koyanlar hâlâ The Economist'in bünyesinde mi? Türkiye'nin 2004'teki performansı karşısında ne düşünüyor The Economist'in senaryo yazarları? The Economist'in The World in 2005 (2005'te Dünya) adlı yayınında Türkiye için nasıl bir öngörü yer alacak?
Osman Ulagay Milliyet 12-9-2004
Ya muhterem!!! 2003'de The Economist böyle diyordu. Acaba niye böyle diyordu diye merak edersen 2004'deki siyasi konjonktüre , 2004'de yaşanan olaylara ve Batı'nın işine gelmeyen bazı gelişmelere bir göz at istersen.
Cari açık , yabancılar sıcak para ile 1 koyup 3 alıyor, bu ülke çok verimli diyoruz. Cari açığı dengelemek için bono ve tahvil piyasasında faizler yüksek , itfa gününde ya takasa giriliyor, ya yeni borçla borç faizi karşılanıyor diyoruz.
IMF borç vermiş, hem siyaseten bizimle istediği gibi oynuyor hem de alacağını kurtarmaya çalışıyor, işçinin, memurun, esnafın, çiftçinin perişan hali onu ilgilendirmez, borcunu tahsil etmek için her yol mübahtır diyoruz. Dünyada "saygın" olarak anılan gazetelere , dergilere birilerinin talimatı ile başyazılar, yazılar yazdırılıyor diyoruz. Yok ama yok, anlayan kim?
Bizim özde değil sözde İslamcılar takılmışlar yabancıların kuyruğuna ne derlerse onu yapıyorlar. Sözde demokrasi tramvayına binmişler, makas değiştirip kendi son duraklarına varma peşindeler. Ne demokratlar ama? Yahu şu senin Fettullah Hoca'nın medyasında, internet sitelerinde , işbirlikçi medyada, hamileri ABD'nin Kafkaslarda dönüşüm planına uygun olarak, Soros'un turuncu devrimleri gerçekleşirken, sokağa dökülen halk "en temel demokratik tepkisini" kullanıyor diye şakşaklanırken , şimdi kendi ülkesinde rejimi savunmak için sokağa dökülen halk niye "antidemokrat, darbeci yanlısı" oluyor? Çünkü rengi turuncu veya yeşil değil, KIRMIZI-BEYAZ!!!
Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!!! Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.
M.Kemal ATATÜRK
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
Alıntı:
Sayın turkuaz,sizin demokrasi anlayışınız bu sadace bir kesime hitap eder sadece sizinle aynı fikri paylaşan bu anlayıştan nasibini alır biz de bunun adına demokrasi denmez bir de Atatürk resmi ve 1923 gibi milletin gönlünde taht kurmuş resim ve tarihleri kullanmayınız tüm insanlığı mal olmuş bu argümanları temsil edemiyorsunuz.Sembol olarak kalıyor.Bunun içini doldurabilecek şahsiyetler ve kabiliyetler çıkacaktır ama yerini alamayacaktır.
Yazılanları yanıtlamaya çap yetmeyince önce bir anket konulup konu değiştirmeye çalışmışsın, sonra da bir İngiliz dergisinden alıntı yapmışsın. Ne de olsa alıştık biz bu fırıl fırıl dönmelere !!!
Alıntı yaptığın derginin 10 Haziran 2000 sayısında "Atatürk'ün Uzun Gölgesi" başlıklı bir makale yayınlandı. Makelede;
Alıntı:
Türkiye'nin bütünlüğü kavramının, eskimiş ve geleneksel, sadece Atatürkçüler tarafından savunulan ve Avrupa Birliği'nin değerlerine karşıt bir kavram olduğu savunuluyor.
Yukarıda alıntılanan başka bir forumda yazdıklarına bakınca içimden dedim ki ;
Bu muhterem ve diğer münevveran takımı Atatürk ve Cumhuriyet gönüllerinde taht kurduğundan, böyle ulvi ve yürekten düşüncelere sahip olduklarından, "The Economist'e tepki telefonları yağdırmışlardır, faksla, e-mail'le topa tutmuşlardır, bu yazıyı yazanları!!!" :rolleyes:
Sizi gidi takiyeciler sizi:o
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
"Yazılanları yanıtlamaya çap yetmeyince önce bir anket konulup konu değiştirmeye çalışmışsın, sonra da bir İngiliz dergisinden alıntı yapmışsın. Ne de olsa alıştık biz bu fırıl fırıl dönmelere," demişsin,
Zatı muhterem,
Nasıl bir soru sordunda cevabını veremedik teessüflerimi bildiriyorum.buna rağmen anlamadığınız konular olursa gereken yardımları yapacağımı hemde hiç bir ücret almadan taahüt ediyorum demiştim.
"Evet muhterem bunlar derin konular, biz geçelim bunları. Bak ne güzel 23 Nisan'da Kuran okuma yarışması yapacaklarmış Ankara'da , dinleyelim ve Allahımıza dua edelim, aman Tayyip kızdırmasın bu sıcak paracıları ne istiyorlarsa versin diye!!!"
İletinizin sonuç kısmında yazılanlardan konuyu değiştirelim düşüncesini algılayıp ankete yer vermiştim hemde şu sizin tasvip ettiğiniz siteden alıntı yaparak ne o? o sonuçları da mı beğenmediniz?Haklı gerekçeleriniz olabilir The Economistin
zırvaladığı gibi zırvalamış diyebilirsiniz benim bunda kabahatim kesinlikle yok çünkü sizin onay verdiğiniz ve beğendiğiniz hatta alıntı yaptığınız sitelerden(Sadece sizi Kast etmiyorum.)Mesala anket yaparken küçük bir örnek tabirlerinizle ampul guruhun toplandığı yere gidip anket yapmıştır tabi sonucun ne çıkacağı belli bu küçük bir örnekti.Gelelim ingiltere kaynaklı The Economist dergisine bunun da yazarı bir insan olduğuna göre yazdığı makalede bir hata yaptığını yaşayarak görmüştür.Hata insanlara mahsus affetmek olgunluktur.Siz de ortaya birtakım fikirler atıyorsunuz zamanın sizinde yanıldığınızı ortaya çıkardığını varsayarsak The Economist dergisinin yanılgısı da öyle bir şey,The Economist dergisinde olduğu gibi Türkiye (İyi Yönetimiyle)istikrar ortamıyla art düşüncelileri(İç ve Dış Mihraklı) yanıltmaya devamedecektir.Her düşünceye saygılıyım seviyeli oldukça fikren olgunlaşmaya vesile olacaktır.Farklı konular olması beyin fırtınası için bir
versiyondur.Gerektiğinde tepkiler çeşitli şekillerde yerine ulaşmaktadır.Bunda tereddüdünüz olmasın.Yalnız her medyaya bir isim takarsanız içinden çıkalamaz bir hal alır.Sadece benim dediğim doğrudur şeklinde bir kelimeler bütünüyle kendinizle çelişki içinde kalırsınız.Bununda sonuçlarını kestirmek oldukça zordur.Sizi gidi sizi benim dediğim doğrucular!...
-
Re: Erdoğan'dan Sezer'e rejim sorusu
''Çağdaşlık slogan atmak değildir''
Başbakan Erdoğan, çağdaşlığın en önemli kriterinin slogan atmak olmadığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çağdaşlığın en önemli kriterinin ''slogan atmak, vehim üretmek değil, eser ortaya koymak'' olduğunu vurgulayarak, ''Ne demek istediğimi görmek isteyen Türkiye'nin yollarına düşsün'' dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İDO'nun ''Osman Gazi Feribotu''nun hizmete alınması ve İstanbul-Bursa hattının açılışı nedeniyle Yenikapı İDO Terminali'nde tören düzenlendi.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, ülkeye kalıcı bir eser daha kazandırdıklarını belirterek, Osman Gazi ile bir süre sonra hizmete girecek olan ''Orhan Gazi'' hızlı feribotlarının yaklaşık 120 milyon dolara mal olduğunu söyledi.
Osman Gazi feribotunun hizmete alınmasıyla İstanbul-Bursa arasını 75 dakikaya, yani 1 saat 15 dakikaya indirdiklerini ifade eden Erdoğan, bütün sektörlerde şahlanan Türkiye'nin, deniz sektöründe bir özlemine daha kavuştuğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, 1994 yılında bu konuda başlattıkları çalışmalar kapsamında aynı adımı Bandırma için de attıklarını hatırlatarak, bunun bölgeye ciddi bir rahatlama getirdiğini ve bu hattın kaza riskini asgariye indiren, rahat, huzurlu ve konforlu seyahatler için tercih edilir hale geldiğini bildirdi.
Şimdi de aynı hizmeti İstanbul-Mudanya arasında verdiklerini anlatan Erdoğan, ''Türkiye denizciliğiyle, hava taşımacılığıyla, kara yolları ve demir yollarıyla dünyanın en modern ülkeleri arasına katılıyor'' diye konuştu.
Erdoğan, Karadeniz sahil yolundan sonra 3 tarafı denizlerle çevrili ülkenin denizlerini insanına kazandıran bir projeyi daha hayata geçirdiklerini dile getirerek, Osman Gazi feribotunun 1200 yolcu ve 225 araç kapasitesiyle bir örnek teşkil ettiğini kaydetti.
Feribotta sürat, huzur ve konfor bulunduğunu belirten Erdoğan, ''Gerek İstanbullu ve Bursalılar, gerekse çevrede bulunanların artık kara yolunu tercih etmeyeceklerine inanıyorum. Osman Gazi ile bir süre sonra devreye girecek Orhan Gazi'yi tercih edecekler'' dedi.
Hizmete giren feribotun esas öneminin hızından geldiğini vurgulayan Erdoğan, ''Az önce firmanın CEO'suyla konuşurken 'dün denemede 45 knota kadar çıktık ' dedi. 45 knota çıkmak, korkunç bir şey, çok çok önemli. Bu boğazda değil, açıldıktan sonra olan bir hız. Çevreyi rahatsız etmeyen bir hız olması bakımından önem arz ediyor'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, iki şehir arasındaki mesafenin 75 dakikaya inmesinin, ekonomik değerinin de paha biçilmez kazanım olduğunu ifade ederek, ''İstanbul'un adeta iki semti arasındaki mesafe kadar Bursa-İstanbul'un yakınlaşmış olması, ülkemize kazandırılan bu eserin önemini anlatmaya herhalde yeter de artar bile'' dedi.
Böylece sadece iki şehrin değil, çevre illerin de birleştiğini vurgulayan Erdoğan, yapmakta oldukları duble yollarla deniz yollarının birleşmesinin kaza riskini minimize ettiğini söyledi.
Erdoğan, trafik kazalarının Türkiye için bir felaket olduğunu kaydederek, Aksaray'da yaşanan olayı örnek gösterdi.
Başbakan Erdoğan, ''Bunlar şu yapmakta olduğumuz duble yolların önemini bize ifade ediyor. Belki orada duble yol olmuş olsaydı Aksaray felaketini yaşamayacaktık'' diye konuştu.
15 bin kilometreye ulaşacak duble yollarla deniz, hava ve demir yolu ağının birleşmesinin insanın huzurunu arttıracağına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''İşte meydan, işte çağdaş Türkiye. Bu lafla olmuyor, icraat, kararlılık, yorulmak istiyor. Bu sevdalı olmayı, aşık olmayı gerektiriyor. Bu olmadan olmuyor. Eserleriyle güçlenen bir Türkiye var. Çağdaşlığın en önemli kriteri slogan atmak, vehim üretmek değil, eser ortaya koymaktır. Ne demek istediğimi görmek isteyen Türkiye'nin yollarına düşsün, batıdan doğuya, kuzeyden güneye Türkiye'nin nasıl bir şantiye haline gelmekte olduğunu görsün diyorum''
Haber 3 com
Ne yapalım slogan atmak daha ekonomik oluyor icraat yapmaksa ne diyeyim
doğrusu sayılanlara göre çok da zahmetli işmiş.çok da abartmayın yani ne var bunda 120 milyor $ harcamışsınız derede sandal yüzdürmek için bu kadar maliyete ne gerek var doğrusu daha akılcı yatırımlar yapılabilirdi ne gibi mi ben söylemeyeyim içimizde 4+2 ler var onlar söylesin ama yalnızca 4+2 ler tamam mı?