-
Burak ile Levent....
Şimdi başlığı gören demiştir. Tamam commodore artık eşini dostunu tanıtmaya başladı Tekinin dostum olmasını isterdim ama ötekinin fersah fersah uzak durmasını isterden anası babası danası soyuyla birlikte... Levent Burak'tan biraz daha büyük yaşça ama daha az kazanıyor fakat bir yerde çok değerli bir şeylere sahip ötekinde de o yok. Yaşıda yakın olduğu için ben Levent ile arkadaş olmak isterdim.
Bugünlük sadece iki bölüm olarak tanıtacağım ama altına bugün için yazı yazmayacağım. Ama yarın kesin birşeyler yazarım ...
-
Re: Burak ile Levent....
Onun adı burak... Kendisine medyada rastlamışsınızdır. Ya bir trafik kazasının kahramanı olarak, ya babasına borç verirken, ya da milyon dolarlık işlere imza atarken... 28 yaşında... Bilkent Üniversitesi'nde okurken, Londra'ya burslu olarak yollandı ve ekonomi eğitimi yaptı. Askerlik görevini henüz yapmadı... Tecilli!..
1988 Mayıs'ında bir trafik kazasında TRT İstanbul Radyosu Sanatçısı Sevim Tanürek'in ölümüne neden oldu. Şişli'de kırmızı ışıkta durmadı. Kazadan hemen sonra belediye arazözlerinin caddeyi baştan aşağıya yıkayarak 35 metrelik fren izini tamamen sildikleri, olayın cezai yönünün azaltılması için Burak'a kazadan sonra üç ay öncesine tarihli ehliyet verildiği, Sevim Tanürek'in yakınlarının azarlandığı, tanıkların hepsinin tehdit edilip korkutulduğu iddia edildi.
Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi, Burak için "kusursuzdur" raporu düzenledi. Ölen Sevim Tanürek 8/8 kusurlu bulundu!. Burak hapisten kurtuldu. Kusursuz raporunu veren dairenin Başkanı Eyüp Bey ise, daha sonra Türkiye Deniz İşletmeleri Genel Müdür Yardımcılığına atandı.
2001 yılında evlendi. Babası, oğlunun düğününde takılan 174 adet Cumhuriyet Altını'nı mal varlığındaki artışın nedeni olarak açıkladı. Ayrıca, babası 2001 yılında verdiği mal beyanında oğlu Burak'a 220 bin ABD Doları ve 55 bin Alman Markı borcu olduğunu açıkladı. Üniversiteden yeni mezun, o zaman 22 yaşındaki oğluna...
Babası Ülker Grubu ürünlerinin dağıtımını yapan şirketteki hisselerini 1.2 trilyon liraya satana kadar, şirket yönetimini Burak sürdürdü.
Ve Burak geçtiğimiz günlerde bir kez daha gündemdeydi. Gıda sektöründeki hisseler satılınca, hemen şirketler kurup denizcilik sektörüne girdi. Yüzde 50 ortağı olduğu MB Denizcilik adlı şirket, 95 metre uzunluğunda Safran 1 adında bir kuru yük gemisi aldı. Gemiyi satan Hasan Doğan, satış fiyatının 2 milyon 325 bin dolar olduğunu söyledi. Burak, gemiyi ortağı ile birlikte 500 bin doları peşin 36 ay taksitle satın aldı. Ayda 72 bin YTL ödeyecekler.
Gemiyi satan Hasan Bey ise, 705 milyon dolara İstanbul'daki İETT Garajı arazisinin sahibi olan Dubai Şeyhi El Maktum'un küçük ortağı oldu. Ayrıca, Hasan Bey'in ablası Remzi Gür ile evli. Remzi Bey, Burak'ı ve kardeşlerini burslu olarak yurtdışında okutuyor, babasının yakın arkadaşı, tatillerini onun yazlığında geçiriyorlar.
-
Re: Burak ile Levent....
Onun adı levent ... 35 yaşında... Gazetelere, televizyonlara hiç çıkmaz. Ücretli bir çalışan. Aylık maaşından başka bir geliri yok. İş Bankası Fon Yönetimi Bölümü'nde çalışıyor. Kolay para kazanmıyor. Risk alıyor, işvereni adına verdiği kararlardan dolayı stres oluyor, terliyor. Ülkenin en iyi üniversitelerinden ODTÜ'nün iktisat bölümünden mezun...
Eylül 2004'te kendi gibi ODTÜ mezunu olan Evren ile evlendi. Çankaya Köşkü'nde sessiz sedasız, sade bir düğün yapıldı. Ne trafik kilitlendi ne de yabancı devlet başkanları şahit oldu. Davetliler arasında Köşk'ten bazı personel ve şoförler de vardı. Takı takma merasimi yapılmadı. Gelinin gelinliği Versace gibi yabancı marka değildi, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü'nde dikilmişti.
Vergisini milletin ödediği diğer şatafatlı düğünlerin aksine, babası, düğün nedeniyle Çankaya Köşkü'nde o saatlerde tüketilen elektriğin bedelini cebinden ödedi. Nikahı kıyan Çankaya Belediye Başkanı, çiftten "Laik Cumhuriyete sadık evlatlar" yetiştirmelerini diledi.
İstanbul'da 1 milyar 200 milyon liraya ev kiraladılar. Çalışıyorlar. Büyük ihtimalle ev geçindirirken zorlanıyorlardır. Çünkü, Ocak ayında bir erkek çocukları oldu. Bu sevindirici olay da sessiz sedasız gerçekleşti, muhabir, kameraman falan izlemedi.
Levent, arada bir anne-babasını ziyaret için Ankara'ya geliyor. Koruma istemiyor ve havaalanından taksiye binerek Çankaya Köşkü'ne ulaşıyor. Ancak, şatafatlı ana kapı yerine, köşke ziyaretçilerin alındığı 5 numaralı kapıdan giriyor. Nizamiyeden yürüyerek konuta çıkarken, her seferinde Cumhurbaşkanlığı korumalarını şaşırtıyor.
-
Re: Burak ile Levent....
Bence Levent biraz Burak’a takılmalıydı ama geç kaldı. Aptallığına doymasın.
Avcunun içine gelmiş kısmet, sen tepiyorsun. Şimdi bizim gibi maaşa talim edecek normal vatandaş statüsünde. Artık uyanıp da gereğini yapmaya kalksa bile, geçmiş ola.
Baban Cumhurbaşkanı olacak, sen de bunun gereğini yapıp nimetlerinden yararlanmayacaksın. E pes doğrusu. Neymiş hava alanından köşke parasını cebinden ödeyip taksiyle gidiyormuş da, çocuğu olmuş kimsenin haberi olmamış da. Marifet sanki……
Ama bunun babası da böyleydi. Babasına bak oğlunu al… Zaten Türkiyenin tanınmış güçlü bir ferdi iken, Cumhurbaşkanı seçil (daha ötesi yok bunun ) ama mütevazı yaşantını değiştirme, namus timsali ol, yeme, içme, çalma, çaldırma, adam kayırma, hukuk hukuk diye diret dur. ( Erdal İnönü de böyleydi. Yalan söylemeyi beceremez, halka süslü nutuklar atamaz, terbiyeli, efendi, dürüst……ne yapim ben böyle politikacıyı…çekti gitti işte.)
Gelelim Burak’a…
Aslanım…
Yiğidim….
Selvi boylum benim….
ADAM dediğin böyle olur.
Bu ülkenin böyle zeki, çevik ve ahlaklı insanlara ihtiyacı var. (ben demedim. Ulu önder söylemiş)
Bayılırım yaratıcı, girişimci insanlara.
Daha 28 yaşında, şu başarılarına bakın..
Taksiye bindiğini gören var mı? Yakışır mı koskoca Başbakan oğluna.
Çekiyor altına son model arabayı.. şöförü, koruması.. heybet böyle olur.
Hele bir de Çankaya’ya yerleşsinler..
Sen o zaman heybete bak……..
Aslanım….
Yiğidim….
Selvi boylum benim…:kızgın:
-
Re: Burak ile Levent....
Bu ülkenin Levent'lere ve , Levent'leri yetiştirecek Levent'in babası gibi babalara çoookkkk... ihtiyacı var.
-
Re: Burak ile Levent....
Ama aynı zamanda Burak gibilere ve onu yetiştiren babalara ihtiyacı yok. Çok çektik onlardan yeter artık demek gerekiyor.
-
Re: Burak ile Levent....
Bir ara İş Kulelerinde çalışıyordum ve Levent ismini duydum ,Cumhurbaşkanımızın oğlu dediler Şaşırdım,Gerçekten farklı bir izlenim bırakıyor insanlara .Çünkü olması gerekenler olunca artık şaşırır olduk...
Burak bey ve ekibini Allah ıslah etsin.
-
Re: Burak ile Levent....
Değerli arkadaşlar,
Yanlış da olsa görüşlerinize saygı duyuyoruz:o
Ama girişimciliği ve girişimcileri desteklemeye de devam edeceğiz.
Bu yaşa geldik hala bir kuru yük gemimiz bile yok. Niye ? Sizin gibiler yüzünden. Burak'ın alın terini göz ardı etmek kimin haddine. O serveti yaparken az mı meşakkatler çekti bu genç, girişimci kardeşim. ( Burakcığım, Sayın Karavelioğlu ile bir kuru yük gemisi de biz ortaklaşa alacağız. 1 milyon $ ondan geri kalan 1.5 u da ben ayarlasam bize biraz koltuk çıkarsın herhalde değil mi koçum, arslanım benim.:iyi: )
Sayın Karavelioğlu 1 mlyon $ hazır mı?
Bir an önce işimize bakalım.....;)
-
Re: Burak ile Levent....
Gün olur devran döner!Kimse merak etmesin herkes elbet yaptıklarının karşılığını alır.Mühim olan Levent likten Burak lığa geçiş yapmamak ...
-
Re: Burak ile Levent....
Sayın Hamsi,
Burak yokken Levent vardı zaten. Levent aile yapısı ve gözütokluluğundan dolayı tenezül etmemiştir . Bu ülkenin Leventlere ihtiyacı var. Ve Leventin babası gibi babalara da ihtiyacı var.
'Reisicumhur olsa önemli değil
Bence bir insanda kişilik gerek
Dünyanın malına eylese meyli
Bence bir insanda kişilik gerek '
-
Re: Burak ile Levent....
-
Re: Burak ile Levent....
Sağdan sola her türlü fikir tartışılır,hür...
Sağ bekte Recep var,sol açık Lefter imiz var!
Yol gösterecek kedine rehber mi ararsın?
İş görmüyor amma,Telofon Rehberimiz var!
Aziz Nesin
-
Re: Burak ile Levent....
Güzel yurdumun insanlarının güzel ama yanlış anlaşılan bir sözünün sonucudur bu durum. '' Bal tutan parmağını yalar'' sözünün bazılarınca '' Balı dök dök yala'' olarak algılaması Burak ları yarattı.
Her Burak'ın bir babası vardır. Burak lar babasından ne görürse onu alırlar. Erdem eğitim terbiye onur halka saygı emek çalışma alın teri liyakat gibi. ( Levent'ler de aynısını alır ) Burada Burak'ın ne aldığını ve bunun sonucunda ne olduğunu görüyoruz. Çırağı olmadan bir işin ustası olunmaz derler ama Burak'lar için buda önemli değildir. Haydan gelen çok olduğu için Burak'lar emek ve emeğe saygıyı bilmez. Burak ların babasıda milyonların hayalini bile edemeyeceği para dilimlerini küçümser edayla söyler. '' Ne olmuş ki herkes alabilir kosteri... ''
Burada sorun Burak ta değildir. Babasının zihniyetindedir. Burak zengin ama yitik bir kişidir. Asla Burak diye bir şahsiyetinin olamayacağını bilerek ve kabulle yaşam aslında en zor yaşamdır. Hep onun oğlu kalacaktır o öldüğünde bile.. '' Babası bir götürdüki bunuda yerleştirdi buralara doldurdu cebini buda yiyiyor onları..'' olmaktan ölene kadar kurtulamayacaktır. Varlık içinde kişiliksiz bir yaşam sürmeye mecburdur Buraklar. O yüzden de zaten en ufacık sorunda '' Sen benim kim olduğumu biliyor musun ?'' lar başlar Bu aslında '' Ben bir hiçim ama bir tanıdıklarım var..'demektir. İşte seçim buradadır. Onurlu ve kişilikli bir yaşam mı ? Zorluklarıyla çabalamasıyla üzüntü sevinci başarı başarısızlıklarıyla ama hür ve adam gibi. Yoksa Burak gibi bir yaşam mı? Zengin ama kişiliksiz erdem yoksunu hep birileriyle anılmak kollanmak mı ?
-
Re: Burak ile Levent....
Ankara sokaklarında ismi Burak olmasa da onun gibi olanlardan çok vardır. Örneğin Ahmet ve Osman samuray olarak karşınıza çıkabilir, ama siz korkmayın biri korkak biri de cılızdır, bir zarar gelmez.
-
Re: Burak ile Levent....
Ankara sokaklarında Levent e benzeyen de iki genç bilirim Başak la Emrah gibi. İkisinde de koskoca bir kalp akıl dolu bir kafa vardır. Şirinlikleride artılarıdır. Ankara sokaklarında görürseniz selam verin. Mutlaka alırlar :)
-
Re: Burak ile Levent....
ne yani benim babam 72 yaşında annemde,kendilerini bildi bileli devamlı bu yaşa kadar herişi yapıyolar(babam 5 ay önce vefat etti)hep derdi 'aha bu yaşıma kadar her işi yaptım,hani nooldu'derdi.bende ailemin diğer fertleri de.valla borçtan başka bişeyimiz yok.allah yürü kulum dememiş,kader.ama bu kaderi yazanlar yazmış.babam kadar çalışanı da görmedim,yaratıcılığı da öyle ama ....
-
Re: Burak ile Levent....
Sizede onurlu bir soyadı ve erdemli bir yaşam bırakmış. Ne yani ? diye başlayan şikayet mi ediyorsunuz bir şey mi demek istiyorsunuz tam anlaşılamayan cümledeki derdiniz ne ola ki ?
-
İki oğul babası ?
Sayın Başbakan,
Birbirinden başarılı iki oğul babasısınız. Oğlunuz Burak alnının teriyle
genç yaşta gemi aldı… Diğer oğlunuz Bilal Dünya Bankası'ndaki
başarılarıyla stratejik ortağınız Amerikan başkanı Bush'un bile
iltifatlarına mazhar oldu… İkisi de pırlanta gibi , Allah bağışlasın…
Demem o ki, bir evlat nasıl yetişir, bir baba evladına baktığında nasıl
içi titrer, nasıl burnunun direği sızlayarak sever biliyorsunuz...
Ama oğlu ertesi gün askerlik kurası çekecek bir baba o geceyi nasıl
geçirir, Güneydoğu'yu çeken oğlunu otobüse nasıl bindirir, 15 ay boyunca
geceyi gündüze nasıl ekler, saatbaşı haberlerini nasıl içi içini yiyerek
seyreder, telefonda konuştuğunda "Operasyona gidiyoruz, hakkını helal et
baba" diyen oğluna ne cevap verir, bilmiyorsunuz…
Çünkü dediğim gibi oğullarınızdan biri armatör oldu… Güneydoğu'da deniz
yok, Atatürk Barajı da oğlunuzun gemisi için pek küçük kalır, yakışık
almaz… Yani Burak güvende… Allah bağışlasın…
E diğer oğlunuz Bilal de dediğim gibi Dünya Bankası'ndaydı… Şimdi ise
Dünya Bankası her nedense sözleşmesini yenilemediği için the Brooking
Institution'da… İşi düşünce üretmek olan bu kuruluş da geçenlerde
Diyarbakır'ın belediye başkanı Sayın Osman Baydemir'i ağırlamıştı,
hatırlatırım… Yani sözün kısası Bilal de Washington'da, güvende… Allah
bağışlasın…
O yüzden de " Artık şehit cenazeleri görmek istemiyoruz" diyen bir
vatandaşa gönül rahatlığıyla "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir,
canım kardeşim" diyebiliyorsunuz…
Ben de artık şehit cenazeleri görmek istemeyenlerdenim, bu yüzden ben de
sizin "Canım kardeşim" diye hitap edebildiklerinizdenim. Can kardeşliğin
verdiği samimiyet hissiyle, olanca içtenliğimle merak ediyorum.
Sayın Başbakan, 5 ayda verilen 50 şehidin ardından, "Askerlik yan gelip
yatma yeri değildir" dediğiniz için, şehitlere "kelle" dediğiniz için hiç
mi utanmıyorsunuz?
Bırakın politikaya devam etmeyi, meydanlarda büyük büyük laflar etmeyi,
hala nasıl sokağa çıkabiliyorsunuz?
Artık neredeyse hergün kalkan cenazelerde o kadar kişi tek bir ağızdan
sizi ve bakanlarınızı yuhlarken ne hissediyorsunuz? Yani mesala, "Yan
gelip değil, can verip yattılar" diye bağırırken binlerce kişi , " Yer
yarılsa da içine girsem" diyebiliyor musunuz?
Orada, şehitlerin cenazesinde, Ajan Smith gözlüklerinizle gizlerken
yüzünüzü neye daha çok üzülüyorsunuz? Şehitlere mi, düştüğünüz hale mi?
İktidarınızın ilk günlerinde terör sıfırken dörtbuçuk yılın sonunda
gelinen durum nedeniyle hiç mi suçluluk duymuyorsunuz?
Şimdi sürekli "şehitlik üzerinden siyaset yapmayın" diyorsunuz ya
meydanlarda… Peki o zaman tam seçim arifesinde niye şehit aileleri ile
gazilere TOKİ aracılığıyla kurasız ucuz konut veriyorsunuz? Bu durumda
asıl siz şehitler üzerinden siyaset yapmış olmuyor musunuz?
Sayın Başbakan , bir baba olarak soruyorum size … Aynaya baktığınızda ne
görüyorsunuz? Akşam yastığa başınızı koyduğunuzda uyuyabiliyor musunuz?
Kelle deyip geçtiklerinizin ahından korkmuyor musunuz? O mağrur çocuk
bakışlı erler, onların babasız evlatları, anaların ağıtları, babaların
"Vatan Sağolsun" derken titreyen dudakları hiç mi rüyanıza girmiyor?
Bir "canım kardeşiniz" olarak olanca samimiyetimle soruyorum .Bu kadar
sevilmemek nasıl bir duygu Sayın Başbakan?
Ha, bu arada… Bir oğlunuz ,Bilal, hani stratejik ortağınız Bush'un
iltifatlarına mazhar olan, askere gitmedi … Diğeri , Burak, hani alnının
teriyle gemi alan ise çürük raporu almış…Askerlik yapmayacakmış…
Ne diyeyim…Bilal de, Burak da pırlanta gibi çocuklar… Allah bağışlasın…
Melike İlgün
-
Re: Burak ile Levent....
Bence burada ismi verilen çocuklardan ziyade babalarını değerlendirmek gerekir..Zira Burak'ın kazadan sonra vicdanı sızlasa cezasını çekmek istese bile babasının "siyasi karizmasını çizdirmemek uğruna" buna müsade etmeyeceği açıktır..Ankara'da değil Türkiye'nin heryerinde babasının İMTİYAZINDAN faydalanan dünya kadar genç var..Onları bu şekilde koruyup kollayan da bizzat babalarıdır..Basit bir trafik çevirmesinde bile "sen benim kim olduğumu biliyor musun?" kelimeleri bu yüzden dökülür ağızlarından.. Mesela bunlardan biri de malvarlığı bir şehir efsanesi olarak trilyonlarla ifade edilen ama ne kadar olduğunu kimsenin bilmediği Melih Gökçek vardır ve oğlu babasının kendisine kazandırdığı özgüvenle artık Çankaya Belediye başkanı olmanın hayallerini kurmaktadır..Korumalarımıydı kendilerimiydi hatırlamıyorum avukat iki kardeşi dövmüşlerdi galiba, araştırıp söliyeyim hemen..:o