Hukukun Yüzakları

Son davalara baktım daha doğrusu gazetelerede yansıyan davalara sonrada kendime baktım . Dedim ki ayıp etmişim. Hakim ve savcıların tüm olumsuzluklarını yansıtmaya çalışmana karşın olması bu diyip durduğun konular oluncada örnek olarak göstermek gerekirdi diye... Gerçi bir iki değerli üyemiz hiç değilse tekini yakalayıp eklemişler ama böyle iyi hukuk değerlerinide ayrıca toparlamak lazım diye düşünüyorum.
Öncelikle eklenecek ilk iki olay diğer forumda bas bas bağırmamızın ne kadar haklı olduğunu göstermekte ve bir bakımada diğer hakim ve savcıların kendilerini sorgulamalarını gerektirmektedir. Demekki istendiğinde olabiliyor dedirten suça ve suçluya hele destyr dur biraz diyen iki olay aşağıda... Biraz da hızlı bir yargı ile bitse yargıtayda ibreti alem için onasa... Bunlar cidden emsal olsa...

Başkent’te yaklaşık 2 yıl önce yakalanan Garip Musa Aras’ın sapıklığı tüm Türkiye’yi dehşete düşürmüştü. Okullara gidip kendisini UNICEF görevlisi olarak tanıtan Aras, yardım bahanesiyle farklı okullardan iki öğrenciyi kaçırmış, günlerce alıkoyup tecavüz etmişti.

‘Zincirleme suç’ maddesi

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Aras’a “zorla ırza geçmek” suçunu düzenleyen 103/2. maddesinden ceza verdi. Bu madde 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasını öngörüyor. Mahkeme de üst sınır olan 15 yılı uyguladı. Eylemin birden fazla tekrarlanması nedeniyle bu kez “zincirleme suç” başlıklı TCK’nın 43. maddesi de uygulandı ve ceza 1/3 oranında artırılarak, 20 yıla çıkarıldı. Bu ceza da suçun küçük bir çocuğa karşı cebir ve şiddetle işlendiği gerekçesiyle TCK 103/4. maddesine istinaden yarı oranında artırılıp 30 yıla çıkarıldı.

Hürriyeti tahditten de ceza

Aras hakkında, E.Ş.’nin “hürriyetini tahdit” ettiği gerekçesiyle de TCK’nın 109/2. maddesinden 7 yıl hapis cezasına hükmedildi. Bu maddenin alt sınırı 2, üst sınırı ise 7 yıl hapis cezasını düzenliyor. Ayrıca bu suçun çocuğa karşı ve cinsel amaçla işlenmesi nedeniyle aynı maddenin f bendi uyarınca ceza bir katı oranında artırılarak, 14 yıla yükseltildi. Ardından da aynı maddenin 5. fıkrasını da uygulayan mahkeme, cezayı yarı oranında artırıp 21 yıla çıkardı. Aras, tüm maddelerden en üst sınırdan ceza verilmesi sonucu, toplam 51 yıl hapse mahkum edilmiş oldu. Mahkeme, diğer öğrenci S.Y. ile ilgili olarak da sanığı aynı cezalara mahkum etti. Böylece Aras, iki çocuğu kaçırıp tecavüz etmekten toplam 102 yıl hapis cezası almış oldu.

Ceza dediğin işte böyle olur

* Zorla ırza geçmekten 15 yıl
* Eylemi birden fazla tekrarladığı
için artı 5 yıl
* Suçun küçük bir çocuğa karşı cebir ve şiddetle işlenmesi nedeniyle artı 10 yıl
* Kaçırarak hürriyeti tahditten 7 yıl
* Bu suç çocuğa karşı işlendiği için
bir kat artırılmasıyla artı 7 yıl
* Suçun cinsel amaçla işlenmesi
nedeniyle yarı oranında
artırılmasıyla artı 7 yıl
* Tek bir çocuk için toplam 51 yıl
* Aynı suçlar 2 çocuğa
karşı işlendiği
için toplam 102 yıl

Bu karar büyük moral kazandırdı
Ankara Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı avukat Türkay Asma: “Yargı, bu sanıkları çok fazla koruyordu. Zaten çok kötü bir geleneksel bakış açısı var. ’Ne olmuş, almış götürmüş kızı işte’deniliyor. 20 senedir, bunlara karşı mücadele veriyorum. Tam pes etmek üzereyken bu karar moral oldu. Altyapı oluşturulmadan bu tür olaylar tabii ki önlenemez ancak gözdağı olur. Bu karar, basit de olsa önemli bir adım demektir. ABD ve Avrupa’da bu tür suçlara aslında Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği şekilde ağır cezalar veriliyor. Umarım bundan sonra da bu örnek kararlar devam eder ve bu suçları işleyenlere üst sınırdan ceza verilir.”

Türk adaleti yine örnek bir ceza verdi. 1.5 yıl önce İstanbul Kartal’da, Tekel fabrikasında araştırma şube müdürü olarak çalışan kimya mühendisi İclal Ülker’i kapkaç yapmak isterken otomobilin altında sürükleyerek ölümüne neden oldukları için yargılanan 3 sanığa ceza yağdı. Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen karar duruşmasında sanıklar Gencay Yolcu, Mehmet Süral ve Yasin Ak beraatlerini istedi. Ancak mahkeme heyeti sanıkları “kasten adam öldürmek” suçundan TCK’nin 82. Maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ceza daha sonra, sanıkların duruşmalardaki saygılı tutum ve davranışları ile pişman olduklarını gösterir hareketleri göz önüne alınarak müebbede çevrildi.

En az 30 yıl yatacaklar
Üç sanık ayrı ca, olayda kullandıkları otomobil ile İclal Ülker, Selahattin Ağlar ve Gönül Yıldırım’a karşı nitelikli yağma suçunu işledikleri gerekçesiyle de TCK’nin 149/1 Maddesi’nce her yağma olayından ayrı ayrı 12’şer yıl ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Sanıkların bu cezaları da iyi hal ve davranışları nedeniyle 10’ar yıl ağır hapis cezasına indirildi. Böylece, her bir sanık ayrı ayrı müebbet ve 30’ar yıl ceza alarak toplam 60 yıl hapse mahkum oldu. Ancak mahkeme heyetinin verdiği karar Yargıtay’ca yerinde bulunup onandığı takdirde üç sanık, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkumiyet hali en fazla 30 yıldır” maddesini hüküm altına alan 107/3-d maddesi gereğince fiilen 30’ar yıl cezaevinde kalacak.

Katilleri odasında yargılandı
İCLAL Ülker’in çalıştığı Kartal Tekel Fabrikası’nın yönetim binası ölümünden sonra Kartal Adliyesi olunca katil zanlıları onun odasında yargılandı. Bu acı tesadüfle üzüntüye boğulan Ülker’in çalışma arkadaşları, adliye önüne gelerek sabırsızlıkla kararı bekledi.

Yargıtay'ın da bu konu hakkında sevindirici kararlarını heyecanla bekliyoruz.

Ankara 1.Ağır ceza mahkemesinin sayın hakim ve savcılarını böyle bir karara imza attıkları için tebrik ediyorum.Bu kararın yargıtay onayındanda bu şekilde çıkmasını temenni ediyorum.Suçun önlenmesine yönelik caydırıcılığa büyük katkısı olacak bir karar diğer mahkemelerimize örnek teşkil etmesi dileğiyle...

Aynı adaleti, "Amcasının oğluna kaçıp geri dönen öz kızına, annesinin gözü önünde tecavüz ederek bekaret kontrolü yapan ve bunu defalarca yapan, kızını hamile bırakıp doğan bebeği taşlar altında bırakan mahluk" için de bekliyorum.

Dilek Hanım, mahluklara hakaret ettiğinizin farkındasınız sanırım.

Cık, cık, cık...

Yaşadığımız dünyada böyle insanlarda var ne yazık ki
Tabii insan olup olmadıkları tartışılır ve yine ne yazık ki bunlar sadece ortaya çıkanlar...

Sayın commodore1tr'nin vermiş olduğu konuları bir yerlerden hatırlıyorum ama...

Sevgili Av.Dilek Kuzulu Yüksel;
Sizin mahluk dediğinize izninizle bende alenen yaratık demek istiyorum. Peki diyelim ki, öyle bir yaratığın savunmasıyla sizi görevlendirdiler, ne yapardınız?

Sanırım görevinizi bırakır, bir yerleri de terk ederdiniz, yanılıyormuyum?

Saygılar..

Sayın deniz02;
avukatların vicdanlarını sınamak yada teyit almak sanırım doğru olmaz.

Siz olaya insani bakıyorsunuz haklı olarak ama bır hukukçu profesyonel bakmak zorundadır.
Eğer olayı insani boyutta tutacak olsak hakımlerden bu boyle davaya bakmam bakamam gibi kararlar vermek zorudna kalırlardı.

Yeminimi bozdum lean diyemezsiniz yani Kadir abi gibi

Haklısınız Sayın Av.Duygu Tekay;
Savunma ilkesi olarak doğru söylüyorsunuz, katılıyorum size, ancak benim niyetim sınamak değildi aslında, bir an için kendimi sizlerin yerine koydum ve düşündüm! Ne yapardım diye, ama işin içinden çıkamadım. :(

Sevgilerimle , bu çok zor olan görevinizde hepinize başarılar diliyorum.

Allah yardımcınız olsun ne diyelim.

Sayın deniz02;
Hakılsınız hemde yerden göğe gökten başka yerlere kadar. Yer altınıda alabilirsiniz.
Ben değerli avukat üyelere Kıymetli büyüğümüz 100 devlet büyüğünün ilk sırasını tek başına dolduran en yakınına bin fark atan düşünür bilim adamı ailesini düşünen baba mahallenin kabadayısı Türkiye nin başbakanı RTE nin en değerli yumurtlamalarından pardon vecizelerinden birisini hep anımsattım '' Avukatlık yan gelip yatma yeri değildir.'diye... Ama kendim söyledim kendim dinledim. Bak bak hala yatıyor...

Yargı, ‘şofben ve kombi ölümlerini ‘kader’ olmaktan çıkaracak bir karara imza attı. Mahkeme, kombi zehirlenmesinin ardından ailenin açtığı davada EGO Genel Müdürlüğü’nü yüzde 50, kombi bağlantısını yapan firmayı yüzde 30, apartman yönetimini yüzde 20 kusurlu bularak 100 bin YTL tazminata karar verdi.

Ankara’da yaşayan Abdullah Baklacıoğlu, kombi bacasından sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek hayatını kaybetti. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açan ailesi, kombi tesisatını yapan firma, EGO Genel Müdürlüğü, apartman yönetimi ve ev sahibinden tazminat istedi. Eve tesisatı döşeyen firma, kombiyi standartlara aykırı olarak apartman bacasına bağlamakla suçlandı. EGO, ‘montajı kontrol etmemek ve projeyi onaylamak’tan mahkemelik oldu. Apartman yönetimi ve ev sahibinin ise kombi bacasının bakımını ihmal ettiği belirtildi.

Oluşturulan bilirkişi raporunda EGO yüzde 50 kusurlu bulunarak, kusurlar şöyle sıralandı: “Baca sensörünü proje onayında zorunlu kabul etmedi, baca temizlik kontrolünü yapmadı, baca testini usulüne uygun teknik şekilde uygulamadı, tesisatı ilk yapan kişinin yetkili olup olmadığına dikkat etmedi, titiz davranmadı.”

Bilirkişi ev sahibini suçlamazken, kombi bağlantısını yapan firmayı yüzde 30, apartman yönetimini yüzde 20 kusurlu buldu. Bilirkişi ölüm dolayısıyla Baklacıoğlu’nun eşinin 43 bin 767 YTL, iki çocuğunun 22 bin 245 YTL, babasının 10 bin 312 YTL ve annesinin de 9 bin 969 YTL maddi destekten yoksun kaldığını belirtti.

Bilirkişi raporu doğrultusunda kararını veren mahkeme, davalıların, kusurları oranında, aile bireylerine yoksun kaldıkları maddi destek oranında maddi tazminat ödemelerine karar verdi. Hâkim, aileye ayrıca toplam 10 bin YTL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Banka MAĞDURUNA TAZMİNAT!…

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, hesabındaki 20 bin YTL internet korsanı tarafından çekilen kişiye, bankanın, çekilen miktar kadar tazminat ödemesine karar verdi.

Bir bankaya ait internet bankacılığı şifresi başka bir kişi tarafından ele geçirilen ve 2 ayrı hesabındaki 20 bin 146 YTL’si çekilen hesap sahibi, gerekli güvenliği sağlamadığı iddiasıyla zararının tahsili için banka aleyhinde dava açtı.

Peki farkında mısınız ? Bu aralar mahkemeler kararlarında genelde hep üst sınırdan cezaları veriyorlar. Vede ilk mahkumiyetten bu yana yani 40 günde İstanbul'da suç oranı yüzde 12 azaldı..