Ak Partiye Kapatma Davası Dilekçesi

İşçi Partisi, AKP’nin devlete karşı işlenen suçların odağı haline geldiğini ileri sürerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na kapatma davası açması için suç duyurusunda bulundu. İşçi Partisi, başvuru dilekçesinde AKP’nin 21 ayrı suç işlediğini savunurken, Irak’taki Türkmen direnişçilerinin isimlerini ABD’ye bildirmekle de suçladı.


İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz, başvuru sonrasında basına yaptığı açıklamada, “Yargıtay Başsavcılığı’na, Anayasa’nın 68/4 maddesine aykırı eylemlerin odağı haline AKP’nin kapatılması için dava açılması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cezalandırılması için” başvuruda bulunduklarını söyledi. Cengiz, AKP ve Erdoğan hakkında 21 ayrı suç tespiti yaparak, bunları şöyle sıraladı:


“-Ocak 1977 Rand Corporation raporu
-İsrail Büyükelçisi David Sultan’la gizli görüşme
-Henüz milletvekili dahi değilken, Türkiye adına yapılan görüşmeler ve taahhütler
-AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’e özel kurye ile gönderdiği mektup
-Türkiye’ye biçilen misyon: yıkılan Arap hanedanlarının boşluğunu doldurmak
-Diyarbakır’ı kukla devleti merkezi yapma ihaneti
-Ayne tezkere ile hem yurtdışına asker sevk etmek, hem de yabancı askere geçiş izni verme girişimi
-AKP hükümetinin ABD ile yaptığı 14 maddelik gizli mutabakat
-Amir-memur ilişkisi
-İsrail’in isteği ile Urfa’da yapımına başlanan Yahudileştirme projesi
-Türkmen direnişçilerinin adlarının ABD’ye bildirilmesi
-Tayyip Erdoğan’ın PKK’yı masaya çağırılması ve ‘suç için anlaşma girişimi’
-Türkiye’nin sınırlarının değiştirilmesi taahhüdünü içeren AB Müzakere Çerçeve Belgesi’ne onay verilmesi
-’40 yıllık çözümsüzlük politikasını terk ediyoruz’ söylemiyle ulusal Kıbrıs davasından vazgeçilmesi
-Özelleştirmeler yoluyla kamunun zarara uğratılması ve bu konuda verilen yargı kararlarının hiçe sayılması
-AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile AKP Hükümetinde görevli bakanların tarikatlarla ilişkileri
-AKP Niğde-Ulukışla örgütünün propaganda minübüsü üzerine ‘iktidarla el ele, 84 yıllık karanlığa son’ yazılarak sürdürülen Cumhuriyet karşıtı propaganda ve Samandağ’da AKP seçim otobüsünden Atatürk posterinin yere atılıp parçalanması olayı
-AKP Isparta Milletvekili Recep Özel’in Isparta’daki AKP İl Genel Meclis Üyeleriyle birlikte köy ziyaretinde yaptığı ’80 yıllık pisliği temizliyoruz’ şeklindeki açıklama
-Tayyip Erdoğan desteğinde Said-i Nursi Sempozyumu
-Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in ’21.yuzyıla girerken dünya ve Türkiye gündeminde İslam’ konulu sempozyumda yaptığı konuşma
-Adalet Bakanlığı’nın Anayasa’yı ihlal suçu oluşturan eylemleri.”

İşçi Partisi (İP), AK Parti'nin kapatılması için dava açılması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cezalandırılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuru yaptı.

Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı önüne gelen İşçi Partililer başvurudan önce basın açıklaması yaptı. Parti adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde "Eşbaşkanlık" görevini üstlenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olamayacagını savundu. Cengiz, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yeri Cumhurbaşkanlığı değil, Yüce Divan'da sanık sandalyesidir" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdogan'ın ABD operasyonu ile Başbakanlık koltuğuna oturduğunu belirten Cengiz, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ise yine ABD tarafından illegal yollarla kurdurulan bir parti olduğunu ileri sürdü. "AKP kapatılsın, Erdoğan cezalandırılsın" diyen Mehmet Cengiz, daha sonra AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki iddialarının dayanaklarını oluşturan dilekçeyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdi.

Bunu nedense medya hiç yansıtmadı belki parti adından belki başka nedenlerden. Başka nedenler çok daha ağır basıyor.
Seçim dönemine girdiğimiz şu ara 1 Nisan şakası gibi olaylar yaşandı. Gerçekten mütevazi bir kadroyla yayın yapan ama hükümeti eleştiren GÖZCÜ gazetesi durduk yere kapandı. AKP her zamanki gibi olayı üstlenmedi bile...
Dünyada ki hiç bir adalet sisteminde görülmeyen bir uygulama ile TMSF denilen garabet kurum ki maşallah devlet kurumu değil Fethullah grubu gibi hareket eden iktidarın uşağı konumunda olan bu yapı durduk yere SABAH ve ATV ye el koydu. Hukuki gerekçe ne kadar haklı bile görünse temelde haksız. Bu el koymayı yapanlar çok ciddi bir anayasal suç işlediklerinin farkında bile değiller diyeceğim diyemiyorum farkındalarda ALDIRMIYORLAR. Olayın oluş ve kabul biçiminin yargı sürecinde olduğu gerçeğini gözardı ederek Yargıya intikal eden bir olayda taraflardan birisi olan TMSF nin Hakim ve savcılık görevini de üstlenerek yaptığı bu eylem tamamen usulsüz ve kanunlara aykırıdır. AKP bunu da üstlenecek cesareti gösteremedi.
Seçim arifesinde yaşanan bu iki olayın perde arkasındakiler yüce divanda yargılanmalıdır.
AKP Türkiye önündeki en büyük tehlikedir. Dini sömürerek din bezirganlığı yapan bu kuruluş halk iradesini değil egemen güçlerin ve özellikle ABD nin talimatlarıyla hareket eden kukla dan başka bir şey değildir. Yaptıkları tüm eylemler anayasal düzende suç oluşturmaktadır. Ülkeyi bir kaosa çıkmaza sokacak her türlü tutum ve davranışın içindedirler.
Ulusal çıkarların ve ulusal değerlerin bu kadar deforme olduğu bir dönem hiç bir zaman yaşanmamıştır. Kanla alınmış ülke toprakları çıkar uğruna peşkeş çekilmeye çalışılmakta vatan topraklarını üç otuz paraya satmanın, ulusal ve kar eden kuruluşları bedavaya yakın satmanın sonucu gelen parayla EKONOMİ iyi zırvalaması yaparak kendilerinin yakınlarının ve yandaşlarının cebini doldurmaktan başka hiç bir şey yapmayan bu iktidar ülke geleceğinin en tehlikeli oluşumudur.
Türk telekom gibi dev eden bir şirketi bedava sattıkları ortadadır. hele yaptıkları müthiş zamdan sonra alan şirket ödemeleri karla yapıp üzerine para alacaktır ve daha şimdiden ... Bu vatana ihanettir. Ulasal haberleşme hem iç hem dış güvenliğin teminatı olduğu gibi ülke değerini yok pahasına satmak bunu kar gibi göstererek PATLAMA yaptık yalanlarını yememek lazımdır.
Yüce divanda yüzlerce dosyadan yargılanması gereken birisi Cumhurbaşka nı olmamalıdır. Ampul değiştirilmemeli duyuyla birlikte atılmalıdır. Çünkü her tarahları kaçak elektriktir. Ulasa zarardan başka bir değerleri yoktur...

[quote=commodore1tr;95628Yüce divanda yüzlerce dosyadan yargılanması gereken birisi Cumhurbaşka nı olmamalıdır. Ampul değiştirilmemeli duyuyla birlikte atılmalıdır. Çünkü her tarahları kaçak elektriktir. Ulasa zarardan başka bir değerleri yoktur...[/quote]

Nedir sana yapılan bu kadar haksızlık, anlamak mümkün değil:eek:

Taib taib yürürsün
Geleceği görürsün
Sana dil uzatanlar
Sürüm sürüm sürünsün:o :kızgın: :eek:

Utah kaynaklı darbe günlüğüne RTE tepki göstermiş. Savcılar işini yapsın sorgulasın bu anayasal bir suç demiş.
Allahı var güzel demiş. Hiç bir ciddiyetinin olmadığı daha okunmaya başlarken anlaşılsada soruşturma yapılmalı tabiiki İlgili dergiden başlayarak soruşturma yapılmalı ve bu husustaki gerçek ortaya çıkarılmalıdır. Bunun lamı cimi yok.
RTE Savcılar uyuyor demiş benim takıldığım nokta burası. RTE savcıların uyuduğunu ilginç zamanlarda anımsıyor. En çok uyudukları konunun kendisi ve partisi olduğunun farkında değil yada önemsemiyor. Özellikle Kuzey Irak olmak üzere hemen hemen tüm yaptıkları hukuk düzenine karşı anayasal rejime karşı. Azıcık bir şey dendiğinde ' Siz ne anlarsınız mollalara sormak lazım'' diyen kişi işine geldiğinde savcılar görev başına diyor.
Hodri meydan önce sen deseler ne yapacak acaba ? Zamanlama da enteresan değil mi? Tam seçimler arifesi herkes ''vay be TSK ya bak...' diyecek vallahi yazık siyasi ihtiras için her türlü kamu kurumunu zedelemekten kaçınmamak ...

:kızgın: Ahhhh! Sayın commodore1tr ah!
Ahlaksızlığın, aymazlığın, hukuksuzluğun ve hatta dinsizliğin bu kadar egemen olduğu bir dönem hatırlıyormusunuz. Peki bu görünen bir köy değilmiydi. CHP yi darmadağın edip, benzer hukuksuzluğu, etiksizliği parti içinde yapan (benim gençlik idollerimden) Baykal'a tepki oylarıyla başa gelen bu güruhun ne olduğu daha başından belli değilmiydi. Geri kalmış ülkeler de dahil dünyanın neresinde görülmüştür genel seçimlerde başkanını, Başbakan adayını bile belirlememiş bir partiye böylesi oy verildiği.
İşte bizim gibi salaklar kahrolur kahrolur oturur böyle....

Şehidime kelle diyen, dillerini yesinler
Kelle sana benzer ulan, ulanını sevsinler
Kavak bile o boyuyla altına gölge verir
Seni adam edenleri, cümle alem sevsinler

Utanmazsın, arlanmazsın, sıkılmazsın cumhurdan
Başkan olmak istiyorsan, yıkan önce çamurdan
Çankaya’nın yolu yokuş, illa çıkmak istersen
Aklan derim ama adam, olmaz ki bu hamurdan

Affınıza sığınarak........:mahcup:
Esenlikler,

Affa ne haçet
Mayası bozuk olan hamurdan ekmek olurmu ?

22. Kendi oğulları, babalarının (Daha doğrusu halkın) parasıyla orda burda fink atarken, bilmem nerelerde yan gelip yatarken, ekmek elden su gölden yaşayıp giderken, askerliğin "a" sını dahi bilmezken; "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir." diyen başbakan, bence TCK'nun 318. maddesine göre "Halkı askerlikten soğutma" suçunu da işlemiştir. Başbakanın bu söyleminden sonra, "Biz enayi miyiz, kim için canımızı feda ediyoruz?" "Bizim çocuklarımız ana kuzusu değil mi, onların çocukları rahat rahat uyurken bizim çocuklarımızın canlarını tehlikeye atması kim için, ne için?" diye yükselen sesler, askerlikten soğumanın göstergesi değil midir?

2002 yılının ortaları kandil dağı toz duman daha sonra bir durgunluk dönemi kış ve bahara doğru TC de hükümet değişikliği 14 Mart 2003 RTE hükümeti... Bir önceki hükümet 18 kasım 2002 de Abdullah GÜL tarafından kurulmuştu. 1Mart 2003 te teskere reddi ve 20 mart 2003 te Irak ın işgali....
2002 yılı ortalarında ki son Kandil dağı ve Kuzey Irak operasyonlarından sonra o çevrenin kırsalı ve özellikle Kandil dağı karanlığa gömülür. Elektrik devreleri yoktur olanlarda imha edilmiştir. Gül ve RTE nin ABD ye yemin billah söz vermelerine karşın teskere ret edilir TBMM sinde. Ama bu planlı operasyonu sadece 15 gün geciktirir ve işgal başlar ABD ile Türkiye arasında kimilerine göre köprüler atılmıştır kimilerine göre soğuk savaş vardır. Gerçekte ise hiç bir şey yoktur. ABD TC hükümetini cezalandırmaya kendi kendine karar vermiş ve en acz içindeki hükümette iş başında olduğundan icazetlerini Türk halkından değilde ABD den aldıklarından bizlere sorun var gibi gösterilmiştir.
2003 ün ortalarında TC tine arası o kadar kötü denilen ABD den karşılıksız 8,5 milyar dolar para girişi olmuş.hükümet bunu büyük bir başarı ekonomi patlaması olarak lanse etmiştir. O gün bugün ekonominin nasıl patladığı anlaşılamamışsada piyasaya kaynağı belirsiz veya ülke değerlerinin satılmasıyla sıcak para girişi sağlanmış ve bizlere büyüme olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Bir kişide çıkıp üretim yok tarım geriliyor işsizlik hat safhada dükkanlar bakkallar kapanıyor esnaf kan ağlıyor ne patlıyor yahu dememiş ortalık toz pembe gösterilmiştir. Daha sonra aramızın bozuk olduğu ülkeden durduk yere çok ciddi ve karşılıksız gelen paranın mucizesi ortaya çıkmış ama hükümetçe laf salatasıyla gündemden düşürülüvermiştir. Meğersem bu paranın bir bölümü TSK nın hiç bir şekilde Kuzey Irak a girmemesi koşuluyla verildiği ve hükümetin bunu kabul etmesiymiş. Bakmayın siz hükümetin hönt hönt öttüğüne. Bizimki şehit cenazeleri geldikçe yani şapka düşüp kel göründükçe önce saçmalamaya sonra kaçacak yeri olmayınca Buşcuğuna telefon açmakta yolu bulur . ''Bushcuğum orada olsaydım AYAK AYAK ÜZERİNE atar dayı bir duruşla kahve içerdim ama buradayım ve zordayım. ha bire şehit cenazeleri geliyor asker bunun kandilden gelen teröristten olduğunu anladı sıkıştım yan gelip yatmayın dedim ama yemediler yemedikleri gibi sıkıştırdılar beni.. Ohhh george help me ...'' demiş sallamaya meraklı bush ta bizimkine '' Ula RTE sen attın mı mangalda kül bırakmazsın gerek yalanın gerek palavracılığın benden kaç gömlek üstündür. Gerçi ben süpergücün başındaki manyak atıcı olarak işgal ederim sen edemezsin. Ama al sana izin salla bize sabrimiz taşıyor gireriz asarız keseriz cart cırt de bu tansiyon düşürür kıyamam sana RTE arayıpta bulamadığım kuklasın sen '' demiştir. Bunun üzerine RTE esmiş gürlemiş yağmursuz bulut gibi dolanmış rahatlamıştır. Bu palavranın maddi boyutuda ayrıca hesap sorulacak başka bir konudur....
Daha sonra yapılan keşiflerde Kırsal dahil olmak üzere kandil dağının IŞIL IŞIL lasvedas gibi parladığı tespit edilmiştir. başta TSK istihbaratı olmak üzere aklı eren tüm istihbarat birimleri bu nasıl oldu ki diye kafayı yormaya başlamıştır. Kuzey Irak ta ciddi elektrik kaynağı yok olanı TSK yıkmış İşgalden dolayı kimsenin bunu tamir derdi yok. E bu elektrik nereden geliyor eskisinden iyi diye düşünüp durmuşlar. Allah sizi inandırsın bulunan yanıt karşılığında Tüm aklı eren istihbarat birimleri başta TSK olmak üzere havaya zıplamışlardır. Elektrik Kuzey Irağa ve kandil Dağına TÜRKİYE DEN gitmektedir. Bre aman demişlerdir bu ne büyük elektrik kaçakçılığıdır tez elden hükümeti uyaralım bu kepazelik durdurulsun vallah billah rezil oluruz... Ama ne görsünler nasıl zıplamasınlar RTE hükümeti gayet pişkin Elektiriği kendilerinin verdiklerini söylemezler mi ? Onca şehidimizin kanına giren terörüstlere elektrik veriyoruz daha iyi eğitim yapıp sızıp biraz daha şehit kanı döksünler diye.... Nasıl our diye düşünülürken çok uzun sürede resmen kaçak gibi bedava elektrik verdiğimiz ortaya çıkmış. Vatandaş kaçak kullandığında gırtlağına çöken hükümet hükümet olarak teröriste kaçak elektrik verme rahatlığında .... Sonra ayıp olmasın diye satmaya başlanmış elektirik teröriste ve işbirlikçilerine ciddi paraya değil ha sizlerin ödediği fiyatın yarısına.... Dış işleri bakanı Gül de bu işi onaylamış dış işleri olarak bu işin arkasında durduklarını yararlı olduğunu söylemiş. Talabani nin bir şirketi ile barzaniye satılan elektrik orada kaç para bilemiyoruz. Ama Talabaninin 2 milyar dolarlık servetinin arttığını biliyoruz...
Bu arada bir dip not yazıp hukkukçu arkadaşları UYUZ edip kısa bir ara veriyorum.....
Celal Talabani denilen düne kadar Türk pasaportu ile dolaşan sınır ilçelerimizde Kaymakamlarımızla görüşmesini büyük iş adleden kişilik BİR HUKUKÇU BAĞDAT ÜNİVERSİTESİ HUKUK BÖLÜMÜ MEZUNU... SİZDEN YANİ ....

Yukarıda başladığım konu aklımda ona döneceğimde aklıma başka bir şey geldi onu yazmam lazım gelgit akıllı olduğumdan her an unutabilirim.
Şimdi başbakan Suriye ye giderken ''savcılar bu andıç ı sorgulamalı ucu nereye kadar gidiyorsa gitsin'' dedi ya bir savcı soruşturmaya başlamış. Çok ta iyi yapmış. Aslında bunu TRE den önce yapsaydı yargı adına çok iyi olurdu. Malumunuz başbakan bu serzenişi ile hiç hoş olmayan bir durum sergilemiştir. Yasama yürütme yargı ayrımını görmezden gelip direktif verme konumunda kalmıştırki hukukun üstünlüğünün nasıl bir üstünlük olduğunu anlamamaza yardımcı olmuştur.
Aslında buradan amaç belli olmasına bellide soruşturma gerçekten sonuna kadar yapılmalıdır. Hiç sanmıyorum ama yanılma ihtimalimin de olduğu bir gerçek. İşin sonu tahmin edildiği gibi gelişip bu uydurma habermiş denilirse bunun da hesabını birilerinin vermesi gerekmektedir. Çankayaya kaçmak isteyen zatı muhterem bu hususuda çok iyi düşünmelidir. Seçim arifesinde TSK yı böylesine küçük düşürecek bir olayın boş çıkması birisinin Çankaya ya çıkmak için Kurum kuruluş gelenek etik saygı dinlemediğini açıkça ortaya koyacaktır.
Ancak emekli general ve amiralleri sorgulamak pek bir işe yaramayacaktır. Çünkü emekli generaller darbe yapamazlar. Bu işi iyice çetrefilli hale getirecektir. İşin ilginç tarafının bunun UTAH tan gelene ve ciddi tahrifatlı bir andıç olduğu hissedilene kadar herkesin yan gelip yatmasıdır. Bu kadar ciddi bir olayın saklanabilmesi mümkün değildir buda ayrı bir husustur.
Bu sorgulamanın yanında Aynı Cumhuriyet Savcısının büyük bir cesaretle bir soruşturma daha yapması gerekmektedir. Oda 5 Yaşındaki Dilara'nın dere ıslah çalışmalarında yapılan fahiş hatadan dolayı yaşamını yitirdiği soruşturmadır. (Aslında yukarıda yarım bıraktığım olayı sorgulayacak savcı olması lazım savcılar hatta... o da ayrı... ) Ama öyle bir savcı hala çıkmadı çıksaydı bir soruşturmada bir çok bilgi bulacaktı. 5 yaşındaki Dilara’nın ölmesine yol açan inşaatı yapan müteahhitlik şirketi sahibi ile Başbakan’ın, Başbakan Danışmanı’nın, Başbakan Müsteşarı’nın ve 4 bakanın aynı dünya görüşünden yoldaş oldukları ve Birlik Vakfı adlı örgütü beraber kurdukları gerçeğine ulaşacaktı. Yetmedi MVM şirketinin 12 trilyona aldığı işi 6 trilyona taşerona devrettiğini bulacaktı.Yani belediyenin 6 trilyon lirası bu şirketin sahibine Başbakan’ın ve 4 bakanın arkadaşı, yoldaşı olduğu için mi aktarılmış onu bulacaktı. Çünkü bu şirket ve diğer pek çok şirket belediyeden işleri ihaleyle almıyor. Davetiye usulüyle alıyor. Kayırılan şirketler oluyorlar nedne kayrıldığını bulacaktı ve bunun altından Başbakan nasıl kalkacaktı onu merak ediyorum ?
Ama yürekli savcı çıkmadı... ŞŞŞŞŞŞŞ dendi. Dilara öldü ve PERDE.

Sayın commodore1tr,

Alıntı:

---

commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı

Kayırılan şirketler oluyorlar nedne kayrıldığını bulacaktı ve bunun altından Başbakan nasıl kalkacaktı onu merak ediyorum ?

---

Neyini merak ediyorsunuz ? Neden kalkamasın ?
Başbakanın altından kalkamayacağı hiçbir mesele olduğunu sanmıyorum.
Baksanıza, adam kendi şehitlerine KELLE dedi ne oldu ? Ne kaybetti ?
Bana başka bir medeni ülke gösterebilirmisiniz ki, başbakanı kendi şehitlerine KELLE desin ve siyasi hayatı bitmesin ?
Bırakın siyasi hayatının bitmesini, utanmadan Çankayanın en büyük adayı oldu.
Biz neyi konuşuyoruz ki.......

AKP'yi kapattık, Refah'ı, Saadet Partisini kapattığımız gibi...

Sonra, konuşanları da yargıladık, mahkum ettik... Ağızlarına biber sürdük...

N'oldu? Daha iyi mi oldu?

Bu bir rant, bu bir paylaşım kavgası...

Bu ülkede kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar olduğunda, yaşam kalitesi açısından 169'uncu basamaktan 15'inci basamağa çıkıldığında, ne AKP sorun olur, ne de türban... Dileyen baş örtüsü takar, dileyen türban... Dileyen de şortla dolaşır...

Çok mu ütopik?

Selamlar...

Alıntı:

---

Av.Onur Tunga rumuzlu üyeden alıntı

Bu ülkede kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar olduğunda, yaşam kalitesi açısından 169'uncu basamaktan 15'inci basamağa çıkıldığında, ne AKP sorun olur, ne de türban... Dileyen baş örtüsü takar, dileyen türban... Dileyen de şortla dolaşır...

---

İyi de bu dediğinizi kiminle yapacağız Sayın Tunga ? AKP ile mi ?:eek:

AKP ile mi, AKP'siz mi, buna siz, ben, biz karar vereceğiz... Seçim zamanı geldiğinde sandık başında oyumuzu ona göre kullanacağız... AKP sadece bir sonuçtur; geçmiş iktidarların başarısızlıklarının bir sonucu...

AKP ye bırakırsanız ve AKP bu dediğinizi bir duyarsa kağıt üzerinde 200 bin dolara çıkarıverir geliri baksanıza enflasyon hesabında don lastiği ve mandal var. Akaryakıt ve ev kirası yok ...

Bakın Bekir Coşkun ne demiş ...
TÜRKİYE’de bundan böyle darbe olmaması için şu üç şeyin mutlaka var olması gerekli:

- Demokrasi.

- Hukuk.

- Bilinçli ve örgütlü toplum.

Bu üçü var mı?

Yok...

Darbe olması için ise şu üçünün olmaması gerekiyor:

- Devrim yasalarına hakaret.

- Rejime karşı hareket.

- Cumhuriyete ihanet.

Bu üçü var mı?

Var...

*

Bu "yok"lar ile "var"ların esrarengiz tel örgüleri arasındadır korktuğumuz darbeler.

Aslında bizler Erbakan’ın, "Kanlı mı olacak, kansız mı?" sorusunun yanıtını yaşıyoruz şu günlerde.

Erbakan’ın yetiştirdiği, ondan daha zeki ve kamuflajlı veletleri, onun başaramadığını başarıyorlar.

Evet...

Kansız oluyor...

Pekiiii; kendini Atatürk devrimlerinin ebedi bekçisi sayan ve elinde silahlı güç olanların, tüm bu olanlar karşısında sessiz ve seyirci kalmalarına ihtimal veriyor musunuz?..

Hayır...

*

Önümüzdeki günler büyük olaylara gebe.

Patron kuruluşlarının, esnaf ve işçi örgütlerinin, medyanın, üniversitelerin, aydınların pısırık, ikiyüzlü ve çıkarcı tavırları, demokratik olmayan müdahaleler olasılığını artırıyor.

Çünkü; bu karşı devrim durdurulmasına durdurulacak.

Burada Erbakan’ın, "Kanlı mı olacak, kansız mı?" sorusunun karşı versiyonu söz konusudur:

"Darbeli mi olacak, darbesiz mi?.."

Hangisi?..

Siviller her zaman gaflete düştükleri için, darbeler her seferinde Türkiye’yi beterin beterine sürükledi.

O zaman laik cumhuriyetin çocukları yükseltin sesinizi...

Ses...

Ses...