-
Başörtüsü ve Kamusal Alan
Bilindiği üzere ülkemizde o kadar ilginç yasalar varki buna dünya bile şaşıyor;
Misalen; Saygıdeğer Reysi Cumhurumuz kamusal alan diye başörtülü kadınlara
çankaya köşküne girmesine izin vermiyor peki çankaya köşkü kamusal alansa camilerde kamusal alan yerleri arasına girer eğer öyleyse buralarada başörtülü bayan kardeşlerimizi almayalım.
Şimdi size çağdaş avrupadan bir örnek vereyim:
Paris (AA)- Fransa idari Mahkemesi, iki Türk kiz ögrencinin, derslerde basörtüsü taktiklari gerekcesiyle okuldan atilma kararini onayladi. Fransa'nin Kuzeybati sahilindeki Caen kentinde yapilan durusmada, Flers kasabasindaki Jean Monnet Ortaokulu yöneticilerinin, türban taktiklari icin Subat ayinda iki Türk ögrenciyi okuldan atma kararlari hakli bulundu.
Fransa'da sag koalisyon döneminde Milli Egitim bakani olan Francois Bayrou, okullara gönderdigi resmi genelge ile derslere basörtüsü ile girilmesini yasaklamisti.
Fransa'da tüm okullara gönderilen genelgede, "Ögrencilerin, cinsiyet, kültür ve din ayrimciligina neden olan, tahrik edici ve propoganda amaciyla taktiklari veya tasidiklari objeyle derslere girmesini yasakliyoruz" seklinde ifadeye yer verilmisti." ,
Burda okulun statüsüne dikkat edelim ( Jean Monnet Ortaokulu ) evet burda yasak yapılan yer ortaokul yani 11 ile 14 yaş grubu çocukların eğitim gördügü bir eğitim kurumu bizde ise kişilerin bile devlet gözünde özgür iradeleriyle karar verme yaşına gelmiş insanlarımızı bütün dünyada özgür düşüncelerin uygulama yeri olan Üniversitelerde bile özgürlüklerini kısıtlama gibi sansürcü bir anlayışla böyle bir yasağa imza atmamız dünya en ilginç Ülkesi yapıyor
Ben yurtdışında bulunduğum süre içerisinde hiçbir üniversitede böyle bir yasağın uygulanması söz konusu bile olmadı ve görüştüğüm öğrenci ve eğitim görevlileride böyle bir yasağa gülüp geçiyorlar bu nedenle bu tür sansürlerin bir an önce kaldırılması taraftarıyım.
Saygı ve Sevgilerimi sunarım.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Hemen hemen aynı zamanda aynı tip konuları tersten düzden savunana kişilerin birlikte gelip gitmelerini manidar buluyorum...
Sayın Kefenci yazdıklarınızdan emin misiniz ? O gülüp geçenler AİHM kararlarınada gülüp geçiyorlar mı? Üniversiteleri bir kez daha incalemenizi tavsiye ederim... Bırak baş örtüsünü Hollanda Belçika gibi ülkeler Kuran-ı Kerim i yasaklama aşamasına geldiler neredeyse...
Camii ibadet yeridir Kutsal mekan sayılır dilekçe yazılmaz evrak tanzim edilmez...
İslam dininde ruhban sınıfı yoktur yani imamet diye bir sınıf yoktur bu hükümet sayesinde imamet sınıfınıda islam a hediye edeceğiz... Baş imam ıvır zıvır gibi uyduruk konuları bilerek gündeme getirmediklerini mi sanıyorsunuz ? Camiler arası fark olur mu? Hükümete göre olur... Dün açıkça söyledi hiç Kocatepe ile Bir köyün camisi bir olur mu diye ? Ben bu güne kadar Camilerde kişinin Allah a dua ettiğini sanırdım . Demekki farklıymış... Kocatepe 10 puan ten points gota point diğerleri no point.... ALLAH BENİ CAHİL DİNDARDAN KORUSUN HELE BUNLARIN BEZİRGANLARI HÜKÜMET OLURSA BİN KERE KORUSUN...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
5 sene önce insanlar kendilerini zincirleyip yasağı protesto ediyorlar, zaman zaman polisle çatışıyorlardı. Son 5 senede bu tür olayları hatırlamıyorum. Varsa bilen bize de hatırlatsın.
O halde 5 yıldan bu yana bu yasağı neden hiç kimse kamusal vede mamusal alanda KALDIRDIM KARDEŞİM demedi, diyemedi????
TEMCİT PİLAVI GİBİ aynı konu periyodik olarak ısıtılıp gündeme taşınır.
Boş laf etmeyi bırakın, gücünüz yetiyorsa bu yasağı kaldırın, yoksa ebediyyen susun.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Uyelik adlarinin hep turkce olmasini istemisimdir ama kirk yil dusunsem aklima kefenci gelmezdi :rolleyes: vaz gectim artik... kim hangi dilden alirsa alsin.. :mahcup:
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
İslam dininde ruhban sınıfı yoktur???
Baş imam baş altı imam tepkiniz nedir kefenci bey!!
Kocatepe caminde ibadet yapan insanlar kutsanmış
Benim köyümün camisinde ibadet yapan insanlar ne olacak!!!
Ayrıca bundan önceki hükümetler zamanında canları sıkıldıkca bagırıp eylem yapan kendilerince dindar kardeslerimiz şimdi nerdeler???
Seslerimi kısıldı!!
kefenin yanına tabutda iyi olur?
Bugün mevlit kadili (kutlu dogum haftası)
Sitedeki tüm üyelerin kandili kutlu olsun.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Yönetim tarafından silinmiştir, lütfen kişileri değil konuyu tartışın.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sn. kefenci,
Kamusal alanda başörtüsü iç hukukumuz uyarınca yasaktır. Bu sadece iç hukukumuzla sınırlı kalsa görüşlerinize bir nebze de olsa katılmak mümkündü ancak bu konu ön plana çıkarılarak insan hakları ihlali iddiası ile başvurular da AİHM'den hüsranla dönmüştür. Demek ki bu konuda uluslararası bir norm ve görüş de oluşmuştur.
Düşüncenize dayanak olarak Merve Kavakçı'nın Harvard Üniversitesi'ndeki türbanlı resmini vermenizi anlamış değilim. Hukuki kurallar sosyal ihtiyaçlardan doğar ve beslenir. ABD'nin özellikle 11 Eylül sonrası ulusal güvenliği, uçuş güvenliğini gerekçe göstererek Müslümanlara uyguladığı (Arapça konuşanları, havaalanında namaz kılanları uçaklara almamak, sınır kapılarında müslümanlara uygulanan ve eziyete dönüşen fişlemeler vb.) en temel insan hakları ihlalleri gözönüne alınırsa, türbanlı herhangi bir kadının ilk terör eylemine karışmasında, bırakın ABD'de bir üniversiteye girmek, ABD sınırlarından içeri bile giremeyeceğini söylemek hiç de hayali ve yanlış olmaz.
Gelin biz bu türde insan hakları ihlallerine birlikte tepki koyalım, türban üzerinden siyaset yapan siyasilere gereken cevabı verelim. Türkiye'de ne zaman rejim değişikliği ve şeriat tehdidi kalkar, emin olun türban serbest olur. Bu tehdidi açık veya samanaltından yürütenlere gereken tepkiyi birlikte verelim.
İletinizde belirttiğiniz konu daha önce "Başörtüsü" forumunda enine boyuna tartışıldı, sonuç bir 0, sonunda kişisel atışmalardan forumu kilitlemek gereği duyuldu. Bu konuda merak ettiğiniz herşeyi o forumdaki iletilerde bulabilirsiniz. O nedenle burada bizce kapanmış bir mevzuunun yeniden gündeme gelmesi sadece provakatif iletilere neden olacaktır, sonuçta değişen bir şey olmayacaktır. Bu nedenle isterseniz birbirimizi hiç kırmayalım, sanırım Perşembe günü Merve Kavakçı'nın AİHM'de açtığı davanın sonucu belli olacak, o dava sonucunu da bir görelim.
Selamlar,
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Resme baktim ama begenmedim.
Daha modern ve caga uygun olabilirdi. Bana gore...
Kilik kiyafetin egitim uzerinde ne etkisi var onu anlayamadim.
Ne universitesi, hangi unuversite olmus beni ilgilendirmiyor ki...
Niyet bastan bellidir.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın kefenci
nick iniz gereği derhal başkalarına saldırılara başladınız. Bu iletiler, site yönetimince silinmiştir. Bizm aklımızın ermediği anlamını söyler misiniz?
Kefenci nin iki anlamı var. Biri kefen satan kimse; Diğeri zorba.
Eğer bizlerin ya da TDk ve diğer dil derneklerinin bilmediği anlamı varsa söyleyin. Ya da sitemizi terkedin.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sana katılmamak elde değil kefenci bu zihniyet nereye kadar sürecek çok merak ediyorum kamusal alan diye bir şey atmışlar ortaya acaba kamusal alanın ne olduğunu biliyorlarmı?Düşünebiliyomusunuz yüzde 99 u müslüman olan bir ülkede hemde eğitim öğretim kurumunda ayrımcılık yapmak.Hem bu türbandan ne var anlamadım bu vatan için herkes üzerine düşeni kurtuluş savaşında verdi bence türbanlısıda açık olanıda .Bizim analarımızda türbanlı ve şunu bilsinlerki biz farklılıklarımızla zenginiz osmanlının torunları olarak hoşgörmeyi çok iyi biliriz . Ne olursan ol gel .
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın gür düşüncelerinize saygı duyarım ama ben katılmayacağım biz başkalarının yaptığını aynen yapmaya mecbur değiliz avrupa yapmışsa doğrudur demeyin siz kendiniz olmaya çalışın başkasının çizdiği yoldan değil kendi yolunuzdan gidin avrupa bize ne yaptıki unutun mu yoksa ilk ayağın kaydığında onlar üstüne çulanıyorlardı lütfen kendimiz olmaya gayret edelim bizim hukukumuz eksikmi veya güvenilir değilmi AİHM baş vuruyoruz . Saygı ve selamlarla
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Alıntı:
ya_kamoz_@hotmail.com rumuzlu üyeden alıntı
Hem bu türbandan ne var anlamadım.
Türbanda ne olduğunu,4 sene öncesine kadar türban yasağını protesto için sokaklara dökülenlere,türban yasağını kaldırcaz diye dini siyasete alet edenlere,yasağı kaldırabilecekleri halde ne hikmetse kaldır(a)mayanlara,türban yasağı hala olduğu halde 4 senedir bir kez dahi protesto etmeyenlere sor.En güzel cevabı onlardan alırsın.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
bu konu dolaylı yollardan bu site dahil birçok sitede tartışıldı. ve dikkatimi çeken hep aynı isimler hep aynı kelimeler. tartışmaların tıpkı öncekiler gibi tartışılıp tartışılıp bir sonuca varılamadan kilitleneceğinden hiç şüphem yok
evet bende onlar gibi bazı kişilerin başörtüsünü siyasi amaçlarla kullandığını biliyorum, katılıyorum, onaylıyorum. ama acaba kaç kişi siyasi amaçla kullanıyor veya kaç kişi dinin bir gereği olarak takmayı ihtiyaç gördüğünü hiç araştırdımı bu yasakçı vede ısrarcı kişiler. görüşünü empolize etmek isteyenler milletimizi kışkırtmaya çalışanlar sadece başörtüsüyle mi bu işi yapacaklar. o insanın saçını istediğiniz kadar açabilirsiniz, ya dediğiniz gibi siyasi amacı varsa saçını açtıktan sonra bu ısrarını pekaala farklı şekillerde de yerine getirebilir yada inancı gereği saçını açmaya cesaret edemeyip öğrenimini yarıda bırakacaktır. ya da başındaki örtüyü çekip aldımı siyasi amaçları ortadan kalkacak mı? gülerim vallahi ::))))
kamusal alanda neymiş yaaa. herkes kafasından yorumluyor. neden anayasamızda böyle konular tanımlanmadan ucu açık bırakılmış. bu ülke 1961 lerden bu yana darbelerle oluşturulmuş anayasayı kullanıyor. madem ki böylesine bir sorun vardı neden madde halinde anayasa içine konulmadı. sizin gibi, benim gibi farklı görüşlere sahip kişilerin fikirleriyle ülkeyi çıkılmaz bir işin içine sokması heralde yegane temennileriydi.
bir de şunu söylemek istiyorum. yazdığım metni kısa kısa alıntılarla yanlış yönlere çekmeyin, lütfen.... çünkü bu konuda çok sıkıntı çektim. . RİCA EDİYORUM; metnimi bir bütün olarak görün ve bir an için önyargılardan kendinizi alıkoyun. ki ben sizin tehlike olarak şüphelendiğiniz konularda size hak veriyorsam sizden de benim haklı yönlerimi görmenizi isterim. hepinize saygılarımı sunuyorum...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Yazınızı 3-4 defa okudum ve bütünüyle değerlendiriyorum,saygı duymakla birlikte görüşlerinize katılmıyor,ya gerçekten çok iyi niyetli olduğunuzu ya da ülkemizde yaşamadığınızı düşünüyorum.
Türbanı çekip çıkardık mı siyasi amaçlar sona erecek mi demişsiniz.Oldu o zaman,siyasi simgelerin hepsi serbest olsun,nasıl olsa yasak da olsa siyasi amaç ve faaliyetler son bulmayacak.Hatta ülkemizi bölmek isteyenlere,emperyalistlerin uşaklarına da her şey serbest olsun.Yasak da ne oluyo,gene yapacaklarını yapıyorlar,bari bölsünler,satsınlar ülkeyi de rahatlasınlar.Her türlü bölücü örgütün bayrakları özgürce açılsın,Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etmek isteyenlere de dur demeyelim,desek de durdursak da kafalarının içindekini kazıyamayacağız nasıl olsa dimi?Kusura bakmayın ama sizin mantığınızla ortada ne Türkiye Cumhuriyeti kalır ne de Türk Milleti.Ben de sizin bu derece iyi niyetinize gülerim vallahi.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Alıntı:
Sayın gür düşüncelerinize saygı duyarım ama ben katılmayacağım biz başkalarının yaptığını aynen yapmaya mecbur değiliz avrupa yapmışsa doğrudur demeyin siz kendiniz olmaya çalışın başkasının çizdiği yoldan değil kendi yolunuzdan gidin avrupa bize ne yaptıki unutun mu yoksa ilk ayağın kaydığında onlar üstüne çulanıyorlardı lütfen kendimiz olmaya gayret edelim bizim hukukumuz eksikmi veya güvenilir değilmi AİHM baş vuruyoruz . Saygı ve selamlarla
Bir yönü ile sizin ile aynı düşüncedeyim. Anayasa Mahkemesi bu konuda son kararını vermiş ve iç hukukumuz açısından konu kapanmıştı. İşimize geldiği zaman AB, ABD borazanlığını yapıp, işimize gelmeyince bunlara tu kaka deme alışkanlığımızdan vazgeçmeliyiz. Ben de Türk Yargı'sının kararlarına saygı duyulması ve böyle bir hak olsa dahi konunun Avrupa'ya taşınmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Şimdi bu konuyu AİHM'ye kimler taşımış bir bakalım :
1-Necmettin Erbakan
2-Hayrünisa Gül (Abdullah Gül'ün eşi, Kararın aleyhte çıkacağını anlayınca başvurusunu geri çekti)
3-Merve Kavakçı
4-İsimlerini hatırlamadığım bir kaç hanım daha...
Şimdi bunlara ne diyelim? Anayasa Mahkemesi son noktayı koymuş, kararını vermiş, sen Türk Yargısı'na güvenmiyor musun ki AİHM'ye başvurdun? Güvenmedin başvurdun AİHM'ye o da bir karar verdi, e başvururken AİHM'ye güvendin de şimdi karar yine aleyhine çıkınca bu sefer oraya niye çamur atıyorsun? demek sanırım insanların hakkıdır.
Önceki mesajımda da bahsettim, hukuki kurallar sosyal gereksinimlerin bir sonucudur, hukuk toplumdan beslenir ama evrensel ilkelere sahiptir. AİHM'de şeriat tehdidi yok ama adamların aldığı karar "''Türbanı takmayan fakat fakülteye giden öğrenciler bakımından kuvvetli bir dini işaret...''
Toplumu önce sağcı-solcu diye böldüler, kardeş kardeşi kırdı. Sünni-Alevi dediler, Maraş'ı yaşadık. Dinli-dinsiz dediler, 36 kişiyi diri diri yaktık. Türk-Kürt dediler, amaca tam ulaşamadılar ama 40.000 kişi öldü. Her seferinde bir punduna getiriyorlar, keriz gibi yiyoruz birbirimizi telef ediyoruz, binlerce parçaya ayrılıyoruz. Yahu memleketin bu kadar sorunu varken bir de türbanlı-türbansızı çıkarmayın diyelim bu işleri kaşıyanlara, yoksa bu yolun sonu da çok pis görünüyor.
Selamlar,
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın fettahoglu ;
Kaçı inancıdan takıyor kaçı siyasi amaç olarak takıyor hiç saydımı bu ısrarcı baskıcı kişiler demişsiniz. Açıkça söyleyeyim ki saymadım. Ama son beş senede anormal bir artışı gördüm. Bu anormal artışı görünce sizin sorunuzla birlikte değerlendirdiğimde ya millet dininin ne dediğini bu güne kadar bilmiyordu birden dindar nüfusta patlama oldu yada Türbanı dini bir simge gibi göstererek siyasi mesaj veren din bezirganları çoğaldı. Başka bir şık aklıma gelmiyor. Ben duruş olarak hangisinin olduğunu biliyorum ve söylüyorum. Tabiiki bu benim görüş ve düşüncemdir. Ama bugüne kadar hiç bir resmi kurumdan ve veya Kur'an-ı Kerimde ''türban'' diye bir giyisi olduğu ve bunun kadınlara zorunlu olduğunu duymadım okumadım. Gösterebilenide görmedim. Yorum yorum yorum... Bimmem kim efendi söylemiş... Neye göre söylemiş ? O yok ona karşılık O büyük din alimidir o öyle yorumluyorsa doğrudur gibi anlaşılmaz sözcükler silsilesi...
Örneğin benim cahilliğime ver Kur'an-ı Kerim in ille arapça olması gerektiği ve oradan okunması gerektiğinin nedeninide anlayabilmiş değilim . Dil sorununun olsa olsa insana mahsus bir sorun olduğunu düşünüyorum. Allah'ın dil sorunu olduğunu sanmıyorum. Dolayısıylada insanların anlayabildiği dilde yazılıp okunmasının neresinin hatalı olduğunu bir türlü anlayamıyorum...
Türban çarşaf gibi giyisiler İslam inanışının şartıysa İslamlık doğmadan önce cahiliye denen dönemde neden kadınların çarşafa büründüklerinide anlayamıyorum. Acaba içlerinde islamlık vardı da farkında mı değillerdi ? Yoksa o çarşaf yöresel bir özellik aşırı sıcaktan korunmak için taktıkları bir giyisimiydi ?
Kamusal alanın ne olduğunu bende anlayamadımn yaaaaaa. Kamu ve sal ın birleştiği bir alan sal ilkel deniz taşıtı olduğuna göre Denizde olan bir alan olsa gerek diye düşünüyorum. Karasuları gibi birşeyolsa gerek. Sanıyorum ki denize türban veya çarşafla girmek hoş olmaz diye düşünülüp kunulmuş bir yasak. Yada devletin vatandaşlarına ırk din dil farkı gözetmeksizin hizmet edebilmesinin teminatı.. Bilmiyorum kiii bir anlasam...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
AİHM, 1 maddeden haklı buldu
AİHM, kapatılan Fazilet Partisi milletvekilleri Merve Kavakçı, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay'ın serbest seçim haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Şikâyete konu diğer beş maddeyi ise incelemeye almadı
Güven Özalp - Brüksel
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kapatılan Fazilet Partisi milletvekillerinin serbest seçim haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Merve Safa Kavakçı, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay tarafından 2001'de ve 2002'de yapılan başvurularda Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin toplam 6 maddesini ihlal ettiği savunulmuştu. Ancak Mahkeme, serbest seçim hakkı dışındaki beş maddeyi incelemeye değer bulmadı.
Davanın temelinde, Fazilet Partisi'nin kapatılması çerçevesinde davacı eski milletvekillerinin seçilme haklarının 5 yıl süreyle askıya alınması yatıyor. Türkiye aleyhine açılan ve doğrudan partinin kapatılmasına odaklanan başvurunun Recai Kutan tarafından geri çekilmesine rağmen, eski milletvekilleri AİHM sürecini devam ettirdiler.
Din ve vicdan özgürlüğü
Davacılar, başvurularının odağına, serbest seçim hakkını garanti altına alan 1. Protokol'ün 3. maddesini yerleştirdiler. Kavakçı, buna ek olarak din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına alan 9. maddenin ve ayrımcılığı yasaklayan 14. maddenin ihlal edildiğini savundu. Ilıcak ve Sılay da ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddenin ve toplantı özgürlüğünü sağlayan 11. maddenin ihlal edildiği yönünde şikâyette bulundu. Ilıcak, milletvekilliğini sürdürememesi nedeniyle, hakkı olan mali kaynaklardan yoksun kaldığı gerekçesiyle mülkiyet hakkının da ihlal edildiği yönündeki şikâyetini başvurusuna ekledi.
Mahkeme yaptığı değerlendirmede sadece serbest seçim hakkının ihlal edildiğine karar verdi ve diğer maddelere ilişkin şikâyetleri incelemeye almadı. Serbest seçim hakkının ihlal edildiğine yönelik kararın alınmasında, Fazilet Partisi'nin kapatılmasının ardından davacılara getirilen 5 yıllık politika yasağı etkili oldu.
Meşru ama orantısız
Davacıların siyasi haklarına getirilen kısıtlamanın Türk politik sisteminin laik yapısını korumaya yönelik olduğunun not edildiğini vurgulayan AİHM, bu unsurun Türkiye açısından taşıdığı önemin de altını çiziyor. Ancak AİHM'nin kararında, yaklaşımın meşruluğuna karşın kısıtlamanın boyutunun ciddi olduğu ve izlenen amaçla orantılı olmadığı belirtiliyor. AİHM, Ankara'nın Kavakçı'ya 4 bin, Sılay'a 3 bin ve Ilıcak'a 5 bin euro mahkeme masrafı ödemesine karar verdi.
ANALİZ
AİHM'den laiklik vurgulu karar
GÜVEN ÖZALP Brüksel
Kapatılan Fazilet Partisi'nin eski milletvekilleri olan Merve Safa Kavakçı, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay hakkında alınan karar, AİHM'nin özellikle Türkiye'deki laik sisteme karşı girişimlere getirilen kısıtlamalar konusundaki çizgisini koruduğunu göstermesi açısından önem taşıyor.
Bu karar bağlamında özellikle Kavakçı'nın başvurusu , diğerlerine göre öne çıkan bir niteliğe sahip. Kavakçı başvurusunda, din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına alan madde ile ayrımcılığı yasaklayan maddeyi gündeme getirdi, ancak AİHM bu maddelere yönelik şikâyetleri incelemeye gerek görmedi.
Bu iki madde laik sistemle ilgili başvurularda sıkça kullanılıyor. Mahkeme türban yasağı davasında da kararını bu maddeler ışığında şekillendirmeye gerek görmemişti.
Üç davacının toplam 6 maddeye yönelik şikâyetlerinden sadece 1 maddeyle ilgili olanının kabul edilmesi ve Ankara'nın bu ihlal için tazminat ödemesine gerek görülmemesi, AİHM'nin, Türkiye'deki sistemin hassas unsurlarına zarar verebilecek girişimlere geçit vermeme eğilimini koruduğunu gösteriyor.
Mahkeme'nin davacılarla ilgili kısıtlamanın Türk politik sisteminin laik yapısını korumaya yönelik olduğunu not etmesi, kısıtlama girişiminin meşruluğunun altını çizmesi ve Anayasa Mahkemesi'nin Fazilet Partisi'ni kapatma gerekçesine atıfta bulunması da önemli unsurlar olarak dikkat çekiyor. Kapatma kararında, bu partinin Türkiye'deki laiklik karşıtı faaliyetlerin merkezi halini aldığı vurgulanmıştı.
Serbest seçim hakkı konusunda ülkelere geniş bir yorum hakkı tanıyan ve gerekmesi halinde kısıtlamalara yeşil ışık yakan AİHM'nin bu konuda dikkat ettiği en önemli nokta, "amaç ile yaptırımın orantılı olması".
Bu kararda, amaç meşru görülse de eski milletvekillerinin siyasi haklarına yönelik yaptırımın ağır bulunması, ihlal tespit edilmesindeki en önemli nedeni oluşturdu. Karar, davacılar açısından tatmin edici olmaktan uzak olmasıyla dikkat çekiyor.
Hürriyet
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
sayın arıza;
ülkenizde yaşıyorum :) bu durumda sadece iyiniyetim kaldı. iyiniyetime inandığınız için teşekkür ederim. söylediklerinize de katılmıyor değilim. güzel ifade etmişsiniz. commodere1tr' in penceresinden bakarsak sizin görüşünüzü rahatça benimseyebilirim. nedir onun penceresi; kur'anı-ı kerim'de dini ''türban'' diye dini bir simge yok ve bu kadınlarda zorunlu birşey yok. dolayısıyla bu sadece bir simge.
gelelim benim pencereme; kur'an da kadınlara örtünmeleri emrediliyor değilmi? evet.. peki dini en iyi yaşayanlar kimler ?? peygamberler ve beraberlerindeki ashabları. peki bizim peygamberimiz hazreti muhammet (s.a.v)' in örtünmeyle ilgili sünneti neydi?? kadınların başının örtülü olmasıydı değil mi? eveet. aklımıza şöyle bir soru gelebilir; cahiliye döneminde kapalı kadınlar vardı, acaba onun mu bir geleneğiydi bu kapanma meselesi? kesinlikle hayır. bir çoğumuz müslümanız değilmi? evet veya hayır önemli değil. bir dini değerlendirirken onun esasları doğrultusunda bir bütün olarak değerlendirmeliyiz. belki katılırsınız belki de katılmazsınız, iyiniyetinizden şüphem yok. şöyle ki; hz. muhammed (s.a.v)'den gelen bilgilerimize göre 128.000 (yanlışım varsa düzeltin) peygamber dünyanın farklı bölgelerine gelmiş. ve sonuncusu hz. muhammed (s.a.v). ondan önce yaşamış peygamberlerden bildiklerimizi gözönüne getirelim. mesela hz. isa'dan günümüze kadar gelen ne var; kilise, rahip v.s birde rahibeler. rahibelerin giyim kuşamına dikkat ettiniz mi? bildiğimiz gibi hz. musa, hz. isa'dan önce peygamberlik görevini icra etmişti. onun ümmeti de aynı giysileri giyiyorlar dı. asıl vurgulamak isteğim konu şu; bütün peygamberler aynı giyim tarzını (başın kapalı olması) ümmetine buyurmuştur. bizim bilmediğimiz binlerce peygamber var. bu peygamberlerden bazıları da hz. peygamberden önce (mesela hz. ibrahim) aynı topraklarda yaşamış. cahiliye insanları da örtünmeyi onlardan öğrenemezmi? ki şunu unutmamamız gerekiyor, cahillik ozaman insanların giyim kuşamından değildi, tamamen allahı reddetmeleriydi. belki bu gün türban denen bir tesettür tarzı var. asıl mesele türban şeklinde örtülmesi değil. zamana göre, mekana göre kapanan örtünün şekli değişebilir değilmi?
ve commodere1tr son zamanlarda türbanlıların çok aşırı şekilde arttığını söylemişsiniz. hiç ama hiç katılmıyorum. çünkü artık ailelerin aklında sadece çocuklarının okuması var. bu nedenle gittikçe bazı şeylerden vazgeçtiklerini görüyorum. belki siz onları gördükçe gözünüze çok görünüyorlardır. belkide bulunduğunuz bölgede değişmeler olabilir. ama benim bildiğim kesin birşey var o da sizin bildiğinizin tam tersi :)
dolayısıyla sayın arıza; bunun bir isyasi simge olmadığına inandığım için öyle bir açıklama yapma ihtiyacı duymuştum. simgeler konusunda hatalı bir açıklamada bulunduğumu kabul ediyorum.aydınlattığınız için teşekkürlerimi sunuyorum. commodere1tr size karşı da kırıcı bir ifade kullandıysam affınıza sığınıyorum. ama sizlere ricam bu konuya sadece siyasi simge yönünden bakmayın. çünkü siyasi yönden rant elde etmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmektesiniz.
bir de ben kimsenin giyiminden kuşamından dindar veya müslümandır sonucunu çıkarmıyorum. çünkü insanların içindekini allah bilir.bunu söylememin sebebi; nedense benim gibi bazıları başörtüsünün bir ihtiyaç olarak gösterdiğinde başı açık kardeşlerimizi müslüman değil gibi bir izlenimmi uyandırıyoruz nedir bilmiyorum. eğer konuşmalarımıza bütün iyeler dikkatli bakarsa savunduğumuz şeyler sadece islam inancının giyim kuşamıyla ilgili şeylerden ibarettir
hepinize saygılarımı sunuyorum.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
commodere1tr kamusal alanı anlamak istediğiniz gibi yorumlamışsınız. işte asıl mesele dediğiniz gibi; devlet ırk, din, renk vs. ayrımcılık yapmadan hizmet etmek için tek sınıf insan ortaya çıkarmak gerekiyor muş.farklılıkları nezaman anlayabileceksiniz.
bir de türbanın yanına çarşafı sokmuşsunuz ya. helal olsun artık ne diyebilirim ki size. bir şeyi kötü göstermek için çeşit çeşit malzemeler kullanıyorsunuz.. yanına bir de çarık ekleyin tam takım olsun. çarıkla denizde yürüyemez belki sokakta da gezemez.tabi siz lutfederseniz çarşafla birlikte evinde terlik niyetine giyerler.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Ne fark eder ha carsaf, ha turban... Yeter artik bu turban davasindan biktik usandik...
Zamana ayak uyduramayan bir toplumun geri kalacagi bir gercek; gericiligin boy gosterdigi bir ulke degil, cagdas bir ulke istiyoruz. Ha bu arada ninelerimizin taktigi bas ortusuyle karistirmayalim bu uslanmaz turban denilen bez parcasini.
Hem birakin takanlar savunsun, cok istiyorsaniz buna benzer bir seyleri tartismak, kendi sariklarinizi tartisin. Varsa tabi ki...!!!
Hergun bir sehit verirken; hickimse gormek, duymak bile istemez bunlari...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın fettahoglu ;
İşte farklılıkların yaşayabilmesi insanların ırk din dil gibi ayrım yapmadan hizmet edebilmesi için devletin laik olması ve kamusal alanda bu çeşit farklılıklar yaratacak kişilerin olmaması ile idame edilebilir. Anlayamadığınız anlamadığınız anlamak istemediğiniz bu sanırım.
Bir devlet kurumunda türbanlı birisi varsa o görüştekiler ona yönelir işlerinin onun tarafınddan yapılmasını ister yada tersi olur. Devlet bu ayrımcılığa izin vermemelidir. O yüzden dini simge kabul ediyorsanız türbanı takmamalı siyasi simge kabul ediyorsanız devlet içinde değil partisi içinde olmalıdır. Türban takmak farklılık değil farkın ortadan kaldırıldığı tek düze bir yaşam sürme biçiminin aşılanmasından başka bir şey değildir.
Türbanın yanına çarşaf gelse ne olur ki ? Bu ülkede 1970 lerde türbanlı sayısı neredeyse yoktu başörtülü vardı çarşaflı gene vardı . Çarşaf ta bir din vecibesi olarak algılanıyor neden rahatsız oldunuz ? Çok kötü bir görünüş değil mi insanları kara kara çarşafların altına sokmak ? Türbanla arasında gram fark yok ama ....
Kendiniz sorup kendiniz yanıtlamışsınız ama nereden aldığınızı neye göre olduğunu belirtmemişsiniz. Kur'an-ı Kerim in neresinde yazıyor kadınların örtünmesi gerektiği ? '' peygamberimiz hazreti muhammet (s.a.v)' in örtünmeyle ilgili sünneti neydi?? kadınların başının örtülü olmasıydı değil mi? eveet.'' demişsiniz çift e ile güçlü olsun diye.. Nerede demiş bunu ? Yani o demiş mi ? Evetttttttt bu şunu demez mi? eveeeeeeettttt demekli bu iş olmaz. İşte belge işte sure dersiniz olur biter....
Hz. Ebubekir 'in Hadislerine göre ( Diyanet işleri sitesi hadisler Hz. Ebubekir ) Peygamberin Namaz kılacak kızları başı açık kılmamaları konusunda uyardığını gördüğü belirtilir. Yani Hz. Ebubekir 'e göre Peygamber kadınların namaz kılacaklarında saçlarını örtmesini istediğini belirtir.
Hz. İsa ,Hz. Musa elbise filan demişsiniz ama. İslam diniyle Hristiyanlık arasındaki dört büyük farktan birisini bilmezden gelmişsiniz. İslam dininde Ruhban sınıfı yoktur. Hristiyanlıkta vardır. Türban filan diyerek acaba dinde olmayan bir sınıf mı yaratılmaya çalışılıyor ? Baksanıza gene dinimizde olmayan imamet i bile bölüp çeşitli sınıflara ayırmaya çalışıyorlar. Aslında ne ayıp yapıyorlar ? Camiler arası fark ? Dinimize ne uygun değil mi?....
'' bizim bilmediğimiz binlerce peygamber var. bu peygamberlerden bazıları da hz. peygamberden önce (mesela hz. ibrahim) aynı topraklarda yaşamış. cahiliye insanları da örtünmeyi onlardan öğrenemezmi? ki şunu unutmamamız gerekiyor, cahillik ozaman insanların giyim kuşamından değildi, tamamen allahı reddetmeleriydi..' demişsiniz Hz. İbrahimden sadece elbiseyi alıp dini inancını mı reddettiler demek istiyorsunuz ? Hz. İsa da Kudüsten çıkmıştır Yani milad kabul ettiğimiz yıllarda Hristiyanlık o kutsal topraklarda doğmuştur. Söyleminiz doğru olsa Hristiyanlık musevilik olmaması gereken dinler oluyor ... hatalı Putperestlerden kaçanları habeş kralı korur ... Siz dini bilgilerinizi ( Tarihsel olarak ) gözden geçiriniz. 600 lü yıllarda dört büyük kitabın üçü zaten vardı ve o yopraklardan çıkmaydı, o inanca sahip kişilerde vardı. Putperestlerde vardı... Aynı günümüzdeki gibi tek değişen dördüncü kitap din ve peygamberi geldi ... Gene putperestler var Ateistler var. İnanılması güç ama Hindistanla çin i inceleyin bakalım ne bulacaksınız...
Bakın okuyunuz Süleyman Ateş bir yazısında Baş örtüsü ''Kur'an ın emridir.'' diye başlamış ama neler demiş. '' Hz. Ömer, baş örtülü gördüğü bir cariyenin başından örtüsünü çıkarttırmıştır. Eğer baş örtüsü takmak dinin temel görevi olsaydı, cariyeye de örtünme gereği getirilirdi. Oysa cariyenin örtmesi gereken yerler, aynen erkekler gibi göbekle diz kapağı arasıdır. Yani cariyenin göğüsleri dahi örtünme kapsamı dışında tutulmuştur. Neye göre? Geleneğe göre... Yoksa Kur’ân’da hür ve cariye ayırımı yoktur.'' diye bitirmiş. Hz. Ömer kim ? 2. İslam Halifesi, Kur an ı en iyi anlıyan özümseyen yaşayan kişi... Cariyenin başını açtırıyor. Peki sayın Ateş in dediği doğruysa ' Günah işlemiyor mu ?'' Hz. Ömer Din emrinin hele hele Kur'an emrinin ''gelenekten'' üstün olduğunu bilmez mi? Onlar savaşlarını geleneklere karşı verip dini ortaya çıkarmadılar mı? Kur'an da cariye mi var ki o devirde hala cariyelikten söz ediliyor islam aleminde...
Bu işler çok derindir. onun için gelin hiç girmeyiniz bu tip konulara. Süleyman Ateş bile Kur'an ın emri diyip sure gösteremeyip sonra böyle karıştırdığına göre... Siyasal olmasında ister zevki ister kendi inancından taksın hiç önemli değil benim için. Ama yüzümüzü batıya ilme dönüp doğuya gericiliğe koşmayalım...
Unutmayalım. ALİM İN UYKUSU CAHİL İN İBADETİNDEN DEĞERLİDİR.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
sayın commodere1tr:
cümlenizin başında farklılkların yaşayabilmesi demişsiniz sonrasında da devlet demişsiniz. acaba devleti kimler oluşturur ve devlet hizmetini kimler ifa eder.??? belkide siz yine anlamak gibi anlatmaya çalışıyorsunuz...
dini simge kabul ediyorsanız takmamalı demişsiniz. laiklik denen şey dini özgürlükleri güvence altına almamaya mı başladı??
bilmeniz gerekir ki ben türban veya başörtüsü ayrımı yapmıyorum. türbana daha modern bir örtüneme şekli diyenler var veya farklı görüşler var.benim tartışmam bu değil. ayrıca giyimin şeklinden bahsetmiyoruz. çarşaf veya pardesü giyinilebilir.sizin asıl amacınız tartışmayı çıkılmaz bir boyut içine sokmak bilmem farkettiniz mi?
belge istemişsiniz. demekki hiç araştırma ihtiyacı duymamışsınız. işte belge:
(Nur; 31), “... örtülerini/ başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar/ salsınlar.”
Ahzab; 59: Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Tanınıp incitilmemeleri için bu daha uygun bir yoldur. Allah Gafur’dur, Rahîm’dir. (Ayette açık ve net olarak “cilbab”larını/ ev dışı elbiselerini giyen kadınların tanınacağı, bilineceği, dolayısıyla da incitilmeyeceği söylenmektedir.)
Nur; 30, 31: Mümin erkeklere söyle: bakışlarının bir kısmını kıssınlar.
Irzlarını/ bellerini korusunlar.Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz Allah, sizin yapmakta olduklarınızdan haberdardır.Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarının bir kısmını kıssınlar.Irzlarını/ eteklerini korusunlar.
Ziynetlerini -görünenler hariç- açmasınlar.Örtülerini/ başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler:
Kocaları,Yahut babaları,
Yahut kocalarının babaları,Oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri,
yahut kardeşlerinin oğulları,yahut kadınlar, yahut ellerinin altında bulunanlar,
yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar,yahut kadınların avretlerini/ cinsel organlarını henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar.Süslerinden gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar.Ey Müminler, hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.
Görüldüğü gibi bu ayetlerde iffet kuralları, kapsamı ve istisnaları ile açıklanmıştır
Nur; 60: Artık nikâh arzuları kalmamış, hayızdan ve evlâttan kesilen kadınların, süslerini göstermek için ortalıkta dolaşmamaları şartıyla örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmak için titiz davranmaları, onlar için daha hayırlıdır. Allah, her şeyi işitir, her şeyi bilir.
başka delillerde istermisin. yahudilikte :Tekvin 24. Bab, 65. cümle:
“Ve köleye dedi: bizi karşılamak için tarlada yürüyen bu adam kimdir? Ve köle: Efendimdir, dedi. Ve Rebeka peçesini alıp örtündü.”
daha daha:Hıristiyanlıkta da örtünme konusu İncil’e girmiştir.
İncil, Korintoslulara 1. mektup, 11. Bab, 4-6. cümleler:
“Başı örtülü olarak dua eden, yahut peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür. Fakat başı örtüsüz olarak duâ eden, yahut peygamberlik eden kadın, başını küçük düşürür; çünkü tıraş edilmiş olmakla bir nevi aynı şeydir. Çünkü eğer kadın örtünmüyorsa, saçı da kesilsin; fakat kadına saç kesmek, yahut tıraş olmak ayıp ise, örtünsün. Çünkü erkek Allah’ın sureti ve izzeti olduğu için, başını örtmemelidir. Fakat kadın erkeğin izzetidir.”
haz. ömer'in durumunu da tam olarak şöyle anlatalım belki daha iyi anlatmış oluruz:Ahkâm-ül Kur’an’da da (3/1575), Ömer’in çarşıda örtüsüz bir kadını tartakladığı, konu peygamberimize intikal edince peygamberimizin Ömer’in bu davranışını onaylamadığı, Ömer’in de “Ben onu örtüsüz görünce cariye sandım” diyerek kendini savunduğu ve yine Ömer’in hür kadınlar gibi örtünen bir cariyeyi “örtünmemesi, hürlere benzemeye çalışmaması için” azarladığı bildirilir. Bütün bu tarihî olaylar Arap toplumunda hür kadınların başlarına örtü aldıklarını, bunun çok eski bir gelenek olduğunu kanıtlar. Çünkü Ömer, yukarıda anlatılan davranışlarını, o zamanlar örtünmeyle ilgili, kılık kıyafetle ilgili herhangi bir ilâhî hüküm olmaması sebebiyle sırf toplumun geleneklerine aykırı bulduğu için yapmış.
sayın commodere1tr sanırım belge konusunda yeterince tatmin olmuşsunuzdur.
neyse konuya devam edlim:Hz. Ebubekir 'in Hadislerine göre ( Diyanet işleri sitesi hadisler Hz. Ebubekir ) Peygamberin Namaz kılacak kızları başı açık kılmamaları konusunda uyardığını gördüğü belirtilir. bende buna katılıyorum.çünkü yukarıdaki ayette de belirttiği gibi baba kardeş gibi ev ahalisine karşı başın örtünmesine istisnalar vardır. buna rağmen hz. Ebubekir namaz namaz kılacak kızların kocası olsun, kardeşi olsun, babası olsun farketmez, onların yanında dahi allah huzuruna çıkarken başının kapalı olmasını söylediğini anlıyorum. yeterince açık konuştum galiba.
''Hz. İsa da Kudüsten çıkmıştır Yani milad kabul ettiğimiz yıllarda Hristiyanlık o kutsal topraklarda doğmuştur. Söyleminiz doğru olsa Hristiyanlık musevilik olmaması gereken dinler oluyor ... ''demişsiniz. bu sonuca nasıl vardınız doğrusu merak ettim. benim verdiğim örnek sadece hz. muhammet (s.a.v) ile aynı topraklarda yaşamış bir peygamber örneğidir. bakın benim dediğimi sizde diyorsunuz. demekki cahiliye döneminde museviliğin veya hristiyanlığında izleri kalmıştı.ki bu izler de hep yakın bir tarihe dayanıyor.bence benim tarihsel bilgileri doğru öğrenmem yerine siz tarihsel bilgileri doğru kullanın ve herşeyi cahiliye insanlarına dayandırmayın. izleri derken olumlu izler demek istiyorum... bilmiyorum belki içinizden eveeeetttt demek geçmiştir.
''Bu işler çok derindir. onun için gelin hiç girmeyiniz bu tip konulara. Süleyman Ateş bile Kur'an ın emri diyip sure gösteremeyip sonra böyle karıştırdığına göre...'' demişsiniz. bakın hz. ömerin durumunu yukarıda açıkladım. ya süleyman ateş eksik söylüyor ya da siz eksik okuyorsunuz. ve dediğiniz gibi yüzümüzü ilme dönmüş olsak bugün bu tartışmalar olmayacaktı.batıyı sadece kültürüyle örnek aldığımızı sadece ben mi biliyorum ne?? ve siz doğuda hep cehalet arıyorsunuz. doğu sandığınız kadar cahil değil. cahil kelimesinin ne demek olduğunu araştırdınız mı? gerçek anlamının dini bilmemek veya eksik bilmek olduğunu düşünmelisiniz. belki ben cahilimdir, belkide bana cahil diyenler cahildir kim bilir ??
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Son yazdığımı bir kere daha yazıyorum maalesef
ALİM İN UYKUSU CAHİL İN İBADETİNDEN DEĞERLİDİR
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Bu arada sayın Fettahoglu bu sözle sinin bir ilginiz bulunmamaktadır. Fikirlerinize karşıda olsam fikir sahibi olmak iyidir. Sadece anlaşamıyoruz o kadar ama bu söz tam yerindedir ilgilileri için...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın Fettahoğlu ;
''Bu işler çok derindir. onun için gelin hiç girmeyiniz bu tip konulara...'' Cümlemi bir kere daha tekrarlıyorum. Kur'an-ı Kerim i hariç tutarak ( Nedenini en son yazacağım. ) İncilden yapmış olduğunuz ki İncil değil esinlemeler sonrası mektuplardır , alıntıyı anlatayım size. Sanırım iddanızı ispat edenilmek için bakmadan incelemeden alıp yazdınız. Ama ben dört kitabıda okudum.
İncil Dört Bölümdür. Daha doğrusu dört kişinin anlatım toplamıdır. Matta
Markos Luka Yuhanna bunlar bir bütünün parçaları gibidir. İncil budur. Daha sonra incile ek olarak İncilin Luka bölümünü yazan Luka Elçilerin İşleri diye bir bölüm yazar bunun peşinede mektuplar ilave edilir. Yani bunlar İncilin içinde yer almasına rağmen İncil değildir.
Pavlus ki Aziz Pavlus olarak bilinir Luka nın yakın arkadaşıdır. Tarsus doğumlu bir romalıdır ve Anadoluda Hz. İsanın fikirlerini yaymak için dolaşır. Pavlik kiliselerinin de kurucusudur. Mektupları Romalılar, 1. ve 2. Korintliler, Galatyalılar, Efesliler, Filipililer, Koloseliler, 1. ve 2. Selanikliler, 1. ve 2. Timoteos, Titus ve Filimon'a Mektuplardır.
Ancak Pavlus Hz. İsa yı tanımaz ve daha ilginci öğretilerinin Tarihsel İsanın kilerden çok farklı olduğu tam okuduğunuzda net bir şekilde anlaşılmaktadır. Muhtemelen Pavlus karizmatik kişiliğini kullanarak, elçilerden biri olmadığı halde diğer elçilerin önüne geçtiği ve bazı durumlarda İsa'dan öte otorite olmayı imaj edindiği ve İlahi mesajı yanlış aktarmış bir kişidir. Zaten o yüzden Pavlik kiliseler vardır.
İsa'nın teolojisi Teosentrik (Tanrı merkezli), Pavlus'unki ise Kristosentrik (Mesih merkezli) yapıya sahiptir. Bu bağlamda öğretişleri farklıdır.Yani Hz. İsa nın çağrısı ki sonradan İncil olan kutsal kitap insanları Tanrı'ya iman edip, kötülükten uzak durmak suretiyle Tanrı'nın egemenliğine girmeye davet etmek bulunmaktadır. Ancak Pavlus ta ise bu durum yoktur. Pavlus un öğretişlerinin temelinde ''mesih'' vardır. Hatta bir görüş olarak Pavlus un İsa nın öğretisinin ne olduğunu bilmediği ve bu yüzden sadece onun ölümü ve yeniden doğuşunu konu edildiği ''mesil ''olduğu üzerinde durarak başka bir şey demediğinden suçlanmaktadır.
Ve siz Pavlus u buraya taşıdınız hiç iyi etmediniz. Bakın aslında Pavlus ne der...
'' İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın" (Romalılar 10:9). Yani Hz. İsa Rabdır der...
Peki sizin aldığınız iletiye bakarsak .''“Başı örtülü olarak dua eden, yahut peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür. Fakat başı örtüsüz olarak duâ eden, yahut peygamberlik eden kadın, başını küçük düşürür; çünkü tıraş edilmiş olmakla bir nevi aynı şeydir. Çünkü eğer kadın örtünmüyorsa, saçı da kesilsin; fakat kadına saç kesmek, yahut tıraş olmak ayıp ise, örtünsün. Çünkü erkek Allah’ın sureti ve izzeti olduğu için, başını örtmemelidir. Fakat kadın erkeğin izzetidir.” ( İncil, Korintoslulara 1. mektup, 11. Bab, 4-6. cümleler) olarak almışsınız ki burası YERDEN GÖĞE DOĞRU. Peki neden sadece burası ( Zaten burada da kısa saçlı kadınlar örtmeyebilir gibide bir anlam var ) Kadınların saçlarını neden örtmesi gerektiğini 4. cümleden önceki bölümde anlatıyor bakalım .. ''Ben Mesih'i örnek aldığım gibi, siz de beni örnek alın.
Her durumda beni hatırladığınız ve size ilettiğim öğretileri olduğu gibi koruduğunuz için sizi övüyorum. Ama şunu da bilmenizi isterim: her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek ve Mesih'in başı Tanrı'dır.'' yani cümlenin tamamını alırsak karışmasın iyice... '' Ben Mesih'i örnek aldığım gibi, siz de beni örnek alın.Her durumda beni hatırladığınız ve size ilettiğim öğretileri olduğu gibi koruduğunuz için sizi övüyorum. Ama şunu da bilmenizi isterim: her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek ve Mesih'in başı Tanrı'dır. Başı örtülü olarak dua eden ya da peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür. Ama başını örtmeden dua eden ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı traş edilmiş bir kadından farkı yoktur. Eğer kadın örtünmüyorsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da traş etmesi ayıpsa, başını örtsün. Erkek başını örtmemelidir. Çünkü erkek Tanrı'nın benzeyişinde olup Tanrı'nın yüceliğini yansıtır. Kadın ise erkeğin yüceliğini yansıtır.Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı. Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı. Bu nedenle ve melekler uğruna kadın, bir yetki işareti olarak başını örtmelidir.
Ne var ki, Rab'de ne kadın erkekten, ne de erkek kadından bağımsızdır. Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar. Ama her şey Tanrı'dandır. Siz kendiniz karar verin: kadının örtüsüz başla Tanrı'ya dua etmesi uygun mu? Doğa bile size erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük düşürdüğünü, ama kadının uzun saçlı olmasının kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir. Bu konuda çekişmek isteyen biri varsa, şunu bilsin ki, bizim ya da Tanrı'nın topluluklarının başka bir geleneği yoktur.''
Yani
1. Tanrı Mesih'in ta kendisidir yani Hz. İsa Allahtır.
2. Erkekler Mesih başı na benzediğinden küçük düşmemek için örtemesler saçlarını
3. Kadınlar ERKEK için yaratıldı
4. Erkek Tanrı benzeşidir onun yüceliğini yansıtır.
5. Uzun saçlı erkekler Küçük düşen kişilerdir....
6. Saç kadımlara ÖRTÜ olarak verilmiştir.
7. Saçı uzun olan örtünmelidir...
Şimdi bu örneğinizin bizim İslam inancıyla örtüşen yeri neresidir ? İslam Hz. İ
sanın bırakın Tanrı olmasını oğlu olmasını bile kabul etmez ama bizzat Allah iradesi ile Cebrail tarafından Hz. Meryem in rahmine yerleştirildiğini belirtir. İncilin tartışmalı bölümlerinin örnek olarak alınması doğru değildir gibi geliyor bana... Yada bunu kabul ediyorsak gerisini de etmemiz gerekir diye düşünüyorum...
Yukarıda açıkladığım durum muvacehesinde Kur'an-ı Kerim ayetlerinden alınan bölümler hakkında bilgi vermemeyi yeğliyorum. Sanırım açıkça anlatabildim...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Alıntı:
Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarının bir kısmını kıssınlar.
Bunlar baya kısmışlar bakışlarını Sayın Gür,haksızlık etmeyin,o sizin kötü niyetiniz...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Eşarp Sitesi de mi vardı, ben niye göremedim hiç ? Hmmm güzel fularlar da vardır muhakakk, bi bakayım bari... :)
( lütfen kadınlara söz yok ama, emi? )
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Kadınlarımıza tabi ki sözümüz yok Sayın deniz02,sözümüz türbanı siyasi simge yapanlara ve din üzerinden,türban üzerinden ticari rant sağlayanlara...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
sayın commodere1tr:
verdiğim örnek sadece iddiamı veya gerçeği destekler nitelikte bir alıntıydı. bakın kendinizde açık olarak söylemişsiniz, ''incil dört bölümdür.daha doğrusu dört kişinin anlatım toplamıdır.'' bu halde bazı kişilerin buna mektup veya başka birşey eklemeleri o kitabın hangi vasfını değiştirir. değiştirmeyeceği noktası anlatım toplamı olmasıdır heralde. kısacası beşeri iradeden meydana gelmesidir. şu halde bu beşeri iradeye eklenmiş mektuplar kısmına değinmemizin bir mahsuru varmıdır.peki bu beşeri iradenin tamamı mı sadece dört kişinin iradesini yansıtıyordu.belki ilahi noktaları var, ve belki benim değindiğim nokta iddiamı bir parça olsun destekler nitelikte, belki de sadece mektup olması ve insan iradesini yansıtıyor olması sebebiyle benide yanlışlıyor olabilir. takıldığınız nokta sadece bu ise hiç yazmadım farzedin..
mesela yahudilikte tek tanrı inancında değil mi? o halde yahudiliği de tamamen reddetmemiz ve haşa allahın tek olmadığına da inanmamamız gerekiyor heralde. benim kitabım allah birdir diyor, yahudinin kitabı allah birdir diyorsa, ben bir ateiste dinin ilahiliğinden bahsetsem demeyecek mi senin dininden önce bu dünyada insanların neişi vardı? kısacası anlatmak istediğim bir dinin kitabında benim dinimin kitabımda olan bir şeyi destekleyen şeylerin olduğunu (doğru veya yanlış, ilahi ya da beşeri) göstermemin ne mahsuru var? veya şöyle düşünün; ben sizin herhangi bir doğrunuzu kendimcede doğru görüp desteklemem sizin bütün doğrularınızı desteklediğim manasına mı gelir. o halde o ifadeye metnimde yer vermem ne hz. isa'nın tanrı olduğunu kabul ettiğim ne de belirttiğiniz diğer 7 maddeyi tam olarak kabul ettiğim manasına gelir.
bence siz son cümlenizi birdaha düşünün ve kur'an-ı kerim'den alınan ayetler konusunda bilgi verin.
son olarak dediğiniz gibi kuyu derin olabilir, inmesi de size kolay gelebilir. çıkmak marifettir.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın Fettahoğlu
Türban sorunu, daha önce de forumlarımızda tartışıldı. Sizin de yazdığınız gibi örtü, dini vecibe. Kuarandan incilden örnek vermenize gerek yok. Biz örtünün İslama aykırı olup olmadıuğını tartışmıyoruz. Laik bir düzende, dini kuralların, yasları etkilemeyeceği esasından hareket ediyoruz.
Artık kadınları nasıl kapatırım düşüncesini bir yana bırakıp nasıl daha çağdaş bir ülke oluruz, ulusal gelirimizi nasıl artırırız, bunu nasıl adil olarak bölüşürüz gibi konulara kafa yorun.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın fettahoglu ;
Ben ne diyorum siz ne diyorsunuz ? İncil bu dört anlatımla biter. Biter mektupların incille ilgisi İmam Gazalinin Kur'an la ilgisi gibidir. Karıştırmamak gerekir.
Bizzat İslam peygamberi Hz. Muhammed çağa uyulmasını ve bazı gereklerin ona göre yapılmasını emretmiştir. Yani bir şekilde çağdaş olmayı emretmiştir.
Siz Kur'an ı Kerim de yazan her şeyi günümüzde uyguluyor uygulatabiliyor uygulanmasının doğru olduğunu savunuyor musunuz ?
Hz. Muhammed çağında uçak yoktu Deve ye biniyordu herkes yani şimdide deveyle mi gidelim sağa sola...
Ben bu işler derin dedim KUYU DEĞİL FİKRİ DERİNLİK CİSMİ DEĞİL... Ben bu derinliğe çok güzel inerimde çıkarımda ama yeri bu site değil... Neticede burası HUKUK ağırlıklı bir site. Görülende oki gereğinden fazla uzadı bu çıkmaz konu...
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın Atay,
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Fettahoğlu
Artık kadınları nasıl kapatırım düşüncesini bir yana bırakıp nasıl daha çağdaş bir ülke oluruz, ulusal gelirimizi nasıl artırırız, bunu nasıl adil olarak bölüşürüz gibi konulara kafa yorun.
İstirham ederim....
Onlar bu sorulara zaten cevap bulmuşlar..
Nasıl daha çağdaş bir ülke oluruz ?
Cevap : Busht amcanın kucağına daha çok oturarak....
Ulusal gelirimizi nasıl artırırız ?
Cevap : KİT leri, KÜT leri, DÜT leri ne varsa satarak....
Bunu nasıl adil olarak bölüşürüz
Cevap : Bir bana, bir Kemal Abiye
Bir bana, bir Kemal Abiye
Bir bana, bir Kemal Abiye..............;)
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
sayın ragıp atay:
formu tamamen okursanız başörtüsünün dinde yeri olup olmadığını tartışma konusu yapan ben değilim. özetleyecek olursam; bunun bir cahiliye dönemi geleneği olduğu commodere1tr tarafından savuulmuştu, bende bu görüşün doğru olmadığını ifade ettim. delil istedi istediği doğrultuda hareket ettik.
benim düşüncem kadınları nasıl kapatırım değil. zaten evli değilim, çevremde de bunu sorun edecek kimmsem de yok. sadece görüştüğüm tanıştığım insanların bunu bir siyasi simge değil, dinin gereği olarak örttüğünü tespit ettim. araştırdım ve büyük ölçüde haklı olduğuklarına inandım.
sayın commodere1tr, siz çağa fazlasıyla ayak uydurmuşsunuz. çağa nasıl ayak uydurulur acaba. mesela çağda dinin emrettiği bütün şeylere aykırı hareket ediliyorsa çağa ona göre mi hareket edeceğiz. çok güzel ifade etmişsiniz deve örneğini. ozaman insanlar birşeye binme ihtiyacı duyuyordu, bugün de kapanma ihtiyacını duyuyorlar.bunu da cilbabla yerine getirecekler diye birşey de demedim. modern kıyafet nasılsa o şekilde giyinirler. ha birde şu var; siz kuyuya başüstü giriyorsunuz. çıkmak için çok çaba sarfetmelisiniz.
konunun çok farklı yönlere sapmasından yana değilim. bütün konuşmalarım genel olarak bir cevap niteliğindedir. karşımdaki insan ben farklı düşünüyorum diye cahillikle suçluyorsa (ki cahil kelimesi de çok derindir :) ) tartışacak yerde insanları '' bu konular derindir'' diyerek küçümsüyorsa benden ne bekleyebilirsiniz.
madem ki laik bir düzende dini konuların yasaları ne şekilde etkileyeceğini tartışmamız gerekiyor, ozaman anayasamızın koyduğu genel ilkelerin uygulanma şeklini tartışalım. temel hak ve hürrüyetler sınırlandırılırken nelere dikkat edilmeli. bu konudaki ölçü nedir. bunları tartışalım. ilk ilarak sizden bekliyorum.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
sayın kasıman;
nedense konuyu siyasi yönlere çekmeye çalışıyorsun. lütfen, zaten dağılmış olan konuyu kendi siyasi görüşlerine alet etme. kemal abinle ne sorunun varsa ya git onunla hallet yada ilgili formda yaz.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Konunun daha önce de forumlarda tartışıldığını, bir sonuç alınamadığını, bu tartışma uzarsa sonucun yine aynı olacağını daha önce de yazmıştım.
Türban konusunu bireysel özgürlüklere indirgemek başta yanlıştır. Elbette laik ve özgür bir ülkede isteyen istediği gibi giyinir ama bu özgürlük sınırsız değildir, başkalarının özgürlük alanına tecavüz edemez. Askeri bölgede fotograf çekmek yasaksa bu benim özgürlüğüm çekerim diyemezsiniz. Okulda forma giyme zorunluluğu varsa ben serbest kıyafetle okula giderim diyemezsiniz. Her toplumda ve özellikle de kamuda belli kurallar vardır ve bunlara uyulması gerekir. Bugün türbanla kamusal alana girilmez , yarın kuralı değiştirirsiniz türban kamusal alanda da serbest olabilir, bu durum hukuki olur, ancak laik olmaz. Çünkü laiklik inançlara saygı ve hiçbir inancın diğerinden daha farklı ve üstün görülmemesi, gerçek anlamda eşit vatandaşlık demektir. Bu durum hele kamu hizmeti verilirken gerek şekli ve gerekse vicdani zorunluluktur. Laiklik bu nedenle din ve vicdan hürriyetidir.
Bugün türbanla mahkeme salonuna, okula girmek isteyen örneğin bir avukatın veya öğrencinin "bu benim özgürlüğümdür" derken düşünmesi gereken, bu alanlarda yarın kipa, istavroz veya başka dini simgeleyen bir simge ile karşısına bir hakimin , savcının, öğretmenin çıkmasına da ışık yakması , onay vermesi demektir. Uygulamada veya vicdanen bu sorun yaratmaz görünebilse de çıkar ile örtüşmeyen kararlar ve uygulamalara getirilecebilecek eleştiriler düşünüldüğünde bunun ne gibi tehlikeleri içinde barındıracağı , toplumsal barış, eşitlik, din ve vicdan hürriyetine nasıl balta vuracağı iyi kestirilmelidir.
Türbanın Dinimizin bir vazgeçilmezi, kesin emri olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur. Bunun yeri de bir hukuk sitesi değildir. Siyasete bu konuyu alet edenlere bakılırsa, türbanlı "dindar", başı açık "dinsiz" gibi bir cephe yaratılmaya çalışıldığı da ayrı bir gerçektir.
Anlatılanlar ışığında , türban konusunu neredeyse dinden de bağımsız kişisel özgürlüklerle bağdaştırmak isteyenlerin yarın karşısındakilerin benzer özgürlük talepleri karşısında boyunlarının bükülmemesinin de güvencesi yine laiklik ilkesidir.
Selamlar,
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın fettahoglu;
Ben türban ve çarşaf diye açık açık yazarken ananelerimizde olan başörtüsünü getirip bunların arasına sokmayınız. Buna takiye derler . Açık ve net sorduğum soruyu değiştirip eizp büzüp geri döndürmenizin anlamıda yok. ''Siz Kur'an ı Kerim de yazan her şeyi günümüzde uyguluyor uygulatabiliyor uygulanmasının doğru olduğunu savunuyor musunuz ?'' sorum buydu orasını burasını değiştirmeyin açık net bir soru hile hurda yok...
İran da saç ucu gözüken kadınları toparlayıp duruyorlar. O özentide olduğunuz belli amma laiklik işte bunun olmadığını savunuyor. Şu ara bizde Türbanlı dolanıp duran bayanlar bebekler gibide süslenmişler çoğu lüks arabalarda ellerinde sigara havalı havalı dolanıyor. Sanırım Türban tak gerisini salla anlayışının sonucu bu. Bu özenti yaratma sevdası toplumun büyük çoğunluğunun Türban takmamasından dolayı ne zamanki şeriat ı getirrirler o zaman '' düdük çalar'' görürüm o zaman Türban türban bağırışıp duran süslü bebekleri. Onlar hep böyle gidecek sanıyor böyle yaşamalarını türbansızlara borçlu olduklarını anladıkları gün çok geç olacak.
İran gibi ülkelerde kadına yapılanları görünce nedense '' özgürlük '' anlayışınıza kıran giriyor. EE iç işleri olabilir kanunları öyle diyip çıkıyorsunuz buraya gelince Çarşaf giymek fes takmak dini simgelerle dolaşmak yasak denince '' Özgürlük'' damarınız kabarıyor. Demekki demokrasiye çağdaş ve laikliğe bir özgürlük diklenmeniz var. Bunun adı iki yüzlülüktür. Mevlana Göründüğün gibi ol yada olduğun gibi görün demiştir. De kardeşim açıkça ben şeriat istiyorum En azından ne olduğunu anlarız kişilerin bir öyle bir böyle...
Taksimde bağdat caddesinde orada burada deniz kenarında karaçarşafı özgürlük tercih diye niteleyenler Fatih gibi yerlerde başı açık etekli kızları tahrik ediyor diye zorluyorlar Burada ne oluyor sizin özgürlük anlayışınız ? Dukut ediyor değil mi? Taksimde çarşaflı dolaşır özgürlük... Fatihte etekli dolaşma tahrik ediyorsun.. Riyakarlık kötüdür kötü....
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Bir soru;giyisi ile çağdaşlık ölçülebilirmi. Yada şöyle desek,olurmu acaba çağdaşlık eşittir kıyafet.Tabi bütün bunlar bir varsayımdır,ancakbir çok üyenin söylemleri bu varsayımları destekler niteliktedir Eğer örtünmek (türban,pardesü,çarşaf ile) eksi bir çağdaşlık yada geri kalmışlık dersek,çağdaşlık ne demektir?Örtünmemek,(başörtüsü takmamak.pardesü giymemek.)mi çağdaşlıktır?. Eğer öyle düşünürsek şöyle bir çelişki ortaya çıkmazmı? Demekki bizler yani bu gün yaşayan insanların tamamı ilk insanların çağdaşlık düzeyinin çoook gerisindeler diyebilirmiyiz.Ben insanların çağdaşlık ölçüsünü, düşündüleri ve söylemleri,yaptıklarıyla değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.Tabi bu arada insanları söylemediği ve yapmadığı bir şeyi;sen şimdi söylemiyor ve yapmıyorsun ama ilerde söyleyecek ve yapacaksın diyerek suçlamak ne derece doğrudur? Dursunkoylu'den tüm üyelere sevgi ve saygılar,her şey gönlünüz ve gönlümüzce olması dileği ile iyi geceler.
-
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
süheyl batum hocamızın bir açıklaması vardı bu konuda. kamusal alanda sadece başörtünün değil bütün dinsel simgelerin karşı tarafın kendini öteki olarak hissetmesine yol açacağını belirtti. düşünün karşınızda bir hakim başında kippa var veya haç takmış . bu hakime karşı bir önyargı oluşmayacak mı, kendinizi öteki hissetmeyecek misiniz ?