Umudun bitip artık bütün kapıların kapanması bir kuyunun dipinde olup sonra ışı beklemekmi;kendinizle mücadeleyemi başlarsınız?ben mücadele edip kazandım ve benim..ya siz?
Printable View
Umudun bitip artık bütün kapıların kapanması bir kuyunun dipinde olup sonra ışı beklemekmi;kendinizle mücadeleyemi başlarsınız?ben mücadele edip kazandım ve benim..ya siz?
:)
Zor bir soru ama duruma göre değişir derim. Bazen zamana bırakıp, boşvermek gerekir, bazen de yorulmak olmaz deyip çabalamak gerekir...
Umut denizde kum tanesi; bir umut yiter,gider, ardından bir başkası gelir. Böyle olması gerekiyor. Mücadele elbette bir yerden başlayacaktır, işte bu bekleme,toparlanma müddeti duruma göre değişir.
Hayatta kazanmaya alışık olanların hep bir B planları vardır, sanırım işin sırrı bu...:D
Umut tükenmiyorki... Bir kapı kapanır biri açılır...Ya insan kendi yapar yada biri el uzatır .Ben her iki seçeneğide yaşadım.
Evlenmeden önce kendim arkadaşlarımla istanbulda yaşardım ve bir borç batağına saplandım 2000krizinde ,başımda tümör oldu sanırdım kafamı okadar çok takmıştımki yani umudum bitmişti.(ailemden isteyecek yüzüm yoktu çünkü istanbula kendi ayakları üzerinde durmaya giden bir kızdım) Ama hallettim Kimseden yardım almadan(banka krediler müdürü hariç).
Ne günlerdi Yedi beni şu kredi kartlarım.
Ofisimin kapı komşusu olduğu hapishanede 300 gün kadar konuk olmuştum 28 yıl kadar evvel. Şimdi elimde dosyalar, çanta ve üzerimde cübbe ile girdiğim duruşma salonlarının kapısından zincir tarzı kelepçelerimin çözülerek sanık sıfatı ile girdiğim ve duruşma salonunun tam orta yerinde durduğum zamanlar da olmuştu.
Bitirdiğim fakülteye komşu fakültede 5 yıl okuduktan sonra "Hadi sen öteki okula git!" dercesine çıkışımı verdikleri de olmuştu.
İnişler çıkışlar mutlaka olur insan hayatında.
Tanrı köylü kulunu sevindireceğinde eşeğni kaybettirir ve sonra yeniden buldururmuş:)
Hayatın süprizi insanların asla bir B planı olmamasında yatar... Çünkü hiç bir zaman bir A planı yoktur. Yaşam planını an be an yapar. Herkes zamanı tükettiğini sanır oysa tam tersidir zaman sizin yaşamınızı tüketmektedir...
Ben başlığı beğenmedim ama denmek istenileni anladım. Umut yitirildiğinde asla tekrar kazanılamaz... İnsanlar dibe vurup bir şekilde yeniden başlarlar... Umutların tükenmekte olduğu anlar vardır ama bu bizim için değil başkasının yaşamı ile ilgilidir. Sol göğsün altındaki cevher sönmedikçe umut ta hayat ta bitmez...
Ben çok fazla silbaştanlı hayat yaşıyorum. Değerleri bir anda sıfırlayıp her şeye baştan başlamak gibi garip bir yapım var... Asla asla demem enerjim bir işe odaklanamayacak kadar sıkar beni ve sıkılırım bende... Enerjime ayıp olmasın diye... okumaktan asla vaz geçmediğim gibi niteliksizliğede başımı ağrıtacağını bile bile taviz vermedim. Umutsuzluğa hiç kapıldım mı? Asla eğer bensem çözüm asla... Güzel bir ilke vardır Ya çaresizsinizdir . ya çare SİZSİNİZDİR. Her zaman ikincisinin yanında oldum. Çaresizliğin bir tek ölüm karşısında olduğunun bilinciyle kimseyi kırmadan ama eleştiriden de kaçınmadan yaşadım... hayatımı tam 4 kez sıfırladım Bu yaşta herkesin korkacağını yapıp gene sıfırladım... Umut öyle büyük bir denizdir ki önemli olan derya içinde yüzen ama deryanın farkında olmayan balık olmamaktır....
Umudun umutsuzluğa dönüştüğü an bir karanlık tünele girmişsinizdir sadece.
Tünelin sonu gene aydınlıktır..
Hayat dediğimiz kozmik oyun-drama- kendi nefsini,nefesini sorgulayan ve
sonunda aşan insanoğlunun hikayesidir.Geldiği kaynaktan birlikten
ayrılmanın-ikiliğin-korkularını,sınırlarını,acılarını yaşar. Maddi
zevklerin,hazların,beş duyusal bedensel algılamaların bağlayıcı ve
sürükleyici etkisiyle hayatta acı çeker,yoğrulur,pişer,feleksel
çemberlerin içinden geçer. Yeterli kıvama ve lezzete gelir.Gün
gelir, kalbinin sesini duyduğunu hissettiği içindeki en yüce sevgiliye,kendi kutsalına, yakarır, ağlar. O, kalbin evrensel dilinden anlayan,en yüce olandır.Akıl çözümü ona hayran olarak bulmuştur.Tezahür etmiş evrenin Kutsal Anası, her ruhun ihtiyaçlarını,ödüllerini,cezalarını,kefaretlerini düzenler,organize
eder.Kalp nitelikleri yeterince gelişenleri,yumuşaklık,şefkat,
merhamet ve iyiliğe sahip olup kefaretini tamamlayanları, azad eder.
İnsanoğlunun, zaman ve sınırlar karşısındaki çaresizliği er yada
geç ölümü sorgulaması,gerçeği ve ölümsüzlüğü arama etkisini
ortaya çıkartır.Bu gerçek sevgiliye kavuşumun veya Kozmik
Azad'ın başlangıcıdır.Bencilliğin çözümünde yatan,Benliğin
bilgisi;gerçeğin bilgisidir.Tüm bilginin amacı insanın kutsal yanı
olan sonsuz benliğinin bilgisine,deneyimine kavuşması,her türlü
ikilik duygusundan kurtulması,özgürleşmesidir.Temel kurgu budur.
Yaşam diye adlandırdığımız şey,kaynaktan gelen ve benliğin bilgisini unutan insanoğlunun,tekrar hatırlayana değin,değişik görünümlerde ifade bulmasıdır. Unutma sürecinde, madde ile özdeşleşmesi ve benliğin bilgisini unutması,korku, acı ve cehaletle yoğrulmasıdır.Herşey tekrar
hatırlamak üzerine kuruludur.İnsanın nefsani ve ulvi yönünün aynı
bedende toplanması hem mükafat hem de bir bakıma cezadır. Bu günün
en büyük azizleri, geçmişin en büyük günahkarları veyahut eksi
sonsuz ve artı sonsuz arasında salınan insan ruhunun-benliğin-
hikayesi.Bir bakıma yedi kat cehennem ve yedi kat cennet arasında
salınan kozmik yolcunun hikayesidir,insanoğlunun hikayesi.
Sevgilerimle.S.Kartal
MUCİZE
Sally, küçük kardeşi George hakkında anne ve babasının konuşmalarını duyduğu zaman yalnızca sekiz yaşındaydı. Kardeşi çok hastaydı ve onu kurtarabilmek için ellerinden gelen herşeyi yapmışlardı. Georgi'nin yalnızca çok pahalıya malolacak bir ameliyatla kurtulma şansı vardı fakat bunun için yeterli paraları yoktu. Babasının, umutsuz bir biçimde annesine şöyle fısıldadığını duymuştu Sally:
"Yalnızca bir mucize onu kurtarabilir."
Bu sözleri duyar duymaz, usulca kendi odasına yürüdü Sally. Domuz biçimindeki kumbarasını gizlediği yerden çıkartarak içindeki paraları yavaşça yere dökerek saymaya başladı. Yanılgıya düşmemek için tam üç kez saydı kumbaradan çıkardığı bozuk paraları. Sonra hepsini cebine koyarak aceleyle evden çıkıp, köşedeki eczaneye gitti. Eczacının dikkatini çekebilmek için büyük bir sabırla bekledi. Eczacı çok yoğundu ve bir adama ilaçlarını veriyordu. Bu yoğun çalışmanın arasında sekiz yaşındaki bir çocukla ilgilenmeye hiç niyeti yoktu ama Sally'nin beklediğini görünce :
"Evet, ne istiyorsun söyle bakalım" dedi. "Biraz acele et, gördüğün gibi beyefendiyle ilgileniyorum" diyerek yanındaki şık giyimli adamı gösterdi. Sally :
"Kardeşim" dedi. Sessizce yutkunduktan sonra devam etti:
"Kardeşim çok hasta, bir mucize almak istiyorum."
Eczacı Sally'e bakarak: "Anlayamadım" dedi.
"Şeyy, babam 'Onu ancak bir mucize kurtarabilir' dedi, bir mucize kaç paradır, bayım?" Eczacı Sally'e sevgi ve acımayla baktı bu kez:
"Üzgünüm küçük kız, biz burada mucize satmıyoruz, sana yardımcı olamayacağım" dedi. Sally o kadar kolay vazgeçmek istemedi. Eczacının gözlerinin içine bakarak :
"Karşılığını ödemek için param var benim, bana yalnızca fiyatını söylemeniz yeterli" dedi. Bu arada Sally ve eczacının yanında bekleyen iyi giyimli bey Sally'e dönerek :
"Ne tür bir mucize gerekiyor kardeşin için küçük hanım?" diye sordu.
"Bilmiyorum" dedi Sally. Sonra gözlerinden aşağı süzülen yaşlara aldırmaksızın devam etti:
"Tek bildiğim, o çok hasta ve annem ameliyat olmazsa kurtulamayacağını söyledi ve ailemin de ameliyat için ödeyebilecekleri paraları yok. Ama babam 'Onu ancak bir mucize kurtarabilir' deyince ben de paramı alıp buraya geldim."
"Ne kadar paran var?" diye sordu iyi giyimli adam.
"Bir dolar ve onbir sent" dedi Sally. "Ve dünyadaki tüm param bu!"
"Bu iyi bir şans, küçük kardeşini kurtarmak için gerekli olan mucize için yeterli bu para" dedi, iyi giyimli adam. Adam bir eline parayı aldı, öteki eliyle de Sally'nin elini tutarak :
"Beni yaşadığın yere götürür müsün lütfen?" diye sordu. "Küçük kardeşini ve aileni tanımak istiyorum" dedi.
İyi giyimli adam Dr. Carlton Armstrong'du ve George için gerekli olan ameliyatı yapabilecek tanınmış bir cerrahtı. Ameliyat başarıyla sonuçlanmış ve aile hiçbir ödeme yapmamıştı. Hep birlikte mutluluk içinde evlerine döndükleri zaman hâlâ yaşadıkları olayların etkisinden kurtulamamışlardı.Anne:
"Hâlâ inanamıyorum. Bu ameliyat bir mucize! Doğrusu maliyeti ne kadardır merak ediyorum" dedi.
Sally kendi kendine gülümsedi. O bir mucizenin kaça malolduğunu çok iyi biliyordu. Tam tamına bir dolar ve onbir sent!
Bonita L. Anticola
www.siirparki.com
============================
Ben umudumu hic yitirmedim
Sizlerde yitirmeyiniz!
Yasam her zaman bu hikayedeki gibi mucizelerle doludur
Nice UMUTLU gunlere...
18 yaşındaydım.Hiç unutmam,memur olmuştum. Ve o zamanki duygularımı ,mutluluğumu anlatamam. Çok genç yaşımda kendime yetebilecetim,ayaklarımın üzerine basabilecektim.İşe başladım,ve aradan sadece kısa bir zaman sonra birden,davranışlarımda değişmeler başladı.doktora gitmeye karar verdim,gittim. Doktor bir raharsızlık ismi söyledi ve ben o anki duygularımı ifade edemem.Ailem geldi.Doktor konuştu.Ailemdede bir yıkım başladı. Rahatsızlığımın temeli biyo kimyasal ve psikolojime yansıyordu.Şeker hastalığı, kanser gibi.Ve başladı bende, mücadele, savaş.Aranızda hiç pskilojik rahatsızlık geçiren varmı? bilmiyorum.Bir yandan rahatsızlık buda yetmedi,bunun üzerine delilik denildi topluluklarda,çalıştığım yerlerde.15 yılımı aldı ve ben şunda artık rahatsız değilim.Evet,söylediğim gibi kuyuydu benim için hemde çok derin.Şunda sağlıklıyım Geri dönüp 15 yılıma baktığımda bir yönden çok mutluyum"Ben oldum".Bunları yaşadıktan sonra hiç bir zaman ,emek verilmeden bir şeyleri kazanamıyoruz ve umut olmadan...Arkadaşımız başlığı beğenmediğini yazmıştı ama her insan kendi yaşadığı tecrübeler açısından umudu yitirir ve ya kazanır.
Sayın Esin-28 ;
Başlığı beğenmedim konuyu değil... Konu harika... Bir bakıma yaşamın ta kendisi... Yaşam denilen ince çizgide insan yürürken onun yürümesini sağlayan olgu Umuttur. Dolayısı ile umudun yok olması ölüm demektir.
Yaşam şevki kaybolabilir insanda... Yağtığı işten umudunu keser bir beklentisi vardır ondan umudunu keser. Çok seviyordur evlenecek kadar onun istiyordur ama karşı tarafın davranışları yüzünden umudunu keser..... Ancak asla ve kata kendi yaşamından umudunu kesmez kesemez....
Sizin hastalığınızda ki gibi bu arada tamamen konu dışı olacak ama çok çok geçmiş olsun... Sizin hastalığınızda da yıkıcı bir takım sorunlar gelmiş hüzün bazen bıkkınlık amma gördüğünüz gibi UMUT hiç yok olmamış... Eğer umut yok olsaydı ne siz iyleşirdiniz ne biz sizin güzel yazılarınızı okuyor olabilirdik...
'her insan kendi yaşadığı tecrübeler açısından umudu yitirir ve ya kazanır.' esin_28
dünyamız bir olmasına karşın her birimiz başka başka dünyalarda yaşarız. 'en uzak mesafe yıldızlar değil, birbirlerini anlıyamıyan iki insan kafasıdır' dendi..
bir başka insanı ve dünyamızı bilim ve sanatla tanıdıkça umutsuzluğu da umutlu olmayıda yaşıyorum.
İçinde olduğum nesnelliği lehime değerlendirme gayretini benimserim. ama bencilce olmadan.
hava solumaya fırlatılmış doğumumdaki saf,temiz beni, şimdikini de dürüst, adaletli(tabulara bağlı değil) çevre yaşamını sosyal ve ekolojik değerlerle sorgulayan insan yolunda tanımlıyabilirim.
paraya dayalı her ne varsa benden değil. Yaşıyabilmem ona endekslense de, onun getirisi her şey bana göre değil..
paranın olmadığı zamanlarda yaşamak isterdim.
Öncelikle benim anlatmak istediklerini anladığınızdan dolayı teşekür ederim.Ve mütevaziliğinizden dolayıda memnun oldum.Ne kadar önemliyiz aslında biz insanlar, bazen umut etmeyide bilmiyoruz bu arada,sevmek gibi.Temelde baktığımızda mademki umut ediyorsak öncelikle"beni" bilmek gerekiyor,bir şeylere başlamak için..teşekürler.
Kalpten, çok içten bir şey dilediğimizde,
istediğimizde
Tanrı bunu mutlaka duyar, ve ismimizin yanına not eder: "Ayşe'ye bir
ev"..sonra, karamsarlıklarla isyanlarla dolduğumuz bir
gün kahrederiz
"hadi canım, nerden olacak, olamaz...
veTanrı yine duyar, ismimizin yanına not düşer:
"vazgeçti" Hayallerinizden Asla Vazgeçmeyin...>
Umudunuzu tüketmeyin.
DÜNYADAKİ TÜM MUTLULUKLARIN BİR ÜZÜCÜ YANI OLUR BAŞLANGIÇTA YADA BİTİŞTE AMA MUTLAKA OLUR......Mutluluk için sabırlı olun yeter...
Merhaba.Evet,söylediğiniz tabiki çok doğru.Ama bazı anlar geliyor sabırı unutuyorsunuz,o kadar çok sıkıntı birikiyor ki,yaşamak anlamsız,neden yaşam var diye söylendiğimiz dönemler olmuştur.Ama sabırı ben aştım emin olun ve şu anda mutluyum.HUZURLUYUM..
UMUDUNU KAYBEDEN HAYATINI KAYBEDER
Bir kurbağa sürüsü ormanda ilerlerken, içlerinden ikisi bir çukura düşmüş. Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplanıp, çaresiz bir şekilde bakıyorlarmış.
Çukur bir hayli derin olduğundan düşen arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyormuş. Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylemişler arkadaşlarına: “Çukur çok derin. Dışarı çıkmanız imkânsız!.” Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam etmişler.
Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlarmış.
Sonunda; kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi bırakmış. Diğeri ise; çabalamaya devam etmiş. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa onlara hiç aldırmadın son bir hamle daha yapmış, bu kez daha yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmıştı. Arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine hiç kulak asmamıştı… Çünkü o sağırdı ! Siz de olumsuz düşünceli insanları sakın duymayın! Onların yüreğinizdeki umudu çalmalarına izin vermeyin...
Bu dediklerinizi son 2 yıldır her 24 saatte bir kez evet en az birkez yaşıyorum desem inanmazsınız değilmi?
Kredi kartları krediler ve daha acısı iş ortamında yaşadığım sancılar hiç gelmesini istemediğim sabahlar,
Bankacılara ve bankalara karşı hissettiğim duygulara örnek vereyimmi? tv de banka reklamı çıkınca kanal değişir, bankaların önündeki sokaklardan hiç geçmem, (son iki yıldır başlayan bir durum)
Her işimi PTT den yaparım (banka yazarsa orayıda bırakırım.)
Maaş alacağım zaman kartımı hanıma veririm 1 kuruş kalmayana kadar paramı alırım,
Onların parası onlara benim param bana,
Burda bana kızmayın yaşadıklarımı yaşasaydınız buruk olmama hak verirdiniz.
Ha zamana kalmış olan alacaklarımı alabilirsem gönülleri keyifleri gelirde daha doğrusu vicdan duyguları oluşurda verirlerse, Ben o günü aslında 3-4 milyarlık olan ama faiziyle 12 milyarı bulan esaret zincirimi kırıp insan olduğumu yeniden hissedip hayata bu saaten sonra korkmadan bakacak bir umut kazanabileceğim,
Biraz kısa tuttum ama bunları bile yazarken yaşamakta olduğum sıkıntıyı asla bilemezsiniz, yemin ederim.
Genede dayanıyorum, buna mecburum küçücük kızımın geleceği için, beni asla kaybetmiş hiçbir beklentisi olmayan biri olarak görmemesi için dayanıyorum bir B planı varsa işte o benim açımdan budur.