-
Hakim bıraktı, polisler ağladı!
Polisleri ağlattılar
Ankara'da hırsızlıktan gözaltına alınan 33 sanık, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 440 kişilik bir polis ekibinin 3 aylık çalışmasıyla yakalanan sanıkların çıkışta polislere "Hayvan çalıp adliye önünde kurban keseceğiz" diye laf atması üzerine bazı polisler gözyaşlarına hâkim olamadı.
Hâkim bıraktı polisler ağladı
Hırsızlık yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan 33 sanık tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılınca, sanıkları 3 aylık bir operasyonla yakalayan polisler ağladı.
Ankara'da hırsızlık yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan ve 4 gün süreyle sorgulanan 33 sanık, çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Sanıklar serbest kalınca, kendilerini yakalayan polisler gözyaşı döktü. Ankara Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, hırsızlık olaylarının artması üzerine çete liderliğini Rabia Ç.'nin yaptığı ileri sürülen bir şebekeyi takibe aldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın izni ile 3 ay süreli teknik takip sonucunda Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi'nde görevli 440 polis, 33 kişiyi eşzamanlı operasyon ile tek tek yakaladı. Gözaltına alınan şebekenin elebaşlarının bir dükkânının olduğu ve sipariş üzerine hırsızlık yapıldığı iddia edildi. Şebeke elemanlarının ev ve işyerlerinde yapılan aramada 500 bin YTL değerinde çalıntı malzeme ve hırsızlık malı ele geçirildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri tarafından 4 gün süreyle sorgulanan zanlılar ifadeleri alındıktan sonra adliyeye sevk edildi. Sanıkların 16'sı savcılıkta serbest kalırken, 17'si tutuklama talebi ile nöbetçi mahkemeye gönderildi. Ankara 5'inci Sulh Ceza Mahkemesi Başkanı Hâkim A. Zeki Durmuş da 17 sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Serbest kalan zanlılar görevli polislere, "Hayvan çalıp, adliye önünde keseceğiz" diye laf attılar. Yaptıkları çalışmanın ardından bu sözlerle taciz edilen polisler, hâkimin verdiği kararın ardından sinirlerine hâkim olamayarak gözyaşı döktü.
NASIL ÖNLEYECEĞİZ?
Her gün yaklaşık 50 hırsızlık olayının meydana geldiği Başkent'te olayların önüne geçebilmek için yapılan çalışmanın sonuçsuz kalmasına sinirlenen bir emniyet amiri, şöyle dedi: "Hırsızları ve çalıntı mal satanları teknik takip ile belirliyoruz. Bu insanların cep telefonu ile yaptığı konuşmalar her şeyi ortaya koyuyor. Bu konuşmaları gerekli makamlara dinlettik. Doküman yaptık. Ama bu insanlar yine de serbest kaldı. Bu şekilde hırsızlıkların önüne nasıl geçeceğiz?"
Sabah 06.01.2007
-
Polisin görevi 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyat Kanununda açıkça gösterilmiştir.Bu görevleri arasında işlenen suçtan sonra adli görevleri kapsamında yakalanan suçluları adli mercilere teslim etmek başta gelir.Yakalanan suçlulara yargı makamlarınca yapılan işlemler polisi ilgilendirmez.Polis yakaladığı her suçlunun takipçisi olup mahkeme tarafından ceza veya tedbir uygulanmamasına karşı tepki vermeye kalkarsa ülke Hukuk devleti olmaktan çıkar, Polis devleti olur.
-
Sayın Çetinkaya polisin görev ve sorumlulukları hakkındaki düşüncelerinizde haklısınız fakat polislerin verilen yargı kararlarına gözyaşları ile tepki vermesi bu ülkeyi polis devleti haline getirmez.Bu akıtılan gözyaşları emeğe saygısızlığın boyutlarını gözler önüne sermek içindir.Bu gözyaşları haksız kazanç elde edenlerin,tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin,onun bunun ırzına namusuna göz dikenlerin ve buna rağmen hala aramızda elini kolunu sallayarak dolaşabilenlerin geride bıraktıkları alevlere akıtılmıştır.
Saygılarımla...
-
polis aylarca gece-gündüz çalışıp sanıkları hakime getirecek hakimdde oturduğu yerden onları salacak ne güzel memleket.Ondan sonra bu ülkede kapkaç terör kolgeziyor oturdukları yerden ahkam kesmek adalet değildir.Resmen polisin emeğini hiçe saymaktır.Polis onların korumalığını yapacak onları korumak için her şey yapacak sonrada çıkıp polisin görevi yok 2559 yok 3201 deyip polis kendi işine baksın diyemezsin ey avukatttttttt.
Yönetim: Şimdi biz de bir polatizm yapıp "Eeeeyyy çakır sen kanundan anlar mısın?" mı diyelim. Bu sitede forumlara yazarken, sokakta arkadaşınızla konuştuğunuz dilden yazamazsınız.Yazınızı kimseyi rencide etmeyecek bir hale getirin lütfen
-
suç üstü ve delilleriyle yakalanan suçluları saliveren hiç bir adalet sistemi dünyada yoktu. bizim adalet sistemi hariç. polisler hayatlarını tehlikelere atarak yakalasın hakim ve savcı salıversin
yazık!!!!!!!!!! bu memlekette insanın can ve mal güvenliğini hükümetler eliyle kalmadığının işaretidir.
herkes kendi başının çaresine bakması lazım. o zamanda teksas gibi millet biribirini kırsın bunumu istiyorlar bizi yönetenler veya perde arkasındakiler. kanunlarımız değişmediği, savcılar hakimler dürüst olmadığı sürece katiller hırsızlar iyi insanlarla dalga geçerlerrrrr
-
SOBADAKİ HİKMET
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet
bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen
yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler
ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.
Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir.
Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece
daha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterek
konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş";
jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir
deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin
olasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrik
merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış";
antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif
biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada
ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini
sorarlar.,
Adam cevap verir:
- "Boru yetmedi."
.................
Sanırım uyarı yönetimden..
Bu konu biraz da bana bu fıkrayı hatırlattı, son iletiler de hepten bir bütün oluşturdu zihnimde... İster istemez çok güldüm , suç benim değil , sitenindir.
Asıl konu hakkında da şöyle düşünüyorum; birinin görevinin bittiği yerden diğeri devam eder. Sadece tutuksuz yargılanacaklar o kadar.. Tamamen suçsuz diye bırakılmamışlar ki? Yargılanmaya devam edilecek, muhakak ki hak ettikleri cezalar da verilecektir. Yani bir noktada polisin işi bitmiştir ve göz yaşı dökmesinede gerek yoktur diye düşünüyorum.
-
Alıntı:
polis aylarca gece-gündüz çalışıp sanıkları hakime getirecek hakimdde oturduğu yerden onları salacak ne güzel memleket.Ondan sonra bu ülkede kapkaç terör kolgeziyor oturdukları yerden ahkam kesmek adalet değildir.Resmen polisin emeğini hiçe saymaktır.Polis onların korumalığını yapacak onları korumak için her şey yapacak sonrada çıkıp polisin görevi yok 2559 yok 3201 deyip polis kendi işine baksın diyemezsin ey avukatttttttt.
Şimdi biz de bir polatizm yapıp eeeyyy çakır sen kanundan anlarmısın mı diyelim. Bu sitede forumlara yazarken, sokakta arkadaşınızla konuştuğunuz dilden yazamazsınız.Yazınızı kimseyi rencide etmeyecek bir hale getirin lütfen
Ekleyen: cakirizm - 07/01/2007 : 18:10:00
Sana buradan cevap dahi vermek istemem çünki seviyene inemem.Günde 2 gazete okumakla kendilerini kültür sahibi sanan insanlarla, izlediği film karakterlerinden yola çıkarak kendine rol edinen insanlarla hele hele hiç işim olmaz.Herkes haddini bilsin.
-
Çok iyi düşünüyorsunuz ...
Burada bence önemli olan olayın boyutunun ne olduğudur. Gazete tam olarak yazmamış ama ortada bir hırsızlık amaçlı çete var gibi görünüyor... Eğer böyleyse durum gerçekten vahim kaldıki Türk adalet sistemi çok uzun süreden beri SOS vermektedir. Adalet toplumun tuzu olması gerekir görünen o ki tuz kokmaya başlamıştır...
Sanırım bizde Adaletin en az olduğu yer adliye saraylarıdır. Mahkeme salonunda hakim kendi kendine konuşur yazar çizer zaman zaman da 'huzur' dakilere fırça atar. Bre aman kendi kendine konuşup yazdırıp duracaksan neden çağırdın bu kadar milleti ? diyede kimse sormaz... Ne mağdur ne suçlanan derdini anlatamaz hakim kndi kendine otomatiğe bağlamış gider allah gider. Ondan dolayıdır ki yargıtay davaları bozar da bozar ondan dolayıdır ki AİHM tüm davalarda fiks olarak ' adil yargılama olmaması' üzerinde dururlar. Bunun en büyük suçlusu bizati hakimlerdir...
Mevcut olay sadece bir göstergedir. Gelişmiş toplumlarda bu tip olaylarda hakimin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakması bir anlamda o kişilere kefil olması anlamına gelir. O yüzden Gelişmiş ülkelerde kefalet bile çok ama çok yüksektir. Hele hırsızlık cinayet tecavüz uyuşturucu gibi bir sabit suçüstü suç varsa.... Şimdi bu kişilerin işleyecekleri her bir suçun direk sorumlusu bir yerde Cumhuriyet savcısı ve hakimdir.
Şu seri katil olayına bakınız... yiğit bekçe diye isimlendirilen tip son olarak yedi kişiyi öldürüp ,2 yaralama ve üç gasp tan en sonunda tutuklanır... Ama bu kişinin 18 suçtan sabıkası olduğu üç suçtan aranmakta olduğu vede yedi tutuksuz yargılandığı dava olduğu ortaya çıkar arkadaşıda cinayetten yatarken afla çıkmıştır... En ufacık mantıkla bile düşünsek özellikle yiğit bekçe nin dışarıda bu kadar rahat dolaşamayacağını görürüz... Ona bu olanağı sağlayan hakimlerimizdir maalesef... Aynı suçtan ha bire karşına gelen birisini tutuksuz yargılamak üzere bırakmak ' git birisinin daha canını yak demektir.' Şu anda yapılmakta olan maalesef budur Kimse bana CUMUK filan demesin. İlgisi yok....
Olayın diğer tarafı zaten eğitimsiz olan, görev bilinci tam olmayan polisimizin azıcık olan şevkinin iyice kırıldığı ortaya çıkmakta onlarda aldırmamaya başlamaktadır....
Güven ve adalet duygusu sarsılan toplumlar çok tehlikeli mercalara sürüklenirler... Daima o boşlukları dolduracak başka bir yasa dışı güç hazır beklemektedir. Devlet burada Adalet sistemindekiler bu hususa dikkat etmelidirler....
-
commodore1tr adlı üye çok güzel açıklamış olup biteni.Oldukça yerinde tespitleri .Ben başka bir açıdan olaya yaklaşacağım benim gibi polis olanların bu yakarışıdır siz hukukçulara.Evet bir suçlu getirdimi polis hemen yok işkence yapmış mı, yok kötü muamele yapmış mı, hemen onu gözetliyorsunuz . direkt polisi suçlar onu yargılar bir tavırdalar Sn Savcı Sn hakim ve Sn avukatlar. Sanığın aklanması için adeta uğraşıyorlar.BİZ POLİSLER NE YAPACAĞIZ Kİ BİZ ADAMI KENDİMİZ İÇİNMİ GETİRDİK ORAYA. SUÇU VARKİ ORAYA GETİRDİK gece demeden gündüz demeden olayaları takip edip bu ülke için bu vatan için yapıyoruz her şeyi Sizden tek isteğim Polise biraz daha hoşgörülü gözle bakmlalısınız. Nasıl hakim mahkemede sanığa bağırıp çağırıyor (ki kendimizi hakim yerine koymuyoruz) polisin de bin sinir sistemi olduğunu unutmayınız Bir anlık kendinizi polisin yerine koyarsanız bence bu kadar suçlu dışarıda adam olmaz çünkü ona vicdani ölçüde karar veren hakimin vicdanı birazcıkta Polislerin emeği konusunda karar verirlerse poliste biraz şevkle çalışır.
-
TCK değişikliğinden önce de aynı sorun vardı. Polis yakalar, hakim-savcı bırakırdı. Şimdi cezalar ağırlaştırıldı ama yine aynı yakınma devam ediyor. Öncelikle şunu bilelim. Tutuklama, peşin verilmiş bir ceza değil bir tedbirdir. Tutuklanmayan sanığın aynı zamanda cezalandırılmayacağı anlamı çıkarılamaz. Okuduğunuz bir gazete haberidir ve muhabirin gözlem ve duygularını yansıtmaktadır. Sevgili medyamızın, adliye haberlerinde ne kadar duyarlı (!!!) ve bilgili(!?!) olduğınu söylemeye sanırım gerek yok. (Alakasız bir nedenle gözaltına alınan avukat hakkında "mafyanın avukatı" manşeti atabildiler. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı sayın Yekta gÜngör Özden için "özleleştirmenin önündeki engel" diyebildiler, sırf bu yüzden neredeyese 10 yıldır o gazeteyi satın almıyorum. Danıştay üyelerinin resimlerini basıp hedef gösterdiler.vs. vs.) Burada da aynı şeyi yaptılar. Haberin tepesine hakimin resmini koydular. Şimdi çakirizm kardeşimizin (söz timsalidir, polis olduğunu ifade ettiği için) bir şüpheliyi o hakimin karşısına çıkardığını düşünün.
Dolayısıyla dosya kapsamını bilmeden, şüphelilerin neden serbest bırakıldıklarını bilmeden yorum yapmak mümkün değil.
Tutuklama yasada belirlenen koşullar varsa yapılır. İtiraz elbette mümkündür. Bu hale gelinmesinde geçmişte şartları oluşmadan yapılan tutuklamaların etkisi büyüktür. Günümüzde AB pompasıyla insan hakları alanında (bana göre bazen ifrata varan) yapılan düzenlemelerle sanık hakları, insan haklarının önüne geçmiştir. Ancak şartları oluşmadan yapılacak tutuklamaların ardından AİHM ve hakimin şahsi tazminat sorumluluğunun da ağırlaştırıldığı dikkate alındığında bu kabil olaylar oluşabilmektedir.
Çok farklı yorumlar da yapılabilir.
Mesela
(Bu örnek olaya özgü olmamakla birlikte) gazetelere bu tip haberlerin yansıması (veya yansıtılması) faili meçhul dosya sayısını azaltmaya yönelik olamaz mı?
Yada her iktidar döneminde geçerli olan "yargıyı baskı altında tutmak" tutkusu ile bilinçli bir adliye-polis zıtlaşması yaratılmak istenmiş olamaz mı?
Yorumlarımızın yıkıcı olmaması daha dikkatli yapılması dileğiyle.
-
CMK uyarınca müdafi olarak görev aldığım için, gerek polis karakollarında gerekse jandarma karakollarında güvenlik mensuplarından bu tip şikayetleri sıkça duyuyorum. Kendilerince haklı gibi görünseler de (Emeklerinin boşa gittiğinden bahisle.) unuttukları bir şey var ki, herkes kanunlar çerçevesinde görevini yapıyor.
Güvenlik mensuplarının görev ve yetkileri yasalarda düzenlenmiş, kanun uygulayıcısı hakim ve/veya savcılar kanunlar çerçevesinde işlem yapmak mecburiyetinde, avukatlar kanunlar çerçevesinde savunma yapmaktadırlar, kısacası herşey yasal. Bir hukuk devletinde olması gereken de budur. (Yasalar ne kadar doğru, ne kadar yeterli ayrı bir tartışma konusudur.) Bu nedenle, somut olaydaki polis memurları hakimin yaptığı işlemi sorgulamak, şüphelilerin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına tepki göstermekte kanımca haklı değiller. (Eğer hakimin işlemi ve verdiği karar yasalara uygunsa - ki uygun değilse bile bunu dile getirmesi gerekenler polis memurları değildir, her daim objektif olmak durumundadırlar.)
Peki polis memurlarının hiç mi haklı yanı yok? Bence var, şöyle ki; olayın duygusal, insani boyutu ele alındığında, zanlıların pişkin pişkin, karşısındaki insanı enayi yerine koyar gibi dalga geçmesi elbetteki her insanın sinirlerini bozar ve bir şekilde tepkisine neden olur. İşte bu noktada, güvenlik mensuplarının eğitim aşamasına değinme gereği doğmaktadır. Bazı meslekler vardır ki (Avukatlık da bunlardan biridir.) duygusallık ön plana çıktığında, mesleği gereği gibi ifa edemez hale gelir, profesyonelliğinizi kaybedersiniz. İşte güvenlik mensuplarının da mesleklerini ifa ederken soğukkanlılıklarını korumaları, duygularından arınmaları gerekmektedir. Ülkemizdeki eğitim sistemi, bu sorunların önüne geçilmesinde, çözüm üretilmesinde ne kadar yeterli malumunuzdur. Hal böyle olunca, verilen tepkiyi onaylamamakla birlikte, bu kadar çarpık bir eğitim sisteminin ürünü olan polislerin ne günahı var ki demekten de alıkoyamıyorum kendimi...
Olayın bir diğer boyutu da Sayın Bayındır'ın değindiği üzere, haberin altında yatan başka saikler olup olmadığı. Var mı yok mu bilemem ama, yukarıda yaptığım tüm yorumlar olayın objektif ve olduğu gibi yansıtıldığı varsayımından yola çıkılarak dile getirilmiştir.
Saygılarımla...
-
Av.Dilek hanıma katılıyorum yorumunuz için teşekkürler.
Benim bir trafik polisi ile şöyle bir diyaloğumuz geçti bana dogru ve düşündürücü geldi sizinle paylaşmak istedim.
Biz diyor kırmızı ışıkta olan trafik kazalarında çok güçlük çekiyoruz dedi kaza yapan iki şahısta ben yeşilde geçtim diyor.
Polis arkadaş buraya gelen ingiliz bir polisle tanışıp bu konuyu söylediginde ingiliz polis trafik işaretinin bozuk oldugunu yoksa aksine kazanın olmayacagını savunmuş trafik işareti bozuk olmadığını söyleyince hakikatende bizim polise işiniz çok zor demiş.
İşin aslı şu orda ingiliz polisin oldugu yerde vatandaş yalan sölemezmiş:)
Bence kanunları koyarken dikkatli olmalı avrupaya göre degilde türkiye göre benim acizane fikrim bu...
-
Polis aylarca çalışacak emek verecek ki işi ve görevi budur teknik takip yapacak belgelerle delillerle ki hukuk belgesiz delilsiz bir iş yapmaz yapmamalı sonuç fiyasko acaba Hangimizin arabası çalınsa teknik takip yapılsa belgelerle şahitlerle mahkemeye ibraz edilse ve o hırsız zanlısı serbest bırakılsa tepkimiz gene polisin eğitimine vs ine bu sonucu bağlayabiliriz Polis kime yaranır ki merak ettim benim bildiğim şu polis'eher zaman ön yargı ile bakıldı ve bakılmaya devam edilecektir
Ülkemizde devletini çok seven bi bakan varmış bu bakan ne yaptı ise ne etti ise bi türlü basın a yaranamamıış bakan o kadar güzel şeyler yaptığı halde yok bakan bu işi bilmiyor yok bu bakan bu işden anlamıyo yokbu bakan EĞİTİMSİZ diyorlarmııış
E tabi bu bakanda sonuçda bi insan makam var şan şöhret var ama sonuçta senin benim gibi bir insan bi gün bütün basın mensuplarına davetiye gönderir Derki filan tarihte filan saatte ortaköyde bulunmanızı rica eder basın açıklaması yapacağım der ve o tarih ve saatte bütün basın orada toplanır herkez meraklı başlarlar beklemeye
Sayın bakan hoşgeldiniz faslından sonra paçalarını sıyırır ve başlar denizin üzerinden Üsküdara doğru yürümeye e herkez hayret içinde aa bakan yürüdü hemde denizin üzerinden neyse bakan meraklı e bakalım şimdi ne olacıak nedicekler benim için; Ertesi gün bütün gazetelerde manşet BAKAN YÜZME BİLMİYOR.
Arkadaşlar kafamızı yormayalım POLİS YÜZME BİLMİYOR HELE HELE BU POLİS DENİZ POLİSİ ise.
-
Hmm Benim anladıgım kadarı ile Magdur olup adliyeye,karakola vs. düşmeyecen çünki Sanık hakları daha çokkk:))
Dogrumu düşünüyorum acaba??
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Yorum yapan herkesin görüşüne saygı duyuyorum emekli bir polis memuru olarak nacizane bir görüşte ben beyan etmek istedim. şunu bilinki polisin ülkeyi yönetmek gibi bir arzusu yok, ülkede söz sahibi olmak içinde mücadele vermiyor. sürekli eğitimsizlikle itham ediliyor sizce polis nasılbir eğitime tabi tutulmalıdır. neden polisi yönetenlerin polise emir verenlerin bir eğitim almasından bahsedilmezde hep verilen emri <helede günümüzde tamamiyle insan hakları çerçevesi içerinde kalarak >yerine getirmekten başka bir suçu olayan polisin eğitimsizliğinden dem vurulur.yoksa bu bir kaçışmıdır. emir verenmi eğitilmeli emir alanmı. polis göz yaşı düküyorsa bunun tek bir anlamı vardır <<vah benim dürüst halkım vah>> daha birşey yazma ihtiyacı duymuyorum.herkesi saygıyla selamlıyorum.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
polis ne şartlar altında çalışıyor bir bilseniz her yerden baskı var ... çalışma şartlarını en iyi biz polis eşleri biliriz ... bekli konuyla ilgisi yok ama söylemek istedim.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Alıntı:
kınık rumuzlu üyeden alıntı
Yorum yapan herkesin görüşüne saygı duyuyorum emekli bir polis memuru olarak nacizane bir görüşte ben beyan etmek istedim. şunu bilinki polisin ülkeyi yönetmek gibi bir arzusu yok, ülkede söz sahibi olmak içinde mücadele vermiyor. sürekli eğitimsizlikle itham ediliyor sizce polis nasılbir eğitime tabi tutulmalıdır. neden polisi yönetenlerin polise emir verenlerin bir eğitim almasından bahsedilmezde hep verilen emri <helede günümüzde tamamiyle insan hakları çerçevesi içerinde kalarak >yerine getirmekten başka bir suçu olayan polisin eğitimsizliğinden dem vurulur.yoksa bu bir kaçışmıdır. emir verenmi eğitilmeli emir alanmı. polis göz yaşı düküyorsa bunun tek bir anlamı vardır <<vah benim dürüst halkım vah>> daha birşey yazma ihtiyacı duymuyorum.herkesi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin temel sorunlarından biri de eğitim sorunudur, bu yalnızca polis (güvenlik) için söylenen bir durum değil ki?
Üzülerek söylüyorum; ben yetersiz görüyorum, polisin tüm vatandaşlara aynı muameleyi göstermeleri gerekir vs. aynı zamanda kullandıkları araçları güvenli bulmuyorum ve maaşlarınıda az buluyorum; bu nedenle değil midir ki, bazıları suçlularla iş birliği yapabilmektedirler! Peki biz kimlere güveneceğiz! Kusura bakmayınız, bir yıl boyunca canını dişine takıp çalışan dürüst vatandaşlar, yorgunluğunu atmak için tatil dönüşü evlerinin, ( ki, bu mağdurlardan biri de benim) aralarında polisimizin de bulunduğu bir çete tarafından soyulduğunu duyunca başka türlü düşünmemizi isteyemezsiniz.
Tekrar ediyorum bu forum konusu olan olayda polisin gözyaşı dökmesine gerek yoktu. Polismiz iyi eğitim almalı, yaşam ve çalışma şartlarında zorlanmamalıdır.
Hakkıyla görevini yapan polisimize de sonsuz saygılarımı sunuyorum.
Saygılarımla.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Sn Cetinkaya,
Fikir sahibi olabilmek veya bir konuda gorus belirtebilmek icin illaki 2+ gazete okumak veya o konuda doktora yapmak gerekmez diye dusunuyorum.Dizi film izlemeyen insanlarin yorumyapabildigi veya belirli bir hayat gorusune sahip labilecegi gibi aksini yapanlarda bir goruse sahip olabilir hatta dogru yorumlar yapabilirler.
Hırsızlık konusunda belkide canınız hic yanmadi.Hırsızlık sadece bir malın bir esyanın haksız kazanılması degil,bir hakkın gaspedilmesi seklindede olabilir sizinde bildiginiz gibi.Orda polis arkadaslarin verdigi tepki birazda bu emek hirsizligina verilmis bir tepkidir bana kalırsa.Emek verip gunlerce takip ediyorsunuz,her gelen delili ince ince isleyip ise yara hale getirip,okulda ogrendiklerinizi ve tecrubenizle yogurup toplum adına fayda saglayacak bir hale getirip hırsizlari yakaliyorsunuz ve sonra mahkemede ulke gercekleri ile birbirine hic uymayan,avukat arkadaslarimiz daha iyi bilir,kimi hukuk sistemlerinden alinti kurallarla emeginizin yokedilisini ustelik bundan yarar saglayanlar tarafindan alaya alindiginizi goruyorsunuz.Burda verilmis olan tepkinin ben uygun ve hic degilse oldukca demokratik:) bir tepki oldugunu dusunuyorum.Bunun bir bilgisayar muhendisinin,veya baska bir iste emek veen bir kisinin emeginin calinmasindan hic bir farki yok bana gore.Durum bu sekilde oldugu zamanda halk cozumunu kendisi uretmeye baslar.Bunun orneklerini yakın tarihimizde ve gunumuzdede sıkca gorebilmekteyiz.Mafyanin bu denli buyumesininde sebeblerinde biridir bana kalırsa.
Bgn eger 17 aylik bir yavrumuza tecavuz edilebiliyorsa bence suc ve ceza iliskisinin tekrar dusunulmesi gerektigini dusunuyorum.
Sevgi ve selamlarımla.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Herzamanki gibi konuyu şirazesinden çıkarmışız... Ama olsun fikir fikiri doğuruyor buda aslında benim çok hoşuma gidiyor. Hakaret etmeden birbirine sataşmadan yazan herkese teşekkürler..
Önce beni çok güldüren bir üyenin yazısına bir şey demek istiyorum. a-a-milli rumuzlu üyemiz ' İngilizler polisin olduğu yerde yalan söylemezmiş...' yazısı oldu... Anlamadım gitti İngilterede mahkemeler neden devam eder diye çağırsınlar mahkemeye bir polis nasılsa polis yanında yalan yok olsun bitsin... Sanırım sadece basit trafik kazalarında kişiler yalan söylemeyi onurlarına yediremiyorlar ondan doğruyu söylüyorlar bizde de vardır o bazılarında... Belkide en büyük etken sinyalizazyon lambalarında ki fotoğraf makinalarıdır... Anında çekiyor hatalı geçeni... Hani itiraz edersende ceza artıyor ya belki ondan dürüstleşiyordur ingilizler.... polis aşkına değil foto aşkına...
Polis eğitimine ve genel olarak polislere gelince... Bir ülke düşünün ki demokrasi ile yönetilsin kurumlar oturmuş olsun ve bu ülkede 200 bin polis olsun amma emniyet genel müdürü olamasın bir türlü vekaletle yürütülüp dursun atama yapılamasın olur mu? Olmaz ... Amma maalesef Türkiye de Emniyet genel müdürü yok.... Başı boş aslında...
Sayın kınık demiş ki ''sürekli eğitimsizlikle itham ediliyor sizce polis nasılbir eğitime tabi tutulmalıdır.'' Polisin psikolojik eğitimi sıfır ... Hemde ne sıfır kendi psikolojisi bozuk yetmezmiş gibi psikolojiden de anlamıyor... Poliste nezaket sıfır... Ya anormal kaba davranıyor yada katile bile siz bir dakika derken öldürülüyor... Polisimizin yakın döğüş kursu sıfır... Polisimizin sporu sıfır imlası sıfır yazımı neredeyse yok... Polisin en basit kanundan haberi yok... Hatta polis kendisine kötü davranan polisler var diye kötü davranma yetkisini almak için polis oluyor... Polis rüşvet kıskacından çıkamıyor.... Hangi ülkede çok büyük bir oranla polis aslında suçluların hepsini biliyoe da işine gelmiyor kanısı hakimdir ? Bizim ülkemizde....
Polise baştan vatandaşın devletle karşılaştığı en somut en ufak yerin bir polis karşısı olduğu öğretilmelidir. Polis devlettir... Ama polis bunun farkında değil. Polis tarihini bilmiyor yetki ve selahiyetini bilmiyor. Trafik gibi halkın devletle en çok karşılaştığı yerde bile polis sadece çuvallıyor. Polisin kendine özgüveni kendine saygısı kaybolmuş durumda... Bu böyle uzar gider apayrı bir forum konusudur....
Bence özetle hukukun bu kadar kötü duruma düşmesinin iki nedeni vardır... Birincisi hiç kendi ülke değerlerine bakmadan dışarıdan kanunları uyum diye tercüme etmen... İkincisi hakim ve savcılarıa tanınan gereğinden çok ama çok fazla taktir hakkı.....
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Sayın Commodore1tr,
İngiltere hukuk sisteminde de hakimin takdir yetkisi geniştir.
Common Law denilen Anglo Sakson sistem her ne kadar Kıta Avrupası sisteminden farklı olsa da hakimler oldukça yetkileri geniş.
Burada başka şeyi sorgulamk lazım bence.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Sayın Tekay ;
ABD de de Hakim in Savcı ve avukata çok ciddi uyarı hakkı davadan atma hakkı bile var...
Ama Ne İngiltere de Nede ABD de ' tutuksuz yargılanmak üzere serbest' bırakılan 284 davası süren sanık ta yok, savcı ve hakim odalarına bond çantalarla girip bu tip bir karar alanda yok iddianamenin 5 ayda ilk davanın iddianameden 7 ay sonra bir sonra ki davanın 6 ay sonra ertelendiği davada yok... Bizde ağır ceza da ikinci celse görülmeye başlamadan orada ya adam hapisteki birinci senesini bitirmiş yada beraat etmiş oluyor.... Savcılık/Mahkemeleri yanlış tutuklama istemi yapar veya tutuklarsa anormal bir tazminat ödüyor adalet bakanlıkları... Bizde pardon bile demeden bir daha dikkat et düşme buralara diyerek gene masumları suçlu çıkarıyorlar..... O kadar yetkinin yanında sorumlulukta var o yüzden görevini layıkı vechli ile yapıyor... Bizimkiler gibi sadece sorumsuz yetki kullanmıyor.... Bizde sadece yetki var yetki.....
İngilterede 284 kapkaç davası sürenin 285. suçüstü yakalanışında mahkemeye gelse birisi herhalde tabutunun çıkması 200 seneyi bulur diğer tutuklama yapmayan 284 savcı hakim de hesap verir... Bizde 285. de serbest bırakılır git 286. garibanı soy diye..... Aradaki fark bu.... Demek istediğimde buydu yetkinin yanına sorumluluk koymazsan böyle olur....
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Sonuna kadar haklısınız Commodore1tr ben polis aşkına demedimki zaten benim demek istedigim dürüstlüktü varmı bizde böle dürüst insanlar çok nadir çok az
dürüst insanları tenzih ederim.Bu konu o kadar basit degil sadece polis degil kimse kendi işini bilmiyor.Mesela ne kadar kaliteli suç olsa bir o kadarda kaliteli polislik olur :)
Hem polis kadar hizmet içi egitim alanda yok...
Polisin eti çok tatlıdır çok başta amirleri olmak üzere sayın güzide medyamız ve niceleri... Keşke içinde olsanızda bir görseniz..........
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Türk polisi yetkisiz ve etkisiz bırakılmaya “Sokakta itibarımız kalmadı” diye isyan etti. Emniyet müdürlerinin zirvesinde Ankara’ya mesaj çıktı: Kanunları değiştirin
EMNİYET Genel Müdürlüğü’nde gerçekleşen zirvede il emniyet müdürleri polisin yetkisizliğine isyan etti. Zirvenin ilk 2 gününde konuşan emniyet müdürleri polisin “Sokakta konu mankeni olduk” sözleriyle “Polisin sokakta itibarı kalmadı. Devletin sokaktaki temsilcisi olan üniformalı polisin, yetkiye ihtiyacı var” dediler.
Polise mukavemet arttı
“SON 5 yılda polise mukavemet suçunda yüzde 300 artış var” diyen emniyet müdürleri, “Buna mutlaka çözüm bulmak lazım. Polisin gözüne baka baka suç işleniyor. Polise Avrupa’daki meslektaşları kadar yetki verilmesi lazım. Devletin verdiği yetkilerin kullanılması için kanuni düzenleme gerekli” açıklaması yaptılar.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Sayın Commodore1tr sorun polisin egitimi degil araştırın en az yüzde sekseni üniversite mezunu sorun egitim olsa Emniyetin en büyük Müdürleri
böyle yakınır mı? Gerçekten haklılar sokaklarda kimse gezemez oldu gündüz bile kapkaç var ,tecavüz haberlerni izliyoruz halkın bu hali ne olacak Emniyetin ileri düzeydeki Başmüdürleri suçu önleme görevi olan polislerin bile kendilerini savunamamasını dile getiriyor.Peki o zaman suçla ve suçlularla nasıl mücadele edilecek...
Benim birde şu dikkatimi çekti polislerle aynı görevi yapan (trafik dahil)
Jandarma var.
Emniyetinde eger Jandarma gibi Genelkurmay başkanlığı olsa herhalde bazı sorunlar çözülür. :) İnşallah
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
sayın commodore1tr amacım ikilibir polemik yaratmak değil. sözkonusu olan %80 ni yüksek okul ve üniversite mezunu olan 200 bin kişilik bir ordu. yazınızın haklı tarafları var. adım geçtiği için cevap hakkımı kullanmak istedim. evet haklısınız polis kimlik bunalımı yaşıyor.sizin deyiminizle çuvallıyor vs.vs. peki bunların nedenleri hakkında bir fikriniz varmı? veya araştırma yapma ihtiyacı duydunuzmu? insan ne zaman çuvallar biliyormusunuz çaresiz kaldığında ,nasıl davranacağına karar veremediğinde. işte polis bu durumda. nasıl davranacağına karar veremiyor altı sakal üstü bıyık . tehditlere açık ve onu tehditlere karşı koruyacak makam güç yok. daha açık yazamadığım için üzgünüm beni anlamalısınız. siz hiç ekmeğiniz elinizden alınmakla tehdit edildinizmi. polisin periyodik olarak yılda en az üç defa meslek içi eğitime tabi tutulduğunu biliyormuydunuz. kabalık meselesine gelince kendisine küfreden birine dahi beyefendi diye hitap eden başka kimi tanıyorsunuz merak ettim doğrusu . sanırım böylece polisin pisikolojisinin neden bozuk olduğununda farkına varmışsınızdır. rüşvetle ilgili iyibir araştırma yapmanızı öneririm gerçeği ozaman daha iyi görürsünüz. ben yorumumda sadece avrupalı olmak uğruna yapılan eksik yasalarla insan haklarını koruycaz derken sucun cazibesinin arttırıldığı vurgulamak istedim. polis CMUK veyaTCK'nu bilmesi gerekmez. her kurum gibi polisi ilgilendiren yasaları bilmesi yeterlidir ve onlarıda çok iyi bilir. saygılarımı sunarım.
-----------------------------------
birtakım değerler yaşanmadan anlaşılmaz.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Sanırım ufak bir yanlış anlaşılma var. Konu ağırlıklı polisler olduğu için polisle ilgili konulara ağırlık verdim. Yoksa bu tip konularda yazdığım yazılarda en son polis sıralaması geldiğini herkes bilir beni okuyan....
Türk polisi maalesef maddi manevi bir baskı altındadır. Maddi baskı altındadır, maaşı yetmez. istanbul a gelmek bile istemez polis hele evliyse... Nerede oturacağını bilemez. Ucuz diye oldukça güvensiz evlerde oturur yaptığı meslekten dolayı aileside kısmi risk altındadır... Manevi baskı altındadır. Siyasiler üst düzey bürıkratlar ve özellikle sonradan görme zenginler doğal tehtit kaynaklarıdır polisin... Para gücüyle beyefendi olmuş bir takım soysuzlar polisin baş ağrısıdır aslında... paranın hesabı kaynağı sorulsa yıllarca hapisten çıkamayacak toplum asalakları polisi tehtit etmekten hiç çekinmez... Ne yazıkki bir çoğuda başarır istediğini yaptırmayı bu baskı çok kötüdür... Polis bir yönden daha manevi baskı altındadır. Ölmek serbest ama vurmak yasak mantığıyla hazırlanan çarpık kanunlar polisin yaşam şansını azaltan kanunlardır ki bir bize mahsustur. Buna ilaveten vardiyası geceden gündüze dönen bir polis bir de uyumun manevi baskısını yaşar it kopuk hırsız katille uğraşmaktan gece vardiyasında nevri dönen polis gündüz vardiyasında ''normal '' vatandaşla karşılaştığında uyum sorunu yaşar...
Yukarıda açıkladığım gerçeklerin hiç birisi daha önce yazdıklarımı değiştirmez... İkisi ayrı ayrıdır. Maalesef 200 bin kişilik polisimizin çoğu doğru düzgün cümle kuramamakta ve bundan dolayı enteresan şekilde kişilerin başı ağrımaktadır. Biz şöyle yazalım bir şey olmaz diyerek olayı karşıdakinede imzalatıp bıraktıktan sonra o imzalanan kağıttan dolayı sorun çıktığı sıkça görülmüştür... Eğer polisin karşısınada bilmeyen birisi çıkarsa körler sağırlar birbirini ağırlar diyaloğu oluşup genelde vatandaş zor durumda kalmaktadır. Bunun örnekleride çoktur...
Adalet e gelirsek adaletin gücü yargıdan gelir yani bağımsız mahkemelerden. Ancak gerek çıkardığımız kanunlarla yani kanun koyucunun çıkardığı kanun gerekse uygulayıcı olan savcı ve hakimlerin taktir yetkilerini gereksiz kullanımı hem poliste hem vatandaşta adalet duygusunu yok etmektedir. Her halde hiç bir ülkede Türkiye deki kadar uygulayıcının elini kolunu bağlayan kanunlar yoktur...
Bir çok iletimde yazdığım gibi gerek kanunlar ve özellikle CMUK ile Cumhuriyet savcıları ile hakimlerin taktir yetkilerini uygunsuz kullanmaları asıl sorundur. Bakınız şimdi...
D.Ö. 12 yaşında.. 110 suçunda yakalamış polis, hepsinde serbest kalmış.
F.G.. 12 yaşında.. 104 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
U.Ç. 12 yaşında.. 101 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
G.Ö. 14 yaşında.. 92 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
B.Ç. 14 yaşında.. 92 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
E.Ö. 14 yaşında.. 84 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
G.B. 13 yaşında.. 74 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
S.B. 12 yaşında.. 55 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
M.Ö. 16 yaşında.. 33 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
M.A. 16 yaşında.. 31 suçunda yakalanmış.. Hepsinde serbest kalmış.
( Kaynak Yeni Asır Gazetesidir. t.a )
Bu yukarıda ki oran sadece ve sadece İzmirde olan ve yakalanan kayıtlara geçen olaylardır... 110 suçtan serbest bırakılan D.Ö nün bilmediğimiz kaç suçu vardır Allah bilir... ve 110. kez serbest bırakmak 111. kez resmi kayıtlara geçmek üzere git birisinin canını yak demektir... Dikkat buyurunuz hepsi ufak çocuklar... Bunlar büyüyünce ne olacak dersiniz ?????
Bir de çok iddialı olduğunu düşündüğüm bir savımı gene söyleyeyim. Suç işlemeyi meslek haline getirmiş suç işleme eğiliminde olduğu kesin anlaşılan birisini tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmak suça iştirakle eş anlamlıdır... Bunu yapan kişilerde bir kere yargılanırlarsa o zaman görürüz kanunlar aslında nelere kadirmiş... Adliye özellikle cumhuriyet savcıları vurdumduymazlıkla-- Savcı terörü arasında gidip geliyorlar... Ya herkes serbest ya selam vermeyen bile gözaltında.... Buda ayrı bir risk tabiiki..
Ne demek istediğim geçen gün olan olayla somut hale geldi.... Nedersiniz hukukçular yorum yazın bakalım ( Yazacak olan yokta ben öylesine satır doldurmak için yazdım ) ...
16 Ocak 2007 de bir adli olay oldu... 35 yaşında ki Emin Kaplan isimli bir şahıs ( Site kuralları gereği bu kibar sözcüğü seçtim ) 40 yaşında ki arkadaşı Muhsin Kula'yı önce başından olmak üzere beş kez kurşunlayarak öldürdü kayıplara karıştı.. Şimdi aranıyor. Ne var bunda diyeceksiniz sıradan bir cinayet... Evet doğrudur bu kısmı öyle... Yaklaşık 1 sene önce yani 2006 nın Ocak ayında Muhsin Kula '' sorumlu vatandaş' sıfatı ile Emin kaplan 'ı '' kaçak define aramak' suçundan dolayı jandarmaya ihbar ettiği ortaya çıktı... Bitti mi ? keşke bitse.. Savcılık Tutuksuz yargılanmak üzere kişiyi salıverdi.. Emin Kaplan kendisini şikayet edenin Muhsin Kula olduğunu öğrenince ( Nasıl öğrendiğide ayrı bir suç olayı...) vay sen misin bana bunu yapan diye konfeksiyon işçisi olan arkadaşını Nisan 2006 da takip edip evinin önünde pusu kurup 10 el ateş etti.. Muhsin Kula şans eseri yara almadan kurtuldu amma Emin Kaplan yakalandı... Silah kaçak ve Ruhsatsız. Şehir içinde ateş açma Öldürmeye teşebbüs tehtit hakaret her bir şey var... Ve belirli bir süre sonra yakalanıp gene mahkemeye çıkar define arama yargılamasıda devam etmektedir, üstüne bunlar açık ve seçik intikamını alacağınıda mahkemede deklere eder gene... Ne mi olur ??? Tutuksuz yargılanmak üzere salıverilir.... Sonrası en başta yazdığım... Emin Kaplan gene pusu kurar bu sefer işini şansa bırakmaz önce kafasına ateş eder sonra vücüduna toplam beş mermi ile öldürür kayıplara karışır.....
Soru şudur ? Muhsin Kula' yı sadece Emin mi öldürmüştür ? Tek suçlu Emin midir ? Muhsin i kim koruyamamıştır ? Hukuki olarak olayın boyutu nedir ??????
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
polisimiz'in yapmış oldugu uygulama,asli görevlerindendir,taktir ilgili CEZA MAHKEMESİ HAKİMİNE BIRAKILMIŞTIR,ŞU ANLAŞILIYORKİ MEYDANA GELEN HIRSIZLIK OLAYINDA İNFİAL UYANDIRAN SUÇLAR KAPSAMINA GİRMEDİGİ İCİN SANIKLAR'IN MAHKEMESİNİN DIŞARIDAN GÖRÜLMESİNE KARAR VERMİŞ,YENİ CMUK YASASINDA "TUTUKLAMA "ENSON DÜŞÜNÜLEN İÇRAATLARDANDIR.
YALNIZ,ŞUNU BELİTMEKTE YARAR OLACAGINI SANIYORUM,"DEVLET KADİFE ELDİVEN İÇERİSİNDE DEMİR YUMRUK" OLDUGUNU HİCBİR ZAMAN UNUTMAMAKTA YARAR VARDIR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.!!!!
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Çakırizm kardeşime katılıyorum ancak böyle agrasifce düşünceleri
ni savunması, düşüncelerini savunamadığını gösteriyor.Polisin gece gündüz çalışarak, canını hiçe sayarak,kendine gelen birinci mermiyi savuşturdukdan sonra elini atıp çektiği silahı acaba ben hapse girermiyim, ben oralardayken benim çoluk çocuğuma kim bakar psikolojisiyle hayatta kalmaya çalışarak, kendini bile koruyamayacak derecede kanun baskısını üstünde hissederek görev yaptığını bilmiyor sevgili avukatımız, yada umursamıyor.Herneyse bu bi gerçek ve bu gerçekliğin ispatıdaTV ekranlarında okadar kameranın bulunduğu yerde gözlerinin önünde bir adamın larısını bıçaklamasını seyrattiği ve benim yukarıda izah etmeye çalıştığım sebeplerden dolayıyıda silahlarını çekip o adamı uygun, insani ve vicdani şekilde etkisiz hale getirememeleridir.Bu polisin acziyeti değildir sanırım.
Başkasının hakkını korumak amacıyla verilen her ceza, sana insafsızca gelir.(m.yirtici)
Bunun tam terside aynen geçerli tabiiki.
Umarım o avukat kardeşimizin bir malı çalındığında ve o hırsızlarda salıverildiklerinde de böyle rahat olur.Hayırlı uykular...
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Bir avukat düşünün, gecesini gündüzüne katmış, kitaplar karıştırmış, bir ceza dosyasına hazırlanmış, dava karşılığında alacağı ücret emeğini hiçbir şekilde karşılamayacak olsa da mesleğine olan bağlılığından dolayı yapması gerekeni yapmış. Bu avukat müşteki/müdahil vekiliymiş, sanık tutuklu yargılanıyormuş, müşteki vekili de doğal olarak sanığın tahliye edilmemesi, ceza alması için elinden geleni yapıyormuş. Ne var ki hakim, ilk celsede sanığın tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmesine karar vermiş, avukatın tüm emeği boşa gitmiş, bu duruma sinirleri dayanamayan avukat duruşma salonunda ağlamaya başlamış...
Madem polislerimiz üzerine yoğunlaşılması bu kadar rahatsız etti, buyrun avukatlar üzerinden ele alalım konuyu. Bu olayı nasıl değerlendirirsiniz?
-
Re: Hakim bıraktı, AVUKATLAR ağladı !
Polisler üzerinden ele aldığımız konu, toplum vicdanında gerçekten cezalandırılması gereken, cezalandırıldığında toplumun ve tabiki çalınan malın sahibininde maddi ve manevi olarak rahatlayacağını varsaymıştık ve onun üzerinden tartışma devam ediyordu. Varsaymıştık ancak, yok ken varsaymadık tabiiki. Ancak bizim varsaydığımızı hakimmi yok saydı. Hayır oda varsayıyorki dava devam ediyor ve ileriki zmanlarda sanıklar büyük olasılıkla hüküm giyacekler. Peki Polisler neden ağlıyor. Sanırım bunu benden daha iyi bilen o anı yaşayan polisleerdir ancak aynı ruh haline defalaerca bende maruz kaldım ve diyorum ki;geciken adalet adalet değildir ve emeklerinin pek o kadarda önemsenmediği, o kadar yaşanan tehlike ve sıkıntılardan sonra %100, anında cezalandırılacaklarını düşündükleri kişilerin, sanki cezalarının ertelendiği hissine kapıldıkları ve sanıklarla aralarında yaşanan psikolojik savaşın, en azından birinci raundunu kabettiklerini düşündükleridir. Ve en önemlisi bir sonraki hırsızın peşinden koşarken kendileerine gereken enerjinin %90 ını orada, o mahkeme koridorlarında bıraktıklarını bildikleridir. Bence o azmi kaybettirmemek için sanıklar tutuklanmalıdır. 8 ay yatacaklarsa bile 6 ay yatsalar ama o an tutuklansalardı.
Sizde yukarıdaki gibi ruh haline sahip olabiliyor va savunduğunuz, kendi vicdanınızı, toplum vicdanını, adaleti, temsil ediyor ise, ağlayınız, hakkınızdır, kınamayız, o göz yaşları kutsaldır. Ama lütfen azminizide göz yaşalrınızla akıtıp, ziyan etmeyiniz...
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Sayın myirtici,
Olayın duygusal boyutu ile ilgili düşüncelerimi bilmek isterseniz sizinle hemfikirim. İlk iletimde de buna değindim dikkat ederseniz. Ancak benim vurgulamak istediğim profesyonelliktir. Hakimler kanunu uygular, tutuklamayı gerektiren bir durum yoksa (size göre olabilir ama kanunlara göre yoktur) hakimin tutuklama kararı vermesi hukuka aykırıdır. Bu nedenle burada sorgulanması gereken hakimin kararı değil kanundur, kanunkoyucudur, seçtiğimiz (!) vekillerin bizleri temsil kabiliyetidir.
Alıntı:
Umarım o avukat kardeşimizin bir malı çalındığında ve o hırsızlarda salıverildiklerinde de böyle rahat olur.Hayırlı uykular...
Bu cümlenizi üzerime alınmak istememiştim ama sanırım ki muhatabı benim. Bu cümle karşısında size hiçbir şey söylemeyeceğim...
Ancak şunu ifade etmek isterim ki; polislerimizin ne kadar zor şartlarda görev yaptıklarını, hiç hak etmedikleri halde ne tür itham ve muamelelere maruz kaldıklarını inanın çok ama çok iyi biliyorum. Benim başından beri vurgulamak istediğim, şartlar ve haller her ne olursa olsun, bütün meslek mensuplarının soğukkanlılıklarını korumaları gerektiğidir. İşte bu noktada,daha önce de dile getirdiğim gibi eğitim konusu devreye giriyor kanımca. Sadece polis meslek yüksek okulları değil ki, Türkiye'nin hemen hemen her yerinde, hemen hemen her alanda eğitim sorunu vardır. Yüksek okul bitirmek, kişinin gerekli ve yeterli eğitimi aldığı sonucunu doğurmaz. Hukuk fakültesini bitirdikten sonra, tabiri caizse sudan çıkmış balığa dönmeyen meslektaşım sanıyorum ki yoktur. Neden? Uygulamaya yönelik hiç bir şey öğretilmedi üniversitede de ondan. İşte her alanda Türkiye'nin gerçeği budur. Eğitim, eğitim, eğitim...
Saygılarımla.
-
Re: KANUNLAR bıraktı, TOPLUM ağladı !
Yine başa döndük. Hem konunun başına, hem sorunun başına.Baştakilerde başlarını ellerinin arasına alip iyi ve yeterli kanunlar çıkaraılar umarım demekten başka çaremiz kalmadı.Kanun varda, yeterli özen gösterilerek kullanılmıyorsa, kullanmayanların, kanun yokda, kullanmak isteyenler vasra, kanunu oluşturmayanların ayıbı. Ama iyiki bugünde birşeyimiz çalınmadı, ve azılı bir suçlu bana silah çekmedi. İyiki... Duyarlılığınız için teşekkür ederim.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Alıntı:
elvancetinkaya rumuzlu üyeden alıntı
Polisin görevi 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyat Kanununda açıkça gösterilmiştir.Bu görevleri arasında işlenen suçtan sonra adli görevleri kapsamında yakalanan suçluları adli mercilere teslim etmek başta gelir.Yakalanan suçlulara yargı makamlarınca yapılan işlemler polisi ilgilendirmez.Polis yakaladığı her suçlunun takipçisi olup mahkeme tarafından ceza veya tedbir uygulanmamasına karşı tepki vermeye kalkarsa ülke Hukuk devleti olmaktan çıkar, Polis devleti olur.
Evet düz mantığa göre tamamen haklısınız!!! Polisin görevinin ne olduğu yasalarla bellidir. Ancak sizi eleştirenlere karşı verdiğiniz yanıtlarda kantarın topunu biraz fazla kaçırmışsınız. Yasalar, mahkemeler, hakimler, savcılar, cezaevleri vs. niçin vardır? Kamu düzenini sağlamak için değil mi? Bence bu şekilde kamu düzeni sağlanamaz!! Yasadaki müeyyideler suçluyu korkutmak, aynı suçu tekrar işlemesini önlemek, suç işlemesi olası kişilere de ders vermek için vardır. Eğer bir şekilde caydırıcılığı sağlayamazsanız kamu düzenini de koruyamazsınız, bu kesin, ve böyle olduğunu da görüyoruz zaten. Sayın Çetinkaya, anladığım kadarıyla siz şimdiye kadar pek ciddi bir suçun mağduru olmamışsınız. Yukarıdaki olay nedeniyle polisin tepki vermesiyle de ülke polis devleti haline falan gelmez.
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Alıntı:
karavelioglu rumuzlu üyeden alıntı
Yasadaki müeyyideler suçluyu korkutmak, aynı suçu tekrar işlemesini önlemek, suç işlemesi olası kişilere de ders vermek için vardır. Eğer bir şekilde caydırıcılığı sağlayamazsanız kamu düzenini de koruyamazsınız, bu kesin, ve böyle olduğunu da görüyoruz zaten.
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU
Bir dava sonucunda 'kitap okuma cezasi' verildi diye hatirliyorum. Bence guzel bir karardi ancak,
Bu korku isini anlayamadim, korku ile terbiye olacagini da sanmiyorum. Bahsi gecen korku nedir onu bilmek gerekse bile, sonucta korku korkudur.. Sucluyu korkutmak!
Nasil korkutuluyor acaba?
Saygilarimla.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Şöyle oluyor sayın Deniz02 ;
Öyle bir ceza koyuyorsunuz ki kişiye iki kere düşün cesaretin varsa yap demiş oluyorsunuz. Tabiiki bunun ötesi bu dediğinizi icra edebilmek...
Şu gaspçı kapkaççı it kopuk sürüsüne verin bakalım bir 18 er sene sonra azalmayı seyredin demek oluyor. Amma 246. kez bırakırsanız adam daha adliye kapısından çıkmadan suç işler...
Zaten Ülkemizin kanun koyucusunun hatası burada. Gelişmiş ülkeler caydırıcı ceza koyarken bizimkiler kabul edilebilir ödenebilir olsun istiyorlar.
Kırmızı ışıkta geçmenin cezasını yapın 2500ytl bakın ne oluyor... Kanun koyucu ' bunu ödeyemezler ' diye düşünüyor yani bu şuçu nasılsa işleyecekler bari hazineye irat girsin 50-100 artık neyse mantığı...
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Alıntı:
deniz02 rumuzlu üyeden alıntı
Bir dava sonucunda 'kitap okuma cezasi' verildi diye hatirliyorum. Bence guzel bir karardi ancak,
Bu korku isini anlayamadim, korku ile terbiye olacagini da sanmiyorum. Bahsi gecen korku nedir onu bilmek gerekse bile, sonucta korku korkudur.. Sucluyu korkutmak!
Nasil korkutuluyor acaba?
Saygilarimla.
Sayın Deniz02,
"Korkutma" ceza hukukunda bir model, bir teoridir. Değişik hukuk sistemlerine sahip ülkelerde yıllardan bu yana bunun caydırıcı olup olmadığı konusunda uzman hukukçular arasında tartışmalar olagelmektedir. Aşağıda ünlü ceza hukukçusu Sayın Prof.Dr.Timur Demirbaş'ın Kriminoloji adlı kitabından bir bölüm aktarıyorum. Kitabın tamamının okunmasını ise özellikle ceza hukukuyla ilgisi olan herkese öneriyorum.Saygılarımla.
Devrim Sinan KARAVELİOĞLU
Korkutma modelinin ana tezi; “ceza ne kadar sert olursa, korkutma sistemi o kadar başarılı olur”. Buna karşılık, ölüm cezasının korkutucu etkisinin, tarihsel olarak engellemediği bilinmektedir.
Cezanın korkutucu etkisi, özellikle politik inanç suçlularında kuşkuludur. Bunlar suçu bir görev şuuruyla işlediklerinden cezanın korkutucu etkisi sıklıkla reddedilir.
İkinci bir temel kabul, “cezanın aktüel kesinliği ne kadar büyükse, cezanın korkutucu etkisinin o kadar büyük olduğudur”. Bu tezin doğruluğu fiiliyatta birkaç deneysel işaret vardır, şüphesiz onların anlamı açık olmayanlar kalıyor. Gerçekte kesin cezalandırmanın öyle çok belirleyici olmadığı açıkça kendini gösteriyor. Karanlık alan araştırmalarına göre, klasik suçlulukta her durumda işlenen suçların % 10’u polise kaydedilir; fakat bunların % 50’si de aydınlanmaz. Bu, her durumda 20’nci suçlunun ortaya çıkarılıp cezalandırılacağını hesaplanması anlamına gelir.
Korkutma teorisyenlerinin üçüncü ifadesi; “fiilin cezalandırılması ne kadar süratle sonuçlandırılırsa, korkutma sisteminin etkisi o kadar büyük olur” şeklindedir. İngiltere’de, ceza yargılaması Almanya’ya göre, önemli süratte sonuçlanmasına rağmen, bu suçu önleyici bir etki ortaya koymamıştır.
Prof.Dr. Timur Demirbaş’ın “Kriminoloji” kitabından alınmıştır. Seçkin, Ankara, 2001, s.313 vd.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Tesekur ederim Sayin karavelioglu
Kitap onerisi icin de ayrica tesekkurler...
Kitaplarimin arasinda yer alacak fakat anlayabilirmiyim o ayri...
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı !
Anlarsınız anlarsınız hatta iki tane alın da tekinide ben okuyayım :)
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı!
Polislerin gözyaşını umursamayan ve polisin görevi sadece adliye binasına kadar diyen arkadaşımın sanırım empati yapma zamanı gelmiş, şüphesiz konu adliyeye intikal ettikten sonra bu konuda görevsizler. Ancak kabul edin ortada bir de verilen emek var. Siz bunu görmezden geliyorsunuz.
Hakimler şüphesiz kimin tutuklanacağını, kimin serbest kalacağını bileceklerdir. Belki de polisin ki duygusal yaklaşımdır. Balıkesir ilinde Savcının köpeğine HOŞT dedi diye tutuklanan meslektaşlarını düşünmüşlerdir.
Varsın duygusal olsunlar, yarın başınıza bir sorun geldiğinde sığınacağınız insanlara bu kadar hakir bakmak sizce de haksızlık değilmi? Belki de bir bilinç altıdır. Polisle bir sorunu vardır.
Polisler ağladı diye başlık atan gazete belki de polislerin nasıl duygusal varlıklar olduğunu değilde, hukuk sistemini eleştiriyordur. Bildiği kadarıyla. Kimbilir......
Şunu da eklemem gerekti. Polis çok uğraştı yazık bunlar ağlamasın diye nezaketen birinin tutuklanmasına da karşıyım.
-
Re: Hakim bıraktı, polisler ağladı!
Alıntı:
elvancetinkaya rumuzlu üyeden alıntı
Sana buradan cevap dahi vermek istemem çünki seviyene inemem.Günde 2 gazete okumakla kendilerini kültür sahibi sanan insanlarla, izlediği film karakterlerinden yola çıkarak kendine rol edinen insanlarla hele hele hiç işim olmaz.Herkes haddini bilsin.
inanın sizden çok daha seviyeli yorum yapmış.
herşeyden önce sizin gibi duygusal değil mantıklı yorum yapmış.
bende arkadaşa katılıyorum.
polis memuru aylarca kenar mahallelerde varoş gecekondularda kapkaççı hırsız arayacak hayatını tehlikeye atıp dünyanın eforunu sarfedecek .
hakim bey tüm bunlar olurken evinde çayını yudumlayıp üst düey hukukçuyum insan hayatını etkileyen kararlar veriyorum diye komşu akrabaya havasını atacak
ama işini yapmaya gelince göz göre göre katilleri hırsızları gaspçıları cemiyete salacak oh ne ala.
Ve o yanlış kararı verip toplumu bireyleri yani bizleri tehlikeye atan Hukukçu memurun maaşı benim onun bunun yani içine hırsızları geri saldığı toplumun vergileriyle ödenecek?
eğer toplumun halkın hayatını tehlikeye atacak karar verilmişse bu bırak polisi her meslek gurubundan insanın karışabileceği tepkisini gösterebileceği bir durum yaratılmıştır, kenar köşedeki dilenci bile böyle tutarsız kararlar veren Hukukçularına karışıp tepki göstermekte son derece haklıdır.
herşey bir kenara "emeğe saygı" denen birşey var ama anlayana