Printable View
Paşa çocuklarının ve zincirleme olarak torunlarının maaş aldıkları doğru mu? Bunu sözlü olarak duydum, araştırdım ancak herhangi bir bilgiye rastlamadım , bilmiyorum. İnşallah doğru değidir. Eğer, gerçekten öyle ise çıldırabilirim. Beni bu konuda aydınlatırsanız çok sevinirim.
Teşekkür ederim.
Değil
Buna sevindim.
Bende inanmadım, inanmak istemedim, fakat ısrarla böyle bir maaşı aldığını iddia eden biri oldu. Hatta bu yıl o maaşın kaldırılabillme gibi bir durumun söz konusu olduğunu, bu nedenle kendi çocuğuna geçebilecek olan hakkı koruyabilmesi için dava açabileceklerini de ekledi.
Hayret!.. İnsanlar yalan söylemekten ne anlıyor, asıl onu anlamadım gitti..
Sayın commodore1tr,
bu ferahlatıcı yanıtınız için, tekrardan teşekkür ediyorum.
Zaten, yasal bir maaşa da ihtiyaç bırakılmıyor doğrusu...
Sayın commodore1tr;
Neden "değil", anlayamadım? Cevap; "doğru" olmalıydı?!!
Ben de cevabın evet olmasından yanayım.Paşa alt soylarının maaş aldıklarına inanıyorum.
Değil'e ne kadar inanmak istediysemde olmuyor! Bunun OYAK ile alakası da yok!.
Şimdi doğru mu, değil mi?!
Doğru ise nasıl, ne diye, sırf paşa soyundan oldukları için mi?
paşadan kasıt osmanlı paşaları mı cumhuriyetin generalleri mi
Osmanlı paşalarını kast ediyorum. ( generaller olsa idi , yine mantıklı gelirdi bana, hatta paşa adı: Sokllu M. Paşa)Alıntı:
paşadan kasıt osmanlı paşaları mı cumhuriyetin generalleri mi
Ekleyen: Av.Tayfun Eyilik - 08/01/2007 : 15:43:31
Son kez yazıyorum DEĞİL
Paşa altsoylarının maaş alması çıldırtacak bi olayda general altsoylarının devletten maaş almaları söz konusu olduğunda neden çıldırtıcı değil anlamıyorum.
Bu tamamen anayasaya aykırıdır kanımca
Anayasa 10. madde nin 3. fıkrasında
''Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz'' deniliyor,
Eğer devlet bütçesinden general altsoylarınada maaş bağlanıyorsa bu durum belli bir meslek grubuna mensub şahıslara ve altsoylarına imtiyaz tanındığı anlamına gelir.
Yanlış fikirdeysem lütfen düzeltilsin.
İlk iletimde Sadece paşa altsoyu demekle eksik bilgi vermişim farkında olmadan, fakat daha sonra sayın Tayfun Eyilik'in sorusu üzerine durumu düzeltmiş bulunuyorum, bir yanlış anlaşılmaya sebep olmasın diye tekrardan belirtme gereği duydum .Alıntı:
Paşa altsoylarının maaş alması çıldırtacak bi olayda general altsoylarının devletten maaş almaları söz konusu olduğunda neden çıldırtıcı değil anlamıyorum.
Bu tamamen anayasaya aykırıdır kanımca
Anayasa 10. madde nin 3. fıkrasında
''Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz'' deniliyor,
"Eğer devlet bütçesinden general altsoylarınada maaş bağlanıyorsa bu durum belli bir meslek grubuna mensub şahıslara ve altsoylarına imtiyaz tanındığı anlamına gelir.
Yanlış fikirdeysem lütfen düzeltilsin.
Ekleyen: hukukcu62 - 11/01/2007 : 17:21:40
Osmanlıdan cumhuriyetimize geçen veya geçmiş olan bu şekildeki bir borcu kabullenemiyorum. Yoksa cumhuriyetten sonrasında zaten böyle bir durum söz konusu bile değildir, alsa alsa çocuğu alır ki bu da bildiğimiz ve hepimizin de faydalanabileceği bir haktır, en azından ben böyle biliyorum.
"Anayasa 10. madde nin 3. fıkrasında
''Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz deniliyor. "
Sizinde belirttiğiniz üzere...
Benim merak ettiğim Cumhuriyetimiz böyle bir borcu devralmak zorunda kalmışmıdır ki, bizim ekmeğimizden suyumuzdan kesilen vergilerle paşa altsoyları bu şekilde yedi nesil olarak maaş almaya devam ediyor. (mu? Ve paşa altsoyu olarak maaş aldığını iddia eden kişi(ler) aldığı maaş neyin nesi oluyor o halde! Ne diye böyle bir maaş aldığını idda etsin ki? Israrla ben paşa torunuyum ve bu nedenle maaş alıyorum diyen biri karşısın da ne düşünürsünüz? Ya inanırsınız ya da bu bir yerlerden maaş alıyor ama ne için aldığını bile bilmiyor vs. der geçersiniz; ben de ne kadar doğru veya yanlış, onu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim, saygılarımla.
Nasıl bir yanıt beklediğinizi bir bilsem inanın doğru yanlış onu söyleyeceğim ;
TC vatandaşları TC kanunlarına tabidir. Herkes te bu kanunlar önünde eşittir.
Nasıl bir mantıktır ki bu Cumhuriyet kendi döneminde ki bazı kişilere bu hakkı tanımazken nereden geldiği ve asla bitmeyecek olan bir adaletsizliği geçmiş dönem için uygulasın ? Torununun torunu diye gidecek sonsuzda bitecek bir uygulama olur mu?
Osmanlı paşalarının yarısından çoğu Padişah hediyesi olan tipler diğer yarısı gerçek asker... Hangi kanuna göre nasıl hangi kaynaktan bu maaş ödenebilir ki...
Genel Kurmay TSK olduğundan beri arşiv taraması ile eski paşaların durumunu belirledi... Kaldıki bu paşaların bazıları TC karşı idi ve ona göre davrandı... Listeleme tam çıktıktan sonra kanun da yazılı hak sahipleri belirlendi ve kanuna göre maaş bağlandı. Konuda bir daha görüşülmedi...
Kaynağını hukuktan almayan hiç bir uygulama olamayacağı açıktır. Dolayısı ile böyle bir olayın olması hukuken mümkün değildir. Atlanan bir husus olduğunu düşünüyorum yada o kişiler hava atmak için söylüyor bilemem...
Paşa altsoylara maaş ödendiği konusunda bir bilgim bulunmamakta ve böyle bi ödemenin varolduğunu sanmıyorum....Alıntı:
OSMANLI BORÇLARI
Lozan Antlaşması nın Osmanlı borçları açısından önemi, bu borçların Osmanlı İmparatorluğu ndan ayrılmış ülkeler arasında bölüştürülmesinin kabulü ve Türkiye nin borçların sadece % 65 ini ödemekle yükümlü sayılmasıydı. Bu borçlar 1929 da ödenmeye başlandı, fakat Büyük Bunalım Türkiye nin ödeme gücünü olumsuz yönde etkiledi ve Mart 1930 dan itibaren ödeme yapılamadı. 1933 te Paris te Osmanlı borçlarının tasfiyesi konusunda anlaşma sağlandı. Bu yolla Türkiye, Osmanlı borçlarını 28 milyon indirerek 78 milyona düşürdü. Ayrıca ödeme şartlarında kolaylıklar ve erken ödeme hakkı elde etti.
Daha sonraki yıllarda borç ödemeleri düzenli şekilde sürdürüldü, ayrıca Fransız Frangı ndaki devalüasyonların da ödemeye olumlu etkileri oldu. 1944 te alınan 10 yıllık erken ödeme kararının uzantısı olarak, 1944 te alınan 10 yıllık erken ödeme kararının uzantısı olarak, 1954 te Osmanlı borçlarının son taksiti de ödendi ve böylece tam yüz yıllık Osmanlı borçları dönemi kapandı.
Ancak Osmanlı döneminde paşalara tanınmış hak ve imtiyazların (eski tapu tapu senetlerinin Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçişte geçerliliğinin sürmesi gibi) devam ettirilmesinin de adalet ve hukuk devleti olma, devlet ciddiyetine sahip olma adına çok fazla yadırganmaması gerektiği düşüncesindeyim. Kaldı ki böyle bir ödeme varsa, bunun paşalara o dönemde padişahça bağışlanmış veya kendi edinmiş oldukları bazı arazi ve mülklerin Cumhuriyetile birlikte Vakıf'lara devredilmesi veya kamulaştırılması karşılığı olabilmesi de kuvvetle muhtemeldir.Unutmayalım ki Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devleti'nin dış borçlarının çok büyük bir kısmını ödemiştir, bir anlamda bu devleti reddetmemiş, devamı olduğunu (elbette yönetim sistemi ile değil) teyid etmiştir.
Anayasa'nın ilgili maddesi elbette çok önemlidir. Hukuk devleti olmanın, eşit yurttaşlık bilincinin bir gereğidir. Ancak bireylerin geçmişten gelen bazı hakları varsa sırf bu nedenle bu hakların sınırlandırılması ya da eşitliğe aykırı olduğunun belirtilmesi de bence çok doğru değildir.
Bu arada paşa altsoyu falan da değilim.:))
Bu arada ben yazarken sevgili commodore1tr'da son noktayı koymuş konuya...
Maaşı 'Vakıfbank'tan aldığını söylüyor.
Ayrıca mal- mülk-gayrimenkul değil ki bahsettiğim, osmanlıdan kalmış bir hak da olsa ne mecburiyetimiz var öyle yedi nesil paşa torunu diye maaş (nakit) ödeyelim , yedi nesilden sonra son buluyor bu, ama yine de çok saçma buluyorum.
O ne öyle, nasrettin hocanın fıkrasında olduğu gibi tavşanın suyunun suyunun suyunun suyunun suyu!
Şu da var bir vakıfla anlaşmışlarsa ( malllarını vakfa bağışlayarak) bu da osmanlıdan cumhuriyete geçmişse o vakit bir sözüm yok , onun haricinde tepkimde haklı olduğumu düşünüyorum ben..
Nasıl bir mantıktır bu ?
TC Osmanlı devletinin dış borçlarını üzerine aldı başka devletlere karşı olan ve TC için yapılan harcama borçlarını aldı... Örneğin teki Galata kulesinin onarımı içindir... Öteki Osmanlı bankası için v.s v.s
TC Osmanlı memurlarınıda aldı ve onlara yasal haklarınıda YENİ KANUNA göre verdi... Padişahın kendisi kaçmış soyu çıkarılmış ulufesini mi kabul edecekler....
Yedi nesilden sonra son bulmaya gelince sanırım deyimden etkilenmiş bunu diyen... Hani fazla para kazanınca derler ya yedi sülalesine yeter diye o hesap...
Kafamda büyük bir soru işareti bırakan ve cevabını bulmaya çalıştığım bu konu hakkında yardımcı olduğunuz için çok teşekkür ederim.
Sayın commodore1tr;
yedi nesil diye tabir ettiğim durum şöyle;
yine bu şekilde maaş aldığını iddia eden kişinin henüz ilkokula başlamamış bir çocuğu var, bu çocuğun torunun da bu maaşı almasıyla son bulacakmış bu hak. Öyle diyor...
Üstelik "Efendim bu gizli tutulan bir olay, aman ha dışarı sızmasın" gibisinden sözlerle... Gizli ise neden ulu orta söyleyip zırt pırt söylüyor?!
Ne olursa olsun bu palavralarla ( umarım palavradır) insanların kafasında soru işaretlerini bırakmak gibi bir davranışı doğru bulmuyorum, bu nedenle araştıracağımı da söyledim. Ne bu şahısla bir alıp veremediğim var, ne de hava atması beni bağlar , sadece böyle bir maaşın verilip verilmediği konusunda siz değerli hukukçulardan öğrenmeyi doğru buldum aynı zamanda haksız bir kazanç olduğunu düşündüğümden araştırıp öğrenmek istedim. Şöyle ya da böyle elbet bir şekilde öğreneceğim.
Saygılarımla.
Sn. deniz02'nin sorusuna kesin bir yanıt ortada kaldı. Bu arada dış borç konusu herhalde benim mesajımla daha ön plana çıktı.
mesajımda ifade etmek ve vurgulamak istediğim,
1- Sırf Osmanlı Devleti diye (uygulamalarına ve yönetsel anlayışına eleştiri tabi ki getirebiliriz, şahsen Osmanlıcı da değilim) köklerimizi yok sayamayız. Türkiye Cumhuriyeti de bunu yok saymamıştır. Lozan Antlaşması ile bu borçların büyük kısmını kabüllenmiş ve takvime bağlayıp, bu takvimden de erken ödeyerek bitirmiştir. Bu borçlar Osmanlı Bankası borçları ve Galata Kulesi onarımı ile de sınırlı değildir. Bakınız: http://www.akdeniz.edu.tr/iibf/yeni/...4/13Yilmaz.pdf
2- Geçmişten gelen haklar , yine hukuk ilkeleri çerçevesinde sürdürülür, devlet sistemi değişse bile... Bazı Türk vatandaşları da, o zamanlar Osmanlı Devleti sınırları içerisinde olan Mısır'da, Arabistan'da dedelerinden kalan arazi ve gayrimenkuller için bugün halen gelir elde etmektedir. Buna en bilinen örnek yanlış bilmiyorsam İhsan Doğramacı'dır.
3- Tekrar etmek gerekirse böyle bir maaşın sırf paşa alt soyundan geliyor diye mümkün olmadığını düşünüyorum, ancak daha önce de belirttiğim gibi, hukuki kurallar içerisinde kalan, geçmişten gelen bir hak varsa (Vakıflara devrolma, Kamulaştırma karşılığı vb.) bunun da yadırganmaması gerektiği düşüncemi tekrarlıyorum. Ayrıca işin açıkçası sorunun yanıtını da çok merak ettim, Sn. deniz02 böyle bir maaşın gerçek olduğu ve ödenme sebepleri hakkında net bilgi sahibi olursanız, bizi de bilgilendirmenizi rica ediyorum.
Selamlar,
Bana göre belli bir aileye özgülenmiş vakıf geliri olsa gerek Aksi halde Türkiye Cumhuriyetinin böyle bir maaş bağladığını sanmıyorum
Ben de Tayfun Bey ile aynı görüşteyim. Mülhak Vakıflar'dan biridir. Alt soy vakfıye-i kebir uyarınca vakıf gelirlerinden belli bir pay alıyordur.
Selamlar,
Allahım aklımı koru ;
Aklı başındakilerde takıldı buna....
Özel bir durum yoksa daha önce kurulmuş vakıf veya arazi gibi mümkün değil sanmıyorum filan değil YOK
Zaten aramızda Paşa altsoyu olan ve tedinci kuşağa gelmemiş değerli bir üyemiz var... Kısaca alıyorum almıyorum derse bu konu burada biter sanıyorum. Kendi taktirlerine kalmış....
Ben de Sayın Av.Tayfun Eyilik ve HRMGR gibi düşünüyor ve öyle kabul ediyorum.
Aslında hemen hemen herkes de böyle düşünüyor; böyle bir maaş aldığını iddia eden kişi , ne için aldığına dair bir belge göstermedikçe inanmayacağım. Dava açacaklarmış, açsınlar bakalım, eminim ki sonucunu söyleyecektir.
:)
Sayın deniz02;
iddia eden kişiler size neyi ispatlamak zorundalar ben bunu anlayamadım.
Hassasiyetinizi anlamakla birlikte size karşı neden ispat yükünde olduklarını anlayamadım.
Yardımcı olur musunuz?
Sayın Av.Duygu Tekay;
bir insan bunu durmadan (uzun süre) dile getirerek ısrarla iddia ediyorsa, inandırmak çabasındaysa, o halde ıspatını da yapmakla yükümlüdür , en azından ben olsam öyle yaparım. Aksine bu konuda ısrarcı olmayacak, ısrar etmeyecek, ortamın huzurunu bozmayacak , buna hakkı var mı? Yok. Dolaysıyla bende etkileniyorum , onun dışında ki bireylerin de her fırsatta " Tabi.. tabi.. biz paşa torunu değiliz ya..." gibi sözlerinden sıkıldığım için, öğrenip onlara da açıklayıp böyle bir durumun olmadığını söyleyerek bu duruma bir son vermek istedim.
Peki böyle bir durumla karşılaşırsanız sizler ne yaparsınız, veya ne öneririsiniz?
Saygılarımla.
şu paşa torunlarının maaş almasının gerekçesini yazın. Biz de yararlanalım lütfen.Kimsenin biz maaş verdiği yok
Mülhak Vakıflar'da vakıf kurucusunun alt soyu , vakıf senedi'ne (vakfıye-i kebir) göre, eğer bu yönde hüküm mevcutsa senette belirtilen gelir ve haklardan yararlanırlar. Ancak bunu devletten maaş almak diye yorumlamamak gerekir.Alıntı:
AKP'nin kadın vekillerinden İnci Gülser Özdemir, Sokullu Mehmet Paşa'nın soyundan geliyor. En büyük isteği, büyük dedesi tarafından kurulan Sokullu Mehmet Paşa Vakfı'nda yöneticilik yapmak. Ancak, yaklaşık 400 yıl önce kurulan ve sadece bu soydan gelenlerin yöneticilik yaptığı Sokullu Mehmet Paşa Vakfı'nın şartnamesi Özdemir'in bu isteğine geçit vermiyor. Çünkü, şartnamede yöneticilerin erkek olması koşulu yer alıyor. Özdemir, 'kadın olduğu' için yolunu kesen bu şartnameye karşı mücadelesini şimdi Meclis gündemine taşıyor.
Kadın ve erkek eşitliğinin Anayasa hükmü olduğundan hareket eden Özdemir, mülhak vakıf olan Sokullu Mehmet Paşa Vakfı'nda yönetici olabilmek için Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne başvurmuş. Ancak Özdemir'e "Sokullu Mehmet Paşa, vakfını kurarken vakıf şartnamesinde 'en büyük erkek çocuk vakfı yönetir' koşulu getirmiş. Vakıf şartına aykırı hareket edemeyiz, bu nedenle kadın olduğunuz için yöneticilik yapmanız mümkün değil" yanıtı verilmiş. Yıllardır bu durumun değişmesi için mücadele eden Özdemir, sonunda konuyu Meclis gündemine taşıdı. Özdemir TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülen vakıflar yasa tasarısında, kendisi gibi olan kadınların da bu tür vakıflarda yönetici olmasını sağlayacak şekilde bir düzenleme yapılması için kulis yaptı. Özdemir, konuyu hem Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin hem de Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt'a iletti.
Beyazıt, tasarıyla, Osmanlı'dan kalan vakıfların şartnamelerinde değişiklik yapılmasının yolunu açtıklarını belirterek, "Sokullu Mehmet Paşa Vakfı mütevelli heyeti toplanıp, 'sadece erkeklerin' yöneticilik yapmasına ilişkin hükmü değiştirebilir. Bu durumda Özdemir'in ya da diğer vakıflarda kadınların yöneticilik yapmasının önünde bir engel kalmaz" dedi.
Önerge verecek
Vakfın şartnamesinin 400 yıl önceki şartlara göre hazırlandığını ifade eden Özdemir, bugün kadınlara vakıfta yöneticilik yaptırılmamasının Anayasa ihlali olduğunu söyledi. Özdemir, tasarıdaki maddelerin kadınların vakıflarda yöneticilik yapmasının yolunu açmayacağı sonucuna varırsa, Genel Kurul'daki görüşmeler sırasında önerge vereceğini belirtti. Vakıflar yasa tasarısının 'amaç ve işlev değişikliği' başlıklı 14. maddesi, vakıfların vakfiyelerindeki şartları nasıl değiştireceğini düzenliyor.
Radikal Gazetesi
Selamlar,
Sayın HRMGR;Alıntı:
Mülhak Vakıflar'da vakıf kurucusunun alt soyu , vakıf senedi'ne (vakfıye-i kebir) göre, eğer bu yönde hüküm mevcutsa senette belirtilen gelir ve haklardan yararlanırlar. Ancak bunu devletten maaş almak diye yorumlamamak gerekir.Alıntı:
AKP'nin kadın vekillerinden İnci Gülser Özdemir, Sokullu Mehmet Paşa'nın soyundan geliyor. En büyük isteği, büyük dedesi tarafından kurulan Sokullu Mehmet Paşa Vakfı'nda yöneticilik yapmak. Ancak, yaklaşık 400 yıl önce kurulan ve sadece bu soydan gelenlerin yöneticilik yaptığı Sokullu Mehmet Paşa Vakfı'nın şartnamesi Özdemir'in bu isteğine geçit vermiyor. Çünkü, şartnamede yöneticilerin erkek olması koşulu yer alıyor. Özdemir, 'kadın olduğu' için yolunu kesen bu şartnameye karşı mücadelesini şimdi Meclis gündemine taşıyor.
Kadın ve erkek eşitliğinin Anayasa hükmü olduğundan hareket eden Özdemir, mülhak vakıf olan Sokullu Mehmet Paşa Vakfı'nda yönetici olabilmek için Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne başvurmuş. Ancak Özdemir'e "Sokullu Mehmet Paşa, vakfını kurarken vakıf şartnamesinde 'en büyük erkek çocuk vakfı yönetir' koşulu getirmiş. Vakıf şartına aykırı hareket edemeyiz, bu nedenle kadın olduğunuz için yöneticilik yapmanız mümkün değil" yanıtı verilmiş. Yıllardır bu durumun değişmesi için mücadele eden Özdemir, sonunda konuyu Meclis gündemine taşıdı. Özdemir TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülen vakıflar yasa tasarısında, kendisi gibi olan kadınların da bu tür vakıflarda yönetici olmasını sağlayacak şekilde bir düzenleme yapılması için kulis yaptı. Özdemir, konuyu hem Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin hem de Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt'a iletti.
Beyazıt, tasarıyla, Osmanlı'dan kalan vakıfların şartnamelerinde değişiklik yapılmasının yolunu açtıklarını belirterek, "Sokullu Mehmet Paşa Vakfı mütevelli heyeti toplanıp, 'sadece erkeklerin' yöneticilik yapmasına ilişkin hükmü değiştirebilir. Bu durumda Özdemir'in ya da diğer vakıflarda kadınların yöneticilik yapmasının önünde bir engel kalmaz" dedi.
Önerge verecek
Vakfın şartnamesinin 400 yıl önceki şartlara göre hazırlandığını ifade eden Özdemir, bugün kadınlara vakıfta yöneticilik yaptırılmamasının Anayasa ihlali olduğunu söyledi. Özdemir, tasarıdaki maddelerin kadınların vakıflarda yöneticilik yapmasının yolunu açmayacağı sonucuna varırsa, Genel Kurul'daki görüşmeler sırasında önerge vereceğini belirtti. Vakıflar yasa tasarısının 'amaç ve işlev değişikliği' başlıklı 14. maddesi, vakıfların vakfiyelerindeki şartları nasıl değiştireceğini düzenliyor.
Radikal Gazetesi
Selamlar,
Ekleyen: HRMGR - 12/01/2007 : 23:02:44
ellerinize , emeğinize sağlık..
Herkese tekrar tekrar teşekkür ediyor, iyi günler diliyorum.