Bu ülkede kadın olmak ; özellikle de avukat olmak

Sitemiz üyelerinden Av.Pınar Dündar'ı geçen hafta önce tvde izledik derken haberlerde okuduk.

Konu başlığını soruyorum ve tartışmaya açıyorum. Önce avukatmıyız, insanmıyız kadınmıyız?

İstanbul'da çocuk pornosu operasyonu kapsamında tutuklanan doktor E.S.G'nin kardeşi E.G, Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde çıkarıldığı suçüstü mahkemesince tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Serbest kaldıktan sonra Adliye önünde açıklama yapan E.G. (30), suçsuz
olduğunu savunarak, devlete ve basına güvendiğini, ağabeyi E.S.G'ye destek olmak amacıyla iş yerini kapatarak, yanına gittiğini söyledi.

E.G'nin avukatı Pınar Dündar da daha sonra detaylı basın açıklaması
yapacaklarını belirtti.

E.G'nin Yıldırım Mahallesi Cihangir Sokak'taki iş yeri ve evinde 20 Aralıkta
yapılan aramalarda, 1 çocuk pornosu içeren DVD, içeriği belli olmayan 160 VCD, 170 DVD, 2 ana terminal ve terminal bilgisayar kasası, DVD sürücüsü, monitör ve 1 diz üstü bilgisayar ele geçirilmişti.

Duygu Hanım öncelikle bunun kadın erkek olmakla alakası yokb bence ,avukatlık hiç kuşkusuz ki; savunma hakkına öncelikle ve herkesten çok inanmayı gerektirir.En azılı katile kadar herkesin savunma hakkı kutsaldır.Ancak avukat olmak elbette gözü kapalı önüne gelen her davayı kabul etmek değildir.Herkesin kendi değer yargılarına göre bir süzgeci vardır.Mesela ben savunma hakkına saygı duymakla birlikte , bu güne kadar cinsel suçlarla ilgili dava kabul etmedim.Belkide sanığın savunmasını hakkıyla yapamayacağımı düşündüm.Vicdanım aksine izin vermedi belkide yeterince profesyonel davranamadım.Zor bir durum mesela İzmir'de kız bebeğin başına gelenlerle ilgili dosya, kaç arkadaş bu dosyayı kabul ederdi ayrıca şahsen bu konu ile ilgili görüşlerinizi merak ediyorum.Bir yanda savunma hakkı bir yanda vicdan? Yada vicdanı hiç karıştırmamak mı lazım?Arkadaşlar....

"Ülkemizde kadın olmak kadar zor olan başka bir şey var mıdır acaba?" Bunu hep kendime sorup düşünmüşümdür.
Heleki çalışma hayatında bazı mesleklerde bu daha da düşündürücü oluyor. Evet , hem kadın hem de avukat olmak? Gerçekten zor... Yani zor olana bir zor daha eklenerek çığ gibi büyüyor bu zorluklar...

Hal böyle iken, (affınıza sığınarak) çok merak ettiğim ve zaman zaman basında karşımıza çıkan hani şu cinsiyet değiştiren erkekler var ya, işte onları bir türlü anlayamıyorum. Ha.. benim erkek olmaya bir özentim mi var HAYIR...

Elbetteki önce insanız; sonra iki cins olarak ikiye ayrılıyoruz, yaşam mücadelesini birlikte verirken , kadının payına düşen zorlukların çok daha fazla olduğu bir gerçek.

Bayan olsun erkek olsun avukatın işi gerçekten zor; hayat şartları malum, bir şekilde her meslekte olduğu gibi ekmeğini çıkarmak için işini yapmak zorunda, alacağı davanın seçim hakkı vardır belki ama ya mecbur oluyorsa hiç istemediği türden bir davayı almak!.

Böyle düşünmeme rağmen yine de diyorum ki; ben avukat olsaydım davaları alırken (aç kalsam dahi) seçici olurdum ...

Saygılarımla.

Biz kadınların tepkili olarak yaklaştığımız konulardan biri olan cinsel istimar tabii ki insanlık dışı ve de kabul edilemez bir vakadır. Ancak bizim bir çok olayda yaptığımız gibi bu olayda da profesyonel yaklaşım sergilediğimizde ortaya çıkacak sonuç tahmin ediyorum ki hepimiz için aynı olacaktır. Mesleki konum ve her insanın savunma hakkının bulunması nedenleri ile olaylara objektif yaklaşarak mesleğimizin gereğini yapmak.
Basınımız da yer alan haberlerin her zaman doğru olmadığını söylemek isterim. Müvekkillim hakkında tahkikat devam ediyor. Hepimizin bildiği gibi suçu sabit olana kadar herkes masumdur.
Bizler kadın kimliğimizin önünde birer avukat olduğumuzdan zor durumlarda ve davalarda yer alarak kimi zaman yorucu ve de yükü ağır ama onurlu bir şekilde yaşamaktayız.

Kadın olmak hele kadın avukat olmak zor mu değil mi bilemem ama gitgide insan olmak ve insan gibi yaşamın zorlaştığı bir dünya da ve ülkede yaşadığımızı düşünüyorum.

Bu arada sayın Av.Nilgün Sevil Kaplan yazısının sonunda '' mesela İzmir'de kız bebeğin başına gelenlerle ilgili dosya, kaç arkadaş bu dosyayı kabul ederdi ayrıca şahsen bu konu ile ilgili görüşlerinizi merak ediyorum'' demiş....
Adamın birisi genç bir kadına tecavüz edip öldürür ve o an suç üstü yakalanır yetmez her türlü delil aleyhinedir... Adam gider en meşhur avukatları tutar. Arkadaşları sorarlar '' Herşey sabit ceza belli avukat ne yapacak ne diyecek ki... ?' Asam bakar bakar ' Valla bende onu merak ediyorum ' der...
Bu olay aynı ona benziyor. Ancak çok azılı bir katilin bile savunma hakkının olduğuna inanırım. Davayı kimse kabul etmese bile ilgili baronun avukat atayacağı ve bu avukatın o kişinin adil yargılanmasına yardımcı olacağına inanıyorum. Dopal olarak normal şartlarda bu davayı kabul edecek bir avukat olabileceğini sanmıyorum o ayrı... Çünkü burada suçtan ziyade bir iğrençlik bir insanlık ayıbı var... Suç bunların yanında beraat eder....

Ben olsam ne yapardım diye düşündüm;
sanırım bu tür bir davayı almazdım. Meğer ki gerçekten müvekkilim masum olsun.

İnsan bir makinadır, olaya insanlık gibi bir çoğumuzun anlamını düşünürken donakaldığımız soyut yaklaşım henüz bu seviyede olmadığımız için anlamsızlaşır, insanlıkdışı gibi anlamını atfedilen kişinin hiç bilmediği yanından geçmediği çözümsüz sonuçsuz bataklara saplanırız.
Acaip suç işleyen insanlar hep bir makinedir ve arızalanmıştır ve olaya makinanın arızalandığında yapılması gereken şekilde yaklaşılmalıdır. İnsanlık ayıbını insan işler ki böyle bir olay çok çok nadir gerçekleşebilir gerçekleştiğinde de kişi insan olduğu için haysiyetinden çatlamasını gerektirir(belkide intihar eder). maalesef olmayan bir vasıf eklendiğinde , vasfın gerekleri yapılmadığında şaşırıp kalıyoruz.
Kesinlikle acaip suçları işleyen kişiler görünüşleri ne olursa olsun insan değillerdir. Olaya bu tarz yaklaşım sinirleri rahatlatır, ancak kanunlarımızda insan görüntüsünde olup da insan olmayan kişiler için düzenleme bulunmamaktadır.
Çok saçmaladım kusura kalmayın çok küçük bir hissiyatım var onuda söyliyim sayın avukat hanımın müvekkilinin suçlu olduğunu zannetmiyorum(bir his sadece). Saygılar...

İnterpol aracılığıyla harekete geçen Kırklareli Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Babaeski İlçesi'nde, çocuk pornosu ticaretine karıştığı iddia edilen avukat B.A. ile kardeşi N.A.'nın evine baskın düzenledi. Yapılan aramada, çok sayıda çocuk pornosu ve porno içerikli CD, kaset ve fotoğraflar ele geçirildi. Operasyonu yürüten polislere, şüphelilerden İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat B.A.'nın 30 bin dolar rüşvet teklif ettiği de iddia edildi. Polisler, rüşvet teklifiyle ilgili olarak da işlem başlattı.
Hollanda polisinin yürüttüğü bir operasyonda, internet üzerinden çocuk pornosu ticaretinin yapıldığı, IP adreslerinden birinin de Türkiye'de olduğu belirlendi. Bunun üzerine Hollanda polisi, İnterpol aracılığıyla Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bilgi ulaştırdı. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bildirilen bilgisayarın IP adresinin Kırklareli'nin Babaeski İlçesi'nde olduğunu tespit etmesi üzerine operasyon için düğmeye basıldı.
Kırklareli Emniyet Müdürlüğü ekipleri, dün geceyarısı Fevzi Çakmak Mahallesi, İmren Sokak'taki eve baskın düzenledi. Polisler, çocuk pornosu ticareti yaptığı IP adresinden belirlenen ve İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat 47 yaşındaki B.A. ile fabrikada işçi olarak çalışan 41 yaşındaki N.A.'yı gözaltına aldı. Şüphelilerin birlikte kaldığı evde yapılan aramada, çoğu porno ve çocuk pornosu içerikli 133 film VCD'si, 14 çeşitli pornografik dergi, 1 siyah beyaz pornografik dergi, çok sayıda çoçuk pornosu internet adresi listesi, 20 bin çocuk pornografik fotoğrafı, 5 erotik VHS kaset ve 407 içeriği bilinmeyen disket bulundu.
İstanbul'daki bir şirkette avukat olarak çalışan B.A. ile kardeşi N.A., poliste kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmeyerek susma hakkını kullandı. Babaeski İlçe Emniyet Müdürlüğünde sabaha kadar gözaltında tutulan şüpheli 2 kardeş, bugün öğle saatlerinde hastaneye götürülerek sağlık kontrolünden geçirildi. Şüpheli kardeşler, hastaneye götürülürken gazetecilerin sorularını yanıtsız bırakarak montlarıyla yüzlerini kapattı.
Çocuk pornosu ticareti suçlamasıyla gözaltına alınan A. kardeşler, daha sonra Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edildi.

30 BİN DOLAR RÜŞVET TEKLİF ETTİ
Bu arada, Kırklareli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi ekiplerine, operayon sırasında şüphelilerden avukat B.A.'nın 30 bin dolar rüşvet teklif ettiği iddia edildi. Bunun üzerine operasyon ekibi,rüşvet teklif etmek suçundan B.A. hakkında ayrı bir tutanak düzenledi.
Çocuk pornosuna yönelik operasyonun, Kırklareli dışında, Muğla, Hatay, İstanbul, Çanakkale ve Mersin illerinde de yapıldığı öğrenildi.
Kaynak:Milliyet 25/12/2006

Eskiden tartışırdık...Cinsel istismar iş yerlerinde, sokakta, evde...Ama tartıştığımız cinsel istismarın mağduru kadınlardı. Erkek egosu sınırlarını zorladı...Zevkleri değişti.Tüm bu film çekimleri, tüm bu sektör tamamen erkek cinselliğine hizmetten öte bir şey değil. Ne yazık ki epey de talep var.

Belki çocuk doktorumuz, belki avukatımız, belki öğretmenimiz, belki servis şoförümüz, belki bakkal amca...Gece dvd sinde çocuk pornosu izleyip, gündüz çocuklarımız yanında iken kızımızın yanağını okşuyor...

Ve evet...Hukuk öyle bir denge ki??? Parası olana da olmayana da HAK vermek adına bir avukat temin ediyor...
Ama mağdur, mağduriyetini giderebilmek, hakkını savunabilmek için mutlaka bir bedel ödeyerek avukat ile temsil edilebiliyor...CMUK mağdura bir avukat bulundurma imkanı vermiyor.

Sayın cognis ;
İnsanın canı suç işlemek istiyor değil mi?
Gidip döveceksin adamı bir temiz sonra devlet seni yargılayacak avukat atayacak o ara diyewceksin 'şunu yaptı ondan dövdüm' diye böylece o dava dada avukatın olacak :)

Evet Sayın Commodore1tr(bu arada nickinizi yazmak ne kadar da zor)
Aynen öyle...Arkamda Devletimi hissetmek istiyorum. Kanunları bir hallaç pamuğu gibi evirip çevirmek ve sonuçta küçük bir ayak oyunu ile yaptıklarımın yanıma kar kalmasını istiyorum. Çalışmadığım için, üretmediğim için yüce devletimin yüce hükümetini ele geçirmiş parti mensubu tanıdıklarım olduğundan bana Sosyal Yardım Vakfından erzak, kömür, para, ev çocuklarımın okul kıyafetlerini, harçlıklarını vermesini istiyorum. Vergilerimi ödememenin bir yolunu bulup sonra da affedilmek istiyorum. Birilerini kefil edip bir sürü kredi çekmek, kredi kartı sahibi olmak istiyorum. Tüm malvarlığımı gayrıresmi edinmek ve bu arada bir sürü insanı dolandırmak istiyorum.Evet ben hem bir suçlu, hem bir siyasi, hem de iyi bir ticaret erbabı olmalıyım....Bu işin başka çaresi kalmadı.

Ben de sayın cognis'in tüm saydıklarını ve daha başka suç sayılacak başka ne varsa hiç birini yapmak istemiyorum. Yaptırmak da istemiyorum. Yapanı da istemiyorum.

Bir ülkede herkes kadın olsa, belkide hiç bir sorun çıkmayacak, ne güzel olurdu değil mi?

Alıntı:

---

Bir ülkede herkes kadın olsa, belkide hiç bir sorun çıkmayacak, ne güzel olurdu değil mi?

---

Bu başlıbaşına bir suç...... Aslında sadece erkekler kalsa bir maç yüzünden kavga ederler... Oda çözüldümü dert üstü murat üstü olur orası....
Hepimize dehşete düşüren Ufacık kız çocuğunun dövülmesi sahneleri iğrenç ötesiydi... Ama geriside...
Ufacık KIZ çocuğu 16 kere yakalanmış.....
Anasının yaralama dahil 36 sabıkası var....
Büyük KIZININ 28 dosyası var....
Küçük KIZININ 23 dosyası var....

Dikkat edin dördüde kadın suçmakinaları.....

Daha büyük suçlu devlet neden ? ufak kız hakkında 6 ay önce ailesinden alınıp yetiştirme yurduna verilme kararı çıkmış... Her zamanki gibi sadece yazılı olarak kalmış.... Ben zaten oldum bittim mahkeme kararlarını kim icra eder merak ederdim şimdi öğrendim kimse etmezmiş... Hakim garibim kendi kendine yazıp duruyor.. İcraat sıfır...
İşte temiz bir toplum istiyorsak zurnanın zırt dediği yer burasıdır aslında bu çocuğu bu aileden almakla yükümlü kimlerse onlardan başlamak lazım...

Şaka bir yana kadınsız erkek erkeksiz kadın olmaz... Ama ikisininde baş şartı insan olmayı öğrenmeleridir... Görünüm olarak insana benzeyen ne kadar çok yaratık var değil mi?

Evet , elbetteki herşeyden önce İNSAN OLMAK/OLABİLMEK vardır.

"İnsan inandığı şeydir" diye bir atasözü vardır hani..
İnsan olduğuma inanıyorum ve görünüş itibariyle de insan olarak görünen herkesi insan olarak görüyorum , benim gibi düşünen sayısız insan vardır.

İnsan gibi insanlar, ayırabilse keşke o insan görünüşlü yaratıkları...

Dikkatimi çeken ve düşündüren bir de şu var; konu başlığı itibariyle işlenen suçlar, öğretmen, doktor ve avukat olarak geçiyor, sizce biraz tuhaf değil mi?

Savunma hakkı kutsaldır ve herkesin adil yargılanma hakkı vardır. Avukatın davayı almama hakkı vardır. Ancak belirli bir aşamadan sonra Baro tarafından görevlendirilen avukatın davaya bakmak gibi de bir zorunluluğu vardır. kaldı ki sadece davaya bakmak, bakakalmak yetmez, olaydaki her ayrıntıyı bir bakış açısı ile yakalamak da gerekir.

Kadın olmanın da bu davayı almaya engel olacağını düşünmüyorum. Bu avukatlık mesleğinin kurallarına aykırıdır. Bir avukatın salt kadın olması nedeni ile bazı davaları almaktan çekinmesi Bayan meslektaşlarımıza haksızlık olacaktır.

Kaldı ki her olayın en az iki tarafı olduğunu ve suçu sabit oluncaya kadar bir kişiyi suçlamanın yanlışlığını da düşünürsek sadece görsel medyada duyduklarımıza bakarak bir davanın alınmamasını doğru bulmuyorum.

Doğru olan ise avukatın bir davada kendisinin olması gerektiği gibi davranamayacağını hissetmesi halinde davayı kabul etmemesi yada davadan çekilmesidir. Bu da sadece bir önyargı ile değil, mesleğe olan saygı ve savunulma hakkının kutsallığından kaynaklanmaktadır.

önce insanız sonra kadınız sonra avukatız

Bu davayı hiçbir avukat almasa da , 5 yıldan fazla ceza ise, baro zorunlu müdafi atayacaktı, cinsiyetini bilemem amma bu yasal bir zorunluluk sanırım.

Ben olaya daha toplumsal bakıyorum, kişisel olaylar ve toplumsal etkileme/etkilenme. Bu o kişinin faaliyetleri ile sınırlı değil ki. Talep eden bir kesim var. Toplumda ki bu gidiş, ruhsal bozukluklar, nereden kaynaklanıyor, tutucu, kapalı bir toplum olmak mı?
Mayo şehvet sömürüsüdür diye mayo reklamına yasak koymak mı?
Sahte dincilerin çoğalmasının çevreye baskısı mı? Ayıp, günah derken neleri yaşamaya başladık diye düşünüyorum.

Aydınlığa çıkması gereken çok karanlık nokta var. Toplumda neden giderek insanlık dışı suç eğilimi artıyor?

Neden vahşileşiyor insanlarımız?

Sigortacı ( bayan) olmanın da çok zor olduğunu biliyor muydunuz?

İnsanlarımızın gözüyle bir kâğıt parçasını (!) satmanın zorluğunu?

Avukat olmaktan da çok daha zor, bence...