Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Atatürk ile İnönü'nün 1928-38 arası siyasi açılardan bazı konularda ters düştükleri söylenir.
Para kolleksiyonumda tarihlere bakarken dikkatimi çekti 1942-48 arası basılan banknotlarda Atatürk'ün resmi paralara hiç konmamış, doğrusu şaşırdım .
İsmet İnönü Ataya ihanet mi etti ????
İSMET İNÖNÜ
kendi resmi ile para bastırmıştır...
devletçilik ile liberalizm konusunda araları açılmış olsa da atatürkün yakın arkadaşıdır. devlet yönetiminde askerlikte olduğu kadar iyi değildir, Atatürk gibi düşünce adamı olmadığı için üretmemiş sadece yapılanları korumaya çalışmıştır, ikinci dünya savaşına girmememizi sağlamış ancak ekonomik buhrana engel olamamış bu sebeple rakiplerince suçlanmıştır. zaten bu savaştan 5 yıl sonra cumhuriyet halk fırkası seçimleri kaybetmiştir.
hatay olayında pasif kaldığı için atatürk tarafından topa tutulan, hatta atatürk istanbul'dan hataya giderken trene eskişehirde katıldıktan sonra hakarete varan çok sert tartışmaların geçtiği rivayet edilen kurtuluş savaşının ikinci adamı.lozan görüşmelerinde türkiye yi temsil eden heyetin başkanlığını da yapmıştır ve burda vermeye mecbur kalınan bazı ödünler yüzünden (bkz. adalar) hala eleştirilmektedir
inönü açık bir şekilde kürtlüğünü beyan etmemiştir ama kürt olduğunun bilinmesi için kendi beyanatına gerek yok. sülalesinin kökeni incelendiğinde kürtlüğü apaçık bir şekilde ortaya çıkıyor.
kürt ismet ne türkiye'nin kuruluş aşamasına kadar olan bölümde, ne de kurulduktan sonra rol oynamıştır. kurtuluş savaşı'na kendi isteğiyle katılmadığı biliniyor. zoraki katıldığı savaş boyunca cepheye gitmemiş, düşmana tek bir kurşun sıkmamıştır. kumandasındaki ordu cephede savaşırken kendisi masabaşında oturmuş, iş bittikten sonra da astlarının zaferini sahiplenmiştir.
rahmetli Atatürk'ün ömrünün son 7-8 yılında kürt ismet'i sofrasına dahi oturtmayarak tamamen dışladığını unutmamak lazım. büyük türkçü mareşal fevzi çakmak paşa da aynı şekilde davranmıştır.
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
İsmet İnönü’yü anmak
Milliyet - Taha Akyol / 26 Aralık 2009
GENELKURMAY Başkanı Org. Başbuğ’un Atatürk’ten başka İnönü, Karabekir ve Çakmak’ı da anma kararını fevkalade isabetli buluyorum. Dün İnönü’yü anmak için Genelkurmay’ın düzenlediği paneli izledim.
Konuşmacılardan Bilal Şimşir, Atatürk’ün Batı ittifakını, İnönü’nün Batı demokrasisini seçtiğini diplomatik belgelerle anlattı, ‘Batı karşıtı Atatürk’ efsanesinin geçersizliğini ortaya koydu.
Konuşmacılardan İsmet Paşa’nın kızı Özden Toker’in “Aile reisi İnönü” konusunda anlattıklarını yeni nesillerin mutlaka öğrenmesi gerekir diye düşünüyorum.
‘Şımarık çocuklar’
İsmet Paşa çocuklarına daima tevazu ve dürüstlük tavsiye ediyor. Genç İsmet, Babıâli ve Saray erkânının şımarık çocuklarını görmüş, yüksek makamların tevazu gerektirdiğini idrak etmiştir. İşte Milli Şef İnönü’nün, 19 yaşındaki oğlu Ömer’e yazdığı 29 Mart 1943 tarihli mektuptan birkaç satır:
“Canım oğlum Ömer’im
Benim çocukluğum imkânsızlıktan dolayı mahrumiyet içinde geçmişti. Senin gençliğin, imkânlardan kendini mahrum edeceğin için mahrumiyet içinde geçecek. Vazifenin gereklerini her şeyin üstünde tutan bir yolun yolcularıyız. Baban bu yolun üzerinde yürümekten zararlı çıkmadı. Oğlum da aynı yollardan geçsin dilerim.”
Gerçekten İnönü ailesi hiç şımarmadı, daima mütevazı ve vakur kalmayı bildi...
Yeni nesil bu yüksek aile ahlakını iyi tanımalıdır.
İnönü’yü okumak
Ben İnönü’nün siyasi çizgisini paylaşmam ama İsmet Paşa’nın yüzyılı kapsayan büyük bir kitap olduğunu, o kitapta öğrenecek çok şeyler bulunduğunu bilirim.
İnönü’ün Hatıralar’ı ile iki yıl önce yayımlanan Defterler’i yakın tarihimizin en önemli kaynaklarındandır. Atatürk’ün ve Karabekir’in yazdıklarıyla birlikte okumak gerekir.
İnönü “İkinci Adam”dır ama kesinlikle kuvvetli bir kişiliktir. İnönü’nün 11 Kasım 1938’de Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ayrı bir deftere, Atatürk’le arasının neden açıldığını yazarak tarihe not bırakması dikkat çekicidir. Şubat 1939’da yazdığı uzun notta “Bu kavgada haksızlık, esasında Atatürk’ündü. Tatbikatta idaresizlik ve haksızlık ikimiz arasında bana düştü” diyor.
Siyasi düşünce tarihimiz bakımdan önemli bir not daha; İnönü Defter’in 26 Temmuz 1966 günlü sayfasına şunu yazmış: “Devletçilik, bitti.”
İnönü’den bugünkü liderlere
İsmet Paşa’nın Defterler’inden birkaç notu bugünkü liderlere ‘ders’ olarak iletmek istiyorum.
Evvela Kürt sorununun ne kadar ‘derin’ olduğu... Temmuz 1935’te Doğu illerimizi gezen Başvekil İsmet İnönü, 9 Temmuz Salı günü defterine şunları yazıyor:
“Kürt meselesi vardır. Siyasi olarak sindirilmiştir. Ama vardır...”
İnönü’nün 6 Şubat 1971 günlü notu da şöyle:
“Erzurum’da Kürtçüler Dev-Genç olarak yakalanmıştır.”
Ve siyasette kavgadan sakınmak...
Ana muhalefet lideri İnönü 10 Kasım 1966 günlü notunda, Anıtkabir’de Başbakan Demirel’le yan yana yürüdüğünü vurguluyor... Büyük Sinema’daki anma toplantısında yapılan kavgacı konuşmaları ise şöyle eleştiriyor:
“Büyük sinema: Konuşanlar: Yücel Akıncı, Mucip Ataklı, İlhami Soysal, İlhan Selçuk, Muammer Aksoy. Hepsi birbirinden ölçüsüz, sert. En son ben (konuştum).
Demokrat rejimdeyiz. Uzlaşma var. Düşmanlık yok.”
Evet, bugünkü liderlerin dikkatine!..
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
İsmet İNÖNÜ' yü rahmetle anıyorum.. Erdal İNÖNÜ' yü de aynı şekilde..
Atatürk ile fikirlerinin çeliştiği malum..
Kişisel olarak ben bunu; iki güçlü kişiliğin fikir ayrılığına bağlıyorum..İki zeki, akıllı ve vatansever insan..
Onlara minnet borçluyuz..
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Her zaman
Her yerde
Her şartta
ve bıkmadan usanmadan
İNÖNÜ'nün
emperyalizmle mücadelemizde yenilgimizi hazırlayan
bir Serv gibi
ikili anlaşmaların önünü açan ve
bu halkın yıllar önce vermiş olduğu onurlu mücadeleyi satan biri
bir KÖK HÜCRESİ olduğuna inanır ve
HAYKIRIRIM...
Şimdilerde bu zatın kimler tarafından savunulduğunu görmemiz
onları değil
yazık ki bizim HAKLILIĞIMIZIN kanıtıdır...
VESSELAM!
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş!
Halamın bıyığı olsaydı amcam olurdu; onlar, o zaman -o koşullarda - o kadarını başarabildiler , ya bizler ? Hiççç...
Sadece yazmış olmak için oturduğumuz yerden klavyelerle tık tık tıklaşıyoruz..
Sözüm meclisten dışarı !
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Bizler,
çorbacı değiliz... :)
Çorbayı, çorba olduğu için değil
içindeki kalitesiz, bozuk malzemelerden dolayı beğenmeyiz, eleştiririz...
Bu bozuk malzemeden rahatsız olmamak ve
çorbayı keyifle içmek
bir zevk değil
bir tercih meselesi değil
olsa olsa
en iyimser yaklaşımla
çorba nedir bilmemek ve tatmamanın verdiği bir eksikliktir...
Bozuk malzemenin yararları konusunda
varsa tarafımızdan bilinmeyen her türlü bilimsel yaklaşımları
bilim aşığı insanlarımızca paylaşılmasını ister ve bekleriz...
Buyurun...
Ne menem şey miş şu bozuk malzeme (bize göre tabii)...
Öğrenelim...
Vesselam!
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Söyleyecek başka şey kalmayınca çorba servisine geçtiniz Sayın horasan :)
Aman kelle-paça olmasında ; size göre tadı hoş olanın başkasına göre olmayabilir.
Herkesin kendine has bir ağız tadı vardır öyle değil mi?
O merhum insanlar da o ağız tadını yakalayabilmişlerdi - ki İnönünün çocuklarına mirasından bıraktı.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Dilerseniz çorbanızı sovutmayın!
Taşeronlar kol geziyor, n'olur n'olmaz...
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Mustafa Kemal'in
son aylarında
İnönü ile
herhangi bir sıcak ilişkisinin olduğuna yönelik
sahih bir kanıt
bulunmamaktadır...
Durum bu olunca
üstelik yerine geçen İnönü'nün
Mustafa Kemal'in en yakınındakileri
açlık ve sefalet noktasında bıraktığı göz önününe alınırsa
aynı akıbete uğramasına geçmişteki beraberlikleri adına
kişisel bir insanlık göstermesinden doğal birşey olamaz mirasının dağılımı...
Ama gel gör ki
Mustafa Kemal,
yaveri olduğu Vahdettin ile kendi yaveri olan İnönü arasındaki
hem fikirsel
hem de fiziksel benzerliği zamanında farkedememiştir...
Burada önemli olan
Mustafa Kemal'in yanında Mustafa Kemal olmak değil
Mustafa Kemal yokken MUSTAFA KEMAL olmayı başarabilmektir...
İnönü,
Mustafa Kemal olmayı
değil başaramamak
DENEMEMİŞTİR BİLE...
Bizim sözümüz bitmez Sayın çoban
yeter ki dinleyenimiz olsun...
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Ben de olaya farklı bir boyut getireyim.Hani bir kısım vatandaş ve medya Atatürk'ü ilah yapmayın diyor ya ben de Atatürk'ün inönüyü başbakanlıktan istifa ettirmesinin yanlış olduğunu,İnönünün fikirlerinin(1937-1938lerdeki) Atatürkten daha doğru olduğunu düşünüyorum.Nitekim İnönünün yerine geçen Celal Bayar cumhuriyet dönemindeki ilk büyük dış borçları(ingiltere,almanyadan)alarak ülkenin borç batağına sürüklenmesinin başlangıcı olmuştur.Evet halk sefil vaziyette olabilirdi o zaman ama bence her türlü güçlüğe göğüs gerip borçlanmamak gerekirdi.Nasıl ki bütçesini aşıp da kredi kartıyla borçlanan vatandaşlarımızın icra takipleriyle hayatları mahvoluyorsa,ekonomik bağımsızlığı olmayan ülkemizin de batmış olduğu bu bataktan çıkması artık çok zordur.Ülkemiz sürekli ipotek altındadır.Belki 1940larda vatandaşlar biraz olsun rahatladı ama Menderesle devam eden borçlanmalar sonucu,Amerikanın da müdahalesi ve Menderesin isteyerek ve eli mahkum olması sonucu istemeyerek(Abd'den aldığı yardımlar sonucu)yaptığı yanlışlar sonucu darbe oldu.Yani dış güçler ülkenin ekonomisine yardım,borç,bağış her ne ad altında katkıda bulunurlarsa bulunsunlar,ondan sonra o ülkeyi mahvetmek için bütün gücü ele geçirirler.Ülkeyi yönetenler de isteyerek ya da istemeyerek onların maşası olur.
Geçen bir belgesel izledim Hugo Chavezle ilgili.Çıkarları zedelenen Abdnin 2002 yılında Chavezi,medya patronu ve ülkenin önemli zenginlerinden olan diğer siyasi parti liderleriyle ve satılmış generallerle birlikte nasıl devirdiğini gördüm.Yani adamlar giremedikleri ülke yöneticilerini bile devirmeye çalışıyorlar.Düşünün ki bir de borçluysan yapmayacakları şey yok.
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Şimdi şu soruyu sormak elzem oldu:
Birini uyuşturucu ile tanıştırıp alışmasına vesile olmak mı
yoksa
uyuşturucuya alışan bir insanın gün be gün artan ihtiyacının sonuçları mı daha vahimdir?
Kullandığınız rumuzunuz gibi yapmış olduğunuz yorum ile inanılmaz biri olduğunuzu yinelemiş oldunuz Sayın unbelievable...
Size önerim
şööööle 40'lı yıllara bir yolculuk yapmanız...
Bakalım NURİ ALÇO'nun dedesi ile karşılaşacak mısınız?
:)
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Atatürk döneminde dış borç alınıp alınmadığı konusunda iktisat tarihimiz ne yazıyor acaba?
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Alınmıştır...
Alınmıştır elbet Sayın Bilgili...
Ama bunlardan hiçbiri
(Mealen)
"Sizin eğitim sisteminiz toplumunuzu ateistliğe götürüyor ve bizim dindar toplumumuz da sizin bu hallarınızı yakından takip ediyorlar. Malum bizim toplum dinine, inançlarına düşkün bir toplum ve vergilerinin nerelere gittiğini takip ederler. Bu şartlarda toplumumuzu ikna için örneğin lise öğreniminize DİN DERSLERİni koyamaz mısınız? İlahiyat Fakülteleri açamaz mısınız?"
dememiştir...
diyememiştir...
Verdikleri, hibe değil borç olan paralarının ita amirliği için Büyükelçilerini
önermemiştir...
önerememiştir...
Yapılan işbirlikleri yukarıdaki şartlardan çok uzak ekonomi, savunma ve güvenlikle alakalıdır ve KARŞILIKLI ÇIKARLAR söz konusudur.
Bakın Batı nasıl panik hallerde o yıllar:
“TÜRKİYENİN MADDİ KONULARDA SOVYET RUSYA'DAN NELER ALMAKTA OLDUĞU DİKKATLİ BİR GÖZLEMCİNİN GÖZÜNDEN KAÇMAZ. BU BAKIMDAN HERŞEYDEN ÖNCE 1 NUMARALI BEŞ YILLIK PLAN BELİRTİLMEYE DEĞER. SOVYET UZMANLARININ SIKI BİR İŞBİRLİĞİ İLE BU PLANIN TEMELLERİ KURULMUŞ VE RUSYA EN YAKIN BİR ÖRNEK OLARAK ALINMIŞTIR. ÇÜNKÜ ORADA DA SANAYİ FABRİKALARINI HİÇ YOKTAN MEYDANA GETİRMEK GEREKMİŞTİ. ŞİMDİ DE İKİNCİ BEŞ YILLIK PLAN ÜZERİNDE ÇALIŞILMAKTADIR. SOVYETLER BU PLAN İŞİNDE CANLI BİR İLGİ GÖSTERMEKTEDİRLER. HER İKİ DEVLETTE DE, BU EKONOMİK PLANLI ÇALIŞMADAN MAKSAT, İLK ÖNCE ASKERİ KUDRET VE TAKATI ARTIRMAKTIR. SSCB’NİN SAVAŞ SANAYİİ, DOST TÜRKİYE'YE DAİMA ÇOK ELVERİŞLİ ÖDEME KOŞULLARIYLA SAVAŞ TEÇHİZAT VE MALZEMELERİ VERMİŞTİR. BU KONUDAKİ KOLAYLIKLARDA SOVYETLER O ÜLÇÜDE İLERİ GİTMİŞLERDİR Kİ, BÖYLECE TÜRKİYE'İN RUSYA'DAN ALDIKLARINA SİYASAL ARMAĞANLAR DENİLEBİLİR”
E.W. BRELL
MAYIS 1936
...
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Özellikle Cumhuriyet dönemi ibaresini kullandım.Çünkü kurtuluş savaşı sırasında SSCB'den silah ve para yardımı alındı.Bunu yapmak da zorunluydu.Türk halkının varoluş mücadelesiydi bu.
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Atatürk'ün para politikasının temel amacı, devlet harcamaları ile kaynaklar arasında sürekli bir dengenin korunması suretiyle enflasyonun önlenmesidir.
Atatürk'ün enflasyon karşısındaki tutumunu en iyi ifade eden İsmet İnönü'nün şu sözlerinin burada tekrarlanmasında yarar vardır ;
''Hükümet olarak yılda iki kez ödeme yapamayacak duruma düştüğümüz olurdu. Gider konuşurdum. Birkaç milyon liralık emisyonun bizi ferahlatacağını anlatmaya çalışırdım. Bir defa bile ''evet" dedirtemedim.'' (16)
Atatürk'ün Ekonomik Kalkınma Modelinin temelinde yukarıda açıklanan dörtlü bir denge görüşü vardır. Bu dengeler, Devlet Bütçesi Dengesi, Kaynak-Harcamalar Dengesi, Dış Ödemeler Dengesi, Devlet İşletmesi-Özel İşletme Dengesi biçiminde özetlenebilir.
Ülkemize yaşanmış olan yüksek enflasyon, döviz darboğazı, işsizlik, şiddetli doktriner akımlar ve hattâ sosyal huzursuzluklar, hep bu dengelerden uzaklaşmamızın sonucunda ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetin O'nun yönetimindeki 15 yıllık Atatürk Dönemi, ekonominin en istikrarlı hızı gelişme dönemidir.
Kemalist Ekonomik Kalkınma Modeli'nin özelliklerini Dünya'ya anlatabildiğimiz ölçüde, Dünya'nın bütün "mazlum milletleri" de O'na şükran duyacaktır.
Kaynak:http://w3.balikesir.edu.tr/~metinay/aysan.htm
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Bildiğim kadarı ile ulusal kurtuluş savaşı döneminde alınan, dış borç değil yardımdır.
Ama Atatürk döneminde (benim bildiğim kadarı ile) ulusal kurtuluş savaşı sonrasında dış borç alınmıştır. Örneğin 1930'da ABD'den alınmıştır. İngilizlerden de dış borç alınıp alınmadığını kesin olarak bilmiyorum, ama alındığına dair bir yazı okuduğumu hatırlıyorum.
Sayın m. e. sezen'in alıntı yaptığı kaynakta; Atatürk'ün ekonomi politikasının mazlum milletlere örnek teşkil edeceği yazılmış ve sanki Atatürk dönemi ekonomi politikasının bir mucize gibi takdim edildiği görülüyor. Oysa, diğer dönemlerde olduğu gibi o dönemde de lehte ve aleyhte söylenebilecek çok şey vardır. En basiti, Atatürk döneminin son başbakanlarından Dr. Refik Saydam, o dönem için "A'dan Z'ye her şey bozuk" demişti. Bunu söyleyen o dönemin başbakanı.
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Sordunuz...
Sorunuza yanıt verdim...
Ama...
Ben ne ABD'den ne de İngiltere'den borç para aldığımıza dair bir bilgiye sahibim...
Varsa bir kaynağınız paylaşırsanız seviniriz...
Ne borcu imiş...
Neyin karşılığı imiş...
Hangi şartlarda alınmış öğrenmiş oluruz...
Borç konularında verdiğim kemalist düstura söyleyeceğiniz bir şey var ise buyurun konuşun Sayın Bilgili...
Öyle uçuk kaçık hamasetleri kemalizme yamamaya çalışarak konuyu sulandırmayınız lütfen...
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Sayın horasan;
Atatürk dönemine bakışınız bilimsel ve gerçekçi değil, aynen bazı islamcıların peygamber dönemini "asrı saadet" olarak nitelemlerine benziyor.
Bu konuda Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel'in "Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi 1923 - 1950" iismli esere bakabilirsiniz. Bu kitap, şu ya da bu dünya görüşünün propagandası için yazılmış değildir, bilimsel bir araştırmadır. Gerekirse başka eser isimleri de verilebilir, ama bu kitap Atatürk döneminin dış borç politikası için yeterli bilgiyi vermektedir.
Bu kitaptan bazı bilgiler;
Nutuk'ta da adı geçen Celalettin Arif Bey 1920'de Ereğli'de sahip olduğu kömür madeni işletme imtiyazını İtalyanlara satıyor; Atatürk'ün yönettiği oturumda Meclis bu imtiyaz satışını normal ticari muamele sayarak onaylıyor!
Amerikan Chester Şirketi'ne imtiyaz veriliyor. Buna göre Chester şirketi, Musul istikametinde yapacağı demiryolunun etrafında 40 km genişliğindeki bir şeritte, petrol dahil her türlü yeraltı zenginliklerini arama ve işletme imtiyazına sahip oluyor.
1924 yılında yabancıların Türkiye'de belediye sınırları içinde emlak satın almalarını sınırlayan yasal engelleri kaldırıyor!..
1930'larda montaj sanayii kurması için Ford'la anlaşma imzalanıyor. Yabancılarla ortak şirketler kuruluyor, bu şirketlere Atatürk'ün yakın arkadaşları ve onun atadığı 30 kadar milletvekili ortak oluyor.
Yabancı sermayenin, özellikle Amerikan sermayesinin katılımıyla Merkez Bankası kurulmasına karar veriliyor!
Atatürk'ün Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey, Amerika'nın "mali yardım için Türkiye'nin endişesiz başvurabileceği bir ülke" olduğunu söylüyor. Amerikan Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Klein Ankara'ya geliyor, Atatürk ona "tercihen Amerikan sermayesini arzu ettiğini" söylüyor.
1930 krizi atlatıldıktan sonra yeniden yabancı sermaye girişi başlıyor, 1934-1938 arasında 32 yabancı şirket daha Türkiye'ye geliyor.
1926-1933 döneminde yabancı sermaye Türkiye'de 39 milyon lira yatırım yapıyor, dışarıya yaptığı transfer ise 70 milyona yaklaşıyor!
Almanya ile dış ticaretimizde "tarihte görülmedik" bir bağımlılık oluşuyor, bunu dengelemek için Atatürk İngiltere ile o zamana kadarki en büyük dış borç anlaşmasını imzalıyor; 100 milyon lira. Atatürk, borç bulmak için Şükrü Saracoğlu'nu Amerika'ya gönderiyor. Atatürk Meclis'te yaptığı konuşmada dış borç bulmayı ülkenin mali itibarı olarak niteliyor.
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Sayın Bilgili,
Vermiş olduğunuz bilgilerin kaynağındaki zatı şöyle bir inceledim nette...
Haklısınız bizlerin bakış açısı "bilimsel" ve "gerçekçi" değil... :)
Elimden geldiğince bu güdümlü bilim adamından aktardığınız bilgileri irdeleyeceğim ve kısa sürede yanıt vereceğim...
Rölans...
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Yazmayayım dedim gene duramadım.
Bir kere konu başlığı hatalı. Evet ters düştüler, biri sağa düştü, öbürü sola düştü desek ne değişecek? İnönü ailesi karşı mı çıkacak? Konu başlığını açan üye acaba karısıyla, anasıyla, babasıyla, çocuğu ile hiç mi ters düşmedi?
Mesele; İnönü üzerinden CHP'ye taş atmaksa, İnönü gibi tarihi bir şahsiyet bizzat CHP Kongresi ile demokratik olarak alaşağı olmuştur.
O da yetmezmiş gibi, ekonomiden zerre kadar anlamayanlar, DEVLETÇİLİK neden ihtiyaç olmuş bilmeyenler ve hatta bu meyanda ekonomiyi işlerine geldiği gibi yorumlayanlar (aslında bal gibi anlar da işlerine gelmez.) Atatürk dış borç aldı demekten utanmazlar. İnönü ekonomide neye karşıymış (altınla Hazine stoku ve dış borç konusuna bir daha baksın akademisyen geçinenler), Marshall Yardımı başlangıçta alınırken hangi kriterler dikkate alınmış (sonra o kriterler DP tarafından nasıl yerle yeksan edilmiş) bunları da yazsalar ya...
Sağda durup sola taş atmak moda... Özel sektörün olmadığı yerde, sınırlı kamu işletmesi ile işçi yaratıp, haklarını yememek lazım o işçilerin bile Cumhuriyet öncesine uzanan tarihsel gereklerden kaynaklanan grevleri, aksiyonları varken, sermaye birikimi ve özel sektör yaratmak için, sağlam insanları görevlendirmek ve desteklemek bile bugünün anokrasisi ile suç demek ki...
Allah sizi islah etsin, çerçevenin bütününü görmenizi nasip eylesin...
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Derin siyasi tarihi tekrar oynatalım, klişeleri kıralım!
Gladio ve Özel Harp Dairesi tartışmalarında sürekli tekrarlanan bir temel yanlış var.
Türkiye'deki Derin Devlet yapılanmasının başlangıç tarihi olarak hep NATO'ya üyeliğimizi (1952) müteakip Özel Harp Dairesi'nin kurulması (1953) gösteriliyor.
Bu klişe esas alındığında, 1955'teki 6-7 Eylül Olayları “ilk derin operasyon” olarak anılıyor.
6-7 Eylül hadiselerinin derin bir operasyon olduğuna kuşku yok da; “ilk derin operasyon” tanımlaması doğru değil!
...
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/Def...y=TamerKorkmaz
//////////
Taner YILMAZ, bulanık sulardan çıkmak için çok azimli...
Bakalım onu KORUyanlar nereye kadar izin verecekler...
Bir de
"Gazete, yeni kurulan DP'yi destekliyordu."
gibi bir cümle kurmuş...
İyi de DP Tan'ı destekliyor muydu o sıralarda onu yazmamış...
DP'nin Tan'ı nasıl sağırlaşıp sattığını yazmamış...
Varsın yazmasın...
Tartışmaya açmış ya o bile yeter bize...
Konu başlığımıza yakışan bir yorum denilebilir...
Cevap: Atatürk ile İnönü hiç ters düşmediler mi?
Milliyet / Taha Akyol / 1 Şubat 2010
Atatürk, İnönü, Karabekir
MİLLİ Mücadele tarihinde “ilk beşler” Anadolu’ya geçiş sırasıyla Cebesoy, Karabekir, Bandırma vapurunda Mustafa Kemal’le Refet Bele, kara yoluyla da Rauf Orbay’dır.
İsmet ve Fevzi paşalar epey sonra Anadolu’ya geleceklerdir.
Karabekir’in Milli Mücadele yıllarındaki unvanı “Şark fatihi”dir!
Nutuk‘ta Atatürk, İnönü ve Çakmak’tan takdirle bahseder. “İlk Beşler”in dördünün büyük hizmetlerinden bahsetmez; hatta zaferden sonraki dönem için onları “en hain dimağlar” gibi ağır sözlerle suçlar.
Zira Nutuk 1927 tarihlidir, o zaman Atatürk, muhalif parti kurdular diye Karabekir, Orbay, Cebesoy ve Bele’ye çok kızıyordu.
Peki, Nutuk 1927’de değil de 1937’de okunsaydı?!
Bu öfke olmazdı, çoğuyla barışmıştı zaten.
Fakat 1937’de İnönü ile arası açılmaktadır; Kılıç Ali anılarında Atatürk’ün İnönü hakkındaki ağır sözlerini anlatır.
1938 İnönü için çok sıkıntılı bir yıldır... Şu cümle İnönü’ye aittir:
“Lozan gününde kimseye bir kelime yazdırtmadılar!”
Evet, Nutuk 1937’de okunsaydı mutlaka çok farklı olurdu.
Günlük not defterleri
İnönü’nün Defterler‘i ile Karabekir’in Günlükler‘ini Yapı Kredi Yayınları ikişer cilt halinde yayımladı.
Çok ilginçtir: İnönü’nün Defterler‘inden 1938 yılına ait olanı “bulunamamış”tır.
Fakat İnönü 1939 yılına ait Defter‘inin ilk sayfalarında, 1937’nin sonbaharında Atatürk’le aralarının niye ve nasıl açıldığını yazarak tarihe kendi açısından not bırakma gereğini duymuştur.
Karabekir’in Günlükler‘inin ise 1932-1937 yıllarına ait olanları yoktur!
1933’te Karabekir’in evi basılarak belgeleri toplanmış, yazdığı kitap da yakılmıştı! Yıllarca sıkı polis takibi altında yaşayacaktı.
Ele geçer diye çekindiği için o yıllarda notlarını yazmadığını sanıyorum...
Fakat kızı Hayat Karabekir Feyzioğlu bir ihtimalden daha bahsediyor: Karabekir o yıllarda da Günlükler‘ini yazmış ama köşkün bir yerine, belki duvarlarından birinin içine saklamış olabilir.
Bilmem ki bunu araştıracak teknik cihazlar var mı zamanımızda?
Karabekir’in 1938 yılına ait Günlükler‘i çok kısadır, Atatürk’ün hastalığına, dış politikaya ve birkaç insani konuya dairdir.
Zihin açıklığı
İsmet ve Kâzım gençlik yıllarından beri çok iyi dostturlar. Birbirlerinin anı defterlerine dostluk satırları yazmışlardır.
1926’da, Atatürk’e ısrar ederek Karabekir’i ‘siyasi idam’dan kurtaran İnönü’dür; onu polis takibinden kurtarıp Meclis Reisi yapan da İnönü’dür.
Devrim tarihinde İnönü’nün böyle bir ‘itidal’ rolü vardır. İnönü olmasaydı bazı şeyler daha sert ve daha ıstıraplı yaşanırdı.
Fakat hepsinin bir fikir birliği vardı: Lider, sadece Mustafa Kemal’dir.
İnönü görüşerek Gazi’nin mutlak otoritesini bazen frenlemiştir. Karabekir ise liberal bir muhalefet partisi kurarak demokratik bir sınır koymaya çalışmıştı.
Milli Kurtuluş ve inkılap tarihlerinde olur böyle şeyler; bunları öğrenmek bugüne bakışımızda da zihin açıcı olur.
Yanlış olan, tek gözlü ve tasfiyeci bakışlardır.
Murat Yetkin dünkü Radikal‘de Org. Başbuğ’un, Karabekir’i anma geleneğini başlatmasında “iade-i itibardan öte” bir anlam olduğunu, artık Milli Mücadele’ye “Tek Parti tarihi”nin bir parçası gibi bakılmayacağını yazıyordu. Çok önemli...
Tarih açıldıkça zihinlerimiz de açılım yapıyor, özetle..